Halktan kopukluk.. (Köşe yazısı 15.11.2018 Kayseri Star Haber Gazetesi)
DAVUT GÜLEÇ
GAZETECİ
davutgulec@hotmail.com
Kayseri’yi, Türkiye’yi yönetenlerden, atanmış ya da seçilmişlerden kimi dinleseniz, halkın içindeler, sorunları iyi biliyorlar, halk ve hak için gece gündüz çalışıyorlar.
Ama vatandaşa ve bana göre, tamamen halktan kopuklar.
Hele hele tramvaylar, vatmanlar.
İtalya’da, Kayseri’ye ilk tramvay teslimine de, değişik ülkelere de gittik, oralarda da tramvaya bindik.
Yaklaşık 10 yıldır bu hizmet Kayseri’de adeta ‘düşe-kalka’ devam ediyor.
‘Ulaşım yılı’ ilan edenler halktan tamamen kopuk oldukları, kendi söylediklerine inandıkları, bilboradlar ve sloganlar ile yaşadıkları, hep direksiyonda tribüne oynadıkları için elbette bunları göremez.
Görmeleri için halkın işe gidiş-dönüş, okulların giriş-çıkış, gezmeye gidiş-dönüş saatlerinde tramvaya binerek, anlattıklarımı görebilirler, duyabilirler, ‘üç maymunu oynama’yı bırakırlar.
Zaten bizim trafikte, sürücü, yaya, vatman, yerli, köylü, gurbetçi herkes kendi kuralı ile hareket ediyor.
Tam 10 yıldır, hafif raylı sistem bence sağlıklı yürümüyor, bugün için idare ediyor.
OSB-İldem-Talas İncibaba arasındaki tramvaylı ulaşım duraklarında, aylardır değil, yıllardır göstergeler çalışmıyor. İçindeki elektronik durak panelleri de ya çalışmıyor ya da bozuk.
‘Ulaşım yılı’ ilan eden Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Çelik, elektrik-elektronik mühendisi, iyi bir yazılımcı. Bu işleri çok iyi bilen biri.
Yanlış hatırlamıyorsam, biletal sitesini bile ilk kuran ve bundan iyi para kazanan kişi.
Gelişigüzel otobüs firma bilet satış noktaları servislerinin kaldırılması ile Mini terminaller devreye girecek. Firmaların iddialarına göre, ister istemez herkes internet üzerinden bilet alacak ve bu da adrese teslim bir kazanca dönüşecek.
Peki, bazı vatmanların yıllardır o hafif raylı sistemi acımasız, bilinçsiz, yetersiz kullanmalarına ne demeli? Ben bununla ilgili farklı zamanlarda, sorunun çok ciddi olduğu saatlerde ‘alo 153’ü arayıp ‘vatmanların iyi eğitilmesi’ konusunda talepte bulundum.
En son başvurumu ise yanlış hatırlamıyorsam 27 Ekim’de öğle saatlerinde, vatandaşın toplu taşıma kalabalığında vatmanın o acımasız sürüş, ani duruş, vagonlarda bulunan kalabalığın bağırması, birbirinin üzerine oturup kalkması, hakaretlerde yani zamanında, yerinde bildirdim.
Bugün itibari ile hala bir sonuç, bu konuda neler yapıldığı, yapılacağını bildiren yok.
O son şikayetimden bugüne vatmanlarda, tramvay sürüşü ile ilgili düzelme var mı derseniz, hala bu ciddi sorun benim farklı saatlerde bindiğimde bazılarında devam ediyor.
Hep ‘algı çok önemli’ derler ya, son gelen tramvayların üzerinde yazan ‘Yüzde yüz yerli tasarımı’ vatandaşın ‘yüzde yüz yerli tramvay bile ürettik’ diye anlatmasına benzer.
İlk tramvaylarda ‘gıcırdama, rahatsızlık, gösterge panellerinde bozukluk, duraklarda yıllardır çalışmayan gösterge panelleri, kaldırılan zaten içi boş olan kitap dolapları, turnikeler üzerine konan belediye yayınları’ her şey ayrı bir sorun.
Ama, bu ulaşım hizmetini anlatanları dinlerseniz ‘Sanki Dünyada en iyi evladiyelik hizmeti’ kendisi yapmış gibi dillendiriyor. Oysa bu hizmette yaşanan sorunları görmeleri için tebdil-i kıyafet halkın içinde, korumasız, kalabalık olmadan oturarak, sık sık OSB-İldem ya da Cumhuriyet meydanı-Talas Cemil baba arası seyahat ederek, insanları dinleyerek, vatmanların durumlarını görerek yaşamaları lazım.
Dolmuşlardan, büyükşehirlerin hurda otobüslerine dönüşüm ve bunun yaş olarak uzatılmasına bakarsanız, halk otobüsleri de daha farklı sorun.
Meyve-sebzenin en kalitesizini en pahalı tüketen, hurda otobüslerle seyahat eden, toplu taşımada neredeyse çoğu eğitimsiz vatmanlara tramvayını teslim eden, eski ana arterlerindeki yollarını bir türlü akıcı hale getiremeyen, trafik ışıkları, dur-kalk ile idare ettiren güya ‘modern şehir.’
Herkes şunu iyi bilsin.
Mevcut hiç kimse ile bir sorunum yok. Sadece gazeteci olarak, duyduğum, gördüğüm, bildiğim’ konuda eleştiri hakkımı kullanıyorum.
Bu şehirde doğduk, bu şehirde çalıştık, doyduk, çalışmaya, yaşamaya devam ediyoruz. Mezarımızda elbette burada olacak. O günü değil, ömrümüzü, Allah’ın verdiği nefesi kullanarak yaşıyoruz.
Yoksa, kimseyi yıpratma, maksatlı olarak yapılanları küçümseme, seçim için hedef şaşırtma gibi bir amacım, niyetim yok.
Her şeyin bir sonu ve son kullanma günü var. Bizimde, makamlarında, seçilenlerinde, atananlarında, liderlerinde herkesin.
Bu Dünya kimseye kalmaz.
Kalıcı olan, yapılan eserler, güzel anılar.
Bunun içinde; belli ikili, çıkar ilişkisi içinde çevre ile değil, halkın içinde, kopmadan yaşamak gerekiyor.