Ekonomi, magazin, teknoloji haberleri (06.09.2019)
Asgari ücret tutarındaki burs tekstil ve deri mühendisliklerine ilgiyi arttırdı
Türkiye’nin ihracat ve istihdamda lideri Hazır Giyim, Tekstil ve Deri sektörlerinin daha başarılı gençlerin tekstil ve deri mühendisliklerini tercih etmesi için yürüttükleri “Modanın Mühendisleri Projesi”nde burs maya tuttu.
Deri mühendisliğinde kontenjan ilk tercihlerde yüzde 100 doluluğa ulaşırken, tekstil mühendisliğinde de, doluluk oranı yüzde 100’e yaklaştı. Ege Üniversitesi Deri Mühendisliği Bölümü’nü 430 puanı olan öğrenciler tercih ederken, İzmir’de, Hazır Giyim ve Tekstil sektörlerinin mühendis ihtiyacına büyük oranda cevap veren Ege Üniversitesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi Tekstil Mühendisliklerinde yüzde 100 doluluk oranına ulaştı ve taban puanlarında büyük artışlar göze çarptı.
Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Burak Sertbaş, İzmir’den start alan “Modanın Mühendisleri Projesi”nin kısa sürede Türkiye genelinde faaliyet gösteren 12 ihracatçı birliği ve Tekstil İşverenleri Sendikası’nca benimsendiğini, Ticaret Bakanlığı’nın burs için onay verdiği bir projeye dönüştüğünü kaydetti.
Tekstil mühendisliği eski parlak günlerine geri dönüyor
Tekstil mühendisliklerinin başarılı gençler tarafından tercih edildiği bir iklimi oluşturdukları için mutlu olduklarını dile getiren Sertbaş, “Sektörün ihtiyaç duyduğu mühendisleri sektöre kazandıracağız. YÖK’ün kontenjan verdiği 12 üniversitedeki tekstil mühendisliklerinde doluluk oranı geçen yıllarda yüzde 40’lar seviyesinde kalırken, bu yıl yüzde 92 doluluk oranına ulaştık. Ek yerleştirmelerle tüm tekstil mühendisliklerinde yüzde 100’lük doluluk oranına erişeceğimizi öngörüyoruz. Tüm tekstil mühendisliklerinde taban puanlar ciddi bir artış gösterdi.Önümüzdeki yıllarda tekstil mühendisliklerinin daha çok tercih edilmesini ve eski parlak günlerine dönmesini bekliyoruz” şeklinde konuştu.
Deri mühendisliği hiç bu kadar popüler olmamıştı
Türkiye’ye yıllık 1.6 milyar dolar döviz kazandıran deri sektörünün mühendis ihtiyacına cevap veren Ege Üniversitesi Deri Mühendisliği Bölümü uzun yıllar sonra kontenjanını doldurdu. Deri mühendisliğini tercih edenler arasında 430 puanlı gençler yer alıyor.
Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Zandar, deri sektörünün her yıl en az 25 deri mühendisine ihtiyaç duyduğunu, Türkiye’de deri mühendisliği eğitimi veren tek bölüm olan Ege Üniversitesi Deri Mühendisliği Bölümü’nden sektöre bu sayıda mezun gelmediğini, deri mühendisliğini daha cazip hale getirmek için sektör olarak başarılı gençlere deri mühendisliğini tercih ettikleri takdirde burs verme kararı aldıklarını, ilk yıldan bölümün kontenjanının yüzde 100 dolmasının ve yüksek puanlı gençlerin bölümü tercih etmesinin mutluluğunu yaşadıklarını kaydetti.
Tekstil mühendisliğini tercih edecek ilk 20 binde yer alan gençler asgari ücret kadar bursa hak kazanacak. 20 ile 50 bin arasındaki gençler asgari ücretin yüzde 70’i oranında burs alabilecek. 50 bin ile 80 bin arasındaki gençler ise; asgari ücretin yarısı kadar burstan yararlanabilecek.
Deri mühendisliğini tercih eden ilk 20 bin arasına giren öğrenciler asgari ücret tutarında burs kazanırken, puan sıralamasında 20 ila 60 bin arasında yer alan öğrencilere asgari ücretin yüzde 70’i kadar, 60 bin ila 100 bin arasında yer alacak olan öğrenciler için ise asgari ücretin yüzde 50’si oranında burs verilecek.
Mobilya ihracatı 7’inci ayda 1.946 milyar dolar olarak gerçekleşti
Türk mobilya sektörü 2019’un ilk yedi ayında 1,946 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Geçen yılın aynı dönemine göre gerçekleşen artış ise yüzde 7,2 olarak açıklandı. İstanbul Mobilya, Kâğıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ahmet Güleç, Türkiye mobilya sektörü olarak 2023 yılında 10 milyar dolar ihracat ile dünya pazarlarından yüzde 2,5 pay alma hedefiyle çalıştıklarını söyledi.
Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen 3. Batı Karadeniz Yapı, Dekorasyon ve Mobilya Fuarı’na katılan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, mobilyacılık sektörünün sürekli geliştiğini ve bu alanda 2,3 milyar dolarlık dış ticaret fazlası verildiğini söyledi. Açıklamasında geçen yıl mobilya firmalarının 180 ülkeye 3,2 milyar dolarlık ihracat yaptığını açıklayan Varank, sektörün 210 bin kişiye doğrudan, 300 bin kişiye ise dolaylı istihdam sağladığını anlattı. Bakan Varank’ın açıklamalarını değerlendiren İstanbul Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ahmet Güleç, 2019 yılının ilk yedinci ayında sektörün geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7,2’lik bir artışla 1, 946 628 milyar dolar ihracat gerçekleştirdiğini söyledi.
“Hedefimiz; dünya pazarından yüzde 2,5 pay almak”
Güleç, İstanbul Mobilya, Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği olarak sektörün Ar-Ge destekli inovasyon harikası ürünlere odaklandığını söyledi. Katma değerli ve ileri teknoloji ürünleri ihraç ederek ülke ekonomisine önemli ölçüde katkı sağladıklarını aktaran Güleç, ”Mobilya sektörü olarak 2019 yılının ilk yedi aydında hedeflediğimiz rakamlara ulaştık. Sektör olarak Türkiye’nin tüm ihracatından yüzde 1,8 pay alıyoruz. Biz ihracat hedeflerimize ulaşmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Bakanımızın açıkladığı gibi mobilyacılık sektörü sürekli gelişiyor. Bu gelişime paralel olarak da bu alanda 2,3 milyar dolarlık dış ticaret fazlası vermeyi başardık. Sektör olarak Ar-Ge’yi arkamıza alarak tasarıma odaklanmamız şart. Önümüzdeki dönemde de bu bakış açısıyla çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Hep söylediğimiz gibi 2018 itibariyle küresel pazarın yüzde 33’ünü ithal mobilyalar oluşturuyor. 2050 yılında 330 milyar dolar civarında küresel mobilya dış ticaretinden söz edeceğiz. Bu farkındalıkla Türkiye mobilya sektörü olarak 2023 yılında 10 milyar dolar ihracat ile dünya pazarlarından yüzde 2,5 pay alma hedefiyle çalışıyoruz” dedi.
GEMSS 2019 Seçkisi Tamamlandı!
The Circle tarafından çağdaş mimarlık ortamında 40 yaş ve altındaki genç mimarların yenilikçi fikir ve projelerini kayıt altına almak ve uluslararası platformlara taşımak amacıyla düzenlenen GEMSS – Genç Mimarlar Seçkisi ve Sergisi’nin seçim süreci tamamlandı. Seçilen 14 mimar ve projeleri, 2 Ağustos Cuma günü The Circle’da düzenlenen bir toplantı ile ilan edildi.
VitrA ana sponsorluğunda ve Şişecam’ın dijital iletişim iş ortaklığında gerçekleştirilen GEMSS 2019 seçkisi, Sait Ali Köknar küratörlüğünde, mimarların yanısıra mimarlık kültürüne katkıda bulunmuş sanatçılar, akademisyenler ve sektör temsilcilerinden oluşan multidisipliner bir seçici kurul tarafından belirlendi.
Başvuran 106 nitelikli aday arasından 14 genç mimarın yaratıcı ve yenilikçi projeleri GEMSS sergisine dahil edilmek üzere seçildi. Antonio Cosentino (Ressam), Cem Sorguç (CM Mimarlık Kurucusu), Dürrin Süer (M+D Mimarlık Kurucu Ortağı), Doç. Dr. Hüseyin Kahvecioğlu (İTÜ Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi), Murat Tabanlıoğlu (Tabanlıoğlu Architects Ortağı), Serdar Güçar (Hill International Başkan Yardımcısı) ve Prof. Dr. Zuhal Ulusoy’dan (İstanbul Bilgi Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi Dekanı) oluşan seçici kurulun yayınladığı değerlendirme raporuna göre adaylarda “üretim/eylem alanlarının çeşitliliği”, “kendine ait bir söz, yapma hali geliştirmiş olma” ve “yerleşik beklenti ve pratiklerin ötesinde bir değer üretme çabası” gibi nitelikler dikkate alındı.
Seçilen projelerin yer alacağı GEMSS sergisi 6 Eylül – 12 Ekim 2019 tarihleri arasında The Circle’da gerçekleşecek ve daha sonra 1-30 Haziran 2020 tarihlerinde de Londra Mimarlık Festivali kapsamında RIBA’da (Royal Institute of British Architects) gösterilecek.
GEMSS 2019 seçkisinde yer alan mimarlar (alfabetik olarak) şu şekilde sıralanıyor:
Alper Derinboğaz (Salon, Kurucu)
Bihter Çelik (-trak, Kurucu)
Birge Yıldırım Okta (Oktaa, Kurucu Ortak)
Burak Pekoğlu (BINAA, Kurucu)
Buşra Al (Plug, Kurucu)
Cihan Sevindik (OfficePan, Kurucu)
Evren Başbuğ (StudioEvrenBaşbug, Kurucu Ortak)
Ferhat Hacıalibeyoğlu (İkiartıbir Mimarlık, Kurucu)
Ilgın Avcı (CAA Studio, Mimar Ortak)
Melike Altınışık (Melike Altınışık Architects, Kurucu)
Oral Göktaş (So?, Kurucu Ortak)
Ramazan Avcı (SCRA Mimarlık, Kurucu Ortak)
Sevince Bayrak (So?, Kurucu Ortak)
Zuhal Kol (Openact, Kurucu Ortak)
Y.Mimar Nail Egemen Yerce:
“Yeni nesil stant tasarımları ziyaretçilere farklı deneyimler yaşatıyor…”
Ofis ve konut projelerinin yanı sıra adeta birer sanatsal yerleştirme niteliği taşıyan “The Path” ve “Tropicana” gibi tasarımlarıyla günümüz fuarcılık anlayışına farklı bakış açıları kazandıran Yerce Mimarlık Kurucusu Y. Mimar Nail Egemen Yerce, dijital dünyanın gerekleriyle değişen yeni fuarcılık anlayışını, stant tasarımlarındaki değişimi ve uluslararası fuarlarda gözlemledikleri yeni trendleri analiz etti.
Son olarak Almanya, Hannover’deki Domotex Zemin Fuarı kapsamında sergilenen “Tropicana” ve yine aynı fuarda yer alan enstalasyon çalışması “The Path” ile yurt dışında büyük ses getiren Yerce Mimarlık, sanat-mimarlık ara kesitinde ele aldıkları stant tasarımlarıyla fuarcılık anlayışını çağın gerekleriyle buluşturan dikkat çekici projelere imza atıyor.
Dijital dünyanın yeni standartlarıyla değişen fuarcılık anlayışını, stant tasarımlarındaki değişimi ve uluslararası fuarlarda gözlemledikleri yeni trendleri analiz eden Yerce Mimarlık Kurucusu Y. Mimar Nail Egemen Yerce, yeni nesil stant tasarımlarında “ziyaretçiye deneyim yaşatma” olgusunun ön plana çıktığını dile getiriyor. Ürün-stant arasındaki ilişki ve uyumun çok önemli olduğunu, ancak bu uyumun aynı zamanda yaratıcı ve ilham veren bir birliktelik doğurması gerektiğini vurgulayan Yerce’ye göre stant tasarımının hafızada kalıcı, etkileyici bir algı bırakması ve ziyaretçi için bir deneyime dönüşmesi bu kriterlerle mümkün olabiliyor.
Tasarım eğilimleri hızla değişiyor
Geçici strüktür kategorisinde değerlendirilen fuar stantlarında yeniden kullanılabilir, sürdürülebilir ve daha ekonomik malzemelerin kullanımı ile bir sonraki yılda da uygulanabilir tasarımlar gerçekleştiren Yerce’ye göre uluslararası ve ulusal fuarlardaki tasarım eğilimleri birbirinden farklılık gösteriyor. Yurt dışında markaların, görsel olarak ziyaretçiyi etkilemekten ziyade onu, kendi parçası kılmak yönündeki heyecan verici ve yaratıcı kurguları benimsediğinin altını çiziyor: “İnsan hafızasında bir olgunun yer etmesinin en fazla bire bir kurulan bir ilişkiyle mümkün olduğu düşünülürse “deneyim”in stant tasarımlarında öne çıkartılmasının boşuna olmadığı anlaşılıyor. Yurt içinde ise durum biraz daha farklılık gösteriyor. Bu alanda iyi tasarımın bir gereklilik olduğu bilincinin giderek artması ve yerleşiklik kazanması, yurtdışına göre daha yeni bir olgu olarak karşımıza çıkıyor. Bununla beraber yurt içindeki markalar, tüm ürünleri gösterme refleksinden giderek uzaklaşıp daha rafine, etkileyici ve yaratıcı sunumlar, kurgular, tasarımlarla görünüşe çıkmak istiyor. Devamında markaların bu istekleriyle paralel stand konularına ayırdıkları bütçelerin de arttığı görülüyor.”
Kış bahçesi Tropicana, sıra dışı bir oyun The Path…
Almanya’da gerçekleşen Domotex Zemin Fuarı’nda sergilenen Tropicana ile yeni nesil fuarcılık anlayışına paralel olarak yaratıcı ve ilham verici bir stant ortaya koyan Yerce Mimarlık, yoğun fuar ortamı içerisinde ziyaretçilerin kendilerini yenileyebilecekleri, algılarını tazeleyebilecekleri bir “tazelenme durağı” fikriyle “kış bahçesi” konseptini ele aldı. Tropicana’da, geçirgen bir strüktür kabuğu ve tropik bitkilerden oluşturulmuş peyzaj kapsamında yer alan ürün sergileme alanının yanı sıra detaylarla zenginleştirilmiş kafe – bar alanı ile ziyaretçilere keyif ve ilham verebilecek bir mekan kurgulamak amaçlandı.
Yerce Mimarlık, tasarımında ZAAS ile işbirliği gerçekleştirdiği enstalasyon çalışması The Path’te ise, renkli ipliklerin bir araya gelerek ziyaretçilerin seçtikleri toplarla bir halıyı beraberce oluşturabildikleri interaktif bir oyun hayal etti. Merak uyandıran bir oyun olan The Path, ziyaretçiler arasında etkileşimi arttırması ve birlikte üretmeye imkan tanımasıyla, fuar alanının resmi ortamına sürprizli ve eğlenceli bir katkı sağladı.
TOYOTA HILUX İÇİN EYLÜL’E ÖZEL KAMPANYA FIRSATI
Toyota, Eylül kampanyasında Hilux için benzersiz bir avantaj sunuyor. Her türlü yol koşullarının üstesinden başarıyla gelen efsane pick-up 2018 model 4×2 Hilux Düz Vites versiyonu ile birlikte 2019 model tüm Hilux’lar için, 50 bin TL’ye 12 ay vadede “0” finansman avantajı sunuluyor. Eylül ayında ayrıca matrahları yükseltilen hurda indirim avantajları da tüm modeller için sürüyor.
Yüzde 1.39’dan başlayan finansman oranları ve her bütçeye göre şekillendirilebilen 60 aya varan vade seçenekleri ile Toyota’nın eylül kampanyasından yararlananlar için markası ne olursa olsun eski araçlarını değiştirip yeni bir Toyota almak isteyenlere “takas” imkanı da bulunuyor.
Dijitalleşen fuarcılık
Günümüzde ticari ilişkilerin, büyük bir yoğunlukla internet ya da dijital platformlarda yaşandığını belirten Nail Egemen Yerce, bilim ve teknolojinin her geçen gün ilerlemesi sayesinde gelecekte “satış”, “satın alma” gibi deneyimlerin, bugünkünden epey farklı olabileceği ön görüsünde bulunuyor ve ekliyor: “Çok yakın zamanda olmasa da, gelecekte fuarlar da dijitalleşebilir; ziyaretçilerin yerinden bile kalkmadan birer VR gözlüğü ile fuarları ziyaret etmelerini mümkün olabilir. Ancak yine de belirli bir süre daha deneyimin bire bir şekilde gerçekleştiği günümüz fuarlarının, ticari ilişkileri geliştirmekte faydalı ve geçerli olacağını gözlemliyoruz.”
Çekirdeksiz kuru üzüm ihracatı 500 milyon doları aştı
Şehzadeler şehri Manisa’nın ovalarında yetişen, Osmanlı sultanlarının sofralarının baş tacı olan ve ismini Osmanlı padişahlarından alan Sultani çekirdeksiz kuru üzümde, 2018/19 ihraç sezonunun bitmesine sayılı günler kala ihracat rakamı 500 milyon doları aştı.
Türkiye’nin geleneksel ihraç ürünlerinden çekirdeksiz kuru üzümde, 1 Eylül 2018 – 17 Ağustos 2019 tarihleri arasında 99 ülkeye 246 bin ton karşılığında, 501 milyon 908 milyon dolarlık ihracat yapmanın mutluluğu yaşanıyor.
Türkiye, 2017/18 sezonunun aynı döneminde ise; miktar bazında 273 bin ton kuru üzüm ihraç ederken, 443 milyon 127 bin dolarlık döviz geliri elde etmişti. Kuru üzüm ihracatı miktar bazında yüzde 10 azalmasına karşın, değer bazında yüzde 13 artış kaydetti.
Türkiye, 6 yıllık aranın ardından kuru üzüm ihracatında 500 milyon doları aşmanın sevincini yaşıyor. Türkiye, en son 2012-13 sezonunda 536 milyon dolarlık kuru üzüm ihraç etmişti.
Ortalama ihraç fiyatı 2 bin 35 dolara yükseldi
Çekirdeksiz kuru üzümün ortalama ihraç fiyatının 2018/19 sezonunda 2 bin 35 dolara yükseldiği bilgisini veren Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Birol Celep, 2017/18 sezonunda bin 617 dolar olan ortalama ihraç fiyatında dolar bazında yüzde 26’lık artış yakaladıklarını, bu başarıda payı olan Tarım ve Orman Bakanlığı, Ziraat Odaları, Borsalar, Üreticiler, Tüccar, İhracatçı başta olmak üzere sektörün tüm paydaşlarıyla gurur duyduklarını kaydetti.
İhraç sezonunun bitmesine iki hafta süre kaldığına işaret eden Celep, “Önümüzdeki iki hafta yapılabilecek kuru üzüm ihracatıyla, 2018-19 sezonunu 520-530 milyon dolar aralığında kapatmayı hedefliyoruz. 2019-20 sezonunda da, kuru üzüm ihracatındaki başarımızın devam etmesi için Tarım ve Orman Bakanlığımızın Toprak Mahsulleri Ofisi aracılığıyla piyasa yapıcı görevini üstlenmesini bekliyoruz. İhracatçılarımızdan beklentimiz ise; alivre ihracat yapmamaları. Bu sayede katma değerli ihracatta sürdürülebilirliği sağlayabiliriz” şeklinde konuştu.
Çinliler ve Japonlar Türk üzümünü çok sevdi
Türk kuru meyve sektörü, Uzakdoğu pazarında sürdürdüğü tanıtım çalışmalarının meyvelerini toplamaya başladı. Çekirdeksiz kuru üzüm ihracatında en büyük artış Uzakdoğu ülkelerinde yaşandı. Uzakdoğu ülkelerine kuru üzüm ihracatı 48 milyon dolardan, 65 milyon dolara yükseldi.
Uzakdoğu ülkelerine yapılan kuru üzüm ihracatı yüzde 35 artarken, toplam ihracattan aldıkları pay yüzde 11’den, yüzde 13’e çıktı. Çin’e yapılan kuru üzüm ihracatı yüzde 135’lik artışla 2 milyon 90 bin dolardan, 4 milyon 922 bin dolara çıktı ve rekor kırdı. Japonya’ya yapılan kuru üzüm ihracatı ise; yüzde 63’lük artışla 9,3 milyon dolardan, 15,2 milyon dolara tırmandı.
İngilizler beş çayında Türk üzümlü kek tercih ediyor
Türk üzümünü en çok tercih eden İngilizler oldu. İngilizler, klasikleşen beş çaylarında çayın yanında Türk üzümlü kekleri yiyor. İngiltere’ye 136,7 milyon dolarlık kuru üzüm ihraç edilirken, Almanya 56,7 milyon dolarlık Türk kuru üzümün tercih etti. Hollanda’ya ise; 51,1 milyon dolarlık Türk üzümü ihraç edildi. Bu ülkeleri; İtalya, Fransa, Avustralya, İspanya, Japonya, Belçika ve İrlanda takip etti.
Maden suyunu şişeden tüketin!
Maden suyu tüketmek için 5 önemli sebep!
Yaz aylarında terlemeyle kaybedilen minerali geri kazandırıyor
Yutma yeteneğini arttırıyor
Doygunluk hissini arttırıyor
Kalsiyum ve magnezyum ihtiyacını yerine koymaya yardımcı oluyor
Cildi canlandırıyor
Genellikle sodayla karıştırılan ancak sodaya nazaran içeriğinde kalsiyum, magnezyum, potasyum gibi birçok mineral barındıran maden suyunun insan vücuduna ciddi katkıları vardır. Düzenli tüketildiğinde ise vücut ve cilt sağlığını destekliyor. Peki, maden suyunun tüketim kriterleri nelerdir? Avşar Maden Suyu için açıklamada bulunan Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Buket Yavuz Koçoğlu, maden suyu tüketimi hakkında bilinmeyenleri anlatıyor.
Maden suyu, jeolojik ve fizisel olarak koruma altında tutulan yeraltı kaynaklarından doldurularak elde edilen, yer altından yeryüzüne çıkarken de karbondioksit gazının yanında çözünmüş mineral tuzları ve elementleri de beraberinde getiren doğal kaynak suyudur. İnsan vücudu için kalsiyum, magnezyum, potasyum gibi hayati önem taşıyan içeriği vardır. Bu bilinçle maden suyu tüketiminin özellikle yaz aylarında terlemeyle kaybedilen minerali geri kazanmak için önemli olduğunu belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Buket Yavuz Koçoğlu, Türkiye’nin bulunduğu coğrafi şartlar nedeniyle maden suyu açısından zengin bir konuma sahip olduğunu söyledi.
“Sudan sonra en sağlıklı içecek maden suyu”
Maden suyunun içme suyundan sonra tüketilebilecek en sağlıklı içecek olduğuna vurgu yapan Koçoğlu, buna rağmen maden suyunun ülkemizde gereken ilgiyi bulamadığını söyledi. Avrupa ülkelerinde maden suyu tüketiminin yıllık kişi başı 100 litreyi geçtiğini aktaran Koçoğlu, ülkemizde ise bu rakamın kişi başı 5 litrenin üzerine çıkamadığını aktardı.
“Maden suyu şişede tüketilmelidir”
Avşar Maden Suyu için açıklamada bulunan Koçoğlu, “Vücuttaki sıvı dengesinin sağlanmasında rol oynayan maden suyunun tüketimi sırasında bazı noktalara dikkat etmek önem taşıyor. İçeriğindeki tüm faydalardan yararlanabilmek için maden suyunun bardakta değil kendi cam şişesinde tüketilmesi gerekiyor. Çünkü maden suyunun bardağa dökülmesi köpürmesine ve içeriğindeki gazın (Co2) açığa çıkmasına sebep oluyor. Bu nedenle satın alacağınız maden suyunun, gıda standartlarına uygun cam şişelerde satışa sunulduğuna dikkat edilmelidir.”
“Günde en az 2 şişe maden suyu içilmeli”
Sindirimi kolaylaştırabilmek için gün içerisinde en az iki şişe maden suyu tüketilmesinin önemli olduğunu aktaran Koçoğlu, “Yüksek sıcaklıkların yaşandığı yaz aylarında vücuttan atılan suyun yerine konması için maden suyu tercih edilebilir. Ayrıca yaz aylarında vücudun mineral dengesini koruyabilmek için yine maden suyu iyi bir seçenek olacaktır. Günlük su ihtiyacı konusunda uzmanlar çeşitli görüşler savunsa da her gün ortalama 2 litre su tüketimi önerilir. Suya alternatif olabilecek en sağlıklı sıvı ise maden suyudur.” dedi.
Kadınlara özel multivitamin ve multimineral takviyesi Centrum Women şimdi Türkiye’de
Kadınlara özel olarak üretilen multivitamin ve multimineral içeren takviye edici gıda ürünü Centrum Women eczanelerdeki yerini aldı. Centrum Women içeriğindeki folik asit ile demir, yorgunluğun ve bitkinliğin azalmasına katkıda bulunurken, biotin normal saçın ve cildin korunmasına katkıda bulunur.
Centrum Women, içeriğinde bulunan mineral ve vitaminler kadınların normal enerji oluşum metabolizmasına katkıda bulunur.
İçeriğinde bulunan kalsiyum, demir ve biotin normal enerji oluşum metabolizmasına katkıda bulunurken, folik asit ve demir yorgunluk ve bitkinliğin azalmasına, bağışıklık sisteminin normal fonksiyonuna yardımcı olur. Normal kemiklerin korunması için gerekli olan kalsiyuma da sahip Centrum Women, içeriğindeki demir kırmızı kan hücrelerinin ve hemoglobinin normal oluşumuna da katkı sağlar.
Kadınlar, Pfizer kalitesiyle kadınlara özel formüle edilmiş Centrum Women kullanarak içeriğindeki biotin ile saçlarının ve ciltlerinin korunmasını sağlayabilirler.
Pfizer, 160 yılı aşkın süredir “çığır açan yeniliklerle hastaların hayatlarını değiştirmek” amacıyla çalışmakta, bugünün ilaç endüstrisinde yenilikçi ve yüksek teknolojili yaklaşımlarla yeni tedavilere odaklanmaktadır. Pfizer, bir yandan dünyanın en yaygın kullanılan temel sağlık ürünlerini üretip ilaç ve aşılarıyla sağlığın korunmasına katkı sağlarken, diğer yandan geleceği şekillendirecek ve hastaların en yüksek faydayı sağlayabileceği tedaviler üzerinde araştırmalar yürütmektedir. Pfizer’de kanser, kardiyovasküler hastalıklar gibi evrensel sağlık sorunlarına karşı tedaviler geliştirilirken, çok nadir görülen hastalıklara karşı mücadele için çalışılmaktadır. Üniversiteler, dernekler ve kamu ile yaptığı ortak çalışmalarla iş, yatırım ve inovasyon ortamına katkı sağlayan Pfizer, 1957 yılından bu yana Türkiye’de kesintisiz üretim yapan ve ülkemize yüksek teknoloji transfer eden yerli üreticidir. Yıllar içinde geliştirdiği üretim kapasitesi ve devam eden ürün transferlerinin de tamamlanması ile birlikte aşı dahil ürünlerinin hacimde %90’ı, değerde %64’ü yerli üretilecektir.
Burslu okuyacak Tekstil Mühendisleri ARGE Merkezlerinde istihdam edilecek
Tekstil ve Hazır Giyim Sektörleri, bu yıl burslu şekilde Tekstil mühendisliklerine yerleşen gençleri, Araştırma Geliştirme Merkezlerinde istihdam etmek için gün saymaya başladı. Hedef, tekstil ve konfeksiyon ürünlerinde katma değerli üretimi daha yukarı taşımak.
Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı ve Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Tekstil sektöründe katma değerli ürün üretimini ve ihracatı arttırmak için çok sayıda Araştırma Geliştirme (ARGE) Merkezinin faaliyet gösterdiğini ancak bu AR-GE Merkezlerinin nitelikli tekstil mühendisi bulamaz noktada olduklarını, bu nedenle tam kapasite çalışmakta zorlandıklarına dikkati çekti.
Gençlerin tekstil mühendisliğini tercih etmeleri amacıyla Ege Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği ile yürüttükleri Modanın Mühendisleri Projesinin kısa sürede Türkiye genelindeki tüm tekstil ve konfeksiyon ihracatçı birlikleri ile Tekstil Sanayicileri İşverenleri Sendikası’nın desteği sonrasında Türkiye genelinde bir projeye dönüştüğünün altını çizen Eskinazi, “Ticaret Bakanlığı’nın oluru sonrasında, YÖK ile burs protokolü imzaladık. Geçen yıl tekstil mühendisliklerine ayrılan kontenjanın yüzde 42’si dolmuşken, bu yıl bu oran Burs Projesi sayesinde yüzde 92’ye yükseldi. tekstil mühendisliğini tercih eden 89 öğrenci burs almaya hak kazandı. Bu gençler 5 yıl sonra Tekstil mühendisliğinden mezun olduklarında Tekstil sektöründe AR-GE Merkezlerinde katma değerli ürün üretimi için istihdam edilecekler” şeklinde konuştu.
İki sektörün ortalama ihraç fiyatı Türkiye’nin 6 katı
Tekstil sektörünün bu gençlere ihtiyacı olduğu bilgisini veren Eskinazi sözlerini şöyle sürdürdü; “Burs projesi ile nitelikli tekstil mühendisi yetişmesinin yolunu açarken, öte yandan Türkiye’de tekstil bitiyor algısını da yıktık. Türkiye’de en büyük yatırımlar ve istihdam tekstil ve hazır giyim sektörlerinde. Türkiye’nin ortalama ihraç fiyatı 1.5 dolar seviyesinde iken, Tekstil ve hazır giyim sektörlerinin ortalama ihraç fiyatı 9 dolar, Türkiye’nin ortalama ihraç fiyatının altı katı katma değerli ürün ihraç ediyoruz. Amacımız bu oranı en az 10 katına çıkarmak.”
EİB Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Tekstil mühendisliğinin algısının yükseltilmesi amacıyla yürüttükleri Modanın Mühendisleri Projesi’ne destek veren İzmir Milli Eğitim İl Müdürlüğü, lise ve üniversitelere de teşekkür ederek sözlerini tamamladı.
Kampanyanın başarısında rehber öğretmenler ve sosyal medya etkili oldu
Modanın Mühendisleri Projesi’nde yaptıkları çalışmalarda İzmir Milli Eğitim Müdürlüğü ile yaptıkları işbirliği sayesinde okul müdürleri ve rehber öğretmenlerle çok verimli toplantılar yaptıklarını belirten Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş, sosyal medyayı çok etkin kullanarak, liselerin kariyer günlerine katılıp tekstil mühendisliğini anlatarak gençlere ulaştıklarını İzmir’de Ege ve Dokuz Eylül Üniversitelerindeki Tekstil Mühendisliklerinde yüzde 100 doluluk oranına ulaştıklarını dile getirdi.
Türkiye’nin üretip ihraç etmek zorunda olduğuna vurgu yapan Sertbaş, “Ülkemizde aslında tüm mühendisliklerin nitelikli gençler ile dolması gerekli. Biz sektör olarak bu yönde ilk adımı attık. Nitelikli öğrencilerin tekstil mühendisliğine ilgisinin önümüzdeki yıllarda da artarak devam etmesi için gerekli çalışmaları yapacağız. Bunun yanında ara eleman ihtiyacımızı çözecek meslek liseleri ile de ilgili çalışmaları önümüzdeki dönemde yapmayı planlıyoruz” şeklinde konuştu.
Tekstil mühendisliğini tercih eden ilk 20 binde yer alan gençler asgari ücret kadar bursa hak kazanırken, 20 ile 50 bin arasındaki gençler asgari ücretin yüzde 70’i oranında burs alabilecek. 50 bin ile 80 bin arasındaki gençler ise; asgari ücretin yarısı kadar burstan yararlanabilecek.
ANTALYA, ENEREX İLE ENERJİ ÜSSÜ OLACAK
ANFAŞ Uluslararası Fuarcılık İşletme ve Yatırım A.Ş. 27-29 Şubat 2020 tarihlerinde Antalya Enerji Verimliliği ve Dönüşümü Fuarı ENEREX ANTALYA’nın kapılarını açacak.
ANFAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bıdı, fuar aracılığıyla tüm kurum ve kuruluşlarda yenilenebilir enerji kaynakları kullanımının artması ve enerji dönüşümünün sağlanmasına öncülük etmeyi hedeflediklerini söyledi.
EN BÜYÜK İHTİYACIMIZ ENERJİ
Türkiye’de çok sayıda enerji fuarı yapıldığını belirten Ali Bıdı, “Turizmin, tarımın ve uzun zamandır ticaretin de en önemli merkezi olan Antalya’da en fazla ihtiyacımız olan enerjidir. Dünya yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımında oldukça ilerlemişken biz de 12 ay güneş gören kentimizde düzenleyeceğimiz fuarımızla enerji verimliliği ve dönüşümüne vurgu yapmak istedik. Doğal kaynakların korunması, yerli ve milli enerji üretim ve tüketimiyle ülke ekonomisinin daha iyi noktalara geleceği inancındayız. Bu çerçevede ENEREX ANTALYA ile tüm sektörleri yenilenebilir enerjiye teşvik etmeyi amaçlıyoruz” ifadelerinde bulundu.
TURİZM VE TARIMDA ENERJİ DÖNÜŞÜMÜ
Bıdı, son yıllarda artan elektrik faturaları nedeniyle sanayicisinden turizmcisine, çiftçisine çok ciddi maliyetler oluştuğunu belirterek sözlerine şunları ekledi: “Antalya turizm sektörüne 500’den fazla 5 yıldızlı otele; ayrıca 100’lerce 3 ve 4 yıldızlı otelle hizmet veriyor. Çevre illerle birlikte bin 500’ü aşkın turistik tesis de mevcut. Son yıllarda elektrik maliyetlerinin artmasıyla özellikle turistik tesislerin enerji giderlerinin düşmesi noktasında, yenilenebilir enerjiye ihtiyaç var. Bunun yanında tarım sektörünün de en büyük maliyeti yine enerji giderleri iken ANFAŞ olarak enerji verimliliği ve dönüşümü temalı bir fuar düzenleyerek tüm kurum ve kuruluşlarda yenilenebilir enerji kaynakları kullanımının artması ve enerji dönüşümünün sağlanmasına öncülük etmek istedik. Antalya ENEREX ile enerji üssü olacak”.
27-29 Şubat 2020 tarihlerinde ANFAŞ’ta düzenlenecek Antalya Enerji Verimliliği ve Dönüşümü Fuarı ENEREX ANTALYA, enerji sektörü temsilcilerin, bir araya getirerek enerji verimliliği ve dönüşümü bilincini artırmayı ve bu alandaki uzman profesyonellerle birlikte gelişmeler sağlamayı amaçlıyor.
ENEREX ANTALYA; güneş enerjisi sistemleri, rüzgar enerjisi sistemleri, hidrolik elektrik enerjisi sistemleri, biokütle ve atık sistemleri, kojenerasyon ve trijenerasyon, sıfır enerji bina sistemleri, doğalgaz sistemleri, elektrik perakende satış şirketleri, depolama ve şarj istasyonları, enerji verimliliği şirketleri, ısı pompa sistemleri, yalıtım ve mantolama sistemleri, finans ve sigorta kuruluşları, hibrit teknoloji sistemleri, LED ve aydınlatma sistemleri, kamu kurum ve kuruluşları, STK ve meslek odaları gibi çok geniş bir katılımcı sektör kitlesine sahip olacak.
İMİB doğal taşta 2 milyar dolarlık ticaret hacmini arttırmak istiyor
Türk doğal taş sektörü İtalya’ya çıkarma yapmaya hazırlanıyor!
İstanbul Maden İhracatçılar Birliği (İMİB), dünyanın önemli doğal taş pazarlarından İtalya’ya çıkartma yapmaya hazırlanıyor. 25-28 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek olan Marmomac 2019 Doğal Taş Fuarına, 133 Türk markasının katılım göstereceğini dile getiren İMİB Başkanı Aydın Dinçer, Turkish Stones marka algısını arttırmak için dört gün boyunca temaslarda bulunacaklarını ifade etti.
Dünyanın en önemli doğal taş ihracatçılarından biri olan Türkiye, 2 milyar dolarlık ticaret hacmini genişletmek için İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) ev sahipliğinde, İtalya’ya çıkartma yapmaya hazırlanıyor. İtalya’da düzenlenen ve bu yıl 54. kez kapılarını açacak olan olan “Marmomac 2019 Doğal Taş Fuarı”na İMİB çatısı altında milli katılım sağlayacak olan Türkiye’de, 80’in üzerinde değişik tür ile 650’nin üzerinde renk ve desende mermer bulunuyor. Ayrıca traverten, kireçtaşı ve granitte de 150’ye yakın doğal taş çeşitliliğine sahip.
Bu yıl 25– 28 Eylül 2019 tarihleri arasında düzenlenecek “Marmomac 2019 Doğal Taş Fuarı”na İstanbul Maden İhracatçıları Birliği ev sahipliğinde milli katılım göstereceklerini dile getiren İMİB Başkanı Aydın Dinçer, 133 Türk markasından 50 tanesinin milli katılımcı, 83’ünün ise bireysel katılımcı statüsünde bulunduğunu ifade etti. Türk doğal taşını tanıtmak, tasarımda kullanım örneklerini göstermek ve yeni işbirlikleri yakalamak için Marmomac 2019 Doğal Taş Fuarı’nın son derece önemli olduğunu söyleyen Dinçer, Turkish Stones marka algısını arttırmak için dört gün boyunca temaslarda bulunacaklarını anlattı.
İtalya önemli bir pazar
Önemli doğal taş ihracatçılarından biri olduğu için İtalya’nın rakip gibi görünsede aslında önemli bir pazar olduğunu kaydeden İMİB Başkanı Dinçer, “ Marmomac Doğal Taş Fuarı, dünyanın önemli organizasyonlarından biri. 54 yıldır düzenlenen fuar, aynı anda pek çok ülkenin kapısını size açabilir, eğer doğru kullanılırsa. Türk taşını hem İtalyan pazarına hem de dünyanın pek çok ülkesinden gelen markalara tanıtmak, sahip olduğunuz renk ve desen zenginliğini göstermek için fuarı en iyi şekilde değerlendireceğiz. Yeni bağlantılar oluşturmak, var olan bağlantılarımızın kapsamını genişletmek için birebir temaslarda bulunacağız. Ayrıca Turkish Stones çantalarımızı fuar girişinde bütün ziyaretçilere verip, Türkiye holüne yönlendirerek yapacağımız sunumlarla bağlantılarımızı geliştireceğiz” dedi.
“Birçok ürün grubunun tanıtımını yapacağız”
Sektör ve Birlik olarak Marmomac Fuarını fazlasıyla önemsediklerini aktaran Dinçer, “Marmomac Fuarı, dünyanın lider fuarlarından biri olduğu gibi, işin tasarım yönünün ön planda olduğu bir organizasyon olması da bizim amacımıza son derece uygun. Bu bakış açısıyla da 54 yıldır düzenlenen fuarda sektör temsilcileri olarak; mermer, granit, traverten fayans, plaka ve bordürler ile mozaik gibi dekoratif ürünler ve makine/ekipmanları sergileyeceğiz” diye konuştu.
EKRAN ZAMAN YÖNETİMİYLE ÇALIŞANLARIN VERİMİ YÜZDE 30 ARTIYOR
Bilginin hızla akıp geçtiği bir zaman dilimi yaşıyoruz. Dijital kanallar vasıtasıyla 25 yıl önce 1 yılda edindiğimiz bilgiyi, 1 günde edinebiliyoruz. Fazla veri akışı da dikkat dağınıklığına yol açıyor. İşyerlerindeki en büyük problemlerinden biri olan ekran zaman yönetimini sağlayarak personel verimliliğini yüzde 15 ila 30 arasında arttırabilmek mümkün.
Telefon, mail, whatsapp, facebook, twitter, haber siteleri… Gün içerisinde sürekli iletişim halindeyiz. Gündemi takip etmek, iş yaparken bir yandan da sosyalleşme çabası dikkat dağınıklığına sebebiyet verirken, çalışan verimliliğini de olumsuz yönde etkiliyor. Son yıllarda yapılan araştırmalar, çalışanların zamanın kendilerine yetmediğinden, zaman yönetimini doğru yapamadıklarını belirtiyor. Kişisel zaman kaybı, işyerlerinin performanslarını da olumsuz etkiliyor. MEZO Dijital Yönetim Kurulu Başkanı ve Dijital İletişim Uzmanı Dr. Nabat Garakhanova, sosyal medya kullanımı konusunda bilinçli davranmak gerektiğine dikkat çekerek şu açıklamalarda bulunuyor: “Dijitalleşmenin artmasıyla birlikte iş dünyasına yeni bir kavram olarak giren ‘ekran zaman yönetimi’, ekran başında geçirilen sürede yapılan aktivitelerin takibinin ve analizinin yapılmasıdır. Ekran zaman yönetimini sağlayan yazılımlar sayesinde ne kadar zaman video izlediğinizi ne kadar zaman sosyal medya kullandığınızı ne kadar zaman çalıştığınızı görebilirsiniz. Yapılan çalışmalarda personel verimliliği takip programlarının yüzde 15 ila 30 arasında verimlilik artışı sağladığı gözlemlenmiştir.” Dr. Nabat Garakhanova, iş yerlerinde en çok sosyal medya kullanımının ve mobil oyunların, çalışanların dikkatini dağıtıp verimliliklerini de etkilediğini sözlerine ekliyor. İş yerlerinde bilgi akışının doğru sağlanması, personelin kendisini geliştirmesi için internet sitelerine ya da sosyal medya sitelerine yasaklamanın doğru olmadığını ifade eden Garakhanova, ekran zaman yönetimini sağlayan yazılımlarla personelin çalışma düzeninin disipline edilebileceğini belirtiyor. Garakhanova: “Hayatın tamamen dijitale aktığı bir çağda ve artık tüm sektörlerde dijitalleşme konuşulurken, personeli dijital dünyadan söküp almak doğru bir yol değildir. Aksine çalışırken dijital dünyanın içerisinde de yer alabilmeli. Şirketler, insan kaynakları departmanları üzerinden personellerine zamanlarını nasıl doğru kullanabileceğini öğretebilir. Böylece çalışanlar, dijitalden kopmadan zamanlarını en verimli şekilde kullanırken, şirketin performansı da doğrudan olumlu yönde etkilenecektir” diyor.
Finansal hizmetler sektörü siber suçluların radarında
Siber suçlular birçok sektörü hedef almaya devam ediyor. Finansal hizmetlerin de aralarında bulunduğu bu sektörler, her geçen gün daha da sofistike ve karmaşık saldırılara maruz kalıyor.
Kapsamlı, entegre ve otomatik siber güvenlik çözümlerinde dünya lideri Fortinet® (NASDAQ: FTNT), siber saldırıların hedefinde olan finans sektörünü uyarıyor. Fortinet uzmanları, siber suçluların; ödeme kartı verilerini, internet bankacılığı hesaplarını çalmak ve ATM makinelerini bozmak için fidye yazılımları, kripto madenciliği ve diğer kötü amaçlı yazılımları kullanarak finansal hizmetler sektörünü hedef almaya devam ettiğini belirtiyor.. Öte yandan, yeni teknolojileri eskileriyle birleştirerek kullanmak ama bu arada uyum standartlarını da karşılamaya çalışmak, bu saldırılara karşı savunmayı da zorlaştırıyor.
Tehditler Sürekli Gelişiyor
2017’de faaliyet göstermeye başlayan ve kripto para birimi Monero’ya odaklanan Coinhive, karaborsada büyük başarılara imza attı. Ancak Monero’nun değerinin çok hızlı düşmesi ve Monero madenciliğini daha yavaş hale getiren bir algoritmanın tanıtılmasından ötürü Coinhive, şubatta artık faaliyet göstermeyeceğini duyurdu.
Yine de siber suçlular çabuk davranarak Coinhive’ın boşluğunu dolduran birçok yeni teknik geliştirdi.
Hedeflenmiş Saldırılar, Finansal Hizmetleri Hedef Alıyor
Silence Group, finansal hizmetler sunan firmalara saldıran suç örgütlerinden birisi. Öncelikle Rusya ve Doğu Avrupa’daki finansal kuruluşları hedef alan örgütün suç faaliyetlerini desteklemek için kullandığı altyapı; Avustralya, Kanada, Fransa, İrlanda, İspanya, İsveç ve Amerika’yı da kapsayacak şekilde genişlemiş durumda.
“Silence Group aynı zamanda PowerShell gibi işletim sistemlerinde yüklü olan ve herkesin kullanımına açık araçlardan faydalanan “living off the land, LotL” olarak ta adlandırılan taktikleri kullanmaya başlayarak daha da tehlikeli bir hale geldi.”
Silence Group, bu taktikle ağ içinde yanal olarak hareket etme imkanına erişmenin yanında yakalanma ihtimalini de azaltıyor. Çünkü işlemleri halihazırda güvenilir olarak tanımlanmış bir ağ üzerinden gerçekleştiriyor.
Silence Group, hedef odaklı oltalama stratejisini kullandıkları ve “jackpotting” (büyük ikramiye) adıyla bilinen bir başka saldırıda bankalara zarar vererek finansal verileri ele geçirmeyi ve ATM’lerden uzaktan para çekmeyi başardı.
Emotet olarak bilinen bir başka suç ekibi de 2019’un birinci çeyreğinde bilgi çalma yöntemini, fidye yazılımını ve bankacılığa özel Trojan modüllerini kullandığı birçok saldırı yaptı.
Maddi Kazanç için Finansal Ağları Hedefliyorlar
Rastgele saldırılar artık yerini planlanmış bir fidye yazılımı olarak tanımlanabilecek saldırılara bırakıyor. Bu önemli gelişmenin yakın geçmişteki bir örneği ise bu yılın başlarında açığa çıkan bir fidye yazılımı türü olan LockerGoga.
Fortinet FortiGuard Laboratuvarları Kıdemli Güvenlik Stratejisti ve Araştırmacısı Anthony Giandomenico, konuyla ilgili şunları söylüyor: “Araştırmalar ve durum tespitleri hakkında bilgi elde edilen saldırılar, Avrupa ve Amerika’daki ciddi aksaklıklara yol açıyor olsa da araştırmacılar, bu saldırıların asıl amacının şantaj olmadığını ve sebebinin hala belli olmadığını belirtiyor.”
Özellikle işletim sistemlerinde yüklü olarak gelen araçlardan faydalanma taktiklerinin kullanıldığı son derece hedefli saldırılar gerçekleştiren suçlular, yakalanmaktan kurtulmanın ve güvenlik sensörlerini geçmenin yanında hedeflerini neredeyse hiç kaynak harcamadan gerçekleştiriyor. Örneğin, işlev açısından gelişmişlik göz önünde bulundurulduğunda LockerGoga’yı diğer fidye yazılımlarından ayıran fazla bir şey yok. Ancak fidye yazılım araçlarının çoğu yakalanmaktan kaçınmak için belli bir seviye gizliliğe sahipken, LockerGoga’nın incelendiğinde gizlilik adına neredeyse hiçbir şeye sahip olmadığı fark edildi.
Anthony Giandomenico, sözlerine şu şekilde devam ediyor: “Siber suçlular, öncelikli hedeflerini gerçekleştirmek ve saldırılarının kesinliğini artırmak için saldırı stratejilerini değiştirmeye devam ediyor. Bu saldırılar, finansal hizmetler sektörü açısından baktığımızda internet bankacılığı hesaplarını, ödeme kartlarını ve birinci çeyrekte de gördüğümüz gibi ATM makinelerini hedef alabilir.”
Bu gelişmiş tehditlere karşı savunmak için finansal kuruluşların tehditleri tespit eden ve bu yeni hedefli siber saldırıların etkisini bertaraf eden tehdit istihbaratını ve gelişmiş davranış ve sistem analitiklerini kullanması gerekiyor.
Egeli mobilyacılar, İtalyan mobilya devleri ile üretim ortaklığı yapmak istiyor
Egeli mobilyacılar, İtalyan mobilya markalarının üreticisi olmak istiyor
Egeli mobilya ihracatçıları, mobilya tasarımında dünyanın bir numarası olan ancak üretimini işçilik maliyetlerindeki yükseklik nedeniyle Çin, Polonya, Romanya, Slovenya gibi ülkelerde yaptıran İtalyan markaları ile üretim ortaklığı yapmak istiyor.
İtalyan mobilya devlerinin üretimine talip olan Egeli mobilya ihracatçıları Kasım ayında İtalya’dan asgari 10 ithalatçının katılımıyla “Alım Heyeti Organizasyonu” planlıyor. Egeli mobilyacılar, bu alım heyetine katılacak firmalarla uzun soluklu ortaklıklar kurmayı hedefliyorlar.
Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Cahit Doğan Yağcı, İtalyan firmalarına tedarikçi olabilecek standartta üretim yapan İzmirli firmaların boş kapasitelerini İtalyan markalarına kanalize etmek istediklerini kaydetti.
Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Mobilya Çalışma Komitesinin Müjdat Kemer’in moderatörlüğünde, Ege Bölgesi’nde mobilya üretiminde ve ihracatında belli standartlara ulaşmış firmalarla yapılan toplantıda projeyi anlattıklarını ifade eden Yağcı, İzmirli mobilya ihracatçılarının duyduğu heyecanın kendilerini daha da motive ettiğini dile getirdi.
Mobilya sektöründe 10 Türk – İtalyan ortaklığı hedefliyoruz
İtalya’nın işçilik maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle mobilya üretiminin büyük bölümünü Çin, Polonya, Slovenya, Romanya gibi ülkelerde yaptırdığı bilgisini veren Yağcı, “İtalya, mobilyada tasarımda dünyada bir numara. Mobilya ihracatında da önde gelen ülkelerden birisi. Kendi tasarımlarını işçilik maliyetlerinin düşük olduğu ülkelerde ürettirerek gerek İtalya’da, gerekse dünyanın dört bir tarafında pazarlıyorlar. İtalya, yıllık 4 milyar dolar mobilya ithal ederken, 14,5 milyar dolarlık mobilya ihraç ediyor. İtalya’nın mobilya ithalatında Türkiye’nin payı sadece 77 milyon dolar. Amacımız bu rakamı yukarı taşımak. İzmir’de mobilya üretiminde ve ihracatında İtalyan firmalarının kalite standartlarında üretim yapabilen firmalarımızla İtalyan firmalarının iş birliği yapmasını amaçlıyoruz. Bu alanda en az 10 Türk – İtalyan ortaklığı hedefliyoruz” şeklinde konuştu.
“Alım Heyeti Organizasyonu”nun hedefine ulaşması için İtalya mobilya pazarını bilen bir danışmanlık firması ile çalışacaklarını dile getiren Yağcı sözlerini şöyle sürdürdü; “Egeli mobilya ihracatçılarımızdan modern makine parkı olan, üretim ve ihracatta belli standartlara ulaşmış, ortaklık kurmak isteyen üyelerimizin bilgilerini danışmanlık firması ile paylaşacağız. Danışmanlık firmamız İtalyan firmalar ile bu bilgileri kendileri Türkiye’ye gelmeden önce paylaşacak. Profesyonel bir anlayışla hareket edip sonuca ulaşmak istiyoruz. Bu iş birliği Türk firmalarımızın kendilerini geliştirmelerini de sağlayacak.”
İtalyan mobilya ithalatçısı firmaların güvenini kazanıp, istikrarlı ve standart üretim yapabileceklerinin mesajını vermek istediklerini anlatan Yağcı, “İtalyanların istediği standartları yakalayıp üretim ortaklığında başarılı olduğumuz takdirde, aynı modeli başka ülkelerle de hayata geçirmek istiyoruz” diyerek sözlerini noktaladı.
Türkiye’nin 7 aylık mobilya ihracatı 2 milyar dolara yaklaştı
Türkiye, 2018 yılının Ocak – Temmuz döneminde 1 milyar 817 milyon dolarlık mobilya ürünleri ihraç etmişken, 2019 yılının aynı dönemindeki mobilya ihracatı yüzde 7’lik artışla 1 milyar 945 milyon dolara ulaştı. Aynı dönemde Ege Bölgesi’nden yapılan mobilya ihracatı ise; yüzde 10’luk artışla 84 milyon dolardan, 92 milyon dolara çıktı. Türkiye’nin mobilya ihracatında ilk üç ülke Irak, Almanya ve Suudi Arabistan olurken, İtalya 41 milyon dolarlık Türk mobilyası tercih etti ve listede 13. sırada yer buldu.
Zeytin ve zeytinyağı sektörü yeni sezon öncesi Mut’ta buluştu
Zeytin ve zeytinyağı sektörü 2019/20 sezonuna sayılı günler kala 12.5 milyon zeytin ağacı varlığı ile Türkiye’nin en önemli zeytin üretim bölgelerinden Mersin’in Mut ilçesinde “Zeytin ve Zeytinyağı Ortak Akıl Toplantısı”nda bir araya geldi.
Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği (EZZİB) ve Mut Ticaret ve Sanayi Odası (MUTSO) işbirliğinde düzenlenen toplantıda, son 30-40 yıllık süreçte zeytin varlığında büyük gelişim olan Mut’un sofralık zeytin ve zeytinyağı üretiminin daha fazla ihracata yönelmesi için MUTSO ve EZZİB işbirliği kararı aldı.
Mut’un coğrafi konumu nedeniyle hiç ilaç kullanmadan sofralık zeytin ve zeytinyağı üretebildiği bilgisini veren Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Davut Er, Son yıllarda Zeytinyağı rekoltesi 10 bin tonu aşan, sofralık zeytin rekoltesi ise 30 bin tonu aşan Mut ilçesinin, yeni plantasyonların verime geçmesi ile birlikte önümüzdeki dönemde zeytincilik sektöründe konumunu güçlendireceğine vurgu yaptı.
Sofralık zeytin ihracatı 100 bin tona koşuyor
Sofralık zeytin ihracatında, 2018/2019 sezonun da 10 aylık dönemi geride bıraktıklarını ifade eden Er, “Türkiye’nin 2018/19 sezonunda 10 aylık dönemde, sofralık zeytin ihracatı miktarda yüzde 40 oranında arttı ve 80 bin tona ulaştı. Bu sezonun tamamında sofralık zeytin ihracatımızın tahminimizin de üzerinde gerçekleşerek 100 bin tona varacağını düşünüyoruz. Zeytinyağı ihracatımız ise; 9 aylık dönemde miktarda yüzde 18 düşüş ile 44 bin ton olarak gerçekleşti. Sezonun tamamında 55-60 bin tona ulaşacağını tahmin ediyoruz” şeklinde konuştu.
Yurt dışı pazarlardaki kazanımlarının sürekli hale gelebilmesi için, istikrarlı, kaliteli ve rekabet edebilir şekilde mal alıp satmak istediklerini anlatan EZZİB Başkanı Davut Er şöyle konuştu, “İhracatçımızın sürekli ve düzenli ihracatını arttırabilmesi için lisanslı depoculuğun sektörümüze kazandırılması elzemdir. Bu konuda ilgili bakanlıklarla işbirliği ve görüşmelerimiz devam ediyor.”
Sofralık zeytine 50 kuruş, zeytinyağına 2.5 TL destek talebi
Zeytin ve zeytinyağı ihracatçılarının dünya pazarlarında rekabet gücünün artırılması için; üretimin her safhasında, özellikle üretim aşamasında girdi maliyetlerinin daha rekabetçi seviyelere çekilmesi gerektiğinin altını çizen Er, “Ülkemizdeki üretilen zeytin ve zeytinyağının maliyetleri rakip ülkelerden daha yüksek düzeydedir. Bu da ihracatımızı zora sokmaktadır. Burada asli çözüm yolu zeytin çiftçilerimizin girdi maliyetlerinin asgari düzeye indirilmesi, makineli tarım ve modern zeytincilik yöntemlerine geçişin sağlamasıdır.Şu an zeytinyağı üreticimize verilmekte olan kg başına 80 kuruş destek, AB ülkelerinde verilen kg başına 0,90 € civarındaki destek ile kıyaslandığında yetersiz kalmaktadır. Bu kapsamda, Sofralık zeytine en az 0,50 TL, zeytinyağına ise 2,5 TL düzeyinde destek sağlanması gerekmektedir. Tane zeytine prim desteği sağlandığı takdirde, üretilen ve piyasada işlem gören ürünlerin tamamı kayıt altına alınabilecektir. Hem de ihracat ve rekabet gücümüz artacaktır” dedi.
Türkiye’de zeytinyağı tüketiminde son yıllarda önemli bir artış olmasına rağmen kişi başı tüketimin 2 kilogramla sınırlı kaldığı bilgisini de veren Er, Türkiye’de kişi başı zeytinyağı tüketiminin 5 kg’a çıkmasını hedeflediklerini sözlerine ekledi.
Mut Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Gürsel Aydın “Sağlık Zeytinden, Zeytin Mut’tan” söylemi ile Mut zeytin ve zeytinyağının tanıtımını gerçekleştirdiklerini, Türkiye genelinde zeytinyağı ile ilgili alınan 11 coğrafi işaretten bir tanesinin “Mut Zeytinyağı” olduğunu dile getirdi. Aydın, “Bundan sonra zeytinyağı ambalajlarında Türkiye haritasını içeren menşe işareti ve Mut Zeytinyağı Logosu kullanılacak” diye konuştu.
Klopatra güzelliğini Mut zeytinyağına borçlu
Mut’ta 1300 yıllık anıt zeytin ağacı bulunduğu bilgisini veren MUTSO Başkanı Aydın, Klopatra’nın Mut zeytinyağı ile güzel ve genç kaldığını savundu.
Mut’un iklim özelliklerinden dolayı Mut zeytininin ilaçsız üretildiğini anlatan Aydın, “Mut zeytini ilaçsız olup, sofralık olarak erken hasat edilmektedir. Sağlığa faydalı bileşenler açısından çok zengin. Dünya’da ilk zeytin hasadı Mut’ta yapılmaktadır. Dünyadaki 60 zeytin ağacından bir tanesi Mut’ta bulunmaktadır” diyerek sözlerini noktaladı.
Mut Kaymakamı Muammer Köken, zeytinyağının ana sütü gibi sağlıklı olduğunu, Anadolu’nun simge ağacı zeytin ağacının, filmler, romanlar, hikayelerle toplumda daha fazla tanınması ve yer etmesi için çalışmalar yapılması gerektiğinin altını çizdi.
Daha önce görev yaptığı yörelerde zeytin ve zeytinyağı tüketiminin düşük olduğunu gözlemlediğini dile getiren Köken, “Türk zeytinyağının hem yurtdışında, hem de yurtiçinde tüketiminin arttırılması için tanıtım çalışmalarına yoğunlaşmamız lazım” şeklinde konuştu.
Mut Tarım ve Orman İlçe Müdürü Ekrem Bayır da, Mut’ta zeytin ve diğer meyvelerin üretimi hakkında bilgi verdi.
Ege İhracatçı Birlikleri uzmanları, ihracatçı birliklerinin görevleri ve devlet yardımları ile ilgili sunumlar yaptı.
Toplantının sonraki bölümünde Mut’ta zeytin üreticiliği, tüccarlığı ve ihracatçılığı yapan firma temsilcileri ile Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu sektörel konularla ilgili görüş alışverişinde bulundu.
Her yıl ortalama 25 patent Geberit ile “Bir adım önde ilk günden beri”
Ar-Ge destekli inovasyonun sürdürülebilir büyümenin en önemli parçası olduğuna inanan İsviçreli sıhhi tesisat devi Geberit, yaşam alanlarının hijyen kalitesini artırmak için çalışmalarına tüm hızıyla devam ediyor. 3 boyutlu yazıcılar ile ürettiği prototipler ile çalışarak 2018 yılında 46 patent başvurusu, ortalamada ise her yıl 25 farklı ürünün patentini alan Geberit, inovasyonu var olan süreçlerde yenilenme devrimi olarak nitelendiriyor ve DNA’sına kodluyor.
Günümüz işletmeleri için hayati bir öneme sahip olmasının dışında şirketler arası rekabet edebilmenin en önemli yolu olan inovasyon, sıhhi tesisat sektörünün de nabzını belirliyor. 2009 yılından bu yana sağlam temellere dayandırılan inovasyonun sürdürülebilir bir büyüme aracı olduğunu belirten Geberit Türkiye Genel Müdürü Ufuk Algıer, şirketlerin ürünleriyle yeni standartlar oluşturmaları için sınırlarını zorlamaları gerekliğini söyledi.
Oluşabilecek tüm senaryolar, laboratuvarlarda test ediliyor
2018 yılında globalde 3,1 milyar CHF net satış geliri açıklayan Geberit’in DNA’sında inovasyon olduğunu ve inovasyonun uzun vadede işletmelerin verimliliğini artırdığını söyleyen Algıer, “Geberit olarak, sürdürülebilir bir şekilde müşterilerimizin yaşam kalitesini artırmak için gelişmiş teknolojileri kapsamlı teknik bilgi birikimi ile birleştiriyoruz. Bu aşamada gerekli tüm testleri, 800 metre karelik temizlik teknolojisi onaylı laboratuvarımızda yürütüyoruz. Neredeyse sekiz kata denk gelen 24 metre yüksekliğinde bir atık su kulesini içeren bu alanda tüm inşaat durumları yeniden gözlenebiliyor. Öte yandan Geberit olarak simülasyon teknolojileri noktasında sektör lideri olduğumuzu söylemek mümkün. AquaClean’in asimetrik iç geometriye sahip Rimless (kanalsız) seramiğini düşünün. Bunu başarmak için bilgisayar ekranında onların mekanik, yapısal, akustik ve akışla ilgili durumunu canlandırdık. Bu sayede ürünün iç geometrisinde yapılan değişikliklerin akış davranışını ve deşarj sırasında ortaya çıkan sesi nasıl etkilediğini gördük. Bu durum da seramiğin kenarsız, asimetrik yapısıyla optimum deşarj sağlamasına olanak tanıdı. Aslında simülasyon teknolojileri sayesinde gerekli tüm veriler kaydedilip, ek süreçler için hazır bekleniyor. 3B baskı ürün geliştirme aşamasını hızlandırdığı için gittikçe daha önemli bir hale geliyor. Bu on yılı aşkın bir süredir zaten kullandığımız bir teknoloji. Aynı zamanda Avrupa’daki üniversiteler ile yakın iş birliği içinde 3B teknolojisi alanında araştırma projeleri üzerinde çalışıyoruz” açıklamasını yaptı.
Her yıl ortalama 25 patent!
İnovasyon konusunda özgürlüğün yanında standarttan da kopmamak gerektiğine dikkat çeken Algıer, “Pazar lideri olarak, aktif bir şekilde teknoloji çevremizi şekillendiriyor, yenilik gücümüzü de patentlerimizle kanıtlıyoruz. 2018 yılında 46 patent başvurusu yaptık. Ortalamada ise her yıl 25 patent alıyoruz” şeklinde konuştu. Sıhhi teknolojilerin en değerli kaynağının su olduğunu ve bu suyun sürdürülebilirliği için projeler geliştirme gerektiğini söyleyen Geberit Türkiye Genel Müdürü Ufuk Algıer, “Su en değerli refah kaynağımız. Bizim için en önemli zorluklardan biri ise suyu mümkün olduğunca ekonomik kullanmak. Çünkü hayatımız için vazgeçilmez olan su, temizlik için de vazgeçilmez bir kaynak. Bu nedenle de ‘su’yu boşa harcamak geleceğimizi tehdit etmek anlamına geliyor. Son teknoloji kullanarak enerji ve sudan tasarrufu nasıl yaparız sorusu üzerine ürünler geliştiren bir marka olarak ‘Su Gelecektir’ demeye devam ediyoruz. Çift kademeli deşarj sistemine sahip rezervuarlarımız sayesinde 1998 yılından beri tüm dünyada 28,100 milyon m3, 2018 yılında ise tüm dünyada 2,880 milyon m3 su tasarrufu yapılmasını sağlayarak, ‘su’ya olan bağlılığımızı kanıtladığımızı düşünüyoruz. Öte yandan Geberit olarak, akıllı sensör teknolojileri içeren, yüksek kalite materyallerden üretilen ve yüksek tasarım standartlarını karşılayan işlevsel çözümler geliştiriyoruz. Bu sayede olağanüstü konfor ile performansı birleştirmeyi hedefliyoruz. Çünkü biliyoruz ki banyoda konfor açısından talepler sürekli olarak artış gösteriyor. İnsanlar bu konuda her zaman yenilik istiyor. Örneğin, banyo ekipmanlarının yüzey kalitesinde talepler artıyor. Bizler de talep neyse onun için çalışıyoruz ve daha sağlam, daha kolay temizlenebilir ve dolayısıyla daha dayanıklı yüzeyler yapıyoruz” dedi.
“İnovasyon geleceğin anahtardır”
İnovasyonun geleceğin anahtarı olduğunun altını çizen Algıer, “İnovasyon, alan ve su kıtlığı gibi zorlukların üstesinden gelmemize yardımcı olmaktadır. Özellikle şehirlerde nüfus artışı arttıkça, inşaat sektöründe yer tasarrufu sağlayan çözümlere talep artmaktadır. Zaman içinde geriye bakıldığında yenilik her zaman Geberit’in DNA’sında olmuştur. 1874’teki kuruluşundan bu yana, Geberit sıhhi tesisat sektöründe öncü olmuştur ve kapsamlı sistem çözümleri ile sürekli yeni trendler belirlemektedir. Bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz yeniliklere baktığımızda da her zaman “Bir adım önde ilk günden beri” gururla söyleyebiliriz” dedi.
Narenciye İhracatında Beklenti 900 Milyon Dolar
Narenciye üretimi ile ünlü İzmir’in Selçuk ilçesi katma değerli tarımsal ürün ihracatına hazırlanıyor. Bölgenin geleneksel tarım ürünleri nar, mandalin, nektarin, şeftali, ayvanın yanısıra pitaya (ejder meyvesi), avokado ve muz gibi alternatif ürünler de bölgenin ihraç ürünleri arasına girmesi hedefleniyor.
Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği (EYMSİB) Sektörel Değerlendirme Toplantıları üreticilerin yoğun olduğu bölgelerde devam ediyor. Bu kapsamda gerçekleştirilen son toplantı 28 Ağustos Çarşamba günü narenciye üretimi ile öne çıkan İzmir’in Selçuk ilçesinde yapıldı.
Selçuk Kaymakamlığı Konferans salonunda EYMSİB Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin UÇAK moderatörlüğünde gerçekleşen toplantıya, Selçuk Kaymakamı Ekrem İNCİ, İzmir İl Tarım ve Orman Müdürü Musa BAKAN, Selçuk Ziraat Odası Başkanı İbrahim ERDALLI, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Şen, T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı, Gıda Kontrol Genel Müdürlüğü Mühendisi Selim Kaplan, bölgesel üreticiler, ihracatçılar, depocular ve sektörel tüm paylaşlar katıldı.
Narenciye ürünlerinin Ege Bölgesi’ndeki rekoltesi 2019/20 sezonunda 442 bin 349 ton olarak tahmin edildiğini belirten Hayrettin UÇAK, bu yıl ürün kalitesinin iyi olduğunu ve 900 milyon dolar ihracat beklentileri olduklarını ifade etti. Narenciye ürünlerinde Selçuk bölgesinin çok önemli olduğuna vurgu yapan Uçak, “Üreticilerimizin ayağına giderek onların sorunlarını, taleplerini dinlemeye devam ediyoruz. Bugün de Selçuk’ta tüm paydaşlar ile bir aradayız. Yönetim kurulumuz burada, arkadaşlarımız sürekli sahada. Bu çalışmalarımız ürün kalitesine ve dolayısıyla ihracata olumlu katkı sağlıyor.” şeklinde konuştu.
Uçak: “Üreticiyi bilinçlendirme kaliteyi getiriyor.”
Ürün kalitesinin önemine dikkat çeken Uçak, kaliteyi yakalamanın, hem bölgesel hem de uluslararası alanda marka olmanın bilimsel yöntemle, ortak akılla atılacak adımlar ile mümkün olduğuna dikkat çekti. Bu nedenle üretici bilgilendirme toplantılarının, uygun dönemlerde tüm bölgelerde devam edeceğinin müjdesini verdi.
Bölgenin geleneksel ürünlerinin yanı sıra, katma değeri yüksek ürünlere yönelen üreticileri de gördüklerini ifade eden Uçak, “Bugün burada bazı üreticilerimiz Selçuk’ta ejder meyvesi üretimi yaptığından bahsetti. Sayın Kaymakamımız Muz ve Avokado konusundaki çalışmaları belirtti. Bu tür alternatif ürünlere yönelmek de ihracatımıza olumlu katkı sağlayacaktır.” dedi.
Selçuk’ta Muz ve Avokado Üretimi Hedefi
Toplantıya ev sahipliği yapan Selçuk Kaymakamı Ekrem İnci, Selçuk ilçesinin tarımsal alanda oldukça birikimli olduğunu ifade etti ve bu bölgede alternatif ürün üretimine yönelik hedefler hakkında bilgi verdi. İnci, “Antalya Valiliği’nin Tarım ve Orman Bakanlığı ile organize ettiği tarımsal teknik bilgilerin paylaşımını kapsayan bir proje kapsamında Antalya’da gittik. Tarımsal alanda ilçe olarak bilgi ve tecrübelerimizi aktardık, onların bilgi ve tecrübelerinden faydalandık. Şimdi Selçuk’ta Muz ve Avokado üretimine yakında başlayabilir miyiz konusu üzerine çalışıyoruz. Deneme üretimlerine yakında başlanacak.” şeklinde konuştu.
İzmir İl Tarım ve Orman Müdürü Musa Bakan ise üreticiye her zaman destek olduklarını belirterek, “İl ve ilçe tarım müdürlüklerimizin teknik elemanları üretim alanlarımızı kontrol ediyor ve hastalık ve zararlıların denetimini sağlıyor. Mücadele zamanlarında kitlesel bilgilendirme, kısa mesaj gönderimi yoluyla üreticilerimize ulaşıp gerekli bilgileri veriyoruz. Bununla birlikte isteyen tüm üreticiler bana istediği zaman ulaşabilir, bizler her zaman üreticinin yanındayız.” şeklinde konuştu.
Ürün kalitesine vurgu yapan Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Şen, “Bu işi iyi yapan ülkelere baktığımızda üreticiden ihracatçıya kadar tüm paydaşların birlikte hareket ettiğini görüyoruz. Bizim de hem üreticinin hem ihracatçının kazanacağı bir sistem ile çalışmamız gerekiyor.” şeklinde konuştu. Şen, “Artık neyi ve ne miktarda ürettiğiniz değil ne kadar kaliteli ürettiğiniz önem kazandı. Bu toplantılar ile bunları sağlayacağız.” dedi
Almanlara Türk şıklığı
Her 10 Almandan birini giydiren Türk Hazırgiyim ve Konfeksiyon Sektörü, 3-5 Eylül 2019 tarihlerinde düzenlenecek Munich Fabric Start Sourcing Fuarı’na katılarak Almanya’daki pazar payını arttıracak.
Tekstil sektöründe dünyanın en büyük fuarı olan Munich Fabric Start Fuarı ile aynı fuar alanında ilk kez düzenlenecek olan Munich Fabric Start Sourcing Fuarı’na katılacak olan Türk konfeksiyon sektörü, 2018 yılında 3,2 milyar dolarlık ihracat yaptığı Almanya’ya 2023 yılında 5 milyar dolar ihracat hedefliyor.
Türkiye Milli Katılım Organizasyon Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği tarafından yapılacak olanMunich Fabric Start Sourcing Fuarı’na 10 Türk firması katılıyor.
Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Burak Sertbaş, Munich Fabric Start Sourcing Fuarı’na katılacak firmaların Sonbahar/Kış 2020/21 sezonu koleksiyonlarını sunacaklarını, Almanya ve Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden gelecek alıcılarıyla bir araya gelme fırsatı yakalayacaklarını kaydetti.
Almanya’nın Türkiye’nin konfeksiyon ihracatında lider ülke olduğu bilgisini veren Sertbaş, “Almanya’ya 2018 yılında Türkiye genelinde 3.2 milyar dolarlık konfeksiyon ürünleri ihraç ettik. Almanya’nın konfeksiyon ithalatından yüzde 10 pay alıyoruz. Almanya pazarına yakınlık avantajımızı kullanarak, kendi koleksiyonlarımızı pazarlayarak 2023 yılında 5 milyar dolar ihracat rakamına ulaşmayı hedefliyoruz. Munich Fabric Start Sourcing Fuarı bu hedefe ulaşmamızda itici rol oynayacak” şeklinde konuştu.
Munich Fabric Start Sourcing Fuarı’na Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Milli Katılım Organizasyonu ile katılacak firmalar şunlar olacak; “Akçakaya Group Tekstil A.Ş., Demoteks Tekstil San. ve Tic. Ltd. Ştd., Mosi Tekstil San. ve Tic. Ltd. Şti., Fıratteks Tekstil San. ve Tic. Ltd. Şti., İ.Y.A. Tekstil San. ve Tic. Ltd. Şti., Kreazon Tekstil San ve Dış Tic. Ltd. Şti., MD Tekstil Konfeksiyon Tur. San. ve Tic. A.Ş., MEBA Giyim San. Tic. Ltd. Şti., Seyfeli Dış Ticaret Ltd. Şti., Tayra Tekstil San. Tic. Ltd. Şti.”
22 Türk firması, UTİB’in milli katılım organizasyonuyla Çin’deki ev tekstili fuarına katıldı
Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB) tarafından 11. kez milli katılım organizasyonu düzenlediği 28 – 31 Ağustos tarihleri arasında Çin’in Şangay kentinde gerçekleştirilen “Intertextile Shanghai Home Textiles 2019” fuarına Türkiye’den 22 firma katıldı. Fuarda ayrıca Intertextile Shanghai Home Textiles Fuar İdaresi tarafından UTİB Yönetim Kurulu Başkanı Pınar Taşdelen Engin’e ’10 yıl ve üstü katılım ödülü’ verildi
Dünyanın en büyük 4 ev tekstili ihracatçısından biri olan Türkiye’nin 2018 yılında yaklaşık 2,7 milyar dolar ev tekstil ihracatı gerçekleştirdiğini vurgulayan Engin, UTİB olarak asıl amaçlarının Türk tekstil ürünlerini tüm dünyada tanıtmak ve pazar ağlarını genişletmek olduğunu, bu görev bilinciyle de uluslararası alanda kapsamlı aktiviteler düzenlediklerini söyledi
Türk ev tekstili sektörü, 28 – 31 Ağustos tarihleri arasında Çin’in Şangay kentinde düzenlenen ve Uzak Doğu’nun en önemli organizasyonlarının başında gelen “Intertextile Shanghai Home Textiles 2019” fuarına damga vurdu. Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB) tarafından 11. kez milli katılım organizasyonunun yapıldığı fuara, Ar-Ge, inovasyon ve tasarım odaklı yaklaşımıyla ürün kalitesini tüm dünyaya kabul ettiren Türk ev tekstili sektörünün önde gelen 22 firması katıldı. Türk ev tekstili sektörünün global pazardaki güçlü imajının gözler önüne serildiği fuarda Bursalı firmalar, Çinli yatırımcılar başta olmak üzere dünyanın dört bir yanından gelen iş insanlarına perdelik kumaşlardan döşemelik kumaşlara, perdelerden tüllere, yatak çarşaflarından yatak örtülerine, masa örtülerinden havlu ve bornozlara kadar birçok ürün ve ürün grubunu tanıtma imkanı buldu.UTİB’in 11’inci kez milli katılım organizasyonu düzenlediği fuarda, Fuar İdaresi tarafından UTİB Yönetim Kurulu Başkanı Pınar Taşdelen Engin’e ’10 yıl ve üstü katılım ödülü’ takdim edildi.Ödül töreninde konuşan UTİB Yönetim Kurulu Başkanı Pınar Taşdelen Engin, UTİB olarak asıl amaçlarının Türk tekstil ürünlerini tüm dünyada tanıtmak ve pazar ağlarını genişletmek olduğunu, bu görev bilinciyle de uluslararası alanda kapsamlı aktiviteler düzenlediklerini söyledi.
Dünyanın en büyük 4 ev tekstili ihracatçısından biri olan Türkiye’nin 2018 yılında yaklaşık 2,7 milyar dolar ev tekstil ihracatı gerçekleştirdiğini vurgulayan Engin, “Çin, 1 milyar 367 milyon nüfusu ve yaklaşık 23,2 trilyon dolar gayri safi yurtiçi hasılası ile dünyanın en büyük ikinci ekonomisi konumunda yer alıyor. Türkiye ile Çin arasındaki dış ticaret rakamlarını incelediğimizde ticaret hacminin her geçen yıl arttığını görüyoruz. Tüm sektörlerde Türkiye’nin hem dünya çapında üçüncü ticari ortağı hem de Doğu Asya’daki ilk ticaret ortağı olan Çin, 2018 yılında Rusya’nın ardından Türkiye’nin 16’ncı ihracat ve ikinci ithalat ortağı konumundaydı” diye konuştu.
“Fuar sektörümüz için küresel önem taşıyor”
Son 11 yıldır Intertextile Shanghai Fuarına milli katılım organizasyonu düzenlediklerini ifade eden Engin, “Türk firmalarının bu pazarda oldukça iyi konumlanması ve kendi markaları ile saygınlık kazanmaları bizleri mutlu ediyor. Ayrıca, her fuarda dünyanın dört bir yanından gelen profesyonel alıcıların portföyünde yer alıyoruz. Bu sayede de bu fuarın sektörümüz için küresel önemine bir kez daha tanık oluyoruz. Her yıl, başta Çin olmak üzere ABD, Avustralya, Japonya ve Kore gibi ülkelerden fuara katılan yerli ve uluslararası toptancıları, üretim ve Ar-Ge yöneticileri ve tasarımcıları standımızda ağırlayarak ürünlerimizi tanıtma fırsatı yakalıyoruz. Bu bağlamda da Intertextile Shanghai Fuarını bu bölgedeki önemli bir iş merkezi olarak görüyoruz” şeklinde konuştu.
“Sürdürülebilir üretime önem veriyoruz”
Sürdürülebilirlik konusunun önemine dikkat çeken Engin, “Sürdürülebilir ve çevre dostu üretim, tüm endüstrilerde uygulanması gereken bir politika haline geldi. Giderek daha bilinçli olan tüketiciler ve ülkeler bu yöndeki üretimi destekliyor. Çin ve Türkiye de tekstil ve diğer sektörlerde sürdürülebilir üretime büyük önem veriyor. UTİB olarak bu konuda farkındalık yaratmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Önümüzdeki fuarlarda Türkiye’den geniş bir Sürdürülebilir Tekstil Ürünleri yelpazesi göreceksiniz, bizi takip etmeye devam edin” dedi.
Deri’n Fikirler Eksiotuz’da canlanacak
Deri sektöründe yenilikçi ve vizyoner deri mühendisleri ile tasarımcıların takım olarak yarıştığı Deri’n Fikirler Deri Üretim ve Tasarım Yarışması bir yıl aranın ardından tekrar düzenleniyor.
Bu sene tasarımcılar ve deri mühendisleri geçen yıllardan farklı olarak bireysel olarak yarışacaklar.
Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği tarafından, düzenlenen yarışmada deri mühendisleri ve tasarımcılar eksi işaretiyle kimliksizleştirilen OTUZ’a hak ettiği itibarı iade etme çabası içinde olacaklar.
EKSİOTUZ temasıyla düzenlenecek Deri’n Fikirler 8. Deri Üretim ve Tasarım Yarışması ile deri sektörüne genç, yenilikçi deri mühendislerinin ve tasarımcıların katılımını hedeflediklerini belirten Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Zandar, genç deri mühendislerini ve tasarımcıları yarışmaya katılmaya, özgün tasarımlarıyla yarışmaya davet etti.
İhraç ürünlerinin daha katma değerli hale gelmesi için tasarımın önemine işaret eden Zandar, “Türkiye’nin katma değerli ürün ihracatını arttırmak için tasarıma odaklanmalıyız” şeklinde konuştu.
İZFAŞ tarafından düzenlenen Leather and More Fuarı’nı çok önemsediklerini dile getiren Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Zandar, Deri’n Fikirler Deri Üretim ve Tasarım Yarışması’nın finalini ve “İhracatın Yıldızları Ödül Töreni”ni Leather and More Fuarı sürecinde yapacaklarını sözlerine ekledi.
Deri’n Fikirler 8. Deri Üretim ve Tasarım Yarışması’na katılacak tasarımcı ve deri mühendislerinin 21 Ekim 2019 tarihine kadar başvurularını www.derinfikirler.net sitesi üzerinden online yapmaları gerekiyor.
Yarışma son başvuru tarihi itibariyle 18 yaşını doldurmuş ve 30 yaşından gün almamış Güzel Sanatlar Fakülteleri veya Deri Mühendisliği bölümünde lisans/lisansüstü öğrencisi veya mezunu olma şartı aranıyor.
Tezmaksan 6 milyon Euro ihracat hedefliyor
Kapasitematik ile hedef; 2023 yılında 1 milyon Euro yazılım ihracatı
Cubebox ile 2025 yılında Avrupa’ya yıllık 5 milyon Euro sistem ihracatı
Metal işleme sektöründe dünyanın lider ticaret fuarı olan EMO Hannover’a, Tezmaksan Makine, yerli ve milli iki yeni ürünü ile katılacak. Endüstri 4.0 odağında hazırlanan Cubebox ve Kapasitematik, EMO Hannover Fuarı’nın ardından, 2020 yılı itibariyle Avrupa pazarında olacak. Tezmaksan, yerli ve milli üretimle hayat bulan Kapasitematik ile 2023 yılında 1 milyon Euro yazılım ihracatı, Cubebox ile de Avrupa’ya yıllık 5 milyon Euro sistem ihracatı yapmayı hedefliyor.
TEZMAKSAN, bu yıl “Geleceğin üretimine yön veren akıllı teknolojiler” sloganıyla 16 Eylül Pazartesi günü kapılarını açacak olan EMO Hannover Fuarı’na Ar-Ge destekli inovasyon harikası ürünleriyle katılmaya hazırlanıyor.
24 saat operatörsüz çalışmayı sağlayan Türk teknolojisi Avrupa yolcusu
Fuar kapsamında yeni nesil teknolojiyle tasarladığı yerli ve milli iki yeni ürünü Cubebox ve Kapasitematik’i sektör profesyonellerine tanıtacak olan TEZMAKSAN, verimliliği artıran teknolojileriyle dünyada söz sahibi olmayı hedefliyor. Ar-Ge ve inovasyon harikası olarak tanımlanan Cubebox, akıllı fabrikalarda makina-operatör iş birliğinde üretimin hızını artırıyor. Cubebox, şirketlere 24 saat operatörsüz ve hatasız çalışabilir bir sistem sunuyor. Özellikle gece vardiyalarında şirketlere yüzde 50 verimlilik sağlayan Cubebox, standart yapısıyla da tüm CNC tezgahlara uyumlu olmasıyla göze çarpıyor. Şirketlere özel robot sitemlerinden yüzde 20 daha uygun fiyata gelen yazılım, sadece bir günde kurulup devreye alınabiliyor. Ayrıca bu sistem ile robot programlama bilgisine ihtiyaç duymadan parça değişimi de yapılabiliyor. TEZMAKSAN, Cubebox ile 2025 yılında Avrupa’ya yıllık 5 milyon Euro sistem ihracatı yapmayı hedefliyor.
Kapasitematik’te ihracat hedefi 1 milyon Euro
Tezmaksan’ın tamamen yerli bir diğer ürünü Kapasitematik ise makineleri ve operatörleri 7/24 konuşturuyor. Türkiye sanayisini Kapasitematik ile Endüstri 4,0’a hazırlamayı amaçlayan TEZMAKSAN, işletme verimliliğini arttırmanın en kolay yolunu sunuyor. Kapasitematik ile TEZMAKSAN 2023 yılında 1 milyon Euro yazılım ihracatı hedefiyle çalışıyor.
“Gelişen teknolojiye ayak uydurmamız şart”
Dijital dönüşümle birlikte AI, IIOT gibi birçok modern teknolojinin üretim parkurlarının vazgeçilmezi haline geleceğini söyleyen TEZMAKSAN Genel Müdürü Hakan Aydoğdu, “Aslına bakarsanız önümüzdeki dönemde işbirlikçi robotlar, IoT ve Makinelerin Öğrenmesi/Yapay Zekâ(AI) önümüzdeki yıllarda robotik alanına yön verecek. Robotlar, yapay zeka ile öğrenme süreçleri aracılığıyla yeni beceriler kazanacak veya bunlara adapte olacaklar. Bu noktada da insan-makine işbirliği, mobil sistemler ve akıllı robotlar, imalat sanayinin dijitalleşmesinin önemli bir parçası haline geldi. Fakat Endüstri 4.0’a hazır olma endeksine bakıldığında Türkiye’nin tereddüt edenler arasında. Dolayısıyla Türk sanayisinin dijital olgunluk seviyesi Endüstri 2.0-3,0 söylesek yanılmayız. Bu noktada da değişen pazar yapısında rekabetçiliğin korunabilmesi, ihracatın artması için bugün dünya da kullanılan otomasyon, yapay zekâ, veri analizleri ile üretim tesislerinde, yönetim, ölçüm, takip tasarım ve müşteri ilişkileri yöntemlerinin etkin kullanılması gerekir. Biz bunu TEZMAKSAN olarak yerli ve milli üretim hamlesiyle yapmak için çalışıyoruz. Sektörün gelişimi için yazılım ve sistem tasarlıyor, bunu da yüzde 100 yerli ve milli kaynaklarla yönetiyoruz. Dolayısıyla TEZMAKSAN olarak, sektörlerin dijital çağa daha hızlı adaptasyon sürecinde yer almalarına yardımcı oluyoruz” diye konuştu.
Lojistik operasyon yönetimi ve yük takibi konusunda dünya çapında dijital çözümler üreten TIRPORT, gelecek 3 yıl içinde 250 bin aktif kamyoncuya ulaşmayı hedefliyor. Araç Takip Sistemi Mobiliz ise, onlarca ülkede, 400 binin üzerinde araca uçtan uca araç takip çözümleri sunuyor.
TIRPORT ve Mobiliz firmaları arasında, lojistik sektörü için geçtiğimiz günlerde işbirliği imzalandı. İmzalanan anlaşmayla, Mobiliz kurumsal müşterileri, TIRPORT’un yük takip ve lojistik operasyon yönetimi hizmetlerine erişecektir. Mobiliz müşterisi olan lojistik şirketleri, kamyoncu kooperatifleri, forwarder’lar yük sahibi fabrikalar, ithalatçı ve ihracatçı firmalar, lojistik operasyonlarını, TIRPORT’un aplikasyon gücüyle akıllı telefonlarından yönetebileceklerdir. Ayrıca, Mobiliz müşterileri, kendi filosu dışında spot pazardan kısa süreli tedarik ettiği kamyonları ve yüklerini de, TIRPORT YükCepte uygulaması ile takip edebilme imkanına kavuşmaktadır. Özetle, iki kurum arasındaki işbirliği sayesinde, araç takip cihazı takılmayan araçların ve taşımaların, TIRPORT App gücüyle yönetilebilmesi olanaklı hale gelmektedir.
Her gün 600 kamyon yük alıyor; bir gündeki taşımaların bedeli 1 milyar TL’yi aşıyor
Taşımanın %92’sinin karayoluyla yapıldığı Türkiye, aynı zamanda Avrupa’nın en büyük kamyon pazarına sahiptir. Türkiye’de, 850 bin kamyon yollardadır. Her gün ortalama 600 bin kamyon yük alıyor ve ortalama 285 kilometre taşıma yapılıyor. 2 bini aşkın lojistik firmasının faaliyet gösterdiği pazarda, bir günde gerçekleşen taşımaların bedeli yaklaşık 1 milyar TL’nin üzerinde gerçekleşiyor. Yollardaki kamyonların %10’unda bile araç takip sistemi yoktur. Diğer taraftan, trafikteki kamyonların, sadece %5’i lojistik firmalarına ve üretici şirketlere aittir. Geri kalan %95’in sahipliği bireyseldir. Lojistik firmaları %90’lar seviyesinde, spottan kamyonlar bularak, onlara yük vermektedir. Bu durum, taşımanın ve yükün güvenliği açısından, birçok riski de bünyesinde barındırmaktadır. Gecikmeler, teslimat raporlamaları, hırsızlıklar gibi birçok konu sektörü zorlamaktadır.
TIRPORT, lojistik operasyon yönetimi ve yük takibi konusunda dünya çapında dijital çözümler üretmektedir. TIRPORT’un geliştirdiği teknolojiler, araç takip sistemleriyle ya da araçlardaki OBD portlarla konuşabiliyor, mobil aplikasyonlarla taşımanın her evresi gerçek zamanlı ve konum tabanlı raporlanabiliyor. TIRPORT sayesinde, lojistik firmaları ve yük verenler, taşımayı cepten yönetirken; yüklerini ve teslimat süreçlerini canlı bir şekilde izlemektedirler.
Cennet meyvesi kuru incirin ihracat yolcuğu 26 Eylül’de başlayacak
Cennet meyvesi, Hristiyanların noel sofralarının vazgeçilmezi, Türk kuru incirinin dünya sofralarını süslemesi için 2019/20 sezonundaki ilk ihracat yolculuğu, 26 Eylül 2019 tarihinde başlayacak.
Türkiye’nin üretim ve ihracatında dünya lideri olduğu kuru incirin, 2019/20 sezonunda ilk gemi tarihi olarak da ifade edilen ilk ihracat tarihini belirlemek için Ege, Güneydoğu Anadolu ve İstanbul İhracatçı Birliklerine üye kuru incir ihracatçısı firmalar Kuru İncir Danışma Niteliğinde Genel Kurul Toplantısında Ege İhracatçı Birlikleri’nde bir araya geldi.
Toplantıya katılan firmalar, Türkiye Kuru Meyve Sektör Kurulu’nun önerdiği 26 Eylül 2019 Perşembe gününü ilk ihraç tarihi olarak kabul etti.
Toplantıda alınan ve Kuru Meyve Sektör Kurulu tarafından onaylanan bu tarih, Türkiye İhracatçılar Meclisi ve akabinde Ticaret Bakanlığı’ndan alınacak onay sonrasında resmiyet kazanacak ve uygulamaya geçecek.
Kuru incir ihracatı 220 milyon dolar oldu
Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Birol Celep, 2018/19 sezonunda kuru incirin 31 Ağustos 2019 tarihi itibariyle 57 bin ton karşılığı 220 milyon dolar olduğunu, 2017/18 sezonuna göre miktar bazında yüzde 9, değer bazında ise; yüzde 18 düşüş yaşandığını, kuru incir ihracatında en fazla ihracat yapılan ülkelerin ise; Amerika Birleşik Devletleri, Fransa, Almanya, İtalya ve İngiltere olduğunu dile getirdi.
Paniğe gerek yok 150 bin ton kuru incir olsa satarız
Kuru incirin 2019/20 sezonundaki kalitesinin çok iyi olduğuna işaret eden Celep, “Kuru incir bir ekolojik üstünlüğümüzün olduğu bir ürün. Bu yıl 89 bin tonluk rekoltemiz var. Bu paniğe yol açmamalı, 150 bin ton incirimiz olsa da bunu pazarlayabilecek konumdayız. Çünkü incir artık sezonluk değil 12 aylık bir ürün haline geldi. Tarım ve Orman Bakanımız Dr. Bekir Pakdemirli ve Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürümüz Ahmet Güldal ile sürekli iletişim halindeyiz. Kuru incirde fiyatlarda bir dalgalanma olduğu takdirde, Tarım ve Orman Bakanlığımız TMO aracılığıyla, fındık ve kuru üzümde yaptıkları gibi piyasadan kuru incir satın alarak piyasayı regüle edecektir” şeklinde konuştu.
Çok az CMO yeni beklentileri karşılıyor!
Dijital pazarlama dönüşümü ve hızla değişen tüketici talepleri, şirketlerin yönetiminde kritik rol üstlenen CMO rolünden beklentileri değiştiriyor. Assessment Systems, CMO’ların yetkinliklerini değişen bu beklentilere uygun olarak değerlendirdi. 5 başlıkta yapılan değerlendirme sonuçlarına göre; Türk CMO’ların yüzde 17’si “Dayanıklılık ve Belirsizlikle Baş Edebilme” boyutunda beklenen seviyenin altında kalıyor. En iyi oldukları “İlişki Yönetimi” boyutunda yüzde 62’si ortalamanın üstünde bir performans sergilerken, en çok zorlandıkları “Değişim Yönetimi ve Girişimcilik” yetkinliğinde yüzde 31’i sınıfta kalıyor. “Liderlik Becerisi’’ yetkinliğinde ortalama başarı eşiğini aşanların oranı yüzde 58. “Analiz ve Strateji” boyutunda ise pazarlama yöneticilerinin yüzde 60’ı beklentileri tam olarak karşılayabiliyor.
Assessment Systems, Türk pazarlama yöneticilerinin değişen beklentilere hazır olup olmadıklarını ortaya koyan bir araştırma yayımladı. 100 pazarlama yöneticisi üzerinde gerçekleştirilen çalışmada, Değerlendirme Merkezi uygulaması kullanıldı. Pazarlama yöneticilerinin iş benzeri içerikler ile bir tam gün boyunca değerlendirildikleri ve ölçülen yetkinliklerin farklı değerlendiriciler tarafından çapraz şekilde sınandığı bu uygulama, iş performansını tahmin etmede en geçerli yöntem olarak görülüyor.
Bugüne kadar yaklaşık 6 milyon kişiyi Değerlendirme Merkezi uygulamaları ve psikometrik araçlarla değerlendiren Assessment Systems’ın Kurucu ve CEO’su Levent Sevinç, pazarlama yöneticisi pozisyonu için değerlendirdikleri adaylarda temel olarak 8 yetkinlik aradıklarını söylüyor ancak bu çalışma için en kritik 5 yetkinliği seçtiklerini belirtiyor. Bu yetkinlikler; Değişim Yönetimi ve Girişimcilik, İlişki Yönetimi, Liderlik Becerisi, Dayanıklılık ve Belirsizlikle Baş Etme, Analiz ve Stratejik Bakış.
Çabuk harekete geçip, değişime hızlı adapte olabilmeli
“Değişim Yönetimi ve Girişimcilik” boyutu, pazarlama yöneticilerinin özellikle dijitalleşme ile gelen değişimlere hızlı adapte olması ve bu konuda çevresindekileri olumlu yönde etkilemesini ölçüyor. Bu boyut aynı zamanda değişen koşullarda fırsatları hemen görüp, adım adatabilme becerisiyle de ilgili. Sonuçlara baktığımızda, pazarlama yöneticilerinin yalnızca yüzde 35’i “Değişim Yönetimi ve Girişimcilik” boyutunda ortalamanın üstünde bir performans gösterirken, yaklaşık yüzde 31’i bu boyutta ortalamanın altında kalıyor. Bu sonuçlar, pazarlama yöneticilerinin “Değişim Yönetimi ve Girişimcilik” boyutunda sınıfta kaldığını gösteriyor.
Pazarlama yöneticilerinin “Liderlik Becerisi” performansları düşük!
Liderlik Becerisi boyutu pazarlama yöneticilerinin ekiplerinin performansını yönetme, geliştirme ve motive etme becerileri ile ilgili. Araştırma sonuçlarına göre pazarlama yöneticilerin yüzde 42’si bu konuda ortalama ve altında performans sergiliyor.
“Dayanıklılık ve Belirsizlikle Baş Edebilme” ve “Analiz ve Strateji” yetkinliklerinde iyi olanlar fark yaratıyor
Günümüz pazarlama dünyasında kritik becerilerden diğer ikisi “Dayanıklılık ve Belirsizlikle Baş Edebilme” ve “Analiz ve Strateji”. Rekabetin yoğun olduğu, ekonomik trendlerin belirsiz olduğu bir ortamda daha fazla önem kazanan “Dayanıklılık ve Belirsizlikle Baş Edebilme’’ yetkinliğinde başarı eşiğini aşanların oranı yüzde 39 ile sınırlı. Büyük veriyi yorumlamanın pazarlamadaki önemini düşündüğümüzde “Analiz ve Strateji” boyutuna olan ihtiyaç artıyor; pazarlama yöneticilerinin ise yüzde 40’ı beklenenin altında kalıyor.
İlişki Yönetimi pazarlama yöneticilerinin güçlü oldukları taraf
İlişki yönetimi boyutu, yöneticilerin işlerinde başarıyı sağlayacak doğru bağlantılar kurma ve sürdürebilme becerilerini kapsıyor. Assessment Systems’ın yaptığı araştırma, pazarlama yöneticilerinin bu boyutta güçlü olduklarını gösteriyor. Grubun yüzde 62’si ortalamanın üstünde bir performans sergilerken, yüzde 35’i bu yetkinliği ortalama düzeyde sergileme eğiliminde.
Değişime kolay adapte olan ve ekibindeki rekabeti yönetebilenler kazanıyor
Assessment Systems CEO’su Levent Sevinç, üst düzey yöneticilerin günümüzün rekabetçi pazarlama dünyasında başarılı olması için bu kritik 5 yetkinlikte ortalamanın üstünde olmaları gerektiğinin altını çiziyor.
“Pazarlamanın yeni fonksiyonlar edinmesi, CMO’ların iş yüklerinin ve yönettikleri birimlerin artmasına sebep oldu. Hal böyle olunca, güçlü ekipler oluşturma ve yönetme becerisi daha fazla önem kazandı. Araştırma sonuçlarına göre, CMO’lar iş yönetimine odaklanırken, çalışanların motivasyonu ve gelişimini de ihmal etmemeli. Şirketlerin yüksek potansiyelli çalışanlarını istihdam ettiği bu bölümde, çalışanlar arası rekabeti yönetmek, iş yoğunluğu içinde doğru delegasyonları yapmak ve yaratıcılığı destekleyen bir ortam yaratmak pazarlama yöneticilerinin daha fazla geliştirmesi gereken alanlarından biri olarak göze çarpıyor.
Bunun yanında, şirketlerin yenilikçi ve yönetimde söz sahibi birimlerinden olan pazarlamanın başındaki yöneticilerin, günümüzün değişken ve belirsiz ortamına çok hızlı adapte olmaları, doğru stratejiler kurup, hemen harekete geçebilmeleri başarıyı getiriyor.”
Bir çift kişilik yatak için 2 km tel kullanıldığını biliyor muydunuz?
Yatak sektörü robot yatırımlarına odaklandı
Geçmişten günümüze değişim gösteren yataklar ve sektör, teknolojik gelişmelere paralel olarak kendini güncelliyor. Otlardan doldurulan döşeklerden yün döşeklere, sünger yataklardan günümüz teknolojik yataklarına evrilen sektör, ergonomi, hammadde ve bileşenlere odaklanmış durumda. Sektörün önemli oyuncularından Bambi Yatak, son teknolojiyle donatılmış üretim parkurunda günde 800 adet yatak üreterek sektörün yükünü omuzladığını kanıtlıyor.
Günümüz yatak endüstrisi, teknolojiyi arkasına alarak yatak kullanıcılarının konforunu üst düzeyde tutacak ürünler tasarlamaya odaklanmış durumda. Bu noktada rekabetin bu kadar yoğun olduğu bir pazarda farklılaşmanın yolu Ar-Ge destekli inovasyon harikası ürünleri piyasaya sürmekten geçiyor.
AKİB YAŞ MEYVE VE SEBZE İHRACATINDA YİNE İLK SIRADA YERİNİ ALDI !
Türkiye’nin yaş meyve ve sebze ihracatı yılın sekizinci ayında 110 milyon dolar kaydedildi. Taze meyve ihracatı değerde %70’ lik pay ile 77 milyon dolar gerçekleşerek Ağustos ayı yaş meyve sebze ihracatına en çok katkı sağlayan alt ürün grubu oldu.
2019 yılının Ağustos ayı ve Ocak-Ağustos ayı ihracat rakamlarını bir ihracatçı gözüyle değerlendiren Akdeniz Yaş Meyve ve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Nejdat SİN; Ağustos ayında 110 milyon dolarlık yaş meyve sebze ihracatı gerçekleştirildiğini ve değerde %70’lik pay ile 77 milyon dolar gerçekleşen taze meyve ihracatının birinci sırada yer aldığını, taze meyve ihracatını % 28 lik pay ile 31 milyon dolar kaydedilen taze sebze ürün grubunun takip ettiğini belirtti.
Ağustos ayında en çok ihraç edilen yaş meyve sebze ürünü üzüm olurken onu sırasıyla incir, domates ve şeftali takip etti. Ağustos ayı liste başındaki üzüm ihracatı ile 29 milyon dolarlık döviz getirisi sağlandı. Ağustos ayı en çok yaş meyve ve sebze ihracatı yapılan ülkeler incelendiğinde ise Rusya Federasyonu %27’lik payla 30 milyon dolar gerçekleşirken, Rusya Federasyonunu sırasıyla Almanya, Suudi Arabistan, Irak ve Ukrayna takip etti.
AKİB %80’lik pay ile Türkiye narenciye ihracatına en çok katkı sağlayan Birlik oldu!
Başkan SİN; Türkiye yaş meyve ve sebze sektöründe Koordinatörlük görevini yürüten Akdeniz Yaş Meyve ve Sebze İhracatçı Birliği kanalıyla yılın ilk sekiz ayında yapılan yaş meyve sebze ihracatının değerde %42 lik pay ile 512 milyon dolar gerçekleştiğinin Akdeniz Yaş Meyve ve Sebze İhracatçı Birliği kanalıyla yılın ilk sekiz ayında yapılan narenciye ihracatının ise %80’lik pay ile 204 milyon dolar gerçekleştiğinin bilgisini vererek, AKİB’in tüm İhracatçı Birlikleri arasında lider konumunu korumaya devam ettiğinin altını çizdi.
Narenciye sezonuna Eylül itibariyle start verildi!
Özellikle Akdeniz ve Ege Bölgesi’nde doğrudan ya da dolaylı 5 milyon kişinin geçimini sağladığı narenciye sektöründe ihracat sezonunun Limon-Mayer ürünü ile 2 Eylül de açıldığının bilgisini veren başkan SİN; Ürün kalitesinin önemine dikkat çekerek, üreticiler, ihracatçılar ve diğer paydaş kurumlar adına kaliteli ürün – kaliteli fiyat uyumunu sağlayabilecekleri karlı bir sezon geçirmelerini temenni etti.
AKİB, Sektör Paydaşlarını Geleneksel ‘Sezon Öncesi İstişare Toplantısı’nda Buluşturdu
İhracatta kaliteyi yakalamanın, hem bölgesel hem de uluslararası alanda marka olmanın bilimsel yöntemle, ortak akılla atılacak adımlar ile gerçekleşeceğini her fırsatta belirten Başkan SİN; Akdeniz Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği öncülüğünde her yıl gerçekleştirilen ve bu yıl da narenciye sezonuna dair beklentilerin, değerlendirmelerin yapıldığı “Sezon Öncesi İstişare Toplantısı” nın Ağustos ayı içerisinde düzenlendiği bilgisini vererek bu istişare toplantılarının sektör için önemini vurguladı. SİN sözlerini “Önümüzde yoğun bir süreç var. Sezonun açılmasıyla hem ihracat işlemlerini takip edecek hem de sektörümüze yeni pazarlar kazandırmak için çalışmalar yapmak üzere Hong-Kong’ta düzenlenen Asia Fruit Logistica, Pekin’de düzenlenen China FVF fuarı ve Eylül ayında düzenlenecek olan World Food Moscow fuarı gibi nitelikli yaş meyve sebze fuarlarına katılarak ülkemizi en iyi şekilde temsil etmeye devam edeceğiz.” diyerek sonlandırdı.
EİB’de ihracatta Ağustos bereketi
Ege İhracatçı Birlikleri (EİB), Ağustos ayında 1 milyar 31 milyon 852 bin dolarlık ihracat gerçekleştirdi. EİB’nin 2018 yılı Ağustos ayındaki ihracatı ise; 993 milyon 863 bin dolar olmuştu. EİB, Ağustos ayında ihracatını yüzde 4 geliştirmeyi başardı.
Ocak – Ağustos döneminde 8 milyar 643 milyon dolar ihracata imza atan Ege İhracatçı Birlikleri, son 1 yıllık dönemde, 13 milyar 255 milyon dolarlık ihracatı kayda aldı.
EİB çatısı altındaki 12 ihracatçı birliğinden 6 tanesi, Ağustos ayında ihracatını arttırmayı başarırken, 6 tanesi 2018 yılı Ağustos ayı performansının gerisinde kaldı.
İhracat artış rekortmenliğini 3 birlik paylaştı
Ege Maden İhracatçıları Birliği, Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği ve Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Ağustos ayında yüzde 18’lik ihracat artış hızı ile ihracat artış rekortmenliğini paylaştılar.
Ağustos ayında EİB’nin kayda aldığı ihracatta sanayi ürünleri 630 milyon dolarlık payla temsil edilirken, tarım sektörleri 325 milyon dolarlık dövizi ülkemize kazandırdı. Madencilik sektörünün ihracatı ise; 77 milyon dolar olarak kayıtlara geçti.
Demir zirveyi geri aldı
Temmuz ayında zirvedeki yerini Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’ne kaptıran Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği Ağustos ayında 127,7 milyon dolarlık ihracat yaparak liderliği bir ay aranın ardından geri aldı.
Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği ise; 114,2 milyon dolarlık ihracatla zirvenin ortağı oldu. Ege Maden İhracatçıları Birliği 76,7 milyon dolarlık ihracatla üçüncü sırada yer alırken, ihracatını yüzde 18 arttırmayı başardı.
Yumurta ihracatında en büyük ihraç pazarı Irak’ta son dönemde sorunlar yaşayan Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği ihracatta yatay bir seyirle 74 milyon dolarlık ihracata imza attı.
İhracatını yüzde 18 arttıran Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği 67 milyon dolarlık ihracatı hanesine yazdırdı. Ege Tütün İhracatçıları Birliği’nin Ağustos ayı ihracat rakamı ise 50 milyon dolar oldu.
Yeni sezona hazırlanan Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Ağustos ayında Türkiye’ye 48 milyon dolar döviz kazandırdı. Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği ise; Ağustos ayını 44 milyon dolarlık ihracat ile geride bıraktı.
Ağustos ayında ihracatını yüzde 18 arttıran bir diğer birlik ise; Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği oldu. Birliğin ihracat rakamı 29,4 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği’nin Ağustos ayındaki ihracatı 14,6 milyon dolar olurken, Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği 13 milyon dolar, Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği 11,2 milyon dolar ihracat yapma başarısı gösterdi.
İhracat Ana Planı ile hedeflere ulaşacağız
Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Ağustos ayında Kurban Bayramı tatiline rağmen 1 milyar 32 milyon dolar ihracat gerçekleştirmekten dolayı mutlu olduklarını, yılın kalan 4 aylık diliminde daha başarılı bir performans beklediklerini kaydetti.
Geçen hafta Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan tarafından açıklanan İhracat Ana Planı’nda ABD, Brezilya, Çin, Etiyopya, Fas, Güney Afrika, Güney Kore, Hindistan, Irak, İngiltere, Japonya, Kenya, Malezya, Meksika, Özbekistan, Rusya ve Şili’nin hedef pazarlar, otomotiv, kimya, makine, elektrik elektronik ve gıda sektörlerinin ise hedef sektörler olarak belirlendiğine işaret eden Eskinazi, “Ege İhracatçı Birlikleri olarak İhracat Ana Planı’na uyumlu yürüteceğimiz çalışmalarla 2023 yılında Türkiye’nin 226,6 milyar dolar ihracat hedefine ulaşmasına azami katkıyı yapmak istiyoruz. EİB olarak, 2019 yılını “Çin Yılı” ilan etmiştik ve Çin pazarı ile ilgili yoğun bir çalışma içerisindeyiz” diye konuştu
Çinlilerden kiraz ve siyah incire yoğun ilgi
Çinlilerden, Türk kirazı ve siyah incirine yoğun ilgi. Hong Kong’ta 4-6 Eylül 2019 tarihlerinde düzenlenen Asia Fruit Logistica 2019 Fuarı’na “THE WORLD IS FRESH WITH US” (DÜNYA BİZİMLE TAZE) Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği’nin standını ziyaret eden Çinlilerden en fazla kiraz ve siyah incir talebi geldi.
Hong Kong’a Türkiye’nin kiraz ihracatı 2019 yılında yüzde 79’luk artışla 1 milyon 921 bin dolardan, 3 milyon 435 bin dolara yükseldi. Çin’e bu yıl başlayan kiraz ihracatı ise kısa sürede 3 milyon 313 bin dolara ulaştı.
Hong Kong’ta yaşanan son protestoların gölgesinde başlayan Asia Fruit Logistica 2019 Fuarı’na ilginin protesto gösterilerine karşın yoğun olduğunu belirten Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Uçak, Çin, Hindistan ve diğer Uzakdoğu ülkelerinden gelen ithalatçıların Türk kirazına ve siyah incirine ilgilerinin kendilerini mutlu ettiğini kaydetti.
Çin’e kiraz ihracatının izninin bu yıl kiraz sezonunun bitimine yakın çıktığını hatırlatan Uçak,”Çin’de kiraz en çok sevilen meyve. Çinlilerde sofranızda kiraz olması bir prestij kaynağı. Sezon sonuna geldiğimiz sırada yasakların kalkmış olmasına karşın Çin ve Hong Kong’a 6,8 milyon dolarlık kiraz ihracatı gerçekleştirdik. Çin kısa sürede kiraz ihracatımızda 4. büyük pazar konumuna yükseldi. Hong Kong’a Türkiye’nin kiraz ihracatı 2019 yılında yüzde 79’luk artışla 1 milyon 921 bin dolardan, 3 milyon 435 bin dolara yükseldi. Önümüzdeki yıllarda kiraz ihracatımızda Çin’in çok daha büyük pay alacak” şeklinde konuştu.
Çinlilerin siyah incire de yoğun ilgi gösterdikleri bilgisini veren Uçak, 2019 yılında taze siyah incir ihracatının 29 Temmuz’da başladığını, o tarihten günümüze Hong Kong’a 886 bin dolarlık taze siyah incir ihraç edildiğini ifade etti.
Asia Fruit Logistica 2019 Fuarı sırasında Türkiye’nin ürettiği ve ihraç ettiği diğer yaş meyve sebzeler ile kurutulmuş domates, turşular ve diğer meyve sebze mamulleri ile ilgili de tanıtım yaptıklarına vurgu yapan Uçak, verimli bir fuar geçirdiklerini sözlerine ekledi.
Asia Fruit Logistica 2019 Fuarında; Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği’ni Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Uçak, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Cengiz Balık ve Yönetim Kurulu Üyesi Vural Güleç temsil etti.
Fuarda toplam 851 katılımcı firma yer alırken, Akdeniz İhracatçı Birlikleri Milli Katılım Organizasyonu ile 13 Türk firması fuarda yer alırken, Türkiye’den katılan toplam firma sayısı 15 oldu.
Fuarın ilk günü Türkiye’nin Hong Kong Başkonsolusu Peyami Kalyoncu ve Ticaret Müşaviri Merve Yılmazcan fuarda Türk firmalarını ziyaret ederek, Uzakdoğu pazarı ile ilgili Türk firmalarına bilgi alışverişinde bulundu.
2021 YILINDA DÜNYANIN EN ÖNEMLİ KENTLERİ İSTANBUL’DA BULUŞUYOR!
2021 Haziran ayında 80’den fazla ülkeyi temsilen 180’i aşkın önemli şehrin Belediye Başkanı ve üst düzey yöneticileri İstanbul’da buluşuyor.
UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı Yıllık Konferansları her yıl bir Yaratıcı Şehirin ev sahipliğinde gerçekleştiriliyor. Toplantı dünyanın dört bir yanından şehirler arasındaki bağları güçlendirmek için eşsiz bir fırsat sunuyor ve genişletilmiş, dengeli bir ağın stratejik hedeflerini tanımlamak için platform görevi görüyor.
XIII UNESCO Yıllık Konferansı 10-15 Haziran 2019 tarihleri arasında İtalya’nın Fabriano kentinde gerçekleştirildi. Toplantıya İstanbul Tasarım Şehri bu yıl ikinci kez katılım gösterdi. Başvuru formu üzerinden hazırlanan sunum, İstanbul Tasarım Bürosu Koordinatörü ve İnfoloji Genel Müdürü Dr. Muhammed Attila Sevim tarafından 14 Haziran 2019 tarihinde yapıldı. İnfoloji Genel Müdürü Dr. Muhammed Attila Sevim tarafından Haziran ayında İtalya Fabriano kentinde yapılan sunum ile 72 farklı ülke 175 farklı şehir Belediye Başkanı ve üst düzey yöneticilerinin oyu ile İstanbul kazandı.
İstanbul, “Ev Sahibi” Şehir Olma Hakkını Kazandı!
İnfoloji tarafından İstanbul Büyükşehir Belediyesi için hazırlanan başvuru süreci İstanbul’un 2021 yılında UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı olağan genel kurul toplantısında “ev sahibi” şehir olma hakkını kazandı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesinde yer alan İstanbul Tasarım Bürosu ile İnfoloji Yönetim Danışmanlığının ortak taahhütleri ile İstanbul, önemli kentleri geride bıraktı.
Takım tezgahları sektöründe yıl sonu ihracat hedefi 580 milyon dolar
Makineleri yapan makineler olarak tanımlanan takım tezgahları sektöründe ilk yarıyıl ihracat rakamları açıklandı. TİAD Başkanı Fatih Varlık, sektörün 2019’un ilk altı ayında 280 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdiğini, ihracatın ithalatı karşılama oranının ise yüzde 71 olduğunu kaydetti. Almanya, ABD ve Rusya’nın en çok ihracat yapılan ülkeler arasında olduğunu belirten Başkan Varlık, “Yerli makine kullanımı yüzde 15’ten yüzde 25’e çıkartılabilirse ithalat bağımlılığımız düşecektir. Bunun yanı sıra yerli takım tezgahı üretim kapasitemiz de artacağından ihracat miktarımızda çok ciddi bir artış söz konusu olacaktır” dedi.
Takım Tezgahları Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TİAD), sektörün ilk yarıyıl verilerini açıkladı. TİAD Başkanı Fatih Varlık, 2019’un ilk yarıyılında sektörün ihracatının 280,8 milyon dolar olarak gerçekleştiğini söyledi. Sanayi endeksindeki dalgalanmaya rağmen yılı 580 milyon dolarlık bir ihracatla kapatmayı hedeflediklerini kaydeden Varlık, sektörün alt kırılımlarındaki artış ve düşüşler hakkında da bilgi verdi.
Metal işleme makineleri ihracatında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8,6’lık, kesici takımlarda yüzde 13,4’lük, kalite kontrol / ölçüm cihazlarında ise yüzde 4,2’lik artış yaşandığını dile getiren Varlık, metal şekillendirme makineleri ile takım tutucularında ise düşüş yaşandığını ifade etti.
Yaşanan daralmanın sektöre faturasını da değerlendiren Varlık, “Yaşanan daralma, sektörde ciddi sonuçlar doğurdu ve doğurmaya devam edecek. İmalat sanayinin ana yatırım ürünü olan takım tezgahları sektörü, üretimde yaşanan en ufak düşüşten bile etkilenmektedir. Son 1 yılda yaşanan gelişmeler nedeniyle sektör büyüklüğü 10 yıl geriye gitmiş ve 2010 yılı seviyelerine düşmüştür. Yaşanan daralma, özellikle sektördeki küçük ölçekli firmaları derinden etkileyecektir. Hem kapanan firma sayılarında artış yaşanabilir hem de büyük küçük fark etmeden tüm firmalarda personel sayısı ve yatırımlarda düşüş yaşanabilir” dedi. |
İhracat yapılan ülkeler ile tercih edilen ürün grupları hakkında da bilgi veren Varlık, “Takım tezgahları ihracatımıza bir bütün olarak baktığımızda, yılın ilk yarısında en fazla ihracatın yapıldığı ülkeleri Almanya, ABD, Rusya, Polonya, Kanada, Hollanda, İtalya, Macaristan, Fransa ve Hindistan olarak sıralayabiliriz. Bu ülkelere yapılan satışlar toplam ihracatımızın yüzde 46’sını oluşturmaktadır. Yapılan 280,8 milyon ABD Doları değerindeki takım tezgahları ihracatının 171,7 milyon ABD Doları değerindeki kısmını, diğer bir deyişle yüzde 61’ini pres, boru/tel bükme makinaları, vida dişi açma makinaları gibi metal şekillendirme makineleri oluşturmaktadır” dedi.
“Eylül sonunda bir toparlanma öngörüyoruz”
İhracatın ithalatı karşılama oranları hakkında da bilgi verildi. TİAD Başkanı Varlık, takım tezgahlarında ihracatın ithalatı karşılama oranın 2019’un ilk yarısında yüzde 71 olarak gerçekleştiğini, bu oranın 2018 yılının aynı döneminde yüzde 53 seviyelerinde bulunduğunu aktardı. Hem ülke ekonomisinde hem de imalat sanayinde yaşanan yavaşlama ve daralma nedeniyle üretime yapılan yatırımlarda büyük düşüş yaşandığının altını çizen Varlık, sektörde ihracatın ithalatı karşılama oranındaki iyileşmenin “suni” olduğu söyledi.
2019 yılının ilk yarısı için sanayi üretim endeksi değerlendirildiğinde, genel imalat sanayinde yüzde 5, makina imalatı sanayinde yüzde 14 ve metal işleme makineleri imalatı sanayinde yüzde 7’lik bir düşüş yaşandığını söyleyen Varlık, “Bu daralmanın temel nedeni olarak Ağustos 2018’de yaşanan ve etkileri halen devam eden spekülatif kur dalgalanmaları, kur yükselmesine bağlı olarak gerçekleşen enflasyon ve işletme maliyetlerinin artışı, olumsuz göstergeler nedeniyle üretimin azalması ve sanayicinin yeni yatırım yapmaktan kaçınması olarak sayılabilir. Bunların yanı sıra dünyada yaşanan ticaret savaşlarının ülkemiz ekonomisine etkileri ve yine dünya genelinde başlayan korumacı ekonomi politikaları ciddi derecede etki yaratmaktadır. İkinci yarıyılda, özellikle Eylül ayı sonrasında bir miktar toparlanma ve üretimde artış olmasını bekliyoruz.”
Yerli üretimin yüzde 25’e çıkarılması için yapılması gereken 10 şey
TİAD olarak sektörün yaşadığı bütün olumsuzlukları yakından takip ettiklerini dile getiren Başkan Varlık, bakanlıklarla yakın ilişki halinde bulunduklarını son olarak hazırladıkları ve yol haritası olarak değerlendikleri çalışmayı hem Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na hem de Savunma Sanayi Başkanlığı’na sunduklarını ifade etti. Varlık, ithalata bağımlılığı azaltmak için yapılması gerekenlerin anlatıldığı raporun yerli ve milli üretimdeki durumumuzu da gözler önüne serdiğini söyledi. Varlık, takım tezgahlarında yüzde 15 olan yerli ve milli makine kullanımının yüzde 25’e çıkarılması için yapılması gerekenleri şöyle maddelendirdi;
Teknik Üniversitelerin mühendislik fakültelerinde ‘Takım Tezgahı Mühendisliği’ bölümü açılmalı.
Aachen (WZL), Karlsruhe, Bonn, British Columbia, vb. üniversitelerle işbirlikleri yapılarak gelişim hızlandırılmalı.
Gelişim ve üretim sürecinin hızlı olabilmesi için hem Ar-Ge faaliyetleri hem de Metal İşleme Takım Tezgahı üretimi için tüm firmaların ihtiyaç duyacağı, ancak yatırım/fayda maliyeti yüksek olan hassas makineler, ölçüm ve kontrol ekipmanları, test laboratuvarlarının içerisinde yer alacağı ‘Ar-Ge ve Mükemmeliyet Merkezi’ kurulmalı.
“ Mükemmeliyet Merkezi” üyelikli bir yapıya sahip ve tüm tezgah üreticilerinin kullanımına açık olmalı.
‘Gebze İleri Mühendislik Mükemmeliyet Merkezi’ ya da ‘TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi’ bu çalışma için uzun süreli olarak (örneğin 49 yıllığına) ayrılmalı.
Uzun vadeli bir ‘Master plan’ hazırlanmalı.
Yatırım yapacak olan firmalara en az 10 yıl boyunca finansman desteği garanti edilmeli.
Kanun ve yönetmelik değişikliklerinden kaynaklanabilecek riskler minimize edilmeli, uygulamalarda stabilite sağlanmalıdır.
Tezgah üreticileri ve komponent üreticilerinin yer alacağı serbest bölge benzeri bir kümelenme oluşturulmalı. Bu kümelenme alanı için tahsis edilecek alanın lojistik, müşteri/tedarikçi ulaşımı, nitelikli personele ulaşım kriterleri düşünülerek belirlenmeli.
Üretilebilecek Metal İşleme Takım Tezgahları ile birlikte metalürji (malzeme) alanında da çalışma yapılmalı.
“Revo Start-up Camp” etkinliğinde girişimciler, yatırımcıların radarına girmek için yarıştı
Revo Capital’in, Türkiye’yi start-up dünyasında bölgesel bir merkez haline getirme hedefi kapsamında düzenlediği “Revo Start-up Camp” etkinliği 3-5 Eylül tarihleri arasında İstanbul’da düzenlendi. İki günlük bir eğitim sürecinin ardından sahneyi devralan 8 start-up, yatırımcıların dikkatini çekmek amacıyla sunumlar gerçekleştirdi. Birinciliği, e-ticaret sitelerinin yurtdışı gönderimlerinde şahısların bavullarındaki boş alanları kullanan Pabbler kazandı. Şirket 30 bin Euro’luk nakit yatırımın yanı sıra Startup Wise Guys’ın Estonya’daki girişim hızlandırma kampına katılma hakkına sahip oldu.
Türkiye’nin en büyük girişim sermayesi fonlarından Revo Capital, ülkenin girişimcilik ekosisteminin gelişimini destekleyen ve yerel girişimlerin uluslararası pazarlara açılmasını teşvik eden çalışmalarını “Revo Start-up Camp” etkinliğiyle sürdürüyor.
Etkinlik, Avrupa’nın önde gelen girişim hızlandırma programlarından Startup Wise Guys iş birliğiyle, 3-5 Eylül 2019 tarihleri arasında Kolektif House Levent’te gerçekleştirildi. 20’yi aşkın başvuru alan etkinliğe ön elemeyi başarıyla geçen 8 start-up katıldı.
Kamptan başarıyla çıkan Pabbler oldu
Girişimciler “Revo Start-up Camp”in ilk iki gününde Startup Wise Guys ve Project Labs ekiplerinden sunum teknikleri, pazarlama, inovatif büyüme yöntemleri gibi alanlarda eğitimler aldı ve mentorluk seanslarına katıldı.
Yaklaşık 200 seyircinin katıldığı son günde ise Startup Wise Guys Kurucu Ortağı Cristobal Alonso, Speedinvest Ortağı Alex Zhigarev, Getir Kurucu Ortağı Tuncay Tütek, ve Stage-Co Kurucu Ortağı Patrick Bosteels gibi Türkiye’nin ve dünyanın önde gelen yatırım fonlarının temsilcileri ve başarılı start-up’ların kurucuları ilham verici sunumlar gerçekleştirdi. Ele alınan konular arasında “Risk sermayesi bakış açısından uluslararası büyüme”, “Mobilde inovasyon”, “Uluslararası ölçeğe nasıl ulaşılabilir”, “Estonya’da e-oturum alma”, “12 aylık pazarlama planı hazırlama” gibi başlıklar yer aldı.
Ayrıca iki gün boyunca eğitim alan start-up’lar da girişim fikirleri, büyüme hedefleri ve yöntemleri üzerine sunumlarını gerçekleştirdi. Revo Capital ve Startup Wise Guys temsilcilerinden oluşan jüriyi en fazla etkileyen girişim olan Pabbler, 30 bin Euro’luk nakit yatırımın yanı sıra Startup Wise Guys’ın Estonya’daki SaaS hızlandırma programına katılma hakkı kazandı.
Pabbler, seyahat eden kişilerin bavullarındaki boş alanların e-ticaret sitelerinin yurtdışı gönderimleri için kullanılmasını sağlayan bir pazar yeri. Pabbler algoritması sayesinde seyahat eden kişileri, farklı ülkelerin gümrük mevzuatlarını dikkate alarak e-ticaret gönderimleriyle eşleştiriyor.
“Türkiye’deki girişimcileri yurtdışına, bölgedeki başarılı girişimleri Türkiye’ye taşıyacağız”
Revo Capital Yönetici Ortağı Cenk Bayrakdar, etkinliğe ilişkin değerlendirmesinde, şunları kaydetti: “2013 yılında 66 milyon dolarlık fon ile kurulan Revo Capital, ilk fonun değerlendirilmesindeki başarıların ardından yılsonuna kadar 90 milyon Euro’luk ikinci fonun toplanması aşamasında bulunuyor. Yeni fonda hedefimiz bir yandan Türkiye’deki girişimleri yurtdışına taşırken diğer yandan bölgedeki başarılı girişimleri Türkiye pazarına getirmek. Bu iki yönlü stratejiyle Türkiye’yi start-up dünyasında bölgenin merkezi haline getirmek istiyoruz. Bu kapsamda şubat ayında girişimcileri yabancı yatırımcılarla buluşturduğumuz ‘Global Büyüme İçin Köprüler Kurmak’ etkinliğini gerçekleştirmiştik. Şimdi de ‘Revo Start-up Camp’ ile bu hedefe yönelik adımlar atmayı sürdürüyoruz. Avrupa’nın önde gelen girişim hızlandırma programlarından Startup Wise Guys iş birliğiyle gerçekleştirdiğimiz etkinlikte son derece yaratıcı, cesur, dikkat çekici fikirlerle yola çıkan ve girdikleri yolda istikrarlı bir şekilde ilerleme azmine sahip girişimcileri dinleme fırsatı bulduk. Bu da ikinci fonda bir araya geleceğimiz yeni start-up’lar konusunda heyecanımızı daha da artırıyor.”
Otomotiv ihracatı temmuzda 2,9 milyar dolar oldu
Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) verilerine göre, Türkiye otomotiv sektörü temmuz ayında yüzde 5 artışla 2,9 milyar dolar ihracata imza attı.
Binek Otomobiller ile Otobüs-Minibüs-Midibüs ürün gruplarında yaşanan artışların sektör ihracatına olumlu yansıdığını söyleyen OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik, endüstrinin sürdürülebilir ihracat artışı için iç pazar canlılığının önemine dikkat çekti. Çelik “Sektöre yönelik yapılacak yeni bir ÖTV düzenlemesi ile yaşanan sıkıntıların giderilmesi ve iç pazarın yeniden canlandırılması gerekiyor. Bu gelişme ihracata da olumlu katkı sağlayacaktır” dedi.
Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) verilerine göre, Türkiye otomotiv endüstrisi ihracatı temmuz ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5 artışla 2,9 milyar dolar oldu. Yüzde 18’lik pay ile Türkiye ihracatında yine ilk sırada yer alan endüstrinin ihracat ortalaması da ocak-temmuz döneminde 2,6 milyar dolar oldu. Otomotiv sektörünün ocak-temmuz dönemi ihracatı ise yüzde 5 azalarak 18 milyar 216 milyon dolar kaydedildi.
OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik, temmuzda binek otomobiller ile otobüs, minibüs, midibüs ihracatında yaşanan artışların sektör ihracatına olumlu yansıdığını söyledi. Sürdürülebilir ihracat artışı için iç pazar canlılığının önemine dikkat çeken Baran Çelik “İç pazarda yaşanan sıkıntıların giderilmesi için sektöre yönelik yeni bir ÖTV düzenlemesi gerekiyor. İç pazarı yeniden canlandıracak bu adım, ihracata da olumlu katkı sağlayacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
Binek otomobillerde artış yüzde 3 oldu
Temmuzda ürün grupları bazında Binek Otomobil ihracatı yüzde 3 artarak 1 milyar 141 milyon dolar olurken, bu grubun endüstri ihracatından aldığı pay yüzde 39,5 oldu. Tedarik Endüstrisi ihracatı yüzde 3 düşerek 886 milyon dolar olurken, bu grubun aldığı pay da yüzde 30,5 olarak gerçekleşti. Eşya Taşımaya Mahsus Motorlu Taşıtlar ihracatı yüzde 0,5 azalarak 484 milyon dolar, Otobüs-Minibüs-Midibüs ihracatı da yüzde 32 artışla 207 milyon dolar olarak kaydedildi. Geçen ay diğer ürün grupları arasında yer alan Çekiciler ihracatı da yüzde 75 gibi oldukça iyi bir oranda artış kaydetti.
Tedarik Endüstrisinde en büyük pazar olan Almanya’ya ihracatta yüzde 9 azalma görülürken, yine önemli pazarlardan Fransa’ya yüzde 5, İtalya’ya yüzde 9, Fas’a yüzde 50, İran’a yüzde 43 düşüş, ABD’ye ise yüzde 17, Rusya’ya yüzde 26, Slovenya’ya yüzde 51, Cezayir’e yüzde 42 artış yaşandı. Binek Otomobillerde en büyük pazar olan Fransa’ya ihracat yüzde 28 artarken, yine önemli pazarlardan ABD’ye yüzde 343, İsrail’e yüzde 220, Polonya’ya yüzde 71 artış kaydedildi. Buna karşılık Birleşik Krallık’a yüzde 43, İspanya’ya yüzde 20, Belçika’ya yüzde 11, Slovenya’ya yüzde 12 oranında düşüş görüldü. Eşya Taşımaya Mahsus Motorlu Taşıtlarda Hollanda’ya yüzde 319, İtalya’ya yüzde 17, Fransa’ya yüzde 25 artış yaşanırken, Birleşik Krallık’a ise yüzde 52, Slovenya’ya yüzde 35, Belçika’ya yüzde 32, ABD’ye yüzde 52 düşüş yaşandı. Otobüs-Minibüs-Midibüs grubunda da Fransa’ya yüzde 13 düşüş olurken, İtalya’ya ise yüzde 93, Almanya’ya yüzde 9 ve ABD’ye yüzde 100 artış yaşandı.
Almanya’ya ihracat yüzde 5 arttı
Aylık bazda en fazla ihracat yapılan ülke olan Almanya’ya yüzde 5 artışla 414 milyon dolar ihracat yapıldı. Fransa, temmuzda kaydedilen yüzde 20 artış ve 386 milyon dolar ihracat rakamı ile en büyük ikinci pazar oldu. Yine İtalya’ya yönelik ihracat da yüzde 6 artışla 269 milyon dolar oldu. Önemli pazarlardan Birleşik Krallık’a yüzde 38,5, İspanya’ya yüzde 15,5, Slovenya’ya yüzde 14,5 Belçika’ya yüzde 19 düşüş görülürken, Hollanda’ya yüzde 131, ABD’ye yüzde 55, Polonya’ya yüzde 37, İsrail’e yüzde 113, Rusya’ya da yüzde 34 ihracat artışları yaşandı. Birleşik Krallık’a olan yüzde 38,5 oranındaki düşüşte bu ülkeye yapılan Eşya Taşımaya Mahsus Motorlu Taşıtlar ihracatının yüzde 52, Binek otomobiller ihracatının yüzde 43 gerilemesi etkili oldu. Fransa’ya yönelik yüzde 20’lik artışta ise bu ülkeye yönelik Çekiciler ihracatının yüzde 156, Binek Otomobiller ihracatının da yüzde 28, yine ABD’ye olan artışta da Binek Otomobiller ihracatının yüzde 343 oranlı artışı etki yaptı.
AB’ye ihracat yüzde 1, Orta Doğu’ya ise yüzde 30 arttı
Temmuzda ülke grubu bazında en büyük pazar olan Avrupa Birliği Ülkelerine ihracat yüzde 1 artışla 2 milyar 209 milyon dolar oldu. AB Ülkelerinin toplam ihracattan aldığı pay da yüzde 76 olarak gerçekleşti. Yılın yedinci ayında Orta Doğu Ülkeleri ve Kuzey Amerika Serbest Ticaret Bölgesi’ne yüzde 30’ar, Afrika Ülkelerine de yüzde 18 ihracat artışı yaşandı.
Murat Şahsuvaroğlu Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği Başkanı (OYDER) Değerlendirme
Türkiye’de 2019 yılının ilk 7 ayında toplam 213 bin adet binek ve hafifi ticari araç satıldı. Bu rakamı 2018 ile kıyasladığınızda %47,5, 2017 yılı ile kıyasladığımızda ise %55,9 düşüş yaşanmış. Temmuz ayında ise toplam 17.927 adetlik satışla Pazar %66 oranında azaldı.
İlk 7 ayın muhasebesini yaptığımızda, toplam pazarda haziran ayında %45 olan düşüş Temmuz ayında %66’ya çıkmıştır. 2019 yılının toplamda 400-450 bin seviyelerinde kapanması bekleniyordu. Ancak, ÖTV-KDV desteklerinin sonlanmasının ardından geçen 1 ay içinde talep tarafında yaşanan durgunluk ile beraber yılsonu satışlarının 350-400 bin aralığında gerçekleşeceğini gösteriyor.
Bugün AB ülkelerinde bizim ÖTV+KDV dediğimiz toplam vergi yükü %17 ile %27 arasındadır. Ülkemizde ise aracın motor hacmine göre %71 ile %204 arasındadır. İleriye dönük olarak yapısal bir vergi düzenlemesi yapılmalıdır.
Şu anda içinde bulunduğumuz koşulları aşacak güce sahip bir ülkeyiz. Hükümetimiz bundan önce olduğu gibi yine bu koşullar karşısında pozisyonunu alacak ve kısa sürede çıkacak olumsuz şartlar düzelecektir.
Satışların düşmesinin sebebi faiz oranlarının yüksekliği
Otomotiv sektörü yatırımlarını karşılayacak satışlar minimum 750-800 bin adetler aralığındadır. Bunun altındaki pazar rakamları şirketlerin kapanmasına, yerli sermayenin tükenmesi ve istihdamda yoğun kayıpların yaşanmasına neden olabilir. Bugün araç satışları maalesef bu rakamların altında seyretmektedir. Bunun sebeplerinden biri de kredilerde yaşanan sorunlardır. Yılın ilk çeyreğinde taşıt kredilerindeki faiz oranları aylık 3 puana yükselmişti hatta faiz oranları en üst seviyelere çıktığında aylık %3,10’ları görmüştük.
Merkez Bankası kararı çok yerinde
2019’un 2. çeyreğinde ise biraz daha normalleşmeye girdik ve %2,20-%2,50’ler arasında faizleri gördük. En son Merkez Bankamızın faiz indirimi kararıyla birlikte bazı bankalar proaktif davranarak oranı %1.70’lere doğru aşağı çektiler. Bu bağlamda, Merkez Bankası kararının çok doğru, yerinde olduğunu ve bunun devam etmesi gerektiğini düşünüyorum. Faizlerin düşmesiyle yılın son çeyreğinde satış adetlerinin yukarı yönlü hareket edeceğini tahmin ediyorum.
Bu faiz oranları işe yarar mı diye soracak olursanız geçmiş istatistiklere bakmak gerekir. Geçmiş dönemlere baktığımızda aylık taşıt kredisi faizlerinin %1 mertebesinde olduğu dönemlerde pazarın sürekli büyüdüğünü gördük, bu oran % 1,5-1,7’lere çıktığında ise her zaman pazar düşüşe geçmişti.
Bugün hala %1,5’ların üstündeyiz dolayısıyla pazarın yukarı yönlü hareketini beklemek de çok gerçekçi olmayacaktır. Ancak yılın ilerleyen aylarında faizlerdeki düşüşlerin devam etmesi durumunda ve yukarıda belirttiğim seviyelerde faizlere gelebilirsek yılın son çeyreğinde bugüne göre daha iyi bir performans yakalamamız ihtimal dahilinde olacaktır.
Biz, yılın son çeyreğinde de faiz indirimlerinin devam edeceğini düşünüyoruz, eğer faizlerde bu gerilemenin devam etmesi ve bankaların da tüketicilerin kredi taleplerini onaylamaları durumunda (ki burada da önemli sorunlar var halen), seneyi 400- 450 bin civarında kapatır diye öngörüyoruz.
Tüketici faizlerden elde edeceği ekonomik kazancı düşünüyor
Talebin azlığını tüketici güveninden ziyade finansmanla ilgili olduğuna bağlıyorum. Bu durum otomotiv sektöründe de hemen hemen aynı. Çünkü insanların güven problemi yok ancak ekonomik kazancını düşünüyorlar. İnsanlar elbette böyle bir rahat kazanç durumu varken konut almayı, araç almayı, ticaret yapmayı, personel çalıştırmayı tercih etmiyorlar. Şu anda önümüzdeki en büyük engellerden birisi de mevduat faiz oranlarının yüksekliği. Umuyoruz ki son kararlar ile mevduatlardaki faizler de düşüş gösterecek ve bu durum değişecektir.
Sektörün kendini kısa sürede toparlaması adına uygun faizli kampanyaları kamu ve özel bankalarla yapılmalı. Dolayısıyla sektörlerin ayakta kalması adına finans sektörünün muhakkak tüketicileri desteklemeleri, bayileri desteklemeleri, yanlarında olmaları gerektiğini düşünüyor ve talep ediyoruz.
Bayiler 2018 yılında 725 adet iken 2019 yılında 675 adede düştü
Tamamen yerli sermaye ile çok önemli bir istihdam kaynağı olan ve otomotiv sektörünün bel kemiği konumunda olan Otomotiv Yetkili Satıcıları (bayiler), geçtiğimiz yıl 725 şirket iken bu sene ilk çeyreğinde 50 adet azalarak 675 adede gerilemiş durumdadır. Görünen şudur ki pazarın 350-400 bin aralığında kapanması ihtimali ile beraber Yetkili Satıcılık sistemindeki çözülmenin devam etmesi de muhtemeldir.
Araç almayı düşünenler planlarını ötelemesinler
Bütün bunlarla beraber şu anda devam eden 15.000 TL’lik hurda araç indirimi ve markaların yaptıkları kampanyalar ile ÖTV indirimleri hemen hemen devam ediyor diyebiliriz ve düşük faizli veya sıfır faizli kampanyalar da yapılıyor.
Araç almayı düşünenler o planlarını ötelemesinler çünkü ÖTV ve KDV indirimi bundan sonra hayatımızda olmayacak. Kampanyalarımız devreye girdi, hurda teşviki yılsonuna kadar devam ediyor. Kıymetli bir adım, hurda teşviki de yılsonunda bitiyor. Yıl sonunda hurda teşvikinin bitmesi ile beraber araç fiyatları 15 bin TL daha pahalı olmuş olacak. Dolayısıyla hala bir fırsat var ve bu fırsatı değerlendirmek lazım.
MAPEI UYARIYOR:ISI YALITIMI İÇİN DOĞRU MALZEME KULLANIMI ŞART!
Binalardaki enerji kayıplarını önlemek ve enerji tasarrufu ile tüketicinin faturalarında da düşüş elde edebilmenin yolu ısı yalıtımından geçiyor. Yapı endüstrisinde tamamlayıcı ürünler geliştiren dünyanın önde gelen üreticisi MAPEI, ısı yalıtımında doğru malzeme kullanımı konusunda tüketicileri uyarıyor!
Doğru seçilmeyen ısı yalıtım malzemesi, tüketicinin cebine olumsuz yansıyor. MAPEI Genel Müdürü Selman Tarmur “Binada yapılan yanlış veya eksik yalıtım uygulaması hem binanın ömrünü, hem de elde edilen verimi düşürür. Bu sebeple malzeme seçimi çok önemlidir ve bilhassa deneyimli üreticilerden paket sistem alınması tavsiye edilir.”
- Tüketicilerin evlerini kış aylarında ısıtmak, yaz aylarında da soğutmak için harcadığı enerji toplam enerjinin yaklaşık %80 i kadardır. Isı yalıtımı ile binalardaki ısı geçişleri minimuma indirilerek, harcanan yüksek enerji ortadan kaldırılabilir.
- Tüketicinin ödeyeceği faturalarda tasarruf edebilmesini sağlayan ısı yalıtımı uygulamaları aynı zamanda sürdürülebilir bir gelecek için de büyük önem taşıyor. Gün geçtikçe ısı yalıtımına sahip binalar artsa da ne yazık ki bir kısmı yanlış malzeme seçimi nedeniyle ısı yalıtımından verim elde edemiyor.
- Oysa ki ısı yalıtımında kullanılan malzeme en az ısı yalıtım uygulaması kadar büyük önem taşıyor.
YAPI MALZEMESİ YALITIM MALZEMESİNİN YERİNİ TUTAMAZ
Tarmur açıklamasına şöyle devam etti “İlk kez ısı yalıtım uygulaması yaptıracak kişiler, ısı yalıtımı konusunda yeterli bilgiye sahip olmamalarından ötürü yanlış malzeme seçimi yapabiliyor. Isı yalıtım malzemelerinden alınan yüksek verimi yalnızca yapı malzemelerinden elde etmek mümkün değildir”
GARANTİLİ VE TÜKETİCİ DOSTU ÜRÜNLERİ TERCİH EDİN
- Isı yalıtımı için kullanılacak malzemelerin seçiminde mutlaka uygulanacak binanın fiziki özellikleri, ısı yalıtımının kullanım amacı ve nihai tüketicinin beklentileri ve verimlilik ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalıdır. Ülkemizde enerji kimlik belgesinin önemi giderek artmaya devam edecektir.
- Isı yalıtımından yüksek performans elde etmek için ısı uygulaması sırasında yapıştırıcı, sıva, file, dübel, levha, kaplama ve boya gibi birçok farklı malzeme kullanılıyor. Tüketicilerin paket sistem seçmelerinin en büyük avantajı ise yine firmalar tarafından verilen ısı yalıtım sistem garantisidir
- Isı yalıtımı yalnızca tek bir malzemeden oluşmadığı, birçok farklı bileşenden oluştuğu için farklı markalara ait malzemelerin kullanılması, ısı yalıtım malzemeleri arasında uyumsuzluğa neden olabilir. Yanlış malzeme seçiminden kaynaklanacak uyumsuzluk, binalardaki ısı yalıtım performansının da düşmesine yol açar, binanın dış cephesinde de çeşitli olumsuz etkilere sebep olur.
Mapei olarak global yapı sektöründe 80 yılı aşkın deneyimimiz ve AR-GE gücümüz sayesinde geliştirdiğimiz MAPETHERM Isı Yalıtım Sistem Ürünleri, yapının ve son kullanıcılarının ihtiyaçlarına cevap veren maksimum kaliteyi ve yıllara meydan okuyan dayanıklılığı sunan ‘tam sistem’ çözümleridir.
10 MADDEDE ISI YALITIMININ AVANTAJLARI
- Isı yalıtımı ısı kaybını minimuma indirerek, evinizin yazın soğuk, kışın sıcak kalmasını sağlar.
- Evinizin bölümleri arasında dengeli oda sıcaklıkları yaratır. Yaşadığınız mekânın daha sağlıklı ve konforlu olmasına yardımcı olur.
- Hem kendi ekonominize hem de ülke ekonomisine katkı sağlar. Ülkemizin dışa bağımlılığını azaltır.
- Binalarda küf ve mantar oluşumunun önüne geçilir.
- Dış mekân uygulaması olduğu için iç mekanda alan kaybı yaşanmaz.
- Dış cephede estetik bir görüntü elde edilir.
- Binaları dış etkenlerden koruyarak onarım masraflarını düşürür.
- Beton içindeki demirlerin paslanmasını önleyerek, binanızın depreme karşı daha dayanıklı olmasını sağlar.
- Yakıt tüketimini azaltarak, çevre kirliliği ve küresel ısınmaya karşı pozitif yönde etkisi bulunur.
Gelecek Nesiller İş Ortamında Pozitif Bir Yönetim İçin Bir Araya Geldi
TAİDER Aile İşletmeleri Derneği’nin 18-40 yaş arası Gelecek Nesil üyeleri, Marmaris’te düzenlenen “TAİDER 7. Gelecek Nesil Zirvesi”nde bir araya geldi. Aile şirketlerinin sürdürülebilir büyümesini desteklemek amacıyla gelecek nesillerin bilgi ve deneyimlerinin paylaşılmasını sağlayan zirvenin bu yılki teması “İçsel Dönüşüm ve Pozitif Yönetim Stratejileri” oldu.
Aile şirketlerinde kendi liderlik tarzını oluşturma sürecinde, tüm paydaşlara karşı sorumluluklarını nasıl yerine getireceğini öğrenmekte olan 18-40 yaş arası TAİDER Gelecek Nesil Üyelerine özel düzenlenen Gelecek Nesil Zirvesi, 2-3 Ağustos tarihlerinde Marmaris’te gerçekleşti.
İki gün süren zirvenin birinci gününde TAİDER Gelecek Nesil üyeleri, Akbank Pazarlama ve İş Geliştirme Müdürü Nilüfer Aktaş’ın konuşmacı olduğu panelde “Dijital ve Kültürel Dönüşüm ile Girişimcilik Ekosistemi”ni tartıştılar.
Gün sonunda ise Rila Karadeniz ve Uygar Karadeniz’in program yöneticiliğinde ateş ritüeli ve şamanik şarkılar eşliğinde evrensel barış dansları yaparak içsel bir yolculuğa çıktılar.
Zirvenin ikinci gününe yoga ve meditasyon ile başlayan katılımcılar Pozitum Eğitim Danışmanlık Şirketi kurucu ortağı Çağlayan Aktaş’ın gerçekleştirdiği “Pozitif Yönetim Stratejileri” konuşmasından sonra “Pozitif Yönetim Grup Çalışmaları” gerçekleştirdiler.
Zirvenin kapanışında ise kendisini, insanın içinde uyumakta olan sevgiyi, gücü ve özgürlüğü uyandırmaları konusunda ilham olmaya adayan Gökhan Atiş ile “Ses şifası” etkinliğinde; Şaman davulları, rattle, tibet çanakları, zil gibi enstrümanlar eşliğinde diledikleri gibi dans edip, şarkı söylediler.
Gelecek nesillere yol göstermek amacıyla pek çok toplantı ve atölye çalışması gerçekleştirdiklerini söyleyen TAİDER Gelecek Nesil Komitesi Başkanı Kemal Urhan, “Gelecek Nesil üyelerimizle birlikte üzerinde çalıştığımız konulardan biri de nesiller arasındaki farklılıkları çatışma olmadan yönetebilmek, bunu kazanıma dönüştürmek ve pozitif yönetim stratejileri belirleyebilmek. İş hayatında yaratıcılığın, başarının ve iyi iletişimin sırrı pozitif bir yönetim anlayışından geçiyor. Dolayısıyla, iş yerinde var olan negatif havayı değiştirmek, stressiz yönetimi sağlamak gelecek nesillerin gündeminde. Bu yılki zirvemizde katılımcılar, pozitif yönetimin ne olduğunu ve yönetim yapısını nasıl değiştirilebileceğini konuştu” dedi.
Uyumsoft’un üniversite öğrencilerine yönelik gerçekleştirdiği “Uyum Akademi 11.Yaz Staj Okulu Sertifikaları” sahiplerini buldu.
Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ), Yıldız Teknopark ve Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ iş birliğiyle, bu yıl 11.’si gerçekleşen Uyum Akademi Yaz Staj Okulu’nun Başarı Sertifikaları Töreni, geçtiğimiz gün, Yıldız Teknoparkı Yönetim Ofisi Konferans Salonu’nda yapıldı.
Sertifika törenine, Yıldız Teknopark Genel Müdürü Prof. Dr. Mesut Güner, YTÜ Elektrik – Elektronik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nurettin Umurkan, Uyumsoft Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Önder, Uyumsoft Yönetim Danışmanı Prof. Dr. Ercan Öztemel, Uyum Akademi Yöneticisi Tarık Dağ, YTÜ Endüstri Mühendisliği Bölümünden Araştırma Görevlisi İsmail Sevim, Bilgisayar Mühendisliği Bölümünden Araştırma Görevlisi Ahmet Elbir ve Araştırma Görevlisi Emir Erdem ile staj programına destek veren firma temsilcileri ve başarı sertifikalarını almaya hak kazanan öğrenciler katıldı.
23 üniversiteden 60’ın üzerindeki öğrenci, Başarı Sertifikasını aldı
Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ), İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), Marmara Üniversitesi (MÜ), İstanbul Üniversitesi (İÜ), Boğaziçi Üniversitesi (BÜ)’nin aralarında bulunduğu 23 üniversiteden, endüstri, matematik, yazılım, bilgisayar mühendisliği bölümlerinde okuyan 60’ın üzerindeki öğrenci, Uyum Akademi 11.Yaz Staj Okulu Başarı Sertifikalarını almanın heyecanını yaşadılar.
Uyum Akademi Yaz Staj Okulunda, Endüstri Mühendisliği ve Bilgisayar Mühendisliği bölümleri için 3 ayrı sınıf oluşturuldu. Bilgisayar ve matematik mühendisliği öğrencileri “C# Temel eğitimi ve Microsoft SQL Server” eğitimi aldılar. Endüstri mühendisliği öğrencileri “ERP (Uyumsoft ERP web, cloud, mobil)” eğitimini aldılar. Yaz staj okulu programına katılan öğrenciler, kendi alanlarındaki teorik eğitimin yanı sıra, proje bazlı pratik uygulamalar da gerçekleştirdiler. Ayrıca, Uyumsoft’un ERP hizmeti verdiği sanayi kuruluşları ve Yıldız Teknopark’taki firmaları ziyaret ederek, işletmelerdeki iş süreçlerini yakından inceleme fırsatı buldular.
İş hayatında, bir adım önde olmak önemlidir
Yıldız Teknopark Genel Müdürü Prof. Dr. Mesut Güner, yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Yıldız Teknopark olarak, üniversite- sanayi iş birliği kapsamında birçok projeyi başarıyla yürütüyoruz. Uyumsoft ile birlikte yaptığımız yaz staj okulu projesi, bunun başarılı örneklerinden birisidir. Eğitimde, teorik bilginin yanında, pratik bilgi de muhakkak olmalıdır. Yaz staj okulu gibi çalışmalar, gençlerin teorik ve pratik birikimini artırmaktadır. İş hayatında, bir adım önde olmak önemlidir” dedi.
Genç meslektaşları ile 11 yıldır bilgisini ve tecrübesini paylaşıyor
Uyumsoft Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Önder, öğrencilere bu hizmeti vermenin mutluluğu içerisinde olduğunu dile getirerek şunları söyledi: “Firma olarak sahip olduğumuz bilgi birikimi ve tecrübemizi, gelecek nesiller ile paylaşmak için 11 yıl önce Uyum Akademi projemizi hayata geçirdik. Genç meslektaşlarımız ile bir araya gelerek, teorik ve pratik eğitimleri vermenin yanı sıra, sektörel gelişmeleri de anlatıyoruz. Gençlere ve çalışanlara her zaman vereceğim tavsiyem şudur ki, daima daha çok çalışarak işlerini en iyi şekilde yaparlarsa, hedeflerine ulaşacaklardır” dedi.
Uyumsoft ve ekosistemindeki işletmelerde, istihdam fırsatları sağlanıyor
Uyumsoft Yönetim Danışmanı Prof. Dr. Ercan Öztemel, şunları söyledi: “Yaz staj okulumuzun bu yıl 11.’ni tamamladık ve başarılı olan öğrencilere başarılı sertifikalarını verdik. Genç mühendislere, Uyumsoft bünyesinde, ekosistemindeki işletmelerde ve Uyumsoft’un hizmet verdiği 10 binin üzerindeki müşterilerinde iş fırsatları sağlamaya devam ediyoruz” dedi.
Yaz staj okuluna yoğun talep bulunuyor
Uyum Akademi Yöneticisi Tarık Dağ, şunları söyledi: “Gençler, kariyer yolculuklarının başlangıcında aldıkları bu eğitimden büyük kazanımlar elde ediyorlar. Bu da, Uyum Akademi Yaz Staj okulunun, üniversite-sanayi iş birliği kapsamında başarılı bir eğitim programı olduğunun göstergesidir ve bu nedenle yaz staj okulumuza yoğun talep bulunuyor” dedi.
Program, başarı sertifikalarının ve teşekkür plaketlerinin verilmesi ile son buldu
Konuşmaların ardından, Prof. Dr. Mesut Güner, Mehmet Önder, Prof. Dr. Ercan Öztemel ve YTÜ Elektrik Elektronik Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Nurettin Umurkan tarafından, öğrencilere Uyum Akademi 11.Yaz Staj Okulu Başarı Sertifikaları verildi.
Yaz okulu stajı boyunca öğrencilere, işletmelerinde bilgilendirme yapan Sunny firması, Mita Kalıp firması, Duyar Vana firması, Ozon Tekstil firması, RDC Talent firması ve Çiçek Sepeti firmasına desteklerinden dolayı teşekkür plaketleri takdim edildi.
EİB ihracatında Temmuz ayında zirvenin sahibi Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sektörü oldu
Temmuz ayında Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) yüzde 4’lük artışla, 1 milyar 123 milyon dolarlık ihracata imza attı. EİB’nin ihracatı 2018 yılı Temmuz ayında ise 1 milyar 82 milyon dolar olmuştu.
Ege İhracatçı Birlikleri bünyesindeki 12 ihracatçı birliği içerisinde 2019 yılının ilk yarısında Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği zirvede yer alırken, Temmuz ayında Ege Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği 135 milyon dolarlık performansla zirvenin yeni sahibi oldu.
Madencilik sektörü ihracatını yüzde 8 arttırdı
Sanayi sektörleri, Temmuz ayında yüzde 4’lük artışla 666 milyon dolarlık ihracata imza atarken, Tarım sektörlerinin ihracatı yüzde 3’lük gelişimle 369 milyon dolar oldu. Madencilik sektörü ise; yüzde 8’lik artışla 87 milyon dolarlık ihracatı hanesine yazdırdı.
Mobilya ve kağıt ihracat artış rekoru kırdı
Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği yüzde 30’luk ihracat artışıyla 59 milyon dolarlık ihracat yaparken ihracat artış rekoru kırdı. Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği yüzde 25, Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği ise; yüzde 21’lik ihracat artış hızı yakaladı.
Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği 135 milyon dolarlık performansla zirvede yer alırken, Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği 107 milyon dolarlık ihracat rakamıyla zirve ortağı oldu. Ege Maden İhracatçıları Birliği ise; 87 milyon dolarlık dışsatımla zirvenin üçüncü basamağında kendine yer buldu.
Yaş meyve sebze ve mamulleri ihracatı yüzde 25 arttı
Irak pazarında yaşadığı yumurta krizini aşmaya çalışan Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği 75 milyon dolarlık ihracatı ülkemize kazandırırken, ihracatta başarılı bir dönem geçiren Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği yüzde 25’lik artışla 75 milyon dolarlık ihracat rakamına ulaştı.
Ege Tütün İhracatçıları Birliği 61 milyon dolarlık ihracata imza atarken, Temmuz ayının yıldızı Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği yüzde 30’luk sıçrama ile Temmuz ayında 59 milyon dolara yükseldi.
Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği yüzde 11’lik ihracat artış hızıyla 57 milyon dolarlık ihracatı hanesine yazdırırken, Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği yüzde 21’lik yükselişle ihracatını 28 milyon dolara taşıdı.
Temmuz ayında, Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği 18 milyon dolarlık ihracatı kayda alırken, Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği 13 milyon dolar ihracat gerçekleştirdi. Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği ise; 11.5 milyon dolarlık ihracat rakamı ile Temmuz ayını geride bıraktı.
İhracatta yüzler gülüyor
Temmuz ayında Türkiye geneli ihracat rakamlarının Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ve Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı İsmail Gülle tarafından İzmir’de açıklandığını hatırlatan Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Türkiye’nin, Temmuz ayında 15 milyar 958 milyon dolar ihracat ile Cumhuriyet Tarihinin rekorunu kırdığını, EİB’nin Temmuz ayında başarılı bir ihracat performansı gösterdiğini kaydetti.
İhracatın sürekliliği için yeni yatırımların şart olduğuna dikkati çeken Eskinazi, “Sanayicinin yatırım yapması için ekonomide güven ortamının hakim olması lazım. Merkez Bankası’nın faizleri yüzde 20 bandının altına çekmesi bu anlamda önemli bir adım. Bu adımların arkasının gelmesini bekliyoruz. Bu sayede yatırımlar artacak, ihracat yükselecek ve Türkiye 11. Kalkınma Planı’nda ortaya konulan hedeflere ulaşabilecek” şeklinde konuştu.
EİB’den Temmuz ayında 183 ülkeye ihracat yapıldı
Temmuz ayında Egeİhracatçı Birlikleri üyeleri 183 ülkeye ihracat yaparken, Almanya 132,7 milyon dolarlık ihracat tutarı ile en fazla ihracat yapılan ülke oldu. Amerika Birleşik Devletleri 82,7 milyon dolarlık ihracat rakamı ile zirve ortağı oldu. İngiltere ise; 69,8 milyon dolarlık Ege ürünleri tercih etti. Bu ülkeleri; İspanya, İtalya, Hollanda, Fransa, Rusya, Çin ve Irak takip etti.
YLSY bursunun tarihleri açıklandı Peki YLSY bursu nedir?
YLSY bursu, Yurtdışında akademik programlara katılmak isteyen öğrenciler için büyük bir fırsat. MEB, Türkiye’nin yetişmiş insan gücünü kullanmak üzere verdiği bu burs öğrencilerin, konaklama giderleri, eğitim masrafları, yaşam giderleri, seyahat ve sağlık sigortaları, sınav ücretleri dahil öğrencilerin tüm masraflarını karşılanıyor. Endless Abroad Ceo’su Gökmen Özdemir MEB tarafından sınırlı sayıda verilen bu bursun detaylarını anlattı. İşte YLSY bursunun detayları…
YLSY nedir?
MEB tarafından her yıl sınırlı sayıda öğrencinin, yurtdışı akademik programlarına katılması için sağlanan burstur. MEB önderliğinde verilen bu burs, Türkiye’nin yetişmiş insan gücünü karşılamak üzere planladığı bir organizasyondur. YLSY bursu, kamu kuruluşlarının uzman personel ihtiyacını karşılamak ve üniversitelerin akademisyen ihtiyacını karşılamak üzere ÖSYM tarafından koordine edilen bir burstur. Bu kapsamda her yıl sınırlı sayıda öğrenci, resmi burslu statüde yurtdışında yüksek lisans ve doktora programlarına gönderiliyor. konaklama giderleri, eğitim masrafları, yaşam giderleri seyahat ve sağlık sigortaları sınav ücretleri, pasaport ve vize ücretleri dahil her şey karşılanıyor. Verilen bu burs karşılığından öğrencilerin ülkelerine döndükleri zaman, atandıkları eğitim kurumlarında, yurtdışında eğitim aldıkları sürenin iki katı kadar mecburi hizmet vermeleri bekleniyor.
Başvuru süreci nasıl işliyor?
Başvurular ÖSYM tarafından koordine ediliyor ve yurtdışında lisans üstü eğitim görmek üzere başvuru yapacak olan adaylar, 7-26 Ağustos 2019 tarihleri arasında MEB’in resmi sitesinden başvurularını tamamlayabilirler. Başvuru şartları ise;
- Üniversite mezunu olmak,
- Son 3 yıl içerisinde ALES’den en az 70 puan almış olmak,
- Not ortalamasının 4 üzerinden 2.5 yada 100 üzerinden 65 olması
- 30 yaşın altında olmak
Başvurularda ilk önce alan tercihi yapılıyor, daha sonra sözlü mülakat gerçekleşiyor. Sözlü mülakatı geçen öğrenci adayları, YLSY bursuna uygunluğu ve alan bilgisi testine tabi tutuluyor. MEB her adayın YLYS burs puanını hesaplarken, not ortalamasının yüzde 20’sini ALES puanını yüzde 40’ını ve sözlü sınav puanının da yüzden 40’ın baz alıyor. YLSY puanı 70’in üzerinde çıkan öğrenci adaylarına tercih yapma hakkı veriliyor. Adaylar ilgili alanlara en fazla 30 tercih yapabiliyorlar.
Okullar açılıyor…
Çok seçenek, en makul fiyatlar eylülde İsfanbulAVM’de!
Dünyada ve Türkiye’de bir AVM’yi, Tema Park ve gösteri merkeziyle birleştiren ilk alışveriş, eğlence ve yaşam kompleksi olan İsfanbul, okul sezonunun gelişini çok özel kampanyalar ve etkinliklerle kutluyor. İsfanbul, 7-8 Eylül tarihleri arasında tek seferde 200 TL ve üzeri alışveriş yapan ziyaretçilerini sürpriz hediyelerle buluşturuyor. Ayrıca İsfanbul AVM misafirlerini, ortak alanda kurulacak stantlarda dünyaca ünlü markaların kırtasiye ürünleriyle buluşturuyor.
“Eğlencenin Başkenti” mottosuyla dikkat çeken İsfanbul Alışveriş Merkezi, ziyaretçileri için çok özel bir kampanyaya daha imza atıyor.
Yakalayabildiğin kadar hediye seni bekliyor…
“Okula Dönüş için Her Şey İsfanbul AVM”de etkinliği kapsamında İsfanbul Alışveriş Merkezi’nin ortak alanında kurulacak sahnede tek seferde 200 TL ve üzeri alışveriş yapan ziyaretçiler, “çantanı doldur- kazan” etkinliğine katılım hakkı elde edip, sürpriz hediyeler kazanma şansı yakalıyor. Yakalayabildiği kadar hediyeyi yakalayan ziyaretçiler, okul sezonuna girerken rahat bir nefes alıyor.
Okula dönüş için en uygun markaların ürünleri İsfanbul’da
Ayrıca İsfanbul AVM ziyaretçileri, 6-7-8 Eylül’de okula dönüş günleri adı altında dünyaca ünlü markaların kırtasiye ürünlerini ortak alanda kurulacak stantlardan alma şansı yakalıyor. Okula dönüş için markaların en uygun fiyatlı ürünlerini misafirleriyle buluşturan İsfanbul AVM, ebeveynlerin işini kolaylaştırıyor.
Uyumsoft’un üniversite öğrencilerine yönelik gerçekleştirdiği “Uyum Akademi 11.Yaz Staj Okulu Sertifikaları” sahiplerini buldu.
Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ), Yıldız Teknopark ve Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ iş birliğiyle, bu yıl 11.’si gerçekleşen Uyum Akademi Yaz Staj Okulu’nun Başarı Sertifikaları Töreni, geçtiğimiz gün, Yıldız Teknoparkı Yönetim Ofisi Konferans Salonu’nda yapıldı.
Sertifika törenine, Yıldız Teknopark Genel Müdürü Prof. Dr. Mesut Güner, YTÜ Elektrik – Elektronik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nurettin Umurkan, Uyumsoft Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Önder, Uyumsoft Yönetim Danışmanı Prof. Dr. Ercan Öztemel, Uyum Akademi Yöneticisi Tarık Dağ, YTÜ Endüstri Mühendisliği Bölümünden Araştırma Görevlisi İsmail Sevim, Bilgisayar Mühendisliği Bölümünden Araştırma Görevlisi Ahmet Elbir ve Araştırma Görevlisi Emir Erdem ile staj programına destek veren firma temsilcileri ve başarı sertifikalarını almaya hak kazanan öğrenciler katıldı.
23 üniversiteden 60’ın üzerindeki öğrenci, Başarı Sertifikasını aldı
Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ), İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), Marmara Üniversitesi (MÜ), İstanbul Üniversitesi (İÜ), Boğaziçi Üniversitesi (BÜ)’nin aralarında bulunduğu 23 üniversiteden, endüstri, matematik, yazılım, bilgisayar mühendisliği bölümlerinde okuyan 60’ın üzerindeki öğrenci, Uyum Akademi 11.Yaz Staj Okulu Başarı Sertifikalarını almanın heyecanını yaşadılar.
Uyum Akademi Yaz Staj Okulunda, Endüstri Mühendisliği ve Bilgisayar Mühendisliği bölümleri için 3 ayrı sınıf oluşturuldu. Bilgisayar ve matematik mühendisliği öğrencileri “C# Temel eğitimi ve Microsoft SQL Server” eğitimi aldılar. Endüstri mühendisliği öğrencileri “ERP (Uyumsoft ERP web, cloud, mobil)” eğitimini aldılar. Yaz staj okulu programına katılan öğrenciler, kendi alanlarındaki teorik eğitimin yanı sıra, proje bazlı pratik uygulamalar da gerçekleştirdiler. Ayrıca, Uyumsoft’un ERP hizmeti verdiği sanayi kuruluşları ve Yıldız Teknopark’taki firmaları ziyaret ederek, işletmelerdeki iş süreçlerini yakından inceleme fırsatı buldular.
İş hayatında, bir adım önde olmak önemlidir
Yıldız Teknopark Genel Müdürü Prof. Dr. Mesut Güner, yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Yıldız Teknopark olarak, üniversite- sanayi iş birliği kapsamında birçok projeyi başarıyla yürütüyoruz. Uyumsoft ile birlikte yaptığımız yaz staj okulu projesi, bunun başarılı örneklerinden birisidir. Eğitimde, teorik bilginin yanında, pratik bilgi de muhakkak olmalıdır. Yaz staj okulu gibi çalışmalar, gençlerin teorik ve pratik birikimini artırmaktadır. İş hayatında, bir adım önde olmak önemlidir” dedi.
Genç meslektaşları ile 11 yıldır bilgisini ve tecrübesini paylaşıyor
Uyumsoft Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Önder, öğrencilere bu hizmeti vermenin mutluluğu içerisinde olduğunu dile getirerek şunları söyledi: “Firma olarak sahip olduğumuz bilgi birikimi ve tecrübemizi, gelecek nesiller ile paylaşmak için 11 yıl önce Uyum Akademi projemizi hayata geçirdik. Genç meslektaşlarımız ile bir araya gelerek, teorik ve pratik eğitimleri vermenin yanı sıra, sektörel gelişmeleri de anlatıyoruz. Gençlere ve çalışanlara her zaman vereceğim tavsiyem şudur ki, daima daha çok çalışarak işlerini en iyi şekilde yaparlarsa, hedeflerine ulaşacaklardır” dedi.
Uyumsoft ve ekosistemindeki işletmelerde, istihdam fırsatları sağlanıyor
Uyumsoft Yönetim Danışmanı Prof. Dr. Ercan Öztemel, şunları söyledi: “Yaz staj okulumuzun bu yıl 11.’ni tamamladık ve başarılı olan öğrencilere başarılı sertifikalarını verdik. Genç mühendislere, Uyumsoft bünyesinde, ekosistemindeki işletmelerde ve Uyumsoft’un hizmet verdiği 10 binin üzerindeki müşterilerinde iş fırsatları sağlamaya devam ediyoruz” dedi.
Yaz staj okuluna yoğun talep bulunuyor
Uyum Akademi Yöneticisi Tarık Dağ, şunları söyledi: “Gençler, kariyer yolculuklarının başlangıcında aldıkları bu eğitimden büyük kazanımlar elde ediyorlar. Bu da, Uyum Akademi Yaz Staj okulunun, üniversite-sanayi iş birliği kapsamında başarılı bir eğitim programı olduğunun göstergesidir ve bu nedenle yaz staj okulumuza yoğun talep bulunuyor” dedi.
Program, başarı sertifikalarının ve teşekkür plaketlerinin verilmesi ile son buldu
Konuşmaların ardından, Prof. Dr. Mesut Güner, Mehmet Önder, Prof. Dr. Ercan Öztemel ve YTÜ Elektrik Elektronik Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Nurettin Umurkan tarafından, öğrencilere Uyum Akademi 11.Yaz Staj Okulu Başarı Sertifikaları verildi.
Yaz okulu stajı boyunca öğrencilere, işletmelerinde bilgilendirme yapan Sunny firması, Mita Kalıp firması, Duyar Vana firması, Ozon Tekstil firması, RDC Talent firması ve Çiçek Sepeti firmasına desteklerinden dolayı teşekkür plaketleri takdim edildi.
UİB’in ihracatı ağustosta yüzde 8 artışla 1,8 milyar dolar oldu
Uludağ İhracatçı Birlikleri (UİB), ağustos ayında geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 8 artışla 1,8 milyar dolar ihracat gerçekleştirdi. UİB, geriye dönük 12 aylık dönemde ise ihracatını yüzde 0,28 artırarak 31,9 milyar dolar rakamına ulaştı.
UİB Koordinatör Başkanı Baran Çelik, “Türkiye’nin en fazla ihracat gerçekleştiren ikinci birliği olarak ihracatımızı artırmaya ve Ticaret Bakanlığımızın açıkladığı hedefleri gerçekleştirmeye odaklanmış durumdayız. İnanıyoruz ki ihracat odaklı büyümemiz devam edecek” dedi.
Türkiye’nin genel sekreterlik bazında en fazla ihracat yapan ikinci birliği olan Uludağ İhracatçı Birlikleri (UİB), ağustos ayında 1,8 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Ağustos ayındaki ihracatını geçtiğimiz yılın aynı ayına göre yüzde 7,91 oranında arttırarak 1,8 milyar dolar seviyelerine getiren UİB, geriye dönük 12 aylık dönemde ise ihracatını yüzde 0,28 artırarak 31,9 milyar dolar rakamına ulaştı.
UİB’in Ağustos 2019 ihracat rakamlarını değerlendiren UİB Koordinatör Başkanı Baran Çelik, “İhracatımızı arttırmak için başlattığımız ve büyük bir kararlılıkla sürdürdüğümüz çalışmalarımıza aralıksız devam ediyoruz” dedi. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın bir süre önce açıkladığı İhracat Ana Planı’nı da değerlendirene Baran Çelik, bu planın Yapısal Dönüşümün önemli bir adımı olduğuna dikkat çekti. Çelik şunları söyledi:
“Ülkemizin en fazla ihracat gerçekleştiren ikinci birliği olarak ihracatımızı artırmaya ve Bakanımızın açıkladığı hedefleri gerçekleştirmeye odaklanmış durumdayız. Katma değerli ürün üretmenin, sürdürülebilir ihracatın ve pazar çeşitliliğinin ülkemizin ekonomi alanındaki hedeflerine ulaşmasında önemli parametreler olduğunu biliyoruz. Bakanlığımızın da bu parametreleri önceleyen bir plan ve program hazırlaması önemli bir hamledir. Bizler zaten ülkemizin ihracat hedeflerine ulaşması doğrultusunda çalışıyoruz. Bu çalışmalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz ve inanıyoruz ki ihracat odaklı büyümemiz devam edecek.”
OİB’in ihracatı ağustos ayında 1,4 milyar dolar
Ağustos ayında bir önceki yılın aynı ayına oranla 6,46 artış göstererek 1,4 milyar dolarlık ihracat gerçekleştiren Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği’nin (OİB), geriye dönük 12 aylık performansı ise yüzde 1,1 azalarak 27,3 olarak açıklandı.
UTİB ihracatı ağustosta 79,2 milyon dolar
Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB), ağustos ayında bir önceki yılın aynı ayına oranla yüzde 5,1 düşüş göstererek 79,2 milyon dolarlık ihracata imza attı. Geriye dönük 12 aylık dönemde ise ihracatı yüzde 3 oranında düşen UTİB, 1,2 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi.
UHKİB’in ağustos ihracatı 55 milyon dolar
Ağustos ayında 55 milyon dolar ihracat gerçekleştiren Uludağ Hazır giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin (UHKİB) ihracatı ise geçen yılın aynı ayına oranla yüzde 12,43 arttı. Geriye dönük 12 aylık ihracatını ise yüzde 9,2 arttıran UHKİB, 668 milyon dolarlık ihracata imza attı.
UMSMİB’ten 12,9 milyon dolarlık ihracat
Ağustos ayında 12,9 milyon dolarlık ihracat yapan Uludağ Meyve Sebze Mamulleri İhracatçıları Birliği (UMSMİB), geriye dönük 12 aylık dönemde ise yüzde 0,72 azalışla 165 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirmiş oldu.
UYMSİB’den 11,7 milyon dolarlık ihracat
Ağustos ayında yüzde 6,06 artışla 11,7 milyon dolarlık ihracat gerçekleştiren Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği’nin (UYMSİB) geriye dönük 12 aylık dönemdeki ihracatı ise yüzde 0,79 oranında azalarak 129 milyon dolar seviyelerinde gerçekleşti.
Öte yandan UİB üzerinden ihracat kaydı yapılan ve ‘diğer’ başlığı altında listelenen sektörlerin ağustos ayı ihracatı ise bir önceki yılın aynı ayına kıyasla yüzde 28 artarak 204,1 milyon dolar olarak açıklandı.
PEAKUP 2019 yılı sonunda yüzde 166 büyümeyi hedefliyor
Yüzde 100 yerli sermaye ile kurulmuş bir teknoloji şirketi olan PEAKUP, hedef büyütüyor ve yatırımlarını genişletiyor. 2019 yılı sonunda yüzde 166 büyüme hedefi olan şirket, 5 yıllık süreçte 100 milyon barajını geçmeyi planlıyor.
Geliştirdiği hizmet ve çözümlerle 700’ün üzerinde yurt içi ve yurt dışındaki müşterilerine hizmet veren PEAKUP, yeni atılımlar ile büyümeye devam ediyor. İhracat odaklı büyüme hedefi bulunan şirket, hedef büyütüyor ve yatırımlarını genişletiyor. Çağa uygun olarak ürün ve hizmet yelpazesini geliştiren PEAKUP, Temmuz ayında açtığı Londra ofisiyle de yurt dışına adım attı.
2020’de ABD pazarına açılacak
Türkiye’nin 860’ıncı Ar-Ge merkezi olan ve cirosunun yüzde 20’sini Ar-Ge çalışmalarına ayıran PEAKUP, beş yıl üst üste Türkiye’nin en iyi bulut bilişim firması unvanına da sahip. Yıllık ortalama yüzde 307 oranında büyüme kaydederek Bilişim 500 listesine giren PEAKUP, bu yıl Bilişim 500 Türkiye merkezli üretici listesi iş uygulamaları kategorisinde 2’nci sırada yer aldı. Aynı zamanda Deloitte Technology Fast 50 ve EMEA 500 listelerinde de art arda Türkiye’nin en hızlı büyüyen 6’ncı teknoloji şirketi olarak yer alıyor.
Bugüne kadar dış yatırım almadan iç kaynaklarıyla büyüyen PEAKUP, geçtiğimiz Temmuz ayında Londra’da ofis açtı. Londra ofisi aracılığıyla İngiltere başta olmak üzere diğer Avrupa ülkelerine de ilk olarak yeni nesil pazarlama teknolojisi ürünü olarak kendi geliştirdiği Sign&Go ile giriş yaptı. PEAKUP’ın yurt dışı hedefleri arasında 2020 yılında ABD pazarına girmek bulunuyor.
Dünya çapında teknoloji firması olma yolunda
Türkiye’den küresel teknoloji markası çıkabileceğini göstermek ve bu konuda ilham vermek istediklerini belirten PEAKUP CEO’su Ahmet Toprakçı, değerlendirmesini şöyle sürdürdü: “Kaliteli ve katma değerli hizmetlerimizi sunmak adına çıktığımız bu yolda, küresel bir marka yaratabilmek için çalışmaya devam ediyoruz. Sekizinci yılımıza girerken, ürünlerimizi yurt dışına yaygınlaştırma stratejimize uygun bir adım olarak, yapılanmamızı gerçekleştirerek çalışmalarımızı bu yılın Temmuz ayı itibarıyla PEAKUP TEKNOLOJİ A.Ş. unvanı ile sürdürmeye başladık. Bu süreçte; ülkemizin teknoloji ihracıyla kalkınacağına inanarak yetkin, genç ve motivasyonu yüksek ekibimizle PEAKUP’ı küresel ölçekte bir teknoloji şirketi haline getirmek için çalışmaya devam ediyoruz.”
Timberland 5 yılda 50 milyon ağaç dikme taahhüdünü açıkladı
Timberland ‘Doğa’nın Kahramanlara İhtiyacı Var’ kampanyası ile gezegenimiz için küresel bir hareket başlatıyor Küresel bir yaşam stili markası olan Timberland, daha yeşil bir geleceğin parçası olma amacını bir adım ileri taşıyarak 2025 yılına kadar dünya genelinde 50 milyon ağaç dikeceğini açıkladı. Bu çarpıcı taahhüt ile Timberland aslında yıllardır süregelen sorumlu üretim, içinde yaşadığı toplulukları güçlendirme, çevreyi koruma ve iyileştirme çalışmalarını bir adım ileri taşıyor. Timberland, yıllardır odaklandığı alanlardan biri olan ağaç dikme hedefini, yine yakın zamanda duyurulan Kurumsal Sosyal Sorumluluk Raporu’nda 2001 yılından bu yana dünyanın çeşitli yerlerinde 10 milyonun üzerinde ağaç dikerek gerçekleştirdiğini paylaşmıştı.
İsviçre Üniversitesi ETH Zürih tarafından yapılan yeni bir araştırma ağaçların restorasyonunun iklim değişikliğinin etkilerini hafifletmek için en etkili strateji olduğunu gözler önüne seriyor. Dünya çapında yürütülecek bir ağaç dikim projesi ile insanların eylemleri sonucu oluşan ve atmosfere yayılan karbon salınımının 2/3’ünü ortadan kaldırmak mümkün. Oksijen salınımı, buharlaşmayı yavaşlatma ve havayı soğutma, erozyonu önleme, su tasarrufu sağlama… Bunlar, yeşilin ve ağaçların bize sunduğu avantajlardan sadece bazıları. Önümüzdeki 5 sene içerisinde Timberland daha yeşil bir gelecek için dünyanın çeşitli yerlerinde yeniden ağaçlandırma girişimlerine destek verecek.
Timberland’in Küresel Marka Müdürü Jim Pisani: ‘‘Timberland olarak modern hayatın gezegenimiz üzerindeki etkilerinin farkındayız. Biz, hem küresel bir yaşam stili markası olarak ve hem de bireyler olarak bu durumu iyileştirmenin sorumluluğumuz olduğuna inanıyoruz” diyor ve ekliyor: ‘‘Ağaçlar ve yeşil alanlar içinde yaşadığımız gezegeni olduğu kadar gibi sağlığımızı da olumlu etkiliyor. Timberland’in ağaç dikme taahhüdü, yeşil bir geleceğin daha iyi bir gelecek olduğu felsefesinin somut ve ölçülebilir bir yolu. Herkesi, yaşantılarında – küçük ya da büyük – değişikler yaparak bu harekete dahil olmaya ve birer doğa kahramanı olmaya çağırıyoruz.”
5 yılda 50 milyon ağaç dikme projesini yerine getirmek üzere Timberland, ‘Doğa’nın Kahramanlara İhtiyacı Var’ adını verdiği şimdiye kadarki en büyük küresel kampanyasını duyururken dünyanın her yerindeki bireyleri aksiyon alarak ve yaşam biçimlerinde değişiklikler yaparak çevreye karşı daha duyarlı olmaya davet ediyor. Gücünü markanın doğayla iç içe olma tutkusundan ve moda endüstrisinin dinamizminden alan Timberland’in yeni kampanyası, kendi hayatlarında çevre adına olumlu ve uzun süreli değişimler gerçekleştirmeyi başarmış 12 eko-kahramanla birlikte hareket ediyor. Her bir kahraman şehrin içindeki yeşil alanlar eşliğinde Timberland’in 2019 Sonbahar koleksiyonunda yer alan bir stili sahipleniyor.
Doğa’nın Kahramanlara İhtiyacı Var kampanyası dijital iletişimin yanı sıra dünya genelinde ağaç dikme ve yeşillendirme etkinlikleri aracılığıyla geniş kitlelerle entegre olmayı başaracak. Timberland, bu etkinlikler ile küresel toplulukları kampanyanın içine dahil ederek onlara birer doğa kahramanı olma fırsatı sunacak. Bazıları;
- İstanbul’da düzenlenecek Türkiye’nin ilk sürdürülebilir müzik festivali olan FestTogether Festivali’nde yer alacak. Müziğin birleştirici gücünü kullanarak ekolojik bilinci yükseltme amacı taşıyan bu festivalde “Doğa’nın Kahramanlara İhtiyacı Var” kampanyası ilk kez tanıtılacak ve yeşile dokunacak workshoplar düzenlenecek.
- Çevre konusunda uzman bir STK işbirliğinde Türkiye’de yeşillendirme ve ağaçlandırma yapılacak. Yerel topluluklara “daha yeşil bir gelecek” mesajı vererek herkesin yapacağı küçük bir adımın büyük değişiklikler sağlayabileceğini göstermek için mağazalarda tohum hediye edilecek.
- ABD’nin New York şehrinde 3 günlük bir pop-up park kurulacak ve şehir yeşillendirme projesi hayata geçirilecek. Doğanın Kahramanlara İhtiyacı Var kampanyasındaki 12 eko-kahraman şehirlilerle buluşacak ve New York şehrini nasıl daha yeşil ve yaşanabilir kılabileceklerini konuşacaklar.
- Timberland’in Küresel Tasarım Direktörü Christopher Raeburn ve Asya Pasifik Bölgesi Marka Elçisi Will Pan ile birlikte Çin’in Şangay şehrinde yeniden yapım (REMADE) workshopu düzenlenecek. Bu workshopta sorumlu üretim ve tasarım süreci, daha iyi bir geleceğe yönelik atılabilecek kolay adımlar gündeme getirilecek.
- Londra, Paris, Milano, Berlin ve Amsterdam’da yeşillendirme ve toplulukları bilinçlendirme aktiviteleri düzenlenecek.
Timberland, 5 yılda 50 milyon ağaç hedefine ulaşabilmek adına aralarında Smallholder Farmers Alliance, GreenNetwork, TREE AID, the UN Convention to Combat Desertification, Dünya Bankası/ Connect4Climate, Justdiggit, Las Lagunas Ecological Park, Trees for the Future ve American Forests and Treedom gibi geniş çapta yeniden yeşillendirme ve ağaç dikme projeleri yürüten çevre dostu pek çok kurumla işbirliği yapıyor. Kampanyanın birinci yılı Haiti, Çin, Dominik Cumhuriyeti, Amerika Birleşik Devletleri, Tanzanya ve Mali’deki projelere odaklanacak. (Dünya Bankası’nın Afrika Kıtası’nda 8.000 kilometrelik alana ağaç dikerek iklim değişikliği, açlık, kuraklık ve toplu göçlerle mücadele eden ‘Great Green Wall’ hareketiyle desteklenecek.)
Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi (United Nations Convention to Combat Desertification) Genel Sekreteri Ibrahim Thiaw: “Timberland’in 21. yüzyılın en zorlu problemleri karşısında milyonlarca insana umut veren yeni dünya hareketi Great Green Wall’a katılmasından mutluluk duyuyoruz ” diye açıklıyor.
Müzisyen ve Great Green Wall elçisi Inna Modja ise ekliyor: ‘‘Ufak da olsa her birimiz bireysel katkılar yaparak birer doğa kahramanı olabiliriz. Geri dönüşümü günlük hayatın bir parçası haline getirmek, adil ticaret kurallarına uygun üretim yapan markaların ürünlerini araştırmak ve bu markaları tercih etmek… Tüm bunlarla aslında attığımız her adımda bir fark yaratmak mümkün. Eğer birey olarak yaratabileceğin küçük etkilerin farkında olursan, kendini giderek daha da fazla etki yaratmaya çabalarken bulacaksın.” Modja, Timberland’in ‘Doğa’nın Kahramanlara İhtiyacı Var’ projesinde yer alan eko-kahramanlardan sadece bir tanesi.
GittiGidiyor ve Akbank işbirliğiyle 100 TL’ye varan chip-para hediye
Türkiye’nin öncü e-ticaret sitesi GittiGidiyor, kullanıcılarına sunduğu kampanyalara bir yenisini daha ekledi. Platform, Akbank işbirliğiyle gerçekleştirdiği kampanyada Axess kart sahiplerine 15 Eylül’e kadar 100 TL’ye varan chip-para kazanma fırsatı sunuyor.
100 bin satıcısı ve 26 milyon kayıtlı kullanıcısıyla Türkiye’nin öncü e-ticaret sitesi GittiGidiyor, kullanıcılarını avantajlı kampanyalarla buluşturmaya devam ediyor. Platformun Akbank ile gerçekleştirdiği işbirliği kapsamında, Axess bireysel kart sahibi GittiGidiyor kullanıcıları alışveriş yaptıkça kazanıyor. Kampanya kapsamında 15 Eylül’e kadar Axess bireysel kart sahipleri GittiGidiyor’dan tek seferde yapacakları 500 TL ile 999 TL arasındaki alışverişlerde 50 TL, 1.000 TL ve üzeri alışverişlerde ise 100 TL chip-para kazanıyor.
Kampanyadan bireysel Axess, Wings, Free, Neo ve Akbank sanal kart sahipleri yararlanabiliyor. Ayrıca kampanyaya katılmak isteyen kullanıcıların alışveriş yapmadan önce Axess Mobil üzerinden ilgili kampanya sayfasında yer alan “Hemen Katıl” butonuna tıklaması ve kampanya kapsamında kazanılan chip-paraların en geç 30 Eylül tarihine kadar Axess üye işyerlerinde kullanılması gerekiyor.