SP: KAMUOYU BİLMELİDİR Kİ…

Saadet Partisi Melikgazi İlçe Başkanı Erdal Altun, gündemi değerlendirirken itidal çağrısında bulundu, şu açıklamayı yaptı.

Şimdi ne oldu?  Biz gezi parkında ki bir avuç çapulcumuyuz, yoksa evinde zorla tutulan yüzde elli miyiz? Bu soru iki şıklımı? Yine önümüze iki seçenek mi kondu?

Peki ne oldu şimdiye kadar ki feryatlarımıza? Baş örtüsü özgürlüğü yasal bir zemine mi oturdu? Ayasofya ibadete mi açıldı? Türkiye Başbakanı Bop eş başkanlığından istifa mı etti? Gazzeye abluka kalktı mı? Afrika seyahatine çıkan Başbakan Gazzeye de mi gitti? D-8 in lüzumu ve yeniden canlanması gerektiğinin farkına mı varıldı?  Hadi bunlar olmadı… Gezi parkında ki ağaçlara göğsünü siper edenler, yaktıkları ve yıktıkları ocakları, yok ettikleri milli serveti, sözde karşı çıktıkları haksızlıkları meşrulaştırmalarını, bencil ve sadece kendileri için yaptıkları eylemleri tüm ülkeyi ortak etme çabalarını mı seçmeliyiz?

Baş örtüsünde ki duyarsızlığı için hükümete duyduğum öfke, elinde şarap şişesi ile içki yasasına karşı eylem yapan meczubu savunmamı ve sahiplenmemi gerektiremez.

Eşcinselliği meşrulaştırmak için kanun değiştiren hükümete olan öfkemi, kürtaj hakkımız diyerek yürüyen , toplum ve aile kavramını ayaklar altına alan kesim ile mi teselli etmem istenmekte yoksa?

Domuz etinin farkında olmadan sofralarımıza kadar gelebilme riskini yaptığı kanunlar ile kolaylaştıran hükümete olan kızgınlığımı, sözde hayvan severlerin sergilediği ve Müslümanlara insan gözüyle bakmayan zavallılar mı dindirecek?

Güya terörist ile pazarlığa oturmayan ucuz kahramanlıklar yapanların, teröriste taviz verip isteklerine boyun eğerek terörü bitirdikleri yalanına, şehirlerimizi, kamu mallarımızı, vergilerimiz ile yapılan kaldırımlarımızı, masum insanların haklarını ve hayallerini ve beklide hayatlarını tarumar eden terörün şehirlerdeki uzantılarını göre göre nasıl inanmam beklenir ki?

Ben düşünebilen ve kendi yönünü inancı, kültürü, aklı ve bilgisi ile tayin edebilecek karakterde olan biriyken beni hangi akla hizmet geçmişime, tarihime ve inancıma söven bir zilliyete destek vermeye çağırabilir ki?

Bir Kemalist için Ayasofya ibadete açılsın feryadı ne ifade edebilir ki? Bana, AKM yıkılacakmışın endişesi sorulup tepkisi isteniyor?

Günlerce meydanlarda Gazze ye ablukanın kaldırılması için ve katledilen dokuz vatandaşımız için eylemler yapıldığında, gezi parkında ki sözde destek veren sanatçılardan hangisi vardı yanımda?            Ayasofya ibadete açılsın diye feryat ederken, imza toplarken; TKP, CHP, TGB, AKP,BDP, MHP ve adını sayamadığım hemen her konuya duyarlı! İş bilir, STK lardan hangisi vardı yanımızda? Hangi sanatçı kisvesi arkasına sığınan figüran çıktıda bu talepte bu insanların doğal hakkıdır, bu insanların inancı ve fethin bir sembolüdür bu hak diye bildi?

Yabancılara toprak satışı yasasında yürümeyen ayaklar, bana samimiyet ve saf duygularla bezenmiş eylem yalanını yutturmaya çalışmasın        . Mayınlı arazilerin satışında kılını kıpırdatmayıp şimdi bize her yer taksim diyenlere  kelimelerimi israf dahi etmeye değer göremiyorum.

Bana “Müslümanların birlik olması lazım” diye haykıran sakallı hüsnü amcaya diyorum kii, Stratejik ortağın ve müttefikin ABD İslam coğrafyasını yakıp yıkarken, ve senin başbakanın o İslam coğrafyasını yakıp, yıkan, yağmalayan, Müslüman kadınlara tecavüz eden ABD askerlerinin ülkelerine sağ salim dönmesi için rabbimize el açıp dua ederken, hiç utandın mı?

Ben, hükümet yaltakçılığı yaparken adına “Akil”, karşıt eylem yaparken adına “çapulcu” denilen kesimin desteğini almayan ve en önemlisi de böyle grupların desteğine ihtiyaç duymayan bir davanın müsebbibiyim. Ben aklımı ve fikrimi “Dün dündür, bu gün bu gündür” zihniyetine peşkeş çekmedim. Benim inancım kimseyi asmadı, kimseyi zehirlemedi ve insan yiyen yamyamlardan da olması düşünülemez.

Benim davam, 28 şubatta darbeye maruz kalmış, özgürlükleri kısıtlanmış, hakkı gasp edilmiş ve partisi kapatılmışken, “bütün bu hadiseler, okyanusta bir damla kadar kıymetsizdir” diyerek sukunetin kitabını yazmış liderin davasıdır.

Benim görüşüm, oy veren insanları evlerinde zor zapt edilen birer piyon olarak görmeyen ve mecburiyetlerinden faydalanmayan bir görüştür.

En acısı da, bütün bu olup bitenler bir tek insan evladının ölümüne değecek hadiseler değildir. Eylem sırasında hayatını kaybedenler de dahil olmak üzere, hele de görevi başında iken evine ekmek götürmek için canı pahasına çalışan ve çatışmaya maruz kalan güvenlik kuvvetlerimizden şehit haberi gelince içimiz sızlamaktadır. Ve hükümetten derhal Pkk lılara yapılan yaklaşım ile bu eylemlerin can kaybı yaşanmadan sonlandırılması için harekete geçmesini istirham ediyoruz.

Ve sözlerimi, çok değerli ve saygın bir büyüğümüzün sözleri ile sonlandırmak istiyorum. “Tûr’dan inen bir akıl ve Miraç’dan dönen bir ruh ile kentin kapılarını yeniden açalım… İTİDAL, İTİDAL, İTİDAL”