Kaybettiğimiz tarım toprağı, 87 ülkenin yüzölçümünden daha büyük!
Türkiye’nin 1990 yılında 29 milyon hektar olan tarıma elverişli alanı 2017’de 24 milyon hektara, 19 milyon olan ekili alanların büyüklüğü de 16 milyon hektara geriledi. Dünyada kaybettiğimiz toplam tarım alanından daha küçük yüzölçümüne sahip 87 ülke var. Tarım topraklarımızın yüzde 59’u ise ağır erozyon tehdidi altında.
Türkiye’de tarımın daha verimli yapılabilmesi için mutlaka toprak ve su analizi yapılması gerektiğini bildiren İGSAŞ Genel Müdürü Turan Tok, tarım sektöründeki gelişmelerle, tarım topraklarındaki kayıplara ilişkin olarak şu bilgileri verdi:
“Her ne kadar kentleşme oranı artsa da Türkiye’de hala nüfusun üçte biri tarım kaynaklarından geçiniyor, çalışan her 4 kişiden 1’i de tarımla ilgileniyor. Tarımsal üretimden elde edilen gelir ise son verilere göre 62 milyar dolar. Tarım sektörü 21 milyar dolarla ihracatın yüzde 13,5’ini oluşturuyor.
Ancak ekili alandaki düşüş, bunun sonucunda tarımsal nüfustaki gerileme, tarım topraklarına yönelik erozyon tehdidi, bu alanda acil önlemlerin alınması gerektiğini gösteriyor. Türkiye’nin 1990 yılında 29 milyon hektar olan tarıma elverişli alanı 2017’de 24 milyon hektara gerilerken, yine aynı yıl 19 milyon olan ekili alanların büyüklüğü 16 milyon hektara geriledi. Dünyada kaybettiğimiz toplam tarım alanından daha küçük yüzölçümüne sahip 87 ülke var. Tarım topraklarımızın yüzde 59’u ise ağır erozyon tehdidi altında.”
Verimli tarım arazilerinin tarım dışı kullanımının en önemli sorunlardan biri olduğunu belirten İGSAŞ Genel Müdürü Turan Tok, birinci sınıf sulamaya uygun tarım arazilerinin imara açılmasının engellenmesi gerektiğinin altını çizdi. Tok, “Bu verimli arazilerin üzerine sanayi tesisi ve konut yapılmaması gerekiyor. Ayrıca yine birçok arazi, turizm, madencilik ve ulaştırma için heba ediliyor. Ülkemizin yararı için bu konuda önlemler alınması gerekiyor” dedi.
Tarımda yaşanan bir diğer sorunun da yeni teknolojiler, üretim sistemleri, pazarlama sistemleri, teşvikler ve mevzuat konusundaki bilgi ve bilinç eksiklik olduğuna dikkat çeken Turan Tok, genç nüfusun tarımsal üretime özendirilmesine ve teşvik edilmesine ihtiyaç duyulduğunu kaydetti.
Bir başka önemli sorun da Türkiye’de büyük tarımsal altyapı projelerinin devreye girmesiyle sulu tarıma açılan büyük arazilerin, bilgi ve bilinç yetersizliğinden kaynaklanan aşırı sulamayla tuzlanarak verimsiz hale gelişi…
Buna örnek olarak Konya ve Iğdır ovalarını gösteren Turan Tok, “Bugün yanlış sulama ve bilinçsiz gübreleme nedeniyle Konya ve Iğdır ovaları çoraklaştı. Sorunun çözümü için ilgili özel sektör kuruluşları, üniversiteler ve yayın kuruluşları ile beraber yaygın bir çiftçi eğitimi hedeflenerek, arazide uygulamalı ve kontrollü eğitim verilmeli. Tarım danışmanlığı sistemi teşvik edilmeli, TRT-Tarım kanalı yeniden kurularak üniversite-bakanlık-üretici iş birliği geliştirilmeli. Gençleri tarım ekonomisine çekmek ve geçinemedikleri için şehirlere göçünü önlemek amacıyla, maddi destek, hibe ve teşvik sağlanmalı” şeklinde konuştu.
Türkiye’deki arazilerin ve işletmelerin küçük ölçekli ve çok parçalı yapısına da vurgu yapan Tok, “Bugüne kadar yaklaşık 4 milyon hektar alanda arazi toplulaştırması tamamlanabildi. Hem dünyadaki hem de ülkemizdeki örnekler arazi toplulaştırmasının tarımsal yapının iyileştirilmesindeki ve verimliliği artırıcı tedbirlerin alınmasındaki önemli rolünü gösteriyor” dedi.
Türkiye tarımında 32,5 milyon parsel ve 3,2 milyon işletme bulunuyor; ortalama işletme büyüklüğü ise 61 dekar, işletmelerdeki ortalama parsel sayısı yaklaşık 10 düzeyinde. Bu da parsel büyüklüğünün ortalama 6 dekar düzeyinde olduğunu gösteriyor. Türkiye’den çok daha küçük yüzölçümüne sahip ancak tarımsal verimin daha yüksek olduğu İngiltere’de parsel büyüklüğü 538, Fransa’da 521, Almanya’da 457 ve İspanya’da 240 dekar düzeyinde. Bu rakam gerçek bir tarım devi olan ABD’de ise bin 818 dekarı geçiyor.
Tarımsal arazilerin çok parçalı ve dağınık yapısı üretim maliyetlerini artırdığına, modern ve makineli tekniklerin uygulanmasını ve ulaşım ağının inşasını zorlaştırdığına vurgu yapan Tok, bu yapının çiftçinin kazancını düşürdüğü gibi tüketici fiyatlarını olumsuz etkileyerek enflasyon üzerinde olumsuz etki yaptığını söyledi.
Tarım sektöründe yaşanan sorunların önemli bir kısmının devlet politikası ile çözüleceğini, sektörde faaliyet gösteren şirketler ile STK’ların da örnek projelerle bu sürece katkı sunması gerektiğini belirten İGSAŞ Genel Müdürü Turan Tok, 3 yıldır alanında uzman olan akademisyen ve ziraat mühendisleri ve üniversitelerle sürdürülen “Tarladan Sofraya” projesiyle çok olumlu sonuçlar aldıklarını söyledi.
19Kaliteli, verimli ve sürdürülebilir tarımın ilk adımının toprak analizi olduğunu belirten Tok, “Yaptığımız tespitlerde çoğu çiftçimizin toprak analizi yaptırmadığını gördük. Oysa en az 16 parametrede bu analiz yapılmalı. 2017 yılında 13 ayrı bölgede, 50 bin hektar arazide, 50 önder çiftçi ile 7 stratejik üründe, 5 bin adet toprak analizi yaptık” dedi.
“Toprağın yapısının röntgenini çekiyor, analiz sonuçlarına göre çiftçimizin ekeceği ürüne göre üniversitedeki hocalarımızın, ziraat mühendislerimizin dahil olduğu bir heyet ile sezon boyunca tüm gübreleme, sulama reçetesini yazıyoruz” diyen Tok, şu bilgileri verdi:
“Kullanılacak gübrelerin, damlama sulama sisteminin bedellerini biz karşılayarak çiftçinin tam katılımını sağlıyoruz. Toprak numunesi alımından hasada kadar gübrelemeyi uyguluyoruz. Her aşamada çiftçilere gerekli eğitimleri uygulamalı olarak veriyoruz.
Son 3 yıldır yaptığımız toprak analizleri sonucu uyguladığımız akıllı gübreleme sistemi uygulamalarına göre yüzde 30 daha az su, yüzde 30 daha az enerji ve işçilik, yüzde 30 daha az gübre kullanım karşılığında kalitede verimlilikte ve tonajda minimum yüzde 40’tan daha fazla verim aldık. Bu yıl da yeniden başlatacağımız bu projede topraklarımızda eksik olan organik maddelerin (aslında olması gereken organik madde minimum yüzde 3, oysa bizim topraklarımızda bu oran yüzde 1) ve organomineral gübrelerin kullanımının eğitimlerine ağırlık vermeyi planlıyoruz.”(Gıda Hattı)