
Ekonomi-teknoloji haberleri, TUİK verileri
Konut Kredisi Faizlerinde Düşüş Beklentisi Zirvede, Kredili Konut Satışları da Artacak
Konut Geliştiricileri ve Yatırımcıları Derneği – KONUTDER’in NielsenIQ Türkiye ile birlikte yaptığı Konut Sektörü Beklenti Anketi’nin 2025 yılı ikinci anket sonuçlarını açıklandı.
Çalışmanın en dikkat çekici verisi, üyelerin tamamının konut kredi faizlerinin düşeceğini öngörmesi oldu. Bu güçlü beklentiye paralel olarak, kredili konut satışlarında artış bekleyenlerin oranı %76’ya yükselerek yılın en çarpıcı bulgusu haline geldi. Ayrıca üyelerin %68’i 1. El konut satışlarında artış beklerken, %72’si fiyatların yükseleceğini öngörüyor.
Anket sonuçlarını KONUTDER Başkanı Ziya Yılmaz değerlendirdi ve sektörün mevcut sorunlarına, faiz beklentilerine ve konuta erişim konusundaki çözüm önerilerine dikkat çekti.
Ziya Yılmaz: “Faizlerdeki düşüş ve uygun kredi koşullarıyla konuta erişim güçlenecek”
“Merkez Bankası’nın açıkladığı 250 baz puanlık faiz indirimi, uzun süredir yüksek seyreden faizlerde düşüşün başladığını gösteriyor ve konut piyasasında güvenin yeniden tesis edilmesi açısından önemli bir adım olmuştur. Bu gelişmenin kalıcı olabilmesi için faizlerin düzenli bir şekilde ve hızla makul seviyelere inmesi büyük önem taşımaktadır. Anketimizde üyelerimizin tamamı önümüzdeki dönemde faizlerin düşeceğini öngörüyordu; bu da sektörün nabzıyla alınan kararların örtüştüğünü gösteriyor. Sektör rakamlarına baktığımızda 2016–2020 döneminde kredili satışların ilk 8 aylık ortalaması %31 iken, son 5 yılda bu oranın %17’lere kadar gerilediğini ve benzer şekilde 1. El satışların payı da %45’ten %30’a düştüğünü görüyoruz. Kredi oranlarının düşmesi ve BDDK’nın kredi kısıtlarının kalkması ile kredili konut satışları ve 1. El satışlar da artacaktır.”
“Önümüzdeki süreçte, enflasyondaki düşüş eğilimi ve Orta Vadeli Program’daki hedefler doğrultusunda faiz indirimlerinin devam etmesi, konuta erişimi kolaylaştırarak kredili satışlara da ivme kazandıracaktır. Anketimizin en çarpıcı bulgularından birisi de üyelerimizin bu yöndeki güçlü beklentisi olmuştur. Buna paralel olarak, markalı konut üreticilerinin erişilebilir projelere odaklanabilmesi için arsa maliyetlerinin de gerilemesi gerekmektedir. Kamu eliyle üretilecek uygun maliyetli arsalar ve krediye erişimi destekleyici adımların atılması halinde, daha dengeli ve sürdürülebilir bir konut piyasası oluşacaktır.”
KONUTDER tarafından yayınlanan Konut Sektörü Beklenti Anketi Raporu’nda markalı konut üreticilerinin beklenti ve öngörüleri şöyle sıralanıyor:
Konut Kredisi Faizlerinde Düşüş Beklentisi Zirvede
KONUTDER üyelerinin %100’ü önümüzdeki 6 ay içinde faizlerin düşeceğini öngörüyor. Bu, anket tarihindeki en güçlü ortak kanaat olarak öne çıkıyor. Faiz indirimi beklentisi, piyasanın yönünü belirleyen en önemli unsur olarak kaydedildi.
Kredili Konut Satışlarında Güçlü Artış Beklentisi
Faizlerdeki düşüş beklentisi, kredili satışlara doğrudan yansıyor. Kredili satışların artacağını düşünenlerin oranı %47,6’dan %76’ya çıktı. Böylece 2025’in kalan bölümünde kredili satışların piyasayı hareketlendirmesi bekleniyor.
1. El Konut Satışlarında Yükseliş Eğilimi
KONUTDER üyelerinin %68’i önümüzdeki 6 ayda 1. El konut satış adetlerinde artış bekliyor. Bu oran, yılın ilk yarısındaki %71,4 seviyesinin biraz altında kalsa da üyeler arasında satışlarda artış öngörüsü güçlü şekilde devam ediyor. Faizlerin düşmesiyle birlikte satışlarda yeniden yukarı yönlü hareketin hız kazanacağı öngörülüyor.
Konut Fiyatlarında Yükseliş Beklentisi
KONUTDER üyeleri arasında fiyatların artmaya devam edeceğine yönelik beklenti sürüyor. Konut fiyatlarının artacağını düşünenlerin oranı %72 seviyesindeyken fiyatların aynı kalacağını düşünenlerin oranı %28 olduğu görülüyor.
Konut Maliyetlerinde Artış Eğilimi
Üyelerin %80’i önümüzdeki 6 ayda toplam maliyetlerin artacağını öngörüyor. Artan maliyetler, özellikle satış fiyatlarına da doğrudan yansıyan bir unsur olarak dikkat çekiyor.
İşçilik ve Malzeme Fiyatlarında Artış Baskısı
İşçilik maliyetlerinin artacağını düşünenlerin oranı %88, malzeme maliyetlerinde artış bekleyenlerin oranı ise %76 seviyesinde. Bu durum, üretim maliyetlerinin sektör genelinde en önemli risk kalemi olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor.
Konut Üretiminde Yatay Seyir Beklentisi
Üyelerin %60’ı önümüzdeki 6 ayda konut üretim adetlerinin aynı kalacağını öngörüyor. Üretim artışı bekleyenlerin oranı %28 seviyesinde kalırken, sektörde üretim iştahının dengelenme sürecine girdiği görülüyor.
Yeni Projelerde Devam Eden İstek
Öte yandan KONUTDER üyelerinin %68’i önümüzdeki 6 ay içinde satış ve inşasına başlayacak yeni projelerinin olduğunu belirtti. Bu oran, yılın ilk yarısına göre gerilemiş olsa da sektörde yeni yatırımların devam edeceğini gösteriyor. Üreticilerin temkinli duruşuna rağmen, faizlerdeki düşüş beklentisi yeni projelere olan ilgiyi canlı tutuyor.
Kentsel Dönüşümde Beklenti Güçlü
Kentsel dönüşüm, sektör için önemli bir üretim alanı olmaya devam ediyor. Üyelerin yarısından fazlası (%64) bu alanda önümüzdeki dönemde üretimin artacağını öngörüyor. Bu, hem arz ihtiyacının karşılanması hem de deprem riskine karşı adımlar açısından öne çıkıyor.
Kiralarda Artış Beklentisi
Üyelerin %80’i önümüzdeki 6 ayda kiraların artacağını öngörüyor. Bu, kira maliyetlerindeki baskının devam edebileceğine işaret ediyor.
Yabancıya Konut Satışlarında Durgun Seyir
Üyelerin %80’i yabancıya satışların önümüzdeki dönemde aynı kalacağını öngörüyor. Azalma bekleyenlerin oranı %16 seviyesinde kalırken, bu alanda güçlü bir toparlanma işareti henüz görülmüyor.
NielsenIQ Türkiye tarafından KONUTDER üyesi 25 firmanın üst düzey yöneticileri ile yapılan anket, 2025 yılının ikinci çeyreğinde (Ağustos 2025) toplanan verilerle hazırlanmış olup üçüncü ve dördüncü çeyreklere dair projeksiyonları içermektedir.
KalDer Kayseri, 11. Erciyes Mükemmellik Zirvesi için Hazırlara Devam Ediyor…
Türkiye Kalite Derneği (KalDer) Kayseri Şubesi 15 Ekim 2025 Çarşamba günü Kayseri Ticaret Odası Konferans Salonu’nda “CTRL + N Yeni Pencere” mottosuyla düzenlenecek olan 11. Erciyes Mükemmellik Zirvesi için çalışmalar hızla devam ediyor..
KalDer Kayseri tarafından bu yıl 11.’si düzenlenecek olan ve her yıl olduğu gibi bu yıl da Defne Sarısoy’un sunuculuğunu üstlendiği etkinlikte, iş dünyasında yeni bir pencere açıp farklı cephelerden bakıldığında nelerin değiştirilebileceği konuşulacak.
“İki Tuşla Dünya Değişir; Yeni pencere, Yeni fikirler, Yeni başlangıçlar”, “EFQM ile yeni pencere”, “Teknoloji ve İnovasyon ile fırsat penceresi” ,“ Ekonomi ve Finans için yeni pencere”, ÖZEL KAPANIŞ KONUŞMASI “Kendimize Yeni Pencereden Bakalım” başlıklı oturumları, her biri alanında uzman konuşmacılar aktaracak. Ünlü tiyatro oyuncusu Umut Oğuz’ un özel oturumunun da olduğu etkinlikte kayıt için son günler.
5 Farklı oturumda gerçekleşecek olan etkinlikte hayata, finansa, geleceğe farklı farklı pencerelerden bakıp ne tür yollar izlenebileceğine, hangi alternatiflerin bizlere nasıl ışık tutabileceğine dair alanında uzman konuşmacılarımız yeni bir pencere açmak deyimini birçok açıdan inceleyip kıymetli bilgi paylaşımlarıyla bize yeni bakış açıları sunacaklar.
15 Ekim 2025 Çarşamba günü saat 09.00’da Kayseri Ticaret Odası Konferans Salonu’nda başlayacak olan etkinlikte sırasıyla;
KalDer Kayseri Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Kantarcı,
Türkiye Kalite Derneği, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Erhan Baş,
Sunbera Danışmanlık Kurucusu Ayşegül Sünbül,
Arnica Yönetim Kurulu Başkanı Senur Akın Biçer,
Türkiye Kalite Derneği Genel Sekreteri Sabri Bülbül,
Gürmen Grup Yönetim Kurulu Başkanı Yasemin Gür Solmaz,
Vakıf GYO Genel Müdürü Onur İncehasan,
SSB Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Cenk Aktaş,
Hayat Finans Genel Müdür Yardımcısı Alper Dayi,
Ünlü Tiyatrocu Umut Oğuz, gibi pek çok değerli konuşmacının unutulmaz paylaşımları yer alacak.
İspak, sürdürülebilirlik raporunu yayınladı
Esnek ambalaj sektörünün öncülerinden İspak, iklim değişikliğiyle mücadele, yeşil dönüşüm, inovasyon ve toplumsal katkı alanlarındaki somut ilerlemelerini üçüncü sürdürülebilirlik raporunda paylaştı. Enerji verimliliği, çevre dostu ürünler, geri dönüşüm ve çalışan refahı odaklı projeleriyle sürdürülebilir üretim yolculuğunu kararlılıkla sürdüren şirket, farklı alanlardaki çalışmalarıyla kurumsal sorumluluk anlayışını güçlendiriyor.
İspak, ekonomik, sosyal ve çevresel alandaki performansını ve sürdürülebilirlik yaklaşımını paydaşlarıyla şeffaf bir şekilde paylaşmak amacıyla hazırladığı üçüncü sürdürülebilirlik raporunu yayınladı. 1 Ocak – 31 Aralık 2024 dönemini kapsayan rapor, İspak’ın tüm faaliyet bölgelerindeki çalışmalarını yansıtıyor. Uluslararası geçerliliğe sahip GRI standartlarına göre hazırlanan raporda, şirketin sürdürülebilirlik yolculuğundaki somut adımları ve kaydettiği ilerlemeler net bir şekilde ortaya konuyor.
Sürdürülebilirlik yolculuğumuzu şeffaflıkla paylaşıyoruz
Raporla ilgili değerlendirmede bulunan İspak Genel Müdürü Hakan Koçoğlu, “2024 yılı hem ekonomik dalgalanmaların hem de iklim kriziyle bağlantılı risklerin gündemde olduğu bir yıl oldu. Bu dinamik ortamda, çevresel, sosyal ve ekonomik sorumlulukların bilinciyle hareket ederek faaliyetlerimizi kesintisiz sürdürdük. Sürdürülebilirlik yolculuğumuzun raporunu paydaşlarımızla paylaşmanın gururunu yaşıyoruz. Attığımız her adımın yalnızca şirketimiz için değil, toplum ve çevre için de anlamlı bir katkı oluşturduğuna inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
Döngüsel ekonomi ve inovasyon yatırımlarını güçlendiriyoruz
Sürdürülebilir ürün portföyünü genişletme çalışmalarını 2024’te de sürdürdüklerini belirten Koçoğlu, “2024 yılında Ar-Ge’ye sektörde en fazla yatırım yapan üçüncü şirket olduk. Ar-Ge bütçemizin %50’sini çevreye duyarlı ürünler geliştirmek için kullanıyoruz. İzmit fabrikamızda faaliyet gösteren Solvent Geri Kazanım Tesisi’nde yılda 4.000 ton solventi geri kazanabiliyor, tüketimimizin önemli bir kısmını geri kazanılmış solventten karşılıyoruz. Böylece hem kaynak verimliliğine hem de enerji tasarrufuna katkı sağlıyoruz” bilgisini paylaştı.
Çevre Koruma Yaklaşımımız
Koçoğlu, “Çevresel etkilerimizi tüm süreçlerimizde düzenli olarak ölçüyor, olumsuz etkileri en aza indirmek için gerekli adımları atıyoruz. Enerji ve emisyon yoğunluğumuzu yakından takip ediyor, sürekli olarak azaltmaya yönelik çalışmalar yürütüyoruz. 2024 yılında geri dönüştürdüğümüz atık miktarı 5.204 tona ulaştı. Ayrıca, tüm yatırım süreçlerimizde çevresel etkileri dikkate alıyor ve bu etkileri etkin bir şekilde yönetiyoruz” ifadesini kullandı.
Çalışan refahını ve toplumsal katkıyı güçlendiriyoruz
Çalışan refahı ve toplumsal katkı alanındaki projeleri anlatan Koçoğlu, “İş sağlığı ve güvenliği, eşitlik ve kapsayıcılık alanındaki yatırımlarımıza devam ettik. 2024 itibarıyla kadın çalışan oranımız %18’e, kadın yönetici oranımız %25’e ulaştı. ‘İş BİZim Hayat BİZim’ projesiyle esnek çalışma modellerini kalıcı hale getirerek çalışanlarımızın iş-yaşam dengesini destekledik. Ayrıca K-Star Tedarikçi Gelişim Programı ile sürdürülebilirlik değer zincirini yaygınlaştırdık.” dedi.
Ecovadis Değerlendirmesinde Altın Madalya Aldık
Koçoğlu, sürdürülebilirlik ve inovasyona yönelik başarıları hakkında ise şunları söyledi:
“2024 yılında EcoVadis değerlendirmesinden 73 puan alarak raporlama yapan şirketler arasında ilk %5’lik dilime girdik ve Altın Madalya ile ödüllendirildik. EcoVadis, şirketlerin çevresel, sosyal, etik ve tedarik zinciri uygulamalarını değerlendiren, dünya çapında en yaygın kullanılan sürdürülebilirlik derecelendirme platformlarından biri. Bu başarı, sürdürülebilirlik alanındaki uygulamalarımızın küresel ölçekte tanındığını gösteriyor. Bunun yanında, Asım Kibar Mavi Damla Ödülleri’nde de ‘Tek Kat Kağıt Innerliner Ambalajı’ projemiz Müşteride Fark Yaratanlar kategorisinde birincilik, tescilli patentimiz olan ‘Saca Alternatif RefBack Plus’ projemiz ise İnovasyon ile Geleceğe Yön Verenler kategorisinde ikincilik ödülü kazandı”.
Girişim Özelliklerine Göre Dış Ticaret İstatistikleri, 2024
İhracatın %44,4’ünü, ithalatın ise %58,7’sini büyük ölçekli girişimler gerçekleştirdi
Dış ticaret verileri ile iş kayıtları sisteminde yer alan girişimlerin ana faaliyet türü ve çalışan sayısı bilgileri eşleştirilerek, dış ticaret yapan girişimlerin özellikleri elde edilmektedir. Söz konusu verilere göre, 2024 yılında 179 bin 673 girişim ihracat, 318 bin 603 girişim ithalat yaptı. Yapılan eşleştirmede, ihracat ve ithalat yapan girişimlerin yaklaşık %100,0’ının bilgilerine ulaşılmıştır. Bu girişimler toplam ihracatın ve ithalatın yaklaşık %100,0’ını gerçekleştirmiştir. İthalattaki girişim sayısındaki artış, Basitleştirilmiş Gümrük Beyannamesi sistemindeki girişim sayısı artışından kaynaklanmaktadır.
Toplam ihracatın %18,8’ini yapan 1-9 kişi çalışanı olan mikro ölçekli girişimler, ihracat yapan tüm girişimlerin %75,6’sını oluşturdu. İhracatta, 10-49 kişi çalışanı olan küçük ölçekli girişimlerin payı %17,5, 50-249 kişi çalışanı olan orta ölçekli girişimlerin payı %19,2, 250+ kişi çalışanı olan büyük ölçekli girişimlerin payı ise %44,4 oldu.
Girişimlerin ihracattaki payı, 2024 Girişimlerin ithalattaki payı, 2024
Toplam ithalatın %11,1’ini 1-9 kişi çalışanı olan mikro ölçekli girişimler yaptı. İthalatta, 10-49 kişi çalışanı olan küçük ölçekli girişimlerin payı %11,7, 50-249 kişi çalışanı olan orta ölçekli girişimlerin payı %18,5 oldu. 250+ kişi çalışanı olan büyük ölçekli girişimlerin ithalattaki payı %58,7 olurken; bu girişimler toplam ithalat yapan girişimlerin %1,1’ini oluşturdu.
İhracatın yarısından fazlasını sanayi sektöründeki girişimler gerçekleştirdi
Girişimin ana faaliyetine göre ihracatın %56,5’ini, ithalatın ise %47,3’ünü sanayi sektöründe faaliyet gösteren girişimler yaptı. Ana faaliyeti ticaret olan girişimlerin ihracattaki payı %39,0, ithalattaki payı ise %38,5 düzeyinde gerçekleşti.
Sanayi sektörünün ihracatında 250+ kişi çalışanı olan büyük ölçekli girişimler %68,6 pay ile öne çıktı. Ticaret sektörünün ihracatında ise %89,0 pay ile 1-249 kişi çalışanı olan küçük ve orta ölçekli girişimlerin hâkimiyeti devam etti.
Sanayi sektörü ithalatında büyük ölçekli girişimler %80,5 pay ile öne çıktı. Ticaret sektöründe, büyük ölçekli girişimlerin payı %29,1, diğer sektöründe büyük ölçekli girişimlerin payı %66,2 payı oldu.
Sanayi sektöründeki girişimler ihracatının %47,5’ini Avrupa Birliği (AB 27) ülkelerine yaptı
Ana faaliyeti sanayi olan girişimler, ihracatlarının %47,5’ini AB 27 ülkelerine, %14,3’ünü AB üyesi olmayan Avrupa ülkelerine ve %11,9’unu Yakın ve Orta Doğu ülkelerine yaptı. AB 27 ülkelerine yapılan ihracatın %64,8’ini sanayi, %32,2’sini ticaret, %3,0’ını ise diğer sektöründeki girişimler yaptı.
Ana faaliyeti sanayi olan girişimler, ithalatlarının %33,6’sını AB 27 ülkelerinden, %26,1’ini Diğer Asya ülkelerinden, %17,8’ini ise AB üyesi olmayan Avrupa ülkelerinden gerçekleştirdi. Ana faaliyeti ticaret olan girişimlerin en çok ithalat yaptığı ülke grupları sırasıyla %35,1 pay ile AB 27 ülkeleri, %29,6 ile Diğer Asya ülkeleri ve %15,9 ile AB üyesi olmayan Avrupa ülkeleri oldu.
İmalat sanayi ürünleri ihracatının %58,3’ünü sanayi sektöründeki girişimler yaptı
İmalat sanayi ürünleri ihracatının %58,3’ünü, ana faaliyeti sanayi olan girişimler, %37,7’sini ise ana faaliyeti ticaret olan girişimler gerçekleştirdi. Ana faaliyeti sanayi olan girişimlerin yaptığı ihracatın ise %96,5’ini imalat sanayi ürünleri, %1,9’unu tarım, ormancılık ve balıkçılık ürünleri, %1,2’sini de madencilik ve taşocakçılığı ürünleri oluşturdu.
İmalat sanayi ürünleri ithalatının %44,8’i ticaret, %44,2’si sanayi ve %11,0’ı diğer sektörlerdeki girişimler tarafından yapıldı. Ana faaliyeti sanayi olan girişimlerin ithalatının %75,8’ini imalat sanayi ürünleri, %3,7’sini madencilik,taşocakçılığı ürünleri, %3,5’ini ise tarım, ormancılık ve balıkçılık ürünleri oluşturdu.
İhracatın %49,8’i ilk 500 girişim tarafından gerçekleştirildi
İhracatın %49,8’ini, ithalatın ise %64,6’sını ilk 500 girişim yaptı. En çok ihracat yapan ilk 5 girişim toplam ihracatın %8,5’ini, en çok ithalat yapan ilk 5 girişim ise ithalatın %13,8’ini gerçekleştirdi.
Sanayi sektöründe en fazla ihracat yapan ilk 5 girişimin sanayi sektöründeki payı %14,4, ticaret sektöründe en fazla ihracat yapan ilk 5 girişimin ticaret sektöründeki payı ise %11,9 oldu. Sanayi sektöründe en fazla ithalat yapan ilk 5 girişiminin sanayi sektöründeki payı %19,9, ticaret sektöründe en fazla ithalat yapan ilk 5 girişimin ticaret sektöründeki payı ise %11,9 oldu.
Girişimlerin %71,2’si tek ülkeden ithalat yaptı
Girişimlerin %37,7’si tek ülkeye ihracat yaparken, %16,2’si iki ülkeye ihracat yaptı. Yirmi ve daha fazla ülkeye ihracat yapan girişimlerin oranı %3,1 iken, bu girişimlerin ihracattaki payı %57,6 oldu.
Girişimlerin %71,2’si, tek ülkeden ithalat yaparken, %14,4’ü, iki ülkeden ithalat yaptı. Yirmi ve daha fazla ülkeden ithalat yapan girişimlerin oranı %0,8 iken, bu girişimlerin ithalattaki payı %57,9 oldu.
Mali aracı kuruluşlar sektöründe 2024 yılında 21 bin 463 girişim faaliyette bulundu
Finansal hizmet faaliyetlerinde 295 girişim, sigorta, reasürans ve emeklilik fonlarında 75 girişim, finansal hizmetler ile sigorta faaliyetleri için yardımcı faaliyetlerde ise 21 bin 93 girişim faaliyet gösterdi.
Faktör maliyetiyle katma değer 1 trilyon 734 milyar TL, üretim değeri ise 2 trilyon 882 milyar TL olarak gerçekleşti
Mali aracı kuruluşlarda toplam katma değerin %81,6’sı finansal hizmet faaliyetlerinde, %10,1’i sigorta, reasürans ve emeklilik fonları faaliyetlerinde, %8,3’ü ise finansal hizmetler ile sigorta faaliyetleri için yardımcı faaliyetlerde oluştu. Üretim değerinin ise %74,9’u finansal hizmet faaliyetlerinde, %17,6’sı sigorta, reasürans ve emeklilik fonları faaliyetlerinde, %7,5’i ise finansal hizmetler ile sigorta faaliyetleri için yardımcı faaliyetlerde oluştu.
Bir önceki yıla göre faktör maliyetiyle katma değer %21,1, üretim değeri %40,2 arttı
Faktör maliyetiyle katma değer bir önceki yıla göre finansal hizmet faaliyetlerinde %11,4, finansal hizmetler ile sigorta faaliyetleri için yardımcı faaliyetlerde %46,2, sigorta, reasürans ve emeklilik fonları faaliyetlerinde %173,6 arttı. Üretim değeri ise bir önceki yıla göre finansal hizmet faaliyetlerinde %25,1, sigorta, reasürans ve emeklilik fonları faaliyetlerinde %155,1, finansal hizmetler ile sigorta faaliyetleri için yardımcı faaliyetlerde %64,4 arttı.
Mali aracı kuruluşlarda en yüksek istihdam finansal hizmet faaliyetlerinde gerçekleşti
Mali aracı kuruluşlarda 2023 yılında 345 bin 438 olan yıllık ortalama çalışan sayısı 2024 yılında 353 bin 24 olarak gerçekleşti. Toplam istihdamın %67,1’i finansal hizmet faaliyetlerinde, %7,5’ini sigorta, reasürans ve emeklilik fonlarında, %25,4’ünü ise finansal hizmetler ile sigorta faaliyetleri için yardımcı faaliyetlerde çalışanlar oluşturdu.
Personel maliyeti 480 milyar 468 milyon TL olarak gerçekleşti
Mali aracı kuruluşların personel maliyetinin %78,1’i finansal hizmet faaliyetlerinde, %9,2’si sigorta, reasürans ve emeklilik fonlarında, %12,7’si ise finansal hizmetler ile sigorta faaliyetleri için yardımcı faaliyetlerde gerçekleşti. Mali aracı kuruluşların personel maliyetinin %85,3’ü maaş ve ücretlerden, %14,7’si ise sosyal güvenlik masraflarından oluştu.
Mali aracı kuruluşlarda ücretli kadın çalışan oranı %49,2 oldu
Mali aracı kuruluşlarda 2024 yılında ücretli olarak istihdam edilen kadın personel sayısı 169 bin 277 iken erkek personel sayısı 174 bin 452 olarak gerçekleşti. Ücretli kadın çalışan oranı %49,2, ücretli erkek çalışan oranı ise %50,8 oldu.
Mali aracı kuruluşlarda sabit sermaye yatırımları toplam satın alış değeri 113 milyar 268 milyon TL oldu
Mali aracı kuruluşlarda 2024 yılında sabit sermaye yatırımları toplam satın alış değerinde en yüksek pay %81,4 ile finansal hizmet faaliyetlerinde gerçekleşti. Sigorta, reasürans ve emeklilik fonlarında bu pay %6,3 iken finansal hizmetler ile sigorta faaliyetleri için yardımcı faaliyetlerde %12,3 oldu.
Hizmet, Perakende Ticaret ve İnşaat Güven Endeksleri, Eylül 2025
Güven endeksi hizmet sektöründe %0,1 azaldı, perakende ticaret sektöründe %0,4 arttı, inşaat sektöründe %3,6 arttı. Mevsim etkilerinden arındırılmış güven endeksi Eylül ayında bir önceki aya göre; hizmet sektöründe %0,1 oranında azalarak 111,0 değerini, perakende ticaret sektöründe %0,4 oranında artarak 109,2 değerini ve inşaat sektöründe %3,6 oranında artarak 88,3 değerini aldı.
Tüketici Güven Endeksi, Eylül 2025 Tüketici güven endeksi 83,9 oldu
Türkiye İstatistik Kurumu ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası işbirliği ile yürütülen tüketici eğilim anketi sonuçlarından hesaplanan tüketici güven endeksi, Ağustos ayında 84,3 iken Eylül ayında %0,4 oranında azalarak 83,9 oldu.
Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi, Temmuz 2025
Tarımsal girdi fiyat endeksi (Tarım-GFE) yıllık %34,22 arttı, aylık %3,68 arttı
Tarım-GFE’de (2020=100), 2025 yılı Temmuz ayında bir önceki aya göre %3,68 artış, bir önceki yılın Aralık ayına göre %22,22 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre %34,22 artış ve on iki aylık ortalamalara göre %31,83 artış gerçekleşti.
Ana gruplarda bir önceki aya göre, tarımda kullanılan mal ve hizmetler endeksinde %3,92 artış, tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmetler endeksinde %2,29 artış gerçekleşti. Bir önceki yılın aynı ayına göre tarımda kullanılan mal ve hizmetler endeksinde %34,33 artış, tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmetler endeksinde %33,57 artış gerçekleşti.
Yıllık değişimin en yüksek olduğu alt grup %63,52 artış ile veteriner harcamaları, aylık değişimin en yüksek olduğu alt grup %9,89 artış ile gübre ve toprak geliştiriciler oldu.
Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksi (YD-ÜFE) yıllık %28,01 arttı, aylık %1,32 arttı
YD-ÜFE 2025 yılı Ağustos ayında bir önceki aya göre %1,32 artış, bir önceki yılın Aralık ayına göre %25,03 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre %28,01 artış ve on iki aylık ortalamalara göre %25,47 artış gösterdi.
YD-ÜFE imalat ürünlerinde yıllık %28,03 arttı
Sanayinin iki sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında %27,06 artış, imalatta %28,03 artış olarak gerçekleşti.
Ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri; ara mallarında %24,62 artış, dayanıklı tüketim mallarında %32,41 artış, dayanıksız tüketim mallarında %32,80 artış, enerjide %13,73 artış, sermaye mallarında %30,20 artış olarak gerçekleşti.
YD-ÜFE imalat ürünlerinde aylık %1,34 arttı
Sanayinin iki sektörünün aylık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında %0,44 artış, imalatta %1,34 artış olarak gerçekleşti.
Ana sanayi gruplarının aylık değişimleri; ara mallarında %1,15 artış, dayanıklı tüketim mallarında %2,23 artış, dayanıksız tüketim mallarında %2,24 artış, enerjide %1,23 azalış, sermaye mallarında %1,05 artış olarak gerçekleşti.
ERP implementasyonunda başarıya giden 5 altın kural
Günümüzün rekabetçi iş dünyasında dijitalleşme artık bir seçenek değil, sürdürülebilir büyüme için zorunluluk haline geldi. Bu dönüşümün merkezinde yer alan Uyumsoft LioXERP’nin aralarında olduğu Kurumsal Kaynak Planlama (ERP) sistemleri, işletmelerin finans, insan kaynakları, tedarik zinciri, üretim ve müşteri hizmetleri gibi kritik alanlarını tek bir platformda entegre ederek verimliliğini artırıyor.
ERP implementasyonunun yalnızca bir yazılım kurulumu değil, aynı zamanda köklü bir kurumsal dönüşüm olduğunu vurgulayan Uyumsoft Müşteri İlişkileri ve Deneyimi Direktörü Nazmiye Güneş Bahar, işletmeye ve sektöre uygun ERP çözümü seçmenin bu yolculuğun en kritik adımı olduğunu belirtiyor.
ERP sistemlerinin, işletmelerin uzun vadeli başarısı için stratejik bir adım olduğunu kaydeden Nazmiye Güneş Bahar, şunları söyledi:
“ERP sistemleri yalnızca teknolojik bir yatırım değil, aynı zamanda işletmelerin geleceğe daha sağlam adımlarla ilerlemesini sağlayan stratejik bir hamledir. Bu dönüşümün başarılı olabilmesi için doğru planlama, kullanıcı adaptasyonu ve sistemin sürekli geliştirilmesi kritik öneme sahiptir.” dedi.
Başarılı ERP implementasyonu için anahtar adımlar nelerdir
Doğru bir ERP implementasyonu, işletmelere yalnızca operasyonel verimlilik kazandırmakla kalmaz, aynı zamanda maliyetleri düşürüyor, hata oranlarını azaltıyor, kullanıcı deneyimini güçlendiriyor ve stratejik karar alma süreçlerini destekleyerek pazarda kalıcı bir rekabet avantajı sağlıyor.
ERP implementasyonun maratonda koşmaya benzediğini ifade eden Nazmiye Güneş Bahar, şunları belirtti:
“ERP implementasyonu, bir maraton gibidir. Doğru hazırlanmak, doğru hızda ilerlemek ve sürekli gelişime açık olmak başarıyı getirir. Uyumsoft LioXERP ile biz, işletmelerin bu yolculukta güvenilir bir yol arkadaşı oluyoruz. Nitekim, ERP sistemleri, işletmelerin operasyonlarını entegre ve verimli şekilde yönetmesini sağlayan stratejik dijital çözümlerdir. Etkin bir uygulama sayesinde, maliyetler düşer, süreçler optimize edilir ve kararlar daha isabetli hale gelir. Bu altyapı, şirketlerin uzun vadeli rekabet gücünü artırarak sürdürülebilir büyümeyi destekleyecektir.” diyerek, başarılı ERP implementasyonu için anahtar adımları anlattı:
1-Başarılı bir ERP implementasyonu, işletmenin ihtiyaçlarının doğru analiz edilmesiyle başlıyor. Tüm departmanlarda mevcut süreçlerin ayrıntılı şekilde incelenmesi, hataların ve verimsizliklerin belirlenmesi ve ERP’den beklenen kazanımların netleştirilmesi, sürecin temelini oluşturuyor. Bu aşamada, yalnızca bugünkü ihtiyaçlar değil, işletmenin gelecekteki büyüme hedefleri ve stratejik planları da göz önünde bulundurulmalıdır. Böylece ERP, mevcut sorunlara çözüm getiren bir sistem olmaktan çıkıp, şirketin büyümesini destekleyen bir yapı haline gelebiliyor.
2-İhtiyaçların doğru tanımlanmasının ardından, uygulama ve entegrasyon aşamasına geçiliyor. Bu noktada ERP sisteminin iş hedeflerine uygun şekilde yapılandırılması, farklı departmanlar arasındaki veri akışının kesintisiz hale getirilmesi ve mevcut iş akışlarıyla uyumlu çalışması kritik önem taşıyor. Veri geçişi, bu sürecin en hassas adımlarından birisidir. Verilerin doğru, eksiksiz ve hatasız şekilde yeni sisteme aktarılması, ardından bu verilerin farklı senaryolar ile test edilerek sistemin doğruluğunun güvence altına alınması, uygulamanın başarısını doğrudan etkiliyor.
3-Teknik uyum kadar, insan faktörü yani kullanıcı adaptasyonu da belirleyici oluyor. Çalışanların sistemle tanışmadan önce, kapsamlı eğitimlerden geçirilmesi, farklı kullanıcı seviyelerine uygun eğitim içerikleri hazırlanması, pratik kullanım kılavuzları, videolar ve sürekli destek mekanizmaları sayesinde ERP, çalışanlar için bir zorluk değil, günlük işleri kolaylaştıran bir yardımcı haline geliyor. ERP’nin başarısı yalnızca yazılımın gücünde değil, çalışanların bu sistemi benimsemesinde yatıyor.
4-ERP’nin canlıya alınması, projenin en hassas noktalarından birisidir. Bu aşamada devreye giren “yakın destek süreci”, sistemin ilk günlerinde ve haftalarında kullanıcıların yanında olmayı sağlıyor. Kullanıcılardan gelen soruların anında yanıtlanması, olası teknik sorunların hızla çözülmesi, verilerin doğruluğunun düzenli olarak kontrol edilmesi ve iş akışlarının yakından takip edilmesi, bu dönemi güvenli kılıyor. Böylece işletme, sistemin geçiş sürecinde iş sürekliliğini riske atmadan yoluna devam edebiliyor.
5-Son aşamada ise, ERP’nin sürekli izlenmesi, güncellenmesi ve optimize edilmesi devreye giriyor. İşletmelerin değişen ihtiyaçları ve teknolojik gelişmeler doğrultusunda sistemin düzenli olarak iyileştirilmesi, ERP’nin statik bir yazılım değil, yaşayan ve gelişen bir iş platformu haline gelmesini sağlıyor. Sistem performansının KPI’lar üzerinden ölçülmesi, kullanıcı geri bildirimlerinin düzenli olarak değerlendirilmesi ve yapay zekâ gibi yeni teknolojilerin entegrasyonu sayesinde ERP, işletmeye uzun vadede sürekli değer katmaya devam ediyor.
Uyumsoft’un müşteri odaklı yaklaşımını vurgulayan Nazmiye Güneş Bahar, sözlerini şöyle tamamladı:
“ERP implementasyonu yalnızca teknolojik bir yatırım değil, aynı zamanda kültürel bir dönüşümdür. Uyumsoft olarak biz, her işletmenin sektörüne, büyüklüğüne ve hedeflerine uygun özelleştirilmiş çözümler sunuyoruz. LioXERP ile şirketlerin operasyonlarını entegre ederek iş süreçlerinde hız, şeffaflık ve verimlilik sağlıyor; aynı zamanda danışmanlık, eğitim ve sürekli destek hizmetleriyle bu dönüşüm yolculuğunda işletmelerin yanında yer alıyoruz. Amacımız, müşterilerimizin sadece bugün değil, gelecekte de sürdürülebilir başarıya ulaşmalarını sağlamaktır.” dedi.
TÜBİSAD Scale-Up Gelişim Programı’nın İlk Mezunları Yatırıma Hazır
Türkiye’de teknolojiye dayalı büyümenin itici gücü olacak scale-up şirketlerini desteklemek amacıyla TÜBİSAD tarafından hayata geçirilen Scale-Up Gelişim Programı’nın ilk dönemi tamamlandı. Program çıktıları ve ikinci dönem hakkında detaylar, 25 Eylül 2025’de Yapı Kredi Plaza’da düzenlenen özel etkinlikte paylaşıldı.
Girişimcilik ekosisteminin temsilcileri ve yatırımcıların katılımıyla gerçekleşen toplantının açılış konuşmalarını Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Tombalak, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Lenovo Türkiye Genel Müdürü Emre Hantaloğlu ve Program Koordinatörü Özlem Atan gerçekleştirdi. Açılış konuşmalarının ardından “Türkiye Bilişim Scale-Up Ekosistemi İçgörü Raporu” sunuldu. “Türkiye’den Global’e: Nasıl Marka Şirketler Çıkarabiliriz?” başlıklı panelde, TÜBİSAD üyesi yatırım fonları 212 VC Kurucu Ortağı Ali Karabey, Revo Capital Partner Gizem Moral ve Boğaziçi Ventures CEO’su Barış Özistek, Türkiye’nin global marka şirket çıkarma yolculuğuna dair görüşlerini paylaştı. Etkinliğin son oturumunda ilk döngüde yer alan scale-up firmaları Ayvos, Masraff, DZD Teknoloji, Veribase, Bizim Bulut, Destek Bilgisayar ve Jarvis scale-up şirketleri, yatırımcılara yaptıkları sunumlarla iş modellerini ve büyüme stratejilerini aktardı. Programın ikinci dönemi için başvuru süreci de katılımcılarla paylaşıldı.
‘Yatırım yapılan’dan ‘yatırım yapabilen’e geçiş zamanı
TÜBİSAD Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Tombalak,
“Türkiye, bölgenin en güvenli, en yetkin ve en ölçekli ülkesi. Bu potansiyeli marka şirketler yaratmak için kullanmalı, yatırım yapılandan yatırım yapılabilene, yani küresel ölçekte büyüyebilen scale-up şirketlerine yönelmemiz gerekiyor. Bugün bir unicorn başarı hikâyesiyle övünmek kıymetli olsa da ülkemizin ihtiyacı onlarca, yüzlerce scale-up ve yüz milyonlarca dolar ihracat yapabilen teknoloji şirketleridir. TÜBİSAD olarak raporlarımız, programlarımız ve mentörlerimizle bu vizyonu destekliyor, tüm paydaşları Türkiye’nin teknoloji alanındaki kaderini değiştirecek bu yolculuğa ortak olmaya davet ediyoruz.” dedi.
Scale-Up Türkiye Programıyla, ölçeklenebilirliği yüksek, global potansiyele sahip teknoloji şirketlerinin büyümesini hızlandıracak özel destek mekanizmaları geliştirdiklerini belirten Mehmet Ali Tombalak, “Önceliğimiz her zaman ülkemizin dijital dönüşüm yolculuğuna somut katkı sağlayacak; teknoloji üreten, istihdam yaratan, ihracatı artıran ve uluslararası rekabette Türkiye’yi güçlendiren başlıklar oldu. Teknolojide rekabet avantajı, neyi içeride tutup, neyi dışarıdan en iyi ortaklarla yapacağını bilmekten geçiyor. Biz artık sadece bireysel başarıya değil, birlikte büyüyen ve güçlenen bir ekosisteme yatırım yapıyoruz. Geleceğimiz, ölçeklenebilen şirketlerimizin sayısı ve etki alanıyla doğrudan bağlantılı. Scale-Up Programı ile girişimcilik ruhunu korurken sürdürülebilirliği odağa aldık, Türkiye’nin teknoloji ekosistemini geleceğe taşıyacak bir dönüşümü başlattık” ifadelerini kullandı.
Programımız, yüksek potansiyele sahip girişimlerin büyümesini hızlandırıyor
Etkinlikte konuşan TÜBİSAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Scale-Up OKR Grubu Kaptanı Emre Hantaloğlu şunları söyledi: “Scale-up’lar, teknoloji ekosisteminin sürdürülebilir ve global ölçekte büyüyen şirketlere dönüşmesinin temel anahtarıdır. Bu şirketler yalnızca finansman değil; mentorluk, ürünleşme, iş birliği ve uluslararası pazarlara erişim gibi stratejik desteklerle güçlendirilir. Scale-Up Programı, yüksek potansiyele sahip girişimlerin büyümesini hızlandırıyor, ekosistemde güveni ve rekabet avantajını artırıyor. Türkiye’nin teknoloji geleceği, ölçeklenebilir şirketlerle şekillenecek ve işte bu yüzden scale-up’lara ihtiyacımız var. Bu anlayışla, global marka olma yolundaki tüm şirketleri önümüzdeki dönem sürece dahil olmaya davet ediyoruz.”
Scale-Up Gelişim Programı’nın ilk dönem çıktıları ve hedefleri
Scale-Up Gelişim Programı’nın ilk dönemi, Türkiye’deki teknoloji şirketlerinin böyle bir programa gerçekten ihtiyaç duyduğunu ortaya koydu. Program kapsamında yaklaşık 400 scale-up ile webinarlar, fiziksel buluşmalar ve başvurular aracılığıyla temas kuruldu. Katılımcı firmaların en çok faydalandığı destek mentörlük olurken, fiziksel buluşmalar da büyük beğeni topladı; ikinci dönemde hem mentör ağı güçlendirilecek hem de bu buluşmaların sayısı artırılacak.
Programa ilk dönemde 60 firma başvurdu, ikinci dönem 150’den fazla başvuru hedefleniyor. Katılımcılar özellikle yurt dışına açılım ön araştırmaları ve masaüstü hazırlıklarda gelişim sağlarken, yatırımcı karşısında ürün değil, şirket anlatımı üzerine kazandıkları deneyimler de programın en değerli kazanımları arasında yer aldı. Programın ikinci döngüsünde, hedeflenen tekil firma sayısı bine ulaşarak ekosistemde ölçeklenebilir ve sürdürülebilir büyümeyi destekleyecek fırsatlar daha da artırılacak.
TAT GIDA’DAN KETÇAPTA DEVRİM: TAT KETÇAP PICKLE, SWEET CHILI VE CAJUN SPICE!
Türkiye’nin en sevilen ketçap markası Tat, yeni çeşnili ketçap ürün serisiyle sofralara dünya lezzetlerini taşıyor.
Türk gıda endüstrisinde salça, domates ürünleri, sos, hazır yemek ve turşu üretiminde lider konumda bulunan Tat Gıda, ketçap kategorisinde çığır açan bir yeniliğe imza attı. Tat Gıda, global mutfakların özgün tatlarını efsanevi ketçap lezzetiyle buluşturarak Türkiye’yi çeşnili ketçap ile tanıştırdı.
“Tat Ketçap Pickle”, “Tat Ketçap Sweet Chili” ve “Tat Ketçap Cajun Spice” olmak üzere üç farklı lezzetten oluşan yeni seri, “Tat Ketçap’la Dünyanı Tatlandır” sloganıyla tüketiciyle buluştu.
Global markaların peş peşe turşulu ürünler geliştirdiği bu dönemde Tat Ketçap Pickle, hamburgerden hotdog’a kadar her lokmaya ferah, canlı ve benzersiz bir lezzet katıyor. Dünya mutfaklarının vazgeçilmez tatlı–acı uyumunu bambaşka bir boyuta taşıyan Tat Ketçap Sweet Chili ise tavuktan deniz ürünlerine, noodle’dan atıştırmalıklara kadar Uzak Doğu esintili lezzetlere eşsiz bir dokunuş katarken gurme sofraların ve şeflerin yeni gözdesi olmaya aday. Louisiana mutfağının vazgeçilmez baharat karışımından ilham alan Tat Ketçap Cajun Spice da aromatik ve hafif acımsı karakteriyle et yemeklerine, ızgaralara ve patates kızartmalarına yepyeni bir boyut katıyor. Gurme bir dokunuş arayanlar için her lokmada farklı bir deneyim sunuyor.
“Çeşnili ketçap ürünlerimiz doğrudan ketçap kategorisinin geleceğini temsil ediyor”
Tat Gıda Genel Müdürü Veysel Memiş, yeni ürünlerin sadece lezzet açısından değil, kategori açısından da farklı olduğuna dikkat çekti. Veysel Memiş “Yeni seri çeşnili ketçap ürünlerimiz sadece damaklarda farklı bir tat bırakmakla kalmıyor, aynı zamanda kategori anlayışını da değiştiriyor. Bu ürünler, sıradan bir sos değil; doğrudan ketçap kategorisinin geleceğini temsil ediyor. Pazarda görülen sweet chili benzeri hazır soslarla asla karıştırılmamalıdır. Çünkü biz farkımızı Tat Ketçap’ın yıllardır efsaneleşmiş tadını, yeni lezzetlerle ustalıkla harmanlayarak ortaya koyuyoruz. Tüketicilerimize yalnızca yeni bir ürün sunmuyoruz; onlara keşif dolu bir deneyim yolculuğu vaat ediyoruz. Çünkü çeşnili ketçap serimizde her damlada merak, her lokmada benzersiz bir tat saklı.” dedi.
“58 yıllık yolculuğumuzu inovasyonla taçlandırıyoruz”
Tat Gıda’nın 60 yıla yakın süredir tüketicilerin sofralarına güvenle eşlik ettiğini vurgulayan Veysel Memiş, “Yüksek domates oranı, koruyucusuz içeriği, güven ve sağlık odaklı üretim anlayışı, ileri dolum teknolojisi ve benzersiz kalite standardıyla Türkiye’nin en yoğun domates tadını sunan ketçap markası Tat Ketçap, Türkiye’de bir ilke imza atarak efsanevi tadını dünya mutfaklarının eşsiz lezzetleriyle buluşturuyor. Koruyucu kullanmadığımız özel formülümüzde, her 100 gramında içerdiği 170 gr domates ile bugün Türkiye’nin içerisinde en yoğun domates bulunduran, yani, en zengin ve temiz içerikli ketçabıyız. Lezzeti şişeye taşımak için ileri teknolojileri devreye alıyoruz. Ultra Clean Dolum Teknolojisi sayesinde şeffaf şişelerde ketçabın doğal rengini net bir şekilde görürken, oksijen geçişi de en aza indiriliyor. Böylece ketçabın hem rengi hem de besin değerleri koruma altına alınıyor. Türkiye’de ilk kez Tat tarafından kullanılan soğuk dolum teknolojisi ile ürünler hızla soğutuluyor ve raf ömürleri boyunca ilk anki tazelik korunuyor. Sterilize edilmiş, havası filtrelerle arındırılmış ortamda yapılan dolum sayesinde Tat Ketçap, şişesinde açıldığı ana kadar taptaze kalıyor. Bu özellikleriyle son 10 yıldır Türkiye’nin en çok tercih edilen ketçap markası olduk. Şimdi de Dünya trendlerini Türk halkıyla buluşturmayı misyon edindik. Ketçap üretiminde yıllardır lider konumda bir marka olarak kategoriyi genişletiyoruz. Yeni seri ürünlerimizle tüketicilerimizin damak zevkine farklı kültürlerden bir yolculuk armağan etmekten büyük heyecan duyuyoruz. Hem ülkemiz hem de dünya için yenilikçi ürünler geliştirmeye, tüketiciyi yepyeni tatlarla buluşturmaya devam edeceğiz.” diye konuştu.
İnovasyonda güçlü portföy
Tat Gıda, son yıllarda gerçekleştirdiği ürün inovasyonlarıyla yalnızca ketçapta değil, sos kategorisinin tamamında iddiasını ortaya koydu. Buffalo Sos, Acılı Mayonez, Ballı Hardal, Şekeri ve Tuzu Azaltılmış Ketçap, Sriracha Mayonez, Trüflü Mayonez, Karabiberli Mayonez gibi yenilikçi ürünlerle portföyünü genişleten şirket, “komple bir sos markası” olma yolunda kararlı adımlarla ilerliyor.
Türkiye’nin en sevilen ketçap markası
Tat Ketçap, MediaCat’in Ipsos iş birliğiyle gerçekleştirdiği Türkiye’nin Lovemark’ları araştırmasında 2023 ve 2024 yıllarında “Türkiye’nin en sevilen ketçap markası” seçildi. İki yıl üst üste kazanılan bu başarı “Kalbimiz Tat Tat Diye Atıyor” sloganıyla hazırlanan yeni reklam kampanyasıyla kutlandı.
Tat Gıda, dijital mecralar ve sosyal medya kanallarında yürüttüğü entegre pazarlama iletişimi stratejisiyle marka bilinirliğini güçlendiriyor. Sosyal medyada her ay farklı temalarla hazırlanan özgün içerikler ve üniversite tadım etkinlikleri gibi saha aktiviteleri, tüketici etkileşimini önemli ölçüde artırıyor. “Mevsiminde Yaz Domatesinden” stratejisiyle ürünlerinde doğallığı ve kaliteyi öne çıkaran Tat Gıda, 2024 yılında da sektör liderliğini korudu. Şirket, domates salçada %19,3, domates ürünlerinde %39,5 ve turşu kategorisinde %20,5 pazar payıyla tüketicilerin ilk tercihi olmaya devam ediyor.
Vakfın bugüne dek 130’dan fazla mezun verdiğini ve hâlihazırda 119 tıp öğrencisine destek sağladıklarını dile getiren Şeker, “Biz sadece maddi destek sunmuyoruz. Gençlere, özellikle farklı şehirlerden gelen öğrencilere yalnız olmadıklarını hissettirmek ve entelektüel gelişimlerine katkı sunmak da önceliklerimiz arasında” dedi.
Lokman Hekim Sağlık Vakfı’nın geçmişte Türkiye’de ilk geri dönüşüm çalışmalarını başlatan sivil toplum örgütlerinden biri olduğunu hatırlatan Şeker, 1987’den itibaren yürütülen atık toplama faaliyetleri sayesinde yaklaşık 696 bin ağacın kesilmesinin önlendiğini de belirtti.
Temiz enerji sektörünün geleceği, İstanbul’da düzenlenen Sungrow ESS Experience Day Türkiye kapsamında ele alındı. Enerji sektöründen yaklaşık 200 temsilci ve paydaşın katıldığı etkinlikte, Türkiye’nin temiz enerji yolculuğunun kritik unsurlarından enerji depolama çözümleri tüm yönleriyle masaya yatırıldı.
Türkiye, 2050 yılına kadar güneş ve rüzgâr enerjisi kapasitesini önemli ölçüde artırarak toplam üretimin %77’sini bu kaynaklardan sağlamayı hedefliyor. Bu vizyon doğrultusunda 2030’a kadar 80 GWh enerji depolama kapasitesi oluşturmak, dönüşümün en önemli basamaklarından biri olarak öne çıkıyor.
Güneş ve rüzgâr enerjisinin kesintili üretim yapısı, şebeke dengesinin korunması ve üretim kısıntısının önlenmesi için ileri seviye depolama çözümlerini zorunlu kılıyor. Enerji depolama sistemleri (ESS), arz ve talep dengesini sağlamak, şebekeye daha fazla yenilenebilir kaynak entegre etmek ve enerji güvenliğini teminat altına almak açısından kilit rol üstleniyor. Bu projelerin hayata geçirilmesi yalnızca gelişmiş teknolojiler değil; aynı zamanda güçlü iş birlikleri ve uzman ekiplerin hızlı, verimli çalışmasını da gerektiriyor.
Sungrow’un güvenilir, verimli ve sürdürülebilir depolama teknolojileriyle yenilenebilir enerji dönüşümünü hızlandırma misyonunun bir parçası olarak düzenlenen ESS Experience Day, sektörün önde gelen uzmanlarının sürdürülebilir gelecek için fikir alışverişinde bulunmaları açısından önemli bir platform oluşturdu.
Yaklaşık 200 sektör profesyonelinin katıldığı etkinlikte örnek uygulamalar, vaka analizleri, güncel trendler ve Türkiye’nin temiz enerji pazarı kapsamlı biçimde ele alındı.
Herkes İçin Temiz Enerji Vizyonuyla Sektörün Dönüşümüne Öncülük Edeceğiz
Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Sungrow Türkiye Genel Müdürü Candaş Gültekin, şirketin “Herkes için temiz enerji” misyonunu vurgulayarak ekledi:
“Sungrow; dünya genelindeki 3 üretim üssü ve 6 Ar-Ge merkezi ile temiz enerji çözümlerinin gelişiminde öncü bir rol üstleniyor. 7 binden fazla Ar-Ge çalışanı, toplam kadromuzun %40’ından fazlasını oluşturuyor. Bugüne kadar yapılan 10 bini aşkın patent başvurusu, sektörde pek çok ilke imza atmamızı sağladı.”
Gültekin, 2017’den bu yana Türkiye’de güvene dayalı ve uzun vadeli iş birlikleriyle güçlü bir varlık gösterdiklerini belirterek şunları söyledi:
“2017’den bu yana yalnızca ileri teknoloji sunmakla kalmıyor; entegre çözümlerimiz ve kesintisiz operasyonel desteğimizle yatırımların her aşamasında iş ortaklarımızın yanında yer alıyoruz. Ülke genelindeki tamir ve operasyon merkezlerimiz ve ‘Herkes için temiz enerji’ vizyonumuzla Türkiye’nin enerji dönüşümünde öncü bir rol üstlenmeye devam edeceğiz. Bu etkinlik de bu kararlılığımızın önemli bir göstergesidir.”
Türkiye’den ve Dünyadan Örneklerle Sektörün Geleceği Tartışıldı
Etkinlik, enerji depolama ve şebeke dönüşümü konularında en son gelişmeleri keşfetmek için önemli bir platform sunarken, sektör profesyonellerinin katkılarıyla deneyim aktarımı için önemli bir zemin oluşturdu.
Etkinlikte şebeke oluşturma, Türkiye pazar görünümü ve trend analizleri gibi başlıklar işlendi; ayrıca Kırşehir Geycek’teki güneş ve rüzgar hibrit projesi öne çıkan örneklerden biri olarak katılımcılarla paylaşıldı.
Son bölümde T-Dinamik Genel Müdürü Doç. Dr. Mustafa Tırıs moderatörlüğünde düzenlenen Yatırımcı Perspektifinden Türkiye ESS Pazarı panelinde, TÜREB Yönetim Kurulu Başkanı Dr. İbrahim Erden, EnerjiSA Enerji Çözümleri Genel Müdürü Batur Yenmez, APLUS Enerji Yönetici Ortağı Volkan Yiğit, Pure Enerji Yönetici Ortağı Argun Karaçay, Ecogreen Genel Müdürü Cem Göçmen ve Genpa Enerji Genel Müdürü Hakan Öz gibi sektör liderleri, Türkiye’nin enerji depolama yatırımlarındaki fırsatları, zorlukları ve uzun vadeli stratejileri değerlendirdi.
İstanbul’da gerçekleşen Sungrow ESS Experience Day, şirketin iş ortaklarını destekleme ve temiz, sürdürülebilir bir geleceğe geçişi hızlandırma konusundaki kararlılığını bir kez daha ortaya koydu. Etkinlik, bilgi paylaşımını teşvik eden ve güçlü iş birliklerine zemin hazırlayan stratejik bir platform olarak öne çıkarken, Sungrow’un güvenilir ve yenilikçi depolama teknolojileriyle yenilenebilir enerji dönüşümünü hızlandırma hedefinde önemli bir dönüm noktası oldu.
Türkiye’nin Temiz Enerji Dönüşümünde Güvenilir Partner
BloombergNEF’e göre, fotovoltaik (PV) invertörler ile enerji depolama çözümleri ve güç dönüştürme sistemleri alanında dünyanın en güvenilir markası konumundaki Sungrow, Türkiye’de de güvene dayalı uzun soluklu iş modeliyle faaliyetlerini yürütüyor.
Türkiye’deki mevcut ve planlama aşamasındaki yatırımlara yanıt verebilecek kapsamlı bir yapılanma ile hizmet veren şirket, proje yaşam döngüsünün tamamını destekleyen yerel bir yapılanma ve konsolide edilmiş satış, teknik destek ve satış sonrası hizmet ağı ile faaliyet gösteriyor. Her ölçekteki projeye kapsamlı teknik ve ticari destek sağlamak için deneyimli profesyonellerden oluşan bir ekiple hizmet veren Sungrow, Türkiye’nin 7 bölgesindeki Teknik servis merkezi ve iki ildeki onarım merkezi ile iş ortaklarının ihtiyaçlarına çözüm üretiyor.
Bereket Sigorta Grubu’nun “Bereket Buluşmaları Bölge Toplantıları’’ BaşladıBereket Sigorta Grubu, paydaşlarıyla iletişimi güçlendirmek ve iş birliğini artırmak amacıyla başlattığı “Bereket Buluşmaları” ismini verdiği toplantılarının ilkini Malatya ve Diyarbakır’da gerçekleştirdi.
Şirketin Genel Müdürü sayın Faruk Gökçen’in katılımıyla düzenlenen toplantılarda; Tarım Kredi Kooperatif yöneticileri, acenteler, banka bölge müdürleri ve şube müdürleri bir araya geldi. Toplantılarda sektörün mevcut durumu, ortak vizyon ve geleceğe yönelik hedefleri değerlendirilirken, iş birliği imkanları da ele alındı.
Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Bereket Sigorta Grubu Genel Müdürü Faruk Gökçen, şunları söyledi:
“Bereket Sigorta Grubu olarak tüm paydaşlarımızla aynı masa etrafında buluşarak sektörün geleceğine yönelik ortak bir vizyon geliştirmeyi son derece kıymetli buluyoruz. Bereket Buluşmaları toplantılarıyla hedefimiz; iletişimi güçlendirmek, iş birliklerimizi pekiştirmek ve sigorta sektörüne sürdürülebilir değer katmaktır. Katılım gösteren tüm iş ortaklarımıza teşekkür ediyor, birlikte büyümeye devam edeceğimize inanıyoruz.”
Güvenlikte Dijital Dönüşüm: Elektronik Kilitler Yeni Standart Oluyor
Akıllı teknolojiler, mekanik kilitleri dönüştürüyor; güvenlik pazarında yeni bir dönem başlıyor.
Son yıllarda güvenlik teknolojilerinde yaşanan hızlı gelişim, yaşam alanlarının korunmasında kullanılan sistemlerde köklü değişimleri beraberinde getiriyor. Özellikle elektronik kilitler, sundukları kullanım kolaylığı, esneklik ve gelişmiş güvenlik özellikleri ile hem bireysel hem kurumsal kullanıcılar arasında hızla yaygınlaşıyor.
Klasik mekanik kilitlerde anahtar taşıma zorunluluğu ve kaybolma riski gibi dezavantajlar, elektronik kilitlerle ortadan kalkıyor. Kart, şifre, parmak izi ya da mobil uygulama ile erişim imkânı sunan bu sistemler, yalnızca güvenliği artırmakla kalmıyor; kullanıcıya zaman kazandıran pratik çözümler sağlıyor.
Kullanım Alanları Genişliyor
Elektronik kilitler, artık yalnızca konutlarda değil; otellerden ofislere, depo alanlarından kamu binalarına kadar geniş bir yelpazede tercih ediliyor. Farklı ihtiyaçlara yönelik; kartlı otel kilitleri, şifreli kapı kilitleri, parmak izi okuyuculu sistemler ile Bluetooth ve Wi-Fi üzerinden çalışan modeller, güvenlik pazarında standart ürün gamının bir parçası haline gelmiş durumda.
Mekanikten Elektroniğe Geçiş
Elektronik kilitlerin yaygınlaşması, mekanik kilit sektöründe de teknolojik bir dönüşüm sürecini tetikliyor. Geleneksel kilit mekanizmaları artık elektronik modüllerle entegre çalışabilecek şekilde geliştiriliyor. Böylece kullanıcılar hem mekanik güvenliğin sağlam yapısından hem de dijital erişim yönetiminin sunduğu kolaylıklardan yararlanabiliyor.
“Elektronik kilitler güvenlik anlayışını yeniden tanımlıyor”
Kale Endüstri Holding Genel Müdürü Selim Taşo, konuyla ilgili değerlendirmesinde şunları söylüyor:
“Dijitalleşme, artık güvenlik sektöründe de kaçınılmaz bir gerçek. Elektronik kilitler, erişim yetkilerinin yönetilmesi, giriş-çıkış kayıtlarının tutulması ve uzaktan kontrol gibi özellikleriyle, kapı güvenliğini çok daha kapsamlı bir hale getiriyor. Önümüzdeki dönemde bu teknolojiler, yalnızca lüks ya da ekstra bir çözüm olmaktan çıkıp günlük yaşamın vazgeçilmez standartları haline gelecek.”
Geleceğin Güvenlik Trendleri
Uzmanlara göre elektronik kilitler, sadece kapıların güvenliğini sağlamakla kalmayacak; akıllı ev ve bina otomasyon sistemleri ile entegre çalışarak enerji verimliliği, uzaktan yönetim ve kişiselleştirilmiş güvenlik senaryoları gibi ek avantajlar sunacak.
Türkiye’de 70 yılı aşkın süredir güvenlik çözümleri geliştiren Kale Kilit gibi firmalar da bu dönüşüme öncülük ediyor. Yeni nesil elektronik kilit teknolojilerinin, sektörün geleceğinde belirleyici rol oynaması bekleniyor.
Ankara’da üniversite okuyan gençlerden oluşan Değişim Elçisi Ankara ekibi, Türkiye’nin yeni ulusal katkı beyanını açıklayacağı İklim Haftası’nda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Müdürlüğüne hitaben bir mektup yazarak iklim krizinin yıkıcı etkilerine dikkat çekti. Sellerden yangınlara, kuruyan göllerden yok olan ormanlara kadar yaşanan felaketleri bizzat tecrübe ettiklerini belirten gençler, fosil yakıtlara dayalı politikaların doğayı ve yaşamı tükettiğini vurguladı. Mektupta, yeni Ulusal Katkı Beyanı’nın bilimsel, adil ve kapsayıcı bir yol haritası olması gerektiğinin altı çizilerek kömürden adil çıkış, doğa koruma, iklim uyum politikalarının güçlendirilmesi ve karar alma süreçlerine gençlerin etkin katılımı talep edildi. Gençler mektuplarını bakanlığın Avrupa Birliği Türkiye delegasyonuna iletilmek üzere teslim ettiler.
Gençlerin delegasyona hitaben kaleme aldığı mektupta şu ifadeler yer aldı:
“Bizler; Türkiye’nin farklı şehirlerinde yaşayan, Ankara’daki üniversitelerde okuyan ve ülkemizin geleceğinde söz sahibi olmak isteyen gençleriz. Selleri, yangınları, kuruyan gölleri ve iklim krizinin yıkıcı etkilerini bizzat gördük. Birçok insanı, canlıyı, ormanı, suyu ve yaşam alanını afetlerde kaybettik.
İklim krizinin ana nedeni olan fosil yakıt politikaları doğayı sömürüyor, emeği tüketiyor, geleceğimizi karartıyor. Toprağımızı, suyumuzu kurutuyor, sağlığımızı bozuyor, geçim kaynaklarımızı küçültüyor. Akbelen’de zeytinliklerin kömür uğruna yok edilmesi, Soma’da işçilerin işten çıkarılma tehdidiyle karşı karşıya kalması bizlere şu soruyu sorduruyor: Gerçekten başka bir dünya mümkün değil mi? Bizler hâlâ umutluyuz ve adil bir geleceği kurma konusunda kararlıyız.
Yakın zamanda Türkiye’nin iklim krizi ile mücadele yol haritasını oluşturacak yeni Ulusal Katkı Beyanı’nı açıklamasını bekliyoruz. Bu beyanın bilim ve tekniğin ışığında hazırlanmış, adil, kapsayıcı ve uygulanabilir bir yol haritası olmasını temenni ediyoruz. Beklentimiz, kömürden adil geçiş ile çıkış, doğa korumanın artırılması, iklim uyum ve dayanıklılık politikalarının güçlendirilmesi, şeffaflık ve hesap verebilirlik, gençlerin ve toplumun diğer kesimlerinin karar alma süreçlerine etkin katılımı ve iklim adaletinin tüm boyutlarıyla güvence altına alınmasıdır.
Biz gençler; iklim değişikliği ile mücadele süreçlerinin seyircisi olmak değil krizin çözümünde rol almak istiyoruz. Bugün “Nasıl bir dünyada yaşamak istersiniz?” sorusu bizlere sorulmadığında, yarınımız bizlerin cevaplarını içerememektedir. Bugünün gençleri, yarının yeni yaşam kurucuları olarak adil ve etkili bir iklim hedefi, güçlü iklim politikaları talep ediyoruz.
Trend Micro, Dijital İkiz Teknolojisiyle Proaktif Güvenliği Baştan Tanımlıyor
NVIDIA AI tabanlı, özerk yapay zeka hızında inovasyon; veri odaklı karar alma için yeni bir temel oluşturuyor.
Dünyanın önde gelen siber güvenlik şirketlerinden Trend Micro, işletmelerin proaktif güvenliğe yaklaşımını kökten değiştiren yenilikçi bir siber dayanıklılık modelini tanıttı. Trend Micro’nun Dijital İkiz yetenekleri, kuruluşların gerçek dünyadaki siber tehditleri simüle etmesine, savunmalarını test edip doğrulamasına ve politikalarını karmaşık ve çeşitli dijital ortamlar üzerinde anında uyarlamasına imkân tanıyor.
NVIDIA Agentic AI Kıdemli Mühendislik Direktörü Bartley Richardson, “Günümüzün hızla değişen siber güvenlik ortamında, kuruluşlar tehditleri ortaya çıkmadan öngörebilen ve etkisiz hale getirebilen proaktif çözümlere ihtiyaç duyuyor. NVIDIA NIM mikro hizmetleriyle desteklenen Trend Micro’nun siber güvenlik dijital ikizleri, kurumsal altyapılara yapay zeka destekli koruma sağlıyor” dedi.
Bu yeni modelin merkezinde Trend’in gelişmiş özerk yapay zekası ve sektörde bir ilk olan siber güvenlik dijital ikiz teknolojisi yer alıyor. Trend, kurumların altyapısının yüksek doğrulukla ve sürekli güncellenen bir simülasyonunu oluşturarak, güvenlik ekiplerinin riskleri görselleştirmesini, senaryoları güvenli bir şekilde test etmesini ve dayanıklılığı artırıp iş sürekliliğini koruyacak hızlı, veri odaklı kararlar almasını sağlıyor.
Dönemsel değerlendirmelerden sürekli ve akıllı simülasyonlara geçiş, proaktif siber güvenlikte önemli bir evrim anlamına geliyor. Bu yaklaşım, kurumların tehdit aktörlerinden bir adım önde olmasını, ortamlarını siber saldırılara karşı daha dayanıklı hale getirmesini ve sürekli değişen tehdit ortamında kritik operasyonlarını güvenle korumasını sağlıyor. Bu teknoloji sayesinde güvenlik uygulamaları, durağan ve reaktif olmaktan çıkarak dinamik ve öngörülü bir yapıya kavuşuyor ve kritik kullanım alanlarında ölçülebilir iyileşmeler sunuyor.