Kayseri’de yeşeren siyaset.. (Köşe yazısı 10.05.2017 Kayseri Star Haber Gazetesi)
DAVUT GÜLEÇ
GAZETECİ
davutgulec@hotmail.com
Arada bir Türkiye’nin siyasi gündemi ve gelişmeleri üzerine bu köşede düşüncelerimi paylaşıyorum.
Hatırlarsanız, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün görevini Recep Tayyip Erdoğan’a teslim ettikten sonra pek çok senaryo suni ya da gerçek gündem olarak toplumu meşgul etti.
Öyle ki ‘O da kim ki?’ gibi yakışıksız değerlendirmeler bile yapıldı.
Ama Sayın Gül, görevi bıraktığı günden itibaren yaptığı aktif siyaset içinde olmayacağı, ihtiyaç duyulduğunda tecrübelerinden herkesin faydalanabileceğini açıkladı.
Olmadık üzerine senaryolar, oyunlar, tezgahlar, suni gündemler oynandı.
O ise hep susmayı, bunları kulak ardı ederken, yeni oyunlara izin vermek istemedi.
Hatırlarsanız, Cumhurbaşkanlığı görevini bıraktıktan hemen sonra Kayseri’ye yaptığı ilk ziyareti bile tartışma konusu oldu.
‘Parti kurmak için Kayseri’de toplantı yapacak’ diye.
Bunu Erkilet havalimanında kendisine sorduğumuzda ‘Kesinlikle yeni bir parti kurma gibi bir çalışma ve çaba içinde değilim’ diyerek net yanıtladı.
Ardından o zaman Büyükşehir Belediye Başkanı olan ve bu durumdan oldukça rahatsızlık duyan Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki ‘Sayın Cumhurbaşkanımızın bu açıklamaları bizi son derece rahatlattı’ açıklaması ile o gün ki durumu özetledi.
Daha o günlerde Boydak Holding’e ve diğer kişi ve kurumlara yönelik FETÖ operasyonları da başlamamıştı.
Ama o günden bu güne hep ‘Yeni parti kuruyor’ ya da son olarak CHP’li Deniz Baykal’ın ‘2019’da aday olursa desteklenmesi düşünülebilir’ şeklindeki açıklaması ile yeniden gündeme oturdu.
Oysa bu milletin değerleri, inançları var. Rekabetin ötesinde insan kalmayı başarmak gerekir. Vasfı, görevi ne olursa olsun herkes er ve kul niyetine olduğunu düşünmesi gerekir. Müsait olan ya da kader arkadaşlığı yapmış kim olursa olsun mutlu gününe de, acısına da katılacak. Elbette cenazesine omuz verecek, taziyede bulunacak “kardeşini” acı gününde yalnız bırakmayacak.
Bu davranışın öyle yüce bir gönüllülükle ilgisi olamaz. Olması gereken zaten bu. Abartmaya gerek yok
Ahmet Hamdi Gül, Rabb’ine kavuşmuş. Dünyalık defteri ve hesabı kapatmış.
Abdullah Gül ve tüm evlatları boyun bükmüş, babalarının kaybının hüznünü yaşıyor. Gönül teli titremiş, ölümün sessiz çığlığı bizim kapımızı ne zaman çalar sorusu zihinleri meşgul ediyor.
Tüm aile o an dostlarının şefkatine ve merhametine muhtaç.
Ama birileri bütün bunları ıskalıyor.
Sanki Ahmet Hamdi Gül Amca’nın ölümü ve Abdullah Gül’ün acısı teferruat.
‘Reis cenazeye geliyor’ ve bunu yaptığı için, ‘Ne büyük adam modunda.’
Hala iki Cumhurbaşkanı arasına nifak tohumları ekme, kendisine yeni yeşeren siyaset içinde yer bulmak için tribünde boy gösteriyor.
Tabi ki gelecek, ölüm bu, kardeşlik hukuku diye bir şey yok mu?
Sen istiyorsun diye sırtını dönerek selam bile vermesin mi Gül’e?
Bu nasıl bir mantık ve ahlak?
Bak kardeşim. İnancımıza göre büyük adamlık, Allah’ın huzurunda hesabı verebilmekle son bulur. Bu yaratılmış her kul için geçerlidir. Kimi büyük sevaplarla çıkar mizana, kimi sermayeyi tüketerek.
Bu Dünyada hiç kimsenin kalma, kazık çakma garantisi yoktur.
Unutma ki; sevginin ve ilginin bir sınırı olmalı.
Hz. Peygamber’i sevmenin bile bir sınırı var. Şakşakçılık yapacağız diye, İslam’ın inanç sınırlarını bile zorlayacak tavırlar Müslümanlara yakışmaz.
Bugün sevdiğiniz, nerdeyse taptığınız liderler, politikacılar, insanlar ve bizler de faniyiz.
Ölüm size ve bize bu hakikatleri hatırlatmıyorsa, nifak peşinde olanlara son sözüm.
Zaten bedenen nefes alıyor, ruhen ölmüşüz.
Elbette ölenle ölünmüyor, yaşamda, siyasette, politikada, çekişmelerde, gerçek ya da suni gündemlerde devam ediyor.
Ama bir gerçek daha var.
Kayseri tarihinde pek çok cenaze oldu.
MHP Lideri Devlet Bahçeli, Genelkurmay Başkanı ve Bülent Arınç dışında hemen hemen herkesin katıldığı Ahmet Hamdi Gül amcamızın cenazesi pek çok mesaj verdi.
Her ne kadar birileri Kayseri’yi cezalandırmak, yıpratmak istese de ‘Kayseri işini bilir’ sözü tekrarlandı.
Bir de, yeniden yeşermeye başlayan siyasetin nerdeyse yeşerdiği yerde Kayseri oldu.
Ama benim önerim, Kayseri’ye bir faydası olmayan, sürekli şovlar ile gündem oluşturan, koltuk sevdalıları, tribün severler değil, artık Kayseri’ye geçmişte olduğu gibi faydası olacak her kim varsa onlarla yola devam etmek gerekir.
Yoksa yediğimiz ‘dost’ kazıkları yeterince Kayseri’ye zarar verdi.
Bakalım ‘Kayseri’de yeşeren yeni siyaset’ nasıl bir yol alacak?