İhracat odaklı büyüme..(2) (Köşe yazısı 10.05.2019 Kayseri Star Haber Gazetesi)
DAVUT GÜLEÇ
GAZETECİ
davutgulec@hotmail.com
TABA-Am-Cham (Türk Amerikan İşadamları Derneği) Başkan Yardımcısı, Gümrük, Lojistik ve Ulaştırma Komite Başkanı ve Gümrük Müşavir Yardımcısı Süleyman E. Sanlı ile devam ediyorum.
Kent içi ulaşım sistemlerini AB standartlarına uyumlu hale getirmek. Engelliler ve fiziksel hareket kısıtlılığı olanlar için ulaşımda planlama ve tasarım standardı oluşturmak. Raylı sistemlerde yerli sanayiyi teşvik etmek. Kent içi trafikte enerji dostu, çevreye duyarlı doğalgaz-hibrit araç kullanmak, deniz-iç suyolu ulaşımını toplu taşımayla entegre edip iyileştirmek. Kentlere özgün otopark yönetim sistemi kurmak. 22 Eylül’ü ‘’otomobilsiz’’ gün ilan etmek. 6 bin 792 kilometre yeni yüksek hızlı tren ağı inşa etmek. 4 bin 707 kilometre konvansiyonel yeni hat inşa etmek. Başkent-ray projesini inşa etmek. Ege-ray projesini tamamlamak, demiryolu araç filosunu yenilemek. Demiryolu Araştırma Enstitüsü kurmak. Demiryolu payını yolcuda yüzde 10, yükte yüzde 20 artırmak.
Uçak-dolmuş-taksi işletmeleri kurmak. Deniz, göl gibi yerlere yakın turizm yerleşim merkezlerine hitap edecek deniz hava araçlarını kullanmak, bu alanda gelişim sağlamak. Türkiye’nin uluslararası uydu projelerinde yer alması için gerekli çalışmalar yapmak. Hava kargo taşımacılığına uygun havaalanlarını serbest bölge ilan etmek. Yerli imalat olarak en az 2 tip uluslararası bilinirliği olan tek-çift motor pervaneli ve çift motorlu hafif jet uçağı üretmek. 100 geniş gövde, 450 dar gövde ve 200 bölgesel uçak olacak şekilde 750 uçaklık bir yapıya ulaşmak. Kendi uydusunu uzaya yerleştirecek teknolojiye sahip olmak. Yaylaları, turbo-prob uçuşlarına imkan veren havaalanlarıyla entegre etmek.
Posta Düzenleme Kurumu kurmak. Bilişimin hacmini 160 milyar Dolara çıkarmak. Geniş bant internet abone sayısını 30 milyona ulaştırmak. Uluslararası bilişim şirketlerinin Ar-Ge merkezlerinin Türkiye’de kurulmasının sağlanması amacıyla “Bilişim Vadisi OSB projesini gerçekleştirmek. Avrupa’nın çağrı merkezi üssü olmak. Küresel bilişim teknolojileri pazarında söz sahibi en az bir ulusal şirkete, en az bir ulusal markaya, tasarım ve standardıyla bize ait en az bir ulusal ürüne sahip olmak. Türkiye’nin ilk savaş uçağını tamamlamak. Otomotiv sektörünün 5 milyon araç üretmesini ve 125 milyar Dolarlık ihracat yapmasını sağlamak.
Yaklaşık 10 milyar Dolarlık yaş sebze ve meyve ihracatı yapmak. Tarım ürünlerini işleyerek katma değeri yüksek işlenmiş tarım ürünleri olarak ihraç etmek. Hazır giyim sektöründe 60 milyar Dolarlık ihracat yapmak. İçme, kullanma ve sanayi için 38,5 milyar metreküplük su kapasitesi yaratmak; su sıkıntısını ortadan kaldırmak. Tüm sulanabilir arazilerin sulanmasını sağlamak. İstanbul’da TEM Otoyolu üzerinde Silivri, Selimpaşa, Bahçeşehir, Avcılar, Kavacık, Ataşehir ve Kurtköy’de cep otogarları yapmak. Avrupa yakasında Silivri-Büyükçekmece Gölü aksında ve TEM Otoyolu arasında kalan bölgeyi; Silivri’nin batısında Değirmenköy, Çanta ve Hadımköy ile Kayabaşı ve Ispartakule’yi; Anadolu yakasında ise Maltepe, Orhanlı, Şile ve Ağva’yı gelişmiş alanlar haline getirmek.
Enerji köprüsü haline gelmek. Petrol ve doğalgaz aramalarını artırıp enerjide dışa bağımlılığı ortadan kaldırmak. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda işlem gören şirket sayısını bine ulaştırmak, nüfusun yüzde 10’una yakın yatırımcı olmasını sağlamak. Okullaşma oranlarını ilköğretim ve ortaöğretimde yüzde 100, yükseköğretimde ise yüzde 50 seviyesine çıkarmak. Teknoparkların etkinliğini artırmak için bölgelerde sağlanan destek, teşvik ve istisnaları 2023’e kadar uzatmak. Ülke nüfusunun yaklaşık 5’te birinin yaşadığı İstanbul, 2023’te 16 milyonu aşacak. Başkent Ankara’nın nüfusu 5,5 milyona, İzmir’inki 4,5 milyona, Bursa’nınki ise 3,4 milyona ulaşacak.
Yukarıdakilere ek olarak şunlar da düşünülmelidir.
Ülkede demokratik olgunluğu geliştirmek. İnsan hakları temelinde adalet sistemini geliştirmek. Çalışma yaşamında insan/birey odaklı sistemlere geçmek. İstanbul’a dördüncü “metro geçişli bir köprü” daha yapmak. Eğitim sistemimizi bilimsel, analitik, kişisel gelişime önem veren inovasyon ağırlıklı ve istikrarlı ön görülebilir bir yapıya kavuşturmak. Üniversitelerimizi Akademik Bilinç ve Ar-Ge ile Sanayicimiz ve İhracatçımız ile bütünleştirerek daha fazla katkı vermesini sağlamak. Yerli Türk Otomobili yapmak. Yerli Türk Uçağı yapmak. Yerli füzeler, roketler, silahlar (savunma sistemini ilerletmek) yapmak. Yerli uçak gemisine sahip olmak. Roket fırlatma tesisine sahip olmak. Yeni büyük bir demir çelik fabrikası kurmak. Yeni madenleri ve türevlerini işleyecek fabrikalar (mesela Bor gibi) kurmak. Ham maden ihracatı yerine katma değeri yüksek işlenmiş maden ve metal üretimi yaparak işlenmiş metal külçe ve türevleri ile işlenmiş sanayi ürünleri ihracatına yönelmek.
Gemi, lokomotif, uçak motoru, araba motoru, HES tribünü yapacak tesisler yapmak. Her şehre metro ve şehirleri birbirine bağlayan hızlı tren ağları kurmak. Şehirleri kentsel dönüşüm ile yeniden yapılandırmak ve çevreye de önem vermek. Şehirlerin altyapısının planlı yapılmasını (içme suyu, kanalizasyon yağmur suyu, elektrik, doğal gaz, telefon, internet) sağlamak. Güneş ve rüzgar enerjisinden daha çok yararlanmak, off shore dahil yeni santraller kurma. Bölgelere farklı sanayi tesisleri kurmak. İthalatı azaltmak. Ekolojik turizm gibi doğayla uyumlu yerel kalkınmayı destekleyen yeni turizm alanları açmak. Dünya çapında müzeler yapmak. Dünya çapında ilginç mimari eserler ortaya çıkartmak. Tarımı ve hayvancılığı desteklemek, yeniden kendine yeten bir ülke olmak. Sanayide maliyetleri düşürecek ARGE çalışmalarına destek olmak. Eğitime büyük önem vermek, alt yapıları sürekli finans olarak da desteklemek. Devasa şehir hastaneleri veya bölge hastaneleri kurmak.
Tabii bunlar çoğaltılabilir ama ülkenin imkân ve kabiliyetlerini daha da artıracak, ülkeyi daha da güçlendirecek atılımlar yapmak gerekir.
Merhum Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’ın 80’li yıllarda başlattığı ve model ülke olarak “Japonya baz alınarak ihracata dayalı büyüme modeli”, ülkemizce benimsenmiştir. Bu kapsamda KOBİ’leri ihracatçı durumuna getirmek için dış ticaret sermaye şirketleri ve sektörel dış ticaret şirketleri modeli, Japonya’dan alınarak ülkemizde uygulamaya konulmuştur. Ancak süreçleri hatırladığımızda bir çok sektörel dış ticaret ve dış ticaret sermaye şirketlerinin ilk yıllarında müthiş ivme kazandırdığını ancak 90’lı yıllarda bu kabil firmalarımızın finansal olumsuzluklar yaşanmasının ardından yeniden ihracatta doğru konumlandırılmış sektörel dış ticaret ve dış ticaret sermaye şirketleri ve benzeri ekonomik aktörlerin bugünlerde daha sağlıklı olarak ihracata katkı verdiğini ve 2023 hedeflerimizde daha etkin bir şekilde rol almaları açısından, daha korunaklı bir hale getirilmeleri gerektiği gözlemlenmektedir. Ayrıca ihracata dayalı büyüme modelinde yarınlarda katma değer üreten sektörler (savunma sanayi, otomotiv, işlenmiş tarım ürünleri, işlenmiş maden ve metal, kendi markalarımız ile tekstil, deri, hazır giyim) ve hizmet ihracatı (müteahhitlik, turizm, bilişim vb.) üzerinde yoğunlaşmamız ve stratejik yaklaşımlar benimsememiz gerekmektedir.