(İnş. Müh.), Doç. Dr. (UA. İliş.)
Dekan, Kıbrıs İlim Üniversitesi
KKTC Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı
Güney Doğu Anadolu bölgesinde yapılan sismik araştırmalar ve sondajlardan sonra bölgenin yeraltı kaynakları bakımından oldukça zengin bir bölge olduğunun ortaya çıkması, Türkiye’yi ekonomik olarak büyük bir kazanım ve atılıma doğru yönlendirirken, yıllardır bölgede yaşanan terör olaylarının da farklı bir akış açısı ile değerlendirilmesine yol açtı. Bu da açgözlü emperyalist (yayılmacı) ülkelerin Türkiye’nin Doğusunda, Suriye’de ve Irak’ta niye planlı bir şekilde iç karışıklıklar yarattıkları sorusunun cevabına tekabül ediyor.
Bölge halklarını, “size özgürlük ve devlet kurmayı vaat ediyoruz” sözleri ile gerçekte kendi ekonomik çıkarları için kandırarak ateşe attıkları, bölgeyi kan, gözyaşı ve kaosa gark ettikleri artık aşikar.
Açgözlü emperyalist ülkelerin bu terörist grupları beslemek, maaşlarını ödemek, ellerine verdikleri silahların ve savaş araçlarının bedellerini karşılamak için kendi ceplerinden çıkan tek bir kuruş bile yok. Dünya ticaretinde geçerli olan ama kendilerinin tek bir kuruş bedel ödemeden karşılıksız bastıkları kağıt paralar ile bu terör örgütlerinin bütün finansmanını sağlıyorlar.
Hedefleri Türkiye’nin Doğusunu, Irak’ın kuzeyini, İran’ın batısını ve Suriye’nin doğusunu kapsayan bu bölgede tamamen kendi yönetim ve güdümlerinde yapay bir devlet kurmak, bölgedeki petrolün tümünün sahibi ve hakimi olmak, petrole bağımlı olan devletleri de enerji baskısı altına alarak yaptırım uygulamak, şantaj yapmak.
Hatırlayalım; 1 Kasım 1973 tarihinde dünya siyasetini belirleyen düşünce kuruluşlarının aldıkları talimat uyarınca üzerinde yoğun bir şekilde çalışmaya başladıkları Orta Doğu Planı‘nın ana iskeleti aşağıdaki ana hedeflerden oluşmaktaydı.
– Üzerinde yapay devletin kurulacağı Türkiye, Suriye, Irak ve İran topraklarında kargaşa ve iç çatışma çıkarmak,
– Bu ülkeleri yöneten hükümetlerin iç barışı ve huzuru sağlayan polis gücünü zayıflatmak,
– Sınırlarının güvenliğini sağlayan ve dıştan gelecek saldırıları durduracak ulusal askeri gücünü içten müdahalelerle kıpırdayamaz ve iş göremez hale getirmek,
– Söz konusu bu ülkelerin emperyalist güçlere karşı koymak cesaretini gösteren liderlerini yok etmek,
– Bu ülkelerde çıkarılacak iç çatışmalardan sonra, “insan hakları, adalet, eşitlik, dolaşım özgürlüğü” gibi kulağa hoş gelen yaptırım tehditlerini kullanarak söz konusu ülkelerin belirlenmiş yerlerini işgal etmek, askeri kamplar kurmak,
– Birleşmiş Milletler kisvesi altında çatışma çıkan yerlere kendilerinin sözünden çıkmaya cesaret edemeyen ülkelerin askerlerini sokmak, yerleştirmek ve sivil yaşama müdahale etmek,
– Bu ülkelerin herhangi birinde kendilerinin sözde yasal işgaline karşı çıkabilecek olan güçleri derhal yok etmek veya susturarak ses çıkaramaz hale getirmek.
– Gerektiği zaman bu ülkelerde askeri darbe yaparak yönetimin başına kendi adamlarını koyarak, istedikleri gibi ülkeyi ve petrol/doğalgaz yataklarını çalıştırmak.
– Zaman ve siyasi ortam uygun olunca, kendi sözlerinden çıkamayacak yapay bir devleti söz konusu topraklar üzerinde kurmak,