GELECEK PARTİSİ’NE ÖNEMLİ KATILIM: SÜRECEK…UKRAYNA KONUSU

Kuruluşu 2 yılı henüz geçen Gelecek Partisi günden güne büyümeye ve kök salmaya devam ediyor. Anadolu’dan, Büyükşehirlere katılımların yaşandığı Gelecek Partisi’nde bugün, Anavatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ali Burak Topaloğlu’na Gelecek Partisi rozeti takıldı.

Anavatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ali Burak Topaloğlu Gelecek Partisi’ne katıldı. Rozeti Gelecek Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu tarafından takılan Topaloğlu, Gelecek Partisi’nde bulunmaktan onur duyduğunu ifade etti.
Gelecek Partisi Genel Merkezi’nde Ankara il/ilçe Başkanları, Gençlik ve Kadın Kollarının geniş katılımlı gerçekleşen rozet takma töreninde ilk konuşmayı Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı, Sivil Toplum ve Halkla İlişkiler Başkanı Doç. Dr. Selçuk Özdağ yaptı. Ahmet Davutoğlu’nun Ak Parti’de yaşadığı parti içi darbe sürecini anlatarak, “Bizler Anadolu coğrafyasına çıktık ve sesleniyoruz: Türkiye bu ayıplı idareyi, bu kötü yönetimi hak etmiyor! Zengin ülkenin fakir bekçileri yapmak istiyorlar bizi ama biz istemiyoruz. Gelecek Partisi olarak yapıcı, ihya edici siyaset anlayışı içerisinde, stratejik hamlelerle iktidara doğru yürüyoruz. Allah nasip ederse Türkiye’de bir hükümet değişikliği yapacağız” ifadelerini kullandı.
Bir sonraki konuşmayı ise Gelecek Partisi rozetini takan Ali Burak Topaloğlu gerçekleştirdi. Sözlerine Gelecek Partisi’nde bulunmaktan gurur duyduğunu belirterek başlayan Topaloğlu şunları kaydetti: “Öncelikle burada bulunmaktan son derece gururluyum, mutluyum. Bu süreçte emeği geçen herkese huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Gelecek Partisi ülkemizin son yıllarda içinde bulunduğu buhrandan ve dolayısıyla her şeyi daha fazla kötüleştiren iktidardan milletimizi kurtaracak, milletimizin beklentilerine cevap verecek, rafa kaldırılmış olan hukuk düzenini yeniden demokrasi ile taçlandıracak, büyük umutlar beslenen bir partidir. Tek adam rejiminin, nepotizmin, çetelerin ve illegal örgütlerin ülkemizi kılcal damarlarına kadar esir aldığı bir dönemde, bu cesur çıkış demokrasi tarihimize şimdiden adını altın harflerle kazınmıştır.
Ülkemizin çözemeyeceğimiz hiçbir sorunu yoktur. Bugün yaşadığımız hayat pahalılığının, temel hak ve insan özgürlüğüne yönelik ihlallerin, hukuk dışılığın sıradanlaşmasının, dış politikada sürekli yapılan zikzakların en temel nedeni yönetim sorunudur. Adı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olan ve meclisin bazı yetkilerini de alan ama denge denetim mekanizması olmadığı için sadece bir kişinin iki dudağının arasından çıkacak sözün kanun olarak kabul edildiği, hiçbir kurumun ya da şahsın itiraz edemediği bu düzenin değişmesi, yani güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçilmesi ülkemiz demokrasisi adına elzemdir. Kamu düzeni ve hukukun üstünlüğünü hayatın her alanında hâkim kıldığımız zaman, bununla beraber adaletli bir yönetim anlayışı ile kendiliğinden sağlanacak olan güven, huzur ve refah ortamı yıllardır kronikleşen sorunlarımızın arka arkaya çözümünü beraberinde getirecektir.
Bugünlerde gerek sokakta gerekse sosyal medyada kendilerine söz verilen gençlerimizin çok büyük bir kısmının yurtdışında yaşamak istemesi, aldığı eğitimlerin kendilerine bir gelecek sağlamasına dair yitirdikleri inanç, tahammülsüz bir iktidarın varlığı, nitelikli insanlarımızın yurtdışına göç etmesine sebep olmaktadır ve bu durum geleceğimiz adına büyük bir endişe uyandırmaktadır. Bu gençlerin yeniden ülkeye aidiyetini sağlamak, onlara siyasette aktif görevler vermek ve onları bütün sorunların çözüleceğine ikna etmek en önemli görevlerimiz arasında yer almalıdır.
Gelecek bizim, Gelecek Türkiye’mizin! En kalbi duygular ile sizleri selamlıyor, saygılar sunuyorum.”
‘BU YOLCULUK DEMOKRASİ YOLCULUĞU’
Son olarak kürsüye gelerek konuşmasını yapan Gelecek Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu ise Ali Burak Topaloğlu’nu Gelecek Çınarı’nda görmekten, genç ve kitapsever bir siyasetçi ile yol yürüyecek olmaktan mutluluk duyduğunu ifade etti.
Genel Başkan Davutoğlu, “Biz bir yolculuğa çıktık. Bu yolculuk demokrasi yolculuğu, bu yolculuk İnsan Hakları yolculuğu, hukukun üstünlüğü, insan onurunun yüceltilmesi yolculuğu bu yolculuk. Bu, kalkınma ve eğitimi zirveye taşıma hamlesi. 2 yıl içinde büyük işler başardık. Şimdi ise yeni katılımlarla daha da büyüyoruz. Stratejik hamleler yapmaya devam edeceğiz. Bizler kapısı genç yaşlı, kadın, erkek herkese açık özgürlükçü demokratlarız. Türkiye’deki bu kötü gidişattan memnun olmayan herkesi partimize davet ediyoruz. Gelecek Partisi ‘geleceği’ inşa edecek” şeklinde ifade etti.

ALİ BURAK TOPALOĞLU KİMDİR?

İşte Gelecek Partisi’nin son transferi Ali Burak Topaloğlu’nun kısa özgeçmişi:
1985 yılı Kilis doğumlu olan Ali Burak Topaloğlu liseyi 2000-2004 yılları arasında Özel Bilim Fen Lisesi’nde bitirmiş, ODTÜ ve New York State Üniversitesi Uluslararası Ortak Programı İşletme Bölümü’nden mezun olmuş, kamuoyunda çok ses getiren “Cezaevleri Okuyor” projesinin koordinatörlüğünü yapmıştır.

Kitap, e-kitap, gıda ve elektronik ticaret sektörlerinde faaliyet gösteren aile şirketlerinde yöneticilik yapan Topaloğlu, Ekim 2020 yılından beri Anavatan Partisi Ekonomik İşler ve Ar-Ge’den sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevini yürütmüştür. İleri düzeyde İngilizce bilen Topaloğlu evlidir.

Davutoğlu: “Rusya’nın Uluslararası Hukuka, BM kararlarına ve bütün ilgili belgelere aykırı olan bu işgalini kınıyoruz ve kesinlikle kabul etmiyoruz” dedi ve hükümete çağrıda bulundu:

Başta siyasi partiler olarak üzere toplum bilgilendirilmeli ve her türlü senaryoya hazırlıklı olmamız sağlanmalıdır

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Rusya’nın bu sabah Ukrayna’ya başlattığı askeri harekata ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Süreci, “2. Dünya savaşından bu yana Avrupa’da güvenlik ve istikrar ortamı açısından en riskli dönemin başlaması anlamına gelmektedir” diyerek yorumlayan Gelecek Partisi lideri, “Rusya’nın Uluslararası Hukuka, BM kararlarına ve bütün ilgili belgelere aykırı olan bu işgalini kınıyoruz ve kesinlikle kabul etmiyoruz “ dedi.

Türkiye’nin bu operasyondan en fazla etkilenebilecek ülkelerden birisi olabileceğine dikkat çeken Ahmet Davutoğlu, “Bu soğuk savaş döneminde dahi süren Helsinki sürecinin ve AGİT sürecinin de etkisini fiilen kaybetmesi sonucunu doğurabilir” yorumunu yaptı.

Bu gelişmeler yaşanırken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Afrika’ya gerçekleştirdiği ziyareti de eleştiren Davutoğlu, Erdoğan’ın seyahatini “Krizin böylesine tırmandığı bir dönemde Cumhurbaşkanı’nın Afrika seyahati yapmış olması, seyahati yarıda kesmiş olsa bile, kriz konusunda öngörülemez tutumun bir yansımasıdır” sözleriyle yorumladı.

Türkiye’nin atması gerekena adımlara ilişkin kişisel sosyal medya hesabı üzerinden 12 maddelik bir yol haritası çizen Davutoğlu, çözüm önerilerini şöyle sıraladı:

Cumhurbaşkanının Afrika seyahati öngörülemez bir tutumun yansımasıdır

Ankara’da hem askeri hem de diplomatik olarak bir kriz masası kurulmalıdır. Krizin böylesine tırmandığı bir dönemde Cumhurbaşkanı’nın Afrika seyahati yapmış olması, seyahati yarıda kesmiş olsa bile, kriz konusunda öngörülemez tutumun bir yansımasıdır. Şu andan itibaren Ankara’da Dışişleri Bakanlığı, Genelkurmay ve İstihbarat birimlerinin bir araya gelmesinden oluşacak kriz masasıyla gelişmeler anlık olarak takip edilmeli ve atılması gereken adımlar derhal atmalıdır.

Türkiye bu kriz konusunda ilkesel tutumunu ortaya koymalıdır. Montrö ve Minsk anlaşmaları başta olmak üzere uluslararası taahhütlere ve ulusal sınırların değişmezliği ilkesine herkes saygı göstermeli ve Ukrayna’nın toprak bütünlüğü korunmalıdır.

Türkiye, NATO ve BM nezdinde temaslarda bulunmalıdır

Türkiye acilen ateşkes sağlanması için hem taraflar nezdinde hem de NATO ve BM Güvenlik Konseyi nezdinde temaslarda bulunmalıdır.

Montrö vurgusu

Türkiye Montrö anlaşmasının getirdiği şartlara bütün detaylarıyla uyacağını ilan ederek hem Kiev’de hem Moskova’da bu anlaşmayla ilgili hususları dile getirmeli ve bir çatışmada doğrudan boğazları ilgilendirecek şekilde taraf olmasının önüne geçmelidir.

NATO’nun devreye sokulması

 Türkiye Karadeniz bölgesindeki bütün ülkelerle olabilecek gelişmeler konusunda ikili istişareleri derhal başlatmalıdır.

Maalesef son dönemde Ukrayna- Rusya krizi çerçevesinde NATO’da liderler düzeyinde sürdürülen istişarenin dışında kalmış olan Türkiye NATO’nun içindeki ihtimaliyet planlarını takip etme şansını önemli ölçüde kaybetmiştir. Türkiye, NATO içindeki bütün istişarelerde yer alarak Ukrayna-Rusya krizinin Ukrayna-Rusya krizi olmaktan çıkıp, NATO-Rusya krizi olmasını engelleyici bir tutum takınmalıdır.

Türkiye, krizin seviyesi yükselerek NATO-Rusya krizi haline gelmesi ihtimalini de göz önünde bulundurarak alternatif planlamalar içine girmeli ve krizin bu aşamaya geçmesini engelleyecek şekilde adımlar atmalıdır.

Vatandaşlarımız ve Tatar soydaşlarımız

Bu gelişmelerden olumsuz etkilenebilecek Tatar soydaşlarımız konusunda taraflar nezdinde temaslarda bulunarak Kırım’daki çok büyük acılar çekmiş Tatar soydaşlarımızın bir kez daha acı yaşamasının önüne geçecek adımlar atılmalıdır.

Şeffaflık ve diyalog çağrısı

Cumhurbaşkanı ve hükümet yetkilileri, başta siyasi partiler olmak üzere toplumu, ilgili bütün kurumları şeffaf bir şekilde bilgilendirmeli, her türlü senaryoya hepimizin hazırlıklı olmasını sağlamalıdır.

Gerekirse TBMM toplanarak gelişmeleri değerlendirmelidir.

Türkiye, enerjiden tarıma bu gelişmelerden olumsuz etkilenebilecek bütün alanlara ilişkin hazırlıklarını yapmalıdır.

Başta Kharkiv olmak üzere Ukrayna’da bulunan vatandaşlarımızın tahliyesi için gereken adımlar ivedilikle atılmalıdır.

Fatih Erbakan’dan Rusya Ukrayna savaşı açıklaması: Montrö’dan taviz verilmemeli

Yeniden Refah Partisi lideri Fatih Erbakan, Rusya’nın Ukrayna işgaline ilişkin, “Türkiye’nin; Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne sahip çıkması, NATO ve Rusya nezdinde yapılacak girişimlerle savaşın bir an önce sona ermesi için etkin şekilde arabuluculuk yapması, Montrö Anlaşması’na tavizsiz şekilde uyması son derece önemlidir.” dedi.

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan, dünyanın endişeyle izlediği Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesine yönelik yazılı açıklamada bulundu.

‘NATO ve ABD Rusya’yı tahrik etmek için ne mümkünse yaptı’

Rusya’nın saldırısının kabul edilemez  ve dünya dengelerini sarsacak derecede ciddi bir tehdit olduğunun altını çizen Erbakan, değerlendirmesinde şunları kaydetti:

“Ukrayna ve Rusya arasında gelişen olaylar, Rusya’nın Ukrayna topraklarına girişi ülkemizi çok yakından ilgilendirmektedir. Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne yapılan bu saldırı kabul edilemez ve Dünya dengelerini sarsacak ciddi bir tehdittir. Ancak olaylara bir bütün olarak bakıldığı takdirde Rusya’nın bu davranışını anlamak çok da zor değildir. ABD, NATO aracılığı ile son 15 yıldır Rusya’yı tahrik etmek için ne mümkünse yapmaktadır. ABD, NATO tatbikatları bahanesi ile 2009’dan başlayarak Gürcistan’ı devreye sokmuş ve Rusya’yı kuşatmak istediğini açıkça göstermiştir. ‘Turuncu Devrim’ ve ‘Gül Devrimi’ adı altında Ukrayna ve Gürcistan’da yapılan iktidar değişimleri de bu maksatla gerçekleştirilmiştir. Benzer şekilde ABD tarafından eğitilen Mihael Şaakaşvili’nin Gürcistan’ın başına getirilmesi ve Gürcistan’ın yönünü ABD’ye çevirmesi de tesadüf değildir. Ancak ABD’nin Gürcistan’daki faaliyetleri Gürcistan lehine olmamış, birçok karışıklık sonrası Gürcistan, Güney Osetya ile Abhazya’yı kaybetmiştir.  ABD şimdi de Ukrayna’yı NATO şemsiyesi içine alarak, Moskova’yı orta menzilli füze tehdidi altında tutmak istemektedir. Rusya da ABD’nin tüm bu adımlarına karşılık hamle yapmakta, kuşatma altına alınmasını engellemek üzere Ukrayna’yı kontrol altına almak istemektedir. “

‘Rusya, Avrupa’ya karşı doğalgaz silahını kullanabilir’

Rusya’nın bu savaşta elindeki en önemli kozu Avrupa’nın ihtiyacı olan doğalgaz kaynakları olduğunu kaydeden Erbakan,  “Şu anda Ukrayna üzerinden Avrupa’ya sevkiyat durdurulmuştur. Rusya AB’yi de doğrudan karşısına almamak için Slovakya üzerinden yaptığı sevkiyatı iki misline çıkarmıştır. Tüm bu gelişmeler karşısında ABD ve NATO’nun  ekonomik yaptırımlar dışında bir harekete geçmeyeceği düşünülmektedir. Bu işgal ile Rusya orta menzilli füzelerin hedefi olmaktan şimdilik önemli ölçüde kurtulmuştur. Zira Ukrayna’nın NATO’ya girişi bilinmez tarihlere ertelenmiştir. Rusya ekonomik yaptırımlarla çok fazla sıkıştırılırsa Avrupa’ya karşı doğalgaz silahını kullanabilir. Böyle bir durumda AB’nin çok fazla direnmesi pek mümkün değildir.” ifadelerini kullandı.

Montrö Anlaşması tavizsiz şekilde uygulanmalı

Türkiye’nin bu vahim tablo karşısında Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne sahip çıkması, savaşın bir an önce sona ermesi için etkin şekilde arabuluculuk yapması ve  Montrö Anlaşması’na tavizsiz şekilde uymasının büyük önem arz ettiğini vurgulayan Erbakan,  “Elbette ki Türkiye olarak bugün döviz sıkıntısı ve çok yoğun dış borç ihtiyacı içinde olmasak, savunma sanayi ve teknoloji alanında dışa bağımlılıktan kurtulmuş olsak, bugüne kadar Türkiye öncülüğünde D-60 kurulmuş olsa, elimiz çok daha güçlü olur, arabuluculuğumuz ve diplomatik girişimlerimiz çok daha etkili olabilirdi.” şeklinde konuştu.

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu -----Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

ÇEVRE ŞEHİRCİLİK VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BAKANLIĞI İLE JAPONYA ULUSLARARASI İŞ BİRLİĞİ AJANSI (JICA) ARASINDA GÜÇLÜ İŞ BİRLİĞİ

JICA BAŞKANI TANAKA AKİHİKO’DAN TÜRKİYE’YE KALICI KONUT ÖVGÜSÜ: “AFETLE MÜCADELE VE YENİDEN İNŞA ÇALIŞMALARINIZ TAKDİRE …