
KTO’da Meclis, “AB ve Sivil Toplum – Kayseri STK İş Birliği Toplantısı”, Kayseri OSB Başkanı Yalçın, 2024 Büyüme Rakamını Değerlendirdi, TUİK verileri, ekonomi-teknoloji haberleri
KAYSERİ TİCARET ODASI AB BİLGİ MERKEZİ’NDEN DÜNYA STK GÜNÜ’NDE İŞ BİRLİĞİ TOPLANTISI
GÜLSOY : STK’LARIN KOORDİNELİ ŞEKİLDE ÇALIŞMASI VERİMLİLİĞİ ARTIRACAKTIR
Kayseri Ticaret Odası (KTO) AB Bilgi Merkezi, Dünya STK Günü kapsamında “AB ve Sivil Toplum – Kayseri STK İş Birliği Toplantısı” düzenledi. Toplantıya, Kayseri’de toplum yararına faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının (STK) temsilcileri katılım sağladı.
Etkinlikte, Kayseri Ticaret Odası AB Bilgi Merkezi ve Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonunun çalışmaları tanıtılırken, Avrupa Birliği’nin STK’lara yönelik politika ve projeleri hakkında kapsamlı bilgiler paylaşıldı.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Kayseri Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Gülsoy, STK’ların toplum yararına üstlendiği kritik rollerin ve ülkemizin kalkınmasına sağladıkları katkının önemine vurgu yaptı. KTO’nun da bir sivil toplum kuruluşu olarak kentte birçok toplumsal fayda odaklı çalışmaya imza attığını belirten Gülsoy, şehirdeki tüm STK’ların iş birliği içinde ve koordineli bir şekilde çalışmasının verimliliği artıracağını ifade etti. Ayrıca, Kayseri’deki STK’ların Avrupa’daki sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği geliştirmesinin gerekliliğine dikkat çekti.
Toplantı kapsamında, STK’lara yönelik AB fonları ve destek mekanizmaları hakkında bilgilendirici bir sunum gerçekleştirildi. Katılımcı STK temsilcileri de kendi faaliyet alanlarını tanıtarak, sivil toplumun gelişimi ve iş birliğinin artırılmasına yönelik görüş ve önerilerini paylaştı.
Kayseri Ticaret Odası AB Bilgi Merkezi, bu tür etkinliklerle sivil toplum kuruluşları arasında iş birliği ve bilgi paylaşımını teşvik etmeyi, AB projeleri ve desteklerinden daha fazla yararlanmalarını sağlamayı hedefliyor.
KTO ŞUBAT AYI MECLİS TOPLANTISI GERÇEKLEŞTİRİLDİ. GÜLSOY : Ülkemizin ekonomik gücünü artırmak için hep birlikte çalışmalıyız
Kayseri Ticaret Odası (KTO) Şubat ayı olağan meclis toplantısı gerçekleştirildi. Ekonomideki son gelişmeleri değerlendiren Başkan Ömer Gülsoy, “ Dünyayı iyi takip etmemiz gerekiyor. Müthiş bir rekabet dünyasında yaşıyoruz. Küresel piyasalardaki belirsizlikler, döviz kuru hareketleri ve finansman maliyetleri gibi konular iş dünyamız için dikkatle yönetilmesi gereken hususlar arasında yer alıyor. Ülkemizin ekonomik gücünü artırmak için hep birlikte çalışmalıyız. İş insanlarımızın üretmeye, ihracata ve istihdama katkı sağlamaya devam etmesi en büyük önceliğimizdir.” dedi.
Toplantıda ayrıca E-Ticaret ve E-İhracat eğitimini başarıyla tamamlayan kursiyerlere sertifikaları takdim edildi.
Kayseri Ticaret Odası (KTO) Şubat Ayı olağan meclis toplantısı M.Rifat Hisarcıklıoğlu Toplantı Salonunda gerçekleştirildi.
Meclis Başkan Yardımcısı Mahmut Kabak başkanlığında gerçekleştirilen Şubat ayı meclis toplantısına; KTO Başkanı Ömer Gülsoy, KTO Yönetim Kurulu Üyeleri, meclis ve komite üyeleri, Meclis Başkanlık Divan üyeleri ile Basın mensupları katıldı.
Saygı duruşundu bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından toplantıda Şubat ayında gerçekleştirilen faaliyetler ele alındı. Görüşülen gündem maddeleri oy birliği kabul edildi.
Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunmak için kürsüye gelen KTO Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Gülsoy, Cumhuriyet tarihimizin en büyük felaketini yaşadığımız 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremin 2’nci yılını geride bıraktığımızın altını çizen Gülsoy, “Depremlerin üzerinden 2 yıl geçse de kalplerimizde bıraktığı derin izler hiçbir zaman kapanmayacak. Bu büyük yıkımda hayatlarını kaybeden vatandaşlarımızı rahmetle anıyor, yakınlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Yüce Rabbimden ülkemizi her türlü afetten korumasını, milletimize bir daha böyle acılar göstermemesini niyaz ediyorum “ ifadelerini kullandı.
“DÜNYAYI İYİ TAKİP ETMEMİZ GEREKİYOR, MÜTHİŞ BİR REKABET DÜNYASINDA YAŞIYORUZ”
Konuşmasında ekonomide yaşanan gelişmeleri de değerlendiren Gülsoy, “Küresel ekonomi, son dönemde kritik gelişmelere sahne oluyor. Bir yanda iklim değişikliği nedeniyle sürekli değişen ve değişecek bir risk haritası var. Öte tarafta ise Amerika’nın artan tutarsızlığı ve güvenilmezliği karşısında sürekli değişecek bir jeoekonomik risk haritası olacak. ABD’de, Trump‘ın Başkan olarak göreve başlamasıyla birlikte beklenen ticaret savaşları yeniden başladı. İkinci Trump dönemi siyasal ve ekonomik anlamda gerilimleri artırırken neredeyse tüm ülkelerde tedirginlik söz konusu. Ancak ticaret savaşının misillemelerle derinleşmesi durumunda küresel büyüme ve ticaret üzerindeki olumsuz yansımaların artma ihtimalinin çok yükseleceğini önemle vurgulamak istiyorum. Burada Özellikle Çin’e yönelik yüzde 10’luk ek gümrük vergisi uygulanmasının ülkemiz açısından avantaja dönüşmesini temenni ediyoruz, ancak sürecin nereye gideceği konusunda dikkatli olmakta fayda olduğunu düşünüyoruz. Dünyayı iyi takip etmemiz gerekiyor. Çünkü müthiş bir rekabet dünyasında yaşıyoruz. “ dedi.
“ABD PAZARINDAKİ REKABET AVANTAJIMIZI ARTIRMALIYIZ”
Dünya ekonomisinin küreselleşme karşıtı bir sürece girdiğinin altını çizen Gülsoy, “Bu durum, küresel tedarik zincirlerini etkilemekle kalmayıp, Türkiye gibi dış ticarete dayalı ekonomiler için de yeni fırsatlar ve riskler barındırmaktadır. ABD’nin aldığı bu korumacı tedbirler, Çin ve Avrupa menşeli ürünlerin ABD pazarında rekabet gücünü azaltırken, alternatif tedarikçiler arayışını da hızlandıracaktır. İşte burada Türkiye’nin devreye girmesi son derece önemlidir. Ülkemizin stratejik konumu, üretim kapasitesi ve kaliteli iş gücü ile ABD’nin aradığı güvenilir tedarikçilerden biri olabilir. Bu fırsatları değerlendirebilmek için hızla harekete geçmeli, üretim ve lojistik altyapımızı güçlendirmeli ve ABD pazarındaki rekabet avantajımızı artırmalıyız.” diye konuştu.
“ÖNGÖRÜLEBİLİR BİR FİNANSAL ORTAM SAĞLANMALI”
Enflasyonla mücadele, finansmana erişim, döviz kuru istikrarı, ihracat odaklı büyüme, dijitalleşme ve yeşil dönüşüm gibi kritik başlıklar konusunda açıklamalarda bulunan Gülsoy, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Enflasyonla mücadelede Kayseri iş dünyası olarak kararlıyız ancak reel sektörün sürdürülebilir bir büyüme yakalayabilmesi için uygun maliyetli kredi imkanlarının artırılması, finansmana erişimin kolaylaştırılması ve iş yapma maliyetlerinin düşürülmesi büyük önem taşıyor. Küresel piyasalardaki belirsizlikler, döviz kuru hareketleri ve finansman maliyetleri gibi konular iş dünyamız için dikkatle yönetilmesi gereken hususlar arasında yer alıyor. Döviz kuru istikrarı ithalat ve ihracat dengesi açısından hayati önem taşıyor. Kur dalgalanmaları sanayicimizi ve ihracatçımızı doğrudan etkiliyor. Üretim maliyetlerimizi kontrol altında tutmak, katma değeri yüksek ürünlere yönelmek ve pazar çeşitliliğimizi artırmak zorundayız. Rekabet gücümüzü koruyabilmek için öngörülebilir bir finansal ortamın sağlanması şarttır. Özellikle burada altını çizmek istediğim nokta ise; ABD’nin getirdiği ek vergiler sonrası, ihracatçılarımızın bu yeni duruma hızlı adapte olabilmesi için hükümetimizin alacağı destekleyici politikalar büyük önem arz etmektedir.”
“ORTAK AKIL İLE YAPICI ÖNERİLER GELİŞTİRMENİN ÖNEMİNE İNANIYORUZ”
Ülkemizin son yıllarda küresel krizler, COVİD-19, jeopolitik gerilimler, savaşlar, deprem ve ekonomik dalgalanmalar gibi birçok sınavdan geçtiğini ifade eden Gülsoy, “Biz de iş dünyası olarak meselelere, yalnızca mevcut sıkıntılar üzerinden karamsar bir bakış açısı ile değil, çözüm yolları geliştirme ve uzun vadeli stratejiler oluşturma adına sorumluluk penceresinden baktık, bakmaya da devam ediyoruz. Bu nedenle, Türkiye’nin içinden geçtiği bu kritik süreçte tüm paydaşlarımızla ortak bir akıl çerçevesinde meseleleri ele almanın ve yapıcı öneriler geliştirebilmenin önemine inanıyoruz. İş dünyası olarak hepimiz, ülkemizin ekonomik büyümesini, istihdamını ve toplumsal huzurunu önceleyen bir perspektifle hareket etmek zorundayız. İş dünyası olarak, bölgesel ve küresel rekabet gücümüzü artırmak için yatırımlarımıza ve iş birliklerimize hız kesmeden devam edeceğiz. Ülkemizin ekonomik gücünü artırmak için hep birlikte çalışmalıyız. İş insanlarımızın üretmeye, ihracata ve istihdama katkı sağlamaya devam etmesi en büyük önceliğimizdir.” dedi.
“RAMAZAN BOYUNCA ZAM YOK, BEREKET ÇOK KAMPANYAMIZ TAKDİR TOPLADI”
Şubat ayı içerisinde gerçekleştirdikleri önemli faaliyetlerden de bahseden Gülsoy, “Bu ay içerisinde gerçekleştirdiğimiz en önemli etkinlikten birisi de Ramazan ayında marketlerimizde yüzlerce üründe yapılacak indirim kampanyamızdı. Sloganımız ‘RAMAZAN BOYUNCA ZAM YOK, BEREKET ÇOK’ Burada amacımız; Onbir ayın Sultanı Ramazan-ı Şerif’te Vatandaşlarımızın temel gıda ürünlerine daha uygun fiyatlarla ulaşmasını sağlamak, fırsatçılara göz açtırmamak, şehrimizdeki dayanışma, birlik ve beraberlik ruhunu güçlendirmek istiyoruz.
Hem üreticilerimiz hem de perakende sektörü temsilcilerimiz bu süreçte vatandaşlarımıza destek olacaklar. Kampanyamız çok büyük takdir topladı. Bu örnek kampanyamızı da basın mensuplarımız sayesinde Tüm Türkiye’ye hatta dünyaya duyurduk. Vatandaşımızın yanında olarak indirim yapacak sektör temsilcilerimize, çalışanlarına da şimdiden teşekkür ediyorum. ‘Devletimizin ve milletimizin yanındayız’ Yardımlaşma, dayanışma, birlik ve beraberlik duygularıyla hayırlı ramazanlar diliyorum. Rabbim oruçlarımızı ağız tadıyla, sağlıklı bir şekilde tutmayı nasip etsin.” ifadelerini kullandı.
Meclis toplantısının sonunda Kayseri Ticaret Odası tarafından düzenlenen E-Ticaret ve E-İhracat eğitimini başarıyla tamamlayan kursiyerlere sertifikaları takdim edildi.
Kayseri OSB Başkanı Yalçın, 2024 Büyüme Rakamını Değerlendirdi
Yalçın: Yüzde 3,2’lik Büyüme Ekonomideki Güçlü Duruşun Göstergesidir
Kayseri OSB Başkanı Mehmet Yalçın, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan, 2024 yılı büyüme rakamına ilişkin değerlendirmede bulundu.
Başkan Yalçın, “Türkiye ekonomisinin 2024 yılı Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) büyüme oranı yüzde 3,2 olarak gerçekleşmiştir. Bu rakam, önceki yıllara oranla düşüş olsa da, ekonomimizin güçlü duruşunun göstergesidir.” dedi.
Yalçın, “Türkiye ekonomisi, 2024’ün ilk çeyreğinde yüzde 5,3, ikinci çeyreğinde yüzde 2,4 ve üçüncü çeyreğinde yüzde 2,1 büyüme kaydetmişti. Son çeyrek büyüme rakamı ise yüzde 3 olarak kayıtlara geçmiştir. Türkiye’nin büyüme rakamında göreceli düşüş olsa da 18 çeyrektir üstü üste kesintisiz büyüme sağlanması önemlidir. İhracata dayalı büyüme tabanına oturan bir Türkiye ekonomisi, dengelerin sağlanmasıyla daha güçlü hale gelecektir. Orta Vadeli Program’da (OVP) yer alan hedeflere ulaşılabilmesi için sanayicilerimizin ve ihracatçılarımızın ucuz maliyetli krediye kolay ulaşımı sağlanmalı, ihracat artışını tetikleyecek yeni destekler verilmelidir.” diye konuştu.
Kayseri OSB Başkanı Mehmet Yalçın, “İhracatımızın neredeyse yarısını gerçekleştirdiğimiz AB ülkelerindeki ekonomik daralma, dünya genelinde yaşanan tüm zorluklar ve ihracat pazarlarındaki daralma 2024 yılı büyüme rakamında düşüşe neden olmuştur. Büyümede yaşanan daralma umutları kırmamalıdır.” ifadelerini kullandı.
Başkan Yalçın, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:
2024 yılı; tüm dünyada ekonomik açıdan durgunluk, yakın coğrafyamızda yaşanan savaşlar ve sıkıntılar içinde geçmiştir. Bu durumun 2025 yılında da sürmemesi en büyük arzumuzdur. ABD’de başkanlık koltuğuna oturan Trump’ın ek vergi ve değişik ekonomik silahlarla dünya genelinde yarattığı tedirginlik, 2025’in zor süreçlere sahne olacağı anlamına gelmektedir. Türkiye’de yüksek enflasyonun baskılanması sürecinin 2025 yılında da devam edeceği görülmektedir. Merkez Bankası tarafından atılan adımlar, parasal sıkılaştırma politikalarının üretim ve nakit akışı üzerinde baskıya neden olması negatif etki oluşturmaktadır. Kur politikasının ihracatçılar üzerindeki olumsuz etkisi ve özellikle işgücü maliyetlerinin yüksekliği ihracat yapma kapasitemizi daraltmaktadır. 2026 yılında başlaması öngörülen AB Yeşil Mutabakatı kapsamında sınırda karbon vergisi uygulaması kapsamında, firmalarımızın rekabet gücünü kaybetmeden yeşil dönüşümlerini tamamlamaları önem arz etmektedir. Yeşil dönüşüm, dijitalleşme ve teknoloji odaklı üretimin payının daha da fazla olduğu ihracat ana hedefimiz olmalıdır. Sanayiciler olarak, yaşanan tüm zorluklara rağmen 2025 yılının daha iyi geçeceğine olan inancımızı korumaktayız. İhracata dayalı büyüme tabanına oturan bir Türkiye ekonomisi dengelerin sağlanmasıyla daha güçlü hale gelecektir. 2025 yılı büyüme performansımızın daha iyi olmasını temenni ediyoruz. Bunu destekleyici adımlar atılması noktasında sanayiciler olarak üzerimize düşen tüm görevleri yerine getireceğimizin bilinmesini isteriz.”
K-ATIK Kooperatifi, Atık İşçilerinin Haklarını Savunuyor
K-ATIK Kooperatifi, geri dönüşüm alanında çalışan atık işçilerinin çalışma koşullarını iyileştirmek ve güvenceli bir çalışma hayatı sağlamak amacıyla önemli adımlar atıyor. 1 Mart’ta kutlanan Uluslararası Atık Toplayıcıları Günü, bu alandaki sorunlara dikkat çekmek için bir fırsat sunuyor.
Geri dönüşüm alanında çalışan atık işçilerinin çalışma koşullarının iyileştirilmesi, kayıtlı ve güvenceli bir çalışma hayatının kurulabilmesi için yaklaşık bir yıl önce kurulan K-ATIK Kooperatifi (KATIK Sosyal İşletme Kooperatifi), 1 Mart Uluslararası Atık Toplayıcıları Günü’nde geri dönüşüm alanında çalışan atık işçilerinin içinde bulunduğu kötü koşullara dikkat çekiyor.
13 yıl önce Kolombiya’da 11 geri dönüşüm işçisinin, bedenlerinin Tıp Fakültesine satılması amacıyla, katledilmesinin ardından 2008 yılında Kolombiya’nın Bogota şehrindeki Dünya Atık Toplayıcıları Konferansı’nda alınan bir kararla, 1 Mart tarihi Dünya Atık Toplayıcıları Günü olarak ilan edildi.
1 Mart dolayısıyla, dünya genelinde, çevresel ve sosyal sürdürülebilirliğin sağlanmasında kilit rol oynayan milyonlarca atık toplayıcısının çalışma ve yaşam koşullarının hala çok kötü durumda olduğuna dikkat çeken K-ATIK, Kooperatif, kayıtlı ve güvenceli bir çalışma hayatının kurulabilmesi için yola çıkmış bulunuyor.
Temiz Suya Erişimleri Yok
Türkiye’de yaklaşık 500 bin kişinin düzensiz olarak atık alanında çalıştığı tahmin ediliyor. Yapılan araştırmalar, atık işçilerinin geçimlerini sağlarken karşılaştıkları ciddi sorunları gözler önüne seriyor. Kayıtsız ve güvencesiz olarak kötü koşullar altında çalışmak, sağlıklı gıda ve temiz suya erişememek, sağlık sorunları, ayrımcılık ve sosyal dışlanma bu zorlukların başında geliyor.
Kent yoksulluğunun en görünür hali olan Atık Toplayıcıları, ekoloji ve emek mücadelesinin kesişim alanında yer alıyor. Ekonomiye ve ekolojiye büyük katkısı olan atık işçilerinin katkısının görünür olması ve çalışanların haklarının sağlanması öncelikli çalışma alanlarının başında geliyor. K-ATIK Kooperatifi ayrıca atık alanında çocuk işçiliğinin önlenmesi, çocukların eğitim hayatına devam edebilmesi için sorumluluk alınması gerektiğinin altını çiziyor.
Yerel Yönetimler Birlikte Hareket Etmeli
Günlük 20 bin tona yaklaşan evsel atığın sadece %6’sının geri dönüştürülebildiği İstanbul’da, düzenli depolama alanlarının şehir merkezinden uzaklığı ve yakıt masraflarının artışı, atık işçilerinin bu alandaki rolünü daha da kritik hale getiriyor. K-ATIK Kooperatifi, kentlerin sürdürülebilir geleceği için yerel yönetimleri birlikte hareket etmeye çağırıyor.
K-ATIK “Daha temiz, adil ve sürdürülebilir bir dünya için, atık toplayıcılarını görmezden gelmek değil, güçlendirmek gerekiyor. Hep birlikte, ekolojik adalet ve sosyal eşitlik adına çalışmalıyız” çağrısı yapıyor.
Ekonomi ve Ekoloji için Çözüm Ortağı Olan Atık İşçilerinin; İnsanca Barınma, Temiz İçme Suyu ve Beslenme Hakkı Sağlanmalıdır!
Gerek Türkiye Cumhuriyeti anayasasındaki 49. ve 56. maddeleri ile güvence altına alınan sırasıyla “Çalışma Hakkı” ve “Sağlıklı ve Dengeli Bir Çevrede Yaşam Hakkı” gerekse de Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarında yer alan başta “8. Amaç: İnsana Yakışır İş ve Ekonomik Büyüme” ve “1. Amaç: Yoksulluğa Son” ile birlikte “12. Amaç: Sorumlu Tüketim ve Üretim” ve “13. Amaç: İklim Eylemi” maddeleri, emek ve ekolojinin birlikte düşünülmesine ilişkin olarak ortak bir zemin oluşturmayı zorunlu kılıyor.
Ancak, bu alanda çıkan pek çok yasa ve yönetmeliğe rağmen atık işçilerinin çalışma koşullarının iyileştirilmesi ile ilgili somut sorumluluklar tarif edilmiyor. Barınmadan, beslenmeye, sağlık güvencesinden, iş güvenliğine pek çok alan hala boşlukta durmaya devam ediyor.
H-ÜFE ulaştırma ve depolama hizmetlerinde yıllık %31,01 arttı
Bir önceki yılın aynı ayına göre, ulaştırma ve depolama hizmetlerinde %31,01 artış, konaklama ve yiyecek hizmetlerinde %47,99 artış, bilgi ve iletişim hizmetlerinde %49,96 artış, gayrimenkul hizmetlerinde %36,28 artış, mesleki, bilimsel ve teknik hizmetlerde %51,73 artış, idari ve destek hizmetlerde %48,45 artış gerçekleşti.
H-ÜFE ulaştırma ve depolama hizmetlerinde aylık %5,75 arttı
Bir önceki aya göre, ulaştırma ve depolama hizmetlerinde %5,75 artış, konaklama ve yiyecek hizmetlerinde %7,90 artış, bilgi ve iletişim hizmetlerinde %7,09 artış, gayrimenkul hizmetlerinde %7,25 artış, mesleki, bilimsel ve teknik hizmetlerde %15,68 artış, idari ve destek hizmetlerde %14,13 artış gerçekleşti.
İşgücü İstatistikleri, Ocak 2025 Mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı %8,4 seviyesinde gerçekleşti
Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre; 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2025 yılı Ocak ayında bir önceki aya göre 25 bin kişi azalarak 3 milyon 2 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0,1 puan azalarak %8,4 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik oranı erkeklerde %6,5 iken kadınlarda %12,1 olarak tahmin edildi.
Mevsim etkisinden arındırılmış istihdam oranı %49,2 oldu
İstihdam edilenlerin sayısı 2025 yılı Ocak ayında bir önceki aya göre 195 bin kişi azalarak 32 milyon 531 bin kişi, istihdam oranı ise 0,3 puan azalarak %49,2 oldu. Bu oran erkeklerde %66,4 iken kadınlarda %32,3 olarak gerçekleşti.
Mevsim etkisinden arındırılmış işgücüne katılma oranı %53,7 olarak gerçekleşti
İşgücü 2025 yılı Ocak ayında bir önceki aya göre 219 bin kişi azalarak 35 milyon 534 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,4 puan azalarak %53,7 olarak gerçekleşti. İşgücüne katılma oranı erkeklerde %71,0 iken kadınlarda %36,7 oldu.
Genç nüfusta mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı %14,9 oldu
15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki aya göre 0,8 puan azalarak %14,9 oldu. Bu yaş grubunda işsizlik oranı; erkeklerde %10,6, kadınlarda ise %22,7 olarak tahmin edildi.
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi 43,4 saat oldu
İstihdam edilenlerden referans döneminde işbaşında olanların, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi 2025 yılı Ocak ayında bir önceki aya göre 0,8 saat artarak 43,4 saat olarak gerçekleşti.
Mevsim etkisinden arındırılmış atıl işgücü oranı %28,1 oldu
Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı 2025 yılı Ocak ayında bir önceki aya göre 0,1 puan artarak %28,1 oldu. Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı %18,8 iken işsiz ve potansiyel işgücünün bütünleşik oranı %18,9 olarak tahmin edildi.
Üretim yöntemine göre dört çeyrek toplamıyla elde edilen yıllık GSYH, zincirlenmiş hacim endeksi olarak (2009=100), 2024 yılında bir önceki yıla göre %3,2 arttı.
Üretim yöntemine göre cari fiyatlarla GSYH, 2024 yılında bir önceki yıla göre %63,5 artarak 43 trilyon 410 milyar 514 milyon TL oldu.
Kişi başına Gayrisafi Yurt İçi Hasıla 2024 yılında 507 bin 615 TL oldu
Kişi başına GSYH 2024 yılında cari fiyatlarla 507 bin 615 TL, ABD doları cinsinden 15 bin 463 olarak hesaplandı.
İnşaat sektörü 2024 yılında %9,3 arttı
GSYH’yi oluşturan faaliyetler incelendiğinde; 2024 yılında bir önceki yıla göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak; inşaat sektörü toplam katma değeri %9,3, ürün üzerindeki vergiler eksi sübvansiyonlar %7,7, finans ve sigorta faaliyetleri %4,9, tarım %3,9, bilgi ve iletişim faaliyetleri %3,4, hizmetler %3,1, gayrimenkul faaliyetleri %2,4, kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri %1,8, mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri %1,4, diğer hizmet faaliyetleri %1,2 ve sanayi %0,5 arttı.
GSYH 2024 yılı dördüncü çeyreğinde %3,0 arttı
GSYH 2024 yılının dördüncü çeyrek ilk tahmini; zincirlenmiş hacim endeksi olarak, bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %3,0 arttı.
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, bir önceki çeyreğe göre %1,7 arttı
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, bir önceki çeyreğe göre %1,7 arttı. Takvim etkisinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, 2024 yılının dördüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %3,1 arttı.
GSYH 2024 yılının dördüncü çeyreğinde cari fiyatlarla 12 trilyon 704 milyar 50 milyon TL oldu
Üretim yöntemiyle Gayrisafi Yurt İçi Hasıla tahmini, 2024 yılının dördüncü çeyreğinde cari fiyatlarla bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %49,0 artarak 12 trilyon 704 milyar 50 milyon TL oldu. GSYH’nin dördüncü çeyrek değeri cari fiyatlarla ABD doları bazında 369 milyar 368 milyon olarak gerçekleşti.
Hanehalkı nihai tüketim harcamaları 2024 yılında %3,7 arttı
Yerleşik hanehalklarının nihai tüketim harcamaları, 2024 yılında bir önceki yıl zincirlenmiş hacim endeksine göre %3,7 arttı. Hanehalkı tüketim harcamalarının cari fiyatlarla GSYH içindeki payı %59,2 oldu.
Hanehalkı nihai tüketim harcamaları 2024 yılının dördüncü çeyreğinde %3,9 arttı
Yerleşik hanehalklarının nihai tüketim harcamaları 2024 yılının dördüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak %3,9 arttı. Devletin nihai tüketim harcamaları %1,6, gayrisafi sabit sermaye oluşumu ise %6,1 arttı.
Mal ve hizmet ihracatı 2024 yılında %0,9 artarken ithalatı %4,1 azaldı
Bir önceki yıl zincirlenmiş hacim endeksine göre 2024 yılında mal ve hizmet ihracatı %0,9 artarken ithalatı %4,1 azaldı. Mal ve hizmet ihracatı, 2024 yılının dördüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak %2,0 azalırken ithalatı %1,6 arttı.
İşgücü ödemeleri 2024 yılında %90,0 arttı
İşgücü ödemeleri 2024 yılında bir önceki yıla göre %90,0 artarken, net işletme artığı/karma gelir %46,5 arttı. 2024 yılının dördüncü çeyreğinde ise işgücü ödemeleri bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %75,4 artarken, net işletme artığı/karma gelir %35,9 arttı.
İşgücü ödemelerinin Gayrisafi Katma Değer içerisindeki payı 2024 yılında %37,9 oldu
İşgücü ödemelerinin cari fiyatlarla Gayrisafi Katma Değer içerisindeki payı geçen yıl %32,5 iken bu oran 2024 yılında %37,9 oldu. Net işletme artığı/karma gelirin payı ise %47,0 iken %42,2 oldu.
Turizmin yanı sıra yatırım ve ticaret alanında hızla büyüyen bir merkez haline gelen Bodrum’da markaların doğru konumlandırması da büyük önem arz ediyor. Bu dinamik pazarda fark yaratmanın yolu yerel değerleri global bir vizyonla harmanlamaktan geçtiğini söyleyen May Ajans Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kadir Kılınç, sundukları yaratıcı ve stratejik hizmetlerle markaları bir adım öteye taşıdıklarını belirtti.
Bodrum’un kültürel mirasını, dinamik iş dünyasını ve eşsiz coğrafi avantajlarını pazarlama stratejilerine entegre eden May Ajans, turizm, gayrimenkul, inşaat, denizcilik, perakende ve spor kulüpleri gibi birçok sektörde hizmet sunuyor. Her projeyi, bulunduğu ekosistemi en iyi şekilde değerlendirecek biçimde konumlandıran ajans, markaların uzun vadeli büyümelerine katkı sağlıyor.
Reklamın sadece bir marka tanıtımı olmadığına vurgu yapan May Ajans Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kadir Kılınç, “Markanın hedef kitlesini, rakiplerini ve sektördeki konumunu doğru analiz etmek başarının anahtarıdır. Biz May Ajans olarak, markaların sadece bugününü değil, yarınını da inşa ediyor, onları geleceğe taşıyoruz. Stratejik iş birliklerimizle markalarımıza değer katarken, dijital dünyada da güçlü bir varlık kazanmalarını sağlıyoruz. May Ajans olarak geleneksel pazarlama yöntemlerini yenilikçi dijital çözümlerle birleştirerek markalara branding, sosyal medya yönetimi, prodüksiyon, CGI ve yapay zeka destekli içerik üretimi gibi alanlarda hizmet sunuyoruz. Web tasarımı ve geliştirme çözümleriyle de markaların dijital dünyada güçlü bir şekilde var olmasına katkı sağlıyoruz. Alanında uzman kişilerden oluşan ekibimiz, her projeye özgün bir bakış açısıyla yaklaşıyor ve müşteri ihtiyaçlarını titizlikle analiz ederek markalara en uygun iletişim stratejilerini oluşturuyor” dedi.
QNB Group, Web Summit Qatar 2025’te Stratejik Mutabakat Zaptı ile İnovasyon ve Fintech Ekosistemini Güçlendiriyor
Web Summit Qatar 2025’in ikinci yayını sona ererken Orta Doğu ve Afrika’nın en büyük finans kuruluşu olan QNB Group, üç stratejik mutabakat zaptı imzalayarak inovasyonu teşvik etme ve finansal teknolojinin büyümesini destekleme konusundaki kararlılığını bir kez daha teyit etti. Katar Finans Merkezi (QFC), Katar Kalkınma Bankası (QDB) ve Rasmal Ventures ile imzalanan bu anlaşmalar QNB’nin finansın geleceğini şekillendirme ve Katar’ın fintech ve dijital dönüşüm merkezi olarak konumunu güçlendirmedeki rolünün altını çiziyor.
Bu mutabakat zabıtları aracılığıyla QNB yeni girişim, KOBİ ve teknoloji odaklı işletmeler için yeni fırsatların önünü açıyor ve Dijital İnovasyonda Katalizör konumunu güçlendiriyor. Anlaşmalar, fintech sisteminin benimsenmesini hızlandırma, yatırımı teşvik etme ve finansal kapsayıcılık ve ekonomik büyümeyi mümkün kılan ortaklıkları geliştirmeye odaklanıyor.
• QNB, QFC ile fintech firmalarının bankacılık altyapısına erişimini sağlayarak dijital varlık, tokenizasyon ve gömülü finans alanındaki yenilikleri destekleyerek büyümelerini kolaylaştırmayı amaçlıyor.
• QDB ile fintech girişimleri için finansman fırsatları ve alternatif finansman modelleri de dahil olmak üzere Katar’ın girişimcilik ekosistemini teşvik eden girişimler üzerinde işbirliği yapacak.
• Rasmal Ventures ile ise banka, risk sermayesi yatırımı için yeni yollar yaratıyor, yüksek potansiyelli girişimler için desteği artırarak en son finansal teknolojilerin benimsenmesini sağlıyor.
TD SYNNEX, 2025 Fortune Dünyanın En Beğenilen Şirketleri arasında yer aldı
TD SYNNEX, Fortune tarafından hazırlanan “Dünyanın En Beğenilen Şirketleri” listesine dördüncü kez girdi.
TD SYNNEX, Fortune tarafından hazırlanan “2025 Dünyanın En Beğenilen Şirketleri” listesine bu yıl da girdiğini duyurdu. Böylelikle şirket, üst üste dördüncü kez bu prestijli listede yer alma başarısını gösterdi.
TD SYNNEX CEO’su Patrick Zammit yaptığı açıklamada, “Bu prestijli listede bir kez daha yer almaktan ve ekibimizin, küresel iş ortaklarımızı teknolojiyle büyük başarılara ulaştırma konusundaki kararlılığının takdir edilmesinden büyük gurur duyuyoruz. Bu başarı, yenilikçi çözümler sunarak, güçlü ilişkiler kurarak ve olağanüstü değer sağlayarak BT’yi iş ortaklarımız için kişisel hale getirmeye kararlı olan dünya çapındaki 23 bin çalışanımızın oluşturduğu kültürü yansıtmaktadır.” dedi.
Dünyanın En Beğenilen Şirketleri listesi her yıl Fortune tarafından Korn Ferry ile ortaklaşa hazırlanıyor. Bu listeye aday gösterilen şirketler, dünya genelindeki en büyük 1.500 şirket arasından seçiliyor ve kazananlar; üst düzey yöneticiler, yönetim kurulu üyeleri ve finans dünyasındaki profesyonellerin katıldığı kurumsal itibar anketi sonuçlarına göre belirleniyor.
ZF’den otobüs ve raylı sistemler için yenilikçi çözümler
Teknoloji grubu ZF, geleneksel ve elektrikli tahrik sistemleri, şasi teknolojileri, dijital çözümler ve satış sonrası hizmetlerden oluşan geniş portföyü ile mobilitedeki öncülüğünü sürdürüyor.
“Demiryolu ve karayolu yolcu taşımacılığı günlük mobilitenin önemli bir parçası” diyen ZF Ticari Araçlar ve Endüstriyel Teknoloji Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Peter Laier, şöyle devam etti: “Yenilikçi ve geniş kapsamlı bir teknoloji ortağı olarak, moliliteyi daha verimli, daha güvenli ve daha sürdürülebilir hale getirme konusunda müşterilerimizi destekliyoruz.”
ZF Raylı Sistemlerde 100 yılı geride bıraktı
Laier, “Geleceğin sürdürülebilir mobilitesi güçlü bir demiryolu sistemine ihtiyaç duyuyor. Bu nedenle Grubumuz 100 yılı aşkın süredir demiryolu endüstrisi için güvenilir ve güçlü teknolojiler geliştiriyor ve gelecekte de geliştirmeye devam edecek.” dedi.
ZF ilk olarak 1924 yılında raylı sistemler için, temelde binek araçlarda kullanılan bir teknolojinin uyarlaması olan “Soden TS18.5” güç aktarım sistemini geliştirdi. ZF günümüzde de raylı sistemler için kendini kanıtlamış teknolojiler sağlayabiliyor: Örneğin, EcoWorld başarısı kanıtlanmış EcoLife otobüs şanzımanı iken raylı sistemlere uyarlanarak günümüzde kullanılmaya başlanmıştır. Bu çözümün kullanımı yüzde 20’ye kadar yakıt tasarrufu sağlayabiliyor. Ayrıca bakım maliyetleri azaltılırken seyahat konforu da artırılıyor.
Türkiye-Suriye Arasında Ticarette Yol Haritası Belirleniyor
Türkiye ve Suriye arasındaki diplomatik ve ticari ilişkiler yeniden canlanıyor. 13 yıl süren iç savaşın sona ermesiyle birlikte, bölgeye istikrar ve barış getirecek yeniden inşa süreci başladı. Türkiye, bu sürecin başlatılması ve ivme kazanması adına kritik bir rol üstleniyor.
Türkiye ile Suriye arasındaki ticari ilişkilerin geliştirilmesi ve iş birliğinin güçlendirilmesi amacıyla Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) ve İzmir Sanayici ve İş İnsanları Derneği (İZSİAD) ortaklığında “Yeni Dönemde Türkiye Suriye Ticari İlişkileri” toplantısı düzenlendi.
Toplantıda ticari engellerin nasıl aşılacağı, yeni yatırım fırsatlarının nasıl değerlendirileceği, iki ülke arasındaki ticaret hacminin nasıl artırılacağı, gümrük prosedürlerinin kolaylaştırılması, finansal işlemlerin hızlandırılması ve ticaretin önündeki bürokratik engellerin kaldırılması gibi konular gündemdeydi.
İsotlar Motor’dan Motosiklet Severlere Büyük Avantaj: Tüm Modeller Plakalandı!
Motosiklet tutkunlarının Türkiye’deki güvenilir adresi İsotlar Motor, sunduğu geniş marka ve model çeşitliliği ile sektördeki öncü konumunu koruyor. 12 taksit ile motosiklete kolay ulaşabilme fırsatı sunarak, sektörde bu konuda en önde gelen firma konumundadır. 2025 yılı itibarıyla, AB uyum yasaları gereği geçilen Euro5+ düzenlemeleri doğrultusunda İsotlar Motor’un stoklarında bulunan sınırlı sayıda motosiklet plakalandı. Bu gelişme, kullanıcılar için birçok avantajı beraberinde getiriyor.
Euro 5+ Standartlarına Geçiş Süreci
Türkiye’de motosiklet sektörü, AB ile eşzamanlı çevre dostu teknolojilere uyum sağlamak adına büyük bir dönüşümden geçiyor. 2025 itibarıyla yeni ithal edilecek tüm motosikletlerin Euro 5+ emisyon standartlarına uygun olması zorunlu hale geldi. Bu yeni yönetmelik nedeniyle, İsotlar Motor’un mevcut stoklarında bulunan belirli motosikletler tescil edilerek plakalandı. Bu süreç, yeni nesil motorların gelişine hazırlık niteliği taşırken, aynı zamanda motosiklet sahibi olmak isteyenler için önemli bir avantaj sağlıyor.
Plakalı Motosikletlerin Avantajları
Plakalandırma sürecinin getirdiği en büyük avantajlardan biri, motorlu taşıtlar vergisinin (MTV) hali hazırda ödenmiş olmasıdır. Kullanıcılar, sıfır kilometre motosiklet satın alırken MTV ve tescil işlemleriyle uğraşmak zorunda kalmadan, hızlı bir şekilde yola çıkma fırsatına sahip olacaklar. Ayrıca, tüm motosikletlerin plakalı olması, kayıt süreçlerini hızlandırarak müşterilerin zaman kazanmasını sağlıyor.
Bu motosikletlerin tamamı sıfır kilometre olmasına rağmen, plaka takılı olduğu için bazı kullanıcılar tarafından ikinci el olarak algılanabiliyor. Oysa tüm motosikletler bayiden çıkmamış, hiç kullanılmamış ve tamamen sıfırdır. Bu durum, motosiklet almak isteyenler için, hem sıfır motosiklet sahibi olmanın konforunu hem de hızlı teslimat avantajını sunuyor.
Ülkemizde yaşanan zirai don afeti Ramazan ayı öncesi fiyat değişimleri Şubat ayı üretici market çalışması
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarım alanlarımızı etkileyen don afetini, Ramazan ayı öncesinde geçtiğimiz yıla göre bu yılın fiyat değişimlerini, Şubat ayı üretici ve market fiyatları ile girdi maliyetlerindeki değişimleri yaptığı görüntülü basın açıklamasında değerlendirdi.
“Don afetinden zarar gören üreticilerimizi kaybetmemek adına, bölgedeki üreticilerin kredi borçları faizsiz ertelenmelidir” diyen Bayraktar, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Doğal afetlerden en çok zarar gören her zaman tarım sektörü olmuştur. Geçtiğimiz günlerde de Adana, Mersin ve Hatay başta olmak üzere Akdeniz’deki birçok ilimizde don afeti meydana gelmiş ve tarımsal üretimi etkilemiştir. Don afeti; şeftalide, kayısıda, erikte, patateste, karpuzda, narenciyenin hasat edilmeyen bir kısmı ile kabak, patlıcan, biber, salatalık gibi bazı sebzelerde zarar oluşturmuştur. Bu afet sebebiyle zarar gören tüm çiftçilerimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Hasar tespit komisyonları zarar gören sahalarda incelemelerde bulunmaya başladı. Doğal afet sonrası hasar tespit aşamasında birçok sorun çıkmakta ve çiftçilerimizin zararı olduğundan daha düşük gösterilebilmektedir. Aynı şeylerin yaşanmaması adına çiftçilerimizin zararı hakkaniyetli bir şekilde belirlenmelidir.
Don afetinden zarar gören bölge ülkemiz tarımsal üretimi için önemlidir. Yine 2 yıl önce şubat ayında bu bölge depremin merkezindeydi. Henüz depremin yaraları tam olarak sarılmadan yaşanan bu afet bölgedeki çiftçilerimize ve ülke tarımına büyük zarar verir.
Kesin raporlar çıkmasa da yüzde 100’lere varan hasar oranlarının olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla don afetinden zarar gören üreticilerimizi kaybetmemek adına bölgedeki üreticilerimizin kredi borçları faizsiz ertelenmelidir. Ayrıca yetkili kurumlar harekete geçerek üreticilerimizin bu zararını telafi edici yardımlar yapmalıdır.
Don afeti yalnızca üreticiyi değil tüketiciyi de etkileyecektir. Zarar gören bölgelerde hem açıkta hem de örtü altında meyve-sebze üretilmektedir. Bu olayın Ramazan ayıyla birlikte hali hazırda yüksek olan gıda fiyatlarını artırmasından endişelenmekteyiz.”
Ramazan ayı öncesi fiyat değişimleri
“Geçen yıl ile bu yılın Ramazan ayı öncesindeki fiyatlara baktığımızda, bu yıl markette 39 ürünün 36’sında fiyat artışı, 2’sinde fiyat düşüşü olurken 1 ürünün fiyatı değişmedi. Markette en fazla fiyat artışı yüzde 160,2 ile beyaz lahanada görüldü.
Beyaz lahanadaki fiyat artışını yüzde 94,1 ile kabak, yüzde 80,9 ile limon, yüzde 62,5 ile yumurta izledi. Markette fiyatı düşen ürünler ise yüzde 18,1 ile patates ve yüzde 1,5 ile karnabahar oldu. Geçtiğimiz yılın Ramazan öncesine göre bu sene tüketicilerimiz marketten beyaz lahanayı 2,6 kat, kabağı 1,9 kat, limonu 1,8 kat ve yumurtayı 1,6 kat fazlaya alarak tüketmek zorunda kalacaklar.
Geçen yıl ile bu yılın Ramazan ayı öncesine göre üreticide 31 ürünün 26’sında fiyat artışı, 4’ünde fiyat düşüşü görülürken 1 üründe fiyat değişimi yaşanmadı. Üreticide en fazla fiyat düşüşü yüzde 27,8 ile zeytinyağında görüldü. Zeytinyağındaki fiyat düşüşünü yüzde 16,7 ile kuru kayısı, yüzde 14,9 ile patates, yüzde 3,8 ile fındık izledi. Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 594,4 ile limonda görüldü. Limondaki fiyat artışını yüzde 201,6 ile kabak, yüzde 184,2 ile beyaz lahana, yüzde 141,4 ile salatalık izledi.”
Şubat ayı üretici market fiyat değişimi
“Şubat ayında üretici ve market arasındaki fiyat farkı en fazla yüzde 217 ile kuru fasulyede görüldü. Kuru fasulyedeki fiyat farkını yüzde 207,4 ile havuç, yüzde 197,9 ile kuru kayısı, yüzde 196,6 ile Antep fıstığı takip etti.
Kuru fasulye 3,2 kat, havuç 3,1 kat, kuru kayısı ve Antep fıstığı 3 kat fazlaya markette satıldı.
Üreticide 33 lira 29 kuruş olan kuru fasulye 105 lira 54 kuruşa, 13 lira olan havuç 39 lira 96 kuruşa, 150 lira olan kuru kayısı 446 lira 80 kuruşa, 250 lira olan Antep fıstığı 741 lira 48 kuruşa markette satıldı.”
Market fiyatları
“Şubat ayında markette 41 ürünün 33’ünde fiyat artışı, 7’sinde fiyat azalışı görülürken 1 üründe fiyat değişimi yaşanmadı.
Şubat ayında markette fiyatı en fazla artan ürün yüzde 35,8 ile patlıcan oldu. Patlıcandaki fiyat artışını yüzde 30 ile havuç, yüzde 27,3 ile portakal, yüzde 19,4 ile kabak izledi.
Markette fiyatı en çok azalan ürün ise yüzde 20,4 ile karnabahar oldu. Karnabahardaki fiyat düşüşünü yüzde 13 ile yeşil soğan, yüzde 11,1 ile marul, yüzde 10,6 ile pırasa ve beyaz lahana izledi.”
Üretici fiyatları
“Şubat ayında üreticide 33 ürünün 18’inde fiyat artışı olurken, 7’sinde fiyat düşüşü görüldü. 8 üründe ise fiyat değişimi olmadı.
Üreticide en fazla fiyat düşüşü yüzde 21,9 ile karnabaharda görüldü. Karnabahardaki fiyat düşüşünü yüzde 6,5 ıspanak, yüzde 5 ile marul, yüzde 4,3 ile beyaz lahana izledi.
Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 275 ile limonda görüldü. Limondaki fiyat artışını yüzde 163,2 ile patates, yüzde 82,7 ile kabak, yüzde 77,3 ile kuru soğan takip etti.”
Üretici fiyat değişimlerinin nedenleri
“Limon’un dallarda azalması nedeniyle hasadı da azaldı.
Diğer taraftan yaşanan don olayı narenciye çiçek ve sürgünlerin yanmasına, zarar görmesine sebep oldu. Gelecek yıl ürün rekoltesinde de azalma olacağı tahmin ediliyor. Patateste Çukurova bölgesinde nisan sonu gibi hasat edilmesi planlanan ürünlerde dondan dolayı yüzde yüze yakın hasar olması bekleniyor. Nevşehir, Niğde ve ödemiş illerinde Çukurova bölgesinde yaşanan don ve soğuk hava sebebiyle ürün fiyatları yükseldi. Kabaktaki ve patlıcandaki üretici fiyat artışının sebebi son günlerde meydana gelen don afetine ek olarak talepte yaşanan artıştır.
Kuru soğanda sezon sonu geldi depolarda 1 aylık ürün kaldı. Depolarda hem ürün azaldı hem de çürümelerden dolayı zayiatlar oluştu. Bu sebeplerle ürün fiyatı yükseldi.
Mandalinanın yüzde 90’nı hasat edildiği için ürün azaldığından fiyatlar yükseldi.
Portakal hasadı da sona yaklaştı, geçci portakal hasadı devam ediyor. Don ve soğuk hava fiyatları yükseltti. Narenciye hasadı Çukurova bölgesinde don sebebiyle durdu.
Dona karşı önlem alan rüzgar pervaneleri olan ve dondan etkilenmeyen bahçelerde hasat yapılabiliyor. Samsun bölgesinde yoğun yağan kar yağışı sebebiyle kışlık sebzelerde bozulmalar meydana geldi buda üretici fiyat düşüşüne sebep oldu.”
Şubat ayı aylık ve yıllık girdi fiyatlarında yaşanan değişimler
“Ziraat Odalarımız aracılığıyla girdi piyasalarından aldığımız fiyat verilerine göre; Şubat ayında, Ocak ayına göre 20.20.0 kompoze gübresi yüzde 2,7, amonyum nitrat gübresi yüzde 0,9, DAP gübresi yüzde 0,7 oranında artmıştır. Buna karşın amonyum sülfat gübresi yüzde 1,2 ve ÜRE gübresi yüzde 0,3 oranında azalmıştır.
Geçen yılın Şubat ayına göre son bir yılda DAP gübresi yüzde 33,4, 20.20.0 kompoze gübresi yüzde 29,9, amonyum sülfat gübresi yüzde 28,8, amonyum nitrat gübresi yüzde 25,6 ve ÜRE gübresi yüzde 25,4 oranında arttı.
Şubat ayında Ocak ayına göre süt yemi yüzde 2,6, besi yemi yüzde 1,9 oranında artarken son bir yılda süt yemi yüzde 24,8, besi yemi yüzde 24,1 oranında arttı. Mazot fiyatları son bir ayda yüzde 1,5, son bir yılda ise yüzde 13,9 oranında arttı. İlaç fiyatları aylık yüzde 6,4, yıllık yüzde 33,3 oranında, elektrik fiyatları ise yıllık yüzde 30,4 oranında arttı.
Mübarek Ramazan ayının İslam âlemi ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını, sağlık, huzur, bolluk ve bereket getirmesini diliyorum.”