Kayseri için…(Köşe yazısı 13.01.2020 Kayseri Star haber Gazetesi)
DAVUT GÜLEÇ
GAZETECİ
davutgulec@hotmail.com
Kayseri’nin yıllardır kamu hizmetlerini almadığını yazıyorum.
Halen Yüksek Hızlı Tren
Erkilet Havalimanının genişletilmesi,
Şehir içi hafif raylı sistem yeni hatlar,
Bağlantı yolları,
Demiryolu kara kontenyr taşımacılığı,
Tarım ve hayvancılıkla ilgili kalkınma projeleri gibi önemli projelerde Kayseri’nin esamesi yok.
‘Cek, cak’ edebiyatı ya da ‘proje ve ihale aşamasında’ sözünden de herkes bıktı.
***
Yıllardır ‘şov yapacağız’ diye, toplu temel atma, açılış törenlerinin Kayseri’ye verdiği zararı gördük.
‘Kayserili işini bilir’ sözünün şehri nereye getirdiğini de.
‘Aç ve açıkta kimse yok, isteyen gelsin’ diye şehre ‘aşevleri yardımları’ ile sokulanların durumlarını da.
Bu arada, pastırma, sucukta nasıl geriye götürüldüğümüzü de.
Siyasette adımızın, yerimizin hiçbir değerinin olmadığı, sürekli Kayseri’den intikam alınmasını da.
Yatırım yok, üretim yok, millet bahçesi ve kağıt-sunum projeleri ile nasıl günlerin kaybedildiğini de görüyoruz.
***
Kayseri bir çok suçta belli nüfusa kıyasla rekor kırıyor.
Ama ‘huzur-güven şehri’ denilerek ayrı bir zarar veriliyor.
Geçen gün Vali Şehmus Günaydın, Emniyet’e ‘devriye aracı ‘ alınması için kampanya başlattı.
Eskiden olsa işadamları, ve temsil ettikleri meslek odaları hava atmak için sıraya girerdi.
Belediyelerde öyle.
Şimdi ‘adımız olsun’ denilerek, bir-iki ile idare ediliyor ya da ‘paramız yok’ deniliyor.
Ama ‘şov ve hava atma’ ya gelince taviz yok.
Artık herkes maskesiz konuşsa ve görevini yapsa, gerçekleri konuşmaktan korkmasa olmaz mı?
***
Bu kadar yazdıktan sonra özellikle başlığa gelmek istiyorum.
Atanmış ve seçilmişlerin sözlerine bakarsanız herşey Kayseri ve Türkiye için.
Ama Kayseri’deki etkinliklerde ikram edilenlere, kahvaltılara baktığınızda Kayseri’den yerli pek bir şey yok.
Geçmişteki alışkanlıkla, Kayseri dışından ‘bizim partili’ anlayışı devam ediyor, Kayseri kazık yiyor.
İkramlardaki ne su ne de reçel, tereyağı, peynir, helva, meyvesuyu, dağıtılan çikolata-goflet gibi Kayseri’deki OSB’lerde üretilen ve övündüğümüz şirketlerin ve fabrikaların birinin ürünü yok.
İyi de sanayi, turizm, ticaretimizi geliştirmek, fabrikaları çoğaltmak, istihdamı artırmak için böyle ihanet mi etmek gerek?
***
Ana cadde ve sokaklardaki işyerleri bir bir kapanıyor, üzerine ‘kiralık-satılık’ yazılıyor.
Hemen ardından emlakçıların astıkları pankartlar dikkat çekiyor.
Halkın en çok tepki gösterdiği ise, pankart asan emlakçıların ve temsilcilerin sırıtmaları.
İnsanlar çeşitli nedenlerle taşınmazlarını satıyor, emlakçılar sırıtıyor.
Bu işte bir yanlışlık var.
Biraz ciddiyet lazım.
***
Hala bu şehirde insanlar arasında bölen, yıkan, birbirinden uzaklaştıran, fitne sokmaya çalışan, günü kurtarmak için olmadık taklalar atan ‘sirk ve ekran manyakları’ var.
Kendilerine gelince herşey mübah ama başkalarına yasak, sakıncalı.
Son dönemde bizim meslekte bugün acınacak hale böyle geldi.
Koltuğunu ve makamını korumak, kaybedince devam ettirmek için kendisinin temsil ettiğine inandığı, başkalarının ise sert dille inanmadığı bu kişiliklerin ‘zavallı’ halleri de içler acısı.
Listeler yapıyor, davetleri düzenliyor, işine geldiği gibi mesleği ve kanunları yorumluyor, ellerinden fatura eksik olmuyor ama kimseyi bir türlü beğenmeyip, ‘makam-koltuk hevesini’ bırakmayı da bilmiyor.
***
Artık ne yazılı basın ne de medya eskisi gibi.
Çalışanlarında eskisi gibi bir değeri yok.
Eskiden bırakın gazete patronunu, genel yayın yönetmeni, yazıişleri müdürünü, muhabirin bile çok değeri vardı.
Şimdi, sürekli meslektaşlarını şikayet eden ajansların mı, gazetecinin mi, televizyonuncunun mu, dijital-sosyal medyanın mı, internet gazeteciliğinin mi yoksa seçimden seçime çıkan bülten habercilerinin mi değeri var belli değil.
Hepsi ayrı bir hava, ayrı bir güç, ayrı bir sorun.
Atanmış, seçilmiş ama bu şehirde yaşayan gazetecisi-medya mensubu, sivil toplum kuruluş temsilcileri, bu şehrin ekmeğini yiyen, doğan, büyüyen, yaşayan herkes kendini ‘Kayseri’ye ve temsil ettiğim makamları ne kadar hak ediyorum, dediğimin ne kadar arkasındayım, Kayseri’ye ne kadar faydalıyım?’ diye kesinlikle bir gözden geçirmeli.
Haksız mıyım?