Kültür-sanat, magazin-yaşam haberleri (04.10.2022)

Genç nesillerin sağlık bilinci “Eğitimle Sağlıklı Gelecek” projesi ile artıyor
Roche Türkiye ve Türk Eğitim Derneği (TED) iş birliğiyle genç nesillerin sağlık bilincinin artırılmasını sağlamak üzere Kasım 2020’de hayata geçen “Eğitimle Sağlıklı Gelecek” projesi devam ediyor. İkinci dönemi (2021-2022) tamamlanan projenin sonuçlarının değerlendirildiği final anketine göre, projeye katılan öğrenci ve velilerin sağlık bilinçlerinin arttığı görülüyor.

Öğrencilerin ve ailelerinin sağlık konusunda bilinçlenmesini sağlayarak onların çevrelerinde yaratacakları olumlu etkinin, toplumda da büyük değişimlere ışık tutması hedefiyle Roche Türkiye ve Türk Eğitim Derneği (TED) tarafından hayata geçirilen “Eğitimle Sağlıklı Gelecek” projesinin ikinci dönemi tamamlandı. Projenin ikinci dönemi kapsamında Adana ve Ankara’daki 4 devlet okulunda 7. sınıf öğrenimlerine devam eden 565 öğrenci ve bu öğrencilerin velilerinden oluşan 248 kişiye, 10 akademisyenin katılımıyla 5 farklı alanda 10 eğitim verildi. Böylece iki senedir devam eden proje boyunca toplamda 1.159 öğrenci ve 435 veliye ulaşılarak 23 farklı konuda verilen eğitimler ile hem gençlerin hem de ailelerinin sağlık konusundaki farkındalıklarının artmasına katkı sağlandı.“Eğitimle Sağlıklı Gelecek” projesinin ikinci döneminde de sağlanan sosyal etkinin ölçülmesi adına dönem sonunda değerlendirme anketi uygulandı. Anket sonuçları, projenin birinci döneminde olduğu gibi öğrenci ve velilerin sağlık bilincinin arttığını gösterdi.

  • İkinci dönem anket sonuçlarına göre fiziksel ve ruhsal sağlık arasında bağlantı olduğunu düşünen öğrencilerin oranı yüzde 69’dan yüzde 78’e yükselirken, çevresel sağlığın fiziksel ve ruhsal sağlığa etkisi olduğunu söyleyen öğrenci sayısı ise yüzde 15 arttı.
  • Eğitimler öncesinde sağlıklı olmayı “hasta olmamak” olarak tanımlayan öğrencilerin oranı yüzde 14 iken eğitimler sonrasında spor, dengeli beslenme, düzenli beslenme olarak tanımlayanların oranı yüzde 23’e yükseldi.
  • Öğrencilerin yüzde 93’ünün hastalıklara karşı alınacak önlemler konusunda bilgi sahibi olduğu tespit edildi.
  • Öğrencilerin sporu yaşamlarına dahil etme istekleri yüzde 67’den yüzde 77’ye yükseldi.
  • Eğitimlerden önce yüzde 68 olan psikolojik sağlık bilinç düzeyinin eğitimlerle yüzde 72’ye yükseldiği gözlemlendi.
  • Öğrencilerin kaygı kontrolü konusundaki bilgi düzeyleri ise eğitimlerin sonunda yüzde 49’dan yüzde 62’ye yükseldi.
  • Öğrencilerin çevreyi koruma bilinçleri yüzde 75’ten yüzde 83’e çıktı.
  • Veriler, velilerin yüzde 88’inin sağlığın fiziksel, ruhsal ve bedensel olarak bir bütün olduğunun farkında olduğunu ve sağlığa zararlı gıdalar hakkında bilgilerinin yüzde 48’den yüzde 59’a yükseldiğini gösterdi.
  • Velilerin yüzde 97’sinin spor konusunda çocuklarını desteklediği belirlenirken, internette geçirilen sürenin çocuklara yönelik ruhsal etkileri konusundaki bilgi düzeylerinin ise yüzde 87’den yüzde 93’e yükseldiği ifade edildi.
  • Eğitimler ilham verici sohbetlerle zenginleştirildi

“Eğitimle Sağlıklı Gelecek” projesi kapsamında dönem içerisinde verilen eğitimlerin yanı sıra başarılı sporcularla ilham veren sohbetler de gerçekleştirildi. Milli Tenisçi Çağla Büyükakçay ve Milli Okçu Mete Gazoz, öğrencilere spor alışkanlığı kazandırmak üzere kariyer yolculuklarını ve zorlu dönemlerde nasıl motive olduklarını anlattılar.Projenin ikinci döneminin sona ermesi ile birlikte, yaz döneminde de öğrencilerin gelişimine katkıda bulunulmaya devam edildi. Proje dahilinde eğitimlere en fazla katılım gösteren 15 öğrenci, TED Ankara Kolejliler Spor Kulübü tarafından düzenlenen yaz kampına gönderilerek, dört gün süren kamp boyunca farklı spor branşlarında eğitimler aldı.“Sağlığa giden yolun doğru bilgiyi gelecek nesillere aktarmaktan geçtiğini çok iyi biliyoruz”Eğitimle Sağlıklı Gelecek projesinin ikinci dönemi ve proje ile elde edilen başarıları değerlendiren Roche Türkiye İletişim Lideri Bahar Süral “Roche Türkiye olarak gerçek bir toplumsal fayda yaratmak için paydaşların bir araya gelerek birlikte çalışmasının çok önemli olduğuna inanıyoruz. Bu kapsamda, genç nesillerin sağlık bilincinin artırılması adına Türkiye Eğitim Derneği ile el ele vererek hayata geçirdiğimiz ‘Eğitimle Sağlıklı Gelecek’ projemizin ikinci dönemini başarıyla tamamladık. Bu yeni dönemde de öğrencilerin toplumsal, fiziksel, ruhsal ve çevresel sağlık bilincini artırmayı hedefledik. Bu hedef, Roche Türkiye olarak, büyük bir önem atfettiğimiz ‘insanların yaşamlarını iyileştirme’ misyonumuzun önemli bir parçası. Gelecek nesillerin, sağlıklı yaşamın gereklilikleri hakkında bilgi sahibi olmasının ve beslenmeden spora, internet kullanımından ruh sağlığına geniş bir alanda farkındalıklarının artmasının çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu kapsamda yarattığımız sosyal etkiyi artırmak ve sağlık bilincinin yaygınlaşmasını sürdürmek adına projemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.” ifadelerini kullandı.“Gençliğin nitelikli gelişimine odaklı kurumlar olarak onları desteklemeye devam edeceğiz”Türk Eğitim Derneği Sivil Toplum Faaliyetleri Genel Müdür Yardımcısı Aysun Hartevioğlu ise projeyle ilgili şunları söyledi: “Biz, 2023 yılında 95. yaşını kutlayacak, kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyet’i kuran kadrolar olan, Türkiye’nin eğitim alanındaki ilk ve en önemli sivil toplum kuruluşuyuz ve bununla gurur duyuyoruz. Kurulduğumuz günden bugüne elli bine yaklaşan bursiyerimiz ile toplumun dinamiklerini, eksik kalan yönlerini analiz ederek bu alanlarda çalışmalar yürütüyoruz.Sivil toplum, kendi imkanları ile elini taşın altına koyarken özel sektörün desteğine ihtiyaç duyar. Biz de bu kapsamda, Roche Türkiye ile bir araya geldik ve 2020 yılında başlayan salgın sürecinde kabuklarımıza çekilmeden, ‘Eğitimle Sağlıklı Gelecek’ projesini hayata geçirdik. Bünyemizdeki nitelikli uzmanlarımız çevrimiçi olarak öğrencilere ve ailelere ulaştı. Hedef kitlemiz, öncelikle öğrenciler ve onların arasında da dezavantajlı gruplardı. Bedensel sağlık temelinde ruhsal sağlığa da odaklandık. Bunun yanı sıra ‘Sıfır Atık’ ve ‘İklim Kriziyle Bireysel Mücadele Yöntemleri’ eğitimlerini DenizTemiz TURMEPA Derneği ve Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF-Türkiye) ile gerçekleştirdik. Elde ettiğimiz sonuçlar bizim adımıza gurur verici oldu. Şimdi, daha iyisini yapmak için kolları tekrar sıvıyoruz.  Genç neslin nitelikli gelişimine katkı sağlamak amacıyla Roche Türkiye ve Türk Eğitim Derneği olarak çalışmalarımıza devam edeceğiz.”

BIO Startup 2022 finalistleri girişimlerini yatırımcılarla buluşturdu
Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AIFD) tarafından desteklenen, yürütücülüğünü ReDis Innovation’ın üstlendiği BIO Startup  2022 programını başarıyla tamamlayan finalist girişimciler, projelerini tanıtmak üzere çevrimiçi olarak 27 Eylül Salı günü gerçekleştirilen “BIO Startup Yatırımcı Buluşmaları” etkinliğinde teknoloji odaklı yatırım ve fon şirketleriyle bir araya geldi.Sağlık biyoteknolojisi alanında inovasyonun yeni taşıyıcıları olan girişimlerin büyümeleri için gerekli ağı kurabilmelerini amaçlayan etkinliğe, girişimlerin kapsamlarını ve geleceğe yönelik hedeflerini dinlemek üzere 500 Startups, Collective Spark, DCP, Growth Circuit, LEAP Investment, Startup Wise Guys şirketlerinin temsilcileri katıldı. AIFD ve ReDis Innovation iş birliğiyle gerçekleştirilen Türkiye’nin ilk ve tek biyoteknoloji temalı hızlandırıcı programı BIO Startup Program’a katılan 11 girişimci Demo Day etkinliğine kadar program kapsamında farklı konularda çok sayıda eğitim, mentörlük ve danışmanlık alma fırsatı yakalamıştı. Demo Day etkinliğinde jüri değerlendirmesiyle belirlenen 5 girişim ise programın devamında ilk defa bu yıl gerçekleştirilen iki özel etkinliğe katılma hakkı kazandı. Girişimciler  programın son aşaması olan  “BIO Startup Yatırımcı Buluşmaları” etkinliği kapsamında 27 Eylül Salı günü, ReDis Innovation Kurucu ve Yöneticisi Selin Arslanhan’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen çevrimiçi etkinlikle teknoloji odaklı yatırım ve fon şirketleriyle bir araya gelerek girişimlerini tanıttılar. Gelecek vadeden biyoteknoloji girişimleri yatırımcılarla buluştuBIO Startup 2022’nin en beğenilen girişimcileri arasında yer alan Alice and the White Rabbit Biotech, Getdehealth, Omica Research and Innovation, KuartisMED, “BIO Startup  Yatırımcı Buluşmaları” etkinliğinde yatırımcılar ve şirketlerle bir araya geldi. Çevrimiçi olarak gerçekleştirilen etkinliğe, girişimlerin çalışmalarını ve geleceğe yönelik hedeflerini dinlemek üzere 500 Startups, Collective Spark, DCP, Growth Circuit, LEAP Investment, Startup Wise Guys gibi teknoloji odaklı girişimleri, yatırımlar ve mentörlüklerle destekleyen şirketlerin temsilcileri katıldı. BIO Startup 2022’yi başarıyla tamamlayan girişimciler çevrimiçi etkinlikte yaptıkları sunumlarla girişimlerini tanıtıp hedeflerini anlattıktan sonra yatırımcıların yönlendirdikleri soruları yanıtlayarak ilerleyen süreçte iletişimlerini devam ettirmek üzere bağlantılar kurdular. Biyogirişimci ekosistemine AIFD’den değerli katkıBiyoteknoloji alanında yenilikçi projelere imza atan girişimleri ve AIFD’nin girişimci ekosistemine bakış açısını ele alan AIFD Genel Sekreteri Dr. Ümit Dereli, “AIFD olarak bizler toplumun sağlık düzeyini daha ileriye taşıyabilmek ve Türk ilaç sektörünün küresel rekabet gücünü artırmak için ilaç değer zincirinin en önemli halkası olan Ar-Ge ve inovasyona büyük önem atfediyoruz. Nitekim son iki küsür senedir hayatlarımızı ciddi olarak etkileyen küresel pandemi, ilaç ve biyoteknoloji alanındaki yenilikçi ürün ve tedavilerin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Ar-Ge ve inovasyon temelli ilaç ve biyoteknoloji sektörlerinde, başarı yoğun ve uzun yıllara yayılan yatırım gerektirmektedir. Biyoteknoloji ve ilaç gibi sektörlerde startup ekosisteminin başarısı da göreceli olarak daha meşakatlidir. İşte tam da bu doğrultuda, AIFD olarak yenilikçiliğin desteklenmesi yönündeki ana motivasyon ile hareket ederek, sağlık biyoteknolojisi alanında inovasyonun yeni taşıyıcıları olan startuplara destek olmak için BIO Startup Program’ın 6’ıncısını başarıyla gerçekleştirmiş bulunuyoruz. Türkiye’nin ilk ve tek biyoteknoloji temalı hızlandırıcı programı “BIO Startup Program”a bu sene iki ayrı yenilik getirdik. Bu sene ‘Biyogirişimcilik Kampı’ adını verdiğimiz teknik eğitim ve tecrübe paylaşımı seanslarımızda AIFD üyesi firmaların temsilcilerinin de katılımını sağladık, üyelerimizin ‘kurumsal şirket-startup iş birliği modelleri’, ‘pazar analizi ve ticarileşme’, ‘fikri haklar ve lisanslama’ gibi alanlarda tecrübe ve önerilerini girişimcilerimizle paylaştık. Bir diğer yenilik ise gerçekleştirdiğimiz BIO Startup Yatırımcı Buluşmaları organizasyonumuz; amacımız sağlık biyoteknolojisi alanında inovasyonun yeni taşıyıcıları olan girişimcilerimizin projelerini farklı platformlarda aktarabilmeleri, projelerin geleceği için gerekli ağı sağlayabilmeleri. Bu vesileyle BIO Startup 2022 programımızın finalistlerini bir kez daha tebrik ediyorum.” dedi.

American Hospital The Bodrum Cup bu sene mavi ekonomiye dikkat çekiyorHer yıl ekim ayının üçüncü haftasında başlayan Akdeniz’in en büyük yelken festivali American Hospital The Bodrum Cup için geri sayım başladı. Çağdaş Holding sponsorluğunda, 15 – 22 Ekim 2022 tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan festivalin 34’üncü yıl teması “Maviye Güç Katıyoruz” olarak belirlenirken; etkinlikler kapsamında mavi ekonomiye işaret edilerek sürdürülebilirlik odağında paylaşımlar gerçekleştirilecek. Bu yıl da mücadele dolu yarışlarla geçecek olan festival kapsamında düzenlenecek birçok etkinlik de katılımcıları ve ziyaretçileri bir araya getirecek.1989’dan beri her yıl ekim ayının üçüncü haftasında düzenlenen American Hospital The Bodrum Cup, 15 – 22 Ekim 2022 tarihleri arasında bir kez daha yelken tutkunlarını birleştirecek. 34. yılında Çağdaş Holding ana sponsorluğunda gerçekleştirilecek olan yelken ve deniz festivali kapsamında heyecan verici yarışların yanı sıra Bodrum’un tarihi ve kültürel yönlerinin yakından tanınması mümkün olacak.Her sene farklı bir tema çerçevesinde gerçekleştirilen American Hospital The Bodrum Cup’ta geçtiğimiz yıl Bodrum’da meydana gelen yangınlara ve yangınların söndürülmesi için mücadele eden kahramanlara işaret edilerek, saygı duruşunda bulunulmuştu.15 – 22 Ekim 2022 tarihleri arasında “Yılın The Bodrum Cup Zamanı” çerçevesinde Akdeniz’in başta Bodrum olmak üzere kıyısı olan her yerleşim yerine sunduğu değerlerin önemine, bu değerlerin korunması ve zenginleştirilmesine ithafen “Maviye Güç Katıyoruz” mottosu ortaya konulacak. Sürdürülebilirliği odağına alan tema kapsamında düzenlenecek olan etkinlikler mavi ekonomiye dikkat çekecek. Ayrıca İlk kez bu yıl 15 – 21 Ekim tarihleri arasında Bodrum Belediye Meydanı’nda kurulacak olan The Bodrum Cup Yarış Merkezi ve Sanat Alanı ise etkinlik kapsamında şampiyonayı ve Bodrum’u keşfetmek isteyen binlerce ziyaretçiye kapılarını açacak.Bu yıl yelken yarışları kapsamında belirlenen rota, Bodrum’un tarihi limanından başlayarak Çökertme, Kissebükü ve Gümüşlük’e uzanacak ve ardından Bodrum’da tamamlanacak.Yelken bayrakları bir kez daha hayal ve umutlarla boyanacak2016’dan beri olduğu gibi bu yıl da Bodrum Engelliler Sağlık Vakfı’nın katılımıyla gerçekleştirilecek olan bayrak boyama etkinliği ile renklendirilecek olan bayraklar yelkenleri taçlandıracak. Bayrak boyama etkinliği, 4 ve 5 Ekim tarihlerinde Bodrum Engelliler Sağlık Vakfı’nda gerçekleştirilecek.American Hospital The Bodrum Cup, mavi ekonomiye dikkat çekecekThe Bodrum Cup Organizasyon Komitesi Başkanı Süleyman Uysal, “Geçtiğimiz yıl Bodrum’da gerçekleşen ve hepimizi derinden üzen yangınlara dikkat çekmek, yangınların söndürülmesinde mücadele eden kahramanlarımıza saygı duruşunda bulunmak üzere gerçekleştirdiğimiz American Hospital The Bodrum Cup, bu yıl bir kez daha hem Bodrum hem de tüm Türkiye için oldukça önemli bir meseleyi odağına alacak. “Maviye Güç Katıyoruz” mottosuyla gerçekleştirilecek olan organizasyon çerçevesinde Akdeniz’in sunduğu değerlere duyduğumuz saygıyı, sürdürülebilirliği ve ülkemize güç verecek olan mavi ekonomiyi ön plana çıkaracağız. Bu yıl da Bodrum’un ve Akdeniz’in tarihiyle tanınacağı özel etkinlikler ve herkesi bir araya getirecek konserler “Yılın The Bodrum Cup Zamanı”nda hem katılımcılar hem de ziyaretçilerle buluşacak.” dedi.The Bodrum Cup Onursal Başkanı Erman Aras ise “The Bodrum Cup, 1989’da ilk defa gerçekleştirildiği günden bu yana tekne sporlarının bilinirliğine, Bodrum’a ve daha geniş çapta Akdeniz’e katkılarıyla devam ediyor. En başından beri güttüğümüz bu amaçları ayrıca her yıl hem ulusal hem de yerel çapta önem arz eden konularla zenginleştirmeye de önem veriyoruz. American Hospital The Bodrum Cup olarak, her yıl artan ziyaretçi sayısıyla Bodrum’un kültürel ve tarihi bilinirliğine katkı sağlıyor olmaktan gurur duyuyor, arkamıza bu rüzgarı aldığımız müddetçe de Bodrum’a ve Akdeniz’e daha fazla güç katacağımıza inanıyoruz. 34. yılını mavi ekonomiye; su sporlarından deniz turizmine, balıkçılıktan deniz ticaretine ithaf ettiğimiz etkinliklerimizle Akdeniz’e saygı duruşunda bulunacağız.” ifadelerini kullandı.

Eyüpsultan 2. Çocuk Kitapları Fuarı’na yoğun ilgi

Eyüpsultan Belediyesi tarafından, bu yıl 2.si düzenlenen Eyüpsultan Çocuk Kitapları Fuarı’na çocuklar ve aileler yoğun ilgi gösteriyor.

Bu yıl yazar ve şair Mevlana İdris anısına 23 Eylül – 2 Ekim tarihleri arasında Zal Mahmut Paşa Külliyesi Kültür Sanat Merkezi’nin önünde düzenlenen kitap fuarına birbirinden seçkin 60 yayınevi ve 63 yazar katılım sağlıyor.

Eyüpsultan’ın ilçe okullarından gelen öğrencilerin yanısıra, İstanbul’un farklı semtlerinden gelen kitapseverlerin de yoğun ilgi gösterdiği fuarda çocuklar için Karagöz – Hacivat gösterileri, masal dinletisi, yüz boyama gibi birbirinden renkli ve eğlenceli etkinlikler düzenleniyor.

Eyüpsultan’da okuyan öğrencilere 30 TL değerinde kitap hediye çekinin de verildiği fuarda, çocuklar sevdikleri kitapları indirimli bir şekilde almanın ve hayranı oldukları yazarlarla bir araya gelmenin mutluluğunu yaşıyor.

Fuarla ilgili konuşan Eyüpsultan Belediye Başkanı Deniz Köken, “Aileler ve çocuklarımız için muhteşem bir hafta sonu etkinliği olabilir, bu fırsatı kaçırmayın. 2 Ekim Pazar günü 20:00’ye kadar Zal Mahmut Paşa Külliyesi’nin önündeyiz. Bu sene katılım geçen seneye göre daha yoğun. Şu ana kadar 55 bin kişi fuarımızı ziyaret etti” dedi.

TÜRKİYE’NİN YEPYENİ MANGA YAYINCISI ve İLK MANGAEVİ SENPAI, RADIANT SERİSİYLE YOLA ÇIKTI!

Türkiye’nin yepyeni manga yayıncısı ve ilk mangaevi: Senpai! Epsilon Yayınevi’nin manga markası olarak tasarladığı Senpai Mangaevi, raflarda yerini alan ilk serisi Radiant ile yayın hayatına hızlı bir başlangıç yaptı. Tony Valente imzalı serinin ilk iki kitabını yayımlayan Senpai, yepyeni başlıklarla kısa sürede mangaseverlerin raflarının başköşesinde yer edinmeyi amaçlıyor. Banzai*, Senpai!

 Epsilon Yayınevi’nin yayıncılık dünyasına kazandırdığı yepyeni manga markası Senpai Mangaevi, Tony Valente’nin yazıp resimlediği Radiant serisinin ilk iki kitabıyla yola çıktı. Okurları, Nemesis adındaki canavarlarla dolu bir dünyaya ve onları yenmek için her şeyi yapmaya hazır genç bir çocuğun maceralarına sürükleyen serinin diğer kitapları da ilerleyen aylarda Senpai logosuyla raflarda yerini alacak.

Nemesis’ler gökyüzünden düşen ve dokundukları herkesi öldüren varlıklardır. Nadiren hayatta kalan insanlara “enfekte”ler adı verilir ve bu kişilerde çeşitli fiziksel rahatsızlıklar ortaya çıkar. Bununla beraber, büyülü bir enerjiyi yani Fantasia’yı kullanma becerisi kazanırlar.

Seth, biraz ahmak ancak çok iyi niyetli bir büyücü çırağıdır. Onu daha çocukken yanına alan büyücü Alma ile Pompo Tepeleri’nde yaşar. Biraz enfeksiyonu biraz da ahmaklığı yüzünden herkes tarafından terk edilmiştir. En büyük hedefi, Nemesis’lerin yuvası ve geldiği yer olan Radiant’ın nerede olduğunu keşfedip onu yok etmektir. Artemis Enstitüsü adına çalışan iki büyücü arkadaşı Doc ve Mélie ile çıktığı yolculukta yaşadığı adacıktan ayrılan Seth, Radiant hakkında daha fazla bilgi toplamaya çalışır. Ancak kanunsuz büyücüleri tutuklamayı misyon edinen Engizisyon üyeleri peşlerindedir…

2 EKİM’E KADAR AÇIK

2 Ekim Pazar gününe kadar kitapseverleri ağırlayacak olan Eyüpsultan 2.Çocuk Kitapları Fuarı 09:00 – 20:00 saatleri arasında gezilebiliyor.

Ayrıca fuar kapsamında 1 Ekim Cumartesi günü saat 15:00’de Saniye Bencik Kangal ve 2 Ekim Pazar günü saat 15:00’de Gökhan Müftüoğlu’nun söyleşileri gerçekleştirilecek.

TIRNAK TRENDLERİNDE SONBAHAR ALARMI!

Bakımlı ve güzel görünen eller için tırnak bakımı en önemli nokta. Tırnaklarda sade manikürler ve soft renkler geride kaldı. Sıradan tırnakları renklendirmenin yolu, son yıllarda vazgeçilmez hale gelen protez tırnaklar ve farklı renkli kalıcı ojeler. 2022/2023 sonbahar-kış tırnak trendleri ile ilgili önemli noktaları, son dönemin en başarılı tırnak sanatçısı Atiye Çolak anlatıyor.

Söz konusu trendler olunca yeni sezona yeni tırnaklarla girmek gibisi yoktur. Sonbahar kış aylarının trendleri daha çok koyu tonlar olmasıyla beraber yine nail artlarımız revanşta. Uzman eller tarafından adeta bir ressam işçiliği ile işlenen tırnak modelleriyle şık bir örnek olarak görünebilirsiniz diyen başarılı tırnak sanatçısı ve protez tırnak eğitmeni Atiye Çolaklı, bu tip detaylar uzman ve tecrübeli kişiler tarafından yapıldığı takdirde, kusursuz bir görüntünün yakalanabileceğini belirtti.

UZUN SÜRELİ ESTETİK GÖRÜNTÜ İÇİN PROTEZ TIRNAKLAR

Birbirinden güzel desenlerle süslenmiş protez tırnaklarla bakımlı ve harika görünen ellere sahip olmak için tırnak bakımının düzenli yapılmasını gerektiğini belirten Atiye Çolaklı, ‘‘. Protez tırnak birçok çeşidi bulunan, tırnakların daha sağlıklı ve uzun görünmesini sağlayan bir uygulama. Protez tırnak yaptırırken tırnak yatağının boyuna, genişliğine uygun formda tırnak şekli seçilmeli ve uygulanmalıdır. Kişinin tırnak yatağı ile bağlantılı tırnağın daha zarif görünmesini törpü çeşidi ile sağlayabiliriz ve toplamda yedi adet törpü çeşidi vardır. Tırnak etlerini yapısına bağlı olarak da manikür tercih edilmektedir. Uzman kişi, tırnak etinin yapısı ile ilgili olarak doğru olan sistemi tercih eder ve müşterinin isteğine bağlı olarak törpü ile tırnağı şekillendirebilir.’’ ifadelerini kullandı.

HANGİ TARZLAR ÖN PLANDA?

Tek tip tırnaklar yerine bildiğiniz üzere son dönemde desenli tırnaklar, stiletto balerin ve badem şekilleri ön planda. Bordo, kırmızı, siyah tonlarının beraberinde nude, kahve ve pastel tonların öne çıktığını vurgulayan Çolaklı, ‘‘Nasıl ki 80 ve 90’lar tarzı vintage olarak geri geliyorsa, tıpkı tırnaklarda da aşırıya kaçılmamış, daha feminen ve aynı zamanda maskülen diyebileceğimiz, doğal görünümü bozmayan renk, boyut ve desenler tercih ediliyor. Özellikle frenç, temiz ve bakımlı bir görüntü arayan kadınların tercihi olan bir tırnak şekillendirme işlemi. Tırnak uçlarının beyaz, kalan kısmın ise şeffaf bir renk ile renklendirilmesi ve üzerine de cila geçilmesi ile tamamlanan bir işlemdir. Günlük kullanım için oldukça idealdir.’’ dedi.

BU NOKTALARA DİKKAT!

Her konuda olduğu gibi protez tırnak konusunda da doğru uygulama kusursuz ve estetik bir görünüm için oldukça önemli. Tırnak sanatçısı Atiye Çolaklı, desenli protez tırnakların uygulamasında ve uygulama yaptırırken nelere dikkat edilmesi hakkında şu ifadeleri kullandı:

‘‘Protez tırnak uygulaması yaptırırken olduğu kadar, yaptırdıktan sonra da dikkat edilmesi gereken birçok nokta var. Protez tırnak uygulaması yaptırırken, manikür ve tırnak uzunluğu müşterinin isteğine göre ve uzman yönlendirmesine göre değişebiliyor. Kişi tırnak yatağından çok daha uzun bir tırnak yaptırmamaya özen göstermelidir. Çünkü tırnak yatağı, üzerindeki malzemeyi taşıyamadığı takdirde, estetik güzellik oluşturulmaya çalışılırken daha kötü sonuçlara sebep olabilir. Protez tırnak bakımları aksatılmamalı, tırnaklar çok sert darbelerden korunmalıdır. Bizler de onlara bu konuda yol gösteriyoruz. 2022/2023 sonbahar-kış sezonunda kahve, pastel ve kireç beyazı tonlar revaçta olsa da elbette son söz müşterilerimizin.’’

UNITED COLORS OF BENETTON 2023 İLKBAHAR YAZ KOLEKSİYONU MİLANO FASHION WEEK’DE TANITILDI

United Colors of Benetton kreatif direktör Andrea Incontri ile yeni bir döneme başladı. Andrea Incontri’nin Benetton için hazırladığı ilk koleksiyon Milano Fashion Week kapsamında ‘Be Everything’ mottosuyla sergilendi.

United Colors of Benetton 2023 İlkbahar-Yaz Koleksiyonu’nu yeni Kreatif Direktör Andrea Incontri’nin imzasıyla tanıttı. Benetton için hazırladığı ilk koleksiyonuyla moda tarihine geçmiş bir kültürü yeni bir vizyonla marka DNA’sına işleyen Incontri, yaz sezonu için şık ve minimal İtalyan stilleri yarattı. Incontri’nin pratik ve kozmopolit mimari kimliğini de yansıtan Corso Buenos Aires mağazasında gerçekleşen defile markanın yenilenen global vizyonunun da sergilendiği ilk platform oldu.

Köklü moda tarihinde önemli küresel sorunların sesi olan Benetton, 2023 İlkbahar Yaz koleksiyonuyla markanın temelini oluşturan değerlerin altını çizerken, ‘Be Everything’ mottosuyla, herkesi çağdaş bir vizyonla kucakladığının da duyurusunu yaptı.

Benetton Grup Ceo’su Massimo Renon, Benetton DNA’sının ifade özgürlüğü ve güçlü kimliklerden oluştuğunu ifade ederken; ‘Andrea’nın moda sektöründe markamızı yeniden konumlandıracak imza stilleri oluşturacağına inanıyorum. Koleksiyon sloganının ‘Be Everything’ olması da tesadüf değil. ”Be” tam bir özgürlük çağrısıdır.’ dedi. İlk kez bir Benetton koleksiyonunda ekolojik deri bijuterilerin, gözlük ve tamamlayıcı aksesuarların da bulunacağını duyuran Renon, ekolojik deri çanta, sneaker, şapka ve sweatshirtlerin de yer aldığı 2023 İlkbahar Yaz koleksiyonunu ‘Yeni Benetton Üniforması’ olarak tanımladı.

UNITED COLORS OF BENETTON 2023 İLKBAHAR-YAZ KOLEKSİYONU

Benetton, yeni sezon kadın koleksiyonu sağduyulu ve sofistike tasarımlarıyla dikkat çekiyor. Cinsiyetsiz bir moda anlayışının tasarımlarını yansıtan koleksiyonda farklı ölçeklerdeki meyve ve dondurma desenleri ana motif olarak kullanılıyor.

Andrea Incontri’nin sorgularından ilham alarak hazırladığı koleksiyonda “Sağlıklı olan nedir? Nefsimizi çeken nedir? Sağlıklı olanlar mı yoksa popüler endüstriyel gıdalar mı? Organik mi yoksa doğal mı? Belki ikisinin karışımı?” sorularının cevapları ‘Be Everything’ mottosuyla verilirken United Colors of Benetton’un kültür mirası renk ve trikolar abartısız bir zarafetle yeniden yorumlanıyor.

Geri dönüştürülmüş naylon kumaşlar, vichy pamuklar ve buklet kumaşlarla hazırlanan koleksiyonda hafif trikolar, akışkan gömlekler, kısa üstler, şortlar, ceketler ve rüzgarlıklar dikkat çekerken Benetton’un klasikleşen şerit desenleri rahat kolej tasarımlarıyla yeni sezona taşınıyor.

Tüm stillerin aksesuarlarla tamamlandığı koleksiyonda, burnu açık lastik terlikler, bijuteri tasarımları, gözlükler ve çevre dostu kemerler yer alıyor. Unisex bir tasarım olarak hazırlanan Be çanta modeli de ilk kez yeni sezonla birlikte beğeniye sunuluyor.

Kadın görünümündeki temaların çoğu, gündelik ama “katmanlı”, iyi orantılı ve gündelik bir ruhu temsil ederken sezonda yeni bir grunge erkek koleksiyonu da yer alıyor. Akıcı bir duruşa sahip pijama görünümlerinin öne çıktığı koleksiyonda akıcı mouliné bacak aksesuarları, ağır pamuklu, iş kıyafeti formundaki tasarımlar ve kuşaklı safari ceketleri bulunuyor. Meyve temalı baskıların, kolej şeritlerin, “BE” sloganlı tasarımların da yer aldığı koleksiyon pratik, çağdaş ve estetik bir erkek modasını temsil ediyor.

İstanbul Uluslararası Vegan Festivali programı açıklandı

Avrupa’nın en kapsamlı vegan festivali olan Uluslararası İstanbul Vegfest programı açıklandı. Bu yıl 1 – 2 Ekim’de Festival Park Kadıköy’de gerçekleştirilecek ücretsiz festivalde, Türkiye’den ve dünyadan 53 konuşmacı 37 farklı oturumda ziyaretçilere zengin bir içerik sunacak.Türkiye’de veganlık bilincinin geliştirilmesi için çalışmalarını sürdüren Vegan Derneği Türkiye (TVD), herkesin katılımına açık olan uluslararası vegan festivali İstanbul Vegfest’in programını açıkladı.1-2 Ekim tarihlerinde Kadıköy sahilinde bulunan Festival Park Kadıköy’de gün boyu sürecek olan festival, #YaşamaŞansVer sloganıyla vegan yaşam felsefesini anlamak ve hayvan hakları mücadelesine katkıda bulunmak isteyen herkese 10:00’dan itibaren kapılarını açacak.Söyleşiler, performanslar, müzik dinletileri ve panellerden vegan yemek atölyeleri ve tadımlarına, ödüllü belgesel gösterimleri ve sergilerden, çocuklar ve yetişkinler için çeşitli atölyelere kadar pek çok farklı etkinlikle zenginleştirilen festival, bu yıl V-Label ve ProVeg International altın sponsorluğunda, Vegfund ve Itz Nutz bronz sponsorluğunda gerçekleştirilecek.Uluslararası İstanbul Vegfest 2022’ye katılmak için, Radar İstanbul mobil uygulaması üzerinden veya festivalin sosyal medya hesaplarındaki LCV bağlantılarından, birinci ve ikinci güne ayrı ayrı ücretsiz kayıt yaptırarak karekod almak yeterli.Veganlıkla ilgili en kapsamlı anketlerden birinin yapılacağı festivalde yer alacak konu ve oturum başlıkları şöyle:

  • Etik, sürdürülebilir, sorumlu moda
  • Etik, sürdürülebilir, sorumlu turizm
  • Üniversitelerde vegan aktivizm
  • Hayvan hakları, insan hakları, hukuki mücadele ve veganlık
  • Vegan sporcularla bitkisel beslenme ve dayanıklılık
  • Vegan çocuklar ve doktorlar ile etik, ekolojik, sağlıklı beslenme gerçekleri
  • Genç iklim hareketi ve iklim acil durumu
  • Deniz ve okyanuslar, iklim krizi ve aktivizm
  • Vegan, zehirsiz tarım ve atıksız yaşam
  • Vegan kalite etiketi
  • Vegan yemek atölyeleri
  • Çocuk atölyeleri
  • Yoga atölyesi
  • Yaratıcı drama atölyesi
  • Çizim atölyesi
  • Sinema, hikaye anlatıcılığı ile belgesel gösterimi ve söyleşisi
  • Caz/Pop, Hint/Batı, akustik/elektro müzik dinletileri

 Festival Programı 1 Ekim Cumartesi10:00  Ebru Arıman | Açılış Konuşması10:10  Melisa Akkuş, Alen Zinzal | Genç İklim Hareketi10:50  Havva Zorlu | Hayvan Fotomuhabirliği ve Türkiye’den Süt Çiftliği Gerçekleri11:15  Renato Pichler | Dünya Çapında Veganlığı Güçlendiren Etiket V-Label11:40  Av. Hacer Gizem Karataş | Mevcut Hukuki Düzenlemelerle Hayvanları Savunmak12:50  Sita Gül Rose | Hint ve Batı Etkileriyle Bezenmiş Yeni Albüm Parçaları13:30  Emre Yavuz ve Dr. Selin Alkan | Vicdan Hürriyeti: Askerde ve Hastanede Vegan Olmak14:10 Av. Tuğçe Berber ve Av. Hacer Gizem Karataş | Vicdan Hürriyeti Kapsamında Veganlık ve Av Karşıtı Hukuki Mücadele15:05  Nur Alaca, Kamillo Erdem, Eylül Aslan, Ahmet Caner Altay, Can Adalı, Güney Ulaş Türker, Ege Uğur Amasya  | Kampüste Vegan Mücadele16:00  Medusa Aslı Büyüközer | “Peki Balık Da Mı Yemiyorsun?” Aktivizmin Görünmeyen Yüzü: Sualtı16:40  Mine Yağız | Canlı Hayvan Ticaretinden Veganlığa17:10  Emma Håkansson | Bütüncül Etik Moda, Hayvan Özgürleşmesi ve Kolektif Kurtuluş17:50  Gülan Eşsiz | Rotco Kurucu Ortağı Rotco: Çürüğün Dönüşümü18:30  İlksen Gürsoy | Vegan ve Zehirsiz Tarım Deneyimi19:00  Bennu Gerede | Şifalı Tınılar ve Dans Eşliğinde Vegan İpek19:20  Prof. Dr. Ebru Günlü Küçükaltan, Bahar Bozkaya, Melike Çakmak | Sorumlu, Etik ve Sürdürülebilir Turizm Mümkün20:30  Sezgin İnceel | ”E İnekler Nerede?”: Müzikli Bir Yolculuk21:10  Sara Abed Millman | Bir Aktivizm Aracı Olarak Vegan Karakterler ile Hikâye Anlatıcılığı21:50  Ezgi Selin Ülkü, Yusuf Emre Yalçın | “Anima” Belgeseli Gösterimi ve Söyleşi 2 Ekim Pazar10:00  Ebru Arıman | Dünün ve Günün Özeti10:10  Mehmet Şalcı | Yoga Atölyesi10:50  Berna Köse, Canan Uğur, Rabia Turhan, Zeynep Sağlamöz | İklim Krizi ve Hayvan Hakları Kesişimi11:30  Başak Demirkol, Hazal Selin Uygur Arifoglu, Mehmet Şalcı | Vegan Sporcular ile Bitkilerin Gücü Adına12:25  Ayşenur Deveci, Tuana Tırnaksız | Neden Vegan ve Deneysiz Ürünler ile Makyaj?13:05  Burcu Ebru Özdemir | Türcülük: Tanış ve Yüzleş14:15  Rana Bulut, Seher Gül | Rana & Seher Caz/Pop Konseri15:00  Elif Dağdeviren | Bir Veganın Kendini İfadesi15:40  Nil Ormanlı Balpınar | Atıksız Yaşam Atölyesi16:50  Av. Burcu Yağcı, Av. Tuğba Gürsoy | Pati Yardım Hattı ve Sokaktaki Hayvanlara Yönelik Nefret Suçları17:45  Semih Özkarakaş, Vegan Aktivizmini ‘Çizimle’ Güçlendirme: Queer & Feminist Eksenlerle18:25  Uzm. Dr. Ayşenur Yıldırım, Dr. Irmak Saraç, Sita Gül Rose | Her Yaşta Vegan: Çocuklar19:20  Jasmijn de Boo, Bitkisel Yuvarlak Plakalar ve Beyaz Sıvılar: Gıda Etiketlemesinde Bitki Bazlı Gıda Sansürü

“VERİMDER ANADOLU BULUŞMALARI – KAYSERİ”

Enerji kayıpları, iklim değişikliğinin yanı sıra tüketicilerin bütçesini de olumsuz şekilde etkilerken, pandemi ile birlikte evlerde harcanan enerji her geçen gün artış gösteriyor. Geleceğimizin belirleyicisi bu önemli konuda değer yaratmak ve farkındalık oluşturmak amacıyla, Yapılarda Enerji Verimliliği Derneği – VERİMDER olarak çalışmalarımıza hızla devam ediyoruz.

Bu doğrultuda iklim değişikliği, enerji verimliliği ve enerji tasarrufu konularını ele alacağımız Anadolu Buluşmaları’nı gerçekleştiriyoruz. Bugüne kadar toplam 24 ilde kanaat önderleri, yerel yönetimler ve tüketicilerin katılımıyla enerji verimliliği ve tasarrufu çerçevesinde çok önemli gelişmeler kaydedildi. Bu çerçevede son durağımız Türkiye’nin enerji verimliliğine en çok ihtiyaç duyan ilerimizden biri olan Kayseri olacak.

VERİMDER ve Dünya Gazetesi’nin birlikte organize ettiği toplantıda VERİMDER İcra Kurulu Başkanı Prof. Dr. Emre Alkin, Dünya Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ ve VERİMDER Dernek Başkanı Çağdaş Korkmaz konuşmacı olarak yer alacak.

TÜRKİYE’NİN SANAT HAFIZASI MİLLİYET SANAT 50 YAŞINDA

 Milliyet Sanat’ın 50. Yıl Özel Sayısı Çıktı!

 29 Eylül 1972’den bu yana yayın hayatını aralıksız sürdüren Milliyet Sanat dergisi 50 yaşında! Türkiye’nin yarım asırlık sanat okulu Milliyet Sanat, 50 yıldır Türkiye’nin sanat hafızasını tutmaya ve sanat okur-yazarlığının eğitimini vermeye devam ediyor. Yeni nesillerle buluştukça yenilenen ve dönüşen Milliyet Sanat, dijital mahallenin baskısına aldırış etmeden yolunda bütün hızıyla ilerliyor. Milliyet Sanat, Abdi İpekçi’nin öncülüğünde başlayan ve birbirinden değerli isimlerin katkılarıyla zenginleşen 50 yıllık yolculuğunu, raflarda ve dijital uygulamalarda yerini alan Ekim 2022 sayısıyla kutluyor.

 YARIM ASIRLIK YOLCULUK

Yeni yaşına yeni tasarımıyla başlayan Milliyet Sanat, okurların arşivinde mutlaka bulunması gereken 50. yıl özel sayısında okurları köklü geçmişinde bir yolculuğa çıkarıyor.

Milliyet Sanat’ta muhabirlik, editörlük, yayın koordinatörlüğü görevlerinde bulunduktan sonra 2008’de derginin genel yayın yönetmenliğine getirilen ve bu görevi halen sürdüren Filiz Aygündüz, yeni sayıda kaleme aldığı yazıda “18 yaşından beri onu takip eden bir okuru, 30 yıllık meslek hayatı bu dergiyle onurlandırılmış bir gazeteci olarak, Milliyet Sanat’ı bugüne getiren tüm yol arkadaşlarına teşekkür etmek isterim,” diyerek derginin yarım asırlık yayın yolculuğunun duraklarını ve bu yolda emeği geçen isimleri anıyor.

Bu özel sayı için Milliyet Sanat’ın 50 yıllık arşivini tarayan Evrim Altuğ okurları nostaljik bir yolculuğa çıkarıyor. Altuğ’un çalışması, derginin geçtiğimiz yarım asırda Türkiye’nin geçirdiği kültürel, sosyal ve siyasal dönüşümleri halka özgürce yansıtan “popüler” bir ayna olma vazifesini hiçbir zaman unutmadığını da gözler önüne seriyor.

Kültür sanat dünyasının en önemli isimleri ve yolu dergiden geçenler, Milliyet Sanat’ın ilk 50 yılına dair anılarını ve görüşlerini anlatırken Seray Şahinler ise hazırladığı derlemeyle Milliyet Sanat’ın sayfalarından geçen yazar, çizer ve şairleri anarak Türk edebiyatının hikâyesine kapsamlı bir bakış sunuyor.

KÜLTÜR SANAT DÜNYASINDA EKİM AYI

 Daha genç ve daha dinamik bir şekilde bir sonraki 50 yıla koşmaya hazırlanan Milliyet Sanat’ın Ekim 2022 sayısında da her zamanki gibi Türkiye’nin ve dünyanın kültür sanat gündeminin nabzını tutuyor. Plastik sanatlardan sinemaya, müzikten sahne  sanatlarına ve edebiyata kadar sanatın her alanından dikkat çekici haberler, önemli isimlerle özel röportajlar ve renkli içerikler yeni sayıda okurları bekliyor.

Kitabevlerinde, marketlerde, Getir’de, Trendyol’da, yakala.co’da ve dijital uygulamalarda okurlarını bekleyen Milliyet Sanat ayrıca, dergiyi 0850 224 02 22 numaralı çağrı merkezini arayarak satın alan okurların kapısına kadar götürüyor.

Dil Evi’nde ingilizceyi yaşayarak öğreniyorlar

Eyüpsultan Belediyesi’nin Dil Evleri’nde, ilkokul ve ortaokul öğrencilerine yönelik “Hedef Dil” yaklaşımıyla konuşarak, oynayarak ve materyallerle dil eğitimleri veriliyor.

Dil Evleri’nde tamamen ücretsiz olarak verilen eğitimlere katılan öğrenciler, kalem ve defterden uzak, dört duvara sığmayacak bir eğitim modeliyle, yaşayarak, severek ve eğlenerek yabancı dil öğrenmenin keyfini yaşıyor.

Konuşabilecekleri, tartışabilecekleri ve müzakere edebilecekleri bir ortamda pratik yapan öğrenciler aynı zamanda konuştukları konular üzerine eğlenceli oyunlar oynayıp, karaoke yaparak ve filmler izleyerek dillerini geliştiriyor.

Eyüpsultan Belediyesi bünyesinde hizmet veren Düğmeciler Dil Evi’nde İngilizce dil eğitimi, uzman eğitmenler tarafından veriliyor.

Haftada her öğrencinin 6 saat eğitim aldığı Dil Evi’nde Çarşamba, Perşembe, Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri ders işleniyor. Dersler sabah 10:00 ile 12:00, öğlen 13:00 ile 15:00, akşam ise 15:30 ile 17:30 saatleri arasında gerçekleşiyor.

Burada eğitimlere devam eden öğrenciler görerek, yaşayarak İngilizce öğrenirken hem eğitmenlerinden hem de aldıkları eğitimlerden çok memnun.

İLKLERİN İSMİ DÜNYACA ÜNLÜ PİYANİST HÜSEYİN SERMET İSTANBULLULARLA BULUŞUYOR!

Başarılarıyla Türkiye’nin büyük gurur kaynaklarından olan, dünyaca ünlü piyanist ve besteci Hüseyin Sermet, uzun bir aranın ardından İstanbullu sanatseverlerle buluşuyor. Usta sanatçı, Beyoğlu Kültür Yolu kapsamında 5 Ekim Çarşamba günü saat 20.00’de Atatürk Kültür Merkezi’nde konser verecek.

Dünyaca ünlü piyanist ve besteci, devlet Sanatçısı Hüseyin Sermet, uzun bir aranın ardından İstanbullu müzikseverlerle buluşuyor. Usta sanatçı, 5 Ekim Çarşamba günü saat 20.00’de Atatürk Kültür Merkezi Tiyatro Salonu’nda resital verecek.

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından düzenlenen Türkiye Kültür Yolu Festivalleri kapsamındaki Beyoğlu Kültür Yolu’nda konser verecek olan Sermet, İstanbullu müzikseverlere piyano edebiyatının devlerinden Schubert ve Liszt’in iki büyük başyapıtından oluşan bir program sunacak:

Franz Schubert: La minör Piyano Sonatı, D.845 Franz Liszt: Si minör Piyano Sonatı, S.178

FİNALE KALAN TEK TÜRK

1955 yılı İstanbul doğumlu olan piyanist ve besteci Hüseyin Sermet, eğitimine Ankara Devlet Konservatuarı’nda başladı. Çalışmalarına Paris Konservatuarı’nda ve daha sonra Ecole Normale de Musique de Paris “Alfred Cortot”da Thierry de Brunhoff, Nadia Boulanger ve Maria Curcio ile devam etti. Ayrıca Olivier Messiaen ile kompozisyon çalıştı ve ilk yaylı çalgılar dörtlüsüyle Lili Boulanger Ödülü’nü kazandı.

Sermet, Krzysztof Penderecki, Lawrence Foster, Pablo Heras-Casado, Jonathan Nott, Naoto Otomo ve Hans Graf gibi şefler ile solist olarak performanslarının yanı sıra Mstislav Rostropovich, Maria João Pires, Gautier ve Renaud Capuçon gibi dünyaca ünlü sanatçılarla beraber dünyanın dört bir yanında konserler verdi.

Londra Filarmoni ve Kraliyet Filarmoni Orkestrası, Orchestre de Paris, Symphonieorchester des Bayerischen Rundfunks, Luzerner Sinfonieorchester, Bamberger Symphoniker ve NHK, Shanghai, Tokyo ve Detroit senfoni orkestraları gibi dünyanın en seçkin orkestralarıyla çalıştı. Sermet, 1983 yılında dünyanın en önemli müzik yarışmalarından Uluslararası Kraliçe Elisabeth Yarışması’nda yarışma tarihinde finale kalan tek Türk sanatçı oldu.

BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ’NDEN FAHRİ DOKTORA SAHİBİ

“Evrensel boyutlu bir sanat dalında Türkiye’nin temsil edilmesindeki üstün başarıları nedeniyle”, 1988 yılında Boğaziçi Üniversitesi tarafından fahri doktora unvanı verildi. 1991 yılında ise Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından “devlet sanatçısı” unvanına layık görüldü. Son olarak ise 2012 yılında İstanbul Kültür Sanat Vakfı Müzik Festivali’nin 40. Yıl Onur Ödülü’nün sahibi oldu.

Piyanistliğinin yanı sıra aynı zamanda besteci olarak da bir o kadar aktif olan Sermet’in ilk büyük bestesi Réminiscènce 1, 1997’de Fransa’daki Empéri Festivali’nde prömiyerini yaptı ve France Musique tarafından canlı yayınlandı. 2004 yılında Tokyo Senfoni Orkestrasınca sipariş edilen Dream and Nightmare’ın prömiyeri, 2006’da İş Bankası’nın siparişi olan Heykeller 1 ile devam etti. En son, Réminiscènce II adlı eserinin galasını Mayıs 2012’de İstanbul’da yaptı.

BÜYÜK ULUSLARARASI ÖDÜLLERİN İSMİ

Hüseyin Sermet’in Naïve, harmonia mundi ve Erato için yaptığı sayısız albümlerinden birçoğu, Ravel’in solo piyano çalışmalarından oluşan albümü ve Charles Valentin Alkan’a adanmış üç albümü (tümü Diapason d’Or de l’Année ödüllü) dahil olmak üzere büyük uluslararası ödüllere layık görüldü.

Sanatsal başarılarıyla Türkiye’ye büyük gururlar yaşatan Hüseyin Sermet, kırk yılı aşkın kariyeri ve geniş, eklektik repertuarıyla eşine kolay rastlanmayan bir virtüöziteye sahip.

KENDİNİ GENÇLERE ADADI

Kendini genç yeteneklere adamış bir akıl hocası ve Japonya’daki pek çok performansıyla büyük saygı gören Sermet, Japonya’da genç piyanistlerle gerçekleştirdiği 15 ustalık sınıfı dizisi Japonya’nın en büyük televizyon kanalı NHK TV’de yayınlandı.

Gençlere güvenini her zaman dile getiren Hüseyin Sermet, bu doğrultuda Boğaziçili genç girişimciler Duygu Esenkar ve Onur Tahmaz tarafından kurulan, Türkiye’den IAMA (Uluslararası Sanatçı Menajerleri Birliği) üyesi olan ilk uluslararası sanatçı menajerliği ajansı LocksBridge Artist Management ile dünya genelindeki konserlerinin yönetimi için çalışmaya başladı.

ANNEMİN KABARIK ETEKLERİ, UÇAN FİL LOGOSUYLA  RAFLARDA ÇOCUKLARI BEKLİYOR!

Annemin Kabarık Etekleri, utangaç bir çocuk olan Dünya’nın, adeta kurtarılmış bölge olarak gördüğü güvenli alanından, annesinin eteklerinin altından çıkarak hayata karışmasının ilham veren hikâyesini anlatıyor! Elif Demirbolat Aksoy’un yazdığı, Çağrı Odabaşı’nın resimlediği Annemin Kabarık Etekleri, Epsilon Yayınevi’nin çocuk kitapları markası Uçan Fil’den çıktı.

 Annemin o kocaman kabarık etekleri benim güven dolu sığınağımdı. Ne zaman utanıp sıkılsam kendimi orada bulurdum. Hayal âlemine dalıp her şeyi unuturdum. Bazen bir limonata nehrinde yüzer bazen bulutların üzerine çıkardım. Orası benim herkesten sakladığım gizli dünyamdı.

Sen de merak ediyorsan hadi durma, tut elimden. Birlikte sayfalarda bir gezintiye çıkalım…

Elif Demirbolat Aksoy’un kaleme aldığı, Çağrı Odabaşı’nın resimlediği Annemin Kabarık Etekleri, Uçan Fil logosuyla raflarda ve internet satış sitelerinde çocukları bekliyor.

AHMET VEFİK PAŞA TİYATROSUNUN AÇILIŞI

Bursa üzerine 8. kitabım, “AHMET VEFİK PAŞA TİYATROSUNUN AÇILIŞI” çalışmam Ekin Yayınevi tarafından basıldı. Bursa kitaplarımı Cumhuriyet Caddesi girişindeki Ekin Kitabevinden ve internetten temin edebilirsiniz.
Sırada 1950-1960 Yılları Arasında Bursa’da Yaşanan İlginç Olaylar ve İstiklal Savaşı’nda Bursa’nın Milli Çeteleri ve Abdurrezzak Sözgeçiren çalışmam var.
2013 yılında Bursa’nın sinemalarını araştırmaya başladım. Araştırmamı daha da genişletmek için gazete arşivlerini incelemeye başladım. 1950 ve 1960 yılı dâhil Bursa Yerel Basınında ANT, Yeni Ant ve Milletindir Hakimiyet gazetelerini taramaya başladım. Bu dönemde yayınlanmış diğer yerel gazetelere ulaşamadım.
Sinemaları araştırırken Bursa’ya gelen tiyatrolarla ilgili haberler ve bu haberlerin yanı sıra Bursa’da yerleşik bir tiyatro kurulması için büyük bir çaba gösterildiğine şahit oldum.
Bursa’da Ahmet Vefik Paşa’nın öncülüğünde başlayan kalıcı tiyatro oluşturma çabası, Fasulyeciyan’dan sonra devam etmiştir. “Temâşâhâne-i Osmanî”, yani Osmanlı Tiyatrosu binasında İstanbul’dan gelen tiyatrolar eserlerini sahnelemişlerdir. Muhsin Ertuğrul’da bu tiyatroda sahneye çıkmıştır.
Bursa’da tiyatro faaliyetleri ise Türk Ocağı Temsil Kolu ve Halkevi Temsil Kolu tarafından sürdürülmüştür. İstanbul’dan gelen tiyatroların da katkısıyla Bursa’da bir tiyatro seyircisi oluşmuştur.
Gazeteleri tararken Ahmet Vefik Paşa’nın adının verileceği bir tiyatronun kurulması için, Vali İhsan Sabri Çağlayangil’in verdiği mücadeleyi de görmüş oldum.
Araştırmada bu sürecin ve Bursa’daki tiyatro kültürünü Bursa hafızasına kazandırılması için bu konudaki bilgi ve belgeleri yazıya döktüm. Bu çalışmamın, bu konuda araştırma yapanlara faydalı olmasını dilerim. . Bursa Devlet Tiyatrosu’ndaki temsillerdeki piyeslerde rol alanları okudukça şaşıracaksınız. Açıldıktan sonra tiyatroda 25 piyes sahnelenmiştir. O yıllara göre iyi bir sayı olduğunu söyleyebiliriz.
Tiyatroda oynanan oyunların bulduğum kadarıyla kısaca konularını yazdım. Dönemin oyuncularının mümkün olduğunca gençlik resimlerini kullandım
Gazetelerdeki haberleri olduğu gibi vermeye çalıştım. Dizgicilerin yaptığı gramer hatalarını düzeltmedim.
Kitapta Amcam Hayrettin Peker’in Haber gazetesinde çıkan geniş bir tiyatro eleştirisini eklere koydum. Düşünün o günlerde yerel basında tiyatro eleştirilerini yazan yazarları var.
Ahmet Vefik Paşa’nın Bursa’ya tiyatro dışında yaptığım hizmetleri ek olarak verdim. Konuyla ilgili bulduğum kaynakları çalışmamın sonuna ekledim.
Bursa Devlet Tiyatrosu’nda Ahmet Vefik Paşa’nın büstlerinin yanı sıra İhsan Sabri Çağlayangil, Recep Haykır, Muhsin Ertuğrul ve binanın mimarı Münevver Belen’in büstleri bir vefa gereği fuayede tanıtım panolarıyla yer almalıdır. Bir an önce bu eksikliğin giderilmesini dilerim.
Ece Seçkin: Ben Zır Delinin Tekiyim!

Müzik ve eğlence dünyasında trendleri belirleyen isimlerin başında gelen ünlü iletişimci Özgür Aras’ın sunumuyla gerçekleşen, Kral Pop Radoyo’da her Pazar saat 16:00’da yayınlanan “Özgür Aras’la Baş Başa”nın konuğu Ece Seçkin oldu. Özgür Aras ile keyifli bir sohbet gerçekleştiren Ece Seçkin, çok özel açıklamalar yaptı.

 Ece Seçkin: Ben Zır Delinin Tekiyim!En Büyük Takıntım Temizlik!

Programda özel açıklamalarda yapan Ece Seçkin, kendisini “Zır Deli” diye tanımladı. Seçkin; “Her şeyim zır deli… Hiçbir şeyim normal değil. Mesela benim ne zaman ne yapacağımı asla kestiremezsiniz. Beni çok uzun senelerde tanısan kestiremezsin. Annem bile bana şaşırıyor. “dedi. Ece Seçkin, takıntıları olduğunu da itiraf etti. Ece Seçkin, en büyük takıntısının temizlik olduğunu söyledi. Seçkin; “Özellikle kendi alanım… Onun dışında da temizlikle alakalı takıntılarım var. Saç ve kıl görmeye tahammüllüm yok. Lavaboda, yerde falan… Bunlar beni hayatta en çok delirten şeyler… “İşimle ilgili de takıntılarım var. Başak burcuyum, başak deliliği de var üzerimde…” dedi.

Hızlı Tüketime Ayak Uydurmak Çok Zor!

“Sen Hala Ordasın” ve “Güzelim” isimli single çalışmalarını yaz aylarında müzikseverlerle buluşturan Ece Seçkin, çağın hızlı tüketim çağı olduğunu Özgür Aras ile Baş Başa’a progamında anlattı. Ece Seçkin; “Her şey değişiyor, çağ değişiyor. Yeniye ayak uydurma çağındayız. Tüketim inanılmaz hızlı… Bu hızlı tüketime ayak uydurmak bizler içinde zor. Öncelikle buna ayak uydurmaya çalışıyorum. Eskiden yılda bir tane single yapardık. Bir yıl boyunca o single dinlenirdi. Ama şu an öyle bir şansımız yok. Eğer yeniye ve değişim çağına ayak uydurmak istiyorsak biraz daha hızlı üretime geçmeliyiz.” dedi.

Çocukken Hayalini Kurduğum Yerdeyim!

Ece Seçkin, programda çocukluk hayalinin ne olduğunu da anlattı. Ece Seçkin; “Bugün burada, bu sahnede, etrafında bir sürü insanın dolaştığı, şatafatlı kıyafetler giyen, saçları başları yapılan… Geçen gün makeup artistine şöyle bir laf söyledim; “Düşünebiliyor musun? Hep şey hayal ederdim. Starları gördüğümde kendi özel makeup artistleri var. Ve… Onlarla geziyorlar. Makeup artistleri de ünlü… Çocukken hep bunu düşünürdüm bu nasıl bir his… Orada olmak ne hissettirir…” Şu an çok şükür ki oradayım. Ekibimde ki herkes için söylüyorum. En iyi isimlerle çalışıyorum. Ve… sahnedeyim… Benim tek bir hayalim vardı. O da buydu. Hayata karşı şükran doluyum. “dedi.

Herkesin Kafasına Göre Müzik Yaptığı Bir Dönemdeyiz!

Benim Jenerasyonumda ki Kadın Sanatçıların Hepsi Gerçek Müzisyen!

Ece Seçkin, şu an ki Türk pop müziği hakkında ki düşüncelerini de dile getirdi. Ece Seçkin; “Gerçekten çok karışık. Bundan on beş- yirmi sene önce televizyon kültürü vardı. Bir şarkının tuttuğunu nereden anlardık? Televizyonda bir şarkı çok çıkıyorsa o şarkı bizim için tutmuş demekti. Şimdi tüketim mecrası çok fazla, içerik çok fazla… Arabesk de pop sayılıyor, rap de pop sayılıyor. O yüzden şu an karma karışık. Bu senin için kötü bir şey mi dersen, benim için değil… Çünkü artık bir anda kötü ve iyinin aslında ayırt edildiği ince çizgide, bir yandan da aslında herkesin kafasına göre müzik yaptığı bir dönemdeyiz. Eskiden çıkan bir hit yapma haritası artık tamimiyle yıkıldı.  Ece Seçkin, kendisini diğer sanatçı arkadaşlarından ayıran özelliğin ne olduğunu da açıkladı. Ece Seçkin; “Aynı jenarasyonda olduğum kadın star arkadaşlarım İrem Derici, Simge, Aleyna Tilki, Derya Uluğ, Merve Özbey hepsi gerçek müzisyenler. Bizim jenerasyonumuzda ki herkesin kendine has nokta atışı olduğu ve bir numara olduğu yeri var. Bence benim olayımda sahnede ki repertuvarımla alakalı olabilir. Bunu daha iyiyim bir numarayım olarak söylemiyorum. Fark olarak söylüyorum. Birkaç dil birden yabancı şarkı seslendiriyorum. Bunu da bir farkım olarak söyleyebilirim. ”dedi.

Ben Hayalini Tercih Etme Lüksü Olan Şanslı Bir İnsandım!

 Ece Seçkin, hukukçu olmak varken popçu olmak sorusuna ise şu cevabı verdi. Ece Seçkin; “Tabiki de popçu olmak. Çünkü hukuk alanında ilerleseydim bugün pop ta olduğum kadar başarılı bir avukat olabilir miydim, bundan emin değilim. Tabi ki pop da olduğum kadar hırslı olur muydum, onu da bilmiyorum. Ama ben hayalini tercih eden, etme lüksü olan şanslı insanlardan biriydim. Sahne her şeyden daha ağır basıyor.” dedi.

Sosyal Medya Olmasaydı Keyfim Daha Yerinde Olurdu!

Sosyal medyayı çok iyi kullanan isimler arasında olan Ece Seçkin, sosyal medya olmasaydı ne yapardın sorusuna şöyle cevap verdi; Ece Seçkin; “Sosyal medya olmasaydı belki de keyfim daha yerinde olurdu. Aslında sosyal medyayı iyi kullanıyor olmamın sebebi benim yeniliğe ve yenilikçiliğe rahat ayak uyduruyor olmak. Sosyal medya olmasaydı belki de daha güzel olurdu. Ben bundan elli sene önce bugün ki konumunda olan birisi olsam, keşke bir hayranım Instagram’a atmak için değil de gerçekten hatıra olsun diye benimle analog bir makineyle fotoğraf çektirse… O zaman bambaşka olurdu. O yüzden Instagram olmasaydı da hiçbir şey olmazdı. ”dedi.

Kendiyle Dalga Geçmeyi Bilen Biriyim! Topuklu Ayakkabı ile İdeal Boya Ulaşıyorum!

Ece Seçkin, geçtiğimiz günlerde Twitter’da boyu ile ilgili bir tweet atan bir öğretmene cevap vermiş. Basında bu olay geniş bir yer tutmuştu. Ece Seçkin, konuyla ilgili şunları söyledi; “Asla takılmıyorum. Kendiyle dalga geçmeyi bilen biriyimdir. Minyon olmanın hiçbir zaman tez avantajını görmedim. Avantaja çevirmeyi iyi bildim. O olayda benim tepki vermenin sebebi bu tweeti bir eğitimcinin atmasıydı. Önce inanamadım. Kendisi aslında küçük bir öğrencisiyle dalga geçiyor. Sadece boyu ile ilgili değil, başka konularla ilgili de dalga geçiyor. Ve… Benden örnekleme yaparak…  Önce düşündüm, boş verdim.  Ama kayıtsız kalamadım. Çünkü bir ilkokul öğrencisi ve bir öğretmenden bahsediyoruz. . Tepki olarak tweet atmamdaki en büyük sebep bir eğitimcinin bunu yapması oldu.” dedi.  Ece Seçkin, boyunun uzun olma istediği gibi bir hisse kapılmadığını bunu giydiği topuklu ayakkabılarla gerçekleştirebildiğini söyledi.

EPSİLON SONBAHARI HER YAŞTAN OKURA HİTAP EDEN BİR SEÇKİYLE KARŞILADI!

Epsilon’un Eylül 2022 seçkisinde sürükleyici romanlar; eğlenceli hikâyeler; kadın sağlığına, bilim ve insanlık tarihine, kişisel gelişime dair ses getiren araştırmalarla anı-biyografi ve eğitim kitapları bir arada! Epsilon logolu tüm kitaplar raflarda ve internet satış sitelerinde her yaştan okuru bekliyor.

Agapi – Ölümsüz Aşk Sarah Jio

NEW YORK TIMES ÇOKSATANI

Bir kar fırtınası sırasında dünyaya gelen Jane, 29 yaşına kadar fark etmediği ender bir yeteneğe sahiptir: Gerçek aşkı görme yeteneği. Zor bir çocukluk geçiren, yalnız ve umutsuz bir romantik olan Jane, bir gün gizemli bir kadından bir mesaj alır. 30. doğum gününe kadar gün batımından önce aşkın altı türünü tanımlamalı ve tanımalıdır, aksi takdirde hayatının bundan sonrasında korkunç sonuçlarla karşı karşıya kalacaktır. Tutkuyla yaşanan aşk Eros, oyun gibi yaşanan aşk Ludus, arkadaşlıktan doğan aşk Storge, aklın yönettiği aşk Pragma, iniş çıkışlarla dolu aşk Mania ve koşulsuz aşk Agapi…

Agapi, aşkın hiç kaybolmayan ve engel tanımayan bu altı türünü tahmin edilmesi imkânsız sonlarla kalplerimize kazıyor. Yaşadıkları zorluklara rağmen hayatın her alanında var olan güçlü kadın karakterleriyle Türkiye’deki ve dünyadaki okurları tarafından çok sevilen Sarah Jio’nun sıcak ve samimi anlatımıyla…

Aşağıdaki Mucize – Vajina ve Kadın Cinselliği Kılavuzu  Dr. Nina Brochmann, Ellen Støkken Dahl

Vajinayı daha iyi tanımamızın zamanı geldi!

Kadın anatomisini çevreleyen mitlere ve yanlış anlamalara elveda deyin: Aşağıdaki Mucize, kadınlara cinsel sağlıkları hakkında bilinçli seçimler yapma konusunda ilham verecek bir kitap.

Vajina hassas olduğu kadar muhteşem bir organdır. Keşfedilecek, hayret edilecek ve tadını çıkaracak çok şey var! Çünkü kendimizi bilmemiz, ruh halimizi ve duygularımızı temelden etkiler.

Ellen Støkken Dahl ve Dr. Nina Brochmann vajina hakkındaki yaygın yanlış bilgilerin ve insanların bu konuda sessiz kalışının kadınlara nasıl zarar verdiğini gördüğünde kadın bedeninin biyolojisi, anatomisi ve hakikati hakkında konuyu her yönden inceleyen bu kitabı kaleme almaya karar verdi. Hem tıbbi uzmanlık hem de empatiyle aktarılan şaşırtıcı ve az bilinen bilgilerle dolu bu kitapla aklınızdaki pek çok soruya cevap bulacaksınız.

30’dan fazla dile çevrilen Aşağıdaki Mucize, bilgelik, bilimsel kararlılık ve mizah dolu bir dille, okurları klitoristen doğum kontrolüne, regl döngülerinden rahim ağzı kanserine kadar kadın cinsel organları ve cinsel sağlığı hakkında büyüleyici bir yolculuğa çıkarıyor.

“Bacaklarınızın arasında pek çok bilinmeyen kısım içeren bir dünya haritası var gibi görünüyor. Bu kitap, aşağısı için yazılmış bir gezi rehberi. Tüm dünyayı dolaşın!” –Women’s Health

Bilimin Tarihi Bilinmeyen – Arşimet’in Katlinden Kekule’nin Rüyasına Heyecan Verici Bir Yolculuk Burak Saytekin

Şüphe yok ki günümüz bilimini anlamak için geçmişte neler olduğunu bilmeye muhtacız. O hâlde neden bu konudan geri duruyor ve okuma yapmaktan kaçınıyoruz? Her disiplin gibi bilimin de kendine ait bir dili var ve muhtemelen hepimizi korkutan da bu yabancılık çektiğimiz terimler deryası… Ancak bir bilim tarihçisi olan Burak Saytekin tarafından kaleme alınmış bu kitabı okuduğunuzda, korkuların yerini daha fazlasını öğrenme isteği alacak.

İşte her biri özenle, romansı bir dille hikâye edilmiş, bilimi ve biliminsanlarını konu eden sanat eserlerinden harika bir seçkiyle sayfalara yerleşmiş bölümlerde yanıtını bulacağınız sorulara birkaç örnek:

  • Arşimet’i kim, nasıl öldürdü? Mezarını kim buldu?
  • Leonardo da Vinci rahmi neden yanlış çizdi?
  • Hayat, Lavoisier’yi giyotin kuyruğuna nasıl soktu?
  • Newton’ın başına gerçekten elma düştü mü?
  • Ressam Michelangelo’nun ceset tiksintisi Doktor Colombo’yu nasıl bir başarıdan mahrum etti?
  • Bir rüya kimyager Kekule’yi nasıl çözüme kavuşturdu?
  • 2000 yıl önce otomatik kapı nasıl icat edildi?
  • Doktor Borelli, canlı bir geyiğin kalbine neden termometre soktu?
  • Hypatia neden linç edildi?
  • Dünyanın çevresi tek bir çubuk ile nasıl hesaplandı?
  • Kimyager Cavendish neden yalnız ölmek istedi?

“Bir bilim tarihçisi olarak hemen her bilimcinin hayatı ilgimi çekiyor ancak bu kitabı hazırlarken, herkesin ilgisini çekebilecek öyküleri bulmaya gayret ettim. Bilim tarihi kitapları genellikle bilimcilerin neler yaptığına odaklanır. Bense bilim adına neler yapıldığından çok ‘nasıl’ yapıldığını anlatmaya çabaladım. 17. yüzyılda yaşamış bir ebe olan Justine Siegemund’un (1636-1705) sözleriyle özetleyeyim: ‘Yazdığım her şeyin akademik üsluba uymadığını kabul ediyorum.’ Ve bu kitabı okuyanların sohbet masalarına konu olabilecek hayat öykülerini düşününce, bundan hiç pişmanlık duymadığımı söyleyebilirim.” – Burak Saytekin

Evcilleştirme – Dünyamızı Değiştiren On Tür Alice Roberts

Köpek, yoldaşımız oldu. Buğday, artan nüfusu besledi. Sığır, bize et ve süt verdi. Mısır, imparatorlukların büyümesini hızlandırdı. Patates, bize ziyafeti ve kıtlığı getirdi. Tavuk, yarınımızı merak etmemize yol açtı. Pirinç, bize altın bir gelecek vaat etti. At, bize güç ve hız kazandırdı. Elma, bizimle dünyayı dolaştı. İnsan, hepsini evcilleştirdi.

Atalarımız yüz binlerce yıl boyunca, onları evcilleştirmeye başlayana kadar hayatta kalmak için vahşi bitki ve hayvanlara bağımlıydı. Arkeolojiyle genetikteki son teknolojiyi birleştiren bu kitap, insanlık tarihindeki en büyük devrimin hikâyesini anlatıyor ve evcilleştirilmiş on önemli türün büyüleyici kökenlerini ve sırasıyla bizi de nasıl dönüştürdüklerini ortaya koyuyor.

Alice Roberts, insan eylemlerinin baskısı altında çatırdayan bir dünyada, doğal dünyayla olan ilişkimize ve onun üzerindeki büyük etkimize yeniden bakmamızı sağlıyor.

Ölümcül Gerçek Jessica Barry

Hayatın bir yalan olduğunda, gerçek seni öldürebilir.

Allison ile nişanlısının içinde bulunduğu özel uçak Colorado dağlarında düştüğünde, herkes Allison’ın öldüğünü varsayar. Oysa gerçek bambaşkadır.

Allison’ın, mükemmel nişanlısıyla lüks bir dünyada kurduğu hayat göz açıp kapayıncaya kadar yok olmuştur. Şimdi sadece geçmişindeki karanlık sırlardan değil, aynı zamanda her hareketini takip eden adamı alt etmek için de kaçması gerekmektedir.

Ülkenin diğer ucunda, Allison’ın annesi, kayıp olduğu tahmin edilen kızının durumuna dair bir haber alabilmek için çaresizce çırpınmaktadır. Maggie, tek çocuğunu kaybetmiş olabileceğini kabul etmeyi reddeder ve yavaş yavaş gerçeği keşfetmeye başlar.

Anne ve kızı, hayatta kalmak, karanlık bir yalanlar ağında yollarını bulmak ve birbirlerine tekrar kavuşmak için savaşmak zorundadır. Ölümcül Gerçek, kendilerini ve sevdiklerini korumak için akılalmaz engelleri aşan iki inatçı kadın hakkında yürekleri hoplatan bir gerilim.

“Kendinizi kaybedeceğiniz bir ziyafet.” People Magazine

“Yazar mecazlarla dolu harika bir hikâye anlatıyor. Anneyle kızı arasındaki şiddetli bağı gösteren gizeme şaşırtıcı bir yürek katıyor.” Library Journal

Felsefe İçin Kısa Bir Mola  Alain Stephen

Felsefe Hakkında Bilmeniz Gerekenler

Sokrates’i, Platon’u, Descartes’ı ve Nietzsche’yi ne kadar iyi tanıyorsunuz? Aristotelesçilikten faydacılığa, eşitçilikten varoluşçuluğa felsefeyi ne kadar biliyorsunuz?

Felsefe, varoluşumuzun işleyişini yorumlar ve destekler. Fakat kaçımız felsefenin sayısız ve gelişmekte olan fikirleri hakkında net bir anlayışa sahip olduğumuzu iddia edebilir?

Felsefeyi aşk, dil ve mutluluktan bilim, siyaset ve ahlaka kadar küçük parçalara ayıran Alain Stephen, başlıca kuramcıları ve kavramları açıklıyor. Filozoflar, net bir şekilde açıklanmış teorileri ve düşünce okulları içindeki yerleriyle capcanlı bir şekilde gözler önüne seriliyor.

Elinizdeki kitap sizi felsefe için kısa bir molaya çağıran, ustalıkla özetlenmiş bir kılavuz.

Psikoloji İçin Kısa Bir Mola Joel Levy

Psikoloji Hakkında Bilmeniz Gerekenler

Freud’u, Jung’u, Pavlov’u ve Muzaffer Şerif’i ne kadar iyi tanıyorsunuz? Yaşlanma psikolojisinden grup psikolojisine, mutluluktan akıl hastalığına psikolojiyi ne kadar biliyorsunuz?

 Zihnin karmaşık işleyişi yüzyıllardır insanlığı büyülemiştir. Fakat kaçımız insan ruhunun ve beyninin temellerine ilişkin net bir anlayışa sahip olduğumuzu iddia edebilir?

Psikolojiyi anlaması kolay bölümlere ayırarak ve Eski Yunan’dan günümüze kadar uzanan yolu izleyerek Levy, kendimizi anlamamızı şekillendiren temel teorileri ve kavramları bir araya getiriyor. Mutluluk arayışımızdan uykunun önemine ve zihinsel sağlığın neden önemli olduğundan yaşlandıkça zihnimizin nasıl değiştiğine kadar bu küçük kitap insan olmanın ne demek olduğunu araştırıyor.

Elinizdeki kitap sizi psikoloji için kısa bir molaya çağıran, ustalıkla özetlenmiş bir kılavuz.

Gerçek Bir Dâhinin Bir Yılı Stacey Matson

Ben, Arthur A. Bean, ünlü olacağım. Ko­lay olmayacak, biliyorum. Ortaokul şimdiden ayak bağı oluyor. Gerçek aşkım Kennedy beni fark etmiyor bile ve Bayan Whitehead yaratıcı dehamı anlamıyor. Ayrıca Robbie Zack (kendisi tam bir ezik), fikirlerini çaldığımı düşünüyor ama çalmıyorum. Başka birinin yazdıklarını okuduktan sonra bir ilham patla­ması yaşarsanız bu, kopya çekmek sayılmaz. Hem zaten bütün ünlü yazarların aynı şeyi yaptığından eminim. Ve ben de ünlü olacağım. Sadece bu seneki öykü yarışmasını kazanmam gerekiyor…

Arthur A. Bean’in hayatının bir yılına hoş gel­diniz. O esprili, kabına sığmayan bir çocuk… Ve eğer Robbie tehditlerinde ciddiyse, kafasını tuvalete kaptırmak üzere.

Mahşer – Anahtar IV 1.Mare

Araf’ın yok oluşu birçok şeyin de başlangıcı oldu… Yeni yaşamların… Yaklaşmakta olan bir savaşın…

Mara Araf’tan çıktığında Alastor Cehennem’de acı dolu bir esarete yürüdü. Artık Alastor ile aralarında mühürlü bir cehennem varken, karşısında da kaçınılmaz bir savaş vardı. Mara o savaşa Alastor olmadan girmemeye kararlıydı.

Kara Kitap’ın sayfaları çevrildi, düşman her sayfada bir adım daha yaklaştı. Yüzyıllar önce yok edilen bir türün tekrar gün yüzüne çıkması tüm hesapları altüst etti. Andras yeni müttefikleriyle artık eskisinden çok daha güçlü ve tehlikeliydi. Kıyamet çoktan kopmuştu, mahşer yakındı. Zaman şeytanın iki dudağının ar asında ilerliyordu. Peki, Mara Cehennem kapısını bir k ez daha aralayıp âşık olduğu şeytanı serbest bırakabilecek miydi? Yoksa mahşerde tek başına mı yürüyecekti?

“İyi kız rolü buraya kadardı. Şeytan Mara geri döndü.”

Otonom Annalee Newitz

“Gerçekten heyecan verici, gerçekten yeni.” William Gibson

“Neuromancer internetin habercisiydi, Otonom da yapay zekâ ve biyoteknolojinin.” Neal Stephenson

“Newitz karmaşık sistemleri her zaman esas noktasından kavrıyor ve şiirsel bir vahşetle parçalarına ayırıyor.” N. K. Jemisin

Otonom ve sözleşmeli robotlar, köle insanlar, satın alınan ayrıcalıkların olduğu bir dünya…

Dünya gezegeninde 2144 yılı. İlaç korsanı Jack, patent karşıtı bir bilimci. Denizaltısıyla dünyayı eczacı bir Robin Hood gibi dolaşarak yeterli parası olmayanlara ucuz ilaçlar üretiyor. Ancak kopyaladığı son ilaç tam bir fiyasko. İlacı kullananlar işlerine bağımlı hâle gelip aşırı dozdan bir bir ölüyor. Dünya bir salgının pençesinde. Sürekli aynı işleri yapmaktan kendine zarar vermeye başlayıp çevresine tehlike saçan insanlar, delirenler, devreleri büsbütün yananlar…

İlginç bir ikiliyse Jack’in peşinde: Kederli askeri ajan Eliasz ile robot desteği Paladin. Jack’in piyasaya sürdüğü ilacın şeytani kaynağı ortaya çıkmadan önce onu durdurmalılar. Kaybedecek vakitleri yok ancak insan ve robotun iç içe geçtiği bu dünyada kim veya ne olduklarını keşfetmek sadece bir zaman değil, varoluş meselesi…

Sistemin devrelerinde gezinen esas soru ise: Her şeyin, insanların bile bir sahibinin olduğu bu kültürde özgür olmak mümkün mü?

Sorgulayan Çocuklar – Çocuklarla Felsefe Elkitabı Ediz Dikmelik

  • Çocuklarla nasıl felsefe konuşulur?
  • Peki ya çocuklar felsefe yapabilir mi?
  • Yetişkinler çocukların düşünme süreçlerine nasıl destek olabilir?
  • İyi soru ne demek?
  • Çocukların felsefe eğitimi alması neden önemli?
  • Felsefe ilkokul eğitimine ne katıyor?

Eğer felsefenin hayatımıza katabilecekleri yalnızca lise sıralarında öğrendiklerimizle sınırlı olsaydı, şu an Çocuklar için Felsefe’den bahsetmiyor olurduk. Ediz Dikmelik bize çocuklarla felsefe konuşmalarının nasıl gerçekleştiğinden başlayarak felsefenin ne olduğuna kadar uzanan detaylı bir harita çiziyor. Çocukların bağımsız ve özgüvenli düşünürler olmalarını nasıl destekleyebiliriz? Yolumuzu bulmakta zorlandığımız konularda uygun sorular önümüzü nasıl açar? Sorgulayabilen ve eleştirel düşünebilen bireyler nasıl yetişir? Sorgulayan Çocuklar konuyla ilgilenen herkes için bir elkitabı niteliğinde.

Turkuaz Espadriller Ercan İkiışık

Beta Ayakkabı’nın Hikâyesi

“Yıllar önce bir makine parçası bulmak için yola çıktığımda, ansızın yağmaya başlayan şiddetli yağmur yüzünden önümü göremez hâle gelmiştim. Bir anda kara bulutların arasından çıkan güneşle gökkuşağı bana ışık olmuş, yolumu bulmamı sağlamıştı. Şimdi de camdan esen rüzgâr acılarımı alsın, arada yüzüme vuran güneş bana yine ışık olsun istiyorum.”

 Turkuaz bir espadril tüm hayatı değiştirebilir mi? Ercan İkiışık, ayağında turkuaz espadrilleri olan Aylin Hanım’a ilk görüşte âşık oldu. Sonrasında Aylin Hanım’la evlendi, iki kızı oldu ve bu turkuaz espadriller sayesinde tüm iş hayatının dönüm noktası olan Beta Ayakkabı’yı kurdu.

Dışarıdan bakanlar Ercan İkiışık’ın ne kadar da mutlu ve şanslı olduğunu ileri sürebilirler. Ama onun için her şey bu kadardan ibaret değildi. Zaferler sunan hayat aynı zamanda onun canını da yaktı. Önüne çıkan engeller hayallerinden bir bir vazgeçmesine neden oldu. Her şeye rağmen ne kadar zorluklarla karşılaşsa da dünyasının rengârenk olduğunu vurguladı, hayatını acısıyla ve tatlısıyla kabul etmesini bildi.

Tüm bir hayatı samimi şekilde ele alan Turkuaz Espadriller, bir girişimcinin neler yapması gerektiğini söylüyor, zaferlerin yanında yenilgileri de okura gösteriyor. Ercan İkiışık’tan geçmiş yıllara, aile bağlarına, dostluğa ve aşka dair dokunaklı bir hayat öyküsü.

Umarım Mesajımı Alırsın Farah Naz Rishi

Alma Gezegeni’nden bir mesaj var: Dünya üzerinde yaşayan her şey yedi gün sonra yok edilecek! Çünkü Alma’nın yeni bir yaşam alanına ihtiyacı var ve dünyalılar bu yaşama işini pek de iyi beceremiyor gibi.

Pakistanlı Müslüman bir ailenin çocuğu Adeem, şizofreni hastası olan annesine hayatı boyunca annelik yapmak zorunda kalmış olan Cate ve gitgide nefret ettiği babasına dönüşen Jesse…

Üç farklı hayat… Üç farklı mekân… Uzaylılardan gelen mesajla dünyaları yerle yeksan olan hayatının henüz başındaki bu üç genç, umutlarını, hedeflerini, endişelerini, geleceklerini, beklentilerini, pişmanlıklarını, sevgilerini, özetle ellerinde ne varsa her şeylerini bu yedi güne sığdırıyor.

Farah Naz Rishi, Umarım Mesajımı Alırsın’da azınlıkta kalan kimliklerin yaşamına eğiliyor. Bir yandan sonsuzmuş gibi yaşadığımız hayatımızda ertelediğimiz şeyleri hatırlatırken, bir yandan da bizi hoyratça kullandığımız dünyanın gerçekleriyle yüzleştiriyor.

“Dünyanın sonu hiç bu kadar büyüleyici olmamıştı. Farah Naz Rishi’nin insan olmayı gerçekliğin tüm tonlarında gösteren çarpıcı ilk kitabından gözlerimi alamadım.

—Adam Silvera, New York Times çoksatan kitabı Ve Sonunda İkisi de Ölür’ün yazarı

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu -----Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

Ramazan Bağışlarınızla, Fitre ve Zekâtlarınızla  “ÖNCE ÇOCUKLAR İYİLEŞSİN”

LÖSEV, Lösemili Çocuklar Sağlık ve Eğitim Vakfı dayanışmanın en yoğun yaşandığı Ramazan Ayında fitre, fidye …