
Ekonomi-teknoloji, kültür-sanat, magazin-yaşam haberleri
“Doğal afetler tarımsal üretimi tehdit ediyor”
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarım sektöründe yaşanan doğal afetler ve alınması gereken önlemleri yaptığı görüntülü basın açıklamasıyla değerlendirdi.
İlkbahar yağışlarının kritik eşik olduğuna dikkat çeken Bayraktar, tarımsal kuraklık riskinin kapıda olduğunu söyledi. Şubat ayı sonunda yaşanan don afetinin etkilerinin gün yüzüne çıkmaya başladığını belirten Şemsi Bayraktar, “Çiftçilerimizin zararlarının karşılanması ve banka kredilerinin faizsiz olarak ertelenmesi için Tarım ve Orman Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’na resmi yazılarımızı ilettik” dedi.
Bayraktar açıklamasına şu şekilde devam etti;
“Tarımsal üretimi tehdit eden birçok unsur olsa da, üretimimize en çok zarar veren, doğal afetler oluyor. Bu afetlerin en başında ise kuraklık yer alıyor.
Ülkemiz, 2008, 2014 ve 2021 yıllarında ciddi kuraklıklarla karşı karşıya kaldı, bu durum hem üreticilerimizin gelirlerini hem de gıda arzını tehdit etti. Daha da endişe verici olan ise doğal afetlerin sayısındaki artıştır. 2011 yılında 324 olan doğal afet sayısı, 2024 yılı itibarıyla yaklaşık 4 katına çıkarak 1257’ye ulaştı.”
“Son 24 yılın en düşük ocak ayı yağışı görüldü”
“2024-2025 tarımsal üretim sezonu başladı, kışlık tahıllar ve bazı baklagillerin ekimi yapıldı. Ancak sezonun daha başında olmamıza rağmen yağışların yetersiz olması, bazı bölgelerimizde kuraklık riskini gündeme getiriyor. Ocak ayında Türkiye genelinde yağışlar, mevsim normallerine göre yüzde 62, bir önceki yılın aynı ayına göre ise yüzde 69 azaldı. 2025 yılı Ocak ayında ise son 24 yılın en düşük yağışı kaydedildi.
Bölgesel olarak incelediğimizde durum daha da çarpıcıdır. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yağışlar, mevsim normallerine göre yüzde 94 azaldı. Doğu Anadolu Bölgesi’nde yüzde 88, Akdeniz Bölgesi’nde yüzde 76, İç Anadolu Bölgesi’nde yüzde 70, Karadeniz Bölgesi’nde yüzde 36, Ege Bölgesi’nde yüzde 32 ve Marmara Bölgesi’nde yüzde 20 oranında azalma görüldü. Ayrıca, tarım yılının başladığı 1 Ekim 2024’ten 29 Ocak 2025’e kadar olan süreçte, yağışlar normaline göre yüzde 28, geçen yılın aynı dönemine göre ise yüzde 40 azaldı. Tarımsal kuraklık riskini artıran bir diğer faktör ise sıcaklıklardır.
Ocak ayı sıcaklık normali 2,9 santigrat derece olmasına rağmen, 2025 yılı Ocak ayında ortalama sıcaklık 5,5 santigrat dereceye yükseldi ve mevsim normallerinin 2,6 derece üzerinde seyretti. Bazı barajlarımızda da su seviyesinin halen yeterli olmadığı gözleniyor, bu durum üreticilerimiz için önemli riskler oluşturuyor. Sulama imkânlarının azalması, ekili alanlarda verim düşüklüğüne neden olabilir.”
“İlkbahar aylarında yeteri kadar yağış gelmezse tarımsal kuraklık ile karşı karşıya kalınma ihtimali var”
“Şu an içinde bulunduğumuz meteorolojik kuraklık, tarımsal kuraklık için de ciddi bir uyarıdır Ziraat Odalarımızdan aldığımız bilgilere göre, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde tarımsal kuraklık riski ortaya çıkmıştır. Bu bölge, ülkemiz için stratejik öneme sahip bir tarımsal üretim merkezidir. Ülkemizdeki buğday üretiminin yüzde 22’si, arpa üretiminin ise yüzde 13’ü burada gerçekleştiriliyor. Böylesine kritik bir bölgede yaşanacak kuraklık, çiftçilerimizin gelirlerini büyük ölçüde düşürecek ve ülkemizin gıda arz güvenliğini tehdit edecektir.
Sadece Güneydoğu Anadolu değil, ülkemizin diğer bölgelerinde de yer yer kuraklık riski gözlemleniyor. Üstelik yağışlardaki düzensizlik ve yüksek sıcaklıklar, yalnızca kuraklık değil, aynı zamanda bitki hastalıklarının artmasına ve zararlıların çoğalmasına da sebep oluyor. Bundan sonraki süreçte, ilkbahar yağışları kritik bir eşik olarak karşımızda duruyor. Eğer bu aylarda da yeterli yağış gelmezse, tarımsal kuraklık ile karşı karşıya kalma ihtimalimiz oldukça yüksektir.”
“Yaşadığımız don olayları tarımsal üretimi etkiledi”
“Tarımsal üretimi etkileyen tek doğal afet elbette kuraklık değildir. 23 Şubat gecesi başlayan ve sonraki günlerde de devam eden don afeti, Adana, Mersin ve Hatay başta olmak üzere birçok ilimizde üreticilerimize zarar verdi.
Şeftali, nektarin, kayısı, erik, patates, soğan, karpuz, muz, avokado, narenciye ve birçok sebze ürünü bu don afetinden etkilendi. Bölgedeki Ziraat Odalarımızdan aldığımız bilgilere göre, çiftçilerimiz don zararı ile ilgili beyanlarını il, ilçe Tarım ve Orman Müdürlüklerine ilettiler. Yetkililerin yerinde tespit çalışmaları devam ediyor ve bu tespitlerin bir an önce tamamlanması gerekiyor. Don afetinden zarar gören bölgemiz, ülkemiz tarımsal üretimi açısından kritik öneme sahiptir.
Üstelik bundan yalnızca iki yıl önce, yine Şubat ayında, bu bölge büyük bir deprem felaketi yaşadı. Depremin yaraları tam olarak sarılmadan yaşanan bu afet, çiftçilerimiz için yeni bir darbe oldu.
Şubat ayı üretici-market fiyat çalışmamızda, don afetinin fiyatlara etkisini de net bir şekilde gördük. Narenciye, patates, kabak ve patlıcan fiyatları don sebebiyle yükseldi. Önümüzdeki günlerde, don zararına dair tespitler tamamlandığında fiyatlardaki bu yükseliş daha da belirgin hale gelecektir.
Özellikle narenciye başta olmak üzere çok yıllık bitkiler, sadece bu yılın ürünleri açısından değil, ağaçların kendisi açısından da büyük zarar gördü. Ağaçların kuruma noktasına gelmesi nedeniyle, derin budama yapılması gerekecektir, bu da çiftçilerimiz için büyük bir maliyet anlamına geliyor.
Birliğimiz, yaşanan bu afetin ardından çiftçilerimizin zararlarının karşılanması ve banka kredilerinin faizsiz olarak ertelenmesi için Tarım ve Orman Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’na resmi yazılarını iletti.
Yaşadığımız doğal afetler, tarımsal üretimin önündeki en büyük engellerden biri olarak karşımızdadır. Bu yüzden üreticilerimizi desteklemek, doğal afetlere karşı önlemleri artırmak ve tarımsal sürdürülebilirliği sağlamak, hepimizin ortak sorumluluğudur. Unutmayalım ki çiftçimizin emeği, yarınımızın bereketidir.”
TELİF HAKLARIYLA İLGİLİ 40 YILLIK SORUN ÇÖZÜLDÜ
T.C. Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Mehmet Nuri Ersoy’un himayesinde, TURYİD’in temsil ettiği gastronomi tesisleri ve müzik meslek birlikleri arasında imzalanan ‘Müzik Lisansına İlişkin İş Birliği Protokolü’ ile yeni bir dönem başlıyor. Tarih boyunca süren yemek ve müzik birlikteliği kapsamlı bir uygulama ile modern ve kalıcı bir yapıya dönüşüyor.
Gastronomi tesisleriyle müzik meslek birlikleri arasında imzalanan protokolle yeni bir dönem başlıyor. Turizm Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmeleri Derneği (TURYİD) üyesi işletmelerin ortalama %70 indirimli tarife bedelleriyle tek elden kolayca müzik lisansı alabilmesini ve telif lisansını kolaylaştıracak olan bu protokolle, restoran, kafe, eğlence tesisi gibi işletmelerin yıllardır süren telif ihtilafları son buluyor, müzik ve gastronomi sektörü kazanıyor.
TURYİD adına konuşan Yönetim Kurulu Başkanı Kaya Demirer, “Yemek ve müzik, bedeni besleyen tatlarla, ruhu besleyen müzik ayrılmaz bir ikilidir. Büyük medeniyetlerin kültür mirası olan fresk, mozaik ve minyatürlerinde müzisyenler, rakkaseler güzel, görkemli sofralarla birlikte resmedilir ve böylece damak ve müzik zevkinin tarih boyunca süren birlikteliği gözler önüne serilir. Bugün de Müzik Sektöründe Bağlantılı Haklar (MÜZFED) ve Müzik Sektöründe Eser Sahipleri Federasyonları (MSF) ile derneğimiz TURYİD ve diğer tüm paydaşların Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanımızın öncülüğünde bir araya gelerek başka bir medeniyetin imzaları attık ve uzun yıllardır çözülmeyi bekleyen çok önemli bir sorun çözüme kavuşturduk,” açıklamasında bulundu.
Protokolün, sanatçıların telif haklarını koruyarak, müziğin adil ve sürdürülebilir bir şekilde misafirlerle paylaşılmasına olanak sağladığını belirten Demirer, konuşmasında tüm paydaşlara teşekkür ederken, protokolün, sanatın sürdürülebilirliği açısından kıymetini de belirtti.
UİB’İN ŞUBAT AYI İHRACAT VERİLERİ AÇIKLANDI
Ahşapla sürdürülebilir bir gelecek inşa edebiliriz
Yıllık 4,5 milyar dolar ihracat ve 3,5 milyar dolar dış ticaret fazlası veren Türk mobilya sektörü ahşapla sürdürülebilir gelecek mümkün mesajı verdi. Türk mobilya sektörü, yapılarda ve yapıların içinde yer alan mobilya üretiminde ahşap kullanımının sürdürübelirlik yarınların anahtarı olacağına inanıyor.
Ege Mobilya Kâğıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği ve İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Orman Fakültesi iş birliğinde, Ege İhracatçı Birlikleri’nde düzenlenen “Ahşap ile Sürdürülebilir Yarınlar” panelinde, mobilya sektöründe sürdürülebilir üretim, döngüsel ekonomi, tasarım ve markalaşmanın rekabet gücünü artırmadaki önemi vurgulandı
“Ahşap İle Sürdürülebilir Yarınlar” panelinde, Ege İhracatçı Birlikleri Basın Müşaviri Murat Demircan’ın moderatörlüğünde, EMKOÜİB Mobilya Komitesi Başkanı A. Müjdat Kemer, BASİFED Yönetim Kurulu Başaknı Mimar Semiha Güneş, İç Mimarlar Odası İzmir Şubesi YK Başkanı Burcu Yazgan Parlak ve EMKOÜİB Başkanı Ali Fuat Gürle konuşmacı olarak katıldı.
Ahşapla sürdürülebilir bir gelecek inşa edelebiliriz
Yıllık 4,5 milyar dolar ihracat ve 3,5 milyar dolar dış ticaret fazlası veren Türk mobilya sektörü ahşapla sürdürülebilir gelecek mümkün mesajı verdi. Türk mobilya sektörü, yapılarda ve yapıların içinde yer alan mobilya üretiminde ahşap kullanımının sürdürübelirlik yarınların anahtarı olacağına inanıyor.
Ege Mobilya Kâğıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği ve İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Orman Fakültesi iş birliğinde, Ege İhracatçı Birlikleri’nde düzenlenen “Ahşap ile Sürdürülebilir Yarınlar” panelinde, mobilya sektöründe sürdürülebilir üretim, döngüsel ekonomi, tasarım ve markalaşmanın rekabet gücünü artırmadaki önemi vurgulandı.
“Ahşap İle Sürdürülebilir Yarınlar” panelinde, Ege İhracatçı Birlikleri Basın Müşaviri Murat Demircan’ın moderatörlüğünde, EMKOÜİB Mobilya Komitesi Başkanı A. Müjdat Kemer, BASİFED Yönetim Kurulu Başaknı Mimar Semiha Güneş, İç Mimarlar Odası İzmir Şubesi YK Başkanı Burcu Yazgan Parlak ve EMKOÜİB Başkanı Ali Fuat Gürle konuşmacı olarak katıldı.
TCL Türkiye, 2024’te QD-Mini LED TV Satışlarını %118 Arttırdı
Global teknoloji şirketi TCL, Türkiye’deki faaliyetlerinde 5’inci yılını geride bırakırken 2020 yılından bu yana iş hacmini 12 kat artarak 400 binin üzerinde haneye girerek 1 milyondan fazla kişiye ulaştı.
Türkiye’de TV pazarının gerilediği 2024’te %25 gibi önemli bir oranda büyüyen TCL, 2025 yılında satış hacmini 2 katına çıkarmayı hedefliyor
QD-Mini LED TV satışlarını %118 arttıran TCL, büyük ekran (XL) kategorisinde de %74 büyüme kaydetti ve elde edilen bu sonuçlar büyümeye önemli katkı sundu.
Türkiye pazarında emin adımlarla büyümesini sürdüren TCL, küresel çapta da önemli başarılara imza atıyor. 2024’te küresel sevkiyatlarını yüzde 14,8 artıran şirket, 29 milyon sevkiyat ile rekor kırdı.
Dünyanın en büyük ikinci TV markası TCL Electronics, 2024 yılı sonuçlarını ve 2025 yılı hedeflerini açıkladı. Türkiye pazarında başarı dolu 5 yılı geride bıraktıklarını belirten TCL Electronics Türkiye Genel Müdürü Timo Xu, markanın 5 yıllık performansını, Türkiye pazarına yönelik hedeflerini ve stratejilerini değerlendirdi.
Tchibo Türkiye’de Üst Düzey Atama
Tchibo Türkiye İnsan Kaynakları Direktörlüğü görevine Burcu Turhan Uzuner atandı.
Marmara Üniversitesi Sosyoloji Bölümü mezunu olan Uzuner, profesyonel kariyerine As Eğitim ve Danışmanlık şirketinde Eğitim Uzmanı olarak başladı. Kariyerinin devamında sırasıyla Kanebo Cosmetics’te Marka Eğitim Müdürü pozisyonunda görev aldı. Sonrasında Adidas Group bünyesinde önce Eğitim ve Gelişim Koordinatörü, ardından Perakende kanalından sorumlu İnsan Kaynakları Müdürü pozisyonlarında çalıştı. Adidas’ta görev aldığı süre boyunca Türkiye, Bulgaristan ve Romanya olmak üzere üç ülkenin tüm perakende kanalının insan kaynakları süreçlerinden ve projelerinden sorumlu oldu. 2017-2020 yılları arasında BESTSELLER’da Ülke İnsan Kaynakları Müdürü olarak görev yapan Uzuner, Tchibo’ya katılmadan önce de 5 yıl boyunca İnternek’te İnsan Kaynakları ve Etik Uyum Direktörü olarak kariyerini sürdürdü.
Şubat 2025 itibarıyla Tchibo Türkiye’de İnsan Kaynakları Direktörlüğü pozisyonuna atanan Burcu Turhan Uzuner, yeni görevinde Genel Müdür Burak Deniz’e raporlama yapacak.
Konut Üreticileri Yeni Konut Projeleri İçin Düğmeye Basıyor
Konut Geliştiricileri ve Yatırımcıları Derneği – KONUTDER’in NielsenIQ Türkiye ile birlikte yaptığı Konut Sektörü Beklenti Anketi’nin 2025 ilk yarısına ilişkin anket sonuçları açıklandı. Anket sonuçlarını değerlendiren raporun en yeni ve çarpıcı verisi “yeni proje ve satıştaki artış beklentisi” oldu. Bu çarpıcı veriye göre sektör temsilcileri önümüzdeki aylarda yeni projelerini satışa sunmak için gün sayıyor. Ankete ilk kez 2024 sonunda eklenen “yeni proje başlangıç ve satış” konu başlığına göre KONUTDER üyelerinin %81’i önümüzdeki 6 ay içinde satış ve inşasına başlayacağı yeni projesi olduğunu belirtti.
ODE Yalıtım Yönetim Kurulu Üyesi Ozan Turan: “Fırsat eşitliği, kurum kültürümüzün bir parçası”
Türkiye’de yapı-yalıtım ve paralelinde inşaat sektörü, erkek egemen bir sektör olarak kabul ediliyor. Ne yazık ki veriler de bu alandaki kadın istihdam oranının halen çok düşük olduğunu gösteriyor. Kadın çalışan oranlarının sektör ortalamasının üzerinde olduğunu belirten ODE Yalıtım Yönetim Kurulu Üyesi Ozan Turan, yalıtım sektörünün ancak kadınların getireceği farklı bakış açıları, yenilikçi yaklaşımlar ve kalite odaklı çözümlerle gelişebileceğini belirtiyor.
Türkiye’nin ticari araç markası Anadolu Isuzu, şehir içi toplu taşımada konfor ve verimlilik sunan otobüs teslimatlarına hız kesmeden devam ediyor. Anadolu Isuzu, İzmir Büyükşehir Belediyesi ESHOT Genel Müdürlüğü filosuna 20 adet Novociti Life otobüslerini geniş katılımlı bir törenle teslimatını gerçekleştirdi. 3 Mart 2025 tarihinde gerçekleştirilen teslimat törenine İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay ve ESHOT Genel Müdürü Övünç Özgen’in yanı sıra Anadolu Isuzu’yu temsilen Yurtiçi Satış Direktörü Yusuf Teoman, Otobüs Satış Müdürü Murat Küçük, Bayi Kanalı Yöneticisi Emin Günışık, Bayi Kanalı Sorumlusu Batuhan Uludağ ve Pazarlama İletişim Uzmanı Enes Gülcan katıldı.
Yapay Zeka Destekli Yeni Nesil Yönetişim, Risk ve Uyum (GRC) Yazılımı Tanıtıldı
Dijital dönüşüm ve hızla gelişen düzenleyici gereklilikler, işletmelerin Yönetişim, Risk ve Uyum (GRC) yaklaşımlarını yeniden düşünmelerini zorunlu kılıyor. Bu kapsamda, yapay zeka destekli yeni nesil GRC yönetim yazılımı PWGRC işletmelerin uyumluluk yükünü hafifletmek, riskleri öngörülebilir hale getirmek ve politika yönetimini optimize etmek amacıyla geliştirildi.
GRC, işletmelerin BT ve iş stratejilerini uyumlu hale getirmesine, riskleri azaltmasına ve yasal düzenleyici yükümlülüklere uymasına yardımcı entegre bir model olup; şirketlerin politika, prosedür ve kontrollerini kullanarak stratejik hedeflerini gerçekleştirmelerini, tehditleri en aza indirmelerini ve etik operasyonları sürdürmelerini sağlıyor.
Toyota Türkiye, Özel Sporcuların Dünya Kış Oyunları Yolculuğuna Eşlik Ediyor
Toyota Türkiye ana sponsorluğundaki Özel Olimpiyatlar Türkiye’nin özel sporcuları, 8-15 Mart tarihlerinde Torino’da gerçekleştirilecek 2025 Özel Olimpiyatlar Dünya Kış Oyunları’nda ülkemizi temsil etmek üzere hazırlıklarını tamamladı.
Toyota Türkiye, uzun yıllardır özel gereksinimli bireylerin spor yoluyla hayata katılmalarını teşvik eden projelere desteğini sürdürüyor. Kastamonu Ilgaz Dağı’nda gerçekleştirilen kampta da sporcuları yalnız bırakmayan Toyota Türkiye, her adımda özel sporcularla birlikte yer aldı.
Sinema ve müzik Urla’da birleşiyor: ‘Selvi Boylum Al Yazmalım’ gecesinin özel davetlisi Cahit Berkay!
İzmir Urla’nın gözde mekanlarından “Avlu Urla”, 7 Mart Cuma akşamı Türk sineması ve müziğinin unutulmaz isimlerini ağırlayarak Urla’ya unutulmaz bir sanat gecesi yaşatmaya hazırlanıyor. Etkinlik kapsamında sanatseverler, Türk sinemasının kült filmlerinden “Selvi Boylum Al Yazmalım”ın gösterimi ve Cahit Berkay’ın film müziklerinden oluşan dinletisiyle keyifli bir akşam geçirecek.
Avlu Urla sanat etkinlikleriyle Urla’nın kültürel kimliğine katkı sunmaya devam ediyor. Daha önce de kültür ve sanat alanındaki etkinlikleriyle bilinen mekan, yeni bir davete hazırlanıyor. 7 Mart Cuma günü saat 21.00’de gerçekleşecek etkinlik kapsamında Türk sinema tarihinin unutulmaz yapıtlarından “Selvi Boylum Al Yazmalım” filmi gösterilecek. Saat 22.30’da ise Türkiye’nin en önemli sanatçılarından, ödüllü besteci Cahit Berkay film müzikleri dinletisiyle sahne alacak.
‘SANATIN İYİLEŞTİRİCİ GÜCÜNE İNANIYORUZ’
Avlu Urla’nın sahibi Ali Gençel, film ve müzik gecelerinin devam edeceğini belirterek “Avlu Urla olarak sanatın iyileştirici gücüne inanıyoruz. Yeni etkinliğimiz kapsamında Türk sineması ve müziğinin önemli isimlerini Urlalı sanatseverlerle buluşturmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. İlk gösterimimiz ‘Selvi Boylum Al Yazmalım’ olacak. Malum hepimizin kalbinde ayrı bir yere sahip olan, unutulmaz bir film. Cuma gecesi Cahit Berkay’ın muhteşem müzikleriyle birleşince ortaya adeta bir şölen çıkacağından hiç kuşkum yok. Kapımız herkese açık” diye konuştu.
BULUŞMALAR DEVAM EDECEK: TAKVİM BELLİ OLDU
Avlu Urla, film ve müzik buluşmalarının gerçekleşeceği takvimi de duyurdu. Buna göre 8 Mart Cumartesi günü Blue Brothers, 14 Mart Cuma günü Gadjo Dilo, 15 Mart Cumartesi günü ise Dondurmam Gaymak gösterimde olacak, ardından film müzikleri dinletisi gerçekleşecek. Öte yandan etkinliklerin ücretsiz olduğu öğrenilirken, rezervasyon için Avlu Urla ile iletişime geçilmesi gerektiği öğrenildi.
Global lojistik HUB olan Türkiye, her yıl 50 milyar dolar doğrudan yatırım alabilir
Orta Lojistik Koridoru, tam 2200 yıllık geçmişiyle dünya ticaretine damgasını vurmaya devam ediyor. Tarihi “İpek Yolu”, dimdik ayakta. Ne savaşlar, ne doğal afetler, ne ölümcül salgın hastalıklar gördü, güzergahtaki uygarlıklar, ülkeler değişti, çağlar birbirini takip etti ama Doğu-Batı lojistik rotası aslında hiç şaşmadı.
Doğu ile Batı arasında bir köprü gibi uzanan ”Anadolu”nun, dünyanın en büyük coğrafi lojistik HUB’ı konumunda olduğunu anlatan Tırport Kurucu Ortağı Dr. Akın Arslan, tüm alternatif lojistik aksları ve enerji koridorlarının ortasında bulunan Türkiye’nin, 11,3 trilyon dolarlık global lojistik HUB’nın merkezinde yer aldığını söyledi. Ülkemizin, Avrupa için en ideal “yakında üretim (NearShore)” konumunda olduğuna işaret eden Dr. Akın Arslan, Türkiye’nin her yıl 50 milyar doların üzerinde doğrudan yatırım alabilen, üreten ve cari fazla veren bir ülke olabileceğini ifade etti.
Dünyada en optimal ulaşım, Türkiye üzerinden geçen “Orta Lojistik Koridoru”dur
Dünya lojistiğinde, ülkemizin jeopolitik konumuna vurgu yaparak konuşmasını sürdüren Tırport Kurucu Ortağı Dr. Akın Arslan, şunları kaydetti:
“Türkiye, jeopolitik konumu olarak, Doğu ile Batı’yı, Kuzey ile Güney’i birbirine bağlayan bir HUB’ın üzerinde oturmaktadır. Türkiye’yi dışarıda bırakmak isteyen her kim olursa olsun, Kızıldeniz krizi de göstermiştir ki, her zaman en optimal ulaşım Türkiye üzerinden geçen “Orta Lojistik Koridoru”dur. Bu gerçek; hava, kara, demiryolu için de geçerlidir. Intermodal’ın deniz yolu ile ulaşacağı liman da üç tarafı denizlerle çevrili, Karadeniz’in kapısını elinde tutan Türkiye’dedir. Herkesin mal satmaya çalıştığı, dünyanın en nitelikli ve refahı yüksek nüfusunun yaşadığı 750 milyonluk Avrupa’nın dibindeki, 90 milyonluk ülkedir Türkiye. Türkiye’den çıkan bir TIR, sadece 7 günde Avrupa’nın en ucuna ürünlerini teslim edebilmektedir (yeter ki, gümrük geçişlerinde, plaka kısıtları vb. gerekçelerle bekletilmesin). Türkiye, Avrupa için en ideal “yakında üretim (NearShore)” merkezidir. Tüm ticaret savaşlarına rağmen Çin hala yılda 200 milyar dolara yakın doğrudan yabancı sermaye çekebiliyor. Global lojistik HUB konumunda olan Türkiye, her yıl 50 milyar doların üzerinde doğrudan yatırım alabilen, üreten ve cari fazla veren bir ülke olabilir. Bu da Türkiye’yi önümüzdeki 10 yıl içinde 4 trilyon dolarlık bir ekonomik büyüklüğe, kişi başı 30 bin dolar üzeri bir gelire ulaştırabilir.” dedi.
ZTE ve Turkcell’den 5G ve ötesi teknolojilere yönelik iş birliği
ZTE ve Turkcell, dijital dönüşümü hızlandırmak için 5G-Advanced (5G-A) araştırmalarında iş birliği yapacak. Ortaklık, yeni nesil ağ bağlantıları, yeşil teknolojiler ve 5G’nin endüstriyel uygulamalarına odaklanıyor.
Entegre bilgi ve iletişim teknolojileri çözümlerinin önde gelen küresel sağlayıcısı ZTE, Barselona’da düzenlenen Mobil Dünya Kongresi (MWC) sırasında, Türkiye’nin önde gelen telekomünikasyon ve teknoloji şirketi Turkcell ile yeni nesil 5G-A ve 6G teknolojilerinin Ar-Ge’sinde iş birliği yapmak üzere bir anlaşma imzaladı. Bu stratejik ortaklık, dijital dönüşümü hızlandırarak Türkiye’deki işletmelere ve tüketicilere en son teknolojiye sahip bağlantı çözümleri sunmayı amaçlıyor.
Anlaşma kapsamında ZTE ve Turkcell, aşağıdaki temel yenilikleri araştırmak üzere birlikte hareket edecek:
Kadınlar kültürel mirasın taşıyıcısı, doğanın koruyucusu!
ÇEKÜL Vakfı, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kapsamında yaptığı açıklamada, sürdürülebilir bir gelecek için toplumsal dayanışma ve kolektif mücadelenin şart olduğunu vurguladı. Açıklamada ‘’ Doğa ve kadına yönelik tehditler genellikle aynı kaynaktan besleniyor. Buna karşı hep birlikte mücadele etmeliyiz’’ değerlendirmesinde bulunuldu.
5 Mart 2025, İstanbul
Türkiye’de doğa ve kültürel mirasın korunmasına öncülük eden ÇEKÜL Vakfı (Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı), 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kapsamında kadınların toplumsal ve ekonomik hayattaki gücüne dikkat çekiyor. Vakıf, hem sahada hem de yönetim kademelerinde kadın emeğinin etkinliğini artıran projeleriyle fark yaratıyor.
ÇEKÜL’ün kalbinde kadınlar var
ÇEKÜL Vakfı, 1990’dan bu yana doğa ve kültürel mirasın korunmasına yönelik projeleriyle Türkiye’nin dört bir yanında sürdürülebilir kalkınmaya katkı sağlıyor. Bu süreçte kadınlar, vakfın en güçlü aktörlerinden biri haline geldi. Bununla birlikte Vakıf çalışanlarının yüzde 90’nından fazlası, gönüllülerinin ise en az yüzde 70’i kadınlardan oluşuyor.
ÇEKÜL Vakfı Genel Sekreteri Ilgın Sözen, kadınların iş dünyasında, sivil toplumda ve sosyal yaşamda daha fazla yer alması gerektiğine vurgu yaparak, “Kadınlar olmadan sürdürülebilir bir gelecek mümkün değil” dedi.
Doğa ve kültürle varız
‘’Doğa ve Kültürle Varız” sloganıyla havza boyutundan ülkenin tamamına açılan proje ve programları hayata geçiren ÇEKÜL Vakfı, kadın emeğini sadece desteklemekle kalmıyor, aynı zamanda onu görünür ve ekonomik olarak sürdürülebilir hale getiriyor. Bu kapsamda Anadolu’da kadınların üretim süreçlerine daha fazla dahil olması amacıyla el emeği ürünler ÇEKÜL Dükkan üzerinden satışa sunuluyor.
Birgi’deki ÇEKÜL Evi, bu yaklaşımın önemli merkezlerinden biri. 1997’de ÇEKÜL Vakfı tarafından satın alınarak restore edilen ve 2003 yılında açılan bu tarihi yapı, son 22 yılda kadınların üretim, eğitim ve sanat faaliyetlerinde buluşma noktası haline geldi. Müzik, resim ve fotoğraf gibi alanlarda düzenlenen etkinlikler, kadınların kültürel mirasın korunmasına katkı sunmasını teşvik ediyor.
ÇEKÜL Vakfı Genel Sekreteri Ilgın Sözen ‘’Kadınlarımız sadece toplumsal değil, ekolojik dönüşümde de aktif bir rol üstleniyor. Yürüttüğümüz projelerde en büyük destekçimiz kadınlar. Özellikle Anadolu’da büyük bir dayanışma içindeyiz. Vakfımızın birçok kültürel ve doğa projelerinde kadınlar en aktif rolleri üstlenerek değişimin öncüsü oluyor. Bizim için her dikilen fidan aynı zamanda bir kadının hikâyesini, mücadelesini ve umudunu simgeliyor. İlham veren kadınların hikayelerini yaşanır kılmak için sizleri fidan dikmeye davet ediyorum.” dedi.
Kolektif mücadele zamanı
Doğa ve kadınların maruz kaldığı tehditlerin genellikle aynı kaynaklardan beslendiğine dikkat çeken Sözen, “Doğal alanların tahribatı, iklim krizi, çevresel yıkım ve kadın haklarına yönelik saldırılar aslında birbiriyle bağlantılı sorunlar. Doğa ve kadın mücadelesi, adil ve eşit bir dünya için ortak bir ses yükseltiyor. Doğayı koruma hareketi ve toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesi, ayrımcılığa, sömürüye ve baskıya karşı aynı çizgide buluşuyor. ÇEKÜL olarak, kadınların emeğiyle yeşeren bir geleceğe destek olmaya devam ediyoruz.’’ dedi.
Yeni TS 825 standardı ile binaların enerji verimliliği yüzde 25 artacak
Baumit Türkiye CEO’su Atalay Özdayı, 1 Nisan 2025 itibarıyla zorunlu hale gelecek olan TS 825 Binalarda Isı Yalıtımı Kuralları Standardı ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Ülkemizdeki toplam enerji tüketiminin yüzde 31’inin bina sektöründen kaynaklandığını söyleyen Özdayı, bu düzenlemenin etkisiyle Türkiye’de yıllık 70 milyar doları aşan enerji ithalatının da azaltılacağına dikkat çekti. Yeni binalarda enerji faturalarını yüzde 25 oranında düşürmesi hedeflenen TS 825 revizyonuyla birlikte yapıların artık sadece ısıtma değil aynı zamanda soğutma ihtiyaçlarına göre tasarlanacağının altını çizen Özdayı, “Bu, Baumit olarak uzun zamandır üzerinde durduğumuz bir konuydu. Çünkü yazın konutları serin tutmanın maliyeti, kışın ısıtmanın maliyetinden çok daha fazla olduğu için özellikle sıcak iklim bölgelerinde önemli bir enerji tasarrufu sağlanacak” dedi.
Binaların enerji verimliliğini artırmayı ve ısı kaybını azaltmayı hedefleyen TS 825 Binalarda Isı Yalıtımı Kuralları Standardı, Resmi Gazete’de yayımlanan tebliğ ile 1 Nisan 2025 itibarıyla zorunlu hale gelecek. Eski standart yalnızca binaların ısıtma amaçlı enerji tüketimlerine odaklanırken, yeni revizyon ile binalar artık hem ısıtma hem de soğutma ihtiyaçlarına göre tasarlanacak. Söz konusu değişikliğin özellikle sıcak iklim bölgelerinde enerji verimliliği açısından önemli bir iyileştirme sağlayacağını söyleyen Baumit Türkiye CEO’su Atalay Özdayı, bunun ülkemizde yıllık 70 milyar doları aşan enerji ithalatının azalmasına da katkıda bulunacağını belirtti.
Her yıl, Atatürk Barajı’nın 3 ayda ürettiği enerjiye eşdeğer tasarruf sağlanacak
Yeni TS 825 Binalarda Isı Yalıtımı Kuralları Standardı’nın ülkemizde enerji verimliliği açısından bir dönüm noktası olduğunu belirten Atalay Özdayı; “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın açıklamalarına göre, yeni standarda uygun inşa edilecek binalarda enerji faturaları yüzde 25 oranında azalırken, yıllık 2,5 teravatsaat enerji tasarrufu sağlanacak. Bu, Atatürk Barajı’nın 3 ayda ürettiği enerjiye eşdeğer bir tasarruf anlamına geliyor. Ayrıca, yeni standarda uygun inşa edilen binalar sayesinde yılda 600 milyon ton eşdeğerinde karbondioksit salınımının önüne geçilecek. Enerji israfımız, gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında 3 ila 5 kat daha fazla. Bu nedenle, enerji limitlerimizi ve U değerlerimizi gelişmiş ülkeler seviyesine çekmemiz büyük önem taşıyor. TS 825’in revizyonu, bu hedefe ulaşmada kritik bir rol oynuyor. Ülkemizin iklim şartlarına daha gerçekçi bir yaklaşım getiren yeni standart sayesinde, binalarda metrekare başına yıllık enerji tüketimi 120-150 kilovatsaatten 70-90 kilovatsaat seviyelerine düşecek. Bu da hem bireysel kullanıcılar hem de ülke ekonomimiz için önemli bir tasarrufu beraberinde getirecek” dedi.
Dünya lojistiğinin kalbi 2200 yıldır Anadolu’dan geçiyor
Global lojistik HUB olan Türkiye, her yıl 50 milyar dolar doğrudan yatırım alabilir
Orta Lojistik Koridoru, tam 2200 yıllık geçmişiyle dünya ticaretine damgasını vurmaya devam ediyor. Tarihi “İpek Yolu”, dimdik ayakta. Ne savaşlar, ne doğal afetler, ne ölümcül salgın hastalıklar gördü, güzergahtaki uygarlıklar, ülkeler değişti, çağlar birbirini takip etti ama Doğu-Batı lojistik rotası aslında hiç şaşmadı.
Doğu ile Batı arasında bir köprü gibi uzanan ”Anadolu”nun, dünyanın en büyük coğrafi lojistik HUB’ı konumunda olduğunu anlatan Tırport Kurucu Ortağı Dr. Akın Arslan, tüm alternatif lojistik aksları ve enerji koridorlarının ortasında bulunan Türkiye’nin, 11,3 trilyon dolarlık global lojistik HUB’nın merkezinde yer aldığını söyledi. Ülkemizin, Avrupa için en ideal “yakında üretim (NearShore)” konumunda olduğuna işaret eden Dr. Akın Arslan, Türkiye’nin her yıl 50 milyar doların üzerinde doğrudan yatırım alabilen, üreten ve cari fazla veren bir ülke olabileceğini ifade etti.
Dünyada en optimal ulaşım, Türkiye üzerinden geçen “Orta Lojistik Koridoru”dur
Dünya lojistiğinde, ülkemizin jeopolitik konumuna vurgu yaparak konuşmasını sürdüren Tırport Kurucu Ortağı Dr. Akın Arslan, şunları kaydetti:
“Türkiye, jeopolitik konumu olarak, Doğu ile Batı’yı, Kuzey ile Güney’i birbirine bağlayan bir HUB’ın üzerinde oturmaktadır. Türkiye’yi dışarıda bırakmak isteyen her kim olursa olsun, Kızıldeniz krizi de göstermiştir ki, her zaman en optimal ulaşım Türkiye üzerinden geçen “Orta Lojistik Koridoru”dur. Bu gerçek; hava, kara, demiryolu için de geçerlidir. Intermodal’ın deniz yolu ile ulaşacağı liman da üç tarafı denizlerle çevrili, Karadeniz’in kapısını elinde tutan Türkiye’dedir. Herkesin mal satmaya çalıştığı, dünyanın en nitelikli ve refahı yüksek nüfusunun yaşadığı 750 milyonluk Avrupa’nın dibindeki, 90 milyonluk ülkedir Türkiye. Türkiye’den çıkan bir TIR, sadece 7 günde Avrupa’nın en ucuna ürünlerini teslim edebilmektedir (yeter ki, gümrük geçişlerinde, plaka kısıtları vb. gerekçelerle bekletilmesin). Türkiye, Avrupa için en ideal “yakında üretim (NearShore)” merkezidir. Tüm ticaret savaşlarına rağmen Çin hala yılda 200 milyar dolara yakın doğrudan yabancı sermaye çekebiliyor. Global lojistik HUB konumunda olan Türkiye, her yıl 50 milyar doların üzerinde doğrudan yatırım alabilen, üreten ve cari fazla veren bir ülke olabilir. Bu da Türkiye’yi önümüzdeki 10 yıl içinde 4 trilyon dolarlık bir ekonomik büyüklüğe, kişi başı 30 bin dolar üzeri bir gelire ulaştırabilir.” dedi.
Türkiye’nin jeopolitik konumu ve dünya lojistiği için 7 maddede stratejik önemi
1-Kara, deniz, hava ve demiryollarının yanında alternatif enerji koridorlarının geçiş güzergahındadır.
2-Türkiye’den sadece 3,5 saatlik uçuş mesafesiyle 60’ın üzerinde ülkeye uçulabilmektedir.
3-Türkiye’den çıkan bir tır, maksimum 1 hafta içinde Avrupa’nın en uç noktalarına malını teslim edebilmektedir.
4-Türkiye nüfusunun %61,5’i (53,1 milyon kişi) 40 yaş altındadır.
5-Türkiye nüfusunun %45,14’ü (39 milyon kişi) 30 yaş altındadır.
6-Avrupa’nın en genç nüfusuna sahip ülkesi Türkiye’dir. (Rusya’da 30 yaş altı nüfus %33 seviyesindedir.)
7-Türkiye, 2200 yıllık tarihi İpekyolu’nun (Orta Lojistik Koridor) Asya’yı Avrupa’ya bağlayan köprüsüdür. 2200 yıllık denenmiş bir lojistik aksta yer almaktadır.
Murat Özalp Sandoz Türkiye Ülke Finans Direktörü (CCFO) oldu
2014 yılından bu yana Sandoz’da pek çok farklı ülkede ve finansal rolde görev alan Murat Özalp, son olarak Sandoz Romanya ve Güney Avrupa & Avrasya bölgesinde CFO olarak görev yapmaktaydı. Özalp, Şubat 2025 tarihi itibari ile Sandoz Türkiye Ülke Finans Direktörü (CCFO) olarak yeni görevine başladı.
Şubat 2025 tarihi itibari ile Sandoz Türkiye Ülke Finans Direktörü (CCFO) görevine Murat Özalp atandı. Murat Özalp yeni görevini, Sandoz Uluslararası Pazarlar Finans Bölge Başkanı Freddy Lepiz’e ve Sandoz META Bölgesi ve Türkiye Ülke Başkanı Cengiz Zaim’e bağlı olarak sürdürecek.
2002 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce İşletme bölümünden mezun olan Murat Özalp 2013 yılında Michael Smurfit Business School Dublin’de MBA programını tamamladı. Kariyerine 2002 yılında E&Y’da başlayan Murat Özalp, Türkiye ve İrlanda’da farklı sektörlerde finans alanında çeşitli görevler aldıktan sonra 2014 yılında Sandoz Teknik Operasyonlarına katıldı. Bu dönemde fabrikalarda İş Planlama & Analiz Müdürü olarak görev yaptı.
Grand Pasha Lefkoşa’da Kurumsal İftar Buluşmaları
Ramazan ayının bereketini ve birlikteliğini en özel şekilde yaşamak isteyen kurumlar için Grand Pasha Lefkoşa, eşsiz iftar menüleri ve üstün hizmet kalitesiyle misafirlerini ağırlıyor. Şirketler, iş ortakları ve ekipleriyle birlikte unutulmaz bir iftar deneyimi yaşamak isteyenler için Grand Pasha Lefkoşa, konforlu salonları ve kusursuz organizasyon anlayışıyla fark yaratıyor.
Açıldığı günden bu yana uluslararası şirketlerin yönetim kurulu toplantılarından, özel davetlere kadar birçok önemli etkinliğe ev sahipliği yapan Grand Pasha Lefkoşa Hotel, Ramazan ayında da kurumsal iftar yemekleri için en seçkin adres olmaya devam ediyor.
Geleneksel iftar lezzetlerini özenle hazırlanan özel menülerle sunan Grand Pasha Lefkoşa, zarif atmosferi, kusursuz hizmet anlayışı ve konforlu mekânlarıyla iş dünyasının buluşma noktası oluyor.
Alevi Vakıfları Federasyonu Bilim Ödülleri Sahiplerini Buluyor
Alevi Vakıfları Federasyonunun düzenlediği 3. Uluslararası Alevilik ve Bektaşilik Çalışmaları Bilim Ödülleri’nin kazananlarını 15 Mart 2025 tarihinde Atatürk Kültür Merkezi (AKM)’nde gerçekleştirilecek törenle açıklayacak. Etkinlik kapsamında Grup Abdal’ın konseri de izleyicilerle buluşacak.
Akademik Mirası Canlandırmak
Alevi ve Bektaşi inancının bilimsel araştırmalarla gelecek kuşaklara aktarılmasını hedefleyen ödül töreninin bu yıl üçüncü kez düzenlendiğini belirten Federasyon Başkanı Dr. Haydar Baki Doğan, “2021 yılından itibaren her yıl Alevilik ve Bektaşilik alanında uluslararası üniversitelerde yayımlanan doktora tezleri, yüksek lisans tezleri ve hakemli dergilerdeki makaleleri değerlendirdikleri”ifade etti. “Amacımız, bu kültürel mirasın akademide daha görünür olması ve genç araştırmacıları teşvik etmek” dedi.
Ödül programının uluslararası katılıma açık olduğunu vurgulayan Doğan, “Alevilik ve Bektaşilik yalnızca Anadolu’nun değil, dünya kültür mirasının bir parçası. Bu alanda çalışan akademisyenlerin emeklerini takdir etmek istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de Buğday Krizi Büyüyor: 44 İlde Üretim Azaldı!
Edirne Milletvekili ve Ziraat Mühendisi Ediz Ün, 2024 yılında Türkiye genelinde buğday üretiminin 35 ilde artmasına karşın 44 ilde azaldığını belirterek, üretimi düşen iller arasında Edirne’nin de yer aldığını vurguladı.
Buğdayın anavatanı olan Türkiye’de üretimin son 36 yıldır ortalama 20 milyon ton seviyesinde seyrettiğini ifade eden Ün, “2023 yılında 22 milyon ton olan buğday üretimi, 2024 yılında %5,5’lik bir düşüşle 20,8 milyon tona geriledi. En büyük üretim kaybı %74 ile Bartın’da yaşanırken, onu %43 ile Denizli, %38 ile Hakkari, %37 ile Yalova ve %35 ile Ağrı takip etti. Seçim bölgem Edirne, buğday, ayçiçeği ve çeltik üretimi ile geçinen bir il olmasına rağmen, burada da üretim %24 azaldı. Tokat, Giresun, Osmaniye, Mersin ve Van gibi illerde artışlar görülse de ülke genelinde toplam buğday üretimi 1,2 milyon ton azaldı” dedi.
Üretimdeki bu gerilemenin ithalatı artıracağına dikkat çeken Ün, “Buğday üretimindeki her milyon tonluk düşüş, Türkiye’yi dışa bağımlı hale getiriyor. Çiftçimiz, yüksek girdi maliyetleri nedeniyle Rusya’daki üretim maliyetleriyle rekabet edemiyor. Ucuz ithal buğday yurda girince, yerli üreticinin ürünü değer kaybediyor. Bu nedenle çiftçimizin, üretimin desteklenmesi şart. Çiftçimizi desteklemeyen AKP iktidarları döneminde 105 milyon ton buğday ithalatı için 29 milyar dolar ödendi. Oysa buğdayın anavatanı olan Türkiye’nin bu ürünü ihraç etmesi gerekirken ithal etmesi, tarım politikalarındaki başarısızlığın en açık göstergesidir” diye konuştu.
Edirne’nin son yıllarda kuraklığın etkisini ağır şekilde hissettiğini belirten Ün, “Küresel ısınma ve iklim değişikliği hem dünyada hem de ülkemizde tarımsal üretimi doğrudan etkiliyor. Ancak bu olumsuzluklardan en fazla etkilenen illerden biri Edirne. Çiftçilerimiz kuraklık nedeniyle ayçiçeği ve buğdayda istenilen verimi alamadı, çeltikte ise su sıkıntısı yaşadı. Trakya genelinde üretici ciddi sıkıntılarla karşı karşıya. Çiftçimiz, tarlasına atacağı bahar gübresini bile alamaz hale geldi. Borç yükü giderek artıyor, üretici adeta boğuluyor” dedi.
Buğday üretiminin sürdürülebilir olması için desteklerin artırılması gerektiğini vurgulayan Ün, “Buğday üreticisine, prim desteği hariç dekara en az 1.000 lira doğrudan destek verilmelidir. Aksi takdirde bu yıl üretim 20 milyon tonun altına düşecektir. Buradan Tarım ve Orman Bakanı’na çağrıda bulunuyorum: Çiftçiyi desteklememek, milyonlarca insanın gıda güvenliğini riske atmak demektir. Buğday üreticisini sahipsiz bırakmanın vebali ağırdır” ifadelerini kullandı.
TÜBİSAD Plus’ın yeni bölümünde Scale-Up Gelişim Programı girişimi DZD Teknoloji yer aldı
TÜBİSAD’ın yüksek teknoloji dünyasının nabzını tuttuğu YouTube serisi TÜBİSAD Plus’ın yeni bölümü yayınlandı.
Serinin 57’inci bölümünde TÜBİSAD Scale-Up Gelişim Programı Koordinatörü Özlem Atan ve TÜBİSAD Üyesi ve DZD Teknoloji Genel Müdürü İbrahim Gökal, Scale-Up Gelişim Programının sunduğu fırsatları ve DZD Teknoloji’nin büyüme yolculuğunu konuştu.
TÜBİSAD Plus’ın 57’inci bölümünde DZD Teknoloji Genel Müdürü İbrahim Gökal, TÜBİSAD Scale-Up Gelişim Programı Koordinatörü Özlem Atan’nın sorularını yanıtladı.
DZD Teknoloji olarak sektörün aksine ürün geliştirmekte hiç problem yaşamadıklarını ve neredeyse her çeyrek bir ürün geliştirdiklerini dile getiren DZD Teknoloji Genel Müdürü İbrahim Gökal, ürünü pazarlamada ve uluslararası pazara açmada problemleri olduğunu, doğru pazar için bir mentörlük ve yönlendirmeye ihtiyaçları olduğunu, bu konuda TÜBİSAD’ın fayda sağlayacağını belirtti.
DZD Teknoloji’nin 2019 yılında bakım ve proje hizmeti vererek başladığını söyleyen İbrahim Gökal, “Bankaların dijital kanallarında, daha sonra diğer bankacılık uygulamalarında hem bakım hem de proje hizmeti vermeye başladık. 2023 yılında da bir bankanın ihtiyacı olabilecek tüm dijital kanalları dijital müşteri edinimi, internet bankacılık, mobil bankacılık, çağrı merkezi ve APİ bankacılık gibi bütün uygulamaları barındıran Doka ürün ailesini geliştirdik. Buradaki motivasyonumuz şuydu; biz uzun yıllardır hem kurumsal hayatta hem de DZD’nin hayatında şunu çok deneyimledik, fazla üreticilerle iş yapmanın hem proje maliyetine hem de zamana oldukça fazla olumsuz etkisi var. Kalite de düşüyor bu tarafta. Bunu gidermek için bir bankanın ihtiyacı olabilecek tüm dijital kanalları, ürünleri uçtan önce kendimiz Ar-Ge faaliyetlerimiz arasında geliştirdik. 2023 yılında tamamladık bu ürün ailesini. Her çeyrek yeni bir şey ekliyoruz üzerine. Şu anda ürün ailemiz bir müşteride aktif olarak kullanılmaya da başladı. Bundan sonraki hedefimiz de TÜBİSAD’la beraber bu sayıyı ilk önce Türkiye’de daha sonra da yurt dışında artırmak olacak” dedi.
TCL, 60 Serisi’ne yeni modeller ekleyerek ürün yelpazesini genişletti
Zengin özelliklere sahip akıllı telefonlar, tabletler ve bağlantılı cihazlarda ekran teknolojisinin öncüsü olan TCL, modern kullanıcıların farklı yaşam tarzları ve tercihlerine hitap edecek şekilde tasarlanmış yeni akıllı telefonlarıyla TCL 60 Serisi’ni genişletti. Seride yer alan TCL 60 SE NXTPAPER 5G ve TCL 60 NXTPAPER, gelişmiş ekran inovasyonuyla olağanüstü görsel konfor sunarken göz yorgunluğunu en aza indiriyor ve farklı tüketici ihtiyaçlarına yönelik akıllı telefon teknolojisinde yeni bir standart belirliyor.
TCL Mobil Telefon Birimi Genel Müdürü Jefferson Li, “Teknolojinin kullanıcıya uyum sağlaması gerektiğinin farkındayız, bunun tersi olmamalı. Göz sağlığı teknolojisinde öncü olan TCL, NXTPAPER teknolojisini geliştirerek ve ürün portföyünü genişleterek inovasyonun ön saflarında yer almaya devam ediyor. Göz konforu, bağlantı ve verimliliği artıran, her yaşam tarzına sorunsuz şekilde uyum sağlayan erişilebilir yenilikler sunmaya kararlıyız.” dedi.
Yeni Škoda Kodiaq RS Türkiye’de
Škoda’nın en güçlü içten yanmalı motora sahip RS modeli Kodiaq RS, Mart ayı itibarıyla Türkiye’de satışa sunuldu. Markanın motor sporlarındaki köklü mirasını yollara taşıyan Yeni Kodiaq RS, üstün sürüş dinamikleri ve ileri seviye donanım özellikleriyle 5.599.900 TL fiyatla Yüce Auto-Škoda showroomlarında yerini aldı.
Yeni Škoda Kodiaq RS, her detayıyla göz kamaştıran, cesur ve dinamik tasarımıyla fark yaratıyor. RS modeline özel parlak siyah tasarım unsurları, güçlü ve sportif karakterini vurgularken, aerodinamik olarak optimize edilmiş ön ve arka tamponlar ile görünür egzoz çıkışları performans odaklı duruşunu tamamlıyor.
Full LED Matrix ön farlar, geceyi gündüze çevirerek üstün görüş sağlarken, Crystal Lightning imzalı ön ızgara, modelin premium karakterini ortaya koyuyor. RS’e özel parlak siyah dekoratif şeritler, yan aynalar, bagaj kapağındaki Škoda harfleri, model ismi ve ön ızgara, Yeni Kodiaq RS’in dinamik yapısına atıfta bulunuyor.
Sportif ruhun kusursuz bir yansıması olan özel RS arka difüzör ve 20” Elias alüminyum alaşımlı jantlar, Yeni Kodiaq RS’in güçlü duruşunu tamamlayarak bakışları üzerine çekmesini sağlıyor.
EİB’nin ihracatı şubat ayında yüzde 10 düştü
Ege İhracatçı Birlikleri, şubat ayında 1 milyar 419 milyon dolarlık ihracata imza attı. 2024 yılı şubat ayında 1 milyar 572 milyon dolarlık ihracat gerçekleştiren EİB’nin 2025 yılı şubat ayında ihracatı yüzde 10 azaldı.
Şubat ayında Türkiye geneli ihracat ise; 20 milyar 800 milyon dolar olarak kayıtlara geçti.
Sanayi sektörleri EİB’nin ihracatına 735 milyon dolarlık katkı sağlarken, tarım sektörlerinin şubat ayı ihracat performansı 580 milyon dolar oldu. Madencilik sektörü, şubat ayında ihracatını yüzde 11’lik artışla 93,5 milyon dolardan 103,6 milyon dolara taşıdı.
EİB bünyesindeki 12 ihracatçı birliğinin 3 tanesi şubat ayında ihracat artışı yakalarken, 9 ihracatçı birliği 2024 yılı şubat ayı ihracat seviyesinin altında kaldı. Şubat ayında EİB’de 5 birlik ihracatta 100 milyon dolar barajını aşmayı başardı.
TCL, Mobil Dünya Kongresi 2025’te yeni nesil 5G RedCap ürünlerini tanıtırken yapay zekâ inovasyonlarına ve sürdürülebilirliğe bağlılığını da ortaya koydu
Zengin özelliklere sahip akıllı telefonlar, tabletler ve bağlantılı cihazlarda ekran teknolojisinin öncüsü olan TCL, akıllı bağlantılı cihazlar alanında “Bağlantısızları Bağlamak, Daha Akıllı Bağlantılara İlham Vermek” taahhüdünü bir kez daha ortaya koydu. TCL, Mobil Dünya Kongresi 2025’te en son 5G RedCap ailesi ürünlerini, gelişmiş yapay zekâ destekli çözümlerini ve sürdürülebilir tasarımlarını sergiledi.
TCL Akıllı Bağlantılı Cihazlar Birimi Genel Müdürü Jesse Wu, “TCL, daha akıllı bağlantının evrimine liderlik etmeye ve küresel dijital ilerlemeyi desteklemeye kararlıdır. En son teknolojileri ve yenilikçi tasarımları entegre ederek, geniş bant çözümlerimizi sürekli geliştiriyor, kullanıcılarımızın farklı ihtiyaçlarını karşılıyor, günlük yaşamı iyileştiriyor ve sürdürülebilir bir geleceğe katkıda bulunuyoruz.” dedi.
BES fonlarını robotlar yönetiyor
Katılım Emeklilik Genel Müdürü Ayhan Sincek, “Katılımcılar fon dağılımı yaparken özellikle yapay zekâya ve şirketlerin fon uzmanlarına emanet edilen fon değişim hakkı ile önemli kazançlar sağlıyor. Katılım Emeklilik olarak yapay zekâ (robot) fonlarında 300 milyon liralık bir varlığın yönetimini gerçekleştiriyoruz. Genel olarak bakıldığında BES yatırımcılarının yüzde 15’inin fon yönetimini robotlara bıraktığını görüyoruz” dedi.
Geçtiğimiz yıllarda hayata geçirilen reform ve düzenlemeler ile BES’in birçok avantaj sağladığını belirten Ayhan Sincek, “Katılım Emeklilik olarak yaklaşık 36 milyar TL fon büyüklüğümüz ve faizsiz fonlardaki yüzde 8 pazar payımız ile hedefimiz daha fazla katılımcıyı BES ile tanıştırmak. Ayrıca 18 yaş altı BES’te de 1,5 milyar TL’yi bulan fon büyüklüğümüz ve yüzde 5 pazar payımız ile sektörde önemli bir konumda yer alıyoruz. Bununla birlikte yapay zekâ teknolojilerine fon yönetimimizde daha fazla yer vererek yatırımcıların kararlarını daha hızlı, daha doğru ve risklerden kaçınarak almalarını sağlıyoruz. Şubat ayı verilerine göre 300 milyon liralık varlığımızın yönetimi yapay zekâ (robot) tarafından verilen önerilerle gerçekleştiriliyor. Sektör genelinde BES yatırımcılarının yüzde 15’i fon yönetimini robotlar gerçekleştiriyor” diye konuştu.
BES fonlarının getiri performansını da değerlendiren Ayhan Sincek, “BES fonları son yıllarda enflasyonun üzerinde getiri sağlıyor. Geçen yıl BES fonları yüzde 47 ortalama getiri sağlarken faizsiz fonlar tek başına yüzde 49 getiri ile öne çıktı. Faizsiz tarafta katılımcılar, ağırlıklı olarak altın fonlarını tercih etti” ifadesini kullandı.
BAYEGAN, BM Kadının Güçlenmesi Prensipleri’ni (WEPs) İmzaladı
Petrokimya sektöründe öncü konumuyla 80 yılı aşkın süredir faaliyet gösteren BAYEGAN, kapsayıcı iş yeri uygulamalarıyla somut adımlar atmaya devam ediyor. BAYEGAN kadınların tüm sektörlerde ve her düzeyde, ekonomik yaşamın içinde yer alabilmelerini hedefleyen Birleşmiş Milletler Kadının Güçlenmesi Prensipleri’ne imza atarak (Women’s Empowerment Principles – WEPs) küresel standartlarla uyumlu taahhütte bulundu.
BAYEGAN; eşitlik, çeşitlilik ve kapsayıcılık alanında önemli bir adım atarak, BM Kadın Birimi (UN Women) ve BM Küresel İlkeler Sözleşmesi (UN Global Compact) iş birliğiyle oluşturulan WEPs’in imzacılarından biri oldu. Gücünü uluslararası çalışma ve insan hakları standartlarından alan, işletmelerin toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadınların güçlenmesi konusunda payı ve sorumluluğu olduğunun kabulüne dayanan WEPs rehberliğinde BAYEGAN; kadın istihdamını artırmak, liderlik pozisyonlarında kadın temsilini güçlendirmek, iş yerinde kapsayıcı politikalar oluşturmak ve tedarik zincirinde toplumsal cinsiyet eşitliğini desteklemek üzere daha etkili çözümler geliştirmeyi amaçlıyor.
Petrokimya endüstrisinde kadın çalışan oranı yüzde 25 seviyesinde
BAYEGAN CEO’su Burcu Olcay Üstüner, kadınların iş dünyasında güçlenmesini teşvik eden en önemli küresel inisiyatiflerden biri olan WEPs’e attıkları imza ile BAYEGAN’ın kapsayıcı bir çalışma ortamı oluşturma kararlığını bir kez daha ortaya koyduğunu ifade ederek;
“BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin rehberliğinde çevresel, sosyal ve kurumsal yönetim ilkeleriyle uyumlu faaliyetler yürütmeye devam ediyoruz. Sektörümüz kadın istihdamının nispeten düşük olduğu alanlar arasında yer alıyor. Dünya Enerji Konseyi verilerine göre küresel işgücünün yaklaşık yarısını oluşturan kadınların enerji sektöründeki istihdam oranı yüzde 22. Petrokimyada kadın istihdamı yüzde 25 seviyesinde, üst düzey yönetime çıktıkça bu oran %17’ye düşüyor.
Bu veriler bize, sektörde kadın istihdamının artırılması gerektiğini açıkça gösteriyor. Erkek egemen görülen petrokimya sektöründe, üretimden ticaret faaliyetlerine, her kademede eşitliği destekliyor, tüm çalışma arkadaşlarımızla birlikte katma değer üretiyoruz. BAYEGAN’da çalışma arkadaşlarımızın yüzde 33’ü kadın ve bu oranı daha yukarılara çıkarma hedefiyle ilerliyoruz” dedi.
“WEPs çerçevesinde atacağımız adımlarla kapsayıcılık politikalarımızı güçlendireceğiz”
Üstüner sözlerine şöyle devam etti: “Geçtiğimiz yıl yeni işe alımlarımızın yüzde 30’u kadın çalışma arkadaşlarımızdan oluştu. Ayrıca STEM alanında yüzde 33 kadın çalışan seviyesine ulaştık. Yetenek havuzumuzun yaklaşık yarısı kadın çalışanlardan oluşuyor. 2026 sonunda bu oranları en az yüzde 40’a çıkarma hedefiyle ilerliyoruz. WEPs çerçevesinde atacağımız yeni adımlarla, şirketimizin sürdürülebilir büyüme stratejisi daha kapsayıcı ve eşitlikçi bir perspektifle ilerleyecek. Kadınların iş dünyasında hak ettikleri yeri almasını desteklemek, sadece etik bir sorumluluk değil, aynı zamanda sürdürülebilir bir geleceğin de temel taşlarından biri.”
8 Mart Dünya Kadınlar Günü her yıl BM Kadın Birimi (UN Women) tarafından bir tema ile kutlanıyor. Dünya Kadınlar Günü’nün 2025 yılı teması “Tüm Kadınlar ve Kız Çocukları İçin: Haklar, Eşitlik, Güçlendirme” (For ALL women and girls: Rights. Equality. Empowerment” olarak belirlendi.
İstanbul Rumeli Üniversitesi, AFAD Gönüllüsü Sertifika Dağıtım Törenine Katıldı
Deprem Haftası etkinlikleri kapsamında afet bilincini artırmak, toplumun afetlere karşı hazırlıklı olmasını sağlamak ve gönüllülük çalışmalarının önemine dikkat çekmek amacıyla düzenlenen Silivri Destek AFAD Gönüllüsü Sertifika Dağıtım Töreni, Silivri Önder Yılmaz Sahnesi’nde gerçekleştirildi.
Törene, Silivri Kaymakamı Tolga Toğan, Silivri Belediye Başkanı Bora Balcıoğlu, İstanbul AFAD İl Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, İBB Afet İşleri Daire Başkanı Ergün Cebeci, Prof. Dr. Kerem Özel, İstanbul Rumeli Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ömer Çetin ve Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Tanşu, İstanbul Demiroğlu Bilim Üniversitesi Rektör Yardımcısı Emrah Aydın, Türk Kızılay Silivri Şube Müdürü Serhat Ateş ve Silivri Muhtarlar Derneği Başkanı katılım sağladı.
Törende yapılan konuşmalarda, afetlere karşı toplumsal bilincin artırılmasının ve afet yönetiminde gönüllü çalışmaların kritik bir rol oynadığının altı çizildi. Afetlere hazırlıklı olmanın sadece bireysel değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluk olduğu vurgulanarak, gönüllülük esasına dayalı çalışmaların, afet anında ve sonrasında yürütülecek müdahaleler açısından büyük önem taşıdığı belirtildi. Bireylerin afet öncesinde alması gereken önlemler, afet sırasında sergilenmesi gereken doğru tutumlar ve afet sonrasında hızlı toparlanma süreçlerinin büyük önem taşıdığı ifade edildi.
İstanbul Rumeli Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ömer Çetin ise afetlere hazırlık sürecinde toplumun bilinçlenmesine katkı sağlayacak projelere destek vermeye devam edeceklerini belirtti. Üniversite olarak, öğrencilerin ve akademik personelin afet yönetimi konusunda bilinçlenmesini sağlamak adına çeşitli eğitim ve farkındalık çalışmalarının sürdüreceklerini, gönüllülük faaliyetlerinin teşvik edilerek daha geniş kitlelere yayılması için benzer projeler desteklenmeye devam edeceklerini belirtti.
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından yürütülen gönüllülük programı kapsamında, toplumun afetlere karşı daha dirençli hale getirilmesi hedeflenirken, gönüllülerin afet anında ve sonrasında üstleneceği görevler hakkında bilgilendirmeler yapıldı.
Tören kapsamında, eğitimlerini başarıyla tamamlayan gönüllülere sertifikaları takdim edildi. İstanbul Rumeli Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ömer Çetin gönüllülere sertifikalarını takdim etti. Eğitim programını başarıyla tamamlayan gönüllüler, aldıkları sertifikalar ile afet yönetimi konusunda bilinçli bireyler olarak toplumda aktif rol üstlenmeye hazır olduklarını ifade etti.
YASEMİN OLUR’UN YENİ ÖYKÜ KİTABI GOLGOTA SANAYİ SİTESİ, DÜŞBAZ KISA DİZİSİNDE YERİNİ ALDI!
Düşbaz Kitaplar’ın yeni dizisi Düşbaz Kısa, Yasemin Olur’un yeni öykü kitabı Golgota Sanayi Sitesi’ni okurlarla buluşturdu! Yürek burkan öykülerini güçlü bir anlatımla kaleme alan Yasemin Olur, 11 öyküden oluşan kitabında, imgelemlere ve göndermelere yer verirken kurmacanın da sınırlarını zorluyor. Farklı metin türleri arasında başarıyla gezinen Golgota Sanayi Sitesi, edebiyatseverlere yorumlara açık ve çok katmanlı bir okuma sunuyor.
Ayrıntı Yayınları’nın edebiyatta yeni keşiflerin izini süren markası Düşbaz Kitaplar’ın Ocak2025’te hayata geçirdiği yeni dizisi Düşbaz Kısa, ilk olarak Aslı E.Şeran’ın öykü kitabı Öte Yaka Fırtına’yı okurlarla buluşturdu. “Kısa’nın uzun, az’ın çok olduğuna inananlara” sloganıyla, öykü kitapları ve novellaların yanı sıra kurmaca dışı kısa metinleri de okurlara ulaştırmak üzere yola çıkan Düşbaz Kısa’nın ikinci kitabı ise Yasemin Olur imzal ıöykülerden oluşan Golgota Sanayi Sitesi oldu.
Çocuk Odalarında 2025 Bahar Trendleri: Güvenlik, Ergonomi ve Sürdürülebilirlik Ön Planda
Çilek, çocuk odalarına yenilikçi ve sürdürülebilir dokunuşlar getiren 2025 bahar trendlerini duyurdu. Bu sezon tasarımda güvenlik, ergonomi ve fonksiyonellik ön planda. Soft renkler, yuvarlatılmış köşeler ve güvenlik önlemleri, çocukların rahat hareket edebilmesini sağlarken, modüler ve ergonomik mobilyalar uzun ömürlü kullanım sunuyor. Ahşap dokular ve sade çizgiler, sıcak ve modern bir atmosfer yaratırken, depolama çözümleri içeren tasarımlar alan tasarrufu sağlıyor. Çocukların bağımsızlığını destekleyen yaş gruplarına uygun mobilyalar oyun ve keşfi teşvik eden detaylarıyla dikkat çekiyor. Hem çocukların gelişimine katkı sağlayan hem de estetik açıdan ilham verici olan bu trendler, ebeveynlerin tercihlerinde de büyük rol oynuyor.
Doğadan İlham Alan Renk Paleti
2025 baharında çocuk odalarında doğanın huzurunu yansıtan renkler ön planda olacak. Yumuşak pastel tonları, yeşilin farklı tonları, toprak renkleri ve lavanta gibi doğal tonlar, çocuk odalarına dinginlik ve sıcaklık katıyor. Renk terapisi üzerine yapılan çalışmalar, bu tonların çocukların psikolojik gelişimine olumlu katkı sağladığını gösteriyor.
Akıllı ve Modüler Mobilyalar
Eğlenceli ve işlevsel tasarımlar, çocuk odalarında modüler mobilyaların yükselişini destekliyor. Büyüyebilen yataklar ve çok amaçlı depolama alanları, çocukların büyüme sürecine uyum sağlayan pratik çözümler sunuyor. 2025 baharında, uzun vadeli kullanım sunan ve değiştirilebilir parçalarla esneklik sağlayan mobilyalar ebeveynlerin favorisi olacak.
Sürdürülebilir ve Ekolojik Malzemeler
Çocuk odalarında çevre dostu ve sağlıklı malzemeler giderek daha fazla tercih ediliyor. Daha az su tüketen, doğada çözünebilen, daha az atık çıkartan ve sürdürülebilir malzeme ve üretim yöntemlerine eğilimli olmalarına sebep oluyor. Orman ürünlerinde FSC sertifikası, geri dönüştürülmüş ve daha az su tüketerek üretilen tekstil ürünleri ön plana çıkıyor.
Eğitici ve Yaratıcılığı Destekleyen Dekorasyon
Çocukların hayal gücünü geliştiren dekoratif öğeler, 2025 baharında da büyük önem taşıyor. Montessori prensiplerinden ilham alan tasarımlar, çocukların bağımsızlığını teşvik eden ve öğrenmeye teşvik eden ortamlar sunuyor. Duvara asılabilen yazı tahtaları, kitaplık köşeleri ve interaktif oyuncaklarla zenginleştirilmiş alanlar, çocukların gelişimine katkıda bulunuyor.