Neden Kayseri.. (Köşe yazısı 20.09.2018 Kayseri Star Haber Gazetesi)
DAVUT GÜLEÇ
GAZETECİ
davutgulec@hotmail.com
Türkiye yıllardır, bölücü ve yıkıcı örgütlerin verdiği hem ekonomik hem de manevi acıları yaşıyor.
Son yıllarda ise bir ‘mağdur, bir mazlum’ edebiyatı aldı başını gidiyor.
Önce Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde bir türlü önüne geçirilemeyen her türlü kaçakçılık.
Diğer yanda onlara kaçak elektrik, yeşil kart, devlet yardımları.
Irak’a Çekiç güç ile başlayan Türkiye yardımı sonrası Peşmerge göçü.
Azerbaycan’dan kısmen gelenler.
İran’dan kaçanlar.
Dünyanın değişik bölgelerinden kaçak yollarla Türkiye’ye gelip sığınanlar.
Hadi neyse Marmara ve Van depremlerine insani yardımlar.
‘Kayserili işini bilir, hayırsever şehir’ edebiyatı.
‘İsteyen gelsin biz burada bakarız, karnını aşevlerinden doyururuz’ sözleri.
İç ve dış olayda hep öne atılan bir Kayseri ve popülist siyasetçiler.
İşsizliğin arttığı,
Hazır ve kolay yaşamın teşvik edildiği,
Devlet yatırımlarından, destek ve teşviklerinden adeta cezalandırılan,
‘Biz işimizi biliriz’ gibi günlük sözlerle şehre zarar verenler.
Gelinen noktaya bakın.
Dün ki gazetemizin manşetinde bazı örnekler verdik ve bunu sorduk.
Neden Kayseri tercih ediliyor?
Neden geliyorlar?
Kimler gönderiyor?
Peki hangi tür eylem için öncülük yapıyorlar? Gibi bazı sorular sorduk.
Ben bugün Kayseri Emniyet Müdürlüğü’nde 5. Yılını tamamlayan İbrahim Kulular yönetimindeki ekiplerin yaptığı Türkiye’nin en başarılı operasyonlarından bazılarını tekrar hatırlatayım.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na ‘Adalet yürüyüşü’ sırasında suikast planlayanların yakalanması.
PKK’nın üst düzey yöneticisinin keşif için geldiğinde enselenmesi.
Gururumuz, övündüğümüz 1. Komando Tugayı’nın çarşı iznine çıkan askerlerine yönelik alçak, şerefsiz hain saldırı sonrası yardım ve yataklık yapanların ortaya çıkartılması.
DEAŞ’ın infazcısının Kayseri’de canlı ele geçirilmesi.
Keşif amaçlı Kayseri’ye gönderilen PKK, deaş, işid ve diğer örgüt militanlarının toplanmaları.
Yılbaşı’nda Reina katliamını planlayanın acıdığımız insanların arasından çıkması.
Son olarak Deaş’ın önemli emiri ve oğlunun kıskıvrak ele geçirilmesi.
Tabi arada, Kayseri tarihinin en büyük eroin operasyonu,
Hırsızlık çetesinin çökertilmesi,
Bazı ilginç dolandırıcılık olaylarının ortaya çıkartılması gibi çok örnek verilebilir.
Bu yanlışlar ve Birleşmiş Milletler gibi toplama merkezi yapanlar yüzünden Kayseri’de uyuşturucu kullanımı ve diğer suçlarda ne durumdayım dertlenmeyen yok. Ama operasyonlar başarılı olunca, yasalarda boşluk olunca ‘asi gençlik’ çoğalıyor.
Hazır, kolay yaşam, lükse özenti artıyor.
Ama şehri yönetenlere, milletin vekili olanları dinlerseniz Kayseri Avrupa kenti.
Örnek ve model bir medeniyetler şehri.
Şimdi tekrar başa döneyim ve tekrar sorayım.
Dünyanın bu kadar ne olduğu tam bilinmeyen insanlarını neden Kayseri’de topladınız?
Operasyonlarda yakalananlar, yakalanmamış olsalar nasıl bir eylem yapacaklardı?
Bunları özellikle gönderenlere yardım ve yataklık yapanlar kimler?
Her türlü taviz verilen, ‘çocuk fabrikası’ gibi güçlü, üretken bu hainleri ‘mazlum-mağdur’ edebiyatı ile daha ne kadar içimizde besleyeceğiz?
Peki bunlara acıyanlar, ileri de ciddi bela olduklarında, bu vatan, millet, devlet için ne yapacaklar?
Bugün kendi işsizine, diplomalı gencine iş bulamayan, Suriyelilere verilen maaşlar, sınırsız sağlık, vergisiz iş yeri açma, yasalara göre suç olan küçük yaşta evlilik, çocuk gelinler gibi konularda, kimlik kazandırılan bu kişilere öncelik mi verecek?
Ortada hem Türkiye hem Kayseri edebiyat yanlışları var.
‘Mutlu azınlık’ hırsına yenik düşerken acısını, karnını bile doyurmakta zorluk çeken, bugün isyan etmeye başlayan ‘mutsuz çoğunluk’ çekiyor.
Zaten bankalara göbekten bağlı olmayan kimse kalmadı.
Ekonomi çöktü, ülke nerede bilen yok.
Birde bu kadar sorun içinde, içimizde beslediğimiz bu ne idüğü belirsiz kimliğini, ülkesini satan hainler, bilinmeyen eylemler için özellikle Kayseri’ye gönderilen bu teröristler çıktı.
İşte ‘acırken acınacak hale düşmek’ diye buna denir.
İyisi mi, ‘mağdur-mazlum’ edebiyatını bir kenara bırakın, kendiniz, çocuklarınız, torunlarınızın geleceği, ileride ‘dizlerinizi döğmemek’ için azan, tozutan, haddini aşan her türlü suç, çete, örgüt, haini ‘’vatandaşlık görevinizi yapma’ adına ihbar edin ve de korkmayın.
Bizim içimizdeki bu hainler gibi gideceğimiz bir başka ülke, değiştirecek kimliğimiz, bayrağımız yok.