Ekonomi

Drone’ları Etkisiz Hale Getiren Drone Savarları Türkiye’de Üretiyorlar, Yeni Nesil Geçiş Kontrol Yönetim Platformu Passlogic, Trend Micro başarısı, Yeşil Dönüşüm Zorunluluk, İtalyan Kökenli İsvea’nın ihracatı, Hazır beton 2024 raporu, Elektrik zamlarından korunmanın yolu yalıtım

Drone’ları Etkisiz Hale Getiren Drone Savarları Türkiye’de Üretiyorlar

Teknopark İstanbul bünyesinde 2022 yılında kurulan ve toprak altı derin gören radar sistemleri ile drone düşüren drone savarları geliştiren A-Z ARGE, ürünleriyle aynı zamanda enkazda canlı ve cansız tespiti de yapabiliyor. Radar sistemi ürünleriyle Kuzey Irak’ta Pençe-Kilit Operasyon Bölgesinde Türk Silahlı Kuvvetlerine destek olduklarını dile getiren A-Z ARGE CEO’su Ahmet Zengin, “Drone’ları düşürerek etkisiz hale getirebilecek ve bunları gerekirse yazılımları gereği adresine geri gönderebilecek silahı da üretiyoruz” dedi.

Sistemler, operasyon bölgesinde terör inlerini tespit ediyor

Sistemlerin operasyon bölgesinde terör inlerini ve yaşam malzemelerini tespit edebildiğini söyleyen Ahmet Zengin, “Türk Silahlı Kuvvetleri ile Pençe-Kilit Bölgesi, Kuzey Irak’ta Gara, Metina, Zap, Parasiya, Kanimasi’de ve 2010 rakımlı civar bölgelerde terör inlerini ve içinde bulunan yaşam malzemelerini mühimmatları tespit ettik ve ilgili kurumlara raporladık. Ortadoğu’dan, Orta Asya’dan Balkanlar’dan 8 kadar firmaya ürünlerimizi sattık. Yurtiçinde de daha ziyade madencilere satış yapmaktayız. Yine arkeolojik eser aramalarında, toprak altındaki zemin etütlerinde kullanılabilmektedir. Örneğin binayı yapmadan önce binanın altında su ya da elektrik hattı olup olmadığına bakabilmekteyiz. Yine binanın zemininin bina yapmaya uygun olup olmadığına bakabilmekteyiz. Aynı şekilde su altında da çalışabilmekteyiz. Örneğin üzeri kapanmış eski arkeolojik eserleri görebilmekteyiz” diye konuştu.

Erzincan İliç’teki maden faciasında da başarılı oldular

Zengin, şunları söyledi: “Toprak altındaki tünel, madenler, dehliz, mağara ve bunların içinde bulunan 350 çeşit maden ve minerali görüp analiz eden ve bu bilgileri işlevsel hale getirip raporlayan bir sistem geliştirdik. Ayrıca enkazda canlı ve cansız tespiti de yapabilmekteyiz. Özellikle Erzincan İliç’teki maden faciasında enkazı önce biz tespit ettik. O ana kadar başka hiçbir cihaz ve teknoloji başarılı olamamıştı. Orada parçalanan bir konteyner ve onun içindeki 3 kişinin ilk enkazına ulaştık. Siyanürlü jel gibi bir toprak vardı. Kayma riski vardı. Bütün bunlara rağmen başarılı olduk.”

616 metreye kadar radar sinyali alabiliyorlar

Yapılan cihazlarda 2D ve 3D yazılımlar kullandıklarını söyleyen Zengin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu yazılımlarla gönderdiğimiz sinyallerin yansımalarını tespit ederek bu dataları bir dosya formatına çevirerek 3 boyutlu programda analiz etmekteyiz. Yani aynı ultrason gibi canlı ve net görüntülerle analizleri rahatlıkla yapabilmekteyiz. İlk yaptığımız prototiplerle genelde 412 metre 50 cm’i görüyorduk. Şu anda yaptığımız girişimler ve yazılımlar neticesinde ortaya çıkan projeyle ise 616 metreye kadar radar sinyali atıp bunları analiz edebilmekteyiz.”

Dron savar silahı, 9 banda kadar bütün uydu hatlarıyla dron bağlantılarını kesebiliyor

Aynı zamanda SAHA İstanbul üyesi olan A-Z ARGE’nin CEO’su Ahmet Zengin, sözlerini şöyle noktaladı: “2016 yılında Teknopark bünyesinde Türkiye’deki dronları düşüren ilk dron savarı yapan firmayız. Şu anda yaptığımız prototip; 1,5 km, 5,5 km, 7,5 km ve 25 km yani yarım daire olarak düşünüldüğünde yukarı ve yanlara doğru 25 km. Hesaplanırsa 360 derecelik bir alanda bütün dronları ve İHA’ları düşürerek etkisiz hale getirebilecek ve bunları gerekirse yazılımları gereği adresine geri gönderebilecek silahı da ilk yapan firmayız. Çağımızda artık herkes yazılımda ve donanımda uzaktan erişim programları kullanmaktadır. Biz de yaptığımız analizlerde 2 programda çok başarılı olduk, bir tanesi yapay zeka. Yani topraktan gelen sinyallerin ne olduğunu görmeyi ve analiz etmeyi çok iyi başarabilmekteyiz. Bir diğeri ise 9 banda kadar bütün uydu hatlarını tespit edip kesebilmemizdir. Örneğin, Münbiç’te tankımızın üzerine dron ile pusu kurdular ve orada 2 askerimiz şehit oldu ve tankımız bertaraf oldu. Mevcut kullanılan cihazlarımız GPS’le bağlantılı olan uyduları kesebilmektedir. Fakat terör örgütü Münbiç’te bağlantısı kesilince Glonass denilen Rus uydusuna geçmiştir. Mevcut cihazlar buna etki edememiştir. Bizim şu andaki dron savar silahımız ise Glonass da dahil olmak üzere 9 banda kadar bütün uyduları kendi içindeki kuantum yazılımlarla dron bağlantılarını tespit edip, kesebilmektedir.”

Yeni Nesil Geçiş Kontrol Yönetim Platformu Passlogic binaların operasyonel verimliliğini artırıyor

Securitas Technology’nin global bilgi birikimi ve inovasyon gücüyle geliştirilmiş ileri seviye bir çözüm olan Passlogic, biyometrik, mobil ve kartlı geçiş sistemlerinden topladığı verileri anlamlı raporlara dönüştürüyor. Geçiş kontrolden video izlemeye ve biyometrik sistemlere kadar birçok çözümle entegre çalışarak, güvenliği ve verimliği aynı anda artırıyor.

Özellikle hibrit ve uzaktan çalışma modellerinin yaygınlaşması nedeniyle son yıllarda işletmeler için önemi daha da belirgin hale gelen personel devam kontrol sistemleri, bir yandan çalışan ve ziyaretçi takibini kolaylaştırırken diğer yandan etkin vardiya yönetimi ile iş ortamındaki verimliliği artırıyor. Farklı segmentlerde ve farklı ölçeklerdeki onlarca işletmenin yüzlerce farklı lokasyonunda tercih edilen bu sistemler işletmelerin güvenli ve verimli bir şekilde kendi ana işlerine odaklanmalarına imkan sağlıyor.

Securitas Technology Türkiye Genel Müdürü Pelin Yelkencioğlu, şirketlerin manuel süreçlerin yükünden kurtulmak için dijital çözümlere yöneldiğini belirterek, “Personel ve ziyaretçiler için uçtan uca takip olanağı veren sistemler, aynı zamanda bordro yönetimine entegre olarak, çalışma saatlerinin takibini ve analizlerini otomatik hale getirerek performans, zaman ve maliyet tasarrufu sağlıyor. İnsan kaynakları süreçlerini kolaylaştırıyor, idari yükleri azaltıyor ve güvenliği artıyor. Bu faydalarından dolayı özellikle büyük işletmeler, fabrikalar, lojistik ve perakende firmaları çözüme yoğun bir şekilde ilgi gösteriyor. Sadece bina içinde değil personel servisi ve acil durum toplanma yerlerinde sunduğumuz mobil çözümler ile İSG konusunda da müşterilerimizin daha güvenli ortamlarda çalışmalarına yardımcı oluyoruz.” diye konuştu.

Uçtan uca takip imkanı

Passlogic, Securitas Technology’nin global bilgi birikimi ve inovasyon gücüyle geliştirilmiş ileri seviye bir çözüm olarak öne çıkıyor. Tek bir yatırım ile giriş-çıkış takibinin yanında çok sayıda faydayı beraberinde getiren yazılım, birçok farklı markanın bina otomasyon ve güvenlik sistemlerinin birbiriyle kolayca iletişim kurmasını sağlıyor. Bu şekilde hem personelin hem de ziyaretçilerin güvenli bir ortamda doğru geçiş verileri ile çalışma olanağı sunan Passlogic, ürettiği raporlarla organizasyon içerisinde İnsan Kaynakları (bordrolama, izin yönetimi vb.), İdari İşler (yemekhane, kantin modülü vb.), Bilgi Teknolojileri (ERP, task management vb.) gibi farklı departmanların ihtiyaçlarına da hizmet ediyor.

Her ihtiyaca cevap veren esnek ve modüler yapı

Passlogic Yazılımı ile çevresel koşullardan ötürü kartlı geçiş sistemi kurulamayan müşteri ortamları için giriş çıkışlar işlemlerine mobil tabletler ile sanal turnikeler üzerinden de yapılabilmekte. Özellikle açık hava etkinliklerinde altyapı ve kablolama gerektirmeden, lokasyonda konumlandırılan mobil bir tablet ve tablet üzerine yerleştirilmiş okuyucu sayesinde geçişleri gerçekleştirip PDKS sisteminde raporlanmasına olanak sağlanabiliyor. Bu özelliği nedeniyle genellikle açık alandaki konferans, eğitim gibi etkinliklerde veya otobüs gibi personel servisi girişi olan ama serviste yoklama alınmayan büyük kampüslerde tercih ediliyor.

Özelleştirilebilir arayüze ve kurulum gerektirmeyen web tabanlı mimariye sahip olan çözüm ile kart güncellemesi, yetki seviyesi belirleme ve vardiya ataması gibi işlemler kolayca yapılabiliyor, yetki yönetimi ve onay mekanizması gibi özellikleriyle kullanımı kişi bazında sınırlandırabilme olanağı sunarak süreçlerin yönetimine destek oluyor.

Yüksek entegrasyon kabiliyetiyle kartlı geçiş, biyometrik, video izleme, yangın algılama teknolojilerinin sağladığı verileri kullanarak binalarda güvenliği ve kontrolü üst seviyeye taşıyan çözüm, ihtiyaca özel tasarlanabilen esnek ve modüler yapısı sayesinde maksimum verimlilik sağlıyor. Bunlara ek olarak, geçiş kontrol (iris, parmak izi, kart okuyucular), asansör, otopark ve yemekhane gibi yönetimi kritik noktalar için topladığı veriler ve anlamlandırdığı raporlar ile birçok farklı yeteneğe de sahip.

Passlogic etkin vardiya yönetim modülü ile, personelin aylık toplam çalışma ve ek mesai sürelerini işletmenin kurallarına uygun şekilde hesaplamayı kolaylaştırıyor. Ay boyunca bina içindeki aktivitelerini takip altında tuttuğu personelin, mesai sürelerini her ayın tanımlanan gününde otomatik olarak ilgili birimlere raporluyor. Bordrolama sistemine doğrudan entegre çalışabilen çözüm, otomasyon teknolojisi sayesinde insan müdahalesiyle gerçekleşen takip ve denetimdeki hataları ortadan kaldırıyor. Masa ve oda rezarvasyon gereken işletmelerde kartlı geçiş sisteminden sadece rezervazyon yapan kişilerin geçişine izin vermeyi sağlayarak ofis ortamlarının verimli kullanılmasını sağlıyor.

Acil durumlarda hayat kurtaran takip

Yangın ve deprem gibi aciliyet gerektiren durumlarda Passlogic ile entegre şekilde çalışan mobil okuyucu tableti, bina içinde kalanların sayısı, kimler olduğu ve en son geçtikleri kapı bilgilerine ulaşabiliyor. Çözüm ayrıca farklı ihtiyaçlar doğrultusunda yoklama alınması için de kullanılabiliyor.

Kara liste oluşturuyor

Passlogic, kesintisiz takip ve kontrol sağladığı için, bina giriş çıkışları, şirketi ziyaret eden kişilerin gelme sıklıkları, unvanları ve buna benzer pek çok veriden, kurumsal hafızayı besleyen bir bilgi havuzu da oluşturuyor. Gelen ziyaretçi bilgisi, ziyaretçi sahibine anında e-postayla bildiriliyor. Özel ziyaretçilere ilişkin VIP ya da istenmeyen ziyaretçilere dair kara liste gibi uyarı listeleri oluşturulabiliyor.

Veri güvenliğinde en ileri teknoloji

Özellikle işletmelerin kişisel veri güvenliği ve regülasyonlarla tam uyumlu sistemler aradığı bu dönemde Passlogic, sağladığı üstün özellik ve avantajlarla öne çıkıyor. Uygulama işletmelerin hem hukuki yükümlülüklerini yerine getirmelerine yardımcı oluyor hem de çalışanların kişisel verilerinin korunmasını sağlıyor. KVKK için gereken imzalar, sistem üzerinde arşivlenebiliyor. Bununla birlikte, ziyaretçilere verilen kartların geçerli yetki süreleri kontrol edilebiliyor. İçerideki ziyaretçilerin listesi ve içeride bulundukları süre görülebiliyor.

Geleceğin güvenlik teknolojilerinde kritik rol üstlenecek

Otomasyon ve dijital çözümlere doğru hızlı geçişle birlikte işletmeler, katılım takibini kolaylaştırmak, çalışan verimliliğini artırmak ve işgücü düzenlemelerine uyumu sağlamak için personel takip sistemlerini giderek daha fazla benimsiyor. Nesnelerin interneti, yapay zaka ve bulut bilişimdeki yenilikler personel takip sistemlerinin evrimini yönlendiriyor. Bu teknolojiler gelişmiş veri analitiği, iyileştirilmiş kullanıcı arayüzleri ve mevcut kurumsal sistemlerle entegrasyon yetenekleri sunarak, personel takip sistemlerini işletmeler için daha çekici hale getiriyor. Daha sıkı işgücü düzenlemeleri ve güvenlik standartları da kuruluşları personel izleme çözümlerine teşvik ediyor. İş kanunlarına uyumu garantileyen ve sağlık ve güvenlik protokollerini yönetmeye yardımcı olan bu sistemlerin, geleceğin güvenlik teknolojilerinde kritik bir rol oynaması bekleniyor.

Trend Micro, Canalys tarafından “1 Numaralı Kanal Şampiyonu” Seçildi

“Pazara çıkışta yenilikçi ve tutarlı iş ortağı etkileşimi” ile ödüllendirildi.

Siber güvenlik alanında dünyanın önde gelen şirketlerinden Trend Micro, Canalys tarafından gerçekleştirilen Siber Güvenlik Liderlik Matrisi 2025 çalışmasında Şampiyon olarak belirlendi. Trend Micro, Canalys tarafından değerlendirmeye alınan 32 siber güvenlik tedarikçisi arasında üst üste üçüncü kez ilk sırada yer alma başarısını gösterdi. Trend Micro ve iş ortakları, 69 ülkede yüz binlerce kurumsal müşteriyi koruyarak, sektörün coğrafi olarak en çeşitli müşteri tabanına hizmet veriyor.puanıyla listenin başında yer aldı.

Yeşil Dönüşüm Tercih Değil, Zorunluluktur
Ege Genç İş İnsanları Derneği (EGİAD), sürdürülebilirlik ekseninde iş dünyasını dönüştürme misyonu doğrultusunda önemli bir etkinliğe daha imza attı. EGİAD ev sahipliğinde, Yeşil Dönüşüm Danışmanı ve Birleşmiş Milletler Enerji Dönüşümü Mühendisler Konseyi (CEET) Üyesi Selen İnal’ın katılımıyla düzenlenen “Yeşil Dönüşümde Güncel Gelişmeler” semineri, iş dünyası temsilcilerinin yoğun ilgisiyle dernek merkezinde gerçekleştirildi.

Küresel ölçekte artan çevresel tehditler, enerji krizleri, kaynak kıtlığı ve iklim değişikliği gibi kritik meseleler; günümüzde yalnızca ekolojik değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal riskleri de beraberinde getirmekte. İşletmeler, artan girdi maliyetleri, tedarik zinciri aksamaları ve finansmana erişimde yaşanan zorluklarla karşı karşıya kalırken; sürdürülebilirlik ilkelerini merkezine alan iş modelleri giderek daha fazla ön plana çıkmakta. Bu kapsamda çalışmalarını sürdüren EGİAD, sürdürülebilirlik vizyonu doğrultusunda yeşil dönüşüm konusunda farkındalık yaratmayı, iş dünyasında dönüşüme öncülük etmeyi ve genç girişimcileri bu alana yönlendirmeyi amaçlamakta.

Etkinliğin açılış konuşmasını gerçekleştiren EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Özhelvacı, günümüzde çevresel, ekonomik ve sosyal risklerin derinleştiğine dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı: “Ekonomik istikrarsızlık, çevresel yıkım, derinleşen sosyal eşitsizlikler ve etik yozlaşmalar zamanımızın belirleyici zorlukları haline geldi.”

Sürdürülebilirliği merkeze almayan iş modellerinin artık rekabet şansı kalmadığını vurgulayan Özhelvacı, “Yeşil dönüşüm artık sadece çevresel değil, ekonomik gelişmenin de itici gücü” sözleriyle sürecin iş dünyası için önemli fırsatlar sunduğuna dikkat çekti. Bu dönüşümün yalnızca riskleri azaltmakla kalmayıp, aynı zamanda yenilik ve rekabet avantajı sağlayan stratejik bir araç olduğunu ifade etti.

“Geleceğin dünyasını kuracak olan biz gençleriz”

“Yeşil dönüşüm, yani çevresel etkileri en aza indirerek üretim ve tüketim modellerini yeniden kurgulamak, artık bir tercih değil, bir zorunluluktur” diyen EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Özhelvacı, konuşmasında mevcut küresel tabloya ve liderlik eksikliklerine değinerek şöyle konuştu: “Ekonomik istikrarsızlık, çevresel yıkım, derinleşen sosyal eşitsizlikler ve yaygın etik yozlaşmalar, zamanımızın belirleyici zorlukları haline gelmiştir. Ancak bunların yalnızca tesadüflerin sonucu olduğunu söylemek mümkün değil. Bugün karşı karşıya olduğumuz bu tablo, iş dünyasının, siyasetin ve toplumun en üst düzeylerinde değerlere dayalı liderliğin yetersizliğinin doğrudan bir sonucudur. Biz genç iş insanlarına düşen görev, yalnızca bugünün değil, yarının da liderliğine hazırlanmak. Daha adil, daha çevreci ve daha dirençli bir ekonomiyi inşa etme sorumluluğu omuzlarımızda.”

Yeşil Dönüşüm, EGİAD’ın Stratejik Önceliği

EGİAD 18. Yönetim Dönemi’nin stratejik hedeflerinden birinin yeşil dönüşüm olduğunu belirten Özhelvacı, bu alanda üyelerin bilgi edinmesi, iş modellerini dönüştürmesi ve sürdürülebilir çözümler üretmesi için kapsamlı çalışmalar yürüttüklerini ifade ederek, “Derneğimizin 18. Yönetim Dönemi’nde yeşil dönüşümü öncelikli alanlarımızdan biri olarak belirledik. EGİAD sayesinde üyelerimizin, dünyanın sürdürülebilirliğine katkı sağlayacak projeler geliştirmesi en büyük dileğimiz” dedi.

Özhelvacı, EGİAD’ın yeşil dönüşümde öncü olma vizyonuna vurgu yaparak, yeşil dönüşümün yalnızca risklere karşı bir savunma mekanizması değil, aynı zamanda yeni nesil girişimciler için önemli fırsatlar barındıran bir dönüşüm olduğunu belirtti. Özhelvacı “Temiz enerji yatırımları, döngüsel ekonomi çözümleri, yeşil teknolojiler ve sürdürülebilir markalaşma; yeni nesil girişimciler için büyük potansiyel alanlar sunuyor” diye konuştu.

Şirketler Gecikmeden Yeşil Dönüşüm için Somut Projeler Üretmeli

Seminer kapsamında Selen İnal’ın deneyimlerini paylaştığı etkinlikte, ulusal ve uluslararası düzeyde yeşil dönüşüm politikaları, Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın iş dünyasına etkileri, karbon ayak izi, enerji verimliliği ve çevresel regülasyonlar hakkında kapsamlı bilgiler aktarıldı.

İnal, yaptığı sunumda Avrupa Birliği’nin Yeşil Mutabakatı ve yeni sürdürülebilirlik raporlama düzenlemelerinin Türk şirketlerine olası etkilerini değerlendirdi. Yeşil dönüşümün artık yalnızca çevreyi koruma sorumluluğu olmaktan çıktığını vurgulayan İnal, bu sürecin aynı zamanda ticari rekabet, yatırım çekme kapasitesi ve maliyet yönetimi açısından stratejik bir zorunluluğa dönüştüğünü ifade etti.

Türkiye’de sürdürülebilirlik kriterlerine uyum sağlamayan firmaların, özellikle ihracat ve finansmana erişim açısından önemli dezavantajlarla karşı karşıya kalabileceğini belirtti. Bu bağlamda İnal, başta KOBİ’ler olmak üzere tüm işletmelerin Avrupa Birliği destekli finansman araçlarından ve sürdürülebilirlik bağlantılı kredi imkânlarından etkin biçimde yararlanmalarının büyük önem taşıdığını söyledi.

Elektrik fiyatlarındaki artış, karbon düzenlemeleri ve yeşil finansman alanındaki güncel trendler sunumun öne çıkan başlıkları arasında yer aldı. İnal, şirketlerin artık yalnızca uzun vadeli hedefler belirlemekle yetinmeyerek, dönüşümü somut projelerle hayata geçirmesi gerektiğini ifade etti.

Etkinliğin sonunda EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Özhelvacı, katkılarından dolayı Selen İnal’a ve etkinliği organize eden Sanayi ve Sürdürülebilirlik Komisyonu’na teşekkür ederek, bu alandaki çalışmaların kararlılıkla sürdürüleceğini belirtti.

İtalyan Kökenli İsvea Çorum’dan 63 ülkeye ihracat yapıyor

Dünyanın en büyük 21’inci vitrifiye seramik üreticisi İsvea, dünyanın 63 ülkesine ihracat gerçekleştiriyor. Üretiminin yüzde 50’sini ihraç eden Isvea sektörün ihracat şampiyonları arasında yer alıyor.

Türkiye’de dış ticaret fazlası veren az sayıdaki sektörlerden biri olan seramik sektörü dünyanın farklı coğrafyalarında 100’ü aşkın ülkeye 1,4 milyar dolarlık ihracat gerçekleştiriyor. Türkiye, Seramik Sektörünün en büyük ikinci alt sektörü olan Vitrifiye Seramik üretiminde Avrupa’nın en büyük üretici ülkesi olmasının verdiği güçle ihracat pazarlarını artırmaya devam ediyor. Yüzde 82’lik yerli katkı oranıyla Türkiye’de en yüksek “İhracatta Yerli Katma Değer Oranı”na sahip olan sektör, 2025 yılında ihracat rakamını daha da yukarılara taşımayı hedefliyor.

2023 yılında sektörde bir önceki yıla göre ihracatta sınırlı küçülme yaşandığını söyleyen İsvea Yönetim Kurulu Başkanı Erdem Çenesiz Çenesiz, sektörün öncü ürünü pozisyonundaki seramik kaplama malzemeleri ihracatının 2024 yılında bir önceki yıla göre yüzde 8,1 büyüdüğünü, bu büyümenin 2025’in ilk ayında da devam ettiğini belirterek, “Sektörün önemli bir geri dönüşe imza attığı 2025 yılında Türk seramik sektörü tüm alt kolları ile ihracatını artırmayı hedefliyor” dedi.

2013 yılında Ece Holding tarafından satın alınan İtalyan vitrifiye seramik üreticisi Isvea gerçekleştirdiği ihracatla sektörde fark yaratıyor. Üretiminin yüzde 50’sini ihraç eden şirket, dünyanın 63 ülkesine ihracat gerçekleştiriyor. Şirket, premium ve üst segmentte konumlanan Isvea’nın yanı sıra Türkiye’de banyo sektörünün köklü markalarından olan Ece Banyo ve üst segmente niş ürünler sunan Cavallini Bagno Italia markalarıyla dünya genelinde 500’den fazla noktada satış yapıyor.

Isvea ile İtalyan tasarım kültürü, kalite ve fonksiyonellik yaklaşımını tüketicilere sunduklarını aktaran Çenesiz, 2024 yılında ihracatlarını yüzde 10 artırdıklarını, bu yıla da iyi başladıklarını ve yeni pazarlara girerek yüzde 12 ihracat artışı hedeflediklerini söylüyor. 1960’lı yıllarda İtalya’da kurulan İsvea, Ece Holding bünyesine girdiği 2013 yılından sonra Türkiye’nin en beğenilen markaları arasındaki yerini sağlamlaştırdı. Türkiye genelinde yedi bölgedeki 114 showroom ve 213 bayi ile tüketicilere ulaşan İsvea, İtalya’nın tasarım anlayışıyla Türkiye’nin üretim gücünü birleştirerek dünyanın en büyük 21’inci üreticisi oldu.

Çenesiz, “Türkiye’yi üretim üssü haline getirerek ihracat yapma stratejimizin ilk aşaması başarıyla tamamlandı. Şimdi yeni pazarlara ulaşma evresindeyiz. İhracat yaptığımız ülke sayısını ise 63’ten 68’e çıkarmayı hedefliyoruz” diye konuştu..

Elektrik zamlarından etkilenmemenin yolu doğru yalıtım

Elektrik fiyatlarına gelen zamlar hem hane bütçesini hem de genel ekonomik dengeleri doğrudan etkiliyor. Özellikle yazın serinleme, kışın ise ısınma ihtiyacıyla artan elektrik kullanımı, faturaların her geçen ay biraz daha yükselmesine neden oluyor. Bu artış karşısında birçok kişi bireysel çözümler ararken, elektrik maliyetlerini azaltmanın en etkili yolu ise doğru yalıtımdan geçiyor. Doğru bir yalıtım uygulaması, enerji tüketimini azaltarak hem konforu artırıyor hem de elektrik zamlarının etkisini minimuma indiriyor.

Elektrik fiyatlarındaki artışla birlikte, klima ve ısıtma sistemlerinin kullanımı nedeniyle her ay faturalar artıyor. ODE Yalıtım, binalarda yapılan doğru yalıtım uygulamaları ile elektrik fiyatlarının arttığı bu dönemde, ısınma için enerji verimliliğinin sağlanabileceğini ve bu sayede enerji faturalarındaki artışın kontrol altına alınabileceğini vurguluyor.

Elektrik fiyatlarındaki artışla ilgili değerlendirmede bulunan ODE Yalıtım Yönetim Kurulu Üyesi Ozan Turan, “Konutlarda yapılan elektrik fiyatları artışı, vatandaşlarımız için önemli bir maliyet. Evlerini ısıtmak veya soğutmak isteyen vatandaşlarımız konforlu bir alan için ısıtıcıları ve klimaları kullanıyor. Ancak bu tarz ürünlerin yüksek elektrik tüketimi bir sonraki ay faturalara yansıyor. Oysaki doğru bir yalıtımla bunun önüne geçmek çok mümkün. Konutlarımızın ısısının doğru noktalarda kalabilmesi için dünya standartlarında bir yalıtıma ihtiyaç var. Bu yalıtım enerji tüketimini azaltmanın ve maliyet yükünü hafifletmenin en etkili yolu. Doğru bir yalıtım enerji tüketimini yüzde 70’e kadar azaltarak, enerji faturalarındaki artışı kontrol altında tutmayı sağlar. Yalıtım, evlerin iç sıcaklığını dengeleyerek elektrikli cihazlara duyulan ihtiyacı en aza indirir” dedi.

Türkiye Hazır Beton Birliği 2024 Yılı Hazır Beton Sektör Raporu:

Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB), ülkemiz ekonomisine önemli katkılar sunan hazır beton sektörünü 2024 yılı özelinde kapsamlı olarak analiz eden “Hazır Beton Sektör Raporu”nu yayımladı. Raporda, 2025 yılına dair beklentilerimizin, ekonomik dalgalanmalara rağmen sürdürülebilir büyümeyi sağlayacak yönleri vurgulanıyor. Çevre dostu beton kullanımının artması, dijitalleşme ve akıllı teknolojilerin entegrasyonu, enerji verimliliği ve döngüsel ekonomi gibi konular, sektörün gelecekteki yol haritasında öne çıkan başlıkları arasında yer alıyor. Hazır beton sektörünün 2023 yılı verilerine göre 200 milyar Türk lirasına yaklaşan cirosu, 45 bini aşan istihdam hacmi ve yıllık 119 milyon metreküplük üretimiyle Türkiye ekonomisi ve inşaat sektörü açısından çok önemli olduğunu gösteren Rapor, Türkiye’nin hazır beton üretiminde Avrupa’da lider ülke konumunu sürdürdüğünü ortaya koydu.

Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB), Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Merkez Bankası, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) verileri ile THBB üyelerinin, THBB dışındaki üreticilerin ve tedarikçilerin sağladığı bilgiler ışığında hazırlanan 2024 yılı “Hazır Beton Sektör Raporu”nu yayımladı. Rapor, Türkiye ekonomisi, inşaat sektörü ve hazır beton sektörüne yönelik detaylı analizler, değerlendirmeler ve projeksiyonlar içeriyor.

İnşaat sektörü aktif olarak büyümeye devam ediyor

Türk inşaat sektörü, ülke ekonomisinin lokomotiflerinden biri olup, geniş bir istihdam alanı yaratması ve büyük ölçekli yatırımları desteklemesi açısından kritik bir rol oynamaktadır. Konut inşaatı, altyapı projeleri, endüstriyel yapılar ve yurtdışındaki müteahhitlik hizmetleri gibi geniş bir yelpazeye yayılan sektör, aktif olarak büyümeye devam etmektedir.

İnşaat sektörü, 2024 yılı itibarıyla 2 milyonu aşan istihdamı ile yaklaşık 250 yan sektörü doğrudan ve dolaylı bir şekilde etkilemektedir. İnşaat faaliyetleri sırasında malzemelerin üretimi, taşımacılık, mühendislik ve mimarlık hizmetleri, finans, sigortacılık gibi birçok sektör etkilenmektedir.

2011-2017 yılları arasında inşaat sektörü bileşik yıllık %10 büyürken; 2018-2022 yılları arasında sürekli küçülmüştür. 2023 yılındaki belirgin büyüme 2024 yılında da devam etmiş ve %9,3 ile son yedi yılın en yüksek büyüme oranı yakalanmıştır. Bunda deprem bölgesindeki inşaat aktivitelerinin rolü yüksektir.

Konut stokunun azalmasını sağlayacak veri ilk el konut satışlarıdır

Konut satışları, bir ülkenin ekonomik sağlığını gösteren önemli göstergelerden biridir. 12 yıllık süre içinde toplam konut satışları 2020 yılında rekor seviyeye ulaşmıştır. 2024 yılında konut satışları açısından zirveye oldukça yakın bir performans görülmüştür. Son beş yılın en yüksek ilk el konut satışı 2024 yılında gerçekleşmiştir. Yaklaşık 1,5 milyon konut satışı, %10,7 ipotek oranı ile gerçekleşmiştir. İpotekli satış oranının önceki yıllara oranla oldukça düşük bir seviyede gerçekleşmesine rağmen ilk el konut satışlarının artması sektör adına olumlu bir gelişmedir. Özellikle kredi faizlerindeki anlamlı düşüş sonrasında konut sektörünün önünün oldukça açık olması beklenmektedir.

İnşaat sektöründe canlanmaya neden olacak, konut stokunun azalmasını sağlayacak ve gelecek adına motivasyon oluşturacak olan veri, ilk el konut satışlarıdır. Bu nedenle inşaat sektörünü değerlendirmek için bu veriye odaklanmak daha isabetli analizler yapılmasını sağlamaktadır.

Türkiye, hazır beton üretiminde Avrupa lideridir

Türkiye’de standartlara uygun beton üretilmesi ve inşaatlarda doğru beton uygulamalarının sağlanması için 37 yıldır çalışan Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB), kalite, çevre, sürdürülebilirlik, iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarıyla inşaat, hazır beton ve ilgili sektörlerin gelişimine büyük katkı sağlıyor. Hazır beton sektörü, 2023 yılı verilerine göre 200 milyar Türk liralısına yaklaşan cirosu, 45 bini aşan istihdam hacmi ve yıllık 119 milyon metreküplük üretimiyle Türkiye ekonomisi ve inşaat sektörü açısından çok önemli bir yerde duruyor. Avrupa Hazır Beton Birliğinin (ERMCO) 2023 yılı verilerine göre AB üyesi bütün ülkelerin toplam üretim miktarı 239 milyon metreküp iken, Türkiye tek başına 119 milyon metreküp beton üretmiştir. Bu üretim miktarıyla Türkiye, AB ülkeleri arasında birinci ülke konumunda yer alıyor. Hazır beton sektörünün, inşaat sektörüne ve buna bağlı olarak ülke ekonomisine sağladığı büyük katkı, inşaat sektörünün en temel kolu olduğunu gösteriyor.

Hazır beton sektörünün 2024 yılında %9,2 oranında büyüdüğü tahmin ediliyor

Hazır Beton Sektörü Raporu ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Işık, “1988 yılında faaliyetine başlayan Türkiye Hazır Beton Birliği, kuruluşundan bu yana sektörel verilerin kaynağı olmuştur. Raporumuza göre hazır beton sektörünün 2017 yılına kadar istikrarlı bir büyüme trendi gösterdiği ve 2017 yılında yıllık 115 milyon m3 üretim ile zirveye ulaştığı görülmektedir. 2018 yılında inşaat sektörünün daralması ve 2019 yılında da bunun devam etmesi ile keskin bir düşüş yaşanmıştır. 2019 yılındaki üretim değeri ile 10 yıl geriye dönülmüştür. 2021 yılında ise kayda değer bir artışla 105 milyon m3 seviyesine çıkılmıştır. 2022 yılında sektör bir önceki yıl ile aynı performansı sergilemiştir. 2023 yılında 119 milyon m3lük, 2024 yılında ise 130 milyon m3lük üretim ile peş peşe tarihsel rekorlar kırılmıştır.” dedi.

Hazır betonun yapı maliyetine etkisi yaklaşık %8’dir

Hazır betonun yapı maliyetine etkisi ile ilgili değerlendirmelerde bulunan THBB Başkanı Yavuz Işık, “Bir yapıda hem hacim hem de ağırlık olarak en fazla kullanılan yapı malzemesi olan hazır beton, inşaatın en önemli bileşenlerinden birisidir ve toplam maliyet üzerinde sınırlı bir etkisi bulunur.” dedi.

2018 – 2025 yılları arasında hazır betonun yapı maliyetine etkisi %6,7 ila %9,9 arasında değiştiğine dikkat çeken THBB Başkanı Yavuz Işık, “Ortalama olarak etki, %8 olmuştur. Elbette bu oranın yapı türüne, beton cinsine, kaba/ince inşaat maliyet oranına göre değişmesi beklenmektedir ancak yine de konutlar kapsamında bu oranın büyük bir değişiklik göstermesi beklenmemektedir. Raporda 2025 yılı verileri kullanılarak hazır beton fiyatındaki (rayiç fiyat) değişimin yapı maliyetine etkisi görülmektedir. Hazır beton fiyatında %10’luk bir artış ortalama yapı maliyetine yaklaşık olarak %0,8 oranında etki yapmaktadır.” şeklinde konuştu.

Geçmişte yapılan hatalardan ders çıkararak geleceği planlamalıyız

6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerle ilgili değerlendirmelerini paylaşan THBB Başkanı Yavuz Işık, “Deprem sonrasında yapılan incelemeler, yapı malzemesi seçiminden denetim süreçlerine kadar çeşitli aşamalardaki eksikliklerin ne yazık ki büyük kayıplara yol açtığını gözler önüne sermiştir. Artık geçmişteki ihmalleri tekrar etmeden, daha güvenli bir geleceği inşa etmek zorundayız. Beton kalitesinin yapı güvenliğinde vazgeçilmez bir unsur olduğu aşikârdır ancak kaliteli beton kullanımı tek başına yeterli değildir. Etkin denetim mekanizmalarının işletilmediği ve mühendislik ilkelerine uygun tasarımların yapılmadığı durumlarda, güvenlik hedeflerinden uzaklaşıldığı bu felakette üzücü bir şekilde görülmüştür. Ayrıca zemin etütlerinin dikkate alınmaması ve yerel koşullara uygun tasarımlar yapılmaması, binaların performansını olumsuz etkileyerek yıkımlara zemin hazırlamıştır.” dedi.

Depremin ardından bölgede yapılan incelemelere dikkat çeken THBB Başkanı Yavuz Işık, “Yüksek dayanımlı ve standartlara uygun hazır betonun kullanıldığı yapılar ile zayıf malzeme ve tekniklerle ve özellikle 2000 yılı öncesi ilkel yöntemlerle hazırlanan beton ile inşa edilen yapılar arasındaki farkı net bir şekilde göstermektedir. Depreme karşı daha güvenli yapıların inşası için çevresel etkilere uygun C30/37 ve üzeri dayanım sınıfındaki betonların kullanımı gerektiği bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bu acı deneyimden çıkarılması gereken dersler doğrultusunda: Deprem Yönetmeliği’ne tam uyum sağlanmasını; hazır beton üretiminde ve denetiminde kalite standartlarının titizlikle korunmasını: kamu, özel sektör ve akademik çevrelerle iş birliği yapılarak yapı denetiminin iyileştirilmesini; farkındalık artırıcı eğitim ve bilgilendirme çalışmalarıyla toplumda bilinç oluşturulmasını öneriyoruz.” dedi.

Sektörel bilgi birikimi ve deneyimi ile güvenli yapılaşma hedeflerine ulaşılması adına çalışmalarını sürdüreceklerini vurgulayan THBB Başkanı Yavuz Işık, “Bu felaketin tekrarlanmaması için geçmişte yapılan hatalardan ders çıkarmalı ve bu farkındalıkla geleceği planlamalıyız. Geleceğimizi şekillendiren her yapıda insan hayatını ön planda tutarak daha sağlam ve dayanıklı şehirler kurma hedefimizden asla vazgeçmeyeceğiz.” dedi.

Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Davut Güleç Panel Sağ Menü
Davut Güleç Logo Ana Sayfa Davut Güleç Kimdir? Galeri Köşe Yazıları Site Haritası