Siyasette barış dili…(Köşe yazısı 20.04.2015 Kayseri Star Haber Gazetesi)
DAVUT GÜLEÇ
GAZETECİ-HİSF KAYSERİ TEMSİLCİSİ
davutgulec@hotmail.com
Seçimlere kısa bir gün kaldı.
Adaylıkta kesin liste ise iki gün sonra Yüksek Seçim Kurulu tarafından onaylanacak.
Artık, ölüm dahil istifa, listeye girme-çıkma, adaylık iptal etme bitecek.
Bugüne kadarki reklam bölümünün yerini, istenmedik, beklenmedik, endişe, korku, panik yaratacak söylemler, eylemler, mitingler, konuşmalar alacak.
Geçmişte izletilen film yeniden gösterime girecek.
Ama bu kez rejim değişikliği gündemde olunca işler biraz daha farklı olacak.
Çünkü Türkiye genelinde listelere şöyle bakın.
Fikir, ideoloji, çizgi, düşünce yok.
Sadece ve sadece oy potansiyeli olarak düşünülen isimler çoğunlukta.
Zaten içinde parasız kimsede yok.
Bazılarınıon isimleri medyada bol bol çeşitli olumsuz şekillerde haber olanlardan.
Bunlar bizim vekillerimiz olacak.
Zaten, CHP kısmen dışında biz seçmedik,
Liderler önümüze koydu.
Türkiye’deki demokrasi ayıbı.
Şimdide aday adayların başlattığı çirkinlik, adaylar ve liderlerin gezileri, toplantıları, mitingleri ile ayrı bir çekişme, gerginlik yaratacak gibi.
Konuşmalarda uslup çirkinleşecek, hakarete dönüşecek.
Geçmişte olduğu gibi, konuşmacının sesinın yükselmesi ile orada bulunanlar anlamasa da alkışlayacak, parti flamasını sallayacak.
Yuhlamalar, olmadık hakaretlere taraf seçmende ortak olacak.
Seçim sonrası yine bildik seçmen ayakları başlayacak.
‘Ben bunlara oy vermedim, kim verdiyse eli kırılsın’ diyecek.
Seçim yaklaşırken, park, bahçelerde, şehir içindeki bank ve kanepelerde ya da işyeri önünde oturup yorum yapan seçmende değerlendirmelere başladı.
Birileri ‘Bundan daha iyi iktidar mı olacak. Adam çalıyor, çırpıyor ama Allah var yolu yordamı yapıyor. Hem bu iktidardan öncekiler çalıp çırpmadı mı? Bırak bu da yapsın. Hem bak isteyen istediği hastaneye gidiyor. Suriyeliler için emekli maaşlarını kessede önemli değil. Bunlar iyi’ derken diğerleri ‘İyi karnımızı o yaptığı yol doyurur. Çocuklarımızı okutur. Türkiye’ye oy için getirilenlerde başımıza bela olur. Haklısın, bu iktidar az bile yapıyor’ diyor.
Seçim yaklaştıkça, sokaklar, ekranlar, meydanlar kızışmaya başladı.
Cumhurbaşkanı bisiklet sürüyor, yan yolda lüks araçlar dizilmiş kuyruğu bekliyor. Korumalarda koştukça koşuyor.
Vatandaş geçinmek için borç-harç, kredi ile yaşıyor, iktidardakiler lüksten taviz bile vermiyor.
Bırakın birbirine yabancı olanları, aileler bile bu konuda ne yapacağını şaşırdı.
Bir yanda mutfakta kaynayacak kazan, diğer yanda kendilerini cezalandıracak vekiller ve iktidara gelenler.
İyisi mi tüm partilere, iktidara, liderlere, adaylara, siyasilere, politikacılara önerim var.
Seçimlerin yaklaştığı bu süreçte tüm siyasiler, barışçıl bir dil kullansın.
Siyasette kullanılan üslup ciddi, samimi, empatik, ahlaki, verilen vaatlerde yapılabilir olsun.
Toplumsal barış; çoğulcu, özgürlük, demokratik ve hukuku üstün tutan bir siyasal sistemle Türkiye daha medeni ülkeler seviyesine yükselebilir.
Hukuk, bir mücadele aracı olmamalı. Hukuka ve adalete güven sarsılmamalı. Toplumsal çöküşün yaşanmaması için ‘Adaletin bir gün herkese lazım olacağı’ unutulmamalı.
İktidara gelecekler ve milletvekilleri, devletin; milletin hizmetinde olmalı. Vatandaşın can ve mal güvenliğinin yanı sıra hak ve özgürlükleri korumak için mücadele etmeli.
Liderin kuklası, ‘kaldır-indircisi’ olmamalı.
Bu seçimde önce ‘Siyasette barış dili’ olmalı, sonrada milletin, devletin kazandığı bir seçim.
