
Saadet lideri Arıkan’dan ‘çete kubbe’ önerisi, Pınarbaşı İçin Kuraklık Uyarısı: “Zamantı Nehri Kuruyor, Pınarbaşı alarm veriyor!
Saadet Partisi’nden Pınarbaşı İçin Kuraklık Uyarısı: “Zamantı Nehri Kuruyor, Pınarbaşı alarm veriyor!”
Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesinde son yıllarda artan kuraklık tehlikesi ve Zamantı Nehri’nin neredeyse tamamen kuruma noktasına gelmesi, bölge halkında büyük endişe uyandırıyor. Konuyla ilgili harekete geçen Saadet Partisi Kayseri İl Başkanı Erdal Altun, ilçede yaşanan kuraklık sorununa dikkat çekerek gerekli önlemlerin alınması için Saadet Partisi Konya Milletvekili Mustafa Kaya ile bir araya geldi.
İl Başkanı Altun, bölgedeki çiftçilerin ve vatandaşların mağduriyetini dile getiren kapsamlı bir dosyayı Milletvekili Kaya’ya ileterek, plansız ve kuralsız sulama faaliyetlerinin Zamantı Nehri’nin geleceğini tehdit ettiğini vurguladı. Altun, “Eğer gerekli tedbirler alınmazsa, hem tarımsal üretim hem de bölgedeki yaşam ciddi zarar görecektir. Sulama düzenlemelerinin denetim altına alınması, suyun verimli kullanılmasına yönelik projelerin hayata geçirilmesi şarttır” dedi.
Dosyayı teslim alan Saadet Partisi Milletvekili Mustafa Kaya ise konuyu meclis gündemine taşıyacağını belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Zamantı Nehri yalnızca Pınarbaşı için değil, tüm bölge için hayati bir öneme sahip. Nehir kurursa, tarım da hayvancılık da büyük darbe alır. Biz Saadet Partisi olarak bu meselenin takipçisi olacağız. Gerekli önlemlerin alınması, sulama politikalarının yeniden gözden geçirilmesi ve bölge halkının mağduriyetinin giderilmesi için mecliste gündem oluşturacağız.”
Bölgedeki vatandaşlar ise hem kuraklık hem de nehrin kuruması nedeniyle ciddi sıkıntılar yaşadıklarını dile getirerek, yetkililerin acilen çözüm üretmesini beklediklerini ifade etti.
Saadet Partisi’nin Pınarbaşı için hazırladığı bu girişim, su yönetimi ve tarımsal üretimin sürdürülebilirliği açısından önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
Saadet Partisi Lideri Mahmut Arıkan’ın gündeminde, Türkiye’de artan şiddet ve cinayet olayları vardı.
Çete ve mafyaların, “Bunlar devletten bile güçlü” algısıyla sokakları esir aldığını kaydeden Arıkan, milli hava savunma sistemi Çelik Kubbe’ye atıf yaparak, “Çete ve mafyalardan insanımızı koruyacak, sokakları yeniden güvenli hale getirecek bir ‘Çete Kubbe’ konusunda da iktidarın derhal adım atmasını talep ediyoruz. İki yıl önce ‘Türkiye Yüzyılı’ demişlerdi. İki yılda bu hedef, ‘Çeteler Yüzyılına’ dönüştü. Yasalarda hangi açık varsa bir an önce giderilmelidir” dedi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Partisinin İl Başkanları ve İl Müfettişleri Toplantısı’nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İsrail’in Gazze’deki saldırılarının üzerinden 701 gün geçtiğini hatırlatan Arıkan, “Böyle bir canavar karşısında yapılması gerekenleri, 701 gündür, her gün söylüyoruz. Sadece biz değil, toplumun her kesiminden insanımız, iktidarın destekçisi aklıselim insanlar bile bu konuda iktidarı eleştiriyor” dedi.
BAKAN FİDAN’IN TBMM’DEKİ GAZZE KONUŞMASINA ELEŞTİRİ
TBMM Genel Kurulu’ndaki Gazze konulu olağanüstü oturumda, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın yaptığı açıklamanın, kamuoyunun bildiği konuların tekrarı şeklinde olduğunu belirten Arıkan, “O toplantıda, yürütme adına, Dışişleri Bakanı Sn. Hakan Fidan, 30 dakikalık bir sunum gerçekleştirdi. Sanki dünya olan bitenden habersizmiş gibi, Gazze’de İsrail’in neler yaptığını, neler yapacağını anlattı. Halbuki biz, Türkiye’nin neler yaptığını, neler yapacağını öğrenmek istiyorduk” diye konuştu.
BAKANLIĞIN İSRAİL’İ ‘KINAMA’ LİSTESİ
“Biz sayın Bakan’ın konuşmalarından bir şey anlamayınca, konuşmasının hemen akabinde,
‘Dışişleri Bakanlığı neler yapmış, Türkiye neler yapmış?’ bunu araştırdık” ifadelerini kullanan Arıkan, şunları aktardı: “Sonuçları sizinle paylaşacağım. Dışişleri Bakanlığı, 7 Ekim 2023 ile 6 Eylül 2025 tarihleri arasında; İsrail ile ilgili toplam 76 açıklama yapmış. Bunların 4’ünde yaşananları reddetmiş. 1’inde en güçlü biçimde reddetmiş. 4’ünde yaşananları kabul etmemiş. 8’inde İsrail’i kınamış. 6’sında şiddetle kınamış. 9’unda en güçlü şekilde kınamış ve 6’sında da İsrail’i lanetlemiş. Geri kalan 38 açıklamanın tamamı da durum tespiti! İşte elimdeki listede bunların hepsi mevcut. Değerli arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri’nin Filistin karnesi budur!”
TAM AMBARGO, KESİNTİSİZ YAPTIRIM ÇAĞRISI
İsrail’in Gazze’deki soykırımı karşısında somut adım atılması yönünde iktidara seslenen Arıkan, “Durum tespiti yaparak, devleti yönetemezsiniz! Kınayarak, şiddetle kınayarak, artık ne anlama geliyorsa, en güçlü şekilde kınayarak İsrail’i durduramazsınız! Biz bunları söyledikçe; ‘Efendim, Türkiye elinden geleni yaptı, daha ne yapsın?’ deniliyor. Biz buna katılmıyoruz. Neden katılmıyoruz? Çünkü biz; şu bir türlü bitirilmeyen ticareti, kapanmayan petrol vanaları, hala işleyen Kürecik’i, İncirlik’i, eylem yaptıkları için yerlerde sürüklenen, tutuklanan, kötü muamele gören gençleri biliyoruz. Artık yeter! Türkiye, gecikmiş de olsa inancımızın, vicdanımızın, gereği olan adımları derhal atmalıdır. İktidara bir kez daha sesleniyorum: Ne dediğimizi iyi anlayın! Sizden İsrail’e karşı tam ambargo, tam tecrit, tam boykot ve kesintisiz yaptırım,
İstiyoruz. Siz bunları yapın, biz tüm gücümüzle yanınızda olalım. ‘Efendim Türkiye’nin gücü sınırlı, daha ne yapsın?’ diyenler; Türkiye, 23 yıldır uyguladığınız tüm yanlış politikalara rağmen hala güçlü bir ülkedir. Dolayısıyla Türkiye’nin yapabileceğini yapmaması, zulme ortak olmak demektir” şeklinde konuştu.
KÜRESEL SUMUD FİLOSU
Saadet Partisi lideri Mahmut Arıkan, açlıkla boğuşan Gazze’deki ablukayı kırmak amacıyla harekete geçen Küresel Sumud Filosu’na değinerek, şunları söyledi: “Bugün, İsrail’le kayıtsız şartsız müttefik olan ülkelerde dahi meydanlar ve sokaklar, Filistin yanlısı göstericilerle dolup taşıyor. İşte, Uluslararası bir filo, ablukayı kırmak üzere Gazze’ye doğru yola çıkacak. Bu vesileyle şu an Tunus’ta yola çıkmayı bekleyen, milletvekillerimize, teşkilat mensuplarımıza, gönüldaşlarımıza ve dünyanın dört bir tarafından harekete geçen tüm Gazze sevdalılarına hayırlı yolculuklar diliyorum. Milyonlarca mazlumun umudu ve duası onlarla beraber! Yolları açık olsun!”
“İSRAİL, KENDİNDEN OLMAYAN HERKESİ…”
Siyonist İsrail devletinin hedefinin sadece Gazze’yle sınırlı olmadığını kaydeden Arıkan, “Ortadoğu’da bir canavar büyüyor. Bazıları çıkıyor, ‘Bu Saadet Partililer Gazze’yi gündemden düşürmüyor. Ne büyük Gazze sevdaları varmış?’ eleştirisi yapıyorlar. Bu canavar gözünü, çoktan Batı Şeria’ya, Şam’a, Kahire’ye, Tahran’a, Ankara’ya, dikmiş durumda. Bu, öyle bir canavar ki; sonunda gözünü Londra’ya, Paris’e, Berlin’e, Moskova’ya hatta Washington’a dikecek! Kendinden olmayan herkesi ve her şeyi yok etmeden durmayacak!” değerlendirmesini yaptı.
KAYYUM ELEŞTİRİSİ: “HAKİM VE SAVCILARI RAHAT BIRAKIN!”
İç politikaya da değinen Arıkan, iktidarın dış politikadaki ikircikli tavrının, burada da görüldüğünü belirtti. Mahmut Arıkan, Türkiye’nin hukukun siyasallaşması ve siyasetin hukuksuzlaşması olarak iki problemle karşı karşıya kaldığını ifade etti.
Siyasetin yargı üzerindeki etkisini eleştiren Arıkan, kayyum uygulamalarını hatırlatarak, “Hukukun siyasallaşması, sadece bir hukuk sorunu değildir, aynı zamanda bir ahlak sorunudur, bir vicdan sorunudur. Kimsenin karşısında önünü iliklemesinler diye cüppelerinde düğme olmayan hakimlerimizi, savcılarımızı rahat bırakın. Yakalarında bir partinin rozeti varmış gibi hareket ediyor durumuna düşürmeyin. Hukukun siyasallaşması örneğini, bu iktidar birçok kez tekrarladı. Önce ‘üniversitelere’ kayyum atayarak işe başladılar. Maalesef dünya sıralamalarına girmiş üniversitelerimiz, bugün başarılarıyla değil, kargaşalarıyla anılıyor. İktidar sonra ‘belediyelere’ kayyum atamaya başladı. Bakınız daha geçen hafta Van ve Batman’daydım. Kayyum siyasetinin millete nasıl bir ceza olduğunu, orada bir kez daha gözlerimle gördüm.
Şimdi, iktidar bugünlerde ‘siyasi partilere’ kayyum atamanın zeminini oluşturuyor. Adı, şekli nasıl olursa olsun, siyasi partilere bu tip müdahaleler, Türkiye’nin geleceğini tehlikeye atıyor” dedi.
“OPERASYONLARIN BEDELİ MİLLETİMİZ ÖDÜYOR”
“Türkiye’nin seçilmişlerle değil, atanmışlarla yönetilme anlayışını reddediyoruz” diyen Arıkan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz diyoruz ki; siyasiler eğer bir suç işlemişse, yargı önünde hesap versin. Sonuna kadar gidilsin. Ancak seçilmişleri bu kadar tartıştırırsanız, Sadece gerginliği büyütürsünüz. Bu da milletimizin faydasına değildir! Milletimizin faydasına değil! Çünkü her siyasi operasyonun ardından döviz fırlıyor, borsa düşüyor, yatırımcı kaçıyor. Neticede milletimiz bedel ödemek zorunda kalıyor.”
İKTİDARA ‘SIĞINAK’ GÖNDERMESİ
Türkiye’nin 81 ilinde sığınak inşa edilmesi kararına atıf yapan Arıkan, “İktidarı tebrik ediyorum! Bölgemizdeki tehlikeyi görüp 81 ilde tam donanımlı sığınak yapma fikri, gerçekten yerinde bir karar. Ama şunu unutmayın: Siyasi operasyonlarla üç ayda bir attığınız ekonomik bombalara karşı, milletimizi koruyacak hiçbir sığınak yapmadınız! Hukuku siyasetin emrine verenler, günü kurtarır ama ekonomiyi kaybeder, güveni kaybeder, itibarı kaybeder!” açıklamasında bulundu.
“Türkiye’de önce hukukun siyasetin emrine verildiğini, şimdi ise siyasetin kendini hukukun yerine koyduğunu kaydeden Arıkan, “Bakınız dün, Meclis’ten geçen maden yasasının, Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle dilekçemizi verdik. Eğer siz, siyaseti hukuksuzlaştırırsanız; attığınız her adımda anayasal düzeni ihmal eden bir siyaset anlayışı ortaya çıkar” şeklinde konuştu.
“MEHMET UÇUM YENİ BİR ANAYASA HAZIRLIYOR”
Yasama organı olan Meclis’in etkisiz kılındığını dile getiren Arıkan, “Tabi biz burada anayasal düzen falan derken; Külliye’de, Cumhurbaşkanı Danışmanı Mehmet Uçum, anladığımız kadarıyla, yeni bir anayasa hazırlıyor. Defalarca üzerine basa basa, ‘Bunun yeri Meclis’tir’ dediğimiz halde, hatta Meclis Başkanı da dahil, tüm Meclis bu konuda ittifak ettiği halde, sayın Uçum bize yeni anayasadan haberler, müjdeler veriyor. Siyasetin hukuksuzlaşması budur değerli arkadaşlar! Bırakın kendilerini anayasadan üstün görmeyi, anayasayı bizzat kendileri gibi görmeye başladılar!” ifadelerini kullandı.
Muhalefete ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Arıkan, şunları dile getirdi: “Burada şunu da ifade etmek istiyorum: İktidar kadar, muhalefetin de bu konuda sorumluluğu vardır. İktidarın hukuksuz müdahaleleri, muhalefete, ‘hukuksuz’ başka müdahaleler yapma hakkını vermez! İktidarın, Türkiye’yi geren hamleleri, muhalefete, ‘Türkiye’yi gerecek’ başka hamleler yapma hakkı vermez! Bu konuda, en iyi örnek; Türkiye’nin en büyük partisi olan Refah Partisi’nin kapatıldığı gün, yaptığı açıklamayla hukuk zemininde kalan, insanları sakinleştiren, ülkede kaosu önleyen, Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamızdır. Bugün hem iktidarın hem de muhalefetin, bunu örnek alması, aziz milletimizin faydasına olacaktır.”
ARIKAN, SOKAKTAKİ CİNAYETLERİ HATIRLATTI
Siyasetteki gerginliğin, sokağa yansıdığını acı acı izlediklerini belirten Arıkan, cinayet ve şiddet vakalarına dikkat çekti. Arıkan, şöyle konuştu: “Her köşe başını tutmuş çeteler var, dalga dalga büyüyen mafyalar var. Bu durum, sokağın en büyük sorunu haline geldi. Siyasettekiler, ‘Haklı kim?’ diye tartışıyor, diğer tarafta sokaktakiler, ‘Sıradaki kim?’ diye tartışıyor! Esnafa kurşun sıkan var, haraç isteyen var, masum vatandaşlarımızı sokak ortasında katleden bu gözü dönmüş çeteler var. Cennet vatanımızda, bir cinnet hali yaşanıyor! İnsan sormadan edemiyor: Pankart asanlar, tweet atanlar çok kolay bir şekilde tutuklanırken, onlarca suç kaydı olanlar, sokaklarda elini kolunu sallayarak nasıl cirit atıyor?”
‘ÇETE KUBBE’ ÖNERİSİ!
Mahmut Arıkan, devamında şunları ifade etti: “Geçenlerde Çelik Kubbe haberlerini okuduk. Kim ne derse desin, Çelik Kubbe başarısını alkışlıyoruz. Ancak çete ve mafyalardan insanımızı koruyacak, sokakları yeniden güvenli hale getirecek bir ‘Çete Kubbe’ konusunda da iktidarın derhal adım atmasını talep ediyoruz. Bu çetelere yapılmayan ya da yapılamayan operasyonlar, ‘Bunlar devletten bile güçlü’ algısını besliyor. İki yıl önce ‘Türkiye Yüzyılı’ demişlerdi. İki yılda bu hedef, ‘Çeteler Yüzyılına’ dönüştü. Yasalarda hangi açık varsa bir an önce giderilmelidir. Bizler Saadet Partisi olarak bu olayların bitmesi ve çetelerin kökünün kazınması için atılacak her adımı desteklemeye hazırız.”
KÜBRA ÖĞRETMEN HATIRLATMASIYLA EĞİTİM ELEŞTİRİSİ
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, 8 Eylül Pazartesi günü başlayacak olan yeni eğitim-öğretim yılının tüm öğrencilere, öğretmenlere, idarecilere, velilere hayırlı olması temennisinde bulundu.
Erzincan Valisi Hamza Aydoğdu ile öğretmen Kübra Aydın arasında, üniversiteyi kazanan bir öğrencinin burs ihtiyacı konusunda yaşanan diyaloğu hatırlatan Arıkan, ekonomik kriz nedeniyle eğitim hakkının ihlal edildiğini vurgulayarak, “İki gün önce içimizi ısıtan bir olay yaşadık. Erzincan’da Kübra öğretmen, caddede yürüdüğü sırada yanına yaklaştığı Vali Hamza Aydoğdu’dan, hukuk fakültesini kazanan bir öğrencisi için burs talebinde bulundu. Vali Aydoğdu’da öğrenciyi arayarak, eğitim masraflarının karşılanacağını ve burs desteği verileceğini söyledi. Öncelikle, öğrencisinin maddi sıkıntısını kendi derdi gibi gören fedakar Kübra öğretmeni ve bu hassasiyetinden dolayı Vali Hamza Aydoğdu’yu tebrik ediyorum. Ancak asıl soru şu: Bu öğrencimiz kadar şanslı olmayan yüz binlerce genç ne yapacak? Hayat pahalılığı ve giderek derinleşen yoksulluk, geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin eğitim hayatını ‘doğrudan’, ‘olumsuz’ etkiliyor” dedi.
ÖĞRENCİLER OKULDA AÇ KALIYOR
Öğrencilerin ekonomik sıkıntı nedeniyle okulda aç kaldığını belirten Arıkan, “Her 4 çocuktan 1’i, günü sadece bir öğünle geçiriyor” ifadelerini kullandı.
BAKANLIĞIN KIRTASİYE ÖDENEĞİ, BİR A4 KAĞIDININ YARISI KADAR
Diğer yandan Türkiye’nin her yerinden okul yönetimlerinin, Milli Eğitim Bakanlığı’nın ‘böyle bir şey yok’ açıklamalarına rağmen kayıt parası, kırtasiye masrafı adı altında velilerden ücret talep ettiğini anlatan Arıkan, “Hayat pahalılığı ve giderek derinleşen yoksulluk, sadece öğrencileri değil, okulları da ‘doğrudan’, ‘olumsuz’ etkiliyor. Size iki tane örnek vereceğim. Milli Eğitim Bakanlığı’nın, okullara kırtasiye ödeneği, öğrenci başına yıllık -sadece- 44,20 kuruş arkadaşlar.Bununla ne alabiliyorsunuz, biliyor musunuz? Bir A4 kağıdı diyeceğim ama onu da diyemiyorum. Bunun da yarsını alabiliyorsunuz. Bu ödenek de öyle her okula verilmiyor! Dünya lideri olduğunu söyleyen bir ülke, öğrencisine nasıl bir A4 kağıdının ‘yarısını’ reva görür Allah aşkına?” diye sordu.
OKULLARDA TEMİZLİK VE GÜVENLİK SORUNU
“Bir de temizlik ödeneği var” diyen Arıkan, sözlerini şöyle sürdürdü: “O da öğrenci başı yıllık -sadece- 119,47 kuruş. Bu da ne demek biliyor musunuz? Bir öğrenciye, bir haftalık bir damla sabun demek arkadaşlar! Kağıdın, sabunun; en temel ihtiyaçların lüks olduğu bir okulda, bu evlatlarımız nasıl eğitim görecek? Daha bu işin temizlik görevlisi, güvenlik görevlisi meselesi var! Her sene çözüldü dense de taşeronun sadece adı değişiyor. Soruyorum şimdi: Sokakların bu kadar güvensiz olduğu, her an silahların patladığı bir dönemde bu okulların güvenliğini biz nasıl sağlayacağız? Nasıl şiddetten, uyuşturucudan muhafaza edeceğiz? İktidarı ve bakanları, siyasi polemiklerden çok bu konuların çözümüne kafa yormaya davet ediyorum.”
“VERİRKEN DAMLA DAMLA, ALIRKEN OLUK OLUK!”
Emlak vergisinin yüksekliği konusundaki şikayetleri hatırlatan Arıkan, “Adil olmayan bu düzen, verirken damla damla veriyor, alırken oluk oluk alıyor! İşte emlak vergisi! Öğrenciye bir damla sabunu çok görenler, emlak vergisini, rayiç bedeli yüzde 2 bin artırmaktan çekinmiyor.
Bu uygulama, zaten zor geçinen insanımızın alın terine, emeğine, evine ve geleceğine yönelmiş açık bir tehdittir. İnsanımız kira öder gibi, emlak vergisi ödemeye mecbur bırakılmamalıdır. Zaten Türkiye’de bir barınma ve kira sorunu var. Bu uygulama, zaten yüksek olan kira fiyatlarını astronomik hale getirecektir. Asgari ücretliye, emekliye, memura vermeye gelince enflasyon azar deyip damla damla verenler; bu yüzde 2 bin artışınız enflasyonu azdırmıyor mu? Bu yanlıştan da bir an önce dönülmelidir!” dedi.
EKONOMİK BÜYÜMEDEN KİMLER YARARLANIYOR?
Hükümetin açıkladığı ekonomideki büyüme rakamlarına değinen Arıkan, “Bu gerçeklere rağmen ekonomiyi düzeltmekle sorumlu Sayın Mehmet Şimşek, sürekli kağıt üstünde kalan, büyüme rakamlarından bahsediyor. Biz sormak istiyoruz. Sayın Şimşek, ekonomimiz büyüyor, rakamlar yükseliyor da bundan kim faydalanıyor? Haydi cevabı da biz verelim: Yüksek faizden; faiz lobileri faydalanıyor. Yüksek enflasyondan; bir avuç imtiyaz sahibi faydalanıyor. Yüksek getirili ihalelerden; iktidara yakın iş insanları faydalanıyor” şeklinde konuştu.
“Ya geriye kalan 86 milyon insanımız?” diye soran Arıkan, “Mesela açlık sınırının çok altında bir maaşla yaşamak zorunda kalan 17 milyonu aşkın emeklinin refah payı ne zaman artacak? Mesela Asgarî ücret ve asgarî ücret civarı bir maaşla çalışmak zorunda kalan 13 milyon insanımızın hayat standartları ne zaman yükselecek? Mesela 5 milyon ev genci ne zaman geleceğe dair bir umut kurabilecek? Evet sayın Şimşek, bu ülkede büyüyen bir şey var! O da büyüyen yoksulluktur! Adil olmayan bir düzende, rakamlar büyümez demiyoruz!
Rakamlar büyür ama yoksulun sofrasından alarak, fakirin ekmeğinden çalarak büyür. Bugün yaşanılan tam da budur. Çarşıda, pazarda, markette, kira fiyatlarında ve daha nicesinde sizin rakamlarınız değil; ortaya çıkardığınız ekonomik felaketin rakamları geçerlidir!” değerlendirmesini yaptı.
“BU SİSTEM, FAİZLE ZENGİNİ DAHA ZENGİN EDİYOR”
Arıkan, devamında “Bu adil olmayan düzen; emekliyi üç kuruş maaşla, asgarî ücretliyi açlık sınırının altında bir rakamla, memuru toplu sözleşmeyle, öğrenciyi servis ve kantin fiyatlarıyla
sefalete mahkûm ediyor. Bakınız Geçinme Endeksi. 2002-2025 yani AK Parti döneminde tam 100 kat artmış durumda. Yani biz bu son 23 yılda tam 100 kat fakirleştik arkadaşlar! Öte taraftan bu sistem; Kur Korumalı Mevduatla, borsayla, faizle, rantla zengini daha zengin ediyor” açıklamasında bulundu.
“İKTİDAR, EKONOMİ YERİNE MUHALEFETİ DİZAYN ETMEK İÇİN ÇALIŞIYOR”
İktidarın ekonomik krize çözüm üretmek yerine muhalefet partilerini dizayn etmekle meşgul olduğunu belirten Arıkan, “Normal bir ülkede bir iktidarın ekonomiyi toparlamak, halkını bu sefaletten kurtarmak için gece gündüz çalışması, uykularının kaçması beklenir. Fakat bizim ülkemizde iktidar, muhalefeti dizayn etmek için gece gündüz çalışıyor. Nasıl yaparım da muhalefeti kendi istediğim gibi şekillendiririm diye uykuları kaçıyor” dedi.
“ASLA KARAMSAR DEĞİLİZ”
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, tüm olumsuz tabloya rağmen asla karamsar olmadıklarını vurgulayarak, “Çünkü bu ülkede Saadet Partisi var! Biz, ‘İman varsa imkan vardır’ diyen Necmettin Erbakan Hocamızın talebeleriyiz. Bizim vazgeçme lüksümüz yok. Çünkü bizim ideallerimiz, hedeflerimiz, hayallerimiz var. Eğitimi milli, ekonomisi güçlü, ülkesi güvenli, hukuku adil, milleti huzurlu ‘Yaşanabilir bir Türkiye’yi mutlaka kuracağız. Bunların gerçekleşmesi için elimizden gelen bütün gayreti göstereceğiz. Bunun için de her kapıyı çalacağız, herkesle görüşüp herkesle konuşacağız. Buradan illerimize, ilçelerimize döndüğümüzde Saadet rüzgarı demiyorum, Saadet fırtınası estireceğiz!” diye konuştu.
“ÇALMADIK KAPI BIRAKMAYACAĞIZ”
Saadet Partisi teşkilatlarının sahada olması gerektiğinin altını çizen Arıkan, şunları aktardı: “Çalmadık kapı, dokunmadık gönül bırakmayacağız. Şehrin meydanında biz olacağız, çarşısında, pazarında, marketinde biz olacağız. İnsanlarımızı dinleyeceğiz, anlayacağız, dertleriyle hemhal olacağız. Görüşü ne olursa olsun sabırlı ve yapıcı bir dilden taviz vermeyeceğiz. Allah yar ve yardımcımız olsun. Sözümüzü tesirli, çalışmalarımızı bereketli kılsın. Şüphesiz, zafer inananlarındır ve zafer yakındır!”