Taksi, dolmuş ve şoförleri (Köşe yazısı 27.04.2015 Kayseri Star haber Gazetesi)
DAVUT GÜLEÇ
GAZETECİ-HİSF KAYSERİ TEMSİLCİSİ
davutgulec@hotmail.com
Türkiye’de, taksiciler, dolmuşçular hep filmlere, şarkı, türkülere bile konu olmuştur.
Bir taksici, dolmuşçu tiplemesi vardır.
Bu tiplemeler genellikle olumsuz, kötü yöndedir.
Ama onların sosyal güvenceleri, ücretleri, kazançları, nasıl ev geçindirdikleri, mesleklerinin zorlukları, bir istenmedik olayda karşılaştıkları zorlukları pek kimse sorgulamaz, bilmezde.
Ancak, basında bir gasp, taksici cinayeti, tecavüz ve tacizi gibi olaylarla gündeme gelirler.
Oysa Türkiye’nin bir çok şehrinde taksi ve dolmuş plaka fiyatları dudak uçuklatacak düzeyde.
Bu plakalar neredeyse iki, üç gayrimenkul bedeli kadar yüksek değerlerde olmasına rağmen, ağır koşullarda çalışan taksi ve dolmuş sürücüleri, uluslararası çalışma standart ve kurallarını ihlal eden şekilde, ağır mesailer altında ve denetimsiz çalışıyor.
Bu da, bu alanda çalışanların hak kaybına uğramasına neden oluyor.
En basit Dünya şehri İstanbul’da şu anda yaklaşık kayıtlı 18 bin taksi bulunuyor.
Çift vardiya çalışılması durumunda en az 2 sürücü, hafta sonu çalışma durumunda ise 3 veya 4 sürücünün bir takside çalıştırılması söz konusu. Ama sürücüler, sosyal güvenceden yoksun, çoğu zaman SGK bildirimleri dahi yapılmadan çalıştırılıyor. Denetim olmadığı ya da ayrıca sınava tabi tutulmadıkları için ehliyet sahibi herkes taksi sürücülüğü yapabiliyor.
Çoğu taksici kirli sakallı, kot pantolonlu, tşört yada pekte iç açısı olmayan gömlekli, eğitimsiz, yabancı dil bilmeyen, kurallara da pek aldırış etmeyen cinsten. Bazı bölgelerde emekli işi.
Duraklılar bir yana duraksızların çoğu kaçak yani korsan.
Bu Türkiye’nin hemen her yerinde aynı.
Kayseri’de bu kadar olmasa da, İstanbul’da bir taksi plakasının yaklaşık 1,5 milyar TL civarı olduğu düşünülürse, sektörün ve kazancın ne derece büyük olduğu daha iyi anlaşılabilir.
Ancak esas sorun bu gelir ve kazancın çok azının sürücülere yansıtılıyor olması.
Özellikle büyük şehirlerde zor şartlarda saatlerce direksiyonda olan taksi ve dolmuş sürücüleri bu emeklerinin maddi karşılığını alamadıkları gibi kendilerinin can ve mal güvenlikleri dahi güvence altına alınamıyor.
Yargı nezdinde bütün bu istatistik ve rakamlara rağmen taksicilik hukuki niteleme olarak esnaflık sayılabiliyor. Taksiciliği esnaflık olarak nitelendirilmesi ise sürücülerin İş Kanunu’nun kendilerinin lehine olacak hükümlerinden faydalanamaması anlamına geliyor. İş Kanunu’ndan yararlanamayan sürücüler, ispat şartları daha ağır olan “genel hükümlere” tabi tutulduklarından, hak kayıplarına uğruyor..
Bu konuyu avukat Serbay Kahraman’a sordum.
“Hem işin yapısı gereği yorucu olması hem de ağır koşullarda çalışılması nedeniyle, taksilerin karıştığı birçok kaza meydana gelmekte. Bu kazalarda zarar gören sürücüler, İş Hukuku’nun koruyucu hükümlerinden faydalanamama riski altındadırlar. Ayrıca sürücülere yapılan silahlı saldırı ve soygunlara karşı da tedbir alınmamaktadır. Sürücünün yaşamını kaybetmesi durumunda ise geride bıraktığı ailesi ve yakınlarını koruyacak sigorta hükümleri mevcut değildir. 10 bin TL sermayeli bir limited şirketin ya da şahıs firmasının tek sigortalı çalışanı dahi İş Hukuku güvencelerinden faydalanırken, sadece plaka değeri yaklaşık 1.700.000. TL olan taksilerin çalışanlarının bu güvencelerden istifade edememesi büyük bir hukuk boşluğu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Plaka ve ruhsat sahiplerinin olduğu kadar taksi ve dolmuş sürücülerinin de mağdur olmayacağı, iş hukuku anlamındaki yasal düzenlemeler bir an önce yapılmalı. Ülkemizin bir turizm ülkesi olduğu düşünüldüğünde, başıboşluğun ve düzensizliğin bütün ülkeye zarar verebileceğini söyleyebiliriz. Bu hususta dünyanın diğer metropollerindeki örneklerden faydalanıp bir düzenleme yapılabilir.” dedi.
Kayseri’de şu günlerde en çok servislerin, ilçelere çalışan dolmuşların ruhsatlarının Haziran ayına kadar geçerli olması. Taksicilerde huzursuz.
Bence kaçak istihdam ve yasalardaki boşluklar ortadan kaldırılmalı.
Trafik canavarı, taksici, dolmuşçu tiplemesi gibi birilerini görmek yerine artık, bu alanda, gelişmiş ülkelerdeki standartlarda taviz verilmeden uygulanmalı.
Neden yabancı dil bilen, kravatlı, takım yada tek tip renk gibi giysili olmasa da düzgün kıyafetli, taksici, dolmuşçu, servisçi sektörümüz olmasın.