Kayseri’nin ilk camisi ve Kırk kızlar türbesi..(2) (Köşe yazısı 19.12.2017 Kayseri Star Haber)
DAVUT GÜLEÇ
GAZETECİ
davutgulec@hotmail.com
Şimdi gelelim Kayseri’nin “ilk” camisine;
Battal Gâzi, Seyyid Gâzi veya Seyyid Battal Gâzi olarak da anılan, VIII. yüzyıl Emevi kumandanlarından biri olan, bu dönemde Bizans’a karşı yapılan İstanbul ve Anadolu seferlerinde görev almış ve adı bilhassa Türkler arasında destanlaşmış bir kahramandır. Kaynakların verdiği bilgilere göre Battal Gâzi’nin asıl adı Abdullah olup, kahraman manasındaki Battal ismi onun ünvanıdır ve bu isimle meşhur olmuştur.
Battal Gâzi,Emevilerin hizmetine girmiş bir Türk komutandır.
717 yılında Emevi kumandanı Mesleme’nin yukarıda anlattığım İstanbul kuşatmasına katılmış,
726-40 yılları arasındaki Arap-Bizans muharebeleri esnasında Kayseri’yi de fethederek buraya bir müddet sahip olmuştur.
740 yılında Bizans’la yaptığı Akroinon (Afyonkarahisar yakınlarında) savaşında şehid olmuş ve naaşı Kayseri il merkezinde,kendi adı ile anılan Battal Gâzi mahallesindeki türbeye defnedilmiş ve yanına da küçük bir mescid yapılmıştır.
Daha sonra ise,
secereleri Battal Gâzi’ye dayanan Danişmendliler’in,
tahta çıkmasına destek verdikleri II.Gıyâseddin Keyhüsrev tarafından onlara şükran ifadesi olarak bu mescid yenilenerek camiye çevrilmiştir.
Bugün bile Battal Gazi mahallesinde,Selçuklu hoşgörüsü ve o dönemin Anadolu iklimi adeta yaşamaktadır;
Türbenin hemen yakınında faal bir Ermeni Kilisesi, biraz ilerisinde yine günümüzde de defn işlemleri devam eden bir Ermeni Mezarlığı (Maşatlık) ve mezarlıkla duvar duvara hoş bir Cem evi bulunmaktadır.
(Geçen hafta eşimle beraber Battal Gâzi Camii/Türbesi ziyaretimiz ardından Ermeni mezarlığına da uğramıştık.
Ziyaretimiz sırasında genç bir Ermeni vatandaşımızın defn merasimine tanık olduk)
“KIRK KIZLAR TÜRBESİ”
Gelelim Kırk Kızlar Türbesine.
Çoğumuz hiç duymamıştır. Kayseri’de böyle bir türbenin varlığından bile çoğumuzun haberi yoktur.
Evet,
“Kırk Kızlar Türbesi” de
Battal Gâzi Türbesi içerisindedir .
1649 yılında Kayseri’yi gezmiş olan Evliya Çelebi’nin
“Kırk Nîsa”olarak bahsettiği bu Türbenin muhteşem bir efsanesi vardır;
Herkesçe malum olan
“AHÎLİK TEŞKİLATI” Kayseri’de kurulmuştur.
Ahilik Teşkilatı kurucusu Ahi Evrân’ın bağlı olduğu ve eşi Fatma’nın da babası olan (kayınpederi) Kirmanî’nin tekkesidir aynı zamanda
Battal Gâzi Türbesi.
Ahîler,barış zamanı birer ticari birlik mensubları iken savaş dönemlerinde ise müthiş bir Türkmen ordu teşkilatıdırlar.
Yine o dönemde Ahi Evrân’ın eşi Fatma tarafından kadınlardan oluşmuş yine aynı amaçlarla bir
“Kadın Ahîler ” teşkilatı kurulmuş ve “Fatma Bâce” yada “Bâce” teşkilatı olarak anılmışlardır.
Onlar da kendi ürettikleri el sanatı ürünlerle ticari faaliyetlerde bulunuyorlardı.
Kayseri,Moğol istilasına uğrayınca Ahîler ve Bâce’ler
Kayseri Kalesi içinde Kaleyi onbeş gün süre ile direnerek savunmuşlar fakat sonunda malesef içerideki bir Ermeni rahibin kale kapılarını gizlice açması neticesinde Moğollar tarafından hepsi kılıçtan geçirilirler.Fatma Bâce ise esir alınarak hapse atılır.
Efsaneye göre de ;
işte bu Moğol kuşatması sırasında Fatma Bâce teşkilatına mensup
“Kırk Genç Kız”
Moğol çapulcularının zorbalıklarından korunabilmek için gizlice
Battal Gâzi Mescidi’nin hemen bitişiğinde bulunan mağaraya kaçarak gizlenmişler, günlerce Allah’a dua ederek, kendilerini koruması konusunda yakarışta bulunmuşlardı:
-Allah’ım yeri yar bizi içine al!
-Bizi ya taş yap, ya kuş!
-Kurtar bizi…
Bu bir grup genç kızın muradlarına erip, kuş mu yoksa taş mı oldukları efsanevi anlatımları bir yana,
namuslarını korumak için gizlenmişlikleri, yakarışları, acı ve bir o kadar hüzünlü akıbetleri dilden dile anlatıla gelmiştir.
Kayseri’de Moğol egemenliğinin son dönemlerinde de, gizlendikleri mağaranın üzerine, Battal Mescidi’nin bitişiğine, muhtemelen Vezir Muineddin Süleyman Pervâne tarafından bir türbe yaptırılmıştır.
Şimdiye kadar şehrin göbeğinde bulunan
“Battal Gâzi Camii ve Türbesi” ne aileniz ile henüz bir ziyaret yapmadıysanız…
Tüm bunları kaçırmışınız demektir.
Bilin istedim …