
Kültür-sanat, magazin-yaşam, eğitim, sağlık haberleri
Okul dönüşe hazırlık döneminde kredi başvuruları yüzde 72 arttı
Kişiselleştirilmiş finansal platform TeklifimGelsin’in, Dorinsight ile yaptığı 20 bin kişilik anket verilerine göre, yeni eğitim-öğretim yılı öncesinde kredi başvuruları geçen yıla kıyasla yüzde 72 artarak 110 bin TL’ye ulaştı.
Türkiye’de aileler yeni eğitim-öğretim yılına hazırlanırken, finansman ihtiyacında dikkat çekici bir artış yaşandı. Kişiselleştirilmiş finansal platform TeklifimGelsin’in, Dorinsight ile yaptığı 20 bin kişilik anket verilerine göre, okulların açılmasından önceki üç haftalık dönemde yapılan kredi başvuruları geçen yıla kıyasla yüzde 72 yükseldi.
Geçen yıl 64 bin TL olan kredi başvurusu tutarı, bu yıl aynı dönemde 110 bin TL’ye çıktı. Söz konusu artış, yüzde 33’lük yıllık enflasyonun yaklaşık iki katına denk geliyor. Böylece kredi başvurularında reel olarak yüzde 39’luk büyüme gerçekleşmiş oldu.
TeklifimGelsin Kurucu Ortağı ve CEO’su İhsan Cem Zararsız, artışı değerlendirirken şunları söyledi: “Okul dönemi öncesinde kredi başvurularında gözlemlediğimiz yüzde 72’lik artış, enflasyonun çok üzerinde gerçekleşti. Bu tablo, ailelerin eğitim harcamalarını karşılayabilmek için krediye geçen yıla oranla daha yoğun şekilde yöneldiğini ortaya koyuyor. 20 bin kişiyle yaptığımız anketin sonucunda, bu dönemde kredi kullananların yüzde 7’lik kesimi krediyi eğitim için kullandığını belirtiyor. Yine aynı dönemde yüzde 11’lik kitlenin kredi kartlarını eğitim harcamaları için kullandığını ortaya koyuyor. Eğitim giderleri; kırtasiye, giyim, servis ve barınma gibi çok sayıda kalemde aileler için finansal destek ihtiyacı yaratıyor. Bu nedenle finansmana erişim, veliler için her zamankinden daha kritik hale geliyor.”
DORAK HOLDİNG İLE KAPADOKYA’DA UNUTULMAZ GECE: FAZIL SAY VE NAKAMURA HAYATO AYNI SAHNEDE BULUŞTU
Dorak Holding, Türkiye ile Japonya arasında yüzyılı aşkın dostluğu kültür diplomasisinin en zarif örneklerinden biriyle onurlandırdı. Kapadokya’da gerçekleşen özel konserde, Fazıl Say ve Nakamura Hayato ilk kez aynı sahneyi paylaştı. Japonya’nın önde gelen seyahat acentası Nippon Travel Agency (NTA) ile Coin Park’ın da desteklediği bu buluşma, iki ülke arasındaki iş birliğinin anlamlı bir simgesioldu.
Uzak Doğu’ya Kapadokya’yı tanıtan, Japonya ile köklü bağlar kuran Dorak Holding, yüzyılı aşkın dostluğu anlamlı bir kültür projesiyle onurlandırıyor. 6 Eylül 2025 tarihinde Kapadokya’da gerçekleşen etkinlikte, dünyaca ünlü piyanist Fazıl Say ile Japon Kabuki tiyatrosunun genç temsilcilerinden Nakamura Hayato ilk kez aynı sahnede buluştu.
Bu özel etkinlik, yalnızca iki büyük sanatçıyı değil, aynı zamanda iki köklü kültürü Kapadokya’nın büyülü atmosferinde bir araya getirdi. Etkinliğin organizasyonunu ise Japonya ile Türkiye arasında 30 yılı aşkın süredir kültür turizmi alanında köprü kuran Dorak Holding üstlendi.
Kapadokya’yı Japonya’ya Tanıtan İlk El
1990’lı yılların başından itibaren Japon turist kafilelerini Türkiye’ye getiren ilk turizm grubu olan Dorak Holding, Japonya’da Kapadokya’nın tanıtımına öncülük eden grup olarak dikkat çekiyor. Japon misafirlerin kültürel hassasiyetlerine uygun tur programları, hava balonculuğu ve özgün deneyim tasarımlarıyla bölgeyi dünya çapında bilinir bir destinasyona dönüştüren Holding, bu kez sanat aracılığıyla iki ülkeyi yeniden buluşturdu.
Dorak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Serdar Körükçü, konserin anlamına ilişkin yaptığı değerlendirmede şunları aktardı:
“Memleketimiz olmasından dolayı Kapadokya bizim sadece yatırım yaptığımız değil, anlam yüklediğimiz bir coğrafya. Japonya ise, doğa ve kültüre duyduğu saygıyla Kapadokya’yla yıllardır özel bir bağ kurdu. İki ülke arasındaki yüz yılı aşkın bu bağı müzik ve sahne sanatıyla görünür kılmak bizim için büyük bir gurur.”
Kültür Diplomasisinin Gücüyle
Fazıl Say’ın evrensel müzikal dili ile Nakamura Hayato’nun geleneksel Kabuki sanatını sahnede buluşturan konser, kültür diplomasisinin en zarif örneklerinden biri olarak değerlendiriliyor. Etkinlik aynı zamanda, Türkiye’nin kültürel zenginliklerini dünya sahnesine taşıma misyonuyla hareket eden Dorak Holding’in vizyonunu da yansıtıyor.
Nakamura Hayato: Kabuki’nin Genç Yıldızı
Japonya’nın genç ve gelecek vadeden oyuncularından biri olarak kabul edilen Nakamura Hayato, etkinlik kapsamında ülkemizi ziyaret etti. 1993 doğumlu olan ve ailesi de ülkenin en ünlü oyuncuları arasında yer alan Hayato, özellikle Japon halk tiyatrosunun özel bir türü olan Kabuki dalındaki yeteneği ve başarılarıyla son yıllarda ülkesinde büyük bir saygınlığa ulaştı. Temelleri 17’nci yüzyıla dayanan ve pandomim, dans ile skeçleri bir araya getiren bu geleneksel tiyatro sanatındaki başarısı, Hayato’nun popüler sinema ve tiyatro dünyasında da önünü açtı. Bugün yalnızca kendi ülkesinde değil, Avrupa ve ABD’de de geniş bir hayran kitlesine sahip.
Ekin Tutkun’un yeni şarkısı “Yaşamak Bu Değil”, On Air Music Co. etiketiyle yayımlandı.
Düşündüren sözleri ile dikkat çeken şarkı; günümüzün hızına ve yüzeysel mutluluk arayışlarına karşı içten bir duruş niteliği taşıyor. “Yaşamak Bu Değil”, farkındalık yaratan sözlerini dansa çağıran bir ritimle harmanlayarak dinleyiciye hem sorgulatan hem de harekete geçiren bir deneyim sunuyor.
Müziğe genç yaşta başlayan ve farklı topluluklarla sahne deneyimi edinen Ekin Tutkun, pandemi döneminde kendi şarkılarını kaydederek dijital platformlarda yayımlamaya başladı. Bugün ise bir yandan müzik öğretmenliği mesleğini sürdürüyor, diğer yandan da üretimlerinde kendi tarzı olan müzikal dili bir araya getiriyor.
“Yaşamak Bu Değil”, yer yer kırılgan ama aynı zamanda güçlü bir iç sesin yansıması. Şarkının klibi On Air Music Co.’nun YouTube kanalında yayımlandı ve parçanın duygusal atmosferini görsel bir bütünlükle pekiştiren bir çalışma oldu.
Dan Brown’un ünlü hayranları
Dan Brown’un merakla beklenen yeni romanı Sırların Sırrı kitabının lansmanı dünya ile eş zamanlı D&R Bağdat Caddesi mağazasında gerçekleşti. Lansmana oyuncu Murat Aygen ve eşi Nihan Aygen ile Kıvanç Kasabalı da katıldı.
Gizem ve gerilim türünün usta kalemi Dan Brown’un yeni romanı “Sırların Sırrı”, D&R’ın Bağdat Caddesi’ndeki yeni mağazası içinde açılan D&R Cafe’de düzenlenen bir etkinlikte okurlarıyla buluştu. Mağaza, lansmana özel kitabın gizemli dünyasını yansıtan bir atmosferle dekore edildi. Günün en heyecanlı anı ise, dünyaca ünlü yazarın Türk okuyucuları için hazırladığı video mesajı oldu. Yazar mesajında, “Herkes bana, yazma sürecimdeki en unutamadığım anları ve yerleri soruyor. Ben de her seferinde aynı cevabı veriyorum. Elbette, İstanbul. İstanbul’un altındaki tarihi yeraltı sarnıcını keşfedip Cehennem kitabımın finalini orada yapmaya karar verdiğim anı asla unutamam. Türkiye gerçekten büyüleyici bir ülke” dedi.
Kitabı almak için sabah erken saatlerde kuyruğa giren Dan Brown hayranlarının yanı sıra lansmana katılan oyuncu Murat Aygen ve eşi Nihan Aygen ile Kıvanç Kasabalı dikkat çekti. Kasabalı ve Aygen çifti, kitap hakkındaki söyleşiyi dinledikten sonra Dan Brown’a gönderilmek üzere hazırlanan panoya mesajlarını bıraktılar.
Bir Adım Sağlık, Halk Sağlığı Haftası’nda Koruyucu Sağlık Hizmetlerinin Önemini Vurguluyor
Halk sağlığının korunması ve hastalıkların erken teşhisi, toplumun genel sağlık düzeyinin artırılmasında kritik bir rol oynuyor. Bu kapsamda Bir Adım Sağlık, evde bakım ve mobil sağlık çözümleriyle bireylerin sağlık hizmetlerine erişimini kolaylaştırmayı ve koruyucu sağlık yaklaşımını yaygınlaştırmayı amaçlıyor. Eylül ayı boyunca, bu farkındalığı artırmak amacıyla Check Up Biyokimya ve Kanser Tarama Testi Paketleri’nde yüzde 25 oranında indirim uygulayarak, erken tanının önemine dikkat çekiyor.
3–9 Eylül tarihleri arasında kutlanan Halk Sağlığı Haftası, bu yıl “Koruyan, Geliştiren Sağlık” temasıyla toplum sağlığının korunmasına ve geliştirilmesine yönelik hizmetlerin önemine dikkat çekiyor. Sağlık Bakanlığı tarafından organize edilen bu haftada, koruyucu sağlık hizmetleri, sağlıklı yaşam tarzı alışkanlıklarının teşviki ve bireylerin sağlık okuryazarlığının artırılması gibi konular öne çıkıyor.
Türkiye’de halk sağlığına yenilikçi bir yaklaşım getirme hedefiyle kurulan ve evde bakım ve mobil sağlık alanında faaliyet gösteren Bir Adım Sağlık, sunduğu bütüncül hizmet modeliyle halk sağlığına önemli katkı sağlıyor. Sağlık Bakanlığı ruhsatı ile faaliyet gösteren kurum, özellikle yaşlı bireyler, kronik hastalar ve sağlık hizmetine ulaşmakta zorluk yaşayan kişiler için ev ortamında kaliteli sağlık hizmeti sunuyor.
Kadrosunda %70 oranında hemşire, toplamda ise %60’tan fazlası kadınlardan oluşan bir ekip barındıran kurum, aynı zamanda kadın istihdamına da güçlü bir katkı sunuyor. Yeni göreve başlayan sağlık çalışanlarına ortalama 3–4 hafta süren eğitim programları uygulanıyor. En sık sunulan hizmetler arasında serum uygulamaları, evde muayene, cihaz kiralama ve görüntüleme yer alırken; fizik tedavi, refakat ve danışmanlık gibi destek hizmetleri de büyük talep görüyor.
Halk Sağlığı Haftası kapsamında Bir Adım Sağlık, koruyucu ve önleyici sağlık anlayışının toplum genelinde benimsenmesi gerektiğini vurguluyor. Kurum, bireylerin yaşam kalitesini ev ortamında koruyabilmelerine destek olurken, Türkiye’de evde sağlık hizmetlerinin daha yaygın, erişilebilir ve sürdürülebilir hale gelmesi için çalışmalarını sürdürüyor.
Ayrıca Bir Adım Sağlık, Eylül ayı boyunca Check Up Biyokimya ve Kanser Tarama Test Paketi alanlara yüzde 25 indirim fırsatı sunuyor.
Psikoloji Mezunlarına Geniş Kariyer Alanı
Üniversite ek kontenjan süreci devam ederken, öğrencilerin en çok yöneldiği alanlardan biri psikoloji oldu. Hem kamu hem de özel sektörde geniş iş imkânları sunan psikoloji eğitimi, adayların tercih listelerinde üst sıralarda yer alıyor.
İstanbul Rumeli Üniversitesi Psikoloji Bölümü de bu dönemde dikkat çeken programlardan biri olarak öne çıkıyor. Türkçe ve İngilizce olmak üzere iki farklı program seçeneği sunan bölüm, öğrencilerine hem teorik bilgi hem de uygulama becerisi kazandırıyor. Klinik, sosyal, gelişim, örgütsel psikoloji gibi temel alanların yanı sıra spor psikolojisi, adli psikoloji ve nöropsikoloji gibi farklı uzmanlık dersleri de müfredatta yer alıyor.
Psikoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ömer Faruk Şimşek, programın güçlü yönlerini şöyle anlattı: “Psikoloji eğitimi artık yalnızca derslerle sınırlı değil. Öğrencilerimize araştırma yöntemlerinden psikolojik testlere, terapi yaklaşımlarından uygulamalı projelere kadar çok yönlü bir eğitim veriyoruz. Erasmus programı, çift anadal ve yandal imkânlarıyla öğrencilerimizi uluslararası vizyonla yetiştiriyoruz. Amacımız, mezunlarımızı hem mesleki hem de akademik alanda donanımlı bireyler olarak hayata hazırlamak.”
Bölüm mezunları; Sağlık Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı gibi kamu kurumlarının yanı sıra danışmanlık merkezleri, hastaneler, eğitim kurumları, araştırma merkezleri ve insan kaynakları birimlerinde çalışma imkânı bulabiliyor. Ayrıca üniversitenin Psikoloji Bölümü bünyesindeki Psikoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi, öğrencilerin mesleki deneyim kazanmalarını ve profesyonel ağlarını geliştirmelerini destekleyerek eğitim sürecini kariyer odaklı tamamlamalarına katkı sağlıyor.
AstraZeneca Türkiye Ülke Başkanı Dr. Münevver Gönenç oldu
İlaç sektöründe 28 yıllık tecrübesi ve farklı tedavi alanlarında derin uzmanlığı bulunan Dr. Münevver Gönenç, AstraZeneca Türkiye Ülke Başkanı oldu. 2015’te katıldığı AstraZeneca Türkiye’de önemli başarılara imza atan Gönenç, uluslararası projeleri ve aldığı ödülleriyle de dikkat çeken bir isim.
Kardiyovasküler, metabolizma, onkoloji ve nadir hastalıklar başta olmak üzere pek çok tedavi alanında; medikal, satış-pazarlama, stratejik planlama, pazar erişim gibi farklı birimlerde 28 yıllık tecrübesiyle büyük bir birikime sahip Dr. Münevver Gönenç, AstraZeneca Türkiye Ülke Başkanı olarak yeni görevine başladı.
Fen bilimlerinde uzman öğretmenler Amgen Vakfı’nın ABE Programı kapsamında “Master Teacher Fellowship”te buluştu
Amgen Vakfı’nın Amgen Biotech Experience (ABE) programı kapsamında, fen bilimleri öğretmenlerine yönelik yürüttüğü mesleki gelişim programlarından biri olan Master Teacher Fellowship (Uzman Öğretmen Burs Programı), dünyanın dört bir yanından öğretmenleri Boston’da bir araya getirdi. ABE Türkiye’den üç uzman öğretmenin katıldığı buluşmada hem bilimsel eğitimde yenilikçi yaklaşımlar paylaşıldı hem de öğretmenlerin, öğrencilerle buluşturacağı yeni projelerin temelleri atıldı.
Amgen Vakfı’nın, fen bilimleri öğretmenlerine profesyonel mesleki gelişim desteği sunduğu, öğrenciler için araştırma düzeyinde laboratuvar deneyimleri sağladığı projesi Amgen Biotech Experience (ABE) kapsamında yürütülen Master Teacher Fellowship Programı, ABE öğretmenlerini Boston’da bir araya getirdi. Uzman öğretmen olarak seçilen ABE öğretmenlerine kendi öğretim materyallerini geliştirme ve özel eğitimlere katılma fırsatı sunan bu Program, kendi müfredat fikrini geliştirmek isteyen deneyimli ABE öğretmenlerini takdir etmek amacıyla tasarlandı. Program zamanla, öğretmenlerin fikir alışverişi yaptığı ve yeni projelerin şekillendiği bir tür “düşünce merkezi”ne dönüştü.
Boston’daki Master Teacher Fellowship Programı toplantısında, dünyanın farklı yerlerinden ABE uzman öğretmenleri bir araya geldi. Öğretmenler bu buluşmada hem birlikte öğrenme hem de deneyimlerini paylaşma fırsatı buldu. 30’dan fazla katılımcı ile düzenlenen buluşmada, üç Türk öğretmen de yerini aldı. Buluşmada öğretmenler, biyoteknolojideki temel kavramları öğrencilere tanıtmanın yeni yolları üzerine beyin fırtınası yaparken, biyoteknoloji üretimindeki en güncel gelişmeleri yerinde öğrenme fırsatı buldular. Amgen’ın Massachusetts tesislerini ve çeşitli laboratuvarları ziyaret eden eğitimciler ayrıca, hızlı tanışma oturumları kapsamında birçok Amgen bilim insanıyla bir araya geldiler.
Programın kapsamı Mini-Hibe desteğini kapsayacak şekilde genişletildi
Bugün projeler yalnızca sınıf içi etkinliklerle sınırlı değil; aynı zamanda mesleki gelişim desteklerini, LabXchange üzerinden öğrenme yollarını ve farklı okul türleri için uyarlanmış müfredat kılavuzlarını da kapsıyor. Program iki yıl önce, uzman bursiyerlerin projelerini derinleştirmelerine ve daha geniş kitlelere ulaştırmalarına olanak tanıyan Mini-Hibe desteğini de kapsayacak şekilde genişletildi. Bazı durumlarda bu projeler, diğer ABE ülkelerine taşınıp birlikte geliştirilerek yaygınlaştırılıyor. Bu Mini-Hibeler, sadece programı tamamlayan bursiyerlere açık ve her yıl Eylül ayında seçiliyor.
2020’den Bu Yana Büyüyen Etki
ABE Türkiye, 2020 yılında resmi uygulama ülkesi olarak belirlenmesinden bu yana öğretmen, okul ve öğrenci erişimini istikrarlı biçimde artırarak etkisini genişletti. Programın Türkiye’deki uygulamaları, farklı coğrafi bölgelerdeki okullarda yaygınlaştırılarak öğretmenler ve öğrenciler için nitelikli bir biyoteknoloji öğrenme deneyimi sundu.
Eğitimden Kariyere
Programla 15 ildeki 100 okulda yaklaşık 130 öğretmene ve yaklaşık 11.500 öğrenciye ulaşıldı. ABE Programı’na katılan öğrenciler, programın bilimle ilgili kariyer seçimlerinde etkili olduğunu ve üniversite kabullerine olumlu katkı sağladığını belirtiyor. Programa katılan öğrencilerden biri, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Kimya Bölümü’nü kazandıktan sonra, ODTÜ kit dağıtım merkezinde laboratuvar teknisyenlerine destek sağlayarak programın diğer öğrencilere ulaşmasına katkı sundu. Başka bir öğrenci Bilkent Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’nü kazandı ve ardından bir öğretmen eğitimine katılarak proje ekibine operasyonel süreçlerde gönüllü destek verdi. Öğrenci, proje ekibi ve ABE öğretmenlerinin etkinliklerine her zaman destek vermek istediğini de ifade ediyor.
NİLBAR GÜREŞ’İN TÜRKİYE’DEKİ İLK KURUMSAL SOLO SERGİSİ KADİFE BAKIŞ ARTER’DEZİYARETE AÇILDI!
Arter, yeni kültür sanat sezonunu Nilbar Güreş’in Türkiye’deki ilk kurumsal solo sergisi Kadife Bakış ile karşıladı! Küratörlüğünü Emre Baykal’ın üstlendiği sergi, Arter’in 2. kat galerisinde sanatçının erken dönem işlerini yeni eserleriyle bir araya getiriyor. Resim, gravür, kolaj, fotoğraf, heykel ve video gibi farklı mecralarda üretilmiş çalışmalardan oluşan kapsamlı bir seçkinin yer aldığı Kadife Bakış sergisi, 11 Eylül’den itibaren Arter’de ziyaret edilebilir.
Kadife Bakış, Nilbar Güreş’in yirmi beş yılı aşkın bir süreye yayılan pratiğine geniş bir pencere aralayarak, sanatçının üretimini biçimlendiren görsel ve düşünsel katmanların izini sürmeye olanak tanıyor. Sergi, sanatçının insan ile insan olmayan, gerçek ile kurmaca ve temsil ile soyutlama arasındaki sınırları muğlaklaştıran pratiğine odaklanıyor. Güreş’in erken dönem işlerini yeni eserleriyle bir araya getiren sergi, resim, gravür, kolaj, fotoğraf, heykel ve video gibi farklı mecralarda üretilmiş çalışmalardan oluşan kapsamlı bir seçkiye yer veriyor.
CASA İLE EV-OFİSLERDE ‘POWER DRESSING’ TARZINA GEÇİŞ
2025 Sonbahar sezonunda moda dünyasının öne çıkan trendi ‘power dressing’ ev-ofislere de yansıyor. Evdeki çalışma alanlarını exclusive dokunuşlarla güncelleyen CASA, prestij odaklı masa, koltuk ve kitaplık tasarımlarıyla bu trendin öncülerinden biri.
Günümüzün hibrid çalışma modelinde, pek çok kişi evinde kendi ofisini veya çalışma alanını çoktan kurdu. Ancak hızlıca gerçekleşen bu devrimde, olabilecek en pratik ve işlevsel alanlar birer çalışma istasyonuna dönerken bir şey unutuldu: Neden ev ofislerin de tasarım yönü yüksek ve exclusive bir havası olmasın ki?
Moda dünyasının 2025 Sonbahar sezonu için ortaya koyduğu ‘power dressing’ akımı, kendini ifade etmenin ve profesyonelliği yansıtmanın bir yolu. Bu akım, dekorasyona da yansıyor ve evdeki çalışma alanları prestijli bir ofis atmosferine dönüşüyor. Keskin çizgilere sahip formlara ve nötr renk paletlerine sahip CASA koleksiyonundaki masa, kanepe, koltuk ve kitaplıklar düzenli ve minimal kombinasyonlar yaratırken hem ofis motivasyonu yaratıyorlar hem de eve ‘power dressing’ dokunuşu katıyorlar.
Kanepede çalışma keyfinin diğer adı: IQON
Kanepeye uzanıp çalışmak ve gün boyu kalkmayacak kadar rahat olmak… İşte esnek, özgür ve yaratıcı yaşam alanlarının fonksiyonellik ve yenilikçilik odaklı markası IQON, kanepe-sehpa düetleriyle çalışma saatlerini birer keyif anına dönüştürüyor. Zaten neden masada saatlerce zorlanalım ki?
IQON’un Novale L kanepesi, “uzan ve çalış” felsefesini en iyi şekilde yaşatarak ev-ofis anlayışına yeni bir boyut kazandırmakta. L-formu sayesinde sırtınızı yaslayıp bacaklarınızı uzatabileceğiniz rahat bir alan sunan Novale L, anında çalışma köşesine ve düşünme platformuna dönüşebiliyor. Bu deneyimi tamamlayan ise formuyla kanepe içine yerleşebilen Robin, Sidus, Char ve Solana sehpalar. Yalnızca bir yüzey değil, akışın ayrılmaz parçaları olarak öne çıkan bu tasarımlar, kompakt formlarıyla dizüstü bilgisayar ve kahve için ideal çözümler sunarken aynı zamanda düzenli bir atmosfer de yaratıyor.
IQON’un Stela kanepesi, L-form yerine lineer form sevenler, yani uzanmak yerine oturmak isteyenler için ideal bir seçenek. Serenus kanepenin modern ve ferah mimarisi çalışma motivasyonunu ve enerjinizi yükseltirken, Iris kanepenin sofistike detayları ve yumuşak dokusu ise stil ve rahatlığı aynı anda hissettiriyor.
Yaratıcı ve pratik düşünen, özgürlüğü evinde bulan ve rahatlığını ön planda tutanların yeni nesil markası IQON, akıllı çözümler sunan mobilyalarıyla “çalışırken bile keyif yapmak gerekir” demekte. O halde masa alışkanlığından vazgeçmenin zamanı gelmiş midir?
Tiyatro Kooperatifi: “Tiyatro Sanatının Sezonu Yoktur. Bu Yaz Sahnelerimizi Kapatmadık!”
Karşı karşıya kaldığımız ekonomik ve toplumsal zorluklar karşısında sahne sanatlarının birleştirici, iyileştirici ve dayanışmacı gücünü hep birlikte büyütmek ve “Tiyatro sezonu Eylül’de başlar, Mayıs’ta biter” algısına karşı duruş sergilemek üzere Tiyatro Kooperatifi’nin başlattığı “Bu Yaz Sahnelerimizi Kapatmıyoruz” kampanyasının ilki tamamlandı.
Tiyatro Kooperatifi’nin 2025 yaz sezonunda başlattığı ve Haziran, Temmuz ile Ağustos aylarını kapsayan “Bu Yaz Sahnelerimizi Kapatmıyoruz” kampanyası tamamlandı. Türkiye’de ilk kez özel tiyatroların yaz aylarında da sahnelerini açık tutarak seyirciyle buluşmasını sağlayan bu dayanışma hareketi, yaz boyu tiyatro sahnelerini canlı tuttu.
Kampanya kapsamında Tiyatro Kooperatifi ortağı 18 tiyatro, 17 sahnede 28 farklı oyunla toplam 60 temsil verdi; yaklaşık 7.000 seyirciye ulaşıldı. Kooperatifin “1 bilet alana ikinci bilet yüzde 50 indirimli” uygulaması sayesinde, yaz boyunca daha fazla seyircinin tiyatroya erişimini kolaylaştırmak hedeflenirken, kapsayıcılığı artırmak adına “Askıda Bilet” uygulaması ile de öğrenciler ücret ödemeden oyunları seyredebildiler.
Bu yıl ilk kez hayata geçirilen kampanya, tiyatrolar arası dayanışmayı güçlendirirken seyirciye de yaz aylarında tiyatro kültürünü deneyimleme fırsatı sundu.
Tiyatro Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Mert Fırat, kampanyaya dair şunları söyledi:
“Bu yaz, ilk kez tiyatrolarımız “ölü sezon” olarak görülen yaz aylarında da sahnelerini açık tutarak seyirciyle buluştu. Yaz döneminde başlattığımız bu kampanya, bizim için çok değerli bir başlangıç oldu. Bu süreçte sadece oyunlarımızı sergilemekle kalmayıp; aynı zamanda birlikte üretmenin, dayanışmanın ve umudu diri tutmanın gücünü gösterdik. Yalnızlaşmaya, ticarileşmeye ve sessizliğe karşı bir kampanyaydı. Önümüzdeki yıllarda bu hareketin daha da büyüyerek devam edeceğine inanıyoruz. “Bu Yaz Sahnelerimizi Kapatmıyoruz”, tiyatro sanatının sürdürülebilirliği adına atılmış önemli bir ilk adımdı ve bundan sonra da yeni adımlara ilham olacak.”
Panasonic, her zamankinden daha fazla esneklik ve hassasiyet sunan otomatik focus işlevine sahip AK-UBX100 4K çok amaçlı kamerasını tanıttı.
Panasonic Connect Europe bugün profesyonel video prodüksiyonunda iki önemli gelişmeyi duyurdu: Yeni geliştirilen AK-UBX100 4K çok amaçlı kamera, ve artık AK-UCX100’de desteklenen 2/3 tipi 4K stüdyo kameraları için dünyanın ilk[1] otomatik odaklama işlevi. Bu gelişmeler, Panasonic’in video geliştiricilerini çeşitli prodüksiyon ortamlarında daha fazla esneklik, hassasiyet ve yaratıcı özgürlük sunan araçlarla güçlendirme taahhüdünü yansıtıyor.
Çok Amaçlı 4K Prodüksiyon için Kompakt Bir Güç Merkezi
2025’in 4. çeyreğinde piyasaya sürülecek olan UBX100, modern video prodüksiyonunun gelişen taleplerini karşılamak için tasarlanmış kutu tarzı bir 4K kameradır. UCX100 ile aynı 2/3 tipi bayonet lens yuvası sensörünü ve işleme platformunu kullanan UBX100, AW-UE160 PTZ kamera gibi cihazlarla tutarlı çalışma ve renk eşleştirme sağlıyor.
Türkiye’nin lider sirke üreticisi Fersan, T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı, Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) bünyesindeki Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, Arıcılık Araştırma Merkezi iş birliğiyle geliştirdiği Fersan Detox Bal Sirkesi’ni tüketicilerle buluşturuyor.
Ülkemizde ilk kez endüstriyel ölçekte %100 bal kullanılarak üretilmiş bal sirkesi, piyasada yer alan ballı sirkelerin aksine herhangi bir ilave şeker, katkı maddesi veya başka bir sirke ilavesi olmaksızın, yalnızca ham balın doğal fermantasyon süreci temel alınarak üretiliyor. Doğal ve kontrollü biyoteknolojik üretim süreci, ürüne standardize edilebilir kalite ölçütleri kazandırırken aynı zamanda ev yapımı sirkenin özelliklerini endüstriyel boyuta taşıyor.
Bilimsel İş Birliği ve Marka Güvencesi
TAGEM iş birliği ile geliştirilen ve bilimsel araştırmalarla desteklenen Fersan Detox Bal Sirkesi, bal sirkesinin endüstriyel üretiminin standardizasyonu ve sektöre kazandırılması amacıyla yapılan ön çalışmaların başarıyla tamamlanmasının ardından hayata geçirildi. Bu iş birliğinin gıda sektörünün gelişimine önemli katkılar sağlayacağına inandıklarını belirten Fersan Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Gürhan Güven, konuyla ilgili olarak şunları dile getiriyor: “Fersan olarak, TAGEM Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü ile imza attığımız önemli ve heyecan verici iş birliği kapsamında Fersan Detox markası altında geliştirdiğimiz bal sirkesi ürünümüzü tüketicilerimizle buluşturmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz. Ülkemizde ilk kez endüstriyel üretimi gerçekleştirilen bal sirkesinin, tüketicilerimize lezzetli ve sağlıklı bir ürün seçeneği sunmanın yanı sıra Türkiye gıda sektörünün gelişimine de önemli katkılar sağlayacağına inanıyoruz. Fersan olarak her zaman olduğu gibi yenilikçi ve kaliteli ürünlerimizi değerli tüketicilerimizle buluşturmak için çalışmaya devam edeceğiz.”
JOE WRIGHT’IN CESUR MİNİ DİZİSİ MUSSOLINI: YÜZYILIN OĞLU, 10 EYLÜL’DE MUBI’DE BAŞLIYOR
Luca Marinelli’nin Benito Mussolini’ye hayat verdiği, Joe Wright imzalı 8 bölümlük MUSSOLINI: YÜZYILIN OĞLU (MUSSOLINI: SON OF THE CENTURY) dizisi MUBI’ye geliyor. Faşizmin yükselişini ve İtalya’nın kaderini çizen karizmatik ama tehlikeli bir liderin portresini gözler önüne seren mini dizinin ilk iki bölümü 10 Eylül’de platformda yerini alacak. Güç ve hırs temalarını cesur bir yaklaşımla irdeleyen MUSSOLINI: YÜZYILIN OĞLU her çarşamba yeni bölümleriyle MUBI’de.
MUBI, özenle tasarlanan sinema kataloğunu dünya çapında ses getiren özgün ve yenilikçi dizilerle genişletmeye devam ediyor. İtalya’da faşizmin doğuşunun ve 20. yüzyıl Avrupa tarihinin en tartışmalı figürlerinden Benito Mussolini’nin yükselişinin izlerini süren çarpıcı mini dizi MUSSOLINI: YÜZYILIN OĞLU da platformda yerini alıyor. Sıradışı yaklaşımıyla faşist diktatörün mirasına dair İtalya ve ötesinde tartışmalara yol açan dizi, tarihi olayları dramatik bir kurguyla buluşturuyor.Başrolde Luca Marinelli ile MUSSOLINI: YÜZYILIN OĞLU, etkileyici bir gazeteciden Avrupa’yı ateşe atan bir diktatöre dönüşen Benito Mussolini’nin hikâyesini anlatıyor. Arka plana dönemin toplumsal çalkantılarını, İtalya’nın savaş sonrası kırılganlığını ve halkın umut arayışını alan dizi, Mussolini’nin otoriter ve yıkıcı politikalarını işliyor.
Yeni eğitim ve öğretim döneminde vivo’dan kaçırılmayacak indirimler!
vivo, 2025-2026 eğitim ve öğretim dönemine özel olarak öğretmen ve öğrenciler için “Okula Dönüş” kampanyası başlattı. 30 Eylül’e kadar devam edecek kampanyada, markanın ileri teknolojiye sahip amiral gemisi akıllı telefonları ile birlikte V ve Y serisi modelleri de indirimli fiyatlarla satışa sunuluyor. Kullanıcılar, belirli cihazları tercih ettiklerinde kablosuz kulaklık ya da ekran koruma gibi çeşitli hediyeler kazanabiliyor, ayrıca ek indirim imkânı ile akıllı saat alabiliyor.
Yenilikçi özellikleri ve özgün tasarımları ile dikkatleri üzerine çeken dünyanın lider teknoloji markalarından vivo, yeni başlayan 2025-2026 eğitim ve öğretim yılı nedeniyle eğitim kurumu uzantılı e-posta adresi olan öğretmen ve öğrencileri mutlu edecek indirim ve hediyelerle dolu “Okula Dönüş” kampanyasını duyurdu.
PAYLAŞMANIN ve DAYANIŞMANIN GÜZELLİĞİNİ ANLATAN ORMAN AHALİSİ: BAHÇENİN GİZEMİ, DİNOZOR ÇOCUK’TAN ÇIKTI!
Bir grup sevimli hayvanın maceralarıyla çocuklara iklim krizi konusunda farkındalık kazandırmayı amaçlayan resimli kitap serisi Orman Ahalisi’nin ikinci kitabı Orman Ahalisi: Bahçenin Gizemi, Dinozor Çocuk’tan* çıktı! Johanna Lumme’nin yazıp resimlediği kitapta Orman Ahalisi bu defa, şehirde taze meyve ve sebze bulmanın kıymetini bilen iyi niyetli “meyve düşkünü” Tilki’yle bir ortaklık kuruyorlar. Paylaşmanın ve dayanışmanın güzelliğini anlatan Orman Ahalisi: Bahçenin Gizemi’nde küçük bir “meyve aşırma” hikâyesi, şehirde herkesin taze meyve ve sebzeye ulaşabileceği çok tatlı bir organizasyona dönüşüyor.
Dinozor Çocuk,insanla doğa arasındaki ilişkiyi ve doğal ortamları tehdit eden güncel sorunları ele alan ressam ve illüstratör Johanna Lumme’nin resimli kitap serisi Orman Ahalisi’ni Türkiye’deki minik okurlarla buluşturmaya devam ediyor. Serinin, bir grup sevimli hayvanın hikâyesi üzerinden iklim değişikliğini anlatan ilk kitabı Büyük Göç’ün ardından, hem serinin hem de Lumme’nin ikinci kitabı Orman Ahalisi: Bahçenin Gizemi de raflarda yerini aldı. Kitabı, Fince aslından dilimize Nil Deniz Çidanlı çevirdi.
“Cihan Kuzgun: Mezuna Kalmanın Bedeli: Zaman Kaybı’’
Hayalindeki bölüme yerleşemeyen bir öğrenci için tercih sonuçları bazen büyük bir hayal kırıklığına dönüşebiliyor. Geleceğini yeniden şekillendirmek isteyen birçok genç, bu noktada mezuna kalmayı yani bir yıl daha beklemeyi göze alıyor. Ancak uzmanlara göre bu karar, yalnızca yeniden sınav hazırlığı sürecine girmek anlamına gelmiyor; aynı zamanda gençlerin kariyer yolculuğunda geri dönülmez bir zaman kaybına da yol açabiliyor. Oysa ek kontenjan dönemi, öğrencilere yeni fırsatlar sunarak üniversiteye adım atmak için güçlü bir alternatif oluşturuyor.
Üniversite tercih sürecinde istediği bölüme yerleşemeyen birçok öğrencinin mezuna kalmayı düşündüğünü söyleyen İstanbul Rumeli Üniversitesi Rehberlik ve Tanıtım Koordinatörü Cihan Kuzgun, bu durumun öğrenciler için ciddi bir zaman kaybına yol açabileceğini belirtti. Kuzgun, “Bir yılınızı bekleyerek kaybetmek yerine, ek kontenjan döneminde tercih yaparak üniversite hayatınıza başlamak çok daha doğru bir adımdır. Çünkü erken başlanan her eğitim süreci, kariyer yolculuğunu da o kadar erkenden başlatır” dedi.
Psikoloji: Hem Ulusal Hem Uluslararası Kariyer İmkânı
Kuzgun, özellikle Psikoloji bölümünün dikkat çekici bir tercih olduğuna vurgu yaparak, “Psikoloji, günümüzün en çok ihtiyaç duyulan alanlarından biri. Üniversitemizde hem Türkçe hem de İngilizce eğitim veriyoruz. Mezunlar, kliniklerden danışmanlık merkezlerine, insan kaynaklarından eğitim kurumlarına kadar çok geniş bir alanda istihdam edilebiliyor. İngilizce eğitim seçeneği ise uluslararası kariyer yapmak isteyen öğrencilere büyük avantaj sağlıyor” dedi.
İşletme: Girişimciliğe ve Küresel İş Dünyasına Açılan Kapı
İşletme bölümünün de öne çıkan programlardan biri olduğuna değinen Kuzgun, “İşletme eğitimi öğrencileri yalnızca özel sektöre değil, girişimciliğe de hazırlıyor. Finans, pazarlama, yönetim ve insan kaynakları gibi alanlarda donanım kazanan mezunlar hem ulusal hem de uluslararası şirketlerde iş bulabiliyor. Kendi işini kurmak isteyen öğrenciler için de işletme eğitimi sağlam bir zemin sunuyor” ifadelerini kullandı.
Sağlık Alanında Güçlü İstihdam Avantajı
Sağlık programlarının sektör için kritik bir önem taşıdığına dikkat çeken Kuzgun, “Anestezi, Diyaliz, Fizyoterapi, Radyoterapi, Tıbbi Laboratuvar Teknikleri ve diğer bölümler, öğrencilere mezun olduktan hemen sonra hastanelerde, özel kliniklerde ve laboratuvarlarda iş bulma imkânı sağlıyor” diye konuştu.
Geniş Lisans Seçenekleri
Diğer lisans programlarına da değinen Kuzgun, “Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi ile Uluslararası İlişkiler bölümleri hem kamu kurumlarında hem de özel sektörde kariyer fırsatları sunuyor. Radyo, Televizyon ve Sinema bölümü medya sektörüne yaratıcı profesyoneller kazandırıyor. Bilgisayar Mühendisliği programı ise yapay zekâdan yazılım geliştirmeye, siber güvenlikten veri analitiğine kadar teknoloji dünyasının ihtiyaç duyduğu uzmanları yetiştiriyor” dedi.
“Ek Kontenjan Büyük Bir Şans”
Son olarak öğrencilere seslenen Cihan Kuzgun, şunları söyledi: “Ek kontenjan dönemi, mezuna kalmayı düşünen öğrenciler için çok değerli bir fırsat. İstanbul Rumeli Üniversitesi olarak biz, öğrencilerimize yalnızca nitelikli bir eğitim değil, mezuniyet sonrasında güçlü bir kariyer yolu da sunuyoruz. Bu yüzden gençlerimizin kararlarını ertelememelerini, geleceğe bugünden adım atmalarını tavsiye ediyorum. Ayrıca ek kontenjan tercih döneminde Mehmet Balcı Yerleşkemiz, Haliç Uygulama ve Araştırma Yerleşkemiz ve Kadıköy Uygulama ve Araştırma Yerleşkemizde uzman akademik kadromuz ve rehberlik ekibimizle öğrencilerimize her türlü desteği sağlayacağız.”
İstanbul Rumeli Üniversitesi ile GOSB Teknopark A.Ş. Arasında İş Birliği Protokolü İmzalandı
İstanbul Rumeli Üniversitesi ile GOSB Teknopark A.Ş., girişimcilik ekosisteminin güçlendirilmesi ve üniversite-sanayi iş birliğinin geliştirilmesi amacıyla iş birliği protokolü imzaladı.
İstanbul Rumeli Üniversitesi Haliç Uygulama ve Araştırma Yerleşkesinde gerçekleşen imza törenine, GOSB Teknopark A.Ş. Genel Müdürü Prof. Dr. Murat Çemberci, İstanbul Rumeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Kara, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Yiğit Şakar ve her iki kurumun yetkilileri katıldı.
Protokolle birlikte yenilikçi iş fikirlerinin desteklenmesi, Ar-Ge ve inovasyon faaliyetlerinin artırılması, akademik bilgi birikiminin sektör tecrübesiyle buluşturulması ve öğrencilerin girişimcilik süreçlerine aktif katılımının sağlanması hedefleniyor.
İstanbul Rumeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Kara, imzalanan protokolün önemine dikkat çekerek, şunları söyledi: “Üniversiteler yalnızca eğitim veren kurumlar değil, aynı zamanda ülkenin ekonomik ve sosyal gelişimine katkı sağlayan merkezlerdir. GOSB Teknopark ile gerçekleştirdiğimiz bu iş birliği, öğrencilerimizin girişimcilik ve inovasyon süreçlerinde deneyim kazanmalarına, aynı zamanda akademik bilgi ile sektörün ihtiyaçlarının buluşturulmasına olanak tanıyacak. Bu protokol, geleceğe yönelik güçlü ve sürdürülebilir projelerin önünü açacaktır.”
Bu iş birliğiyle her iki kurum da girişimcilik ve inovasyon alanında güçlü bir sinerji yaratarak, Türkiye’nin rekabet gücüne katkı sağlayacak projelere imza atmayı hedefliyor.
Marmara Park 13. Yılını Unutulmaz Bir Konserle Kutluyor
Marmara Park AVM, 13. yılını müzik dolu özel bir etkinlikle kutlamaya hazırlanıyor. 13 Eylül Cuma akşamı saat 19:45’te başlayacak konser, ziyaretçilere unutulmaz anlar yaşatacak. Marmara Park AVM, 13. yılına özel hazırladığı, halka açık olan bu özel konseri tüm ziyaretçileriyle ücretsiz olarak buluşturacak.
Türkiye’de İlk Kez Aynı Sahnede
Sevilen sanatçılar Niyazi Koyuncu, Selçuk Balcı ve Şevval Sam, Marmara Park’ın 13. yılına özel olarak aynı sahnede buluşacak. Sanatçılar, ayrı ayrı performanslarının ardından birlikte de sahne alarak Türkiye’de ilk kez gerçekleşecek bu özel buluşmayla izleyicilere unutulmaz anlar yaşatacak.
Marmara Park’tan Davet
13 yıldır alışverişin ve sosyal yaşamın buluşma noktası olan Marmara Park, bu özel yıldönümünde tüm ziyaretçilerini müzik dolu coşkulu bir kutlamaya davet ediyor.
“How To Trail Run” 10 Yaşında!Sezon 14 Eylül’de Kınalıada’da açılacak
Türkiye’de patika ve yol koşusunun gelişimine öncülük eden Salomon, “How To Trail Run” (HTTR) organizasyonunun 10. sezonunu başlatıyor. Geleneksel hale gelen HTTR sezon açılış etkinliği yine İstanbul’un en özel parkurlarından biri olan Kınalıada’da 14 Eylül Pazar günü gerçekleştirilecek.
KOŞUDA 10. YIL
Her seviyeden katılımcıya açık olan “How To Trail Run”, bugüne kadar binlerce koşucuyu doğayla buluşturdu. Türkiye’nin uzun soluklu tek koşu grubu olan How To Trail Run, 10. yılında olmasıyla birlikte Türkiye’de koşu kültürünü yaygınlaştırmadaki rolünü bir kez daha vurgulayacak.
SEZON AÇILIŞI KINALIADA’DA
Sezonun ilk etkinliğinde katılımcılar, 5 km ve 10 km’lik parkurlarda koşu deneyimi yaşayacak. 14 Eylül Pazar günü doğa ile iç içe geçen bu koşunun ardından, katılımcılar için keyifli bir kahvaltı, sürpriz hediyeli yarışmalar ve sosyal paylaşım ortamı da hazırlanacak.
HTTR UYGULAMASI ÜZERİNDEN SINIRLI KATILIM
Katılımcı sayısı sınırlı tutulan sezon açılış etkinliğinin yanı sıra sezon boyunca her hafta sonu yol ve patika koşularını sürdüren gruba katılanlardan profesyonel koşucu olma şartı aranmayıp How to Trail Run uygulaması üzerinden ücretsiz kayıt alınıyor. Her koşuda uygulama üzerinden puan biriktirip, bu puanları Salomon mağazalarındaki alışverişlerinde kullanabiliyor. Güncel program, parkur detayları ve kayıt bilgileri, farklı etkinlikler için HTTR üyelerine özel kampanya kodları da kullanıcılara bildirimlerle iletiliyor.
Okullarda konforlu ve sağlıklı eğitim için yalıtımın önemi
Yeni eğitim-öğretim yılı başlarken, öğrencilerin ve öğretmenlerin verimli bir öğrenme ortamına kavuşması için okul binalarında ısı, ses ve su yalıtımı uygulamaları kritik bir rol üstleniyor. ODE Yalıtım Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ozan Turan, yalıtım çözümlerinin yalnızca fiziki koşulları iyileştirmekle kalmadığını, aynı zamanda eğitim verimliliğini doğrudan etkilediğini vurguluyor.
Yeni eğitim-öğretim yılıyla birlikte okullar yeniden öğrencilerin ve öğretmenlerin buluşma noktası oluyor. Bu dönemde, sadece ders içerikleri değil, derslerin işlendiği ortamların niteliği de gündeme geliyor. Sağlıklı, güvenli ve konforlu bir eğitim ortamı sunmak ise okul binalarında ısı, ses ve su yalıtımı uygulamalarının önemini bir kez daha ortaya koyuyor.
Isı yalıtımı öğrenme verimliliğini artırıyor
Okullarda yüksek kaliteli ısı yalıtımı, iç mekân sıcaklığını yıl boyunca dengede tutarak öğrencilerin odaklanmasına ve derslerin kesintisiz işlenmesine katkı sağlıyor. Aynı zamanda enerji tasarrufu sağlayarak hem sürdürülebilir bir çevre hem de uzun vadede ekonomik avantaj sunuyor.
Ses yalıtımı dikkatin dağılmasını önlüyor
Okul binalarında ses yalıtımı, dışarıdan gelen gürültüyü azaltırken sınıflar arasında ses geçişlerini de minimuma indiriyor. Bu sayede öğrencilerin dikkatinin dağılmasını önlüyor, öğretmenlerin daha verimli ders anlatmasını sağlıyor ve grup çalışmalarının kalitesini artırıyor.
Su yalıtımı, yapıları ve sağlığı koruyor
Su yalıtımı ise okul binalarının uzun ömürlü olmasında kritik rol oynuyor. Nem ve küf oluşumunu engelleyerek hem yapının dayanıklılığını artırıyor hem de öğrenciler için daha sağlıklı bir ortam yaratıyor. Aynı zamanda bakım maliyetlerini düşürerek okullara uzun vadeli ekonomik fayda sağlıyor.
ODE Yalıtım Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ozan Turan konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Eğitim ortamlarının kalitesi, öğrenci ve öğretmenlerin akademik başarılarını doğrudan etkiliyor. Bu nedenle okullarda ses, su ve ısı yalıtımı uygulamalarının göz ardı edilmemesi gerektiğine inanıyoruz. ODE Yalıtım olarak deneyimimizle, çocuklarımızın ve öğretmenlerimizin en iyi koşullarda eğitim almasına katkı sağlamaktan gurur duyuyoruz.”
Şehre dönüş zamanında, evin tüm ihtiyaçları için Tefal yanında
Yaz tatilinin keyifli molasının ardından şehir hayatına dönüşte, evde geçirdiğiniz her anın daha pratik, lezzetli ve zahmetsiz geçmesi için Tefal, hayatınızı kolaylaştıran yenilikçi çözümlerle yanınızda.
Yaz tatilinin sona ermesiyle birlikte, şehir hayatının hareketli rutinleri yeniden başlıyor. Okul, ofis, ev işleri ve mutfak telaşı içinde zamandan tasarruf sağlayan, fonksiyonel ve hayatı kolaylaştıran ürünler daha da kıymetli hale geliyor. Tefal; temizlikten yemek hazırlığına, giysi bakımından mutfak düzenine kadar şehir hayatında ihtiyaç duyulan her alanda pratik çözümler sunarak konforunuzu artırıyor.
Temizlikte konfor, hız ve hijyen bir arada
Tefal, temizlik teknolojilerinde çığır açan X-Clean 10 Islak Sert Zemin Temizleyici Süpürge ile kullanıcılarına hız, pratiklik ve konforu bir arada sunuyor. Ultra hafif yapısı ve kendi kendine hareket etme teknolojisiyle elde yalnızca 0,8 kg hissedilen Tefal X-Clean 10, kablosuz tasarımıyla 60 dakikaya kadar kesintisiz temizlik sağlıyor. Hem katı hem sıvı kirleri tek geçişte temizleyerek zamandan ve enerjiden tasarruf ettiriyor. Tek tuşla kendi kendini temizleyip 65 derecede kuruyan rulo sistemi, koku ve küf oluşumunu engellerken, dolaşmaz mikrofiber rulo ise saç ve tüyleri toplarken tıkanmayı önlüyor. 180 derece yatabilen esnek tasarımı sayesinde mobilya altlarına kolay erişim sunan ürün, çift filtre sistemiyle kirleri ayrıştırıp konforlu bir temizlik deneyimi vadediyor.