Teknoloji, ekonomi, sağlık haberleri (29.01.2020)
Fortinet’in Yeni Anketi, Operasyonel Teknolojilerde Siber Güvenliğin Rolüne Dair Önemli Bilgiler Sunuyor
Siber güvenlik, emniyetin ve güvenilirliğin sağlanması için çok önemli. Ancak siber güvenliğin uygulanmasını engelleyen bazı engeller mevcut.
Kapsamlı, entegre ve otomatik siber güvenlik çözümlerinde dünya lideri Fortinet, Forrester Consulting’in şirket için gerçekleştirdiği araştırmaya ait bulguları yayınladı. Araştırmaya göre firmalar, artan dijitalleşmeden ötürü siber tehditlere daha önce hiç olmadığı kadar açık. Ayrıca BT ve Operasyonel Teknoloji (OT) ekiplerinin beraber çalışmaması da, kurumsal faydalarını artırmak için BT/OT birleşiminden avantaj kazanmak isteyen firmaların siber güvenliği uygularken karşılaştıkları bir başka engel olarak dikkat çekiyor.
Üretim süreçlerine dair kurumsal bilgiler sunacak veriyi elde etme becerisini ve verimliliği geliştirmek için yeni fırsatlar yaratmak isteyen endüstriyel firmalar, üretim ortamlarını daha da dijitalleştiriyor. Anketi cevaplayanların yüzde 66’sı, fabrikalarının IP bağlantılı ağlar üzerinden çalıştığını ve kurumsal kararlar için gerçek zamanlı veri kullandığını belirtiyor. Ancak bu IP bağlantılı ağlar yeni siber güvenlik risklerini beraberinde getiriyor ve cevaplayanların yüzde 73’ü de saldırı zeminlerinin genişlediği konusunda hemfikir. Bu sırada cevaplayanların yalnızca yarısı fabrika makinelerinin siber güvenlik tehditlerine karşı hazırlıklı olduğunu söylerken, cevaplayanların yüzde 55’inin de önümüzdeki 12 ay içerisinde siber güvenlik teknolojilerini uygulamaya dair bir planı bulunmuyor ya da henüz uygulama planları yapıyor.Araştırma aynı zamanda BT ve OT ortamları arasında işbirliği olmadığı için Endüstriyel Kontrol Sistemleri’nin (Industrial Control Systems, ICS) riskli olduğunu gösteriyor. Ankete katılanların yüzde 51’i silolarda çalıştığını belirtiyor. Yani OT ekibi kritik endüstriyel ekipmanı ve herhangi bir OT siber güvenliğini yönetirken, BT ekibi de BT siber güvenliğinin yönetiminden sorumlu. Bir çeyrekle başlayıp üçte bire kadar yükselen bir katılımcı kesimi ise süreç, kontrol ve otomasyon sistemleri ve hatta iş planlaması ve lojistik gibi siber güvenlik çözümlerinin alanlarında kimin sorumlu olduğunu bilmiyor. Ancak yüzde 91’lik bir kesim fabrika makinelerinin BT ve OT’nin ortak sorumluluğunda olması gerektiğini, yüzde 58’lık bir kesim de BT ve OT’nin başarılı bir şekilde birleşmesi için bu vizyon kapsamında şeffaf ve düzenli iletişim olması gerektiğini belirtiyor.
OT ve BT ekiplerinin birleşimi ve yakın çalışması, kurumlara birçok fayda sunuyor. Bunun en önemlisi, yüzde 66’nın katıldığı üretim operasyonlarında gerçek zamanlı veri bilgilerine erişim olarak öne çıkarken, arkasından da yüzde 59’luk bir kesimin desteklediği üretim verisi üzerinde daha fazla bilginin yarattığı kar ve yeni iş fırsatları geliyor. Tüm bunların yanında kazanılacak birçok avantaj var. Tesisler arasında benzer süreçlerin ve iş yüklerinin azalması (yüzde 43) ve siber güvenlik tehditlerini azaltmak için artırılmış görünürlük bunların bazıları.
Fortinet Uluslararası Gelişen Teknoloji, Operasyonel Teknoloji ve Kritik Altyapı EMEA Başkan Yardımcısı Joe Sarno, konuyla ilgili şunları söyledi: “Birleşimi başarılı bir şekilde tamamlamak, BT ve OT ortamları arasındaki farklı azaltmak ve bu iki ekip arasında güveni sağlamak için endüstriyel firmaların operasyonel seviyede değişmesi gerekiyor. Tehdit zemini genişledikçe BT ve OT ekiplerinin siber tehditlere karşı savunabilmeleri için birlikte çalışması ve görünürlüğü iyileştirmesi gerekiyor. Bu yüzden Fortinet olarak ICS siber güvenlik çözümleri için Ar-Ge’ye yoğun zaman ve kaynak ayırıyoruz.”
Fortinet; Hindistan, Türkiye, Birleşik Krallık, İspanya, Polonya, Almanya, Slovakya, İtalya, Fransa, Çek Cumhuriyeti ve Hollanda’da endüstriyel firmaların güvenliğini, güvenlik rollerini, BT ve OT arasındaki sorumluluklarını, BT ve OT birleşiminde yaşadıkları güçlükleri ve fırsatları değerlendirmek için Forrester Consulting’le çalıştı. Ankete Avrupa ve Hindistan’daki 1.000 çalışandan fazla endüstriyel kurumlarda (otomotiv, ulaşım, üretim, denizcilik, havacılık mühendisliği) ICS’den sorumlu 459 BT ve OT karar vericileri katıldı.
Prömiyeri Berlin’de yapılan, usta oyuncu Kemal Kocatürk’ün beşinci şiirsel oyunu “Nazım Hikmet – Hürriyet Kavgası”, 5 Şubat’ta Yasemin Yalçın Tiyatrosu’nda seyirciyle buluşacak.
Usta sanatçı Kemal Kocatürk’ün, Nazım Hikmet’in 118’inci doğum yılı dolayısıyla, ustanın tüm eserlerinden toparladığı, kelime kelime dokuyarak yazdığı, yönettiği ve oynadığı `Hürriyet Kavgası´ oyunu, 5 Şubat’ta Bakırköy, Yasemin Yalçın Tiyatrosu’nda sahnelenecek.
Kocatürk’ün; Can (Yücel), Orhan Veli, Ahmed Arif ve Aziz Nesin adlı şiirsel oyunlarının ardından, usta şair Nazım Hikmet’in tüm eserlerinden araştırma yaparak oluşturduğu, beşinci şiirsel oyununun besteleri ise eşi Ayça Öztarhan Kocatürk’e ait.
Corona virüsü dünyanın en büyük fuarını erteletti
Çin’in Wuhan şehrinde ortaya çıkan ve hızla dünyaya yayılan corona virüsü, Çin’in Xiamen şehrinde düzenlenen ve sektöründe dünyanın en büyüğü olan Xiamen Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı’nın ertelenmesine yol açtı. 16-19 Mart 2020 tarihlerinde düzenlenmesi planlanan Xiamen Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı, 6-9 Haziran 2020 tarihlerine ertelendi.
Madencilik sektöründe faaliyet gösteren 15 Sivil Toplum Kuruluşunun oluşturduğu Maden Platformu, bir süredir devam eden korumacılığa dayalı dünya ticaret savaşlarının ve dünya ekonomilerindeki durgunluğun Çin’i son derece olumsuz etkilediğini belirtti. Bu olumsuzlukların 2019 yılında Ülkemizin Çin’e yaptığı ihracatı gerilettiğini, bütün bu olumsuzlukların üzerine üzerine Çin’de ortaya çıkan corona virüsü nedeniyle Çin’deki şehirlerin karantina altına alınmasının, ülke içi seyahatlerin yasaklanmasının Çin’in üretimi için ihtiyaç duyduğu mal alımını neredeyse sıfırladığını, 16-19 Mart’ta yapılacak Xiamen Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı’nın 6-9 Haziran’a ertelenmesinin krizin uzun süreceğinin ve derinleştiğinin belgesi olduğunu belirtti.
Sektör temsilcileri Çin’ in sadece doğal taşta değil hemen hemen tüm madenlerde dünyanın en büyük alıcısı olması nedeniyle, bu olumsuz gelişmelere paralel olarak ülkemiz madencilik sektörünün neredeyse durma noktasına geldiğini, sektöre bir nebze de olsa nefes aldırmak adına madencilik firmalarının Maden Kanunu kapsamında madencilik faaliyetlerinden doğan, maden ruhsatlardan kaynaklanan ve ödenmesi gereken yıllık ruhsat bedeli, devlet hakkı, her türlü vergi ve ceza vb. bedelin, mücbir sebep kapsamında Türkiye genelinde ertelenmesi talebinde bulundu.
Xiamen Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı’nın Türkiye Milli Katılım Organizasyonu’nu gerçekleştiren Ege Maden İhracatçıları Birliği erteleme sonrasında kriz masası kurdu.
Uçak ve otel rezervasyonlarının ertelenmesi için çalışıyoruz
Ege Maden İhracatçıları Birliği’nden yapılan yazılı açıklamada; Xiamen Fuarı’nda 150 doğal taş firmasının stant açmaya hazırlandığı, binlerce iş insanının ise ziyaretçi olarak Çin’e gitmek için uçak ve otel rezervasyonları yaptırdığı, oluşan fors majör durum nedeniyle firmaların uçak biletlerinin ve otel rezervasyonlarının yeni tarihe göre güncellenmesi için harekete geçildiği, firmalarımızın mağdur olmayacakları şekilde kısa sürede çözüme kavuşturmaya çalışıldığı ifade edildi.
Dışişleri Bakanlığı da yaptığı açıklamada, corona virüsün ülke çapında kamu sağlığını tehdit eden boyuta ulaştığını, bu çerçevede Türk vatandaşlarının zorunlu olmadıkça Çin’e seyahat etmemelerini tavsiye etti.
Çin, Türk doğal taş ve maden sektörünün lider pazarı
Türkiye, 2019 yılında 180 ülkeye, 1 milyar 864 milyon dolarlık doğal taş ihraç ederken, Çin 695 milyon dolarlık tutarla zirvede yer aldı. Çin, Türkiye’nin doğal taş ihracatında yüzde 37’lik dilimi tek başına temsil etti. Ege Maden İhracatçıları Birliği yaptığı açıklamada, Çin’deki kamu sağlığı ile ilgili endişenin en yakın sürede düzeleceği umudunu taşıdığını belirterek, ülkenin sektör ihracatı içindeki önemi nedeniyle Çin pazarı ile ilgili gelişmelerin yakından takip edileceğini, mevcut durumda bir iyileşmenin görülmesi durumunda alım heyeti, ticaret heyeti gibi faaliyetlerin derhal başlatılacağını, bu amaçla hazırlık çalışmalarına durmaksızın devam edileceğini, keza bu pazarın doğal taş sektörü için vazgeçilmez olduğunun altını çizdi.
Maden Platformu’nda; İstanbul Maden İhracatçıları Birliği, Ege Maden İhracatçıları Birliği, Batı Akdeniz İhracatçılar Birliği, Denizli İhracatçılar Birliği, Agrega Üreticileri Derneği, Altın Madencileri Derneği, Aydın Sanayi Odası, Çanakkale Madenciler Derneği, Ege Bölgesi Madenciler Derneği, Kireç Sanayicileri Derneği, Kömür Üreticileri Derneği, Seramik, Cam ve Çimento Hammaddeleri Üreticileri Derneği, Tüm Mermer Doğaltaş ve Makineleri Üreticileri Birliği, Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği, Türkiye Madenciler Derneği ve Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı temsil ediliyor.
Olmuksan IP’den KAÇUV Aile Evi’ne destek
Oluklu mukavva sektörünün lider firmalarından Olmuksan IP, çocuklarının tedavisi için şehir dışından İstanbul’a gelen, maddi açıdan dezavantajlı ailelere ücretsiz konaklama imkanı sağlayan; ailelerin gıda, temizlik, sosyal alan, mutfak ve kısmi giyim ihtiyaçlarını karşılayan Kanserli Çocuklara Umut Vakfı 2. Aile Evi projesine destek oldu. Olmuksan IP, İstanbul Maratonu’nda koşarak bağış toplayan çalışanlarının da katkılarıyla, Pendik Aile Evi’nde yer alan “doğa sınıfı”nı hayata geçirdi.
Yarım asrı aşkın bilgi birikimi ve tecrübesiyle Türkiye’de oluklu mukavva ambalaj sektörünün öncü şirketlerinden Olmuksan International Paper (Olmuksan IP), 2018 İstanbul Maratonu’nda koşarak bağış toplayan çalışanlarının da desteğiyle, Kanserli Çocuklara Umut Vakfı’nın Pendik’te hizmete sunduğu 2. Aile Evi’ndeki “doğa sınıfı” projesini üstlendi.
Kanserli Çocuklara Umut Vakfı’nın, İstanbul Valiliği’nin desteğiyle 2012 yılında hizmete sunduğu KAÇUV Aile Evi, kanser tedavisi için tüm yaşam düzenlerini çok uzakta bırakarak İstanbul’a gelen ancak ebeveynlerinin maddi durumlarından dolayı tedavileri aksama riski taşıyan çocuklar ve ailelerine konaklama, gıda, hijyen ve psiko-sosyal destek imkanları sunan bir merkez.
KAÇUV Pendik Aile Evi’ne destek olmaktan dolayı çok mutlu olduklarını söyleyen Olmuksan IP Genel Müdürü Ergun Hepvar, “Aile Evi’nde konaklama odalarının yanı sıra doğa sınıfı, sosyal alan ve bir hobi odası gibi ortak alanlar yer alıyor. Olmuksan IP olarak doğa sınıfı projesini üstlendik. Proje için bağış tutarının yaklaşık yüzde 50’sini gönüllülerimizin koşusuyla topladık. Kalan yüzde 50 bedel şirketimiz tarafından karşılandı. Günümüzde sivil toplum kuruluşlarına destek olmanın ne kadar önemli olduğunun farkındayız. Önümüzdeki dönemde de bu bakış açısıyla çalışmalarımıza devam edeceğiz” dedi.
KAÇUV’un Avrupa yakasındaki 1. Aile Evi’nin başarısının ardından, Anadolu yakasındaki yoğun talepleri karşılamak üzere başlatılan 2. Aile Evi projesi, mümkün olduğunca daha fazla çocuğa ulaşarak çocukların tedavi süreçlerini uygun bir yaşam alanında geçirebilmeleri için 22 odayla hizmet verecek.
Demans hastalığı ile başa çıkmada “Lady Diana etkisi” önemli rol oynuyor…
Ülker: “Demansta hastayı anlamak ve doğru iletişim önemli; hastayla göz teması kurulmalı, boy olarak küçükse çömelerek veya oturarak mümkün olduğunca aynı göz hizasına gelinmeli; kişiye ismi ile hitap edilmeli, akılcı ve ihtiyatlı konuşulmalı…”
Uzmanlar demans hastalığıyla başa çıkma konusunda iletişimin birincil unsur olduğunu söylüyor ve ‘’Diana Etkisi’’ adı verilen yaklaşımı örnek gösteriyor. Alman Alzheimer Akademi ve Türk Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mefküre Ülker, demans hastalarının bakımını üstlenen kişilere büyük görev düştüğünü, iletişimde dikkat edilmesi gereken hususları ve ‘’Diana Etkisi’’ olarak adlandırılan yaklaşımın etkilerini anlattı.
Demans hastaları ile ilgilenen kişilerin Lady Diana’nın yaklaşımından çok şey öğreneceğini ifade eden Ülker, hasta ve engellilerle bir araya geldiğindeki başı hafifçe öne eğilmiş, gözleri karşıdaki kişiye odaklı, vücut dili ile de ifade ettiği sevgi dolu yaklaşımını gösteren fotoğrafların hafızalardan silinmediğini ve ona ölümünden sonra gönüllerin kraliçesi unvanını kazandırdığını hatırlattı.
Demansla başa çıkmanın yolları
Dünyada çok sayıda psikoloğun Diana etkisinden bahsettiğini ve Alman Yaşlı Yardım Kurulu Mütevelli Heyeti’nin “Demansla Yaşamak İçin Kalite Standartları El Kitabı”nda bu fenomeni ele aldığını söyleyen Ülker, bu yaklaşımın nasıl çalıştığı ile ilgili şu bilgileri verdi:
‘’Demans hastalığında göz teması kurmak çok önemli. Karşınızdaki oturuyor veya sizden boy olarak küçükse çömelin veya oturun; mümkünse aynı göz seviyesine gelin. Kişiye ismi ile hitap edin ve selamlaşırken tokalaşın. Bu arada karşınızdaki kişinin sizinle iletişim kurmak isteyip istemediğine dikkat edin. Sözsüz iletişim ile değerlendirmeye çalışın, sizi gördüğüne seviniyor mu veya karşılaşmadan pek hoşnut değil mi ona göre davranın. Karşınızdakini dinleyin; bu size çok kolay gelebilir ancak çok pratik ve konsantrasyon gerektiren bir durumdur. Doğru dinleme esnasında başınızı hafifçe sallayabilir ya da “Ya, evet, hım” gibi küçük nüanslar ile onu duyduğunuzu onaylayabilir, algıladığınızı belli edebilirsiniz. Aktif dinleme, karşıdaki kişiyi konuşmaya teşvik etmek için soru sormayla gerçekleşir. Aktif dinlemeyi canlı tutabilmek için demans hastası kişinin ifade ettiği söz veya kelimelerin kendi sözleriyle tekrarlanması gereklidir. Örneğin hasta kişi her şeye ‘’Acıyor” diye şikayet ettiğinde cevap olarak ”Yani tüm vücudunuzda ağrı var” diyebiliriz. Böylece hasta söylediklerini başka bir bakış açısıyla duyma fırsatını yakalar ve yorum yapabilir, düzeltebilir veya onaylayabilir.’’
“Konuşmalarınızı akılcı ve ihtiyatlı bir şekilde yapın”
Ülker, hastanın demansın ilerleyen aşamasında olduğunda ise farklı tepkiler verebileceğini hatırlatarak, “Demans hastalığının ileri döneminde hasta, muhtemelen el sıkışma yöntemi ile teması hissetmeyecektir. Bunun yerine, temas kurmak için üst koluna veya omzuna samimi bir şekilde dokunun” uyarısında bulundu ve yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
‘’Karşılıklı konuşmanın gidişatını hasta kişinin ruh haline uyum sağlayarak, yüz ifadelerini veya jestlerini takip ederek, onu yansıtarak destekleyebilirsiniz.
Özellikle şaşkın olan hastaların ruh halini anlamaya çalışın. Fakat bunu üç “N” sorularını kullanarak değil, yani “Neden, niçin, nasıl” değil, açık ve basit sorarak yapın. Aksi halde bu durum demans hastalarının kafasının karışmasına sebep olacaktır. Empati kurmaya çalışın, takdir gösterin, olumlu bir tutum sergileyin…’’
Ülker son olarak hastanın uzun ömür yaşamış onurlu bir hayatı olduğunu unutmamak gerektiğini ve bu durumun hangi şartta olursa olsun korunmasının bakan kişinin elinde olduğuna dikkat çekti.
İTALYAN LASTİK DEVİ PIRELLI, 2020 SONBAHAR-KIŞ KOLEKSİYONU İÇİN JUNYA WATANABE İLE İŞ BİRLİĞİ YAPTI
JAPON MODA TASARIMCISI, PIRELLI’NİN 1970’LERDEKİ MOTOR SPORLARI CEKETLERİNDEN İLHAM ALAN DÖRT YENİ PARÇAYI PARİS MODA HAFTASI KAPSAMINDAKİ DEFİLESİNDE SUNDU
Milano – Yeni COMME des GARÇONS JUNYA WATANABE MAN koleksiyonu 17 Ocak Cuma günü Paris Moda Haftası kapsamında podyuma çıktı. Pirelli ile ilk kez iş birliği yapan ünlü Japon moda tasarımcısı, 1970’li yıllarda şirketin teknisyenlerinin yarışlarda giydiği motor sporları ceketlerinden esinlenen ve ikonik sarı ve kırmızı Pirelli logosunu taşıyan özel bir kapsül koleksiyonu tanıttı.
Japon tasarımcının bu sınırlı serisi, Pirelli Design’ın oynadığı rolü mükemmel bir şekilde ortaya koyuyor. Konsept, Pirelli markası kadar şirketin modadan sürat teknelerine ve lüks saatlere kadar çeşitli alanlardaki teknik bilgi birikimini de vurgulayan sanatsal iş birliklerine hayat vermek için yaratıldı.
Junya Watanabe, eskiden giyilen üniformaları ve iş kıyafetlerini yeniden yorumlarken ikonik İtalyan spor markasıyla eş anlamlı giysilerden ilham aldı ve Junya Watanabe Man tasarımlarının özünü temsil eden ceket ve paltolar yarattı. Junya Watanabe Man x Pirelli koleksiyonu, iki palto, bir ceket ve bir tişört olmak üzere dört parçadan oluşuyor.
Vintage giysileri çağrıştırırken yeni malzemelerin eklenmesiyle güncellenen tasarımlar, her zaman yüksek teknolojili sentetik malzemelerle ilgilenen Watanabe’nin üretimini tanımlayan özelliklerinden biri olarak dikkat çekiyor. Koleksiyondaki klasik kruvaze ceketin yanı sıra spor palto ve pit ekibi ceketi yeni stillerle hayat bulurken, dünya motor sporlarının zirvesindeki Pirelli’nin renkleri ve detayları korunuyor.
Deprem Sonrası Ebeveyn ve Çocuk Psikolojisi
Ruh sağlığı uzmanları tarafından Elazığ’da meydana gelen ve çevre illerde de çok şiddetli hissedilen depreme maruz kalan yetişkinler ve çocuklarda travmaya bağlı stres bozukluğu oluşabileceğine dikkat çekiliyor. Moodist Hastanesi uzmanı Psikolog Begüm Sevinç bu konuyla ilgili ailelere önemli açıklamalarda bulundu.
Deprem gibi felaketlerin bireylerde ve toplumlarda travmaya neden olacağını belirten Sevinç, bu travmaların hem ruh sağlığını hem de beden sağlığını etkileyerek insan yaşamını olumsuz etkilediğini vurguluyor.
Deprem Sonrasında Hangi Belirtiler Görülebilir?
Depremin ardından birçok bedensel ve psikolojik belirtiler görülebilir. Bu belirtiler kişinin günlük yaşamını olumsuz etkileyebiliyor. Depremin ardından bir ay içerisinde verilen tepkiler akut stres tepkileridir. Bu belirtiler 1 ay içerisinde birçok kişide görülebilir. Önemli olan ise 1 ay sonrasında bu belirtilerin devam edip etmediğidir. Bu tepkileri şu şekilde sıralayabiliriz:
· Süreklilik gösteren korku, dehşet duyguları
· Şok, duygularınızı hissedememe, tepkisizlik, ağlayamama
· Depremle ilgili yenileyici, istemsiz sıkıntı veren anıları hatırlamak
· Depremle ilgili yineleyici sıkıntı veren düşler görmek
· Deprem yeniden oluyormuş gibi hissetmek ya da davranmak
· Deprem olayını hatırlatan yerlerden ya da durumlardan kaçınmak
· Depremi çağrıştıran şeylere yönelik yoğun ya da uzun süreli bir ruhsal sıkıntı yaşama
· Olayla ilgili önemli bir yönü anımsamama
· Yakınlarınızın ölmesi ile ilgili kendini suçlu hissetme
· Aşırı uyarılmışlıkla ilintili: kızgın davranışlar, öfke patlamaları, her an tetikte olma hali, abartılı ilkilme tepkileri, uykuyla ilgili sorunlar görülebilmektedir.
Genel olarak kişiler olayı hatırlayamayabilir, depremin olduğu eve giremeyebilir ve insanlardan uzaklaşarak olayla ilgili konuşmayı istemeyebilirler. Bir ay sonrasında belirtilen stres tepkileri devamlılık gösteriyor ve düzeyinde artış görülüyorsa, mutlaka uzman desteği alınmalıdır.
Deprem sonrasında çocuklara nasıl yaklaşılmalıdır?
Çocuklarla depremi konuşurken; Sakin olmaya çalışın. Çocuğunuza bol bol temas edin. Sarılmak ve şefkat göstermek çocuğunuza iyi gelecektir. Rutinleri mümkün olduğunca korumaya çalışın. Travmatik olayın ardından, rutinler çocuklara hayatın devamlılığına dair güvence verir. Düzenli yemek ve uyku saatlerine sahip olmaya çalışın. Eğer depremin ardından kamp ya da çadırdaysanız bu rutinleri tekrar yaratmaya ve uygulamaya özen gösterin.
Travmada Oyunun Önemi
Çocuklarınızı aktivite yapmaya ve oynamaya teşvik edin. Yaşanan zorlu olayların, zihinde işlemlenebilmesi /sindirilmesi için hareket içeren (kaç-kovala) gibi oyunlar faydalı olabilmektedir.
Çocuklarınızı Bilgilendirin!
Çocuklara, yaşanan olaylar ve süreç hakkında bilgi verebilirsiniz. Kısa ve dürüst olmaya ve çocuklarınızın olayla ilgili sorular sormasına izin verin. Medya kullanımını sınırlandırmak özellikle okul çağındaki çocuklar için kritik öneme sahiptir.
Rahatsız edici görüntülere tekrar tekrar maruz kalmak ikincil bir travmaya sebep olabilir. Çocukların en çok ihtiyaç duyduğu şey, sorularının dinlemesi duygularını kabul edilmesidir. “Korkma” ‘’Geçti’’ gibi cümleler kullanmak yerin onu anladığınızı gösteren “Evet, korktuğunu görebiliyorum. Sana nasıl yardımcı olabilirim?” gibi cümleler kullanmaya özen gösterin.
Eğer çocuk, süren ya da gittikçe artan gerileme davranışları (Alt ıslatma, gece kabusları, parmak emmek..) ve çok kaygılı ve endişeli bir haldeyse Çocuk Ruh Sağlığı Uzmanından destek almalarını şiddetle öneririm.
Dikkat! 400 bine yakın “.tr” uzantılı domain devredilecek
isimtescil.net, “.tr” uzantılı alan adlarının aktarımı için hazır!
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) imzaladığı domain satışı sözleşmesi uyarınca, 400 bine yakın “.tr” domaini, belirlenen 13 firmadan birine devredilme süreci başladı. Peki, domain sahipleri bu konuda nasıl bir yol izlemeli? isimtescil.net’ten yapılan açıklamaya göre; “.tr” uzantılı alan adı sahipleri, ücretsiz olarak DNS ve alt isim sunucu yönetimler, yapım aşaması, başka adres yönlendirme ve gelişmiş DNS yönetimlerinden faydalanarak süreçlerini yönetebilir.
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) domain satışı sözleşmesi imzaladığı 13 firmadan biri olan İsimtescil Bilişim A.Ş Genel Müdürü Ertuğrul Kalkan, Türkiye’de ‘.tr’ uzantılı olan domainlerin yetkisinin geçmişte ODTÜ tarafından yönetildiğini ancak ODTÜ’nün, 21 Aralık 2018 ‘de yaptığı sözleşme ile ‘.tr’ kayıt otorite yetkisinin BTK’ya devredildiğini söyledi. Kalkan, ”Bu gelişme ile beraber, Türkiye’de kayıtlı olan 400.000’e yakın “.tr” uzantılı domainlerin 3 ay içerisinde yetkili kayıt operatörlerine transfer edilmesi gerekiyor” dedi.
Türkiye’nin domain lideri İsimtescil firmasının Genel Müdürü Ertuğrul Kalkan, “Müşterilerimizin bu süreci sorunsuz atlatabilmeleri için gerekli altyapı çalışmalarımızı düzenledik. “.tr” uzantılı alan adı sahipleri bununla beraber ücretsiz olarak DNS ve alt isim sunucu yönetimler, yapım aşaması, başka adres yönlendirme ve gelişmiş DNS yönetimlerinden faydalanabilecekler. Ayrıca aktarım yapan müşterilerimize “Eko Hosting Paket” hediye edeceğiz. Kupon kodları aktarımı takip eden 1 hafta içerisinde üyelik hesaplarına tanımlanacak” dedi.
Peki, nic.tr üzerinden aktarım nasıl yapılacak?
Domain aktarım sürecinin nic.tr üzerinden online olarak kolayca sağlanabileceğini ifade eden, Ertuğrul Kalkan “nic.tr kullanıcı hesabı üzerine giriş yapıldığında müşterinin karşısına çıkacak olan kayıt firmaları arasında isimtescil.net’i seçmeleri gerekiyor. isimtescil.net’i seçtikten sonra işleme devam etmeleri sonunda nic.tr sisteminde kayıtlı GSM numarasına nic.tr tarafından doğrulama kodu gönderiyor. Doğrulama yapıldıktan sonra sistem isimtescil.net web sitesine yönlendirme yaparak üyelik hesabı oluşturmanızı veya mevcut üyeliğinize giriş yapmanızı istiyor. Giriş yapıldıktan sonra ilgili kullanıcı hesabına aktarım sağlanmış olacak. isimtescil.net olarak en uygun domain fiyatları ile her zaman kullanıcıların yanında olacağız. Konu hakkında sorusu olan “.tr” uzantılı alan adı sahipleri detaylı bilgi için +90 850 200 0 444 no’lu numaradan da firmamıza ulaşabilir” dedi.
Knauf ile depreme dayanıklı yapılar Alçıpan® sistemleri deprem enerjisini absorbe ediyor
Ülkemizin yaklaşık yüzde 42’sinin birinci derece deprem kuşağında olmasının farkındalığıyla Knauf, son teknolojiyi kullanarak geliştirdiği Alçıpan® ürünleriyle oluşabilecek kötü senaryoları minimize etmeyi amaçlıyor. Alçıpan® sistemleri, dinamik yükler karşısında sünek davranış göstererek deprem anında taşıma güçlerini kaybetmeden büyük deformasyonlara uğrayarak deprem enerjisini absorbe edebiliyor.
Ülkemizin yüzölçümünün yüzde 92′si deprem kuşağında ve yarısına yakını yani yaklaşık yüzde 42’si birinci derece deprem kuşağında olup, nüfusun yüzde 95′i deprem tehdidi altında. Bu coğrafi bilginin gerçekliğiyle son dönemde yaşadığımız depremler de yapıların sağlamlığını sorgulamamıza neden oldu.
Knauf’tan deprem enerjisini absorbe eden Alçıpan® sistemleri
Oluşabilecek herhangi bir depremde deprem yükünü absorbe etmek önemli bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Deprem yükü, binanın ağırlığıyla doğru orantılı olarak değişiklik gösteriyor. Ağır duvarlarla yapılan binalarla karşılaştırıldığında hafif duvarlarla yapılan binalar, deprem yükünden daha az etkileniyor. Geleneksel ağır duvarla yapılan binalarda oluşan büyük deprem yüklerini karşılamak için ise konstrüksiyonun statik hesabında daha çok malzemeye (betonarme, çelik, vs.) ihtiyaç duyuluyor. Bu noktada devreye giren Knauf’un son teknolojiyle tasarladığı Alçıpan® sistemleri, kat öteleme oranları için gerçekleştirilen birçok teste hem maksimum taşıma gücü değerinde hem de göçme noktasında geleneksel duvar sistemlerine göre çok daha büyük kat ötelenme oranı sergileyerek yaşam alanlarındaki kötü senaryoları minimize ediyor. Knauf Alçıpan® Sistemleri, dinamik yükler karşısında sünek davranış göstererek deprem anında taşıma güçlerini kaybetmeden büyük deformasyonlara uğrayıp deprem enerjisini absorbe edebiliyor.
Dayanıklı mobil bilişim cihazını doğru seçmek, mobil çalışanların verimliliğini artırmak için çok önemli
Yeni “Time To Do More” araştırması, mobil bilişim cihazı satın alacak kişilerin mobil çalışanları için en iyi cihazı seçerken nelere dikkat etmesini gösteriyor.
Panasonic, mobil çalışanlarının verimliliğini ve yarattıkları etkiyi iyileştirmek isteyen BT alıcılarına mobil bilişim cihazını tercih ederken yardımcı olmak için oluşturduğu Time To Do More araştırmasını yayınladı.
Dünyadaki mobil çalışanların ihtiyaçlarının tümünü birden karşılayacak bir cihazın olmadığını belirten Panasonic Kurumsal Mobil Çözümler Pazarlama Genel Müdürü Jan Kaempfer, “Zorlayıcı doğal koşullarda görev yapan farklı mobil çalışanlar var. Bu mobil çalışanlara yardım etmenin yolu da görevlerini daha hızlı yapmalarına yardımcı olacak ergonomik ve fonksiyonel tasarıma sahip olan ve ihtiyaçlarını karşılayan mobil bilişim cihazları oluşturmaktan geçiyor” dedi.
Araştırmada mobil cihaz alıcılarının bir çözüm üzerinde karar kılarken ve çalışanlarının daha fazlasını yapacak zaman kazanmalarına yardımcı olurken göz önünde bulundurması gereken önemli konular yer alıyor. Bu konular arasında aşağıdakiler yer alıyor:
Güvenilirlik
Sektörün ortalama hata oranının yüzde 18 [1] olduğu ve onarım dahil kullanılamayan her cihazın ortalama 2.800 avro maliyet yarattığı göz önünde bulundurulduğunda cihazın hata oranı mutlaka göz önünde bulundurulması gereken bir konu olarak öne çıkıyor.
Entegre Uygulamalar
Barkod okuyucular ve termal kameralar gibi entegre uygulamalar, mobil çalışanların üretkenliğini artırabiliyor.
Gün ışığında görülebilen ekranlar
Parlak güneş ışığında bile okunabilen ekranlar gibi doğru ekran seçimleriyle okuma süresi yüzde 25’e kadar azaltılabiliyor.
Ergonomik tasarım
Uzman tasarımlar da üretkenliği artırıyor. Mesela cihazın iki tarafında da bulunan tarayıcı aktifleştirme tuşları, verimliliği yüzde 13’e kadar artırabiliyor.
Bu araştırma farklı endüstriyel sektörlerdeki şirketlerin üretkenliği ve verimliliği artırmak için dayanıklı mobil bilişim cihazlarını nasıl kullandığına dair Avrupalı kurumlara faydalı örnekler de sunuyor.
Jan Kaempfer, sözlerine şu şekilde devam etti: “Bu araştırma, mobil cihaz alıcılarının gerekli ergonomiyi, tasarımı, fonksiyonu göz önünde bulundurmalarına ve mobil çalışanlarıyla uyum içinde çalışacak bir cihaz sunmalarına yardımcı oluyor. Kullanması kolay, hızlı, etkili ve uzun süre çalışabilen bir cihaz sayesinde çalışanlar, düşünmek, inovasyon yapmak, öğrenmek, eğitim almak, yaratmak veya ailesi ve arkadaşlarıyla zaman geçirmek gibi onlar için önemli olan şeylere daha fazla odaklanmalarını sağlayacak özgürlük sunuyor.
AstraZeneca ‘Sıfır Karbon Taahhüdü’ stratejisiyle 2025’e kadar emisyonu sıfıra indirmeyi ve 2030’a kadar da tüm tedarik zincirinde karbon negatif olmayı hedefliyor
AstraZeneca’nın yeni programı kapsamında iklime olan etkiyi sıfıra indirmek için yeni nesil solunum cihazları ve çeşitli enerji inisiyatifleri yer alıyor.
Şirket, iklim politikasında yaptığı değişikliği uygulamak ve 50 milyon ağaçlık yeniden ormanlaştırma projesini tamamlamak için Sürdürülebilir Pazarlar Kurulu’na katılıyor.
AstraZeneca, 2025’e kadar küresel operasyonlarındaki karbon emisyonunu sıfıra indirmek ve 2030’a kadar da tüm tedarik zincirini karbon negatif yapmak için geliştirdiği programı duyurarak karbonsuzlaşma planlarını on yıldan daha uzun süre kısalttı.
AstraZeneca, İsviçre’nin Davos kentinde gerçekleşen Dünya Ekonomik Forumu (WEF) Yıllık Toplantısı’nda, ‘Sıfır Karbon Taahhüdü (Ambition Zero Carbon)’ stratejisini açıkladı. Bu stratejisiyle AstraZeneca, iklim değişikliğiyle mücadele ve sürdürülebilirlik kapsamındaki mevcut hedeflerini hızlandırarak yenilenebilir enerji üretimini iki katına çıkarma ve hem elektrik hem de ısı tüketiminde yenilenebilir enerji kullanma taahhüdü verdi.
Şirket, bu hedefleri gerçekleştirmek ve küresel ısınma potansiyeline neredeyse sıfır katkıda bulunacak itici gaz kullanarak yeni nesil solunum cihazı geliştirmek için 1 milyar dolarlık yatırım yapacak. ‘Sıfır Karbon Taahhüdü’ projesi, AstraZeneca’nın operasyonlarının emisyon seviyesini dünya genelinde sıfıra düşürecek.
Proje kapsamında bulunan 50 milyon ağaçlık yeniden ormanlaştırma projesi olan ‘AZ Ormanı’ inisiyatifi de önümüzdeki 5 yıl içinde başlayacak. Şubat 2020’de ilk ağacın dikileceği Avustralya’daki yerel yönetimlerle ve küresel çapta yeniden ormanlaştırmaya odaklanan kar gütmeyen bir kuruluş olan One Tree Planted ile işbirliği kuran AstraZeneca, daha sonra Fransa, Endonezya ve diğer ülkelerde ağaç dikmeye devam edecek. Bu inisiyatif aynı zamanda Dünya Ekonomik Forumu’nun yeni başlattığı ‘1T.org – Bir Trilyon Ağaç’ platformunu da destekliyor.
Küresel ekonomiyi hızlı bir şekilde karbonsuzlaştırmak için sektörler arası çözüm bulmak ve politika belirlenmesine daha fazla yardımcı olmak için AstraZeneca CEO’su Pascal Soriot da Sürdürülebilir Pazarlar Konseyi’nin (SMC) açılış toplantısına katılacak. Dünya Ekonomik Forumu desteğiyle kurulan SMC, Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri doğrultusunda sürdürülebilir çözümler üretmek için çalışıyor.
AstraZeneca CEO’su Pascal Soriot, konuyla ilgili şunları söyledi: “İklim değişikliği, halk sağlığını, çevreyi ve küresel ekonominin sürdürülebilirliğini etkileyen çok önemli bir tehdit. 2015’ten beri AstraZeneca olarak operasyonlarımızın karbon emisyonunu yaklaşık üçte biri kadar, su tüketimini de beşte biri kadar azalttık. Ancak daha hızlı hareket etmenin ve bu konuda daha fazla çalışmanın zamanı geldi. AstraZeneca olarak ‘Sıfır Karbon Taahhüdü’ stratejimiz kapsamında ortaya koyduğumuz hedefler, yapılan politika değişikliğini küresel seviyede gerçekleştirmek için iş birliğine zemin hazırlamamızı sağlayacak.”
AstraZeneca Türkiye Ülke Başkanı Ecz. Serkan Barış, “Yaşama değer katan ilaçları keşfetmek için bilimin sınırlarını zorlarken, faaliyette olduğumuz tüm coğrafyalarda olduğu gibi Türkiye’de de gelecek nesillere aktaracağımız dünyayı daha iyi hale getirmek için çalışıyoruz. Bu çalışmalarımız kapsamında daha önce İstanbul, Riva’da 10.000 ağaçlık ‘AstraZeneca Hatıra Ormanı’ ve TEMA Vakfı aracılığıyla Balıkesir’de 5.500 ağaçlık bir ‘AstraZeneca Solunum Hatıra Ormanı’ oluşturmuştuk. ‘Sıfır Karbon Taahhüdü’ stratejimizle de üstümüze düşeni görevi ve hatta çok daha fazlasını yapmaya hazırız” dedi.
‘Sıfır Karbon Taahhüdü’ stratejisi
‘Sıfır Karbon Taahhüdü’ stratejisi, AstraZeneca’nın karbon ayak izini azaltmak için 2015’te geliştirdiği planı, iklim değişimini tetikleyen etkenleri göz önüne alarak güncellenen hedeflerle büyük ölçüde hızlandırıyor. AstraZeneca, 2025’e kadar karbon salınımını sıfıra indirmek için enerji tüketiminin tamamını hem güç hem de ısı için yenilenebilir enerji kaynaklarıyla gerçekleştirecek.
Karbon negatif tedarik zinciri
AstraZeneca, tedarikçilerini 2030’a kadar doğrudan emisyonunu azaltması ve atmosfere gönderilenden daha fazla karbondioksitin (CO2) ortadan kaldırılması amacıyla karbon temizleme seçeneklerini belirlemesi için harekete geçireceğini taahhüt ediyor. Böylece AstraZeneca, tüm tedarik zincirinde 2030’a kadar karbon negatif olabilecek.
‘AstraZeneca Ormanı’
AstraZeneca, kendi operasyonlarındaki karbon emisyonunu ortadan kaldırma çalışmalarının yanı sıra yeniden ormanlaştırma ile yeniden ormanlaştırmanın iklim ve insan yaşamına yapabileceği etki arasındaki ilişkiye de dikkat çekiyor. Ağaçlar doğal bir şekilde karbondioksiti ortadan kaldırmak ve iklim değişikliğinin etkilerini en aza indirmek için kilit bir role sahip. AstraZeneca, tanınmış yeniden ormanlaştırma kurumlarıyla iş birliği oluşturarak önümüzdeki beş yılda 50 milyon ağaç dikecek. Bu hedef doğrultusundaki ilk program da Şubat 2020’de başlayacak.
Dizin ve derecelendirme
İklim Değişimi için CDP A Listesi
AstraZeneca, 20 Ocak 2020’de iklim hareketinden ötürü ödüllendirildi ve 2019’daki iklim raporu sayesinde küresel çevresel etki alanında kar gütmeyen bir kuruluş olan CDP’nin iklim değişimi kategorisindeki prestijli ‘A Listesi’nde dördüncü kez arka arkaya yer aldı. AstraZeneca, CDP’nin 2019 iklim değişikliği anketi aracılığıyla sunulan verilere dayanarak emisyonları ve iklim risklerini azaltmanın yanı sıra düşük karbonlu ekonomiyi geliştirme eylemleriyle öne çıktı. Şirket, ankete katılan binlerce şirket arasından az sayıda yüksek performans gösteren az sayıdaki şirketlerden birisi olarak dikkat çekti.
Corporate Knights’ın Dünyanın En Sürdürülebilir 100 Şirketi Endeksi
AstraZeneca, 21 Ocak 2020’de Corporate Knights tarafından değerlendirilen 7.000 şirket arasından üç yıl arka arkaya dünyanın en sürdürülebilir 100 şirketinden biri olarak seçildi.
Ekonomiye ve tüm sektörlere yön veren bilişim sektörü, son yıllarda teknolojide yaşanan değişim ve dönüşümde lokomotif rolünü üstlenmeye devam ediyor.
Teknolojinin gerek sosyal yaşam, gerek iş hayatında her yerde karşımıza çıktığını vurgulayan Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Önder, şunları söyledi:
“Günümüzde, teknolojinin içine girmediği sektör ve sosyal yaşam alanı kalmadı. Her yerde teknoloji, teknolojiye entegre olan ürünler ve iş süreçleri konuşuluyor. Teknoloji, iş süreçlerinin içine ne kadar giriyorsa, o sektörler ve o işler o kadar büyüyor ve rekabette farklı bir noktaya geliyor. Dolayısıyla, bilişim sektörüyle etkileşimde olan diğer sektörler de alanlarında fark yaratıyor. Bilişim firmaları olarak bizler, sadece kod üreten ve bunları pazarlayan olmaktan öte; iş geliştiren, ilişki geliştiren, inovatif düşünen, inovasyonu ve ar-geyi destekleyen ve bu rollerde liderliği ele alan konumdayız.” dedi.
Sektörlere liderlik ederek, ülke ekonomisine ciddi katkılar sağlayacağız
Bilişim sektörünün diğer sektörlere sağladığı katma değeri anlatarak konuşmasını sürdüren Uyumsoft Başkanı Mehmet Önder, şunları kaydetti:
“Teknoloji firmaları olarak, hem işletmelere, hem Türkiye ekonomisine hizmet vermeye devam edeceğiz. Son 10 yıldır teknolojideki gelişmeler ve dönüşümler, işletmelerin gündemine girmişti. Bugün ve gelecekte ise, etkisini daha da arttırarak, gündemlerinde yer alacak. Bilişim sektörü, diğer sektörleri tetikleyip yukarıya çıkarırken, diğer sektörler de bilişimi yukarıya çıkaracak ve birlikte büyüyecekler. Bu süreç, eko-sistem ile entegre edildiğinde, iç pazarın yanı sıra, dünya pazarlarında ciddi bir yol alacağımızı söyleyebilirim. Ülkemiz işletmeleri de, “kazan-kazan” modeli ile farklı bir konuma gelecektir. Son 10 yıl içerisindeki dünya devi firmalara bakıldığında, bu yapılanma modelini görüyoruz. Sadece kendimiz büyümek yerine, eko-sistem ile birlikte büyüme modelini hayata geçirmeliyiz.” diye konuştu.
Teknolojideki gelişmeyle, yeni fırsatlar dönemindeyiz
Teknolojideki gelişmeyle birlikte yeni fırsatlar dönemine girildiğinin altını çizen Uyumsoft Başkanı Mehmet Önder, şunları anlattı:
“5G teknolojisiyle beraber, bütün sektörlerde bir kırılma meydana gelecek. Birçok sektör, teknolojinin bu yıkıcı etkisiyle zayıflarken, birçok yeni sektör ortaya çıkacak. Geçmiş dönemin biten birçok sektörü olurken; günümüzün ortaya çıkan yeni sektörleri olacak. Dolayısıyla, bu dönem, yeni fırsatlar dönemidir ve bu fırsatları çok iyi yönetmeliyiz. Bunun için finansmanla, ar-ge’yle, inovasyonla ve insan kaynağı ile iyi entegre olmak gerekiyor. Teknoloji transfer konusuna baktığımızda, 2000’li yılların öncesinde know-how’lar ve ar-ge’ler belli firmaların tekelinde iken; bugün dünyanın her yerinden bu bilgilere ve ar-gelere ulaşmak mümkün hale geldi. Özetle, içinde bulunduğumuz bu dönem; iş birliği ve pazarı domine ederek ele geçirme dönemidir. Bu dönemin içinde, hızlı, çevik ve atak olmak gereklidir. Kısaca, bu yıl ve gelecek yıllarda, fırsatlar oldukça fazladır ve bu fırsatları görerek yatırım yapmamız zorunludur.” şeklinde konuştu.
Karides Topları 400 gramlık ambalajıyla Migros raflarında ..En lezzetli atıştırmalık!
Sömestr tatilini soğuk kış günlerinde çoğunlukla evde geçirecek çocukları için hem pratik hem sağlıklı bir öğünle beslemek isteyen ailelerin tercihi olan Karides Topu, 3 dakika gibi çok kısa bir sürede hazır hale geliyor. Ailelerin çocuklarına gönül rahatlığıyla yedirebileceği bir ana öğün olabileceği gibi, hazırlanan balık menülerinin yanında lezzetli bir atıştırmalık olarak da tüketilebilen karides topları, 400 gramlık ambalajıyla Migros raflarında lezzet tutkunlarını bekliyor.
Sömestr tatili yaklaşıyor. Günlerini oyun oynayarak geçiren çocuklara yemek yedirmek bir hayli zorlaşıyor. Bu noktada miniklerin hem pratik hem de sağlıklı bir öğün geçirmeleri için karides topları hazırlayan Kocaman Balıkçılık, ebeveynlerin beğenisini kazanmanın yanı sıra çocuklar için de sağlıklı besinleriyle Migros raflarındaki yerini alıyor. Taze karideslerin buğday unu, yumurta ve lezzetli baharatlarla uyumundan oluşan ve pane kısmıyla da çıtır çıtır olan karides topu, yumuşacık etiyle ideal bir seçenek oluyor.
Dondurulmuş ürünlerin -18°’de muhafaza edilmesi konusuna da dikkat çeken Kocaman Balıkçılık, çözüldükten sonra paketlerdeki ürünlerin buzdolabı koşullarında saklanarak bir gün içerisinde tüketilmesinin uygun olacağını söylüyor. Kocaman Karides Topları, 400 gramlık ambalajıyla Migros raflarında lezzet tutkunlarını bekliyor.
Deri sektöründe çifte ödül töreni
Deri’n Fikirler Tasarım Yarışmasını İpek Erdem kazandı
Deri sektöründe ihracatın yıldızları 36 firma ödüllendirildi
Deri sektörü, 2020 yılında yüzde 15 ihracat artışı hedefliyor
Deri sektörü; çifte ödül töreni coşkusu yaşadı. Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Leather&More Fuarı kapsamında; Deri’n Fikirler Tasarım Yarışması Final Defilesi ve İhracatın Yıldızları Ödül Törenini arka arkaya gerçekleştirdi.
Deri’n Fikirler Deri Tasarım ve Üretim Yarışması’nda birinciliği DEÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Öğrencisi İpek Erdem kazanırken, ikincilik ödülü İzmir Ekonomi Üniversitesi Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü Öğrencisi Arzu Birdal’ın, üçüncülük ise; İzmir Ekonomi Üniversitesi Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü Öğrencisi Nurdan Ahsen Fıçıcı’nın oldu.
İhracatın Yıldızları Ödül Töreninde ise; deri ve deri mamulleri sektörünün toplam ihracatının yüzde 92’sini gerçekleştiren 36 firma bronz, gümüş ve altın kategorilerinde ödüllendirildi.
Ödül töreninde konuşan Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Erkan Zandar, her yıl artan rekabet koşullarında ihracat yapabilmek için çırpınan, günlerini yurtdışında, evden uzakta mal satmak için harcayan, 2019 yılında tüm olumsuz koşullara rağmen ihracatlarını sürdüren ihracatçılara ve bu ihracatçılara 3.2 milyar TL destek veren Ticaret Bakanlığı’na teşekkür etti.
2020 yılı hedefimiz ihracatı yüzde 15 arttırmak
Türk deri sektörünün 2019 yılını 1.6 milyar dolar ihracat rakamı ile geride bıraktığını, 2020 yılında ihracatlarını yüzde 15 arttırmayı hedeflediklerini anlatan Zandar, “Bu hedef doğrultusunda çalışmalarımıza başladık. Umarım bir sene sonra daha çok ihracatçımıza ödül vermek nasip olur” şeklinde konuştu.
Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği tarafından Ticaret Bakanlığı’nın desteği, İZFAŞ ve SİNTAN Kimya’nın katkılarıyla düzenlenen Eksi Otuz’da Kalp Donar temalı yarışmanın jürisinde; “Emre Erdemoğlu – Moda Tasarımcısı, Hatice Gökçe– Moda Tasarımcısı, Simay Bülbül– Moda Tasarımcısı, Meltem Özbek– Moda Tasarımcısı, Siren Ertan– Moda Tasarımcısı, Ruken Mızraklı – Gündüz Kürk Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, Sedef Orman – Derimod Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, Selahattin Güven – EDMİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Jüri Başkanı, Gürkan Gözmen – Türkiye Deri Konfeksiyoncuları Derneği Başkanı” görev yaptı.
10 finalistin tasarımları Serkan Duman Kareografisinde düzenlenen defilede sergilendi. Birinci tasarımcı 10 bin TL’lik ödülün sahibi olurken, ikinci tasarımcı 6 bin TL, üçüncü tasarımcı 4 bin TL para ödülü kazandı. Ödül kazanan tasarımcılar Hollanda’da staj fırsatını da yakaladı.
Finalistler, Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği’nin projesinin Ticaret Bakanlığı’nca kabul edilmesi halinde yurtdışında eğitim fırsatına da sahip olabilecekler.
Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği’nin İhracatın Yıldızları Ödül Töreni’nde ödül alan firmaların listesi aşağıdadır;
ALTIN KATEGORİ (Firmalar Alfabetik Sıralanmıştır)
AGAMER DERİ KONFEKSİYON SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ, ESKATEK DERİ BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE İLETİŞİM SANAYİ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ, LIDER DERI URUNLERI SAN.VE TIC A.S., MARC CHANTAL DERİ VE TEKSTİL ÜRÜNLERİ SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ, NARİNBEBE AYAKKABI VE TEKSTİL SAN.TİC.LTD.ŞTİ., SEPİCİLER ÇAYBAŞI DERİ SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
GÜMÜŞ KATEGORİ (Firmalar alfabetik sıralanmıştır)
DOGO TASARIM SANAYİ VE TİCARET A.Ş., GENÇ KARDEŞLER AYAKKABI SANAYİ VE TİC. LTD. ŞTİ., HAKEM AYAKKABI VE MALZ. SAN. TİC. LTD. ŞTİ., META AYAKKABI SAN. VE TİC. A.Ş., ON-AR AYAKKABI KALIP SAN. TİC. LTD. ŞTİ., ZANDAR AYAKKABI TEKSTİL SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
BRONZ KATEGORİ (Firmalar alfabetik sıralanmıştır)
AKSİN KUNDURA SAN.VE TİC.LTD.ŞTİ.; ASSA AYAKKABICILIK SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ; AURA AYAKKABI DERİ VE MAMÜLLERİ SANAYİVE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ; CANBOL DERİ SAN.VE TİC.LTD.ŞTİ.; CEYLAN AYAKKABI VE DERİ MAM. SAN.VE TİC.LTD.ŞTİ.; CORİUM BELT DERİ SARACİYE SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ; DERKİMPA DERI TEKSTİL TURİZM İNŞ. VE KİMYEVİ MAD. SAN. VE TİC. A.Ş.; GENÇLER DERİ MAMÜLLERİ AYAKKABI SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ; GÜNDOĞDULAR DERİ SARACİYE AKS. KONF.TEK.İM.İT.İH.SAN.TİC.LT.Ş; HÜDAVERDİ SPOR MALZEMELERİ SAN AYİ VE TİCARET LTD.ŞTİ.; KOÇ KUNDURA SAN.VE TİC.LT.ŞTİ; MEHMET GÜLER AYAKKABI VE DERİ MAM.SAN.VE TİC.LTD.Ş.; NEVZAT ONAY AYAKKABI VE DERİ MAMULLERİ SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ; ÖZARPA AYAKKABICILIK SAN.VE TİC.LTD.ŞTİ.; RIFAT SARI ÜÇEL AYAKKABI DIŞ TİCARET PAZARLAMA TEKSTİL SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ; SEÇKİN TÜRKSEVER CAPPİ COMFORT AYAKKABI; SERAY AYAKKABI VE TERLİK SAN. TİC.LTD.ŞTİ.; SEVİMLİ DERİ SAN.VE TİC.LTD.ŞTİ.; SİMİN AYAKKABI VE YAN SAN.ÜR. SAN.VE TİC.LTD.ŞTİ.; ŞANEL AYAKKABI VE MALZEMELERİ İNŞAAT GIDA SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ; ÜSTÜNDAĞ AYAKKABI VE AYAKKABI MALZEMELERİ SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ; WANETTİ AYAKKABI İNŞAAT OTOMOTİV TURİZM PETROL ÜRÜNLERİ ANONİM ŞİRKETİ; YAĞCIOĞLU AYAKKABI TEKSTİL İNŞAAT TURİZM SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ; YENER KUNDURA SAN.VE TİC.LTD.ŞTİ.
AstraZeneca, sürdürülebilirlik çalışmalarıyla dünyanın en önemli listelerinde yer almaya devam ediyor
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı kapsamında önemli çalışmalar yapan AstraZeneca, Corporate Knight’ın Global 100 listesinde, CDP A Listesi’nde ve Bloomberg Cinsiyet Eşitliği Endeksi’nde yer aldı.
İnsan ve toplum için artı değer üretme isteği ve ihtiyacından yola çıkarak Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı dahilinde cinsiyet eşitliğinden sürdürülebilirliğe birçok çalışmalar yapan AstraZeneca, Corporate Knight’ın Global 100 listesinde, CDP A Listesi’nde ve Bloomberg Cinsiyet Eşitliği Endeksi’nde yer aldı.
Sürdürülebilirlik performansının önde gelen şirketlerinden birisi
Dünyanın en sürdürülebilir şirketlerinin yer aldığı ve her yıl güncellenen Corporate Knights Global 100 Endeksi, 21 Ocak 2020’de açıklandı ve AstraZeneca da sürdürülebilirliğe verdiği önemle bu yıl da listede yer aldı. Şirket, Toronto merkezli medya ve yatırım danışmanlığı şirketi Corporate Knights tarafından, bu yıl 16’ıncısı açıklanan Corporate Knights Global 100 Endeksi kapsamında üç yıl arka arkaya dünyanın en sürdürülebilir 100 şirketinden biri olarak seçildi.
İklim şeffaflığı ve çalışmaları da ödüllendirildi
Hem insanlar hem de dünya için çalışan AstraZeneca aynı zamanda binlerce şirket arasından sıyrılarak CDP’nin iklim değişikliği alanındaki A Listesi’nde dördüncü kez yer aldı. CDP, her sene farkındalık, yönetim ve liderlik alanlarında şirketleri inceleyerek onlara A ile D arasında bir puan veriyor ve listeye sadece çevresel şeffaflık ve performans konusunda dünyanın önde gelen şirketleri girebiliyor.
Cinsiyet eşitliği alanında da ödül aldı
AstraZeneca, özellikle yönetim kademelerinde cinsiyet eşitliğine yönelik uygulamaları ile Bloomberg Cinsiyet Eşitliği Endeksi’ne girmeye hak kazandı. Bloomberg Cinsiyet Eşitliği Endeksi (GEI), politika geliştirme, temsil ve şeffaflık yoluyla toplumsal cinsiyet eşitliğini desteklemeyi taahhüt eden şirketlerin finansal performansını inceliyor ve iş yerinde cinsiyet eşitliğine dair şeffaflık yaratıyor.
AstraZeneca Türkiye Ülke Başkanı Ecz. Serkan Barış şunları söyledi: “2019, AstraZeneca için sürdürülebilirlik hedeflerine katkıda bulunduğumuz önemli bir yıl oldu. Sağlığa erişimin artırılması, çevre koruma, cinsiyet eşitliği, etik ve şeffaflık konusundaki çabalarımızın bu yıl da takdir edilmesi bize gurur veriyor. AstraZeneca’nın sürdürülebilirlik yaklaşımı, sağlığı tüm çalışmaların merkezine koyuyor. Sürdürülebilirlik stratejimizin üç ayağı olan sağlığa erişim, çevre ve etik; toplum sağlığına ve çalışanlarımızın sağlığına hem de çevreye olan bağlılığımızı yansıtıyor. Bütün bunları dürüstlük, saygı ve şeffaflık merkezli, sağlıklı bir iş kültürü ile destekliyoruz. Sürdürülebilirlik yolculuğumuzda toplum, çevre ve işimiz için daha da iyisini yapmayı hedefliyoruz. Corporate Knights, CDP ve Bloomberg tarafından bu yıl da ödüllere layık görüldüğümüz için gururluyuz.”
“SABİT KANCA” GERİ DÖNÜYOR
2013 yılında başlayan Sabit Kanca serisinin üçüncü filmi olan “Sabit Kanca: Son Soru” 6 Mart’ta sinemalarda
Senaryosunu Bilal Akçay’ın yazdığı ve yönetmen koltuğunda Nuri Yıldız’ın oturduğu “Sabit Kanca: Son Soru” filmi 6 Mart’ta sinemaseverle buluşacak. Yapımını Filmod Prodüksiyon’un yaptığı ve başrolünü İsmail Baki Tuncer’in üstlendiği “Sabit Kanca: Son Soru”nun oyuncu kadrosunda Fırat Sobutay, Zerrin Sümer, Metin Yıldız, Hilmi Erdem, Alay Cihan, Barbaros Dikmen, Hakan Çankaya, Murat Özsoy, Nuran Tuncer, Bensu Begovic, Tevfik İnceoğlu, Volkan Kantoğlu, Mevra Ustaoğlu, Hülya Diken gibi pek çok isim yer alıyor.
Filmin hikayesi İstanbul’da Sabit Kanca’nın annesi ile oturduğu mahallede geçiyor. Katıldığı yarışmalardaki hazır cevapları ile bir anda fenomen olan Kanca, bu defa yaşadığı hafıza kaybı sonrası hayatını değiştirmeye karar vermiş ve artık yarışmamaya yemin etmiştir.Sebep olduğunu düşündüğü bir trafik kazasında tekerlekli sandalyeye mahkûm olan Zeki’yi iyileştirebilmek en önemli amacı haline gelmiştir.Fakat geçmişi onun peşini bırakmaz. Her şeyi bilen Sabit Kanca bu defa bilmediği bir düşmanla karşı karşıya gelecektir. Kanca, bilgisini sevdiklerinin hayatını kurtarmak için kullanmak zorundadır.
Serinin üçüncü filmi “Sabit Kanca: Son Soru” 6 Mart’ta sinemalarda.
Moda Devrimi Sergisi Moda Endüstrisinde Sürdürülebilirliği ortaya koydu..Moda Devrimi Sergisi açıldı
2020 yılını Sürdürülebilirlik Yılı ilan eden Ege İhracatçı Birlikleri bünyesinde Sürdürülebilirlik ile ilgili ilk etkinlik Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği tarafından gerçekleştirildi.
Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği, İsveç Enstitüsü, İsveç Başkonsolosluğu, İZFAŞ ve İzmir Büyükşehir Belediyesi işbirliğinde IF Wedding Fashion İzmir Fuarı kapsamında Moda Endüstrisinde Sürdürülebilirlik temalı Moda Devrimi Sergisi Fuarİzmir’de açıldı. Moda alanında sürdürülebilirliğe dikkat çekmek amacıyla hazırlanan ‘Moda Devrimi Sergisi’ IF Wedding Fashion İzmir Fuarı kapsamında katılımcıların beğenisine sunuldu.
Serginin açılışında konuşan EHKİB Başkanı Burak Sertbaş çevre kirliliğinin gün geçtikçe artması ve tüketicinin taleplerinin değişmesi dolayısıyla tekstil sektöründe sürdürülebilirlik konusunda bilincin arttığını söyleyerek “Sektörümüzün sorumlu moda anlayışıyla ilgili yapılacak çalışmalarda ön saflarda yer alması gerektiğini düşünüyoruz. 2020 yılında iyi bir çevre için çalışmalar yapmak üzere yola çıktık. Sene boyunca sürdürülebilirlikle ilgili çalışmalar yapacağız. Amacımız oluşturulacak bilinçle tüketicinin üreticiden daha iyi ve sürdürülebilir bir üretim istemesini sağlamak” dedi.
‘ÇÖZÜMLER İÇERİYOR’
Açılışa katılan İsveç İstanbul Başkonsolosu Peter Ericson da Türkiye ile İsveç arasında 3 milyar dolarlık ticaret hacmi bulunduğunu söyleyerek bunun büyük bölümünün tekstil ürünlerini içerdiğini aktardı. Moda Devrimi Sergisi’nin Türkiye’de ilk defa düzenlendiğini vurgulayan Ericson, “Modadaki sürdürülebilirliği teşvik etmek amacıyla hazırlanan bu sergi İsveç Enstitüsü’nde araştırmacılar ve moda uzmanları tarafından hazırlandı. ‘Moda Devrimi’ küresel tekstil endüstrisinin karşılaştığı büyük zorlukları ortaya koyarak, sürdürülebilir modanın oluşması yolunda ortaya atılabilecek çözümleri içeriyor. Çevre ve iklim konusunda tekstil endüstrisinin olarak rol oynayarak, topluma katkıda bulunmak istediğini ortaya koyuyor” diye konuştu.
Moda Devrimi Sergisinin açılış kurdelesini EHKİB Başkanı Burak Sertbaş, İsveç Başkonsolosu Peter Ericson ve İZFAŞ Genel Müdürü Canan Karaosmanoğlu Alıcı kesti.
Moda Devrimi Sergisi 21-24 Ocak 2020 tarihleri arasında 10:00-18:00 saatleri arasında Fuarİzmir’de ziyarete açık olacak.
Tour of Antalya powered by AKRA, 20-23 Şubat 2020
Bu yıl UCI 2.1 takviminde yer alan Tour of Antalya powered by AKRA’nın yarış tarihlerinin duyurulmasının ardından, sporcuların mücadelesine sahne olacak parkur rotası da çizildi. Organizasyon Genel Direktörü Aydın Ayhan Güney ile Proje Direktörü Haluk Özsevim, 20-23 Şubat 2020 tarihleri arasında organize edilecek 4 etaplık yarışa ilişkin detayları ve parkur bilgilerini açıkladı.
Türk bisikletinin ve Antalya’nın yükselen güneşi Tour of Antalya Powered by AKRA 2020 için geri sayım başladı.
2020’de sınıf atlayarak UCI 2.1 kategorisine yükselen 4 etaplık yarışın 20-23 Şubat 2020 tarihleri arasında gerçekleştirileceği UCI tarafından resmi olarak duyurulmuştu. Yarışın detayları ve parkur bilgileri ise geçtiğimiz günlerde belli oldu.
4 gün boyunca Antalya’nın doğasıyla iç içe bir serüven
Argeus Travel & Events ile Yedi İletişim tarafından AKRA – Barut Hotels’in ana sponsorluğunda gerçekleştirilecek Tour of Antalya powered by AKRA 2020’de 22 ülkeden 27 takım ve 162 bisikletçi yer alacak. 4 gün boyunca yaklaşık 546 km yol kat edecek sporcular, Antalya’nın olağanüstü doğasıyla çevrili parkurlarda kıyasıya bir mücadeleye girişecekler.
Corendon Airlines, Diana Travel ve Fraport TAV Antalya Airport’un sponsorluk desteği vereceği Tour of Antalya powered by AKRA 2020’nin etap ve parkur detayları şu şekilde:
1. Etap: ANTALYA – ANTALYA
Tarih: 20 Şubat 2020
Mesafe: 149,2 km
Yokuş Primi (Kategori 3): 60,8. km
Feed Zone: 79,6. Km
Doğal Güzellikler Primi: 87. km
Sprint Primi: 109. Km
2. Etap: KEMER – ANTALYA
Tarih: 21 Şubat 2020
Mesafe: 158,4 km
Sprint Primi: 53,9. km
Feed Zone: 73,5. km
Tırmanış Primi (Kategori 2): 86. km
Doğal Güzellikler Primi: 124,5. Km
3. Etap: ASPENDOS – TERMESSOS
Tarih: 22 Şubat 2020
Mesafe: 101,6 km
Feed Zone: 44,6. km
Sprint Primi: 52. km
Doğal Güzellikler Primi: 81. km
Yokuş Primi (Kategori 1): 101,6. km
4. Etap: SİDE – ANTALYA
Tarih: 23 Şubat 2020
Mesafe: 137,7 km
Sprint Primi: 48,9. km
Feed Zone: 61,9. km
Doğal Güzellikler Primi: 117,6. Km
Aydın Ayhan Güney: “Tour of Antalya’nın UCI 2.1’e yükselmesiyle gurur duyuyoruz”
Organizasyon Genel Direktörü ve Argeus Events Sahibi Aydın Ayhan Güney ile Proje Direktörü ve Yedi İletişim Ajans Başkanı Haluk Özsevim, 4 etaplık yarışta bisikletseverleri nelerin beklediğini ilk ağızdan anlattılar.
Aydın Ayhan Güney, Tour of Antalya’nın yalnızca bir spor etkinliği olmadığının altını çizerek “Türkiye’nin en önemli turizm şehirlerinden Antalya’nın dünya genelindeki tanıtımında katkısı bulunan Tour of Antalya’yı üçüncü kez düzenleyeceğimiz için çok mutluyuz.
Uluslararası Bisiklet Birliği UCI’ın, geçtiğimiz iki yılda ortaya koyduğumuz başarılı organizasyonlar neticesinde, Tour of Antalya’nın 2.2 olan klasman derecesini 2.1’e yükseltmesi de hepimizi ayrıca gururlandırdı. Bu başarımızda bizlere desteklerini sürdüren kamu kuruluşlarına, sponsor markalara, medya kuruluşlarına ve Antalya halkına çok teşekkür ederiz.” dedi
Tour of Antalya’ya bu yıl 22 ülkeden katılım olacağını belirten Güney, “Organizasyonda yer alacak ülke ve takım sayısı, Antalya’nın görünürlüğünü olabilecek en geniş çapta sağlamamız açısından çok önemli. Bu yıl naklen yayın için de Eurosport’la görüşmelerimiz var, eğer naklen yayını gerçekleştirirsek organizasyonun asıl amacına ulaşacağız. Antalya’nın tüm doğal güzelliklerini öne çıkarmış olacağız” ifadelerini kullandı.
Haluk Özsevim: “Kadına Karşı Şiddete Hayır temalı farkındalık sürüşüyle yarışımıza toplumsal bir değer katacağız”
Proje Direktörü ve Yedi İletişim Ajans Başkanı Haluk Özsevim ise, Tour of Antalya’nın destekçileriyle birlikte yükselen bir değer olduğunu ifade ederek, “Tour of Antalya’nın geride kalan iki yılın ardından sürdürülebilir bir yarış haline gelmesinde kamu kuruluşlarının, sponsor markaların, medya kuruluşlarının ve halkımızın da büyük katkısı var.
Her yıl sponsor sayımızı, organizasyona katılacak takımların sayılarını ve niteliklerini artırarak önemli bir istikrar yakaladık. Sonuç olarak Tour of Antalya, kısa bir süre içinde hem katılımcıların hem de organizasyona destek verenlerin çok memnun kaldığı bir marka haline geldi. Hedefimiz; ilk kez 2.1 seviyesinde gerçekleştireceğimiz bu yılki yarışı da sorunsuz bir şekilde sonuçlandırmak olacak.
Tour of Antalya’da her yıl olduğu gibi, Antalya’nın ve ülkemizin tanıtımına farklı açılardan da katkı yapabilmek için yeni bir tema belirledik. Bu yılın temasında Antalya’nın doğal güzelliklerini öne çıkarmaya karar verdik. Antalya’nın dünyanın en önemli yaz tatili destinasyonlarından biri olmasının yanı sıra doğal güzellikler ve spor turizmi için de büyük değer taşıdığının altını çizmek istedik.
Tour of Antalya powered by AKRA’nın yanı sıra organizasyonun kapanış gününde düzenleyeceğimiz AKRA Gran Fondo Antalya powered by AG Tohum ile Antalya’nın spor turizmindeki yerini bir kez daha göstereceğiz.
Ayrıca yine son gün gerçekleştireceğimiz “Kadına Karşı Şiddete Hayır” temalı farkındalık sürüşüyle yarışımıza toplumsal bir değer de katacağız.” diye konuştu.
Sadece profesyoneller değil, amatör bisikletçiler de sahne alacak
Tour of Antalya’nın kapanış gününde gerçekleştirilecek AKRA Gran Fondo Antalya powered by AG Tohum da üçüncü yılında, amatör bisikletçilerin mücadelesine sahne olacak.
AKRA Gran Fondo Antalya powered by AG Tohum’a ilişkin program ise şu şekilde:
UZUN PARKUR
Başlangıç: Erdal İnönü Parkı Önü – Eski Lara Caddesi
Bitiş: Erdal İnönü Parkı Önü – Eski Lara Caddesi
Mesafe: 97 km
Toplam Tırmanış: 810 m+
KISA PARKUR
Başlangıç: Erdal İnönü Parkı Önü – Eski Lara Caddesi
Bitiş: Erdal İnönü Parkı Önü – Eski Lara Caddesi
Mesafe: 61 km
Toplam Tırmanış: 465 m+
Divanev’in Çarpıcı Tasarımlarına İMOB Fuarı’nda Yoğun İlgi
Yataş Grup’un özgün ve yenilikçi tasarımlarıyla mobilya, dekorasyon ve uyku dünyasında yeni bir tarzı temsil eden markası Divanev, 21-26 Ocak tarihleri arasında İstanbul’da düzenlenen 16. Uluslararası Mobilya Fuarı’na (İMOB) katıldı. Fuarın ilk gününde yoğun ilgi gören Divanev koleksiyonları, sektör profesyonellerinden tam not aldı.
Mobilya, yatak ve ev tekstili sektörünün yenilikçi yüzü Yataş Grup’un yeni markalarından Divanev, bu yıl 21-26 Ocak tarihleri arasında 16’ıncısı düzenlenen Uluslararası Mobilya Fuarı’nda (İMOB) modern ve geleneksel tarzın sentezi olan şık koleksiyonlarıyla yerini aldı. İstanbul Yeşilköy’de bulunan CNR Expo’da düzenlenen fuarda, Divanev toplam 425 metrekare alana yayılan standında “Yakında 100 noktadayız” söylemiyle koltuk takımından yemek odasına, bazadan yatağa, yatak odasından genç odasına en şık ürünlerini tanıttı.
Fuarda konuşan Yataş Grup Genel Müdürü Nevzat Yıldız, “Divanev’i tüm Türkiye’ye tanıtmak ve güçlü bir bayi ağı oluşturmak istiyoruz. Bu bağlamda İMOB bizim için çok kıymetli bir organizasyon. Daha çok bayilik ile büyüyerek Türkiye’nin her ilinde mağazalaşacağız. İlk mağazasını Eylül ayında İstanbul Dudullu’da açtığımız Divanev’i kısa süre içinde 100 mağazaya ulaştırmayı hedefliyoruz. Bu çerçevede Ocak ayında İstanbul – Masko, İzmit – Mobesko, Antalya – Aspendos ve Eskişehir – Merkez olmak üzere dört yeni mağaza açmayı planlıyoruz. 2020’nin ilk çeyreğinde ise Ankara, Düzce, Trabzon, Balıkesir, Sakarya, Bursa, Erzincan, Samsun, Bolu, Tekirdağ, Kahramanmaraş, Osmaniye, Adana, Elazığ, Ordu, Tokat ve Sivas’ta da Divanev’i tüketicilerle buluşturacağız. 2020 yılında Divanev için ciro hedefimiz ise 150 milyon TL” dedi.
Sade, zamansız ve zarif tasarım; Geberit Citterio
Ünlü İtalyan mimar ve tasarımcı Antonio Citterio tarafından tasarlanan Geberit Citterio, sade detayları akıcı şekillerle bir araya getirerek kusursuz bir tasarım ortaya çıkarıyor. Zamanının ötesinde tasarımını doğallıkla birleştiren banyo koleksiyonu Citterio, organik forma sahip lavaboları ve şık banyo dolapları ile kullanıcısına farklı seçenekler sunuyor.
İsviçreli sıhhi tesisat devi Geberit, banyo koleksiyonunu Citterio serisi ile taçlandırıyor. Sade detayları akıcı şekillerle bir araya getirerek kusursuz tasarımın ismi olan Citterio, İtalyan mimar ve tasarımcı Antonio Citterio’nun imzasını taşıyor. Doğal formu, pürüzsüz görünüm ve benzersiz tasarımıyla Geberit Citterio, banyoları farklılaştırıyor.
Zarif ve fonksiyonel
Yaşam alanlarına anlam ve derinlik kazandıran Geberit Citterio serisi banyolarınıza ferah bir soluk getiriyor. Organik forma sahip lavaboları, neme dayanıklı ahşap yapısı ve camın estetik görüntüsüyle ön plana çıkan Citterio serisi banyolarınızda minimal ve cesur bir dekorasyona imza atmanızı sağlıyor. Geberit Citterio serisinde yer alan KeraTect özel sırlama teknolojisiyle pürüzsüz bir görünüme sahip ürünler, Rimfree® özelliğiyle kir birikmesinin önüne geçen akıllı klozetler Geberit AquaClean ile mükemmel uyum sağlıyor. Yavaş kapanan çekmece mekanizması ve mobilyalardaki cam yüzeyi ile özel bir çizgisi olan Geberit Citterio serisi, banyonuzda tasarım özgürlüğünün ismi oluyor.
Citterio banyo mobilyası…
Citterio banyo mobilyaları ise sayısız kombinasyon seçeneğiyle kullanıcısının kişiliğini banyolara yansıtmasını sağlıyor. Sadeliğinin getirdiği zarafetiyle düzen severlerin beğenisini de kazanan Citterio serisi mobilyalarında bej meşe ve gri kahve meşe ahşap yüzey seçeneği bulunuyor. Birbirinden iddialı Gri kahve cam veya siyah cam kapak seçeneğiyle banyolarda heyecan verici bir kombinasyon yapılmasına olanak tanıyor. Ayrıca tasarım, Rimfree® teknolojisi ile kir biriktirmeyen Geberit AquaClean akıllı klozetler ile mükemmel uyum sağlıyor.
Toyota Dakar Rallisi’ni Başarıyla Tamamladı
Toyota dünyanın en zorlu yarışı olarak gösterilen Dakar Rallisi’ni katıldığı dört araçla birlikte tamamladı. 12 gün boyunca, toplam 7 bin 500 kilometre koşulan 2020 Dakar Rallisi, etaplarının yüzde 75’inin kum olduğu mücadele ile tamamlandı.
Toyota, dört Hilux ile katıldığı bu zorlu rallide geçen yılın kazananı Nasser Al-Attiyah ve Mathieu Baumel ikilisiyle son etabı kazanarak önemli bir başarıya imza attı. Nasser Al-Attiyah bu sonuçlarla birlikte Toyota Gazoo Racing’i ikinci sıraya taşıyarak tekrar podyum başarısı getirdi.
Bununla birlikte Dakar Rallisi’nin genel klasmanında ilk 8 sırada dört Toyota modeli yer aldı ve bu da Hilux’ın her arazi ve yol koşulunda ne kadar iddialı ve rekabetçi olduğunun bir başka kanıtı oldu.
Toyota Gazoo Racing adına yarışan Giniel de Villiers beşinci sırayı alırken, Bernhard Ten Brinke ralliyi yedinci olarak tamamladı. Kariyerinde ilk kez farklı disiplinde bir ralliye katılan iki kez F1 Dünya Şampiyonu, 2019 Lemans 24 saat yarışı birincisi Fernando Alonso ise, özellikle son etaplarda temposunu bir hayli artırarak Dakar’ı 13. sırada bitirmeyi başardı.
Toyota’nın her zaman daha iyi otomobiller üretme felsefesinin bir parçası olarak motorsporları faaliyetlerini yakından takip eden Toyota başkanı Akio Toyoda, “Tüm yarışmacıları, 8 bin km’ye yakın zorlu yollarda geçen Dakar Rallisi’ni tamamlamasından dolayı tebrik ederim. Nasser Al-Attiyah arka arkaya ikinci zaferi almaya çok yakındı ama önümüzdeki yıl için alacakları kupa için şimdiden yerimi ayırdım. Geçen yol Fernando Alonso ile Detroit’te buluştuğumuzda, Dakar Rallisi’nde mücadele etmek rüyasını açıklamıştı. Dakar’da birçok zorlukla karşılaştı ama asla mücadeleyi bırakmadı ve ona bu şansı verdiğimiz için çok mutluyuz” dedi.
Knauf’tan dünya çapındaki prestijli projelere 1 milyar metrekare üzerinde alçı plaka satışı
- 100’ün üzerinde sistem kombinasyonu
Uluslararası standartlarda büyük projelere imza atan Alman devi Knauf, kuru yapı sistemlerindeki uzmanlığını dünya çapındaki prestijli projelere taşıyor. Farklı performans ihtiyaçlarına uygun sistem kombinasyonları sunan Knauf, Arjantin Buenos Aires’de bulunan Hotel Boca projesinden İsviçre Lugano’na bulunan Palazzo Mantegazza’ya, İstanbul Yeni Havalimanı’ndan Torun Center’a kadar dünyanın en prestijli projelerine 1 milyar metrekare üzerinde alçı plaka satışı yaparak gücünü ortaya koyuyor.
“Knauf, dünyanın farklı noktalarındaki projelerin ihtiyaçlarına cevap verebilecek ürün gamı ve çeşitliliği ile tercih edilmektedir. Örneğin, Azerbeycan Bakü’de Carpets Müzesi’ndeki performans ihtiyacı Diamant® ve Cleaneo® Akustik Alçıpan® ile karşılanmıştır ya da Almanya, Frankurfurt’taki Hilton Squaire otel projesinde Cleaneo® Akustik Alçıpan® yine tercih nedeni olmuştur. Polonya Szczecin’de bulunan Philharmonic Hall projesinde performans ihtiyacı Fireboard®, Silentboard ve Diamant® ve Cleaneo® Akustik Alçıpan® ile karşılanmıştır. “Knauf’un projelerdeki en önemli gücü farklı performans ihtiyaçlarına uygun sistem kombinasyonları sunabilmesidir. Arjantin Buenos Aires’de bulunan Hotel Boca projesinde Knauf Bölme Duvar Sitemleri tercih edilmiştir. İsviçre Lugano’na da bulunan ticari, sosyal ve konut alanları bir arada bulunduran karma bir proje olan Palazzo Mantegazza’da Knauf bölme duvar ve tavan sistemleri kullanılmış; projede zemin çözümü olara Gifafloor tercih edilmiştir. Bunlar ve daha pek çokları gibi dünya genelindeki pek çok projede Knauf’un değer kattığı izlere rastlamak mümkündür.” |
Alçı bazlı yapı malzemelerinde dünya lideri Knauf, yer aldığı ulusal ve uluslararası projelerle adından söz ettirmeye devam ediyor. Zengin ürün gamı, 87 yıllık tecrübesi ve AR&GE çalışmaları kapsamında iş ortaklarına toplam sistemler yerine “paket çözümler” sunan Knauf, dünya çapındaki prestijli projelere 1 milyar metrekare üzerinde alçı plaka satışı yaparak sektörel başarısını ortaya koyuyor.
100‘ün üzerinde sistem kombinasyonuna sahip olan Knauf, konut, hastane, otel, avm, eğitim binaları, ofis projeleri gibi her türlü kullanım alanına uygun sistem performanslarına ve performans çözümlerine sahip olmasıyla öne çıkıyor. Yıllık 1 milyar metrekarenin üzerinde alçı plaka satışı gerçekleştiren Knauf, yalnızca Avrupa pazarında prestijli projelere imza atmakla sınırlı kalmayıp Amerika, Güney Amerika, Rusya, Asya, Afrika ve Avustralya pazarlarında kendine özgü katma değerli ürün ve sistem bileşenleri ile projelerde tercih ediliyor.
Yerinde çözüm…
Konu özelinde açıklamada bulunan Knauf Türkiye Genel Müdürü Ali Türker, Knauf’un projelerdeki gücünü köklü geçmişinden aldığını söyledi. Markanın teknolojik bilgi birikimi ve global AR&GE gücü ile Avrupa standartlarına göre tescillenmiş 1200’ü aşkın ürün çeşitliliği, sistem çözümleri ve teknik donanımı olduğunu aktaran Türker, “Knauf, AR&GE gücü ve globaldeki tecrübesiyle geliştirdiği ürünlerle projelere değer katmakta ve geliştirilen üst düzey performans sunan ürünleri ve sistemleri ile sektörde farklı bir noktada konumlanmaktadır. Ayrıca, donanımlı, konusunda uzman bir ekipten oluşan Teknik Satış ve Danışmanlık birimi, sistem ve performanslara ilişkin mimari ve mühendislik çözüm önerileri ile ilgili tüm teknik içerikli soruları, en doğru ve en objektif şekilde yanıtlamakta ve projeleri yönlendirmektedir. Knauf Proje birimi, deneyimi ile birlikte mimari çözümler ve mühendislik çözümleri taleplerine doğrudan, yerinde ve hızlı bir şekilde cevap vermektedir. Ayrıca Knauf uygulama boyunca şantiyelerde müşterilerine destek olup, yerinde incelemelerde bulunarak en doğru uygulama biçimini desteklemektedir” dedi.
CDP, PIRELLI’NİN İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ İLE MÜCADELEDE LİDERLİĞİNİ TEYİT ETTİ
Pirelli & C. S.p.A.’nın iklim değişikliğiyle mücadelede dünya lideri olduğu ikinci kez teyit edildi. Pirelli çevresel sorunlara ilişkin bilgi toplayan, dağıtan ve destekleyen uluslararası sivil toplum kuruluşu Karbon Saydamlık Projesi – CDP (eski adıyla Carbon Disclosure Project) tarafından hazırlanan “Climate A” (İklim A) listesinde art arda iki yıldır lider olarak yer almayı başardı.
Katılan binlerce şirketten sadece birkaçına verilen “A” derecelendirmesi, alınabilecek en yüksek puanı temsil ediyor. Emisyonları ve iklim risklerini azaltmak ve düşük karbon emisyonlu bir ekonomi geliştirmek için sarf edilen çabaların etkinliği, sağlanan bilgilerin eksiksizliği ve şeffaflığı, iklim etkisiyle bağlantılı en iyi uygulamaların benimsenmesi de derecelendirmede dikkate alınıyor.
Bağımsız bir değerlendirme gerçekleştiriliyor, veriler toplanıyor
Sera gazı emisyonlarını azaltmak, su kaynaklarını ve ormanları korumak için şirketlere ve hükümetlere rehberlik sunma amacıyla faaliyetlerini sürdüren CDP, puanların hesaplandığı metodolojiye ilişkin bağımsız bir değerlendirme için çevresel etkiler, riskler ve fırsatlarla ilgili veriler topluyor.
2019 yılında 96 trilyon dolar üzerinde toplam varlığı olan 525’ten fazla yatırımcı ve 3.6 trilyon dolar satın alma gücüne sahip 125 büyük ölçekli satın almacı, bu verileri CDP platformu aracılığıyla paylaşmaları için şirketlere çağrıda bulundu. 8.400’ü aşkın şirket bu çağrıya yanıt verdi.
Pirelli, Dow Jones Dünya ve Avrupa sürdürülebilirlik indekslerinde de lider
CDP tarafından bu değerlendirmeyi almak, Pirelli’nin çok sayıda başarıya imza attığı Sürdürülebilirlik alanındaki taahhütlerini teyit ediyor. Bu başarılar arasında 2019 yılında Dow Jones Dünya ve Avrupa indekslerinde Otomobil ve Parçaları sektöründe dünya liderliği, RobecoSAM’ın 2019 Yıllığında “Gold Class” değerlendirmesi ve yine 2019’da Birleşmiş Milletler Global Compact LEAD şirketleri arasında yer almak sayılabiliyor.
Panasonic kızılötesi PTZ güvenlik kameralarıyla gece görüşünde yepyeni bir seviye sunuyor
Panasonic’in en yeni i-PRO Extreme PTZ Kızılötesi güvenlik kameraları, toplam sahip olma maliyetini azaltmak amacıyla güvenilirlik ve düşük bakım gereksinimi hedefiyle tasarlanarak, gece görüşü kalitesi ve akıllı işlevsellik konusunda yeni bir standart belirliyor. IR PTZ kamera serisinde güçlü 40x yakınlaştırma imkanıyla WV-X6533LN modeli ve 22x yakınlaştırma özelliğiyle WV-S6532LN olmak üzere iki model yer alıyor.
Gece görüşü
Kanıt olarak kullanılacak net görüntüleri düşük aydınlatma koşullarında ve uzak mesafelerde yakalayabilmek, dış mekanlardaki güvenlik ortamlarında zor olabiliyor. Işık şiddetinin sıfır olduğu ortamlarda 350 metreye varan mesafelerden bile düşük aydınlatmalı koşullarda görüntülü kanıt yakalayabilme özelliğine sahip kameralar, gözle görülebilen ışık kesici filtreye sahip yeni bir otomatik odak sayesinde gözle görülebilen aydınlatma ile IR LED aydınlatmayı bir araya getirerek görüşü daha üst seviyelere çıkarıyor. Böylece tek bir karede birden çok ışık kaynağının kullanılması artık bir sorun olmuyor.
Kamerada, uzak mesafelerden bile netlik sağlamak için titreşimlerin etkisini azaltan ve uzak mesafeden bile sabit görüntü alınmasına olanak tanıyan Akıllı Yakınlaştırma Sabitleme özelliğiyle istendiğinde birbirine bağlı olarak kullanılabilen kuvvetli bir 40x optik yakınlaştırma özelliği bulunuyor. 30 derecelik yükseklik açısı sayesinde eğimli yollar, yüksek binalar ve stadyum çatısının altındaki oturma alanları gibi zorlu alanlar, kameranın görüş açısına girebiliyor.
Yağmur ve toz, görüntülerin kalitesini olumsuz etkileyebiliyor ve yüksek maliyet gerektiren düzenli bakım ihtiyacını artırabiliyor. Bu zorluklarla mücadele etmek için kamera lensinde yağmur suyu, leke ve toz birikimine dayanıklı ve suyu emebilen ClearSight lens kaplaması bulunuyor. Yeni dahili buz çözücü de şiddetli hava koşullarında lensin üzerinde buğu veya buz oluşumunu önleyerek berrak görüntülerin elde edilmesini sağlıyor.
Siber koruma ve bant genişliği kontrolü
Kameralar, CCTV kayıtlarının yetkisiz harici erişime karşı korunmasını sağlamak için güvenlik açığı değerlendirmesine tabi tutuluyor ve dahili izinsiz erişim koruması olmadan uçtan uça veri şifrelemenin yanı sıra FIPS140-2 CAVP uyumluluğunu da içeren Digicert (eski adıyla Symantec) sertifikasyonuyla birlikte sunuluyor.
Yüksek çözünürlüklü güvenlik kamera sistemleri, ağ veri ve depolama gereksinimlerinin büyüklüğü nedeniyle kurumların BT altyapısı üzerinde hızla olumsuz bir etki yaratabiliyor. Panasonic IR-LED PTZ kameralarda, işletmeler üzerindeki bu etkiyi azaltan birçok akıllı sıkıştırma işlevi bulunuyor.
Ağ bant genişliği kullanımını ve depolama gereksinimlerini azaltmak için kamerada Panasonic’in en yeni akıllı kodlama teknolojisiyle birlikte H.265 sıkıştırma özelliği kullanılıyor. Otomatik VIQS, hareketli ve hareketsiz alanları otomatik olarak belirleyerek hareketsiz alanların veri hacmini azaltıyor. Kamerada ayrıca yüzleri algılayıp yüksek kaliteli olarak kaydeden dahili Akıllı Yüz Kodlama özelliği de bulunuyor.
Akıllı Analiz de özellikler arasında yer alıyor
Güvenlik kameralarının yanıltıcı bir etkisi olabiliyor. Ancak, bu kameralar gerçek potansiyellerine işlevleri otomatikleştirerek ve önceden tanımlanmış alarmlar tetiklendiğinde veya aksiyon almak gerektiğinde bildirimde bulunarak kullanıcıya zaman kazandıran akıllı uygulamalarla birlikte kullanıldıklarında ulaşıyor. Kullanıcılar, güvenlik kameralarını daha akıllı hale getiren Akıllı Video Hareket Algılama (i-VMD) işlevinin lisansına ücretsiz olarak sahip olabiliyor. i-VMD, izlenecek alanları belirlemek ve önceden tanımlanmış ya da beklenmeyen davranışları taramak için kullanılabiliyor. Belirli bir alana girilmesi veya bu alanda dolaşılması, nesnelerin kaldırılması ya da örneğin bir aracın tek yönlü bir yolda ters yönde ilerlemesi gibi hareketlerin algılanıp bildirilmesi de bu davranışlar arasında yer alıyor.
Düşük sahip olma maliyeti
i-PRO Extreme kamera serisi, müşterilerin toplam sahip olma maliyetini azaltmak için uzun bir kullanım ömrü sunma hedefiyle zorlu koşullarda kullanıma uygun olarak tasarlanıyor ve test ediliyor. Panasonic’in geniş kapsamlı testleri arasında toz, sıcaklık, su, statik elektrik, titreşim ve düşme testleri yer alıyor. Aynı zamanda ürünler IK10 darbeye karşı dayanıklılık derecesine de sahip. IR PTZ kameralarda değişim ve bakım maliyetlerini daha da azaltmak için geleneksel kayışlı tahriklerden dört kat daha uzun ömürlü ve son derece dayanıklı olan bir pan/tilt tahrik dişlisi bulunuyor.
İsteğe Bağlı Aksesuar: Yeni Fiber Optik Ortam Dönüştürme Ünitesi
İsteğe bağlı bir aksesuar olarak satın alındığında, Panasonic’in kullanışlı bir biçimde kamera braketine entegre edilen yeni ve yaratıcı Fiber Optik Medya Dönüştürme Ünitesi de IR-LED PTZ kameralarla birlikte kullanılabiliyor. Bu çözüm, fiberi doğrudan Panasonic’in dış mekan PTZ ve dome tipi/balıkgözü kameralarına bağlamanın tüm avantajlarını sunarken, kameraya veya kameranın yakınlarında zemine bir kutu monte etmenin oluşturduğu sorunları da ortadan kaldırır. Ayrıca kurulum süresi kısalırken montaj kolaylaşıyor ve optik medya dönüştürücülerini ayrı ayrı seçip değerlendirmek için zaman harcamaya gerek kalmıyor.
Tavas kabuğunu ihracat ile kıracak
Tavas Ovası’nda yetişen meyve sebzeleri Egeli ihracatçılar dünyanın dört bir tarafına ulaştıracak
İhracatçı yurtdışında talep gören ürün çeşitleri konusunda Tavaslı üreticiyi yönlendirecek
Tavas, Egeli gıda ihracatçılarının üretim merkezi olacak
Bereketli topraklarında seracılık, taze meyve sebze, ceviz, badem gibi ürünlerin üretimine daha fazla ağırlık vererek üretim desenini genişleten Denizli’nin Tavas ilçesi ürettiği lezzetlerin dünyanın dört bir tarafına ihraç edilmesi için Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği ile ortak hareket edecek. Tavas, Egeli gıda ihracatçılarının üretim merkezi olacak.
Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Uçak ve EYMSİB Yönetim Kurulu, Tavas Belediye Başkanı Hüseyin İnamlık’ın organizasyonunda Tavas’ta yaş meyve sebze üreticileri ile bir araya geldi.
Tavas’ta düzenlenen toplantıda söz alan Ege Yaş MeyveSebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Uçak, Tavas’ta yetişen ürünlerin pazarlanması ve ihraç edilmesi konusunda tüm imkanlarıyla üreticilerin yanında olacaklarını, olası işbirlikleriyle sektörün konumunu güçlendirmek için çalışacaklarını dile getirdi.
Tavas’taki potansiyeli yerinde görmenin heyecan ve mutluluğunu yaşadıklarını ifade eden Uçak, “Farklı kliması ile giderek artan sera yetiştiriciliği, kornişon salatalığı, domatesi, üzümü, eriği, kirazı, elma çeşitleri, armut çeşitleri, kavunu, cevizi, bademi ile Ege Bölgemizde önemli tarımsal üretim merkezlerinden biri olmaya aday olan Tavas’ta yetiştirilen ürünler ihracatçı firmaların ilgisini giderek daha fazla çekmektedir. Ziyaretimizin bu anlamda faydalı olacağına inanıyorum” dedi.
2020 ihracat hedefimiz 1 milyar dolar
Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği bünyesinde meyve sebze mamulleri ihracatçılarının da faaliyet gösterdiği bilgisini veren Uçak sözlerini şöyle sürdürdü; “Bu ovada yetişen ve taze olarak değerlendirmenin yanında işlemeye uygun meyve ve sebzeler de mamul ihracatçısı firmalarımız tarafından değerlendirilebilir. EYMSİB olarak yurt içinde ve yurt dışında çok sayıda faaliyette bulunuyoruz. Yurt içinde üreticilerimizle her zaman temas halindeyiz. Son 2 yılda İzmir’de Kemalpaşa, Selçuk, Seferihisar, Ödemiş ilçelerinde, Manisa Alaşehir’de, Muğla Ortaca’da, Afyon Sultandağı’nda üreticiler ile toplantılar organize ettik, onların sorunlarını dinledik ve çözümler bulmaya çalıştık. Yurtdışında da ürünlerimizin tanıtımı için Almanya, Japonya, Çin, Hong Kong, Rusya ve Fransa’da fuarlara katılarak tadım etkinlikleri düzenledik. Bu çalışmalar sonunda 2019 yılında 890 milyon dolarlık ihracat rakamıyla birliğimizin 53 yıllık tarihinde ihracat rekorunu kırdık. 2020 yılı ihracat hedefimiz ise; 1 milyar dolar. Bu ihracat rakamına Tavas’ın da katkı sağlaması için ortak hareket edeceğiz.”
Tüm yaş meyve sebze grubunda çalışmalarımız devam ediyor.
İlçede ürün deseninin arttırılması, ihracata yönelik ürünlerin yetiştirilmesi, sözleşmeli üretim modeli esas alınarak yeni yatırımcıların sektöre dahil olması için; sektörün ana paydaşları ile güç birliği yaptıklarını belirten Tavas Belediye Başkanı Hüseyin İnamlık; ‘’ Tavasımızı kısa sürede ‘Yayla Seracılık Merkezi’ haline getirip İhracatta kendisinden söz ettirecek olan üretimimiz ile hem üreticimizin hem de bölge halkımızın kazanmasını amaçlamaktayız. Sadece Seracılık alanında değil, ihracata yönelik tüm yaş meyve sebze grubunda çalışmalar da yapıyoruz.Bölge halkımızın ekonomik yönden kalkınmasını sağlamak, özellikle gençlerimizin kendi işlerini kurmalarına öncülük etmek en büyük hedefimizdir.Bugün burada İlçemiz Tarımına katkı sağlamak için ziyaretimize gelen değerli misafirlerimiz Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçılar Birliği Başkanımız Hayrettin UÇAK Bey’e, yönetim kurulu üyelerine ve katılım sağlayan herkese teşekkür ediyor, toplantımızın Tavas’ımız için hayırlı olmasını diliyorum.’’dedi.
Tavas Belediyesi’nde düzenlenen toplantıya; Tavas Belediye Başkanı Hüseyin İnamlık, Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak ve yönetim kurulu üyeleri, Tavas İlçe Tarım Müdürü Halil Nas, Tavas Ziraat Odası Başkanı Süleyman Tozlukoğlu, Tavas Sebze Üreticileri Birliği Başkanı Mustafa Ceviz, Tavas Meyve Üreticileri Birliği Başkanı Orhan Akyol, Biktisel Koruma Şube Müdürü Ali Yılmaz, muhtarlar ve üreticiler katıldı.
Meyve bahçeleri ve seralar ziyaret edildi
Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak başkanlığındaki heyet toplantı sonrasında, Tavas Belediye Başkanı Hüseyin İnamlık ile birlikte, meyve-sebze bahçeleri ve seraları ziyaret etti. Soğuk hava tesislerinde incelemelerde bulundu.
Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak ve EYMSİB Yönetim Kurulu, Tavas’taki temasları sonrasında Geçmiş Dönem Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ile bir araya geldi. Ziyarette, ihracatın arttırılması ile ilgili görüş alışverişinde bulunuldu.