Köşe YazılarıMedya-Basın Dünyası

Nafaka…(2) (Köşe yazısı 07.08.2019 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

‘Nafaka çalıştayı sonuç bildirgesi’ ile devam ediyorum.

Sadece yoksulluk nafakası zamanaşımı süresine tabidir, diğerleri her zaman istenebilir
Yoksulluk nafakası dışındaki nafaka türlerinde nafakanın her zaman yani zamanaşımına tabi olmadan istenmesi mümkündür, bu nedenle mali anlamda bir güçsüzlük durumunda nafakanın kaldırılması hak kaybına yol açmamaktadır. Buna karşılık yoksulluk nafakası bir yıllık zamanaşımına tabi olduğu için nafaka yükümlüsünün görece geçici bir süre için ödemeden güçsüzlüğe düşmesi halinde nafakanın kaldırılması nafakanın bir daha istenememesine, bağlanmamasına yol açacaktır. Bu nedenle hâkime iradı sadece azaltma ya da artırma yetkisi tanınması yoksulluk nafakasının amacı ve bağlı olduğu düzenlemeler dikkate alındığında tutarlıdır.
Şartsız destek olma borcu yükleyen mevcut evlilik birliği veya çocuklar için geniş takdir yetkisi tanınmıştır, şarta bağlı dayanışma yükümlülüğü yönünden sınırlı takdir yetkisi tanınmıştır

Boşanma davasında hâkime tanınan takdir yetkisinin amacı çocuğu koruyucu önlemlerin aksine kamu menfaatini korumak değil, tarafların özgür iradesini olumsuz etkileyecek şartları dikkate alarak tarafların menfaatlerini korumaktır. Yoksulluk nafakasında da çocuğa ödenen iştirak nafakasındaki durumun aksine korunacak bir kamusal menfaat yoktur, geniş bir takdir yetkisi gerektiren olgu da yoktur.

Tarafların mali durumları nafakanın yalnızca tutarının belirlenmesinde takdir yetkisini gerektiren bir değişkendir. Üstelik nafaka miktarları ve artırım tutarları çok düşük belirlenmekte ve günlük ihtiyaçları karşılamamaktadır, takdir yetkisi kadınlar aleyhine kullanılmaktadır. Nafakanın artırımı için açılan davalar iki yıl veya daha uzun sürmektedir, hak arama özgürlüğü ihlal edilmektedir.

Hâkime tanınan takdir yetkisi kapsamında nafakanın biçimini irat yerine toptan ödeme şeklinde belirlemek mümkündür, buna çok kısa süren evliliklerde başvurulabilir.

TMK madde 169’a göre “boşanma ve ayrılık davası açıldığında hakim … geçici önlemleri re’sen alır”. Bu hükümle hâkime tanınan geniş takdir yetkisinin nedeni evlilik birliğinin halen sürmesi ve kadının boşanma hakkını kullanmaktan caydırılmamasıdır.

Uygulamaya İlişkin Sorunların Çözümü Yine Kanunda Vardır

Hakkın kötüye kullanılmasını TMK madde 2 yasaklar ve hukuk düzeninin bunu korumayacağını emreder. TMK 2 tüm özel hukuk ilişkilerinde yedek olarak uygulanabilen bir düzenlemedir, ispatı halinde hâkim buna dayanarak nafakayı kaldırma yetkisine sahiptir.

Nafakanın hâkim kararıyla kaldırılma sebeplerinden olan haysiyetsiz yaşam sürme Yargıtay 2. Hukuk Dairesi tarafından cinsiyetçi ahlak kalıplarında yorumlanabilmekte ve aslında haysiyetin gerçekten ne anlama geldiği sorgulanmamaktadır.

Türkiye’de esasen nafaka alacaklılarının nafakayı tahsil edememe sorunları vardır. Nafaka alacaklısı çocuk da olsa eski eş de olsa nafaka yükümlülerinin ciddi bir kısmının kasıtlı olarak nafaka ödemekten kaçındığı, nafaka ödeme konusunda direnç gösterdikleri sabit olduğu için bu nitelikte özel olarak ve 3 ayı geçmeyen disiplin niteliğinde tazyik (zorlama) hapsinin öngörüldüğü belirtilebilir.

3 ayı geçmeyen ve niteliği yükümlülükleri yerine getirmeye zorlamadan ibaret tazyik hapsinden başka hiçbir şekilde borçlular aleyhine özgürlüğü kısıtlayıcı önlem bulunmamaktadır. Borç sebebiyle yıllarca hapiste kalmak tümüyle gerçek dışı bir iddiadır.

İcra ve İflas Kanunu’na göre hapsin uygulanmasına başlandıktan sonra kararın gereği yerine getirilirse, borçlu tahliye edilir. Dolayısıyla amaç bağcıyı dövmek değil, yalnızca üzüm yemektir.

Şiddete karşı koruyucu/önleyici tedbir kararlarına karşı direnç göstermek ile nafaka kararına karşı direnç göstermek arasında zihniyet açısından bir fark yoktur.

Kadın Yoksulluğunun Yapısal Sebepleri Vardır

Kadın yoksulluğunun yasal ve yargısal sebepleri vardır

TMK madde 192’de belirtilen eşlerin meslek seçiminde “evliliğin huzur ve yararı göz önünde tutulur” hükmü kadınlar aleyhine yorumlanarak uygulanmaktadır.

2016 yılında 55.757 kadın lehine 6284 sayılı yasaya göre tedbir kararı verilmiş olmakla birlikte bunlardan sadece 6’sı kreş yardımından, 10’u ise geçici maddi yardımdan yararlanabilmiştir.

Gebe veya Emziren Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Yönetmelik’e göre emziren kadının işyerinde kreş açma yükümlülüğü vardır. Ancak 2008’de 497 olan kreş sayısı 2016’da yarıya düşmüştür. Yönetmeliğe göre sadece annenin işyerinin kreş açması gerekiyor, babanın işyeri için böyle bir yükümlülük yüklenmemektedir. Dolayısıyla Yönetmelik çocuk bakımını anneye bırakılarak kadınların yoksulluğuna yapısal ayrımcılıkla sebebiyet verilmektedir.

Kadın yoksulluğunun politik ve ekonomik sebepleri vardır

MEB verilerine göre erken evlilik nedeniyle okulu terk eden çocukların % 94’ü kız çocuklardır.

112.000 kadın yaşlı bakımı yüzünden eve dönmüştür. 260.000 kadın kreşler pahalı olduğu için, 900.000 kadın çocuğuma ben bakmalıyım diye düşündüğü için işten ayrılmıştır.

Kadınlar işten çıkarmada ilk gözden çıkarılanlar arasında olmaktadır, işe alımda evli olması ve çocuk bakması engel oluşturmaktadır.

Norveç ve Finlandiya’da kadınların % 100’ünün kendi adına banka hesabı varken Türkiye’de ise kadınların sadece % 69’unun kendi adına hesabı vardır

Kadınların ev içi emekle yarattığı ürün ve hizmet üretimi sebebiyle erkekler hem manevi anlamda hem de maddi anlamda tasarrufta bulunmaktadır ve kadın tasarruflarıyla elde edilen mülkler erkekler adına kaydedilmektedir. Ücretsiz ev içi emeğin maliyeti çok büyüktür, tek bir şirket bu işleri yapsaydı yıllık cirosunun 10 trilyon dolar olacağı tahmin edilmektedir.

Çocuk, engelli ve yaşlı bakımı konusunda devlet tarafından pasif kalınarak politika geliştirilmeyerek dolaylı biçimde kadınlara yüklenilmektedir.

Tüm bu tespitlerimize göre; Yoksulluk nafakası düzenlemesinde cinsiyet ayırımı yapılmamıştır. Kadın veya erkek eş boşanmakla yoksulluğa düşecekse ve kusuru diğer taraftan daha fazla olmamak şartıyla diğer eşten yoksulluk nafakası isteyebilir (Madde 175).

Yoksulluk nafakasının daha çok kadınlara veriliyor olmasının nedeni kadınların ekonomik olarak güçsüz bırakılmaları, bağımlı kılınmaları ve boşanmakla yoksulluğa düşecek olmalarıdır.

Yoksulluk nafakası ömür boyu değildir. Türk Medeni Kanunu’nda yoksulluk nafakasının sona ermesi, kaldırılması ve indirilmesi şartları belirlenmiştir (Madde 176).

Anayasa Mahkemesi kararları ve Yargıtay içtihatlarıyla yoksulluk nafakasının ölüm veya evlilik ile kendiliğinden sona erinceye ya da mahkeme kararıyla kaldırılıncaya kadar süresiz olması gerektiği karara bağlanmıştır.

Türkiye taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde kadını güçlendirmeyi, korumayı, şiddeti önlemeyi ve her türlü ayrımcılığa son vermeyi taahhüt etmiştir. Anayasanın 90. maddesi uyarınca bu sözleşmeler kanun hükmündedir.

Nafakanın süreli hale getirilmesi kadının mağduriyetini artıracak ve onu şiddet gördüğü ve mutsuz olduğu bir evliliğe katlanmak zorunda bırakacaktır.

“Yoksulluk nafakası konusunda yeni bir yasal düzenlemeye ihtiyaç yoktur, kadının nafaka hakkına dokunmayın” diyoruz.

Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Davut Güleç Panel Sağ Menü
Davut Güleç Logo Ana Sayfa Davut Güleç Kimdir? Galeri Köşe Yazıları Site Haritası