Magazin-yaşam, kültür-sanat haberleri (19.04.2023)

Rahmi M. Koç Müzesi’nde rengarenk 23 Nisan

İstanbul’un Haliç kıyısındaki Rahmi M. Koç Müzesi, çocukların 23 Nisan sevincine yelken ve otomobil boyama etkinlikleri ile ortak olacak. Minikler bu özel günde renklerin büyülü dünyasına dalıp yaratıcılıklarını sergileyecek, içlerindeki sanatçıyı ortaya çıkaracak

Türkiye’nin ilk ve tek sanayi müzesi Rahmi M. Koç Müzesi’nde, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı yine çok renkli geçecek. Minikler, Atatürk’ün kendilerine armağan ettiği bu özel günde, yelken ve otomobil boyama etkinliği ile bayram sevincini doyasıya yaşayacak.

Yelken Boyama etkinliği saat 12.00’de başlayacak. Çocuklar hayallerindeki rengarenk dünyaya hem yaşıtlarını hem de yetişkinleri ortak ederek yaratıcılıklarını sergileyecek. Boyama etkinliğinin ardından saat 13.00 ile 15.15 arası dört ayrı yelken turu düzenlenecek. Kontenjanla sınırlı etkinliğe katılım için ziyaretçilerin müze gişesinden bilet alırken kayıt yaptırmaları yeterli olacak.

Müzenin adeta geleneksel hale gelen Otomobil Boyama etkinliği ise saat 13.00’te başlayacak. Dört grup halinde gerçekleşecek bu etkinlikte minikler beyaz bir Vosvos’u renklendirecek. Kontenjanla sınırlı etkinliğe katılım için ziyaretçilerin müze gişesinden bilet alırken kayıt yaptırmaları yeterli olacak. Çocukların renklendirdiği yelken ve otomobil bir hafta boyunca Rahmi M. Koç Müzesi’nde sergilenecek.

Yetişkinler için imza günü

Müzede ayrıca 23 Nisan’a özel imza günü de düzenlenecek. Atatürk’ün kütüphanecisi Nuri Ulusu’nun oğlu Mustafa Kemal Ulusu, “Atatürk’ün Yanı Başında” isimli kitabı imzalayacak. Babası Nuri Ulusu’nun 12 yıl boyunca biriktirdiği tüm anıları derleyen Ulusu’nun kitabı, Atatürk’ün kitaplarla dolu dünyasının yanı sıra gezilerine, dostluklarına, hayallerine ve ideallerine de tanıklık etme fırsatı sunuyor.

ADI KAYIP, GÖZALTINDA İŞKENCEYLE KATLEDİLEN ALİ UYGUR’UN  İNFİAL YARATAN ÖYKÜSÜ…

 25 yaşındayken, 12 Eylül darbesi sırasında Mersin’de gözaltındayken kaybedilen ve cesedi çok uzun yıllar sonra kimsesizler mezarlığında bulunan Devrimci Yol taraftarı İngilizce öğretmeni Ali Uygur’un hazin hikâyesini, Adnan Korkmaz kaleme aldı. Ayrıntı Yayınları’nın Yakın Tarih Dizisi kapsamında yayımlanan Adı Kayıp-Ali Uygur Kitabı adını, Adnan Yücel’in Ali Uygur’u ve gözaltında katledilen tüm Ali Uygur’ları anlatan şiirinden alıyor. Altı yıl süren ve yürek burkan uzun bir çalışma sonucunda bilgi, belge ve tanıklıklardan güç alarak hazırlanan Adı Kayıp, genç devrimcinin infial yaratan hikâyesini tüm açıklığıyla gözler önüne seriyor.

 Ali Uygur, bütün Devrimci Yolcular ve onlarla aynı dünya özlemini paylaşan insanlar için bir yürek yangını, bir yürek yarasıdır. Öldü­rülme biçimi, işkencede öldürülen herkesin öldürülme biçimine ben­zese de cesedin ortadan kaldırılma ve uzun bir takip sonrasında kimsesizler mezarlığında bulunma biçimi akıllara durgunluk verecek cinstendir. Ali’nin izine rastlanmasın ve asla bulunmasın diye devre­ye sokulan yöntemler ibret vericidir. Ali’nin öldürülmesi tabii ki infial yarattı ama mezarı açılıp Ali’nin bulunmasından sonra yapıldığı an­laşılan uygulamalar, çok daha fazla infial yarattı. Hazmedilebilir bir şey değildi; öyle de oldu. Hazmedemedik, alışamadık ve bu durumla barışamadık.

Ali ilk kaybedilen değildi, son da olmadı. Hâlâ evladını arayan an­nelerin coplandığını ve yerlerde sürüklendiğini, büyük bir bölümü­nün evlatlarına kavuşamadan, onları bir kez olsun kucaklayamadan hatta akıbetlerini bile öğrenemeden yaşamlarını noktaladıklarını bi­liyoruz. Bu insanlık dışı uygulamaların utancı bize ait olmasa da, insanlık ailesinin üyeleri olan bizler için, bütün bu yaşananlara şahit olmak utanç vericiydi. Bu kitap, çocuklarını aramak zorunda kalma­yacakları bir ülke armağan edemediğimiz o güzel yürekli annelere ithaf edilmiştir.  

 Adnan Korkmaz’ın kaleme aldığı Adı Kayıp-Ali Uygur Kitabı, raflarda ve internet satış sitelerinde!

Efsanevi Dragon Dünya Şampiyonası bu yıl ilk kez Bodrum’daBodrum, ilk defa 2023 Dragon Dünya Şampiyonası’na ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Türkiye Yelken Federasyonu, Uluslararası Dragon Birliği (IDA), Türk Dragon Birliği (TDB) ve Bodrum Açıkdeniz Yelken Kulübü (BAYK) tarafından düzenlenen yarışlarda Bodrum, bu bahar bir değil iki heyecan verici yarışa sahne olacak: Dragon Dünya Şampiyonası ve Türkiye Grand Prix! İki yılda bir farklı bir ülkede düzenlenen Dragon Dünya Şampiyonası için geri sayım başladı. Bu yıl ilk defa Bodrum’da düzenlenecek olan Dragon Dünya Şampiyonası Bodrum – Türkiye, 25 Mayıs – 3 Haziran 2023 tarihleri arasında gerçekleşiyor ve dünyanın dört bir yanından 23 ekip ve 71 yelkenci şampiyonluk unvanı için yarışıyor. İkinci etkinlik olan Türkiye Grand Prix ise 26-29 Nisan 2023 tarihleri arasında düzenlenecek ve 11 ekip ile 33 yelkenci büyük kupa için yarışacak. Yarışmalara katılan ülkeler arasında Türkiye, İsviçre, Portekiz, İngiltere, Macaristan, Avustralya, Belçika yer alıyor.Dragon tekneleri şık hatları ve etkileyici hızı nedeniyle bir yarış teknesi olarak hızla popülerlik kazandı. Yıllar içinde Dragon, kendine özgü tasarımı ve su üzerindeki benzersiz performansıyla dünyanın en ikonik sabit salmalı teknelerinden biri haline geldi. Dragon Dünya Şampiyonası iki yılda bir farklı bir ülkede düzenleniyor. Pek çok ülke başvuruyor ve IDA (International Dragon Association) en uygun ülkeyi seçiyor. Bodrum 4 sene önce TDB’nin (Türk Dragon Birliği) çalışmaları neticesinde seçilmiş bulunuyor. 2022 yılında ilk üç dereceye giren ekipler Klaus Diederichs’in dümende olduğu Fever Ekibi (Birincilik Kupası), Andy Beadsworth’un dümende olduğu Provezza Dragon Ekibi (İkincilik Kupası) ve Wolf Waschkunhn’un dümende olduğu 1Quick1 Ekibi (Üçüncülük Kupası) bu sene de katılıyor. Bu da Bodrum’a dünya şampiyonlarının geleceği ve sıkı bir rekabet olacağı anlamına geliyor. Andy Beadsworth, Dragon Dünya Şampiyonasında iki kez Türk ekibi TUR 212 Provezza ile şampiyon oldu (2017 ve 2019). Andy BAYK sporcusu ve uzun yıllardır Provezza ile yarışıyor ve ekip bu sene de oldukça iddialı. Dünya yelkenciliğinde marka olan Bodrum’da düzenlenecek Dragon Dünya Şampiyonası, dünyanın dört bir yanından gelen yelkencilerin en heyecan verici ve prestijli tekne yarışlarından birinde mücadele edeceği, kalp atışlarını hızlandıran ve zihinleri harekete geçiren bir etkinlik olacak. Kraliçe II. Elizabeth ve Edinburgh Dükü Prens Philip’e düğün hediyesi olarak verilen Dragon sınıfının efsanevi teknesi Bluebottle da Bodrum’a geliyor! Dragon tipi sabit salmalı teknelerin tarihi, efsanevi tekneler ve on yıllara yayılan kıyasıya rekabet mirası ile etkinliğin kendisi kadar büyüleyici.1929 yılında Norveçli Johan Anker tarafından tasarlanmış tek tasarımlı bir salma tekne olan Dragon, 1948 yılında Olimpik Sınıf haline geldi ve bu statüsünü 1972 Münih Olimpiyatlarına kadar korudu. Dragonların uzun omurgası ve zarif tekne hatları değişmeden kaldı.Çarpıcı mavi rengi ve etkileyici hızıyla ünlenen, sayısız yarış kazanan ve dünyanın dört bir yanındaki denizcilerin kalbini fetheden Bluebottle yarım asrı aşan masalsı bir geçmişe sahip. 1948 yılında Island Sailing Club tarafından o zamanki Kraliçe II. Elizabeth ve Edinburgh Dükü Prens Philip’e düğün hediyesi olarak verilen teknede kraliyet çiftinin yanı sıra tanınmış denizci ve yazar Uffa Fox tarafından da kullanıldı. 1956 Melbourne Olimpiyatlarında Graham Mann’ın ellerinde bronz madalya kazanan Bluebottle 1961’de yarışlardan emekli oldu. Bir süre Cornwall Ulusal Denizcilik Müzesi’nde kalan tekne 60 yıl sonra restore edilerek yeniden denizle buluştu.Bugün, Bluebottle kendine has karizması ile Dragon sınıfının bir sembolü ve tasarımcılarının ustalık ve işçiliğinin bir kanıtı olmaya devam ediyor.Yelken cennetinde muhteşem bir eşleşme: Dragon ve Bodrum! Bu yıl Dragon Dünya Şampiyonası ilk kez Bodrum’da düzenleniyor ve dünyanın dört bir yanından yelkenciler etkinliği heyecanla bekliyor. Kristal berraklığındaki suları ve büyüleyici manzarasıyla Bodrum, bu heyecan verici yarışma için mükemmel bir zemin oluşturuyor ve hem yelkenciler hem de seyirciler için unutulmaz bir yer olmayı vaat ediyor.Ziyaretçiler, şehrin zengin kültürel mirasının, lezzetli mutfağının ve canlı gece hayatının tadını çıkarırken, dünya standartlarındaki yelkencilerin açık denizlerdeki mücadelesine tanıklık etme fırsatı bulacak.Dragon Dünya Şampiyonası sadece bir yarış değil. Yarışlar aynı zamanda Dragon salma teknelerin tarihini ve mirasını kutluyor. Yıllar boyunca bu etkinlikte yarışan yelkencilerin beceri ve adanmışlıklarının bir kanıtı ve kazanmak için gereken inanılmaz atletizm ve kararlılığın bir göstergesi. Bodrum’da bu yılki şampiyona için geri sayım başlarken, yelkenciler ve izleyiciler Dragon sınıfının tarihindeki en heyecan verici yarışlardan biri olmaya hazırlanıyor.Türk Dragon Birliği (TDB) Başkanı Arkun Demircan “Etkinliğin organizasyonu Birliğimiz tarafından ve üyelerimiz olan tüm dragon sahiplerinin ortak katkısı ile 2015 yılından bu yana süregelen bir çalışma ile elde edildi. Bu çabalar sonucunda 2019’da San Remo’da yapılan IDA Genel Kurulu’nda Türk Dragon Birliği 27 oydan 24’ünü aldı ve 2023 Dragon Dünya Şampiyonası’nın Bodrum’da yapılması hakkını kazandık. Ardından hızla çalışmalara başladık. Aslında 2012 yılından beri Bodrum’da Açık Türkiye Dragon Şampiyonaları düzenliyoruz. Dünyanın birçok ülkesinden gelen dragoncuların gözünde Bodrum “yelkenciliğin cenneti” olarak tanımlanıyor. Denizimizdeki rüzgarlar, dalga boyu, gelgit olmaması ve yörenin ılıman iklimi Bodrum’u ideal bir parkur kılıyor. Bu yıl Bodrum’da bu iki inanılmaz yarışa ev sahipliği yapmaktan büyük heyecan duyuyoruz. Tüm katılımcılara en iyi yarış deneyimini sunmak ve etkinliği gerçekten unutulmaz kılmak için elimizden gelenin en iyisini yapacağız” dedi.Etkinliklerin ana sponsoru Arar A.Ş. olurken, Milta Bodrum Marina, Ağanlar Tersanesi ve Süperpar Otomotiv platin sponsor olarak destek veriyor. Resmi kurumlar tarafında ise T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığı, Muğla Valiliği, T. C. Bodrum Kaymakamlığı ve Bodrum Belediyesi destek sağlıyor.İster yelken tutkunu olsun ister eğlenceli ve heyecan verici bir tatil destinasyonu arayanlar olsun, Bodrum bu mayıs ayında herkes için unutulmaz anlar yaşatmaya hazırlanıyor. Dragon yarışları, dünyanın en iyi yelkencilerini iş başında görmek ve Bodrum’un güzelliğini ve heyecanını yaşamak için müthiş bir fırsat!

ZEKERİYA EFENDİ KİTABI ÇIKTI

26. Kitabım Zekeriya Efendi çıktı. Bu kitabımda ana tarafından büyük dedemi yazdım. Kitabımı duyurmanızı dilerim Kafkasya, doğuda Hazar Denizi’nden başlayarak, batıda Azak Denizi ve Karadeniz’e kadar uzanan ve kuzeyinde Rus bozkırlarının, güneyinde ise Kafkas Sıradağları ve Karadeniz’in çevrelediği bir bölgedir.
Kırım’ın 1783’de Ruslar tarafından işgali ve ilhakı Çerkesya’nınon sonuna giden yolun başlangıcı olmuştur. Bu tarihten yaklaşık 8o yıl sonra Kuzey Kafkasya Ruslar tarafından işgal edildi ve geçmişleri on bin yıl öncesine dayanan 1, 5 milyon Kafkasyalı Ruslar tarafından anavatanlarından sürülüp soykırıma uğradılar.
Kafkasya’dan Balkanlara sürülen ailemiz önce Dursunbey yöresindeki Kızılöz köyünde konakladılar. Yakup oğlu Ömer’in eşi burada doğum yaptı. 1880 yılında Zekeriya Efendi (Okumuş) dünyaya geldi. Daha sonra Güvem adını verdikleri köyü kurdular.
Zekeriya Efendi Güvem köyünün önderiydi. Uzun boylu şövalye ruhlu, gözünü budaktan esirgemeyen bir insandı.
1919 yılından sonra Anadolu’da düzen kalmamıştı. İstanbul Hükümeti otoriteni yitirmişti. Ankara’yı merkez tutan Milli Mücadeleciler arasında kıyasıya bir mücadele başlamıştır. Zekeriya Efendi Ankara Hükümetini destekledi. Yarbay Kasap Osman Bey’le arkadaş oldu.
Zekeriya Efendi Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Güvem, Çakallar ve Soğucak arasındaki Sarıkaya adını verdiği çiftliğine çekildi. Soyadı kanunu çıkınca “Okumuş” soyadını aldı. 5 Mayıs 1955 tarihinde, Hıdrellez günü vefat etti.

ChatGPT ve YAPAY ZEKÂ,HEM HEYECAN UYANDIRAN HEM DE ÜRKÜTEN TÜM YÖNLERİYLE “TEKNOLOJİNİN ŞAPKALARI” PODCAST’İNDE!

 Herkesi ilgilendiren ve siber güvenliği herkes için anlaşılır kılan “Teknolojinin Şapkaları” podcast’i, yapay zekâyı ve ChatGPT’yi masaya yatırıyor! “Yapay zeka tehdit mi?” başlıklı bölümle tüm dünyada hem heyecan uyandıran hem de “bir miktar” korku yaratan bu önemli konuya giriş yapan Banu Zeytinoğlu ve Murat Lostar, “ChatGPT” bölümünde ise internette bulunan verileri analiz ederek metin üretmek üzere geliştirilen yazılım programı ve sohbet robotu ChatGPT’yi konuşuyorlar. Yapay zekâ genelinde ve ChatGPT özelinde, teknolojinin gelişiminin açtığı yeni kapıları, insanlığa katkılarını, tehdit ettiği meslekleri, ChatGPT tarafından yazılmış kitaplardan programın güçlü ve zayıf olduğu dillere kadar bu teknolojinin tüm artılarını ve eksilerini ele alan ikili, “ChatGPT” bölümünün sonunda dinleyicilere bir de sürpriz yapıyor. “Teknolojinin Şapkaları” yeni bölümleriyle her pazartesi saat 10.30’da Açık Radyo’dan, yayının ardından ise acikradyo.com’da ve Spotify başta olmak üzere farklı platformlarda tüm bölümleriyle podcast serisi olarak dinlenebilir!

 Banu Zeytinoğlu ve Murat Lostar “Teknolojinin Şapkaları”nda, her geçen gün hayatımızın daha da büyük bir parçası haline gelen bilgi ve iletişim teknolojileriyle güvenli ilişki kurmanın yollarını en kolay anlaşılır haliyle konuşuyorlar. İkilinin şifreleme, yedekleme, güvenli online alışveriş gibi herkesi ilgilendiren kritik konulara eğlenceli, gündelik bir anlatımla ışık tuttuğu ve hap bilgiler paylaştığı program, her yaştan ve her bilgi düzeyinden teknoloji kullanıcılarına hitap ediyor.

İki eski dostun sohbet havasında geçen eğlenceli programında Banu Zeytinoğlu “halkın sesi” oluyor ve bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanırken hepimizin aklına takılan basit ama önemli soruları soruyor. Türkiye’nin en kuvvetli ve eski bilgi güvenlik şirketinin sahibi Murat Lostar ise bu soruları temel bilgilerle, teknolojik terimlere girmeden ve kolay anlaşılır bir dille yanıtlıyor.

Her pazartesi sabahı 10.30’da Açık Radyo’da (95.0) yayımlanan “Teknolojinin Şapkaları”nın tüm bölümleri, podcast serisi olarak acikradyo.com’da ve başta Spotify olmak üzere farklı platformlarda kaçıranları ve yeniden dinlemek isteyenleri bekliyor.

Emiran ve İlhan Erşahin’in New York’ta kaydettiği yeni canlı seti yayındaElektronik müzik prodüktörü Emiran ve dünyaca ünlü saksafon sanatçısı İlhan Erşahin’in New York seti Akustikhane Youtube kanalında yayında!İstanbul bazlı elektronik müzik prodüktörü ve DJ, Emiran (Emirhan Çelikbilek) ile New York bazlı dünyaca ünlü saksafon sanatçısı ve caz müzisyeni İlhan Erşahin, bir süre önce New York’ta bir araya gelerek ürettikleri yeni müziklerden oluşan bir performans gerçekleştirdi. Performansın video kaydı Akustikhane’nin yeni New York serisi kapsamında New York’taki özel bir sanat stüdyosunda gerçekleşti.Electronika, minimal, dans, caz ve dünya müziği tınılarını groove’lar, sample’lar ve akustik kompozisyonlardan oluşan bir derlemeyle birleştirerek zamansız ve modern bir müzik yaratan Emiran’ın Downtempo beat’leriyle, cazı eklektik bir karışımla harmanlayarak cesur ve yeni bir ses yaratan Erşahin’in büyüleyici saksafonunun birleşimi enfes bir kayıt ortaya çıkardı.Müziğe katılımcı ve keşif odaklı bir açıdan yaklaşan Erşahin, daha önce Oceans vs Orientalis ve Bora Uzer gibi prodüktör/DJ’lerin yanı sıra, projelerinde Bebel Gilberto, Norah Jones, U-Roy, Eddie Henderson, Erik Truffaz, Sabina Sciubba, Saul Williams, Ndea Davenport, Karina Zeviani, Mamelo Soundsytem, Nina Becker, Hüsnü Şenlendirici gibi caz ve müzik dünyasının önemli isimleriyle yan yana geldi.Müziğe yine çoğulcu bir bakış açısıyla yaklaşan Emiran ise, geçmiş dönem kayıtlarında perküsyon sanatçısı İzzet Kızıl, trompet sanatçısı Barış Demirel ve Afro-Kübalı keman ustası Darian Donovan Thomas gibi pek çok müzisyenle bir arada eserler üretti.

SARTRE’IN ROMANLARI ve FELSEFESİ ÜZERİNE DERİNLİKLİ BİR ANALİZ…

IRIS MURDOCH İMZALI SARTRE: ROMANTİK RASYONALİST, AYRINTI’DAN YENİ BASKISIYLA RAFLARDA!

Ayrıntı Yayınları, İngiliz filozof ve yazar Iris Murdoch’un hacimce küçük, felsefi ve edebi anlamda çok zengin eseri Sartre: Romantik Rasyonalist’i Selahattin Hilav’in çevirisiyle yeniden yayımladı. Jean-Paul Sartre’ın romanları ve felsefesi üzerine derinlikli bir analiz sunan kitap, felsefe-edebiyat ilişkisinin 20. yüzyıl düşüncesine etkisini güçlü kılmada ayırt edici birer role sahip olan üç tarihi şahsiyeti, Murdoch, Sartre ve Hilav’ı bir araya getirmesiyle de büyük önem taşıyor.

 Iris Murdoch’un yıllar içinde farklı başlıklarla da yayımlanan kitabı Sartre: Romantik Rasyonalist, aslına uygun başlığı, Selahattin Hilav’in yaklaşık 60 yıl önce yaptığı çevirisi ve yeni baskısıyla Felsefe Dizisi’nden çıktı. Ayrıntı Yayınları, ilerleyen dönemlerde Murdoch’un tüm külliyatını da basmaya hazırlanıyor.

Jean-Paul Sartre’ı anlamak, içinde yaşadığımız çağa ilişkin önemli bir şeyi anlamak demektir. Filozof, politikacı, roman yazarı olarak Sartre, derinden derine çağdaş bir kimsedir ve çağdaş olduğunun da farkındadır; çağımızın üslûbu vardır onda. Çalışmalarının tümüne göz attığımızda, bu üslûbun Avrupa ahlak felsefesinin, metafiziğinin ve politikasının doğal bir ürünü ve sonucu olduğunu kavrarız. Başka bir yazarda gizli kalabilen bağlantılar, Sartre’ın eserinin açık-seçikliğinde kendilerini oldukları gibi gösterirler.

Aileden müzisyen…

Babası 60’lı yıllarda Amerika’da, sonrasında ise 80’li ve 90’lı yıllarda Türkiye’de yaptığı çalışmalarla çağdaş rock tarihinin özel isimlerinden Kerim Çaplı, büyükbabası 50’li yıllarda Türkiye ve Amerika’da bıraktığı izlerle Piano Pasha lakabıyla tanınan Erdoğan Çaplı, büyükannesi ise Türk opera tarihinde önemli bir yer tutan soprano Azra Gün olan müzisyen Ahmet Çaplı, yeni şarkısını müzikseverlerle buluşturdu…

Ahmet Çaplı, Türk Popunun minik Serçesi Sezen Aksu’nun efsane şarkısı “Tutuklu”yu yeniden yorumladı.

Aileden sanatçı olan ve müziğe olan ilgisi küçük yaşlarda keşfedilen Ahmet Çaplı, çeşitli tiyatro projelerinde oyuncu ve müzisyen olarak yer aldı. Babası Kerim Çaplı’nın, albümünün proje yönetmenliğini üstlenen Çaplı, 2019 yılında ‘Kerim Çaplı Project Kayıp’ isimli albümü müzikseverlerle buluşturdu. Ahmet Çaplı, birbirinden değerli müzisyenlerin eşlik ettiği, ‘Kayıp’ albümündeki “Muhtacım Sana” parçasında babası ile düet yaptı.

Kendine has yorumu ve tarzıyla müzikal başlangıcını ‘Sana Bunları Söylemem Lazım’ teklisi ile yapan ve ardından ‘Sana Doğdum Sana Öldüm’, ‘Beni Öldürdün ve Gece’ isimli single çalışmalarıyla devam eden Ahmet Çaplı, sözü ve müziği Sezen Aksu‘ya ait yeni solo çalışması “Tutuklu” ile müzik kariyerini sürdürüyor.

Özgür Aras: Cumhurbaşkanımız ile çalışmak isterdim… 

Birçok ünlü ismin iletişim danışmanı, alanında marka Özgür Aras, Sabah Tv’de yayınlanan Hazal Eker’in “Hazalca Sorular” programına konuk oldu…

İrem Derici, Demet Akalın, Simge, Seda Sayan, Ece Seçkin, Gülben Ergen, Yonca Evcimik, Oğuzhan Koç, Zeynep Bastık, Aleyna Tilki ve İbrahim Büyükak gibi isimlerle çalışan, bu sene mesleğinde 30. yılını kutlayan Aras birisiyle çalışıp, çalışmayacağına dair kararını verme aşamasında en önemli kıstasının karşısındaki kişiyle arasındaki elektriğin uyumu olduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanı ile çalışmak isterdim…

Çocukluk yıllarında bir bakanın ya da milletvekilinin özel kalem müdürlüğünü yapma hayalide olduğunu belirten Aras, mesleğine başladığı yıllardan itibaren bu mesleği icra ediyor olsaydım şu an Sayın Cumhurbaşkanımız ile çalışıyor olurdum. Sayın Cumhurbaşkanımızın kendisine hizmet etmek isterdim şeklinde konuştu.

Siyaset yapmak istiyorum…

Çocukluk yılları ve o yıllardaki hayalleri ile ilgili soruya yanıt veren ünlü iletişim danışmanı, o yaşlardan bu yana hayali olan “Bodrum Belediye Başkanlığı” için mümkün olması halinde önümüzdeki yerel seçimlerde aday olmak istediğini söyledi.

Depremzede bir çocuğa koruyucu aile olmak için başvuru yaptım…

Daha evvel koruyucu aile olma başvurusu yapan ancak önce annesinin ardından anneannesinin ve bu iki kaybın üzerine senelerdir hayatında olan köpeğinin kaybıyla zor bir dönem geçirdiğini bu sebeple o başvurusunu geri çeken Özgür Aras merkez üssü Kahramanmaraş olan 2 büyük depremin ardından bir depremzede çocuğa koruyucu aile olmak için yeniden başvuruda bulunduğunu açıkladı.

Hande Erçel’i ve Serenay Sarıkaya’yı beğeniyorum…

Günümüz star oyuncularından hangi isimleri beğeniyorsunuz sorusuna Özgür Aras; Hande Erçel, Serenay Sarıkaya, Çağatay Ulusoy ve Kıvanç Tatlıtuğ’u beğendiğini, başarılı gördüğünü bu isimlerin iyi ekiplerle çalıştığını buna orantılı olarak da yer aldıkları projelerin yurtdışı pazarında da karşılık bulduğunu söylerken uzun yıllar bu şekilde devam edebilmelerini temenni ettiğini sözlerine ekledi.

ANAVATANDA NEFRET, CYNTHIA MILLER-IDRISS’İN IRKÇILIK ÜZERİNE UFUK AÇICI ÇALIŞMASI AYRINTI’DAN ÇIKTI!

 Görüşleri uluslararası siyasi arenada ve akademik dünyada büyük yankı uyandıran eğitim ve sosyoloji profesörü Cynthia Miller-Idriss’in ırkçılık üzerine kurguladığı kitabı Anavatanda Nefret – Yeni Küresel Aşırı Sağ, Ayrıntı logosuyla raflarda ve internet satış sitelerinde yerini aldı. Dünyanın birçok ülkesinde kendilerine milyonlarca taraftar bulan çeşitli aşırılıkçı akımlardan yola çıkan Cynthia Miller-Idriss, nefretin üretildiği fiziksel ve sanal alanlara odaklanıyor. Yarının aşırı sağcı milliyetçilerinin, gündelik hayatın içindeki sıradan mecralardan doğduğunu gözler önüne seren Anavatanda Nefret, bir umut ışığı olaraksa aşırılıkçı radikalleşmeyle mücadelede kullanılabilecek yenilikçi stratejiler sunuyor.

 Ayrıntı Yayınları’nın İnceleme Dizisi kapsamında yayımlanan Cynthia Miller-Idriss imzalı Anavatanda Nefret, Behzat Hıroğlu’nun çevirisiyle Türkiye’deki okurlarla buluşuyor. Kitabını nefret suçuna maruz kalanlara, ailelerine ve onların acısına ortak olanlara ithaf eden Cynthia Miller-Idriss, Anavatanda Nefret’i pedagoglar, politika yapıcıları, ebeveynler, eğitmenler, radikalleşme ve nefret tehdidi altındaki kişilerle etkileşim kuracak diğer kişileri de kapsayacak şekilde halka yönelik ve halk için kaleme aldığını dile getiriyor.

ABD başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde aşırılıkçı akımlar kendilerine milyonlarca taraftar buluyor. Komplo teorilerinden, beyaz üstünlüğüne dair tezlerden, göçmen karşıtlığından beslenen nefret suçları ve şiddet vakaları günbegün artıyor. Hal böyle olunca aşırılıkçı akımların insanları nasıl etkilediği, hangi mecraları kullanarak toplumda yaygınlaştığı konusu ise çok önemli bir araştırma konusu haline geliyor.

Cynthia Miller-Idriss nefretin üretildiği fiziksel ve sanal alanlara merce­ğini doğrultuyor ve “Aşırı sağcılar nerede taraftar topluyor?” “Gençler günlük yaşamlarında aşırılıkçı mesajlarla ne zaman karşılaşıyor?” gibi sorulara cevaplar arıyor. Özellikle toplumların marjlarındaki gençlerin çeşitli ortamlarda nasıl hedef alındığını analiz ediyor ve radikalleşmeye giden yolun ergenlik ve yetişkinlik boyunca aşırı sağcı ortamlara girip çıkmakla oluşan bir süreç olduğunu gösteriyor.

Anavatanda Nefret yarının aşırı sağcı milliyetçilerinin üniversite kam­püslerinden karma dövüş sanatları salonlarına, giyim mağazalarından çevrimiçi oyun sohbet odalarına ve YouTube yemek kanallarına kadar farklı mecralarda nasıl bir araya geldiğini gözler önüne seren ufuk açı­cı bir çalışma. Kitap okurları yalnızca günümüz aşırı sağının gençleri cezbettiği ve tuzağa düşürdüğü ana akım mekânlara ve alanlara gö­türmekle kalmıyor aynı zamanda aşırılıkçı radikalleşmeyle mücadelede kullanabileceğimiz yenilikçi stratejileri de ortaya koyuyor.

Titanic’in tarihi objesi Rahmi M. Koç Müzesi’nde

Atlantik Okyanusu’nda 1912 yılında buz dağına çarparak batan transatlantik gemisi Titanic’ten çıkan karaf, Türkiye’nin ulaşım, endüstri ve iletişim tarihindeki gelişmeleri yansıtan ilk ve tek sanayi müzesi Rahmi M. Koç Müzesi’nde sergileniyor

20’nci yüzyılın en büyük deniz kazalarından biri olarak tarihe geçen Titanic, 111 yıl önce battı. Transatlantik yolcu gemisi Titanic, 10 Nisan 1912’de ABD’nin New York kentine gitmek üzere İngiltere’nin Southampton kentinden yola çıktı. Ancak bu yolculuk geminin 15 Nisan 1912’de Kuzey Atlantik Okyanusu’nda buz dağına çarpmasının ardından trajik bir şekilde noktalandı. Yapımı tamamlandığında dünyanın en büyük buharlı yolcu gemisi olan Titanic, 269 metre uzunluk, 28 metre genişlik ve 52 bin ton ağırlığa sahipti.

Binlerce insanın hayatını kaybettiği Titanic’in enkazı 1985 yılında bulundu. Filmlere, kitaplara, şarkılara konu oldu ancak dünya çapında en büyük sesi, gemiyle aynı ismi taşıyan 1997 yapımı film getirdi. Titanic, dünya denizcilik tarihinde de önemli bir yer tutuyor.

Rahmi M. Koç Müzesi koleksiyonunda, ilk ve son yolculuğunu yapan Titanic’e ait karaf, nadide parçalardan biri olarak öne çıkıyor. John Grinsell & Sons of Birmingham tarafından 20’nci yüzyılın başlarında üretilen karaf, Nisan 1912’de RMS Titanic’in sefer denemelerinin anısına White Star Line çalışanlarına takdim edilmişti. Ömer M. Koç tarafından müzenin kurucusu Rahmi M. Koç’a hediye edilen karaf, 22 cm yüksekliğinde. Bu özel obje, gemideki hayatı merak edenleri bir asır önceye doğru yolculuğa çıkarıyor.

Institut français 2023 Çeviri Ödülü Tahsin Saraç anısına düzenleniyorInstitut français’nin nitelikli edebiyat çevirilerini desteklemek ve çevirmenlik mesleğine hak ettiği değeri vermek amacıyla başlattığı Fransızca Çeviri Ödülü, 2023 yılında şair, öğretmen ve çevirmen Tahsin Saraç anısına düzenlenecek.

Edebiyat alanında 17 Nisan 2021 – 30 Mart 2023 tarihleri arasında yayımlanmış çeviri eserlerin katılabileceği Institut français Çeviri Ödülü, Ankara Fransızca Öğretmenleri Derneği işbirliği ile Genel ve Teşvik adı altında iki ayrı kategoride verilecek. Genel kategori ödülü 50 000TL, jürinin önerisi ile verilebilecek olan Genç Çevirmen Teşvik

Ödülü ise 30 000TL olarak belirlendi. Başvurular 10 Mayıs saat 17.00’a kadar yapılabilecek.

Başkanlığını INALCO Türkçe Kürsüsü Başkanı ve Actes Sud Yayınevi Koleksiyon Müdürü Timour Muhidine’in yaptığı Institut français Çeviri Ödülü Seçici Kurulu; Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Doç. Dr Lâle Özcan, Hacettepe Üniversitesi Çeviri Bölümü Başkanı Doç. Dr Zeynep Oral, Galatasaray Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve çevirmen Dr. Şilan Karadağ ve editör çevirmen Ayça Sezen’den oluşuyor.

Institut français Çeviri Ödülü 2021 edisyonunda Mahir Güven’in Grand Frère adlı romanını, Ağabey başlığıyla Türkçeleştiren Ebru Erbaş büyük ödüle, Genç Çevirmen Teşvik Ödülü’ne Yunus Çetin ve Onur Ödülü’ne ise 2022 Şubat ayında 79 yaşında yaşamını yitiren Aysel Bora layık görülmüştü.

Institut français Çeviri Ödülü 2022 edisyonunda Bernard Lahire’in Rüyaların Sosyolojik Yorumu adlı kitabını Türkçeye kazandıran Zuhal Karagöz büyük ödüle, ve Roza hakmen Onur Ödülü’ne layık görüldü.

Kale Tasarım ve Sanat Merkezi’nden ‘Bir Dünya Okumak’ Söyleşileri

Yazar Dr. Ferhat Jak İçöz’den tüketim ilişkileri üzerine keyifli bir sohbet…

Disiplinlerarası üretim ve buluşmalara alan açmaya devam eden Kale Tasarım ve Sanat Merkezi, başlattığı yeni projesinde bütüncül bakış açısıyla sürdürülebilirliğin tüm boyutlarını kitaplar aracılığıyla aktarıyor. Sürdürülebilirlik Adımları Derneği (SADE) iş birliğiyle hayata geçirdiği ‘Bir Dünya Okumak’ Söyleşileri projesi kapsamında ezber bozan yazarlar sürdürülebilirliğe farklı perspektiften bakıyor.

Bilginin gücüne, yazının kalıcılığına ve kitap kokusunun zamansızlığına inanarak oluşturulan ve içinde tasarım-sanat-sürdürülebilir mimari ağırlıklı özel bir koleksiyondan oluşan Kale Tasarım ve Sanat Merkezi’nin kütüphanesindeki kitaplardan ilhamla hayata geçirilen ‘Bir Dünya Okumak’ projesi kapsamında alanında yetkin ve dünyayı farklı gözlerle yorumlayan anlatıcılarla bir dizi söyleşi düzenleniyor.

Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları odağında güncel konuları farklı disiplinlerden kişilerle derinlemesine irdeleyen ‘Bir Dünya Okumak’ Söyleşileri, kitaplar aracılığıyla sürdürülebilirliğe farklı pencerelerden bakıyor.

Serinin son söyleşine konuk olan yazar Dr. Ferhat Jak İçöz, tüketim ilişkilerinin ruhsal sağlığımızı nasıl etkilediğini örneklerle anlatıyor. On yılı aşkın süredir psikoterapi alanındaki çalışmalarıyla ön plana çıkan İçöz, aynı zamanda bu bilgi birikimiyle harmanladığı ‘Kendin Olmanın Dayanılmaz Hafifliği’ adlı kitabın da yazarı.

Kitabından da birçok anektoda yer veren Dr. Ferhat Jak İçöz, günümüz düzeninde hayatlarımızı daha dolu dolu ve doygun yaşamak için elimizden gelen tek şeyin kendimizi tanımak olduğunu vurguluyor. Sürdürülebilir bir ruhsal sağlık için kendimizi ve tüketim alışkanlıklarımızı sorgulamanın önemini vurgulayan Jak, ihtiyaç fazlası her tüketimin içimizde yaratacağı boşluklara da değiniyor.

Bu ambalajlar ile hamburgerin kağıdını kahvenin bardağını yeme zamanı

İklim değişikliği, artan popülasyon, biyolojik çeşitlilik kaybı, kuraklık ve sel gibi ekolojik problemlere ek olarak sonu gelmeyen atıklar, her geçen gün daha büyük sorunları beraberinde getiriyor. Özellikle de artan insan nüfusunun oluşturduğu tüketim toplumu, atık miktarının önlenemez yükselişini hızlandırıyor. Bu noktada ise ekolojik çözümler, sürdürülebilir yaklaşımlar ve inovatif teknolojiler devreye giriyor. Ekolojik sistemde bir tehdit unsuru olan atıkların azaltılması için yenilebilir ambalajlar, raflardaki ağırlığını giderek daha da artırıyor. Raf ömrünü uzatmak hedefiyle gıda ürünlerinin ambalajlanmasında kullanılan ve gıda maddesi ile birlikte tüketilebilen ambalajların önemine dikkat çeken B12 Creative Branding’in Kurucusu ve Kreatif Direktörü Bürkan Çiftçigüzeli, biyo çözünür ambalaj da olarak adlandırılan bu ambalajların plastiklere karşı güçlü bir alternatif olacağını söyledi.

Sürdürülebilir yaklaşımların giderek önem kazandığı günümüzde, yenilebilir ve biyolojik olarak parçalanabilen ambalaj malzemeleri tüketiciler için ekolojik bir seçenek sunuyor. Her yıl okyanuslara 8 milyon ton plastik atıldığını ve gıda ambalajlarının bunda büyük bir payı olduğunu söyleyen B12 Creative Branding’in Kurucusu ve Kreatif Direktörü Bürkan Çiftçigüzeli, klasik ambalajlama tekniklerine karşılık yeni ambalaj materyalleri ve teknolojilerini görmenin geleceğin üretim ve tüketim anlayışında belirleyeceği olacağının altını çizdi.

Milyonlarca ton plastik yerine yenilebilir ambalajlar öne çıkıyor

Günde 3,5 milyon ton çöpün yeterince ürkütücü olduğunu ifade eden Bürkan Çitfçigüzeli; “Daha da ürkütücü olan bu kadar çöpü nereye attığımız. Plastik atıkların doğaya verdiği zararlar, mikro düzeyde dahi olsa da canlı ekosisteminin tükettiği parçacıklar sebebiyle her geçen gün artıyor. Bu sorun karşısında ise bilim insanları çözüm üretme arayışında geri kalmıyor. Ambalaj atıklarını çok daha ekolojik hale getirmek ve hatta onları yiyerek doğaya bıraktığımız atık miktarını azaltmak kulağa hoş geliyor. Birçok farklı materyalden üretilen ambalajların en ekonomik üretimi plastik ham maddesinden elde ediliyor dolayısıyla bu bir çok üreticinin günümüz şartlarında maliyetlerini düşürmek için de başvurduğu bir üretim yöntemi olarak karşımıza çıkıyor. Milyonlarca ton plastiğin bir kısmı her sene geri dönüştürülmeye çalışılsa da çevre kirliliği artık saklanamaz boyutlara ulaşıyor, ülkeler kendi çöplerini bile başka ülkelere göndermenin yollarını arıyor. Bu noktada atıkları azaltmak için üretilen yenilebilir ambalajlar, dünyayı kurtarma gayreti için tüketicilere cam simidi oluyor” dedi.

Yenilebilir ambalajlar kendiliğinden ortadan kaybolarak dünyayı koruyor

Mısır, yosun, patates, nişasta gibi sağlıklı bio içeriklerden oluşturulan ambalajların yenilebildiğine dikkat çeken Çiftçigüzeli; “Üstelik bu materyaller kendiliğinden ortadan kalkarak dünyayı da koruyor. Bu noktada da tüketiciler kendileri için de faydalı gördükleri yenilebilir ambalajlar için çevre dostu olması, doğal bileşenlerden yapılması, ürünle birlikte tüketilebilmesi gibi nedenlerden dolayı daha seçici davranıyorlar. Endonezyalı bir üreticinin geliştirdiği yosun bazlı ambalajı, tatsız ve kokusuz olmasının yanı sıra bol miktarda lif vitamin ve mineral de içeriyor. Yemek istemediğinizde ılık suda çözünerek tamamen biyolojik olarak parçalanan ambalaj bitkiler için de doğal bir gübre görevi görüyor” şeklinde konuştu.

Markaların doğa dostu argümanını güçlendiriyor

Ambalaj tasarımları için de farklı bir yön olan yenilebilir ambalajların, markanın doğa dostu algısını da güçlendireceğini belirten Bürkan Çiftçigüzeli, şunları söyledi: “Dünyaca ünlü bir fast food zinciri için üretilen pirinçten yapılan ambalaj kağıdı, hamburgerlerin kağıdı ile birlikte tüketilmesini sağlarken, bir kahve markasının bardağını da kahveyi yudumlarken rahatça yiyebilmeyi sağlıyor.Yenilebilir ambalajların çok daha fazla kullanılması belki de tek kullanımlık plastiklerin sonu olabilir ve dünyayı korumak için de mükemmel bir adım olur.”

MÜZİK PİYASASINDA ÇOK KONUŞULACAK DÜET GENÇ KUŞAĞIN SEVİLEN İSİMLERİNDEN ZEFBEY’DEN YENİ ŞARKI

ZEFBEY&HAZAL “ŞAHİT YILLAR” İLE GELİYOR MÜZİK PİYASASINDA ÇOK KONUŞULACAK DÜET

GENÇ KUŞAĞIN SEVİLEN İSİMLERİNDEN ZEFBEY’DEN YENİ ŞARKI

Sözleri SalmanGenç’e bestesi ise kendisine ait olan “Yaş Yastıklar” isimli tekli çalışmasıyla2021 yılında müzikseverlerle buluşan Zefbey, iki sene aradan sonra Hazal ilebirlikte seslendirdiği “Şahit Yıllar” ile 11 Nisan’da sevenleriyle buluşuyor.

Genç kuşağın sevilen seslerinden Zafer Eroğlu, (Zefbey),2021 yılında çıkış yaptığı bestesi kendine ait olan sözlerine ise SalmanGenç’in imza attığı “Yaş Yastıklar” teklisinin ardından tekrar müzikseverlerlebuluşmaya hazırlanıyor. Zefbey, Hazal ile birlikte seslendirdiği ve FabrikaProdüksiyon markasıyla dinleyicilerle buluşacak “Şahit Yıllar” ile müzikpiyasasına iddialı bir giriş yapacak.

Sözleri Salman Genç’e bestesi ise Zefbey’e ait olan “ŞahitYıllar” biten ve geri dönüşü olmayan bir aşkın geride bıraktığı izlerinianlatıyor. Şarkının düzenlemesi ise Mehmet Akif Tuna Demirtaş’a ait. Balat sokaklarında çekilen klipte İstanbul’unsevilen semtleri Eminönü ve Galata görüntüleri de yer alıyor.

Klip yönetmenliğini Turan Kubulay’ın üstlendiği “ŞahitYıllar” 11 Nisan’da tüm dijital platformlarda ve Paradise Production YouTubekanalında yayında…

DİNOZOR GENÇ’İN DC SERİSİNDEN YEPYENİ BİR ÇİZGİ ROMAN: SWAMP KID’İN GİZLİ DEFTERİ

Kitap okumayı “havalı” bulan ve ne okuyacağını kendi seçen ilk gençliğin kitaplığı Dinozor Genç, DC evreninden muhteşem çizgi romanları okurlarla buluşturmaya Swamp Kid’in Gizli Defteri ile devam ediyor! Kirk Scroggs’un, yarı bitki yarı insan olan Russell’ın ortaokul maceralarını yazıp resimlediği Swamp Kid’in Gizli Defteri, genç okurları hem günlük tutmaya heveslendiriyor hem de çizimlerle kendini ifade etmeye cesaretlendiriyor. Swamp Kid’in Gizli Defteri’ni okuduktan sonra ortaokula bir daha aynı gözle bakamayacaksınız!

Ayrıntı Yayınları’nın ilk gençlik kitapları markası Dinozor Genç’in DC serisi, çizgi romanları ve Superman, Batman, Wonderwoman, Super Hero Girls, Black Canary gibi DC Comics kahramanlarını takip eden geniş bir okur kitlesi tarafından çok seviliyor. Yetişkin halleriyle tanıdığımız kahramanların çocukluklarının da yer aldığı DC serisi kitaplarında ergenlik problemleri, arkadaşlık ilişkileri, yaşamla ilgili sorunlar, okul meseleleri ve ekolojik konular ele alınırken bir yandan da kahramanlık maceraları hız kesmeden devam ediyor. Raflarda bulunan diğer DC kitaplarından farklı olarak, içinde cinsiyetçilik ve şiddet öğeleri barındırmayan, eğlenceli resimlemesiyle yumuşak, renkli ve gündelik hayat konularını ele alan Dinozor Genç logolu DC serisi, sunduğu nitelikli çizgi romanlarla bu alanda önemli bir ihtiyacı karşılıyor.

Yazar ve çizer Kirk Scroggs’un Swamp Kid’in Gizli Defteri’yle yoluna devam eden seride aynı zamanda Sevgili Justice League, Super Hero Girls – Metropolis Lisesi ve Güç Kesintisi, Smallville’li Superman, Black Canary-Alevlen, Super Sons Kutup Kalkanı Projesi, Diana: Amazonların Prensesi, Batman Son Sürat, Teen Titans Go! Parti, Parti! ve Pizza Kubbesine Hoş Geldiniz kitapları bulunuyor.

Benim adım Russsell Weinwright ve eğer ortaokulda sorun yaşadığınızı düşünüyorsanız, bir de spor becerileri olmayan yarı çocuk, yarı bataklık canavarı olmayı deneyin! Hiç kolay değil. Öğle yemeği için gün ışığı yiyorum, saç yerine otum var ve ağaç gövdesinden olan kolumda bir kurbağanın yaşadığından şüphe ediyorum. Ben tam anlamıyla bir bataklık pisliğiyim! Bazı çocuklar bana Swamp Kid der ama en yakın arkadaşlarım Charlotte ve Preston hep yanımdalar.

Bu defteri okumanıza izin vererek dışlanmış bir 8. sınıf öğrencisinin gerçek hayatını gözlerinizin önüne sermek isterdim ama bu ara işler iyice karıştı (lütfen karalamalarıma ve ketçap lekelerine aldırış etmeyin!). Siyah giyen adamlar beni gözetliyor, fen bilgisi öğretmenim kötü bir deha olabilir ve bataklıktaki dev benim süper akıl hocam olabilir, olmaya da bilir. İnanın bilmek istemezsiniz! Hemen uzaklaşın!

”Spotify Camp Nou Stadı”nda Simge …

‘Aşkın Olayım”, “Öpücem”, “Üzülmedin Mi” gibi şarkılarının yer aldığı “Ben Bazen” albümü ile Spotify tarihinde “En Çok Dinlenen Türk Kadın Sanatçı Albümü” olan,  “Aşkın Olayım” şarkısı ile Spotify’da 100 Milyon streama ulaşan yeni teklisi “Harcandıkça” ile birbirinden güçlü kadın seslerini bir araya getiren EQUAL Türkiye listesinin bu ayki kapak yıldızı olan Simge, şimdi de Spotify Camp Nou stadında yeni single’ı “Harcandıkça” ile yer alıyor.

10 Nisan akşamı gerçekleşecek olan Barcelona – Girona maçında stadın içerisinde yer alan geo-targeted  ledlerde Spofity logosu ile yeni single tanıtımı yer alacak olan Simge Barselona’ya gitti..

Barselona Futbol Takımının Spotify ile iş birliği kapsamında yeni adı ”Spotify Camp Nou Stadı’ olan statta, Barcelona – Girona maçında stadın geo-targeted ledlerinde yer alan ilk Türk sanatçı olan Simge, maçı Spotify Camp Nou stadında canlı olarak izleyecek.

KENAN DOĞULU DESTEKLİ ATİLLA URAL’DAN İLKLERİN ŞARKISI “BİR ŞANS”

Geçtiğimiz yıl yayınladığı iki single ile dünya listelerinde adından söz ettiren New Yorklu sanatçı Atilla Ural’ın ilklere imza attığı yeni şarkısı “Bir Şans” Doğulu Music tarafından dinleyicinin beğenisine sunuluyor.

Önceki single’ları ile başarılı bir çıkış yakalayan Atilla Ural, ilk Türkçe şarkısı “Bir Şans” ile baharın habercisi olmaya hazırlanıyor. Yetenekli sanatçının ilk kez vokal yaptığı parçanın back vokallerinde kendisine prodüktörü Kenan Doğulu ile genç şarkıcı Bade destek oluyor.

Atilla Ural ile Kenan Doğulu’nun yaratım sürecinde birlikte çalıştıkları ilk proje olma özelliğini taşıyan    “Bir Şans”ın New York’ta Hakan Erim’in, Ural ile gerçekleştirdiği görüntülü görüşmeler sırasında yazılmaya başlanan sözleri, İstanbul’da Kenan Doğulu’nun dokunuşuyla son haline ulaşıyor. “Bir Şans”ın bestesini arkadaşı Zien Garcia ile birlikte yapan Ural, aynı zamanda parçanın aranjörlüğünü de üstleniyor.

Atilla Ural’a 15 kişilik bir dansçı grubunun eşlik ettiği klibin çekimleri ünlü yönetmen Can Evrenol tarafından İstanbul’da gerçekleştirildi. Funk altyapı üzerine canlı çalınan trompet ile uygulanan caz dokunuşlarıyla yükselen “Bir Şans”, Doğulu Music etiketiyle tüm dijital platformlarda yayınlanıyor.

“En Güzel Misafir” Gülben Ergen

Uzun süredir yeni şarkısı için stüdyo çalışmalarını sürdüren ve sessizliğini koruyan Gülben Ergen arka arkaya çıkardığı ve dinlenme rekorları kıran single albümlerine bir yenisini daha ekledi.

Sözü Şebnem Sungur, müziği Gökhan Tepe düzenlemesi Taşkın Sabah imzalı yeni şarkısı “En Güzel Misafir”I ile bugün tüm dijital platformlarda müzik severlerle buluşan Gülben Ergen, Nihat Odabaşı’nn objektifine poz verdi.

Gülben Ergen “En Güzel Misafir” çıktığı an itibariyle dijital platformların listelerine ilk sıradan girerek büyük bir başarıya imza atarken şarkının sözleri sosyal platformlarda biranda paylaşılmaya başladı.

Şanlıurfa dünyanın önemli bir turizm destinasyonu olabilme kapasitesine sahip

Türkiye’nin önde gelen yolcu taşımacılığı firmalarından Astor Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Fatih As, Şanlıurfa’nın dünyanın önde gelen turizm destinasyonları arasına girebileceğini söyledi.

Her yıl on binlerce yolcuyu Türkiye’nin dört bir yanına taşıyan Astor Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Fatih As, Şanlıurfa’nın tarih, kültür, turizm ve gastronomi açısından oldukça zengin bir şehir olduğuna dikkat çekti.

As, “Şanlıurfa, hem tarihsel geçmişi, kültür, doğası ve gastronomisi yine tarım ve sanayisi ile ülkemizin önemli bir bölgesidir. Tarihi ve kültürel geçmişiyle de dünyanın önemli bir turizm destinasyonu olabilme kapasitesine sahiptir” ifadelerini kullandı.

Şanlıurfa tarihi, kültürü, doğası ile dikkat çekiyor

Şanlıurfa için turizm vurgusu yapan As, “Şanlıurfa’mız hem tarihsel geçmişi, kültür, doğası ve gastronomisi yine tarım ve sanayisi ile ülkemizin önemli bir bölgesidir” dedi. Aynı zamanda Ak Parti’den Şanlıurfa Milletvekili Aday Adayı olan As, şöyle devam etti: “Ülke olarak Şubat ayında bölgemizdeki 11 şehri etkileyen deprem, şükürler olsun ki şehrimizde büyük hasar açmamıştır. Ancak bu, gelecek planlarımızda tedbir almamızı ve daha dikkatli olmamızı göstermiştir. Şanlıurfa’mız hem tarihsel geçmişi, kültür, doğası ve gastronomisi yine tarım ve sanayisi ile ülkemizin önemli bir bölgesidir. Tarihi ve kültürel geçmişiyle de dünyanın önemli bir turizm destinasyonu olabilme kapasitesine sahiptir. Tüm bu gerçeklikler ışığında, turizm sektöründe edindiğim tecrübeleri şehrime ve şehrimin güzel insanlarına aktarmak istiyorum. Bu vesileyle ülkemize 20 yıldır büyük hizmetler veren ve halkımızın teveccüh gösterdiği AK Parti’den Milletvekili Aday Adayı olarak adım atmış bulunmaktayım. Partim ve Sayın Cumhurbaşkanımızın tensipleriyle, aday gösterilmem ve sonrasında milletvekili seçilmem durumunda, tarihiyle, kültürüyle, doğasıyla siz hemşehrilerimin yaşadığı Şanlıurfa’mızın gelişmesi için tüm çabamla çalışacağım.”

Aile Boyu Bir Eğlence İçin Katar’a Gelin

Dünyanın en güvenli ülkesi Katar, aile dostu seyahatler için ideal destinasyonlardan biri olarak öne çıkıyor. Ailenizle değerli hatıralar biriktirebileceğiniz birbirinden eğlenceli aktiviteleri paylaşan Katar Turizm, 30 Nisan 2023’e kadar Qatar Airways ile yapılacak tatillerde 100 USD/GBP/EUR tutarında indirim sunuyor.

Doha, Katar, 7 Nisan 2023: Yıl boyu güneş ışığı alan iklimi, misafirperver kültürü ve benzersiz güvenliği, Katar’ı bu yıl aile boyu bir eğlence için Orta Doğu’nun gizli cenneti kılıyor. Qatar Airways Holidays ile Katar Turizm, tüm aileleri Katar’a gelmeye ve kendilerini daha iyi hissetmeye teşvik etmek için bir dizi seyahat fırsatı ve teklif sunuyor. Arap Bakanlar Konseyi tarafından 2023 ‘Arap Turizm Başkenti’ seçilen Doha’da aileler Ortadoğu misafirperverliğini en iyi şekliyle yaşıyor. Ocak ve Şubat aylarında rekor sayıda ziyaretçiyi ağırlayan Katar’da 15 Mart 2023 itibariyle, kış güneşinin tadını çıkarmak için kara, hava ve deniz yoluyla ülkeye akın eden uluslararası ziyaretçi sayısı bir milyonu aştı.

Katar Turizm Operasyon Direktörü Berthold Trenkel konuyla ilgili yaptığı açıklamada; “Katar, ailelerin bir araya gelip unutulmaz anılar biriktirmesi için harika bir destinasyon. Numbeo Suç Endeksi, son beş yıldır Katar’ı dünyadaki en güvenli ülke olarak sıralıyor. Üstelik bu, FIFA Dünya Kupası Katar 2022™’nin şimdiye kadarki en aile dostu turnuva olmasının nedenlerinden biri. Çölde bir maceradan heyecan dolu tema parklara, kumsalda keyifli anlardan özgün kültürel deneyimlere, burada her yaştan gezginin seveceği aile boyu kesintisiz bir eğlence imkanı bulmak mümkün” dedi.

Katar Turizm, ailece çıkılacak tatili unutulmaz kılmak için en iyi aktivitelerini duyuruyor;

Şehir manzaraları

Katar’ın canlı geçmişi ve bugünü, etkileşimli görsel-işitsel deneyimleri sayesinde her yaştan insanın 700 milyon yıl öncesinden bugüne kadar ülke tarihini deneyimleyerek öğrenebileceği Katar Ulusal Müzesinde (NMoQ) hayat buluyor. Eğlence ve oyunların bir diğer adresi ise 3-2-1 Katar Olimpiyat ve Spor Müzesi. Müzenin son galerisi olan Aktivasyon Bölgesi, konukların “fiziksel okuryazarlıklarını” ortaya çıkaracak kişisel bir cihaz aracılığıyla takip edebilecekleri çok sayıda eğlenceli mücadele ve aktiviteye sahip. Aileler, yerel hazinelerle dolu iç içe ara sokaklara sahip otantik, hareketli bir pazar yeri olan Souq Waqif’de Katar kültürünün en iyilerini deneyimleyebiliyor. Çarşıya yürüme mesafesinde, İslam Eserleri Müzesi (MIA) ve çocuk oyun alanları ile çok sayıda kafeye ev sahipliği yapan MIA Park bulunuyor.

Açık hava maceraları

Aileler, Doha’ya bir saat uzaklıkta bulunan büyüleyici kum tepeleri, antik kaya oymaları, altın kumsallar, ekolojik çiftlikler ve yemyeşil mangrov ormanları arasında inanılmaz maceralar yaşama fırsatına sahip.

Katar, Khor Al Adaid olarak adlandırılan muhteşem “İç Deniz”de kum tepelerinin deniz kıyılarıyla buluştuğu az sayıda destinasyondan biri. Sadece 4×4 araçlar ile ulaşılabilen çölde, aileler bir öğleden sonrayı kum tepelerinde gezerek, yol boyunca develere binerek ve şahinle fotoğraf çektirerek geçirebiliyor.

Dalgasız ılık sulara ve yüzmek için uygun sakin gelgitlere sahip Basra Körfezi, bir dizi su sporu noktası da sunuyor. Alışılmışın dışında bir macera için aileler Al Thakhira mangrovlarına ve kanoyla gezmek için saklı cennet Purple Island’a gidebilir.

Aileler için bir başka büyüleyici deneyim ise Kuzey Sedra Çiftliği. Katar’daki ilk tarım turizmi destinasyonu olan Kuzey Sedra, ziyaretçilerine taze meyve ve sebze toplama, ülkenin kültürel mirasıyla bağlantı kurma, mini hayvanat bahçesinde Arap antilopu gibi egzotik hayvanlarla etkileşim kurma ve çarpışan arabalar ve mini trende heyecan dolu bir gezintiye çıkma gibi imkanlar sunuyor.

Tema parklar

Hilton Salwa Beach Resort & Villas, 3,5 kilometrelik yumuşak beyaz kumsalları ve tasarım bahçeleriyle Katar’ın güneybatı ucunda yer alıyor. Arazinin içinde Orta Doğu’nun en büyük tema parklarından biri olan Desert Falls Su ve Macera Parkı bulunuyor. Parkta 56 oyuncak ve kaydırak ile 18 cazibe merkezi mevcut.

Başkentte Quest Doha, ziyaretçilerini üç “zaman boyutunda” bir yolculuğa çıkarıyor; kadim Arap geçmişini keşfeden Oryxville; şimdinin bir yansıması olan City of Imagination ve son teknoloji ürünü fütüristik bir uzay limanı olan Gravity. Quest Doha, “En Uzun Kapalı Alan Hız Treni” ve “En Yüksek Kapalı Alan Drop Tower” alanlarında iki Guinness Dünya Rekoruna sahip.

Heyecan arayan genç üyelere sahip aileler için Doha Festival City alışveriş merkezinde dünyanın ilk Angry Birds World’ü, kış temalı Snow Dunes ve Orta Doğu’nun ilk özel e-oyun merkezi Virtuocity yer alıyor. Villaggio alışveriş merkezinin içinde, ortasında Venedik esintili kanallardan geçerek yapılabilecek bir tekne yolculuğu imkanı sunan Gondolania tema parkı dikkat çekiyor.

Güneş, deniz ve kum

Doha’daki B12 Beach Club, su sporlarından yerli DJ’lerden canlı müziklere, gün boyu zengin bir menü sunuyor. Beach club, 70 metre yüksekliğindeki en büyük yüzer havuz olan B12 Floating Water Parkıyla herkesi eğlendirecek birçok imkana sahip.

Katar’da her şey dahil yaşam tarzı konseptine öncülük eden ilk lüks sahil tesisi Rixos Gulf Hotel Doha ise ailelere dünya mutfağını, hareketli eğlenceleri ve eğlence dolu aktiviteleri bir arada sunuyor.

Waldorf Astoria Lusail, şehrin kalbinde yer alan bu geniş tesis, el değmemiş bir özel kumsalıyla dikkat çekiyor. Su kaydıraklarından sörfe hem yetişkinler hem de çocuklar için çeşitli eğlenceli aktiviteler sunan otelde 461 oda, bir fitness merkezi ve Orta Doğu’daki tek “ESPA Life” spa yer alıyor.

Seyahat anlaşmaları ve teklifler

Qatar Airways Holidays ortaklığıyla Katar Turizm, Qatar Airways aracılığıyla yapılan rezervasyonlar kapsamında uçuş ve otel paketlerinde 100 USD/EUR/GBP tutarında indirim sunuyor. Kampanya 30 Nisan’a kadar yapılan tüm yıl boyunca yapılan rezervasyonlarda geçerli. İndirime hak kazanmak için, kullanıcıların Visit Qatar web sitesinde adlarını ve e-posta adreslerini girerek bir indirim kodu oluşturmaları yeterli.

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu -----Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

Kültür-sanat, magazin-yaşam, eğitim haberleri (20.04.2024)

Parfümör Kaan Demirdöven, yenilikçi projeleriyle dikkat çekiyor Türkiye’nin önde gelen burunlarından biri olan Kaan Demirdöven, sektördeki deneyimi ve yenilikçi …