Seçim eziyeti..
DAVUT GÜLEÇ
GAZETECİ
davutgulec@hotmail.com
Kayseri medeniyetler ve ilk’lerin şehri.
Birilerine göre Avrupa’ya bile örnek olacak ‘örnek-model’likte.
Geçmişte olduğu gibi ‘seçim eziyeti’ artarak devam ediyor.
‘Değişim-dönüşüm’ deyince çok hoşuma gitmişti.
Hatta son seçim manifestosu beni biraz umutlandırmıştı.
Ama ‘gösteriş, lüks, korku, endişe, abartı’ ne derseniz deyin artarak fazlasıyla sürüyor.
Son seçimde de benzer böyle bir yazıyı ‘seçmenin tepkisi’ nedeniyle kaleme almıştım.
Şimdi inanın almayı düşünmüyordum. Ancak baktım değişen bir şey yok, tepkiler bir önceki seçime göre daha fazla o zaman yine yazayım dedim.
Bir önceki seçimde güvenlik önlemlerinde ‘belediye kamyonları’ yolları ortadan bu kadar fazla kapatmamıştı.
Cumartesi akşamdan bu yana şehrin göbeği, bulvarlar, caddeler, sokaklar kapalı.
Yollar üzerindeki tüm apartman sakinlerine ait park halindeki araçlar arka sokaklara kadar kaldırıldı.
Kamyonlara, ‘polis’ barikatları, şeritleri, kontrol noktaları, yüksek binalar üzerlerine konuşlandırılan özel harekatçılar, miting alanı çevresindeki yeraltı çarşısı, medrese ve diğer işyerlerinin kapatılması, toplu ulaşım araçlarının Düvenönü- Büyükşehir Belediyesi önüne kadar gelmesi gibi abartılı önlemlerin eklenmesi yine tekrarlandı.
Oysa son ‘seçim manifestosu’nda, adayların afişlerinde, söylemlerinde hep ‘gönül belediyeciliği’ diyor.
Artık kapalı kapılar arkasında değil, vatandaşın içinde olunması, vatandaştan, seçmenden korkulmaması, istek, öneri, talep ve projelerinin dinlenmesi, hayata geçirilmesi gibi güzel ve süslü sözler ‘Artık eskisi gibi seçimler olmayacak’ dedirtiyordu.
Uygulamada sıkıntı olunca ‘alışkanlıklar’ değişmedi.
Kamunun tüm imkanları süslemelerde acımasızca kullanıldı.
Taşımalı güvenlik güçleri sabahın erken saatlerinden itibaren cafeleri doldurdu.
Vatandaş, yolların karşısına ya da gidecekleri yerlere ulaşmak için labirent oynadı.
Birde miting nedeniyle Kayseri’ye taşınan vatandaşlar.
Bugün ‘memleket meselesi’ işsizlik, hayat pahalılığı, asgari ücretin alım gücünün düşmesi, çiftçinin perişanlığı, çalışanların korkusu, halen kadroya geçemeyen taşeronlar, atanamayanlar, meyve-sebze fiyatları, poşet sorunu, akaryakıt zamları, eğitim sistemi, bedelli askerlik, emeklilikte yaşa takılanlar, 2000 sonrası emeklilerin intibakı gibi pekçok sorun.
Eskiden makarna dağıtılırdı, şimdi 250 gramlık çay-şeker-kahve, poşet dağıtılıyor.
Dünya uzay savaşları, uydu projelerle hareket ederken, biz hala ‘uyduruk-kıytırık işler’le uğraşıyoruz.
Toplu ulaşımdaki yanlışları, beklentileri, istekleri, önerileri, projeleri, destekleri, teşvikleri, Kayseri’nin siyasette neden cezalandırıldığını, ‘sen-ben-bizim oğlan’ ya da ‘ahbap-çavuş’ ilişkilerinin ve ‘Kayserili işini bilir, hayırsever’ gibi sözlerin bu şehre nasıl zarar verdiğini konuşmalı, çözümlemeli.
Ben geçmiş seçimlerde, aynı meydanda gündeme gelen ve söz verilen;
Yüksek Hızlı Trenin Kayseri’ye ivedi getirilmesi,
Erkilet Havalimanının büyütülmesi, uluslararası standartlara ulaştırılması,
Demiryolu kontenyr-kargo taşımacılığının yapılması,
Bağlantı yollarının tamamlanması,
Savunma sanayi yatırımlarından daha çok pay alması,
Yerli otomobil gibi projelerde Kayseri’ye öncelik verilmesi,
Eleştirilere herkesin tahammül etmesi,
Devlet ve kamu imkanlarının bu kadar acımasız kullanılmaması, israf edilmemesi,.
Atamalarda hak etmeyenlere ‘makam-mevki’ verilmemesi gibi konuların neden hala kağıt üzerinde kaldığı, hep ekonomik sıkıntı ve krizlerin acısını Kayseri’nin mi çekeceğini sorgulamalıyız.
Eskiden liderler, bakanlar geldiğinde insanlar sevinirdi ‘İyi hizmetler gelecek, düzenlemeler yapılacak’ diye. Şimdi ‘yatırım, devlet destek, teşvikleri’ gelmiyor.
Yukarıda yazdığım, seçmenin, şehirde yaşayanların büyük tepki gösterdiği ‘seçim eziyeti’ ile gelmemeli.
Eğer bu geldiğinden sonrada Kayseri’nin beklediği hizmetler, öneriler, projeler hayata geçmeyecekse o zaman hiçbir liderin, politikacının gelmesi, gezmesine, konuşmasına gerek yok.
Kayseri için gerçekler ve yaşananlar, beklentiler ortada.
Sadece, yolları kapatmakla, abartılı güvenlik önlemleri ile el sıkmakla, el sallamakla, oyuncak dağıtmakla, konuşmakla Kayseri kalkınmıyor.
Kayseri kaybettikleri, yatırımları, devlet destek ve teşviklerini, alamadıklarını isterken her alanda ‘değişim-dönüşüm’ de bu sefer adayların değil, Ankara’nın ve partilerin yanlışlarını konuşuyor.