Medya-Basın DünyasıYerel Haberler

Yakışan bayramlar..(Köşe yazısı 17.07.2018 Kayseri Star haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

Yıllardır vakıflar, cemaatler, bazı dernek ve yapılanmalar üzerine haber ve yazıları kaleme alırız.

44 yıllık meslek hayatımda, özellikle dini kullanarak ‘kirli ticaret’ yapan, Türkiye sınırları dışında olmadık filmler çeviren, zikirler yapan, cübbelisi, sarıklısı, eli deyneklisi, çarşaflısı, çarıklısı, bıyıksız uzun sakallıları ile devletin mücadelesini çok yazdım çok.

O operasyonların, yakalanan şarlatan ve sahtekarların, gördüğü rüya üzerine olmayacak devleti kurmayı hayal eden ve peşinde koşanların durumlarının hangisini anlatayım.

Bazı yurtlarda, sapık emelleri yüzünden çocukların belli günlerde intihar etmelerini mi, tecavüzlerini mi, alkolik şarlatan hocaları mı hangisini.

Zaten büyük önder ve lider Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları da en çok, bilinen  dış düşmanlar değil, içimizde dost gözüken işbirlikçi hain, din istismarcıları ile uğraşmadı mı?

Hasan Tahsin’e ilk kurşunu sıkan yobaz  bugün bile Türkiye Cumhuriyeti’ni bölmek, parçalamak, yıkmak isteyen hain, tutmaların adamı değimliydi?

Gurbetçileri, garibanları dolandıranlara iyi bakın.

Falcılara, muskacılara, üfürükçülere de.

Türbeler, mezarlıklarda faaliyet gösteren diğer istismarcılara da.

Kendilerine teslim edilen küçük erkek çocuklarına, kız çocuklarına acımasızca tecavüz eden, gelecekleri ile oynayan sapıklara da.

Her zaman söylüyorum ve yine tekrar edeceğim.

Bu ülkede ve ülkenin hiçbir zaman gerçek dindarlar, din adamları ile bir sorunu olmadı.

Dini ticarete çeviren, dini istismar ederek kirli işlere girenlerle oldu ve olacakta.

Devletimiz, iktidarlar, siyasetçiler, politikacılar, Cumhuriyet Savcıları, güvenlik güçleri hiç kimse bunlara en ufak taviz vermemeli, kafalarını ezmeli, bir daha kaldırtmamalı.

Aksi halde, kış uykusuna yatmışlar gibi bir gün uyanıp kirli emellerini alet etmeye çalışırlar.

Dün de, daha öncede yazdım. Bu ülkede 15 Temmuz’da ciddi, korkunç, amaca ulaşmayan, kalkışma-darbe neyse bir senaryo uygulanmak istendi. Elbette, o hain, şerefsizlere karşı canını ortaya koyan, uzvunu kaybedenler oldu.

Davullu-zurnalı ‘peygamber ocağı’ denilerek, birileri gibi ‘bedelini ödeyemediği’ için uzun askerlik yapan Mehmetçiklerin düşürüldüğü o durumda hangimizin kemiklerini sızlatmadı, canını acıtmadı.

15 Temmuz’un yıldönümünde, ‘darbelere karşı’ olan herkes ‘Bir daha olmasın’ diyerek Demokrasi’ye sahip çıkmak için meydanları doldurdu. Bu, tüm Dünyaya ‘Siz de ayağınızı denk alın, Türkiye üzerine oyun oynamayın’ uyarısı olabilir mi, olabilir.

Dünya demişken, sosyal paylaşımda şu günlerde, değişik ülkelerin milli bayramlarını nasıl coşku ile kutladıklarını, askerlerini, silahlarını gösteriyorlar.

Bizde, 29 Ekim Cumhuriyet bayramı,  23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramı, 19 Mayıs Atatürk’ü anma, Gençlik ve Spor Bayramı, 30 Ağustos Türk Silahlı Kuvvetler ve Zafer Bayramı’nın eski coşkusu bir yana neredeyse tarihten silinecek halde ‘köşede-bucakta-sembolik’ kutlanır hale getirilmesi ise herkesin bu konuyu bir kez daha düşünmesi gerektiğini gösteriyor.

Neden 15 Temmuz gibi, Devletin, kişi ve kuruluşların katkıları ile yine eskisi ya da daha coşkulu kutlanarak, dosta güven, düşmana korku vermez, insanlarımızın kenetlendiğini, Vatan, Millet, Devlet, Türkiye Cumhuriyeti ve ilkeleri, Bayrak, Cami gibi konularda hassas-kırmızı çizgileri olduğunu bir kez daha hatırlatmaz.

Bir kez daha hatırlatayım.

En kötü Demokrasi, en iyi darbeden iyidir.

O darbeleri önleyecek, demokrasilere sahip çıkacak asıl ruh ise, geçmişte olduğu gibi okullardaki milli bayramların heyecanı ile yetişmelerinden geçer.

Tarih yazılan Çanakkale, Sarıkamış, Sakarya, Gelibolu, Trakya, Doğu cephesi, Şark cephesi gibi içerde, tarihte Misak-ı milli sınırları içindeki yerlerde yazılan destanları iyi öğretmekle olur.

O tarih yazan 15’lik Kuvay-ı Milliye ruhunu, ülkelerinden kaçan, Türkiye’de çocuk yapma yarışına giren, bizim sırtımızdan asalak geçinen Suriyelilere benzeterek ve halen ülkelerine göndermeyerek, onları koruyarak olmaz.

Nasıl olur?

15 Temmuz’daki gibi, 29 Ekim Cumhuriyet bayramı,  23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramı, 19 Mayıs Atatürk’ü anma, Gençlik ve Spor Bayramı, 30 Ağustos Türk Silahlı Kuvvetler ve Zafer Bayramı’nı da ‘yakışan’ şekilde kutlayarak olur.

O zaman ‘Güçlü ülke-güçlü ordu’ ya da 2023 vizyonu, 2071 vizyonu zaten kendiliğinden gelir.

Gençliğimizden beri, halen Amerika’ya, İsrail’e, İngiliz’e, Fransız’a ve Türkiye üzerine oyun oynayan diğerlerine hep ‘kahrolsun’ derken ‘Bağımsız Türkiye’ diye haykırdık.

Bayramları, coşkulu, yakışan şekilde kutlayalım, üretimi, yatırımı, yerli ve milli ürünlerimizi, ihracatımızı artıralım ‘Bağımsız ve güçlü Türkiye’ nasıl olur o zaman hep birlikte görelim.

Çocuklarımıza, torunlarımıza, gençlere ‘Güçlü Türkiye’ bırakmak hepimizin boynunun borcu değil mi?

Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, Kayseri ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile Küresel Gazeteciler Konseyi, TSYD, TİMEF, AVKON, ADD üyesi, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği, Tüm Mücadele Sporları Derneği, Kayseri Spor Adamları Derneği, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Android Uygulama Popup
Logo

📲 Davut Güleç Haberler

Android cihazınızdan kolayca haberleri takip edin!

📥 Uygulamayı İndir
Android Uygulama Popup
Logo

📲 Davut Güleç Haberler

Android cihazınızdan kolayca haberleri takip edin!

📥 Uygulamayı İndir
Davut Güleç Panel İletişim Davut Güleç – Sağ Menü