EkonomiMagazin-YaşamSanayi-Teknoloji

Ekonomi, teknoloji-magazin-yaşam haberleri (19.01.2020)

Tüm ihracatçı sektörler destek kapsamına alınmalı

Korona Virüsünün Türk ekonomisine etkilerini minimize etmek amacıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan 100 milyar TL’lik Ekonomik İstikrar Kalkanı paketi ile Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi’nin 3 gün önce dile getirdiği 7 maddelik önlemler paketinin bire bir örtüşmesi Egeli ihracatçıların tespitlerinin doğruluğunu ortaya koydu.

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan Ekonomik İstikrar Kalkanı paketi nedeniyle Egeli ihracatçılar adına teşekkür etti. Eskinazi, Korona Virüs salgını sonrasında hükümetin aldığı önlemlerin son derece yerinde olduğunu, son açıklanan Ekonomik İstikrar Kalkanı paketi ile taleplerinin örtüşmesinden dolayı mutlu olduklarını dile getirdi.

Salgının yaygın olduğu İran üzerinden yapılan Orta Asya ihracatlarının TIR güzergâhlarının Gürcistan ve Azerbaycan’a yönlendirilmesi, Bakü-Tiflis-Kars demiryolundan yapılan seferleri günlük 2 bin 500 tondan 6 bin tona çıkarılması, İtalya ve Fransa’ya yapılan Ro-Ro seferlerini, insan teması olmaksızın gerçekleşir hale getirilmesi gibi önlemleri takdirle karşıladıklarını anlatan Eskinazi, “Önceki gün Merkez Bankamız piyasalar açısından oldukça önemli bazı adımları atarak, likidite sıkıntısı yaşanmayacağının garantisini ortaya koydu. Bu kapsamda Merkez Bankamız, ihracatçımız için de çok önemli uygulamalar başlattı. Nisan, Mayıs ve Haziran ayı vadeli açık reeskont kredi anapara ve faiz ödemeleri Ekim, Kasım ve Aralık aylarına ertelenerek, azami vade 1 yıl uzatıldı. Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında vadesi dolan reeskont kredilerinin taahhüt kapama süresi de yine 1 yıl uzatıldı. Böylece, ihracatçımız bu süreçteki belirsizliği böylece rahat bir şekilde atlatabilecek” diye konuştu.

Tüm ihracatçı sektörlerin vergi ve SGK prim borçları da ertelenmeli

Hükümetin en büyük önceliğini üretim ve istihdamın sekteye uğramaması olarak kamuoyu ile paylaşmasını çok olumlu olarak değerlendiren Eskinazi şöyle devam etti: “Hükümet ile İhracat dünyası aynı dili konuştuğumuz için mutluyuz. Bu süreçten Hükümet-İhracatçı dayanışmasıyla güçlü bir şekilde çıkacağız. Perakende, AVM, Demir-Çelik, Otomotiv, Lojistik-Ulaşım, Sinema-Tiyatro, Konaklama, Yiyecek-İçecek, Tekstil-Konfeksiyon ve Etkinlik-Organizayon sektörleri için Muhtasar ve KDV tevkifatı ile SGK primlerinin Nisan, Mayıs ve Haziran ödemelerini 6’şar ay erteleme kararını doğru buluyor olmakla birlikte bu süreçten tüm sektörler olumsuz etkilendi. O nedenle tüm ihracatçı sektörlerin bu kapsama alınmasını bekliyoruz.”

Finans kuruluşları sorumlu hareket etmeli

Özel ve Kamu finans kuruluşlarının istihdamın muhafazası ve ekonomik büyümenin sürdürülmesi için kredi şartlarını esnetmelerini beklediklerini ifade eden Eskinazi, finans kuruluşların; kredi geri çağırma, mevcut kredi limitini kullandırmama, fiyat artırma, teminat şartlarını zorlaştırma uygulamalarından kaçınarak sorumlu hareket etmelerini istediklerini kaydetti.

Hükümetin, Korona Virüs salgınıyla ilgili tedbirlerden etkilendiği için nakit akışı bozulan firmaların bankalara olan kredi anapara ve faiz ödemelerini asgari 3 ay öteleyecek ve gerektiğinde bunlara ilave finansman desteği sağlayacak olmasını olumlu olarak nitelendiren EİB Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi sözlerini şöyle özetledi; “İhracattaki geçici yavaşlama sürecinde kapasite kullanım oranlarının korunması amacıyla ihracatçıya stok finansmanı desteği verilecek olması, Kredi Garanti Fonu limitinin 25 milyar liradan 50 milyar liraya çıkartılması, Virüsün yayılmasına karşı alınan tedbirlerin etkisiyle Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında temerrüde düşen firmaların kredi siciline “mücbir sebep” notu düşülmesi, Asgari ücret desteğinin devam ettirilmesi, Mevzuatımızdaki esnek ve uzaktan çalışma modellerinin daha etkin hale getirilmesi, Kısa Çalışma Ödeneğinin devreye alınması, istihdamdaki sürekliliği temin etmek amacıyla 2 aylık telafi çalışma süresini 4 aya çıkartılması, küresel tedarik zincirlerindeki aksama ihtimaline karşı hem üretimde, hem de perakende de alternatif kanallar geliştirilmesi iş dünyası olarak doğru bulduğumuz adımlar.”

AbCellera ve Lilly, COVID-19 Antikor Terapleriyle Birlikte Geliştirecek
AbCellera ve Lilly, COVID-19’un tedavisi ve önlenmesi için antikor terapötikleri oluşturmak gerekir, COVID-19’dan iyileşen ilk ABD hastalarının 500’den fazlası benzersiz antikor Burada seçim yapmak
AbCellera ve Eli Lilly ve Şirketi (NYSE: LLY) SARS -CoV-2 yeni koronavirüsün neden olduğu COVID-19’un tedavisi ve önlenmesi için antikor tedavisi birlikte geliştirilmesi için bir anlaşma imzaladıklarını açıkladılar. İş birliği, DARPA Pandemi Önleme Platformu (P3) Programı ile ilgili AbCellera’nın hızlı pandemik yanıt platformundan ve Lilly’nin terapötik antikorlarının hızlı gelişimi, üretim ve dağıtımı için global yetkinliklerinden faydalanacaktır.
Abcellera, hastanın virüsü nötralize etmesine ve hastalıktan iyileşmesine yardımcı olan 5 milyondan fazla bağışıklık hücresi taradı. SARS-CoV-2 antikorları paneli olan 500’den fazla özgün insan antikor dizisi tanımladı. Bir sonraki adım, SARS-CoV-2’yi nötralize etmede en etkili olanları bulmak için bu antikorları taramak olacak. Bu antikorların birçoğu, Ulusal Sağlık Enstitülerinin bir bölümü olan Ulusal Alerji ve Enfeksiyon Hastalıkları Enstitüsü’nde (NIAID) yer alan Aşı Araştırma Merkezi ‘
AbCellera CEO’su Carl Hansen, Ph.D. konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı: “AbCellera’nın platformu, şimdiye kadar görülmemiş bir hızla dünyanın en büyük anti-SAR-CoV-2 antikorları panelini sağladı. 11 gün içinde, mevcut salgından sorumlu SARS-CoV-2 virüsüne karşı yüzlerce antikor keşfettik, global viroloji uzmanları ile fonksiyonel testlere geçtik ve dünya çapında gelecek biyofarmasötik şirketlerinden biriyle ortak geliştirme anlaşması imzaladık. Lilly’nin bu global zorluğa göre yanıtın hızı ve çevikliğinden çok etkilendik. Takımlarımız birlikte, salgını gözden geçirmek için bir başka önleme ortaya koymaktır. ”
Lilly CSO’su ve Lilly Araştırma Labortuvarları Başkanı Daniel Skovronsky, MD, Ph.D. ise şu anda paylaştı: “Tüm dünyada hızla artan vaka sayısı ile, doktorlar ve hastalar iyileşmesini hızlandırabilecek veya hastalığı önleyebilecek terapötik bir müdahale arıyorlar. Lilly, bu küresel salgının ortasında hastalara inovasyon getirmek için üzerine düşeni devam etmektedir. AbCellera ile iş birliği yaptık, çünkü iyileştirlerinin hızından ve kalitesinden etkilendik. Yüksek hızda hareket ettirmek. Abcellera ile hedefimiz önümüzdeki dört ay içinde kullanılacak potansiyel yeni tedavileri test etmek olacak. ”
Anlaşma şartlarına göre, AbCellera ve Lilly bir ürüne açıklama başlangıç ​​geliştirme maliyetlerini eşit olarak paylaşmayı taahhüt ederiz, daha sonraki geliştirme, üretim ve dağıtımdan ise Lilly sorumlu koşullar. Başarılı olması halinde, Lilly hastalara tedavi sağlamak için global otoriteler ile çalışmaya hazırdır.

NotaBene Yayınları’ndan #evdeyimokuyorum kampanyası
NotaBene Yayınları evden çıkmanın riskli olduğu bu günlerde Evde Kitap Günleri kampanyasını başlattı. Kampanya kapsamında çocuk ve yetişkinlere özel seçili kitaplarda yüzde 50 indirim fırsatı bulunuyor.
 NotaBene Yayınları’nın Evde Kitap Günleri kampanyası kapsamında her hafta değişecek seçili kitaplarda yüzde 50 indirim fırsatı kitapseverleri bekliyor.
Çocuk kitaplarından Johanna Thydell’in, abisi kadar iyi resim yapmak isteyen Mint’in hikayesini anlattığı Abim Benden Daha İyi, Cemile Özyakan’ın sokak hayvanlarına yardım etmeye çalışırken kediye dönüşen Maya’nın hikayesini anlattığı Dikkat Kedi Var, Emily Haworth-Booth’un karanlıktan korkan küçük bir prensin hikayesini anlattığı Karanlığı Yasaklayan Kral, Behzat Taş’ın yazıcı olmak isteyen Manea’nın hikayesini anlattığı Yazıcı Manea ve Ayla Çınaroğlu’nun şiir kitabı Şarkılı Oyunlu Şiirler yüzde 50 indirimle kitapseverlerle buluşuyor.
Yetişkinler için ise Oskar Negt ve Alexander Kluge’nin Kamusallık ve Tecrübe – Burjuva ve Proleter Kamusallığın Analizine Doğru, Matt Rendell’ın Marco Pantani’nin Ölümü – Bir Biyografi kitapları ile Özay Göztepe’nin derlediği Marx’ın Orkestrası ve kolektif hazırlanan Feminist Sosyal Politika – Bakım, Emek, Göç kitapları yine yüzde 50 indirimle satışa sunuluyor.

Corona Virüs’e karşı balık, yumurta ve beyaz et kalkanı

Tüm dünyada ışık hızıyla yayılan, 160 ülkede görülen, 7 bin 200 kişinin hayatını kaybetmesine yol açan corona virüse karşı bağışıklık sistemini koruyan gıdaların tüketilmesi hayati öneme sahip konumda.

Corona virüse karşı insan vücudunun bağışıklığını arttıran balık, yumurta ve beyaz et Türkiye’nin üretiminde güçlü olduğu, net ihracatçı olduğu gıda ürünlerinin başında geliyor.

Türkiye Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçı Birlikleri Sektör Kurulu Başkanı Sinan Kızıltan, beslenme ile ilgili uzmanların corona virüse karşı tüketilmesi gereken gıdalar olarak balık, yumurta ve beyaz et tüketmeyi tavsiye ettiğine dikkati çekti.

“Türkiye’yi aylarca besleyecek levrek, çipura ve alabalık başta olmak üzere balık, yumurta ve beyaz et üretimimiz var” şeklinde konuşan Kızıltan, “Vatandaşlarımızın panik yapmasını gerektirecek bir durum yok. En ekonomik şekilde halkımıza balık, yumurta ve beyaz et sunmaya devam edeceğiz” dedi.

Balık bağışıklık sistemini güçlendirir

Balığın içeriğinde bulundurduğu Omega 3 yağ asitlerinin kötü kolesterol denilen LDL kolesterolü düşürücü etki göstererek kalp sağlığını koruduğu bilgisini veren Kızıltan, balığın bağışıklık sistemini güçlendirdiğini, kandaki yağ düzeyinin dengelenmesini sağladığını anlattı. Kızıltan balığın diğer faydalarını ise şöyle sıraladı; “Stres ve depresyon tedavisinde yardımcı olur, hastalıklara karşı korur. Beyin gücünü arttırır, hafızayı güçlendirir, kemikleri sağlamlaştırır ve eklemleri korur.”

Yumurta doğal mineral, vitamin, yağ ve protein kaynağı

“Yumurta doğal mineral, vitamin, yağ ve protein kaynağıdır” diyen Kızıltan, “Yumurtanın hem beyazı hem de sarısı besinler açısından zengindir. Tek bir yumurta A, B5, B12, B2, B6, D, E ve K vitaminlerinin yanı sıra kalsiyum, çinko, fosfor, selenyum ve folat içerir. Prof. Dr. Canan Karatay ve tüm uzmanlar bu süreçte yumurta tüketimini arttırmayı tavsiye ediyor” diye konuştu.

Dar gelirli vatandaşın sofrasının baş tacı beyaz et

Dar gelirli vatandaşların erişebildiği en uygun fiyatlı ve besleyici özelliği yüksek gıda ürünlerinin başında tavuk ve hindi eti geldiğine dikkati çeken Türkiye Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçı Birlikleri Sektör Kurulu Başkanı Sinan Kızıltan tavuğun ve hindi etinin faydalarını ise şöyle özetledi: “Beyaz et değerli bir çinko kaynağıdır. Çinko, optimal bağışıklık fonksiyonlarının korunmasına yardımcı olur ve yaraların daha hızlı iyileşmesini sağlar. Yüksek kaliteli beyaz et proteininin, yaşlandıkça meydana gelen kas kaybını, diğer protein kaynaklarına göre daha etkin bir şekilde önler. Beyaz et, bebeklerde fetal dönemden başlayarak, çocukluk ve gençlik çağlarında beyin gelişimini ve sinir sisteminin düzgün çalışmasını sağlayan B12 vitaminin tek doğal kaynağıdır. Son dönemde elde edilen sağlam kanıtlar, beyaz et proteininin sağlıklı kardiyovasküler fonksiyonların korunmasına yardımcı olduğunu ortaya koymaktadır.”

Su ürünleri, kanatlı ve yumurta ihracatı 2 milyar dolara koşuyor

Bağışıklık sistemini koruyan sağlıklı gıdalar; balık, yumurta ve beyaz et üretiminde Türkiye’nin zengin potansiyele sahip olduğunun altını çizen Kızıltan, sözlerini şöyle tamamladı: “Türkiye bu gıdalarda net ihracatçı konumunda. 2019 yılında su ürünleri ihracatından 1 milyar 38 milyon dolar döviz elde ettik. Levrek, çipura ve alabalık ihracatta öne çıkan ürünlerimiz. Kanatlı ve yumurta ihracatından ise; 910 milyon dolar dövizi ülkemize kazandırdık.”

TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “Tarım sektörünün öncelikli olacağı yeni bir paket açıklanmalıdır”

Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan “Ekonomik İstikrar Kalkanı” paketinde diğer sektörlerin ihtiyaçlarının acil görüldüğü ancak ülkemizin gıda güvencesini sağlayan tarım sektörünün göz ardı edildiğini belirtti.

Tarım sektörünün öncelikli olacağı, üretici ve tüketicilerin korunacağı yeni bir pakete ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan Bayraktar, “İnsanlarda aç kalma korkusu ve yeterli beslenme endişesinin ağır bastığı şu günlerde tarım birinci önceliğimiz olmalıdır” diye konuştu.

Bayraktar, Çin’den başlayarak dünya geneline yayılan COVİD-19 salgını ile mücadele edilen süreçte gıda güvencesinin sağlanmasının, yeterli ve kaliteli gıdaya ulaşmanın öneminin bir kez daha ortaya çıktığını bildirdi.

Fedakar Türk çiftçisinin en zor dönemde bile canla başla üretmeye, bu süreçte de sofralarımızı donatmaya devam edeceğini belirten Bayraktar, “Bu süreçte en stratejik sektörlerden biri olan tarıma daha fazla önem verilmeli ve çiftçilerin üretimde kalması, arzın aksamaması için acil önlemler alınmalıdır. Tarımsal üretime giden yoldaki tüm engelleri kaldırmalıyız” diye konuştu.

-Talepler-

Bayraktar tarım sektörü için acil olarak çözüme kavuşturulması gereken beklentileri şöyle sıraladı:

“Ziraat Bankası, Tarım Kredi Kooperatifleri ve özel bankalara olan kredi borçları faizsiz ertelenmeli veya yapılandırılmalıdır.

Üretimin sürdürülebilirliği için bir defaya mahsus faizsiz kredi verilmelidir.

Tarım ve hayvancılıkta kullanılan elektrik borçları ile tarımsal sulama borçları faizsiz olarak ertelenmelidir.

Ödenmesi gereken destekler biran evvel ödenmelidir.

Maliyetlerin düşürülmesi için elektrik fiyatları başta olmak üzere girdi fiyatları indirilmelidir.

Bağ-Kur prim borçları başta olmak üzere çiftçilerimizin vadesi gelen tüm ödemeleri ertelenmelidir.

Yem fiyatları iyileştirilmeli, hayvancılık yapan üreticilerimize yem kredisi verilmelidir.

Son zamanlardaki üreticide hayvan fiyatlarındaki düşüşün önlenmesine dair gerekli tedbirler alınmalıdır.”

Aura Design Studio Tasarımı Söğütözü İş Merkezi’nin İnşaatı Tamamlandı

Ankara’nın en merkezi ofis ve ticaret alanlarından birinde, çevre parsellerde yer alan alışveriş,  ticaret ve otel yapılarıyla birlikte başarılı bir kentsel tasarım projesinin merkezinde konumlandırılan Söğütözü İş Merkezi’nin inşaatı tamamlandı. Dinamik ve özgün tasarımı ile bulunduğu bölgeye farklı bir kimlik kazandıran yapının tasarımı ise, mimarlık, şehir planlama ve peyzaj mimarlığı alanlarında farklı tipolojilerde birçok ödüllü projeye imza atan Aura Design Studio’ya ait.

Mimar Filiz Cingi Yurdakul liderliğinde yurt içi ve dışında gerçekleştirdikleri ödüllü projelerle son dönemde adından söz ettiren Aura Design Studio, dinamik ve özgün cephe tasarımıyla iddialı bir yapı olan Söğütözü İş Merkezi’ni tasarladı. İnşaatı tamamlanarak kullanıma açılan yapı, önemli bir kentsel tasarım projesinin de parçası olduğundan, yapının peyzajının da özellikle yaya allesi ile bütünleşik aynı zamanda da kendi cephe ve kütle karakterine de uyumlu olmasına dikkat edildi.

Yaya allesine zemin katlarındaki ticari birimlerle bağlanırken hemen arkasındaki nispeten sakin olan park alanı karşısından ofis ve otopark girişini sağlayan yapının girişinde, çelik strüktürü ile cephe karakterine uygun bir giriş saçağı tasarlanmış. Yapının mimari projeleri ile mekanik-elektrik-statik koordinasyonu sağlanarak cephe projeleri ve peyzaj projeleri üzerinde de incelikle çalışan mimarlar, giydirme cephe sistemi olarak panel cephe elemanları kullanmış ve her bir panel tasarımı, cephe danışmanı ve cephe uygulama firması ile birlikte titizlikle ele alınmış.

Panel cephe önlerindeki genişletilmiş metal paneller, her biri aynı ebatta üçgen modüller olarak kurgulanmış. Bu üçgen modüller yatay, dikey, 45 derece açılı ve boş çerçeveli olarak tasarlanarak G profillerle panel cephe sisteminden ileriye çekilip ana cephe sistemi ile entegre edilmiş. Cephe temizliği için her katta uygun geçişler sağlanan tasarımda, ctp kasetli yürüme panelleri ile iç cephe temizliği çözümlenmiş.

Zemin ve teras katlardaki kütle hareketlerinin ahşap görünümlü alüminyum paneller ile vurgulandığı yapıda bu paneller, zemin kat ve teras katlarda ticari birimlerin aralarında ve ikinci kat üzeri teras kat tavanında 20’şer cm’lik paneller olarak uygulanmış.

Malzeme seçiminde ise mimarların tercihi doğal malzemelerden yana. Zemin malzemesi olarak yaya allesi ile uyumlu traverten doğal taş seçilmiş. Kot farklılıkları üçgen sac bordürlerle çevrelenen bitkisel peyzaj alanları ile çözümlenmiş ve yaya allesi kotları, bağlantıları eğimle uyumlu çözümlenmiş eriyen merdivenler ile kurulmuş. Teras katlara konumlandırılan saksılar ile ofis çalışanları için yeşil nefes alma alanlarının oluşturulması hedeflenmiş.

Giydirme cephelerdeki açılabilir kanatlar hem açık ofislere hem de makam odalarına uyumlu olarak ele alınırken, ofis katları, esnek plan şemalarına ve olası değişikliklere uyumlu olacak şekilde yükseltilmiş döşemeler ile planlanmış.

Egeli ihracatçıların gündemi koronavirüs

Çin’de virüsten etkilenen yeni vaka sayısının sınırlanması, İtalya ve İspanya’da ise ölümle sonuçlanan vakaların katlanarak artmasının ardından, salgının merkezi Avrupa haline geldi. İhracatının %50’sinden fazlasını AB ülkelerine yapan ülkemiz için bu durum alarm zillerinin çalmasına sebep oldu.

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un mevcut durumu savaş hali olarak nitelendirip; daha önce barış döneminde başvurmadıkları olağanüstü önlemleri açıkladığını belirterek; “Hükümetimizin de Avrupa’da yaşanan bu olağanüstü durumdan zarar gören ihracatçılarımız açısından olağanüstü önlemler almasını bekliyoruz.” dedi.

Türkiye genelinde AB’ye olan ihracatımız Mart ayının başından bugüne kadar, yani hastalığın Avrupa’da salgın hale gelmesinden sonra, %10 oranında azaldığını belirten Eskinazi, “Salgının en büyük kayıplara yol açtığıİtalya özelinde baktığımızda bu oran %24, İspanya’da ise 27’yi buluyor. Sadece 16 günde tarım ya da sanayi sektör fark etmeksizin, tüm sektörlerde kayıplar yaşıyoruz, Mart ayının sonunda durumun daha vahim olmasını öngörüyoruz. Zira üyelerimizle yaptığımız istişarelerde AB’deki müşterilerinden; mevcut siparişlerin iptali, yeni siparişlerin verilmemesi ve daha önceden verilmiş ve teslimatı hazır siparişlerin bekletilmesine yönelik taleplerin geldiği bilgisini aldık.” şeklinde konuştu.

Salgından kaynaklı talep krizinin; tüm sektörleri derinden etkilediğini ve etkilemeye devam edeceğini belirten; Eskinazi, Egeli ihracatçılar olarak hükümetin almasını talep ettikleri önlemleri şu şekilde sıraladı:

İhracatçı firmaların kısa vadeli borçları için cansuyu kredisi verilmeli,

)Merkez Bankası kaynaklı reeskont kredilerinin (Eximbank dahil), Eximbank’ın diğer tüm kredilerine ilişkin geri ödemelerin en az 3 ay ertelenmeli,

 Yurtdışına yüklenmiş-teslimatı yapılmış mal bedellerinin alıcılar tarafından geri ödenmemesi halinde, Eximbank sigorta sisteminin devreye girmesi ve Türk Bankalarınca kısa vadeli önlem kredisi sağlanmalı,

Enerji payları, SGK primleri ve muhtasar vergilerle ilgili ödemeler en az 3 ay ertelenmeli,

Fabrikaların ve yan sanayicilerin çalışamayacakları dönem zarfında acil ihtiyaçları için (maaş, kira, vs.) destek paketi çıkarılmalı,

Kısa çalışma ödeneğinin acilen devreye alınıp, mağdur işletmelerde öncelikle kullandırılması sağlanmalı,

)Esnek çalışma sisteminin hızlandırılarak, geri ödeme çalışma süresinin 6 aya kadar yayılabilmesi sağlanmalı,

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’a salgının ülkemizde yayılmasının önlenmesine yönelik üstün gayretlerinden dolayı Egeli ihracatçılar olarak minnettar olduklarını belirten Eskinazi, “Salgın küresel ticareti durma noktasına getirmiş durumda, etkilenen pazarlarımız sadece AB değil, kayıplarımız önce Çin ile başladı, sonra sınır komşularımızla devam etti. Salgından en çok etkilenen ülkeler arasında yer alan, sınır komşumuz İran’a olan ihracatımız ise Mart ayının başından beri %89 gibi yüksek bir oranda kayba uğradı. Bunun etkilerini azaltabilmek adına; ihracatla büyüyen ekonomimizin ivme kaybetmemesi için taleplerimizin karşılanması çok önemli.” diyerek sözlerine son verdi.

Hijyen ihtiyacı e-ticaret sitelerine talebi artırıyor

Sinoz, steril kargo ve online ödeme seçenekleriyle satışlarını yükseltiyor

Dünya çapında pandemi kabul edilen koronavirüsün ülkemizde de yaygınlaşmasıyla e-ticaret sitelerinin satışlarında artış yaşanıyor. Yerli kozmetik markası Sinoz, hijyenik ortamda makineler aracılığıyla kargolama ve web sitesinde kredi kartı, EFT, havale ödeme seçeneğiyle müşterilerin hassasiyetlerini gözetiyor.

Yerli kozmetik markası Sinoz, son zamanlarda yaşanan virüs salgınına hassas yaklaşımı gözeterek, online siparişlerde kapıda ödeme yerine kredi kartı ile ödeme seçeneğine teşvik amacıyla özel ürünler hediye ediyor. Ürünlerin paketlemelerini teknolojik makinelerle steril ortamda el değmeden gerçekleştiren Sinoz, herkesin bu hassas süreçte duyarlı davranması gerektiği vurgusu yapıyor. 2008 yılından bu yana e-ticaret faaliyetlerini müşteri memnuniyeti ve hızlı teslimat seçenekleriyle sağlayan Sinoz, son zamanlarda yaşanan salgına el değmeden steril paketleme ve web sitesinde kredi kartı ile güvenli ödeme seçenekleri sunuyor. Kredi kartı, EFT/havale ödemesi gerçekleştiren müşterilerine hediye avantajları ile daha da hijyenik alışveriş deneyimi sunuyor.

Banyo tasarımında sadelik ve esneklik

Yaşam alanınızdaki “iCon”

 Pürüzsüz ve modern tasarımıyla Geberit iCon banyo serisi, lineer tasarımı ve net çizgileriyle kullanıcısına modern bir tasarım dili sunuyor. Küçük banyolarda dahi mimariyi güçlendiren önemli bir öğe olan iCon, pürüzsüz ve modern tasarımıyla banyolara mükemmel şekilde uyum sağlıyor.

Yaşam alanlarını sıradanlıktan kurtaran Geberit banyo koleksiyonun iCon banyo serisi, markanın bu bakış açısını taçlandırıyor. Pürüzsüz ve modern tasarımını geniş ürün yelpazesiyle buluşturan iCon, tüm banyolara uyumluluğuyla öne çıkıyor. Banyo mobilyası, ayna, lavabo ve asma klozet ile tam bir seri olan Geberit iCon, her banyo için ideal çözüm niteliği taşıyor.

Lineer tasarıma ve net çizgilere sahip Geberit iCon banyo serisi modern bir tasarım dili sunuyor. Geniş ürün yelpazesi, tasarım esnekliği sağlarken banyosuna yaratıcı fikirler arayan ve modern bir hava katmak isteyen kullanıcılar ise Geberit iCon serisinden ilham alıyor.

Papatya Mobilya, 4. fabrika satış mağazasını Antalya’da açtı

Mobilya sektörünün Türkiye’deki köklü markası Papatya Mobilya, her geçen gün genişleyen satış kanallarına bir yenisini daha ekledi. Şubat ayı itibariyle Antalya Perge Bulvarı’nda açılan mağaza; Papatya Mobilya’nın 160’ı aşkın satış noktasının ve corner bayiliğinin yanında 4. fabrika satış mağazası olarak faaliyetlerine başladı. Papatya Mobilya; özellikle profesyonel kullanıma yönelik ürünleri ve proje bazlı yatırımlarıyla Türk mobilya sektöründeki yerini korurken, global bazdaki yatırımlarıyla da hızlı bir şekilde büyümeye, yurt içi ve yurt dışındaki istihdam gücünü artırmaya devam ediyor.

Masa, sandalye, oturma üniteleri ve tamamlayıcı aksesuar alanlarının yenilikçi markası Papatya Mobilya; ikisi İstanbul, biri İzmir’de bulunan 3 fabrika satış mağaza sayısını Antalya şubesiyle birlikte 4’e çıkardı. 30 yılı aşkın köklü bir geleneği son teknolojinin olanaklarından ödün vermeden sürdüren marka, İtalya, Almanya ve Fransa başta olmak üzere 80’den fazla ülkeye direkt veya dolaylı olarak ihracat yaparak lokal ve global bazda büyümeyi sürdürüyor.

Antalya Perge Bulvarı’nda açılan fabrika satış mağazası, toplam 540 m² büyüklüğünde bir alana sahip 3 katlı bir showroom olmanın yanı sıra bölgeye hizmet veren bir merkez ofis özelliği de taşıyor.  4. fabrika satış mağazasında Papatya Mobilya’nın tüm ürünleri sergilenirken, Antalya bölge satış müdürü ve uzman satış ekibi markayı bu noktada temsil ediyor.

Hedefimiz, ihtiyaçlar doğrultusunda büyümek

Papatya Mobilya Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Özbakar, konuyla ilgili yaptığı açıklamada “Papatya Mobilya olarak mobilyayı yeniden yorumladığımızı ve kendi sektörümüzde Türkiye’nin ve dünyanın sayılı markalarından biri olduğumuzu belirtmek isterim” dedi. Profesyonel ve yenilenen teknoloji ile şekillenen mobilyayı yaşam alanlarına taşıdıklarını ve sektöre bu anlamda yön verdiklerini belirten Özbakar, hedeflerinin ihtiyaçlar doğrultusunda büyümek olduğunu söyledi. Yurtdışı ağının güçlenmesi yönünde atılımlarının hız kesmeksizin devam ettiğini de ifade eden Özbakar; globalde, 400’ü aşkın alanında uzman ve bölgesinde yetkin satış noktası ile işbirliği yaptıklarını, üretimin yanında tasarım ayağında da iddialarını koruduklarını açıkladı. Özbakar, koleksiyonlarının gücüne inandıklarını ve marka olarak temel prensiplerinin teknolojiyle desteklenmiş tasarım, yüksek standartta üretim olduğunu söylerken Ar-Ge ekiplerinin İtalyan tasarım grubuyla eşzamanlı çalıştıklarını vurguladı.  Mehmet Özbakar, “Tasarımın kalbi olan İtalya’da İtalyan tasarımcılarla süreçlerimizi yürüterek dünyaya hakim olan trendleri ürünlerimize taşıdığımızı kanıtlamış durumdayız. Tasarım süreçlerimizde estetik yaklaşımın yanı sıra ergonomi, işlevsellik ve fonksiyonellik gibi detaylarla ürünlerimizi güçlendiriyoruz.” diyerek evrensel standartlara uyumlanmış bir marka olduklarının altını çizdi.

Olmuksan IP Finans Direktörü Özden Erol Dündar oldu
Özden Erol Dündar, oluklu mukavva sektörünün lider firmalarından Olmuksan International Paper’ın Finans Direktörü olarak görev yapacak.
Yarım asrı aşkın bilgi birikimi ve tecrübesiyle Türkiye’de oluklu mukavva ambalaj sektörünün öncü şirketlerinden Olmuksan International Paper’ın (Olmuksan IP), Finans Direktörü Özden Erol Dündar oldu.

Özden Erol Dündar kimdir?
1996 yılında Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümünden mezun olan Özden Erol Dündar, iş hayatına 1996 yılında Gillette Türkiye’de finansal analist olarak başladı. 2005 yılına kadar Gillette Türkiye ve Gillette İngiltere ofislerindeki finans departmanlarında çeşitli görevler üstlenen Dündar, 2006-2010 yılları arasında Procter & Gamble’da sırasıyla finansal analiz grup müdürü ve kurumsal finans grup müdürü olarak görev aldı. 2010-2017 yıllarında Yıldız Holding satış şirketlerinden Pasifik Gıda’nın finans direktörü olarak görev alan Dündar, 2017-2019 yıllarında Yıldız Holding’in ana ortak olduğu halka açık perakende şirketlerinden Bizim Toptan’ın CFO görevini üstlendi. 2020 Ocak ayından bu yana Olmuksan ID Finans Direktörü olarak görev yapıyor.

Olmuksan IP Genel Müdürlüğü’ne Yılmaz Selçuk atandı
Olmuksan International Paper’da hali hazırda Anadolu Bölgesi ve Ulusal Satış Kompleksi Genel Müdürü olarak görev yapmakta olan Yılmaz Selçuk, 1 Mayıs 2020 tarihinden itibaren şirketin Genel Müdürü olarak atandı.

Yarım asrı aşkın bilgi birikimi ve tecrübesiyle Türkiye’de oluklu mukavva ambalaj sektörünün öncü şirketlerinden Olmuksan International Paper’da (Olmuksan IP) yönetim seviyesinde bir atama gerçekleşti.  Olmuksan IP Yönetim Kurulu tarafından alınan kararı takiben, şirket bünyesinde 20 yıldır pek çok önde gelen pozisyonda görev alan ve halen Anadolu Bölgesi ve Ulusal Satış Kompleksi Genel Müdürü olarak görev yapan Yılmaz Selçuk, şirketin yeni Genel Müdürü olarak atandı. Selçuk, halihazırda Olmuksan International Paper Genel Müdürü olarak görev yapan Ergun Hepvar’ın International Paper’ın ABD’nin Memphis kentindeki genel merkezinde İnovasyon Direktörü olarak yeni görevine başlamak üzere mevcut pozisyonundan ayrılmasının ardından 1 Mayıs 2020 tarihinden itibaren Genel Müdürlük görevini üstlenecek.

Yılmaz Selçuk kimdir?
Boğaziçi Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü mezun olan Yılmaz Selçuk, Olmuksan International Paper’da 2000 yılında üretim mühendisi olarak göreve başlamış; çeşitli görevleri yürüttükten sonra 2004 yılında Üretim Müdürlüğü görevine getirilmiştir. 2011 yılından itibaren şirket bünyesinde çeşitli üst düzey görevlerde bulunan Selçuk, 1 Ağustos 2019 tarihinden beri de Anadolu Bölge ve Ulusal Satış Genel Müdürlüğü görevini yürütmekteydi.

Orkun Saruhanoğlu DHL Supply Chain Türkiye ve Ortadoğu CEO’su oldu
Alman lojistik devi bünyesinde 22 yıl boyunca birçok önemli pozisyonda görev alan ve 2015’ten bu yana DHL Supply Chain Türkiye Genel Müdürü olarak görev yapan Orkun Saruhanoğlu DHL Supply Chain’in Türkiye ve Ortadoğu operasyonlarını yönetecek.
Lojistik sektörünün lider global markası DHL’in tedarik zinciri ve lojistik çözümleri şirketi olan DHL Supply Chain Türkiye’nin 2015’ten bu yana genel müdürlük görevini üstlenen Orkun Saruhanoğlu, yapılan atamayla DHL Supply Chain Türkiye ve Ortadoğu CEO’su oldu. DHL  bünyesinde 22 yıl boyunca hem yurtiçi hem yurtdışı Operasyon, İş Geliştirme ve Müşteri Yönetimi departmanları da dahil olmak üzere birçok farklı birimde önemli görevler üstlenen Orkun Saruhanoğlu, 2015’ten bu yana DHL Supply Chain Türkiye Genel Müdür olarak görev yapıyordu.
Orkun Saruhanoğlu kimdir?
1996 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Mühendisliği bölümünde Lisans eğitimini tamamlayan Saruhanoğlu, 2005 yılında Exel Young Leaders Programı dâhilinde National University of Singapore’da hızlandırılmış MBA eğitimini tamamladı. 1998 yılından itibaren, edindiği tecrübeler ve gösterdiği başarılarla Operasyon, İş Geliştirme ve Müşteri Yönetimi departmanlarında çeşitli yönetim pozisyonlarında görev aldı. Saruhanoğlu 2015 yılından bu yana DHL Supply Chain Türkiye Genel Müdürü olarak görev yapıyordu.

Bağışıklık Sisteminin Güçlü Kalmasına Modifiye Atmosfer Paketli Balık Desteği

 MAP – Modifiye Atmosfer Paket, taze balıkları, katkı maddesi eklemeden, koruma altına alıyor.   

 Son günlerde dünyayı saran coronavirüse karşı alınması gereken tedbirlerin başında bağışıklık sisteminin güçlü tutulması geliyor.  Uzmanlar Omega 3 kaynağı olan balıkların sık tüketilmesinin faydasına vurgu yaparken, hijyenik koşullarda satın alınmasının önemine de dikkat çekiyor.

Geleneksel koşullarda buzda veya buzdolabında depolanan ambalajsız taze balıklar hem hijyen hem raf ömrü açısından, bulundukları ortama göre kayıplara uğrayabiliyor. Ancak MAP – Modifiye Atmosfer Paketli taze balıklar, tüketici ve balık endüstrisi için bir çok avantaj sunuyor. MAP -Modifiye Atmosfer Paketler, taze balıkların buzdolabı şartlarında raf ömrünü dört kat arttırıyor. Üstelik kimyasal ve mikrobiyolojik bozulmalara karşı balıkları, katkı maddesi eklemeden koruma altına alıyor.  Taze balık semt balıkçı tezgahlarında maksimum 2-3 gün tazeliğini muhafaza ederken, MAP’lı ürünlerde bu süreç 8-12 güne ulaşıyor.  Üstelik temizlendiği için yüzde 25’e varan kilo avantajı sağlıyor.

Balık taze ise MAP Ambalaja girmeli

 Balıkları denizden çıktığı gün İzmit’teki tesislerinde temizleyen ve hijyenik koşullarda ambalajlayan Leröy firması yetkilileri, balıkların özellikle taze iken MAP- Modifiye Atmosfer Pakete girmiş olması gerektiğine dikkat çekiyor. Şirketin Fabrika Müdürü, Su Ürünleri Mühendisi Mutlu Bilen, son yıllarda üniversitelerin yaptığı araştırmalarda tüketicilerin yüzde 60’nın gıdaların ambalajlı olarak satılmasını önemsediklerine vurgu yaparak, hijyen konusunda en hassas dönemlerden geçtiğimiz şu günlerde ambalajlı balık tercihinin çok daha yükselmekte olduğuna da dikkat çekiyor. Son zamanlarda tüketiciler, marketlerin soğutulmuş dolaplarından,  taze somon, çipura, levrek, hamsi, tekir, palamut, lüfer ve istavrit balıkları MAP-Modifiye Atmosfer Paketli olarak almayı tercih ediyor.

Her şehre hijyenik taze balık

 Bilen, yüksek kaliteli balıklardan seçilen MAP-Modifiye Atmosfer Paketli ürünler hazırlanırken yasal boy ve tüm diğer yasal mevzuatlara uyum sağlamış ürünler kullanıldığını, açıkta, ambalajsız satılan balıklarda olmayan etiketlerin, besin değeri, parti numarası, alerjen uyarısı, tüketim uyarısı, tavsiye edilen tüketim tarihi gibi, tüm özellikleri etiketleme yönetmeliğine uygun olarak hazırladıklarını belirtiyor. Bu sistemde ürünlerle ilgili üretimden sevkiyat ve satın alma anına kadar tüm hijyenik tedbirler alınıyor ve izleniyor. Ambalajın üzerindeki etikette yazan parti numarası ile ürünün tüm kayıtlarına kolaylıkla ulaşılabiliyor. Böylece mikrobiyolojik ve kimyasal analizler yaptırılan MAP-Modifiye Atmosfer Paketli ürünlerin, denizden çatala güvenliği kontrol altında tutuluyor. Yani titiz hijyen şartlarında ambalajlanan balıklar daha uzun mesafelere ulaştırılabiliyor ve her şehrin, her mevsiminde taze balık tüketmesine imkan sağlıyor. Üstelik bu ambalaj sistemi, balıkçılıkta standartların yükselmesine, yasal boylarda balık avlanmasına ve tüketilmesine teşvik edici bir özellik de taşıyor.

Sık balık tüketimi vücudun direncine yardımcı oluyor

Bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olan gıdaların başında gelen balıklar omega 3 içeriğinin yanı sıra protein ve selenyum minerali açısından da zengin bir kaynaklardan. Güçlü bir antioksidan olan E vitaminiyle çalışarak sinerji göstererek, vücudu hastalıklara duyarlı hale getirebilecek hasarlardan ve streslerden koruyor.

Dengeli beslenmede en hijyenik koşullarda balık tüketimini tercih edenler başta somon, çipura, levrek, hamsi, tekir, lüfer ve istavrit olmak üzere tüm balık çeşitlerini, MAP-Modifiye Atmosfer Paketli olarak Migros gibi yaygın zincir marketlerde bulabilirler.

MİMAR NAİL EGEMEN YERCE VE AYÇA TAYLAN’A DÜNYADAN ÖDÜL YAĞMURU!

Gerçekleştirdikleri mimari ve iç mimari projelerin yanı sıra, fuar sergilemeleri ve enstalasyon çalışmalarıyla tasarıma, sanat-mimarlık ara kesitinden farklı bir bakış açısı sunan Yerce Mimarlık ve ZAAS, peş peşe aldığı uluslararası ödüllerle benzersiz bir başarıya imza attı.

Tasarlamış oldukları “The Path” (Yol) enstalasyonu ile Frame Awards’tan “Yılın Fuar Standı” ödülünü alan Y.Mimar Nail Egemen Yerce ve Mimar Ayça Taylan, dönüşüm hikayesiyle oldukça ilgi gören Studio Loft projesiyle BIG SEE Interior Design Awards’tan birincilik ödülüyle dönerken, Avrupa’nın ilk ve en yeşil spor alanı için açılan YAC 2019 – Sport Citadel Mimari Proje Yarışması’na başvurdukları spor ve yaşam merkezi projeleriyle de üçüncülük ödülüne layık görüldüler.

Yeni nesil ofis ve konut projelerinin yanı sıra değişen fuarcılık anlayışı doğrultusunda mimarlık-sanat arakesitinde farklı bir anlayışla gerçekleştirdikleri stant tasarımları ve enstalasyon çalışmalarıyla ön plana çıkan Yerce Mimarlık Kurucusu Y. Mimar Nail Egemen Yerce ve ZAAS Kurucu Ortağı Mimar Ayça Taylan, üç farklı proje ile üç farklı ödüle layık görülerek uluslararası alanda büyük bir başarıya imza attı.

YAC 2019 – Sport Citadel Mimari Proje Yarışması’na katıldıkları spor ve yaşam merkezi tasarım önerisi ile üçüncülük ödülüne layık görülen mimarlar, İzmir’de tasarladıkları Studio Loft projesiyle de BIG SEE Interior Design Awards‘tan “En İyi Konut İç Mekan Tasarımı” ödülü ile döndüler. Mimar Yerce ve Taylan’ın Almanya, Hannover’deki Domotex Zemin Fuarı kapsamında sergilenen “The Path” (Yol) enstalasyon tasarımları ise dünyaca ünlü mimarlık ve tasarım yayını Frame’in düzenlediği Frame Awards’ta “Yılın Fuar Standı” ödülünü almaya hak kazandı.

The Path:  İnteraktif Bir Oyun

“The Path”, Almanya’nın Hannover kentinde düzenlenen Domotex Halı ve Zemin Kaplamaları Fuarı kapsamında, halı üreticisi Stefany markası için Yerce Mimarlık & ZAAS tarafından tasarlandı. Renkli ipliklerin bir araya gelerek bir halı oluşturması tasarımın çıkış noktası olurken tasarım sürecinde ipliklerin çeşitli renklerdeki toplarla temsil edildiği, ziyaretçilerin seçtikleri toplarla bir halıyı beraberce oluşturabildikleri interaktif bir oyun hayal edildi. Ziyaretçiler arasında etkileşimi arttırması ve birlikte üretmeye imkan tanımasıyla merak uyandıran bir oyun olan The Path, Hollanda merkezli Frame Dergisi tarafından organize edilen Frame Awards‘ta “Yılın Fuar Standı” ödülüne layık görüldü.

Studio Loft: Çok Fonksiyonlu Kurgusu ile Farklı Bir Dönüşüm Hikayesi

Y.Mimar Nail Egemen Yerce ve Mimar Ayça Taylan tarafından tasarlanan Studio Loft, standart bir dairenin bir fotoğraf sanatçısının yaşam alanı ve stüdyosuna dönüşüm projesi. Studio Loft’ta dairenin iç tasarımı sil baştan ele alınırken, mekanda aynı zamanda sergileme işlevi kurgulanmış. İki katlı hacmin alt katının fotoğraf stüdyosu ve sergi alanına ayrıldığı, üst katının ise ofis ve yaşam alanı olarak ele alındığı planlamada kullanıcının yaşam ve çalışma alışkanlıkları önemli bir rol oynamış. İki yönden ışık alan hacimde, mümkün olduğunca kesintiye uğramayan, ferah bir iç kurgu hedeflenirken fotoğraf stüdyosu çatısı altında çalışma, sergileme, yaşama işlevlerinin iç içe geçtiği “loft” tipi bir mekan elde edilmiş. Yerce ve Taylan, 2017 Dünya Mimarlık Festivali’nin “INSIDE” bölümünde “Yaratıcı Yeniden Kullanım” kategorisinde finalist olarak yarışan Studio Loft ile son olarak Güneydoğu Avrupa ülkeleri arasında düzenlenen BIG SEE Interior Design Awards’ta “Yılın En İyi Konut İç Mekan Tasarımı” ödülünü kazandı.

Sport Citadel: Doğaya Reverans

Avrupa’nın ilk ve en yeşil spor alanı olması beklenen “Sport Citadel” spor ve yaşam merkezi, doğaya bir reverans yaparak; insanlar, hayvanlar, bitkiler ve diğer canlı türleri için eşit koşullarda bir yaşam alanı sunmayı hedefliyor. Mimar Nail Egemen Yerce ve Ayça Taylan liderliğinde hareket ve sürekliliğin doğayla uyum içinde tasarlandığı öneride mevcut bataklık alanın, yeni bir spor ve yaşam merkezine dönüştürülmesi ve atletlerin, sporcuların ve her yaş grubundan bölge sakininin ağırlanması planlanıyor. Sporun ve insan vücudunun akışını ve dinamizmini yansıtan tasarım; kent ile doğanın, geçmiş ile geleceğin, mimari ile peyzajın, bilimin, kültürün ve sporun sentezini yaratmayı hedefliyor. Yerce Mimarlık ve ZAASYAC 2019 – Sport Citadel Yarışması‘na önerdikleri projeyle üçüncülük ödülüne layık görüldü.

Ogier Toyota Yaris WRC ile İlk Zaferini Kazandı

2020 Dünya Ralli Şampiyonası sezonuna hızlı başlayan TOYOTA GAZOO Racing, takvimin üçüncü yarışı olan Meksika Rallisi’nde de birinciliğe uzandı. Toyota sezonun ilk üç yarışın ikisinde zirvede yer almayı başarırken, Sébastien Ogier Yaris WRC ile ilk galibiyetine imza attı. Ogier, Meksika Rallisi’ni toplamda altıncı kez kazanarak bu ralliyi en çok kazanan isimlerden biri oldu.

Meksika Rallisi’nin bitiş tarihi, global COVID-19 virüs salgını sebebiyle alınan güvenlik önlemleri kapsamında, rallide görev yapanların güvenle evlerine dönmesi adına seyahatlerin kısıtlanma ihtimaline karşı cumartesi akşamına alındı. Toyota ile üçüncü yarışına çıkan ve Yaris WRC ile toprak rallisinde yarışan Ogier, Cuma günü ikinci etapta aldığı liderliği hiç bırakmadan, üstün performansını yarışın sonuna kadar devam ettirdi. Cumartesi gününe gelirken en yakın rakibiyle farkı 13.2 saniyeye çıkaran Ogier, bu avantajını zorlu Guanajuatito etabını kazanarak daha da artırdı. Ralliyi ise 27.8 saniye farkla kazanmayı başardı.

TOYOTA GAZOO Racing adına yarışan Elfyn Evans dördüncü sırayı ve etkileyici WRC performansını devam ettiren 19 yaşındaki genç sürücü Kalle Rovanperä da beşinci sırayı aldı. Rovanperä böylece ilk üç yarışın tamamında ilk beşte yer almayı başardı.

Bu sonuçlarla birlikte Meksika Rallisi’ni kazanan Ogier, takım arkadaşı Elfyn Evans’ın önünde Pilotlar Şampiyonası’nda liderliğe yükseldi. İlk üç yarışta iki galibiyete imza atan Toyota, Markalar Şampiyonası’nda da liderliğini geliştirerek puan farkını 21’e çıkardı.

Toyota Yaris WRC ile ilk zaferini kazanan Sébastien Ogier, iyi bir hafta sonu geçirdiğini belirterek, “En başından itibaren iyi bir hisse sahiptik ve Cuma sabahı liderliği aldık. Yarışın sonuna kadar zorladık ve farkı açmayı başardık. Bu sayede ralliyi kontrol altına tutarak kazandık. Takıma harika bir iş çıkardığı için teşekkür ediyorum. Otomobil de tüm hafta sonu boyunca kusursuzdu” dedi.

TOYOTA GAZOO Racing’in bundan sonraki durağı, COVID-19 nedeniyle ertelenen Arjantin Rallisi yerine 21-25 Mayıs tarihlerinde yapılacak Portekiz Rallisi olacak.

Tasarım Harikası Hyundai Yeni Elantra Tanıtıldı.

  • Hyundai’nin C segmentindeki temsilcisi Elantra, Parametrik Tasarım felsefesiyle geliyor.
  • Yeni modelde karşımıza daha uzun, daha geniş ve daha alçak bir yapı çıkıyor.
  • Hyundai, yeni modelde hibrit versiyona da yer vererek daha fazla yakıt ekonomisi sunuyor.
  • C segmentinde ilk kez kablosuz Apple Car Play ve Android Auto bağlantı özelliği sunuluyor.
  • Aracın üretimi 2020 sonbaharda başlayacak ve sonrasında Türkiye’de de satışa sunulacak.

Hyundai’nin en popüler modellerinden biri olan Elantra, yedinci jenerasyonuyla otomobil severlerin karşısına çıktı. Hollywood The Lot Studios’da tanıtımı yapılan yeni otomobil, tamamen farklı bir dizayna ve teknolojik özelliklere sahip. Popüler kompakt sedanın sportif tasarım kimliği, hibrit teknolojisi ve segmentinde ilk kez sunulan kablosuz Android Auto ve Apple CarPlay bağlantısıyla desteklenirken aynı zamanda dijital anahtar gibi Hyundai’nin en son yeniliklerini de kullanıcılarına sunuyor. Elantra, yılın son çeyreğinde Güney Kore’deki Ulsan ve Amerika’daki Alabama Hyundai tesislerinde üretilmeye başlanacak.

İlk kez 1990 yılında üretilmeye başlanan Hyundai Elantra, bugüne kadar dünya genelinde 13.8 milyon adetlik bir satış başarısı göstererek otomotiv endüstrisine adını altın harflerle yazdırdı. Hyundai’nin en çok beğenilen modellerinden biri olan Elantra, Amerika’da da onlarca ödül alarak 3.4 milyondan fazla satış başarısı gösterdi.

Yeni modelle birlikte daha farklı bir tasarım diline kavuşan Elantra, spor otomobillerde görmeye alıştığımız egzotik dört kapılı bir coupe görüntüsü sunuyor. Hyundai mühendisleri ve tasarımcıları yeni modelde daha uzun, daha geniş ve daha alçak bir yapı ortaya çıkarmış. Bir önceki nesilden 5.5 cm daha uzun olan otomobil, iç mekanda da daha geniş bir oturma alanı sunuyor.

Üç çizginin tek noktada bir araya gelmesiyle oluşturulan Parametrik Dizayn, özellikle ön bölümde güçlü bir şekilde karşımıza çıkıyor. Geniş kademeli yeni tip ızgara ve entegra farlar, otomobilin olduğundan daha geniş görünmesini sağlıyor. Ayrıca tamponda yer alan rüzgar kanalları sayesinde sürtünme katsayısı da önemli ölçüde azaltılmış oluyor. Bu sayede hem aerodinamizm artarken aynı zamanda yakıt ekonomisi de elde ediliyor. Önden arkaya doğru uzanan sert geçişler, tekrar ön kapılarda birleşmeye başlıyor. Arka taraftaki uzunlamasına konumlandırılan stop lambalar ise sağ ve sol tarafta gövdeye doğru uzanmaya başlıyor. Yandan bakıldığında Z şeklinde bir forma kavuşan arka tasarım, bagaj kısmında da daha fazla yükleme alanı sunmaya yardımcı oluyor. Aynı zamanda coupe havası sunan bu yeni tasarım, parlak siyah tampon difüzörüyle de şık görünüşünü destekliyor.

Hyundai Motor Grubu Başkan Yardımcısı ve Baş Tasarımcısı Luc Donckerwolke, yeni otomobille ilgili olarak; “Birinci nesil gibi, yedinci nesil Elantra da cesur bir karaktere sahip. Ayrıca, Elantra’daki estetik ve alışılmadık çizgiler, otomotiv tasarımında farklı bir çağ başlatıyor. Sahibiyle müthiş bir bağ kurmasını arzuladığımız bu sıradışı tasarım dilinde geometrik hatlara, sert geçişlere ve bölünmüş gövde parçalarına fazlasıyla yer verdik” dedi.

Daha rafine ve daha kaliteli bir iç mekan

Hyundai Elantra’nın dış tasarımıyla beraber iç mekanı da son derece şık ve etkileyici görünüyor. Premium bir hava sunan yeni nesil kokpitte koltuk yüksekliği düşürülerek daha alçak bir oturma pozisyonu elde edilmiş. Ayrıca, düşük ağırlık merkezi sayesinde de sürüş dengesi artırılmış. Yatay bir şekilde konumlandırılan kokpitte iki adet 10,25 inç’lik LED ekran kullanılmış. Bu ekranlar multimedya sisteminde ve göstergelerde kullanılarak araca muazzam bir teknolojik özellik katıyor. Ayrıca, Elantra’da sunulan kablosuz Android Auto ve Apple Car Play özellikleri de bu ekranla kombine bağlantı özelliği sunuyor. Estetik açıdan farklı bir duruş sergileyen Elantra’nın süspansiyon sistemi de konfora yönelik. Geliştirilmiş süspansiyon montaj yapısı sayesinde hem dinamizm hem de üst düzey sürüş konforu elde edilmiş.

Yeni Elantra Hybrid

Hyundai, Elantra modelinde ilk kez hibrit motor teknolojisine yer veriyor. Böylelikle markanın çevreci modeler gamına dahil olan Elantra Hybrid, 1.6-litrelik GDI Atkinson çevrimine sahip dört silindirli benzinli motora kavuşmuş oluyor.

Elantra Hybrid’de benzinli motora ek olarak 32 kw’lik bir elektrikli motora da yer veriliyor. Her iki motorun birleşmesiyle toplam 139 beygire ulaşan Elantra, daha dinamik ve daha ekonomik bir sürüş vaad etmiş oluyor. Hyundai’nin geliştirilmiş 6 ileri çift kavramalı şanzımanıyla donatılan bu versiyon, daha hızlı vites geçişleriyle rakiplerinden ayrılıyor. Ayrıca, kullanılan yüksek verimli elektrikli motor sayesinde düşük hızlarda anlık tork elde ediliyor ve böylelikle benzinli motorun devreye girmesi engellenmiş oluyor. Bu yeniliğin en büyük avantajı, otomobile yakıt ekonomisi kazandırıyor olması. Yüksek hızlarda ise devreye giren benzinli motorla beraber daha dinamik ve etkili bir sürüş elde ediliyor.

Hyundai Dijital Anahtar

Teknolojideki en son gelişmeleri desteklemeye devam eden Hyundai, Elantra’da isteğe bağlı olarak dijital anahtar sistemi sunuyor. Akıllı telefon tabanlı Hyundai Dijital Anahtar, fiziksel bir anahtar olmadan kapıların açılmasına ve motorun çalıştırılmasına olanak sağlıyor. Özel bir mobil uygulama indirilerek kullanılabilen bu sistem, Yakın Alan İletişimi (NFC) ve Bluetooth (BLE) teknolojisini kullanıyor. Bu sistem, aynı aileden bir kaç kişinin aracı aynı anda kullanmasına da olanak sağlıyor.

Aracın sahibi dışında kullanım gerektiğinde ise geleneksel anahtar devreye giriyor. Hyundai Dijital Anahtar, şimdilik sadece Android işletim sistemini kullanan telefonlarla uyumlu şekilde çalışıyor.

Hyundai Elantra’nın öne çıkan özellikleri

  • Tamamen yeni bir platforma sahip yedinci nesil kompakt sedan
  • Daha uzun dingil mesafesi, daha geniş gövde ve daha düşük tavan çizgisi
  • Duygusal Sportiflik tasarım kimliğine sahip ikinci Hyundai modeli
  • Yenilikçi tasarım teknolojisiyle ulaşılabilir egzotik dört kapılı coupe görünümü
  • Seri olarak üretilen ilk Elantra Hibrit
  • Kablosuz Apple CarPlay ve Android Auto bağlantıyı teknolojisi
  • Akıllı telefon veya NFC kart ile eşleştirilebilen Hyundai Dijital Anahtar teknolojisi
  • Derin anlama teknolojisine sahip doğal ses tanıma ve sesli özellik komut sistemi
  • Standart SmartSense güvenlik donanımları
  • Kokpitte kullanılan iki adet 10,25 inç multimedya ekranı
  • ANADOLU YAKASI İNŞAAT MÜTEAHHİTLERİ DERNEĞİ (AYİDER) YÖNETİM KURULU BAŞKAN YARDIMCISI AHMET ERKURTOĞLU Konut satışları hem 2018 hem de 2019 yılına göre olumlu bir çizelge seyretmektedir. İlk iki ayda 232 bin 368 konut satışı gerçekleşerek yüzde 53,5’lik bir artış söz konusudur. Burada en dikkat çekici nokta birinci el konut satışlarındaki artış ve banka kredilerinin kullanılma oranlarıdır. Yüzde 1’in altındaki kredi faizleri konut satışlarına olumlu yansımıştır. Ancak şuna da dikkat etmek gerekir ki bu sene daha az konut üretilecektir. Yapı ruhsatlarındaki azalma da bize bunun sinyallerini veriyor. Bu nedenle uygun fiyata konut almak için sınırlı bir zaman dilimi içerisindeyiz. Gayrimenkul her dönem güvenli bir yatırım aracı olmuştur. Özellikle 500-750 bin TL bandındaki konutlar daha rahat satılmaktadır. Yabancıya konut satışında da hem geçen yıla hem de 2018’e göre ilk iki ayda olumlu bir hava yakaladık. Beklenmeyen ve tüm dünyayı etkisi altına alan korona salgını nedeniyle önümüzdeki aylarda yabancıya konut satışında bir yavaşlama söz konusu olacaktır.
  • MİMAR NAİL EGEMEN YERCE VE AYÇA TAYLAN’A DÜNYADAN ÖDÜL YAĞMURU!Gerçekleştirdikleri mimari ve iç mimari projelerin yanı sıra, fuar sergilemeleri ve enstalasyon çalışmalarıyla tasarıma, sanat-mimarlık ara kesitinden farklı bir bakış açısı sunan Yerce Mimarlık ve ZAAS, peş peşe aldığı uluslararası ödüllerle benzersiz bir başarıya imza attı.Tasarlamış oldukları “The Path” (Yol) enstalasyonu ile Frame Awards’tan “Yılın Fuar Standı” ödülünü alan Y.Mimar Nail Egemen Yerce ve Mimar Ayça Taylan, dönüşüm hikayesiyle oldukça ilgi gören Studio Loft projesiyle BIG SEE Interior Design Awards’tan birincilik ödülüyle dönerken, Avrupa’nın ilk ve en yeşil spor alanı için açılan YAC 2019 – Sport Citadel Mimari Proje Yarışması’na başvurdukları spor ve yaşam merkezi projeleriyle de üçüncülük ödülüne layık görüldüler.

    Yeni nesil ofis ve konut projelerinin yanı sıra değişen fuarcılık anlayışı doğrultusunda mimarlık-sanat arakesitinde farklı bir anlayışla gerçekleştirdikleri stant tasarımları ve enstalasyon çalışmalarıyla ön plana çıkan Yerce Mimarlık Kurucusu Y. Mimar Nail Egemen Yerce ve ZAAS Kurucu Ortağı Mimar Ayça Taylan, üç farklı proje ile üç farklı ödüle layık görülerek uluslararası alanda büyük bir başarıya imza attı.

    YAC 2019 – Sport Citadel Mimari Proje Yarışması’na katıldıkları spor ve yaşam merkezi tasarım önerisi ile üçüncülük ödülüne layık görülen mimarlar, İzmir’de tasarladıkları Studio Loft projesiyle de BIG SEE Interior Design Awards‘tan “En İyi Konut İç Mekan Tasarımı” ödülü ile döndüler. Mimar Yerce ve Taylan’ın Almanya, Hannover’deki Domotex Zemin Fuarı kapsamında sergilenen “The Path” (Yol) enstalasyon tasarımları ise dünyaca ünlü mimarlık ve tasarım yayını Frame’in düzenlediği Frame Awards’ta “Yılın Fuar Standı” ödülünü almaya hak kazandı.

    The Path:  İnteraktif Bir Oyun

    “The Path”, Almanya’nın Hannover kentinde düzenlenen Domotex Halı ve Zemin Kaplamaları Fuarı kapsamında, halı üreticisi Stefany markası için Yerce Mimarlık & ZAAS tarafından tasarlandı. Renkli ipliklerin bir araya gelerek bir halı oluşturması tasarımın çıkış noktası olurken tasarım sürecinde ipliklerin çeşitli renklerdeki toplarla temsil edildiği, ziyaretçilerin seçtikleri toplarla bir halıyı beraberce oluşturabildikleri interaktif bir oyun hayal edildi. Ziyaretçiler arasında etkileşimi arttırması ve birlikte üretmeye imkan tanımasıyla merak uyandıran bir oyun olan The Path, Hollanda merkezli Frame Dergisi tarafından organize edilen Frame Awards‘ta “Yılın Fuar Standı” ödülüne layık görüldü.

    Studio Loft: Çok Fonksiyonlu Kurgusu ile Farklı Bir Dönüşüm Hikayesi

    Y.Mimar Nail Egemen Yerce ve Mimar Ayça Taylan tarafından tasarlanan Studio Loft, standart bir dairenin bir fotoğraf sanatçısının yaşam alanı ve stüdyosuna dönüşüm projesi. Studio Loft’ta dairenin iç tasarımı sil baştan ele alınırken, mekanda aynı zamanda sergileme işlevi kurgulanmış. İki katlı hacmin alt katının fotoğraf stüdyosu ve sergi alanına ayrıldığı, üst katının ise ofis ve yaşam alanı olarak ele alındığı planlamada kullanıcının yaşam ve çalışma alışkanlıkları önemli bir rol oynamış. İki yönden ışık alan hacimde, mümkün olduğunca kesintiye uğramayan, ferah bir iç kurgu hedeflenirken fotoğraf stüdyosu çatısı altında çalışma, sergileme, yaşama işlevlerinin iç içe geçtiği “loft” tipi bir mekan elde edilmiş. Yerce ve Taylan, 2017 Dünya Mimarlık Festivali’nin “INSIDE” bölümünde “Yaratıcı Yeniden Kullanım” kategorisinde finalist olarak yarışan Studio Loft ile son olarak Güneydoğu Avrupa ülkeleri arasında düzenlenen BIG SEE Interior Design Awards’ta “Yılın En İyi Konut İç Mekan Tasarımı” ödülünü kazandı.

    Sport Citadel: Doğaya Reverans

    Avrupa’nın ilk ve en yeşil spor alanı olması beklenen “Sport Citadel” spor ve yaşam merkezi, doğaya bir reverans yaparak; insanlar, hayvanlar, bitkiler ve diğer canlı türleri için eşit koşullarda bir yaşam alanı sunmayı hedefliyor. Mimar Nail Egemen Yerce ve Ayça Taylan liderliğinde hareket ve sürekliliğin doğayla uyum içinde tasarlandığı öneride mevcut bataklık alanın, yeni bir spor ve yaşam merkezine dönüştürülmesi ve atletlerin, sporcuların ve her yaş grubundan bölge sakininin ağırlanması planlanıyor. Sporun ve insan vücudunun akışını ve dinamizmini yansıtan tasarım; kent ile doğanın, geçmiş ile geleceğin, mimari ile peyzajın, bilimin, kültürün ve sporun sentezini yaratmayı hedefliyor. Yerce Mimarlık ve ZAAS, YAC 2019 – Sport Citadel Yarışması‘na önerdikleri projeyle üçüncülük ödülüne layık görüldü.

  • Türkiye’nin Yakın Tarihinde Hayvanlar NotaBene Yayınları’ndan çıktı.
    Sezai Ozan Zeybek’in kaleme aldığı “Türkiye’nin Yakın Tarihinde Hayvanlar” kitabı raflardaki yerini aldı. NotaBene Yayınları’ndan çıkan kitap, “biz kimiz?” sorusuna alışılmamış bir cevap veriyor.
    “Türkiye’nin Yakın Tarihinde Hayvanlar” kitabı; hayvan-insan ilişkileri üzerinden toplum bilimlerindeki millet, aile, adalet, eşitlik, kalkınma gibi kavramları tartışmaya açarken, Türkiye yakın tarihinin çeşitli fasıllarını da başka bir gözle yeniden mercek altına alıyor.
    Başıboş köpekler, yurt dışından getirilen inekler, orman zararlısı ilan edilen keçiler, zehir soluyan solucanlar, çalışmayı reddeden arılar, asker edilen hayvanlar gibi farklı temalar ve failler üzerinden mekânsal ilişkilere, Türkiye siyasetine, ekolojiye odaklanan kitapta, her bir hayvanın hikâyesi yaşadığımız dünyanın başka bir yüzünü gösteriyor.
    NotaBene Yayınları tarafından basılan 208 sayfalık “Türkiye’nin Yakın Tarihinde Hayvanlar” kitabı 25 TL fiyat etiketiyle kitabevlerinde ve online kitap mağazalarında okuyucularını bekliyor.
  • Kolektif Academy kapılarını açtı
    Girişimcilerden yatırımcılara, şirketlerden serbest çalışanlara pek çok gruba ortak çalışma ve ofis alanları sunan Kolektif House, yeni markası Kolektif Academy’yi hayata geçirdi. Kolektif Academy çatısı altında mart ayı itibariyle başlayan workshop’larda 6 haftalık yazılım dilleri ve teknoloji dersleri verilecek.
    Paylaşımlı ofis konseptiyle 5 yıl önce kapılarını açan Kolektif House, şimdi de eğitimi Kolektif House’un içinde yaşayan bir dünyaya dönüştürüyor. Mart ayı itibariyle faaliyet göstermeye başlayan Kolektif Academy’nin workshop’larında gelişen teknolojilere hâkim olmak isteyenlere 6 haftalık Android Mobil Geliştirme, Oyun Geliştirme, Flutter Mobil Geliştirme, Web Geliştirme gibi yazılım dillerinin ve teknolojilerin dersleri verilecek.
    “Esas amacımız birlikte büyümek”
    Etkileşimi yüksek ve tutkulu bir topluluk oluşturma düşüncesi ve ideal çalışma ortamı sağlama hayaliyle çıktıkları yolda bugüne dek girişimcilerden serbest çalışanlara, şirketlerden yatırımcılara pek çok gruba ortak çalışma ve ofis alanları sunduklarını ifade eden Kolektif House Kurucu Ortağı ve CEO’su Ahmet Onur, “Esas amacımız her zaman ekosistemi destekleyerek, bizimle birlikte üyelerimizin de gelişimini sağlamak ve birlikte büyümek” dedi. Bu amaç doğrultusunda çalışmalarına devam ederken Boğaziçi Üniversitesi’nde Mobil Uygulama eğitimi vermekle birlikte Udemy’de de 190 binden fazla kişiye Android, iOS ve Siber Güvenlik üzerine dersler veren Atıl Samancıoğlu ile yollarının kesiştiğini ve Kolektif House çatısı altında yeni bir marka olarak Kolektif Academy’yi kurma fikrinin ortaya çıktığını ifade eden Ahmet Onur, “Kolektif Academy’nin Kurucu Ortağı ve CEO’su Atıl Samancıoğlu bugüne kadar Android Geliştirme, iOS Geliştirme, Mobil Güvenlik, Siber Güvenlik gibi konularda sayısız seminere katılmanın, eğitimler vermenin ve konuşmalar yapmanın yanı sıra on binlerce kişinin meslek edinmesine, yazılım öğrenmesine, iş kurmasına da katkıda bulunmuş alanında uzman bir isim. Yeni markamız Kolektif Academy ile ekosistemi daha da büyütebilmek adına güçlerimizi birleştirdik, Kolektif Academy çatısı altında düzenleyeceğimiz workshop’larla eğitime kurum ve kişi özelinde yeni bir yapı kazandırmayı planlıyoruz” şeklinde konuştu.
    “Kurumlara özel eğitimler de tasarlayacağız”
    Kolektif Academy’de hedeflerinin tamamen yenilikçi konularda, geleneksel öğretilerin dışına çıkan içerikler hazırlamanın yanı sıra en kaliteli eğitmenlerle çalışmak olduğunu vurgulayan Ahmet Onur, sözlerine şöyle devam etti: “Hafta sonu 09:00-17:00 saatleri arasında düzenleyeceğimiz 6 hafta sürecek workshop’lara katılmak isteyen herkes, Kolektif Academy web sitesinden (kolektifacademy.com) başvuru yapabilecek. Eğitime katılanlar, “dijital ekosistemde iyi birer oyuncu olmalarını sağlayacak altyapıyı kazanırken, aynı zamanda startup ekosistemini deneyimleyebilecekleri programa da katılım hakkı kazanabilecek. Özetle; katılımcılar 2,5 ay boyunca sadece eğitim almayacaklar, sıfırdan başladıkları serüvenlerini tamamen iş hayatını tadarak ve çalışmaya hazır olarak tamamlayacaklar. Toplamda 1,5 aylık eğitim, 1 aylık projeden oluşan programımıza dahil olmak isteyen herkesi Kolektif ailesinin bir parçası olmaya davet ediyoruz.”

Workshop programlarına günün ihtiyacı olan yetkinliklerle ilgili yenilikçi dersler eklemeye devam edeceklerini ifade eden Ahmet Onur, kurumlara da ihtiyaç duydukları özel eğitimler tasarlayacaklarını kaydetti.

Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Davut Güleç Panel Sağ Menü
Davut Güleç Logo Ana Sayfa Davut Güleç Kimdir? Galeri Köşe Yazıları Site Haritası