Politika

YRP, kuruluşunun 3. yılını kutlarken, Erbakan’dan dolar tepkisi

Yeniden Refah Partisi Kayseri İl Başkanı Önder Narin partimizin 3. kuruluş yıldönümü nedeniyle bir basın toplantısı düzenledi. İl binasında gerçekleştirilen toplantıda ‘“Hayra Motor, Şerre Fren” olma fonksiyonunu en etkili şekilde icra etti’ diyen  Önder Narin şunları söyledi.

Bundan 3 yıl önce,  “23 Kasım 2018 Cuma” günü  99 Kurucu Üyemizin imzalarıyla Yeniden Refah Partimizi kurduk…Partimizi kurduğumuz gün Ankara’da, Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri’nin dizinin dibinde çekmiş olduğumuz besmele ile,  Eyyub-el Ensari Hz.’lerinin huzurunda yapılan dualarla yola revan olduk. Yeniden Refah Partimizi kurarken binlerce yol arkadaşımızla birlikte yaşadığımız heyecan, merhum Liderimiz Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamız’ın 1969’da başlattığı kutlu yürüyüşün ilk adımlarının heyecanı ile aynı heyecandı. Partimizi kurarken, yola çıkarken karşılaşacağımız zorlukları biliyorduk…

40 yılı bizzat yaşadığımız için, 2. 40 yılda da nasıl engellerle karşılaşacağımızı, hangi sıkıntılarla karşı karşıya kalacağımızı, bu yolun uzun ve meşakkatli bir yol olduğunu, bu yolda yürümenin zor ve zahmetli olduğunu biliyorduk… Bütün zorluklara karşın sabrın, mücadelenin, kararlılığın, azmin, cihat şuuruyla çalışmanın,  Milletimiz’i,  tüm İslam Alemi’ni ve  tüm mazlumları maddi ve manevi sıkıntılarından kurtarma heyecanının, imanın ve inancın karşısında hiçbir beşeri gücün duramayacağını da biliyorduk ve bu şuurla yola çıktık…Milli Görüş  Lideri Erbakan Hocamız’ın ‘eyy mg’çüler . tarihe bakın inancınıza sarılın, milli görüşe sarılın zulüm ebedi olamaz, kötülük mutlaka hüsrana uğrayacaktır, batıl mutlaka mağlup olacaktır, allah nurunu tamamlayacaktır sözlerine kulak vererek yola çıktık.’

Yine Erbakan Hocamız’ın; “Biz tarih boyunca büyük zaferlerimizi biz bütün büyük zaferlerimizi iman, iman, imanla kazandık’ sözlerine kulak vererek yola çıktık. “Eğer biz inanır ve çalışırsak Allah bize yardım eder,  Allah bize yardım ederse kimse bize galip gelemez.’  inancıyla yola çıktık. Milletimiz için “Paylaşımda Adalet” ve “Yönetimde Adalet”i tesis edeceğimize dair  “Milli Görüş sözü” vererek yola revan olduk. Bu kutlu davanın yarı yolda kalmayacağını, Milli Görüş çınarının yeni sürgünler vereceğini bir kez daha gösterdik.

“1. Kırk Yılda”  Milletimize efsane hizmetler yapan Milli Görüş Hareketi’nin,  “2. Kırk Yılda” da bu hizmetleri sürdüreceğinin bir kez daha müjdesini verdik. Bir kurtuluş ümidi bekleyen İslam Alemi’ne ve tüm mazlumlara; “Üzülmeyin, ye’se düşmeyin, yola çıktık geliyoruz”  dedik.“Milletimiz için Biz Varız”,  “Tüm Ezilenler için Biz Varız”  dedik Daha ilk günden itibaren en gür sadayla haykırdığımız gibi; Biz bu yola çıkarken dış güçlere, holding patronlarına, medya patronlarına güvenerek yola çıkmadık, biz önce Allah’a  sonra da bu aziz Millet’e güvenerek yola çıktık. Yeniden Refah Partimiz’in daha ilk adımlarında takip edeceğimiz siyaset anlayışını da tanımladık, dedik ki;

Yeniden Refah Partimiz Milli Görüş zihniyetini temsil edecek, Milli Görüş’ün orijinal açılarından bir derece dahi sapma göstermeyecek “Hakkı üstün tutan”, “maneviyatçı”, “nefis terbiyesini esas alan”  siyaset yapacağız. Siyaseti ibadet olarak gören anlayışla hareket edeceğiz, “Dünyacı” değil, “Ahiret öncelikli” siyaset yapacağız.Reel politik değil,   dava siyaseti yapacağız. Partimiz Siyasete zerafet ve nezaket getirecek. Kim yapmış olursa olsun doğruya doğru, yanlışa yanlış diyebilme erdemini gösteren siyaset yapacağız. Sadece eleştiren değil,  çözüm üreten siyaset. Gizli ajandası olmayan, samimi siyaset. “Önce Dış Güçler”,  “Önce İmtiyazlılar” anlayışı ile değil,  “Önce Millet” anlayışı ile yapılan siyaset. Söylemlerle eylemlerin uyumlu olduğu siyaset. Gençlere daha çok yer verilen siyaset

Geldiğimiz noktada Yeniden Refah Partimiz’in Türkiye genelinde yüz binlerce teşkilat mensubuyla var olan, çalışan, ülkemizin ve milletimizin geleceği için projeler, çözümler üreten büyük bir teşkilat haline geldiğini görmenin mutluluğunu ve gururunu yaşıyoruz. Bugün itibariyle 81 ilimizde, 900’den fazla ilçemizde teşkilatlarımızı kurduk. Pek çok ilimizde köy ve mahalle teşkilatlarımızı tamamladık. Hakkari’mizden Çanakkale’mize, Sinop’umuzdan Antalya’mıza ülkemizin her köşesini ahlak ve maneviyatın “Hilali”,  bereketin ve kalkınmanın  “Başağı” ile kuşanmış tabelalarımız ve bayraklarımız sarmış durumdadır.

İl ve ilçe kongrelerimizin tamamlanması sonrasında, “1.Olağan Büyük Kongremizi”  çoğunluğu gençlerden oluşan 40.000’den fazla kişinin katılımı ile, siyasi tarihimizin en büyük kongresi olarak gerçekleştirdik. Şu anda 200 bine yakın resmi üyemiz ve 50 bine yakın sandık baş müşahitimiz ile Yeniden Refah Partimiz, Türkiye siyasetinin her geçen gün hızla büyüyen gücü ve parlayan yıldızı haline gelmiş durumdadır. Medya ambargosu, anket manipülasyonları, yok sayma, “kim olursa olsun yeter ki Yeniden Refah olmasın” yaklaşımına rağmen, maddi kaynaklarımız sadece üyelerimizin ve gönüllülerimizin fedakarlıklarına dayalı olmasına rağmen, bu mesafeyi almış olmamız büyük bir başarıdır.

Bu kadar kısa süre içerisinde, bu kadar muazzam bir teşkilat yapısının oluşturulması, bu düzeyde üye sayısına ulaşılması, Yeniden Refah Partisi bayrağının ülkemizin tamamında dalgalanıyor olması, sözümüzün, sesimizin bütün Milletimiz’e ulaşması,  Yeniden Refah Partisi kadrolarının  inancının,  azminin ve Milli Görüş davasının bereketinin en büyük ispatıdır. Bu azim ve inançla “Yaşanabilir Bir Türkiye”, “Yeniden Büyük Türkiye”, “Hak ve Adaletin hakim olacağı Yeni Bir Dünya” hedeflerine ulaşmak için var gücümüzle çalışıyoruz ve çalışmaya devam edeceğiz… Yeniden Refah Partisi olarak sadece eleştiren değil, Milli Görüş zihniyetiyle çözümü açıkça ortaya koyan bir siyaset anlayışıyla hareket ettik. Bugüne kadar partimiz tarafından ortaya konulan; “Milli Kaynak Paketleri” kitabımız,  “81 İlimize Yüzlerce Refah Projesi” kitabımız,  “Biz Türkiye’yi Biliyoruz” ve “Rantsal Değil, Kentsel Dönüşüm” kitaplarımız başta olmak üzere,  hazırladığımız tüm projeleri titiz çalışmalarla hazırladık ve tüm Milletimiz’le  paylaştık.

Bunlara ilaveten, partimizin “gölge kabinesi” olarak adlandırabileceğimiz  “Milli Siyaset Kurullarımız”  iktidarımızın ilk 100 gününde tüm bakanlıklarda hangi icraatları gerçekleştireceğimizi ortaya koyacak kitaplarımızı hazırlamaktalar. Ekonomik krizden, İstanbul Sözleşmesi’nin yol açtığı sosyal sorunlara, işsizlikten, eğitimde yaşanan sıkıntılara, Kıbrıs’tan, Akdeniz’de karşı karşıya olduğumuz tehlikelere kadar birçok konuda,  doğruya gönül rahatlığıyla doğru, yanlışa da kararlılıkla yanlış diyerek düşüncelerimizi aziz Milletimiz’le paylaştık. Yeniden Refah Partimiz bütün bu konularda “Hayra Motor, Şerre Fren” olma fonksiyonunu en etkili şekilde icra etti. Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden imzasını çekmesi. Ayasofya’nın yeniden cami olarak ibadete açılması. Çok sayıda valiliğimizin ve üniversitelerin zorunlu PCR Testi dayatmasından vazgeçmesi. EYT Mağdurları konusunun yeniden hükümetin gündemine girmesi. Geçtiğimiz aylarda çiftçimizin elinde kalan ve çürüme tehlikesiyle karşı karşıya olan tarım ürünlerinin devlet tarafından satın alınması

Milli görüş,  1969’dan 2011’e kadar geçen 42 senede,  merhum erbakan hocamız’ın şahsında ve uygulamalarında vücut bulan şu çok önemli kavramlarla özdeşleşti; Bereket, feraset, cesaret, dirayet, nezaket, adalet,   merhamet

BEREKET    ( 54. Hükümet dönemi )

FERASET     (92 Yılında 2010’larda olacakları anlatıyor, FETÖ )

CESARET    (Kıbrıs Harekatı,  İncirlik’in kapatılması,  Çekiç Güç’ün kovulması,  Dış Güçlerin İran-Irak ambargolarının delinmesi)

DİRAYET      (4 partimiz kapatıldığı halde 5.si ile yola devam)

NEZAKET     (Eleştirirken dahi rencide etmeyen, uygun üslup,  şahısları hedef almayan siyaset)

ADALET       ( Adaletin şubesi  “işi ehline vermek”)

MERHAMET ( Açlık grevi yapan Solcu mahkumların taleplerinin kabul edilmesi) yılımızı tanımlayan bu kavramlar, Yeniden Refah Partimizin siyasetinde de vücut bulacak,  40 yıl da aynen 1. 40 yıl gibi, bereket, feraset, cesaret, dirayet, nezaket, adalet,  merhamet’le  dolu olacak…!!

Aynen birinci 40 yılda olduğu gibi, 2. 40 yılda da “tırnaklarımızla sökeceğiz” ve  bu kutlu kervanı menzile ulaştıracağız.1.40 yılda gösterilen hedeflere, 2. 40 yılda yeniden refah partimizle ulaşacağız. Yeniden refah partimiz’in 3. Kuruluş yıldönümü’nde, bugüne kadar büyük fedakarlıklarla çalışan tüm teşkilat mensuplarımıza, tüm üyelerimize, partimize gösterdikleri büyük teveccüh dolayısıyla aziz milletimiz’e, sonsuz teşekkürler ediyoruz…Yeniden Refah Partimiz’in öncülüğünde, ‘Yeniden Büyük Türkiye’ hedefine ulaşılmış olan, Adalet, refah, huzur ve barışın hakim olduğu, yedi milyar insanın kul haklarının teminat altına alındığı  ‘Yeni Bir Dünya’nın kurulmuş  olduğu, Nice kuruluş yıldönümlerinde buluşabilmek duasıyla sözlerimizi noktalarken;Milli Görüş Hareketi banisi Merhum Erbakan Hocamız’a, O’nunla birlikte bu yolda yürüyen ve ahirete intikal eden tüm geçmişlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyoruz…

Onları bir kez daha hayırla ve özlemle anıyoruz. “İlklere”,  “öncülere”,  “1. 40 yılın kahramanlarına” bir kez daha şükranlarımızı sunuyoruz. “En zor zamanda Milli Görüş sancağını tutup kaldıran 2. 40 yılın kahramanları” olarak tarihe geçecek Yeniden Refah teşkilatlarımıza da bir kez daha teşekkür ediyoruz. Yeniden Refah Partimizin 3. Kuruluş yıldönümü hayırlı olsun, Milli Görüş’ün en büyük zaferlerine, Milletimizin ve tüm insanlığın kurtuluşuna vesile olsun, Gecemiz hayırlı olsun, Gazamız mübarek olsun, Allah’a emanet olunuz …

Erbakan’dan ‘dolar’ yorumu: Dış güçler söylemi inandırıcı gelmiyor

Yeniden Refah Partisi lideri Fatih Erbakan, doların önlenemeyen yükselişine ilişkin,  “Dış güçlerin size operasyon yapması için sizin onların işine gelmeyecek adımlar atmanız gerekiyor. Dolayısıyla geçmiş 15 yılllık süreçte dış güçlerin oyununu bozacak herhangi  bir adım atmayan iktidarın, şimdi dış güçler demesi bize inandırıcı gelmiyor. Dolar, beton-çimento ve borç- faiz ekonomisinden dolayı yükseliyor. ” ifadelerini kullandı.

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve beraberindeki heyeti makamında kabul etti.

Yeniden Refah Partisi Genel Merkezi’nde gerçekleşen nezaket ziyaretine, Genel Başkan Davutoğlu’nun yanı sıra Gelecek Partisi Kurucular Kurulu Üyesi Mehmet Atilla Maraş, Kültür ve Sanat Politikaları Başkanı Sema Silkin Ün ve Siyasi İşler Başkanı Mustafa Nedim Yamalı katıldı. Yeniden Refah Partisi’nden ise, Genel Başkan Fatih Erbakan’a  Genel Başkan Yardımcıları Prof. Dr. Doğan Aydal, Av. Bayram Sakartepe, Mehmet Altınöz, Prof. Dr. Sacit Günbey ve Genel Sekreter Suat Pamukçu eşlik etti.

Basına kapalı gerçekleşen görüşme sonrası iki lider, kameraların karşısına geçip ortak basın toplantısında açıklamalarda bulundular.

İstişarelerimizi devam ettireceğiz

Verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve bundan sonrası için de daha yakın bir ilişki içerisinde istişarelerini devam ettirme kararı aldıklarını söyleyen Genel Başkan Erbakan şöyle konuştu:

“Bu ziyaretin ülkemiz, milletimizin ve partilerimiz için hayırlara vesile olmasını diliyoruz. Halkın en önemli gündemi şu anda mutfaktaki yangın. Geçim sıkıntısı ve maalesef anlının teriyle konforlu bir şekilde yaşamasına yetecek bir geliri, geniş halk kitlelerinin elde edememesi. Türkiye’nin dört bir yanında, Sayın Genel Başkan Davutoğlu da parti yetkilileri de bizim partimizin     teşkilatları da sürekli olarak hareket halindeyiz. Bunları birebir, vatandaşın, esnafın ve halkın dilinden dinleyerek şahit oluyoruz. Çok ciddi bir işsizlik problemi var. 10 milyonu bulan işsizler ordusu ki dünyadaki 106 ülkenin nüfusunu aşmış bu sayı. 1 buçuk milyon üniversite diplomalı, yetişmiş, donanımlı olduğu halde işsiz kalan gencimiz var. Tabii bunun arkasında iş bulabilen şanslı insanlardan bir tanesi olsanız da asgari ücret bugün açlık sınırının altında. Memur maaşları yoksulluk sınırının altında. Emekli maaşları ise iki kişilik bir aile için dahi açlık sınırının altında kalmış durumda. İnsanları maaşlı bir şekilde alnının teriyle gelir elde edip yaşamını sürdürmesi mümkün değil. Peki o zaman esnaflık yapayım dediğinde 2020 yılında yüz bine yakın esnafımızın kepenk kapaması 40 binden fazla şirketin iflas edip kapanması, bu ülkede işveren olarak da esnaf olarak da ayakta duramayacağınızı gösteriyor. Çünkü mevcut mevzuat fahiş vergiler, giderler, iş yeri kiraları, döviz kurunun saat başı bu kadar değişerek yükselmesi, kredi faizleri ve hepsinin üstüne bir de alım gücünün adeta sıfıra indiği bir piyasada esnaf olarak maalesef ayakta durmak mümkün değil. O zaman tarım ve hayvancılık var. Tarımda da girdi maliyetlerinin bir senede yüzde 120 artması, elektrik  ve mazotun pahalılığı; bundan dolayı tarımla uğraşan kesim de maalesef ekip biçtikçe kazanmak yerine dahi elindeki dahi kaybeder hale geldi. Hayvancılık yapan kesim için ise sadece hayvan ürünlerine dahi bir senede astronomik şekilde zam geldi. Bunun da satış fiyatına yansıtılamaması yüzünden hayvancılık yaptıkça maalesef geri giden ve elindekini avucundakini kaybeden bir hale gelmiş, bu çiftçimizin borçlarının astronomik bir şekilde artışından da görülüyor.”

İyi ki faizi sevmeyen bir iktidarımız var!?

Önümüzdeki sene devletin 240 milyar lira faiz ödemesinin olduğunu hatırlatan  Erbakan,  ekonomideki bu acı tablonun sebeplerinden birinin faiz giderleri olduğunu dile getirdi:   “Bu tablo tabii maalesef her zaman ifade ettiğimiz bir sebepten kaynaklanıyor. Hükumetin halka, milletimize gerekli imkanı sağlamaması, gerekli kaynağı aktaramaması. Çünkü üç tane temel giderleri var. Birincisi faiz giderleri. Astronomik ve fahiş faiz ödemeleri önümüzdeki sene 240 milyar lira olarak ödeneceğini Orta Vadeli Ekonomi Programı’nda ifade ediyorlar. Senede 240 milyar lira faiz ödemek, önümüzdeki sene saat başı 10 bin asgari ücretin faize verilmesi demek. 24 saatte her geçen bir günde 240 bin asgari ücretin faize verilmesi demek. Faizi sevmeyen, faize karşı olan bir iktidar var. Bir de faizi seven bir iktidar olsaydı nasıl bir faiz ödemesi olacaktı. İkinci gider konusu ise imtiyazlı holdinglere kaynak aktarılması. Bu da Kamu Özel İşbirliği projeleri ve Yap-İşlet-Devret projelerinde belki de kabile devletlerinde, muz cumhuriyetlerinde görülmeyecek bir şekilde bu kaynakların son derece pervasız bir şekilde bir avuç imtiyazlı holdinge aktarılması. Üçüncü gider ise, maalesef ‘İtibardan tasarruf olmaz.’ denilerek israfa, lükse, gösterişe harcanan milyarlarca lira. Bundan dolayı da milletimize, halkımıza, esnafımıza, çiftçiye, asgari ücretliye, emekliye maalesef imkan kalmıyor. Bütün bu sorunların çözülmesi noktasında başkanımızla mutabık kaldık. Aynı  zamanda neler yapılabileceği seçime yakın zamanda ve seçime kadar geçecek olan sürede nasıl bir yol izlenebileceği konusunda fikir alışverişinde bulunduk. Bundan sonra hem Genel Başkan yardımcıları hem de Genel Başkan düzeyinde daha yakın bir ilişki içerisinde bu istişarelerimizi devam ettirme kararı aldık. Bu istişarelerimiz inşallah milletimizin derdine derman olur.”

‘Dış güçlerin size operasyon çekmesi için sizin onların oyununu bozacak adımlar atmanız gerekiyor’

Bir gazetecinin dövizin önlenemeyen yükselişine ilişkin sorusunu yanıtlayan Erbakan, “Sizin 450 milyar dolar borcunuz var, tabii doların her 1 lira artışında 450 milyar liralık borç artışınız oluyor. Sizin 12 ayda 193 milyar dolar bulup vadesi gelen dış borcunuzu ödemeniz lazım.  Sürekli dış mihraklardan bahsediliyor. Ancak dış mihrakların size operasyon yapması için sizin onların işine gelmeyecek adımlar atmanız gerekiyor. Halbuki Sayın Cumhurbaşkanı yeni seçilen ABD Başkanı Biden ile kısa da olsa görüşebilmek için Roma’ya, New York’a Glasgow’a bütün dünyayı gezerek görüşüp ilişkileri düzeltme adımı atmıştı. Dolayısıyla geçmiş 15 yılllık süreçte dış güçlerin oyununu bozacak herhangi  bir adım atmayan iktidarın, şimdi dış güçler demesi bize inandırıcı gelmiyor. Beton çimento ekonomisinden dolayı dolar yükseliyor. Borç ve faiz ekonomisinden dolayı dolar yükseliyor. Döviz yükseldikçe de doğrudan enflasyona etki ediyor. Dolayısıyla dövizin yükselmesi dar gelirli vatandaşların milyonların zararına olan bir gelişmedir. ” şeklinde konuştu.

Davutoğlu: Kritik bir eşikten geçiyoruz

Görüşmeden duyduğu memnuniyeti dile getiren Davutoğlu ise tarihi bir mekanda bulunduklarını, rahmetli başbakan Necmettin Erbakan’ı rahmetle andıklarını  ifade ederek  şöyle konuştu:  “Kritik bir eşikten geçiyoruz. Her gün yeni bir depremle sarsılıyoruz. Toplumsal dokumuzu derinden etkileyen ciddi bir yoksullaşma, yüksek enflasyon, yüksek faiz, yüksek kur şeytan üçgeni içerisine sıkışmış bir dönemde bir araya geldik. Memleket meselelerini detaylı bir şekilde ele aldık. Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı ekonomik sorunları, siyasal sorunları, ahlaki yozlaşmayı, yolsuzlukları, kapsamlı bir şekilde görüştük. Bugün biz görüşmeyi gerçekleştirirken Türkiye’de hemen hemen her hanede doların yükselmesi ve buna bağlı şekilde enflasyonun da birlikte artışından doğan büyük bir kaygı ile karşı karşıyayız. Dolar, 12 buçuk liraya kadar yokladı. Hala belirsizliğini koruyor. Herkesin gündeminde bu var. Bütün bunların sorumlusu, Türkiye’yi ehliyetsiz bir şekilde yöneten ve temel ekonomik bilgilerden de yoksun, hukuk altyapısını tahrip eden, yolsuzluklara bulayan bir siyaset anlayışını egemen kılanlardır. Son dönemlerde bu yoksullaşma, ekonomideki kötü gidiş ve kurdaki yükselişi dış mihraklara telaşı içindeler.”

Erbakan’dan ‘dolar’ uyarısı: Böyle giderse eski Türkiye’yi mumla ararız!

Yeniden Refah lideri Fatih Erbakan, “Eğer döviz kurlarındaki astronomik artış nedeniyle üç haneli enflasyon noktasına gelirsek yeni Türkiye eski Türkiye’den dahi beter bir noktaya gelmiş olacak, Allah göstermesin!” dedi.

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan, yaptığı yazılı açıklamada hükümetin dolar politikasını eleştirdi

Dövizin artışı ithalata bağımlı ekonomiden kaynaklanıyor

Döviz kurlarının yükselmesinin sebebinin ithalata bağımlı bir ekonomi olmamızdan kaynaklandığını belirten Erbakan şunları söyledi:

“Yıllık 50-60 milyar dolar dış ticaret açığı olan, yerli ürün üretirken dahi %82 oranında ithal hammadde ve malzemeye bağımlı olan bir ülkenin ekonomisi “ithalata bağımlı” bir ekonomidir, ithalata bağımlı olmak da sürekli olarak yüksek miktarda döviz ihtiyacı, döviz talebi demektir.  Kaynak ihtiyacının sürekli olarak “kısa vadeli ve yüksek faizli dış borç” ile karşılandığı bir ülkede,  dış borç geri ödemesi zorunluluğu nedeniyle oluşan yüksek döviz talebi, kurların yükselmesine sebep olmaktadır.”

12 ayda 250 milyar dış borç ödememiz var

Ülke olarak 12 ayda 193 milyar dolar dış borç geri ödemesi yapmak zorunda olduğumuzu da hatırlatan Erbakan,  “Ayrıca 12 aylık sürede 50-60 milyar dolar bulup dış ticaret açığını finanse etmek zorundayız. Bu da 12 ay içinde 250 milyar dolarlık döviz ihtiyacı demektir ki, böylesi bir talep elbette ki dövizin sürekli yükselmesine neden olmaktadır. Yani dövizin yükselmesinin sebebi “Borç-Faiz” ve “Beton-Çimento” ekonomisidir!” ifadelerini kullandı.

Milletin sırtına ilave 2 trilyonluk yeni yük!

Döviz kurundaki son 1 haftadaki artışın milletin sırtına 2 trilyona yakın ilave yük yüklediğinin altını çizen Erbakan, şöyle devam etti:

“Dövizdeki bu artış;  450 milyar dolarlık dış borcumuz ve döviz kuruna endeksli yap-işlet-devret anlaşmaları hesaba katıldığında, sadece şu son 1 haftada ülkenin, milletin üstüne 2 Trilyon liraya yakın ilave maliyet, borç artışı demektir! 450 milyar dolar dış borcu olan bir ülkede döviz artarsa artsın bize ne denilebilir mi?  Dolardaki her 1 TL’lik artış dış borcumuzu tam 450 milyar lira artırıyor…

Dövizdeki artış böyle devam ederse eski Türkiye’yi mumla ararız!

Döviz kurundaki artışın,  ülkemizde olduğu gibi  “ithalata bağımlı bir ekonomide” doğrudan doğruya hayat pahalılığı ve enflasyon anlamına geldiğini dile getiren Erbakan, “Ülke olarak, millet olarak bu acı gerçeği yaşayarak görüyoruz… Gerçek enflasyon %50 seviyesinde! Ve döviz kurundaki artış devam ettikçe enflasyon da artmaya devam edecek, hatta Allah vermesin böyle giderse, üç haneli enflasyonu yaşamaya başlayabiliriz. Yıllarca “eski Türkiye’de gıda kuyrukları vardı” dediler, geçen sene şahit olduğumuz “Tanzim Satış kuyrukları” ile ülkemiz geçmişle benzer noktaya gelmiş oldu. “Avrupa’da raflar boş, bizde raflar dolu” dediler,  evet raflar dolu ama bizde de cepler boş, cüzdanlar boş olduğu için bir faydası olmadı. Yine yıllarca “eski Türkiye’de karneyle alışveriş yapılıyordu” dediler, şimdi son devalüasyonla marketlerde en temel gıda maddeleri kişi başına belli bir miktarı geçmeyecek şekilde kotayla satılmaya başlandı ve bir kez daha o meşhur “eski Türkiye” ile aynı noktaya gelmiş olduk. Eğer döviz kurlarındaki astronomik artış nedeniyle üç haneli enflasyon noktasına gelirsek, yeni Türkiye eski Türkiye’den dahi beter bir noktaya gelmiş olacak, Allah göstermesin!” şeklinde konuştu.

Bu tablo borç-faiz ve beton-çimento ekonomisinin acı sonucudur

Bu tablo karşısında;  “Ne olacak efendim biz de soğan ekmek yeriz” diyenlere de sert çıkan Erbakan,  “Türkiye de milyonlarca insan için artık soğan ekmeğin dahi satın alınamayacak noktaya geldiğini hatırlatmak gereklidir. “2 kilo et alacağımıza yarım kilo et alırız” diyenlere de, bu ülkede milyonlarca insanın bırakın yarım kiloyu, 100 gram eti dahi satın alamayacak noktada olduğunu hatırlatmak gereklidir. Bütün bu manzara; Yıllardır söylediğimiz gibi “Borç ve Faiz” ekonomisinin acı sonucudur, “Beton-Çimento” ekonomisinin acı sonucudur… Sıcak paraya, borca, krediye dayalı, SWAP anlaşmalarıyla döviz açığını kapatmaya, günü kurtarmaya yönelik, üretmeden tüketmeye yönelik ekonomi uygulamalarının acı sonucudur. 19 senede Sanayi üretiminin milli gelir içindeki payının %24’den %40’a çıkacağı yerde, tam tersine %20’ye düşmesinin, tarımsal üretimin milli gelir içindeki payının %12’den %20’ye, 30’a çıkacağı yerde, %6’ya düşmesinin sonucudur. ” dedi.

İktidarın döviz politikası tutmaz çünkü…

Erbakan, Hükümetin döviz kurlarına yönelik yeni ekonomi politikasının tutma ihtimalinin olmadığını şu sözlerle anlattı:

 “Şimdi de yeni bir şey deniyoruz diye, ha bire faizi düşürüp dövizi daha da çok artırıyorlar.  Buradaki maksat; faiz düşürülünce döviz yükselecek, döviz yükselince ihracat artacak, ihracat artınca da döviz girişi artacağı için döviz kurları aşağı çekilecek…  İyi de bu planın işlemesinin önünde 3 temel engel var;

*Bir defa bizim üretim ve ihracat kapasitemiz, altyapımız belli. Bunu ne kadar daha artırabilirsiniz? Zaten şu anda bu kapasitenin önemli bir kısmı kullanılıyor.

*Bizim ihracatımız arttıkça otomatik olarak ithalatımız da artıyor çünkü yerli ürün üretmekte kullandığımız malzeme %82 oranında ithal.

*Ayrıca bizim ihracatımızın kg başına değeri 1 dolar seviyesinde. Yani bu şekilde ihracatınız artsa da hızlı şekilde ve yüksek miktarda döviz girişi sağlayamıyorsunuz.

Eğer bu krizden çıkmak,  TL’nin değerini korumak istiyorsak, enflasyondan kurtulmak istiyorsak;  Ülkemizde üretim iklimini oluşturmamız, üretim kapasitemizi artırmamız, üretmemiz, ihraç etmemiz, dış ticaret açığımızı kapatmamız gereklidir.   Kaynak ihtiyacımızı dış borçla karşılamak yerine, milli kaynak paketleriyle karşılamamız gereklidir.”

Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Davutgulec.com - Sosyal Medya Butonları
Sosyal Medya Hesapları
Telefon Et
Instagram
WhatsApp
Facebook
Twitter
LinkedIn
Çerez Politikası Şeridi