Ekonomi (Kişi-şirket-firma-kurum) haberleri (11.07.2020)
Bitkisel yağda rekor artış
Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği son bir senede ihracatını 388 milyon dolardan 514 milyon dolara çıkardı.
Bitkisel yağ ise Haziran’da yüzde 350’lik yükselişle en çok artış gerçekleşen ihracat kalemlerinden biri oldu.
Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Terci, 2019 ve 2020’nin ilk yarısında artış rekortmeni olduklarını söyledi.
“Haziran’da yeni bir rekora daha imza atarak son 6 ayda çok iyi bir performans sergiledik. Hububat, bakliyat ve yağlı tohumlar sektörümüz yüzde 179’luk artışla ihracatını 47,7 milyon dolara taşıdı. Son bir senelik dönemde ise ihracatımız yüzde 32 artarak 514 milyon dolara ulaştı. 2020’deki 500 milyon dolarlık ihracat hedefimize ilk yarıda ulaştık. İhracatımızdaki bu hız devam ederse bu sene 600 milyon doları hedefliyoruz. Haziran’da en çok artış gösteren ürünümüz bitkisel yağlar oldu. Birliğimizin ihracatında bitkisel yağlar yüzde 50’den fazla pay alarak bir önceki döneme göre yüzde 350 arttı ve 27 milyon dolara ulaştı. Ortadoğu’dan Afrika’ya dünyanın birçok noktasına bitkisel yağ ihraç ediyoruz. Libya’ya 6 milyon dolar, Hindistan’a 5 milyon dolar, Yemen’e 4 milyon dolar, Güney Afrika’ya 2 milyon dolar, Cibuti’ye 1 milyon dolar olmak üzere toplamda 74 ülkeye bitkisel yağ ihracatı gerçekleştirdik.”
Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği’nin son 1 senede en çok artış gösteren diğer ihracat kalemleri ise şu şekilde;
Küspeler ve hayvansal yemler yüzde 118 artışla 35 milyon dolar, yağlı tohumlar yüzde 104 artışla 100 milyon dolar, değirmencilik ürünleri yüzde 51 artışla 23 milyon dolar, bakliyat yüzde 38 artışla 4,7 milyon dolar, çikolata ve şekercilik mamulleri yüzde 31 artışla 51 milyon dolar, hububat ve mamulleri yüzde 25 artışla 30 milyon dolar, bitkisel yağlar yüzde 16 artışla 223 milyon dolar olarak gerçekleşti.
İnşaat Sektöründe Büyük Artış
Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) her ay açıkladığı Hazır Beton Endeksi ile Türkiye’de inşaat sektöründeki ve bağlantılı imalat ve hizmet sektörlerindeki mevcut durumu ve beklenen gelişmeleri ortaya koymaktadır. İnşaat sektörünün en temel girdilerinden biri olan ve aynı zamanda üretiminden sonra hızlı bir süre içinde stoklanmadan inşaatlarda kullanılan hazır betonla ilgili bu Endeks, inşaat sektörünün büyüme hızını ortaya koyan en önemli göstergelerden biridir.
THBB, her ay merakla beklenen Hazır Beton Endeksi’nin 2020 Haziran Ayı Raporu’nu açıkladı. Rapora göre haziran ayında Hazır Beton Faaliyet Endeksi tarihi zirveyi gördü, dolayısıyla haziran ayı, inşaat sektöründe de faaliyetlerin uzun zamandan sonra en yoğun olduğu ay oldu. Endeks verileri, pandemi sonrasında haziran ayında başlayan normalleşme sürecinde başta kamu bankaları olmak üzere konut kredi faizindeki düşüşün konuta olan ilgiyi üst seviyeye çıkardığını net bir şekilde ortaya koymaktadır. Faaliyet Endeksi’nin yanı sıra Beklenti Endeksi ve buna paralel olarak Güven Endeksi de yükseldi, eşik değeri aştı. Her 3 endeksin de eşik değerin üzerine çıkması haziran ayının her anlamda inşaat sektörü açısından son derece olumlu geçtiğini ortaya koymaktadır.
Önceki yılın aynı ayına göre Faaliyet Endeksi’nde ciddi bir artış söz konusu oldu. Mayıs ayında normalleşme takvimi ile birlikte ekonomi genelinde ve inşaat sektöründe toparlanmanın başlayacağına ilişkin beklenti haziranda gerçekleşti ve Faaliyet Endeksi tarihi zirveyi gördü. Daha az düzeyde olmakla beraber sektörün güveninde de ciddi bir yükseliş söz konusudur. En düşük artış hızı Güven Endeksi’nde görülmesine rağmen hem beklenti hem de güvenin yükselmesi sektörün beklentilerinin önemli ölçüde iyileştiğine işaret etmektedir.
“Haziran ayında Hazır Beton Faaliyet Endeksi tarihi zirveyi görmüştür”
Raporun sonuçlarını değerlendiren Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Işık: “Haziran ayında Hazır Beton Faaliyet Endeksi tarihi zirveyi görmüştür, dolayısıyla haziran ayı, inşaat sektöründe de faaliyetlerin uzun zamandan sonra en yoğun olduğu ay olmuştur. Endeks verileri, pandemi sonrasında haziran ayında başlayan normalleşme sürecinde başta kamu bankaları olmak üzere konut kredi faizindeki düşüşün konuta olan ilgiyi üst seviyeye çıkardığını net bir şekilde ortaya koymaktadır.” dedi.
Kamu bankalarının açıkladığı konut kredilerinin etkilerine değinen Yavuz Işık, “Kamu bankalarının 15 yıla kadar sıfır konutlarda aylık %0,64 ve ikinci el konutlarda aylık %0,74 faizli kredi imkânı sağlaması sayesinde haziran ayında konut kredilerine ciddi bir talep oldu. Hazine ve Maliye Bakanımız haziran ayının ilk 20 gününde 101 bin kişinin kamu bankaları üzerinden toplamda 25 milyar TL’lik konut kredisi kullandığının bilgisini paylaştı. Böylece bankacılık sektörünün konut kredi bakiyesinde tüm zamanların rekoru kırılarak 230,9 milyar liraya ulaşıldı. Talepteki bu patlama da arz tarafına olumlu yansıyarak yeni inşaat yapma iştahını artırdı ve inşaatlar hız kazandı. Önümüzdeki dönemde pandemiyle mücadelede Türkiye’nin elde ettiği başarıda bir geriye gidiş olmaması durumunda inşaat sektöründeki ivmenin devam etmesi beklenmelidir. İnşaat sektörü yılın ikinci yarısında özellikle istihdam ve büyüme ile ilgili önceki kayıplarını telafi ederek ekonomiye büyük katkı sağlayacaktır.” dedi.
Tütün üreticileri avans bekliyor…
TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “Her yıl verilen avanslar bu yıl ödenmeyince tütün üreticileri zor durumda kaldı. Avans ödemeleri, çiftçilerimizin üretim maliyetlerini
karşılayabilmeleri için zorunlu hale getirilmelidir. Çiftçilerimiz her geçen gün tütün üretiminden vazgeçiyor. 2019 yılı dış ticaret rakamlarına bakıldığında 253 milyon dolar ihracatımıza karşılık, 544 milyon dolar ithalatımız var. Başka ülkelerin tütün üreticisi çiftçilerine 2019 yılında 291 milyon dolar kazandırdık. 2002 yılında 405 bin olan tütün üreticisi çiftçilerimizin sayısı 2019 yılında 50 bine kadar geriledi. Tütün mamullerinde kullanılması zorunlu olan Türk tütünü oranının yüzde 12’den yüzde 30’a yükseltilecek olması, tütün üreticilerini memnun eden bir karardır. Ziraat Odalarımız ve İl-İlçe Tarım ve Orman Müdürlükleri, sözleşmelerin hazırlanması aşamasında, üreticilerimizin temsilcisi olarak alıcı ve üreticiler arasında hakem görevi üstlenmelidir. Hazırlanan yönetmeliğe ilişkin, tütün üretiminin yapıldığı Ziraat Odalarımızdan aldığımız beklenti, görüş ve talepleri Tarım ve Orman Bakanlığına ilettik”dedi.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, şirketlerle üreticiler arasında yapılan tütün üretim ve alım satım sözleşmesinde avans ödemelerinin tercihe bırakıldığını bildirerek, “Tütün üreticileri avans bekliyor. Her yıl verilen avanslar bu yıl ödenmeyince tütün üreticileri zor durumda kaldı” diye konuştu.
Bayraktar, avans ödemelerinin çiftçilerin üretim maliyetlerinin karşılanması için zorunlu hale getirilmesi gerektiğini belirtti.
Türkiye’de tütün tarımının, özellikle Ege, Karadeniz, Marmara, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde aile işletmeleri tarafından yapıldığını belirten Bayraktar, “Tütün üretiminden kazanç elde edemeyen çiftçilerimiz, üretimden vazgeçmiştir. Tütün üreterek kazanç elde edemeyen çiftçilerimizin büyükşehirlere göç etmesi, üretimin geçmiş yıllara göre düşmesine neden olmuştur” ifadelerini kullandı.
1990 yılında 296 bin ton olan tütün üretiminin, 2019’da yüzde 76,4 oranında azalışla 70 bin tona düştüğünü belirten Bayraktar, “2002 yılında 405 bin olan tütün üreticisi çiftçilerimizin sayısı ise 2019 yılında 50 bine kadar geriledi. 2019 yılı dış ticaret rakamlarına bakıldığında 253 milyon dolar ihracatımıza karşılık, 544 milyon dolar ithalatımız var. Başka ülkelerin tütün üreticisi çiftçilerine 2019 yılında 291 milyon dolar kazandırdık” diye konuştu.
-“Çiftçilerimiz avans ödemelerine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duymaktadır”
Bayraktar, tütün mamullerinde kullanılması zorunlu olan Türk tütünü oranının yüzde 12’den yüzde 30’a yükseltilecek olmasının tütün üreticilerini memnun eden bir karar olduğunu belirtti.
Tütün üreticileri ile sözleşme yapan şirketlerin, her yıl yaptıkları avans ödemelerini bu yıl, pandemi nedeniyle ekonomik güçlük yaşadıklarını gerekçe göstererek yapmadıklarını belirten Bayraktar şunları söyledi:
“Tütün ve Alkol Dairesi Başkanlığı tarafından belirlenen, şirketlerle üreticiler arasında yapılan tütün üretim ve alım satım sözleşmesindeki, ‘Alıcı, üretimi desteklemek için üreticiye belge karşılığında nakdi-aynı avans, malzeme verebilir’ ifadesi değiştirilmeli, bu uygulama tercihe bırakılmamalıdır. Çiftçilerimiz bu süreçte avans ödemelerine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duymaktadır.
Ziraat Odalarımız ve İl-İlçe Tarım ve Orman Müdürlükleri, sözleşmelerin hazırlanması aşamasında, üreticilerimizin temsilcisi olarak alıcı ve üreticiler arasında hakem görevi üstlenmelidir.”
Tütün üretimi, üretici tütünlerinin pazarlanması, iç ve dış ticareti, denetimi ve tütün eksperliği ile ilgili usul ve esaslar hakkında hazırlanan yönetmelik taslağının Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından görüş alınmak üzere kendilerine iletildiğini ifade eden Bayraktar, “Hazırlanan yönetmeliğe ilişkin, tütün üretiminin yapıldığı Ziraat Odalarımızdan aldığımız beklenti, görüş ve talepleri Tarım ve Orman Bakanlığına ilettik” diye konuştu.
“TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var!” 2020 Ödülleri Sahiplerini Buldu!
Türkiye genelinde yenilikçi bakış açısını yaygınlaştırmak ve girişimcilik dönüşümünü tetiklemek amacıyla 2011’den bu yana düzenlenen TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! Girişimcilik Programı’nın 2020 girişimleri arasından para ödülü ile desteklenecekler 9 Temmuz tarihinde gerçekleşen dijital ödül töreninde belirlendi. Programın bu seneki birincisi “E-PLAYOUT”, ikincisi “ALGAE BİODİESEL” ve üçüncüsü “WASTESPRESSO” oldu.
Türkiye’nin 80 ili ve 183 üniversitesinden başvuru alan, Türkiye’nin en yaygın erken aşama girişimcilik programı TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var!’ın 2020 Ödül Töreni 9 Temmuz Perşembe günü (bugün) çevrimçi ortamda gerçekleşti.
Ödül Töreni’nde jüri üyeliğini TÜSİAD Başkanlar Konseyi Üyesi ve Index Grup Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Girişimcilik ve Gençlik Yuvarlak Masası Başkanı İrem Oral Kayacık, Turcas Petrol AŞ ve Olmuksan International Paper Yönetim Kurulu Üyesi Lale Ergin ve UiPath Avrupa Başkan Yardımcısı Tansu Yeğen üstlendi. TÜSİAD jürisinin yanı sıra girişimcilik ekosistemi paydaşlarından oluşan 26 kişilik ön jüri ağının katıldığı oylama sonucu, Ödül Töreni’nde sahne alan “Algae Biodiesel”, “E-Playout”, “FluAI”, “Plastic Move” ve “Wastespresso”girişimlerinden;
- Dünyanın yükselen trendi e-spor üzerine, Türkiye’de spor sektörü ve oyuncularının buluşmaya yeri olmaya aday bir platform tasarlayan E-PLAYOUT birincilik;
- Atık su ve baca gazlarını mikroalgler yardımıyla arıtarak karbon nötr biyodizel üreten ALGAE BİODİESEL ikincilik;
- Kahve atıklarından doğada 60 günde çözünebilen tek kullanımlık plastikler üreten WASTESPRESSO ise üçüncülük ödüllerini kazandı.
Sunuculuğunu Özlem Gürses’in üstlendiği Ödül Töreni’nin açılış konuşmasını TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski yaptı. Kaslowski konuşmasında, TÜSİAD’ın girişimciliğe verdiği önem ve bu alandaki çalışmalarına değinerek; “Covid-19 hepimizi önümüzdeki yüzyılı şekillendirecek değişimlerin yaşandığı bir bilinmezliğe itti. Bu süreci iş dünyası açısından değerlendirdiğimizde işlerin geleceği konusunu ele alırken en beklenmeyen aykırı senaryoları bile dikkate almamız gerektiğini anladık. Şirketler olarak iş yapış şekillerimizi yeniden gözden geçirdiğimiz ve adeta bir dijital dönüşüm ve inovasyon sınavından geçtiğimiz bu dönemde, girişimciler ile kurulan işbirliklerinin önemi arttı. Çokça kez gündeme getirdiğimiz startup – büyük şirket işbirliklerinin desteklenmesinin ülke ekonomisi ve istihdam açısından kritik önem taşıdığını bu sayede tecrübe ettik. Bu dönemin bir başka önemli gelişmesi ise girişimcilik ekosistemimiz ilk unicornu’nu çıkarması oldu. Birçok girişimciye büyük başarıların yılmadan denemeye devam edenler tarafından gerçekleştirildiğini ve bahane üretmenin hayattaki en büyük düşman olduğunu gösterdi”dedi.
Ödül Töreni’nde ayrıca, TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var!’ın 2020 girişimcileri arasında en çok öğrencisi bulunan İstanbul Üniversitesi’ne TÜSİAD Girişimcilik Bayrağı verilirken, Şubat ayından bu yana TÜSİAD rehberleri ile çalışarak şirketleşme sürecine gelen 2020 yarı finalistlerinin projelerini tanıttıkları bir proje pazarı da düzenlendi.
BASF Türkiye’nin ana sponsorluğunda gerçekleştirilen TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! 2020 Girişimcilik Programı’nın diğer sponsorları arasında Yeditepe Üniversitesi, Allianz Türkiye, Mazars Denge, Yapı Kredi, Eczacıbaşı Holding, Gürsan Teknik, Ege Palas, Ünlü & Co ve Yemek Sepeti bulunuyor.
Fırsatlar ve ödüller
75.000 TRY’lik Birincilik Ödülünü kazanan: E-PLAYOUT
Kendini geliştirmek isteyen e-spor oyuncularını ve takımlarını; matematik özel dersi alır gibi e-spor eğitimi alabileceği profesyonel/tecrübeli e-spor oyuncuları ve koçları ile bir araya getiren bir platformdur.
Ekip üyeleri: Berkay Kani, Mehmet Ali Umar, Hasan Ramazan Yurt
Rehberi: Müjdat Altay, Netaş CEO’su
50.000 TRY’lik İkincilik Ödülünü kazanan: ALGAE BİODİESEL
Atık su ve baca gazlarını mikroalgler yardımıyla arıtarak, bu kaynaklardan karbon nötr biyodizel üretmektedir. Bu sayede küresel ısınmaya sebep olan çevresel sorunları azaltmayı hedeflemektedir.
Ekip üyeleri: Selen Şenal, Zeynep Ecem Baskı, Mihriban Demir
Rehberi: Harika Güral, Güral Porselen Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
25.000 TRY’lik Üçüncülük Ödülünü kazanan: WASTESPRESSO
Tüm kahve zincirlerine özel olarak geliştirdikleri teknolojik kompostlama yöntemi ile kahve atıklarından doğada 60 günde çözünebilen tek kullanımlık plastikler üreterek, müşterilerinin atık yönetimini yapmakta ve çevresel değer yaratmalarını sağlamaktadır.
Ekip üyeleri: Cavid Bayramlı, Mine Okyay, Selcan Çatal, Seyid Kadir ve Kerem Acar
Rehberi: Neyran Bahadırlı, Uber Türkiye Genel Müdürü
TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! Hakkında
Üniversite öğrencilerine yenilikçi bakış açısı ve girişimcilik yetkinliği kazandırmak amacıyla 2011 yılından bu yana düzenlenen program kapsamında her dönem girişimci adaylarına; eğitimden networkinge, kuluçkadan mentorluğa kadar geniş yelpazede destek sağlanmaktadır. 2020 döneminde Türkiye’nin 80 il ve 183 üniversitesinden başvuru alan programa bu sene 35 girişimci ekip seçilmiştir. Şubat ayında 5 günlük yoğun bir girişimcilik kampı sonunda seçilen 12 ekip TÜSİAD üyeleri rehberliğinde çalışarak projelerini geliştirme imkanı bulmuştur. 6 Mayıs’ta gerçekleştirilen yarı final değerlendirmesinde ise beş finalist ekip belirlenmiştir.
TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! 2020 ekiplerimiz ve onlara rehberlik eden TÜSİAD Üyeleri şunlardır:
- Algae Biodisel – Harika Güral, Güral Porselen Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
- E-Playout – Müjdat Altay, Netaş CEO’su
- FluAI – Şebnem Kalyoncuoğlu Ünlü, ÜNLÜ & Co Yönetim Kurulu Üyesi
- Plastic Move – Keyan Zulfikari, KTM Kimyevi Maddeler Yönetim Kurulu Başkanı
- Wastespresso – Neyran Bahadırlı, Uber Türkiye Genel Müdürü
Yarı Finalistler:
- Airmed – Arzu Aslan Kesimer, TAT Gıda Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü
- Curiosmo – Nejat Emre Eczacıbaşı, Eczacıbaşı Holding İnovasyon ve Girişimcilik Koordinatörü
- ÇE&BA – Metin Akman, ANAKO Yönetim Kurulu Başkanı
- DEGZ – Selin Açık, Seza Grup Yönetim Kurulu Üyesi & Ege Palas İcra Kurulu Başkanı
- HipoCampus – Cem Tüfekçi, Qualist Technology Kurucusu & CEO’su
- Magfi – Elvan Ünlütürk, Sun Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı
- TeachVR – Serkan Sevim, Medianova CEO’su
Türk gıda ihracatçıları 20 milyar dolarlık BAE pazarında
Ticaret Bakanlığı himayelerinde, Türkiye İhracatçılar Meclisi koordinasyonunda ve Ege İhracatçı Birlikleri organizasyonunda 7-9 Temmuz’da dünyanın en önemli re-export ve lojistik merkezlerinden Birleşik Arap Emirlikleri’ne gıda ürünleri sanal sektörel ticaret heyeti gerçekleştirildi.
BAE’nin Körfez’in en dinamik pazarı olduğunu söyleyen Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Ortadoğu ve Afrika bölgesinin de politik ve ekonomik olarak en istikrarlı ve güvenli ülkelerinden birisi olduğundan bahsetti.
“Dünyanın üçüncü, bölgenin ise en önemli ticaret yani re-export merkezi olan Dubai, Körfez Bölgesi’nden, Uzak Doğu’ya ve Afrika’ya kadar açılan bir kapı konumunda. Bölgedeki diğer ülkelerin de önemli ölçüde mal ve hizmet temin ettiği bir ticaret merkezi. BAE’nin yıllık 20 milyar dolar gıda ürünleri ithalatı var. Gıda ihtiyacının yüzde 90’lık kısmını ithalat yoluyla karşılıyor. Tarım özelinde potansiyel 1,75 milyar dolar. Pazar payımız ise 87 milyon dolar ile yüzde 5. Her sene gelişmekte ve artmakta olan ikili bir ticaretimiz var. Helal gıda ürünlerini tercih etmeleri de bizim için önemli bir avantaj. Potansiyel ürünler; tavuk etleri, taze sebze meyveler, özellikle narenciye, şekercilik mamulleri, çikolatalar, pastacılık ürünleri. 18 milyon dolarla mineral sular, 12 milyon dolarla kakaolu mamul ürünler ve yumurta, 9 milyon dolarla çipura, 8 milyon dolarla çikolata olmak üzere geçen sene toplamda 260 milyon dolarlık gıda ihracatımız söz konusu.”
Eskinazi, “Türkiye’nin ilk sanal fuarıyla dijital dönüşümü başlatan ilk birlik olarak onlinedaki tecrübemizi en güçlü olduğumuz gıda sektörüne de taşıdık. 7-9 Temmuz’da BAE’deki potansiyel alıcılarla gıda ihracatçılarımızı buluşturmak için sanal ticaret heyeti düzenledik. Yaş meyve sebze, kuru meyveler, zeytin-zeytinyağı, konserve ürünler, su ürünleri, peynir su ve gazlı içecekler baharat sektörlerinden 22 firma, 50’nin üzerinde yerleşik alıcıyla dijital ortamda 200 civarında görüşme gerçekleştirdi. Ortadoğu ve Afrika’dan başlayan Güney Asya’ya uzanan bir hinterlantta firmalarımızı yeni alıcılarla buluşturmaya devam edeceğiz. Pandemi ülkelere üretim sürecinde kendi kendine yeten, Ar-Ge çalışmalarına, inovasyona önem veren, katma değer yaratan ülkeler haline gelinmesi gerektiğinin sinyallerini verdi. Dünya trendlerini takip edip, trend belirleyen konumda olmamız için oyunun her yerinde olmamız şart.” dedi.
Gıda ürünleri sanal ticaret heyeti organizasyonuna katılan firmalar şu şekilde;
AFYON YUMURTA İTHALAT İHRACAT VE TİCARET A.Ş.
AK-İMPEKS TAR. VE SAN. ÜRÜN. İHR. İTH. ÜR. PAZ. VE TAAH. LTD. ŞTİ.
ANATOLIA TARIM A.Ş.
BENEFIT FRUITS GIDA İNŞ. İTH. İHR. SAN. VE TİC. A.Ş.
CHEF SEASONS GIDA SAN VE TİC LTD ŞTİ.
DNZ-DENİZ DIŞ TİC LTD ŞTİ.
EŞME KONSERVECİLİK GIDA VE TAR ÜR. SAN. VE TİC.LTD.ŞTİ.
IŞIK TARİM URUNLERİ SANAYİ VE TİCARET A.S.
K.F.C. GIDA TEKSTIL SANAYI ITHALAT IHRACAT YATIRIM A.Ş.
KAHRAMAN YAĞ VE GIDA SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
KAHVECİOĞULLARI BİLİŞİM HİZMETLERİ TURİZM GIDA SAN. TİC. LTD. ŞTİ
KILIÇ DENİZ ÜRÜNLERİ İHRACAT İTHALAT VE TİCARET A.Ş.
KOCAMAN BALIKÇILIK İHR. VE İTH. TİC. A.Ş.
KÖYMEN SÜT GIDA TARIM HAYVANCILIK SAN.TİC.LTD.ŞTİ.
MATEKS TARIM ÜRÜNLERİ GIDA ENERJİ SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
MİLSORA GIDA TARIM SANAYİ VE TİCARET LTD. ŞTİ.
PINAR SU VE İÇECEK SAN. VE TİC. A.Ş.
SANFORD GIDA TARIM İNŞAAT TURİZMSAN. VE TİC. A.Ş.
S.S. TARİŞ ÜZÜM TARIM SATIŞ KOOPERATİFLERİ BİRLİĞİ
UÇAK KARDEŞLER GIDA SERACILIK ULUSLARARASI NAK. PLASTİK SAN.VE TİC. LTD ŞTİ.
YENİÇAĞ GIDA SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ZEYKO TARIM GIDA SAN.İTH.İHR.PAZ.LTD.ŞTİ.
Tasarım mayolar bu yaza damgasını vuruyor
Türkiye’den ve dünyadan en başarılı moda tasarımcılarının en seçkin mayo ve bikini tasarımları, Morhipo.com’da modaseverleri bekliyor.
Tatil sezonu, sosyal mesafe kurallarıyla birlikte başladı. Plajlar yavaş yavaş hareketlenirken, bu yılın mayo ve bikini trendlerine özel tasarımlar damgasını vuruyor.
Sadeliğin asaletini plaj tarzına yansıtmak isteyenler için Sand an Blue’nun düz renk, pencere detaylı mayo ve bikinileri oldukça ideal. Plaj elbisesi ve plaj pantolonu tasarımlarında da aynı elegan çizgiyi devam ettiren Sand and Blue, bu yazın favorileri arasında.
Plajda cesur tasarımlar tercih edenler için Morhipo.com’un önerisi Anais & Margaux. Her zaman feminen tasarımlarıyla öne çıkan Anais & Margaux, plaj tasarımlarında da bu çizgisini koruyor. Animal print mayolar bu seneki koleksiyonun öne çıkan parçalarından. Aynı zamanda tek omuzlu tasarımlar ve derin V yakalar da dikkat çekiyor.
Nur Karaata ise davet şıklığını plajlara taşıyan tasarımlarıyla beğeni topluyor. Büyük çiçek desenleri, tek omuzlu kalıplar, volan ve büzgü detayları ile adeta bir abiye şıklığında olan mayo ve bikiniler bu yaz plajlara damgasını vuracak.
Covid-19 Güvenli Üretim Belgesi ile Türk sanayinin standartları gelişiyor
Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede: “Güven” kavramını her türlü ekonomik faaliyetin merkezine yerleştirmenin peşindeyiz
TSE Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Adem Şahin: Dünya Sağlık Örgütünün ve Bilim Kurulunun kararlarını, sanayi tesislerimizde kurumsallaşmış uygulamaları ve sendikaların taleplerini dikkate alarak güvenli üretim standartlarını oluşturduk
Elginkan Topluluğu İcra Meclisi Başkanı Gaye Akçen: Pandemi süreci tüm topluma ve sektörlere “insan ve sürdürülebilir çevre” esasını hatırlattı
SEREL, Manisa’da bulunan Seramik Fabrikası ile “TSE Covid-19 Güvenli Üretim Belgesi” almaya hak kazandı. Türk Standartları Enstitüsü (TSE) tarafından verilen, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı iştiraklerince yapılan denetlemeler sonucu belgeyi almaya layık görülen SEREL, Ege Bölgesi ve kendi sektörü içerisinde bu belgeye sahip ilk kuruluş oldu. Belge, Sanayi, Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede ve TSE Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Adem Şahin tarafından Elginkan Topluluğu’nun İcra Meclisi Başkanı Gaye Akçen’e takdim edildi. Takdim töreninde Sanayi, Teknoloji Bakanlığı İl Müdürlüğü Temsilcileri, TSE Ege Bölgesi Yöneticileri ile Elginkan Topluluğu Yönetim Kurulu Üyeleri de hazır bulundu.
2015 yılında gümüş iyon kullanarak tüm vitrifiye ürünlerini kir tutmayan teknolojilerle buluşturan SEREL, Manisa’da bulunan SEREL Seramik Fabrikası ile kendi sektöründe ve Ege Bölgesinde bir ilk olarak “TSE Covid-19 Güvenli Üretim Belgesi” almaya hak kazandı. Belge, Elginkan Topluluğu’nun İcra Meclisi Başkanı Gaye Akçen’e Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede ve TSE Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Adem Şahin tarafından takdim edildi. Takdim törenine Sanayi, Teknoloji Bakanlığı İl Müdürlüğü Temsilcileri, TSE Ege Bölgesi Yöneticileri ile Elginkan Topluluğu Yönetim Kurulu Üyeleri de katılım gösterdi.
Tıramp değil Çramp!
İngilizce dil gelişimine yönelik geliştirilen mobil uygulama Donut Language Game, 1 yıl boyunca 3 bin öğrencinin dil öğrenme stillerini ve ihtiyaçlarını inceledi. Öğrencilerin tipik olarak yaptıkları gramer hataları ve en çok yanlış telaffuz ettikleri kelimeler saptandı. Araştırmadan çıkan en çarpıcı sonuç, Donald Trump ve Elon Musk isimlerinin en sık yanlış telaffuz edilenler arasında yer alması oldu. En doğru bilinen yanlış ise; “how are you” sorusuna “thanks” cevabının verilmesi.
Türklerin dil öğrenme becerisine göre özel hazırlanmış bir mobil uygulama olan Donut, sahip olduğu yapay zekanın geliştirilmesi adına 1 yıl süreyle binlerce öğrencinin üzerinde test edildi. Uygulamanın Ar-Ge aşamasında yapılan araştırmada İngilizce öğrenmek isteyen 3 bin kişiyle yapılan detaylı çalışma Türklerin dil öğrenme becerisine ilişkin önemli ipuçları veriyor. ODTÜ’nün kurumsal partner olarak destek verdiği projede, Türklerin İngilizce öğrenme esnasında sıklıkla yaptıkları hatalar, en zorlandıkları alanlar, telaffuz ve gramerde güçlük yaşadıkları belli başlı konular ve nedenleri irdelendi.
“İngilizler de çok fazla hata yapıyor”
Donut Language Game kurucularından, ODTÜ Yabancı Diller Meslek Yüksekokulu Modern Diller Bölümü Öğretim Görevlisi Jason Steinberg; Türkler’in İngilizce öğrenmede yaşadıkları en büyük sorunun Türkçe düşünüp, İngilizce’ye çevirmeye çalışmak olduğunu belirterek; “Türkçe düşünülerek yapılan gramer hataları oldukça fazla karşılaşılan bir durum. İngilizce dil yapısı Türkçe dil yapısına göre çok farklı. Bu farklılık hata yapmayı kolaylaştırıyor. İngilizce öğrenen çoğu kişi, kullandığı dili mükemmel hale getirmeyi saplantı haline getirir. Ancak unutulmamalı ki, ana dili İngilizce olan kişiler de zaman zaman bu hataları yapabiliyor. Bu durum, yeni bir dil öğrenmek isteyenleri rahatlatıyor. Önemli olan çok fazla tekrar yapmak” diyor.
Yanlış telaffuz ettiklerimiz arasında Elon Musk ve Donald Trump da var!
İngilizce’de yanlış telaffuz ettiğimiz birçok kelime var. Bunun en büyük sebebi, birden fazla sessiz harfin yan yana gelişi. Yapılan araştırmaya göre en çok yanlış telaffuz edilen kelimeler; equipment, congratulations, law, blue, focus, Elon Musk ve Trump oldu. Türkler Elon Musk’ı ‘’Allen Musk’’ olarak telaffuz ediyor. Doğrusu “iylan mask”. Trump’ı ise ‘’Tıramp’’ olarak telaffuz ediyoruz ancak doğrusu “Çramp”.
Doğru olduğunu bildiğimiz aslında yanlış öğrendiğimiz ilginç bir hata da “how are you” sorusuna “thanks” cevabı verilmesi. Doğrusu ise; “pretty good” veya “alright” cevaplarından birinin kullanılması.
Kitap gibi konuşamayız…
“Kelimeleri tek tek ezberlediğimiz için yanlış yerlerde kullanıyoruz. Oysaki kelimeleri öbekler halinde öğrenmek gerekiyor. Başka bir konu “article” yani tanım edatı. (Tanım edatı veya artikel; bir isimle beraber kullanılan kelime olup o isme nasıl değinildiğini belirtir. O kelimenin belirli veya belirsiz, bilinir veya bilinmez olduğuna dair bilgi verir.) Türkçe’de article olmadığı için İngilizce’de kullanırken sıklıkla hata yapıyoruz. Zaman çekimlerini atlıyoruz. Okullarda çoğunlukla okuyarak, yazarak ve kelime ezberleyerek öğrendiğimiz için konuşma esnasında ciddi zorluk yaşıyoruz. Kitap diliyle konuşmaya çalışıyoruz. Oysa bu uğraş boşuna.”
Yanlışlarınızı öğrenerek başlayın…
Jason Steinberg yıllardır elde ettiği tecrübeyle İngilizce öğrenmek adına yapılabilecek en doğru şeyin sık tekrar olduğunun altını çiziyor ve ekliyor: “Ana dili dışında bir dili öğrenmek herkes için, her millet için zordur. Derin bir nefes alın ve kendinize başarısızlığın da öğrenme sürecinin bir parçası olduğunu hatırlatın. Herkes dil öğrenirken hata yapar. En mükemmeli olmaya çalışmayın. Hata yapmamaya çalışarak, İngilizce öğrenmeyi kendinize eziyet haline getirmeyin. Aksine keyifli hale dönüştürün, oyunla öğrenmeye çalışın. İngilizce öğrenme sürecinizde yaşadığınız her başarısızlığı bir öğrenme fırsatına çevirin, yaptığınız her hatayla birlikte daha da güçlendiğinizi hissedin, çünkü öğreniyorsunuz.”
TÜGİAD, DR. NAİM BABÜROĞLU İLE ‘’LİBYA’DA NELER OLUYOR’’U MASAYA YATIRDI
TÜGİAD’ın Webinar üzerinden organize ettiği ‘’Ateş Çemberinde Türk Dış Politikası’’ konulu panel, 7 Temmuz Salı günü saat 17.00’da gerçekleşti. Panelin moderatörlüğünü gazeteci-yazar Metehan Demir üstlenirken dış politika uzmanı Dr. Naim Babüroğlu, Türkiye’nin Libya politikasını masaya yatırdı. Naimoğlu, Avrupa, Rusya ve ABD’nin Libya tutumu, ülkelerin birbirlerine olan yaklaşımları hakkında detaylı bilgiler verdi ve yorumlarını aktardı.
Libya’nın batısında bulunan Vatiyye Hava Üssü, 5 Temmuz 2020 gecesi savaş uçakları tarafından doğrudan hedef alınarak bombalandı. Bu saldırı dünya gündeminde de büyük etki yarattı. Türkiye’nin desteklediği Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin (UMH) kontrolünde bulunan bu hava üssünün bombalanması, TÜGİAD’ın organize ettiği panelde ele alındı. TÜGİAD Başkanı Anıl Alirıza Şohoğlu’nun da katıldığı yayının moderatörlüğünü gazeteci Metehan Demir üslendi. ‘’Ateş Çemberi’nde Türk Dış Politikası’’ konulu panel, akademisyen Dr. Naim Babüroğlu katılımıyla webinar üzerinden gerçekleşti.
Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH )Savunma Bakan Yardımcısı Salih Nemruş’un saldırıyı Hafter’e destek veren ülkeler tarafından yapıldığını açıklaması da bu oturumun önemli konusuydu. Vatiyye Hava Üssü, 18 Mayıs 2020’de UMH tarafından ele geçirilmeden önce Hafter güçlerinin kontrolündeydi.
Canlı yayında konuşan akademisyen Dr. Naim Babüroğlu, Libya’nın batı bölgelerini kontrol altında tutan stratejik önemdeki hava üssünün özelliğini şöyle açıkladı: ‘’Buradan kalkan savaş uçaklarının, yakıt ikmali yapmadan Tunus ve Cezayir’de operasyon yapabilme yeteneği söz konusu.’’
VATİYYE ÜSSÜ’NÜN VURULMA ZAMANLAMASI
Saldırının gerçekleştiği zamanlama da dikkat çeken noktalar arasındaydı. Türkiye’nin, Vatiyye hava üssünden sonra, bir de deniz üssünde konuşlanacağı haberlerinin dünya medyasında yer almasından hemen sonra saldırı gerçekleşti.
KİM VURDU?
Babüroğlu bu saldırının, Rusya’nın, Hafter’e gönderdiği uçaklar tarafından yapıldığını ileri sürdü. Hafter’in de saldırıdan kısa bir süre sonra sorumluluğu üstlendiğini söyleyen Babüroğlu, Hafter’in açıklamasında “TSK personelinin hedef alındığı” vurgusu yapmasına da dikkat çekti.
AMAÇ NE ?
Babüroğlu’na göre, bu saldırıyla Türkiye, Libya’da sıcak bir savaş ortamına çekilmek isteniyor. Türkiye’yi Libya ve Suriye’de Rusya’yla savaştırmak; ABD’nin ve Hafter’i destekleyen ülkelerin ortak hedefi. Babüroğlu çeşitli ülkelerin Libya’daki pozistonlarını şöyle açıkladı: ABD, Libya’da hem Hafter ve hem de UMH ile görüşüyor, yabancı güçlerin Libya’dan çıkması yönünde açıklamalar yapıyor. Rusya ve Fransa. doğrudan Hafter’i destekliyor. Çin, Rusya’yı yani dolaylı olarak Hafter’i destekliyor. İngiltere ise ateşkes istiyor.
Putin’in Rusya’sı, adeta Suriye’deki konumunu Libya’ya klonluyor. Suriye’de Türkiye’yle işbirliği yaparak ve S-400 hava savunma sistemlerini satarak, Türkiye-NATO arasındaki ilişkiyi çatlatmıştı. Şimdi, Libya’da Fransa’yı yanına çekerek, Fransa-NATO arasındaki ilişkiyi çatlatmayı başarmış durumda.
Saldırının Rusya, Fransa, Mısır, BAE ve Suudi Arabistan’la koordine edildiği düşüncesi oturumdaki hakim görüştü.
Oturumda uluslararası ilişkilerde dostluk ya da düşmanlığın değil, ulusal çıkarların belirleyici olduğu bir kez daha dile getirildi.
VATİYYE HAVA ÜSSÜ
ABD tarafından 1942 yılında yapılmış olan Vatiyye Hava Üssü 7-10 bin personel kapasitesine sahip. Açıldığı dönemde, Ukbe bin Nafi olarak isimlendirilen havalimanı, Libya’daki Mitiga Havalimanı’ndan sonraki en önemli hava üssü. Aynı zamanda Libya’da sivil uçuşların yapılmadığı tek üs.
Vatiyye, Libya ile Kuzey Afrika ve Akdeniz’de Türkiye’nin askeri etkinliği açısından stratejik önem taşımakta.
Cerrahi tulum ve maske ihracatında hibe şartı kaldırılsın çağrısı
Pandemi döneminde ihracatta rekorlar kıran cerrahi önlük ve maskede Devlet Malzeme Ofisi’ne hibe şartı ihracatı zorlar konuma geldi. Devlet Malzeme Ofisi’ne hibelerin kaldırılması talebinde bulunan Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskanizi, “İyi bir performans yakalayan cerrahi maske ve tulum ihracatını entübe etmeyin” çağrısında bulundu.
Cerrahi maske ihracatında bir maske ihraç edildiğinde DMO’ya bir maske, cerrahi tulum ihracatında ise her üç tulum karşılığı bir tulum hibe etme şartı bulunuyor. İhracatçılar, bu hibelerin kaldırılmasını istiyor.
Hibelerin cerrahi ürün ihracatına büyük maliyet yüklediğine değinen Eskinazi, “Pandemi döneminde işleri ciddi anlamda sekteye uğrayan ihracatçı firmalarımız cerrahi maske ve tulum ihracatı ile soluk aldı. Hibe şartı nedeniyle ihracatçılarımızın maliyetlerinde yüzde 100’e varan artışlar meydana geldi, ihracatçılarımız fiyat tutturamaz konuma geldi. Pahalı kaldığımız için ihraç pazarlarımızı kaybetmeye başladık. Avrupalılar kendi yatırımlarını yapıyorlar, Avrupalıları tekrar sanayici yaptık. Bizden kumaş alıp kendileri maske ve tulum üretmeye başladı. Hükümetimiz bağış ile ilgili kısımlara bir düzenleme getirirse, Türkiye’ye döviz kazandıran bu sektör daha da iyi konuma gelebilir. Türkiye’nin cerrahi maske, tulum ve cerrahi malzeme ihracatı üç katına çıkabilir. Aksi takdirde şu anda ihracatta fırsatlar sunan bu kalemlerde fırsatı kaçıracağız” diye uyarı yaptı.
Sertbaş: “Maske artık hayatımızın bir parçası”
Cerrahi ve tıbbi malzemelerin pandemi süreciyle birlikte hayatımıza girdiğini, artık her daim de olacağını dile getiren Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş, alınacak önlemlerin ihracatta sürdürülebilirliğin önüne geçmemesi gerektiğinin altını çizdi.
Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin Haziran ayında yaptığı 104 milyon dolarlık ihracatla Ege İhracatçı Birlikleri bünyesinde tekrar zirveye çıktığı bilgisini veren Sertbaş, “Konvansiyonel konfeksiyon ürünleri ihracatımız Haziran ayında 2019 yılı Haziran ayını yakaladı. Cerrahi maske, tulum ve diğer malzeme ihracatımızda Geçen yılın Haziran ayına göre yüzde 295’lik artışla 8.5 milyon dolar olan cerrahi önlük, maske ve cerrahi malzeme ihracatı 33,7 milyon dolara yükseldi. Temmuz ayından itibaren normal konvansiyonel ürünlerin artışı, üzerine bir de tıbbi malzemelerin artmasıyla hazır giyim ihracatının çok daha yüksek yerlere çıkacağını ümit ediyorum. Bu malzemelerin ihracatında çok geç kaldık. Çok zorlandık, çok da pahalı satmaya çalıştık. Hibeler kaldırıldığı takdirde cerrahi maske ve tulum ihracatında sürdürülebilirliği sağlamış olacağımız gibi, kendimize rakipte doğurmamış oluruz” şeklinde konuştu.
MODOKO BAŞKANI KORAY ÇALIŞKAN:“MOBİLYA SEKTÖRÜ YIL SONUNDA 50 MİLYAR TL’LİK İÇ PAZAR HACMİNE ULAŞACAK”
Mobilya alımını erteleyenler, yeni evlenecek çiftler, konut alanlar, destek paketine ek yüzde 50 indirim avantajıyla mobilya alışverişine yöneldiler. İç pazarın nabzını tutan MODOKO, haziran ayında tarihi ziyaretçi rekorunu yakaladı. Nisan ayında neredeyse yüzde 80 küçülen mobilya sektörü için destek paketi ve indirimler can suyu oldu. MODOKO’ya ziyaretçi sayısında geçen yılın aynı ayına göre yaklaşık 2,5 kat artış yaşandı.
Haziran ayında ihracatta geçtiğimiz yılın aynı ayına göre yüzde 32,3 artış gerçekleştiren mobilya sektöründe iç pazarda da toparlanmanın sinyalleri gelmeye başladı. İç pazarın nabzını tutan, evleneceklerin, evini değiştireceklerin uğrak noktası olan MODOKO’dan da gelen rakamlar, düğün salonlarının açılması ve konut satışlarının artmasıyla mobilya sektörünün hareketlendiğini gösteriyor. “1 Haziran itibariyle devletimizin hayata geçirdiği, ihtiyaçlarınıza göre şekillendirebileceğiniz 4 yeni kredi paketiyle, çok daha rahat mobilya alışverişi için sizleri MODOKO’ya bekliyoruz!’ diyerek yeni bir kampanya başlattık. Tüketiciler için 6 ay ödemesiz, 60 aya kadar vade seçeneklerine karşılık yüzde 50’ye varan indirim fırsatları sunduk. Ay boyunca yaptığımız kampanya ses getirdi ve MODOKO’yu 23 bin 854 kişi ziyaret etti. Başka bir ifadeyle geçen yılın haziran ayın ziyaretçi sayımızda yaklaşık 2,5 kat bir artış yaşandı.” diyen MODOKO Başkanı Koray Çalışkan, yılın ilk 6 ayında ise 66 bin 457 kişinin MODOKO’yu ziyaret ettiğini belirterek tarihi bir rekora imza attıklarını sözlerine ekledi.
Kampanya temmuz ayında da devam ediyor
Yüzde 50’ye varan indirim kampanyasının temmuz ayında da devam edeceğini belirten Çalışkan, “Mobilya sektörü olarak geçtiğimiz yılın son ayı KDV’nin yüzde 8’e düşürülmesiyle birlikte 2020 yılına iyi bir başlangıç yapmıştık. Beklenmeyen covid-19 salgınıyla birlikte ülkemizde ilk vakanın mart ayında görülmesiyle birlikte nisan ve mayıs aylarında ziyaretçi sayımızda ve mobilya sektörünün genelinde geçtiğimiz aylara göre yüzde 80 düşüş yaşanmıştı. Birçok üretici bu süreci stok çalışarak geçirirken, biz de Türkiye’nin en büyük online mobilya alışveriş sürecini kurarak, tüketicilerin mobilya ihtiyaçlarını online üzerinden karşılamalarını sağladık. Akabinde 15 Haziran’da nikah salonlarının, 1 Temmuz’da da düğün salonlarının açılmasıyla sektörümüz de hareketlenmeye başladı. Düğün alışverişlerinde hazırlık süreci 6 ay öncesinden başladığı için ötelenen mobilya alımları gerçekleşti. Yine konuttaki tarihi faiz indirimiyle birlikte konut satışlarının artması ve mobilya alışverişleri için hazırlanan destek paketinin satışlarımıza yansıdı. Bu seneyi mobilya sektörü olarak 50 milyar TL’lik satış hacmiyle kapatmayı hedefliyoruz” dedi. Açık havada alışveriş keyfi sunan MODOKO, 150 bin metrekarelik bir alan üzerine kurulu ve içerisinde 350 mağaza bulunuyor. Doğrudan 5 bin dolaylı olarak da 35 bin kişiye istihdam sağlayan MODOKO’da mağazalara gelmek isteyen vatandaşlar için de site içerisindeki 12-13 otobüs durağı arasında tur yapan ücretsiz 10 kişilik elektrikli ring araçları ve bisikletler bulunuyor.
Mobilexpress’in yeni yolculuğuna
2 milyon dolar yatırım
2019 yılının sonunda Türkiye’nin ilk ödeme servis sağlayıcısının kurucusu Y. Emre Güzer’i bünyesine katan Mobilexpress, yeni yolculuğu için Collective Spark liderliğinde 2 milyon dolar yatırım aldığını açıkladı.
2011 yılından bu yana finansal teknolojiler alanında faaliyet gösteren ve aylık 10 milyona yakın işlem adedi ve platformunda kayıtlı 15 milyon kart ile Türkiye’nin en büyük online ödeme platformları arasında yer alan Mobilexpress, Collective Spark liderliğinde 2 milyon dolar yatırım aldı. Yatırıma şirket ortakları Ali Kolaghassi, Tunç Mehmet Berkman ve Deniz Doany’nin yanı sıra geçmişte Careem’in Büyüme Stratejilerinden Sorumlu Başkan Yardımcılığı görevini yapan Emre Tok da dahil oldu.
Ödemeler dünyasının 2011 yılında bankacılık dışı ilk finansal kuruluşların ayağa kalkmasından bugüne dek çok yol aldığını belirten Mobilexpress CEO’su Y. Emre Güzer, konuyla ilgili açıklamasında şunları söyledi:
“Özellikle T.C. Merkez Bankası’nın yeni anlayışı ve peş peşe gerçekleştirdiği yeni düzenlemelerle birlikte, işletmelerin uzun yıllar içinde ve türlü zorluklarla geldikleri noktalara yeni nesil Fintech’lerin 2-3 yıl içinde ve daha sürdürülebilir büyümeyle ulaşacağını öngörüyoruz. Açık Bankacılık, PSD2, yeni nesil ödeme sistemleri ve 360 derece sunulacak çözümler gerek bankacılık sistemlerine ulaşamamış işletme ve kullanıcılara gerekse işlerini iyileştirmek isteyen işletmelere fayda sağlayacak. Üstelik bankalar da bu noktalara birlikte gitmek anlamında yıllar içinde daha işbirlikçi davranmaya başladı. Biz de bu yatırım ile birlikte Mobilexpress ismini ve servislerini yeni ayağa kaldıracağımız markamızın kodunda yaşatmaya devam edeceğiz. Bu yolculukta en başından itibaren yanımızda olan ortaklarım, ekibim ve böyle bir dönemde bir an olsun geri adım atmayan, bize inanan Collective Spark ekibine teşekkür ederim.”
İşlem adedini 10 katına çıkarabilecek altyapı hazır
Mobilexpress CTO’su Murat Tural, Mobilexpress olarak halihazırda aylık 10 milyon olarak gerçekleşen işlem adedini tam 10 katına çıkarabilecekleri teknolojik altyapının ve servislerin hazır olduğunu vurgulayarak “Daha önce sınırlı sayıda işletme için kullandığımız servislerimizi Türkiye’nin her yerinden işletmelerin ulaşabileceği bir hale getirdik. Arkamıza aldığımız bu rüzgarla birlikte yurtiçi ve yurtdışı işbirlikleriyle de tüm ödemelere dokunabilmeyi hedefliyoruz” diye konuştu.
Mobilexpress CPO’su Erhan Ula da şöyle konuştu: “Ödeme sistemleri teknolojilerinde Avrupa ve Amerika’nın çok önünde olmamıza rağmen işletmeleri daha fazla kullanıcıya, daha uygun şartlarla ulaştırabilecek yeterli ödeme argumanımız yok. Kredi kartı ve debit kart cenneti diyebileceğimiz bir ülke olmamız, bu alternatif kabiliyetlerimizin yeteri kadar gelişememesine sebep oldu. Yeni dönemde Mobilexpress olarak hem mevcut ödeme yöntemlerini hem de yeni geliştireceğimiz yöntemleri birbirleri arasında konuşturacak, bu vesileyle işletmelerimizin ve temas ettiğimiz kullanıcıların verimliliğini artıracağız.”
Collective Spark Fonu kurucu ortaklarından Görkem Oktay ise konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede “Türkiye’deki fintech ekosistemi, bankacılık sektörünün güçlü yapısına paralel olarak önemli alanlarda teknolojik çözümler üreten girişimler ile gelişimini sürdürüyor. Bu noktada Mobilexpress, kuruluşundan bu yana güçlü alt yapısıyla, ekibiyle ve teknolojik servis sağlayıcı olarak birçok önemli e-ticaret oyuncusuna sunduğu alternatif çözümlerle fintech alanında başarılı bir oyuncu olarak konumlanmış durumda. Collective Spark olarak, ülkemizde gösterdiği başarıyı yurt dışına açılarak sürdürme potansiyeli barındıran Mobilexpress ekibini bu yatırım turunda desteklemekten ve mevcut fonumuzun odaklandığı alanlardan olan fintech’te bir yatırımı daha tamamlamaktan mutluluk duyuyoruz” dedi.
Mobilexpress online ödeme geçidi, akıllı işlem yönlendirme, kart saklama, sahtecilik önleme gibi yapay zeka destekli birçok servisini ihtiyaç duyabilecek tüm banka ve ödeme kuruluşlarına entegre çalışan platformuyla işletme ve kullanıcılarına sunuyor. Mobilexpress halihazırda Türkiye’nin önde gelen e-Ticaret, Perakende, Sigorta ve Telekom şirketlerine özel servisler geliştiriyor.
Türk modası dijitalden pazarlanacak
Türkiye’ye 2019 yılında 27 milyar doların üzerinde döviz kazandıran Türk moda endüstrisi, pandemi döneminde dijital fuarlarla ihracattaki kan kaybının önüne geçmeyi amaçlıyor.
Türkiye’nin ilk dijital fuarını 1-4 Haziran 2020 tarihlerinde Shoedex2020 Ayakkabı, Çanta ve Deri Aksesuarları Fuarıyla gerçekleştiren Türk Moda Endüstrisi, 15 Temmuz – 14 Ağustos 2020 tarihlerinde Global Apparel Sourcing Expo 2020 Fuarı’nda ihracatını arttırmak için efor sarf edecek.
Uluslararası Hazır Giyim Federasyonu (IAF), Sourcing Journal yayımları ve Türkiye’de 1200’e yakın üyesi bulunan Foursource B2B dijital platformunun işbirliği ile gerçekleştirilecek Global Apparel Sourcing Expo 2020 Fuarı’na, Ege Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği üyelerinin katılımını organize etmek için çalışma başlattı.
Fuara 120’den fazla ülkeden 15 bin satın almacının katılım sağlayacağı bilgisini veren Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş, pandemi sonrasında, fiziki fuarları uzun bir süre daha gerçekleştirmenin mümkün gözükmediğini, bu süreçte ihraç ürünlerini pazarlamada dijital fuarların olmazsa olmaz konumuna geldiğine dikkati çekti.
Pandemi dönemine Türk ihracatçılarının hızla uyum gösterdiğini dile getiren Sertbaş, “Global Apparel Sourcing Expo 2020 Fuarı’nı düzenleyen kurumların işbirliğinin oluşturduğu sinerji bu sürece dahil olma konusunda cesaretlendirdi. Bu işbirliği geniş bir netwörk, veri bankası sağlıyor. Covid-19 sürecinde ilk aylarda konfeksiyon ürünlerine karşı bir talep düşüklüğü yaşandı. Zincir mağazalar kapandı. Haziran ayıyla birlikte dünya genelinde normalleşme adımlarının atılmasıyla birlikte mağazalar tekrar kapılarını açtı, alıcıların taleplerinde artışlar yaşanmaya başladı. İhracatçılarımızla, tedarikçilerimizi Global Apparel Sourcing Expo 2020 Fuarı’nda dijital ortamda buluşturacağız” dedi.
Hazırgiyim ihracatında yüzler gülmeye başladı
Türkiye’nin Haziran ayındaki Hazırgiyim ihracatının yüzde 25’lik artışla 1 milyar 353 milyon dolara, Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin Haziran ayındaki ihracatının ise yüzde 29’luk artışla 104,2 milyon dolara çıktığı bilgisini veren EHKİB Başkanı Sertbaş sözlerini şöyle sürdürdü: “Dünya genelinde Mart-Nisan-Mayıs aylarında ötelenen talep, Haziran ayında realize oldu. Hazırgiyim sektöründe yüzler gülmeye başladı. Bu toparlanmanın Temmuz ayında da devamını bekliyoruz. Global Apparel Sourcing Expo 2020 Fuarı ihracatçı firmalarımıza yeni ihracat bağlantıları için fırsatlar sunacak.”
Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği, Global Apparel Sourcing Expo 2020 Fuarı’na katılacak ilk 25 üyesi için katılım ücretine destek kararı aldı.
Türk Kuru üzüm sektörünün duayen isimlerinden Erdinç Kapkaç vefat etti
Türkiye’de kuru üzüm ihracatı alanında en donanımlı isimlerden biri olan Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği’nin Geçmiş Dönem Yönetim Kurulu Başkanı Erdinç Kapkaç (84) vefat etti.
1959 yılında Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği’nde raportör yardımcısı olarak iş hayatına atılan 1986 – 2015 yılları arasında Pagmat Pamuk Tekstil Gıda San. Tic. A.Ş. Genel Müdürlüğü görevinde bulunan Erdinç Kapkaç, Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği’nde 2001-2003 dönemindeki Yönetim Kurulu Başkanlığı dahil olmak üzere 1993-2010 yılları arasında görev aldı. Kapkaç, 1999-2001 yılları arasında Türkiye İhracatçılar Meclisi Yönetim Kurulu üyeliği görevinde de bulundu.
Erdinç Kapkaç’ın Türk kuru meyve sektörüne büyük hizmetleri olduğunu belirten Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Birol Celep, “Erdinç Kapkaç, kuru meyve sektörüne verdiği hizmetlerin yanında pozitif yönü, şiir sevgisi ve hayat enerjisiyle hepimize örnek olmuş bir büyüğümüzdü. Kuru meyve sektörüne bir ömür hizmet veren Erdinç Kapkaç’a 2018 yılında vefa gecesi düzenlemiştik. Allah rahmet eylesin, nur içinde yatsın” diye konuştu.
Erdinç Kapkaç’ın cenazesi, 9 Temmuz 2020 Perşembe günü öğle namazını müteakip Alsancak Hocazade Camii’nde kılınacak cenaze namazı sonrasında Karşıyaka Doğançay Mezarlığı’na defnedilecektir.
TÜGİAD BAŞKANI ANIL ALİRIZA ŞOHOĞLU: HAZİRAN AYI ENFLASYON RAKAMLARI BEKLENTİLERİMİZİN İKİ KAT ÜZERİNDE
Haziran ayı enflasyon rakamlarının beklentilerinin neredeyse iki katı üzerinde %1.13 arttığını belirten TÜGİAD Başkanı ŞOHOĞLU, gıda fiyatlarının enflasyona olumlu destek verdiği bu aylarda Manşet Enflasyonun 12,62 ile yılın en yüksek seviyesine çıkmasının şaşırtıcı olduğunu vurguladı.
İktisadın temel kuralının faiz düştükçe enflasyonun yükselmesi olduğunu belirten Şohoğlu, Merkez Bankası’nın büyümeyi desteklerken, fiyat istikrarı kontrolünü de elden bırakmaması gerektiğini ve önümüzdeki süreçte fiyat istikrarı sağlanmasına daha fazla odaklanması gerektiğini sözlerine ekledi.
Sözlerini; uzun süredir tekrarladığımız üzere, uzun soluklu yapısal reformlarla desteklenmeyen adımlar geçici çözümler sunmaktadır şeklinde sürdüren Başkan Şohoğlu, uzun soluklu yapısal reform beklentilerinin sürdüğünü belirtti.
Orta Asya ülkeleri Türk ürünlerini bekliyor
Kırgızistan ve Tacikistan ile olumlu diplomatik ilişkiler, “Türk markası kalitelidir” algısı, gümrüksüz pazar imkanı ve düşük vergi oranları gibi alternatifler Orta Asya pazarında bir adım önde olan Türk ihracatçısı için büyük umut vadediyor.
Pandemi sonrası Türkiye-Kırgızistan destinasyonunda planlanan tren yolu projesi, Orta Asya’da ticaret/lojistik merkezleri oluşturulması, Türkiye ile Ortak Sanayi Bölgesi kurulması gibi karşılıklı yatırımların kolaylaştırılması, ticaretin artması ve ihracatın sürdürülebilirliği için çeşitli adımların atılması da bekleniyor.
Ege İhracatçı Birlikleri’nin düzenlediği “Koronavirüs’ün hedef pazarlarımızdaki seyri” webinar serisinin dokuzuncu ayağında Bişkek Ticaret Başmüşaviri Behzat Erten, Duşanbe Ticaret Müşaviri Muhammed Emrah Soğancı, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu Kırgızistan İş Konseyi Başkanı Aydın Mıstaçoğlu, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu Tacikistan İş Konseyi Başkanı Cihangir Fikri Saatçioğlu, pandemi sonrası Kırgızistan ve Tacikistan’ın dış ticaretindeki gelişmelerle ilgili sunum yaptı, ihracatçıların sorularını yanıtladı.
Yeni dünya düzeninde tedarik zincirlerinin kısalacağını söyleyen Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Türkiye’nin kendi hinterlandındaki ve ortak kültürel değerlere sahip olduğu ülkelerle ilişkilerini kuvvetlendirip, bölgesel dış ticaretindeki mevcut potansiyeli bir üst seviyeye çıkarması gerektiği görüşünde.
“Bölgesel ticaret, özellikle gelişmiş ülkelerin ticaret hacimlerinde önemli bir yere sahip. Rekabetin bu kadar büyük olduğu uluslararası arenada dünya ticaretinden daha fazla pay alabilmek ve tedarik zincirinde sağlam bir şekilde yer edinebilmek ancak bölgesel bazda ticari bütünleşmeyi sağlayarak mümkün. Geçen sene Türk Cumhuriyetlerine ihracatımız yüzde 16 artarak toplamda 4,7 milyar dolara ulaştı. Ancak bu potansiyeli yansıtmıyor. Ticaretimizi rahatlıkla 10 milyar dolara çıkarabiliriz. Kırgızistan ve Tacikistan Orta Asya ülkeleri arasında en düşük vergi oranlarına sahip, yatırımcı çekmek için uğraşan ülkeler. Orta Asya pazarında aşmamız gereken sorunların ilk sıralarında enerji, iş gücü ve lojistik maliyetler var. Sorunun çözümü ise enerji ve iş gücü maliyetlerinin düşük olduğu pazarlarda üretimin teşvik edilmesinden geçiyor.”
Eskinazi, Kırgızistan ve Tacikistan’da kurulacak Türk Sanayi Bölgeleri ve tren yolu projesinin hem üretim maliyetlerini hem de lojistik masraflarını düşüreceğini söylüyor.
“Özellikle tren yolu projesinin Türkiye’nin Çin’e ihracatını bile artırabileceği öngörülüyor. İki ülkede de özellikle nihai tüketiciye ulaşacak ulaşım ve üretim altyapısının kurulmasına yönelik çalışmalar var. Bu kapsamda Türk firmaları içinde çok fazla sayıda yatırım olanağı ve ihracat potansiyeli söz konusu. Türk Hava Yolları’nın seferleriyle Tacikistan ve Kırgızistan sadece 3-4 saat uzaklığımızda. Aynı zamanda eğitim ve tarımda Türkiye’nin iki ülkeye öğretebileceği çok şey var. 2019’da Kırgızistan’a ihracatımız 404 milyon dolar, Tacikistan’a ise 138 milyon dolar olarak gerçekleşti. Ocak-Haziran dönemi Türkiye geneli Kırgızistan’a ihracatımızda yüzde 2,7, Tacikistan’a ise yüzde 15 düşüş yaşandı. Türkiye’den Tacikistan’a 59 milyon dolarlık, Kırgızistan’a 160 milyon dolarlık ihracat yapıldı.”
Jak Eskinazi, Türkiye’nin Tacikistan’a ve Kırgızistan’a ihracatında öne çıkan ve potansiyel olan sektörleri şöyle sıraladı:
“Demir ve demir dışı metaller, elektrik elektronik, hazır giyim ve konfeksiyon, kimyevi maddeler ve mamulleri, mobilya kağıt ve orman ürünleri, makine ve aksamları, tekstil ve hammaddeleri, mücevher, otomotiv, tekstil ve hammaddeleri ihracatımızda önemli sektörler. EİB’ten yapılan ihracatımızda ise iklimlendirme sanayii, kimyevi maddeler ve mamulleri, makine ve aksamları, ağaç mamulleri ve orman ürünleri, çelik, deri ve deri mamulleri, hububat bakliyat yağlı tohumlar ve mamulleri sektörlerimiz ön planda. Haziran itibariyle ihracatımızda ciddi bir toparlanma görüyoruz. Yaklaşık yüzde 21 artış var. 4 ay sonra ilk defa 1 milyar doları geçtik.”
Kırgızistan için pazar tavsiyeleri şu şekilde;
– İhracatı 2 milyar dolar, ithalatı 5 milyar dolar civarında. İthalata bağımlı bir ülke. 7 milyar dolarlık dış ticaret hacmine sahip. Türkiye ile Kırgızistan’ın son 10 yıldır dış ticaret hacmi 350 milyon dolar civarında. Türkiye’nin Kırgızistan’dan ithalatı ise 40-50 milyon dolar, ihracatta ise istikrarlı bir büyüme var. 2017’de 343 milyon dolarken 2019’da 442 milyon dolara ulaştı. Kırgızistan ve Türkiye arasında dış ticarette 1 milyar dolar hedefi var.
– Kırgızistan ithalat cenneti yani ticaret ülkesi. En fazla ithalatını Çin’den yapıyor. Çin’den ithalatı resmi rakamlara göre 1,5 milyar dolar. Bölge ülkeler ihracatçılar için büyük bir fırsat. Avrupa pazarında rekabet daha fazla.
– Türkiye Cumhuriyetlerine ticaret geniş marjlarla yapılabilir. Birçok sektörde öncü olma ihtimali yüksek. Lojistik anlamda sorun olmayan ülkeler. Ülke olarak değil, bölge olarak bakmak lazım. Orta Asya pazarına girmek çok kolay.
– Bu bölgelerde herhangi bir ürünün üretimine başlandığı taktirde Rusya’yı da içine aldığınız 250-300 milyonluk ciddi bir coğrafyaya Gümrük Birliği anlaşmasından dolayı sıfır vergiyle bütün bölgeye ihracat yapma şansı var. Türkiye Çin’e yakın olmasına rağmen bu coğrafyada güçlü ve rekabetçi bir pozisyonu var.
– Ticaret Bakanlığı ve İhracatçı Birlikleri’nin yönlendirmesiyle ilgili sektörlerle sanal ticaret heyetleri düzenleniyor. Hizmetler sektörü daha revaçta. Tarımın geliştirilmesi yönünde salgın sonrası “kendi kendine yeterli ülke” olması gerektiği yönünde çalışma içindeler.
– Lojistik sorunlar var. Kırgızistan-Türkiye arası 5 bin km mesafe. Tır taşımacılığının pahalı olması Kırgızistan’a ihracatımızdaki maliyetlerini artıran en büyük engel. Bunun alternatifi olarak tren yolunun devreye alınması gündemde.
– Bir Türk firması ve Kırgız firması anlaşarak CASA 1000 projesinin yüklerini getirdiler. Türkiye’den Kırgızistan’a trenle bir yükün 1 hafta 10 gün içerisinde tır taşımacılığından daha ucuza gideceği hesap ediliyor. Hatta Türkiye’nin Çin’e ihracatını artıracak bir gelişme olarak görülüyor. Doğu Türkistan Sincan Kaşgar tarafına Kırgızistan’dan da ihracat yapılabilecek.
– Dünyadaki ilk 5 en büyük altın madenlerinden biri Kırgızistan’da. Kanadalı bir firma tarafından işletiliyor. Türk, Rus ve Kazak firmaların yatırımları var. Ticari yatırımcılar için hiçbir risk teşkil etmiyor. Para transferlerinde hiçbir sorun yok. Vergiler çok düşük. KDV yüzde 12, kurumlar vergisi yüzde 10 gibi. Akü fabrikası gibi yatırımlara ihtiyaç var.
Tacikistan pazarı için tavsiyeler şu şekilde;
– En önemli sektör tarım ve hayvancılık. Tarımda pamuk konusunda çok ön plandalar. Diğer önemli sektörler; enerji ve sanayi. İşlenmemiş alüminyum ve elektrik üretimi yüksek. İnşaat son dönemde artışta.
– Yüzde 5-10 kısmında modern tarım teknikleri uygulanıyor. Hem eğitim hem tarımsal ekipman satışı konusunda Türkiye’nin öğretebileceği çok şey var. Dünya Bankası’nın iş yapma kolaylığı endeksinde 2016’da 166. sıradayken 2020’de 106. sıraya yükseldi ve 60 ülkeyi geride bıraktı.
4,4 milyar dolarlık dış ticaret hacmi var. 3,3’ü ithalat, 1,1’i ihracat. İthalata dayalı bir ülke.
– İhracatında 2019’da Türkiye ilk sırada. Türkiye’den sonra İsviçre, Kazakistan, Özbekistan, Çin geliyor. İthalatında ise 5. sıradayız. Rusya Kazakistan, Çin ve Özbekistan’dan çok fazla mal alıyorlar. Genel olarak baktığımızda biz Tacikistan’ın ticaretinde 4. sıradayız.
– Tacikistan’ın en çok ihraç ettiği ürünler arasında altın ilk sırada. İşlenmemiş alüminyum, pamuk, pamuk ipliği, çimento, elektrik enerjisi, çinko ve kurşun cevherleri de diğer öne çıkan ürünler. İthalatında ise petrol yağları, buğday ve mahlut, binek otomobiller, alüminyum oksit, demir veya alaşımsız çelikten çubuklar, ayçiçeği tohumu veya pamuk tohumu yağları, kamış veya pancar şekeri, kalınlığı 6 mm.’yi geçen ağaçlar, motorlu taşıtlar yer alıyor.
– Tacikistan Türkiye’den en çok bebek bezleri ve hijyenik ürünler alıyor. Diğerleri ise motorlu taşıtlar, plastik inşaat malzemeleri, makinalar, gıda (kümes hayvanı etleri). Türkiye ise işlenmemiş alüminyum, deri, meyve, pamuk, kümes hayvanı etleri, hava taşıtlarının aksam ve parçaları, şeker pancarı gibi ürünleri ithal ediyor. Geçen sene 455 milyon dolarlık dış ticaret hacmimiz vardı.
– Tacikistan’ın Şangay İşbirliği Örgütü ve Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) üyesi olması en güçlü yönleri. Afganistan pazarına yakın istikrarlı bir ekonomiye sahip olması da bir diğer avantaj. Ucuz iş gücü, enerji maliyetlerinin çok düşük olması ve güvenlikli bir ülke olması önemli yönleri.
Tacikistan’da bir ürün kaliteliyse o Türk malıdır algısı var. Türkiye’ye bakış açıları çok olumlu.
– Tacikistan’daki yerleşik bankalardan iki üç tanesi Türkiye’de bir temsilcilik açma noktasına geldi. Rogun Barajı, CASA 1000- Digital CASA 1000 projesi, Obigarm-Nurobod Yolu gibi Tacikistan’ın en büyük projelerinde Türk firmaları yer alıyor.
– Tacikistan’da yatırımcılara avantajlar sunuyor. Vergi muafiyetleri, serbest dolaşım imkanı ve vergiyi çıkarma anlamında bir çok avantaj sağlıyor. 22 farklı vergi türü var. KDV yüzde 18, gümrük vergileri de yüzde 0 ile yüzde 20 arasında değişiyor. BDT üyesi olan ülkelerle (Rusya, Kazakistan, Azerbaycan, Ermenistan, Özbekistan, Belarus ve Kırgızistan) Serbest Ticaret Anlaşması var dolayısıyla gümrük ücretleri alınmıyor.
– En büyük rakibimiz Rusya ve Çin. Rusya gümrüksüz getiriyor. Çin gümrük ödüyor ama ucuz malları getirirken navlunda düşük fiyat uyguluyor. 5 adet serbest bölge var. Bu bölgelerde yatırım olursa birçok hususta muafiyet söz konusu.
– İçecek, yiyecek, otomotiv, boya, pamuk ipliği, deri, tekstil perakende üzerine birçok Türk markası aktif. Son 10 yılda 200 milyon dolar üzerinde Türk yatırımı var. 2019’da da en büyük dördüncü yatırımcımız. Türk müteahhitlik ve teknik müşavirlik firmaları son 20 yılda 50 projede 600 milyon dolar üzerinde iş aldı. Yaklaşık 80 Türk firması aktif.
– Potansiyel ürünler; otomotiv yan sanayi, tarım makinaları, tohum ve seracılık, mutfak eşyaları, tekstil ve konfeksiyon, kozmetik, inşaat malzemeleri, madencilik, hafif sanayi. Hizmet sektörü, enerji, müteahhitlik, gastronomi, teknik servis, oto servis-bakım, sağlık sektörü ve turizmi, Türk dizileri ve filmleri de talep gören sektörler.
– Hem sanal hem klasik ticaret heyetleri ve Türk İhraç Ürünleri fuarının düzenlenmesi gündemde. Seneye yapılması öngörülüyor. Ticaret/lojistik merkezleri oluşturulması, Türkiye ile Tacikistan Ortak Sanayi Bölgesi kurulması, yeni teknolojik ürünlerin Tacikistan’da üretilmesi gibi alternatifler de ihracatın sürdürülebilir ve kalıcı olması için alternatif yatırım imkanları arasında yer alıyor.
– Tacikistan’ın stratejik kalemleri olan altın, maden, gümüş yataklarının rezervleri firmalar için önemli. 4-4,5 milyon tonluk altın rezervi var. Son dönemde Çin, İsviçre ve ABD’nin buradaki ham altınları çıkarıp işleyip nihai ürün olarak ihracat yapmış. Türk firmalarının da bu sektörde ciddi anlamda pazara odaklanabileceğini öngörüyoruz.
– Altın, su ve maden rezervleri de yatırıcımlar açısından özellikle AB, İngiltere ve ABD firmaları odaklanmış ve Tacikistan’da konumlanmış durumda.
– Altyapı işleri, hafif tekstil, pamuk sanayii çok önemli. 1 milyon ton pamuk üretimi olmuş. Sadece yüzde 10’u işlenmiş vaziyette. Burada Çin makine sanayisinin konumlandığı görülüyor. Türk firmalarının bu pazara girmesi durumunda pamuğun işlenip tekstile entegre olduktan sonra Çin firmalarını sektörel bazda kalite anlamında dışarıya sirküle eder.
– Ekolojik üretim çok yaygın. Türk makine sanayisinin bu pazara entegre olması için ciddi çalışmalar var. Savunma sanayii önem arz ediyor. Türkiye’deki Teknopark veya Saha İstanbul tarzı modelin Tacikistan’a uyarlanması için çalışmalar yürütülüyor. İki Bakanlık bu konuyla ilgili istişare mekanizmasını hayata geçirdi.
– Ağustos ayı içerisinde DEİK Tacikistan İş Konseyi olarak Tacikistan’daki 30-40’a yakın perakende ve ithalat sektöründeki firmalarla Türk firmalarını 3-4 farklı sektörde bir araya gelecek. Türk firmalar alüminyum ve pamuk işleme alanındaki tecrübelerini Tacikistan pazarına entegre ederek katma değer elde edebilirler.
UİB’İN HAZİRAN AYI İHRACAT RAKAMLARI AÇIKLANDI
Türkiye’nin Genel Sekreterlik bazında en fazla ihracat gerçekleştiren ikinci birliği olan Uludağ İhracatçı Birlikleri (UİB), Haziran ayında, 2 milyar 125 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi.
UİB’in Haziran 2020 ihracat rakamları açıklandı. Haziran ayındaki ihracatı, 2 milyar 125 milyon 637 bin dolar seviyelerinde olan UİB’in, Ocak-Haziran dönemindeki ihracat tutarı ise 11 milyar 302 milyon 948 bin dolar olarak gerçekleşti.
OİB’in ihracatı Haziran ayında 1 milyar 765 milyon dolar
Haziran ayında 1 milyar 765 milyon 468 bin dolarlık ihracat gerçekleştiren Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği’nin (OİB), Ocak-Haziran dönemindeki performansı ise 9,5 milyar dolar olarak açıklandı.
UTİB ihracatı Haziran’da 79,5 milyon dolar
Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği de (UTİB), Haziran ayında 79 milyon 598 bin dolarlık ihracata imza attı. UTİB’in Ocak-Haziran dönemindeki ihracatı ise 443,5 milyon dolar seviyelerinde gerçekleşti.
UHKİB’den Haziran’da 68,1 milyon dolarlık ihracat
Haziran ayında 68 milyon 196 bin dolar ihracat gerçekleştiren Uludağ Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin (UHKİB) ihracatı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 58 arttı. UHKİB’in Ocak-Haziran dönemindeki ihracatı ise 302,1 milyon seviyelerinde gerçekleşmiş oldu.
UMSMİB’in ihracatı Haziran ayında 12,8 milyon dolar
Uludağ Meyve Sebze Mamulleri İhracatçıları Birliği (UMSMİB), haziran ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 22,5 artışla 12 milyon 848 bin dolar ihracata imza atmış oldu. UMSMİB’in Ocak-Haziran dönemindeki performansı ise 78,6 milyon dolar olarak açıklandı.
UYMSİB’den Haziran’da 28,5milyon dolarlık ihracat
Haziran ayında 28 milyon 488 bin dolar ihracat gerçekleştiren Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği (UYMSİB), Ocak-Haziran döneminde 61,9 milyon dolar seviyelerinde dış satışa imza attı.
Öte yandan, UİB üzerinden ihracat kaydı yapılan ve ‘diğer’ başlığı altında listelenen sektörlerin Haziran ayı ihracatı ise 171 milyon dolar olarak açıklandı.
Okullar kapandı, sınavlar bitti.
Artık tatil zamanı…
Aylardır evlere kapanmaktan bıkan herkesin aklındaki soru, Covid-19 pandemisinde nasıl güvenli tatil yaparız?
Lüks oteller, tatil köyleri, butik işletmeler, her türlü tedbirlerin alındığı villa seçenekleri sunuyorlar ama fiyatları dudak uçuklatan bu seçenekler kaç kişiye hitap ediyor?
Aralarında tatil-seyahat sitelerinin de bulunduğu 500’ü aşkın dijital mağazayı tek çatı altında toplayan Avantajix.com, güvenli, aynı zamanda da uygun fiyatlı tatil için neler yapılması gerektiğini uzmanlara sordu.
“Hiçbir virüs, alınan önlemlerden daha güçlü değildir” diyen uzmanlara göre, güvenli tatil için birinci şart tatil yapacak kişilerin yeni normallere titizlikle uyması…
Uzmanların ortak görüşü, “Uçuş, transfer, otel, restoran, kafe, plaj, havuz gibi ortamlarda kalabalıklaşmama, sosyal mesafeyi koruma, gerekli yerlerde maske kullanma gibi koronavirüs sertifikasyon kurallarına uyulursa tatil sorun olmayacaktır” şeklinde.
Uzmanlar, güvenli tatil için şu detaylara dikkat edilmesini öneriyor:
-Tatil yapacağınız otelin, tatil köyünün ya da butik işletmenin koronavirüs sertifikasının olup olmadığını araştırın. İşletmenin, kuralları titizlikle uygulayıp uygulamadığını gözlemleyin.
-Mümkünse küçük gruplar halinde mavi tur, karavan turları yapın. Oda sayısı yüksek tesisler yerine en fazla 10-15 odalı, hijyen açısından güvenilir, bahçesi olan tesisleri tercih edin.
-Tatile otobüs, uçak yerine kendi aracınız ya da kiralayacağınız araçlarla gidin. Bu sayede merkez dışında, daha sakin, daha uygun fiyatlı tesislerde de konaklama imkânınız olacaktır.
-Kalabalık ortamlarda mayoyla da olsa maske takın.
-Deniz-havuz suyundan çok sosyal mesafenin bozulmasından korkun.
-Her fırsatta duş almaya özen gösterin.
Pandemide Uygun Fiyatlı Tatil İçin 4 Öneri
Avantajix.com’un kurucu ortağı Güçlü Kayral, pandemi dolayısıyla fiyatların çok değişken olduğuna dikkati çekerek uygun fiyatlı tatil için şu önerilerde bulundu:
Tatilinizi İnternetten Satın Alın: En uygun fiyatlı tatile internetten ulaşmak mümkün. Türkiye Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) verilerine göre, online tatilin cirosu 30 milyar TL’yi aştı. Birçok tatil sitesi çok ciddi kampanyalar düzenliyor. İnternette her şeyi rahatlıkla inceleyip, tüm detayları okumak ve gerekiyorsa aynı otele pek çok farklı siteden ulaşmak mümkün. Bilgi her şey demek. Ne kadar bilgili olursanız o kadar ucuza konaklama imkanına sahip olmak sizin elinizde.
Son Dakika Fırsatlarını, Fırsat Sitelerini Takip Edin: Pandemi dolayısıyla tüm tatil programları alt üst olduğundan kimse erken rezervasyon yapamadı. Fırsat siteleri aracılığıyla odalarını satan oteller ya da online satış yapan acentaların son dakika indirimleri, çoğu zaman erken rezervasyonu aratmaz. Avantajix.com gibi para iadeli alışveriş siteleri online alışverişin olmazsa olmazı haline geldi. Son dakika, fırsat sitelerinden tatil satın alsanız bile, bu sitelere para iadeli siteler üzerinden gitmeniz, ekstra nakit para kazanma imkânı sağlayacaktır. Kazanacağınız nakit parayla tatilinizi uzatma ya da bir üst sınıf otelde tatil yapma olanağı bulabilirisiniz.
Ulaşım Dahil Seçeneğini Tercih Edin: Tatile zorunluluktan dolayı hava yoluyla gitmek zorundaysanız, ulaşım dahil seçeneği sunuluyorsa mutlaka değerlendirin. Aynı otele bir başka acenta daha düşük fiyat verse de muhtemel ulaşım masraflarınızı da hesaplayarak, tercihinizi otel+ulaşım toplam rakamı üzerinden yapın.
Mutlaka Karşılaştırma yapın: Oteller acentalarla ayrı ayrı anlaşma yaptıklarından, otel fiyatları acentalar arasında farklılık gösterebilir. Karşılaştırma sitelerini kullanarak acentalar arasında en uyun fiyatı vereni bulmak mümkün. Ayrıca, oteller de online rezervasyon yaptığından acenta fiyatı ile otelin kendi fiyatı da mutlaka kıyaslanmalı.
Banyolarda kişisel tasarıma hazır mısınız?
- Geberit Smyle banyo serisi ile yaratıcılığını keşfet
Son yıllarda yaşam alanları olarak nitelendirilen banyolarda yeni trendlere yönelik bir kullanıcı hassasiyeti gelişiyor. Geleneksel banyo ekipmanları yavaş yavaş terk ediliyor, teknoloji ve tasarım harmonisiyle üretilen ürünlere yönelim giderek artıyor. Modern tasarım kurgusuyla geliştirilen banyolar birer deneyim alanı olarak dönüşüme uğrarken Geberit Smyle banyo serisi, minimal çizgileri fonksiyonel detaylarla bütünleştiriyor ve modüler formuyla kullanıcısına tasarım özgürlüğü sunuyor. Banyolara dair bir gelecek projeksiyonunu şimdiki zamana taşıyan Smyle, zamansızlık algısı yaratan minimal stilin de en iyi örneklerinden birini temsil ediyor.
Geçtiğimiz yılsonunda üç farklı banyo serisi ile Türkiye’de de vitrifiye pazarına giriş yapan İsviçreli sıhhi tesisat devi Geberit, fonksiyonel bir yapıyı ince hatlarla birleştiren Smyle ile yalınlığa ve esnek tasarıma vurgu yapıyor. Geberit Smyle banyo serisi; modüler üniteleri, neme dayanıklı mobilyası, geniş depolama alanları, antrasit kum, gri, beyaz ve Amerikan cevizinden oluşan zarif renk alternatifleriyle zamansızlık algısı yaratan minimal stilin en iyi örneklerinden birini sunuyor.
Mobilya, kağıt ve orman ürünleri ihracatı 2,5 milyar dolar
Mobilya sektörünün 6 aylık ihracatı 1,5 milyar dolar
Sadece mobilya sektöründe geçen yılın aynı ayına göre Haziran ayı ihracat artışı yüzde 48
Türk mobilya sektörü 2023 yılında dünya pazarlarından yüzde 2,5 pay almayı hedefliyor.
İstanbul Mobilya, Kâğıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ahmet Güleç, mobilya, kağıt ve orman ürünleri ihracatının 2020’nin ilk altı aylık döneminde 2,5 milyar dolar olarak gerçekleştiğini açıkladı. İhracatın 1,5 milyar dolarlık bölümünü ise mobilya sektörü oluşturuyor. Güleç, mobilyada ihracatın Haziran ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 48 gibi rekor bir artış yaşadığını ifade ederek, “Pandemi nedeniyle üç aylık dönemde yaşadığımız kaydı tek bir ayda büyük oranda telafi ettik. Haziran’daki artışı diğer aylarda da yakalamamız halinde yılı mobilya ihracatındaki hedefimize yakın bir seviyede kapatabiliriz” dedi.
Mobilya, kağıt ve orman ürünleri sektörünün, 2020 yılı ilk yarı dönem ihracatı 2,5 milyar dolar olarak gerçekleşti. Mobilyanın söz konusu rakam içindeki miktarı 1,5 milyar dolar olurken, Haziran’da yaşanan gelişmeler yılın geri kalanına ilişkin umutları arttırdı. İstanbul Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ahmet Güleç konuya ilişkin açıklamasında şunları kaydetti: “Mobilya kağıt ve orman ürünleri ihracatımızda Haziran ayında geçen yılın aynı dönemine göre yaşanan artış yüzde 32. Sektörün tamamı için Mart-Nisan-Mayıs aylarında pandemi dolayısıyla yaşadığımız daralmayı yüzde 5 seviyelerine çektik. Sadece mobilya tarafında Haziran ayında yakaladığımız artış geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 48 oldu. Bütün bunlar birliğimizin ve her bir ihracatçımızın ‘yeni normal’in disiplinlerine hızla ayak uydurmasıyla gerçekleşti.”
Gelişmiş ülkeler Türk mobilyasını tercih ediyor
Türk mobilyasının 20 yılda 22 kat artığını hatırlatan Güleç, “Bugün Türk mobilya sektörü dünyanın 13. büyük üreticisi ve 12. büyük ihracatçısı durumunda bulunuyor. Biz bu başarı hikayesinin devam etmesini istiyoruz. 2023 hedeflerimizden vazgeçmiş değiliz. Dünyanın beşinci büyük üretici olmak ve dünya mobilya pazarından aldığımız payı 2,5’a çıkarma hedefiyle çalışıyoruz. Haziran ayında en çok ihracat yaptığımız ilk 6 ülkeden 5’i gelişmiş ülkeler. Tedarik zincirindeki güvenli sağlayıcılığımız bu dönemde Türkiye mobilyasını öne çıkardı, çıkarmaya da devam ediyor. Çin dünyanın en büyük mobilya ihracatçısı ancak bu dönemde Çin kaynaklı yaşanan tedarik sorunu bizler için Türk mobilyasının tasarım gücünü göstermek için yeni fırsatlar oluşturdu. Coğrafi konumumuzun da üstünlüğünü kullanarak Türk mobilya sektörü olarak başarı hikayemizi büyütmek için uğraş vermeye devam edeceğiz” diye konuştu.
Mobilyada ilk sanal fuar 27-30 Temmuz’da
İhracatta kalite, tasarım ve fiyatın yanı sıra özellikle ‘yeni normal’ ile birlikte dijitalleşme ve e-ticaretin öneminin iyice arttığını vurgulayan Güleç, Türk mobilyasının 180 ülke pazarındaki etkinliğini ve derinliliğini arttırmak için bu yeni kanalların hepsini etkin kullandıklarını kaydetti. Mobilyada ilk uluslararası sanal fuarı 27-30 Temmuz tarihleri arasında “Furnistry Virtual” adı altında düzenleyeceklerini ifade eden Güleç, “Dünyanın en önemli mobilya ithalatçılarına fuara katılım için davetlerimizi ilettik. Oluşturduğumuz e-B2B odalarında ziyaretçiler ile markalar çok rahat bir araya gelip görüntülü olarak görüşmelerini yapabilecekler. Dünyanın her tarafına ulaşmak istiyoruz, sanal ticaret heyetleri ile bağlantılarımızı aynı sıcaklık ve kolay erişilebilirlikle sürdürüyoruz. Avusturalya dünyanın bir ucu, oraya da sanal ticaret heyeti yapacağız. Pek yakın bir gelecekte mobilya sektörümüz, dijitalleşmede ve e-ticarette de dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yerini alacak” dedi.
İhracatçılar, sürdürülebilirlik projelerine devlet desteği istiyor
2020 yılını “Sürdürülebilirlik Yılı” ilan eden Ege İhracatçı Birlikleri (EİB), Sürdürülebilirlik Manifestosunu açıkladı. EİB Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, EİB’nin kendi elektriğini kendisinin üreteceğini ve yeşil ofis olma hedefleri olduğunu dile getirirken, Sürdürülebilirlik projelerine devletin yüzde 50 destek vermesi talebinde bulundu.
Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, sürdürülebilir ihracat yolunda ihracatçıların yanında olduklarını, kurum içi çalışmalarla da ihracatçılara örnek olmaya çalıştıklarını dile getirdi. Eskinazi, insanlığın bugünkü hızla tüketmeye devam ettiği takdirde 1.6 dünyaya ihtiyaç olduğunu, bunun da mümkün olmadığını, dünyadaki kıt kaynakların optimum kullanımının ve geri kazanımın hayati öneme sahip olduğunu kaydetti.
Ege İhracatçı Birlikleri Sürdürülebilirlik Manifestosu’nu kamuoyu ile paylaşmak amacıyla dijital ortamda, EİB Birlik Başkanlarının katılımıyla basın toplantısı düzenleyen Eskinazi, “İçinde bulunduğu pandeminin en önemli nedenlerinden birinin de dünya genelinde sürdürülebilirlik konusunda doğru sınav vermememiz olduğuna inanıyoruz. Dünyamızın sınırlı kaynaklarını hızla tüketiyor ve gelecek nesillerden bize emanet olan dünyamızı çok fazla kirletiyoruz. Hazır giyim sektörümüzden örnek veririsek; Dünyada hazırgiyim üretiminde kullanılan su miktarının 5.6 – 9.4 trilyon litre civarında olduğu tahmin ediliyor. Her yıl 13 milyon tonluk konfeksiyon atığı oluşuyor. Dolayısıyla mevcut üret – tüket sistemi dünya limitlerini oldukça zorlamaya başlıyor. Dünyadaki birçok sanayi sektörü karbon ve su kirliliğinde maalesef sorumluluk taşıyor. Dünya nüfusu hızla artıyor. Dünya nüfusunun 2050’de 9,8 ve 2100’de 11,2 milyarı geçmesi bekleniyor. Türkiye nüfusunun ise 2050’de 95 milyonu geçeceği öngörülüyor. İnsanlık henüz dünya dışında yaşamın var olduğu bir gezegene de hükmedemiyor. Dolayısıyla dünyadaki kıt kaynakların optimum kullanımı ve geri kazanım hayati öneme sahip” diye konuştu.
EİB kendi elektriğini kendi üretecek
Ege İhracatçı Birlikleri bünyesinde “Sürdürülebilirlik Grubu” kurdukları bilgisini veren Eskinazi, sözlerini şöyle sürdürdü; “Ege İhracatçı Birlikleri Sürdürülebilirlik Grubumuz, korona virüse rağmen dijital ortamda yoğun bir mesai yaptı ve “EGE İHRACATÇI BİRLİKLERİ SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK MANİFESTOSU”nu oluşturdu. Öncelikle karbon ve su ayak izini minimuma indirmek istiyoruz. Yenilenebilir kaynaklardan enerji kullanımını arttırmayı amaçlıyoruz. Ege İhracatçı Birlikleri’nin kullandığı elektriği binamıza kuracağımız güneş panellerinden üretmek için proje üzerinde çalışıyoruz. Üyelerimizi de bu konuya yönlendiriyoruz. Türkiye’de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hayata geçirilen “Sıfır Atık Projesi”ne üye olan ilk ihracatçı birliği olduk. Bu proje kapsamında EİB olarak, ofislerimizin bulunduğu tüm katlara atık kumbaraları koyduk, Kurumsal ürünlerde Bio-çözünür malzemeden yapılan ve tekrar kullanılabilir ürünleri tercih ediyoruz. Binamızda geçici atık depolama alanı oluşturduk. Kağıt ve plastik bazlı ofis malzemelerini temizleyerek tekrar kullanılmasını sağlıyoruz.
Sürdürülebilirlik projelerine destek istiyoruz
“Dünyamızda yaşanılan son gelişmeler, mal ve hizmet sektörü ayırt etmeksizin tüm sektörlerin insanlığa ve doğaya verdiği zararların artık farkına varıldığını gösteriyor” diyen Eskinazi, “İlgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yaparak üyelerimizin sürdürülebilirlik konusundaki farkındalığını artırmak istiyoruz. Geleceğin sürdürülebilir modeller üzerinden oluşacağını hatta döngüsel olmayan üretim tarzlarının çağ dışı kalabileceğini üyelerimize çok iyi anlatmamız gerekiyor. İleri ki dönemde çevreye saygılı olmayan firmalar finansal açıdan kötü notlara sahip olacak bu sebeple biz de firmalarımızı bu tip finansal değişimler için hazırlamalıyız. Aynı zamanda sürdürülebilirlikle ilgili yatırımların finanse edilmesi de önümüzdeki dönemde bir zorluk olarak karşımıza gelecek. Sürdürülebilirlik ile ilgili çalışmalar yapan firmalarımızın harcamalarının yüzde 50’sinin devlet destekleri kapsamına alınmasını talep ediyoruz” diyerek taleplerini iletti.
Firmaların kurumsal sürdürülebilirlik performanslarını değerlendirebilecek mekanizmalar geliştirilmesi için girişimleri olacağı bilgisini veren Eskinazi, bu amaçla 2019 yılında Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilirlik ile ilgili en büyük inisiyatifi Global Compact’a Ege İhracatçı Birlikleri olarak üye olduklarını, yönetim anlayışından daha çoğulcu bir yaklaşım olan yönetişim anlayışına geçtiklerini, güçlü ve dengeli ekonomik gelişmeyi sağlamak için şeffaflığı esas alan modellerle ilgili üyelerine yol gösterici olacaklarının altını çizdi.
EİB Yeşil Ofis olmayı hedefliyor
“Birleşmiş Milletler tarafından yayımlanan Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarını bir yol haritası olarak kabul edeceğiz” diye konuşan Eskinazi, sürdürülebilirlik adına en önemli hedeflerinden birinin de dünyanın en büyük doğa koruma kuruluşlarından biri olan Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF)’nın WWF Yeşil Ofis Programına dahil olmak ve aynı zamanda çevre konusunda en kapsamlı sertifikasyonlardan olan ISO 14001’i almak istediklerini sözlerine ekledi.
Sertbaş: “Dünyamızı kirletmememiz gerektiğine inandık”
Hazırgiyim sektörünün sürdürülebilirlik ile ilgili çalışmalara ilk aşamada müşterilerin talepleriyle başladığını dile getiren Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş, “Kendimizde artık dünyamızı kirletmememiz gerektiğine inandık. Şu anda sürdürülebilirlik ile ilgili yoğun çalışmalar yapıyoruz. Eğitimler ve çalışmalar yapıyoruz. Sürdürülebilirlik ile ilgili 26 firmanın katılımıyla devam eden UR-GE projemiz var. Bu yıl 15. kez yaptığımız EİB Moda Tasarım Yarışmasının konseptini sürdürülebilirlik ile ilgili belirledik. Son konferansımızın konuğu dünya genelinde sürdürülebilirlik ile ilgili en fazla çalışma yapan İsveç’ti. Gelecekte ticaretin sürdürülebilirlik üzerine kurulu olacağını düşünüyoruz” diye katkı koydu.
Celep: “Sürdürülebilirlik eşittir katma değerdir”
Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Birol Celep ise, pandeminin birçok detayı bütünde anlattığını, sürdürülebilirliğin ölçek ekonomisine endekslenmesi ve yönetişimselleşmesinin çok önemli olduğunu kaydetti. Celep, “Doğal ve organik tarımın artışını iyi tarım uygulamalarını öne çıkarmamız lazım. Sürdürülebilirlik eşittir katma değerdir. Türkiye ihracatının ortalama değeri 1,6 dolar diyoruz. Dünyanın değişimi bizim sürdürülebilirlikle katma değerli ürün pazarlama şansımızın yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Tarım ürünlerinde alınacak ciddi mesafenin değer zinciri oluşturacağı bilincindeyiz. URGE dahilinde almış olduğumuz yalın üretim modellerini yalın tarım modelleriyle daha geniş kitlelere yayacağız” dedi.
Girit: “Virüs dünyaya ayar çekti”
FAO’nun yayınlamış olduğu rapora göre 1.6 dünyaya ihtiyaç olduğuna vurgu yapan Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı Bedri Girit, corona virüsünün dnyaya yeni bir ayar çektiğini, sürdürülebilirliğin hayvansal mamullerde de önemli olduğunu dile getirdi. Girit, “Biz sürdürülebilir yöntemler izlemezsek dengeler daha negatif yönde gelişecektir. Sürdürülebilirliğin en büyük katkısı bizleri ve dünyayı fabrika ayarlarına geri döndürüyor. Buna katkı sağlıyor” dedi.
Kaya: “Sürdürülebilir Madencilik öncelikli konumuz”
Ege Maden İhracatçıları Birliği Başkanı Mevlüt Kaya, “Hayatımız Maden Çalıştayı”nda en önemli konu başlıklarından birinin “Sürdürülebilir Madencilik” olduğu bilgisini verdi. Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü; “Sürdürülebilir madencilik adı altında 16 tane STK’nında bir araya geldiği platform oluşturduk. Madenciler diyoruz ki milli ve değerli olan madenlerimizi biz işleyeceksek bunları 80 milyonun sahip olduğu değerlerin bilinciyle özenle işlememiz gerekiyor. TEMA ve çevre örgütlerle bakanlıklarla görüşmelerimizle biz önce kendi üzerimize düşeni yaparak yola çıktık. Pandemi süreci başlamamış olsaydı 16 birlik fon oluşturup ağaçlandırma ve farkındalık yaratacak etkinlikleri yaparak milli değerlerimizi de çıkarıp ülke yararına sürdürülebilirliği önceleyerek yapmaya karar vermiştik. Bu süreç belli bir noktaya gelirse umarım bundan virüsten bir ders alırız. İnsanların ülkelerin birlik olmak gibi bir mecburiyeti olduğunu da anlatır. Ben değil biz diyen bir dünya bölye bir ders çıkarılırsa tüm insanların lehine olacaktır.”
Yağcı: “Sağlıklı Gıdaya talep arttı”
Covid-19 salgınının tarımın önemli olduğu gerçeğini ortaya çıkardığını ifade eden Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Cahit Doğan Yağcı, sağlıklı ürünler için sürdürülebilirliğin olmasının şart olduğunun altını çizdi. “Çevre kirlendikçe ürünlerde kirleniyor” diyen Yağcı şöyle konuştu; “Çevreye sahip çıkmamız lazım. Özellikle gıdada kalite konusunda sürdürülebilirliği ön planda tutmalıyız. Pandemi döneminde ihracatta gerileme yaşanırken sağlıklı ürün olan kekiğin ihracatında artış oldu. Sağlıklı ürünlerin kaliteli üretiminin artması için, kirliliğe yol açmadan yabani otlar karışmadan üretiminin sağlanması gerekiyor.”
Uçak: “Tarıma yöneliş var”
Tarım sektöründe sürdürülebilirliğin pandemi döneminde daha da önem kazandığına değinen Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, pandemi döneminin tarıma ilgiyi arttırdığını, sanayicilerin tarım yatırımlarına yöneldiğini, bu ilginin tarımda katma değerli üretim ve sürdürülebilirliğe güç vereceğini vurguladı.
Terci: “İsrafı önleyecek adımlar atılmalı”
Ege İhracatçı Birlikleri’nin 2020 yılını “Sürdürülebilirlik Yılı” ilan etmesinin ne kadar isabetli bir karar olduğunun pandemi ile daha net ortaya çıktığını savunan Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mustafa Terci, tarımsal üretimdeki kayıpların önlenmesinin sürdürülebilirlik açısından önemine temas etti. Terci, “Sürdürülebilirlik için israf ve üretimdeki kayıpların azaltılması konusunda çaba harcanmalı. Son 6 ayda çok iyi bir performans sergiledik. İhracatçılarımızın ve üreticilerimizin bir başarısı. Bu başarının sürekli olması için çaba göstereceğiz” diye konuştu.
Er; “Ambalajda Sürdürülebilir ve geri dönüşümlü ürünler kullanılmalı”
Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Davut Er, gıda ürünlerinde geri dönüşümü olan ambalaj ürünlerinin kullanılmasının hem döngüsel ekonomi açısından, hem de sağlık açısından yararlı olacağına işaret etti. Er, sözlerini şöyle tamamladı: “Tüm ürünlerde paketlemelerde geri dönüştürülebilir ambalajlama yapılırsa çevre kirliliği en aza inecek atık olmayacak. Sürdürülebilir ve yaşanabilir bir dünya hepimizin isteği. Tarım ve tarıma dayalı ürünlerin amabalajlarında sıfır atık için ARGE çalışmalarına devam edilmeli. Sağlıklı ürünlerle besleyerek yaşanabilir bir dünyayı oluşturabiliriz. Ülkemizin en uzun ömürlü insanları Aydın Nazilli’de yaşıyor bunun temel sebebi hem mide, hem de çevre dostu sağlıklı ürünler olan zeytinyağı ve inciri çok tüketmeleri.”
Hazırgiyim ihracatı zirveye oturdu
Ege İhracatçı Birlikleri, korona virüs sonrasında Haziran ayında başlayan yeni döneme ihracat rekoruyla giriş yaptı. 2019 yılı Haziran ayında 851 milyon dolar olan EİB ihracatı, 2020 yılı Haziran ayında yüzde 21’lik artışla 1 milyar 30 milyon dolara yükseldi.
2020 yılının ilk yarısını 5 milyar 881 milyon dolar ihracat rakamıyla geride bırakan Ege İhracatçı Birlikleri, son 1 yıllık dönemde Türkiye’ye 12 milyar 682 milyon dolar döviz kazandırdı.
Haziran ayında Ege İhracatçı Birlikleri’nin sanayi ürünleri ihracatı yüzde 8’lik artışla 483 milyon dolardan, 522 milyon dolara çıkarken, en çok artış tarım ürünlerinde yaşandı. Ege İhracatçı Birlikleri üyesi tarım ihracatçıları 2019 yılı Haziran ayında 302 milyon dolar olan ihracatlarını, 2020 yılı Haziran ayında yüzde 43’lük artışla 433 milyon dolara taşıdılar. EİB’den yapılan Madencilik sektörü ihracatı ise; yüzde 13’lük gelişimle 74 milyon dolara çıktı.
Hazırgiyim ihracatı zirveye çıktı
Ege İhracatçı Birlikleri çatısı altındaki 12 ihracatçı birliğinin 11 tanesi Haziran ayında ihracatını arttırmayı başarırken, Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği 104 milyon dolarlık ihracatla 3 ay aranın ardından zirveye çıktı.
Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği, Haziran ayında ihracatını yüzde 8 arttırarak 98 milyon 281 bin dolara taşıdı ve zirve ortağı oldu.
Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar Sektörü her ay rekor kırıyor
2019 ve 2020 yıllarında Ege Bölgesi’nin ihracat artış rekotrmeni olan Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Haziran ayında yeni bir rekora daha imza attı. Hububat, bakliyat ve yağlı tohumlar sektörü yakaladığı yüzde 179’luk ihracat artış hızıyla ihracatını 47,7 milyon dolara taşırken, son 1 yıllık dönemdeki ihracatı 500 milyon doları aşarak 514 milyon dolara yükseldi.
Yaş meyve sebze ve mamulleri ihracatı istikrar abidesi
Pandemi döneminde ihracatını arttırabilen sayılı sektörler arasında yer alan Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği, Haziran ayında yüzde 36 artışla hanesine 90 milyon dolarlık ihracatı yazdırdı. EYMSİB, Haziran ayında EİB bünyesindeki 7 tarım birliği arasında en fazla ihracat gerçekleştiren birlik oldu.
Tütün sektörü ihracatını yüzde 43 arttırdı
Ege Tütün İhracatçıları Birliği, Haziran ayında ihracatını yüzde 43’lük artışla 81,5 milyon dolara taşırken EİB bünyesinde 12 ihracatçı birliği arasında dördüncü sıranın sahibi oldu. Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği 78,7 milyon dolarlık ihracata imza attı.
Ege Maden İhracatçıları Birliği, Haziran ayında 74 milyon dolarlık ihracat performansı gösterirken, Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği ihracatını yüzde 34’lük artışla 62 milyon dolara taşıdı.
Kuru meyve ihracatı yüzde 47 arttı
Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği, yeni normalleşme döneminde ihracatını yüzde 47’lik artışla 58,4 milyon dolara yükseltti.
Haziran ayında, Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği 16,4 milyon dolar ihracatı kayda alırken, Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği ihracatını yüzde 24 arttırdı ve 12,7 milyon dolar dövizi Türkiye’ye kazandırdı. Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Haziran ayında, 8,3 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi.
Eskinazi: “Temmuz ayında da artış sürecek”
Covid-19 sonrasında dünya genelinde ihraç pazarlarında talep düşüşleri yaşandığını belirten Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Haziran ayında dünya genelinde atılan normalleşme adımlarıyla birlikte talep artışı yaşandığını, Haziran ayındaki ihracat artışının Temmuz ayında da devamını beklediklerini kaydetti.
Türk ihracatçılarının yeni normal dönemine çok hızlı adapte olduklarının altını çizen Eskinazi, “İhraç ürünlerimizi pazarlamak için dijital fuarlar, ticaret heyetleri düzenlemeye başladık. Türk ihraç ürünlerimizin tanıtımını gerçekleştiriyoruz ve ihracatımızı devam ettiriyoruz. Ticaret Bakanlığı’nın bu süreçte sanal fuarlar, ticaret heyetleri ve e-ticaret sitelerine üyelik desteğini devreye alması ihracatçılarımızın elini güçlendirdi. 2020 yılının ikinci yarısında talep artışına bağlı olarak, ihracatta yaşanacak toparlanma ile Ege İhracatçı Birlikleri olarak 2020 yılı için belirlediğimiz 15 milyar dolar ihracat hedefine ulaşacağımıza inanıyoruz” şeklinde konuştu.
Pandemi sürecini değerlendiren Lidya Grup Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Öz, temsil ettiği markalar, sahip olduğu tecrübe ve organizasyon gücüyle, Avrupa’nın birkaç firması arasında yer aldıklarını belirterek, şunları söyledi:
“Dijital baskı sektöründe, Xerox, Epson, Efi global markalarının Türkiye distribütörlüğünü yapıyoruz ve geçtiğimiz yılın son çeyreğinde kendi markamız olan Sutec’i pazara sunduk. Temsil ettiğimiz markalar, bilgi birikimimiz, tecrübemiz, organizasyon yapımız ve finansal gücümüz ile Avrupa’nın sayılı birkaç firmasından birisiyiz. Koronavirüse rağmen, Lidya Grup olarak bu yıl, geçtiğimiz yıla oranla büyümeyi hedefliyoruz. Şartlar ne olursa olsun, Lidya Grup olarak, yeni başarılara imza atma kararlılığımız yüksektir ve hedeflerimize ulaşmak için sahip olduğumuz tüm birikimlerimizi kullanıyoruz. Pandemi sırasında, müşterilerimize ve pazara yaklaşımımız nedeniyle, global markaların dikkatlerini çekmeyi de sürdürüyoruz. Bu süreçte, güvenilir ve sürekliliği olan firmalar, piyasaların yeniden açılmasıyla, yeni fırsatları yakalayacaklardır. Lidya Grup olarak masamızda, iş ortaklığı yapmak isteyen 3 yeni global markanın teklifleri bulunuyor. Önümüzdeki günlerde, yeni iş ortaklıkları ve yeni fırsatları değerlendiriyor olacağız” dedi.
Lidya Grup olarak, müşterilerimize finansal destek sağladık
Krizler sırasında tüm gözlerin “lidere” çevrildiğini anlatan Bekir Öz, dijital baskı sektörünün lideri olan Lidya Grup’un, pandemi sırasında çalışanlarından müşterilerine kadar tüm eko-sistemine liderlik ettiğini söyledi.
Lidya Grup’un krizler sırasında sağduyulu, sakin ve güven veren olduğunu belirten Bekir Öz, şunları kaydetti: “Zor zamanlarda insanları ve toplumları sarıp sarmalayan güçlü liderler, çevresindekilerin zorlukları aşarak güçlü kalabilmelerine destek olurlar ve birçok konuda da onlara ilham verirler. Koronavirüs salgınıyla birlikte işlerin düşmesi nedeniyle, müşterilerimizden en fazla ödemelerinin ertelenmesi konusunda talepler geldi. Bizler de, değerli müşterilerimize, ilave finansman destekleri verip ödemelerinin bazılarını erteleyerek, desteğimizi sürdürmeye devam ettik ve ediyoruz. Yine, pandemiyle birlikte Mart ve Mayıs sonuna kadar satışlarımız düştü, ancak bu dönemde servis operasyonlarımıza aralıksız devam ettik. Özellikle üretici olan müşterilerimizin, bu süreçte aksaklık yaşamasına müsade etmedik. Önceliğimiz çalışanlarımızın ve müşterilerimizin sağlığı olmaktadır, gereken güvenlik tedbirlerini en üst düzeyde alarak, servis hizmetlerimizi kesintisiz sürdürmekteyiz. Haziran ayında yeni normalleşmeyle birlikte, piyasalar yeniden hareketlenmeye başladı ve hızlı bir çıkış süreci yaşıyoruz. Faizlerin düşmesiyle, yatırım maliyetleri oldukça iyi bir noktaya gelmiştir ve bunun yatırımları hızlandıracağını düşünüyoruz. Firmamız açısından, bu yılın ilk çeyreği başarılı geçti, hepinizin bildiği gibi ikinci çeyrekte pandemi nedeniyle piyasalar durdu, üçüncü çeyrekte normalleşmeyle birlikte yeniden toparlanmaya başladı ve yılın son çeyreğinde ise atağa geçileceğini ve yatırımların hız kazanacağını gözlemliyoruz” diye konuştu.