TÜGİAD Anıtkabir’de, E-ihracat danışmanlık, Tropikal meyve ihracatı ve diğerleri…
E-ihracatta danışmanlık hizmetinde seçici olunmalı
ABD ile Türkiye arasında 100 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşılması hedeflenirken Amerika pazarına açılmak isteyen Türk firmalarının sayısı günden güne artıyor. Ancak bu konuda firmalar dikkatli olmalı.
Markalarını Amerika’ya açmak isteyen firmalar açısından en önemli engellerden biri dil ve pazarda yer almayı sağlayacak doğru kontağa ulaşma konusunda oluyor. Bu noktada Türk girişimci Okan Barlas tarafından kurulan Barlas Consulting, markaların Amerika’ya açmak istedikleri e-ticaret operasyonlarına yönelik tam kapsamlı hizmet sunuyor.
Barlas Consulting Kurucusu Okan Barlas, e-ihracatta rekabetin yükselmesiyle birlikte artan danışmanlık hizmeti veren firmalar konusunda seçici ve dikkatli olunmasını öneriyor. Barlas, bu konudaki görüşlerini şöyle belirtiyor: “Danışmanlık hizmetini internet üzerinden verdiğini iddia eden birçok firma var ancak bu firmaların bazıları yanıltıcı veya doğru olmayan bilgiler verebiliyor. Öte yandan markalar, danışmanlık hizmeti almaya başladıktan sonra sürpriz maliyetlerle karşılaşabiliyor. Barlas Consulting olarak, şirketlerin Amerika’da kurulmasından Amazon hesaplarının açılmasına, hukuksal danışmanlık ihtiyaçlarından muhasebecilerinin ayarlanmasına, ürünlerin ambalaj tasarımlarından online satış yerlerinde sergilenmesine ve yine online pazarlamalarının yapılmasına kadar 360 derece tam kapsamlı bir hizmet yelpazesi sunuyoruz. Sunduğumuz hizmet çerçevesi kapsamında tüm detayları tekliflendiriyor ve sözleşme yapıyoruz.”
Okan Barlas çalıştıkları firmalara Amerika’da şirket açma süreçlerinde hızlı ve sorunsuz çözümler üreterek destek olduklarını söyledi. Barlas, sözlerine şöyle devam etti:
“Online pazaryerlerinde özellikle de Amazon’da hesap açılırken, Amerika’da şirketinizin olması işinizi çok kolaylaştırıyor. Her uzmanlık isteyen alanda olduğu gibi bu konuda da dikey özelinde hizmet veren firmalarla çalışılması gerekiyor. Biz Barlas Consulting olarak bu alanda 2 farklı iş ortağı ile çalışıyoruz. Danışmanlık verdiğimiz firmaların ihtiyaçları doğrultusunda kurması gereken şirket türüne birlikte karar veriyor, kurulum için gerekli evrakları topluyoruz. Şirket kurulduktan sonra ise vergi numarası gibi evrakların hızlıca çıkarılmasına ve banka hesaplarının açılmasına aracılık ediyoruz. Tüm süreçleri devletin de onayladığı bir e-dokümantasyon firması üzerinden ilerletiyoruz. Danışanlarımız, şirketleri kurulduktan sonra ilgili eyalet sitelerinden kendi firmalarına ait tüm bilgileri kontrol edebiliyorlar. Son 6 ayda 120’den fazla şirketin açılışına aracılık ettik ve bu sayı ihracat artışıyla doğru orantılı olarak her geçen gün artıyor. Özetle, bu pazarda uzun vadeli iş yapmayı hedefleyen danışan firmalarımızın şirket kurmasını öneriyoruz. Bu pazara giriş sürecinde atılacak ilk ve önemli adımın doğru atılması, tüm sürecin sağlıklı ilerlemesini sağlıyor.”
TÜGİAD ANKARA ATA’NIN HUZURUNA ÇIKTI
Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD) Ankara Şubesi 11. Dönem Başkanı Zafer Yıldırım ve yönetim kurulu üyeleri Anıtkabir’i ziyaret etti
Geçtiğimiz günlerde 11’inci Olağan Genel Kurulu gerçekleştirilen TÜGİAD Ankara’nın yeniden seçilen Başkanı Zafer Yıldırım ve yönetim kurulu üyeleri Anıtkabir’i ziyaret etti. Şube adına Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün mozelesine çelenk koyan Yıldırım, buradaki saygı duruşunun ardından Misak-ı Milli Kulesi’ne geçerek Anıtkabir Özel Defteri’ni imzaladı.
Yeni dönem faaliyetlerine Anıtkabir’i ziyaret ederek başladıklarını,ilk olarak Ata’nın huzuruna çıktıklarını ifade eden Yıldırım, Anıtkabir Özel Defteri’ne duygularını aktardı:
‘’Bizlere Cumhuriyetimizin, hukukun üstünlüğü, demokrasi, iktisadi büyüme ve çağdaşlık yönünde ilerlemesinin vazgeçilmez bir zorunluluk olduğuna inanmayı öğrettiniz. Öğrettikleriniz ve vasiyet ettikleriniz, geçmişte, bugünde ve gelecekte her zaman aklımızda ve yüreğimizde var olarak bizlere rehberlik etmiştir ve edecektir.
İlke ve devrimleriniz yolumuza her daim ışık tutmaya devam edecektir. Bizlere armağan ettiğiniz bu aziz vatanı ve toprakları korumak en büyük görevimiz.
Milli ve manevi varlığımızı oluşturan kadim medeniyet birikimimizi muhafaza ederek milletimizin menfaatleri için çalışacağımıza, Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmez bütünlüğünü koruyacağımıza huzurunuzda ant içiyoruz.’’
Yeni dönemin ilk toplantısı gerçekleşti
Anıtkabir ziyaretinin ardından AOÇ Kaşıbeyaz’da programlarına devam eden Yıldırım ve yönetim kurulu üyeleri, öğle yemeğinin ardından dönemin ilk toplantısını gerçekleştirerek önümüzdeki süreçte gerçekleştirilecek faaliyetleri istişare etti.
Tropikal meyve ihracatı son 3 yılda yüzde 40 arttı
Türkiye 2020 yılında 57 ülke ve bölgeye 6 milyon 461 bin dolarlık tropikal meyve ihraç etti.
Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, Türkiye geneli tropikal meyve ihracatının son 3 yılda yüzde 40 arttığını söyledi.
“Tarım ve gıdada ülke olarak markalaşmanın yolu katma değerli ürün üretmekten, dünyanın talep ettiğini üretmekten geçiyor. Türkiye, tropikal meyvede ithal eden ülke konumundan şu anda 57 farklı ülke ve bölgeye ihraç eden ülke konumuna geldi. Türkiye geneli tropikal meyve ihracatımız 2018 yılında 4 milyon 690 bin dolar, 2019 yılında 5 milyon 110 bin dolarken 2020 yılında 6 milyon 461 bin dolara ulaştı. Ülkemizde yetiştirilen, ihraç edilen tropikal meyve çeşitlerini artırarak katma değer zincirimizi gitgide büyütüyoruz. Kivi ve avokado ile başladığımız bu yola ejder meyvesi, çarkıfelek, karambola, papaya, mangost, guava armudu, mango, ananas, hindistan cevizi, yaban mersini, kumkuat gibi ürünleri ekleyerek tropikal meyvede ürün gamımızı genişlettik. Türkiye, iklimi, toprağı, biyoçeşitliliği, coğrafi konumuyla planlı, programlı ve iyi tarım uygulamalarına bağlı kalarak geleneksel ürünler kadar yeni alternatif ürünleriyle de daha fazla pazara ulaşabilecek, ihracatını daha üst seviyelere taşıyacak konumdadır.”
Ürün çeşitliliğinin artmasında, tropikal meyveler gibi katma değerli ürünler üretilmesinde Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri’nin kurulmasının önemine değinen Uçak sözlerine şöyle devam etti:
“Tarıma Dayalı İhtisas OSB’lerin devreye girmesi ile birlikte, Türkiye geneli tarım ürünleri ihracatımızı 30 milyar dolara çıkaracağız. Türkiye’nin yaş meyve sebzede Avrupa’da bir bilinirliği var. Tropikal meyvenin en büyük tüketici pazarı AB’ye ihracatımızı daha da artırmayı hedefliyoruz. Tropikal meyve ihracatımızın büyük çoğunluğunu yaklaşık 4 milyon dolarlık kısmını kivi oluşturuyor. 2019 yılına göre kivi ihracatımız 2020’de yüzde 28 artarak 4 milyon 123 bin dolara ulaştı. İkinci en fazla ihraç ettiğimiz ürün olan avokadoda ise ihracatımız 2019 yılına göre 2020’de yüzde 22 artarak 1 milyon 489 bin dolar tutarında gerçekleşti. Yaban mersini ise 518 bin dolarla en çok ihraç ettiğimiz üçüncü ürünümüz. 1 milyon 271 bin dolarla Rusya, 863 bin dolarla Lübnan, 463 bin dolarla Romanya en fazla tropikal meyve ihracatı gerçekleştirdiğimiz ilk üç ülke arasında yer alıyor. 418 bin dolarla Libya, 374 bin dolarla Ukrayna, 287 bin dolarla Dubai, 226 bin dolarla İspanya, 229 bin dolarla Özbekistan, 192 bin dolarla Bulgaristan, 183 bin dolarla Almanya ihracatımızda ilk 10’da yer alan ülkeler arasında.”
Bursa Siyah İnciri’nde hedef dünya pazarı
Prof. Dr. Senih Yazgan, şehirle özdeşleşen Bursa Siyahı İnciri’nin dünya pazarında rakibi ve ihracatında limiti olmayan özel ve önemli bir ürün olduğunu belirterek, rakipsiz olan ürünün uluslararası piyasalarda tanınması ve uygun maliyetlerle pazarlanmasının ülke tarımına büyük katkı sağlayacağını bildirdi
Lezzeti, raf ömrü ve kalitesiyle yurtdışında büyük bir beğeniyle tüketilen, İngiliz Kraliyet ailesinin mutfağına kadar giren Bursa Siyah İnciri’nin daha fazla tanıtılması ve uygun maliyetlerle pazarlanması için çalışmalar tüm hızıyla sürüyor.
Bu konuda T.C. Ticaret Bakanlığı’nın desteğini alan Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği (UYMSİB) düzenlediği UR-Ge Projesi kapsamında üretici firmalara yönelik eğitim çalışmalarının üçüncüsünü gerçekleştirdi. ‘’Bursa Siyahı İnciri’nin Bilinirliğinin Çeşitli Coğrafyalarda Arttırılması’’ başlığıyla düzenlenen eğitime Ur-Ge kümesinde yer alan 12 firma temsilcileri katıldı. Firmalar, maliyet düşürme faaliyetlerinde doğru tekniklerin seçimini yapabilmeleri için yetkinlik kazanmak, çevik bir şekilde maliyetlerin düşürülmesi konusunda yol haritası oluşturmak ve bu bilgiler ışığında Bursa Siyahı’nın çeşitli coğrafyalarda tanıtılması faaliyetini arttırmak amacıyla hareket ediyor.
Eğitmen Naz Tezcan ve Ece Usluel Sezen tarafından Ur-Ge kümesinde yer alan firmaların katılımcılarına verilen eğitime, UYMSİB Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Senih Yazgan da katıldı. Çalışma kapsamında 2 gün boyunca online olarak düzenlenen eğitimde, ‘Üretimde Maliyeti Düşürme Yöntemleri’ konusu yalın üretim ve israf ana başlıklarında ele alındı.
“Ürünün tanıtım ve pazarlaması geliştirilmeli”
Eğitimin başlangıcında konuşan UYMSİB Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Senih Yazgan, Bursa Siyahı İnciri’nin tanıtımı ve pazarlaması süreçlerinin daha da geliştirilmesi adına Birlik olarak faaliyetlerini sürdürdüklerini ifade etti.
Böyle önemli bir ürünün üretimi, tanıtımı ve pazarlamasının daha da geliştirilmesi gerekiyor diyen Prof. Dr. Senih Yazgan, “Bursa Siyah İnciri bizim için çok çok önemli. Bursa Siyahı İnciri, şehirle özdeşleşmiş dünya pazarında rakibi ve ihracatında limiti olmayan özel ve önemli bir ürün. Bazen üretimde kendi içimizde yaptığımız yanlışlar nedeniyle ürünü, kendimizle rekabet eden bir ürün haline getirdik. O yüzden Ur-Ge projesi bu ürün için çok önemli bir çalışma. Rakibi olmayan böyle değerli bir ürünün uluslararası piyasalarda tanınırlığının ve arkasından uygun maliyetlerle pazarlama anlamında tüketicilere sunulmasının ülke tarımına büyük katkılar sunacağını düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
“Üretip de satamadığımız her mal israftır”
Tarımsal uygulamalarda israf ve kayıpların ciddi verimsizliklere sebep olduğunu ifade eden eğitmen Naz Tezcan, kaynağı tüketen, firmanıza ve müşterinize değer katmayan her şeyi israf olarak niteledi. 7 tane büyük israf konusu olduğunu ifade eden Tezcan şunları söyledi: “Bunlar, fazla üretmek, beklemek, taşımak, gereksiz işlem, stok/envanter, gereksiz hareket, tamir etmek/kalitesiz üretim. Üretip de satamadığımız her mal israftır. Doğru bir planlama yapamadığınız için hasat ettiğiniz ürünü bekletmek de israfa girer. Bunlar hem zaman kaybettiriyor, hem ürününüz zarar görüyor, hem maliyetleriniz artıyor. Tüm bunlar da maddi manevi zarar görmenize sebebiyet veriyor.”
“Fazla üretimin bedeli ve zararı vardır”
Fazla üretmenin bedeli ve zararı olduğunu vurgulayan Tezcan, “Yetersiz çalışma metotları, uzun hazırlık zamanları, eğitim eksikliği, yetersiz bakım, uzun mesafeler ve lider eksikliği israfın nedenleridir. Fazla üretmenin zararları vardır. Örneğin fazla üretildiği için kalitesi korunamayan, tonlarca israf olan domates, aynı zamanda ürün fiyatında da dengesizliğe neden olduğu için tüm üreticilerini mağdur eder. Fazla üretimin hem bedeli hem de zararı vardır. Fazla üretim stok maliyetlerinin ürün maliyetlerine yansımasını, beklemeler ve taşımaların artmasını, müşterinin talep değişikliklerine hızlı cevap verebilmenin zorlaşmasını, ürünün ömrü sona erdiğinde elinize kalmasına sebep olabilir” dedi.
Berlin’deki Beef Grill Club Kadewe’de Designist İmzası!
İç Mimar Aslı Arıkan Dayıoğlu liderliğinde ulusal ve uluslararası ölçekte ödüllü iç mimari projelere imza atan Designist, Berlin’de tasarladıkları Beef Grill Club zincirine bir yenisini daha ekledi. Kudam ve Mall of Berlin’deki restoranlardan sonra Avrupa’nın ilk alışveriş merkezi Kadewe’de de yerini alan Beef Grill Club, Designist tasarımıyla müşterilerini ağırlamaya başladı.
Berlin’in en ünlü Türk restoran zinciri olan Hasır Restaurant’ın yepyeni bir konseptle hayata geçen et restoran zinciri Beef Grill Club, Designist tarafından tasarlandı. İlki Kudamm’da, ikincisi Mall of Berlin’de olan Beef Grill Club’ın üçüncüsü ise Avrupa’nın ilk alışveriş merkezi olan ünlü Kadewe binasının çatı katındaki Food Hall’de yer alıyor. Kadewe‘nin 2019 yılında yemek katını yenilemeye başlaması ve aynı zamanda çeşitliliği arttırarak daha uzun oturuma uygun yeni restoranları bünyesine katması ile Beef Grill Club da burada yer alan özel restoranlardan biri olarak hayata geçirilmiş.
Designist, Beef Grill Club’ın Kudam ve Mall of Berlin’deki restoranlarının iç mekan tasarımlarını benzer detaylarla oluştururken Beef Grill Club Kadewe’de ise konumunun ve bulunduğu katın yenilenen yüzüne daha uygun bir tasarım olması için modern bir konsept belirlemiş.
Ferah ve geniş bir girişe sahip olan restoranın tam ortasında, yemek katından gelenleri karşılamak üzere özel bir bar tasarlanmış. Barın ön cephesi, özel olarak tasarlanan CNC kesim üç boyutlu masif meşeden yapılmış gövde ile kaplanarak mekana dinamik bir enerji verilmiş. Pedralli marka gerçek deri, döner mekanizmalı bar sandalyeleri seçilerek, mekanda dinamiklik ve rahatlık işlevsel olarak da sağlanmış.
Arkası aydınlatmalı, etlerin dinlendirildiği Himalaya tuz blok duvarlı büyük et buzdolabı ve açık mutfakta pişirme ünitelerinin arkasındaki canlı yeşil seramikler ile müşteriyi cezbeden bir giriş tasarlanmış. Mekanın geri kalanında ise mat su yeşili tonlar kullanılarak sıcak bir atmosfer yaratmak hedeflenmiş. Zeminde kullanılan siyah, beyaz, gri tonlarda dinamik desenli İtalyan seramikler ile tüm mobilyalara fon oluşturularak, bütüncül bir mekan yaratılmış.
Eskitme bakır Dr.Light tasarım aydınlatmalar, mat siyah renkle birlikte kullanılarak mekan zenginleştirilmiş ve aynı zamanda hissettirilmek istenen endüstriyel his sağlanmış. Tavan yüksekliğinin az olması sebebi ile alçıpan kullanımı tercih edilmemiş. Tavan siyah renge boyanmış ve bakır çıtaların çapraz bir şekilde kurgulanarak asılmasıyla ferah bir hacim elde edilmiş.
Büyük deri sedir oturma grubunun arkasında tasarlanan, Decosteel’in paslanmaz satine bakır levhası ile yapılan ışıltılı şaraplık raflarıyla ve dolaplarla mekana sıcak bir hava verilmesi hedeflenmiş. Tüm sabit mobilyaların uygulamasının Addo tarafından başarıyla yapıldığı mekanda, İtalyan sandalyeler ve Tanju Zarkan tarafından imal edilen masif ceviz ile epoxy karışımı özel tasarım masalar kullanılmış.
Avrupa’nın en ünlü alışveriş merkezinde, çok keyifle yürüttüğü bu projeyi başarıyla hayata geçirmekten mutluluk duyan Designist Kurucusu İç Mimar Aslı Arıkan Dayıoğlu, Titanic Otel’in ve Hasır Restaurant’ın sahibi yatırımcı Aygün Grup’un yurtdışında hayata geçirdikleri başarılı projeler ile daha çok kendilerinden söz ettireceklerini düşünüyor.
Bursa Siyah İnciri’nde hedef dünya pazarı
Prof. Dr. Senih Yazgan, şehirle özdeşleşen Bursa Siyahı İnciri’nin dünya pazarında rakibi ve ihracatında limiti olmayan özel ve önemli bir ürün olduğunu belirterek, rakipsiz olan ürünün uluslararası piyasalarda tanınması ve uygun maliyetlerle pazarlanmasının ülke tarımına büyük katkı sağlayacağını bildirdi.
Lezzeti, raf ömrü ve kalitesiyle yurtdışında büyük bir beğeniyle tüketilen, İngiliz Kraliyet ailesinin mutfağına kadar giren Bursa Siyah İnciri’nin daha fazla tanıtılması ve uygun maliyetlerle pazarlanması için çalışmalar tüm hızıyla sürüyor.
Bu konuda T.C. Ticaret Bakanlığı’nın desteğini alan Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği (UYMSİB) düzenlediği UR-Ge Projesi kapsamında üretici firmalara yönelik eğitim çalışmalarının üçüncüsünü gerçekleştirdi. ‘’Bursa Siyahı İnciri’nin Bilinirliğinin Çeşitli Coğrafyalarda Arttırılması’’ başlığıyla düzenlenen eğitime Ur-Ge kümesinde yer alan 12 firma temsilcileri katıldı. Firmalar, maliyet düşürme faaliyetlerinde doğru tekniklerin seçimini yapabilmeleri için yetkinlik kazanmak, çevik bir şekilde maliyetlerin düşürülmesi konusunda yol haritası oluşturmak ve bu bilgiler ışığında Bursa Siyahı’nın çeşitli coğrafyalarda tanıtılması faaliyetini arttırmak amacıyla hareket ediyor.
Eğitmen Naz Tezcan ve Ece Usluel Sezen tarafından Ur-Ge kümesinde yer alan firmaların katılımcılarına verilen eğitime, UYMSİB Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Senih Yazgan da katıldı. Çalışma kapsamında 2 gün boyunca online olarak düzenlenen eğitimde, ‘Üretimde Maliyeti Düşürme Yöntemleri’ konusu yalın üretim ve israf ana başlıklarında ele alındı.
“Ürünün tanıtım ve pazarlaması geliştirilmeli”
Eğitimin başlangıcında konuşan UYMSİB Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Senih Yazgan, Bursa Siyahı İnciri’nin tanıtımı ve pazarlaması süreçlerinin daha da geliştirilmesi adına Birlik olarak faaliyetlerini sürdürdüklerini ifade etti.
Böyle önemli bir ürünün üretimi, tanıtımı ve pazarlamasının daha da geliştirilmesi gerekiyor diyen Prof. Dr. Senih Yazgan, “Bursa Siyah İnciri bizim için çok çok önemli. Bursa Siyahı İnciri, şehirle özdeşleşmiş dünya pazarında rakibi ve ihracatında limiti olmayan özel ve önemli bir ürün. Bazen üretimde kendi içimizde yaptığımız yanlışlar nedeniyle ürünü, kendimizle rekabet eden bir ürün haline getirdik. O yüzden Ur-Ge projesi bu ürün için çok önemli bir çalışma. Rakibi olmayan böyle değerli bir ürünün uluslararası piyasalarda tanınırlığının ve arkasından uygun maliyetlerle pazarlama anlamında tüketicilere sunulmasının ülke tarımına büyük katkılar sunacağını düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
“Üretip de satamadığımız her mal israftır”
Tarımsal uygulamalarda israf ve kayıpların ciddi verimsizliklere sebep olduğunu ifade eden eğitmen Naz Tezcan, kaynağı tüketen, firmanıza ve müşterinize değer katmayan her şeyi israf olarak niteledi. 7 tane büyük israf konusu olduğunu ifade eden Tezcan şunları söyledi: “Bunlar, fazla üretmek, beklemek, taşımak, gereksiz işlem, stok/envanter, gereksiz hareket, tamir etmek/kalitesiz üretim. Üretip de satamadığımız her mal israftır. Doğru bir planlama yapamadığınız için hasat ettiğiniz ürünü bekletmek de israfa girer. Bunlar hem zaman kaybettiriyor, hem ürününüz zarar görüyor, hem maliyetleriniz artıyor. Tüm bunlar da maddi manevi zarar görmenize sebebiyet veriyor.”
“Fazla üretimin bedeli ve zararı vardır”
Fazla üretmenin bedeli ve zararı olduğunu vurgulayan Tezcan, “Yetersiz çalışma metotları, uzun hazırlık zamanları, eğitim eksikliği, yetersiz bakım, uzun mesafeler ve lider eksikliği israfın nedenleridir. Fazla üretmenin zararları vardır. Örneğin fazla üretildiği için kalitesi korunamayan, tonlarca israf olan domates, aynı zamanda ürün fiyatında da dengesizliğe neden olduğu için tüm üreticilerini mağdur eder. Fazla üretimin hem bedeli hem de zararı vardır. Fazla üretim stok maliyetlerinin ürün maliyetlerine yansımasını, beklemeler ve taşımaların artmasını, müşterinin talep değişikliklerine hızlı cevap verebilmenin zorlaşmasını, ürünün ömrü sona erdiğinde elinize kalmasına sebep olabilir” dedi.
Yeni Warface Soygun sezonu artık PC’de
Yeni PvE özel görevi, PvP haritası, yepyeni teçhizat ve silahlar
MY.GAMES ve Warface ekibi, yeni Warface ‘Soygun’ sezonunun PC’de başladığını duyurdu. Soygun sezonunda aynı adı taşıyan PvE co-op görevi, yeni PvP haritası, yepyeni silah serileri, eşsiz ödül paketleri ve teknik geliştirmeler yer alıyor. Yeni sezon, PC’den ücretsiz güncellemeyle indirilebiliyor. Yeni sezon PS4, Xbox One ve Nintendo Switch platformlarına ise çok yakında geliyor.
Sezon fragmanını buradan izleyebilirsiniz: https://youtu.be/HPXE49QyUAA
Yeni sezonun Soygun adlı PvE görevinde oyuncular Blackwood’un bankasını soymak için kiralık asker rolünü üstlenecekler. İki kişilik takım görevi olan Soygun’da oyuncular banka binasında yeni halat mekanikleri kullanacak, her biri öncekinden daha zor üç kasa açacak ve aynı zamanda polis ve özel kuvvetlerle çatışarak dinamik bir aksiyona dalacaklar.