Yaşasın Demokrasi…(49) (Köşe yazısı 16.09.2016 Kayseri Star Haber Gazetesi)
DAVUT GÜLEÇ
GAZETECİ-HİSF KAYSERİ TEMSİLCİSİ
davutgulec@hotmail.com
Yazıma devam etmeden önce bir kez daha, tatili devam eden geçmiş bayramın bundan sonrası için sağlıklı, huzurlu, mutlu, başarılı, bereketli, barış içinde geçmesini dilerim.
*Şu göğüs kafesimi genişleten umudum var oldukça, güzel günlere olan inancım hiç bitmeyecek.
*Bundan 250 yıl geriye giderseniz Amerikalı bulamazsınız. 700 yıl geriye giderseniz Rus bulamazsınız. 1200 yıl geriye giderseniz İngiliz, 1700 yıl geriye giderseniz Fransız, 2000 yıl geriye giderseniz Alman bulamazsınız. Ama insanlık tarihinde ne kadar geriye giderseniz gidin her yerde Türk’e rastlarsınız. Tarihten Türk’ü çıkartırsanız geriye hiç bir şey bulamazsınız.
*Vergi ödememek için milyon dolarlık yatına Amerikan bayrağı asanla, kuru canını vatanı için feda edip derme çatma gecekondusuna Türk Bayrağı asanın şeref ve namus anlayışı bir olur mu hiç!!
*Bir insana değer vermek, özen göstermek, ona kıymetli olduğunu hissettirmemde bir kültürdür. Bunun eğitimi yoktur. Kitaplarda yazmaz. Yolu “insan” olmaktan geçer.
*Taşeron işçi; asgari ücrete işe başlatılan, Cumartesi günü dahi çalıştırılan, ellerinden gelse Pazar günüde çalıştırılmak istenen, resmi tatillerde tatil yerine işe çağırılan, aylardır alamadığı ve alınca da çektiği banka kredisine faiz olarak ödediği maaşı geçinmeye yetmeyen, zorunlu olarak akşam mesaisine bırakılan, 3 kişinin yapacağı işi yapan, ‘senin gibi piyasada bir sürü işçi var’ denilerek tehdit altında ekmek parası kazanmaya çalışan insandır.
*”Bütün cihan işitsin ki efendiler, artık İzmir hiçbir kirli ayağın üzerine basamayacağı kutsal bir topraktır!”
Mustafa Kemal Atatürk.
*Kimse sustuğuma sabırlı olduğuma aldanmasın. Konuşursam kıyametiniz olur. Beklemekte bir yere kadar, yeter artık. Yanıt: Senden geç kalan kıyamet bekleniyor.
*Madem Suriyelilere vatandaşlık verilecek; o zaman hepsini asker yapıp Suriye’ye gönderelim. Dönerlerse bizimdir, dönmezlerse zaten hiç bizim olmamışlardı.
*Okul…Dershane…Hastane…Banka..Bunlara izni kim verdi kardeşim ? Yanıtı çok basit; Devlet. Yani siz.
Peki yukarıda adı geçen kurumları yanlış çizgide oldukları için kapattınız mı? Cevap; hayır. Niye kapatmadınız ? O zaman gücümüz yetmiyordu. İyi ama o hastane, banka, ve okulların kurdelelerini birlikte kesmiştiniz doğru mu? Evet doğru. İyi ama oralarda çalışan genç insanları, tecrübesiz gençleri işten neden el çektiriyorsunuz? Açığa alıyorsunuz, içeri atıyorsunuz. Bunun vebalini kim verecek? Türkiye genelinde üst yönetim kadrosu Fetöcüleri tıkın içeri. Şerefsizler yıllarca yatsın fakat altta kalan çocuklara yazık. Böyle devlet yönetilmez kardeşim. Yazıktır. Günahtır. Ben sol göğsü armalı bir demokratım. Hem de sapına kadar. Allah’ın izniyle ölünceye kadarda böyle kalacağım. Onlarla hiç bir düşünce birliğim olmaz ve olamaz. Ama adaletsizlik ülkeme büyük zarar verir. Bilesiniz.
*Büyük Kazalar.. Adamın işi varmış, Ankara’ya gidiyormuş, tam uçağa binerken kulağında bir ses: Binme, bu uçak düşecek. Dönmüş, bakmış, kimse yok, ama içine de bir kurt düşmüş, binmemiş. İkinci uçağı beklerken kara haber ulaşmış: Uçak düştü kurtulan olmadı. Koşmuş Haydarpaşa’ya, bilet almış, tam trene binecek, aynı ses kulağında; Binme bu trene, raydan çıkacak. Dönmüş, bakmış yine kimse yok, trene binmemiş, gelmiş eve. Sabah gazeteyi açınca tüyleri ürpermiş; Tren raydan çıktı, şu kadar ölü, şu kadar yaralı. Koşup otobüse bilet almış, tam binerken yine o ses; Freni patlayacak. Dönmüş yine kimse yok. Dayanamamış, bağırmış: Sen kimsin yahu? Ben senin altıncı hissinim. Adam iyice kızmış. Ulan evlenirken neredeydin? O ses yine dalgalanarak söylenmiş: Büyük kazalara karışmıyoruz.
*Bazı insanlar ağaç gibidir, uzaktan bakınca boylu poslu. Yanına gelince bildiğin odun.
*Eskiden İnsanlar Sevilir eşyalar ise kullanılırdı. Gün geldi eşyalar sevilir, insanlar kullanılır oldu.
*Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır. Tramvaylardaki tutamaklar gibi uzanır tutunurlar. Kimi zenginliğine, müdürlüğüne, işine, sanatına, çocuklarına tutunanlar vardır. Herkes kendi tutamağının en iyi, en yüksek olduğuna inanır. Gülünçlüğünü fark etmez. Ben toplumdaki değerlerin ikiyüzlülüğünü, sahteliğini, gülünçlüğünü göreli beri, gülünç olmayan tek tutamağı arıyorum. Gerçek sevgiyi.
*Bülent Ersoy, “fetö’nün ötesinde bir üst akıl var. Üst akıl Amerika’dır. Üç darbe gördüm, böyle aptal bir darbe görmedim” demiş
*Mükemmel bir insanın gerçek bir örneğisin ve herkes senin gibi olmak istiyor! Alt etmesi çok zor olan inanılmaz bir kişiliğin var. Bu yüzden arkadaşların seni çok seviyor. Sakın değişme!
*Biri telefon açtı. Sesi çok kırgın ve ağlamaklıydı. Şöyle diyordu; “Biz ailecek önce Refah Partisi sonra da Ak Partiye oy verdik. Başka partiye oyumuz nasip olmadı. Fakat şimdi öğretmen çocuklarımı Kayseri de açığa almışlar. Yazıklar olsun ! Suçları olsa yukarıda Allah var ben götürür teslim ederim. Fakat çocuklarımın suçları yok. Tek kabahatleri bilmem ne bankasında kendilerine ait paraları varmış. Suçları buymuş” Ve devam ediyor; “O banka madem öyle kötü bir banka kapatsaydınız ya kardeşim. Çocuklarım ne iş yapacak? Hadi hamallık yapsınlar diyelim ya çocuklarını hangi parayla okutacaklar? Bunu önceden düşünselerdi diyorlar. Siz bir parti lideri olarak neyi önceden düşündünüz ki benim çocuklarım her şeyi önceden tahmin etsin. Yöneticilikleri yok, bişeyleri yok. Neymiş o bankada paraları varmış. Yazıklar olsun.
*Yaz dostum Barış söyler kendi bir ders alır mı,
Yaz dostum su üstüne yazı yazsan kalır mı,
Yaz dostum bir dünya ki haklı haksız karışmış,
Yaz dostum boşa koysan dolmaz dolusu alır mı?