Tecavüz ve bağımlılık…(Köşe yazısı 02.07.2018)
DAVUT GÜLEÇ
GAZETECİ
davutgulec@hotmail.com
Yıllardır yazdığım köşe yazılarında, çıktığım televizyon programlarında ve konferanslarımda hep ‘çocuklara yönelik taciz, tecavüz ve kayıp olmaları, bebek, organ, fuhuş, uyuşturucu, diğer kaçakçılık oluşumları’ konusuna dikkat çektim.
Bazıları sözlerimi ‘çok abartılı’, bazıları ‘bu kadar olduğunu bilmiyorduk’ derken bazıları da ‘aydınlattığın için teşekkür ederiz’ dedi.
Oysa Emniyetin Türkiye suç haritasına bağlı olarak elde ettiğimiz, pek konuşulmayan, bilinmeyen bu konulara anlatmak zaten hepimizin görevi.
Sadece polisiye tedbirler ile suç ve suçlularla mücadele olmuyor.
Herkes vatandaşlık görevini tam ve eksiksiz yerine getirmeli.
Kayseri’de, bir Şeker bayramında meydana gelen, şeker toplayan üç çocuğun kaybolması, sonrasında evlerine yakın oturan sapık komşunun tecavüz ve cinayeti ‘dini bayram geleneği’mizi bile sonlandırdı.
O günden sonra çocuklar şeker-çikolata toplamak için komşularına dahi gitmiyor, zaten büyükleri de buna izin vermiyor.
Son kayıp 4 çocuk olayı tüm Türkiye’de huzursuzluk yarattı.
Devletin ilgili birimleri çocukları bulmak için seferber oldu.
Ankara Polatlı’da kaybolan 8 yaşındaki Eylül Yağlıkara’nın tüyler ürperten cesedi komşu denecek U.K.’nin 2. Km uzağa diktiği elektrik direğinin dibinde gömülü bulundu.
Vücudunda sapığın diş izleri, tecavüz sonucu parçalanmış iç organları ve diğerleri.
Şimdi Ağrı’ya bağlı Bezirhane Köyü’nde kaybolan 4 yaşındaki Leyla Aydemir’in sonu merak ediliyor.
Sosyal paylaşım sitelerinde, bebeklere, çocuklara, tecavüzcülere, kanunda belirtilen çocuk yaştaki herkese işkence yapanlara yönelik tepkiler ve ‘idam’ talepleri giderek artıyor.
Seçim sonrası ‘başkanlık’ sistemi ile oluşacak yeni yönetimin bu konuda nasıl bir adım atacağı gerçekten merak ediliyor.
Çocuğu ve torunu olan insanlar artık, bu haberlerden, olaylardan, kimseye güvenmiyor, sapıklar yüzünden, endişeyi, korkuyor ve panikte.
Birde yerli sapıklara eklenen, her türlü olayı artıran ve suça karışmaya başlayan, çalışmayı, üretmeyi sevmeyen ‘asalak’ ve ‘misafir’ denilen ‘damızlık’ gibi çocuk yarışına giren Suriyelilerin azgınlıkları, yaşam biçimleri de toplumda yönetenlere ve seçim öncesi söz verenlere ‘sesimizi artık duyun, gereğini yapın ve hepsini ülkelerine gönderin’ dedirtiyor.
Bu arada, çocuklu aileleri korkutan, gençlerin geleceği ile oynayan ‘bağımlılık’ konusu.
Güvenlik güçleri, uyuşturucu satıcısı, torbacılar, kullananlar, kaçakçılarına yönelik her türlü operasyona devam ediyor. Mücadelede vatandaşın ‘İhbar edince, sonrasında ya bana zarar verirse?’ korkusu ile vatandaşlık görevini yapmaması bu mücadeleyi zorlaştırıyor, kolay para kazananların ekmeğine yağ sürüyor, ülkenin, gençlerin geleceği ile oynanıyor.
Son olarak ‘bağımlılık tedavisinde yeni bir umut’ ortaya atıldı. Belki, uyuşturucu, sigara ve alkol bağımlılarına faydası olur diye bu konuyu da ele almak istedim.
Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi Bağımlılık Merkezi Direktörü Prof. Dr. Kültegin Ögel, şu bilgileri verdi.
“Son yıllarda bağımlılık alanında “çip” rüzgarı esti. Halk arasında “çip” adı verilen, bilimsel dünyada implant olarak adlandırılan ilaç, bağımlılığın tekrarlamasının önlenmesinde önemli bir yere sahipti. Çip takıldığında, kişi özellikle eroin gibi uyuşturucu maddeleri kullandığında, bu maddeler etkilemiyordu, böylece kişi bağımlılığına geri dönmüyordu.
Ancak çipin pabucunu dama atacak yeni bir ilaç ülkemize geldi. Nalmefen isimli etken maddeye sahip bir enjeksiyon. Bu ilaç, aynı çipte olduğu gibi bedene uyuşturucu girdiğinde etkisini nötralize ediyor ve kişinin bağımlılığa geri dönmesini engelliyor. Bu ilaç enjekte edildiğinde 3 ay bedende kalıyor. Bir sefer “iğne” yapılıyor ve etkisi 3 ay devam ediyor.
Enjeksiyonun en büyük avantajı, çip gibi bedeni kesmek ve cilt altına yerleştirmek gerekmiyor. Çipin takılması için küçük bir ameliyat gerekirken, bu ilaçta buna gerek yok. Bir enjeksiyon yapılması yeterli.
Çip için yapılan operasyonlarda, iltihap oluşması, yara iyileşmesinde gecikme gibi sorunlar varken, enjeksiyonda bu sorunlar yaşanmıyor. Hastanın bedeninde izler kalmıyor. Antibiyotik ve benzeri koruyucu ilaçlara gerek kalmıyor.
Enjeksiyonun içindeki maddenin alkol tedavisinde de etkin bir ilaç olduğunu biliyoruz. Bu nedenle farklı bağımlılıklarda kullanmak da mümkün olacak. Avrupa ülkelerinde ve ülkemizde ruhsat alan bu ilacın bağımlılığın tedavisinde önemli bir yeri olacağına inanıyoruz. Ancak bütün ilaçlarda olduğu gibi, ilaç doğru zamanda ve doğru yerde kullanıldığında etkin olur. Bu nedenle bir bağımlılık uzmanının önerisi olmadan kullanılmamalıdır.”