Politika

AYDINLANMA DEVRİMİNDE 3 ÖNEMLİ YASA 100 YAŞINDA

ADD Kayseri Şube başkanı Haluk Bilgesay, Aydınlanma devriminde 3 önemli yasanın 100 yaşında olduğuna dikkat çekerek şu açıklamayı yaptı.
3 Mart 1924 tarihinde kabul edilen 3 Temel Devrim Yasası, Türkiye Cumhuriyeti’nin “Laik Hukuk Devleti” niteliğini belirleyen ilk adımdır.
Bu 3 yasa; Diyanet İşleri Başkanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Genel Kurmay Başkanlığını kuran 429 sayılı, çok başlı eğitime son veren 430 sayılı Tevhidi Tedrisat (Eğitim Birliği) Yasası ve Halifeliği kaldıran 431 sayılı yasadır.
3 Mart yasaları ile başlayan Aydınlanma Devrimi; Şeriye mahkemelerini kaldıran, devlet yönetiminde şeriat hükümlerini yasaklayıp evrensel hukuk kurallarını getiren ve çağdaş yargı sistemini kuran 8 Nisan 1924 tarih ve 469 sayılı “Mehakimi Şeriyenin İlgasına (Şeriat mahkemelerinin kaldırılmasına) ve Mehakimin Teşkilatına Ait Ahkâmı Muaddil Kanun”, Tekke ve Zaviyeleri kapatıp Tarikatları yasaklayan 30 Kasım 1925 tarih ve 677 sayılı kanun, 17 Şubat 1926’da kabul edilen 743 sayılı Türk Medeni Kanunu ve diğer Devrim Kanunları ile tamamlanmış, böylece Türkiye Cumhuriyeti’nin nitelikleri “Laik, Demokratik ve Sosyal Hukuk Devleti” olarak kesinleştirilmiştir.
Anayasanın 174. maddesi ile korunmalarına karşın günümüzde bu 3 temel devrim yasası yürürlükte değil gibidir. O kadar ki; milletin oylarıyla devleti Anayasa ve yasalara uyarak yönetmek üzere göreve gelen iktidar mensupları din kurallarını hayatın merkezine yerleştirmekten söz etmekte, İslamın esası olduğunu söyleyerek şeriat çağrılarına örtülü destek vermekte, TBMM kürsüsünde hilafet istekleri dillendirilmekte, Anayasa hükümleri açıkça çiğnenmektedir.
Halifeliği kaldıran 431 sayılı yasa (469 ve 677 sayılı yasalar da) yürürlüktedir güya, ama tarikat ve cemaatlar devlet kadrolarında, okullarda, toplumda cirit atmakta, vergisiz, denetimsiz holdingleşmelerine sessiz kalınmakta, sokaklardaki, hatta adliye koridorlarındaki şeriat – hilafet höykürmeleri takipsiz bırakılmakta, sözde hanedan düğünlerinde Atatürk’e “Soysuz” diyen tarih cahili hayasızlar kollanmakta, kendince din uydurup fitne saçan hoca kılıklı hadsizler korumalarla ekran ekran dolaşmaktadır.
429 sayılı yasa ile kurulan, ilk başkanı Milli Mücadele kahramanı Ankara Müftüsü Rıfat Börekçi olan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bugün kuruluş amaç ve ilkelerinden ne denli saptığı da ortadadır. Bu Cumhuriyet kurumunun kendilerini Şeyhülislam sanan, elinde kılıç Atatürk’e hakaret etmeyi marifet sayan, milletin parasıyla sefa süren sözde din adamı yöneticileri İslam’a en büyük zararı vermekte, din dışı saçma sapan fetvalarıyla halkımızı dinden soğutmakta ve adeta emperyalizmin 100 yıllık Laik Cumhuriyeti kendi güdümünde Orta Doğu tipi bir Din Devletine dönüştürme planının değirmenine su taşımaktadır.
Vakıflar Genel Müdürlüğü de benzer durumdadır. Bu kurum, vakıf adı altında yasaların arkasından dolanan ve Laik Cumhuriyetin altını oyan tarikat – cemaat örgütlenmelerini engelleyeceğine destek olmaktadır.
Yine 429 sayılı yasa ile kurulan Genel Kurmay Başkanlığı ise, fiiliyatta yok gibidir. Genel Kurmay Başkanları neredeyse Milli Savunma Bakanlarının stajyeri konumuna getirilmiştir. Çünkü; emperyal bir tuzak olduğu ve aylar öncesinden bilindiği bugün artık iktidar yandaşları tarafından da açıkça ifade edilen 15 Temmuz 2016 ihaneti “Allah’ın lütfu” sayılıp fırsat bilinerek Türk Ordusu’nun komuta bütünlüğü dağıtılmış, Kuvvet Komutanları MSB’na bağlanmış, Anayasaya göre TSK’nın komutanı olan Genel Kurmay Başkanı emrinde bir manga askeri bile olmayan sembolik bir makama dönüştürülmüştür.
Cumhuriyet Eğitim Devrimi’nin temelini oluşturan 430 sayılı Eğitim Birliği (Tevhidi Tedrisat) Yasası da artık sadece kâğıt üzerindedir. Bu yasa; eğitimi çok başlılıktan, çok dillilikten ve hedefsizlikten kurtarmak, milli nitelikte ve tek otorite (Milli Eğitim Bakanlığı) altında yürütülmesini sağlamak, çağdaş, laik ve bilimsel eğitimle “fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” nesiller yetiştirmek amacı ile çıkarıldı. Günümüzde parasız, milli ve laik eğitimin yerini paralı, gayri milli ve dinsel eğitim aldı. Osmanlı’yı batıran bilim düşmanı kafaların 100 yıl sonra şeriat ve hilafet çağrıları ile ortalığa dökülmesine göz yumulması, Anayasal kurumların işlevsizleştirilmesi, Cumhuriyet Eğitim Sisteminin 100 yıl öncenin çağ, akıl ve bilim dışı çıkmazında soluksuz bırakılması ne büyük gaflet, ne affedilmez dalâlet, ne tarifsiz acıdır!
Bilimsel Eğitim Sistemi yeniden hayat bulmadan, Aydınlanma Devrimleri yeniden devletin temeline yerleştirilmeden, Cumhuriyet kuruluş ayarlarına dönmeden hiçbir sorunumuzu aşamayacağımız artık anlaşılmalıdır.
Atatürk’ün “Tarihimizi okuyunuz dinleyiniz. Görürsünüz ki, milleti mahveden, esir eden, harabeden fenalıklar hep din örtüsü altındaki küfür ve melanetten gelmiştir” uyarısını unutmayalım.
Atatürkçü Düşünce Derneğimiz; Cumhuriyetin 101. ve 3 Mart Devrim Yasalarının 100. yılında bu felaketli gidişe son vermek için tek çarenin bir an önce Atatürk’ün akıl ve bilim yoluna girmek olduğu inancı ile Gençliğe Hitabe’den aldığı görevinin başındadır.

Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Davut Güleç Panel Sağ Menü
Davut Güleç Logo Ana Sayfa Davut Güleç Kimdir? Galeri Köşe Yazıları Site Haritası