Adli bilimcilerden çarpıcı uyuşturucu uyarısı..
Ulusal ve uluslararası alanlarda pek çok saldırı ve zorluklarla karşı karşıya olan Türkiye’de uygulamaya konulan asimetrik savaş yöntemlerinden birisinin de psikolojik savaşın bir parçası olan “dezenformasyon” olduğunu bildiren Adli Bilimciler Derneği, medyadaki uyuşturucu ile ilgili gelişigüzel haberleri buna örnek gösterdi.
Adli Bilimciler Derneği, Dernek Başkanı Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. İ. Hamit Hancı, Ruh Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Yıldırım Beyatlı Doğan ve Eğitim Uzmanı/Sosyolog Doç. Dr. Levent Eraslan imzasıyla, “Uyuşturucular ve Dezenformasyon” konulu bir basın açıklaması yaptı.
Son günlerde yazılı, görsel ve sosyal medya kanallarında, uyuşturucu başlama yaşı, kullanılan madde türleri ve ölüm yüzdeleri ile kullanım yoğunluğu olan yerler ile ilgili çeşitli haberler yayımlandığına dikkat çekilen açıklamada, söz konusu haberler ve medyaya verilen demeçlerin herhangi bir araştırmaya dayanmaması, bilimsel yöntem dışında spekülatif amaç taşımasının, açıklama yapmayı zorunlu kıldığı vurgulandı.
“Ülkemiz ulusal ve uluslararası alanlarda pek çok saldırı ve zorluklarla karşı karşıyadır . Asimetrik savaş yöntemlerinin her biri uygulamadadır. Bunlardan biri de psikolojik savaşın bir parçası olan dezenformasyondur.
Dezenformasyon, yanlış ya da doğruluğu bulunmayan bilginin kasıtlı olarak yayılmasıdır.
Ülkemiz bir kez daha zorlukları aşmak durumundadır, aşacaktır. Böylesi zamanlarda kamunun doğru habere ihtiyacı önemlidir. Kurtuluş Savaşı günlerindeki yazılı basın hareketliliğini anımsayın. Kimi yerleşme yerlerinde kağıtlarla atılan yalan haberler, bugünkü karşılığı adına sosyal medya denilen ortamda yer alan sözde haberlerle benzerlik taşımaktadır.
Bu zor günlerde yazılı, görsel basın ve sosyal medya kanallarında, uyuşturucuya başlama yaşı, kullanılan madde türleri ve ölüm yüzdeleri ile kullanım yoğunluğu olan yerler ile ilgili gelişigüzel haberler yayımlanmaktadır.
Üstelik kötücül amaçlı bu haberlere dayanarak yapılan yorumlamalar, daha da büyük sorunlara yol açacak görünmektedir.
Verilen rakamlar ve yapılan çıkarımlar, bir araştırma sonucunda elde edilmemiştir. Münferit olayları genelleştirme gayreti söz konusudur. Doğru haberler, bu haberlerin gölgesinde kalmaktadır.”
Coğrafi olarak, üretim bölgeleri ile tüketim bölgeleri arasında olan Türkiye’nin, yasa dışı uyuşturucu ticareti açısından en önemli transit yol olarak adlandırılan “Balkan Rotası” üzerinde bulunduğuna işaret edilen açıklamada, şöyle denildi:
“Hem hedef hem de transit ülke olan Türkiye, Afganistan kaynaklı afyon ve türevleri ile Avrupa kaynaklı psikotrop maddeler, sentetik maddeler ve bunların üretiminde kullanılan kimyasal maddelerin trafiğinden etkilenmektedir. Bu nedenle uyuşturucu maddelerin yeni nesil maddeleri ilk olarak ülkemizden geçiş yapmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 58. Maddesi, ‘Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır.’ demektedir. Bu bağlamda kolluk güçleri, Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı KOM Dairesi, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Gümrük Muhafaza Genel Müdürlüğü can siperane bir şekilde uyuşturucu ile mücadele etmektedir. Ülkemizde uyuşturucu ile ilgili tüm zamanların en kapsamlı mücadelesi yapılmakta ve rekor düzeyde yakalama gerçekleştirilmektedir.
Basında zaman zaman çıkan ‘uyuşturucu kullanma yaşı düştü’ gibi bir ifade, ancak kapsamlı ve geniş bir araştırma sonucu kullanılabilir.
Dünyada hiçbir ülke böylesi bir ortalamaya sahip bilimsel bir veri sunamamaktadır. Ayrıca “hangi maddenin ölüme neden olduğu”, “madde türüne göre hangi ülkenin kaçıncı sırada bulunduğuna” ilişkin bir tasnif çalışması ne kamuda ne de akademik çalışmalarda mevcut değildir.
Ayrıca ‘X maddenin kullanımı azaldı’ yerine ‘Y maddesi geçti, Z maddesi öldürücü J maddesi kanda belirlenmiyor’ gibi ifadeler ne yazık ki gerçeği yansıtmadığı gibi kamuoyunu da yanıltmaktadır. Ayrıca açıklayan kişi açısından yasal sorumluluk doğurmaktadır.
Kişisel popülerlik sağlama amaçlı olduğunu düşündüğümüz böylesi beyanlar bilimsel metodoloji dışında olduğu gibi kolluk güçlerini de zaaf içerisinde göstermektedir.
Uyuşturucu ile mücadelede bilimsel yöntem; Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlar İle Mücadele Daire Başkanlığına bağlı Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi’nin (TUBİM) Bilim Kurulu ile sağlanmaktadır. TUBİM, Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi’nin (EMCDDA), Türkiye de tek muhatap aldığı ülke temas noktasıdır.
TUBİM Bilim Kurulu; Hukuk, Psikiyatri, Halk Sağlığı, Biyokimya, Adli Tıp, Adli Bilimler, İletişim, Psikoloji, Toksikoloji, Sosyal Hizmetler ve Sosyoloji gibi çok farklı alanlar ile uyuşturucu ile mücadeleyi çok kurumlu, çok bilimli bir anlayış içinde sürdüren deneyimli akademisyenlerden oluşmaktadır. Kamuoyunun dikkate alması gereken TUBİM tarafından her yıl yayınlanan izleme ve değerlendirme raporlarıdır.” (Gıda Hattı)