
50 YILDIR BİR ARAYA GELEMEYEN HOLLANDA’DAKİ TÜRK GAZETECİLER NİHAYET BİR ÇATI ALTINDA BİRLEŞTİLER
Hollanda Türk Gazeteciler Birliği’nin tanıtım gecesinde, dertler dinlendi ve daha sonra sazlı sözlü eğlenildi.
Başkanlığını Özcan Özbay’ın yaptığı Birlik’in, Onursal Başkanlığı’na şahsım lâyık görüldü.
İlhan KARAÇAY yazdı Arif Emre LALE fotoğrafladı
Gazetecilik, bir toplumun hafızası ve vicdanıdır. Hele ki göçle büyüyen bir toplulukta, kaleme alınan her satır, yalnız bugünün değil yarının da kaydıdır. Hollanda’daki Türk toplumu için gazeteci, yalnızca haber aktaran kişi değildir. O, iki ülke arasında köprü kuran, hakikati ararken toplumun sesini duyuran ve kamu yararı için sorular soran kimsedir. Bu nedenle, mesleğin ortak akılla ve güçlü bir dayanışma ile sürdürülmesi yalnız gazetecilerin değil, toplumun tamamının menfaatinedir.
İşte bu anlayışla, yıllardır “olsa da bir araya gelsek” diye dillendirilen arzu sonunda gerçeğe dönüştü ve Hollanda’daki Türk gazeteciler, aynı çatı altında buluşmayı başardı. Bir araya gelmek, aynı zamanda iddiayı büyütmektir. Çünkü birliktelik, mesleğin saygınlığını korumanın ve genç kuşaklara bu mesleği sevdirmenin en güvenilir yoludur. Bugün atılan adım, yalnız bir kuruluş hikâyesi değildir. Bu, doğru bilgiye erişimin, kamusal sorumluluğun ve gazetecilik onurunun ortak zeminde yeniden tahkim edilmesidir.
50 YILLIK HİKÂYE
Tam 50 yıllık hikâyedir Hollanda’daki Türk gazetecilerin bir araya gelememesi…
50 yıl önceydi. Hürriyet gazetesi olarak benim 30 kişilik bir muhabir kadrom, rahmetli Şadi Tatlı’nın de 15 kişilik bir Tercüman kadrosu vardı. Hollanda Türk Gazeteciler Derneği’ni kurmak için ilk çalışmaları o zaman başlatmıştık. Ama ne var ki, çeşitli nedenlerle böylesi bir derneği kuramadık. Daha sonraki yıllarda birkaç deneme yapıldı ama bu da işe yaramadı. Ne var ki, Türk medyasına mesafeli duran bazı kişiler, kendi kendileriyle gelin ve güvey olup gerçekçi olmayan dernekler kurdular.
Hollanda’daki Türk gazetecilerin bir türlü bir araya gelememesi üzerine bıkmış olan dört meslektaş bir araya geldiler ve bu derneği, yani Birliği resmi olarak kurdular. Daha sonra da diğer gazeteci dostları davet ederek üyeliklerini sağladılar.
Özcan Özbay, Zeynel Abidin Kılıç, Mahmut Eröztürk ve Ömer Atıf’tı bu dört girişimci gazeteci…
TANITIM TÖRENİ
Rotterdam’ın nezih mekânlarından Dakpark’ta gerçekleşen lansman programına, Lahey Büyükelçimiz Fatma Ceren Yazgan, Rotterdam Başkonsolosumuz Sevgi Kısacık, Amsterdam Başkonsolosumuz Mahmut Burak Ersoy, İletişim Müşavirimiz İsmail Erkam Sula ve Hollanda Türk İşadamları Derneği HOTİAD Başkanı Hikmet Gürcüoğlu, Kuzey Hollanda Emniyet Genel Müdürü Hamit Karakuş ve Milletvekili Songül Mutluer onur konuğu olarak katıldılar.
Afbeelding met tekst, kleding, persoon, pak Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist. Kendisi de eski bir gazeteci olan Ömer Hünkar Ilık’ın sunuculuğunu yaptığı program, HTGB yönetimi, üyeleri ve vefat eden gazetecilerin yer aldığı bir sinevizyon gösterisi ile başladı.
Daha sonra mikrofona davet edilen Hollanda Türk Gazeteciler Birliği Başkanı Özcan Özbay bir hoş geldin konuşması yaptı. Özbay konuşmasında şunları söyledi: “Değerli konuklar, saygıdeğer büyükelçim, başkonsoloslarım, müşavirlerim, kıymetli meslektaşlarım ve dostlar, Hepinizi en içten dileklerimle selamlıyorum. Bu akşam burada bir hayali, bir emeği ve aslında bir sorumluluğu gerçeğe dönüştürmenin gururunu yaşıyoruz. Bugün sizlerle paylaşmak istediğim hikâye, sadece bir kuruluşun değil, yıllardır süregelen bir eksikliğin, bir boşluğun sonunda dolmaya başlamasının hikâyesidir. 1960 yılında, Türk işçileri Hollanda’ya ilk kez çalışmak için gelmeye başladığında, kimse bu topluluğun bir gün bu kadar güçlü, kalabalık ve etkili bir diaspora olacağını öngörememişti. Fakat yıllar geçti, kuşaklar büyüdü, toplum gelişti. Ancak bir şey hep eksik kaldı.”
HTGB’nin kuruluş amacını da anlatan Özbay, “Amacımız çok açık: Hollanda’daki Türk medyasını bir çatı altında toplayarak, hem gazetecilerin haklarını korumak, hem de birliğin getirdiği gücü, dayanışmayı ve itibarı yeniden inşa etmek. Bugün geldiğimiz noktada, mesleğimiz ne yazık ki ciddi bir tehlike altında. Gazetecilik Hollanda’daki Türk toplumu içinde giderek azalan bir meslek hâline geldi. Şu anda aramızdaki en genç gazeteci 40 yaşında. Ve ne yazık ki arkamızdan gelen yeni bir nesil yok. Bu bizi gerçekten endişelendiriyor. Çünkü bizler bir gün sahneden çekildiğimizde, yerimizi alacak kimse görünmüyor. Oysa doğru, güvenilir ve tarafsız haberciliğin var olabilmesi için gazetecinin var olması gerekir. Birlikte daha güçlü olacağız. Bu yüzden bu oluşum sadece bir dernek ya da bir birlik değil, aynı zamanda geleceğe bırakılacak bir mirastır. Amacımız, gençleri gazeteciliğe özendirmek, mesleğin saygınlığını yeniden kazandırmak ve Hollanda’daki Türk toplumuna tarafsız, doğru ve güvenilir bilgi sunmaya devam etmektir. Bugün burada, hep birlikte bu yeni dönemin ilk sayfasını açıyoruz. Bundan sonra hepimiz aynı hedef için çalışacağız: Birlikte güçlü, birlikte özgür, birlikte etkili bir Türk medyası.” dedi.
BÜYÜKELÇİ FATMA CEREN YAZGAN’IN VURGULARI
Daha sonra mikrofona Lahey Büyükelçimiz Fatma Ceren Yazgan davet edildi. Büyükelçi Yazgan yapılan bu çalışmada emeği geçenleri kutlayarak şunları vurguladı:
“Hollanda’daki Türk medya mensuplarının, yalnız içe dönük bir dille yetinmeyip Hollanda makamlarına, medyasına ve kamuoyuna da hitap eden yayınlar yapması gerekir. Sesimizi kendi aramızda duyurmak kadar, muhataplarımızla anlaşılır ve güven veren bir dille konuşmak da önemlidir. Bazen bizimle ilgili başlıklar atılır ve toplantılar yapılır ve ortada bizi temsil eden tek bir kişi olmaz. ‘Bizim hakkımızda konuşuluyor ve masada biz yokuz’ görüntüsü, en çok bize zarar verir. Bu tabloyu değiştirecek olan, kurumsallaşmış ve itibarlı bir medya varlığıdır. Bu nedenle bu birlik, yalnız bir meslek çatısı değil, toplumumuzun Hollanda’daki görünürlüğünün ve itibarının da teminatıdır.”
Afbeelding met tekst, pak, person, Zakenman/-vrouw Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.
Program daha sonra HTGB’nin Onursal Başkanı İlhan Karaçay’ın konuşması ile devam etti. Karaçay, bugüne kadar bir türlü kurulamayan Gazeteciler Derneği için, “50 yıl önce ilk girişimi yapmıştık. Ne var ki bir türlü sonuç alamadık. Düşünebiliyor musunuz? Ülkede sivil toplum kuruluşu oluşturmaları için yurttaşları harekete geçiren biz gazeteciler, kendi aramızda birleşemiyorduk. İyi ki şimdi dört arkadaş bir araya geldi ve bu birliği oluşturdu.” dedi. Karaçay, çalışmalar için HTGB yönetimini tebrik ederken, katılımcılara da teşekkür etti.
Program, konuklara mikrofon uzatılarak yapılan kısa konuşmaların ardından, Kazakistan’dan çeşitli temaslar için Belçika’ya gelen ve oradan da Hollanda’ya gelerek programa katılan Kazakistan Gazeteciler Dernek Başkanı Naziya Zhoyamergen’in kısa konuşması ile devam etti. Zhoyamergen, “Hollanda’da bu oluşuma önayak olan arkadaşlarımı kutluyor, başarılar diliyorum. Belki gelecekte bizim sürekli yaptığımız Türk Dili Konuşan Gazeteciler forumumuzun biri Hollanda’da sizlerle olabilir. Zaman zaman bu yönde girişimler oldu. Güzel niyetlerle başlandı, ama hiçbir zaman kalıcı bir yapıya dönüşemedi. Bu eksikliğin ne kadar önemli olduğunu bizler, sahada çalışan gazeteciler olarak, yıllar içinde çok net hissettik.” dedi.
Sahneye daha sonra Milletvekili Songül Mutluer davet edildi. Mutluer, 28 Ekim’de yapılacak olan genel seçimler hakkında bilgilendirici bir konuşma yaptı.
Sahneye davet edilme sırası Mustafa Ayrancı’ya geldi. Ayrancı, ana dili eğitim hakkında verdikleri mücadeleyi anlattıktan sonra, “Ana dili eğitim için ebeveynler de fedakârlık yapmalıdır” dedi ve “29 Ekim’de kime oy verirseniz verin, ama oyunuzu mutlaka kullanın” diye ekledi.
Afbeelding met kleding, person, persoon, boek Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.
Sıra, HTGB’nin, Büyükelçi Yazgan’a hediye verme merasimine gelmişti. Büyükelçimize kitaplar dolusu bir çanta hediye edildi. Sonra da şahsım sahneye davet edildim ve daha önce yazmış olduğum kitabımı imzalayarak büyükelçimize sundum.
Programa Belçika’dan katılan gazeteci Yusuf Çınal da HTGB yönetim ve üyelerine başarılar diledi.
Hollanda Diyanet Vakfı Başkanı Servet Tiryaki, Türk Bilgi ve Belge Merkezi Başkanı Mustafa Özcan, Hollanda Türk Federasyon Genel Sekreteri Erim Uğurlu, GMG Güney Hollanda Bölge Başkanı Mustafa Aktalan, Hollanda Türkiyeli İşçiler Birliği Başkanı Mustafa Ayrancı, Amsterdam Belediye Meclisi Üyesi Av. Nazmi Türkkol, Hasene Hollanda Başkanı Hüseyin Karataş, IGMG Kuzey Hollanda Millî Görüş Gençlik Başkanı Yusuf Çiçek, Tover Başkanı Durmuş Doğan, Kanal Avrupa Televizyonu Yönetim Kurulu Başkanı Ali Paşa Akbaş, DTİK üyesi Tarık Saki, Milletvekili adayı Funda İleri ve sivil toplum kuruluşları da toplantıya katılanlar arasındaydılar.
Program daha sonra Hollanda’nın sevilen sanatçıları Cihan Ateş ve Erdeniz’in sevilen eserlerden oluşan dinletisi ile devam ederken, caz sanatına büyük ilgisi olduğunu bildiğimiz Büyükelçimiz Fatma Ceren Yazgan mikrofonu eline aldı ve türküye eşlik etmeye başladı. Alkışlarla dinlenen büyükelçimiz geceye renk kattı.
HTGB’NİN YÖNETİM KURULU VE AMAÇLARI
Başkan:Özcan Özbay
Başkan yardımcısı: Zeynel Abidin Kılıç
Mali İşler: Ömer Atıf
Sekreter:Mahmut: Eröztürk
VİZYON
Hollanda Türk Gazeteciler Birliği, Hollanda’da Türk toplumunun güçlü bir sesi olmayı, Türkçe yayın yapan medya kuruluşlarının gelişimini desteklemeyi ve gazetecilik mesleğini en yüksek etik standartlara taşıyarak toplumda saygınlığını artırmayı hedeflemektedir. Medya aracılığıyla toplumsal dayanışmayı güçlendirmek, özgür ve tarafsız basının teminatı olmak, medya profesyonellerinin haklarını savunmak ve yenilikçi çözümlerle sektörün sürdürülebilir büyümesine katkı sağlamak vakfın temel vizyonudur.
HEDEFLER
Gazetecilerin Haklarını Koruma
Hollanda’da Türkçe medya alanında çalışan gazetecilerin mesleki haklarını koruyacak, çalışma koşullarını iyileştirecek ve yasal mevzuatlara uygun bir şekilde haklarını savunacak girişimlerde bulunmak.
Medya Dayanışmasını Güçlendirme
Basın emekçileri arasında dayanışmayı artıracak ağlar kurmak, ortak projeler geliştirmek ve bilgi paylaşımını teşvik ederek daha güçlü bir medya topluluğu oluşturmak.
Mesleki Standartları Yükseltme
Gazetecilerin mesleki bilgi ve becerilerini artırmak amacıyla eğitim programları, seminerler, atölye çalışmaları ve konferanslar düzenleyerek sektördeki kaliteyi artırmak.
Sorunlara Çözüm Üretme
Türkçe medya organlarının karşılaştığı ekonomik, yasal ve teknik sorunlara çözüm aramak, medya kuruluşlarının sürdürülebilirliğini sağlamak ve yerel yönetimlerle iş birliği yapmak.
Toplumun Sesini Güçlendirme
Hollanda’daki Türk toplumunun karşılaştığı sorunları daha görünür kılmak, kamuoyunda farkındalık oluşturmak ve toplumun haklarını savunmak amacıyla etkili medya projeleri geliştirmek.
Genç Gazetecilere Destek
Yeni nesil gazetecileri desteklemek, staj ve eğitim imkânları sunarak sektöre genç yeteneklerin kazandırılmasını sağlamak.
Medya Etiğini Koruma
Tarafsız, doğru ve etik haberciliği teşvik ederek medya organlarının güvenilirliğini artırmak ve toplumun medyaya duyduğu güveni yeniden tesis etmek.
Uluslararası İş Birliği
Avrupa’daki diğer medya kuruluşları ve vakıflarla iş birliği yaparak Türk medyasını uluslararası arenada daha görünür kılmak, ortak projeler geliştirmek ve kültürlerarası diyaloğa katkıda bulunmak.
Sonuç olarak; Hollanda Türk Gazeteciler Derneği, medya çalışanları için güvenli bir çalışma ortamı sağlamaya, gazetecilik kalitesini artırmaya ve Türk toplumunun sesi olmaya kendini adamıştır. Dernek, örgütlü bir medya yapısı kurarak güçlü, bağımsız ve kurumsal bir Türk medyası için çalışmaya karar vermiş olup, geleceğin gazetecilerini eğitmek ve Hollanda’daki Türk toplumuna hak ettiği sesi vermek için çalışmalarına devam edecektir.
***
GAZETECİLİĞİN TALİHSİZLİĞİ VE VEFASIZLIK
Siyasetçidir, sporcudur, sanatçıdır, iş insanıdır. Yazmakla okuyucuyu bıktırırsınız. Ama bunun karşılığını alamazsınız.
Gazetecilik, yalnızca haber yazmak değil; vefa, emek, sadakat ve vicdan mesleğidir.
Bu yorumu, bu akşam tanıtımı yapılacak ve Onursal Başkan olarak ilan edileceğim Hollanda Türk Gazeteciler Birliği’ne ithaf ediyorum.
Gazetecilik, kimi zaman toplumun hafızası, kimi zaman vicdanı olur. Biz gazeteciler, bir insanın başarısını gördüğümüzde, onu toplumla paylaşmaktan mutluluk duyarız. Hele ki o kişi, azminin ve emeğinin sonucunda bir yerlere gelmişse, onun hikâyesini yazmak bizim için bir görev değil, bir gurur meselesidir.
Ne var ki, bu mesleğin en acı tarafı da tam burada başlar.
Gazetecilik, çoğu zaman dışarıdan göründüğü kadar kolay bir meslek değildir. Bir gazeteci, yıllarını habere, insana ve güvene adar. Birini tanıtmak için zamanını, bilgisini ve emeğini ortaya koyar. O kişinin hikâyesiyle ilgilenir, araştırır, anlatır. Kimi zaman bir kelimeyi defalarca değiştirir, kimi zaman bir fotoğraf için kilometrelerce yol yapar. Ama sonunda ortaya çıkan şey, sadece bir haber değil, bir insana verilen değerdir.
Ben, bugüne kadar yüzlerce kişiyi tanıttım. Akademisyenleri, sanatçıları, siyasetçileri, sporcuları, iş insanlarını… Bazıları daha yolun başındayken yanlarında oldum, başarılarını ilk ben yazdım. Kimini o ilk haberle kamuoyuna tanıttım, kimini yıllarca takip ettim. Kimi zaman ‘bu adam veya bu kadın ileride çok konuşulacak’ dedim ve öyle de oldu. Ama ne yazık ki, o ‘çok konuşulanlar’ arasında, sonradan bizi unutanlar da oldu.
Evet, gazeteciliğin en büyük talihsizliği budur: Birini alkışlarla uğurlarsınız, o kişi sahneye çıktığında arkasına bile bakmaz.
Önceleri çok saygılı davrananlar sonradan sanki sizi hiç tanımamış gibi davranırlar. Küçük bir işletmeden büyük bir markaya dönüşenler, o yola çıkarken yanlarında kimlerin olduğunu unuturlar. Kimi sanatçılar, ilk konserini duyuran haberi ben yazmışım, ama sonrasında selamı kesmişler. Bir siyasetçi vardır, seçim öncesi her gün arar, röportaj ister, destek bekler. Seçimi kazandıktan sonra ortadan kaybolur. Bir akademisyen, bir ödül töreninde adını duyurduğumda bana teşekkür etmişti; yıllar sonra kürsüde ‘basın bazen gereksiz büyütüyor’ diyebildi.
Yani, gazetecinin kaderidir bu. Yazarsın, anlatırsın, tanıtırsın; ama sonunda ‘görevini yaptı’ denir. Oysa gazeteci, birine borçlu olduğu için değil, hak edenin görülmesi için yazar. Ben de öyle yaptım.
Bir iş insanı vardı. Henüz kimse tanımazken, onun girişimciliğini ben fark ettim. O dönem attığım bir manşet, bir anda onu kamuoyuna taşıdı. Sonra o kişi, iş dünyasında yükseldi, sivil toplum kuruluşlarında önemli görevler üstlendi, ülke çapında bilinen bir isim oldu. Ben ise, yıllarca onu yazmaya, başarılarını duyurmaya devam ettim. Ama gün geldi, aramızda bir soğukluk oluştu. Sebebi basit: İlgisizlik. Bir selam eksikliği, bir vefa eksikliği…
Bir gazeteci olarak ben, kimseye mecbur değilim. Ama yaptığım haberin, karşı tarafta bir saygı, bir takdir uyandırmasını beklerim. O da insanlık gereğidir. Çünkü ben, kimsenin reklamcısı değilim. Benim kalemim, parayla değil, inançla hareket eder.
Ben, birini tanıtmak için saatlerimi, günlerimi harcarım. Bir cümleye anlam yüklemek için defalarca düşünürüm. Yazdıklarım binlerce kişiye ulaşır, o kişinin tanınırlığını artırır. Ama bazen o kişi, ‘beni yazmayı bıraktın’ diye sitem eder. Oysa ben, yazmamayı bir cezalandırma yöntemi olarak değil, bir kırgınlık göstergesi olarak görürüm. Bir gazeteci kırıldığında yazmaz. Kızdığında değil, üzüldüğünde susar.
Gazeteciliğin talihsizliği işte budur: Birilerini parlatırsınız, sonra o ışık gözünüzü kamaştırır. Birini anlatırsınız, sonra o kişi kendi masalına sizi dâhil etmez. Ama biz gazeteciler, yılmayız. Her şeye rağmen doğruyu, hak edeni yazmaya devam ederiz.
Benim için gazetecilik, bir geçim kapısı değil, bir yaşam biçimidir. Ben, doğruluk uğruna kalem oynatırım. Yanlış gördüğümü yazarım, doğruyu da överim. Ama hiçbir zaman birini övmeye mecbur hissetmem. Ne kadar meşhur olursa olsun, birinin laubaliliğine boyun eğmem.
Ben gazeteciyim. Ve gazetecinin itibarı, hiçbir makamdan, hiçbir servetten küçük değildir. Vefasızlıklar gelir geçer, ama gazetecinin onuru kalır. Benim de tek sermayem budur: Onur, emek ve kalem.
Ve son sözüm şu olsun: Bir gazeteciyi kaybetmek kolaydır, ama onun gönlündeki yerini geri almak imkânsızdır. Çünkü biz gazeteciler, kırıldığımızda sessizleşiriz. Ama o sessizlik, bir ömür boyu hatırlanır.
BU YORUMU NEDEN BUGÜN YAZDIM
Hollanda’da yıllardır gazetecilik yapmaya çalışan bir grup değerli meslektaşım, nihayet uzun süredir konuşulan bir girişimi hayata geçirdiler. Yıllar sonra ilk kez bir Gazeteciler Derneği kuruldu. Bu akşam da, o derneğin tanıtım toplantısı yapılacak.
Sağ olsun dostlarım, o toplantıda beni, derneğin Başkanı, Yönetim Kurulu ve üyelerinin huzurunda ‘Onursal Başkan’ olarak ilân edecekler. Bu benim için sadece bir unvan değil, bir ömür boyu verdiğim emeğin, inancın ve meslek aşkının bir karşılığıdır.
İşte bu nedenle yukarıdaki yazıyı bugün kaleme aldım. Yıllarımı verdiğim bu mesleğin hem onurunu hem de talihsizliğini anlatmak istedim. Çünkü gazetecilik, yalnızca haber yazmak değil; vefa, emek, sadakat ve vicdan mesleğidir. Ve ben, bu akşam meslektaşlarımın arasında, o duyguyu bir kez daha yaşamaktan büyük gurur duyacağım.
Bu nedenle yukarıdaki yorumu, bu akşam tanıtımı yapılacak olan Hollanda Türk Gazeteciler Birliği’ne ithaf ediyorum.