Kayseri’ye bir lütuf: Erciyes (10) (Köşe yazısı 17.08.2017 Kayseri Star Haber Gazetesi)
DAVUT GÜLEÇ
GAZETECİ
davutgulec@hotmail.com
Erciyes üzerine bu kez Dünyanın en yakışıklı dağının eteklerini yıllardır besicilik yaparak en iyi kullananlardan biri olan Halit Ekinci ile ‘yaylacılık’ üzerine yapılan röportajla devam ediyorum.
Sucuğu, pastırması ve mantısı kadar heybetli Erciyes Dağı ile adından söz ettiren Kayseri’de, hayvancılıkla geçimini sağlayan köylüler, asırlardır süren yayla göçlerini sürdürerek, bir Türk geleneği olan yaylacılığı devam ettiriyor. Her yıl baharın gelmesi ile Mayıs ayından itibaren köylerinden göç ederek Erciyes’in eteklerine çadır kuran aileler yılın yaklaşık 3 aynını buralarda geçiriyor. Halit Ekinci de her yıl Erciyes yaylalarına gelen hayvancılık şirketinin sahibi. Doğumundan itibaren Erciyes’in yaylalarında bulunmuş ve büyümüş bir müteşebbis.
-Kaç yıldır buralara geliyorsunuz?
Ben Erciyes’te çadırda doğmuşum. Çocukluğumuz buralarda geçti diyebilirim. Babamın ilk eşi de yayla da vefat etmiş. Babam hayvanlarımızı her yıl muhakkak Erciyes’e getirirdi; belli ki 97 yıl gibi uzun bir ömrü de Erciyes’e borçlu. Biz kendimizi bildik bileli Erciyes’e geliriz. Köyümüz buraya aşağı yukarı 70-80 km mesafede. Her yıl sürülerle o mesafeyi kat ederdik; tabi aracımız falan da yok o zamanlar.
-Peki buraya yılın hangi zaman dilimlerinde geliyorsunuz?
-Buraya Mayıs’ın sonunda gelir Ağustos sonunda geri döneriz. Çadırlarımızda kalırız. Eskiden yıllık 40-50 bin koyuna bakardık. Her obada 15 hane olurdu. Zamanla değişen dünya şartlarından dolayı şehirlere insanların göç etmeleri ile birlikte yaylacılık çok ciddi kan kaybetti ve azalmaya başladı.
-Erciyes’i tercih etmenizdeki temel sebepler nelerdir?
-Benim 2000 tane koyunum var. Bizim hayvanlarımızda buraya alıştı. Mayıs’ın sonu geldiğinde hayvanlarımız Erciyes’e gelmezlerse “ağarma” dediğimiz bir hastalığa kapılırlar. Buraya gelmezlerse hayvanlarımızın bu hastalıktan telef olma riski var. Erciyes’in havası da suyu da hayvanlarımız için son derece faydalı.
-Yaylacılıkta ki en keyifli şey nedir?
-Yaylacılık para kazanma işi değildir. Bu bir keyif işidir. Dağı yaşamak, yaylaların kokusunu içe çekmek… Bu işi sevmez, zevk alamazsa insan yapamaz. Zor şartlarda ve emek isteyen bir iş.
-Çevre İl ve İlçelerden Erciyes’e gelip yaylacılık yapanlar var mı ?
-Bizim haricimizde İncesu ve Develi bölgesinden yaylacılar gelir buraya. Onun dışında başka bir bölgeden gelen olmaz.
-Yaylacılığı şu anda nasıl yapıyorsunuz?
-Tabi eskiye bakarak çok fazla gelişme var. Yayalacılık da kolaylaştı, teknolojiden faydalanmaya başladı. Eskiden biz çıra ile aydınlanırdık. Şimdi tüm çadırlarda elektrik var. Çobanların her türlü yiyeceği içeceği mevcut. Ben ailemin yedinci çocuğu olarak bu dağda doğmuşum. Yokluk zamanı o zamanlar. Babam bu çocuk keşke ölse de dağda gömsek demiş. Burası olmazsa ne bizim koyun olur ne de biz oluruz. Ben her sene buraya iki ay gelmek zorundayım. Buraya geldiğim zaman kanım değişiyor. Sağlığım düzeliyor. 15 günde burada insan gençleşir.
-Peki burada normal bir gününüz nasıl geçiyor?
– Sabah 06:00’da başlar burada hayat; akşam 21:00’e kadar devam eder. Öğleyin iki saat dinlenmek için ara veririz. Sürekli hayvanlarla birlikte gezeriz. Erciyes’in ot kalitesi düşüktür ama suyu ve havası çok faydalıdır. Biz buraya hayvanlar etlensin diye gelmiyoruz. Hayvanlar da tıpkı bizim gibi alışmışlar bu güzel havaya. Buraya getirmediğimiz zaman hasta oluyorlar. Yani Erciyes onlara da psikolojik açıdan iyi geliyor.
-Erciyes’in bugün gelmiş olduğu nokta hakkında ne düşünüyorsunuz?
-Ben çocukken babam beni Kayseri’ye yolladı alışveriş için. Eşek sırtında bir gün sürdü gidip gelmem. Koca gün boyunca bir araba bile geçmedi yoldan. Şimdi sağ olsunlar Büyükşehir Belediyemiz, Erciyes A.Ş. çok büyük gayretler sonucunda Dağ’ı çok geliştirdiler; Erciyes’i bir marka haline getirdiler. yatırımlar çok hızlı meyve verdi ve artık dünya Erciyes’i tanır oldu. Çok güzelleşti Erciyes. Bu vesileyle Bakanımız Mehmet Özhaseki’ye hem de şimdiki Başkanımız Mustafa Çelik’e bir Erciyes sevdalısı olarak teşekkür ediyorum. Erciyes’in bugünlerini hayal dahi edemezdik.
-Yetkililere iletmek istediğiniz mesajlar var mı?
-Devletten biz destek bekliyoruz. Hem yaylacılığın hem hayvancılığın daha da iyiye gitmesi için yetkililerin bize sahip çıkması gerekiyor. Devletimizden biz bize yer göstermesini ve daha çok teşvik edici destekler vermesini talep ediyoruz. Bugün kasaplarda kuzu etinin kilosu 50 TL’ yi geçti, dışarıdan gelen et bizi doyurmaz. Ülkemiz hayvancılık ülkesiydi ama bazı yanlışlıklarla bu sektör bitme noktasına geldi. Ülke olarak hayvancılığa tekrar sahip çıkmamız, üretim yapmamız ve çok çalışmamız lazım.