Ekonomi

İşsizlik, inşaat maliyetleri ve diğer ekonomi-teknoloji haberleri

İnşaat maliyet endeksi yıllık %13,04, aylık %2,79 arttı
İnşaat maliyet endeksi, 2020 yılı Ağustos ayında bir önceki aya göre %2,79, bir önceki yılın aynı ayına göre %13,04 arttı. Bir önceki aya göre malzeme endeksi %3,79, işçilik endeksi %0,75 arttı. Ayrıca bir önceki yılın aynı ayına göre malzeme endeksi %12,51, işçilik endeksi %14,16 arttı.
Bina inşaatı maliyet endeksi yıllık %12,73, aylık %2,60 arttı
Bina inşaatı maliyet endeksi, bir önceki aya göre %2,60, bir önceki yılın aynı ayına göre %12,73 arttı. Bir önceki aya göre malzeme endeksi %3,55, işçilik endeksi %0,72 arttı. Ayrıca bir önceki yılın aynı ayına göre malzeme endeksi %11,97, işçilik endeksi %14,29 arttı.
Bina dışı yapılar için inşaat maliyet endeksi yıllık %14,11, aylık %3,42 arttı
Bina dışı yapılar için inşaat maliyet endeksi, bir önceki aya göre %3,42, bir önceki yılın aynı ayına göre %14,11 arttı. Bir önceki aya göre malzeme endeksi %4,57, işçilik endeksi %0,85 arttı. Ayrıca bir önceki yılın aynı ayına göre malzeme endeksi %14,29, işçilik endeksi %13,68 arttı.

Kadınlar Hangi Alışverişlerden Sonra Pişmanlık Duyuyor?
Kredi kartı hesap kesim tarihinden hemen sonra ya da yüklü bir taksidin sona ermesinin ardından yapılan alışverişler, en fazla pişmanlık duyulanlar oluyor. Kadınların herhangi bir nedenle pişmanlık duydukları alışveriş sayılarında, pandemi döneminde yarı yarıya düşüş olduğu belirlendi.

500’ü aşkın sanal mağazadan alışveriş yapanlara ödül olarak nakit para ödeyen Avantajix.com, pandemi öncesi yaptığı araştırmasını yenileyerek, yaklaşık bin kadın üyesine son bir ay içinde fiziksel ya da online mağazalardan yaptıkları herhangi bir alışverişten dolayı pişmanlık duyup duymadıklarını sordu.

İlk araştırmada her 10 kadından 4’ü bu soruya evet yanıtını verirken, pandemi ortamında yapılan son araştırmada ise bu oran yarı yarıya azalarak 10 kadından 2’ye geriledi.

Pişmanlık duyulan alışverişlerde ilk sırayı, yüzde 30 ile kredi kartının hesap kesim tarihinden hemen sonra çıkılan alışverişler alıyor.

Kredi kartında yüklü miktardaki bir taksidin sona ermesinin ardından çıkılan ilk alışverişte pişmanlık duyulan satın almaların oranı yüzde 18’i buluyor.

Sadece ucuz olduğu düşünülerek yapılan, sonradan pişmanlık duyulan alışverişlerin oranı ise yüzde 15.

Pandemi öncesi her üç kadından biri, pişmanlık duyduğu alışverişi can sıkıntısından dolayı çıktıkları alışverişlerde yaptıklarını belirtirken; son araştırmada bu oran yüzde 13’e geriledi.

Tezgahtarın ısrarı sonucu aslında ihtiyacı olmayan bir ürün alıp, sonra da pişmanlık duyanların oranı ise yüzde 10 olarak belirlendi.

Kadın kadına çıkılan AVM ve çarşı gezileri ile açken çıkılan market alışverişleri de kalan yüzde 14’ü oluşturuyor.

-Online alışverişte oran daha da düşük

Araştırmada sorulara yanıt veren kadınların sadece yüzde 10’u online alışverişte ihtiyaç duyulmayan bir ürün aldıklarını ifade ettiler.

Pişmanlık duyulan online alışverişler, ağırlıklı olarak can sıkıntısı nedeniyle sanal mağazalarda atılan turlar, indirim tutarının cazipliği, fırsat sitelerinde sunulan bir ürün ya da hizmeti kaçırmama isteğinden kaynaklanıyor.

Avantajix.com kurucu ortağı Güçlü Kayral, pandemi döneminde alışverişte geçirilen sürelerin azalması, sadece ihtiyaca yönelik alışverişlerin yaygınlaşmasının pişmanlık duyulan alışveriş sayısında büyük oranda düşüşe yol açtığını vurguladı.

Kayral, satıcı baskısı ya da arkadaş yönlendirmesi olmadığından dolayı da online alışverişlerin çok daha bilinçli yapıldığının altını çizdi.

DEPREMİN İLACI PLANLI KENTSEL DÖNÜŞÜM

Yüzölçümünün yüzde 92’si deprem kuşağında bulunan Türkiye’de her yıl irili ufaklı binlerce sarsıntı yaşanıyor. 13 Ekim Dünya Konut Günü kapsamında açıklamalarda bulunan Şua İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Nimetullah Kaya, Türkiye’de riskli binaların yenilenmesi sürecinde kentsel dönüşümün bir fırsat niteliği taşıdığını söyledi. Kentsel dönüşümün planlı bir şekilde hayata geçirilmesi durumunda depreme karşı dayanıklı ve kaliteli yapıların oluşabileceğini vurgulayan Kaya, konutların deprem bilinciyle ve insan ihtiyaçlarının iyi analiz edilmesi sonucunda itina ile tasarlanması gerektiğine dikkat çekti.

Deprem gerçeğiyle yaşamak zorunda olan ve her yıl irili ufaklı binlerce sarsıntı gerçekleşen Türkiye’de konutların depreme karşı güvenliğinin artırılması kritik önem taşıyor. 13 Ekim Dünya Konut Günü kapsamında açıklamalarda bulunan Şua İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Nimetullah Kaya, 2020 yılının başından itibaren 21 bini aşkın deprem kaydedildiğini hatırlatarak şu açıklamalarda bulundu; “Türkiye’de riskli binaların yenilenmesi sürecinde kentsel dönüşüm büyük bir fırsat niteliği taşıyor. Resmi verilere göre ülkemizde yaklaşık 20 milyonluk yapı stoğunun 7,5 milyonu riskli durumda. Bu nedenle güvenilir yapılara ulaşmak için kentsel dönüşüm çalışmalarına acilen hız verilmesi ve toplumun depreme karşı bilinçlendirilmesi çok önemli. Konutların deprem bilinciyle ve insan ihtiyaçlarının iyi analiz edilmesi sonucunda itina ile tasarlanması gerekiyor. Bu noktada inşaat sektörüne de önemli görevler düşüyor. Özellikle büyük şehirlerde yaşanılan çarpık kentleşme ve beraberinde gelen yapısal sorunları planlı kentsel dönüşüm çalışmalarıyla ortadan kaldırmak mümkün. Burada önemli olan husus yenilenecek yapıları; şehrin mimarisine uygun, her türlü teknik altyapıya sahip ve sürdürülebilirlik ilkesi çerçevesinde planlanmak.”

Deprem yönetmeliğine uygun konutlar tercih edilmeli

Konut alırken binaların deprem yönetmeliğine uygun olarak inşa edilip edilmediğinin sorgulanmasının büyük önem taşıdığını söyleyen Nimetullah Kaya, “Depremlerin oluşturacağı hasarları azaltmanın en etkili yolu toplumu depreme karşı bilinçlendirmek. Bu bilinç çerçevesinde güvenilir ve depreme dayanıklı bir ev sahibi olmak isteyenlerin detaylı bir araştırma yapması gerekiyor. Bu noktada; projelerini yönetmeliklere uygun olarak ileri inşaat teknolojisi ve yüksek kaliteli malzemelerle hayata geçiren, sermaye yapısı ve referansları güçlü köklü inşaat firmalarını tercih etmek avantaj sağlıyor. Konut satın alacaklar seçimlerini yaparken çevresel faktörleri de mutlaka göz önünde bulundurmalılar. Yaşanabilir bir dünya için binaların çevreye olan etkilerini göz ardı etmemek gerekiyor. Enerjiyi ve suyu verimli kullanan, güneş enerjisinden yararlanan, akıllı ev konseptine sahip, doğaya dost sürdürülebilir bir yaklaşımla dizayn edilen binalar, hem dünyanın sürdürülebilirliğine hem de tüketicilerin daha tasarruflu bir yaşam sürmesine katkı sağlıyor” diye konuştu.

UTİB, UR-GE çalışmaları kapsamında eğitim programlarını sürdürüyor

Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB), 2010/8 Sayılı Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ (UR-GE) çerçevesinde yürüttüğü “Ekolojik Tekstiller Projesi (19.URGE. 046)” kapsamında ikinci eğitim programını Eğitimci Şafak Üner’in konuşmacı olarak katılımı ile online olarak düzenlenen “Tekstilde Sürdürülebilirlik” konulu paneli ile gerçekleştirdi.

UTİB, eğitim programlarını aralıksız olarak sürdürüyor. Son olarak Bursa Teknoloji Koordinasyon Ve Ar-Ge Merkezi (Butekom) Eğitmenlerinden Şafak Üner, programda, Dünya’nın durumu: Çevresel riskler ve dar boğazlar, tekstil sektörünün çevresel & sosyal etkileri ve sistemsel problemleri, Sürdürülebilirlik kavramının anlamı, kökeni ve gelişimi, tekstilde sürdürülebilirlik, tasarımdan kullanım sonrasına tekstil değer zinciri incelemesi, zincire olan etkimiz: Life Cycle Assessment (LCA), sistemdeki tansiyon noktalarını belirleme ve çözme,  dünyadan örnekler, sürdürülebilirlik dili ve sektörel terimler, sürdürülebilirlik standartları, sertifikaları ve etiketleri, BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ve tekstil sektörü ve Covid-19’un sektöre ve sürdürülebilirlik çalışmalarına etkisi konuları anlatıldı.

Programda konuşan Şafak Üner, moda endüstrisinin, küresel bir endüstri olarak insanlar üzerinde olduğu kadar çevre üzerinden de büyük bir etkisi olduğunu anlattı. Küresel ölçekte hazır giyim ve tekstil üretiminin yıllık 80 milyon tonun üzerinde olduğuna vurgu yapan Şafak Üner, endüstrinin çevresel etkisinin de iyileştirilmesi gereğini altını çizdi. Sürdürebilir kalkınmanın sağlanabilmesi açısından tarih boyunca çok önemli bir yeri olan tekstil endüstrisinin dünyanın temiz geleceğine katkı koyabilmesi için üretici ve son kullanıcılar açısından yapılması gerekenleri anlatan Şafak Üner, küresel pazarda yerini sağlamlaştırmak isteyen sektör firmalarının sürdürülebilir kalkınma hamlelerini kararlı adımlarla devam ettirmeleri gerektiğini vurguladı.

ZÜCCACİYECİLER ÜRETİCİ İLE MARKAYI DİJİTALDE BULUŞTURARAK İHRACATINI KATLAYACAK

Pandemi süreciyle birlikte artan züccaciye ürünlerine ilgi, ihracata da yansıdı. Sektör ilk 9 ayda 3,1 milyar dolarlık ihracat rakamına ulaştı. 10 milyar dolarlık pazar büyüklüğe sahip züccaciye sektörü, şimdi de online B2B’lerle Latin Amerika, Afrika, Birleşik Krallık, Hindistan, Japonya, Kanada ve Ortadoğu’nun en büyük satın almacı zincirleriyle bir araya gelmeye hazırlanıyor. Züccaciyeciler Derneği (ZÜCDER) tarafından düzenlenen organizasyonların ilki, tüm dünyadan satın almacı firmaların katılımıyla 16-20 Kasım tarihleri arasında, sektörün en büyük fuarı olan ZUCHEX’in online B2B’leri olarak gerçekleşecek.

10 milyar dolar pazar büyüklüğüne sahip züccaciye sektörünün çatı derneği ZÜCDER, ihracatını arttırmak üzere her yıl düzenlediği uluslararası B2B’leri online’a taşımaya hazırlanıyor. 2019 yılında 4,6 milyar dolar ihracata karşılık sadece 880 milyon dolar ithalat gerçekleştiren züccaciye sektörü, endüstriyel mutfak aletleri, elektrikli ev eşyaları, plastik, seramik gibi kendi içerisinde 8 alt sektörü içerisinde bulunduruyor. Üyelerinin yüzde 90’ının ihracatçı olduğu ZÜCDER, sektör ihracatının artması için yaptığı projelerle de ses getiriyor. ZÜCDER’in düzenlediği B2B’lerle üretici ve markalar bir araya geliyor, sektörün ihracatı artıyor. 2015’ten bu yana yapılan, 2018 ve 2019 yıllarında Antalya ve İzmir’de gerçekleşen “Üretici-Marka Buluşmaları” bu yıl pandemi dolayısıyla online platforma taşındı. Dünyanın sayılı fuarlarından olan ZUCHEX fuarının 2021’e ertelenmesi ile de bu yıl 16-20 Kasım tarihleri arasında ZUCHEX Sourcing Week olarak gerçekleştirilecek. ZÜCDER desteğiyle Tarsus Turkey organizatörlüğünde dijital bir platform üzerinden yapılacak etkinlikte tüm dünyadan züccaciye satın almacısı büyük zincirler Türk üreticiler ile buluşacaklar. İlk aşamada ZUCHEX Sourcing Week’te 1-1,5 milyar dolarlık bir ticaret hacminin oluşması bekleniyor. 2021’de devam edecek ZÜCDER’in online B2B’leri ile Latin Amerika, Afrika, Birleşik Krallık, Hindistan, Japonya, Kanada, Ortadoğu ülkeleri ve daha pek çok ülkenin büyük market zincirleriyle Türk firmaları bir araya gelecek. Konuyla ilgili açıklama yapan ZÜCDER Başkanı Mesut Öksüz, “Uluslararası arenada büyük ses getiren, sektörümüzün en büyük fuarı olan ve 16-20 Kasım tarihleri arasında dijitalde B2B’ler şeklinde düzenleyeceğimiz ZUCHEX fuarıyla 1-1,5 milyar dolar arasında bir ticaret oluşturmaya odaklandık. Fuarın destekçisi konumunda olan derneğimiz, neredeyse tüm üyeleriyle sektörün nabzının tutulmasına ve sektörün dünya liderliğine taşınmasında önemli bir rol oluyor. Hedeflerimizden şaşmadan fuarı dijital ortama taşıyarak, satın almacıların online showroomlardan ürünleri incelemelerine fırsat sunacağız. Fuar bizim için ‘Üretici-Marka Buluşmaları’mızı dijitalde ilk kez gerçekleştireceğimiz için ayrı bir öneme de sahip. Geçtiğimiz yıllarda yaptığımız bu organizasyonlar sayesinde firmalarımızın kimisi ilk kez ihracat yapmaya başladı kimisi ihracatını yüzde 30 arttırdı kimisi ise yeni pazarlara yelken açtı. Dijital platformdaki bu buluşmaları farklı ülkelerle 2021 yılında da devam ettirmeyi planlıyoruz.” dedi.

Mutfaktan AR-GE çıktı

Züccaciye sektörü, aynı zamanda AR-GE’ye en çok yatırım yapan ve UR-GE projelerinden en çok yararlanan sektörlerin başında geliyor. Bu nedenledir ki sektör, her sene ihracat rakamlarını yüzde 10-15 oranında arttırabilme gücüne sahip. “Sektörümüz sürekli inovatif ürünlere ihtiyaç duyuyor. Örneğin; sensör ve LCD ekranlarla donatılan yeni nesil düdüklü tencereler kullanıcılara yemeğin son durumu hakkında bilgi verirken, yüzde 40’lara varan enerji tasarrufu sağlıyor. Bu yüzden AR-GE yatırımlarına üyelerimizin hepsi önem veriyor. Hepsi de belli oranlarda bütçelerini AR-GE’ye yatırıyorlar.” diyen Mesut Öksüz, AR-GE yatırımları sayesinde kilogram başına ihracatta 3,45 dolara ulaştıklarını belirtiyor. Pandemiye rağmen ihracatta yine 4,6 milyar dolar ihracata imza atacaklarını ancak kilogram başına ihracatta 4 dolar seviyelerini geçmeyi hedeflediklerini söyleyen Öksüz, “Rekabet koşullarının artması, ihracattaki başarılarımızın devam etmesi, markalaşma için AR-GE birimi her firmanın kalbi. AR-GE yatırım yapan firma da sektörümüz de ülke ekonomisi de kazanıyor.” açıklamalarında bulunurken, ZÜCDER olarak sektörün hedeflerini büyütecek projelere devam ettiklerinin altını çiziyor.

Mandalina ihracatında hedef 400 milyon dolar

Türkiye’nin geleneksel ihraç ürünlerinden, Sonbahar aylarının vazgeçilmezi, C vitamini deposu, grip ve soğuk algınlığına karşı doğal ilaç, bağışıklık sistemini güçlendiren satsuma mandalina da, 2020/21 ihracat sezonu 19 Ekim 2020 Pazartesi günü günü başlıyor.

Pandemi döneminde, Covid-19 virüsünün panzehiri konumundaki satsuma mandalinanın kesim tarihi ise; 14 Ekim 2020 Çarşamba günü olarak belirlendi.

Satsuma mandalinanın kesim ve ihraç tarihine Ticaret Bakanlığı- Ege Gümrük ve Dış Ticaret Bölge Müdürlüğü Başkanlığında, Ege Bölgesi için oluşturulan Hasat ve İhraç Tarihini Belirleme Komisyonu karar verdi. Komisyon, İzmir iline bağlı İnciraltı, Seferihisar, Sığacık, Ürkmez, Gümüldür, Özdere ve Selçuk ilçeleri ve beldelerindeki muhtelif bahçelerde yapılan incelemeler ve alınan numunelerin İzmir Laboratuvar Müdürlüğünde yapılan analizi sonucunda kararını oluşturdu.

Ege Bölgesi’nin satsuma rekoltesi yüzde 25 arttı

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği’nin 2020 yılı Narenciye Rekolte çalışmasında, Ege Bölgesi’nin satsuma mandalina rekoltesi, 2019 rekoltesine göre yüzde 25’lik artışla 154 bin 245 ton öngörüldüğü bilgisini veren Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, mandalinada Türkiye genelinde de rekoltede artış beklediklerini, hem ihracata, hem iç piyasaya yetecek miktarda satsuma mandalina olduğunu dile getirdi.

Covid-19 virüsüne karşı vücudun bağışıklığını güçlendirmek için her gün en az iki adet mandalina tüketilmesi tavsiyesinde bulunan Uçak, “Mandalina C vitamini olarak da zengin bir meyve, bu bakımdan, covid-19 virüsüne karşı, grip ve soğuk algınlıklarına karşı vücut direncini arttırmak için kış başlangıcında halkımıza da bol bol narenciye ürünleri tüketmelerini tavsiye ediyorum” diye konuştu.

İhracatta hedef 400 milyon dolar

Türkiye’nin mandalina ihracatının 2019 yılında 347 milyon dolar, satsuma mandalina ihracatının ise; 290 milyon dolar olduğu bilgisini veren Başkan Uçak sözlerini şöyle tamamladı; “2019 yılında Türkiye’den 66 ülkeye mandalina ihraç ettik. İhracatta en çok talep satsuma türü mandalinamıza oluyor. En fazla ihracatın gerçekleştiği ülkeler ise; 163 milyon dolarla Rusya, 54 milyon dolarla Ukrayna ve 23 milyon dolarla Irak oldu. Bu yıl mandalina ihracatında hedefimiz 400 milyon doları yakalamak.”

UTİB başarıya giden yolda ufuk açan programlarını sürdürüyor..Güneş Güner Kurumsal Markalaşma sürecini anlattı

2010/8 sayılı Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ (UR-GE) çerçevesinde yürütmekte olduğunuz “Ekolojik Tekstiller Projesi (19.URGE. 046)” kapsamında gerçekleştirilen ilk eğitim faaliyeti; “Kurumsal Markalaşma Eğitimi” nde Eğitmen Güneş Güner, dört gün online şekilde gerçekleştirilen programda ‘Marka nedir? Nasıl oluşturulur? Marka DNA’sını oluşturmak, marka konumlandırması,  marka segmentasyonu, marka yönetimi, marka iletişim stratejileri, pazarlama stratejileri, pazarlama karması, tüketici davranışları ve satın alma süreci, marka vaadi oluşturmak, hedef müşteriyi yakalamak konuları anlatıldı.

Programda kurumsal markalaşma ilk yolunun özgün ürünler ortaya çıkarmaktan geçtiğini anlatan Güneş Güner, bir diğer önemli kuralında oluşturulmaya çalışılan markanın altında üretilen ürünler hakkında odaklanmanın sağlanması gereğine vurgu yaptı. Odaklanma olmadan hedef pazarın ve hedef pazara giden yolların tespit edilemeyeceğini belirten Güneş Güner, “Birçok firmanın kararsızlıktan dolayı diğer markalardan, alışveriş sürecini başarıyla yürüten firmalardan ilham almaya çalıştığını anlatan Güneş Güner, bu kararsızlıklar ve taklit etme çabası içerisinde özgün fikirlerin kaybolmaya başladığını belirtti.

Güneş Güner, üretilen ürünlerin hedeflenen pazarlarda konumlandırılabilmesinin en önemli yolunun üretilen ürünlerin tüketici ihtiyaçlarına cevap verebilmesinden, pazardaki rekabet ortamında farkını ortaya koymasından ve ürünün ulaşılabilir olmasından geçtiğinin altını çizen Güner, her geçen gün hızla gelişen teknolojinin ve teknoloji ile birlikte sürekli değişen iş yapış ve ticaret şekillerine ayak uydurabilen firmaların pazarlarında kalıcı markalar haline gelebileceğinin altını çizdi.

Kurumsal Markalaşma ve UR-GE çalışmalarının önemine vurgu yapan Eğitimci Güneş Güner, firmaların dünya pazarının ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik üretimler yaparak, ürün ve firmaları için kurumsal markalaşma sürecini doğru yönetmeleri ile dünya sahnesine çıkarak, kendilerine global pazarda kendilerine sağlam bir yer bulabileceklerini anlattı. Uluslararası pazarda rekabetçiliğin artırılmasına dair çalışmaların ülke ekonomisine de büyük katkılar sağlayacağının altını çizen Güner, pandemi süreci ile birlikte ortaya çıkan yeni dünya düzeninde ortaya çıkan fırsatların ancak bu çalışmalarla yakalanabileceğini belirtti.

Sofralık zeytin ihracatında rekor

Pandemi döneminde insanlık eve kapanınca kahvaltı kültürünü geri kazandı. Covid-19 virüsü, bağışıklık sistemini güçlendiren sofralık zeytine talebi arttırdı, sofralık zeytin ihracatında rekor geldi.

Türkiye, 2019/20 sezonunu yüzde 3’lük artışla 145,7 milyon dolarlık zeytin ihraç ederek geride bıraktı. Zeytin ihracatı geçtiğimiz sezon 141,5 milyon dolar olmuştu. Türkiye, 2020-21 sezonunda sofralık zeytin ihracatında 200 milyon dolar hedef koydu.

Türkiye’nin 2018-19 sezonundaki 91 bin 222 tonluk sofralık zeytin ihracatı miktar bazındaki ihracat rekoru konumunu korumaya devam ederken, Türkiye’nin 2019/20 sezonundaki 84 bin 417 tonluk sofralık zeytin ihracatı 145,7 milyon dolarlık döviz getirisiyle yeni ihracat rekoru olarak tarihteki yerini aldı.

Türkiye, 1 Ekim 2019 – 30 Eylül 2020 tarihleri arasında 65 bin 802 ton siyah zeytin ihracatı karşılığı 112 milyon 385 bin dolarlık döviz elde ederken, yeşil zeytin ihracatı 18 bin 614 ton karşılığı 33 milyon 405 bin dolar oldu.

2019-20 sezonuna, hammadde fiyatlarının yüksekliği nedeniyle tedirgin girdiklerini dile getiren Türkiye İhracatçılar Meclisi Yönetim Kurulu Üyesi ve Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Davut Er, pandemi sürecinde insanların evde kaldığı süreçte evde kahvaltı alışkanlığını geri kazandıklarını, bununda sofralık zeytin ve zeytinyağına talebi arttırdığını kaydetti.

Türk ihracatçısı küçük ambalajlarda zeytin ihracatına yoğunlaştı

Türk zeytin ihracatçılarının küçük ambalajlarda sofralık zeytin ihracatına yöneldiğini bu nedenle daha katma değerli ihracatın zeminini hazırladığını dile getiren Başkan Er, “Bu sezon, 2018-19 sezonuna göre miktar bazında ihracatımız yüzde 7 az olmasına karşın, dolar bazında yüzde 3 ihracat artışı yakaladık. Zeytinde bulunan bitkisel skualen maddesinin bağışıklık sistemini güçlendirdiği bilim insanlarının çalışmalarında ortaya konuluyor. Önümüzdeki süreçte sofralık zeytine olan talepte artış bekliyoruz. 2020-21 sezonunda da katma değerli ürünlere ağırlık vererek sofralık zeytin ihracatında 200 milyon doları hedefliyoruz” şeklinde konuştu.

Zeytinyağı ihracat sezonu Ekim sonunda tamamlanıyor

Türkiye’nin 2019/20 sezonu sofralık zeytin ihracatı Eylül sonunda tamamlanırken, zeytinyağı ihracatının Ekim sonunda biteceğinin altını çizen EZZİB Başkanı Er, sözlerini şöyle tamamladı: “2019/20 sezonunun 11 aylık döneminde 110 milyon dolar zeytinyağı ihracatı gerçekleştirdik. 2019/20 sezonunda sofralık zeytin ihracatımızın zeytinyağı ihracatımızı geçeceğini öngörüyoruz. Türkiye’nin 2002 sonrasında diktiği ağaçlarla 177 milyona ulaşan ağaç varlığı zeytin ve zeytinyağı rekoltemizi önümüzdeki yıllarda arttıracak ve ihracatta 1,5 milyar dolar hedefine orta vadede ulaşacağız.”

Türk zeytinini en çok Almanya, Irak ve Romanya tercih etti

123 ülke insanı Türk zeytinini tercih ederken, Almanya 42,5 milyon dolarlık Türk zeytin talebiyle zirvede yer aldı. Türk ihracatçılarının geleneksel ihraç pazarlarından Irak’a yapılan sofralık zeytin ihracatı ise; 25,6 milyon dolar oldu. Romanya, 18,3 milyon dolarlık Türk zeytin ithalatıyla listeye üçüncü sıradan girdi.

Dijital dünyanın olanakları yeniden keşfediliyor

2017’den bu yana Geberit sponsorluğunda düzenlenen ve geçtiğimiz az sonuçlanan 2020 Arkitera Seyahat Bursu, dijitalleşen dünyanın imkân ve kaynaklarını “mimari” odağında irdelemeyi sürdürüyor. Seyahat Bursu’nun kazanan projesi  “Yamuk Bakış – Değişim ve Dönüşüm Üzerine Bi’ Kolaj Projesi” 12-16 Ekim haftasında YouTube üzerinden canlı yayınlar aracılığıyla dijital seyahatin sınırlarını zorlayacak.

Arkitera Mimarlık Merkezi tarafından 2010 yılında başlatılan ve 2017’den bu yana Geberit sponsorluğunda düzenlenen Türkiye’nin mimarlık alanındaki ilk seyahat bursu “Arkitera Seyahat Bursu” bu yıl dijital formatta “Arkitera Dijital Seyahat Bursu” adıyla gerçekleşti.  Pandemi süreci nedeniyle 2020 yılında fiziksel değil dijital seyahate odaklanan,  “Değişim/Dönüşüm” teması kapsamında yürütülen projede yaşamakta olduğumuz olağanüstü dönemin insanlığa, mimarlığa, kentsel alanlara, kamusal mekânlara ve yapılara yansımaları sorgulandı.   Mimarlık, Şehir ve Bölge Planlama, İç Mimarlık, Peyzaj Mimarlığı ve Endüstri Ürünleri Tasarımı bölümü öğrencileri ve mezunlarının katılım sağladığı Arkitera Seyahat Bursu’nun bu yılki kazananı “Yamuk Bakış – Değişim ve Dönüşüm Üzerine Bi’ Kolaj Projesi” ile Deniz Oskay oldu. Mimarlık alanında farklı etkiler oluşturacak olan proje, YouTube üzerinden canlı olarak yayınlanacak atölye ve oturumlardan oluşuyor.

Seyahat Bursu 2020 kapsamında bu yılın bursiyeri Deniz Oskay’ın projesi kapsamındaki ilk çalışma çevrimiçi atölyelerden oluştu. Atölyeler ile daha önce yazılmış şeyleri yeniden yazmak yerine o yazılanları tekrar göz önüne getirmek, canlandırmak, ama bunu yaparken de etrafında dolaşmak, aralarında uçurumlar olduğu sanılan unsurlar arası bağlar keşfedildi. 16 Eylül’de düzenlenen Jean-Marc Cote Olmak adlı ilk online atölyede, teknolojinin ihtiyaç karşılaması ve ihtiyaç şekillendirmesi arasındaki bulanık alan irdelendi. 18 Eylül’de John Berger Olmak başlığıyla gerçekleşen ikinci online atölyede ise görme duyumuzun ve biçimimizin algımızı nasıl şekillendirdiği üzerine sohbet edildi.  16 Eylül ve 18 Eylül’de gerçekleşen bu atölyelere ait çıktılar 12-16 Ekim haftasında Arkitera Youtube kanalı ve Seyahat Bursu sosyal medya kanallarından canlı olarak yayınlanacak içeriklere ek olarak yayınlanacak.

Homo Sapiens’ten Arttırılmış Gerçekliğe Değin Her Şey Hakkında

Deniz Oskay’ın “değişim/dönüşüm” üzerine bir çeşit kolaj çalışması olarak ele aldığı proje; ilk bakışta çok ilgili ve bir yapı oluşturur gibi görünmeyen parçaların birbirlerini etkileyerek ve aralarındaki bağların araştırılması yoluyla yeni ve üst bir oluşa evrilmesini hedefliyor. Söz konusu unsurlar arasında henüz keşfedilmemiş bağları ortaya çıkarabilme amacıyla düzenlenecek ve farklı disiplinlerden çeşitli isimlerin konuk olacağı oturumlar kapsamında 12 Ekim Pazartesi günü ‘Bilgisayar Oyunu Sanatında Kolaj, Performans ve İnsansızlaşma Örnekleri’, ‘Sanat Yapıtının İşlevi ve Arşivleme’, ‘Onarma Emeği, Müşterek Mekan, Kolektif Saha’, 13 Ekim Salı günü Bir Teknoloji Olarak Yazı, Bir Zihin Protezi Olarak Okuma: Hikaye Anlatıcılığı ve Mimarlık Disiplinine İzdüşümleri üst başlığında ‘İstanbul’dan Hikayeler Çalıştayı’, ‘Bilim Kurgu Edebiyatında Mimari’ ve ‘Bir Dönüşüm Olarak Seri Üretimden Kitlesel Özelleştirmeye’ ; 14 Ekim Çarşamba günü ‘İnternetle Değişen İletişim Biçimleri: Toplumsallığın Yeni Agorası Olarak Sosyal Medya’, ‘İTÜMEM, Bir Öğrenme Modeli’, ‘Örnek Paylaşımları: Değişim ve Dönüşüm Olgularının Farklı Sanat Disiplinlerine İzdüşümleri’, ‘Yazın, Oyun ve Mimarlık: Görünmez Kentler Romanının Mimarisi’ ve Metametrik ekibi ‘Tekil olan her şey Buharlaşıyor!’15 Ekim Perşembe günü Ütopya, Distopya, Post-Apokaliptik Dünyalar Üzerine: Düşüne İnsan Yerine “Ütopya” Yaratan İnsan üst başlığında ‘Ütopya’dan Bilim Kurguya İnsan ve İnsan-sonrası’, ‘Alternatif bir Ütopya Okuması’ , ‘Biyotasarım’ ve ‘ Örnek Paylaşımları: Değişim ve Dönüşüm Olgularının Farklı Sanat Disiplinlerine İzdüşümleri’ ; 16 Ekim Cuma günü ‘Eleştirel Teori İçerisinde Heidegger ve Teknoloji, Yapay Zeka ve Bilinç’, ‘Değişen ve Dönüşen Gerçeklikler Olarak: Sanal Gerçeklik ve Artırılmış Gerçeklik’, ‘Doğa ve Kültür Yarılması ve Sürekliliği’ konuları akademisyenler ve uzmanlar eşliğinde irdelenecek.

Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, Kayseri ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile Küresel Gazeteciler Konseyi, TSYD, TİMEF, AVKON, ADD üyesi, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği, Tüm Mücadele Sporları Derneği, Kayseri Spor Adamları Derneği, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Android Uygulama Popup
Logo

📲 Davut Güleç Haberler

Android cihazınızdan kolayca haberleri takip edin!

📥 Uygulamayı İndir
Android Uygulama Popup
Logo

📲 Davut Güleç Haberler

Android cihazınızdan kolayca haberleri takip edin!

📥 Uygulamayı İndir
Davut Güleç Panel İletişim Davut Güleç – Sağ Menü