EkonomiSanayi-Teknoloji

Ekonomi-teknoloji haberleri

ManpowerGroup “Yetenek Devrimi Yenileniyor” Araştırması: Dijitalleşen şirketler istihdamı artırıyor
ManpowerGroup tarafından 26 binin üzerinde işverenle gerçekleştirilen “Yetenek Devrimi Yenileniyor – COVID-19’un Dijitalleşmeye ve Yeteneklere Etkisi: Çalışanlar İçin Yeni Bir Gelecek” başlıklı araştırma COVID-19’un dijitalleşmeye ve yetenek gelişimine etkisini gözler önüne seriyor. Araştırmaya göre otomasyona en fazla ağırlık veren kurumlar aynı zamanda istihdam seviyesini (net yüzde 15’lik artış) en ciddi oranda artırmayı hedefleyen kurumlar olarak öne çıkıyor.
İş gücü çözümlerinde lider kuruluş ManpowerGroup, COVID-19’un çalışma hayatında dijitalleşme ve yetenekler üzerindeki etkisini inceleyen araştırmasının sonuçlarını yayınladı. Türkiye de dahil olmak üzere 26 binin üzerinde işverenle gerçekleştirilen araştırma en çok dijitalleşen şirketlerin en fazla istihdam yaratan şirketler olduğunu ortaya koyuyor. Şirketlerin, pandeminin bir sonucu olarak dijitalleşme süreçlerine hız verdiği tespitine yer verilen araştırmaya göre şirketlerin yüzde 38’i dijitalleşme yolculuklarına hız verirken, yüzde 17’si de mevcut planlarını askıya almış durumda.
Araştırmanın öne çıkan bulgularından biri de yaratılan iş pozisyonları. Anket bulgularına göre dijitalleşen işverenlerin yüzde 86’sı istihdam seviyelerini artırmayı ya da korumayı planlarken otomasyon planları kapsamında iş gücünde azalmaya gitmeyi planlayan işverenlerin oranı yüzde 11’de kalıyor. Araştırma sonuçlarına dair açıklamalarda bulunan ManpowerGroup Türkiye Genel Müdürü Feyza Narlı, “ManpowerGroup tarafından yapılan araştırma dijitalleşmenin şirketlerdeki dönüştürücü etkisinin yanı sıra organizasyon yapılarında yarattığı istihdamı da ortaya koyuyor. Günümüzde teknoloji alanında çığır açıcı gelişmeler yaşanıyor. Bu gelişmeler iş gücü dönüşümünü ve esnekliğini de artırıyor. İş gücü dünyasının yeni öncelikleri arasında yer alan daha iyi bir iş-yaşam dengesi ile iş yapış şekillerinde daha fazla yetki ve bireysel inisiyatif tanınmasında da teknoloji kolaylaştırıcı bir rol oynuyor. Pandeminin birinci yılını geride bırakırken temelinde yaratıcılığın, analiz becerisinin, uyumluluğun bulunduğu bir toparlanma sürecine de tanıklık ediyoruz. Bazı sektör ve roller daha hızlı ve iyi bir noktaya gelirken, bu büyüyen sektörlerde yeni becerilere olan talep de artıyor. Yetenek Devrimi olarak tanımlayabileceğimiz bu yeni süreçte talep artışının yaşandığı roller için çalışanları geleceğin yetenek seviyesine hazırlamak, mevcut yetenekleri geliştirmek ve yeni yetenekler kazanmak önümüzdeki 10 yılın en önemli gündem maddesi olacak” diye konuştu.
“Yetenek Devrimi Yenileniyor – COVID-19’un Dijitalleşme ve Yeteneklere Etkisi: Çalışanlar İçin Yeni Bir Gelecek” başlıklı araştırmadan öne çıkan bulgular şöyle sıralanıyor:

  • Pandeminin dijitalleşmeye olan etkisi dünyada önemli ölçüde farklılık sergiliyor: Almanya, Avusturya, Japonya ve İtalya’daki işverenler COVID-19’un etkisiyle en çok otomasyonun hızlandığını belirtirken; ABD, Fransa ve Birleşik Krallık’taki işverenler aksi yönde görüş bildiriyor.
  • Dijitalleşme ve istihdam artışında liderlik büyük kurumlarda: Daha küçük kuruluşların salgından en çok etkilenen şirketler olduğu tespiti yapılırken söz konusu ölçekteki şirketlerin büyük olasılıkla dijitalleştirme planlarını askıya alıp işe alma planlarını azalttığı değerlendiriyor.
  • Otomasyona önem veren kurumlar istihdam seviyelerini de artırıyor: Şirketler, dijitalleşme hızlandıkça çalışanlarının yeni yetenekler kazanmalarına destek olma açısından insan kaynaklarının rolünün öneminin farkına varıyor. Otomasyona en fazla ağırlık veren kurumlar aynı zamanda istihdam seviyesini (net yüzde 15’lik artış) en ciddi oranda artırmayı hedefleyen kurumlar olarak öne çıkıyor.
  • Sosyal beceri eğitiminin arayı kapatması gerekiyor: Dayanıklılık, iş birliğine yatkınlık, yaratıcılık ve liderlik gibi sosyal becerilere olan talep giderek artarken her beş işverenden yalnızca biri (yüzde 19) sosyal becerilere odaklı yetenek artırma programlarına yatırım yapıyor. Eğitim süreleri de kısalıyor. İşverenler, insanların belirli roller ve işlevlerle ilgili daha uygulanabilir, küçük boyutlu, seçilmiş içerik istediği bilincine varıyor.
  • COVID-19 uzun vadeli İK önceliklerinde değişim yarattı: İK liderleri çalışan sağlığı ve mutluluğunun en önemli öncelik olduğunu fark ediyor. İşverenlerin yüzde 63’ü 2021 ve sonrası için gündemlerinin ilk sırasına bu konuyu almış durumda.

Yeteneklerin her zamankinden hızlı değişmesi gereken bir dönemde kurumlar en iyi yetenekleri kendilerine çekmek, onları geliştirmek ve bünyelerinde tutmak için yenilenmiş yetenek ve iş gücü geliştirme stratejilerine ihtiyaç duyuyor. Yetenek Devrimi Yenileniyor raporu Yetenek Devrimine yönelik yenilikçi çözümlerin yanı sıra ManpowerGroup’un bu alanda sunduğu imkânları da gözler önüne seriyor:

  • SkillsInSight: ManpowerGroup’un değerlendirme aracı insanların güçlü yanlarını ve iş tercihlerini tanımlamalarına yardımcı olurken kurumlara da adayların ilgili rollere ne kadar uygun olduğunu öngörme imkânını tanıyor.
  • MyPath: ManpowerGroup’un bu programı büyüyen sektörlerden küçülen sektörlere kadar bir rolden diğerine uzanan yolda yetenek işleme, yetenek açığının kapatılması, bireylerin işe alınırlık seviyelerinin yükseltilmesi ve pandeminin sosyal ve ekonomik etkilerine temas etmeyi kolaylaştırma imkânı sunuyor.
  • Experis Tech Akademileri: Henüz öğrencilik dönemindeyken yeni yeteneklere uyum sağlanmasını kolaylaştıracak bir eğitim altyapısının oluşturulabilmesi için müşteriler, teknik okullar ve üniversitelerle birlikte iş birliği yapıyor.

Yataş Grup Pandemi Döneminde En Çok Kanepe İhraç Etti

 Yataş Grup, ihracattaki büyümesini sürdürmeye devam ediyor. Cironun yüzde 7’sini oluşturan ihracatını, 2020 yılsonu itibarıyla yüzde 10’a ulaştırmayı başaran Yataş Grup’un satışı en çok artan ürünü ise kanepe oldu.

Mobilya ve yatak sektörünün lider şirketlerinden Yataş Grup, pandemi dönemini fırsata çevirerek ihracattaki büyümesini sürdürdü. Avrupa, Ortadoğu, Balkanlar ve Çin başta olmak üzere 49 ülkeye ihracat yapan, Enza Home ve Yataş Bedding markalarıyla yurtdışındaki 96 satış noktası bulunan Yataş Grup, cironun yüzde 7’si olan ihracatını pandemi döneminde yüzde 10’a ulaştırdı. Pandemi sürecinde ihracatta en önemli kalemlerden biri kanepe oldu. Evde daha fazla zaman geçirilen bu dönemde tüketicilerin konfor, rahatlık ve yenilik arayışı neticesinde 2020 yılının ikinci yarısında kanepe satışları bir önceki seneye göre yüzde 15 arttı.

Konuya ilişkin bir değerlendirmede bulunan Yataş Grup CEO’su Nuri Öztaşkın, “Pandeminin etkisi dünyada Türkiye’ye kıyasla çok daha sert oldu. Türkiye’de cadde mağazaları hizmet vermeye devam etti, alınan tedbirler, düzenlenen kampanyalar, online satış, telefonla sipariş gibi alternatif pazarlama stratejileri sayesinde satın alma hiç durmadı. Batıda mağazaların açılması Ağustos ayını buldu. Gürcistan gibi bazı ülkelerde ise neredeyse tüm yıl mağazalar kapalı kaldı. Sadece direkt çalıştığımız ve online yatak sattığımız ülkelere ihracat yaptık. Haziran ayında bazı ülkelerde mağazaların kapılarını tekrar açmasıyla hareketlenen satışlar, Ağustos ayında tüm mağazaların açılmasıyla birlikte 2019 yılı rakamlarını yakaladı. Ardından gelen aylarda ise satışlar yüzde 10 artış gösterdi. Bu yıl hedefimizde 16 yeni pazara daha açılmak var. Organizasyonumuzu çok hızlı büyüyen pazarlar olan Çin, Hindistan ve Singapur’a yakın olacak şekilde şekillendirmeyi planlıyoruz. Afrika pazarını da çok önemsiyoruz. Bu coğrafya gelişime açık ve yeni bir pazar. Güney Afrika’dan sonra bu kıtadaki başka ülke pazarlarına da açılmayı arzu ediyoruz” dedi.

İkinci El Araçlarda Ekspertiz Hizmeti Anadolu’da Yaygınlaşıyor

İkinci el araç ekspertiz hizmetini kurumsal ve bağımsız anlayışla yöneten firmalardan biri olan TÜV SÜD D-Expert; sektörün ihtiyaç duyduğu kaliteli ekspertiz hizmetini Kayseri’ deki müşterileriyle de buluşturdu. Türkiye’de 20 noktada hizmet vermeye devam eden TÜV SÜD D-Expert şubeleşme sürecini hızla devam ettiriyor.

Genel Müdür Yardımcısı Ozan Ayözger “TÜV SÜD D-Expert olarak son 2 yıldır şubeleşme sürecinde yükselen bir grafiğimiz var. Tüm Türkiye’de yapılanmamızı ve istihdamımızı arttırıyoruz. İkinci el otomobillerde, kilometre düşürme, araç durumunun alıcıyla net olarak paylaşılmaması, tramer bilgilerinin araç ile uyuşmaması gibi sorunlarla sıkça karşılaşılmakta olup verdiğimiz hizmetle müşterilerimizin doğru ve güvenilir ekspertiz hizmeti alabilmesi adına çalışmalarımızı sürdürüyoruz ‘’ dedi.

Sektörün ihtiyaç duyduğu tarafsız ve bağımsız hizmet anlayışı ve güvenilirlik hususunda yaşanan sorunları azaltmak istediklerini belirten Ayözger, şöyle devam etti: ‘’ Son dönemlerde yaşanan yoğunlukla birlikte müşterilerin güvenebilecekleri firmalara olan ihtiyacı her geçen gün daha çok artıyor. Otomobil sektöründe geçmişi ve tecrübesi olmadan ikinci el araç ekspertiz hizmeti veren firmalarda, tüketicilerin karşılaşabilecekleri hata oranının yüksekliği nedeniyle müşteriler Türk Standartları Enstitüsü kurumundan Hizmet Yeterlilik Belgesi almış kurumsal firmalardan hizmet almayı tercih ediyor. TÜV SÜD D-Expert olarak hem alıcılara hem de satıcılara sunduğumuz kaliteli ve güvenilir ekspertiz hizmetini Kayseri Kocasinan şubemizde de müşterilerimizle buluşturmaktan mutluluk duyuyoruz.‘’

2021 yılı Kobi’lerde dijitalleşme yılı olacak

e-dönüşüm kavramı, 1 Ocak 2014 tarihinde iş hayatının gündemine girdi. O günden günümüze hayatımızda çok şey değişti. Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB)’in 19 Ekim 2019 tarihinde yayımladığı VUK 509 Nolu Genel Tebliği ile e-dönüşüm uygulamalarının kapsamı 2020 yılında büyük ölçüde genişletildi. 2020 önemli bir dönüm noktası oldu ve birçok sektörden mükellef firmalar, e-belge uygulamaları ile tanıştı.

e-dönüşümdeki gelişmeleri değerlendiren Kolaysoft Teknoloji AŞ Genel Müdürü Kezban Boztürk, şunları söyledi: Bugünkü mevcut durumda yaklaşık, e-faturada 340 bin, e-defterde 204 bin, e-irsaliyede 92 bin, e-serbest meslek makbuzunda 198 bin, e-müstahsil makbuzunda 27 bin kullanıcı bulunuyor. 2021 yılı da, benzer şekilde çeşitli e-belgelere zorunlu geçişlerin olacağı ve mevcutta kullanılan e-belgelerin kapsamının daha da genişleyeceği bir yıl olacak. Geçmiş yıllarda, Kobi’lerin ticari yazılım kullanımları ve dijitalleşme oranları düşük oranlarda iken, pandemiyle birlikte bu süreç hız kazandı. Gerek e-belge uygulamaları, gerek diğer teknolojik altyapı çalışmalarıyla, 2021 yılı Kobi’lerde dijitalleşme yılı olacaktır” dedi.

70 binin üzerindeki mükellefe hizmet veriyoruz

e-Dönüşüm pazarının yaklaşık %20’nin altyapısını sağladıklarını ifade eden Kolaysoft Teknoloji Genel Müdürü Kezban Boztürk, şunları söyledi: “Kolaysoft Teknoloji ve altyapı hizmetini sunduğumuz 14 özel entegratör ile birlikte, e-dönüşüm pazarının yaklaşık %20’nin altyapısını Kolaysoft olarak biz sağlıyoruz. Diğer bir değerlendirmeyle, Kolaysoft olarak, gerek kendi entegratörlüğümüz, gerekse diğer entegratörlere sunmuş olduğu altyapı hizmeti ile 70 binin üzerindeki mükellefe / son kullanıcıya hizmet veriyoruz. 2019’a damgasını vuran ilk 500 bilişim şirketi arasında e-dönüşüm kategorisinde 7. sırada yer aldık. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, e-dönüşüm dünyasına öncülük ediyoruz. Sektörde söz sahibiyiz ve bu başarımızı doğru değerlendirip, doğru çözümler ile müşterilerimize ve altyapı hizmeti sağladığımız entegratörlere sunuyoruz. Ayrıca, önemli noktalardan birisi şudur ki, diğer entegratörler ile beraber çalışırken, sahadaki rekabeti en nezaketli şekilde yürüten bir firmayız” diye konuştu.

İşletmeler, dijital dönüşüm sürecine “kolay” entegre oluyor

Dijital dönüşümün kaçınılmaz olduğunu, iş hayatından eğitime, sağlıktan sosyal hayata kadar her alanı dönüştürdüğünü anlatan Kolaysoft Genel Müdürü Kezban Boztürk, konuşmasına şöyle devam etti: “Kolaysoft olarak, yaklaşık 5 yıl önce mottomuzu şöyle belirledik. Evet, dijital dönüşüm hayatımızın bir kaçınılmazı ve içinde bulunmamız gereken bir durum. Bunu zorlaştırarak değil de, en “kolay” haliyle nasıl yapabiliriz diye mühendislik olarak bu konuya eğildik. Regülasyonlar hayatımıza zorunluluk olarak gelmiş ve gelirken de hayatımızı kolaylaştırmayı hedeflemişti. Bizde bu nedenle projelerimizde, friendly uygulamaları hayata geçirdik. Kolaysoft olarak, her uygulamamızda, kullanıcılar için mühendisliğimizin kolay kullanım tarafını ön plana çıkarıyoruz. Muhasebecilerin, mükelleflerin, kullanıcıların ve tüm paydaşlarımızın hayatlarına regülasyonları, sağlıklı ve kolay bir şekilde entegre ediyoruz. Bugün geldiğimiz noktada, avukatlar, mali müşavirler, doktorlar ve eczacıların hayatlarını kolaylaştırarak, bir tuşa basarak tüm işlemlerini rahatlıkla yapabilmelerine imkan sunuyoruz. Kısaca, dijital dönüşüm yolculuğunda, müşterilerimize rehberlik ediyoruz. Onlara yaşamış oldukları veya yaşayabilecekleri problemlerle ilgili önceden bilgiler vererek, kendilerini güvende hissetmelerini sağlıyoruz. Ayrıca, Kolaysoft olarak, sektörel call centerlar ve sektörel portallar oluşturarak, arayan mükelleflerin, call centerda veya portal içinde kaybolmasını engelleyerek, e-dönüşümün kolaylığını müşterimize yansıtıyoruz” dedi.

Bu yıl, sağlık hizmet sunucusu mükelleflerin e-belgeye geçişleri öngörülüyor

Sağlık hizmet sunucularının bu yıl e-belgeye geçişlerinin öngörüldüğünü kaydeden Kolaysoft Genel Müdürü Kezban Boztürk, şunları söyledi: “GİB’in 2020 yılı sonunda yayınlamış olduğu bir taslak var. Bunun tebliğe dönüşmesiyle beraber özellikle Sağlık Hizmet Sunucuları tarafında ciddi bir portföy ile karşı karşıya olacağız. Burada, Sosyal Güvenlik Kurumu ile sözleşme imzalayan sağlık hizmeti sunucuları ve medikal malzeme – ilaç/etken madde temin eden tüm mükellefler yer alacak. Hastane, tıp merkezi, dal merkezleri, diyaliz merkezleri, Sağlık Bakanlığı ruhsatlı diğer özelleşmiş tedavi merkezleri, tanı, tetkik ve görüntüleme merkezleri, laboratuvarlar, tıbbi cihaz ve malzeme tedarikçileri, optisyenlik müesseseleri, işitme merkezleri, kaplıcalar, beşeri tıbbi ürün/ürün sunan ve/veya üreten özel hukuk tüzel kişileri ve bunların tüzel kişiliği olmayan şubeleri, ecza depoları v.b olan mükelleflerin, bu yıl içinde e-belgelere zorunlu geçişleri öngörülüyor. Bu sürece dair bizler, tüm hazırlıklarımızı yaptık ve tebliğin yayınlanmasını bekliyoruz” şeklinde konuştu.  

EKOIQ artık online ve ücretsiz
Türkiye’nin ilk yeşil iş ve yaşam dergisi EKOIQ, bundan böyle online ve ücretsiz olarak okuyucularıyla buluşuyor.
İklim değişikliği ve sürdürülebilirlik konularında yayın yapan, Türkiye’nin ilk karbon nötr iş ve yaşam dergisi EKOIQ, daha fazla insana ulaşmak ve pandemi boyunca oluşan dağıtım sorunlarını çözmek için harekete geçti. Artık online ve ücretsiz olarak yayınlanacak olan EKOIQ, 92 sayılık arşivini de okurlara açıyor.
“Bir Kelebek Havalansa” başlıklı son sayısında Sivil Toplum ve Sürdürülebilirlik ilişkisini ele alan EKOIQ, Birleşmiş Milletler’in medya iletişim merkezi SDG Media Compact’a Türkiye’den üye olan ilk yayın kuruluşu
EKOIQ’nun son sayısına ve tüm arşivine buradan ulaşabilirsiniz:
https://ekoiq.com/arsiv/2020-2/

İnşaat sektörü 2021 yılının ikinci yarısından umutlu

2020 yılında ortaya çıkan Covid-19 salgınından en çok etkilenen sektörlerin başında gelen inşaat sektörü, yıl ortasında gerçekleşen iyileştirme önlemleri sonucu düşük faiz oranları ile kendini toparladı. Öyle ki 2020 yılı tüm zamanların konut satış rekorunun kırıldığı yıl olarak kayıtlara geçti. Ancak dövizde yaşanan dalgalanma ve artan konut kredisi oranlarıyla tekrar durgunluk dönemine giren sektör, 2021 yılının ikinci yarısından sonra alınacak önlemlere bağlı olarak bir toparlanma süreci öngörüyor. İnşaat sektöründe 30 yıla yakın süredir çok sayıda yeni nesil projeye imza atan Şua İnşaat’ın Yönetim Kurulu Başkanı Nimetullah Kaya, pandemi ile durgun zamanlar geçiren sektörde balkonlu, yeşil alanlı ve düşük katlı projelere ilginin arttığını belirtti. Yılın ikinci yarısından umutlu olduğunu söyleyen Kaya, 2021’de kalitesine kıyasla uygun fiyatlı projelerin alıcı bulacağına dikkat çekti.

İnşaat sektörü 2020 yılında ortaya çıkan pandemi sürecinden en çok etkilenen sektörlerin başında geliyor. Covid-19 salgınının başladığı ilk aylarda durma noktasına gelen sektör, yıl ortasında alınan iyileştirme önlemleri neticesinde kendini toparlayarak tüm zamanların konut satış rekorunun kırıldığı yıl olarak kayıtlara geçti. Akabinde dövizde yaşanan dalgalanmaların devam etmesi ve konut kredisi oranlarının yükselişi sektördeki durgunluğu tekrar geri getirdi. Ancak sektör alınacak önlemlere bağlı olarak 2021 yılının ikinci yarısından umutlu.

Hayata geçirdiği projelerle bulunduğu lokasyonların mimari, sosyal ve finansal gelişimine öncülük eden Şua İnşaat, 2020 yılında pandemiye rağmen yıllık hedefinin yüzde 60’ını gerçekleştirdi. Şua İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Nimetullah Kaya, pandemi ile durgun zamanlar geçiren sektörde2021 yılında kalitesine kıyasla uygun fiyatlı projelerin alıcı bulacağını ifade etti.

“Faizler yüzde 1,10’u geçmemeli”

Merkez Bankası’nın dövizde dalgalanmaya karşı baz fiyatlarını yükseltmesiyle konut kredisi oranlarında düşüş beklediklerini açıklayan Nimetullah Kaya, “Beklentimiz konut kredisi oranlarının yüzde 1,10’u geçmemesi yönünde. 2021yılının ikinci yarısından itibaren sektörde büyümenin devam edeceğini düşünüyoruz. Firmaların finans durumlarına göre mevcut risklerini yükseltmeden,200- 400 konutluk, metrekare fiyatlarını da 5000 – 8000 TL aralığında belirledikleri projelerinin alıcı bulacağını öngörüyoruz” açıklamasında bulundu.

“Orta Doğu ve Asya ülkelerinden yatırım bekliyoruz”

2021’de Orta Doğu ve Asya ülkelerinden yatırım beklediklerini açıklayan Kaya, ülkemizin bu bölgeler için yatırım bölgesi olduğunu ifade ederek, “Kentsel dönüşüm alanları haricinde tapu harç muafiyeti, T.C. vatandaşlık işlem prosedürlerinin hızlı sonuçlanması için işlemlerin kolaylaştırılması ve ödemelerin Türk Lirası olarak gerçekleştirilmesi durumunda yabancı ülke vatandaşlarının ülkemize daha fazla yatırım yaparak konut talebini artıracağını düşünüyoruz” dedi.

“Balkonlu, yeşil alanlı ve düşük katlı projelere ilgi arttı”

Şua İnşaat olarak yola çıktıkları ilk günden bu yana “Daha iyi bir gelecek için ne yapabiliriz?” düşüncesiyle yol aldıklarını belirten Kaya,“Pandemiyle birlikte evlerde geçirilen sürenin artması konut tercihlerine de yansıyarak balkonlu, yeşil alanlı ve düşük kata sahip projelere olan ilgiyi artırdı. Bir anlamda bu tercihlerin sektörü 30 yıl önceki konut tiplerine geri götürdüğünü söyleyebiliriz” şeklinde konuştu.

OTOMOTİV İHRACATINA DİJİTAL KATKI

Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği’nin (OİB), Türkiye’nin alternatif pazarlarından olan Tayland ve Vietnam’a toplamda ortalama 50 milyon dolar olan otomotiv ihracatının artırılması hedefiyle düzenlediği dijital sektörel ticaret heyeti programı sona erdi.

Ticaret Bakanlığı ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) desteği ile düzenlenen ve 5 gün boyunca süren Taylandlı ve Vietnamlı firmalar ile Türk firmalar arasında 162 online ikili iş görüşmesinin yapıldığı programa, 13 Türk firmasının yanı sıra Vietnam’dan 26, Tayland’dan 18 olmak üzere toplam 57 firma katıldı.

Pandemi nedeniyle geçen yıl, yüz yüze etkinliklerini iptal ederek öncelikle Meksika, Almanya ve İngiltere’ye dijital sektörel ticaret heyeti toplantılarına imza atan OİB, 2021 yılının ilk toplantısını Vietnam ve Tayland’a gerçekleştirdi. Şartlar ne olursa olsun ihracatı artırmak için çalıştıklarını ifade eden OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik, üyelerinin alternatif pazarlara ulaşması adına dijital sektörel ticaret heyetleri düzenlediklerini belirtti.

Vietnam-Tayland Dijital Sektörel Ticaret Heyeti Programı’nı değerlendiren Başkan Çelik, “Covid-19 pandemisiyle tüm dünyada ticaretin artmasına katkı sağlayan organizasyonlar, fuarlar ve seyahatler kısıtlandı. İhracat odaklı büyümeyi önceliklendiren biz üreticiler, hangi şartta olursa olsun ihracatın devam etmesi için çalışması gerekiyor. Bu anlamda kriz döneminde önemi daha da artan alternatif pazarlara yönelik online programlar organize ediyoruz. Son organizasyonumuzda, Tayland ve Vietnam’dan otomotiv sektör temsilcileri ile bir araya geldik. Bu 2 ülkenin toplamda 16 milyarı aşan otomotiv ithalatı var. Yatırımları ile önemli potansiyele sahip bu iki ülke ile olan ticaretimizin bu toplantımızla artacağına inanıyoruz. Önümüzdeki süreçte aşının seyrine bağlı olarak dijital sektörel ticaret heyeti programlarımız devam edecek” diye konuştu.

UTİB’DEN KURUMSAL KARBON AYAKİZİ EĞİTİMİ

Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB), Ticaret Bakanlığı’nın 2010/8 sayılı Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi Hakkında Tebliği kapsamında yürütülen Ekolojik tekstiller Ur-ge Projesi çerçevesinde kümeye Kurumsal Karbon ayak izi eğitimi faaliyetini gerçekleştirerek sürdürülebilir kalkınma odaklı çalışmalarına bir yenisini daha ekledi. Online olarak gerçekleştirilen ‘Kurumsal Karbon Ayak izi Eğitimi’nde firmalara önemli bilgiler aktarıldı.

Konu hakkında açıklamalarda bulunan UTİB Yönetim Kurulu Başkanı Pınar Taşdelen Engin, düzenli aralıklarla gerçekleştirdikleri online programlarla üyeleri ve sektör temsilcilerini güncel gelişmelerden haberdar edip, geleceğe hazırlayacak, çalışmalarında ufuklarını açacak bilgi paylaşımları yaptıklarını belirtti.

Sera gazı miktarı açısından insan faaliyetlerinin çevreye verdiği zararın ölçüsü olarak nitelendirilen karbon ayak izinin doğru hesaplanması, firmaların sürdürülebilirliklerini koruyabilmeleri için büyük önem arz ediyor. Bu bilinçle UTİB tarafından, firmalara online olarak verilen eğitimde kurumsal karbon ayak izi hesaplamaları, firmaların karbon yönetimleri, karbon borsalarının hazırlanması ve firmaların iklim değişikliğini yönetmek amacıyla üretim tesislerine karbon yönetimi konularında önemli bilgiler verildi.

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK İÇİN ŞART

Eğitimi gerçekleştiren SEMTRIO Proje Yöneticisi Bekir Çetin, kurumların karbon ayak izini nasıl hesaplayacakları hakkında ipuçları verdi. Kuraklığın, imalatçı firmalar üzerindeki finansal etkisine dikkati çeken Bekir Çetin, küresel ısınmaya neden olan karbon ayak izinin hesaplanması ile firmaların sürdürülebilirliklerinin artırılmasının mümkün olduğunu söyledi. Çetin, “Sürdürülebilirlik kavramı için çevreye, topluma ve ekonomiye herhangi bir fayda sağlayacak etkenlerin bir arada olması gerekir. Kurumsal sürdürülebilirlik kavramı, kurumsal sosyal sorumluluk, sorumlu yatırım gibi kavramlar son yıllarda hükümetler, iş çevreleri, sivil toplum kuruluşları ve akademisyenlerin gündeminde önemli bir yer tutar hale gelmiştir” dedi.

FIRSAT VE RİSKLER YÖNETİLMELİ

Günümüzde şirketlerin sadece mal-hizmet üretimi ve satışla finansal başarı elde etmelerinin yeterli olmadığını kaydeden Çetin, “Kurumlar, tüm bunların yanında aynı zamanda çevreye ve insana duyarlı, adeta iyi bir kurumsal vatandaş gibi hareket etmelidir. Geleneksel finansal bakış açısının yanı sıra sosyal ve çevresel faktörlerin de dikkate alınması ve bu bağlamda uzun vadeli yaklaşımları belirlemek zorunlu hale gelmiştir. Şirket değerleme yöntemlerine ek olarak sosyal ve çevresel faktörlerin de önemini görmezden gelemeyiz. Şirketlerin sosyal gelişimlerden kaynaklanan fırsat ve riskleri yönetmesindeki başarıları, yatırımcıların şirket seçimlerinde de önemli bir kıstastır” ifadelerini kullandı.

Programın ikinci gününde de katılımcı firma yetkililerine firmalarında karbon ayak izlerini bulmalarının yöntemleri anlatıldı.

Türkiye, küresel mobilya ihracatında sekizinci sıraya yükseldi 

Ege Bölgesi mobilya kağıt ve orman ürünleri ihracatı 2020 yılında pandemiye rağmen 695 milyon dolar ihracat rakamına ulaşarak geçen senenin ihracat rakamının üzerinde kalmayı başardı.

Türkiye ortalamasının yüzde 40 üzerinde katma değer sağlayan sektör, başarısını markalaşma, tasarım odaklı üretim ve e-ticarete odaklanarak artırmayı hedefliyor.

Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Cahit Doğan Yağcı, Türkiye geneli üç sektörün ihracatının 2020 yılı itibariyle 5.5 milyar dolar seviyesini geçerek 2019 yılı ihracat rakamını yakaladığını söyledi.

“2020 yılı başında her ne kadar %10’lık bir ihracat artışı hedeflemiş olsak da Covid-19 salgının dünya ticaretine negatif etkileri göz önüne alındığında iyi bir performans ortaya koyduk. Türkiye genelinden 220, Ege Bölgesinden ise 180 ülkeye ihracat yapıyoruz. Türkiye olarak en çok ihracat yaptığımız ülkeler olan Irak, İsrail, Almanya, ABD, Birleşik Krallık ve Suudi Arabistan. Halihazırda ihracat gerçekleştirdiğimiz ABD, Çin Halk Cumhuriyeti gibi ithalat potansiyeli yüksek ülkeler hedef pazarlarımız arasında yer alıyor.  Sektörlerimizin yarattığı katma değere bakacak olursak, Türkiye geneli baktığımızda ortalama kilogram başına birim fiyatımız 1,51 USD olarak gerçekleşirken Ege Bölgesi olarak kilogram başı 2,12 USD olarak gerçekleşmiştir. Ege olarak Türkiye ortalamasının %40 üzerinde bir katma değer sağlıyoruz.”

2021 katma değer yılı

Hedeflerinin tasarım, Ar-Ge, markalaşma ve inovasyonla ürünlerimizin katma değeri daha da yükselterek ihraç etmek olduğundan bahseden Yağcı, birim ihraç fiyatlarını yukarı çekerek ihracatı artırmak istediklerini açıkladı.

“2021 yılında ise Birlik olarak 755 milyon dolar ihracat hedefimiz var. Covid-19 salgını ile önemi bir kez daha anlaşılan kekik, defne, adaçayı, biberiye gibi ürünlerimizin ihracatında önemli artışlar mevcut. 2020 yılına baktığımızda bir önceki yıla göre dünya üretiminin yaklaşık %70’ini yaptığımız kekikte %13, dünya üretiminin %90’ından fazlasını ürettiğimiz defne yaprağında %17 artış görülüyor. Aynı şekilde biberiyede %30, ıhlamurda %32 artış mevcut ve 2021 yılında bu artışın devam edeceğini öngörüyoruz. Odun dışı orman ürünlerinin yalnızca ihracatımıza değil ülke ekonomisine katkı çok önemli, üretim ve pazarlama süreçlerinin tamamında ortaya çıkan katma değer ülkemize kalıyor, dışa bağımlı olmadan üretim yapılıyor, bu da ülkeye giren her bir dolar cari fazla olarak yansıyor. Ege İhracatçı Birlikleri olarak odun dışı orman ürünlerinin tamamında 2020 yılı itibariyle birim fiyatımız Türkiye ortalamasına göre %85 daha fazla, Egeli ihracatçılarımızda gurur duyuyoruz.”

Sürdürülebilir üretim için yeni projeler 

Cahit Doğan Yağcı, “Bu kadar önemli olan bu ürünlerin üretim alanlarının arttırılması, doğru metotlarla üretilmesi gibi amaçlarla sürdürülebilir bir üretim için Tarım ve Orman Bakanlığı koordinasyonunda çeşitli çalışmalar yürütüyoruz. Ortaklarından olduğumuz Kınık Tarıma Dayalı İhtisas Bitkisel Üretim Organize sanayi bölgesi ile tıbbi ve aromatik bitkilerin yetiştirilmesi ve buna bağlı sanayi gelişiminin sağlayarak İzmir’in bu konuda öncü hale getirilmesi hedefleniyor. Bir diğer amaç, proje alanındaki üretimle birlikte ülkemizin büyük ithalat kalemlerinden birisi olan tohum ve fide sektöründe dışa bağımlılığı azaltmak. Bu sayede yerli tohum ve fide üretiminin arttırılması, kaliteli türlerin elde edilmesine yönelik ıslah ve Ar-Ge çalışmaları, ata tohumlarının tekrar hak ettiği yeri bulması konusunda çalışmalar da yürütülecek.” dedi.

Türkiye, küresel mobilya ihracatında sekizinci sıraya kadar yükseldi

Yağcı, 2020 yılında salgın ve pandemi nedeniyle evden çıkamama durumunun insanları ev mobilyalarını yenilemeye ittiğine ve home-office çalışıldığına değindi.

“Kimi sektörler kalıcı olarak evden çalışmaya geçerken, buna imkanı olmayan sektörler dahi uzaktan toplantılarda ev ortamını kullanabiliyorlar. Bu trend ile 2020 yılının ikinci yarısında toparlanarak ivme kazanan sektörlerden olmayı başardı.  Mobilya sektörü de cari fazla veren ender sektörlerimizden olup, ülke ekonomisine ve istihdama katkısı yadsınamaz. Ege bölgesi olarak Türkiye ortalamasına göre %20 daha katma değerli ürün ihraç ediyoruz ve ihracat birim fiyatlarımızı artırmak için çalışıyoruz. Dünya’da referans kabul edilen araştırma merkezi CSIL’in raporuna göre 2020 yılında Türkiye, küresel mobilya ihracatında 6 basamak birden atlayarak sekizinci sıraya kadar yükseldi. Sektör olarak ilk hedefimiz Dünya mobilya ihracatında ilk 5 ülke arasına girmek ve mobilya sektörümüzün bunu başarabilecek potansiyeli var.”

Mobint projesi, tasarımcılarla firmaları bir araya getirecek 

Yağcı, Ticaret Bakanlığı’nın mobilya sektörüne yönelik ABD özelinde belirlediği strateji doğrultusunda çalışmalar yürüttüğünü ve ABD’de bir lojistik merkez kurulması planlandığını söyleyerek şöyle devam etti:

“Mobilya sektöründe yeni Ur-Ge Projemiz ‘Aegean Furniture’ Bakanlık tarafından onaylandı ve projenin ihtiyaç analizi sürecini yürütüyoruz. Bu proje ile hedef pazarlarımıza yönelik çalışmalarımız yoğunlaştırarak, kümelenme ile çok daha uygun maliyetlere çok daha etkin çalışmalar yapacağız. ABD, Fas ve Dubai mobilya sektörü için fırsat olarak gördüğümüz ülkelerden, 2021 yılı içerisinde heyet organizasyonları ile bu ülkelere olan ihracatımızı arttırmayı planlıyoruz. E-ihracatı önemsiyor ve destekliyoruz, bu konuda girişimlerimiz mevcut, mobilya sektörünce İzka tarafından desteklenen Mobint projemizle firmalarımızın e-ticaret bağlamında yol haritalarının hazırlamasına yönelik çalışmalarımız devam ediyor. Mobilya sektörünün markalaşması ve tasarım odaklı üretime yoğunlaşabilmesi için tasarımcılarla firmalarımızı bir araya getirecek bir platform kurmak için çalışmalar yürütüyoruz. Bu sayede firmalarımızın tasarım odaklı ve katma değerli ürün ihracatını sağlanması ve tasarımcılarının önünün açılması hedeflenmektedir.”

Endüstriyel plantasyon kağıt başta olmak üzere tüm sektörlerimiz için oldukça önemli

Cahit Doğan Yağcı, Ticaret Bakanlığı’nın destek kapsamına aldığı bu yıl 32’incisi düzenlenecek Modeko Uluslararası İzmir mobilya fuarına pandeminin gidişatına göre info stant ile katılım sağlayarak desteklerini sürdüreceklerini sözlerine ekledi.

“Firmaların fuara sahip çıkmasını istiyoruz. Aynı zamanda fuar ile eş zamanlı olarak ticaret heyetleri organize edilmesi planlanmaktadır. Kağıt mamulleri sektörümüz bir diğer lokomotif sektörümüz ve Ege İhracatçı Birlikleri olarak Türkiye’de Ege olarak payımız % 23. Kağıt sektörümüz 2020 yılında ihracatta bir önceki yıla göre miktar bazında artış gösterse de, dolar bazında düşüş yaşanmıştır. Bunun sebebi bir dönem ithal hammadde olan selüloz fiyatlarında yaşanan düşüş olmakla birlikte son dönemde maliyetler tekrar yükseldiğinden rakamlara yansıyacaktır. Sektörün en önemli sorunu daha önce defalarca gündeme getirilen ithalata dayalı hammadde sorunu. Endüstriyel plantasyon kağıt başta olmak üzere tüm sektörlerimiz için oldukça önemli.”

SEO ve Dijital pazarlama çalışmalarını işi yapay zekaya teslim edecek

Yapay zekanın her sektördeki gelişiminden en çok SEO etkilenecek

Başta makine öğrenmesi ve sonrasında yapay zekanın her sektöre olumlu etkilerini gün geçtikçe görüyoruz. Bazen insan gözüyle farkedilemeyecek veya insan beyni ile analiz edilemeyecek birçok bilgiyi çok hızlı bir şekilde toplanan verilerden öğrenerek sonuca ulaşıyor. Bu anlamda her sektöre olumlu katkı sağlayan yapay zeka bazı sektörleri de fazlasıyla dönüştürerek radikal değişimlere de uğratacaktır.
SEO, yani arama motoru optimizasyonu web sitelerinin arama motorlarında daha fazla görünür olması ve daha fazla ilgili hedef kitleye ulaşarak ziyaretçi kazanmasını sağlayan stratejilerdir. Genelde Google, Yahoo, Bing, Yandex gibi arama motorlarının algoritmalarına uyumlu bir şekilde websitelerin inşa edilmesi ve içeriklerinin düzenlenmesiyle gerçekleşen süreç, dijitaldeki alışkanlıklara ve tüketicilerin beklentilerine bağlı olarak da her yeni algoritmada değişim göstermektedir.

Günümüzde her işletmenin ve girişimin büyümesinin dijitale bağlı olduğunu söyleyebiliriz. Dijitalde varlıklarını inşa edemeyen şirketler ulaşılabilir olmadığı gibi güvenilir bir imaj çizme noktasında da oldukça zorlanıyorlar. Çünkü artık dijital görünürlük kurumsal kimlik için tamamlayıcı en önemli kriter niteliğinde. Dijitaldeki hızlı değişim teknolojik gelişmeler ve rekabetten en çok etkilenen sektörler olması sebebiyle en güncel ve yenilikçi pazarlama stratejilerinin de yine dijital pazarlama ve SEO gibi çalışmalar olmasına yol açıyor.
SEO ve Dijital pazarlama sektörünün geleceğine dair açıklamalarda bulunan SEO ajansı Webtures CEO’su Kaan Gülten “Sektördeki en yıkıcı dönüşümün kıyısındayız. Önceden şirketlerin dijitale ayak uydurmasından bahsederken, artık dijital hizmet veren şirketlerin dijitale ayak uydurması gerektiğini görüyoruz. Halen birçok dijital ajans gelen yıkıcı değişimin farkında değil. Bu da gösteriyor ki 3 – 5 yıl sonra dijitale adapte olamayan dijital ajansların varlıklarını koruması oldukça güç olacak. Bizler tüm bilgi ve deneyimimizi yazılıma öğreterek insanları iş gücü değil beyin gücü olarak kullanmaya başladık. Buradaki en önemli kıstasımız da minimum klavye kullanımıdır. Ne kadar az klavye kullanırsak o kadar fazla beynimizi kullanıyoruz. Çok yakında tüm SEO hizmetlerimiz robotlar ve yapay zeka sayesinde veriliyor olacak” dedi. Sektörün gitmesi gereken noktaya ışık tutan ve bu yöndeki değişime dikkat çeken bu açıklamalar aslında birçok sektör için teknolojinin etkilerini gözler önüne seriyor.
Resim, tasarım, müzik gibi birçok alanda da boy gösteren yapay zeka gelecekte insanların yaratıcılığını zorlama noktasında çıtayı her geçen gün artıracağa benziyor. Belki de insanoğlunun gelecekteki en büyük rakibi artık yapay zekalar veya en güçlü yapay zekayı kendi için çalıştırma gayreti olacaktır.

lçak gerilim trafo ve reaktör sektörünün lideri Elektra Elektronik, elektrikli araç ve şarj sistemlerinin yükselişe geçmesiyle reaktörler için yeni bir pazar oluştuğuna dikkat çekti

Elektra Elektronik’ten reaktör seçimi konusunda altın tavsiyeler

Bir devreye reaktans sağlayan kondansatör, düşük direnç ve yüksek endüktans bir bobin anlamına gelen reaktörler, birçok sektörde ve uygulamada farklı amaçlar için kullanılabiliyor. Enerji kalitesi alanında kondansatörleri koruyup harmonikleri filtreleyen reaktörler, endüstri alanında motor sürücüleri ve motorları koruyor. Ayrıca bazı reaktör tiplerini kullanarak uzun iletim hatlarının yan etkilerinden korunmak da mümkün. Reaktör seçiminde ısıl performansın çok önemli olduğunu ve manyetik doyum noktasının olabildiğince yüksek seçilmesi gerektiğini belirten Elektra Elektronik Ar-Ge Transformatör Müdürü Ender Kasım, uygun seçim yapılamazsa kompanzasyon panosunda kondansatör reaktör uyumsuzluğu olacağını ve sonuç olarak reaktif güç kompanzasyonunun da düzgün yapılamayacağını ifade etti. Türkiye’deki reaktör sektörünü de değerlendiren Kasım, elektrikli araçlar ve şarj sistemlerinin yükselişte olmasının reaktörler için yeni bir pazar oluşturduğuna dikkat çekti.

Enerji kalitesi alanından endüstri ve üretim alanına kadar çok çeşitli uygulamalarda farklı amaçlar için kullanılabilen endüktans bobinleri olan reaktörler, şebeke kirliliğinin yüksek olduğu yerlerde harmoniklerden etkilenebilecek hassas cihazların zarar görmesinin de önüne geçebiliyor. Dünyada gelişmekte olan ülkelerde reaktör kullanımında artış gözleniyor. Özellikle elektrikli araçların ve bunların şarj sistemlerinin yükselişte olması reaktörler için tüm dünyada ve Türkiye’de yeni bir pazar oluşturmuş durumda.

Harmonik kaynaklı problemlerin önüne geçiyor

Şebeke kirliliğinin yüksek olduğu madencilik, metal, ergitme ocakları ve tekstil üretimi yapan tesislerde kullanılan makinaların elektriksel kirlilik anlamına gelen harmonikleri yükseltmeye yatkın olabildiğini belirten Elektra Elektronik Ar-Ge Transformatör Müdürü Ender Kasım, “Bu sektörlerde harmonikleri ortaya çıkaracak yükler oldukça fazla oluyor. Doğru ölçüm yapılıp doğru reaktörler kullanıldığı takdirde ise uluslararası standartlarda (IEEE-519) zararsız seviyelerde harmonikler standartların altına inmiş oluyor. Böylece harmonik kaynaklı problemler de önlenebiliyor. Amacımız tesislerde bu standardın altını yakalamak. Tesislerde standardı yakalayınca zamansız duruşların gerçekleşme ihtimali azalıyor, verimlilik artıyor, güç kalitesi ile gerilim ve akım dalga şekli iyileştiriliyor. Sonucunda totalde güç kalitesi de optimum düzeye geliyor” açıklamasında bulundu.

Isıl performans ve manyetik doyum noktasına dikkat

Proje ve kullanım alanına uygun reaktör seçimi yapılırken ısıl performansın önemine değinen ve manyetik doyum noktasının olabildiğince yüksek seçilmesi gerektiğini belirten Kasım, sözlerine şöyle devam etti; “Enerji kalitesi uygulamalarında kullanılan reaktörler sürekli olarak tam yükte çalışan reaktörlerdir. Bu ürünlerin ısıl performansları büyük önem taşır. Sürekli devrede kaldıklarından dolayı kayıplarını düşük seçmek uzun vadede kendilerini amorti etmelerini sağlar. Ayrıca reaktörlerin manyetik doyum noktaları da olabildiği kadar yüksek seçilmeli. Her tesisin yükleri ve yük karakteristiği birbirinden farklı olduğu için harmonik yüzde değerleri de değişiyor. Bu harmoniklerin ölçülerek analiz edilmesi ve ardından uygun filtreleme oranlı reaktör seçilmesi gerekiyor. Bu sayede doğru filtreleme yapılarak optimum çözüm sağlanmış oluyor. Tesisin THDV ve THDI değerlerini ölçmek ve ona göre reaktör uygulaması yapmak da önem arz ediyor. Uygun seçim yapılamazsa kompanzasyon panosunda kondansatör reaktör uyumsuzluğu olacağı için kompanzasyon panosu uygun çalışamaz. Dolayısıyla, reaktif güç kompanzasyonu da düzgün yapılamaz.”

Ürettiği reaktörler önemli projelerde kullanılıyor

Üretim kapasitesi, çalışan sayısı ve ihracat oranı açısından Türkiye’de alçak gerilim trafo ve reaktör sektörünün lider firması konumunda olan Elektra Elektronik; harmonik filtre, şönt, hat ve motor sürücü çıkış reaktörleri üretimi gerçekleştiriyor. 2021 yılında bu reaktör çeşitlerinin orta gerilim versiyonları üzerine çalışacaklarını ifade eden Kasım,“ Rakipsiz tasarım kabiliyetimiz ve geniş saha tecrübemiz ile müşterilerimize en uygun reaktörü tasarlayabiliyor, üretim tekniğimiz ve hassas ölçüm sistemlerimiz ile de tasarladığımız reaktörü en optimum şekilde üretebiliyoruz. Kompanzasyon sistemlerinde kullanılan harmonik filtre reaktörlerimiz en çok sattığımız reaktör tipi. Teknolojinin gelişimiyle yarı-iletken kullanımı artıyor, bunların oluşturduğu yan etkilere yani harmoniklere karşı koruma sağlayan reaktörlere ihtiyaç da yükseliyor. Ürettiğimiz reaktörler ülkemizdeki büyük hastanelerde ve Galataport gibi önemli projelerde kullanılıyor. İhracatımızda ise harmonik filtre reaktörlerinin payı daha fazla. Önümüzdeki senelerde yükselişte olacak elektrikli araç sektörü nedeniyle sürücü giriş çıkış reaktörlerinde de ciddi artış bekliyoruz” diyerek sözlerini tamamladı.

Eczacıbaşı Yapı Gereçleri, Vitramax projesi ile müşteri deneyiminde dijital dönüşüm gerçekleştirdi!

Şubat 2021Türkiyenin ilk ve en büyük sağlık seramik gereçleri üreticisi ve ihracatçısı Eczacıbaşı Yapı Gereçleri, SAP C/4HANA çözümleri ile müşteri deneyimini başarılı bir şekilde dijitale taşıdı.  Cirosunun dörtte üçünü 75’ten fazla ülkeden sağlayan Eczacıbaşı Yapı Gereçleri A.Ş. (EYAP), sektöründeki en geniş ürün yelpazesi, üretim ve satış ağı ile Türkiyede pazar liderliğini elinde bulunduruyor. Türkiye’nin seramik sağlık gereçleri ihracatının yarısından fazlasını tek başına gerçekleştiren EYAP, müşteri deneyimini yönetmek için SAP C/4HANA çözümlerini kullanmaya başladı. SAP Gold Partneri Felece danışmanlığında hayata geçirilen ve Vitramax adını taşıyan dijital dönüşüm projesi,  EYAP’ın tüm müşteri deneyimi iş süreçlerini bulut ortamına taşıyıp dijitalleştirerek, sektöründeki öncü konumunu pekiştirdi. Felece tarafından geliştirilen çözümleri de kapsayan projeyle, Eczacıbaşı Yapı Gereçleri müşteri verilerini tek bir platformda toplayarak 360 derece müşteri deneyimi sunmaya başladı.

 Felece Satış ve Pazarlama Direktörü Mustafa Çiçekyurt; “Seramik sağlık gereçlerinin sektörünün köklü kurumu Eczacıbaşı Yapı Gereçleri ile birlikte gerçekleştirdiğimiz Vitramax projesinin bütününe baktığımızda, son kullanıcıya kadar giden iş süreçlerinin web sitesinden, satışa, bayilere ve teknik desteğe kadar uzanan tüm yolculuğunda katma değerli ve planlanan zamanda entegrasyonu gerçekleşen bir proje çıkardığımızı görüyoruz. EYAP’ın bilgi teknolojileri altyapısına katkıda bulunmaktan dolayı Felece olarak çok mutluyuz”dedi.

Fortinet uzaktan eğitimde güvenliğin önemine dikkat çekiyor
Öğrenciler, fakülte üyeleri ve BT ekipleri, uzaktan eğitim için hazırlıksız yakalandı. Son dakikada öğrenciler ve öğretim üyeleri için güvenli bir uzaktan öğrenme ortamı sağlayan acil durum planının yürürlüğe konması, en iyi BT yöneticileri için bile zorlayıcı bir görev oldu.
Uzaktan öğrenmenin zorlukları
COVID-19, özellikle bir kere daha böyle bir krizin yaşanması ihtimaline karşı hazırlıklı olmaları için eğitim kurumlarının gidermesi gereken altyapı ve erişim güçlüklerini ve riskleri gözler önüne seriyor. Cihaz sayısının ve dış ağ trafiğinin önemli ölçüde artmasıyla BT yöneticilerinin de ağ altyapılarının trafikte yaşanan bu değişimi kaldıracak şekilde ölçeklenebildiğinden emin olması gerekiyor. Ayrıca alışılmadık giriş denemeleri, büyük veri transferleri ve diğer farklı davranışlara karşı tetikte olması gerekiyor. Fiziksel sınıflarda teknoloji, güvenlik ve erişim için sağlanan düzen ve uyum, uzaktaki ev ortamında geçersiz kalıyor. Mesela birçok öğrencinin evinde uygun teknolojisi, cihazı veya güvenli ve sabit bir internet bağlantısı bulunmuyor. Bunun sonucunda müfredatı düzgün bir şekilde takip edemeyen ve okul kaynaklarına kolay bir şekilde erişemeyen öğrenciler geride kalıyor. Okullarda bulunan uç nokta güvenlik çözümlerinin yer almadığı ev ortamlarında güvensiz kişisel cihazların kullanılması da bilgisayar korsanlarının zafiyetlerden kolayca faydalanabilmesini sağlıyor.
Altyapı ve erişim güçlüklerine ek olarak insan faktörü de uzaktan öğrenim ortamında siber riski daha da artırıyor. İnsan davranışları incelendiğinde aynı evde yaşayan kişilerin cihazları ve şifreleri paylaşma, bir oltalama e-postasına tıklama veya yetkilendirilmemiş ve zararlı uygulamaları indirme ihtimalinin yüksek olduğu görülüyor.
Uzun süre kullanılabilecek uzaktan öğrenme ortamları için güvenlik şart
Uzaktan öğrenme kaynaklarına güvenli bir şekilde erişmek için öğrencilerin ve fakültenin ihtiyaçlarını karşılamak çok önemli. İlk aşamada öğrencilerin ve fakültenin e-postaya, internete, telekonferans araçlarına, sınırlı dosya paylaşımına ve (İnsan Kaynakları gibi) işleve yönelik özelliklere erişebilmesi gerekiyor. Kuruluşa bağlı olarak Microsoft 365 gibi bulut içinde Hizmet olarak Yazılım (SaaS) uygulamalarına da ihtiyacı olabilir.
Örnek vermek gerekirse, Sanal Özel Ağ (VPN) erişimi ve uç nokta güvenliği çok önemli. Öğrenciler potansiyel olarak hassas ve tehlikeli içeriklere çok daha kolay erişebiliyor. Bu yüzden okul ağlarında kontrolü sağlamak için alınan tedbirleri evlerde uygulayabilmek, kritik önem taşıyor. Açık Wi-Fi ağı yerine özel ve güvenli VPN bağlantısı, siber tehdit riskini azaltabiliyor ve saldırganların ağa erişebilmesini zorlaştırıyor. Aynı zamanda ağa erişen çeşitli cihazları gözlemleyebilen merkezi doğrulama hizmetleri de BT ekiplerinin kimin neye, ne zaman eriştiğini anlamasına yardımcı oluyor. Çok faktörlü doğrulma da bilgisayar korsanlarının çalınan şifrelerle ağ kaynaklarına erişmesine engel olabiliyor. Web uygulama güvenlik duvarı da (WAF) web uygulama sunucularını ve altyapısını internet ve dış ağ üzerinden gerçekleşen saldırılara ve ihlallere karşı koruyabiliyor. İnternet üzerinden erişilen öğretme uygulamalarını İK sistemi gibi diğer iç uygulamalardan ayırmak da bir siber saldırının yaratacağı etkinin azalmasına yardımcı oluyor.
Genellikle insanlar, tüm siber güvenlik sisteminde en zayıf halka olduğu için insan hatalarının önüne geçmek için güvenlik alanında eğitim kadar altyapı da büyük önem taşıyor. Bu yüzden düzgün parola koruma yöntemlerinin uygulanmasını, yamaların cihazlara ve yazılımlara gönderilmesini, belirli uygulamaları indirmek için anlaşılır yönlendirmelerin yazılmasını ve oltalama mailini anlamak için nelere dikkat edilmesi gerektiğinin gösterilmesi gerekiyor. Tüm bunlar için güvenlik ekiplerinin devamlı olarak ağı gözlemlemesi şart.
COVID-19 gibi tüm dünyayı etkileyen olaylar, uzun süre etkilerini gösterecek. Kuruluşların kullandığı ağ altyapısının VPN ve uç nokta koruması aracılığıyla güvence altına alınması çok önemli. Ek olarak öğrencilerin ve öğretim üyelerinin kendilerini nasıl koruyabileceklerini net bir şekilde bilmesi de kritik. Her ne kadar herkes eğitimine uzaktan devam ediyor olsa da bağlantı şekli ve insan faktörü daha önce hiç olmadığı kadar önemli. Güvenli bir şekilde etkinleştirilen bir uzaktan öğrenme ortamı ile eğitim kurumlarının kritik öğrenme kaynaklarına güvenli erişim sağlamada bir adım önde olması ve ilk günden öğrencilerin ve personelin taleplerini karşılayacak şekilde ölçeklenebilmesi mümkün.
Fortinet Türkiye, Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan ve Türkmenistan’dan Sorumlu Bölge Direktörü Arzu Akkaya, konuyla ilgili şunları söyledi: “Küresel salgın, eğitim kuruluşlarının öğretme ve eğitme modellerini temelden değiştirdi. Online eğitim, COVID-19’dan önce de kullanılan bir yöntemdi ancak bugün okulların karşı karşıya kaldığı zorunlu uzaktan eğitim ile aralarında fark var. Online eğitim dikkatli tasarlama, planlama ve geliştirme süreçleriyle ortaya çıkıyor ve öğrencilere sunulması birkaç ay sürüyor. Fiziksel sınıfın aynısını yaratmanın aksine öğrencilerin eğitmenlerine, derslerine ve okul kaynaklarına hızlı, güvenilir ve güvenli bir şekilde bağlanmalarını sağlamak, online eğitimin amacı olarak öne çıkıyor.”

Lidya Grup, bu yıl %40’ın üzerinde büyüme hedefliyor 

Lidya Grup Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Öz, 2021 yılında %40’ın üzerinde büyüme hedefliyoruz”

2021 yılına başarılı bir başlangıç yaptıklarını kaydeden Lidya Grup Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Öz, şunları söyledi: İşimizi seviyoruz ve çok iyi yapıyoruz. Temsil ettiğimiz Xerox, Epson, Efi, Sutec markalarını ülke genelinde başarıyla yönetiyoruz. Daima müşterilerimizin yanında yer alarak, hem teknoloji danışmanlığı yapıyoruz, hem proje finansmanı sağlıyoruz, hem çok güçlü olduğumuz satış sonrası servis hizmetimizde çözüm odaklı yaklaşıyoruz. Temsil ettiğimiz markalar, bilgi birikimimiz, tecrübemiz, organizasyon yapımız ve finansal gücümüz ile Türkiye’de lideriz ve Avrupa’nın sayılı birkaç firmasından birisiyiz. 2020 pandemiye rağmen, hedeflerimizin tuttuğu bir yıl oldu. 2021 yılına başarılı bir başlangıç yaptık ve bu yıl %40’ın üzerinde bir büyüme hedefliyoruz” dedi.

Yöneticiler, Abant’ta buluştu

Dijital baskı sektörünün lideri Lidya Grup’un, yönetim kurulu üyeleri, bölge yöneticileri, finans, satış, servis bölge yöneticileri, 19 – 20 Ocak 2021 tarihleri arasında Taksim International Abant Palace Hotel’de bir araya geldi. Lidya Grup ekibinden Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Öz, Başkan Yardımcısı Sevim Yenici Öz, Satış Direktörü Adem Öz, İnsan Kaynakları ve İdari İşler Yöneticisi Betül Kayacık, Geniş Format ve Bayiler Müdürü Mehmet Döner, Servisten Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Aykut Savbol, İstanbul Satış Müdürü Özge Öktem, İthalat Sorumlusu Aslı Arlı, Muhasebe Müdürü Nurettin İşlekter, İstanbul Servis Müdürü Nuri Can Muti, Ege Bölge Satış Müdürü Ertan Uzun, Batı Karadeniz Satış Müdürü Fatih Şıkkibar, Batı Karadeniz Satış Müdür Yardımcısı Tayfun Alkan, Konya Bölge Satış Sorumlusu Yunus Emre Kılıç, Antalya Bölge Satış Müdürü Fatih Özbeytemur’un aralarında bulunduğu yöneticiler katıldı. Toplantıda, 2020 yılı masaya yatırıldı ve 2021 yılı planları ve hedefleri değerlendirildi.

Yeni başarılara imza atma kararlılığımız yüksek

Toplantıda, Lidya Grup’un 20 yıldır şartlar ne olursa olsun büyüyerek ve hedeflerine ulaşarak yoluna devam ettiğini ifade eden Lidya Grup Başkanı Bekir Öz, şunları anlattı: “Kurulduğumuz günden itibaren daima büyüyoruz, yeni başarılara imza atma kararlılığımız yüksek ve hedeflerimize ulaşmak için sahip olduğumuz bilgi birikimi ve tecrübemizi ortaya koyuyoruz. Bu yıla güçlü bir başlangıç yaptık. Yeni ve çevik organizasyon yapımız sayesinde, ekonomik büyümenin de yardımıyla 2021 yılında hedeflerimize ulaşacağız. Yeni bir heyecan ve gayretle işimizi devam ettirirken, çalışanlarımız, müşterilerimiz ve ekosistemimizde yer alan tüm paydaşların memnuniyetini sağlayarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Birçok yeni projeyi de hayata geçirmeyi istiyoruz. Örneğin, önümüzdeki dönemde Türkiye geneline hizmet verecek merkezi call center projemizi hayata geçireceğiz. Böylece, ülke genelindeki müşterilerimize verimli ve hızlı bir şekilde hizmet vermeye devam edeceğiz” diye konuştu.

Temsil ettiği markalarda yeni ürün grupları üzerinde çalışıyor

Geçtiğimiz yıl yeni ürün grupları üzerinde çalışmalar yaptıklarını ifade eden Lidya Grup Başkanı Bekir Öz, konuşmasına şöyle devam etti: Geçen yıl pandemi sırasında pazarın daralması ve iş hacimlerindeki azalmadan müşterilerimizin daha az etkilenmesi ve satış kanallarının gelişmesine yardımcı olmak amacıyla, yeni ürün grubu üzerinde çalışma yaptık. Müşterilerimizin makine parkına değer katacak ve daha ekonomik maliyetlerle sahip olacağı konfigürasyonların olduğu modeller üzerinde çalıştık. Bu doğrultuda Sutec markamızı, inkjet geniş format baskı makinalarını pazarına sunduk. 90×60, 75×90, 110×150, 150×130 ve 3.20×2.0 gibi farklı baskı alanına sahip ürün gamı sayesinde çok yönlü üretim kapasitesi fırsatı sağlandı. Ayrıca, tekstil baskı sektörüne yüksek kalitede baskı imkanı sağlayan Sutec dijital tekstil makinalarını pazara sunduk. Bugün Lidya Grup temsil ettiği makineler ile müşterilerine tüm medya ve materyallere baskı yapma imkanını sağlıyor” dedi.

Teknoloji yatırımları çok fazla ertelenemiyor ve yapılması gerekiyor

Geçtiğimiz yıl pandemi nedeniyle yatırımların ertelenebildiğini kaydeden Lidya Grup Satış Direktörü Adem Öz, şunları söyledi: Son yıllarda ve özellikle geçtiğimiz yıl pandemi nedeniyle yatırımlarda durağanlık oluştu. Ancak, işe yapılacak olan teknoloji yatırımları çok fazla ertelenemiyor ve yapılması gerekiyor. Sektörümüzde, işin geliştirilmesinde ve farklılık yaratmada, teknolojik makine parkuruna sahip olma olmazsa olmazlar arasında yer alıyor. Geçen yılın son çeyreğinden itibaren işlerimizde ciddi bir ivme yaşanıyor ve Lidya Grup olarak 2021 yılına güzel bir başlangıç yaptık. Geçtiğimiz yıldan itibaren özellikle endüstriyel baskı cihazları tarafında ciddi bir talep gerçekleşiyor ve talep bu yıl da devam edecek. Ayrıca bu yıl, son dönemlerde ertelenen işlerin de sonuçlanacağı bir yıl olacak. Firma olarak biz, şartlar ne olursa olsun işimize daima pozitif bakıyoruz, yeni fırsatlar oluşturuyoruz ve bu nedenle de hedeflerimize ulaşıyoruz. Örneğin geçtiğimiz yıl e-ticaret yapan işletmelerin işlerine, temsil ettiğimiz makineler ile değer katmaya devam ettik. Kısaca, müşterilerimizin iş süreçlerine artı değerler katabilme noktasında, ürün gamımıza yeni makineleri eklemeye devam edeceğiz. Genel olarak bu yılı değerlendirirsek, Xerox, Epson, Efi, Sutec markalarımızda, yeni başarılara imza atacağımız heyecan verici bir yıldayız” diye konuştu.

Geçen yıl ertelenen talepler, bu yıl gerçekleşecek

Geçtiğimiz yıla oranla bu yılın çok daha iyi geçeceğini ifade eden Lidya Grup İnsan Kaynakları ve İdari İşler Yöneticisi Betül Kayacık, şunları belirtti: Dünyamız ve ülkemiz, geçtiğimiz yıl Mart ayı itibariyle etkisini gösteren Covid-19 salgınından olumsuz etkilendi. Firma olarak bu süreçte, yeni iş planlarımızı devreye alarak geçtiğimiz yıl hedeflerimize ulaşma başarısını gösterdik ve merkez ofisimizin yanında bölgelerimiz ve bayilerimiz başarılı bir yılı tamamladı. 2021 yılının ise, geçtiğimiz yıla oranla, çok daha iyi geçeceğini düşünüyoruz. Gerek yurtiçi, gerekse yurtdışı kurumlar, Türkiye ekonomisinin bu yıl %5 ve üzerinde büyüyeceğini öngörüyor. Uzmanlar, geçen yıl pandemi nedeniyle ertelenen talebin, bu yıl yeniden devreye girebileceğini ve böylece yılın olumlu geçeceği değerlendiriyorlar. Lidya Grup olarak bizler, yeni bir heyecan içerisinde daha çevik ve daha etkin bir organizasyon yapımız ile 2021 yılına güçlü bir başlangıç yaptık. Satış kanalımızı tek çatı altında topladık ve organizasyonda düzenlemeler gerçekleştirdik. Ayrıca, önümüzdeki günlerde ülke geneline hizmet verecek merkezi call center projemizi hayata geçirmek için çalışıyoruz” şeklinde konuştu. 

Designist, The Museum Hotel Antakya Projesi İçin Tasarladığı The Balance Spa ile Ahead Awards 2020’de Finalist Oldu!

İç Mimar Aslı Arıkan Dayıoğlu liderliğinde The Museum Hotel Antakya projesindeki birçok alanın iç mimari tasarımına imza atan Designist, proje için tasarlanan The Balance Spa ve Fitness Center ile Ahead Awards 2020’de finalist olarak yarıştı.

Mimari projesi Emre Arolat Architects imzası taşıyan The Museum Hotel Antakya projesindeki birçok alanın iç mimari tasarımını gerçekleştiren Aslı Arıkan Dayıoğlu liderliğindeki Designist otel bünyesindeki Balance Spa ve Fitness Center ile Ahead Awards 2020’de finalist oldu.

The Museum Hotel Antalya’daki Balance Spa ve Fitness Center haricinde, Ayan Meyan A La Carte Restaurant, Sixty Six Gece Kulübü, Nas Konut, Asf Yönetim Ofisi ve kuaför mekanlarının iç mimari tasarımı, projenin ana mekanlarındaki tüm mobilya, aydınlatma ve aksesuarlar seçimleri ve projeye özel olarak tasarlanan tüm iç mekan halıları Designist imzasını taşıyor.

The Museum Hotel Antakya için Designist tarafından tasarlanan iç mekanlarda, misafirlerin gün boyunca bir zaman tüneli içinde yolculuk yaptıktan sonra dingin ortamlarda dinlenmeleri ve keyif almaları hedeflenmiş. Arkeolojik kazılarda çıkan, müzede sergilenen mozaik panoların, insanı rahatlatan renk kompozisyonları otelin iç mekan tasarımına ilham verirken bej, kiremit rengi, turuncu ve yeşilin tonları iç mekanlarda en çok tercih edilen renkler olmuş.

İlhamını Antakya Antik Kentinin Karakteristik Özelliklerinden Alan İç Mekanlar…

Antakya antik kentinin karakteristik özelliklerini yansıtan, bölgeye özgü sarımtırak beyaz kalker taşı, spa alanlarını tasarlarken Designist için ilham kaynağı olmuş. Ahead Awards 2020’de ‘’Best Spa&Welness’’ kategorisinde finalist olarak yarışan Balance Spa’da kalker taşının tonları kullanılarak dingin bir mekan yaratılmış ve girişinden itibaren daha yumuşak tonlar ile misafirleri kucaklamak hedeflenmiş. Spa ritüelinin yapı taşı olan su elementi incelendiğinde, su molekülünü oluşturan altıgen formdan yola çıkılarak sadece bu otel için tasarlanan bir desen oluşturulmuş ve bu desen spa genelinde farklı alanlarda, farklı formlarda tekrar edilmiş. Giriş bankosu, kapı kolları, bölücü panellerde metal kullanılarak oluşturulurken, büyük hamamda ise mermere oyulu kütleler şeklinde kullanılmış. Hamam soğukluklarının kalbinde tasarlanan çeşmenin tüm mekanı donatan su şırıltısı, Antakya sokaklarında gezen su kanallarının bir temsili olarak hayata geçirilmiş.

Designist tarafından tasarlanan bir diğer mekan olan A La Carte Restoran Ayan Mayan, mimari projedeki yeri revize edilerek, uçan bir halı misali müzenin kalbine yerleştirilmiş. Üç cephesinden aşağıdaki büyüleyici arkeolojik alana hakim olan restoran, bu sayede kendi kimliğini kazanmış ve Ayan Meyan Restaurant olarak özgünleşmiş. Restoranın mekan konsepti oluşturulurken, gastronomi merkezi olan Antakya’nın mezeleri ve unutulmaz lezzetlerin ortaya çıkmasında yardımcı olan baharatları, Designist için ilham kaynağı olmuş. Tasarlanan baharat kolajları yurt dışında Kriska Dekor tarafından mekana özgü zincir panolar haline getirilmiş ve Karo Siman ile çalışılarak, bu mekana özgü bir zemin karosu üretilmiş. Rakı Bar olarak adlandırılan restoran barının ön yüzeyi, üzüm ve asma yapraklarının temsili olarak özel imalat Rescoo mozaik kaplama ile kaplanmış.  Arka duvarında ise yarım kesik Rakı bardakları ve bakır ehli keyifler ayna üzerine monte edilerek, özel bir duvar oluşturulmuş.

Müziğin ritminin tasarıma yansıdığı gece kulübü Sixty Six, Tonk Project beton duvar karoları ile tasarlanmış ve bu mekanda da çokgen formlar ile enerjik atmosfer yaratılmış.

Designist’in imza attığı bir diğer mekan olan Nas Konut ise, otelin çatısında konumlanan prestijli bir penthouse dairesi olarak tasarlanmış. Terasından hem modern Antakya manzarasına hem de St. Pierre kilisesi manzarasına hakim olan daire, yüksek tavanları ile ihtişamlı, aynı zamanda sakin renk tonları ile huzurlu dört odalı bir mekan olarak hayata geçirilmiş. Özel bir asansörle ulaşılan Nas Konut’un giriş holündeki ışıklılık altına nesilden nesile bırakılan büyük bir bonzai ağacı konumlandırılmış. Bu ağaç, Türkiye’ye bir değer kazandıran, nesilden nesile Asfuroğulları ile yaşayacak olan müzenin ve otelin hikâyesini temsil ediyor. Designist ekibi, Türkiye için paha biçilmez bir yatırım olan bu projenin bir parçası olmaktan gurur duyuyor.

Enqura’nın ‘Uzaktan Müşteri Edinme’ uygulaması ile evden bile çıkmadan bankada hesap açma dönemi başlıyor

Bankalarda “Uzaktan Müşteri Edinme” yarışı 1 Mart’ta başlıyor

Bankalara ve finansal kurumlara dijitalden müşteri olabilme imkanını sağlayacak “Uzaktan Müşteri Edinimi” uygulaması 1 Mart 2021’de başlıyor. Yakında evinizden dahi çıkmadan, neredeyseniz oradan bankada hesap açabilecek, hesabınızı farklı şubeye taşıyabileceksiniz. Enqura tarafından geliştirilen, yasal düzenlemelere yüzde yüz uyumlu güvenilir, kolay ve hızlı bir çözüm olan EnVerify, hem kurumlar arasında hem de kurum ile son kullanıcı arasındaki müşteri tanıma ve edinme süreçlerinde kurumlara değer katıyor.

Kovid-19 salgınıyla ortaya çıkan “sosyal mesafeli” yeni hayat tarzı, finans başta olmak üzere hizmet sektöründeki dijitalleşmeye büyük bir hız kazandırdı. İş yapış şekilleri tamamen değişirken, izolasyonla birlikte “elektronik bankacılık” müşteriler için bir opsiyon olmaktan çıkarak ana bankacılık kanalı haline geldi. Düzenleyiciler, finansal kuruluşlarının mevcut ya da potansiyel müşterileri ile olan ilişkilerini fiziksel temasa ihtiyaç olmadan kurabilmeleri ve sürdürebilmelerinin kaçınılmaz olduğunu görerek 7247 sayılı kanun ile başta bankalar olmak üzere birçok finansal kuruluşun müşterisi ile uzaktan sözleşme tesis edebilmesinin yolunu açtı.  Bu doğrultuda 1 Mart’ta finansal sistemde köklü bir değişimin habercisi sayılabilecek uzaktan müşteri edinme uygulaması ile potansiyel müşteriler arasında ilk defa “Kimlik Tespiti” ve “Sözleşme” yapılması aşamasında artık yüz yüze gelme ihtiyacı ortadan kalkacak, süreç dijital ortamda başlayarak dijital ortamda sonlanabilecek.

Evden bile çıkmadan, dakikalar içinde banka müşterisi olmak artık mümkün

Islak imza ve fiziki kimlik doğrulama zorunluluğunun ortadan kalkmasıyla birlikte dakikalar içinde banka müşterisi olmanın yolu açılıyor.  18 yaşını doldurmuş üniversite öğrencileri dahil herkes her yerde kolayca banka müşterisi olabilecek.

Dijital ortamdaki “Uzaktan Müşteri Edinimi” sürecinin bir müşteriyle ekrandan görüntülü konuşmanın çok daha ötesinde olduğunu belirten Enqura Genel Müdürü Metin Karabiber “Asıl önemli konu, sistemin yasal düzenlemelere uygun ve yeni gelebilecek düzenlemelerle de uyumlu esnek bir yapıya sahip olması, işlemlerin güvenli, hızlı ve kolay şekilde gerçekleştirilmesi ve devamlılığının sağlanmasıdır” dedi.  Karabiber sözlerine şöyle devam etti; “Küresel ölçekte hayatımızı etkileyen, aynı zamanda bankacılığı da değiştiren Kovid-19 salgınıyla birlikte, banka şubesindeki işlemlerin kısalması, insanlarla temasın minimum düzeyde tutulması için “Uzaktan Müşteri Edinimi” süreçlerini uygulamaya alıyoruz. Müşteri tanıma, kimlik doğrulama hizmetlerinin başta bankalar olmak üzere, ödeme kuruluşları, e-ticaret siteleri, sigortacılar, kripto para ihraççıları ve daha birçok sektör tarafından kullanılacağını öngörüyoruz. Birçok bankaya hizmet veriyoruz, bu bankalarla “Uzaktan Müşteri Edinimi” özelinde görüşüyor ve çalışmalar yürütüyoruz, sözleşmesini imzaladığımız, projesine başladığımız bankalarımız var. Bizim uzmanlık alanlarımızdan biri de dijital bankacılık bu konuya süreç odaklı yaklaşıyoruz, günün sonunda bizce en önemli konu bankada hesap açacak kişinin hızlı, kolay ve güvenilir bir şekilde o bankanın müşterisi olabilmesinde yatıyor. Dolayısıyla siz ne kadar mükemmel bir müşteri deneyimi yaşatırsanız süreç de o kadar başarılı işleyecek, kişinin ilgili kuruma aidiyeti de kuvvetlenecektir. Projesine başladığımız bankalar da EnVerify ile mükemmel müşteri deneyimini yaşatmaya hazırlanıyor. Mobil bankacılıkta yaşanan inanılmaz büyümeye bu alanda da şahit olacağız, bu konuda tercih edilen şirket olmak bizi gururlandırıyor.”

Operasyan, kağıt, kurye masraflarına son 

Enqura, BDDK ‘Uzaktan Müşteri Edinimi’ tebliğine tam uyumlu EnVerify uygulaması ile, bankaların “müşteriyi tanımakla ilgili” iş yükünü ortadan kaldırıyor kağıt, posta ve kurye masrafları gibi maliyetlerden de tasarruf etmelerini sağlıyor. Kolay kullanımı, güvenli alt yapısı ile de tüketicinin hayatını kolaylaştırıyor.  Artık sadece yeni müşteri edinimlerinde değil, mevcut müşterilerin “şifremi unuttum – yeni ürün başvurusunda bulunmak istiyorum” çağrılarında da kimlik tespiti dakikalar içinde yapılabiliyor.

Kendi güvenli video görüşme altyapısına sahip bütünleşik bir çözüm olan uygulama, kendi yönetim/kontrol paneli sayesinde, arka ofis ekranları geliştirilmesine gerek kalmaksızın hızla uzaktan kimlik tespitine imkan tanıyor. Uçtan uca güvenli ve şifreli olarak görüşmeler sağlanırken, görüşme kaydı sıkıştırılarak saklanabiliyor. Yapay zeka destekli kimlik ve müşteri tanıma özellikleri ile ister güvenli video görüşme altyapısı kullanılarak “Müşteri Temsilcisi” aracılığıyla veya müşterinin tek başına self servis olarak yürütebileceği bir şekilde uygulama kullanılabiliyor. iOS ve Android platformlarında SDK olarak mobil bankacılık uygulamalarına kolayca entegre edilebiliyor. Modüler yapısı “Deneyim Blokları” şeklinde tasarlanmış olduğundan içeriğindeki adımları değiştirmek, belirli adımları çıkarmak ya da yeni adımlar eklemek son derece kolay.

Yüzde 100 yerli bir çözüm olan EnVerify, banka müşterilerine eşsiz bir dijital deneyim sunarken kurumların da kaynak maliyetlerinin düşürmesine yardımcı oluyor.

TÜRKİYE’NİN YENİ PİYASASI: E-İHRACAT

PROPARS İLE ÜRÜNLERİNİZ AMAZON, EBAY, ETSY, ALLEGRO’DA…

E-İHRACAT İLE GLOBAL DÜŞÜN, YEREL HAREKET ET

Ürünlerinizi global pazarlarda sunmak, belki de günümüzde bir satıcı olarak yapabileceğiniz en iyi şey. Her geçen gün artan kur farkı, yurt içi pazarındaki sıkı rekabet ve birçok etken satıcıları e-ihracata yönlendiriyor. Satıcılar, yurt içi pazarda elde ettikleri miktarlara, yurt dışı pazarlarında çok daha az ürün satarak ulaşabiliyor. Böylece, global pazar yerlerinde mağaza sahibi olmak, çok daha önemli bir durum haline geliyor.

‘’TİCARET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR’’

İşte tam da bu noktada, Engin Sezgin’in ‘Ticaret Yeniden Şekilleniyor’ mottosuyla yola çıktığı serüveni Propars, Türkiye’deki tüm işletmelerin doğru adımlar atmasına yardımcı oluyor. Engin Sezgin, Propars ile Türkiye’deki işletmelerin; Amazon, Ebay, Etsy, Allegro başta olmak üzere dünyanın en büyük alışveriş sitelerinde yer almasını sağlıyor. Markalar online mağaza açabiliyor, otomatik çeviri sistemi ile ürünlerini yüklemesini yapıyor, siparişlerinin, stoklarını ve fiyatlarını kontrol edebiliyor. Propars’ın yazılım sistemi, satıcıların ülkelerde yerelleşmesini sağlıyor.

Engin Sezgin’in en büyük hedefi ise Türkiye’deki tüm işletmelere okyanus manzaralı bir mağaza açmak ve tüm dünyaya satış yapabilmelerini sağlamak. Sezgin bu hedefe ulaşmak için bu alanda en gelişmiş teknoloji şirketi olan Propars’ın kendi alanında da tek firma olduğunu belirtiyor.

AVRUPA’DA İLK KEZ ONLİNE ALIŞVERİŞ YAPANLARIN ORANI %13 TÜRKİYE’DE % 25

İnsanların alışveriş alışkanlıklarının değiştiği Korona virüs süreci, e-ihracat sektöründe gözle görülür bir şekilde fark yarattı. 2020 yılında Avrupa’da ilk kez online alışveriş yapanların oranı yüzde 13’ iken, Türkiye’de bu oran yüzde 25.

Diyelim ki küçük veya orta ölçekli bir işletmeniz var. Ürünlerinizi dijital ortamda müşterilerinizle buluşturmak istiyorsunuz. Bir gün yurt dışından sipariş aldınız. Peki, şimdi ne olacak? Bu soruyu cevaplamak için, e-ihracat kavramına yakından bakmak gerekiyor.

E-ihracat, ürünlerinizi internetten yurt dışına, yani başka ülkelerdeki müşterilere satmak anlamına geliyor.

Bu dönemi kapsayan sınır ötesi alışveriş yapanların oranında %44’lük bir artış göstererek en üst sırada yer alan ülke İspanya. İspanya’yı, %41 artışla Belçika ve %37’lik artışla İtalya takip ediyor.

MAĞAZAYA GİTME DEVRİ SON BULDU

Ticaretin köklü değişimiyle birlikte, tüketici alışkanlıkları da değişim gösterdi. Mağazaya gitme devri neredeyse son buldu. Yeni nesil ticaret, yani e-ticaret ile birlikte tüketiciler artık farklı araçlardan binlerce mağazaya ve milyonlarca ürüne tek bir ekran üzerinden erişebiliyor. Bu durumla birlikte müşteriler alışveriş esnasında ve ürün kullanımındaki deneyimlerini birbirine aktarabiliyor.

2020 yılında sadece Avrupa’da farklı ülkelerden online alışveriş yapan tüketicilerin sayısı artarak 220 milyona ulaştı. Türkiye yaklaşık 80 milyon nüfusu ile online alışveriş yapsa dahi Avrupa pazarındaki aktif 220 milyon kullanıcıya ulaşamıyor.

Potansiyel e-ihracat hacmini bütün dünyada gözlemleyecek olursak bu oran yaklaşık 4 trilyon dolar. Dünya çapında bu verilerin oluşmasına en fazla yardımcı olan 5 sektör sırasıyla;

-Tekstil ve Giyim: 760 milyar dolar

-Oyuncak ve Hobi: 590 milyar dolar

-Elektronik: 543 milyar dolar

-Kişisel bakım ürünleri: 467 milyar dolar

-Ev dekorasyonu: 363 milyar dolar

DÜNYA E İHRACAT HACMİ TÜRKİYE’DEN 21 KAT FAZLA

Türkiye ve Dünya verilerini kıyasladığımızda, dünya e-ihracat hacminin Türkiye’den 21 kat daha fazla olduğunu görüyoruz

Türkiye’de 2020 yılında e-ihracatta en fazla satış yapan sektörler sırasıyla;

-Elektronik: 4 milyar dolar

-Tekstil ve Moda: 3.5 milyar dolar

-Ev Dekorasyonu: 3 milyar dolar

-Takı: 3 milyar dolar

-Hobi ve Zanaat Ürünleri: 2 milyar dolar

ÇİN’İN E İHRACAT BAŞARISI

Türkiye ile aynı üretim potansiyeline sahip olan Çin, ürettiklerine katma değer katarak e-ihracat alanında 532 milyar dolarlık satış gerçekleştirdi.

Çin’e kıyasla Türkiye’nin jeopolitik konumu, lojistik anlamda Türkiye’ye avantaj sağlıyor. Üreticiden kullanıcıya ulaşım süresinin hızı, katma değer oranını da artırıyor.

E-ihracat konusunda satıcıların küresel bakış açısıyla düşünmesi, satıcılara sınırlar ötesi bir Pazar sağlıyor.

Gazella Turizm’in tur operatörü markası BinRota paket turlarda “uçtan uca anahtar teslim” hizmet dönemini başlattı
BinRota, pandemi döneminde artan operasyon yükü ve düşen gelirler nedeniyle gerek yurt içi gerekse yurt dışı paket turlara ara veren tur operatörlerinin tanıtımdan operasyona kadar tüm süreçlerini üstlenecek. BinRota’nın “anahtar teslim” hizmet anlayışıyla yapılandırdığı yeni operasyon modeli turizm sektörünün tecrübeli ismi Birol Eren’in yönetiminde uygulanacak.
Gazella Turizm’in bünyesindeki tur operatörü markası BinRota, “anahtar teslim” hizmet anlayışıyla yapılandırdığı yeni operasyon modeliyle turizm sektörüne güç katacak. Turizm sektörünün tecrübeli ismi Birol Eren’in yönetici ortak olarak yönetimini üstleneceği bu dönüşümle BinRota, çözüm ortakları ve paket tur misafirlerine en ince ayrıntısına kadar planlanmış deneyimler sunacak.

Konuyla ilgili açıklamada bulunan BinRota’nın Yönetici Ortağı Birol Eren “BinRota olarak yeni yapılanmamız kapsamında sadece turların operasyonel süreçlerine odaklanmaktan çıkıp, gerek yurt içi gerekse yurt dışı paket turlarına dair pazarlamadan operasyona kadar tüm süreçleri satış partnerlerimizle beraber doğrudan üstleneceğiz. Bu modelle partnerlerimize alternatif gelir yaratma ve satışlarını artırma imkânını sunacağız” diyor.
BinRota’nın yeni hizmet yaklaşımını turizm Ar-Ge’si belirledi
Pandemi döneminde turizm Ar-Ge’sine daha fazla odaklanma imkânı bulduklarını belirten Gazella Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Velit Gazel, BinRota’nın yeni yapılanmasına dair şunları söylüyor: “Gazella Turizm olarak kurulduğumuz ilk günden bu yana turizmde Ar-Ge faaliyetlerine düzenli yatırımlar yapıyoruz. Pandemi dönemi, sektörümüzde genellikle ihmal edilen ancak sektörün sürdürülebilirliği için de kritik önem taşıyan yeni fikir ve yaklaşımları üretme süreçlerine daha fazla odaklanmamızı sağladı. Bu süreçte tur operatörlerinin artan operasyon yükü ve pandemi etkisiyle düşen gelirler sebebiyle paket tur segmentindeki hizmetlerini azalttıklarını gözlemledik. Bu nedenle sadece ürün temin eden değil, partnerlerimizin ihtiyacı olan ürün, operasyon, pazarlama ve satış süreçlerinde de destek olan bir modele geçiş yaptık. Dolayısıyla iş modelimizi B2B’den uçtan uca hizmet sunan bir yaklaşımla B4B’ye dönüştürdük. Bu dönüşüm vizyonunu da turizm sektörünün deneyimli ismi Birol Eren’le birlikte gerçekleştireceğiz.”
BinRota B2B’den B4B’ye geçiyor
Yönetimini turizm sektörünün farklı alanlarında 20 yılı aşkın deneyime sahip Birol Eren’in üstleneceği BinRota çözüm ortaklarına ve paket tur misafirlerine en ince ayrıntısına kadar planlanmış deneyimler yaratacak. İş modelini B2B’den B4B’ye dönüştüren BinRota turizm alanında sahip olduğu deneyimi sektörün tümüyle buluşturacak. Ayrıca sadece tur operasyonel süreçlerine odaklanmaktan çıkararak, tüm turizm şirketlerinin alternatif gelir yaratabileceği bir modelle, onların da büyümesini de sağlayacak. BinRota’nın partnerleri adına ve satışlarını arttırmak için sunacağı hizmetler şöyle sıralanıyor:

  • Paket tur tasarımı
  • Turların uçtan uca tüm operasyon hizmetleri
  • Turların tanıtım ve pazarlama çalışmaları
  • Turların satış çalışmaları

Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Davut Güleç Panel Sağ Menü
Davut Güleç Logo Ana Sayfa Davut Güleç Kimdir? Galeri Köşe Yazıları Site Haritası