Zor seçim…
DAVUT GÜLEÇ
GAZETECİ
davutgulec@hotmail.com
Artık herkes kabul ediyor.
24 Haziran seçimleri oldukça zor.
Cumhurbaşkanlığı da, milletvekilliği de.
Milletvekilliğinde; iktidar ve muhalefet parti listelerinin üst sıralarında bulunanlardan TBMM’nin yeni dönem 600 milletvekili olacağı da kesin.
Bu milletvekillerinin içinde yeni, genç, kadın, engelli olan sayı cılız kalacak.
Zaten, seçim günü kısaldıkça, liderlerin, adayların, partilerin üslupları da sertleşiyor.
Seçmen, fikir ve ideolojinin kaldığına inanmıyor.
‘Koltuk ve para’nın ön planda olduğunda birleşiyor.
Olmadık vaatlerle ‘yok yok’ seçim kampanyası gibi.
Hiçbir seçimde bu kadar seçmene taviz verilmemişti, adaylar, liderlerde zorlanmamıştı.
Partiler, araştırma firmaları, liderler her gün ‘şu kadar il de, şu kadar kişi ile yüz yüze yapılan seçim araştırmasına göre’ diyerek rakamlar veriyor.
Bu alışkanlık nedense bir türlü bitmedi.
Oysa seçimlerde saatler, dakikalar bile çok kıymetli iken, günler, haftalar önce ‘Kesin sonuç’ gibi açıklamalar hem kafa karıştırıyor hem de kararsız seçmeni sempati duyduklarından uzaklaştırıyor.
İttifak yapan liderler birbirine ya da birilerine ‘aba altından sopa’ gösteriyor.
Birbirlerine ‘hakaret’ tazminat davaları açıyor.
Sosyal paylaşım sitelerinde ‘fotoshop’lu fotoğraflar seçmeni çileden çıkartıyor.
Liderlerin, geçmişteki bazı sözleri ‘cımbızlama’ yöntemi ile montajlanarak seçmenin önüne getiriliyor.
Yine geçtiğimiz genel ve yerel seçimlere göre, az çok projeler insanları mutlu ediyor.
Şurada seçime 12 gün kaldı.
Ortada ‘seçim havası var’ diyen kendini aldatır.
Adaylar ‘sıkmadık el, girmedik kapı, ayak basmadık yer’ bırakmadı.
Seçimin zorluğunu bilen akıllı seçmenler bunu ‘fırsat’a çevirmek istiyor.
Seçim öncesi ‘aday adayı olacağım’ diye nabız yoklayanlar, bırakın aday adayı ve aday olmalarını, şimdiden yerel seçimler için, ‘o parti benim, bu parti senin’ gezip yatırım yapıyor.
İttifakları ‘liderler ayrı’, adaylar, partililer ‘ayrı’ anlatıyor.’yanlış mesajlar’da dikkat çekiyor.
Bu ikilem seçmenin kafasını daha da çok karıştırdı, kararsızları çoğalttı.
Bunun yanında ‘Ben şuna, şu partiye vereceğim’ diyenler, bir gün sonra başkasını söylüyor.
Bu seçimde barajın olmaması seçmeni, partileri memnun etti mi, etti.
Ama ittifaklar içindeki karışım memnun etmediği gibi kafaları allak-bullak etti.
Partilerin tavanları ile tabanları ayrı tonda, söylemlerde.
Eski partilerini uyaranları, o partilerin liderleri ‘daha sert üslup’ ile uyarıyor.
Herkes eski partisini, rahmetlileri sahipleniyor ama, sonrası kafa karışıklığı.
Birde en büyük endişe şu.
Seçilecek Cumhurbaşkanı ve ittifakı mecliste çoğunluğu sağlayamazsa o zaman ne olacak? Yeni bir seçim dönemi mi yoksa krizler, yeni koalisyonlar, milletvekili transferlerini mi duyacağız?
Önceki gün de net yazmıştım.
Meydan mitingleri, çöpe giden seçim harcamaları, yolların kapatılması, ‘koruma ordusu’ ile ‘oy’ talebi, lüks çakar araçlarla, yüksek sesli anonslarla ‘görüntü-gürültü kirliliği’ sabırları taşırıyor.
Her miting, bir önceki kalabalığı, coşkuyu aratıyor.
Seçime girecek 10 partinin adaylarını, sıralamalarını eleştirenler elbet çok.
Seçmeni, parti yönetimlerini, tabanı memnun etmek zorlaştı.
Bürokraside güzel bir söz vardır.
‘Politikacıyı kendine getiren eleştiridir’ diye.
Ama bizim politikacılar eleştirilmeyi sevmiyor.
Ekranlarda çapraz sorgu misali yan yana, karşı karşıya da gelemiyor.
Seçmen, geçmişte çok eleştirdiği liderlerden sık bahsediyor, özlemini dile getiriyor.
‘Kaç kez gittiler ama gelip terfi ettiler’ diye de ekliyor.
Teknolojinin ve imkanların bu kadar arttığı böylesi seçim döneminde eskiye özlem varsa, ortada yanlışlar, hatalar, tutarsızlıklar var demektir.
O zaman ‘zarardan kar etme zamanı’ diyerek kalan süreyi iyi kullanmak gerek.
