Sanayi-Teknoloji

KAYSO’dan E-İhracata Güçlü Destek, Kayseri OSB’de 2025 asfalt sezonu, TUİK verileri, ekonomi-teknoloji, kültür-sanat, eğitim, magazin-yaşam haberleri

WWF-Türkiye’den Uyarı: “1.8 Dünya varmış gibi tüketiyoruz”Limitimizi Yine Aştık
Dünyanın bize sunduğu bir yıllık doğal kaynakları tükettiğimiz tarih olarak bilinen Küresel Limit Aşım Günü, bu yıl 24 Temmuz olarak hesaplandı.
Bu tarih, gezegenimizin bir yıl içinde yenileyebileceği kaynakların yalnızca yedi ayda tükendiğini gösteriyor. Yani 2025’in geri kalan beş ayında doğadan “borç alarak” yaşayacağız.Ekolojik Ayak İzi kavramının öncüsü Global Footprint Network, New York Üniversitesi’nin ulusal ayak izi ve biyokapasite hesaplamalarından hareketle, 2025 yılı Dünya Limit Aşımı Günü’nü 24 Temmuz olarak belirledi. Bu tarih, ülkelerin gıda, enerji, orman ürünleri, karbon emisyonları gibi başlıklarda doğal kaynaklara yönelik taleplerinin, doğanın bu talepleri karşılama kapasitesiyle karşılaştırılmasıyla hesaplanıyor.
1,8 Dünya Tüketiyoruz
İnsanlık günümüzde, doğanın kaynaklarını, Dünya’nın kendini yenileme kapasitesinden %80 daha hızlı tüketiyor. Bir başka deyişle, 1,8 Dünyamız varmış gibi yaşıyoruz.
Doğal sermayenin bu düzeyde aşırı tüketimi, uzun vadede kaynak güvenliği açısından ciddi bir tehdit oluştururken; bunun sonuçları günümüzde de ormansızlaşma, toprak erozyonu, biyoçeşitlilik kaybı, atmosferdeki karbondioksit oranının artması, şiddeti ve sıklığı giderek artan aşırı hava olayları ve gıda ve enerji krizi olarak karşımıza çıkıyor.
Veri Setleri ve Hesaplama
Küresel Limit Aşımı tarihi, BM kurumları tarafından sunulan ulusal ayak izi ve biyokapasite verilerinden yararlanılarak belirlenirken, veri setlerinin düzenli olarak gözden geçirilmesi sonucunda, geçmişe yönelik hesaplamalarda da güncellemeler yapılmakta. 2025 hesaplamalarında dikkate değer bir değişikliğe neden olan başlık, okyanusların karbon tutma kapasitesinin aşağı yönlü güncellenmesi oldu. Bu durumun sonucunda, kişi başına düşen ayak izi artarken, kişi başına düşen biyokapasite azaldı ve Dünya Limit Aşımı Günü, 2024’e göre sekiz gün öne kaydı. Bu yılki değişikliğin yedi günü, veri seti güncellemeleri kaynaklı.
22 Yıllık Ekolojik Borç
İnsanlık, küresel limit aşımının ilk kez hesaplandığı 1970’ten bu yana, Dünya’nın kendini yenileme kapasitesini aşmaya devam ediyor ve limit aşım tarihi neredeyse her yıl daha da erkene kayıyor. İnsanlığın gezegenimize yıllar içinde biriktirdiği ekolojik borç, şu anda 22 yıla ulaşmış durumda. Başka bir deyişle, ekolojik aşımı tamamen tersine çevirebilseydik, gezegenimizin bu borcun telafisi için 22 yıl boyunca tam kapasiteyle çalışması gerekirdi. Ancak, aşım hızı bu seviyede devam ederse, ekolojik borcumuz her yıl yaklaşık 0,8 “dünya yılı” kadar daha artmaya devam edecek.
Çözüm Mümkün: Tarihi İleriye Atabiliriz
WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), Dünya Limit Aşımı Günü’nü ileri tarihlere çekmenin mümkün olduğuna dikkat çekiyor. Örneğin, fosil yakıtlardan kaynaklı karbon salımının %50 oranında azaltılması, Limit Aşımı Günü’nü 3 ay ileriye taşıyabilir. Ya da otomobil kullanımının azaltılması, bu tarihi 13 gün ötelemeyi sağlayabilir. Ekolojik ayak izimizi azaltmak için, gıda israfını önlemekten yenilenebilir enerji kullanımına, ulaşım tercihlerinden doğa dostu ürün tüketimine kadar atılabilecek pek çok adım bulunuyor. Tüm bu adımlar birlikte atıldığında, hem Dünya Limit Aşımı Günü’nü ileriye taşıyabilir hem de daha yaşanabilir bir gelecek inşa edebiliriz.
“Doğayla uyumlu yaşamı sadece bir tercih değil, zorunluluk olarak görmeliyiz”
WWF-Türkiye Genel Müdürü Ömür Kula, bu kritik eşiğe dikkat çekerek şunları söyledi: “Doğanın bir yıl içinde bize sunduğu kaynakları yalnızca yedi ayda tüketmiş olmak hem ülkemizde hem de dünyada yaşamın sürdürülebilirliği açısından alarm verici bir gösterge. Türkiye gibi, iklim krizinden doğrudan etkilenen ve biyolojik çeşitliliğiyle öne çıkan bir ülkede, doğayla uyumlu yaşamı sadece bir tercih değil, zorunluluk olarak görmeliyiz. Bugün içinde bulunduğumuz ekolojik borç durumu, artık erteleyecek zamanımız kalmadığını açıkça ortaya koyuyor. Karar vericilerden iş dünyasına, bireylerden yerel yönetimlere kadar hepimiz, atacağımız her adımda, yapılacak her yasal düzenlemede, alınacak her kararda doğaya olan borcumuzu azaltacak tercihleri atmakla yükümlüyüz. Unutmayalım ki günü kurtarmaya yönelik atılan adımlar, eskisinden çok daha kısa vadede, gıda, enerji, iklim krizi olarak karşımıza çıkıyor. WWF-Türkiye olarak bu dönüşümün mümkün olduğuna inanıyoruz; yeter ki değişimin parçası olmayı seçelim.”
Etki Odaklı Sohbetler’in yeni konuğu Dönüşüm Derneği
Sivil toplum ve sosyal girişimcilik alanındaki ilham verici çalışmaları görünür kılmayı hedefleyen SosyalUp’ın “Etki Odaklı Sohbetler” YouTube serisinin yeni bölüm konuğu, Dönüşüm Derneği Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Niyazi Selçuk oldu.
SosyalUp “Etki Odaklı Sohbetler” YouTube serisinin 12’nci bölümünde Dönüşüm Derneği Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Niyazi Selçuk, SosyalUp editörü Dilek Koyuncu’nun sorularını yanıtladı.
Dönüşüm Derneği’nin bireysel bir sorun üzerinden gelişen bir dernekleşme sürecinin sonucu olduğunu belirten Niyazi Selçuk, “Evsel atıkları yerinde ayrıştırmak konusunda toplumda ciddi bir beceri eksikliği olduğunu fark ettim. Bu eksikliği önce kendi hayatımda değiştirerek işe başladım. Kadıköy’den Adalar’a taşındığımda, Adalar’da sokak toplayıcıları olmadığını ve belediyenin bu işi üstlenmesi gerektiğini gördüm. Belediyenin kapıdan toplama sistemine dair açıklamalarına güvenerek yaklaşık iki yıl boyunca atıklarımı evde biriktirdim ama hiçbir zaman gelip almadılar. Bu hayal kırıklığı, meseleyi kişisel olmaktan çıkarıp toplumsallaştırmam gerektiğini gösterdi” dedi.
Sivil toplum kökenli biri olarak, gönüllülükle başlayan yolculuğunu profesyonel alana taşıdığını belirten Selçuk, bu yaklaşımla okullarda bir eğitim programı başlattığını anlattı: “Pilot uygulamada 85 çocuğa atık ayrıştırmayı anlattım. Hedefim, çocuklar aracılığıyla ebeveynlerde farkındalık yaratmaktı. Veliler, çocukların evde hiçbir şeyi attırmamasından şikâyetçi olunca ‘Zaten yanlış yapıyordunuz, çocuklar size doğru olanı öğretiyor’ dedim. Dört haftanın sonunda beklediğimizden fazla atık toplandı çünkü çocuklar projeyi ailelerinin dışındaki evlere de taşımıştı. Bu noktada bu girişimin bir proje olmanın ötesine geçtiğini anladım. 2008’den 2014’e kadar pek çok kurumla çalıştıktan sonra, 2014’te Dönüşüm Derneği’ni resmen kurduk.”
Şu anda yürüttükleri “Yeşil Karıncalar Okulu Programı”na da değinen Selçuk, çocuklara geri dönüşüm bilincini aşılamayı hedefleyen bu sürecin bir hikâye kitabına dönüştüğünü belirtti: “Yeşil Karıncalar fikri, çocuklara geri dönüşüm temasını empatiyle anlatabilecek bir canlı arayışındayken doğdu. Karıncalar çocukların hem bildiği hem sevdiği hem de ürkmediği canlılar. Onlara ‘yeşil’ dememizin sebebi çevreci olmaları. İlk kitabımız ‘Yeşil Karıncalar’, atıkların evden çıktıktan sonra nereye gittiğini sorgulatıyor. Ardından plaj kirliliğini konu alan ‘Yeşil Karıncalar Plajda’ ve kamp alanları üzerine odaklanan ‘Yeşil Karıncalar Kampta’ gelecek. Tüm hikâyeler kendi gözlemlerimden yola çıkarak yazıldı.”

İstanbul Rumeli Üniversitesi Türkiye Genelinde Tercih Tanıtım Fuarlarında Aday Öğrencilerle Buluşuyor

2025-2026 akademik yılı için hazırlıklarını sürdüren İstanbul Rumeli Üniversitesi, Türkiye genelinde düzenlenecek olan tercih tanıtım fuarlarına katılarak aday öğrencilerle bir araya geliyor. Üniversitenin tanıtım ve rehberlik uzmanları; eğitim olanakları, burs imkânları, yeni açılan bölümler ve kampüs yaşamı hakkında bilgi vermek üzere Türkiye’nin dört bir yanında öğrencilerle buluşacak.

23 Temmuz’da Gaziantep Üniversitesi Mavera Kongre ve Sanat Merkezi’nde başlayacak olan tanıtım süreci, 24 Temmuz’da Şanlıurfa’daki Urfa City AVM Konferans Merkezi ve aynı gün Bursa’daki Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi ile devam edecek. 25 Temmuz’da Diyarbakır’da Sezai Karakoç Kültür ve Kongre Merkezi’nde öğrencilerle bir araya gelecek olan İstanbul Rumeli Üniversitesi, 25-26-27 Temmuz tarihlerinde İstanbul Kongre Merkezi’nde; ayrıca 26-27 Temmuz’da Ataşehir İnal Aydınoğlu Kültür Merkezi’nde tanıtım faaliyetlerini sürdürecek. Ankara’da ise aynı tarihlerde iki farklı fuarda yer alacak olan üniversite, Atatürk Kapalı Spor ve Sergi Sarayı ile ANFA Altınpark Fuar ve Kongre Merkezi’nde aday öğrencilerle buluşacak. 27 Temmuz’da Konya’daki Dedeman Hotel’de yer alacak tanıtım standı, 28-29 Temmuz tarihlerinde İzmir Tepekule Fuar ve Kongre Merkezi’nde; 31 Temmuz’da Kocaeli Kültür ve Kongre Merkezi’nde ve son olarak 2 Ağustos’ta Van’daki Elite World Hotel’de öğrencilerle buluşarak tanıtım sürecini tamamlayacak.

İşletmeler, Yeni Nesil Tehditlere Karşı Entegre Güvenlik Sistemlerini Tercih Ediyor

Video izleme, geçiş kontrol, yangın algılama ve acil anons gibi güvenlik çözümlerini tek çatı altında toplayan entegre güvenlik sistemleri, işletmelerin yeni nesil tehditlere karşı daha hızlı, akıllı ve esnek hareket etmesini sağlıyor.

Günümüzün hızla değişen güvenlik ihtiyaçları, kurumları daha kapsamlı ve bütüncül çözümlere yönlendiriyor. Bu noktada farklı güvenlik bileşenlerini merkezi bir platformda bir araya getirerek kapsamlı bir koruma sunan entegre sistemler öne çıkıyor. Kamera sistemlerinden alarmlara, geçiş kontrolden yangın güvenliğine kadar pek çok bileşenin uyum içinde çalışması, olası tehditlere karşı daha hızlı ve etkili müdahale imkânı tanıyor. Tüm sistemlerin tek merkezden yönetilebilmesi ise hem operasyonel verimliliği artırıyor hem de insan kaynağı ihtiyacını optimize ediyor. Ayrıca entegre yapılar, geçmişe dönük verilerin analizine, kolay raporlamaya ve risklerin proaktif yönetimine imkân tanıyor. Yasal mevzuata uyum açısından da önemli avantajlar sunan bu sistemler, uzun vadede bakım ve işletme maliyetlerini düşürerek kurumlara ekonomik fayda sağlıyor.

Özellikle büyük ölçekli işletmeler, sanayi tesisleri, alışveriş merkezleri ve kamu kurumları için entegre güvenlik sistemleri, sürdürülebilir, esnek ve yüksek güvenlikli çözümler sunarak yeni nesil tehditlerle mücadelede kritik bir rol üstleniyor.

Her Bileşeni Ayrı Yönetmek Artık Bir Risk Unsuru

Securitas Technology Türkiye Genel Müdürü Pelin Yelkencioğlu entegre güvenlik sistemlerinin işletmeleri birden fazla noktada korumak için ideal bir çözüm sunduğunu belirterek, “Bugün işletmeler yalnızca fiziksel tehditlerle değil, aynı zamanda dijitalleşmenin getirdiği yeni güvenlik gereksinimleriyle de başa çıkmak zorunda. Bu tehditler tek başına bir alanı değil, tüm operasyonel yapıyı, çalışanları ve müşterileri etkileyebiliyor. Artık farklı çözümleri ayrı ayrı yönetmek yeterli değil. Video izleme, geçiş kontrol, yangın algılama ve acil anons gibi sistemlerin tek bir platform üzerinden entegre şekilde çalışması, kurumların riske karşı daha hazırlıklı ve çevik olmasını sağlıyor.” dedi.

Günümüz güvenlik anlayışının, sistemlerin bir arada ve senkronize çalışabildiği yapılarla tanımlandığını vurgulayan Yelkencioğlu sözlerine şöyle devam etti: “Uzaktan erişim imkânı, veri analizi, yapay zekâ destekli uyarı sistemleri gibi teknolojiler artık güvenlik altyapılarının doğal bir parçası. Ancak bu teknolojilerin gerçek fayda sağlaması için sistemlerin birbirini besleyerek çalışması şart. Güvenlikte sürdürülebilir başarı, sadece güçlü bileşenlerle değil, o bileşenlerin birbiriyle konuşabildiği, esnek ve uyumlu bir yapı kurulmasıyla mümkün.”

Dijitalleşme artarken güvenlik sistemlerinde siber hassasiyet de önem kazanıyor

Fiziksel güvenlik sistemleri giderek daha fazla dijital altyapılarla çalışıyor; bulut tabanlı platformlar, uzaktan erişim ve yapay zekâ destekli izleme çözümleri, işletmelere hız ve esneklik sağlıyor. Ancak bu dönüşüm, entegre edilen sistemlerin aynı zamanda siber güvenlik açısından da güçlü ve dayanıklı olmasını gerektiriyor. Bu nedenle seçilen sistemlerin, veri güvenliği açısından yüksek standartlara sahip olması ve dış müdahalelere karşı korunabilir altyapılarla donatılması, modern güvenlik stratejisinin bir parçası haline geliyor.

Güvenliğin sürekliliği, entegre sistemlerin sağlıklı çalışmasına bağlıdır

Entegre güvenlik sistemlerinin verimli ve kesintisiz çalışabilmesi için kurulum kadar bakım ve güncelleme süreçlerinin de titizlikle planlanması gerekir. Farklı bileşenlerin birlikte çalıştığı yapılarda, en küçük bir aksaklık tüm sistemin performansını etkileyebilir. Bu nedenle periyodik bakım ve izleme, yalnızca arıza risklerini azaltmakla kalmaz; aynı zamanda sistemin sürekli ve stabil çalışmasını da güvence altına alır. Düzenli olarak kontrol edilen ve güncellenen entegre yapılar, işletmelere hem operasyonel süreklilik sağlar hem de yatırımlarının uzun vadeli karşılığını almasına olanak tanır.

Anadolu Savunma, IDEF 2025’te  Yeni Nesil Savunma Çözümlerini Sergiledi

Anadolu Grubu markası Anadolu Savunma, IDEF 2025 17. Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı’nda,

SEYİT 6×6 ve Kia LTV’yi tanıttı. Yerli savunma sanayinin gücünü ve teknolojik yetkinliğini gözler önüne seren Anadolu Savunma, yenilikçi modelleriyle sektörün geleceğine ışık tuttu.

Anadolu Grubu’nun yüksek performanslı askeri araçlar geliştiren markası Anadolu Savunma, İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilen IDEF 2025 17. Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı‘nda, yerli savunma sanayinin gücünü ve teknolojik yetkinliğini ulusal ve uluslararası paydaşlarıyla buluşturdu. Anadolu Savunma standında, Anadolu Isuzu Genel Müdürü Tuğrul Arıkan ev sahipliğinde düzenlenen basın toplantısında, Anadolu Savunma’nın yenilikçi modeli zırhlı SEYİT 6×6 ile Kia LTV’nin (hafif taktik araç) tanıtımı yapıldı.

Tuğrul Arıkan toplantıda, “Türkiye’nin savunma sanayiinde geldiği noktayı ulusal ve uluslararası kamuoyuna yansıtan bu önemli platformda, en yeni ve en gelişmiş modellerimizle yer almaktan dolayı gururluyuz. Anadolu Savunma markamızla 2017 yılından bu yana savunma sanayiine özel yenilikçi çözümler üretiyoruz. SEYİT 6×6’yı geliştirirken değişen ve gelişen harekât ortamlarını da dikkate aldık. %70‘lik yerlilik oranıyla geliştirilen araçlarımız, kritik alt sistemlerde dışa bağımlılığı azaltıyor; bu da kullanıcıya ihracat kısıtlamalarından daha az etkilenen, sürdürülebilir bir çözüm sunuyor.SEYİT 6×6 hem Türk Silahlı Kuvvetleri’nin hem de dost ve müttefik ülke ordularının değişen operasyonel ihtiyaçlarına uzun yıllar boyunca güvenle yanıt verecek kapasiteye sahip. Ayrıca, Grubumuzun Global Kia Savunma organizasyonu ile yaptığı iş birliği kapsamında tanıttığımız Kia LTV Hafif Taktik aracımız da farklı görevler için esnek ve güvenilir çözümler sunabiliyor.” diye konuştu.

SEYİT, Türk mühendisler tarafından modüler, güvenilir ve teknolojik bir görev çözümü olarak geliştirildi

Anadolu Savunma’nın fuarda tanıttığı zırhlı SEYİT 6×6 taktik tekerlekli aracı; modüler, güvenilir ve teknolojik bir görev çözümü olarak geliştirildi. Tamamen yerli ve millî imkânlarla tasarlanıp geliştirilen ve %60 dik eğim tırmanma, %30 yan eğimde dengeli sürüş, 1 metre derin sudan hazırlıksız geçiş, yüksek taşıma kapasitesi ve üstün arazi yetenekleriyle SEYİT 6×6, modern muharebe sahasının ihtiyaç duyduğu kritik fonksiyonları ve üstün performans özelliklerini tek bir platformda bir araya getiriyor. SEYİT ürün ailesi rijit akslı zırhlı 6×6 haricinde rijit akslı zırhsız 6×6, zırhlı ve zırhsız rijit akslı 4×4 versiyonu ve zırhsız bağımsız süspansiyonlu 4×4 versiyonundan oluşuyor. En yüksek ağırlıkları NATO standartlarındaki performans gereksinimlerinden ödün vermeksizin taşıyabilen ve –32’den +55°C’ye kadar sıcaklıklarda dahi görevini eksiksiz yerine getirebilen SEYİT ürün ailesinin modüler tasarımı; aracı hava savunma, komuta kontrol, silah sistemleri veya sistem taşıyıcı gibi çok çeşitli lojistik görevler için uyarlanabilir kılıyor. Entegre sistemleri, yüksek performansı, kolay idamesi, güçlü motor seçenekleri ve görev esnekliğiyle sahada üstün bir çözüm olarak öne çıkan SEYİT, hem yüksek yük taşıma kapasitesi hem de zorlu arazi performansıyla taktik görevlerde de yüksek performans gösteriyor. Hava, deniz, kara ve demiryoluyla kolaylıkla nakledilebilen model, birliklerin hızlı konuşlanmasına önemli bir katkı sağlıyor. Modelin açık mimari alt yapısı sayesinde teknolojik sistemler zaman içinde kolayca entegre edilebiliyor.

Kia LTV zorlu görevlerde kuvvetlerin stratejik ortağı olarak görev yapıyor

Kia ile yapılan iş birliği kapsamında Anadolu Savunma standında sergilenen Kia LTV; silah taşıma, keşif ve lojistik destek gibi görevlerde yüksek performans gösteriyor. Zorlu arazilerde ve hava koşullarında görevini aksatmadan sürdürebilen LTV modeli, %60 dik eğim tırmanabiliyor ve %40 yan eğimde dengede kalabiliyor. Yüksek taşıma kapasitesi ve modüler yapısı sayesinde farklı silah sistemleri, elektronik harp ekipmanları ve özel görev donanımlarıyla uyumlu bir şekilde çalışabilen Kia LTV; ergonomik kabini, gelişmiş dijital sistemleri ve balistik koruma seçenekleriyle zorlu görevlerde kuvvetlerin stratejik ortağı olarak görev yapıyor.

Škoda Auto’dan Yeni Nesil Boya Atölyesi Yatırımı

Škoda Auto, Çekya’daki ana üretim tesisinde, 2029 yılında faaliyete geçmesi planlanan yeni boya atölyesinin temelini attı. Marka yeni boya atölyesiyle, gelişmiş otomasyon sistemleri, robotik uygulamalar ve çevre dostu teknolojileriyle verimli enerji kullanımını desteklerken karbon salımını da yüzde 28 oranında düşürmeyi hedefliyor.

Günde 1.600 araç gövdesi boyama kapasitesine sahip olacak bu çevreci tesis, elektrikli ve içten yanmalı araçları aynı hatta boyayabilecek şekilde tasarlanırken, çift renkli ve mat yüzey uygulamaları da gerçekleştirebilecek.

Boya prosesi, araçların estetik kalitesini ve dış etkenlere karşı uzun vadeli korumasını sağlamak açısından üretimin en kritik aşamalarından biri olarak öne çıkıyor. Katodik korozyon önleyici kaplama, hassas PVC uygulamaları, ön ve ana kat boyaların “wet-on-wet” teknolojisiyle uygulanması gibi gelişmiş tekniklerin yanı sıra Škoda, ilk kez astar fırınlama adımını atlayarak doğrudan baz kat uygulamasını devreye alacak. Bu yöntem, kaliteyi korurken maliyetleri optimize edecek.

Toplam 118.000 metrekarelik alana inşa edilecek yeni tesis, halen kullanılan ve 1996’dan beri hizmet veren eski boya atölyesinin yerini alacak. Aynı bölgede 2019’da açılan ikinci bir boya atölyesi de faaliyetlerine devam edecek. Böylece Mladá Boleslav’daki toplam boyama kapasitesi günde 2.600 araca ulaşacak.

Yeni nesil boya atölyesi yatırımı, Škoda’nın 2030 yılına kadar tüm Çek üretim tesislerinde karbon nötr üretim hedefini destekleyen önemli bir adım olarak öne çıkıyor.

Hizmet, Perakende Ticaret ve İnşaat Güven Endeksleri, Temmuz 2025
Güven endeksi hizmet sektöründe %0,8 azaldı, perakende ticaret sektöründe %0,5 azaldı, inşaat sektöründe %2,2 arttı
Mevsim etkilerinden arındırılmış güven endeksi Temmuz ayında bir önceki aya göre; hizmet sektöründe %0,8 oranında azalarak 110,0 değerini, perakende ticaret sektöründe %0,5 oranında azalarak 107,9 değerini ve inşaat sektöründe %2,2 oranında artarak 88,8 değerini aldı.

SIXT Türkiye, Yeni Nesil Franchise Modeliyle Sektörde Fark Yaratıyor

Bor Holding bünyesinde faaliyet gösteren SIXT Türkiye, 2025 itibarıyla 21 kurumsal ofis ve 23 franchise şubesiyle büyükşehirlerin tamamında, turizm bölgelerinde, havalimanlarında ve şehir merkezlerinde aktif olarak hizmet veriyor. Türkiye’nin önde gelen araç kiralama markalarından biri olan SIXT Türkiye, franchise başvurularını titizlikle değerlendirerek yıl sonuna kadar farklı illerde açılması planlanan yeni şubelerle büyümeyi hedefliyor.

Globalde 100 yılı aşkın deneyime sahip SIXT’in yüksek hizmet standartları ve müşteri odaklı yaklaşımı, SIXT Türkiye’nin operasyonlarına ve hizmet kalitesine doğrudan yansıyor. Bor Holding iştiraklerinin sağladığı güçlü destekle şekillenen kapsamlı ekosistem sayesinde SIXT Türkiye, yeni nesil bayilik modelinde de fark yaratıyor.

SIXT Türkiye, sunduğu yeni nesil sistemiyle klasik franchise anlayışının ötesine geçerek, paydaşlarına “kazan-kazan” mantığıyla çok yönlü gelir fırsatları sunan yeni bir iş ortaklığı sunuyor. Bor Holding çatısı altındaki Magdeburger Sigorta, Borlease ve Tardigrad gibi iştiraklerle birlikte oluşturulan ve Türkiye’de ilk ve tek olan bu stratejik ekosistem; müşterilerin ve iş ortaklarının tüm ihtiyaçlarına tek bir çatı altında çözüm sunmayı hedefliyor. Ekosistemde Kısa ve Uzun Dönem Araç Kiralama Seçenekleri, Sigorta Çözümleri, Broker Hizmetleri, Finansal Çözümler ve Araç Tedariği Çözümleri, IOT, İkinci El Araç Satışı ve Satış Sonrası Hizmetler gibi çözümler yer alıyor. Bu bütünleşmiş yaklaşım sayesinde SIXT Türkiye, hem franchise şubelerine güçlü bir iş ortağı olmayı hem de müşterilerine kesintisiz ve yenilikçi bir hizmet deneyimi sunmayı amaçlıyor.

Otomotiv bayilerine özel avantajlar

SIXT Türkiye, franchise başvurularında özenli ve seçici bir değerlendirme süreci yürütüyor ve özellikle otomotiv bayilerine öncelik tanıyor. Bor Holding’in sektörel bilgi birikimi ile otomotiv ve finans alanındaki güçlü tecrübesi, operasyonel kiralama ve filo yönetimi gibi alanlarda yaratılan sinerji ile birleşerek, franchise’lara yüksek katma değer sağlıyor. Bu ekosistem, franchise’ları yalnızca araç satışına bağlı kalmadan, farklı hizmet alanlarında da faaliyet göstererek gelirlerini çeşitlendirme imkânı tanıyor.

BU YAZ OKUMADAN GEÇMEYİN: DÜŞBAZ’DAN BİRBİRİNDEN İLGİNÇ KURMACA DIŞI KİTAPLAR!

Düşbaz Kitaplar’ın kurmaca dışı eserlerinden ilgi çekici seçki, yaz tatilinde aydınlatıcı okumalar yapmak isteyenleri bekliyor! Seçkide küfrün kısa tarihine odaklanan Yok Ebesinin Örekesi; uzman klinik psikolog Lucy Maddox’un farklı konularda yenilenme reçeteleri sunduğu Bugün Yeniden Başlıyorsun; klinik psikoterapist Gina Moffa’nın yas sürecini her yönüyle ele aldığı Hayat Devam Ediyor; Kate Summerscale’in A’dan Z’ye 99 takıntının izini süren eğlenceli çalışması Fobiler ve Maniler Kitabı; yapay zekânın evrimini konu alan Yapay Zekânın Kısa Tarihi ile yemek ve kültür-sanat ilişkisine dair sohbetlerden oluşan Bir Porsiyon Sanat yer alıyor. Ayrıntı Yayınları’nın renkli ve dinamik markası Düşbaz Kitaplar’ın tüm eserleri, raflarda ve internet satış sitelerinde!

Hackerların yaz tatillerinde kullandığı yöntemler Dikkat! USB portları tatilciler için tuzak olabilir.

Türkiye’de yılın ilk çeyreğinde yurt içinde ikamet eden 8 milyon 262 bin kişi seyahate çıktı. Ülkemizden çıkış yapan ziyaretçi sayısı ise 2025 yılı I. çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 1,2 artarak 9 milyon 121 bin 152 kişi oldu.  Ancak tatilde dikkat elden bırakılmamalı – siber suçlular asla tatile çıkmıyor. Sürekli yeni saldırı yöntemleri geliştiren bu kişiler; modifiye edilmiş şarj portları kuruyor, halka açık Wi-Fi ağlarını veri çalmak için kullanıyor, sahte web siteleri ve e-posta adresleriyle kendilerini tur şirketleri ya da konaklama platformları gibi tanıtıyor. Fortinet, nelere dikkat edilmesi gerektiğini anlatıyor.
Seyahat planı kadar, siber güvenlik planı da şart
Nasıl ki seyahat öncesi rota belirleniyorsa, aynı şekilde dijital güvenlik önlemleri de tatilden önce planlanmalı. Şifre güvenliğini sağlamak, uygulamaları güncellemek ve olası riskleri önceden bilmek; özellikle tatil sırasında düşen dikkat seviyesine karşı verilerin korunması açısından hayati önem taşıyor.
Yola çıkmadan önce: Ne alınmalı, ne evde bırakılmalı?
Tatile çıkarken mümkün olduğunca az cihaz (telefon, bilgisayar vb.) almak en iyi tercih. Daha az cihaz, daha az saldırı ya da hırsızlık riski anlamına geliyor. Tatil öncesinde, önemli verilerin (örneğin fotoğrafların) hem bulut ortamında hem de fiziksel olarak yedeğini almak büyük önem taşıyor. Ayrıca cihazlar ve uygulamalar güncel değilse mutlaka en son sürümleri yüklenmeli. Yazılım güncellemeleri, güvenlik açıklarını kapatarak siber saldırılara karşı daha güçlü koruma sağlıyor.
USB, QR kod ve Wi-Fi üzerinden saldırılar
Havalimanları veya tren istasyonları gibi yerlerdeki halka açık Wi-Fi noktaları, siber saldırganların gözde alanları. Bu ağlar aracılığıyla sosyal medya ya da bankacılık giriş bilgileri çalınabiliyor. Bu nedenle, halka açık Wi-Fi kullanıldığında VPN ile bağlantıyı şifrelemek çok daha güvenli. Ayrıca telefon ayarlarında otomatik Wi-Fi ve Bluetooth bağlantılarını devre dışı bırakmak, dışarıdan erişimi zorlaştırıyor.
Kamuya açık USB şarj portları da riskli olabiliyor. Siber suçlular, bu portların içine kendi cihazlarını yerleştirerek veri çalabiliyor. Aynı şekilde, halka açık alanlarda giderek yaygınlaşan QR kodlar da dikkatle kullanılmalı. Bu kodlar sizi dolandırıcılık amaçlı sahte sitelere yönlendirebiliyor. Bu tür sitelere bilgi girmek ya da ödeme yapmak, doğrudan maddi kayıplara yol açabiliyor.
Yapay zekâ, sahtecilikte seviye atladı
Siber suçlular yapay zekâdan faydalanarak son derece gerçekçi sahte internet siteleri ve e-posta adresleri oluşturabiliyor. Özellikle Booking ya da Airbnb gibi konaklama sitelerini taklit ederek kullanıcıları kandırıp para sızdırıyorlar.
Fortinet uzmanları uyarıyor: “Saldırganlar artık AI destekli ses teknolojileriyle aile bireylerinin sesini taklit edebiliyor. Tanıdık bir sesle, acil para ihtiyaçları olduğunu söyleyip banka hesabına para istiyorlar. Tatildeyken yakınlarla daha az temas kurduğumuz için, dikkatimiz de düşük oluyor – bu da siber saldırganların işini kolaylaştırıyor.”
Saldırıya uğradıysanız hızlı hareket edin
Kendi cihazlarınızı güvenmediğiniz kişilerle paylaşmayın ve siz de onların cihazlarını kullanmayın. Şifrelerinizi korumak ve unutma riskini azaltmak için şifre yöneticisi kullanmak etkili bir yöntem. Ayrıca halka açık Wi-Fi yerine internet paketi olan bir SIM kart tercih etmek daha güvenli olur. Her durumda dikkatli olmak, bağlantı sağlanan web sayfalarının ve e-postaların doğruluğunu kontrol etmek şart.
Fortinet uzmanları, bu noktada şu uyarıyı yapıyor: “Bir siber saldırı durumunda en kritik adım hızlıca harekete geçmektir. İlgili hesapların şifreleri hemen değiştirilmelidir. Banka hesapları koruma altına alınmalı ve olay resmi olarak bildirilmelidir. Ancak hızlı tepki için önce saldırının farkında olmak gerekir. Bu yüzden özellikle tatildeyken e-postalarınızı ve banka hesaplarınızı düzenli kontrol edin.”

Netaş ve DT Cloud’dan Yerli Bulut Teknolojileri İçin Stratejik İş Birliği

Netaş ve DT Cloud, yerli bulut altyapısında yüksek güvenlikli ve regülasyonlara uyumlu çözümler geliştirmek üzere güçlerini birleştirdi. İş birliği kapsamında, Netaş’ın yerli sunucuları DT Cloud’un veri barındırma altyapısına entegre edilirken; her iki tarafın akıllı ulaşım ve savunma alanlarındaki çözümleri doğrultusunda ortak uygulamalar ve projeler hayata geçirilecek.

Türkiye’nin lider dijital dönüşüm şirketi Netaş, IDEF 2025 kapsamında yerli bulut servis sağlayıcısı ve Dijital Türkiye’nin Yerli Bulutu mottosuyla öne çıkan DT Cloud ile stratejik bir iş birliği anlaşması imzaladı. Bu anlaşmayla iki kuruluş, yerli ve milli teknoloji çözümleriyle ulaşım ve savunma sektörleri için regülasyona uyumlu altyapılar oluşturmayı hedefliyor.

İş birliği kapsamında; Netaş, DT Cloud’un veri egemenliği hedefiyle oluşturduğu regülasyonlara uyumlu veri barındırma teknolojilerine, yerli sunucularının entegrasyonu ile katkı sağlıyor olacak. Aynı zamanda Netaş’ın taktik saha haberleşme sistemleri ile akıllı ulaşım çözümlerinden V2X, DT Cloud’un bu alanlardaki teknolojileriyle birlikte çalışarak sahada uygulanabilir, ileri seviye çözümler ve projelere dönüştürülecek. Böylece, savunma ve ulaştırma ve gibi kritik sektörlere yönelik yerli ve milli çözümler genişletilecek. Her geçen gün büyüyen altyapısıyla DT Cloud, bu projelerde yüksek güvenlikli, esnek ve sürdürülebilir bulut mimarisi sunacak.

Netaş CEO’su Sinan Dumlu iş birliği anlaşmasıyla ilgili olarak şunları söyledi: “DT Cloud ile başlattığımız bu stratejik ortaklık, Türkiye’nin dijital egemenliğini güçlendirme yolunda atılmış önemli bir adımdır. Yerli bulut sunucularımızın, DT Cloud’un yüksek güvenlikli altyapılarıyla bir araya gelmesi, özellikle savunma ve akıllı ulaşım uygulamaları açısından stratejik bir sinerji yaratıyor. Ortak çözümlerimiz, yalnızca bugünün değil, geleceğin de dijital ihtiyaçlarına karşılık verecek.”

Denizlerin hâkimleri Rahmi M. Koç Müzesi’nde buluştu

Rahmi M. Koç Müzesi denizcilik objeleri ve modellerinden oluşan geniş koleksiyonuyla denizcilik tarihinin en özel teknelerini ziyaretçilerle buluşturuyor. Bu teknelerden biri de çok sayıda solo Atlantik geçişine sahip ender küçük teknelerden biri olan Rondetto.

Türkiye’nin ulaşım, endüstri ve iletişim tarihindeki gelişmeleri yansıtan ilk ve tek sanayi müzesi olan Rahmi M. Koç Müzesi denizcilik objeleri ve modellerinden oluşan geniş koleksiyonuyla ziyaretçilerini açık denizlerde keyifli bir yolculuğa çıkarıyor.

Müzede Sadun Boro’nun 1965 yılında başladıkları ve üç yılda tamamladıkları Dünya turundaki tekneleri Kısmet Gemisi, 1990 yılında başladığı turu dört yılda tamamlayan ve halen dünya turu yapan en küçük Türk teknesi olma unvanını taşıyan Uzaklar Teknesi, Şehir Hatları’nın en güzel vapurlarından biri olan Fenerbahçe yer alıyor. Rahmi M. Koç’un çocukluktan başlayan deniz tutkusunun eseri olan koleksiyonunda Boğaziçi Gezinti Kayığından, küçük teknelere, çok sayıda kayık ve kano da bulunuyor.

Sistem kadar, onu entegre eden iş ortağı da kritik

Güvenlik sistemlerinin gücü yalnızca kullanılan teknolojiyle değil, bu sistemleri doğru analizle bir araya getiren uzman iş ortaklarıyla ortaya çıkar. Entegre çözümler, sahada deneyimli, sektör dinamiklerine hâkim ve kurumun ihtiyaçlarını anlayan bir güvenlik teknolojisi partneriyle gerçek değer kazanır. Bu nedenle kurumlar için en doğru yol; sadece ürün değil, süreci uçtan uca yönetebilecek, danışmanlık ve teknik uzmanlığı bir arada sunan bir çözüm ortağıyla ilerlemektir.

Yükseköğretim İstihdam Göstergeleri, 2024 Lisans mezunlarında kayıtlı istihdam oranı 2024 yılında %75,0 olarak gerçekleşti

Hanehalkı Yurt İçi Turizm, I. Çeyrek: Ocak-Mart 2025 Yurt içinde ikamet eden 10 milyon 750 bin kişi seyahate çıktı

Ocak, Şubat ve Mart aylarından oluşan I. çeyrekte, yurt içinde ikamet eden 10 milyon 750 bin kişi seyahate çıktı. Seyahate çıkanların bir ve daha fazla geceleme kaydı ile ülke içinde yaptıkları toplam seyahat sayısı bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %28,4 artarak 12 milyon 653 bin seyahat olarak gerçekleşti. Bu çeyrekte seyahate çıkanlar 85 milyon 317 bin geceleme yaptı. Ortalama geceleme sayısı 6,7 gece oldu.

Seyahate çıkanlar, 76 milyar 429 milyon 290 bin TL harcadı

Yerli turistlerin, yurt içinde yaptıkları seyahat harcamaları 2025 yılının I. çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %68,9 artarak 76 milyar 429 milyon 290 bin TL olarak gerçekleşti. Bu harcamaların %93,5’ini 71 milyar 457 milyon 499 bin TL ile kişisel harcamalar, %6,5’ini ise 4 milyar 971 milyon 791 bin TL ile paket tur harcamaları oluşturdu. Seyahat başına yapılan ortalama harcama ise 6 bin 40 TL oldu.

Bu çeyrekte harcama türlerinin toplam seyahat harcamaları içinde dağılım oranları incelendiğinde en fazla paya %32 ile yeme ve içme harcamaları, %28,4 ile ulaştırma harcamaları ve %10,8 ile konaklama harcamaları sahip oldu. Bu harcama türlerinin geçen yılın aynı dönemine göre değişim oranları incelendiğinde ise yeme ve içme harcamalarında %62,5, ulaştırma harcamalarında %66,3 ve konaklama harcamalarında ise %66,7’lik artış görüldü.

Yakınları ziyaret amacı ile yapılan seyahatler %71,3 ile ilk sırada yer aldı

Seyahate çıkış amaçlarında ikinci sırada %19,6 ile “gezi, eğlence, tatil”, üçüncü sırada ise %5 ile “sağlık” yer aldı.Seyahate çıkanlar en çok arkadaş veya akraba evinde kaldı
Bu çeyrekte seyahate çıkanlar 67 milyon 654 bin geceleme sayısı ile en çok “arkadaş veya akraba evinde” kaldı. Konaklama türlerine göre geceleme sayısında ikinci sırada 8 milyon 836 bin geceleme ile “kendi evi” yer alırken, “otel” 4 milyon 976 bin geceleme sayısı ile üçüncü sırada yer aldı.

Yapay Zekayı Benimseyen Şirketler Diğer Taraftan Yeni Tehditlere Hazırlanıyor

Trend Micro’nun yeni araştırması, yapay zekânın siber güvenlik stratejilerinde yaygın şekilde benimsendiğini, ancak risk endişelerinin de hızla arttığını ortaya koyuyor.

Dünyanın önde gelen siber güvenlik şirketlerinden Trend Micro’nun yeni araştırması kurumların yapay zekâyı siber savunmalarını güçlendirmek amacıyla hızla benimsediğini, ancak aynı zamanda bu teknolojinin saldırı yüzeyini genişletme ve yeni riskler yaratma potansiyelinden ciddi şekilde endişe duyduklarını ortaya koyuyor.

Trend Micro Kurumsal Platformlar Direktörü Rachel Jin, “Yapay zekâ, anomalileri daha hızlı tespit etmekten zaman alan görevleri otomatikleştirmeye kadar siber savunmayı güçlendirme konusunda büyük bir potansiyele sahip. Ancak siber saldırganlar da aynı teknolojiyi kendi amaçları için kullanmakta oldukça istekli ve bu da tehdit ortamını sürekli değişen, hareketli bir yapıya dönüştürüyor. Yaptığımız araştırmalar ve saha testleri, güvenliğin yapay zekâ sistemlerine en başından entegre edilmesi gerektiğini açıkça gösteriyor. Bu, göz ardı edilmemesi gereken bir konu” dedi.

Trend Micro Avrasya Bölgesi Stratejik Ürünler İş Geliştirme Müdürü Burak İnce, “Yapay zekâ, siber güvenlik dünyasında ezberleri bozarken beraberinde yepyeni tehdit alanları da getiriyor. Kurumlar, bu dönüşüm sürecinde yalnızca yapay zekânın sağladığı fırsatlara odaklanmamalı, aynı zamanda bu teknolojinin doğasında barındırdığı riskleri de önceden görüp hazırlıklı olmalı. Trend Micro olarak biz, kurumların yapay zekâyı güvenli bir şekilde benimseyebilmeleri için bütüncül bir güvenlik yaklaşımı sunuyor; tehdit istihbaratımızı ve teknolojimizi bu yeni dönemin ihtiyaçlarına göre sürekli olarak geliştiriyoruz” dedi.

Araştırmaya göre, dünya genelindeki işletmelerin yüzde 81’i halihazırda yapay zekâ tabanlı araçları siber güvenlik stratejilerinin bir parçası olarak kullanıyor; yüzde 16’sı ise bu teknolojiyi aktif olarak değerlendirme aşamasında. Katılımcıların yüzde 97’si, yapay zekânın bir şekilde güvenlik süreçlerine entegre edilmesine sıcak bakıyor. İşletmelerin yarısından fazlası, varlık keşfi, risk önceliklendirmesi ve anomali tespiti gibi kritik süreçlerde yapay zekâdan faydalanıyor. Katılımcı şirketlerin yüzde 42’si, önümüzdeki 12 ay içinde siber güvenliği iyileştirmek adına en öncelikli yatırım alanlarının yapay zekâ ve otomasyon olacağını belirtiyor.

Ancak bu iyimserliğe ciddi riskler de eşlik ediyor. Kurumların yüzde 94’ü, önümüzdeki üç ila beş yıl içinde yapay zekânın siber risk maruziyetini olumsuz yönde etkileyeceğine inanıyor. Katılımcıların yarısından fazlası, yapay zekâ destekli saldırıların ölçeği ve karmaşıklığında ciddi bir artış beklediklerini ve bunun mevcut siber güvenlik stratejilerini yeniden gözden geçirmeyi ve şekillendirmeyi zorunlu kılacağını belirtiyor. Şirketlerin büyük çoğunluğu; hassas verilerin açığa çıkması riski, yapay zekâ sistemlerinin verileri nasıl işlediğine ve depoladığına dair belirsizlikler, gizli ve mülkiyet hakkına sahip verilerin güvenilir olmayan modeller tarafından istismar edilme olasılığı, ayrıca yeni uç noktalar, API’ler ve kontrol dışı BT çözümlerinin (shadow IT) artmasıyla birlikte uyumluluk baskıları ve izleme zorluklarının çoğalması gibi endişeleri ön plana çıkarıyor.

Fırsat ve risk arasındaki ilişki, Trend Micro’nun Berlin’de düzenlediği Pwn2Own etkinliğinde net biçimde ortaya çıktı. Bu yıl ilk kez yapay zekâ kategorisinin eklendiği etkinlik, yapay zekâ güvenliğinin mevcut durumuna dair çarpıcı bir tablo sundu.

Dört büyük yapay zekâ altyapısına yönelik 12 farklı saldırı denemesi gerçekleşti. En çok hedef alınan platform ise NVIDIA Triton Inference Server oldu. Bunun yanı sıra Chroma, Redis ve NVIDIA Container Toolkit gibi sistemlerde de başarıyla kötüye kullanılabilen açıklar tespit edildi. Bazı durumlarda yalnızca tek bir güvenlik açığı ile sistemin tamamı ele geçirilebildi. Yapay zekâ altyapılarında toplamda yedi benzersiz sıfırıncı gün (zero-day) açığı keşfedildi. Bu açıklara yönelik teknik detaylar paylaşılmadan önce ilgili üreticilere 90 günlük bir düzeltme süresi tanındı.

Yapay zekânın kurumsal BT altyapılarına kapsamlı bir şekilde entegre olmaya başlamasıyla birlikte, Trend Micro güvenlik liderlerine şu çağrıyı yapıyor: Gelişen risk ortamını proaktif olarak değerlendirin ve yapay zekâya geçişin her aşamasına güçlü güvenlik uygulamaları entegre edin.

*Trend Micro, Avrupa, Kuzey Amerika ve APAC bölgelerindeki 21 ülkede, farklı sektör ve ölçeklerden gelen BT ve/veya siber güvenlikten sorumlu 2250 kişiyle görüşülmesi için Sapio Research’e araştırma yaptırdı.

Nar kabuğundan geleceğe: SosyalUp Etki Odaklı Sohbetler’in yeni konuğu Yugen Company Kurucusu İpek Tüysüzoğlu oldu

Sivil toplum ve sosyal girişimcilik alanındaki ilham verici çalışmaları görünür kılmayı hedefleyen SosyalUp’ın “Etki Odaklı Sohbetler” YouTube serisinin yeni bölüm konuğu, nar kabuğundan biyomalzeme üreten Yugen Company’nin kurucusu İpek Tüysüzoğlu oldu. Sürdürülebilirlik ve çevre bilincine dayanan girişimcilik yolculuğunu anlatan Tüysüzoğlu, “İnsan sevmediği bir şeyi koruyamaz” diyerek doğaya olan bağının çocukluğunda başladığını vurguladı.

SosyalUp “Etki Odaklı Sohbetler” YouTube serisinin 11’inci bölümünde Yugen Company’nin kurucusu İpek Tüysüzoğlu, SosyalUp editörü Dilek Koyuncu’nun sorularını yanıtladı.

“Üniversitemiz bünyesindeki Toplumsal Duyarlılık Projeleri’nde yer aldım. Orada okul, çocuk ve çevre odaklı yaptığımız projelerde insan sevmediği bir şeyi koruyamaz bilincim çok daha fazla gelişmeye başladı. Mezun olup iş hayatına girdikten sonra ise hızlı tüketim sektöründe çalışırken, ‘Nasıl üretiyoruz, nasıl tüketiyoruz?’ gibi sorular üzerine düşünmeye başladım” diyen Tüysüzoğlu, bu süreçte sürdürülebilir üretim modellerine yönelerek kendi girişimini kurduğunu belirtti.

Nar kabuğundan biyomalzeme üretme fikrinin, vegan yaşam biçimiyle paralel geliştiğini söyleyen Tüysüzoğlu, “Her şeyin bitki bazlısı yapılmışken bunun da yapılıp yapılmadığını merak ederek basit bir Google aramasıyla yola çıktım. Siyah bir deri çantaya ihtiyacım vardı ama alternatifini bulamıyordum. O araştırmayla ilk kez bu konuya dokundum ve ardından ‘Neden burada da başlatmıyoruz?’ sorusu geldi” ifadelerini kullandı.

Narın atık olarak kalan kabuğundan elde edilen biyomalzemenin hem çevresel hem ekonomik değeri olduğunu vurgulayan Tüysüzoğlu, “Nar kabuğu; lignozik yapısı, biyoaktif bileşenleri ve meyve suyu üretiminde yüzde 50’sinden fazlasının atık olarak kalmasıyla bizim için çok daha değerli bir seçenek hâline geldi” dedi.

Kadınların etki odaklı girişimcilikte sezgisellik ve empatiyle öne çıktığını vurgulayan Tüysüzoğlu, sistemsel zorluklara da dikkat çekti: “Sanayi odaklı, erkek egemen bir üretim alanında çalışıyorum ve orada güven kazanmak, karşı tarafın elini inanarak sıkması için dahi ekstra bir çaba göstermeniz gerekebiliyor.”

Türkiye’nin ilk Süper Ortopedik Yatağı Satışa Sunuldu

İnovatif ve kaliteli ürünleriyle yatak sektörünün öne çıkan markalarından olan Armis, Türkiye’nin ilk Süper Ortopedik Yatağı olan Alegra Master’ı kullanıcılarının deneyimine sundu. Süper ortopedik destek katmanı, Hyper Soft süngeri ve nefes alabilir yapısı ile ön plana çıkan Alegra Master; bel, sırt ve boyun desteği ile sağlıklı uykuda yeni bir dönemi başlatıyor. 31 cm yüksekliği ile konforu doruklarda yaşatan Türkiye’nin ilk Süper Ortopedik Yatağı olan Alegra Master, omurga dostu sertlik sunarak kusursuz bir uyku deneyimi yaşatıyor.

“Uykunun Adıdır Armis” sloganıyla kaliteli uykunun anahtarını sunan Armis, yenilikçi yaklaşımını bir adım öne taşıyarak Türkiye’nin ilk Süper Ortopedik Yatağı Alegra Master’ı geliştirdi. Gelişmiş yapısı, konfor odaklı katmanları ve çağdaş tasarımıyla öne çıkan Alegra Master, hem konforu hem de omurga sağlığını merkeze alıyor.

Özel olarak geliştirilen Süper Ortopedik Destek Katmanı, Hyper Soft ve yoğunlaştırılmış sünger katmanlarıyla her uyku pozisyonunda üst seviye rahatlık sunuyor. Bel, boyun ve sırt desteği ile omurganın doğal eğrisini en muazzam şekilde koruyan Alegra Master, sabah dinlenmiş ve ağrısız şekilde uyanmasına olanak tanıyor.

Nefes alabilir özelliği ile gece boyunca oluşan nemi minimuma indirerek terlemeyi engelleyen Alegra Master, ferah, hijyenik ve sağlıklı bir uyku ortamı oluşturuyor. 31 cm yüksekliği ile rahatlığı doruklara taşıyan Türkiye’nin ilk Süper Ortopedik Yatağı olan Alegra Master, estetik detaylarından da ödün vermiyor.

VitrA’dan dijital baskıda yeni bir dönem

VitrA, dijital baskıda Eczacıbaşı Bilişim ve Lidya Grup iş birliğiyle yeni bir standart belirliyor. Küresel ölçekte markalaşmış bir Türk sanayi devi olan VitrA, kullanıcı deneyimini ürün kalitesinin her aşamasında yansıtma vizyonuyla önemli bir dijital baskı projesini hayata geçirdi. Kullanım kitapçıklarının üretimi için hayata geçirilen bu projede; yüksek kalite, verimlilik ve sürdürülebilirlik hedeflendi. Bu hedeflere, Xerox’un gelişmiş dijital baskı teknolojileri, Lidya Grup’un uygulama yetkinlikleri ve Eczacıbaşı Bilişim’in süreç entegrasyonu konusundaki uzmanlığıyla ulaşıldı.  

Dijital baskının ötesinde: Akıllı süreç yönetimi

Günümüzde markalar için basılı materyaller yalnızca bilgi aktarımı değil, aynı zamanda birer kullanıcı deneyimi unsuruna dönüştü. Özellikle tasarım detaylarının, ürün görsellerinin ve teknik içeriklerin hassasiyetle aktarılması gereken kullanım kitapçıkları, hem üretim teknolojisi hem de içerik bütünlüğü açısından özel bir uzmanlık gerektiriyor. Bu noktada VitrA, Türkiye’nin dijital baskı alanındaki en deneyimli firmalarından biri olan Lidya Grup ile iş birliği yaparak fark yarattı. Xerox’un enerji tasarruflu cihazları ve dijital üretim süreçleri, VitrA’nın çevresel hassasiyetlerini destekledi. Ayrıca, dijital baskının sunduğu esneklik sayesinde stok baskı maliyetleri azaltıldı ve gereksiz kaynak tüketimi engellendi. 

Projeye yön veren ortak vizyon

Projenin fikir aşamasından itibaren süreci yöneten ekipler, detaylı analizler, baskı testleri ve üretim simülasyonları gerçekleştirdi. Sonuç olarak, en verimli ve kaliteli çözümün Xerox’un üretim tipi dijital baskı teknolojileri ile elde edilebileceği netlik kazandı. 
Projeyle ilgili VitrA Dijital Üretim Sistemleri Uzman Mühendisi Mahir Bülent Basel, şunları söyledi:

“VitrA olarak, her temas noktasında kullanıcı memnuniyetini önceliklendiriyoruz. Ürün kitapçıkları da bu temas noktalarından birisi. Baskı kalitesindeki tutarlılık, renk doğruluğu ve iş süreçlerinin verimli yönetimi bizim için kritikti. Lidya Grup’un yönlendirmesiyle Xerox teknolojilerini tercih ettik ve sonuçlardan son derece memnunuz. Kalite, zamanında teslimat ve süreç şeffaflığı açısından çok başarılı bir iş birliği oldu.”

Projenin IT ve iş süreçleri entegrasyonu tarafında görev alan Eczacıbaşı Bilişim Kıdemli Müşteri Yöneticisi Arif Akdağ, projeye ilişkin şunları kaydetti:

“Eczacıbaşı Bilişim olarak, grup şirketlerinin dijitalleşme süreçlerine liderlik ediyoruz. Bu projede hedefimiz, sadece bir baskı süreci değil, aynı zamanda entegre ve çevik bir doküman yönetimi altyapısı kurmaktı. Xerox’un teknolojisi ve Lidya’nın iş birliği sayesinde, süreçleri sadece hızlandırmakla kalmadık, aynı zamanda ölçülebilir hale getirdik.”

AHBİB BAŞKANI VEYSEL MEMİŞ: İLK YARIDA 900 MİLYON DOLARLIK İHRACAT GERÇEKLEŞTİRDİK

Akdeniz Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (AHBİB) Yönetim Kurulu Başkanı Veysel Memiş, 2025 yılının ilk altı ayında 899 milyon dolara yaklaşan ihracat performansı ile sektördeki istikrarlı büyümeyi sürdürdüklerini açıkladı. Başkan Memiş, “Dalgalı seyreden küresel piyasaların yanında savaşların ve krizlerin eksik olmadığı coğrafyamızda yılın ilk yarısında ortaya koyduğumuz tablo, üreticiden ihracatçıya kadar tüm zincirin özverili çalışmasının bir sonucudur.” dedi.

“Hedefimiz bu yılı, geçen yılki ihracatımızın üzerinde kapatmak”

Sektörde sezonun da başlaması ile birlikte, yılın ikinci yarısına daha güçlü bir planlama ve pazar odaklı büyüme hedefiyle girdiklerini belirten Başkan Veysel Memiş, “Ocak-haziran döneminde yakaladığımız ivmeyi koruyarak yılı bir önceki yılın üzerinde kapatmayı hedefliyoruz. Katma değerli üretim, güçlü lojistik ağlar ve nitelikli insan kaynağı ile bu hedefe ulaşacağımıza inanıyoruz.” ifadelerini kullandı.

AHBİB Başkanı Veysel Memiş, sektörün gelecek stratejisinde sürdürülebilir tarım, izlenebilir üretim zincirleri ve dijital pazarlama unsurlarının belirleyici olduğunu vurgulayarak şunları kaydetti: “AHBİB olarak, çevresel duyarlılığı yüksek, teknolojiye entegre üretim yapılarının kurulmasına öncülük ediyoruz. Özellikle Avrupa Birliği başta olmak üzere birçok pazarda rekabet edebilmenin yolu bu dönüşümü gerçekleştirmekten geçiyor.”

“Bakliyat, bölge ihracatımızda liderliğini sürdürüyor”

AHBİB’in ocak-haziran döneminde sektör ihracatını ürün gruplarına göre değerlendiren Başkan Veysel Memiş, bakliyat, pastacılık ürünleri ve bitkisel yağların lokomotif olmayı sürdürdüğünü kaydetti. Başkan Veysel Memiş, “Bu dönemde ihracatta en yüksek payı yüzde 22 ile bakliyat grubu aldı. 190,6 milyon dolarlık dış satım gerçekleştiren bu grup içinde 120,6 milyon dolarlık kırmızı mercimek ihracatı öne çıktı. Nohut, fasulye ve bezelye gibi diğer ürünlerle birlikte bakliyat, bölge ekonomisine önemli katkı sağladı. Söz konusu dönemde pastacılık ürünleri 175,9 milyon dolarlık ihracat hacmi ve yüzde 20’lik pay ile ikinci sırada yer aldı. Tatlı bisküvi ve gofretler 60 milyon dolarlık değeriyle öne çıkarken; makarna, kek, kurabiye ve kabartılmış mamuller grubunda da dikkat çekici artışlar kaydedildi. Yeni nesil tüketici taleplerine uygun ürün geliştirme stratejilerimizin ihracatımıza olumlu yansımalarını pastacılık grubunda açıkça görüyoruz. Yine bu dönemde, bitkisel yağlar grubunda 104,1 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdik. Bu rakam, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 40’lık bir artışa işaret ediyor. Soya yağı, ayçiçeği yağı ve margarin gibi ürünlerde de önemli artışlar kaydedildi.”

Škoda’nın Yeni Tasarım Dili Ödülle Tescillendi

Škoda’nın tamamen elektrikli kompakt SUV modeli Elroq, dünyanın en prestijli tasarım yarışmalarından olan Red Dot Ödülü’nü kazandı. Markanın Yeni “Modern Solid” tasarım dilini yansıtan ilk seri üretim modeli Elroq’un bu başarısı ile Škoda’nın bugüne kadar kazandığı toplam Red Dot Ödülü sayısı 18’e yükseldi.

Bu yıl 70’incisi düzenlenen Red Dot Tasarım Ödülleri, 21 ülkeden 43 tasarım uzmanının yer aldığı jüri tarafından değerlendiriliyor. Yenilikçilik, işlevsellik, ergonomi, dayanıklılık ve çevresel uyumluluk gibi kriterlerin göz önünde bulundurduğu ödüllerde Škoda’nın yeni tasarım dilinin öne çıkması, markanın estetikle birlikte sürdürülebilirliği ve kullanıcı deneyimini merkeze alan yaklaşımını ortaya koyuyor.

KAYSERİ’DE TARİH YAZDI. KONUT VE YAPI FUARI

Kayseri’nin ilk Konut ve Yapı Fuarı’na göstermiş olduğunuz yoğun ilgi ve katkılarınız içinteşekkür ederiz.Katılımcı firmalarımızdan ziyaretçilerimize, yerel yönetimlerden basın mensuplarına kadar buorganizasyona değer katan herkese minnettarız.Bu güçlü başlangıç, sektörümüzün bir araya geldiğinde neler başarabileceğinin en somutgöstergesi oldu.www.konutveyapifuari.comFuarın resmi açılışı, 3 Temmuz 2025 Perşembe günü saat 11.00’de bir törenle yapıldı. Açılış törenine KayseriValisi Gökmen Çiçek, AKP Millet Vekilimiz Dursun Ataş, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr.Memduh Büyükkılıç, Melikgazi Belediye Başkanı Mustafa Palancıoğlu, Talas Belediye Başkanı MustafaYalçın, Kocasinan Belediye Başkanı Ahmet Çolakbayraktar, AK Parti Kayseri İl Başkanı HüseyinOkandan, CHP Kayseri İl Başkanı Feyzullah Keskin ve Kayseri Ticaret Odası Başkanı Ömer Gülsoy baştaolmak üzere çok sayıda protokol üyesi katıldı. Açılış konuşmalarında Kayseri’nin artan yapı ihtiyacı, kentseldönüşüm süreçleri ve vatandaşların güvenilir projelere erişim talebi vurgulandı. Konuşmalarda Konut veYapı Fuarı’nın, bu ihtiyaçlara cevap veren bütüncül bir model sunduğu ifade edildi.
BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİNCE TOBB (TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ) DENETİMİNDE DÜZENLENMEKTEDİR. 18.000 ZİYARETÇİ, 200’Ü AŞKIN SATIŞ VE SEKTÖRSEL BULUŞMA

3–6 Temmuz 2025 tarihleri arasında Kayseri, konut ve yapı sektörünün en kapsamlı buluşmalarındanbirine ev sahipliği yaptı. Tokgöz Grup’un öncülüğünde, Flamingo De Luxe’te gerçekleştirilen Konut veYapı Fuarı; halk, sektör ve şehir dinamiklerini aynı zeminde buluşturdu. Katılımcı sayısı, satış hacmi,medya ilgisi ve protokol katılımı açısından Kayseri tarihinde daha önce benzeri yaşanmamış bu fuar,hem firmalar hem de vatandaşlar için unutulmaz bir deneyime dönüştü.
Dört gün boyunca süren fuar, yalnızca tanıtım ve sunumlarla sınırlı kalmadı; gerçek satışların, ciddi
müzakerelerin ve doğrudan yatırıma dönüşen temasların adresi oldu. Toplamda 18.000 kişinin ziyaretettiği fuarda, 205 daire, 64 villa ve çok sayıda iş merkezi alıcı buldu. Fuara gelen vatandaşlar yalnızcabilgi almakla kalmadı; anlık kararlarla gayrimenkul yatırımı yaptı, projeleri yakından inceledi veödeme planları hakkında doğrudan firma yetkilileriyle görüşme imkânı buldu.
www.konutveyapifuari.com
KONUT VE YAPI FUARI SONUÇ RAPORU TİCARİ SONUÇLAR
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 18.000 kişi
Kayıtlı Ziyaretçi: 10.560 kişi
Kayıt alınamayan (girişte kaydı yapılmamış) ziyaretçi: 7.440
kişi
Fuar dört gün boyunca, Kayseri başta olmak üzere çevre
illerden gelen yatırımcılar, aileler ve sektör profesyonelleri
tarafından yoğun ilgi görmüştür.
205 Daire Satış Anlaşması
Farklı lokasyonlardaki projelere ait 1+1, 2+1, 3+1 ve 4+1 daire
tiplerinde toplamda 205 konut satışı gerçekleştirilmiştir.
64 Villa Satış Anlaşması
Müstakil yaşam tercih eden ziyaretçilere yönelik olarak sunulan
villa projelerinde 64 satış tamamlanmıştır.
12 Ticari İş Yeri Satış Anlaşması
9 Milyon Görüntülenme
Dijital Dünyada Toplam 9.091.553 Görüntülenme fuar süresince
yerel ve ulusal medya kuruluşlarında 40’tan fazla habere konu
olunmuş, sosyal medya ve dijital reklamlarla birlikte toplamda
9 milyon görüntülenmeye ulaşılmıştır. Katılımcı firmalar,
influencer iş birlikleri, outdoor reklamlar, sinema spotları, toplu
taşıma giydirmeleri ve anlık canlı yayınlarla geniş bir kitleye
ulaşma fırsatı elde etmiştir.
ZİYARETÇİ VERİLERİ:
www.konutveyapifuari.com
Fuarın organizasyonunu üstlenen TokgözGrup, fuara yalnızca ev sahibi değil, aynızamanda vizyoner bir liderlik kattı. Tokgöz
Grup Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Tokgöz,açılış sonrası yaptığı değerlendirmede, buetkinliğin sektörü tek bir çatı altında bir arayagetirdiğini ve bundan sonraki süreçte Konutve Yapı Fuarı’nın Kayseri içingelenekselleşecek bir platform halinegeleceğini ifade etti. Mustafa Tokgöz, “Buorganizasyon bir fuardan fazlasıydı. Buradayalnızca konut tanıtılmadı; şehir tanıtıldı, işbirlikleri doğdu, güven duygusu inşa edildi.Amacımız yalnızca satış yapmak değil,sektörün nabzını tutan, halkla firmalarışeffaf biçimde buluşturan bir alanoluşturmaktı” dedi.Konut ve Yapı Fuarı’nda 30’un üzerinde firma aktif olarak stant açtı. Fuara katılan firmalar arasındaDağtekin İnşaat, Karademir Yapı, Asır Yapı, İBF Doğan İnşaat, Dumaks, Dulda, Afme, Özerka, MBZİnşaat, Veronica, Fikret Özdin, Gazioğlu Yapı, Sermiksan, Ege Pen, Koçyiğit, Göker İnşaat, Etna İnşaat,ACANTHUS Proje, Gülsoy Home, MAS İnvest, NEA Mimarlık, Ödül İnşaat, Kuğu Yapı, Serra İnşaat veAğaoğlu gibi sektörün öncü markaları yer aldı. Her biri kendi portföylerini modern sunumlarla tanıtarakhem bireysel hem kurumsal yatırımcılara erişim sağladı. Bazı firmalar ellerindeki daire stoklarını kısasürede tüketirken, bazı projelerde ise lansman öncesi tüm bloklar rezerve edildi. Özellikle NEA Mimarlık veACANTHUS Proje gibi tasarım odaklı firmalar, estetik çözümler arayan profillerin odağı oldu.
Finans sektörü de fuarda aktif rol oynadı. İş Bankası ve Yapı Kredi gibi bankalar, standlarında birebir
görüşmelerle kredi ürünlerini tanıttı. Fuara özel faiz oranları, uygun vade seçenekleri ve ön onaylı kredibaşvuruları ile satış sürecine doğrudan katkı sağlandı. Aynı zamanda Kayseri Ticaret Odası, MÜSİAD,KAYİMDER, KAYFED ve Avrupalı Kayserililer İşverenler Birliği gibi birçok sivil toplum kuruluşu da fuarda aktiftemsil edildi. Talas ve Kocasinan Belediyeleri ise kentsel dönüşüm haritaları, ruhsat süreçleri ve dijitalhizmet çözümleriyle vatandaşlara danışmanlık verdi.
www.konutveyapifuari.com
www.konutveyapifuari.com
Fuarın ziyaretçi profili oldukça çeşitlilik gösterdi. İlk kez konut sahibi olmak isteyen genç çiftlerden yatırım
amaçlı gayrimenkul arayan bireylere, ev değiştirmeyi planlayan ailelerden emeklilik sonrası müstakil
yaşam arayan bireylere kadar geniş bir yelpazede ziyaretçi grubu oluştu. Fuar alanında kurulan 3D maket
deneyim köşeleri fuarı bir mimari deneyim merkezine dönüştürdü.Medya ve iletişim çalışmaları açısından da fuar etkileyici bir başarıya ulaştı. Etkinlikten önce başlayanbillboard ve tramvay giydirmeleri, şehir genelindeki LED ekranlar, sosyal medya reklamları ve açık havauygulamaları dikkat çekti. Mahalli medya organları dışında ulusal haber ajansları da fuara geniş yerayırdı. Toplam dijital erişim sayısı 9 milyonu aştı.Bu organizasyon sadece dört gün süren bir etkinlik değil, Kayseri’nin yapı sektörüne dair söylemindeönemli bir dönüm noktası oldu. İlk kez bu kadar çok firma, bu kadar çok proje ve bu kadar geniş çaplıziyaretçi bir araya geldi. Sektörün büyüme iradesi ile halkın erişim arzusu aynı zeminde kesişti. Bu ortaklık,Konut ve Yapı Fuarı’nı yalnızca takvimsel bir etkinlik olmaktan çıkarıp Kayseri’nin ekonomik geleceğinişekillendiren kalıcı bir marka hâline getirdi.Fuarın organizasyonunu üstlenen Tokgöz Grup, gösterdiği bu vizyoner liderlikle sadece şehrin gayrimenkulhareketine değil, Kayseri’nin ticari ve sosyal dokusuna da katkı sağladı. Kurumsal iletişimdeki yüksekkoordinasyon, saha düzenlemeleri, stand kalitesi ve içerik çeşitliliği sayesinde fuar süreci kusursuz şekildeyürütüldü.Organizasyonun üçüncü günü olan 5 TemmuzCumartesi, ziyaretçi yoğunluğunun zirve yaptığıanlara sahne oldu. Özellikle akşam saatlerinde gelenbinlerce ziyaretçi, projeleri yerinde görmek ve kalankampanyalardan yararlanmak için fuar alanına akınetti. Bazı stantlarda danışmanlık sıraları oluştu. Satışofisleri kapanış saatine kadar aktif kaldı. Bu tablo,yalnızca ilk günde değil, son günde de fuarındinamikliğini koruduğunu gözler önüne serdi.Konut ve Yapı Fuarı, katılımcı firmaların birbirinitamamlayan yapısıyla sadece bireysel değil,kurumsal satışlara da zemin hazırladı. Yapı ürünleritedarikçileri ile müteahhit firmalar arasında işbirlikleri doğdu. Mimarlık ofisleri, iç mimarlar ve projedanışmanları ile yeni temaslar kurdu. Bazı markalarönümüzdeki yılki iş takvimlerini bu fuarda attıklarıtemellerle şekillendirdiklerini açıkladı.www.konutveyapifuari.com
KAPANIŞ
Kapanışla birlikte netleşen tablo, fuarın yalnızca anlık değil; kalıcı etkiler yarattığını gösteriyor. Satış hacmi,
ziyaretçi memnuniyeti, protokol ilgisi, medyada yankı bulması ve firmalar arası kurulan yeni bağlantılar buorganizasyonun kent hafızasında kalıcı olmasını sağladı. Tokgöz Grup’un öncülüğünde başlayan buhareketin önümüzdeki yıllarda daha da büyüyerek ulusal ölçekte bir marka haline gelmesi bekleniyor.
Konut ve Yapı Fuarı, Kayseri için yalnızca bir sektör etkinliği değil; kolektif bir şehir vizyonunun ete kemiğe
büründüğü zemin oldu. Halk, sektör ve şehir aynı zeminde buluştuwww.konutveyapifuari.com
3–6 Temmuz 2025 tarihleri arasında düzenlenen Konut ve Yapı Fuarı, Kayseri ve bölge inşaat sektörü içinönemli bir buluşma noktası olmuş; sektör temsilcilerini, yatırımcıları ve konut alıcılarını doğrudan bir arayagetiren güçlü bir ticaret ve iletişim platformu sunmuştur.Toplam 15.000 ziyaretçiye ev sahipliği yapan fuarda, 205 daire, 64 villa ve 12 ticari mülk satışıgerçekleştirilmiş; yaklaşık 1.500.000 TL değerinde işlem hacmine ulaşılmıştır. Fuar süresince dijitalplatformlarda elde edilen 9 milyon görüntülenme ise organizasyonun medya görünürlüğünü ve markabilinirliğini zirveye taşımıştır.Katılımcı firmaların projelerini etkili şekilde tanıtabilmelerine imkân sunan bu etkinlik, hem bölgeselekonomi hem de sektör dinamikleri açısından güçlü bir değer yaratmıştır. Fuar süresince sunulankampanyalar, avantajlı ödeme koşulları ve birebir müşteri etkileşimleri; nitelikli satışları ve yüksek ziyaretçimemnuniyetini beraberinde getirmiştir.Bu başarılı organizasyonun hayata geçirilmesinde desteklerini esirgemeyen;Kayseri Valiliği’ne,Kayseri Büyükşehir Belediyesi’ne ve ilçe belediyelerine,TOBB ve ilgili oda-borsalara,Katılımcı firmalarımıza,Basın mensuplarına,Tüm fuar ziyaretçilerimize,Ve organizasyonun her aşamasında emek veren çözüm ortaklarımıza, Tokgöz Grup adına en içten teşekkürlerimizi sunarız.Kayseri’nin ilk Konut ve Yapı Fuarı’yla atılan bu güçlü adımın, önümüzdeki yıllarda daha da büyüyerekgelenekselleşeceğine olan inancımız tamdır.Saygılarımızla,Tokgöz Beton GrupBU FUAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİNCE TOBB (TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ)DENETİMİNDE DÜZENLENMEKTEDİR.

Kayseri Sanayi Odası’ndan E-İhracata Güçlü Destek

20 Firmaya Ticaret Bakanlığı Destekli Eğitim ve Danışmanlık Projesi Başladı

Kayseri Sanayi Odası (KAYSO), Ticaret Bakanlığı’nın E-İhracat Tanıtım Desteği programı kapsamında önemli bir projeyi daha hayata geçirdi. Proje kapsamında, Kayseri’de faaliyet gösteren 20 üretici firma, e-ihracat eğitim ve danışmanlık hizmeti alacak.

Projeye dahil olan firmalara; yurt dışı pazaryerlerinde hesap açılışı, dijital mağaza kurulumu, e-ihracat stratejileri, marka tescili, dijital pazarlama kampanyaları ve devlet teşviklerinden yararlanma süreçleri gibi alanlarda uygulamalı eğitimler ve birebir danışmanlık sunulacak. Firmalar, B2B kanal üzerinden e-ihracat süreçlerini yürütürken sürece bir adet B2C pazaryeri kanalı da dahil edilerek firmaların son tüketiciye doğrudan ulaşmaları sağlanacak.

Ayrıca proje süresince firmaların dijital ihracat kapasitelerinin artırılması ve sürdürülebilir ihracat başarısı elde etmeleri projenin diğer hedeflenen çıktıları arasında.

Çin’den Alım ve Ticaret Heyetleri de Projeye Dahil

Bu kapsamda, projeye yurt dışından alım ve ticaret heyetleri de entegre edildi. Özellikle Çin başta olmak üzere, hedef pazarlardan gelecek olan heyetlerin Kayseri’de üretici firmalarla doğrudan görüşmeler gerçekleştirmesi planlanıyor. Böylece firmalar hem dijital ortamda hem de fiziki olarak ihracat fırsatlarıyla buluşturulmuş olacak.

“Firmalarımızın Rekabet Gücü Artacak”

Bu tür projelerin Kayseri sanayisinin rekabet gücünü artırmak adına büyük önem taşıdığını vurgulayan KAYSO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Büyüksimitci, “”Bu proje, Kayseri sanayisinin küresel rekabet gücünü artırmak için büyük bir fırsat sunuyor. KAYSO olarak yürüttüğümüz bu önemli proje, Kayseri merkezli üretici firmalarımızın dijital ihracat kapasitelerini güçlendirecek. Firmalarımız, e-ihracat alanında sağlanan eğitimler ve danışmanlık hizmetleri sayesinde uluslararası pazarlarda daha etkin bir konuma gelecek. Bu sayede, hem şehrimizin ekonomik dinamizmi artacak hem de Türkiye’nin genel e-ihracat vizyonuna katkı sağlamış olacağız. Oda olarak üyelerimizin dijital dönüşüm sürecine katkı sağlamaya ve e-ihracat yolculuklarında yanlarında olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

Kayseri OSB’de 2025 asfalt sezonu açıldı

Kayseri Organize Sanayi Bölgesi’nde asfalt yenileme çalışmalarında 2025 sezonu açıldı. Bu yıl yaklaşık 11 kilometre yol asfaltlanarak sanayicilerin hizmetine sunulacak. 22 Haziran 2022 tarihinden bu yana Kayseri OSB’de asfaltı yenilenen yol uzunluğu 60 kilometreyi aşmış olacak.

2025 yılı asfaltlama çalışmasına ilişkin açıklama yapan Kayseri OSB Başkanı Mehmet Yalçın, Fen İşleri Müdürlüğü 2025 yılı yatırım programı kapsamında yapılan ihale sonrası yüklenici firma tarafından çalışmalara başlandığını söyledi.

Yalçın, “Bölgemiz sınırları içindeki yollarımızda; 2023 yılında 19 kilometre, 2024 yılında 32 kilometrelik asfalt yenileme çalışmamızı gerçekleştirmiştik. 2025 yılı programımızda ise yaklaşık 11 kilometrelik yolumuzda asfalt yenileme çalışmamızı başlattık. Sanayicilerimize şimdiden hayırlı olsun.” dedi.

Başkan Yalçın, “Yatırım programı içinde yer alan caddelerimizi kapsayan yaklaşık 11 kilometrelik yolumuzu yenilemek için 43 bin 500 ton asfalt kullanılacak. Bu önemli yatırımın maliyetinin yaklaşık 100 milyon TL olmasını bekliyoruz.” diye konuştu.

Başkan Mehmet Yalçın, 2025 yılı asfaltlama çalışmasının kısa sürede bitirilmesiyle Bölge yol ağının önemli bölümünün yenilemiş olacağını kaydetti.

Başkan Yalçın, asfalt yenileme çalışması süresince sanayicilerin işlerinin aksamaması için azami gayretin gösterileceğini belirterek, istek ve öneriler için 0352 321 11 00 nolu telefondan yararlanılabileceğini sözlerine ekledi.

Motorlu Kara Taşıtları, Haziran 2025Haziran ayında 189 bin 237 adet taşıtın trafiğe kaydı yapıldı, Kayseri’de trafiğe kayıtlı araç sayısı 500 bin 416 oldu
Haziran ayında trafiğe kaydı yapılan taşıtların %48,7’sini motosiklet, %38,2’sini otomobil, %7,8’ini kamyonet, %3,1’ini traktör, %1,3’ünü kamyon, %0,6’sını minibüs, %0,2’sini otobüs ve %0,1’ini özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.
Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre %10,0 azaldı
Haziran ayında trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre özel amaçlı taşıtta %16,3, traktörde %4,9 artarken otobüste %34,9, minibüste %30,0, kamyonda %28,5, kamyonette %17,5, otomobilde %16,9 ve motosiklette %2,0 azaldı.
Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı geçen yılın aynı ayına göre %4,7 azaldı

Konut Satış İstatistikleri, Haziran 2025. Kayseri’de Haziran ayında 2 bin 517, Türkiye genelinde  107 bin 723 konut satıldı
Türkiye genelinde konut satışları Haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %35,8 oranında artarak 107 bin 723 oldu. Konut satış sayısının en fazla olduğu iller sırasıyla 17 bin 656 ile İstanbul, 9 bin 428 ile Ankara ve 5 bin 987 ile İzmir olurken, en az olduğu iller sırasıyla 38 ile Ardahan, 62 ile Bayburt ve 81 ile Hakkari olarak gerçekleşti. Konut satışları Ocak-Haziran döneminde %26,9 arttı
Konut satışları Ocak-Haziran döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre %26,9 oranında artarak 691 bin 893 olarak gerçekleşti.
İpotekli konut satışları 14 bin 484 olarak gerçekleşti
Türkiye genelinde ipotekli konut satışları Haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %112,6 oranında artarak 14 bin 484 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı %13,4 olarak gerçekleşti. Ocak-Haziran döneminde gerçekleşen ipotekli konut satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %100,5 oranında artarak 103 bin 90 oldu.
Haziran ayında 3 bin 384; Ocak-Haziran döneminde ise 24 bin 446 ipotekli konut satışı, ilk el olarak gerçekleşti.
Diğer satış türleri sonucunda 93 bin 239 konut el değiştirdi
Türkiye genelinde diğer konut satışları Haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %28,6 oranında artarak 93 bin 239 oldu. Toplam konut satışları içinde diğer satışların payı %86,6 olarak gerçekleşti. Ocak-Haziran döneminde gerçekleşen diğer konut satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %19,3 oranında artarak 588 bin 803 oldu.
İlk el konut satış sayısı 33 bin 569 olarak gerçekleşti
Türkiye genelinde ilk el konut satış sayısı Haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %32,0 oranında artarak 33 bin 569 oldu. Toplam konut satışları içinde ilk el konut satışının payı %31,2 oldu. İlk el konut satışları Ocak-Haziran döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %19,8 oranında artarak 207 bin 624 olarak gerçekleşti.
İkinci el konut satışlarında 74 bin 154 konut el değiştirdi
Türkiye genelinde ikinci el konut satış sayısı Haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %37,6 oranında artarak 74 bin 154 oldu. Toplam konut satışları içinde ikinci el konut satışının payı %68,8 oldu. İkinci el konut satışları Ocak-Haziran döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %30,3 oranında artarak 484 bin 269 olarak gerçekleşti.
Yabancılara Haziran ayında bin 565 konut satışı gerçekleşti
Yabancılara yapılan konut satışları Haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %8,7 oranında artarak bin 565 oldu. Haziran ayında toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışının payı %1,5 olarak gerçekleşti. Yabancılara yapılan konut satış sayısının en fazla olduğu iller sırasıyla 603 ile Antalya, 521 ile İstanbul ve 128 ile Mersin oldu.
Yabancılara yapılan konut satışları Ocak-Haziran döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre %10,6 oranında azalarak 9 bin 354 oldu.
Ülke uyruklarına göre en çok konut satışı Rusya Federasyonu vatandaşlarına yapıldı
Haziran ayında ülke uyruklarına göre en fazla konut satışı sırasıyla 326 ile Rusya Federasyonu, 111 ile Ukrayna ve 109 ile İran vatandaşlarına yapıldı.

İşgücü Piyasasında Gençler, 2024

Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre; 2024 yılında 15-34 yaş grubunda kurumsal olmayan nüfus 24 milyon 291 bin kişi olup bu kişilerin 14 milyon 606 bini işgücünde yer aldı. Bu yaş grubunda istihdam edilenlerin sayısı 12 milyon 744 bin kişi iken işsiz sayısı ise 1 milyon 862 bin kişi olarak gerçekleşti. 15-34 yaş grubunda işgücüne katılma oranı %60,1, istihdam oranı %52,5 ve işsizlik oranı %12,7 olarak tahmin edildi.

15-34 yaş grubunda istihdamda olan gençlerin %25,0’ı lise altı, %24,7’si 4 yıllık yükseköğretim ve üzeri eğitim seviyesine sahipken %18,2’si genel lise mezunudur.
Eğitimleri sırasında staj veya çıraklık gibi çalışma deneyimi olanların istihdam oranı %68,6 olurken, çalışma deneyimi olmayanlarda bu oran %55,8 oldu
Lise ve üstü eğitimli gençler arasında eğitimi süresince eğitiminin bir parçası olarak (staj veya çıraklık gibi) en az bir ay çalışma deneyimi olanların istihdam oranının %68,6 olduğu görüldü. Bu oran erkeklerde %82,2 iken, kadınlarda %54,8 olarak gerçekleşti.
Çalışma deneyimi olmayan veya 1 aydan kısa süreli çalışma deneyimine sahip gençler için istihdam oranı %55,8 oldu.
Gençlerin %17,7’si eğitimini yarıda bıraktı veya bölüm değiştirdi
Eğitimini yarıda bırakan veya bölüm değiştiren gençlerin %22,5’i ekonomik nedenler, %17,2’si eğitim programının beklentisini karşılamaması, %14,1’i ailevi nedenlerden dolayı eğitimini yarıda bıraktığını veya bölüm değişikliği yaptığını beyan etti.
Gençlerin %67,2’si eğitim seviyesi ile mevcut işinin gereksinimlerinin uyumlu olduğunu belirtti
İstihdamda olan gençlerin %67,2’si, eğitim seviyesi ile yaptıkları işin gereksinimlerinin uyumlu olduğunu beyan etti. Eğitim seviyesinin yaptığı işin gereksinimlerinden daha yüksek olduğunu beyan eden gençlerin oranı %25,4 iken, daha düşük olduğunu beyan edenlerin oranı ise %7,4 oldu.
4 yıllık yükseköğretim ve üzeri eğitime sahip gençlerin %74,7’si eğitim seviyesi ile yaptığı işin gereksinimlerinin uyumlu olduğunu belirtti. Mesleki veya teknik lise mezunlarında eğitim seviyesinin yaptığı işin gereksinimlerinden daha yüksek olduğunu belirtenlerin oranı %32,7 iken bu oran 2 veya 3 yıllık yüksekokul mezunlarında %34,6 oldu. Lise altı eğitim seviyesine sahip gençlerin %11,7’si ise eğitim seviyesinin yaptığı işin gereksinimlerinden daha düşük olduğunu belirtti.
Lise ve üstü eğitimli gençlerin %70,3’ü becerileri ile mevcut işinin uyumlu olduğunu belirtti
İstihdamda olan gençlerden, becerilerinin yaptığı işin gerekliliklerinden yüksek olduğunu beyan edenlerin oranı %27,1 iken, düşük olduğunu beyan edenlerin oranı ise %2,6 oldu.
Becerileri ile yaptığı işin uyumlu olduğunu belirtenlerin oranı 4 yıllık yükseköğretim ve üzeri mezunlarda %77,7 iken; mesleki veya teknik lise mezunlarında bu oran %62,3 olarak gerçekleşti.
Becerilerinin yaptığı işin gerekliliklerinden yüksek olduğunu beyan edenlerin oranı 4 yıllık yükseköğretim ve üzeri mezunlarda %20,8 iken; mesleki veya teknik lise mezunlarında %34,0 oldu.
Gençlerin %15,7’si ilk işine eğitiminden sonraki ilk altı ay içinde başladı
Mevcut durumda eğitime devam etmeyen 15-34 yaş grubundaki gençlerin %15,7’si üç aydan uzun süreli ilk işine eğitimlerini tamamladıktan/yarım bıraktıktan sonra ilk altı ay içinde başladığını belirtti. Bu oran erkeklerde %17,3, kadınlarda %14,0 oldu.
Eğitiminden sonra, üç aydan uzun süreli bir işte çalışmayan gençlerin oranı ise %21,7 olarak gerçekleşti. Bu oran erkeklerde %10,6, kadınlarda %33,9 olarak gerçekleşti.

Dünyaca ünlü ultra trailciler Uludağ’da kıyasıya mücadele edecek.“4 Mevsim Uludağ”

Uludağ Premium Ultra Trail, bu yıl da Ekaterina Mityaeva ve Dmitry Mityaev gibi dünyaca ünlü ultra trail koşucularını ağırlayacak.

Uludağ Premium Ultra Trail, 20 ülkeden 2650 sporcunun katılımı ile gerçekleşecek.

Bu sene 18-20 Temmuz tarihlerinde 8’inci kez düzenlenecek organizasyonda birbirinden önemli isimler mücadele verecek. En rekabetçi dağ ultra maratonu ünvanına sahip Uludağ Premium Ultra Trail’de her yıl olduğu gibi bu yıl da binlerce sporcu unutulmaz bir yarış heyecanı yaşayacak.

Uludağ Alan Başkanlığı’nın ev sahipliğinde Uludağ Premium isim sponsorluğunda “Uludağ’da Koşmayı Hayal Et!” sloganıyla bu sene 8’incisi gerçekleştirilecek Ultra Trail, katılımcılarını; UPUT100K, UPA66K, UPM42K, UPE30K, UP16K ve UP6K’lık 6 ayrı parkurda ağırlayacak.

Marmara Bölgesi’nin tarihi şehirlerinden biri olan Bursa’da, 2543 metre yükseklikteki Uludağ’da gerçekleşecek yarışta koşucular, parkurlar boyunca muhteşem doğanın içinde yer alacak.

20 ÜLKEDEN 2650 SPORCU KATILACAK

Koşu tutkunlarının vazgeçilmez adresi Uludağ Premium Ultra Trail, bu sene de birçok ülkeden sporcuya ev sahipliği yapacak. 20 ülkeden 2650 sporcu, Uludağ’ın benzersiz doğasında koşacak. Organizasyonda Türkiye’nin yanı sıra Büyük Britanya, Almanya, İran, Kanada, ABD, Kosova, Rusya, Gürcistan, Fransa, İsviçre, Polonya, Danimarka, Belçika, Yunanistan, Macaristan, Azerbaycan, Turks ve Caicos Adaları, Cezayir ve İsveç’ten sporcular kürsü mücadelesi verecek.

Uludağ Premium Ultra Trail, bu yıl da birbirinden önemli isme ev sahipliği yapacak. Yarışta, Ekaterina Mityaeva ve Dmitry Mityaev gibi ünlü ultra trail koşucuları da yer alacak.

FESTİVAL HAVASINDA GEÇECEK

Bir yarış olma özelliğinin yanında katılımcılara eşsiz anlar yaşatan Uludağ Premium Ultra Trail, her yıl olduğu gibi bu yıl da adından söz ettirecek. Birçok etkinlikle beğenileri toplayan yarış, bu sene de unutulmaz anlar yaşatacak. Etkinlik kapsamında Ceren Toksöz, Neyzen ve Can Gox sahne alacak.

18-20 Temmuz tarihlerindeki yarış; Mint Organizasyon tarafından, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Bursa Valiliği, Uludağ Alan Başkanlığı, Bursa Büyükşehir Belediyesi, Bursa Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Türkiye Atletizm Federasyonu, ANDA Arama Kurtarma katkılarıyla gerçekleşecek. Adım Adım ise sosyal sorumluluk partneri olarak yer alacak. Uludağ Premium isim sponsorluğundaki yarış, Anadolu Sigorta, Asics, Bursa Teleferik, Doca Textile Tech ana sponsorluğunda Almira Hotel, Ceylan SplenD’or Uludağ, Discover Uludağ, Garmin, Herbalife, Power App, Segway-Ninebot, Swissotel Uludağ Bursa ve Doruk Hastanesi co-sponsorluğunda koşulacak.

ENGİN ÇETİNAY: SINIRLARIN DA ZORLANACAĞI BİR YARIŞ OLACAK
Mint Organizasyon Kurucu Ortağı Engin Çetinay, “Uludağ coğrafyası gereği parkurda sınırları zorlayan bir yapıya sahip. Katılımcılara muazzam bir yarış deneyimi sunacak. Globalde de çok ciddi yarışlar var ancak Uludağ parkuru da bu yarışlarla aynı seviyede. En büyük avantajımız hem zirve, hem patikalar, hem de inişlerle büyük ilgi çekiyor. Uludağ Alan Başkanlığı himayesinde, Uludağ İçecek isim sponsorluğunda gerçekleştiriyoruz yarışı, bunların yanı sıra birçok sponsorumuz da yer alıyor. Devlet ve özel sektörün iç içe olduğu bir organizasyona imza atıyoruz. Bunların yanı sıra konserlerimiz de yer alıyor. 19 Temmuz Cumartesi günü Ceren Toksöz, Neyzen ve Can Gox sahne alacak. Sosyal sorumluluk projesi kapsamında Bodrum Sağlık Vakfı’nda yer alan çocukların yaptığı seramik ödüllerimiz de yer alıyor. Sınırların da zorlanacağı bir yarış olacak. Avrupa standartlarında Türkiye’nin en zorlu parkurları yer alıyor” dedi.

Ediz Ün: “Bu karar, çiftçiyi değil yandaşı koruma projesidir”

Edirne Milletvekili ve Ziraat Mühendisi Ediz Ün, bugün Resmî Gazete’de yayımlanan kararla sıfır gümrük vergisiyle ayçiçeği tohumu ve yüzde 20 gümrük vergisiyle ham ayçiçek yağı ithalatına izin verilmesini sert sözlerle eleştirdi. Ün, bu kararın çiftçiyi korumaktan çok, yandaşları zengin etme projesi olduğunu ifade etti.

Resmî Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararıyla, bir milyon ton ayçiçeği tohumu sıfır gümrükle, 400 bin ton ham ayçiçek yağı ise yüzde 20 gümrük vergisiyle ithal edilecek. Bu kararın ilk olmadığını hatırlatan Ediz Ün, “Bir zamanlar Resmî Gazete’de Trakya Yağlı Tohumlar Tarım Satış Kooperatifleri Birliği’nin üreticiden ayçiçeği tohumu almasına dair kararlar yayımlanırken, son 23 yıldır sürekli ithalat kararları yayımlanıyor. Üreten Türkiye’den ithal eden Türkiye’ye geçişte sınır tanımıyorlar” dedi.

Geçmiş ithalat kararlarını da hatırlatan Ün, şunları söyledi: “Geçen yıl 26 Ocak’ta 100 bin ton ayçiçeği tohumu ve 250 bin ton ham ayçiçek yağı ithalatına izin verdiler. Üstelik ithalat süresi 15 Nisan’da bitecekken, yandaşlar daha çok kazansın diye bu süreyi 22 Nisan’a kadar uzattılar. Yetmedi, 6 Ağustos 2023’te bir milyon ton ayçiçek yağına yüzde 8, 400 bin ton ham yağa ise yüzde 20 gümrük vergisiyle ithalat izni verdiler. Ardından 27 Kasım’da yeni bir kararla yüzde 8’lik vergiyi sıfırladılar. Bugün de aynı anlayışla bir milyon ton ayçiçeği tohumu sıfır gümrükle, 400 bin ton ham ayçiçek yağı ise yüzde 20 vergiyle ithal edilecek.”

İthalat politikalarının üretimi düşürdüğünü vurgulayan Ün, şöyle devam etti: “Geçtiğimiz yılın ağustos ayında alınan kararların etkisiyle bu yılın ilk beş ayında ayçiçeği tohumu ithalatı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 309 arttı. Oysa 2023 yılında 2 milyon 350 bin ton olan ayçiçek tohum üretimimiz, izlenen politikalar nedeniyle 500 bin ton azaldı. Türkiye’nin iç tüketim ve ihracat için toplamda 4,2 milyon ton üretime ulaşması gerekiyor. Ancak iktidarın tek bildiği şey ithalat. Son 23 yılda 53,2 milyon ton eş değer ayçiçeği tohumu ithal edildi ve bunun karşılığında 27,8 milyar dolar ödendi. AKP, ‘yerli ve milli tarım’ derken ithalatı büyüttü.”

“Edirneli çiftçiye büyük darbe”

AKP’nin tarım politikalarının Edirne’ye büyük zarar verdiğini belirten Ün, şunları kaydetti:
“2023 yılında Türkiye’de ayçiçeği üretiminde lider olan memleketim Edirne, uygulanan ithalat ve fiyat politikaları nedeniyle beşinci sıraya geriledi. Ekim alanlarındaki daralma nedeniyle 84 bin ton üretim kaybı yaşandı. Edirneli çiftçimize büyük zarar verdiler. Kuraklıkta da tırtıl zararında da çiftçinin yanında duramadılar. Şimdi de ithalat kararlarını olağanlaştırarak çiftçiyi adeta üretimden soğutuyorlar.”

“Tarımı kurtarmak için iktidar değişmeli”

Ün, ülke tarımının yeniden ayağa kalkması için siyasi bir değişimin şart olduğunu vurgulayarak, “Bu sistem, ülke tarımına ve gıda egemenliğimize büyük zarar verdi, vermeye de devam ediyor. Bir an önce seçim kararı alınmalı ve ülke bu çıkmazdan kurtulmalıdır. Her şeyin güzel olacağı günler çok yakın. Hep birlikte üreteceğiz, hep birlikte paylaşacağız” dedi.

Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi, Haziran 2025
Tarım ürünleri üretici fiyat endeksi (Tarım-ÜFE) yıllık %50,31 arttı, aylık %18,82 arttı
Tarım-ÜFE’de (2020=100), 2025 yılı Haziran ayında bir önceki aya göre %18,82 artış, bir önceki yılın Aralık ayına göre %33,74 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre %50,31 artış ve on iki aylık ortalamalara göre %35,46 artış gerçekleşti.
Sektörlerde bir önceki aya göre, tarım ve avcılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde %19,98 artış, ormancılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde %0,50 artış ve balık ve diğer balıkçılık ürünleri; su ürünleri; balıkçılık için destekleyici hizmetlerde %5,25 artış gerçekleşti. Ana gruplarda bir önceki aya göre, tek yıllık (uzun ömürlü olmayan) bitkisel ürünlerde %0,22 artış, çok yıllık (uzun ömürlü) bitkisel ürünlerde %51,08 artış ve canlı hayvanlar ve hayvansal ürünlerde %0,19 azalış gerçekleşti. Yıllık değişimin en yüksek olduğu alt grup %202,59 artış ile yumuşak çekirdekli meyveler ve sert çekirdekli meyveler, aylık değişimin en yüksek olduğu alt grup %47,92 artış ile yumuşak çekirdekli meyveler ve sert çekirdekli meyveler oldu.

Anadolu Savunma, IDEF 2025’te  Yeni Nesil Savunma Çözümlerini Sergileyecek

Anadolu Grubu markası Anadolu Savunma, IDEF 2025 17. Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı’nda, yerli savunma sanayiinin gücünü ve teknolojik yetkinliğini temsil edecek. Anadolu Savunma, 22–27 Temmuz tarihlerinde gerçekleştirilecek IDEF 2025’e yenilikçi modelleri SEYİT 6×6 ve Kia LTV ile katılacak.

Anadolu Grubu’nun yüksek performanslı askeri araçlar geliştiren markası Anadolu Savunma, 22–27 Temmuz tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilecek IDEF 2025 17. Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı‘nda, yerli savunma sanayinin gücünü ve teknolojik yetkinliğini ulusal ve uluslararası paydaşlarıyla buluşturacak. Anadolu Savunma, IDEF 2025’te yenilikçi modeli zırhlı SEYİT 6×6’yı ve Kia LTV (hafif taktik araç) modelini ziyaretçilere sunacak.

Anadolu Isuzu Genel Müdürü Tuğrul Arıkan, Anadolu Savunma’nın 2017 yılından bu yana Ar-Ge merkezlerinin uzman mühendis kadrosu tarafından hem Türk Silahlı Kuvvetleri hem de müttefik ülkeler için yenilikçi çözümler ürettiğini belirtti. Savunma sanayiindeki çalışmalarını bugünün ve ilerleyen dönemlerin ihtiyaçlarını dikkate alarak sürdürdüklerini ifade eden Arıkan, “Amacımız bugün geldiğimiz noktada, sadece yenilikçi teknik platformlar değil; askeri standartlarla tam uyumlu güvenlik, konfor, sürdürülebilirlik ve operasyonel süreklilik sunan bütüncül sistemler üretmektir. Millî sanayimizin mühendislik gücünü yansıtan bu yaklaşım sayesinde, %70’in üzerinde bir yerlilik oranına ulaşarak dışa bağımlılığı azaltan ve sürdürülebilir üretim kabiliyetini destekleyen bir yapı ortaya koymuş bulunuyoruz. Geleneksel askeri araç anlayışının ötesine geçerek, günümüzün çok yönlü operasyonel ihtiyaçlarına yanıt vermekten gurur duyuyoruz.” dedi.

SEYİT ürün ailesi yerli ve millî imkânlarla tamamen askeri standartlara uygun tasarlanıp geliştirildi

Anadolu Savunma’nın fuarda tanıtımını yapacağı zırhlı SEYİT 6×6 taktik tekerlekli aracı; modüler, güvenilir ve teknolojik bir görev çözümü olarak geliştirildi. Tamamen yerli ve millî imkânlarla tasarlanıp geliştirilen ve %60 dik eğim tırmanma, %30 yan eğimde dengeli sürüş, 1 metre derin sudan hazırlıksız geçiş, yüksek taşıma kapasitesi ve üstün arazi yetenekleri ile SEYİT 6×6 modern muharebe sahasının ihtiyaç duyduğu kritik fonksiyonları ve üstün performans özelliklerini tek bir platformda bir araya getiriyor. SEYİT ürün ailesi rijit akslı zırhlı 6×6 haricinde rijit akslı zırhsız 6×6, zırhlı ve zırhsız rijit akslı 4×4 versiyonu ve zırhsız bağımsız süspansiyonlu 4×4 versiyonundan oluşmaktadır. En yüksek ağırlıkları NATO standartlarındaki performans gereksinimlerinden ödün vermeksizin taşıyabilen ve –32’den +55°C’ye kadar sıcaklıklarda dahi görevini eksiksiz yerine getirebilen SEYİT ürün ailesinin modüler tasarımı; aracı hava savunma, komuta kontrol, silah sistemleri veya sistem taşıyıcı gibi çok çeşitli lojistik görevler için uyarlanabilir kılıyor. Entegre sistemleri, yüksek performansı, kolay idamesi, güçlü motor seçenekleri ve görev esnekliğiyle sahada üstün bir çözüm olarak öne çıkan SEYİT, hem yüksek yük taşıma kapasitesi hem de zorlu arazi performansıyla taktik görevlerde de yüksek performans gösteriyor. Hava, deniz, kara ve demiryoluyla kolaylıkla nakledilebilen model, birliklerin hızlı konuşlanmasına önemli bir katkı sağlıyor. Modelin açık mimari alt yapısı sayesinde teknolojik sistemler zaman içinde kolayca entegre edilebiliyor.

Kia LTV zorlu arazilerde ve zorlu hava koşullarında da fark yaratıyor

Kia ile yapılan iş birliği kapsamında Anadolu Savunma standında sergilenen Kia LTV; silah taşıma, keşif ve lojistik destek gibi görevlerde yüksek performans gösteriyor. Zorlu arazilerde ve hava koşullarında görevini aksatmadan sürdürebilen LTV modeli, %60 dik eğim tırmanabiliyor ve %40 yan eğimde dengede kalabiliyor. Yüksek taşıma kapasitesi ve modüler yapısı sayesinde farklı silah sistemleri, elektronik harp ekipmanları ve özel görev donanımlarıyla uyumlu bir şekilde çalışabilen LTV, ergonomik kabini, gelişmiş dijital sistemleri ve balistik koruma seçenekleriyle zorlu görevlerde kuvvetlerin stratejik ortağı olarak görev yapıyor.

ULUSLARARASI STEM OLİMPİYATLARINDAN 30 MADALYA İLE DÖNDÜLER
TED Ankara Koleji ortaokul öğrencileri, Barselona’da düzenlenen Uluslararası STEM Olimpiyatları Grand Final Sınavında farklı kategorilerde toplam 30 madalya kazanarak büyük bir başarıya imza attılar. Başarılı öğrenciler 13 altın madalya, 9 gümüş madalya ve 8 bronz madalya alarak ülkemiz adına gurur kaynağı oldular.
İspanya’nın Barselona şehrinde 9-15 Temmuz 2025 tarihinde yapılan Uluslararası STEM Olimpiyatları Grand Final Sınavında 6, 7 ve 8. sınıf seviyesinde okuyan 16 kişilik öğrenci grubu TED Ankara Kolejini ve ülkemizi temsil etti.
Bilim, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik alanlarında gerçekleştirilen ve 35 ülkeden 800 öğrencinin katıldığı Grand Final Sınavında, TED Ankara öğrencileri birçok kategoride dünya derecesinin sahibi oldu ve toplam 30 madalya elde ederek tarihi bir rekora imza attı. Sınav sonuçlarına göre, STEM Olimpiyatlarında kazanılan madalyaların dağılımı şöyle gerçekleşti: 13 altın madalya, 9 gümüş madalya, 8 bronz madalya ve 1 onur belgesi. Başarılı öğrenciler aynı zamanda 5 dünya derecesinin de sahibi oldu.
Matematikte dünya birincisi, fende dünya ikincisi oldu
Matematik alanında dünya birincisi olan TED Ankara Koleji 8. sınıf öğrencisi Ozan Külcü, fen bilimleri alanında da dünya ikincisi olarak üstün bir başarıya imza attı ve STEM Olimpiyatları tarihine adını yazdırdı. Başarılı öğrenci bu yıl şubat ayında yapılan STEM Olimpiyatları Matematik Final Sınavında da tüm soruları doğru yanıtlayarak dünya ikincisi olmuştu.
Matematikte dünyanın en iyi ilk 3’ü TED Ankara’dan
Matematik alanında dünya birincisi olan 8A sınıfı öğrencisi Ozan Külcü’nün yanı sıra, 8D sınıfından Efe Şagar dünya ikincisi, 8E sınıfı öğrencisi Aras Tuğa ise dünya üçüncüsü derecesi alarak altın madalya almaya hak kazandılar. 8. sınıf öğrencileri Ege Çağırgan ve Can Rodoplu ile 7. sınıf öğrencileri Halil Cem Çalışgan ve Ata Göktürk Önen de altın madalya kazanan diğer öğrenciler arasında yer aldılar. Matematik alanında TED Ankara Kolejinden üç öğrenci ise bronz madalya aldı.

KONUTDER BAŞKANI Ziya Yılmaz: “Konut Satışları Artıyor, Sıra Kredide ve Uygun Arsada”

KONUTDER Başkanı Ziya Yılmaz, bugün TÜİK tarafından açıklanan Haziran 2025 Konut Satış İstatistiklerini değerlendirdi.

Son 3 yılın en iyi ilk 6 ay satışı

Türkiye genelinde konut satışları 2025 Haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %35,8 oranında artarak 107.723 oldu. Türkiye genelinde 1.El konut satışı ise Haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %32,0 oranında artarak 33 bin 569 oldu. Toplam konut satışları içinde 1.El konut satışının payı %31,2 oldu.

2025’in ilk yarısındaki Türkiye geneli satışlara bakıldığında toplamda 691.893 ile son 3 yılın en büyük artışı olduğunu görüyoruz. 2024’teki 1 milyon 478 binlik toplam satışın enflasyonun düşmesi ve faizlerin inmesiyle birlikte bu yıl 1,5 milyonun üzerine çıkacağını düşünüyoruz.

Satışlarda önceki yıllara göre bir artış söz konusu ancak 1.El konut satışlarının ve kredili satışlarının payının artması gerekiyor. 2016-2020 arasında 1. El satışların ilk 6 ay ortalaması %45’ti. Son 5 yılda bu oran %30’a geriledi. Aynı şekilde kredili satışlar da 2016-2020 arası ilk 6 aylarda ortalama %31 iken son 5 yılda bu oran ortalama olarak neredeyse yarıya yakın eriyerek %17’lere geriledi.

Konut finansmanındaki kısıtlar kaldırılmalı

Konut arzı ve kredi olanaklarını iyileştirmedikçe konut ve kira fiyatlarının kontrolü de güçleşiyor. Bu noktada Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek’in “Konuttaki arz açığını kapatmadan, fiyatlar istenilen noktaya gelmez. Çünkü arz açığı var. Dar gelirli kesimin ev sahibi olabilmesi için gerekirse uzun vadelerle konut sahibi olması sağlanmalı” açıklamalarını oldukça olumlu buluyoruz. KONUTDER olarak bu noktada BDDK’nın kredi kısıtlarının kaldırılmasıyla ilk etapta kredili ve 1. El konut satışların daha iyi bir noktaya geleceğini düşünüyoruz.

Uygun Arsa Geliştirilmesi: Konut maliyetlerini düşürmenin anahtarı

Satışların yanı sıra konut arzını artırmaya yönelik arsa maliyetlerini aşağıya çekecek uygulamaların da hızla devreye alınması lazım. Geçtiğimiz aylarda kamuoyu ile paylaştığımız uygun arsa modeli de bu noktada çok önemli katkı sağlayacaktır. Arsa maliyetinin en yüksek olduğu ülkelerden birisiyiz. Arsanın inşaat içindeki maliyeti ülkemizde %50 ortalamalarında, oysa Avrupa ve Amerika’da en değerli lokasyonlarda bile arsa maliyetleri %20’ler seviyesinde. Bu durum özellikle İstanbul gibi büyük şehirlerde konutun erişilebilirliğini doğrudan olumsuz etkiliyor.

Konut ihtiyacının ve arz eksikliğinin fazla olduğu bölgelerde kamunun üreteceği arsaların; toplam geliştirme maliyeti içindeki payı yerine ve bölgesine göre yüzde 10 ila 20’yi geçmeyecek şekilde geliştirilebilir. Bu da beraberinde toplumun birçok kesimini de konut sahibi yapabiliriz. Bu sayede hem konuta erişimin zorlukları ortadan kalkar hem de enflasyonla mücadelede de ciddi kazanımlar elde edilir.

Şeyh Bedreddin Ortaca’dan sonra şimdi de Köyceğiz’de

Araştırmacı yazar Cemal Canpolat, 600 yıl önce yaşamış Simavna Kadısı Şeyh Bedreddin’in hayatını tarihsel izdüşüm eşliğinde anlattığı ‘Şeyh Bedreddin-Dede Sultan’ kitabının söyleşisi için Köyceğiz’de okurlarıyla buluştu.

CHP’li siyasetçi ve araştırmacı-yazar Cemal Canpolat’ın ‘Şeyh Bedreddin-Dede Sultan’ kitabı yoğun ilgi görmeye devam ediyor. Kitabın söyleşi, Muğla Ortaca’dan sonra şimdi de Köyceğiz’de gerçekleşti. Geçtiğimiz gün gerçekleşen söyleşide Canpolat, etrafında binlerce insanı toplamayı başarmış bir sufi olan Şeyh Bedreddin’in efsanelere konu yaşam macerasını tarihseverlere anlattı. Canpolat söyleşide, Şeyh Bedreddin’in yaşamını dönemin siyasi ve sosyal yapısıyla birlikte ele alarak, tarihin sadece bir olaylar silsilesi olmadığını, aksine bugünü anlamak için bir ayna görevi gördüğünü belirtti. Canpolat ayrıca, Şeyh Bedreddin’in mücadelesinin günümüz Türkiye’sinde de hala yankı bulan adalet, eşitlik ve yoksullukla mücadele gibi evrensel temaları içerdiğini dile getirdi.

Şeyh Bedreddin’i ülkemize kazandıran ismin Nazım Hikmet olduğunu vurgulayan Canpolat, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Şeyh Bedreddin aynı zamanda bir İslam fıkıhçısıdır. Bu yönünü çok bilen olmaz. Bilinmeyen birçok yanı var. Kitabımda bunları da anlatıyorum. Bu kıymetli ismi Anadolu’ya, bizim ulusumuza, ülkemize kazandıran da Nazım Hikmet’tir. Şeyh Bedreddin eşitliği savunuyor. Özgürlüğü savunuyor. Halkı kendi kendini yönetim şeklini savunuyor. Ekmeğin eşit olmasını istiyor.”

Škoda’dan Temmuz Ayına Özel Fırsatlar

Škoda, temmuz ayına özel avantajlı satış kampanyalarıyla müşterilerine keyifli bir yaz mevsimi yaşatıyor.

Škoda’nın sedan konforunu premium segment düzeyinde sunan otomobili Superb için marka, temmuz ayına özel avantajlı fiyat ve tüzel müşterilere 12 ay vadeli, yüzde 2,49 faiz oranı ile 1.000.000 TL’ye kadar finansman desteği sunuyor.

Škoda sahibi olmak isteyenler, markanın B-SUV sınıfındaki dinamik modeli Kamiq ile sportif tasarımı ve zengin donanımıyla öne çıkan otomobili Scala Monte Carlo için 200.000 TL’ye kadar, 12 ay vadeli, yüzde 0,99 faiz oranlı kredi desteğinden yararlanabiliyor.

Markanın en çok tercih edilen modeli Octavia içinse Škoda, tüzel müşterilere 12 ay vadeli, yüzde 2,49 faiz oranı ile 1.000.000 TL’ye kadar finansman desteği sunuyor.

Skoda’nın kompakt SUV sınıfındaki modeli Karoq’a Yüce Auto-ŠkodaYetkili Satıcılarında temmuz ayına özel fırsatlarla sahip olunabiliyor.

Temmuz sonuna kadar sürecek ve tüm yetkili satıcılarda geçerli kampanya kapsamında marka, müşterilerine en uygun faiz oranları ile kredi seçenekleri sunuyor.

Lexus Dünya Dayanıklılık Şampiyonası’nda İlk Zaferini Kazandı

Premium otomobil üreticisi Lexus, motor sporları dünyasında da adından söz ettiriyor. Lexus’un RC F LMGT3 yarış aracı, 2025 FIA Dünya Dayanıklılık Şampiyonası’nda (WEC) ilk zaferini Sao Paulo 6 Saat yarışında kazandı. Bu önemli galibiyet, Lexus’un WEC’teki yalnızca ikinci sezonunda geldi ve markanın kısa zamanda elde ettiği başarının daha da dikkat çekici olmasını sağladı.

Brezilya’daki efsanevi Interlagos Pisti’nde gerçekleştirilen sezonun beşinci yarışında AKKODIS ASP Team tarafından kullanılan 87 numaralı RC F LMGT3, 216 tur sonunda damalı bayrağı ilk sırada geçti. Le Mans 24 Saat zaferi yaşamış olan Jose Maria Lopez, Petru Umbrarescu ve Clemens Schmid’in oluşturduğu ekip, güçlü performanslarıyla yarışı 37.716 saniye farkla kazandı. 78 numaralı Lexus RC F LMGT3 de dikkat çekici bir performans sergiledi ve zorlu yarışı beşinci sırada tamamladı.

RC F LMGT3, Lexus’un yüksek performanslı RC F coupe modeli üzerinden geliştirildi ve Şubat 2024’te WEC’te yarışmaya başladı. Kısa süre içerisinde ilk podyum başarısını ve pol pozisyonlarını elde eden araç, Sao Paulo zaferiyle birlikte artık WEC’in kazananları arasındaki yerini almış oldu.

Lexus, bu başarısıyla yalnızca rekabetin içinde yer almadığını, aynı zamanda zirveye oynamaya başladığını da net bir şekilde ortaya koydu. Genç yetenekler ve deneyimli pilotlardan oluşan pilot kadrosuyla, Lexus yeni zaferler elde etmeyi hedefliyor.

“Netaş Academy” eğitimde yeni bir dönem başlatıyor

Türkiye’nin yerli teknoloji gücü Netaş Ar-Ge, uzman kadrosuyla yıllardır kurumsal müşterilere vermiş olduğu teknoloji eğitimlerini Netaş Academy çatısı altında bireysel müşterilere açıyor.

Uzun yıllardır kurumsal müşterilerine uzman kadrosu ile çok yönlü teknik eğitimler veren Netaş Ar-Ge, Netaş Academy ile kapılarını artık kurumsal müşterilerin yanı sıra bireylere de açıyor.

Kurumsal eğitim platformu n-telligent institute, yeniden yapılandırarak Netaş Academy’ye dönüştüren Netaş, ülkemize Netaş Ar-Ge mühendislerinin imzasını taşıyan yepyeni bir eğitim platformu kazandırıyor.

Teknik eğitimler, blog içerikleriyle donatılan Netaş Academy, profesyonel gelişimine odaklanan herkese yönelik zengin bir bilgi ve deneyim paylaşımı ortamı oluşturmayı hedefliyor.

Sektörde deneyimli eğitmenler tarafından verilecek eğitimlere; öğrenciler, kariyer değişikliği yapmak, ya da ilgili uzmanlık alanlarında derinleşmek isteyen herkes katılabilecek.

Katılımcılara çevrim içi ya da yüz yüze eğitim seçenekleri sunan Netaş, eğitimlere katılan kişilerin kariyer planlaması konusunda da çok değerli yönlendirmeler yaparak katılımcıların zihinlerinde belirgin bir rota ile eğitimi tamamlamalarını hedefliyor.

Kurumsal müşterilere yıllardır sunulan ve memnuniyet seviyesi oldukça yüksek olan Netaş Academy eğitimleri, teorik bilginin yanı sıra uygulamalı çalışmalar ve sektör deneyimleriyle zenginleştiriliyor.

Netaş Academy’de Netaş eğitmenlerinin vermiş olduğu eğitimlerle ilgili bilgilerin yanı sıra konusunda uzman kişilerin yazdıkları bloglar da katılımcılara geniş bir perspektif sunuyor. Böylece sektörün nabzını tutulurken, geleceğin teknolojilerine yönelik hazırlıklı ve yetkin bir profesyonel ağ oluşturmaya da öncülük ediliyor.

Netaş Academy’yi değerlendiren Netaş Ar-Ge Genel Müdürü Ersin Öztürk, “Netaş Ar-Ge olarak, yıllardır alanında önde gelen isimlerinden oluşan eğitmen kadromuzla, kurumsal müşterilerimize yüksek kaliteli eğitimler sunarak sektöre değer katıyoruz. Netaş Academy sayesinde bu birikim ve deneyimi daha geniş bir kitleye ulaştırmak amacıyla, bireysel katılımcılara da kapılarımızı açmış olduk. Netaş’ın yıllardır süregelen okul kimliğini bir Akademi çatısı altında yeniden yapılandırdık ve hem eğitim hem uygulama tarafında alanının en iyisi olan kadromuzun birikiminden faydalanma fırsatını, yalnızca kurumsal müşterilerimize değil, kariyerini geliştirmek isteyen bireysel katılımcılara da sunuyoruz. ” dedi.

Platformda öne çıkan eğitimler arasında; “Yapay Zekâ ile İş Modellerini Yeniden Düşünmek”, “CISCO Sertifikalı Ağ Uzmanı (CCNA) Eğitimi”, “Veri Tabanı & SQL Eğitimi”, “Yapay Zekâ ile İletişim Yöntemleri” ve “ISTQB Temel Seviye Sertifikasyon Eğitimi” sıralanabilir.

Çiğ süt fiyatı üreticiyi değil, krizi büyütmeyi hedefliyor

Edirne Milletvekili ve Ziraat Mühendisi Ediz Ün, Ulusal Süt Konseyi’nin (USK) 16 Temmuz’da açıkladığı çiğ süt alım fiyatlarına sert tepki gösterdi. USK’nın yalnızca yüzde 7 oranında yaptığı fiyat artışının, üreticinin yaşadığı maliyet baskısını hafifletmekten uzak olduğunu belirten Ün, hem kararın içeriğini hem de açıklanma zamanını eleştirdi.

“Çiftçiye bile isteye zarar ettiriliyor” diyen Ün, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın üretici lehine değil, krizi derinleştiren politikalar izlediğini söyledi.

Normalde Haziran ayında toplanıp 1 Temmuz itibarıyla yürürlüğe girmesi gereken fiyat kararının, temmuz ortasında alınarak 1 Ağustos’tan itibaren uygulanacağının duyurulmasını ağır sözlerle eleştiren Ün, şu ifadeleri kullandı:

“Çiftçinin bir aylık gelirine tefeciler gibi el koydular. Madem toplanacaktınız, neden 21 gün önce toplanmadınız? Bu gecikme bilinçli bir tercih. Aynı uygulamayı yılbaşından önce yaptılar. O zaman da fiyatı geç açıklayarak çiftçiyi yine zarara uğrattılar.”

Yeni açıklanan 18 lira 35 kuruşluk çiğ süt alım fiyatının üreticiye nefes aldırmak bir yana, mevcut maliyetleri dahi karşılamaktan uzak olduğunu vurgulayan Ün, yem-süt paritesine dikkat çekti:

“Ocak ayında 1,27 olan parite haziranda 1,16’ya geriledi. Tarım Bakanlığı’nın hedefi olan 1,3 paritesinden giderek uzaklaşıyoruz. Bugün açıklanması gereken en düşük fiyat 21,5 liraydı. Sektör temsilcilerinin 21 liralık talebi gayet haklıydı.”

Ün, Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Ahmet Gümen’in bir televizyon programında kullandığı “Üretici 21 lira isteyebilir ama bu fiyat uygulanmadıktan sonra bir anlamı yok” sözlerine de yanıt verdi:

“Beyefendiye sormak lazım: Göreviniz nedir? Üreticinin hakkını savunmayacaksanız neden o koltukta oturuyorsunuz?”

Yem fiyatlarının son bir yılda yüzde 37 oranında arttığını hatırlatan Ediz Ün, süt fiyatındaki yüzde 25’lik artışın bu maliyetin çok gerisinde kaldığını söyledi:

“Bu zam, üreticiye ‘Artık üretme’ demekten başka bir anlama gelmez. Alınan bu karar, yeni bir süt krizinin habercisidir. Yanlış kararlarının bedelini sürekli üreticiye ödettiriyorlar.”

Ulusal Süt Konseyi’nin şeffaflıktan uzak bir yapıya dönüştüğünü söyleyen Ün, yalnızca yanlış kararlar almakla kalmadığını, aynı zamanda üreticiye rehber olması gereken temel verileri de paylaşmadığını belirtti:

“Aylarca ne yem-süt paritesini ne maliyet hesaplarını ne de girdi fiyatlarını açıkladılar. Çünkü biliyorlar ki bu veriler açıklansa üreticinin zarar ettiği ortaya çıkacak. Bu yüzden susuyorlar. Oysa Konsey, üreticinin hakkını savunacak bir yapı olmak zorundaydı. Şimdi iktidarın planlarına hizmet eden bir aparata dönüştü.”

Ün’e göre açıklanan düşük fiyatlar, iktidarın uzun vadeli bir tercihini yansıtıyor:

“Süt üretiminin yıllık 22 milyon tonla sınırlandırılması planlanıyor. Bunun için de bazı üreticiler sistem dışına itilmek isteniyor.”

Açıklamasının sonunda ise Ediz Ün, iktidarı sert bir dille eleştirdi: “Bu iktidarın bir gün bile üreticiyi düşündüğü olmadı. AKP gitmedikçe bu ülkenin çiftçisine huzur yok.”

MOBİLYA SEKTÖRÜ, YAZ AYINA BÜYÜME İLE ‘MERHABA’ DEDİ

Mobilya ihracatındaki artış  komşudan Afrika’ya uzandı  

Mobilya, kâğıt ve orman ürünleri sektörü, haziran ayında hem ülke genelinde hem de Akdeniz’de önemli bir ihracat artışına imza attı. Ana pazarlarında istikrarını koruyan sektör, komşu ülkeler ve Afrika pazarında da dikkat çeken ihracat artışları kaydetti. Gürcistan ve Fas’ın öne çıktığı rekor artışlara Irak, Suriye ve Libya da katıldı.

Başarıyı yıl geneline yaymak ve daha kalıcı hale getirebilmek için ihracatçının rekabet gücünü destekleyecek adımlara ihtiyaç duyduklarını dile getiren AKAMİB Başkanı Onur Kılıçer, ihracatın ivme kazanabilmesi için ekonomik zeminin güçlendirilmesi gerektiğini belirtti.

Türkiye mobilya, kâğıt ve orman ürünleri sektörünün haziran ayı ihracatı geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 8,1 artışla 588 milyon 946 bin dolar oldu. Sektörün yılın ilk 6 aylık ihracatı 2024 yılına kıyasla yüzde 0,7 oranında artış göstererek 3 milyar 818 milyon 939 bin dolar seviyesine geldi.

Akdeniz Mobilya, Kâğıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği (AKAMİB) ise haziran ayında yüzde 21,6’lık artış kaydederek 66 milyon 276 bin dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Ocak-Haziran döneminde 463 milyon 952 bin dolarlık ihracata ulaşan AKAMİB, bu dönemde yüzde 10,2’lik artış sağladı.

Fas ve Gürcistan pazarlarında önemli başarı

Sektörün Türkiye geneli haziran ayı ihracatında en başarılı ilk beş pazarı Irak, Birleşik Krallık, ABD, Fas ve Gürcistan oldu. İlk 10 pazar içerisinde Fas’a yüzde 67, Gürcistan’a yüzde 55’lik ihracat artışları dikkat çekti.

AKAMİB’in haziran ayı ihracatında da Irak ilk sırada yer aldı. Irak’ı sırasıyla; Suriye, Almanya, Libya ve Fransa takip etti. İlk 10 pazar içerisinde Suriye’ye yüzde 216, Gürcistan’a yüzde 110, Libya’ya yüzde 107, Birleşik Krallık’a yüzde 87 ve Fas’a yüzde 67’lik dikkat çekici ihracat artışları görüldü.

“Başarının kalıcı olması rekabet gücüne bağlı”

Haziran ayı ihracat verilerini değerlendiren AKAMİB Başkanı Onur Kılıçer, elde edilen başarılı sonucun bölge ihracatçısının dinamizmini ve adaptasyon kabiliyetini bir kez daha ortaya koyduğunu belirtti. Bu başarıyı yıl geneline yaymak ve daha kalıcı hale getirebilmek için ihracatçının rekabet gücünü destekleyecek adımlara ihtiyaç duyduklarını dile getiren Kılıçer, yılın ikinci yarısında ihracatın ivme kazanabilmesi için ekonomik zeminin güçlendirilmesi gerektiğine vurgu yaptı.

Yüksek faiz ortamında finansmana erişimde ciddi zorluklar yaşadıklarına dikkat çeken Kılıçer, sözlerini şöyle sürdürdü: “Faizlerin kademeli olarak düşürülmesi, döviz dönüşüm desteğinin artırılması ve maliyetleri dengeleyecek destek mekanizmalarının hızlıca hayata geçirilmesi ihracatçımıza nefes aldıracaktır. Türkiye’nin üretim ve ihracat gücünü korumak için ihracatçının yükünü hafifletecek politikalar her zamankinden daha büyük önem taşıyor.”

Yapay zeka ile turizmde yeni dönem: Kişiselleştirilmiş deneyimler, akıllı işletmeler
Yapay zeka, konaklama ve yeme-içme sektörlerinde hizmet kalitesini ve verimliliği yeniden tanımlıyor. 35 yılı aşkın süredir otel, restoran, kafe, bar, pastane ve plaj işletmeleri için teknolojik çözümler sunan Protel, yapay zekayla turizm sektöründe verimliliği ve müşteri memnuniyetini en üst seviyeye çıkarıyor. Protel Satış Direktörü Fatih Tenel, yapay zeka sayesinde sektörün yalnızca bugünü değil, geleceği de daha akıllı ve öngörülebilir şekilde planlama imkânı bulduğunu söylüyor.
Turizm ve konaklama sektörü, dijital dönüşümün en hızlı yaşandığı alanlardan biri haline gelirken, yapay zeka da bu dönüşümde başrolü üstleniyor. Özellikle müşteri deneyimini kişiselleştirmede yapay zeka kritik bir rol oynuyor. Misafirlerin tercihlerinin analiz edilerek onlara özel deneyimlerin sunulması, müşteri bağlılığını artırıyor. Gelecekte, yapay zekanın duygusal zeka yetenekleri sayesinde sadece ne istediklerini değil, nasıl hissettiklerini de anlayan hizmetlerin sunulması bekleniyor.
Protel Satış Direktörü Fatih Tenel, “Yapay zeka teknolojilerini sadece takip etmekle kalmıyor, bizzat geliştiriyor ve sektöre adapte ediyoruz. Otellerin ve restoranların işleyişini hem operasyonel hem de müşteri deneyimi açısından dönüştürecek çözümler sunuyoruz. Yapay zeka artık sadece bir teknoloji değil, sektörel rekabette kritik bir avantaj unsuru haline geldi” diyor.
2017 yılında Ar-Ge merkezi lisansını aldıktan sonra yapay zeka, görüntü işleme ve artırılmış gerçeklik alanlarında Ar-Ge faaliyetleri yürütmeye başlayan Protel’in, bu çalışmalar arasında özellikle dikkat çekenlerden biri, mutfak atık yönetimi projesi. Yapay zeka destekli bu sistem sayesinde, mutfakta hangi yiyeceklerin ne kadar arttığı analiz ediliyor ve bu verilerle sonraki üretim planlaması yapılıyor. Ayrıca, restoran üretim tahminleme uygulaması, hava durumu ve geçmiş satış verilerini değerlendirerek günlük ne kadar yemek hazırlanması gerektiğini tahmin ediyor. Yapay görme ile açık büfe yönetimi ise hangi yemeklerin ne zaman tazelenmesi gerektiğini bildirerek hem gıda israfını önlüyor hem de hizmet kalitesini artırıyor.
Oracle’ın geliştirdiği bir diğer önemli yapay zeka çözümü olan NOR1, otelcilik sektöründe hem gelir artırımı hem de kişiselleştirilmiş hizmet sunumu sağlıyor. OPERA Cloud sistemine entegre çalışan bu uygulama, otel misafirlerinin geçmiş verilerini analiz ederek onlara en uygun zamanda oda yükseltme teklifleri sunuyor. Böylece, misafir memnuniyeti artarken otellere de ek gelir sağlanıyor.
“Sektör daha rekabetçi ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşuyor”
Yapay zekanın sektördeki geleceği hakkında konuşan Fatih Tenel, “Karar alma süreçlerinde veriye dayalı yapılar kurulması ve operasyonel süreçlerin otomasyonla desteklenmesi, sektörün daha rekabetçi ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşmasını sağlayacak. Protel olarak bu dönüşümde işletmelerin yanında olmaktan gurur duyuyoruz” ifadelerini kullanıyor.

Pınar Özbek’ten Esma’nın Işığında: Kalbe Yolculuk Başladı

Pınar Özbek’ten Kalplere Dokunan Bir Eser: Esma’nın Işığında – Esma’ül Hüsna Hikayeleri

Gerçek hayat hikâyelerinden esinlenerek kaleme alınan Esma’nın Işığında – Esma’ül Hüsna Hikayeleri, eğitimci yazar Pınar Özbek imzasıyla Vena Yayınları’ndan çıktı.

Allah’ın 99 ismini temel alan kitapta, her bir isimle bağlantılı 99 gerçek hayat hikayesi yer alıyor. Maneviyat dolu bu eser, Allah’ın isimlerinin ışığında okuyucuyu kendi iç dünyasına doğru derin bir yolculuğa davet ediyor.

Pınar Özbek’in güçlü kalemiyle Vena Yayınları’ndan yayımlanan Allah’ın 99 ismini merkeze alan kitap, her bir isme dair yaşanmışlıklarla yoğrulmuş 99 farklı insan hikâyesini anlatıyor. Okuyucuyla buluşan eser, hem manevî hem de edebî yönüyle dikkat çekiyor.

“Her kalp, bir yolculuğun izlerini taşır.”

Bu anlamlı cümleyle kapılarını açan kitap, okuyucusunu kendi kalbinin derinliklerine inmeye ve Allah’ın güzel isimlerinin tecellilerini keşfetmeye çağırıyor. Kimi zaman bir affın, kimi zaman bir dönüşümün hikâyesi olarak karşımıza çıkan her bir bölüm, farklı hayatlara dokunuyor.

Pınar Özbek, eserle ilgili duygularını şu sözlerle ifade ediyor:

“Esma-i Hüsna ile tanışmam çocuk yaşlarımda başladı. Bu kutlu isimlerin yıllar içinde kalbimde ne büyük bir yer edindiğini gördüm. Sadece kendi içsel yolculuğumda değil, eğitim verdiğim öğrencilerde de bu isimlerin dönüştürücü etkisine şahit oldum. Bu kitap, hem unuttuklarımızı hatırlatan hem de içimizdeki ışığı yeniden uyandıran bir rehber niteliğinde.”

Eğitimci kimliğiyle yazar, anaokulundan ortaokula kadar farklı yaş gruplarındaki öğrencileriyle paylaştığı Esma-i Hüsna tecrübesini, kelimelerin ötesine taşıyarak birer duygu, umut ve şifa aracı olarak aktarıyor.

Her biri yaşanmışlıktan esinlenerek yazılan bu öyküler, farklı yaş, cinsiyet ve sosyal statüden insanların içsel dönüşümlerini, affedilişlerini ve yeniden doğuşlarını konu alıyor. Esma’nın Işığında, sadece kadınlara ya da erkeklere değil; her yaştan, her meslekten ve her hayat hikâyesinden insana hitap ediyor. Kalbinde sorular taşıyan, geçmişiyle yüzleşmek isteyen, affedilmek ve yeniden doğmak arzusunda olan herkes için bir yol haritası sunuyor.

Bu eser, sadece bir hikâye derlemesi değil; Allah’ın isimlerinden ilham alarak yazılmış, okuyucuyu içsel dünyasına, duaya ve manevî olgunluğa davet eden derinlikli bir yolculuktur.

Yayımlandığı ilk haftadan itibaren dikkat çeken kitap, özellikle maneviyat, kişisel gelişim ve içsel keşif alanlarına ilgi duyan okurlar için benzersiz bir kitap olarak öne çıkıyor. Ruhun ihtiyaç duyduğu teselliyi, huzuru ve yönü Esma-i Hüsna’nın ışığında arayanlara…

Çeşme’de Uygun Fiyatlı Tatilin AdresiIldırı’nın Sakinliğinde Uygun Fiyatlı Tatil Deneyimi

Çeşme’nin keşfedilmemiş güzelliklerinden Ildırı’da konumlanan Sibyl Hotel Erythrai by Muup, her bütçeye hitap eden fiyatları ve sunduğu yüksek konforla muhteşem Ege tatilinin vazgeçilmezlerinden oluyor. Suit, deluxe ve superior oda seçenekleriyle herkesin ihtiyacına uygun bir alternatif sunan Sibyl, Temmuz- Ağustos ayında kişi başı gecelik 3.500 TL’den, Eylül ayında ise 3.250 TL’den başlayan fiyatlarla başlayan tatil fırsatları sizleri bekliyor.

Üç cephesi denize bakan, balkonlu ve ferah tasarımlı odalarıyla misafirlerine doğayla iç içe bir konaklama deneyimi yaşatan Sibyl Hotel Erythrai by Muup, her şey dahil konsepti, geniş menü seçenekleri ve kişiye özel hizmet anlayışıyla dikkat çekiyor. Otelin suit, deluxe ve superior olmak üzere farklı kategorilerde sunduğu 7 tip oda seçeneği, her bütçeye ve her zevke hitap ediyor.

Antik Erythrai kenti manzarasına karşı konumlanan otelde, Ege mutfağından dünya lezzetlerine kadar geniş bir yelpazede hazırlanan menüler Executive Şef Serhat Güneysu tarafından hazırlanıyor. Spa, sauna, masaj odası, gün boyu süren aktiviteler, canlı müzik performansları ve DJ etkinlikleriyle Sibyl Hotel; sadece konfor değil, eğlenceyi de tatilinize dâhil ediyor.

CHUCK PALAHNIUK’İN KARANLIK ve SARKASTİK ZEKÂSINDAN YENİ BİR ABSÜRT MASAL: SONSUZA DEK DEĞİLSE DE ŞİMDİLİK

Düşbaz Kitaplar, yeraltı edebiyatının kült ismi Chuck Palahniuk’in Sonsuza Dek Değilse de Şimdilik adlı romanını Türkçede ilk kez okurlarla buluşturuyor! Ahlaki çürümeyi ve sınıf çatışmalarını kara mizahla kaleme aldığı romanda Palahniuk, aile geleneği olarak seri katillik yapan iki kardeşin karanlık, kanlı soyluluk hikâyesini anlatıyor. Palahniuk’in ölüm, miras, medya ve şiddeti sarkastik kalemiyle yeniden şekillendirdiği Sonsuza Dek Değilse de Şimdilik, rahatsız edici biçimde eğlenceli!

Ayrıntı Yayınları’nın dinamik markası Düşbaz Kitaplar, yeraltı edebiyatının güçlü kalemi ve Dövüş Kulübü’nün yazarı Chuck Palahniuk’in karanlık romanı Sonsuza Dek Değilse de Şimdilik’i okurlarla buluşturdu. Burcu Asena Şahin Gençoğlu’nun dilimize çevirdiği Sonsuza Dek Değilse de Şimdilik, yazarın Bunu Bi’ Düşün, Miras, Çığlık ve Yargı Günü’yle birlikte Düşbaz Kitaplar’dan çıkan beşinci kitabı oldu.

“En Uzun Gün Hiç Bitmiyor Mu?”

Ekranların sevilen çizgi film kahramanı Niloya, yaz tatilinde de yepyeni hikayelerini minik dostları ile paylaşmaya devam ediyor. Çocukların merakla beklediği bu haftaki bölümde çizgi kahraman hiç bitmeyecek sandığı bir günün aslında son bulduğunu ve bu durumun ardındaki gerçeği öğrendiği keyifli bir maceraya atılıyor. Bu kapsamda Niloya ve arkadaşları, 17 Temmuz Perşembe günü saat 09.00’da Niloya YouTube kanalında yayınlanacak “En Uzun Gün” bölümü ile hem keyifli bir zaman dilimi sunacak hem de öğretici bir macerayı ekranlara taşıyacak.

Türkiye’nin sevilen ve en uzun soluklu yerli çizgi film kahramanı Niloya, yeni bölümleriyle hem TRT Çocuk ekranlarında hem de 6 milyonu aşan abonesiyle mutluluk dünyasının kapılarını aralayan YouTube kanalında sevenleriyle buluşmaya devam ediyor. Her bölümde farklı bir hikâye sunan ve 7’den 70’e büyük beğeni toplayan çizgi film, psikolog, pedagog ve içerik danışmanlarının eşliğinde titizlikle hazırlanan senaryoları ile çocukların hayal dünyasına olumlu etkilerde bulunuyor.

Niloya ve arkadaşları, doğa olaylarını çocukların anlayabileceği bir dil ve keyifli bir anlatımla ekranlara taşırken, aynı zamanda merak duygusunu, öğrenme isteğini ve arkadaşlık ilişkilerini de ön plana çıkarıyor. Bu haftaki bölümde en uzun günün hiç bitmediğini düşünerek macerasına başlayan Niloya, yaz gündönümünü en eğlenceli şekilde ekranlara getiriyor.

UL/FM sertifikalı pompalarla yangın riski azalıyor, sigorta primleri düşüyor

Sanayi tesisleri için yangın, yalnızca fiziksel bir tehdit değil; can kaybı, yüksek maddi zarar, üretimin durması ve sigorta maliyetlerinin artması gibi birçok riski beraberinde getiren büyük bir felaket demek. Bu nedenle yangına müdahalede kullanılacak ekipmanların sadece standartlara uygun olması değil, aynı zamanda uluslararası sertifikasyonlarla güvence altına alınması büyük önem taşıyor.

2024 yılında İstanbul İtfaiyesi tarafından açıklanan verilere göre, depo, işyeri, fabrika gibi yalnızca ticari yapılarda 3 bine yakın yangın meydana geldi. Bu yangınların büyük kısmı, ısı kaynaklarının yanlış kullanımı ve mekanik arıza gibi önlenebilir nedenlerden kaynaklandı. Benzer şekilde, ABD Ulusal Yangından Korunma Derneği verilerine göre, yalnızca sanayi tesislerini etkileyen yapısal yangınlar yıllık 1,3 milyar doları aşan doğrudan ekonomik kayba yol açtı. Gerçekleşen bu yangınlar, ciddi can kayıpları ve iş gücü kesintileriyle birlikte uzun süreli operasyonel duraksamalara neden olurken, yangın güvenliğinin ihmale gelmeyecek bir konu olduğunu da net biçimde ortaya koyuyor.

Üstelik yangınlar fiziksel kayıplarla birlikte, finansal zararlara ve sigorta maliyetlerinde artışlara da neden oluyor. Sigorta şirketleri, sanayi tesislerinin risk profiline göre primlendirme yaparken, kullanılan yangın güvenliği altyapısını dikkate alıyor. Bu noktada UL/FM sertifikalı yangın pompaları, yalnızca güvenlik değil, aynı zamanda maliyet avantajı da sağlıyor. Bu sistemlerin tesislerde kullanılması, risk primlerinin yüzde 10 ila 30 arasında düşmesine katkı sağlayabiliyor.

AHKİB’DEN YÜZDE 30 ARTIŞ İLE 231 MİLYON DOLARLIK İHRACAT

Akdeniz Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (AHKİB) Başkanı Gürkan Tekin, 2025 yılının ilk yarısında, geçen yılın aynı dönemine kıyasla %30 artışla 231 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdiklerini açıkladı. En fazla ihracatı bayan dış giyim ürünlerinde yaptıklarını belirten Tekin, Hollanda, Almanya ve İspanya’nın başlıca pazarlar olduğunu ifade etti.

Tekstil ve hazır giyim sektörünün emek yoğun yapısına dikkat çeken Başkan Gürkan Tekin, Avrupa’daki kazanımlarını korumak için olağanüstü gayret gösterdiklerini söyledi. Gürkan Tekin, “Kur seviyesinin ihracatı önemli oranda sekteye uğrattığı bir dönemden geçiyoruz. Türkiye genelinde sektör ihracatının yüzde 7 oranında azaldığı bu dönemde Birlik olarak ihracatımızı yüzde 30 artırmış bulunuyoruz. Bu başarı üyelerimizin olağanüstü çaba ve gayretlerinin sonucudur. Üyelerimiz bir yandan mevcut pazarlardaki kazanımlarını korurken Kosova, Kırgızistan, Kazakistan ve Ürdün gibi pazarlarda önemli başarılara imza attılar.” dedi

“En fazla bayan ve bay dış giyim ürünleri ihraç ettik”

İhracat artışında yeni pazarların önemli kazanımlar sağladığına dikkat çeken Başkan Tekin, bu pazarlarda yakaladıkları ihracat artışının devamını sağlayarak kalıcı olabilmek için özel lojistik altyapı yatırımlarının güçlendirilmesi, etkin tanıtım mekanizmalarının kurulması ve yerel aktörlerle stratejik iş birliklerinin geliştirilmesi için destek ve teşviklerin artırılması gerektiğini dile getirdi.

Yılın ilk yarısında 25 bin 668 ton ürünü küresel piyasalarda değere dönüştüren AHKİB’in sektör ihracatının temelde üç ürün grubunda kümelendiğini açıklayan Başkan Tekin, “Ocak-haziran döneminde bayan dış giyim ürün grubu toplam ihracatımızın yüzde 48’ini oluşturdu. Bir önceki yılın aynı dönemine göre bu ürün grubunda ihracatımız yüzde 26 artış ile 111 milyon dolar olarak kayıtlara geçti. En fazla ihracat gerçekleştirdiğimiz ikinci ürün grubumuz olan bay dış giyim ürünlerinin payı ise yüzde 22 oldu. Bu ürün grubunda yüzde 32’lik bir artışa imza atarak 52 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdik. Diğer hazır eşya ürün grubunun toplam ihracatımızdaki payı yüzde 8 olurken, bir önceki yılın aynı dönemine göre ihracatımız yüzde 5 azalarak 18,2 milyon dolar olarak gerçekleşti.” diye konuştu.

PaperWork ve DijitalAid Ortaklığıyla Yapay Zekâ Destekli WiseSpend, Masraf ve Seyahat Yönetiminde Devrim Yaratıyor

Kurumsal süreçlerde dijitalleşmeyi hızlandıran PaperWork ve süreç uyarlama uzmanı DijitalAid, stratejik bir iş birliğine imza atarak yapay zekâ destekli yeni nesil masraf ve seyahat yönetim çözümü WiseSpend’i duyurdu. PaperWork platformunun güçlü API mimarisi üzerinde geliştirilen WiseSpend, düşük kod (low-code), yapay zekâ (AI) ve uçtan uca dijitalleşmeyi bir araya getiren modüler bir çözüm sunuyor. Bu yenilikçi mobil masraf ve seyahat talep yönetim paketi, organizasyonlara hız, doğruluk ve verimlilik kazandırmayı hedefliyor.

Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, Kayseri ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile Küresel Gazeteciler Konseyi, TSYD, TİMEF, AVKON, ADD üyesi, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği, Tüm Mücadele Sporları Derneği, Kayseri Spor Adamları Derneği, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Android Uygulama Popup
Logo

📲 Davut Güleç Haberler

Android cihazınızdan kolayca haberleri takip edin!

📥 Uygulamayı İndir
Android Uygulama Popup
Logo

📲 Davut Güleç Haberler

Android cihazınızdan kolayca haberleri takip edin!

📥 Uygulamayı İndir
Davut Güleç Panel İletişim Davut Güleç – Sağ Menü