Politika

Ümit Özdağ, “Öcalan’ı muhatap alma komisyonu”

 
Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Nevşehir’de Nevşehir İl Başkanlığının yeni binasının açılışında konuştu.

Prof. Dr. Ümit ÖzdağZor günlerden geçiyoruz. Türkiye tehdit altında, Cumhuriyet tarihi en ağır, en vahim gelişmelerinin yaşandığı günlerden geçiyoruz. Tarihi günler bugünler. Cumhur İttifakı yanına 12 Temmuz’da bir siyasi parti görünümlü yapıyı daha müttefik olarak alarak DAM ittifakını kurdu. DEM’in D’si, AK Parti’nin A’sı MHP’nin M’si. Karşımızda DAM ittifakı var. Bu DAM ittifakı sözde ‘Terörsüz Türkiye’ sloganıyla Öcalan’la müzakereler geliştiriyor. PKK’lı teröristler tahliye ediliyor, serbest bırakılıyor. Güya PKK terör örgütünün silahları bırakıp, teröre son verdiği söyleniyor.

Kuzey Irak’ta mangal partisi yapar gibi 30 tane kalaşnikofu bir tencerenin içerisinde yaktılar. Ama PKK gerçek silahlarını teslim etmiyor Türk devletine çünkü ‘Ben teslim olmadım. Ben mağlup değilim, galibim’ diyor. Bakıyoruz elindeki ağır silahları Suriye kolu PYD’ye ve İran kolu PJAK’a devrediyor. Yine bunları kullanmayı bilen PKK’lıları PYD ve PJAK saflarına kaydırıyor. Böyle mi silah bırakılır? Böyle mi teslim olunur? Tabii ki hayır. Ve PKK 30 tane kalaşnikofu yaktı diye 200’den fazla ağır ceza almış PKK’lı tahliye edildi. Tahliyeler devam ediyor. Binlerce kişi daha tahliye edilecek terörist.

Değerli arkadaşlar bunlar olurken, PKK’lı teröristler tahliye edilirken; PKK terör örgütü Avrupa’da Lozan anlaşmasını kabul etmediğini duyuran toplantılar düzenliyor ve bu toplantılarda Lozan Anlaşması’nın geçersiz sayılması için girişimlerde
bulunuyor ve Sevr’i canlandırma mücadelesi veriyor. İşte DAM ittifakının ‘Terörsüz Türkiye’ dediği süreç bu süreçtir. Kendisini mağlup değil galip gören bir terör örgütü silahlarını bırakmayıp yan terör örgütlerine, elemanlarıyla birlikte kaydıran bir terör örgütü, ‘Türkiye içerisinde de silahla yapacağımızı yaptık. Bundan sonra silahla değil siyasetle aynı hedeflerin peşinde koşacağız’ diyen bir terör örgütü ile karşı karşıyayız.

Şimdi Meclis’te bir komisyon kuruluyor. Bu komisyonun adını ne koyarlarsa koyun ‘Öcalan’ı muhatap alma’ komisyonudur. ‘Öcalan’ın programını tartışma’ komisyonudur. Buradan, bu komisyona katılmama kararı alan İYİ Parti’yi tebrik ediyorum. Bravo. Cumhuriyet Halk Partisi’nin Sayın Genel Başkanı Özgür Özel’e de sesleniyorum: Sayın Özgür Özel Cumhuriyet Halk Partisi bu komisyona katılarak ‘Öcalan’ komisyonuna meşruluk kazandırmamalıdır. Türk milletinin Öcalan’dan beklediği en ufak bir şey olamaz. Terörsüz Türkiye’de terör örgütüyle pazarlık yapılarak değil ancak terörizmin başı ezilerek sağlanır.

Biz, Zafer Partisi olarak terörsüz Türkiye’yi kurabilecek partiyiz. Biz, Zafer Partisi olarak PKK terörünü sona erdirecek stratejiye, programa, kadroya ve iradeye sahibiz. Bakın, İsrail-İran savaşı gerçekleşti. Daha yeni İsrail, İran Genelkurmay Başkanlığı ve kuvvet komutanlıklarının başında olan 22 generalden 21 tanesini birinci gün, birinci saatte öldürdü. Biz Murat Karayılan’ı, Cemil Bayık’ı istersek öldüremez miyiz? İHA’lar, SİHA’lar yapıyoruz. Neden İHA’lar, SİHA’lar; İsrail, İran Genelkurmay Başkanı’nın kuvvet komutanlarını Tahran’da vururken Kandil’e, Süleymaniye’ye sığınmış terör örgütünün şeflerini yok etmiyor. Terörle mücadele, terörle müzakere ederek olmaz. Ve terör örgütü böyle diz çökmez. Ancak böyle küstahlık yapar, ‘Ben yenilmedim’ der. Bu topraklar kolay kazanılmadı. Biz tarihin en zor coğrafyasında yaşıyoruz. Bu coğrafyada gelecek bin senelere, geçmiş bin senede yaşamak için o iradeyi göstermeli ve bu coğrafyanın tapusu üzerinde terör örgütleri ile müzakere etmeyi kesinlikle reddetmeliyiz.

Ancak ‘Terörsüz Türkiye’ deyip bir taraftan müzakereler terör örgütü ile ve tavizler devam ederken anlamadığımız şeyler de
oluyor. Türkiye’nin her yanı yanıyor arkadaşlar. Yüreğimiz yanıyor, ormanlarımız yanıyor. Aynı gün, aynı saatte İzmir’in altı yerinde yangın çıkıyor. Şu anda Ankara’da Eymir Gölü’nün çevresinde maalesef büyük bir yangın çıkmış durumda. Bu yangınların neden çıktığı konusunu sorunca elektrik telleri suçlu bulunuyor. Hemen soruyoruz, İzmir’in altı yerinde, aynı saatte elektrik telleri kopup da yangın nasıl çıkıyor? Üstelik elektrik teli kopunca elektrik otomatik olarak kesiliyor arkadaşlar. Yani bir elektrik teli kopup yere düştüğü zaman kıvılcım çıkmıyor. Elektrik devam etmiyor. Elektrik telleri birbirine çarparsa kıvılcım çıkıyor. Nasıl oluyor da altı yerde birden aynı şey oluyor? Demek ki bir başka şey var burada. Ama siz eğer yangınlar için önceden hazırlanmazsanız, kendinize uçak filoları alıp yangın söndürmek için tanesi dört milyon dolar olan yangın söndürme uçaklarından doğru dürüst tedarik etmezseniz, ormanların tabanlarını kışın temizlemezseniz, ormanların içerisine yangından çok önce su kanalları ve su boruları döşemez, göletler oluşturmazsanız yangın neden çıkarsa çıksın söndürmede başarısız kalırsınız ve başarısız olunmuştur ve onun için yangınlar devam ediyor. Kahraman insanlarımız da hükümetin yangınla mücadele etmek için gereken önlemleri almamasının neticesini hayatını kaybederek ödüyor.

Bir taraftan bu yangınlar yüreğimizi yakarken öbür taraftan sokaklarda çetelerin evlatlarımızı tehdit ettiğini, hayatlarını aldığını görüyoruz. Uyuşturucu çeteleri dört bir yanı sarmış durumda. Çocuklar uyuşturucu çetelerinin tehdidi altında. Daha beş-altı ay önce 14 yaşında Ahmet’in, İstanbul’da nasıl bir çete tarafından zevk için öldürüldüğünü gördük. Ve şimdi o çete mensupları aileyi tehdit ediyorlar. O çete mensupları avukatı tehdit ediyorlar. Devlet nerede devlet? Devlet bu çetelerin başına inmeyecek de kimin başına inecek? Terörle nasıl mücadelede stratejimiz varsa bu çeteleri, uyuşturucu tacirlerini, baronları sokaklardan temizleyecek, tertemiz Türkiye projemizle geliyoruz. Sokaklarda bir tane çete bırakmayacağız. Bir çete mensubu bırakmayacağız. Sanal kumarı da yok edeceğiz. Uyuşturucu tüccarlarını da yok edeceğiz. Silivri; siyasetçilerin, belediye başkanlarının atıldığı, fikir suçlularının atıldığı yer olmayacak. Uyuşturucu tacirlerinin, katillerin, çete mensuplarının atıldığı yer olacak.

Bütün bu olumsuzluklar devam ederken ekonominin her geçen gün daha ağır bir krizin pençesinde olduğunu Türk halkının açlıkla mücadele etmek zorunda kaldığını görüyoruz. 16 milyon emekli, dul ve yetim açlık sınırının altında maaşla geçinmek zorunda bırakılıyorlar. Küçük bir rantiye yandaş haricinde, Türk milleti Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik krizlerinden birisini yaşıyor. Ben buradan bütün emekli yurttaşlarımıza seslenmek istiyorum: Sizler dürüst bir şekilde bu ülkeye hizmet ettiniz, çalıştınız, verginizi verdiniz ve hayatınızın son döneminde emekli olarak topluma karşı görevinizi yerine getirmiş insanlar olarak toplumun size borcunu ödemesini beklerken 2008’de bir yasa çıkartıldı ve emekli olduğunuzda yüzde 70’ini alırken aldığınız maaşın, bu yüzde 30’a düşürüldü. Size söz veriyorum değerli emekli kardeşlerim. 2008’de çıkartılan bu yasayı iptal edeceğiz ve bütün emeklilere, emekli oldukları zaman son aldıkları maaşın yüzde 70’i emekli maaşı olarak ödemeye devam edeceğiz. Her sene refah payı artışını düzenli olarak tekrar başlatacağız. Emekli aç kalmayacak, açıkta kalmayacak ve onuruyla almış olduğu maaşla rahat yaşamaya başlayacak. Ama sadece emekli mi sıkıntıda? Hayır. Asgari ücretle geçinmek zorunda olan milyonlar da açlık seviyesinin altında bir maaşla geçinmek zorunda kalıyorlar. Neden? Çünkü Türkiye üretmiyor. Üreten bir Türkiye’yi kurmak zorundayız. Üreten bir Türkiye’yi kurmadan ne asgari ücreti arttırabiliriz ne de şimdi sayıları 4 milyonu bulan eğitimini bitirmiş ama işi olmayan, evde bulunan onun için ev genci denilen genç kardeşlerimize iş bulabiliriz. Bir konuda söz veriyorum size: Bir tane sokak çocuğu kalmayacak. Bakın hep sokak köpeklerinden bahsediyoruz. Ama sokak çocuklarını konuşmuyoruz. Felaketin kucağına bırakılan çocuklar evsiz, barksız tinercilere terk edilen çocuklar. Bu ülkenin çocukları sokak çocuğu olmayacak hepsi Türk devletinin çocukları olacak. Sokaklarda bir tane evladınızı bırakmayacağız. Ev genci de olmayacak. Bütün tahsilini bitirmiş gençlerimize iş sahası yaratacağız, iş imkanı vereceğiz, kredi vereceğiz, iş sahalarında iş açacağız. Ve Türkiye rantiyenin değil, emeğiyle çalışan insanların, üreten insanların, zenginleşen insanların toplumu olacak. Değerli kardeşlerim bunların hepsini yapabiliriz. Yeter ki siz bunu isteyin. Siz buna inanın.

Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, Kayseri ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile Küresel Gazeteciler Konseyi, TSYD, TİMEF, AVKON, ADD üyesi, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği, Tüm Mücadele Sporları Derneği, Kayseri Spor Adamları Derneği, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Android Uygulama Popup
Logo

📲 Davut Güleç Haberler

Android cihazınızdan kolayca haberleri takip edin!

📥 Uygulamayı İndir
Android Uygulama Popup
Logo

📲 Davut Güleç Haberler

Android cihazınızdan kolayca haberleri takip edin!

📥 Uygulamayı İndir
Davut Güleç Panel İletişim Davut Güleç – Sağ Menü