
ÖZ İPLİK İŞ 10.GELENEKSEL BASIN PROGRAMINA YOĞUN İLGİ
Öz İplik İş Sendikası Genel Başkanı Rafi AY ve Genel Başkan Yardımcılarımız, sendikamız genel merkezinde basın mensuplarıyla bir araya geldi.
Genel Başkanı Rafi AY ve Genel Başkan Yardımcılarımız sendikamız tarafından geleneksel hale getirilen ve bu yıl 10’uncu kez gerçekleştirilen “24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı Geleneksel Yemeği”nde basın mensupları ile bir araya geldi.
22 Temmuz 2025 tarihinde Ankara’da sendika genel merkezinde gerçekleşen programa, Genel Başkanı Rafi AY’ın yanı sıra Genel Başkan Yardımcıları Muzaffer Birdoğan, Engin Doğan, Genel Sekreteri Turgay Ulutürk, Medya-İş Sendikası Genel Başkan Yardımcısı Dilek Atçeken ve Basın Yayın Daire Başkanı Didem Demir katıldı.
Genel Başkanı Rafi AY, çok sayıda medya ve basın mensubunun katıldığı toplantıda yaptığı konuşmada; tekstil ve hazır giyim sektörünün son durumu ve bu durumun emekçilere yansıması noktasında detaylı açıklamalarda bulundu:
“Medya Emekçileri Mücadelemizin Önemli Paydaşıdır”
Genel Başkanı Rafi AY, 24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı kapsamında basın mensuplarıyla bir araya geldiği programda yaptığı konuşmasında basın emekçilerinin toplumsal mücadeledeki yerini vurguladı ve şunları kaydetti: “Kuşkusuz medya çalışanları, emek mücadelemizin önemli bir paydaşı. Zorlaşan ekonomik koşullar ve sosyal sıkışmışlık, medya sektörünü de ciddi biçimde etkiliyor. Bu süreçte hem sektörümüz hem de medya açısından basın emekçileriyle dayanışma her zamankinden daha büyük önem taşıyor.”
“Sektörümüz Alarm Veriyor”
Tekstil ve hazır giyim sektörünün durumuna dikkat çeken AY, sektörün üretim ve istihdam gücüne rağmen ciddi tehditlerle karşı karşıya olduğunu belirterek şunları söyledi: “Bildiğiniz üzere sizlerle her yıl bir araya geliyoruz. Sektörümüzle ilgili tabloyu tüm gerçekliğiyle ortaya koyuyoruz. Biz her ne dediysek, her ne uyarı da bulunduysak, sonrasında gelen aylarda maalesef tüm söylediklerimizi yaşadık ve hala da yaşıyoruz. Çalışma hayatında ciddi sorunlar bulunuyor. Genel ücretlerdeki düşüklüğün yanı sıra, sendikalar örgütlenme konusunda da ciddi sorunlar yaşıyor. Ülkemizde tekstil ve hazır giyim sektörü, üretim gücü ve yeteneğini korumaya çalışıyor. Ancak ekonomik gelişmeler ve Türkiye’nin enflasyonla mücadele için uyguladığı sıkı para politikasının, imalat sanayiine olan olumsuz etkisi yüzünden istihdam kayıpları yaşanıyor. Firma sayısı düşüyor. Hazır giyim ithalatında dikkat çekici bir yükseliş gözlemleniyor. Bazı Türk firmaların, maliyet baskısı nedeniyle Mısır başta olmak üzere MENA ve Güney Asya ülkelerinde imalata başladığı biliniyor. Küresel ekonomik belirsizlik ve tarife savaşları, imalatçı ülkeleri, küresel markaların da yeni pazar arayışları içinde ithalat rekabeti altında kalmasına yol açma ihtimali bulunuyor. İmalatçı ülkelerin ithalatlarının artışı, dış ticaret fazlasının azalması, işçiler açısından ücretlerin baskılandığı bir sürece yol açma ihtimalinin bulunduğunu gösteriyor.”
“İhracat Düşüyor, İthalat Patlıyor: Makas Her Yıl Daha da Açılıyor, Kaybedilen İrtifa Üzücü”
Genel Başkanı Rafi AY, hazır giyim sektöründe ithalattaki artışa dikkat çekerek çarpıcı veriler paylaştı. Salgın sonrası dönemin verilerine bakıldığında Türkiye’nin en güçlü olduğu sektörlerden birinde dahi irtifa kaybı yaşandığını belirtti: “Hadi salgın dönemini bir yana bırakalım. O dönemde ihracatımız olağanın üzerindeydi, ithalatımız ise daha düşüktü. Ancak 2022’den bu yana tablo tersine döndü. İthalat artıyor, ihracat azalıyor.”
Hazır giyim sektörünün 2022-2024 dönemi karşılaştırmalı verilerini aktaran AY şunları söyledi: “Hazır giyim ihracatı, 2022’ye göre 2024 sonunda %10 azaldı. Hazır giyim ithalatı ise aynı dönemde %55,42 arttı.” Bu gidişatın 2025 yılında da sürdüğünü vurgulayan AY, yılın ilk 5 ayına ait verileri ise şöyle açıkladı: “2025 Ocak-Mayıs döneminde hazır giyim ithalatı %23,37 arttı. Aynı dönemde ihracat %6,24 azaldı”
Bu ticaret dengesizliğinin doğrudan milli gelire olumsuz etkide bulunduğuna dikkat çeken AY, şu çarpıcı rakamlarla tabloyu özetledi: “2025’in ilk 5 ayında, cebimize girmesi gereken 458 milyon doları kaybettik. Bununla kalmadık, ithalata da 318 milyon dolar fazladan ödeme yaptık. Yani sadece 5 ayda cari açığa 776 milyon dolarlık negatif etki oluştu. Bu tablo, üstelik en güçlü olduğumuz sektörlerden birinde yaşanıyor.”
“Ucuz İşgücü ile Rekabetin Sonu Yok”
Türk işçisinin sektörü ayakta tuttuğunu, işçilerin çalışkan- verimli olduğunu söyleyen AY, ucuz iş gücünün sonunun olmadığını belirtti. Genel Başkanımız Rafi AY, açık çağrıda bulunarak emeği sömürerek rekabetin sürdürülemez olduğunu vurguladı. AY, şu açıklamalarda bulundu: “İşvereni devleti, tüccarı, bürokratı, bilim insanı, hepinize sesleniyorum: Bana, 1 milyon iş yaratılacağını, 50 milyar dolar para bulunacağını, cari açık sorunu da yaşamayacağımızı söyleyin… Tamam, kabul. O zaman 25 milyar dolar kazandıran, 1 milyondan fazla istihdam sağlayan sektörü yok edin !!!
“Hepimiz Aynı Gemideysek, İşçi Güvertesine İnin!”
Genel Başkanı Rafi AY, konuşmasında işveren kesimine ve karar alıcılara sert ama yapıcı mesajlar verdi. Emek üzerinden rekabet anlayışının sürdürülemez olduğunu vurgulayan AY, sanayi politikalarının köklü bir dönüşüm geçirmesi gerektiğini ifade etti: “Rekabeti emeği sömürerek değil, kalitenizle yapın. Markalaşın. Biz verimliyiz, siz teknolojik yatırım yapın, biz uyum sağlarız. Türkiye’de yabancı markaların mağazaları önünde kuyruk var. Ders çıkarması gereken biz değil, sizsiniz.”
Konuşmasında sert bir uyarıda bulunan Rafi AY, yurt dışı yatırımları artırma gerekçesiyle yapılan göçlerin ülke sanayisini zayıflattığını ve bunun uzun vadede işverenleri de vuracağını söyledi: “İki gün sonra fabrikalarınız elinizden gittiğinde, dönüp bize ağlamayın. Size bugün kucak açanlar, yarın işi öğrenince sizi orada tutar mı? 20 yıl önce gidenlere sorun başlarına neler geldiğini.”
“Yurt dışı yatırımlarını artırmalıyız” söyleminin içeriğine dikkat çeken AY, bunun ardında emeğin değersizleştirilmesi olduğunu kaydetti: “Sözüm ona kibarca ifade ettiğiniz ‘yurt dışı yatırımlarını artırmalıyız’ cümlelerinin ne anlama geldiğini çok iyi biliyoruz. Bu bir kaçış politikasıdır. Emekten kaçıştır.”
“Ülke Ekonomisi Emekle Ayakta Duruyor”
AY, siyasetçilere de seslenerek ‘aynı gemideyiz’ söylemine karşı net bir çağrıda bulundu: “İktidar, muhalefet, tüm siyasetçilere sesleniyorum: Madem aynı gemideyiz diyorsunuz, o zaman işçi güvertesine inin. Lüks güvertedekiler başka gemilere biniyor. Gerçek vatan evlatları bu güvertededir.”
Sektörün ülke ekonomisine sağladığı katkıyı rakamlarla ortaya koyan AY, ithalat sarmalına dikkat çekti: “Her yıl 25-30 milyar dolar katkı sağlıyoruz, dış ticaret fazlası veriyoruz. Bu sürece dur denilmezse hem kazandığımızı kaybedeceğiz hem de ithalatçı olacağız. Her 1 kuruşluk üretim kaybı, ülkenin cebinden 2 kuruş çıkması demektir.”
“Kadın Emeğinin Kalesi: Tekstil ve Hazır Giyim”
Hazır giyim ve tekstil sektörünün kadın istihdamındaki kilit rolüne dikkat çeken AY, sektörün sosyal yapısına da vurgu yaptı: “İmalat sanayinde kadınların en yoğun çalıştığı alan tekstil ve hazır giyimdir. Kadınların yüzde 35-40’ı bizim sektörümüzdedir. Kadınların iş gücüne katılımını artırmak, sadece ekonomik değil, toplumsal kalkınma açısından da hayati öneme sahiptir.”
“300 Bin Kişi İşini Kaybetti”
Genel Başkanı Rafi AY, konuşmasında Nisan ayı itibariyle, bir önceki yıla göre işyeri sayısı 2 bin 960 azaldığını, istihdamdaki kaybın ise toplamda 67 bin 528 kişi olduğuna değindi. AY, sektörün son birkaç yılda dramatik bir istihdam kaybı yaşadığının altını çizerek, “Tekstil, hazır giyim ve deride istihdam 2022 sonunda 1 milyon 305 bin kişiydi. 2025 Nisan ayı itibariyle istihdam 990 bin kişiye geriledi
Bakın, işkolumuzun istihdam ve işyeri bakımından zirve yılı olan 2022’ye göre 315 bin 107 kişi daha az insan çalışıyor. Yine aynı dönemde 7 bin 805 işyeri artık yok. Her gün iş bulmamız gereken kişi sayısı artıyor, her gün küçük-büyük yeni bir işyeri kapanıyor.” açıklamalarında bulundu.
“işkolumuzda Örgütlülük Oranı Yüzde 10”
Genel Başkanı Rafi Ay, konuşmasında sektördeki düşük örgütlenme oranına ve bunun arkasındaki çok katmanlı engellere dikkat çekti. Türkiye’de tekstil, hazır giyim ve deri işkolunda çalışan emekçilerin sendikal örgütlenme oranının yalnızca %10 olduğunu belirten Ay, bu oranın hem işçi hakları hem de toplumsal adalet açısından düşündürücü olduğunu vurguladı.
AY, sendikaların örgütlenme sürecinde karşılaştığı en büyük zorluklardan birinin yasal engeller olduğunu ifade etti. AY bu durumu örneklerle açıklayarak şu değerlendirmelerde bulundu: “Bir işyerinde sendikanın yetki alabilmesi için çalışanların yarısından bir fazlasını üye yapması gerekiyor. 1000 kişilik bir iş yerinde 500 kişi üye olduysa bir anlamı yok. 501 kişi olmalı. İşte bu, zaten başlı başına bir engel.”
Sendikanın gerekli çoğunluğu sağlaması durumunda dahi sürecin önünün kesildiğini belirten AY, işverenlerin itiraz hakkını kullanarak süreci tıkadığını belirtti: “Yetkiyi aldınız diyelim, işveren bu kez mahkemeye gidiyor. ‘501 değil’ diyerek itiraz ediyor. Bu davalar 4-5 yıl sürebiliyor. 4,5 yıl sonra davayı kazansanız bile iş işten geçmiş oluyor. Çünkü üyeler gitmiş, firma belki kapanmış bile oluyor.” AY, yasal süreçlerin yanı sıra sahadaki fiili baskı ve işveren direncine de dikkat çektiği konuşmasında, birçok işverenin işyerine sendika girmemesi için profesyonel danışmanlarla çalıştığını ve sendikal örgütlenmeyi engellemeye yönelik yollar aradığını ifade etti.
“Tarife Savaşları ve Küresel Riskler: Sektörümüze Yönelik Tehdit Büyüyor”
Genel Başkanı Rafi AY, konuşmasında sadece bugünün sorunlarına değil, geleceğe yönelik küresel risklere de dikkat çekti. AY, özellikle dünya genelinde yeniden şekillenen ticaret dengelerine ve tarife savaşlarının sektöre etkisine de değindi.
Kâğıt Üzerindeki Avantaj, Gerçekte Avantaj Değil!: ABD ile yürütülen ticaret ilişkileri çerçevesinde Türkiye’nin bazı avantajlı tarife uygulamalarına tabi olduğu söylense de, AY bu algının gerçek tabloyu yansıtmadığını ifade etti: “ABD, başta Güney Asya ülkeleri olmak üzere birçok ülkeye çok düşük tarifeler uyguluyor. Yani ABD pazarında asıl avantajlı olan onlar. Bizim markamız yok. Uyarısını yıllardır yapıyoruz; şimdi gerçekle yüz yüzeyiz.”
Markamız Olmadığı İçin Oyun Dışında Kalıyoruz: AY, Türkiye’nin küresel ölçekte markalaşma eksikliğine dikkat çekerek, bu durumun hem ihracatta hem de iç pazarda tehdit oluşturduğunu belirtti: “Türkiye’ye sipariş veren global markaların Türkiye’de mağazaları var. Üretim yurtdışına kayarsa, bu ürünler artık ithal edilecek. Yani Türkiye’de üretilip Türkiye’de satılan ürünler bile ithalata dönebilir.”
Tarife Baskısı Avrupa Üzerinden Bize Yönelecek: ABD’nin Çin gibi büyük üreticilere uyguladığı yüksek tarifeler sonrası bu ülkelerin alternatif pazarlara yöneldiğini söyleyen AY, uyarısını şu sözlerle sürdürdü: “Alternatif pazarlar Avrupa ve Türkiye olacak. Avrupa markalı ürünlerle dolu, dolayısıyla baskının asıl etkisi Türkiye’ye ithalat olarak dönebilir.”
Küresel Raporlar Türkiye İçin Alarm Veriyor: Dünya Bankası’nın Haziran 2025 tarihli “Global Economic Prospects” raporuna atıfta bulunan Ay, Türkiye ekonomisine yönelik küresel değerlendirmelerin de olumsuz yönde revize edildiğini ifade etti: “Avrupa ve Orta Asya grubunun büyüme tahminleri aşağı çekildi. Bu revizenin önemli kısmı Türkiye ve Rusya etkisinden kaynaklı. Avrupa bizim ana pazarımız. Bu doğrudan bizi etkiliyor.”
“Hindistan AB Pazarına Talip: Yeni Tehdit Kapıda”
AY ayrıca, Avrupa Birliği ile Hindistan arasında gündemde olan Serbest Ticaret Anlaşması’nın, tıpkı Çin örneğinde olduğu gibi, Türkiye için büyük bir rekabet sorunu doğuracağını kaydetti: “tüm sektörler için Hindistan, Avrupa’nın üretimini ucuza yapma konusunda çok hevesli. Bugün Çin diyorduk, yarın Hindistan konuşacağız. Bu ihmalin bedelini işçiler ödeyemez.”
Menşe Saptırma Operasyonlarına Dikkat: Türkiye Hedef Pazar Haline Geliyor”
Genel Başkanı Rafi Ay, kayıtlı ticaret dışında, sektörü tehdit eden yeni tür hileli işlemlere dikkat çekti. Özellikle menşe değişikliği üzerinden gerçekleştirilen ticaret oyunlarına karşı uyarılarda bulundu: “Bugün sadece kayıtlı ithalattan değil, menşe değiştirme operasyonlarından da söz ediyoruz. Başta Uzak Doğu ülkeleri olmak üzere, şirketler vergi avantajı olan ülkeler üzerinden etiket değiştirerek ya da farklı yollarla menşe saptırıyor. Böylece ürün, başka bir ülke malı gibi gösterilip ülkelere sokuluyor.” AY, bu uygulamaların giderek yaygınlaştığını ve Türkiye’nin bu operasyonlarda hedef Pazar konumuna geldiğini belirtti: “Türkiye bu tür girişimlerde açık hedef haline geldi. Gerçek üretici ülke yerine başka ülkelerin adıyla gelen ürünler, haksız rekabet yaratıyor.”
“Bu ülkenin çarkları işçinin alın teriyle dönmektedir”
Genel Başkanı Rafi AY, sektör açısından içinde bulunduğumuz sürece göz göre göre gelindiğini belirterek; “Biz defalarca uyardık. Sanayi 4.0, ikiz dönüşüm denilen yeşil ve sayısal dönüşüm geliyor dedik. Bu yeni dünyada, tekstil ve hazır giyim yine olacak. Ancak dönüşüm ve adapte şart dedik. Üzerine gidilmedi. Sendika olarak kapasite, bilgi becerimiz var, uyum sürecinde destek verelim dedik. Umursanmadı” dedi. İşverenlerin çaresizliğinin, emekçilerin feryadının dağları aştığını söyleyen AY, “Bu ülkenin çarkları işçinin alın teriyle dönüyor.” açıklamalarında bulundu.
“Kriz Sadece Ekonomik Değil, Sosyal Bir Yıkım Sürecidir”
Yaşanan sorunların sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal bir kriz olduğunun altını çizen AY şunları kaydetti: “Fabrikalar kapanıyor. Sipariş alamıyor. Maaşlar maalesef gününde ödenmiyor. Emekçiler enflasyona karşı ezilen ücretleriyle hayatta kalma mücadelesi veriyor. Diğer yandan sendikal haklar baskı altında ihlal ediliyor. Emeğin değersizleştirildiği, sosyal adaletin ihlal edildiği bir döneme sürükleniyoruz. Bu süreci izleyemeyiz. Sessiz kalamayız.”
Öz İplik İş Sendikası’nın Çözüm Önerileri
Rafi AY, sektöre ve çalışanlara ilişkin çözüm önerilerini şu başlıklar altında sıraladı:
- Emekçinin örgütlenme hakkı güvence altına alınmalıdır.
- Asgari ücret tespit süreci adil ve şeffaf hale gelmelidir.
- Emek yoğun sektörlerde KOBİ’lere verilen destekler, çalışan bazlı artırılmalı ve ölçek ayrımı yapılmaksızın genişletilmelidir.
- EYT ile kaybedilen kalifiye işgücünün dönüşü için teşvik sağlanmalıdır.
- Kadınların iş gücüne katılımı desteklenmeli ve artırılmalıdır.
- Asgari ücrete insanca yaşamı mümkün kılacak oranda zam yapılmalıdır.