Köşe YazılarıMedya-Basın Dünyası

Helal gıda, kime ve neye göre? (Köşe yazısı 15.09.2015 Kayseri Star haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ-HİSF KAYSERİ TEMSİLCİSİ
davutgulec@hotmail.com

Son yıllarda bir helal ya da diğer adıyla halal gıda üretimi giderek artıyor. Tam 10 yıldır hukuki altyapı oluşturulmayan helal gıda sertifikasyonunda bugün, tam bir karmaşa var. İşin kötüsü, denetim ve düzenleyici mekanizmaların eksikliğinden sertifika işi rant kapısına döndü.
Bugün helal pazarına baktığımızda, ilk akla gelen doğal olarak gıda sektörü. Ama helal belgelendirmesi sadece gıda ile sınırlı değil. Deriden vücuda nüfuz eden kremler gibi kozmetik ürünlerde bu kapsamda.
Tekstil açısından baktığımızda, hangi hayvanın derisinin kullanıldığı veya tekstil boyalarındaki kimyasalların hangi ham maddeden üretildiği önem kazanıyor.
Hizmet sektöründeki otellerde sunulan yemekler ve diğer hizmetler, belli İslami kural ve hassasiyetlere uygun olarak veriliyor. Sonuçta, helal belgelendirmesi sektörel olarak çok geniş bir alana hitap ediyor.
Dünya üzerinde yaklaşık 1,8 milyar Müslüman yaşıyor. Verilere göre, dünyada helal belgelendirmesine konu olabilecek gıda ürün ticareti 660 milyar dolar. Diğer sektörlerle 2 trilyon dolar.
Yıllık büyüme oranı %8-10 arasında. Helal belgelendirme kuruluşlarının elde ettiği ciro, 6 milyar dolar.
Bu rakamlar, sektörün ne kadar büyük olduğunu göstermeye yeter.
Ancak helal gıda belgelendirme sektöründe çok ciddi problem var. En başta ise dünyada onlarca farklı helal belgelendirme kuruluşu olması. Üretici firmalar neye göre belgelendiriliyor. Kimse bilmiyor.
Üstelik bütün bu kuruluşlar farklı logo kullanıyor. İrlanda, İngiltere, Avustralya, Malezya, Asya, Avrupa, Amerika, hatta Toronto Üniversitesinin bile kendine göre bir helal logosu mevcut.
Sorun ise üreticilerin, sattıkları pazara göre birden fazla belge almak zorunda kalması. Her ülke kendi logosunu görmek istiyor. Doğal olarak bu, çifte belgelendirme ve ticarette teknik engelleri oluşturuyor.
Çifte belgelendirme demek, üretici için ilave maliyet anlamına geliyor. Tabii, bu maliyet ürüne yansıyor. Bedelini tüketici öderken refah seviyesi düşüyor. Tüketicide ciddi bir kafa karışıklığı yaratıyor. Tüketici bir üründe logo görüyor. Aynı ürünün başka bir markasında farklı logo. Hangisine güvenelim?
Oysa, devletin tüketiciyi koruma yükümlülüğü var. Tüketicinin art niyetli kişiler tarafından yanıltılmasını engellemek zorunda. Helal logosunu veren belgelendirme kuruluşunun neye göre bu logoyu verdiğini, yetkinliğini nasıl ispatladığını, akredite olup olmadığını bilmek çok önemli. Tüm dünyada tek bir standardın kullanılması, yazılı ve belli kurallarla yürütülen bir belgelendirme sorunu çözer.
En mantıklı olanı, dünyadaki bütün Müslümanları ilgilendirdiği için, helal gıda belgelendirme işinin bütün ilgili ülkelerin, kurumların ve tarafların katılımıyla belirlenecek kurallara göre yapılması.
Bunun için en iyi platform, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT). Zira İİT, nüfusun çoğunluğu Müslüman olan ülkeleri bir araya getirmeyi amaçlayan tek uluslararası örgüt. Doğal olarak ortak bir helal standardı yaratılacaksa bunu İİT’nin yapması gerekir.
2010 yılında, Türkiye’de ciddi çabalarıyla İİT çatısı altında İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü (SMIIC) İstanbul’da kuruldu. SMIIC, Üye Devletler arasında ortak helal standartlarının belirlenmesi yoluyla ticaretin arttırılmasını hedefliyor.
57 İİT ülkesinden 32’si SMIIC üyesi. Bu sayının yakın dönemde daha da artacağı ve önümüzdeki yıllarda SMIIC’in İİT ülkelerinin tamamını kapsayacağı düşünülüyor.
SMIIC Genel Sekreteri İhsan Övüt, helal gıda pazarının yalnız ülkemizde değil diğer ülkelerde de istismara en açık konulardan biri olarak göze çarptığının altını çiziyor; “Özellikle helal konusuna yalnızca ticari kaygılarla yaklaşan vakıflar, dernekler vs. bulunmakta olup bu durum insan sağlığı ve dini değerler için ciddi tehlikeler oluşturmaktadır. Helal gıda belgelendirmesindeki problemler, SMIIC bünyesinde kurulacak ve harmonize edilmiş OIC/SMIIC standardlar uygulanarak faaliyet gösterecek olan belgelendirme sistemini güvence altına alacak kontrol mekanizması olan akreditasyon sistemi ile çözüme kavuşturulacak. Helal belgelendirme alanı ihtiyari bir alan. Bakanlıklarca bir piyasa düzenlemesi yapılmadığı sürece kargaşa görünümü her zaman yüksek. SMIIC’in en önemli üyelerinden biri olan Türk Standartları Enstitüsü (TSE) ise bu alanda Diyanet İşleri Başkanlığı ile birlikte oldukça başarılı ‘diyor.
Günümüzde çok sayıda helal belgelendirme kuruluşu olduğuna dikkat çeken Türkiye Gıda İşverenleri Sendikası (TÜGİS) Başkanı Necdet Buzbaş, bu kuruluşların önemli bir kısmının dini bir otoriteye bağlı olmaması, mezhepsel farklılıklar ve birçok alanda olduğu gibi ticari menfaat elde etmek isteyen kişi ve grupların helali ticari bir rant aracı haline getirmesi ile çarpık bir yapı oluştuğuna dikkat çekti. Helal belgelendirme şirketlerini akredite eden etkin bir kurumun olmaması sebebiyle çok fazla sayıda kontrolsüz belgelendirme kuruluşu bulunduğunu belirten Buzbaş, “Türkiye’de sadece iki kurum JAKIM (Malezya) tarafından ve bir kurum MUI (Endonezya) tarafından tanınıyor. Oysa toplamda 60’a yakın helal belgesi veren kuruluş var. Resmi kurumlar kontrol edemiyor. Bu ülke menfaatlerine zarar verebilir. Çözümü, Kamu kurumları bu piyasada düzenleyici rol üstlenmeli. Helal belgelendirme bir rant aracı haline gelmemesi için belgelendirme yetkisi sivil toplum kuruluşlarıyla sınırlandırılmalı. Ayrıca bir ulusal fetva yapısı oluşturulmalı. Yurt içindeki kuruluşların verdiği belgelerin uluslararası tanınırlığı, öte yandan Türkiye’ye gelen ham maddeleri belgelendiren kuruluşların akreditasyonu sağlanmalı” dedi.
“Günümüzde helal gıda pazarı çok önemli bir yere sahip.” diyen Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi, Gıda Hijyeni ve Teknolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Tayar ise gelecekte de helal gıdanın dünya ticaretinde önemli bir yer tutacağını açıkladı. Ancak İslam ülkeleri arasında mutabakat kuruluşları henüz oluşmadığı için helal belgelerinin kabul edilebilirliği konusunda ihtilaflar var. Helal belgelerinin tanınması noktasında ciddi sıkıntılar mevcut. Bir Müslüman birliğinin, cemaatinin veya toplumunun verdiği belge diğer bir ülke ve/veya birlik veya toplum tarafından tanınmamakta ve ürünlerin sınırlardan geçişinde sorunlar yaşanmaktadır. Bu da uluslararası ve İslam ülkeleri arası ticarette ilave karşılıklı teknik engellerin oluşturulmasına neden olmaktadır. Bu açıdan bakıldığında ortada duran en büyük sorun; bir Helal belgesinin bütün Müslüman coğrafyada tanınabilmesinin sağlanamamış ve ortak harmonize standartlar veya olması gereken dokümanların oluşturulamamış olmasıdır. Sürekli yükseliş trendine sahip olan bu pazarda Türkiye gerekli yasal düzenlemeleri devlet olarak biran önce hazırlayıp yerini almalı’ dedi.
Dünyada bir çok standart, ticari verilişinden halen tartışma konusu. Türkiye’de ve Dünyada iyi bir imaja ve güvene sahip TSE gerçekten bu konuda önemli bir yol aldı. Umarım, tüm Dünya ‘helal gıda belgelendirmesi’ konusunda, TSE gibi başarılı bir sınav verir.

Onur Özgür Güleç

Teknik Destek Uzmanı, Web Master, Teknoloji Yazarı, Android Meraklısı

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Davut Güleç Panel Sağ Menü
Davut Güleç Logo Ana Sayfa Davut Güleç Kimdir? Galeri Köşe Yazıları Site Haritası