İhracatımızı olumsuz etkileyecek düzenlemeler yeniden gözden geçirilmeli
AKİB Koordinatör Başkanı ve Akdeniz Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Uğur Ateş ve Akdeniz Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Can Yamanyılmaz 12 Aralık 2014 tarihinde gerçekleştirdikleri basın toplantısı ile; DİİB kapatma işlemlerinin İhracatçı Birlikleri’nden alınıp Ekonomi Bakanlığı Taşra Teşkilatı’nda yer alan Bölge Müdürlükleri’ne verilmesi, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen mevzuat değişikliklerinin ihracatımıza etkilerini ve DFİF geri ödemelerinin Birliklerden tahsil edilmesi konularını değerlendirdi.
İlk olarak Dahilde İşleme Rejimi (DİR) ile ilgili açıklamalarda bulunan Ateş ve Yamanyılmaz şu şekilde konuştu: “Büyüme stratejisi ihracat temeline dayalı olan ülkemizin ihracatçısına sağladığı en büyük teşvik unsurlarından biri de Dahilde İşleme İzin Belgesi (DİİB)’dir. Dahilde İşleme Rejimi (DİR) ihracatçının rekabet gücünü artıran en önemli faktörlerden biri olup, ona direkt finansman desteği sağlayarak, ihracatın artmasına katkıda bulunan güçlü bir enstrümandır. İhracatımızın neredeyse % 50’ye yakın bir kısmının DİİB’li ihracat olması bile, DİİB’in ihracatçılarımız için ne kadar hayati bir önem taşıdığını ve vazgeçilmez olduğunu anlatmaya yeterlidir.
Son günlerde gümrüklerde yaşanan bir takım olumsuz olaylar mesnet kabul edilerek, DİİB kapatma işlemlerinin İhracatçı Birlikleri’nden alınıp Ekonomi Bakanlığı Taşra Teşkilatı’nda yer alan Bölge Müdürlükleri’ne verilecek olmasını, hele hele Birliklerin gerçekleşen ihracat ve ithalatların doğruluğunun kontrolü gibi bir yükümlüğünün bulunmadığının ifade edilerek bu yönde bir karar almaya kalkışılmış olmasını ise ibretle izlemekteyiz.
Her şeyden önce şunun bilinmesini isteriz ki; yaklaşık yirmi yıl önce DİİB kapatma işlemleri yalnızca Bakanlık (Dış Ticaret Müsteşarlığı) eliyle yapılmakta iken, her geçen gün DİİB’e olan talebin artması, Bakanlığın bu konuda yeterli personel istihdamının mümkün olmaması, belge veriliş işlemlerinin yanında kapatma işlemlerinin de yapılıyor olmasının kapatma sürecini aşırı uzatması nedeniyle yaşanan sıkıntıların bertaraf edilebilmesini teminen, ülke genelindeki firmaların tamamının Ankara’ya geliş-gidişindeki zorluğu ortadan kaldırmak ve onlara yerinden/bölgelerinden daha çabuk ve etkin hizmet verebilmek adına bu işler İhracatçı Birlikleri’ne verilmiştir.
Bu zaman zarfında Birliklerimiz gerekli teknik ve personel alt yapısını oluşturmuş olup, yirmi yıllık birikim ve deneyimin kazandırdıklarını, ülke geneline yayılmış 13 Genel Sekreterlik ve irtibat büroları aracılığı ile ihracatçılarımıza 7/24 aktarmaktadırlar. Bu bilgi ve birikimin aktarımı sayesinde birçok küçük ölçekli işletmeler ihracata yönelmiş, orta ve büyük ölçekli işletmelerse karlılıklarıyla orantılı olarak yatırımlarını, istihdamlarını ve ihracatlarını artırabilmişlerdir. Gelinen noktada bunca yıllık birikim ve tecrübeyi bir gecede silip, tabiri diğerle Amerika’yı yeniden keşfe kalkışmanın kimseye bir hayrının olmayacağı aşikârdır.
Biz ihracatçılar bürokrasiyle mümkün olan en az seviyede muhatap olmanın faydalı olduğu kanaatini taşımaktayız. Bu nedenle bize DİİB kapatma hizmetini en doğru, en hızlı şekilde ve en az bürokrasiyle verebilecek yegâne kuruluşun İhracatçı Birlikleri olduğuna inanmaktayız. Kaldı ki DİİB kapatma işlemlerinde işin yasal çerçevesini, yani mevzuatını hazırlayan zaten Bakanlık’tır. Her türlü ihtilaf ve problemlerde yegâne çözüm ve karar mercii de kendileridir. Birliklerden alınan aylık raporlar ile her birliğin durumu net olarak görülebildiği gibi, DIR Otomasyon Sistemi sayesinde istenilmesi halinde anlık durumlar da açıkça görülebilmektedir. Ayrıca, Birliklerin yapmış olduğu kapatma işlemleri de mutat zamanlarda Ekonomi Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ve Sayıştay uzman/müfettişlerince denetlenmekte olup, bu güne kadar bu konuda herhangi bir uygunsuzluk/usulsüzlük tespit edilmediği halde, elle tutulur gözle görülür hiçbir sebep yokken, atılan adımın sebebini anlamakta zorlanmaktayız.
DİİB kapatma işlemlerinin Birlikler kanalıyla yapılmasının iyileştirmeye açık alanları varsa bunları değerlendirmek konusunda üstümüze düşen ne varsa yapmaya hazırız. Ancak, sorunun adını koymadan, verileri artıları eksileri ile değerlendirmeden, gümrüklerde yaşanan sorunlar mesnet gösterilerek, alakasız bir şekilde birliklerin hedef tahtasına oturtulmasını ve çözüm adına yeni sorunlar üretilmesini ne akılcı, ne de doğru bulmaktayız.
Tüm Birliklerdeki DİİB’lerin mevcut hali ile Bölge Müdürlüklerine devrinin getireceği yığılmaların, yalnızca 01/01/2015 tarihinden sonraki DİİB’lerin alınacak olması halinde dahi alt yapı ve teknik bilgi eksikliğinden kaynaklı sıkıntıların ve olması muhtemel hatalı işlemler neticesinde doğabilecek haksız kazanç ve devlet kaybının etraflıca değerlendirilmediği kanaatini taşımaktayız.
Gümrüklerde “Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü” uygulaması ile sadece beyana dayalı işlem yapmanın çalışmaları yapılırken, ithalat/ihracat işlemlerinin yapıldığı gümrüklerin gelen-giden mallar ile ilgili beyanların doğruluğundan birinci derecede sorumlu ve yetkili olduğu gerçeği de ortada iken Birliklerin belgedeki bilgilerin içeriğinin doğruluğunun kontrolü gibi bir yükümlülüğü olmadığı yönünde anlaşılmaz bir sebep ile DİİB kapatma işlemlerinin Birlikler aracılığıyla yapılmayacak olmasının bağcıyı dövmekten başka bir şey olmadığını düşünmekteyiz.
Netice itibariyle, DİİB için; Gümrüklerin, İhracat Genel Müdürlüğünün ve Birliklerin etkin olmasının, dolayısıyla işlemin aynı yerde başlayıp aynı yerde bitmiyor olmasının otokontrol sağladığına inanmakla birlikte, DİİB kapatma işlemlerinin yıllardır yapılageldiği üzere Birliklerce tekemmül ettirilmesinin, çalışanlarımız, ihracatçılarımız ve devletimiz için daha hayırlı olacağına inancımız tamdır.”
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen mevzuat değişikliklerine de değinen Ateş ve Yamanyılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü: “T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından, 02 Aralık 2014 tarihinde Gümrük Genel Tebliği (Yetkilendirilmiş Gümrük Müşavirliği) (Seri No: 2)’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Yetkilendirilmiş Gümrük Müşavirliği) (Seri No: 5) ve Gümrük Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına- Dair Yönetmelik ve 31.10.2014 tarihinde 2014/23 sayılı “Denizyolunda Varış Bildirimi” konulu Genelge yayımlanmıştır.
Öncelikle, 02 Aralık 2014 tarihinde yayımlanan Gümrük Genel Tebliği (Yetkilendirilmiş Gümrük Müşavirliği) (Seri No: 2)’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Yetkilendirilmiş Gümrük Müşavirliği) (Seri No: 5) ile Yetkilendirilmiş Gümrük Müşavirlerinin bazı yetkileri kaldırılmıştır. Son dönemde basına yansıyan, milletimizin sağlığını tehlikeye sokacak, kaçak veya zehirli ürünlerle ilgili cezai işlemlerin uygulanması amacıyla yeni düzenlemelerin geliştirilmesi gerekliliğine inanmaktayız. Ancak, düzenleme dürüst ve ilkeli firma sahiplerini mağdur etmeyecek şekilde, Yetkilendirilmiş Gümrük Müşavirliği sisteminin denetim ve onay mekanizmalarının güçlendirilmesi şeklinde olmalıdır. Düzenlemenin Yetkilendirilmiş Gümrük Müşavirinin antrepolardaki görevlendirmelerinin ilgili Bakanlık tarafından yapılması şeklinde değiştirilmesi usulsüz işlemlere sebebiyet verecek ilişkilerin geliştirilmesine engel olacaktır.
Diğer taraftan, 02.12.2014 tarih/29193 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Gümrük Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 15. Maddesi ile (A) tipi gümrüklü genel antrepolardaki götürü teminat ve indirimli teminat sistemi kaldırılmış olup, yeni uygulamayla antrepoya alınacak her parti mal için gümrük vergilerinin tümünü kapsayacak miktarda teminat verilmesi esası getirilmiştir. 17.12.2014 tarihinden sonra yürürlüğe girecek bu uygulamanın yansımaları sadece antrepo işleticilerine olmayacak, antrepoya ithalat eşyalarını koyacak firma sahiplerine de ek maliyet getirecektir. Antrepolara konulan ürünlerin vergisel kıymetleri göz önünde bulundurulduğunda, verilecek toplu teminatın rakamının Antrepo işleticileri tarafından karşılanamayacağı, uzun dönemde bu maliyetinin firmalara yansıtılacağı düşünülmektedir.
Ayrıca, yine Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından yayımlanan 31.10.2014 tarih ve 2014/23 sayılı Genelge’de, “Denizyolu taşımacılığında verilen varış bildirimi, Gümrük Yönetmeliğinin 72/E maddesi uyarınca yapılan gemi kontrol işlemlerini müteakip, geminin limana yanaşmış olması koşuluyla gümrük idaresi tarafından onaylanacaktır. Varış bildiriminin gümrük idaresi tarafından onaylanması ile gümrük idaresince gemiden eşya boşaltılmasına izin verilmiş olacaktır.” şeklinde hüküm altına alınmıştır. Söz konusu genelgede, işlemlerin sonuçlandırılması “geminin limana yanaşmış olması” koşuluna bağlanarak, hava şartları, işlem sırası vb. sebepler ile yanaşma süresinin gecikmesi operasyon işlemlerinde zaman ve maliyet kaybına meydan vermiştir. Geminin açığa gelmesiyle tüm işlemlerin sonuçlandırılmasına izin verilen ve herhangi bir gecikme yaşanmadan boşaltma işleminin tamamlanmasına fırsat veren daha önceki uygulamanın tekrar yürürlüğe konmasının faydalı olacağı düşünülmektedir.
2023 İhracat Hedeflerine ulaşma yolunda, üyelerimizin bürokratik engellerin kaldırılması ve ihracatın kolaylaştırılması yönünde yapılacak düzenlemelere dair beklentilerinin aksine son dönemde gümrük işlemlerine ilişkin alınan yeni kararlar ile ihracatın durma noktasına geleceği ve yaratılan maliyetlerle firmaların da iflas etme eşiğine dayanacağı gerçeği ortaya çıkmaktadır. Üyelerimiz tarafından Genel Sekreterliğimize yoğun bir şekilde iletilen şikayetlerde, söz konusu düzenlemelerle, tespit edilen yolsuzluklar nedeniyle tüm firmaların cezalandırılmaması gerektiği, ihracat hedefleri göz ardı edilmeden ihracatçıların önünü açacak ve ihracat rakamlarını üst seviyelere taşıyacak şekilde kararlar alınması talep edilmektedir.
Biz, Akdeniz İhracatçı Birlikleri olarak, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından yapılan düzenlemelerin üyelerimizin şikayet, öneri ve taleplerinin göz önünde bulundurularak tekrar gözden geçirilmesini sağlamak amacıyla ilgili mercilerde girişimlerde bulunduk, sonuçların olumlu olmasını temenni ediyoruz.”
Ateş ve Yamanyılmaz’ın DFİF geri ödemelerinin Birliklerden tahsil edilmesi konusundaki görüşleri ise şu şekilde: “Ekonomi Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamesinin 637 Karar sayısı madde 37 de belirtilen; Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonundan ihracata yönelik Devlet destekleri kapsamında yapılan ödemelere ilişkin iş ve işlemleri, bilindiği üzere Türkiye İhracatçılar Meclisi, İhracatçı Birlikleri, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı gerçekleştirmektedir.
Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonundan bu şekilde yapılan destek ödemelerine ilişkin olarak Türkiye İhracatçılar Meclisi, İhracatçı Birlikleri, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı ile Bakanlıkça görevlendirilen ilgili diğer kurum ve kuruluşlar Bakanlığa karşı malî açıdan sorumludur. Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonundan ihracata yönelik Devlet destekleri kapsamında verilen krediler ile yapılan fazla veya yersiz ödemeler amme alacağı sayılır ve Türkiye İhracatçılar Meclisi, İhracatçı Birlikleri, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı ile Bakanlıkça görevlendirilen ilgili diğer kurum ve kuruluşlar nezdinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre takip ve tahsil edilir.
Fakat, DFİF devlet yardımı ödemelerinden firmanın hatasından dahi olsa yapılan fazla ve yersiz ödemeler, firma tarafından geri ödemesi yapılmadığı durumda bugüne kadar 6183 sayılı Amme Alacaklarını Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun gereği Vergi Dairelerine yazılarak gereği yerine getirilmekteydi.
Bakanlık; devlet yardımı ödemelerinde firmanın hatasından dahi kaynaklanmış olsa yapılan fazla ödemenin, Birlik firmadan 7 gün içinde geri ödenmesini firmadan talep edecek, firma bu ödemeyi 7 gün içinde yapmaz ise bu fazla ödemeyi İHRACATÇI BİRLİKLERİ yapmak zorunda. Yani firmanın hatasından kaynaklı bir fazla ödemeyi ilgili firmadan tahsil edemez isek, Birlik bütçesinden 7 gün içinde ödemek zorundayız.
İhracatçı Birliği 7 gün içinde ödemeyi yapmaz ise Bakanlık Birlikten cebren tahsilatın yapılması amacıyla konuyu Vergi Dairesine bildirecek, vergi dairesi de malumunuz cebren yapılan ödemelerde ödeme yapmadığınızda Banka hesaplarına el koyuyor ve konuya ilişkin vergi dairlerine buna ilişkin yazılan yazılar geri alınarak, bu yazıda belirtilen şekilde uygulama yapılması talep ediliyor.
Bu durum ise bizleri hukuki olarak çok büyük sorumluluk altına sokmaktadır. Bunun için konuyu ivedilikle Sayın Bakanımıza taşıyarak hazırlanan Kararname değişikliğini diğer değişikliklerle birlikte TBMM deki bir Kanun tasarısına ilave etmemiz gerekmektedir.”