
DESAM: Türkiye’nin Geleceği İçin Tarihi Bir Çağrı: 12 Yıllık Zorunlu Eğitim Ülkeye İhanettir! Zorunlu Eğitim Acilen 8 Yıla İndirilsin!
Gürkan Avcı
Demokrasi ve Strateji Araştırmaları Merkezi (DESAM) Yönetim Kurulu Başkanı
Türkiye, genç ve dinamik nüfusuyla 21. yüzyılın parlayan yıldızı, 22. yüzyılın ise lider medeniyeti olma potansiyeline sahip. Ancak bu eşsiz potansiyel, eğitim politikalarına yön ve karar veren yetkililerin iş bilmezliği, vizyonsuzluğu, ideolojik körlüğü nedeniyle heba ediliyor; ve 12 yıllık zorunlu eğitim sisteminin dayatmacı, hantal ve çağdışı yapısıyla zincire vuruluyor. Gençlerimiz sınav bataklığında boğuluyor, sanayimiz ara eleman feryatlarıyla sarsılıyor, kültürel mirasımız eriyor, küresel yarışta tökezliyoruz. Dahası, bu sistem, yapay zekâ çağında, kuantum teknolojilerinin eşiğinde, biyoteknolojik devrimin kapısında, gençlerimizi geleceğin dünyasına hazırlamaktan fersah fersah uzak.
Demokrasi ve Strateji Araştırmaları Merkezi (DESAM) olarak, mevcut eğitim sisteminin gençlerimize, toplumumuza ve ülkemize vurduğu darbeleri bilimsel, pedagojik ve gerçekçi bir perspektifle ortaya koyuyoruz. Başta Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin’e, TBMM Milli Eğitim Komisyonu üyelerine, Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu’na ve siyasi partilerimizin eğitimden sorumlu temsilcilerine sesleniyoruz: Bu bir eleştiriden çok Türkiye’nin geleceğini kurtaracak bir yol haritası; bir uyarı, gençlerimizin hayallerini özgürleştirecek bir davettir! 12 yıllık zorunlu eğitim, ülkeye ihanettir; bu sistemi acilen 8 yıla indirin! Gençlerimizin yeteneklerini zincirlerden kurtarın, ekonomimizi rahatlatın, toplumumuzu birleştirin, Türkiye’nin geleceğini karartmaktan vaz geçin!
12 Yıllık Zorunlu Eğitim: Gençlerimizin Potansiyelini Tüketen, Geleceğimizi Çalan Bir Tuzaktır
Yaratıcılık Zincirde, Hayaller Soluyor
12 yıllık zorunlu eğitim, tek tip, sınav odaklı müfredatıyla gençlerimizin yaratıcılığını ve bireysel yeteneklerini boğuyor. Pedagoji bilimi, her çocuğun öğrenme hızının, ilgi alanlarının ve potansiyelinin benzersiz olduğunu söyler. Ancak bu sistem, gençlerimizi 18 yaşına kadar teorik bir yarışın içinde tutuyor, onların erken yaşta mesleklerini keşfetmelerine engel oluyor. OECD’nin 2023 PISA raporu, Türk öğrencilerin yaratıcı problem çözme ve eleştirel düşünmede OECD ortalamasının %25 altında kaldığını ortaya koyuyor. Almanya, 14-15 yaşında gençleri mesleki eğitime yönlendirerek sanayi devrimi yaratırken, Finlandiya esnek müfredatla inovasyon lideri oluyor. Türkiye’de ise gençlerimiz, YKS’nin gölgesinde tükeniyor. Sayın yetkililer, bu sistem özgüveni zedeliyor, hayalleri solduruyor, geleceği çalıyor. Gençlerimizin gözlerindeki ışıltıyı geri getirme zamanı değil mi?
Ekonomik Krizin Sessiz Mimarı: Ara Eleman Feryadı
12 yıllık zorunlu eğitim, devletin ve ailelerin sırtına ağır bir yük bindiriyor. 2024’te eğitim bütçemiz 1,6 trilyon TL’yi aştı, ancak bu kaynaklar lise sıralarında eriyor, üretkenliğe dönüşmüyor. Karşılığında ne alıyoruz? Sanayimiz nitelikli ara eleman bulamıyor! Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), ara eleman açığının %40’ı geçtiğini haykırıyor. Çırak bulamayan ustalar, kalfa yetiştiremeyen fabrikalar, teknisyen arayan teknoloji firmaları… Genç işsizlik oranı %20’yi aşarken, sanayiciler yabancı iş gücüne mahkûm. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), mesleki eğitimin işsizliği %7 düşürdüğünü, ekonomik büyümeyi %3 artırdığını kanıtlıyor. Dünya Bankası’nın 2023 raporu, mesleki eğitim yatırımlarının 5 yılda GSYİH’yi %2 büyüttüğünü gösteriyor. Sayın yetkililer, bu ekonomik kan kaybını görmezden gelmek, Türkiye’nin geleceğine sırt çevirmek değil midir? Kaynaklarımızı gençlerimizin üretkenliğine yatırmanın vakti gelmedi mi?
Ruh Sağlığı Alarm Veriyor, Toplum Çözülüyor
18 yaşına kadar okul sıralarında tutulan gençlerimiz, hayatın gerçeklerinden kopuyor. YKS baskısı, ruh sağlıklarını tehdit ediyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) 2024 raporu çarpıcı: Sınav odaklı sistemler, gençlerde anksiyete ve depresyonu %30 artırıyor. Türkiye’de her yıl 2 milyondan fazla genç, sınav stresiyle tükeniyor, intihar vakaları artıyor. Dahası, tam gün eğitim, özellikle kırsal kesimlerde aile bağlarını koparıyor. Çocuklarımız, dedelerinin hikayelerini, ninelerinin öğütlerini unutuyor. Köylerimiz boşalıyor, sıla-i rahim zayıflıyor, kültürel köklerimiz eriyor. Sosyolojik çalışmalar, aile bağlarının zayıflamasının toplumsal dayanışmayı %15 azalttığını gösteriyor. Sayın hükümet yetkilileri, bu toplumsal çözülmeyi seyretmek, gençlerimizin ruh sağlığını riske atmak, Türkiye’nin birliğini tehdit etmek değil midir? Gençlerimizi aileleriyle, kültürleriyle buluşturmanın zamanı gelmedi mi?
Küresel Yarışta Tökezliyoruz, Gelecek Kaçıyor
Almanya, İsviçre, Finlandiya ve Güney Kore, 9-10 yıllık zorunlu eğitimle gençlerini mesleki becerilerle donatıyor, teknolojik liderliklerini koruyor. Almanya’nın çift yönlü eğitimi, gençlerin %60’ını 15 yaşında üretken kılıyor; Finlandiya, esnek müfredatıyla PISA’da zirvede. Türkiye ise 12 yıllık zorunlu eğitimle gençleri sınav hapishanesine mahkûm ediyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun 2024 raporu, teknolojik inovasyonda 141 ülke arasında 68. sıradayız diyor. Yapay zekâ, kuantum teknolojileri ve biyoteknoloji çağında, gençlerimiz hâlâ 19. yüzyıl müfredatıyla oyalanıyor. Sayın yetkililer, 4. Sanayi Devrimi kapımızdayken, neden gençlerimizi geleceğin mesleklerine hazırlamıyoruz? Neden hâlâ çağdışı baştan savma bir eğitim sistemin oyalayıcı gölgesinde tökezliyoruz? Türkiye’yi küresel lider yapmak için cesur bir adım atmanın vakti değil mi?
Kültürel Kimlik Erozyonu, Ahlaki Endişeler
12 yıllık zorunlu eğitim, özellikle muhafazakâr topluluklarda, karma eğitimin uzun süreli uygulanmasıyla ahlaki endişeler doğuruyor ve toplumsal değerlere zarar veriyor. Kırsalda çocuklar ailelerinden kopuyor, kültürel aktarım sekteye uğruyor. Müfredat, yerel değerler yerine kozmopolit bir yaklaşımla şekilleniyor; gençlerimiz kimliklerinden uzaklaşıyor. Antropolojik çalışmalar, kültürel kopuşun toplumsal kimliği %20 zayıflattığını gösteriyor. Sayın yetkililer, bu kültürel erozyonu durdurmak sizin elinizde değil mi? Gençlerimizi kökleriyle buluşturarak toplumsal kimliğimizi korumanın zamanı gelmedi mi?
Geleceğin Dünyasına Hazır mıyız?
2030’a gelindiğinde, küresel iş gücünün %50’si yapay zekâ destekli beceriler gerektirecek. 2040’ta, kuantum teknolojileri ve biyoteknoloji, ekonomilerin omurgasını oluşturacak. Ancak 12 yıllık zorunlu baştan savma ve oyalayıcı eğitim sistemimiz, gençlerimizi bu geleceğe hazırlamıyor. Siber güvenlik, nöro teknoloji, uzay madenciliği gibi meslekler yükselirken, müfredatımız hâlâ 20. yüzyılın sanayi çağına takılı kalmış. Sayın hükümet yetkilileri, gençlerimizi geleceğin liderleri yapmak yerine, neden geçmişin gölgesinde bırakıyorsunuz? Türkiye’yi 22. yüzyılın medeniyet merkezi yapmak için cesur ve çağcıl bir vizyon gerekiyor!
Zorunlu Eğitimin 8 Yıla İndirilmesi: Türkiye’nin Mecburiyeti ve Geleceğin İnşası
Yetenekler Özgür, Gençler Mutlu
Zorunlu eğitimi 8 yıla indirirsek, gençlerimiz 14-15 yaşında yeteneklerine göre mesleki veya akademik yola yönelecek. Almanya’nın çift yönlü eğitimi, gençlerin erken yaşta üretken olmasını sağlıyor. Türkiye’de bir genç, 15 yaşında çıraklığa başlayıp 18’inde nitelikli bir teknisyen, yazılımcı veya zanaatkâr olabilir. Bu, özgüveni, hayalleri ve geleceği geri kazandırır. Psikolojik çalışmalar, erken yaşta sorumluluk alan gençlerin özgüveninin %30 arttığını gösteriyor. Sayın yetkililer, gençlerimizin gözlerindeki kaybolan umudu yeniden yakmak sizin elinizde!
Ekonomi Rahatlayacak, Sanayi Güçlenecek
Herkes lise ve üniversite okumak zorunda değil. Türkiye diplomalı ama mesleksiz, iş bilmez milyonlarca gencin hapishanesi olmaktan kurtarılmalı. Türkiye’nin sorunu işsizlik değil mesleksizliktir. 12 yıllık zorunlu eğitim sistemi gençlerimizi mesleksiz ve aylak işsizler haline getirmiştir. 8 yıllık zorunlu eğitim, mesleki eğitim merkezlerini güçlendirecek. Çıraklık programlarıyla gençlerimiz, 3 yılda sanayinin aradığı elemanlar olacak. İşsizlik %10-15 düşecek, yerli üretim güçlenecek. Dünya Bankası, mesleki eğitimin GSYİH’yi %2 artırdığını söylüyor. Türkiye, bu reformla küresel ticarette önemli bir mevzi kazanabilir. Örneğin, bir genç, 3D yazıcılarla protez üreterek sağlık sektörünü dönüştürebilir. Sayın hükümet yetkilileri, sanayimizin çığlıklarını duyun, ekonomimizi 22. yüzyıla taşıyın!
Toplum Birleşecek, Gençler Huzurlu
Erken yaşta iş hayatına katılan gençlerimiz, sosyal sorumluluk kazanacak, özgüvenleri artacak. Sınav stresi bitecek, ruh sağlıkları korunacak. Kırsalda gençler üretken hale gelecek, köylerimiz canlanacak, göç azalacak. Finlandiya, erken sosyal sorumlulukla toplumsal uyumu %20 artırdı. Sosyolojik veriler, üretken gençlerin toplumsal bağları %15 güçlendirdiğini gösteriyor. Sayın yetkililer, bu reformla Türkiye’yi yeniden birleştirin, aile bağlarını diriltin!
Kültürel Miras, Güçlü Gelecek
8 yıllık eğitim, müfredatı dijital çağla ve yerel değerlerle harmanlayacak. Gençlerimiz, yapay zekâ, kuantum programlama, nöroteknoloji ve yenilenebilir enerji gibi alanlarda beceriler kazanacak. Aynı zamanda, yerel zanaatlar modernize edilecek. Örneğin, bir genç, geleneksel halı dokumacılığını blockchain tabanlı NFT’lerle globale taşıyabilir. Kültürel miras, fütürist bir vizyonla yeniden doğabilir ki bunu yapabiliriz, yapmalıyız. Sayın yetkili ve sorumlular, bu reformla köklerimizi yaşatın, geleceği inşa edin!
Kırsal Rönesans, Göçün Sonu
Mesleki eğitim merkezleri, tarım, hayvancılık, agro-teknoloji ve zanaatlarda gençleri yetiştirerek kırsal ekonomiyi canlandıracak. Köyden kente göç %20 azalacak, şehirlerin altyapı yükü hafifleyecek. Demografik denge korunacak. Örneğin, bir genç, drone’larla hassas tarım yaparak köyünü küresel bir üretim merkezine dönüştürebilir. Sayın yetkililer, köylerimizde bir rönesans başlatmak istemez misiniz?
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kapsayıcılık
Kız çocukları, tekstil, sağlık, siber güvenlik veya biyoteknoloji gibi alanlarda mesleki eğitimle güçlenecek. UN Women, bu tür programların kadın istihdamını %20 artırdığını söylüyor. Engelli bireyler için özelleştirilmiş eğitimler, kapsayıcı bir toplum yaratacak. Örneğin, bir engelli genç, VR teknolojisiyle tasarımcı olabilir. Sayın hükümet, bu reformla herkesi kucaklayın, eşit bir gelecek inşa edin! Türkiye saçma sapan baştan savma ilkel ideolojik eğitim sistemi yüzünden geri kaldı; muasır medeniyet seviyesinin üzerine de özgün, bilimsel ve demokratik bir eğitim sistemiyle ulaşacaktır!
22. Yüzyıla Hazırlık
8 yıllık eğitim, gençlerimizi geleceğin mesleklerine hazırlayacak. Siber güvenlik, uzay madenciliği, gen düzenleme, nöroteknoloji gibi alanlarda erken yaşta beceriler kazandırılacak. Herkes mühendis olmak zorunda değil. Türkiye’nin nitelikli tekniker ve teknisyenlere, iş bilen ara elemanlara ihtiyacı var. Örneğin, Anadolu’nun bir kasabasında yaşayan bir genç, 16 yaşında yapay zekâ algoritmaları tasarlayarak Türkiye’yi küresel bir teknoloji merkezi yapabilir. Sayın yetkililer, bu reformla Türkiye’yi 22. yüzyılın lider medeniyeti yapabilirsiniz!
Acil Eylem Planı: Türkiye’yi Geleceğe Taşıyacak Vizyoner Yol Haritası
2025’te Pilot Projeler Başlasın
İstanbul, Ankara, Konya, İzmir, Trabzon ve Şanlıurfa’da, Almanya, Finlandiya ve Singapur modellerinden ilham alan pilot projeler başlatılsın. Gençlerimiz, yapay zekâ, biyoteknoloji ve zanaatla tanışsın. Başarı hikayeleri, ulusal bir hareketi ateşlesin.
Mesleki Eğitim Devrimi
Her ilçede en az bir mesleki eğitim merkezi kurulsun. Sanayi 4.0 teknolojileriyle donatılmış bu merkezler, sanayi ve teknoloji firmalarıyla iş birliği yapsın. Çıraklık programları yaygınlaşsın, özel sektöre vergi indirimi ve AR-GE teşviki verilsin.
Müfredat Rönesansı
Müfredat, yapay zekâ, kuantum teknolojileri, biyoteknoloji, kültürel değerler ve mesleki yönelimle yeniden tasarlansın. Öğretmenler, fütürist pedagoji ve dijital becerilerle donatılsın. Örneğin, bir tarih dersi, blockchain tabanlı dijital arşivlerle interaktif hale getirilsin.
Toplumsal Uyanış Hareketi
Medya, STK’lar, influencer’lar ve metaverse platformlarıyla kampanyalar düzenlensin. “Usta ol, geleceği kodla!” gibi sloganlarla mesleki eğitimin prestiji artsın. Ebeveynler ve gençler, bu fütürist vizyona inansın.
Küresel İş Birlikleri
Almanya, İsviçre, Finlandiya, Singapur ve Silikon Vadisi’nden uzmanlarla iş birliği yapılsın. UNESCO, Dünya Bankası ve Avrupa İnovasyon Konseyi’nden teknik ve finansal destek alınsın. Türkiye, ihraç edebileceği küresel bir eğitim modeli yaratsın.
Dijital Altyapı ve İzleme
Blockchain tabanlı bir eğitim platformu kurulsun; her gencin becerileri ve ilerlemesi dijital olarak takip edilsin. Yapay zekâ, müfredatı bireyselleştirsin. Bu sistem, reformun etkisini en az %30 artırabilir.
DESAM’ın Vizyonu: Türkiye’yi 22. Yüzyıla Taşıyacak Ses
Bu manifesto, DESAM çatısı altında bir araya gelerek oluşturduğumuz bir vizyondur. Pedagoji, ekonomi, sosyoloji ve fütürizm alanlarında derin analizlerle şekillenen bu yol haritası, Türkiye’nin kültürel dinamiklerini küresel standartlar ve 22. yüzyılın gereklilikleriyle harmanlamayı amaçlıyor. Sayın yetkililer, bu ses, milyonlarca gencin umudu, Türkiye’nin dirilip ve doğuşunun anahtarı, geleceğin medeni Türkiye’sinin temel taşıdır.
Türkiye’nin Geleceği Sizin Cesaretinizde, Sayın Hükümet ve Muhalefet Partilerinin Sorumlu Yetkilileri!
Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Bakan, Sayın TBMM Eğitim Komisyon Üyeleri, Sayın Cumhurbaşkanlığı Eğitim Kurul Temsilcileri, Sayın Siyasi Partilerimizin Liderleri, 12 yıllık zorunlu eğitim, gençlerimizin ruhunu tüketiyor, ekonomimizi zayıflatıyor, toplumumuzu bölüyor, kültürümüzü eritiyor, geleceğimizi çalıyor. Bu sistemi sürdürmek, Türkiye’nin potansiyeline ihanet etmektir. Zorunlu eğitimi 8 yıla indirin; gençlerimizin yeteneklerini zincirlerden kurtarın, sanayimize nefes aldırın, kültürümüzü diriltin, toplumumuzu birleştirin, Türkiye’yi 22. Yüzyıla hazır hale getirin.
Size hatırlatıyoruz: Cesur olun, vizyoner olun. Bazı uluslararası yapıların akıl ve fonlarıyla Türkiye’ye attığı bu kazığı, 12 yıllık zorunlu eğitim kazığını derhal çıkarın. Gençlerimizin gözlerindeki umut, kalplerindeki ateş sönmeye yakındır, ışığı ve umudu hemen yakın. Bu tarihi fırsatı kaçırmayın; tarih, sizi gençlerimizin yolunu tıkayanlar değil, önünü açan sorumlu ve yetkililer olarak yazsın! Türkiye’nin geleceği, sizin korkularınızı ve ideolojik saplantılarınızı yenmenize ve vizyoner cesaretinize bağlı. Harekete geçin, Türkiye’yi yeniden inşa edin!