Mimarsinan OSB, ERÜ’nün elektrikli aracı ‘VoltaCar’a sponsor oldu ve ekonomi haberleri
Mimarsinan OSB, ERÜ’nün elektrikli aracı ‘VoltaCar’a sponsor oldu.
Türkiye’nin 10 Araştırma Üniversitesi’nden biri olan Erciyes Üniversitesi’ni (ERÜ) ulusal ve uluslararası platformlarda tanıtmak, üniversite-sanayi işbirliği çerçevesinde araştıran, geliştiren ve ülkenin gelişimine katkı sağlayacak projeler üretmek için Mühendislik Fakültesi Enerji Sistemleri Mühendisliği Bölümü Enerjist Takımı tarafından tasarlanan elektrikli araç VoltaCar’a Mimarsinan OSB’miz sponsor oldu.
Yönetim Kurulu Başkanımız Mehmet Karabulut, VoltaCar Ekibi’ni ziyaret ederek aracın fikir ve yapım aşaması hakkında bilgiler aldı. Elektrikli otomobili inceleyen Başkanımız Karabulut, projeden oldukça memnun kaldığını ifade etti. Başkanımız Karabulut, teknolojiyi sanayi ile buluşturmanın önemli olduğunu belirten Başkan Karabulut, üniversite-sanayi işbirliğiyle güzel işler başarılabileceği ve ülkemiz ekonomisine büyük katkılar sağlanabileceğinin altını çizdi. Başkanımız Karabulut, bu anlamda VoltaCar’ın daha da gelişmesine katkıda bulunmak için ihtiyaçların bir kısmına sponsor olduklarını kaydederek, elektrikle çalışan aracın ve bu yönde gelişen teknolojinin önemine değindi. Sözlerine şu şekilde devam etti: “Üniversite-sanayi işbirliği çerçevesinde yapılacak çalışmalara destek vererek yeni teknolojilerin sanayicimiz ile buluşmasına olanak sağlamayı önemsiyoruz. Şehrimiz üniversitesi tarafından böyle bir projenin geliştirilmesi ülkemiz için çok önemli. Şuanki teknolojide alternatif enerji ile çalışan otomobiller ön planda tutulduğundan dolayı, bu projenin geliştirilerek önce ülkemiz ihtiyacını karşılayacak ardından yurtdışına ithal edebilecek konuma getirilebilmesi son derece önemli. Bu aracın yapımında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
Mühendislik Fakültesi Enerji Sistemleri Mühendisliği Bölümü Enerjist ekibi aracın teknik özellikleri hakkında bilgiler verdi. Elektrikli araç VoltaCar’ın karbon fiber malzemeden üretildiğini, 175 kg ağırlığa sahip ve 150 kilometrede sadece 1 TL’lik enerji harcadığı bildirildi. Ayrıca aracın saatte 130 km hız yapabildiği belirtilirken, tam dolu bir batarya ile 120-130 kilometre yol gidebildiği aktarıldı.
Zamanın Eskitemediği Yüzlerce Klasik Araç Festivalde Buluşacak
Üretildiği yıllarda herkesin hayranlıkla baktığı, geçen zaman içinde de kendine çok özel bir hayran kitlesi oluşturan yüzyılın klasik otomobilleri bir kez daha İstanbul’da buluşmaya hazırlanıyor.
1886 yılında üretilen Benz modelinden başlayarak, Elvis Presley’nin 1955 model Cadillac’ından, Kara Şimşek efsanesine, Hulusi Kentmen’in 1956 model otomobilinden, Şoför Nebahat filminde kullandığı 1952 model taksiye kadar Türkiye’den ve dünyadan 500’den fazla otomobil ve klasik ticari araç, Antika Otomobil Federasyonu (AOF) tarafından 28–30 Haziran 2019 tarihleri arasında TÜYAP Fuar Merkezi’nde düzenlenecek “2. Klasik Araç Festivali’nde’’ otomobil ve klasik araç tutkunlarını nostaljik bir yolculuğa çıkaracak.
Tayalı “Sorunlarımıza Dikkat Çekmek İstiyoruz”
“2. Klasik Araç Festivali’’ öncesinde Ural Ataman Klasik Otomobil Müzesi’nde gerçekleştirilen tanıtım toplantısında bir konuşma yapan AOF Genel Sekreteri İlker Tayalı, geçtiğimiz yıl ilgi ile karşılanan ve 8 binden fazla kişinin ziyaret ettiği festivalin bu yıl da aynı ilgiyi görmesini beklediklerini belirterek “Sesimizi duyurabilmek adına yaptığımız etkinliklerden biri de geçen sene başlattığımız Uluslararası Klasik Araç Festivali. Geçmişte bu otomobilleri kullananlara nostalji yaşatmaya, aynı zamanda yeni nesle klasik otomobili sevdirmeye bunun ne kadar özel bir hobi, kültür ve güzel bir paylaşım olduğunu göstermek istiyoruz. Tüm bunlarla da farkındalık yaratıp devlet nezdinde bu otomobillerin mevzuatlarıyla ilgili problemlerine çözümler bulabilmeyi amaçlıyoruz. Federasyonumuz ayrıca, tarihi değeri haiz antika eşya veya klasik, motorlu kara taşıtlarının ülkemize kazandırılması, sevdirilmesi ve daha da önemlisi otomotiv sanayinin gelişim sürecinin detaylarının gelecek nesillere aktarılabilmesine imkan vermek ve tarihi taşıt mirasımızı korumak için de yoğun çaba harcıyor” dedi.
Tayalı, bu yılki festivalin çok renkli geçeceğini de belirterek şunları söyledi;
“Şu ana itibariyle festivali bir aydan fazla zaman olmasına rağmen 2000 adetlik bilet satışı gerçekleşti. Bu yol workshoplar, sosyal sorumluluk proje çalışmaları, çocuklar için eğlence-oyun alanları, söyleşiler, imza günleri, konserler, dans showlar ve eğitimlerle dolu bir festival yaşayacağız.
Ayrıca, klasik otomobillere olan tutkularıyla bilinen Burhan Öcal, Erkan Can, Serdar Gökhan, Rasim Öztekin ve İlker Ayrık gibi bir çok ünlü isim de günümüzde kullandıkları klasik otomobilleriyle birlikte katılımcılar arasında olacak. Ayrıca, klasik otomobil tasarımında Celebrity Kustoms markasıyla dünya çapında tanınan John D’Agostino’da söyleşilerde bulunacak, imzalı hatıra para dağıtacak ve festivalin en güzel otomobili seçip Amerika dan getirdiği kristal kupayı takdim edecek. Tüm bunlarla beraber birbirinden değerli klasik itfaiye ve ambulans araçları ve otobüsleri görme şansına da sahip olacağız.”
Dünya Sineması’nın Klasikleri Festivalde sergilenecek
Türkiye’nin her noktasından gelen 500’den fazla klasik araç, ziyaretçilerini en az yarım yüzyıl öncesine taşırken, festivalde birçok ünlünün otomobillerine dokunabilecek ve 50’li 60’lı yılların kamyonlarıyla, otobüsleriyle, kendilerini eski bir filmin içinde hissedecekler.
Harry Potter’ın 1959 Ford Anglia’sı, Elvis Presley’nin 1955 Cadillac’ı, Marilyn Monroe’nun 1956 Ford Thunderbird’i, Fenomen dizi Kara Şimşek’te kullanılan 1982 Pontiac Transam’ı, Hulusi Kentmen’in 1956 Ford Fairline’ı, Müzeyyen Senar’ın 1970 Anadol’u, Ayhan Işık’ın 1966 model Mercedes’i, Sadri Alışık’ın 1957 Chevrolet Belair’i, Şoför Nebahat’in 1952 Desoto’su, seksenlerin unutulmaz televizyon dizisi Dallas’ta kullanılan 70’li yıllara ait Chevrolet pick-up, bir nesile ilham veren VW Herbie, efsane Aston Martin model otomobiller başta olmak üzere birbirinden değerli klasik otomobillerle anılar yeniden canlanacak.
Ayrıca, klasik otomobillere olan tutkularıyla bilinen Burhan Öcal, Serdar Gökhan, Rasim Öztekin ve İlker Ayrık gibi bir çok ünlü isim günümüzde kullandıkları klasik otomobilleriyle birlikte katılımcılar arasında olacak.
Festival’e Uluslararası Katılım…
Ayrıca, dünyanın en tanınmış otomobil rallilerinden biri olan Europa Orient Doğu-Batı Dostluk Rallisi’nin etapları arasında bu yıl Türkiye de yer alacak ve 120’den fazla klasik otomobil tutkunu araçlarıyla Klasik Otomobil Festivali’ne konuk olacak.
Sonax ve KEY Museum’un ortak sponsorluğuyla, özel yapım klasik otomobil tasarımında Celebrity Kustoms markasıyla dünya çapında tanınan John D’Agostino, bir yarışma düzenleyecek ve festivalin enlerini belirleyip kazananlara ödüllerini verecek.
Festivaldeki “En Pahalı, En Yaşlı, En Hızlı Klasikler”
Türkiye’de ikinci kez düzenlenecek “Klasik Araç Festivali’’; zamanının en hızlı, en pahalı, en eski, en yeni ve en çok tercih edilen klasiklerini, otomobil severler ile buluşturacak.
Otomobillerle alışılmışın dışında bir sergi…
Otomobillerin kendi dünyasında bir dili ve sırrı olduğuna inanan Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik ve Cam Bölümü Öğretim Görevlisi Levent Vardal 2. Klasik Araç Festivali katılımcılarını “Sırlar ve Otomobiller” isimli sergisiyle karşılayacak. Yaklaşık 1 yıllık hazırlık sürecinden sonra seramikler üzerine otomobilleri resmeden sanatçı Vardal 100 ayrı çalışmasını sergileyecek.
İlk Yerli Otomobil Devrim’in Replikası da Festivalde
Festivalde ziyaretçileri sürprizler de bekliyor olacak. Klasik otomobiller ve Yeşilçam etkinliği, bit pazarı, konserler ve sinema da festival etkinlikleri arasındaki yer alacak. İlk Türk otomobili Devrim’in filmi de klasik otomobiller severler için sürekli gösterimde olacak. Ayrıca, Devrim’in replika modeli de sinema alanında sergilenecek.
Ziyaretçileri nostaljik bir yolculuğa çıkaracak birbirinden değerli klasik otomobiller ile fuar alanı çevresinde de sürüş imkanının sunulacağı 3 gün sürecek festivalin bilet fiyatları günlük 15 TL’den başlıyor. Biletler biletix.com ve etkinlik günleri kapı girişlerinden temin edilebilecek.
E-Ticarete Ramazan Dopingi
Sanal mağazaların satışları Ramazan ayında yüzde 30 artarken, kadınların alışverişlerini öğle tatili ve mesaide, erkeklerin ise sahurda yaptığı belirlendi. Kadınların alışveriş sepetlerinin ortalama değeri 150 lira oluyor.
9 günlük tatile yönelik alışverişler dolayısıyla erkeklerin alışveriş sepetlerinin ortalaması ise 210 TL’yi buluyor.
Ramazan dolayısıyla sanalmağazaların satışları yüzde 30 artarken; kadınlar online alışveriş için öğletatili ve mesai saatlerini, erkekler ise sahuru tercih ediyor.
500’ü aşkın dijital mağazadanalışveriş yapanlara nakit para ödeyen Avantajix.com’un verilerine göre;Ramazan’da en çok alışveriş sahur saatlerinde yapılıyor. 23:00-04:00 saatleriarasındaki online alışveriş yoğunluğu, normal dönemlerin 4-5 katına kadarçıkıyor. Bu saatlerdeki müşterilerin yüzde 80’ini 25-35 yaşlarındaki çalışan yada 55 yaş üstü emekli erkekler oluşturuyor.
Erkek müşterilerin sahursaatlerindeki alışverişlerinin ortalamasepet değeri 210 lira olurken, fırsat sitelerinden iftar revervasyonları,kitap, giyim-kuşam, elektronik ürünler ençok para harcanan kalemler olarakdikkati çekiyor.
Ramazan sonrasının 9 gün tatilolmasından dolayı yapılan ulaşım ve konaklama harcamaları da erkek müşterilerinsepetlerinde ağırlıkla yer alıyor.
KadınlarÖğle Tatili ve Mesaide Alışverişte
Ramazan’da online alışverişyapan kadınların tamamına yakınını çalışanlar oluşturuyor.
Kadınların yüzde 40’ı alışverişiçin öğle tatilini fırsat olarak görürken, yüzde 25’i sanal mağaza ziyaretlerinimesaide, 13.00-17.00 saatleri arasında yapıyor. On kadından sadece biri sahursaatlerini alışverişe ayırıyor.
Kadınların ağırlıklı olarakkahve-çay türleri, sıvı yağ, tuz-şeker-baharat, gurme ürünleri, çamaşır,temizlik ve bulaşık deterjanları, bebek bezi, giyim, kozmetik ürünler ve çocukmaması ile küçük ev aletleri ile dolan alışveriş sepetlerinin ortalaması 150lira oluyor.
ErkenRezervasyonu Kaçıranlara Fırsat
Avantajix.com kurucu ortağıGüçlü Kayral, ürün teslimatlarının pek çok sitede çok hızlı, bazen birkaç saatiçinde yapıldığını belirterek, şunları söyledi:
“Özellikle kadınlar mesaibitimi ile iftar arasındaki süreyi alışveriş kargaşası içinde geçirmekistemiyor.
Ayrıca son günlerde havalarısındı. Sıcak havalarda oruç tutanlar dışarı çıkmak yerine pek çok ihtiyacınıinternete kaydırıyor.
Ramazan denildiğinde ilk aklagelen tabii ki iftar sofraları oluyor. Bu dönem boyunca gıda ürünlerisatışlarında doğal bir artış olmakta.
Ancak asıl yükseliş bayramtatili sebebiyle oluyor. Özellikle bu yıl Ramazan Bayramı tatilinin uzunolması, sıcak havalara denk gelmesi, bilet ve turizm sitelerinin yüzünügüldürdü.
Ayrıca,fırsat sitelerinin en sevdiği ay Ramazan’dır. Çünkü yıllık cirolarının önemlibir bölümü iftar yemeklerinden ve bayram tatili rezervasyonlarından gelmekte.Fırsat sitelerinin sunduğu imkanlarla uygun fiyata iftar yapmak mümkün. Erkenrezervasyonu kaçıranlar da bu dönemde düzenlenen kampanyalarla erkenrezervasyonu aratmayacak fiyatlarla tatil yapabilmekteler.”
TAİDER Anıtkabir’i ziyaret etti
Türkiye’deki aile işletmelerinin nesiller boyu gelişmesine ve ülke ekonomisinin daha sağlıklı, istikrarlı büyümesine destek olmak amacıyla kurulan TAİDER Yönetim Kurulu Üyeleri Anıtkabir’i ziyaret ederek, Anıtkabir Özel Defteri’ni imzaladı.
TAİDER Yönetim Kurulu Başkanı Candan Çilingiroğlu başkanlığındaki heyette Aydın Öğücü, Aydın Buğra İlter, Berkan Baykam, Civan Sözkesen, Duygu Tecim, Fatma Olten, Recep Turan Sürücü, Serra Soysal Koyuncu, Tekin Urhan, Berrin Sarıoğlu, Çağla Baykam, Gülseren Özcan, Mehmet Özcan, Seçil Beydemir Kaynak, Sevilay Gülcüler, Tuğçe Gülcüler yer aldı.
Candan Çilingiroğlu Anıtkabir Özel Defteri’ne yazdığı yazıda şu ifadeleri kullandı:
Aziz Atatürk,Bizler, TAİDER Aile İşletmeleri Derneği üyeleri olarak; liderliğin ve bilgeliğinin ışığında ülkemizin geleceği, gelecek nesilleri için daha müreffeh bir toplum yaratma, ülkemizi muasır medeniyetler seviyesine yüceltme hedefiyle var gücümüzle çalışmaya devam edecek, asırlık Cumhuriyetimizin ilelebet yaşaması için dün olduğu gibi bugün ve yarın da gösterdiğin hedefe hiç durmadan ilerleyeceğimize söz veriyoruz.
Yüzyıl önce bu tarihlerde başlattığın kurtuluş mücadelesi boyunca canlarını feda ederek bu toprakları bizlere vatan eden tüm şehitlerimizi manevi huzurunda bir kez daha saygı, sevgi ve rahmetle anıyoruz.
PIRELLI, 2018 FAALİYET RAPORU İLE“KONTROLSÜZ GÜÇ, GÜÇ DEĞİLDİR” SLOGANININ 25. YILINI KUTLUYOR
ÜÇ YAZAR, BİR VİDEO VE BİR RESİMLİ HİKAYE, “KONTROLSÜZ GÜCÜN, GÜÇ OLMADIĞINI” ANLATIYOR
“Kontrolsüz güç, güç değildir” sloganı tam 25 yıldır Pirelli markasına dünya çapında eşlik ediyor. Şirket bu nedenle 2018 Faaliyet Raporu’nu bu ünlü ifadeye adıyor ve yıldönümünü üç uluslararası yazarın kaleme aldığı hikayeler, bir video ve pek çok yorum olasılığından bazılarını öneren bir fotoğraf dizisi ile kutluyor.
“Kontrolsüz güç, güç değildir” kampanyası, Annie Leibowitz’in çektiği ve yüksek topuklu kırmızı ayakkabılar giymiş Carl Lewis’in çıkış yapmaya hazır tipik bir kısa mesafe koşucusu pozunda betimlendiği bir fotoğrafla lanse edildi. 1994 yılında Texas’ta çekilen ve yaratıcı reklamcılığın simgesi haline gelen efsane fotoğraf, yıllardır güncelliğini sürdüren bir mesaj veriyor ve ürünü, yani lastiği vurguluyor. Malzemenin sınırlarının ötesine uzanarak hayatta olduğu gibi otomobilde de “kontrolsüz gücün, güç olmadığı” mesajını iletiyor. Sayısız şekilde yorumlanabilen bu zamansız slogan, her dönemin kadınlarına ve erkeklerine görünürde birbirine zıt gibi gelen iki kavram arasında kendi dengelerini bulma ilhamı veriyor.
Bu sentez egzersizi, Pirelli’nin 2018 Faaliyet Raporu’nda Adam Greenfield, Lisa Halliday ve J.R. Moehringer olmak üzere üç yazarın çalışmalarıyla yer alıyor. Yazarlardan her biri Pirelli ile de ilgili olan teknoloji, spor ve kültür alanlarında gücün ve kontrolün kişisel bir yorumunu öneriyor.
Adam Greenfield, teknolojiye odaklı yazısında, “güç ile kontrol arasındaki ayrım, zamanımızın temel zorluklarından birini teşkil ediyor. Cesur ve orijinal teknolojilerimiz bize her geçen gün daha fazla güç sunuyor ama işin doğrusu onları nasıl kontrol edeceğimizi henüz öğrenebilmiş değiliz,” diyor.
- R. Moehringer, spora adanmış olan hikayesinde şöyle diyor: “Hepimiz zaman zaman büyük sporcuların, oyuncuların, ressamların, doktorların, girişimcilerin ve diğerlerinin özel güçlere sahip olduğunu sanma hatasına düşüyoruz. Aslında herkes, özel güçlere sahiptir. Başarılı olanlar, güçleri üzerinde dayanıklı ve tutarlı bir kontrol sağlamanın yollarını bulanlardır.”
Lisa Halliday, sanat ve kültür üzerine düşüncelerini kaleme aldığı “Hurrying Slowly” (Yavaşça Acele Etmek) başlıklı yazısında şunları söylüyor: “Sanat, bir yolculuktur, bilincin kat ettiği bir mesafedir. Bu durum, hem sanatçı ve izleyici, hem performans sanatçısı ile seyirci, hem de yazar ve okuyucu için geçerlidir. Böyle bir yolculuğun itici gücü, kontrolsüz olduğunda hiçbir şeydir çünkü sanatsal potansiyeli değerlendiren ve yöneten, güçtür.”
25 yıl önce Carl Lewis kampanyasını yaratan Young & Rubicam reklam ajansı tarafından hazırlanan bir video, üç yazarın eserlerine eşlik ediyor. Videoda güç, insanı her zaman sınırları zorlamaya iten bir iç kuvvet, kontrol de bir amacın başarılmasının vazgeçilmez bir faktörü olarak betimleniyor. Videonun içerdiği kavramlar, Faaliyet Raporu’nun basılı halini zenginleştiren bir dizi fotoğraf aracılığıyla da gösteriliyor.
“Kontrolsüz güç, güç değildir”: çeyrek asırlık bir hikaye
Carl Lewis’in “Kontrolsüz güç, güç değildir” sloganlı fotoğrafı, öyle başarılı bir reklam kampanyasının önünü açtı ki bugün hâlâ Pirelli’yi tanımlamaya devam ediyor.
Annie Leibowitz’in fotoğrafını takip eden yıl Gerard di Thame’ın yönettiği bir reklam filminde Carl Lewis’, New York silueti boyunca özel efektlerle dolu çılgın bir yarış koşuyordu. Koşunun son görüntülerinde ise bir sır açığa çıkıyordu; Carl Lewis’in tabanında Pirelli P6000 lastiğin sırt deseni kazılıydı.
Pirelli, 1996 yılına kadar imajını Carl Lewis’e emanet etti. Sonraki yıl, Lewis’in yerini o zaman dünyanın en hızlı kadını olan Fransız atlet Marie-José Pérec aldı. Pirelli reklamında ünlü koşucu, buzullar ve akan lavlar, deniz canavarları ve diğer tehlikeler arasından geçip kaçarken ayaklarında yine Pirelli lastiğinin sırt deseni vardı.
Ardından, 1998, Ronaldo’nun yılı oldu; ünlü futbolcunun Rio de Janeiro’daki Kurtarıcı İsa heykelinin arkasındaki görüntüsü, reklam dünyasının dışında bile anında bir ikon haline geldi.
Pirelli Faaliyet Raporu kültürden inovasyona uzanıyor
Pirelli Faaliyet Raporu, 2010 yılından bu yana sanat ve kültür dünyasından uluslararası kişilerin katkıları sayesinde bir dönüşüm geçirmeye devam ediyor. Bir şirket hakkında “basit” bilgiler veren raporlar, bir yılı pek çok biçimde anlatabilecek iletişim araçlarına dönüşüyor. Örneğin, 2010 Faaliyet Raporu’nun illüstrasyonlarında, Naba di Milano okulundan öğrencilerin sürdürülebilirlik temasından ilham aldığı fotoğrafları kullanıldı. Sonraki yıl, Pirelli Faaliyet Raporu, grafik sanatçısı Stefan Glerum‘un 18 illüstrasyonuyla zenginleştirildi. 2012’de New Yorker dergisinin karikatüristi Liza Donnelly, Faaliyet Raporu’na katkıda bulundu. 2013 yılında ise yazar ve senarist Hanif Kureishi, “Spinning the Wheel” (Çarkı Döndürme) projesinde “tekerlek” fikrini yeniden yorumlamaları için on uluslararası genç yetenekle çalıştı. 2014 yılında Pirelli Entegre Raporu’nun odağında “sokak sanatı” yer aldı; Brezilya’dan Marina Zumi, Almanya’dan Dome ve Rusya’dan Alexey Luka‘nın eserleri, tek bir piramit yapıda birleştirilerek Pirelli HangarBicocca’da sergilendi. Takip eden yıl, modern kaligrafi sanatçısı Rus Pokras Lampas, “benzersiz” olmanın değerini el yazısı ve parmak izleri olmak üzere iki unsurla Pirelli için yorumladı. Bu sayının adı, “Every Mark is Unique” (Her İz Benzersizdir) oldu. Pirelli, son olarak 2017 Faaliyet Raporu’nu şirketin dijital dönüşüm hikayesini anlatmak için kullanmak istedi. “Data Meets Passion” (Veri ile Tutkunun Buluşması) başlıklı raporda Pirelli’nin kendi hikayesinden beş Sanayi 4.0 işletmesinin şirketlerini büyütmek için dijital teknolojileri nasıl kullandığına uzanan öyküler yer aldı. Bu edisyonun sanatsal ve edebi içeriğini illüstratör Emiliano Ponzi ile uluslararası yazarlar Tom McCarthy, Mohsin Hamid ve Ted Chiang sağladı.
Kemik Sağlığınızı Etkileyen Hastalıklar
Genetik mirasınızın yanı sıra ne kadar dikkat ederseniz edin kemik sağlığınızı olumsuz yönde etkileyecek hastalıklarınız söz konusuysa sağlık problemleriyle erken dönemde karşılaşma ihtimaliniz artıyor. Kemik sağlığınızı olumsuz yönde etkileyebilecek hastalıkları Hastane Derindere Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Sidar Öztürk anlattı.
Osteoporoz
Osteoporoz, kemiklerinizin tehlikeli biçimde zayıflamasına özellikle kalça, omurga ve bilekte kırık problemiyle karşılaşma ihtimalinizi artırmaya neden olan bir hastalıktır. Bu nedenle hekiminiz düzenli olarak kemik yoğunluğunuzu tespit etmek isteyebilir. Hekiminizin önereceği bazı ilaçların yanı sıra sağlıklı kilonuzu korumak ve egzersiz yapmak kemik kaybınızı yavaşlatabilir.
Osteopetrozis
Kalıtsal bir hastalık olan Osteopetrozis’de kemik yoğunluğunuz gereğinden fazla artar; ancak bu kemiklerinizin daha güçlü olacağı anlamına gelmez, kemikler zayıflar ve daha kolay kırılabilir hale gelir. Bu durum aynı zamanda kemiklerinizdeki iliği de etkiler ve vücudunuzun enfeksiyonla savaşması, oksijen taşıması ve kanamayı kontrol etmesini zorlaştırabilir. İlaç ve hormon tedavisi, takviyeler, fizik tedavi uygulamaları ve gerektiğinde ameliyat, hastalığın tedavisinde kullanılan yöntemlerdir.
Egeli Hazır Giyim İhracatçıları İsveç Yolcusu
Ege Bölgesi’nden yapılan hazırgiyim ve konfeksiyon ihracatını arttırmak için en büyük ihraç pazarı Avrupa’da yoğun mesai harcayan Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği, 20-22 Mayıs 2019 tarihleri arasında 11 firma ile İsveç’e “Sektörel Ticaret Heyeti Organizasyonu” gerçekleştiriyor.
İsveç’in 2.5 milyar dolarlık hazırgiyim pazarı büyüklüğüne sahip olduğu bilgisini veren Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Burak Sertbaş, Türkiye’nin İsveç’e 2018 yılında 252 milyon dolar ihracat yaptığını, pastadaki dilimlerini büyümeye gittiklerini kaydetti.
İsveç’in hazır giyim pazarının büyüklüğünün artış trendine sahip olduğuna dikkati çeken Sertbaş, “İsveç’in hazır giyim pazarının 2023 yılında 3,3 milyar dolar hacmine ulaşması bekleniyor. Türkiye İsveç’in 6. büyük hazır giyim tedarikçisi konumunda. İsveç’i Yıllık 17.6 milyar dolarlık ihracat hacmine sahip olan Türk hazır giyim sektörünün gelişebileceği bir pazar olarak görüyoruz” şeklinde konuştu.
Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği verilerine bakıldığında, 2018 yılında İzmir’den İsveç’e yapılan hazır giyim ve konfeksiyon ihracatının 37 milyon dolar olduğunun altını çizen Sertbaş sözlerini şöyle tamamladı; “İsveç bu ihracat tutarı ile Ege Bölgesi hazır giyim ihracatında 8. sırada yer alıyor. Bu rakamlar, İsveç’in Ege Bölgesi hazır giyim ihracatçıları için öncelikli bir pazar olduğunu ortaya koyuyor. Yukarıda özetlenen sayısal verilere ek olarak İsveç hazır giyim pazarının sofistike talep yapısı ve hazır giyim sektörüne yön veren İsveçli markaların varlığı gibi faktörler İsveç’i hazır giyim ihracatımız açısından daha da önemli hale getirmektedir.”
Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği üyesi 11 firma 20-22 Mayıs 2019 tarihlerinde İsveç’in Stockholm şehrinde İsveçli ithalatçı firmalarla ikili iş görüşmeleri gerçekleştirecek. Heyette şu firmalar yer alacak; “CU TEKSTİL SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ, DEMOTEKS TEKSTİL SAN.TİC.LTDİ.ŞTİ., EGEDENİZ TEKSTİL SAN.TİC.A.Ş., FIRATTEKS TEKSTİL SAN.VE TİC.LTD.STİ., İYA TEKSTİL SAN.VE TİC.LTD.ŞTİ., MERGÜ TEKSTİL KONF.SAN.VE TİC.LTD.ŞTİ., ÖZ SİMGE TEKSTİL SAN.TİC.LTD.ŞTİ., SEYFELİ DIŞ TİC.LTD.ŞTİ., VERSİON TEKSTİL TURİZM SAN.VE DIŞ TİC.A.Ş., YILMAZ KONFEKSİYON TİC.VE SAN.A.Ş. ve ZAROTEKS TEKSTİL İNŞ.TAAH.İTH.İHR.PAZ.SAN.VE TİC.LTD.ŞTİ.”