Neyin bedelini ödüyoruz (Köşe yazısı)
Mustafa TEMİZER
“Yüce Yaratıcı öyle takdir etmiş. Müthiş bir denge… Bütün Kâinat öyle bir denge üzerine kurulmuş ki, her şeyin mutlaka bir karşılığı var. Yani, ne ekiyorsanız onu biçiyorsunuz. Fakat işin ilginç tarafı, ekmediğinizi de biçiyorsunuz! Mesela, doğru ekip biçtiğinizde nasıl ki; varlığı, bolluğu, bereketi ve onun getirdiği huzuru ve mutluluğu hasat ediyorsanız; ekip biçmediğinizde de açlığı, kıtlığı, yoksulluğu, belaları, hastalıkları ve yine bunların getirdiği üzüntüyü ve kederi hasat edersiniz.
Aslında hiçbir eğitimimiz olmasa dahi, hepimiz neyin iyi neyin kötü olduğunu biliriz, bilmesek bile mutlaka hissederiz. Akıl baliğ herkes bir canlıyı öldürmenin, birinin malım çalmanın, birini aldatmanın ve yalan söylemenin yanlış bir şev olduğunu bilir. İçimizden bir ses, bunu bize her zaman söyler. İşte ruhlarımız yaratılırken içimize kodlanan bu ulvi bilincin adı bir bakıma sağduyu, ama esas itibarıyla vicdandır. İşte onun için de vicdan ruhun terazisidir. Yapılan yanlışlara da zulüm karşısında susmaya da vicdan razı gelmez. Ruhunun terazisini kaybedenler mi? İşte onlar da er ya da geç BEDEL öderler!
Bu memlekette halktan toplanan yumurta paralarıyla kurulan şeker fabrikaları, depolarında bekleyen şeker fiyatına haraç mezat satıldılar, kapatıldılar! Türk insanı, sanayici ve tatlı üretim sektörü, genel itibarıyla ne yaptı? SUSTU! Tekstildeki üretim rol modelimiz olan Sümerbank kapatıldı! Türk insan ne yaptı? SUSTU!
Japonya bile kağıt ihraç ediyordu… SEKA kapatıldı! Şimdi tuvalet kağıdına bile muhtaç hale gelen insanımız ne yaptı? SUSTU!
Paşabahçe cam sanayi gitti! PETKİM gitti! TÜPRAŞ gitti! Limanlar gitti!. Eti Aliminyum gitti! Demir çelik fabrikaları gitti! Tekel gitti! Türkiye Gübre Sanayi A.Ş. gitti! Tarım bitirildi, köylü yok edildi!
Her hasat döneminde, tam da ürünün para edeceği zamanda tarım ürünleri ithalatının önünü açtılar, hem de sıfır gümrükle açtılar! Köylüden bir itiraz geldi mi? Gelmedi. Köylerdeki gören gözümüz, duyan kulağımız ve teknik rehberimiz olan ziraat teknisyenlikleri kapatıldı!
Taşımalı eğitim saçmalığıyla köy okulları kapatıldı.! Köylümüz ne yaptı? Hiç… SUSTU.
Devlet Planlama Teşkilatı kapatıldı! Politikacılarımız ne yaptı? SUSTULAR! Hıfzısıhha kapatıldı! Askeri hastaneler kapatıldı! Sağlıkçılarımız ne yaptılar? Kör, sağır ve dilsizi oynayarak SUSTULAR!
Harp Akademileri, Harp Okulları, Sınıf Okulları ve Askeri Liseler kapatıldı! Verimlilik ödülleri alıyordu. Ordu’nun Tank ve Palet Fabrikasını sattılar! Askerler ne yaptılar( istisnalar dışında) Gık bile diyemediler, SUSTULAR!
Topraklarımız satıldı! Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı sadece 250.000 dolara işportaya çıkarıldı! Emlakçılardan bir seda geldi mi? Hayır! Ne yaptılar? Onlara da aynı AKP hükümetlerinin yaptığı gibi satabildikleri her şeyi ”babalar gibi sattılar”!
Peki, Türk; ülkenin sahil kesimlerinden dağlara doğru sürülürken modern köle haline getirilirken bir avaz veren oldu mu? Olmadı! Ne yazık ki, herkes SUSTU!
Tam 128 milyar dolarımız yok edildi! Bankacılık rektörünün yüzde yüzde 50 si, sigortacılık sektörünün yüzde 70’i yabacı şirketlerin kontrolüne geçti! Düşünün bir kere, “Milli Piyango” bile mili değil! Ekonomistler ne yaptılar? SUSTULAR!
Üniversitelerimiz bir bir yozlaştırıldılar! Boğaziçi Üniversitesi dışımla bütün üniversitelerimiz ve bütün akademisyenlerimiz ne yaptılar? Hiçbir şey,.. Sadece SUSTULARI
Türkiye’nin haberleşme konusundaki en kritik kurumu olan Türk Telekom satıldı! Aycell, Digitürk, Telsim, Türkcell gitti! İletişimciler ne yaptılar! SUSTULAR!
Sarı öküzler birer birer gittiler… İnanın saymakla bitmiyor. Neyimiz varsa bir bir budandı! Hani “Etme bulma dünyası…” derler ya, evet bir şeyi yapıp etmenin bir bedeli vardır.
Fakat bilmek ve anlamak gerekir ki, bir şeyi yapmamanın da bir bedeli vardır. Yani konuşmanın nasıl bir bedeli varsa, susmanın da bir bedeli vardır. Hem de bu bedel bazen konuşmanın bedelinden çok daha ağırdır. Ne diyor Peygamberimiz? “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır”!
Eğer siz yıllarca; haksızlıklar, hukuksuzluklar, yalanlar, talanlar ve onca olanlar karşısında susarak (adeta) dilsiz bir şeytana dönüştüyseniz!… O zaman şeytan olmanın veya en azından şeytana ortak olmanın bedelini de bir gün ödeyeceğinizi bilmeniz gerekir. O bedel azaptır, her konuda azap!
Türk insanı şu anda neyin mi bedelini ödüyor? SUSMANIN… Çünkü en büyük bedel, SUSMANIN BEDELİDİR!” ( Hasip SARIGÖZ Bayrak sayı: 1334 )
Çözüm: Tek kaygıları siyasi ikbal ve maddi çıkar olan, çıkarlarını korumak için her şeyi yapan, siyasette, ekonomide, tarım ve hayvancılıkta bilim ve teknolojide, eğitimde… her alanda yörüngesine girdiği emperyalist ülkelerin telkin ve dayatmalarına boyun eğen, milletimizi birbirine düşman kutuplar haline getiren, onların desteğiyle kısa sürede iktidar ve muhalefet görevi alan güdümlü siyasilere aldanmamak.
Üretim yerine tüketime yönelik politikalar izleyen. Tasarruf yerine lüks ve israfı teşvik eden. Hatırı sayılır hiçbir yerli üretim bırakmayan. Ülkeyi tamamen dışa bağımlı hale getiren siyasi anlayışa dur demek.
Tam bağımsızlık için – davaları milletin varlık ve bekası, tek kaygıları ülkenin geleceği olan milli kadrolar öncülüğünde – her alanda yeniden bir Milli Mücadele vermek. Demokratik yollarla gerçek “Milli İktidar” ı oluşturmaktır.
“İştirak etmediğimiz, çilesini çekmediğimiz bir kurtuluş mümkün değildir.”
Milletimizin ve yöneticilerimizin uyanması basiretle hareket etmesi (Yanılmadan gerçekleri görebilmesi, gelecekle ilgili sezgi, uyanıklık, anlayış, kavrayış ve vizyon sahibi olması) dilek temenni ve duasıyla…