
Karayipler’den tüm dünyaya uzanan tarihi bir başarıya adını yazdıran Curaçao Milli Futbol Takımı’nın, tarihinde ilk kez Dünya Futbol Şampiyonası’na katılma hakkı elde etmesini sağlayan Corendon, sadece sportif bir sonuç değil, uzun soluklu bir vizyonun meyvesi olarak değerlendiriliyor.
Fiziksel ya da zihinsel engeli bulunan bireylerin de herkes gibi rahat, güvenli ve kaygısız bir tatil yapabilmesini hedefleyen Corendon çalışanları, bu seyahatlere gönüllü olarak katılıyor ve engelli misafirlere yolculuk boyunca birebir eşlik ediyor.
Günay Uslu’nun, Kültür ve Turizm Bakanlığı gibi son derece kritik ve prestijli bir görevden ayrılarak Corendon’un CEO’luğunu üstlenmesi, sadece Türkiye’de değil Avrupa’da da yankı uyandırmıştı.
Corendon’u ‘Corendon’ yapan, Yıldıray Karaer, Atilay Uslu, Günay Uslu ve Atacan Uslu’nun meziyetleri…
İlhan KARAÇAY’ın haberi
Turizm denince akla çoğu zaman uçaklar, oteller ve doluluk oranları gelir. Oysa bazı markalar vardır ki, işi sadece taşımacılık ya da tatil satmakla sınırlı tutmaz. Topluma dokunmayı, fark yaratmayı ve geride kalıcı izler bırakmayı da görev bilir.
Corendon, yıllardır bu anlayışla hareket eden şirketlerin başında geliyor.
Bugüne kadar havacılıktan tur operatörlüğüne, sponsorluklardan kültür ve sanata kadar pek çok alanda adından söz ettiren Corendon, şimdi de “Toplumsal duyarlılığı yüksek ve son derece anlamlı projelerle” bir kez daha gündemde.
Corendon’un, “İnsanı merkeze alan” yaklaşımlarının en somut örneklerinden ikisini sizlere anlatmaya çalışacağım.
Önce, fiziksel veya zihinsel engelliler için uygulamaya geçirilen proje:
SADECE TATİL DEĞİL, HAYATA DOKUNUŞ
Wie zijn onze reizigers?Begeleide vakanties voor mensen met een lichamelijke beperking of NAH
Hollanda’da faaliyet gösteren ve temel amacı “engelli bireylerin tatil yapabilmesini mümkün kılmak” olan, günlük hayatlarında pek çok engelle karşılaşan bireylerin, tamamen erişilebilir ortamlarda, profesyonel destekle ve gönül rahatlığıyla tatil yapmalarını sağlayan, Stichting Het Buitenhof vakıfı ile birlikte yürütülen bir projeden söz ediyorum.
Bu projede, konaklamadan ulaşıma, rehberlikten günlük bakıma kadar pek çok ayrıntı titizlikle planlanmış. “Tatil lüks değil, herkesin hakkıdır” anlayışını hayata geçiren bir projeden söz ediyorum.
De wereld ontdekken met de easyTravelseat – Manon van den Heuvel
Bu proje kapsamında, fiziksel ya da zihinsel engeli bulunan bireylerin de herkes gibi “rahat, güvenli ve kaygısız” bir tatil yapabilmesi hedefleniyor. Corendon çalışanları, bu seyahatlere “gönüllü” olarak katılıyor ve engelli misafirlere yolculuk boyunca birebir eşlik ediyor. Yani ortada sadece kurumsal bir destek değil, doğrudan insan emeği, gönüllülük ve yürekten bir dayanışma var.
CORONDON DESTEĞİYLE GELEN TARİHİ BAŞARI: CURAÇAO DÜNYA SAHNESİNDE
Turizmde olduğu kadar sporda da kalıcı izler bırakmayı hedefleyen Corendon, bu kez Karayipler’den tüm dünyaya uzanan tarihi bir başarıya adını yazdırdı. Curaçao Milli Futbol Takımı’nın, tarihinde ilk kez Dünya Futbol Şampiyonası’na katılma hakkı elde etmesi, sadece sportif bir sonuç değil, uzun soluklu bir vizyonun meyvesi olarak değerlendiriliyor.
Bu başarının arkasında, yıllardır Curaçao futboluna kesintisiz destek veren Corendon’un “başsponsor” olarak üstlendiği rol özel bir yer tutuyor. Corendon, sponsorluk anlayışını sadece forma reklamı ya da isim desteğiyle sınırlı tutmadı; altyapıdan organizasyona, milli takımın uluslararası arenadaki görünürlüğünden lojistik desteğe kadar pek çok alanda katkı sağladı.
(Corendon’un Alanyaspor’a ismini verme ve Antalyaspor’un stadına da ismini verme sponsorluğu da unutulmamalı)
Corendon Mangrove Beach Resort » nu boeken via NaarCuracao.com
Corendon’un Curaçao’daki otelleri, ülke turizmine de katkı sağlıyor.
Curaçao gibi nüfusu sınırlı, ancak futbol potansiyeli yüksek bir ada ülkesi için bu destek, “kader değiştirici” bir etki yarattı. Oyuncular, teknik ekip ve federasyon açısından istikrar ve güven ortamı sağlanırken, genç futbolcular için de “hayal kurmanın mümkün olduğu” somut bir örnek ortaya çıktı.
Ortaya çıkan tablo, Corendon’un spora bakış açısını da net biçimde ortaya koyuyor:
Kısa vadeli reklam getirisi yerine, “uzun vadeli gelişim ve sürdürülebilir başarı.”
Dünya Kupası bileti alan Curaçao Milli Takımı, aynı zamanda bir ülkenin kendine güveninin, adanın dünyaya açılan yüzünün ve genç nesiller için oluşan yeni umutların da simgesi hâline geldi. Bu tarihi başarıda Corendon’un rolü, spor dünyasında “örnek sponsorluk” başlığında anılmayı fazlasıyla hak ediyor.
Kısacası Corendon, sadece yolcu taşıyan bir marka değil; ülkeleri, hayalleri ve başarı hikâyelerini de taşıyan bir güç olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.
CORENDON’UN ALIŞKANLIĞI: İLKLER VE ÖRNEKLER
Corendon’un sponsorlukları, kültürel projelere verdiği destek, spora ve gençlere yönelik yatırımları uzun süredir biliniyor. Ancak Het Buitenhof ile yapılan çalışma, şirketin “insana dokunan yüzünü” belki de en yalın biçimde ortaya koyuyor.
Bu projeler bir kez daha gösteriyor ki, Corendon için seyahat sadece “bir yerden bir yere gitmek” anlamına gelmiyor. Seyahat, bazen bir engeli aşmak, bazen hayata karışmak, bazen de “ben de varım” diyebilmek demek.
Kısacası Corendon, geçmişteki başarılarına yenilerini eklerken, çıtayı yine oldukça yukarı koyuyor. Het Buitenhof ile yürütülen örnek proje ve Curaçao futbolunda yazılan tarih, şirketin “sosyal duyarlılık ve vizyon” konusundaki iddiasını açık biçimde ortaya koyuyor.
İyi turizm, iyi insanlarla ve iyi niyetle yapılır.
Ve Corendon, bu ilkeyi bir kez daha başarıyla hayata geçiriyor.
İŞTE, BU BECERİLERİ YARATAN 4 İSMİN HİKÂYESİ
Bir hava yolu şirketinin adının Dünya Futbol Şampiyonası’na ilk kez katılan Curaçao Milli Takımı ile birlikte anılması, tesadüf değildir.
Zihinsel ve bedensel engelli bireylerin daha nitelikli ve erişilebilir tatil yapabilmesi için vakıflarla iş birliği gerçekleştirilmesi de, tek başına bir “kurumsal sosyal sorumluluk” cümlesiyle açıklanamaz.
Bu iki örnek, Corendon’un bugün geldiği noktayı anlatırken, yalnızca sonuçlara değil, o sonuçları ortaya çıkaran akla, cesarete ve vicdana da bakılması gerektiğini gösteriyor. Çünkü bu başarıların arkasında, tabelalardan çok insan hikâyeleri, bilanço satırlarından çok hayat tecrübesi var.
Bir yanda, sıfırdan kurulmuş bir tur operatörlüğünü, global ölçekte söz sahibi bir yapıya dönüştüren girişimci sezgi.
Diğer yanda, havacılığı matematik kadar disiplin ve risk kadar cesaretle yöneten stratejik akıl.
Ve tam ortada, kamudan özel sektöre konfor alanını terk ederek geçen, toplumsal duyarlılığı kurumsal yönetime taşıyan bir CEO profili.
Bugün Curaçao sahaya dünya sahnesinde çıkabiliyorsa ve engelli bireyler hayal ettikleri tatili daha onurlu koşullarda yapabiliyorsa, bu tabloda yalnızca bir şirket değil, üç ayrı karakterin birbiriyle örtüşen bakış açıları vardır.
İşte bu noktada, Corendon’u Corendon yapan şeyin ne olduğunu anlamak için, o becerileri yaratan dört ismin hikâyesine yakından bakmak gerekiyor.
GÜNAY USLU: KONFOR ALANINDAN ÇIKAN BİR CEO
Bugünkü Corendon vizyonunu anlatırken, Günay Uslu’nun adını anmamak mümkün değil. Çünkü bu vizyonun merkezinde, alışılmış kariyer yollarını sorgulayan, risk almayı bilen ve bulunduğu her pozisyona anlam katmayı hedefleyen bir yönetici duruyor. Uslu’nun ismi, yalnızca bir unvanla değil, taşıdığı sorumluluk ve arkasında bıraktığı etkiyle anılıyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı gibi son derece kritik ve prestijli bir görevden ayrılarak, Corendon’un CEO’luğunu üstlenmesi, sadece Türkiye’de değil Avrupa’da da yankı uyandırmıştı. Bu karar, pek çok kişi için “alışılmışın dışında” bir tercihti.
Kamu yönetiminin en tepe noktalarından biri sayılabilecek bir makamdan, özel sektörün yoğun rekabet içeren sahasına geçmek, ciddi cesaret ve özgüven gerektiriyordu. Günay Uslu bu adımı atarken, konfor alanında kalmayı değil, üretmeye devam edebileceği yeni bir alanı tercih etti.
Bu tercih, aslında Uslu’nun mesleğe ve hayata bakışını da net biçimde özetliyor: Risk almaktan kaçmayan, sahadan kopmayan ve kararlarını masa başı teorilerle değil, gerçek hayat deneyimleriyle veren bir yönetici profili. Onun yaklaşımında unvanlar değil, yapılan işin topluma, sektöre ve insanlara kattığı değer ön planda yer alıyor. Bu nedenle Uslu, yönetimi bir güç alanı olarak değil, bir sorumluluk alanı olarak görüyor.
Bakanlık döneminde kültür, sanat ve turizmin kamusal değerini öne çıkaran Uslu, Corendon’daki görevinde de bu birikimi özel sektör aklıyla birleştiriyor. Bu birikim, şirketin yalnızca ticari hedeflerine değil, toplumsal duruşuna da yön veriyor. Kültürün, sanatın ve turizmin bir ülkenin dünyaya açılan yüzü olduğuna inanan Uslu, bu perspektifi Corendon’un kurumsal reflekslerine taşımış durumda.
Onun liderliğinde Corendon, yalnızca büyüyen bir turizm markası değil, toplumla bağ kuran, sorumluluk alan ve bulunduğu coğrafyalara değer katan bir kurum olma çizgisini daha da güçlendiriyor. Bu anlayış, şirketin faaliyet gösterdiği ülkelerde, yerel topluluklarla kurduğu ilişkilerden, kültürel projelere verdiği desteğe kadar pek çok alanda kendini hissettiriyor.
Günay Uslu için başarı, yalnızca bilanço rakamlarıyla ölçülen bir kavram değil. Başarı, aynı zamanda güven duyulan bir marka olmak ve arkasında kalıcı bir iz bırakabilmektir.
GÖKYÜZÜNDE KANATLAR, YÖNETİMDE İNSAN AKLI VE VİCDANI: YILDIRAY KARAER
Yıldıray Karaer, 20 yılın üzerinde bir birikim ve liderlikle, Corendon Airlines’ı bugün uluslararası bir marka hâline getirmiş, Türkiye’den başlayıp Avrupa ve dünya arenasına uzanan bir başarı öyküsünün baş aktörüdür. Onun öngörüsü, stratejik hamleleri ve kararlılığı sayesinde Corendon sadece bir charter havayolu olmaktan çıkarak, geniş filosu ve uluslararası hatlarıyla tatil, turizm ve uçuş denince akla gelen güçlü bir referans noktasına dönüşmüştür.
Havacılık gibi yüksek riskli ve sürekli değişen bir sektörde kalıcı olmanın, yalnızca sayılarla veya uçuş planlarıyla mümkün olmadığını bilen Karaer, insanı merkeze alan bir anlayışı her zaman ön planda tuttu. Yolcunun güvenliği ve konforu, çalışanların aidiyeti ve şirketin sürdürülebilirliği onun yönetim felsefesinin temel taşları oldu.
Karaer’in liderliğinde Corendon, dinamik bir büyüme çizgisine oturdu ve bu vizyoner yönetim sayesinde şirket zaman içinde filolarını, uçuş noktalarını ve hizmet ağını istikrarlı biçimde genişletti. 2025 yılına gelindiğinde 35 uçaklık filo ile yılda yaklaşık 10 milyon yolcu taşıyan uluslararası bir hava yolu şirketine ulaşılması, plansız bir şansın değil, sabırlı ve insanı önceleyen bir yönetim anlayışının sonucudur.
2025 itibarıyla Corendon’un Türkiye merkezli yapılanmasının yanı sıra Hollanda ve Malta bayraklı havayolu şirketleriyle Avrupa ve uluslararası ölçekte güçlü bir yapıya kavuşması, Yıldıray Karaer’in vizyonunun ne kadar geniş ve geleceğe dönük olduğunun açık bir göstergesidir. Bu yapı yalnızca ticari büyümeyi değil, farklı ülkeler arasında kurulan kalıcı bağları ve kültürel etkileşimi de beraberinde getirmiştir.
Karaer’i farklı kılan yönlerden biri de, sadece mevcut pazarlarla yetinmeyen ve daima yeni fırsatları kollayan bir bakış açısına sahip olmasıdır. İskandinavya’dan Orta Doğu’ya, Orta Doğu’dan Kuzey Afrika’ya uzanan uçuş ağı sayesinde hem tatil amaçlı seyahat edenlere hem de etnik ve diasporik yolculara ulaşılmış, binlerce insan sevdiklerine veya hayallerindeki destinasyonlara güvenle taşınmıştır. Sektörde yaşanan tüm küresel dalgalanmalara rağmen büyüme iradesinin korunması, onun liderlik gücünün en somut yansımalarından biridir.
Yıldıray Karaer sadece bugünü yöneten bir havayolu yöneticisi değil, yarını planlayan ve şirketini geleceğe hazırlayan bir vizyon sahibidir. 2025 yılında gündeme gelen halka arz hazırlıkları, Corendon’u daha kurumsal, daha şeffaf ve daha sürdürülebilir bir yapıya taşıma hedefinin ifadesidir. Bu adım, hem sektöre duyulan güvenin hem de kurumsal sorumluluk anlayışının güçlü bir göstergesi olarak değerlendirilmektedir.
Bana yaptığı açıklama, Karaer’in geleceğe bakarken geçmiş deneyimlerden nasıl dersler çıkardığını da açıkça ortaya koymaktadır. Avrupa’nın birçok ülkesinden Türkiye başta olmak üzere İspanya, Yunanistan, Fas ve Mısır’daki destinasyonlara 10 milyon yolcu taşınması, yalnızca kapasiteyi değil, doğru planlamayı ve güçlü operasyon yönetimini de yansıtmaktadır. Aynı yıl doluluk oranının yüzde 87 seviyesine yükselmesi, bu disiplinli yaklaşımın somut bir başarısıdır.
Mısır pazarında atılan adımlar ve Sharm El Sheikh uçuşlarının eklenmesi, Karaer’in destinasyon stratejisine verdiği önemin altını çizer. Antalya, Düsseldorf, Köln Bonn ve Viyana çıkışlı uçuşların kısa sürede yüksek doluluk oranlarına ulaşması, hem tatil hem de dalış turizmine olan talebin doğru okunduğunu göstermiştir. Hurghada hattının Sharm El Sheikh ile desteklenmesiyle Mısır operasyonlarının genişletilmesi, bölgesel büyümenin ne kadar bilinçli yürütüldüğünü ortaya koymaktadır.
2025 yılı, Orta Doğu pazarında da yeni bir dönemin başladığı yıl olmuştur. Royal Avis iş birliğiyle Almanya, Avusturya ve Hollanda’daki sekiz farklı havalimanından Cidde ve Medine’ye direkt uçuşların başlatılması, Avrupa’dan kutsal topraklara doğrudan ulaşım noktasında önemli bir hizmet sunmuştur. Köln Bonn çıkışlı ilk uçuşun başarıyla gerçekleştirilmesi ve charter seferlerle yıl boyunca onbinlerce yolcunun taşınmasının hedeflenmesi, bu hamlenin ne kadar güçlü bir başlangıç yaptığını göstermektedir.
Karaer’in başarısının arkasında yalnızca cesur büyüme kararları değil, aynı zamanda gerçekçi bir risk analizi de bulunmaktadır. 2025 sonrasında havacılık sektörünün üç ila beş yıl boyunca daha durağan bir sürece girebileceğine dair uyarıları, kısa vadeli kazançlar yerine uzun vadeli istikrarı önceleyen bir yönetim anlayışını yansıtmaktadır. Bu yaklaşım, Corendon’un sağlam temeller üzerine oturtulmasına büyük katkı sağlamaktadır.
Sonuç olarak Yıldıray Karaer, havacılık ve turizm dünyasında imkânsız denilen birçok hedefi gerçeğe dönüştürmüş bir lider olarak öne çıkmaktadır. Geniş vizyonu, stratejik cesareti ve insan odaklı yönetim anlayışıyla Corendon’u yalnızca bir havayolu şirketi değil, insanları hayallerine, sevdiklerine ve yeni deneyimlere taşıyan bir marka haline getirmiştir.
Onun liderliğinde Corendon’un bugünü güçlü, yarını ise umut vericidir. Bu başarı, sadece rakamlardan ibaret değildir. Bu başarı, emek veren binlerce çalışanın, uçağa binen milyonlarca yolcunun ve gökyüzünde kurulan büyük bir hayalin ortak ürünüdür.
ATİLAY USLU:MÜTEVAZİ BAŞLAYIP SINIRSIZ HAYAL KURAN ADAM
Bazı başarı hikâyeleri vardır, sonradan parlatılarak anlatılır. Bazıları ise zaten bütün çıplaklığıyla yaşanmıştır ve anlatırken süslemeye bile ihtiyaç duymaz.
Atilay Uslu’nun hikâyesi, işte bu ikinci gruptadır. Hatta daha da ötesi, bugün gelinen noktaya bakıldığında insan ister istemez şu soruyu sorar: “Gerçekten bu kadar küçük başlayıp bu kadar büyümek mümkün müydü?”
Eğer Yıldıray Karaer ve Atilay Uslu, yıllar önce benim tavsiyeme uysalardı, bugün Corendon diye bir marka olmayacaktı. Çünkü ben o günlerde, seyahatçılığın kötü gidişine bakarak, sağduyulu ama korkakça bir öneride bulunmuştum. Oysa Atilay Uslu, şartlara değil sezgilerine kulak veren bir insandı.
Hollanda’da, biri yeme içme sektöründe yükselmeye çalışan Atilay Uslu ve havacılık alanında deneyim arayan Yıldıray Karaer’in birlikte kurduğu ufacık Corendon adlı firmanın, bir gün Türkiye’nin en önemli stadyumlarından birine isim sponsoru olacağına inanmak kolay değildi. Ama bugün o küçük firma, “Corendon Airlines Park Antalya” gibi dev bir organizasyonun altına imzasını atabilecek kadar büyüdü ve hatta devleşti. Corendon Alanyaspor’un başsponsoru olmanın yanında, Curaçao milli takımının da sponsorluğunu üslendi ve bu ülkeynin ilk kez Dünya Futbol Şampiyonasına katılmasında büyük rol oynadı.
Atilay Uslu’nun hikâyesi, bir gecede alınan ani kararlarla değil, yıllara yayılan bir mücadeleyle başladı. Babası Ata Uslu, Hollanda’daki Emirdağlılar’ın ağası olarak bilinen güçlü bir figürdü. Atilay ise bir yaşında getirildiği Hollanda’da, elektronik eğitimi aldı ve Fokker uçak fabrikasında kokpit düzenlemeleri yaptı. Hayatı bir noktadan sonra kahvehane işletmeciliği, lokantacılık, dönercilik gibi pek çok durağa uğradı. Yani masa başında değil, hayatın tam içinde pişti.
1990 yılında, henüz 22 yaşındayken kendini birden bire seyahat dünyasının içinde buldu. O dünya onu ciddiye almadı. Ama Atilay Uslu’nun sabrı ve çalışma disiplini, kulaktan dolma bilgiyle değil, sahada öğrenerek ilerleme arzusuyla birleşince, zamanla ses getirmeye başladı.
Babasıyla birlikte çalıştırdığı müzikli restorana bir gece yarısı ilan işi için uğradığımda, bana “Abi ben de seyahatçılığa başlayacağım, ne dersin?” diye sormuştu. O günlerde sektörün hali iç açıcı değildi. “Sakın ha” demiştim. “Üç beş kuruşluk bilet komisyonuyla iflas edersin.”
Ama iki hafta sonra Mega Reizen’in açılış davetiyesi geldi. 15 metrekarelik bir dükkân, birkaç tepsi baklava ve büyük hayaller.
THY, “çok fazla acenta var” diyerek ona bilet bile vermemişti. O, uçak biletlerini oğlum ile işlettiğm bizim ofisten alıyor, banka kredisi için başvuran müşterileri yönlendiriyor ve mütevazı adımlarla ilerliyordu. Sonra Türkiye’de otelleri bulunan Murat Bilal ile ortak oldu. Snowman adıyla kış turizmine girdiler ve büyük başarı yakaladılar. Ardından Sunman ile yaz turizmi geldi.
1993’te Yıldıray Karaer ile tanışması, Corendon’un kader anlarından biri oldu. Biri iyi bir havacıydı, diğeri tur operatörlüğünde deneyim kazanmıştı. Güçlerini birleştirdiler. Corendon adını ve rengini seçtiler. İlk büyük atraksiyonları, Türkiye gidiş geliş 19 Euro programıydı. Ardından ucuz ama kaliteli tur anlayışı geldi. Başta küçümsendiler. Bıyık altından gülündü. Ama kısa sürede rakipler ağlamaya başladı.
Corendon yalnızca tur operatörlüğüyle yetinmedi. Havacılığa girdi. Ardından otelciliğe soyundu. Önce turist götürdükleri bölgelerde otel kiraladılar. Sonra Amsterdam’da kolej binası olan bir oteli satın aldılar. Ardından büyük bir ofis binasını restore edip otele çevirdiler. Hollanda basını bu yükselişi hayranlıkla izledi. “Mütevazı seyahat acentası sahibi Atilay Uslu’nun sınırsız hırsı var” manşetleri boşuna atılmadı.
Atilay Uslu’nun fark yaratan yönü, yalnızca büyümek değil, deneyim yaratmaktı. Schiphol yakınındaki Village Hotel açılışında, dünyanın en eski Boeing 747 uçağını otel bahçesine 57 manevrayla yerleştirmek, otoyolu kapattıracak cesareti göstermek ve bunu bir turizm atraksiyonuna dönüştürmek, sıradan bir girişimcinin yapacağı iş değildi. Uçak artık restoran, kafe ve kütüphane olarak hizmet veriyor ve Corendon imzasını simgeliyor.
Bugün Corendon Hotels and Resorts sadece yatak satan bir zincir değil. İçinde uçak bulunan, hikâyesi olan ve misafirine “ben buradaydım” dedirten mekânlar sunan bir marka. Amsterdam’daki Boeing 737 kokpitli oda ve Curaçao’daki yeni yatırımlar bunun en somut örnekleri.
Atilay Uslu için başarı, rakamların ötesinde bir duygudur. Fark yaratmak, akılda kalmak ve cesaret etmek anlamına gelir. Bugün Corendon denince yalnızca uçuşlar veya oteller değil, bir ruh, bir yolculuk ve bir hayal hatırlanıyorsa, bunda Atilay Uslu’nun sezgisi, inadı ve sınır tanımayan girişimci aklı vardır.
Ve belki de en önemlisi şudur: Atilay Uslu, kendisine “yapma” denilen yerde, “bir deneyeyim” diyebilen adamlardandır. Corendon’un gerçek doğuşu da tam olarak burada başlar.
ATACAN USLU:BAYRAĞI DEVRALAN DEĞİL, TAŞIMASINI BİLEN KUŞAK
Corendon’un başarı hikâyesi bugün artık yalnızca kurucularla sınırlı değil. Bu hikâyenin devamında, sessiz ama sağlam adımlarla sorumluluk alan üçüncü kuşak da var.
Atacan Uslu, tam olarak bu noktada, adı yüksek sesle anılmadan ama yaptığı işlerle dikkat çeken bir isim olarak öne çıkıyor.
Hollanda’daki üç Corendon Oteli’nin yönetimini başarıyla yürüten Atacan Uslu, yalnızca mevcut yapıyı koruyan bir yönetici değil. Amsterdam’daki Kolej Oteli’ni restore ederek 5 yıldızlı statüye kavuşturan isim olarak, markanın otelcilik vizyonuna somut katkılar sunmuş durumda.
Atacan Uslu’nun yöneticilik anlayışı, “arka planda işini yapan” çizgide ilerliyor. Bunun en çarpıcı örneklerinden biri, otellerinden birinde ağırlanan NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ziyaretiydi. Bu ağırlama, yalnızca bir protokol organizasyonu olarak değil, kusursuz bir ev sahipliği örneği olarak Hollanda medyasında geniş yer bulmuştu. Genç bir yönetici için bu; hem uluslararası güven hem de kurumsal yetkinliğin güçlü bir göstergesi olarak kayda geçti.
Ancak Atacan’ın hikâyesi yalnızca yöneticilikten ibaret değil. Onun durduğu yer, aynı zamanda bir ailenin değerleriyle şekillenmiş bir sorumluluk alanı. Bu sorumluluk, Yavuz Nufel’in verdiği 61’inci madalya ile anlam kazanan bir sembole dönüştü.
Atilay Uslu’nun Curaçao’da bulunması nedeniyle kendisine verilemeyen madalyanın, oğlu Atacan’a takdim edilmesi kararı, yalnızca duygusal bir jest değildi. Yavuz Nufel’in de ifade ettiği gibi, Atacan Uslu’nun “61’inci yılda 61’inci madalyayı” hak edecek bir gelecek vadettiği artık görülüyordu. Bu törene tanıklık etmek ve o anı fotoğraflamak da bana nasip oldu.
Atacan Uslu, madalyayı alırken yaptığı kısa ama anlamlı açıklamayla, bu ödülü bir onurdan çok bir sorumluluk olarak gördüğünü vurguladı. “Bugün benim için unutulmaz bir gün olacak” sözü, aslında bundan sonra atacağı adımların da bir özeti gibiydi.
Sanat, kültür ve akademiyi hayatının önemli bir parçası haline getirmiş güçlü bir aile ortamında yetişen Atacan Uslu, bu mirası yalnızca taşımıyor; çalışarak, öğrenerek ve risk alarak kendi yolunu da inşa ediyor. O, soyadının sağladığı kolaylıklardan çok, taşıdığı yükün farkında olan bir ikinci kuşak temsilcisi.
Bugün Corendon’un otellerinde hissedilen düzen, misafirperverlik ve kurumsal ciddiyet varsa, bunun ardında Atacan Uslu gibi işi sahada öğrenmiş, masa başından çok operasyonun kalbinde yoğrulmuş bir yöneticinin emeği bulunuyor.
CORENDON’DA KUŞAKLAR: KURUCULAR AKIL, YÖNETİCİ CESARET VE DEVAM EDEN VİZYON
Corendon’un bugün ulaştığı noktaya bakıldığında, bu başarının tek bir kararla ya da tek bir dönemle açıklanamayacağı açıkça görülüyor. Burada söz konusu olan; farklı kuşakların, farklı karakterlerin ve farklı yeteneklerin aynı hedefte buluşmasıyla ortaya çıkan uzun soluklu bir yolculuk.
Bu yolculuğun temelinde, sezgiye dayalı girişimci akıl ve sınır tanımayan cesaret var. Küçük bir seyahat acentasından küresel ölçekte söz sahibi bir turizm ve havacılık grubuna uzanan bu hikâye, Atilay Uslu’nun risk almaktan çekinmeyen yaklaşımı ve Yıldıray Karaer’in havacılık disiplinini stratejiyle buluşturan yönetim anlayışıyla şekillendi. Biri sahayı, diğeri gökyüzünü bilen bu iki isim, Corendon’un sağlam temelini birlikte attı.
Bu temel, zamanla yalnızca büyümekle kalmadı, kurumsallaştı ve anlam kazandı. Günay Uslu’nun Corendon CEO’luğu ile birlikte, kamudaki deneyimini özel sektöre taşıyan bir liderlik anlayışı devreye girdi. Onun yönetiminde Corendon, ticari başarının yanına toplumsal duyarlılığı, kültürel farkındalığı ve sorumluluk bilincini koymayı başardı. Böylece şirket, yalnızca hizmet üreten değil, bulunduğu coğrafyalara değer katan bir yapıya dönüştü.
Bugün bu hikâyenin devamında, ikinci kuşağın sessiz ama kararlı adımları yer alıyor. Atacan Uslu’nun Hollanda’daki otellerde üstlendiği sorumluluk, Corendon’un geleceğe plansız değil, bilinçli biçimde hazırlandığını gösteriyor. Bu, miras devralmanın ötesinde; mirası çalışarak ve üreterek devam ettirme iradesinin açık bir ifadesi.
Corendon’da kuşaklar arasındaki asıl bağ, soyadlarından veya ünvanlardan değil, paylaşılan değerlerden besleniyor. Cesaret, çalışma disiplini, sahaya hâkimiyet ve insana dokunma becerisi, bu yapının ortak paydası.
Curaçao Milli Takımı’na verilen destek veya engelli bireyler için geliştirilen tatil projeleri de, bu vizyonun doğal bir sonucu olarak ortaya çıkıyor.
Sonuçta Corendon’un hikâyesi, sadece uçuş rotaları ya da otel yatırımlarıyla sınırlı değil. Bu hikâye; kurucu aklın cesaretle birleştiği, yöneticilik sorumluluğunun insan duygusuyla dengelendiği ve kuşaklar boyunca devam edecek bir vizyonun adım adım inşa edildiği bir başarı yolculuğudur.
Ve tam da bu yüzden, Corendon’da başarı bir sonuç değil, sürdürülen bir anlayış olarak karşımızda duruyor.



