EkonomiMagazin-YaşamSanayi-Teknoloji

Ekonomi-teknoloji- magazin-yaşam haberleri (15.10.2020)

Kayseri’ de 2020 Eylül ayında  2 521 konut satıldı.

Kayseri’ de 2020 Eylül ayında konut satışları bir önceki yılın aynı ayına ( 3 111 konut) göre %18,96 azalırken,  bir önceki aya ( 3 483) göre ise %27,62 azalarak  2 521 oldu. Kayseri’ deki toplam konut satışları içindeki ikinci el satışların payı %71,92 ( 1 813 konut), ilk satışların payı ise %28,08 (  708 konut) oldu.Türkiye’de 2020 Eylül ayında 136 bin 744 konut satıldı
Türkiye genelinde konut satışları 2020 Eylül ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %6,9 azalarak 136 bin 744 oldu. Konut satışlarında, İstanbul 25 bin 399 konut satışı ve %18,6 ile en yüksek paya sahip oldu. Satış sayılarına göre İstanbul’u 12 bin 677 konut satışı ve %9,3 pay ile Ankara, 8 bin 153 konut satışı ve %6,0 pay ile İzmir izledi. Konut satış sayısının düşük olduğu iller sırasıyla 17 konut ile Hakkari, 24 konut ile Ardahan ve 63 konut ile Bayburt oldu.
İpotekli konut satışları 2020 Eylül ayında 35 bin 576 olarak gerçekleşti
Türkiye genelinde 2020 Eylül ayında ipotekli konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre %38,5 azalış göstererek 35 bin 576 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı %26,0 olarak gerçekleşti. İpotekli satışlarda İstanbul 7 bin 527 konut satışı ve %21,2 pay ile ilk sırayı aldı. İpotekli konut satışının en az olduğu il 1 konut ile Hakkari oldu.
Diğer satış türleri sonucunda 101 bin 168 konut el değiştirdi
Diğer konut satışları 2020 Eylül ayında Türkiye genelinde bir önceki yılın aynı ayına göre %13,6 artarak 101 bin 168 oldu. Diğer konut satışlarında İstanbul 17 bin 872 konut satışı ve %17,7 pay ile ilk sıraya yerleşti. İstanbul’daki toplam konut satışları içinde diğer satışların payı %70,4 oldu. Ankara 8 bin 875 diğer konut satışı ile ikinci sırada yer aldı. Ankara’yı 5 bin 745 konut satışı ile İzmir izledi. Diğer konut satışının en az olduğu il 16 konut ile Hakkari oldu.
Konut satışlarında 41 bin 376 konut ilk defa satıldı
Türkiye genelinde ilk defa satılan konut sayısı 2020 Eylül ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %19,5 azalarak 41 bin 376 oldu. Toplam konut satışları içinde ilk satışın payı %30,3 oldu. İlk satışlarda İstanbul 7 bin 99 konut satışı ve %17,2 ile en yüksek paya sahip olurken, İstanbul’u 3 bin 99 konut satışı ile Ankara ve 2 bin 266 konut satışı ile İzmir izledi.
İkinci el konut satışlarında 95 bin 368 konut el değiştirdi
Türkiye genelinde ikinci el konut satışları 2020 Eylül ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %0,1 azalış göstererek 95 bin 368 oldu. İkinci el konut satışlarında İstanbul 18 bin 300 konut satışı ve %19,2 pay ile ilk sıraya yerleşti. İstanbul’daki toplam konut satışları içinde ikinci el satışların payı %72,1 oldu. Ankara 9 bin 578 konut satışı ile ikinci sırada yer aldı. Ankara’yı 5 bin 887 konut satışı ile İzmir izledi.
Konut satışları Ocak-Eylül döneminde %34,2 arttı
Ocak-Eylül döneminde 1 milyon 161 bin 278 konut satışı gerçekleşerek, bir önceki yılın aynı dönemine göre %34,2 artış gösterdi. Ocak-Eylül döneminde ipotekli konut satışı %170,7 artarak 508 bin 690, diğer satış türlerinde ise %3,7 azalarak 652 bin 588 oldu. Bu dönemde ilk defa satılan konutlar %6,6 artarak 359 bin 208 oldu. İkinci el konut satışları da %51,8 artarak 802 bin 70 olarak gerçekleşti.
Yabancılara 2020 yılı Eylül ayında 5 bin 269 konut satışı gerçekleşti
Yabancılara yapılan konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre %26,1 artarak 5 bin 269 oldu. Yabancılara yapılan konut satışlarında, Eylül 2020’de ilk sırayı 2 bin 370 konut satışı ile İstanbul aldı. İstanbul ilini sırasıyla bin 18 konut satışı ile Antalya, 347 konut satışı ile Ankara, 239 konut satışı ile Bursa ve 191 konut satışı ile Mersin izledi.
Yabancılara yapılan konut satış sayıları, Eylül 2020
Ocak-Eylül döneminde yabancılara yapılan konut satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %18,0 azalarak 26 bin 165 oldu.
Ülke uyruklarına göre en çok konut satışı İran vatandaşlarına yapıldı
Eylül ayında İran vatandaşları Türkiye’den 908 konut satın aldı. İran’ı sırasıyla, 826 konut ile Irak, 448 konut ile Rusya Federasyonu, 241 konut ile Kuveyt ve 222 konut ile Kazakistan izledi.

Kira ödemeleri de tamamen dijitale dönüşüyor
PayTR, kira ödeme ve yönetimi sunan platform KiraPratik ile yaptığı işbirliğiyle; kiracılara ödemelerde büyük bir kolaylık ve yenilik sunuyor. Bundan böyle kiracılar, kiralarını isterlerse ön ödemeli kartlar, banka kartları ya da kredi kartları ile ödeyebiliyor, düzenli ödeme talimatı verebiliyorlar. Bu sayede hem kiraların unutulma problemi ortadan kalkıyor hem de nakitsiz topluma yönelik bir adım daha atılıyor.
Türk mühendislerinin geliştirdiği yenilikçi ürün ve çözümler sunan ödeme kuruluşu PayTR ile KiraPratik işbirliği, kiracılara ödeme sorunlarını giderecek büyük bir kolaylık sunuyor. Artık kiracılar, PayTR ödeme altyapısı sayesinde kira ödemelerini ön ödemeli kartlar, banka kartları ya da kredi kartlarıyla güvenli ve hızlı bir biçimde gerçekleştiriyor.
KiraPratik, kira bedelini anlaşmalı olduğu bankaların kurum ödeme sayfalarında fatura ödemesine benzer şekilde göstererek tahsilatların gerçekleşmesine olanak sağlıyor. Bu sayede kira ödemeleri, EFT/Havale gibi ödeme yöntemlerinin dışına çıkartılarak, daha şeffaf ve raporlanabilir bir hale dönüştürülüyor.
PayTR Genel Müdürü Tarık Tombul, konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede şunları söyledi: “PayTR olarak ‘Hayatı Kolaylaştırma’ misyonumuz doğrultusunda işletme ve tüketicilere yönelik yeni ürünlerimizi bu yıl da müşterilerimize sunmaya devam ediyoruz. Bu doğrultuda son işbirliğimizi KiraPratik ile gerçekleştirdik. Artık KiraPratik kullanıcıları ve müşterilerimiz, mülk sahiplerine yapacakları kira ödemelerini istedikleri ön ödemeli kart, banka kartı ya da kredi kartı kullanarak yapabilecekler. Kira ödemelerini de tamamen dijitale dönüştürme isteğimiz doğrultusunda çözüm ortağımız KiraPratik ile gerçekleştirdiğimiz bu işbirliği, hayatları kolaylaştırmanın dışında aynı zamanda nakitsiz toplum hedefine yönelik bir adım. Önümüzdeki süreçte de hayatları kolaylaştırmaya, süreçleri dijitalleştirmeye devam edeceğiz” dedi.
KiraPratik Yöneticisi Onur Gürlevük ise, “Hızlı ve pratik çözüm üretmek için PayTR’ın sanal pos altyapısını kullanarak kira takip sürecine yeni nesil bir yaklaşım getiriyoruz. Mülk sahibine sağladığı faydaların yanı sıra kiracının da ödeme süreçlerini kolaylaştıran KiraPratik, PayTR altyapısı üzerinden kart ile ödeme imkanı sunuyor” dedi.
KiraPratik nasıl kullanılıyor?
Mobil uygulama ve/veya web sayfası aracılığıyla ev sahibi ile kiracı KiraPratik sistemi üzerinde buluşuyorlar. Ev sahibi sisteme mülk ve sözleşme bilgilerini girerek kiracısını sisteme davet ediyor. Kiracı, kendisine gelen davetle sisteme üye oluyor ve ev sahibi tarafından üretilmiş kontrata ait bilgileri kontrol ederek onaylıyor. Uygulama içinde yer alan takvimle ev sahibi mülküyle ilgili hatırlatmaları (zam dönemi, vergi dönemi, kiranın ödenip ödenmediği vb.) ve KiraPratik tarafından kendisi adına alınan aksiyonları takip edebiliyor. Sistemde yer alan raporlama ekranları sayesinde mülk sahibi toplam kira geliri ya da masraflarına ait finansal analizleri yapabileceği gibi, aynı ekranlardan kiracılarının kira ödeme performansı ve varsa alınan aksiyonlarla ilgili özet bilgilere de kolaylıkla ulaşabiliyor.

Kağıt ve kağıt ürünleri ihracatı 1,28 milyar dolar olarak gerçekleşti

Türkiye kağıt ve kağıt ürünleri sektörü bu yılın ilk dokuz ayında 1,28 milyar dolarlık ihracat yaparak pandemi kaynaklı kayıplarını büyük oranda geri aldı ve geçen yılın ihracatını % 97 oranında yakaladı. Türk kağıt ve kağıt ürünleri sektörü bu dönemde büyük bir başarıya da imza attı ve Çin Halk Cumhuriyetini en çok ihracat yapılan beşinci ülke durumuna getirdi. Yılın ilk 9 ayında geçen yıla göre değer bazında ihracat Çin’de yüzde 216,52, Amerika’da yüzde 106 büyüme gösterdi. Kilogram bazında ise Amerika’da yüzde 102, Çin’de yüzde 246,3 büyüme yakalandı.

 Türkiye, kağıt ve karton ürünleri sektörü, pandemi kaynaklı kayıplarını büyük oranda geri alarak Ocak-Eylül döneminde 1,28 milyar dolarlık ihracat yaptı. Özellikle Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül döneminde ciddi bir toparlanma yaşayan sektör, 2019 yılının aynı döneminde 1,32 milyar dolar olarak gerçekleşen ihracat rakamına büyük oranda yaklaştı. Başta İngiltere olmak üzere, Almanya, ABD, Çin, Bulgaristan, Mısır, Fas, İsrail, Irak ve İran en çok ihracat yapılan ülkeler olurken, 2019 yılında ilk on sıralamasında yer almayan Çin’de gösterilen performans dikkat çekti.  Çin’e kağıt ve kağıt ürünleri ihracatı 2020’nin ilk dokuz ayında değer bazında yüzde 216,52, miktar bazında ise yüzde 246,3 artış gösterdi.  Bir diğer önemli pazar olan Amerika’da ise söz konusu rakamlar yüzde 106 ve yüzde 102 olarak gerçekleşti. Dünya ticaretinde önemli ithalatçı konumunda bulunan Çin ve ABD’nin yanı sıra, Almanya’ya da söz konusu ürün kalemlerinde ihracat yüzde 9,22, Fas’ta yüzde 10.99 arttığı belirlendi.

 ABD, Çin ve Almanya pazarı iyiye gittiğimizi gösteriyor

 İstanbul Mobilya, Kâğıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Alican Duran, kağıt ve kağıt ürünleri sektörünün pandemi kaynaklı kayıplarını özellikle Haziran-Eylül dönemindeki üstün performansı ile büyük oranda geri aldığını söyledi. Sektörün ihracat pazarlarının ağırlıklı olarak endüstrisi gelişmiş ülkeler olduğuna dikkat çeken Duran, Türkiye’nin özellikle karton ambalajda Avrupa’nın üçüncü büyük üreticisi olduğunu kaydetti. Duran, konuşmasına şöyle devam etti: “Türkiye kağıt ve kağıt ürünleri sektörü olarak pandemiye rağmen kimi alanlarda güzel gelişmeler yaşamadık. Yüzde 11’ini elinde bulundurduğumuz Avrupa karton ambalaj pazarı üretim sıralamasında İngiltere’yi de geride bırakarak iki basamak yükseldik ve üçüncü büyük üretici olduk. Hem bizim hem de uluslararası kurumların yaptığı araştırmalar burada daha da büyüyebileceğimizi gösteriyor. Şöyle ki; ECMA European Carton Makers Association 2018 European Carton Prospects raporuna göre, 2017-2022 yılları arasında Avrupa’da 555 bin tonluk bir üretim artışı olacak ve bunun yüzde 46’lık kısmı Türkiye’den sağlanacak. Pandemiye rağmen yaşadıklarımız da bunu gösteriyor. Bugün 87 ülkeye ihracat yapıyoruz ve hedefimiz 2020 ihracatını yıl sonu hedefine yakın bir noktada bitirmek ve 2021’e güçlü bir giriş yapmak.”

Sektörün Almanya, Çin ve ABD pazarlarındaki gelişimini de değerlendiren Duran, “Çok önem verdiğimiz Almanya, ABD ve Çin pazarlarında pandemiye rağmen Türkiye’nin yakaladığı satış grafiği, büyümemizin, kağıt ve kağıt ürünleri sektörünün iyiye gittiğinin göstergesidir” ifadelerini kulandı.

Sanayicileri Geleceğe Hazırlayan ProManage Görüntü İşleme Teknolojisine TÜBİTAK’tan Destek

Dünya genelinde 300’den fazla fabrikanın dijital dönüşümünü gerçekleştiren Doruk; IIoT, makine öğrenmesi, artırılmış gerçeklik ve yapay zeka teknolojilerinin yanı sıra görüntü işleme teknolojisiyle de fark yaratıyor. Sanayicileri geleceğe hazırlayan Promanage Görüntü İşleme Teknolojisi ile “TÜBİTAK TEYDEB 1501-Sanayi Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı” kapsamında 24 ay süreyle desteklenecek olan Doruk, söz konusu teknolojisiyle günden güne gelişen görüntü işleme alanında zorlu algılama ortamlarında standart çözümlere kıyasla büyük bir maliyet avantajı sunuyor.

İstatistiksel yöntemler, makine öğrenmesi ve derin öğrenme ile yapay zekânın alt kollarından biri olan görüntü işleme teknolojisi hızla gelişmeye devam ediyor. Bilgisayarların insanların görme duyusuyla algıladığı ve tanımladığı şeyleri bir eğitim sonrası algılayıp tanımlamasını sağlayan bir yapay zekâ dalı olan görüntü işleme teknolojisi; güvenlik sistemleri, sağlık sektörü, robotik teknolojisi, otonom araçlar ve savunma sanayi başta olmak üzere pek çok farklı alanda kullanılıyor. Temel olarak bir insanın görsel olarak yapabileceği görevlerin veya işlevlerin bilgisayar ortamında yapılması olarak adlandırılan “görüntü işleme” veya “bilgisayarla görü” teknolojisi, dijital görsellerden veya video görüntüleri üzerinden bir insanın karar verme mekanizmasına benzer şekilde işlemler yapıp çıkan sonuca göre karar veriyor.

Türkiye’de sanayide dijitalleşme alanındaki ilk Ar-Ge çalışmalarını gerçekleştiren teknoloji şirketi olduklarını belirten Doruk Yönetim Kurulu Üyesi Aylin Tülay Özden, konuyla ilgili olarak şu bilgileri verdi: “Türkiye’de üretim yönetiminde dijitalleşme pazarını inşa eden Doruk olarak 2020 yılında IIoT, makine öğrenmesi, artırılmış gerçeklik ve yapay zeka teknolojilerinin yanı sıra görüntü işleme teknolojisiyle geliştirdiğimiz ProManage ürünlerimizle sanayiye dijital mentorluk yapıyoruz. Görüntü işleme teknolojisi, ProManage ürünlerinde birçok farklı uygulamada kullanılıyor. Son olarak, görüntü işleme teknolojimizle şirketimiz için çok önemli bir yere sahip olan TÜBİTAK tarafından yeniden destek almaya lâyık görüldük. Sanayicileri geleceğe hazırlayan Akıllı Üretim Yönetim Sistemi ProManage’ın görüntü işleme teknolojisi, ‘TÜBİTAK TEYDEB 1501-Sanayi Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı’ kapsamında 24 ay süreyle desteklenecek. Söz konusu program; şirketlerin uluslararası rekabet güçlerinin ve ihracat kapasitelerinin artırılması, ortaklı Ar-Ge ve yenilik projeleri yapabilme yetkinliğinin kazandırılması, proje esaslı araştırma, teknoloji geliştirme ve yenilikçilik faaliyetlerinin desteklenmesi, üniversite iş birliği ile Ar-Ge ve yenilik projeleri yapabilme yetkinliğinin kazandırılması amacıyla oluşturulan bir program. TÜBİTAK TEYDEB tarafından geçmiş dönemde de birlikte gerçekleştirdiğimiz çalışmalar ve aldığımız destekler bulunuyor. Dünyadaki ilk IoT temelli cihazlardan birini 1998 yılında TÜBİTAK TEYDEB (o zamanki adıyla TİDEB) tarafından desteklenen bir proje olarak tasarladık ve ticarileştirip sanayide kullandık. Devam eden yıllarda da ürünü geliştirmeye devam edip uluslararası korumalı patentini aldık. Bu cihazı kullanarak 1999 yılında dünyadaki ilk otomatik üretim planlama (data analytics) yazılımlarından birini de yine TÜBİTAK TEYDEB projesi olarak tamamlayarak ticarileştirdik.”

Görüntü işleme teknolojisi birçok sektörde büyük maliyet avantajı sağlıyor

Günden güne gelişen görüntü işleme teknolojisinin zorlu algılama ortamlarında standart çözümlere kıyasla büyük maliyet avantajı sunduğunu söyleyen Özden, “22 yıldır otomotiv, beyaz eşya, plastik, ilaç, kimya, gıda ve ambalaj başta olmak üzere pek çok farklı sektöre yüksek teknoloji çözümler sunuyoruz. Sanayicilerin güncel ihtiyaç ve talepleri, teknolojik gelişmeler ve uluslararası trendler ışığında sistemlerimizi sürekli olarak yeniliyoruz. Endüstriyel işletmelerin üretim operasyonlarının dijital olarak yönetilmesi için Akıllı ve Dijital Üretim Yönetimi Sistemleri geliştirip kuruyoruz. Fabrikaların gerçek durumundan otomatik geri bildirimler alarak yeni kararlar verebilen bu sistemler, işletmeleri Endüstri 4.0 evresinde Akıllı Fabrika ve Dijital Fabrika olarak da adlandırılan yapıya dönüştürüyor. Uluslararası standartlarda tasarlanmış Türkiye orijinli bir akıllı üretim yönetimi sistemi olan ProManage, işletmelerin kendilerini sürekli ve otomatik olarak geliştirebilmesini sağlıyor; işletmelerin dar boğazlarını, zayıf yönlerini, gelişime açık noktalarını sürekli olarak gösteriyor. Endüstriyel kameralar etrafında inşa edilen görüntü işleme sistemleri, akıllı ve otomatik üretimde vazgeçilmez bir bileşen olarak öne çıkıyor. Fabrika ortamında bir operatörün görsel bilgi kullanıp karar verebildiği herhangi bir operasyon, görüntü işleme teknolojisi kullanılarak kolayca yapılabiliyor. Örneğin; üretilen bir üründe kusur tespiti yapılabiliyor, ürün tanıma, kimliklendirme ve geri izleme uygulamalarında kullanılabiliyor. Böylece tesislerde ve işletmelerde büyük bir maliyet avantajına katkıda bulunuyoruz” şeklinde konuştu.

Sosyal mesafe ölçüm ve uyarı sistemi ProManage KiT de görüntü işleme teknolojisi ile geliştirildi

Son olarak, ‘kontrollü sosyal hayat’ evresinde işletme ve fabrikalarda çalışanların sağlığını korumak amacıyla geliştirdikleri ProManage KiT (Kontrollü İnsan Trafiği) uygulamasında da yapay zekâ ve görüntü işleme teknolojilerini kullandıklarını ifade eden Özden; “ProManage KiT uygulamamızda, işletmeler çalışanlarının sosyal mesafe kurallarına uyup uymadığını yapay zeka ve görüntü işleme teknolojisiyle anlık olarak takip edebiliyorlar. Görüntü işleme teknolojisiyle geliştirilmiş ProManage KiT ile çalışanlar arası sosyal mesafe kontrol edilebiliyor ve kişilerin güvenli olmayan yerlere girişi engellenebiliyor. Üreticiler, pandemi gibi beklenmeyen durumlarda bile ek yatırıma ihtiyaç duymadan faaliyetlerine devam edebiliyor” diyerek sözlerini tamamladı.

İnşaat, 3. Çeyrekte ekonomik büyümenin anahtarı olacak

Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB), her ay merakla beklenen inşaat ve bununla bağlantılı imalat ve hizmet sektörlerindeki mevcut durum ile beklenen gelişmeleri ortaya koyan “Hazır Beton Endeksi” 2020 Eylül Ayı Raporu’nu açıkladı. Eylül ayı ile birlikte 4 aydır inşaat sektörünün yükseliş trendini koruduğuna işaret eden Rapor, inşaat sektörünün Türkiye ekonomisinin büyümesinde itici güç olduğunu ortaya koydu.

Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) her ay açıkladığı Hazır Beton Endeksi ile Türkiye’de inşaat sektöründeki ve bağlantılı imalat ve hizmet sektörlerindeki mevcut durumu ve beklenen gelişmeleri ortaya koymaktadır. İnşaat sektörünün en temel girdilerinden biri olan ve aynı zamanda üretiminden sonra kısa bir süre içinde stoklanmadan inşaatlarda kullanılan hazır betonla ilgili bu Endeks, inşaat sektörünün büyüme hızını ortaya koyan en önemli göstergelerden biridir.

İnşaat sektörü yükseliş trendini koruyor

THBB, her ay merakla beklenen Hazır Beton Endeksi’nin 2020 Eylül Ayı Raporu’nu açıkladı. Eylül ayı ile birlikte 4 aydır inşaat sektörü yükseliş trendini korumaktadır. Konut kredi faizindeki yükselme ile birlikte konuta olan talep görece azalmıştır. Devam eden inşaatlar ise hızlanmıştır. Bu gelişmelerle birlikte beklenti düzeyi eşik değerin üzerinde kalmaya devam etmiştir. Faaliyetteki yükseliş ile birlikte Güven Endeksi’nin de artarak eşik değere yaklaşmış olması umut vericidir.

İnşaat sektöründe geçen yıla kıyasla olumlu bir tablo söz konusudur

Hazır Beton Endeksi Eylül Ayı Raporu’ndaki bütün endekslerde ve dolayısıyla inşaat sektöründe geçen yıla kıyasla olumlu bir tablo söz konusudur. Endeksler içerisinde en büyük artışın Güven Endeksi’nde gerçekleştiği görülmektedir. Faaliyet Endeksi’ndeki yükseliş ile birlikte geçen yıla kıyasla tablo olumludur. Önümüzdeki döneme ilişkin beklenti hâlen yüksektir.

İnşaat sektörü barındırdığı potansiyeli ile Türkiye ekonomisinin lokomotifidir

Raporun sonuçlarını değerlendiren THBB Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Işık, “Eylül ayı ile birlikte 4 aydır inşaatta yaşanan gelişme yalnızca sektör için değil Türkiye ekonomisinin geneli açısından önem arz etmektedir. Temmuz ayında ilk kez konut kredisi kullananların sayısı 100 bin kişiye ulaşarak rekor kırmıştı. Buna bağlı olarak temmuzda 229 bin konut satışı gerçekleşirken ağustosta 170 bin, eylülde 136 bin olmuştur. Yılın ilk dokuz ayındaki konut satışları bir önceki yıla göre %34, aynı dönemdeki ipotekli konut satışları %170 artmıştır.” dedi.

Temmuz-Ağustos-Eylül döneminde yani 3. çeyrekte ekonominin toparlanmasına imkân tanıyan makro konjonktür ile birlikte inşaat sektörünün Türkiye ekonomisinin büyümesinde halen itici güç olduğuna dikkat çeken Yavuz Işık, “TÜİK tarafından 3. Çeyrek büyüme rakamları kasım sonunda açıklandığında inşaat sektörünün büyümede diğer sektörlerin açık ara önünde gittiği görülecektir. İnşaat sektörü barındırdığı potansiyeli, 200’den fazla alt sektörü ve 2 milyona yakın kişiye istihdam sağlayan ekosistemi ile her zaman olduğu gibi Türkiye ekonomisinin lokomotifidir.” dedi.

ÇOCUKLAR NASIL KEŞFEDER?

Çocuklar doğal yapıları gereği keşfetmeye heveslidirler. Keşfetmek isteyen çocukların ailelerine düşen görev onlara, uygun ortamlar hazırlamak ve onları bu konuda teşvik etmektir. Eğitimci Yazar Coşkun Bulut, çocukların keşfetmesini desteklemek isteyen ailelere tavsiyeler de bulundu.

Çocuklar bilgi ve tecrübe bakımından gelişim aşamasında oldukları için ailelerinin rehberliğine ihtiyaç duyarlar. Hayatı, çevreyi, kendisini keşfetme isteği ile dolu olan çocukların yeni şeyler öğrenmesi ebeveynleri de mutlu eder.  Çocuklarına iyi birer rehber olmak isteyen aileler; onların merak etme, araştırma, sorgulama yönlerine ve  yeteneklerine odaklanmalı.

   Henüz hayatı öğrenme aşamasında olan çocuklar iki türlü keşfeder. Birincisi çevresinde gördüğü ortamları, nesneleri beş duyu organıyla inceleyerek. İkincisi henüz icat edilmemiş bir nesneyi sıfırdan hayal edip yaparak.  Her iki keşfetme türünde de aileler çocuklarını doğru bilgilere ulaşabilmeleri konusunda en iyi şekilde yönlendirmeliler. Düşünme güçlerini artırmak adına çocuklar yeni şeyler icat etmeye yönlendirilmeli ve merak duyguları pekiştirilmelidir.

Çocukların ilgi ve yeteneklerini öğrenmeliyiz

   Her çocuk kendine has yetenekler ile doğar. Aileler ilk olarak çocuklarının ilgi ve yeteneklerini anlamaya çalışmalıdır. Bunun için kendilerinin ve aile büyüklerinin yeteneklerine de dikkat ederek genlerin getirdiği yetenek ağacından da ipuçları alınabilir. Bilinmelidir ki; çocuklar yetenekli oldukları alanlara ilgi duyarlar. Aileler çocuklarını iyi gözlemleyerek bu yetenekleri anladıktan sonra çocuklarının yapabildiği ve yapamadığı şeyleri öğrenmeye çalışmalı. Yapabildiği şeylere ilgisinin de olduğu anlaşılırsa o işi yapma sıklığına bakılmalı. Çocukların yeteneği ve ilgisi olduğu alanlar tespit edildikten sonra onlarda merak uyandırmak için çalışılmalı.

Çocukların merakı geçiştirilmemeli

   Çocuklar ilgili oldukları konulara karşı merak duyacaklardır. Bu konularda çocuklar doğru bilgilendirilmeli ve ilgi duyduğu alanlarda daha fazla merak etmesi sağlanmalı. Çocuklar ebeveynlerine, yetenekli olduğu ve ilgi duyduğu alanlarda bilgi edindikçe daha fazla soru soracaklardır. Çocukların merakı, geçiştirici cevaplar ile değil, doğru ve gerçek bilgiye ulaşmaları sağlanarak giderilmeli. Aileler merak arttırmak amacıyla çocuklarına rehberlik etmeliler.

Önce aileler araştırma yapmalı

   Çocuklara yapılacak iyi bir rehberlik onu araştırmaya sevk edecektir.  Aileler imkanları elverdiğince çocuklara kaynak çeşitliliği sunmaya çalışmalı. Çocuk yaşına uygun görsel ve yazılı materyaller olan kitaplardan, gazetelerden, dergilerden ve veli kontrolünde teknolojik aletlerden faydalanabilmeli. Merak duygusu artırılan çocuk yeteneği ve ilgisini bu alana yoğunlaştıracaktır. Çocuklar araştırmaları ve desteklenen çalışmaları sonucu icatlar yapmaya yöneleceklerdir. Çocukları icat oluşturmaya yönelten diğer etkili yöntem ise ihtiyaçlardan yola çıkan bir durum oluşturmak. İcatların çoğunun ihtiyaçlardan yola çıkarak edildiği düşünülürse çocukların yeteneği ile ilgili olan ihtiyaçları fark etmeleri sağlanmalı. Örnek olarak aşçılığa ilgisi olan bir çocuk acıktığında, ebeveynleri ev kazalarına karşı güvenlik önlemleri alarak kendisine farklı yemek malzemeleri verebilir ve çocuktan bunlarla yeni bir yemek hazırlaması istenebilir. Yemek yapma yeteneği ve ilgisi olan çocuk bildiği yemekleri yapmaya çalışacağı gibi yepyeni denemeler de yapabilir.

   Ailelerin çocuklarına yapabileceği en büyük iyiliklerden biri onların merak duygusunu pekiştirici, yeteneklerini ortaya çıkarıcı zengin deneyim ortamları sunmaktır.

Dünya Gıda Günü…

TZOB Genel Başkanı Bayraktar“Tarım sektörünün önemi koronavirüs salgınıyla birlikte daha iyi anlaşıldı. Dünya Gıda Günü münasebetiyle, fedakarca üretim yaparak gıda ihtiyacımızı karşılayan emektar çiftçilerimize bir kez daha teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bu süreçte üretimi ile hayati bir rol üstlenen tarım ve gıda sektörü durursa, ülkemizde hayat durur. Üretimin aksamadan sürdürülebilmesi için gerekli tedbirler alınmalıdır. Sağlıklı ve yeterli gıdaya ulaşmak her bireyin en temel hakkıdır. Dünyada herkese yetecek kadar gıda üretilmesine rağmen açlık çeken insan sayısı bir türlü azalmıyor. Yaşanan tüm zorluklara rağmen ülkenin gıda güvencesini sağlayan çiftçilerimiz, büyük fedakarlık göstererek tarlasında kalmaya, üretimi sürdürmeye devam etmiştir. Koronavirüsle mücadelenin kahramanlarından biri de Türk çiftçisidir. Tarım demek gıda güvencesi demektir. Gıda güvencemizi sağlamak için çiftçilerimizi desteklemek zorundayız. Üretimin artarak devam etmesi için çiftçilerin yeterli gelir elde etmesi gerekmektedir. Çiftçilerimiz ancak diğer kesimlerin üçte biri oranında gelir elde etmektedir ve bu durum sürdürülebilir değildir. Ülkemizin gıda güvencesini sağlayan sektörümüzün başta yapısal sorunlar olmak üzere çözüm bekleyen önemli sorunları bulunmaktadır. Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak ülkemizin gıda güvencesinin sağlanması yolunda her türlü olumlu katkıyı sağlamaya devam edecektir”

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Bayraktar, tarım sektörünün öneminin koronavirüs salgınıyla birlikte daha iyi anlaşıldığını vurgulayarak, “Dünya Gıda Günü münasebetiyle, fedakarca üretim yaparak gıda ihtiyacımızı karşılayan emektar çiftçilerimize bir kez daha teşekkürlerimizi sunuyoruz” diye konuştu.

Bayraktar yaptığı yazılı açıklamada, FAO’nun dünya gıda gününü bu yıl “Büyütelim, besleyelim, hep birlikte sürdürelim” temasıyla kutladığını belirtti.

Bu yıl belirlenen temanın, yeterli ve sürdürülebilir gıda üretimine vurgu yaptığını belirten Bayraktar, şöyle devam etti:

“FAO’nun Dünyada Gıda Güvenliği ve Beslenmenin Durumu raporuna göre; 2019 yılında yaklaşık 690 milyon insanın yetersiz beslendiği, kronik açlık çektiği tahmin ediliyor. Yani dünyadaki her on kişiden biri açlık çekiyor. Yine 3 milyar kişi de sağlıklı beslenemiyor. Hatta raporda koronavirüs pandemisinin 2020’nin sonu itibariyle dünya genelinde 130 milyon kişiyi daha kronik açlığa sürükleyebileceği belirtilmektedir.”

-“Açlık sorunu devam ediyor”

Dünyada açlık sorununun devam ettiğini hatta aç insan sayısının hedeflenen şekilde azalmadığının altını çizen Bayraktar, “BM’ye üye 193 ülke oy birliğiyle 2030’a kadar açlığın sona erdirilmesini hedeflemiş bulunuyor. Özellikle yoksullar ve çocuklar başta olmak üzere herkesin bütün yıl boyunca güvenli, besleyici ve yeterli miktarda besine erişimini güvence altına alınması önemli bir hedeftir. Ancak bu hedefe ulaşmak için yeterli çalışmalının yapılmadığı da bir gerçektir” diye konuştu.

Dünyada herkese yetecek kadar gıda üretilmesine rağmen açlık çeken insan sayısının bir türlü azalmadığını ifade eden Bayraktar, şöyle devam etti:

“Dünyada yaşanan açlığı yok etmek için üretilen gıdanın dengeli dağıtılması ve israfın en aza indirilmesi büyük önem taşımaktadır. Her sene dünyadaki gıdanın yüzde 14’ü satış aşamasına ulaşamadan kaybedilmekte ve yaşanan gıda kaybı yıllık 400 milyar dolara mal olmaktadır.

Türkiye’de her yıl yaklaşık 19 milyon ton gıda israfı yapılmakta, bu neredeyse ürettiğimiz gıdanın beşte biri oranına denk gelmektedir. Türkiye’deki gıda kaybı düzeyi yüzde 40 civarındadır. Açlığa son vermek için gıda israfının önüne geçmeliyiz.”

-Koronavirüsle mücadele süreci ve gıdaya ulaşım-

Sağlıklı ve yeterli gıdaya ulaşmasının her bireyin en temel hakkı olduğunu vurgulayan Bayraktar, gıda üretiminin temelini oluşturan tarım sektörünün öneminin koronavirüs pandemisinde daha net görüldüğünü belirtti.

Tarım sektörünün bu süreçten kaçınılmaz olarak etkileneceğini belirten Bayraktar, “Yaşanan tüm zorluklara rağmen ülkenin gıda güvencesini sağlayan çiftçilerimiz, büyük fedakarlık göstererek tarlasında kalmaya, üretimi sürdürmeye devam etmiştir. Koronavirüsle mücadelenin kahramanlarından biri de Türk çiftçisidir” diye konuştu.

Bayraktar, Türkiye’nin salgınla mücadele sırasında gıda güvenliği açısından başarılı bir tablo çizdiğini, üretimin kesintisiz sürdüğünü, gıda ürünlerinin aksama yaşamadan tüketici ile buluşturulduğunu ifade etti.

Bu dönemde, her ülkenin kendi tarımını korumak ve sürdürmek için tedbirler aldığını, ülkelerin önceliğinin gıda güvenliğini sağlamak olduğunu vurgulayan Bayraktar, “Tarım demek gıda güvencesi demektir. Gıda güvencemizi sağlamak için çiftçilerimizi desteklemek zorundayız. Bu süreçte üretimi ile hayati bir rol üstlenen tarım ve gıda sektörü durursa, ülkemizde hayat durur. Üretimin aksamadan sürdürülebilmesi için gerekli tedbirler alınmalıdır” ifadelerini kullandı.

İthalata bağımlı ülkelerin bu süreçte büyük zorluklar yaşadığını ifade eden Bayraktar şöyle devam etti:

“Gıda milliyetçiliği kavramının önem kazandığı bu dönemde ülkeler, uyguladıkları korumacılık tedbirleri kapsamında ihracata kısıtlamalar getiriyor. Bu şartlarda ithalat yapılsa bile ürünün çok daha pahalıya geleceği bir gerçektir.

Yaşadığımız tecrübeler gösteriyor ki, tarım potansiyelimizin tamamını kullanmak, arz açığımız olan ürünlerimizin üretimini doğru planlamak zorundayız. Arz açığı veren ürünlerin üretiminin artırılması için iyi bir üretim planlaması yapılmalı, üretimin artırılmasına yönelik destek politikaları belirlenmeli, verim artışı sağlanmalıdır.”

-Sektörün ve çiftçilerin sorunları-

Üretimin artarak devam etmesi için çiftçilerin yeterli gelir elde etmesi gerektiğine işaret eden Bayraktar, “Çiftçilerimiz ancak diğer kesimlerin üçte biri oranında gelir elde etmektedir ve bu durum sürdürülebilir değildir. Bunu sağlamak için sektörün yapısal ve güncel sorunlarının çözüme kavuşturulması önemlidir” diye konuştu.

Tarım sektöründe; parçalanmış arazi yapısı, örgütlenme ve sulama gibi yapısal sorunlarının yanında, girdi fiyatlarının yüksekliği, banka borçlarının artması gibi kronik sorunların da bulunduğunu vurgulayan Bayraktar şöyle devam etti:

“Sorunların çözümü için orta ve uzun vadede çözüm yolları aranmalıdır.

Dünyada tarımsal üretim, açlığı bitirecek ve artan gıda talebini karşılayacak düzeyde artmamaktadır. Gıda açığını kapatma konusunda en önemli ülkelerden biri de bizim ülkemizdir. Ülkemiz büyük bir tarımsal potansiyele sahiptir. Ancak bu potansiyelimizi tam olarak kullandığımızı söyleyemeyiz.

Tarım sektörünün sorunları çözülür ve sektör gerektiği gibi desteklenirse, gıda üretiminde sadece ülkemize değil içinde bulunduğumuz coğrafyaya yetecek gıda üretimini yapabiliriz.

Açlık sorunu kendi ayakları üzerinde duran ve yeterli tarım sektörü varlığını sağlamakla çözülebilecek bir sorundur. Dünyada gıda güvenliği ancak devletlerin, uluslararası kuruluşların, sivil toplum kuruluşlarının ve tüm diğer aktörlerin de aktif katılım ve diyaloğuyla mümkün olabilir.

Ülkemizin gıda güvencesinin sağlanması, toplumun, gençlerimizin ve çocuklarımızın sağlıklı ve kaliteli beslenmesi, tarımımızın uluslararası alanda rekabet edebilecek doğrultuda sürdürülebilir bir şekilde gelişebilmesi için Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak her türlü olumlu katkıyı sağlamaya devam edeceğiz.”

TOYOTA’DA YENİ BİR ÇAĞA ÖNCÜLÜK EDECEK TARİHİ DÖNÜŞÜM BAŞLIYOR

Otomotiv sektöründe gerçekleştirdiği ilklerle “öncü ve lider” konumunu sürdüren Toyota, şimdi de tarihi bir “değişim ve dönüşüm” sürecini başlatıyor. 7’den 77’ye herkesin özgürce hareket ettiği bir dünya gerçekleştirmek amacıyla yola çıkan Toyota, bir otomobil şirketi olmanın yanı sıra insanlık için ileri teknoloji ürünü her türlü çözümü üreten bir “mobilite” şirketine dönüşüyor.

Dünyanın geleceğine yön verecek olan ve toplumun en önemli ihtiyaçlarından biri olan “mobilite” çözümleriyle insanların özgürce hareket etmelerini ve hayatlarını kolaylaştırmayı hedefleyen Toyota, bu çerçevede tüm dünya ile aynı anda Türkiye’de de “Start Your Impossible” hareketini başlattığını duyurdu. Pandemi önlemleri nedeniyle dijital olarak gerçekleştirilen tanıtım toplantısında ilan edilen “Start Your Impossible” hareketi ile; engellilerin, hastalıklarından dolayı hareketleri kısıtlı kişilerin, yaşlıların, en küçüğünden en büyüğüne tüm bireylerin dünya üzerinde özgür, rahatça ve keyif alarak hareket etmelerini sağlayacak yüksek teknolojiye sahip ürünlerin toplumun hizmetine sunulması hedefleniyor. Bu amaçla devreye alınan mobilsenozgursun.com mikro sitesinde Toyota’nın tüm mobilite çalışmaları ve yeni vizyonu aktarılıyor.

Bozkurt; “Toyota Çığır Açıyor”

“Start Your Impossible” hareketinin detaylarının açıklandığı dijital tanıtım toplantısında bir konuşma yapan Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış A.Ş. CEO’su Ali Haydar Bozkurt, Toyota’nın tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de “büyük bir değişim ve dönüşümün” başlangıcını yaptığını belirterek, ”Toyota olarak hedefimiz herkesin özgürce hareket ettiği bir dünya gerçekleştirmektir. 7’den 77’ye herkesin özgürce hareket etme hakkı ve ihtiyacı vardır. Başkanımız Akio Toyoda’nın da belirtmiş olduğu gibi, Toyota artık yalnızca bir otomobil firması değil, bir mobilite firması olacaktır. Markamız “herkes için mobilite” anlayışıyla, kişilerin ihtiyaçlarına göre mobilite teknolojilerini ve hizmetlerini geliştirecektir” dedi.

Bozkurt, başlatılan Start Your Impossible hareketi ile birlikte; “Mobilsen Özgürsün” yaklaşımı çerçevesinde tüm bireylerin hayatını kolaylaştıracak teknolojik ürünler ile hizmetlerin geliştirilip sunulacağını belirterek şunları söyledi;

“İnsansı robot teknolojisinden otonom araçlara, yapay zeka uygulamalarından araç kiralama hizmetlerine ve bireysel kullanımlara kadar insanların günlük hayatlarında fayda sağlayacak mobilite çözümleriyle yeni bir dönemin başlangıcını yapıyoruz. Toyota otomotiv ürünleriyle birlikte insana dokunan ve tüm toplumlara fayda sağlayacak yenilikleri sunmak için 85 yıldır aralıksız çalışıyor. Yarım yüzyıl önce hiçbir markanın aklına dahi gelmeyen hibrit teknolojisini ve sonrasında hidrojen yakıt hücreli araçlar başta olmak üzere birçok teknolojiyi geliştirip sektöre sunduk. Toyota, bugün de toplumları 100 yıl sonrasına hazırlamak adına altyapı çalışmalarına şimdiden başlıyor. Engellilerin, yaşlıların, hareket zorluğu yaşayan hastaların ve günümüzde daha fazla kişisel hareket özgürlüğü isteyenlerin de bu isteklerini karşılarken, aynı zamanda geleceğin şehirlerini de tasarlıyoruz. Toyota bu amaçla yeni mobilite teknolojilerini toplum yararına sunmak için AR-GE’ye yıllık 10 milyar dolardan fazla bir bütçe ayırıyor.”

Olimpiyatlar’da Podyuma Çıkacak

Bozkurt, Toyota’nın global olarak başlattığı “Start Your Impossible” hareketi kapsamında geliştirdiği ürünlerden ilk örnekleri resmi partneri olduğu Tokyo Olimpiyatları ve Paralimpik Oyunlarında tüm dünyaya tanıtmayı planladığını da söyleyerek, “Ancak bu yıl yapılacak olan olimpiyatlar pandemi nedeniyle gelecek yıla ertelendi. 2021’de düzenlenecek Tokyo Olimpiyatlarında Toyota toplamda 3.700 mobilite ürünüyle yer alacak. Tokyo’da otonom araçlardan, yakıt hücreli otobüslere, robotlardan, hibrit taksilere ve elektrikli yürüme araçlarına kadar birçok aracı kapsayan bu ürünler, sporcuların ve seyircilerin kullanımına sunulacak” şeklinde konuştu.

 Türkiye’deki Çalışmalar da Başladı

Bozkurt, Toyota’nın bir mobilite şirketine dönüşmesinin yeni bir dönemin başlangıcını yapacak radikal bir karar olduğunu da sözlerine ekleyerek şöyle konuştu;

”İnsanlara özgürce hareket edebilecekleri otonom araçları ve robotik teknolojiyi sunmayı amaçlıyoruz. Toyota, otonom sürüşten geleceğin mobilite şehirlerine, sağlık hizmetlerinin hızlı ve kolay olmasını sağlayacak araçlardan afet bölgelerine yardım için koşan gelişmiş robotlara, arkadaşlık eden insansı robotlardan kişisel mobilite çözümlerine kadar toplumları oluşturan tüm bireylerin hayatlarını kolaylaştırmayı hedefliyor. Bundan sonraki süreçte geliştirilen mobilite araçlarını kendi pazarımızda da sunacak şekilde stratejiler geliştireceğiz. Böylelikle insanların yaşamlarından keyif almaları sağlanacak ve “kendi imkansızını başlat” düşüncesiyle “imkansız” olarak gördükleri hedeflerine mobilite çözümleriyle ulaşacaklar.

Türkiye’de de mobilite çalışmaları kapsamında engelliler için çalışmalarımıza başladık. Duyma engelliler için call-center, web sitemizin görme engellilere uygun hale getirilmesi gibi birçok şeyi hayata geçireceğiz. Bunun yanında bayilerimizde de engellilere yönelik iyileştirmeler yapılmaya devam ediyor. Engelsiz plazalar için çözümler üzerinde çalışıyoruz.”

 Maraton Hayalini Gerçekleştirdi

17 yaşında geçirdiği talihsiz bir kaza sonucunda tekerlekli sandalye ile hayatına devam etmek zorunda kalan Okan Aracagök’ün 42 kilometrelik maraton koşma hayali de Toyota’nın desteği ile gerçekleşti. Antrenörü Mert Onaran ile birlikte uzun süren hazırlık aşamalarından sonra müthiş bir başarıya imza atarak zorlu maratonu tamamlayan Okan Aracagök, Toyota’nın “Start Your Impossible” hareketine güzel bir örnek oluşturdu. Bu inanılmaz başarı öyküsü için 42 dakikalık bir belgesel de çekildi. Türkiye’den örnek gösterilecek bir başarı hikayesiyle başlayan ve Toyota’nın desteğiyle çekilen belgesel, mobilsenozgursun.com adresinden izlenebilecek.

Mobilite Neler Getirecek?

Toyota, bu yeni dönem ile birlikte geliştirdiği teknolojilerin kısa zamanda hayatın içine dahil olması adına tüm imkanlarını kullanacak. Bu amaçla Toyota, otonom sürüş konusunda yaptığı çalışmalarını tüm hızıyla sürdürüyor. Gelişmiş otonom araçlarıyla test sürüşlerine Avrupa yollarında başlayan marka; daha güvenli, daha verimli ve daha eğlenceli bir mobilite geleceğinin oluşma sürecini hızlandırıyor.

 Geleceğin Şehri “Woven City”

Toyota, “herkes için mobilite” anlayışından hareketle Japonya’da Fuji Dağı’nın eteklerinde geleceğin şehirlerine öncülük edecek Woven City isimli şehri de kuruyor. “0” emisyonlu hidrojen yakıt hücrelerinden güç alan; tamamen bağlantılı bir ekosisteme sahip olacak Woven City, yaşayanlar için günlük yaşamı kolaylaştıracak en son teknolojilerle donatılacak. İlk etapta 2 bin kişinin yaşaması için dizayn edilen geleceğin şehrinde yaşam 2021 yılında başlayacak.

 Otonom Araçlarla Sağlık Hizmetleri

Toyota’nın geliştirdiği asistan robotlar ve yürüme araçlarının yanı sıra e-Care Konsept Aracı ile sağlık hizmetlerini hızlandırıp ileri bir boyuta taşıyacak. Bu otonom araç hastaların sorunsuz ve hızlı bir şekilde istenen yere taşınmasını sağlanacak. Yoldayken doktor ile iletişim kurma imkanı veren teknoloji, hastanın tıbbi muayenesinin uzaktan yapılabilmesine imkan tanıyacak.

Afet Bölgeleri İçin İnsansı Robot

Toyota, mobilite çerçevesinde yapay zekaya sahip insansı robot olan T-HR3’ün üçüncü neslini de üretti. Önceki jenerasyon insansı robotların evrimleşmiş hali olan T-HR3, hassas şekilde yerleştirilmiş eklemleri ve önceden programlanan hareketleriyle ev, sağlık tesisleri, inşaat alanları ve felaket bölgelerinde insanlara güvenli biçimde yardımcı olabilecek. Giyilebilir teknolojiyle yönetilen insansı robot T-HR3, doktorlara, hasta bakıcılara, hastalara, yaşlılara ve engellilere yeni mobilite çözümleri ile destek verecek.

Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Davut Güleç Panel İletişim Sağ Menü
Davut Güleç Logo Ana Sayfa Davut Güleç Kimdir? Galeri Köşe Yazıları Site Haritası