Ekonomi

Ekonomi-teknoloji haberleri (25.02.2021)

Siber güvenlik, sınırlarımız kadar önemli bir savunma alanı
Siber saldırılar artık pandemi ve iklim değişimi gibi tehditlerle yan yana anılıyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun yeni araştırmasında siber güvenlik öne çıkıyor.
Bugbounter.com platformuna kayıtlı yüzlerce uzman araştırmacıyla siber güvenlik testleri ihtiyacını hızlı, hesaplı ve etkin bir şekilde çözen BugBounter, Dünya Ekonomik Forumu’nun 16. Global Risks raporunda siber güvenliği pandemi ve iklim değişimi gibi küresel sorunlarla aynı statüye koyduğunu aktarıyor.
Siber saldırılar, her dakika gerçekleşiyor olması nedeniyle günlük hayatın bir parçası haline geldi. Hastanelerin ve okulların bile sistemleri kullanılamaz hale getirebilecek siber saldırılara karşı hazırlıklı olması gerekiyor. 16 Şubat’ta iki Fransız hastanesinin aynı hafta içerisinde hacklenme haberi çıktı ve konu yeniden gündeme geldi. Şimdi Fransız hükümeti hastanelere yapılan siber atakları nasıl önleyeceğini tartışıyor.
Şifre yönetimi ve doğrulama çözümleri geliştiricisi Specops’un araştırmasına göre 2006 ile 2020 arasında 156 adet büyük çaplı siber saldırıya maruz kalan ABD, diğer ülkeleri geride bırakıyor. ABD’yi 47 saldırıyla İngiltere ve 23 saldırıyla Hindistan takip ediyor. Türkiye ise sadece 6 saldırıyla en düşük sayıda ciddi saldırı yaşayan ikinci ülke konumunda yer alıyor.
Özellikle son 10 yıldır gerçekleşen ve 2020’de hız kazanan dijitalleşme, siber saldırıların gerçekleşmesine imkan tanıyacak yeni alanların oluşmasına ve mevcut zeminin de genişlemesine neden oluyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun araştırmasında yer alan uzmanların yüzde 39’u, siber güvenlik alanında yaşanan ihlallere yol açan hataları tüm dünyayı ilgilendiren kritik bir sorun olarak tanımlıyor ve bulaşıcı hastalıklardan, ekstrem hava olaylarından ve geçim sıkıntılarından sonra en büyük tehlike olduğunu belirtiyor.

BugBounter Kurucu Ortağı Arif Gürdenli, konuyla ilgili şunları söyledi: “Siber güvenlik artık tıpkı kara, hava ve deniz kadar savunma açısından önemli bir alan haline geliyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun gerçekleştirdiği araştırma, siber güvenliğin ve siber saldırıların yarattığı tehlikeye yönelik önemli bir farkındalık yaratıyor. Araştırmada görüşlerini belirten uzmanların yüzde 50’si bu dördüncü savunma sahasında yaşanan saldırıların önümüzdeki 3 ile 5 yıl arasında önemini korumaya devam edeceğinin altını çiziyor. Yakın zamana kadar manuel olarak gerçekleşen süreçlerin bile dijitale taşındığı günümüzde ‘her şeyin’ daha kolay ve sorunsuz bir şekilde dijitalleşebilmesi için yeni teknolojilerin ve hizmetlerin daha geliştirme aşamasında güvenli hale getirilmesi ve gizlilik ögeleri barındırması gerekiyor. Öte yandan mevcut sistemlerin de olduğundan daha güvenli hale getirilmesi gerekiyor. BugBounter gibi siber güvenlik uzmanlarından oluşan bir kitle kaynağı hizmetini uygun maliyetle sunan şirketler, test edilmesi talep edilen sistemlerdeki açıkları ve zafiyetleri büyük bir hızla keşfedip şirkete raporluyor ve takipçisi oluyor. Böylece şirketler de bu açıklarını kısa sürede giderebiliyor ve yıkıcı etkiler yaratabilecek siber saldırganlara kapıyı aralayacak sorunlar da bir sızma gerçekleşmeden önce kapatılmış oluyor.”

Türkiye 2021 yılında çikolata ve şekerleme ürünleri ihracatında 1,5 milyar dolar hedefliyor

Türk şekerleme ve çikolata sektörü dünyanın ağzını tatlandırdı. Türk çikolata ve şekerleme ihracatçıları, pandeminin gölgesinde geçen 2020 yılında 1 milyar 276 milyon dolarlık ihracat yapma başarısı gösterdi. Sektör, 2021 yılında 1,5 milyar dolar ihracat hedefliyor.

Ege İhracatçı Birlikleri verilerine göre; Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri Sektörü, Türkiye’nin 2020 yılında gerçekleştirdiği 17 milyar 785 milyon dolarlık gıda ürünleri ihracatının yüzde 41’ini tek başına gerçekleştirdi.

Şekercilik mamulleri sektörü 644 milyon dolarlık, Çikolatalı şekercilik mamulleri sektörü ise 633 milyon dolarlık ihracat yapma başarısı gösterdi.

Şekercilik mamulleri sektörünün 2020 yılındaki toplam ihracatı 2019 yılında 1 milyar 268 milyon dolar iken, 2020 yılında 1 milyar 276 milyon dolar oldu.

Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mustafa Terci, Hububattan mamullerden, değirmencilik ürünlerine, şekercilik mamullerinden çikolatalı şekercilik ürünlerine, bitkisel yağlardan baharatlara kadar geniş bir ürün gamına sahip olduklarını, Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri Sektörünün 2020 yılında 7,3 milyar dolar dövizi Türkiye’ye kazandırdığını, bu ihracatın 1 milyar 276 milyon dolarlık kısmının şekercilik mamulleri sektörünce yapıldığını kaydetti.

Türk şekercilik mamulleri sektörünün dünya genelinde 185 ülkeye ihracat yaptığı bilgisini veren Terci, “2021 yılında dünya genelinde covit-19 virüsünün aşısının bulunmuş olması ve uygulanmaya başlamış olması ihracat sektörlerimizi umutlandırıyor. Dünya mal ticaretinde yüzde 8 artış öngörülüyor. Döviz kurları ihracatımızı olumsuz etkilemediği takdirde Şekercilik mamulleri sektörümüzün 2021 yılında 1,5 milyar dolar ihracata ulaşacağına inanıyoruz” diye konuştu

Türk şekercilik mamulleri sektörünün ihracatında Çikolata ve kakao içeren şekerleme ürünleri 540 milyon dolarla en çok ihraç edilen ürünler olurken, kakao içermeyen, beyaz çikolatalı ürünler 476 milyon dolar dövizi ülkemize kazandırdı.

Irak, ABD ve İran ilk üç ülke oldu

Şekercilik mamulleri sektörünün en fazla ihracat yaptığı ülkeler ise; 153 milyon dolarlık tutarla Irak, 143 milyon dolarla Amerika Birleşik Devletleri oldu. İran ise; 52 milyon dolarlık Türk şekerleme ürünleri talep etti. Bu ülkeleri; 49 milyon dolarlık şekerleme ürünleri ihracatıyla İsrail ve 48 milyon dolarla İngiltere izledi.

ERBAKAN ANADOLU’NUN SANAYİLEŞMESİNİ SAĞLADI

Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) Kayseri Başkanı Ali Özcan, Erbakan Haftası’nda sanayileşmenin altını çizdi.

ASKON Kayseri başkanı Ali Özcan, Prof. Dr. Necmettin Erbakan ile ilgili anısını da anlattı: “Ben üniversitede iken resmi üniversite başkanlığını yaptım. O sırada şu an Anadolu Gençlik Derneği başkanı olan Salih Turhan ağabeyim vesilesi ile hocamıza takdim edildim. Baş başa bir görüşme oldu. O anları hiç unutamıyorum. Hocamızın çok sayıda konferansını, programını takip ettim. Çok önemli dersler aldım. Bunlardan biri olan Anadolu’daki iş dünyasının gelişmesi faaliyetlerini bir uçtan karşılamaya çalışıyorum. Hocamızın da belirttiği gibi sanayileşmede 3 mesele vardır. Birincisi fabrikalar yapacak fabrikalara sahip olmamız gerekmektedir. Yani ileri teknolojiye sahip olmaktır. Günlük ihtiyaçları pratik yollardan karşılamak yerine gerçek sanayileşmeye yönelmeliyiz. İkincisi kurulan tesislerin dengeli dağıtılmasıdır ki burası bizim derneğimizin de kuruluşunun temel noktalarından bir tanesidir. İstanbul- İzmit yolunda adım atacak yer yokken Anadolu’muzun geniş sahalarında ise boşluklar yoğunluktadır. Erbakan bu nedenle Anadolu’nun sanayileşmesini sağladı. Üçüncüsü ise devletin sanayileşmede öncülük görevini yapamamış olmasıdır. Türkiye’nin nerelerine hangi sanayi tesislerinin kurulmasının planlaması yapılmalıdır. Buradan hareketle sanayiyi ileriye taşımaya gayret edeceğiz.” dedi.

Ali Özcan, “Sanayileşmemiş bir ülke güçlü olamaz. Milletimizin yeniden yeryüzünde güçlü bir ülke olması için mutlaka sanayileşmiş bir ülke olması mecburiyeti vardır. Sanayileşmede asıl mühim olan 500 tane makarna fabrikasına sahip olmak değil, o makarna fabrikasını yapacak fabrikaya sahip olmaktır. Sanayileşmede mühim olan 10 tane malın montaj fabrikasını kurup dışarıdan getirilen parçaları monte etmek değil, o parçaları burada üretmektir. Bu dönüşümü gerçekleştirdiğimiz zaman başarılı olacağız. Bu vesile ile Necmettin Erbakan’ı bir kere daha rahmetle ve saygıyla anıyorum” şeklinde konuştu.

AMBALAJLI TÜKETİM MALLARINDA DİJİTAL DÖNÜŞÜM VERİMLİLİĞİ ARTIYOR

Özellikle içecek sektörü olmak üzere, tüm ambalajlı gıda endüstrisine yönelik otomasyon çözümleri ve entegre MES fonksiyonlarına sahip proses kontrol sistemleri sunan ProLeiT, İDA Proses iş birliğiyle fabrikalara verimlilik artıran çözümler sunuyor.

Merkezi Almanya’da bulunan ProLeiT, dünya çapındaki tüm proses mühendisliği endüstrileri için proses kontrol teknolojisi, otomasyon çözümleri ve entegre MES fonksiyonlarına sahip proses kontrol sistemleri sunuyor.

Özellikle içecek endüstrisi olmak üzere tüm gıda, kimya ve ilaç sektörlerine yönelik otomasyon çözümleri sunan ProLeiT, Schneider Electric tarafından alınmasının ardından daha da güçlenerek fabrikaların dijital dönüşümünü hızlandırıyor.

“İŞ BİRLİĞİMZİN İLK PROJESİ İÇİN HEYECANLIYIZ”

ProLeiT firmasının Satıştan Sorumlu Başkanı Leonard Mitranescu, söz konusu iş birliği ve ilk proje ile ilgili yaptığı değerlendirmede şu ifadeleri kullandı:

“Yeni sistem entegratörümüz İDA Proses firmasına ‘hoşgeldiniz demekten onur duyarım’. CEEMEA Bölgesi (Orta ve Doğu Avrupa, Orta Doğu, Afrika)’nde en büyük Türk küresel gıda üreticilerinden biri için ortaklaşa ilk projeyi yürütmekten dolayı büyük heyecan duyuyoruz. Projenin başlangıç aşamasında, bizi güvenle ve mükemmel bir şekilde destekleyen Schneider Electric Türkiye’den meslektaşlarımıza özel teşekkürlerimizi sunarız.

“VERİ TOPLAMA VE ANALİZ İMKANI SUNUYOR”

Hat Yönetim Sistemimiz (Line Management System/LMS), son kullanıcının/müşterinin gereksinimlerini tam olarak karşılıyor ve kompakt bir çözüm olarak üretim hatları, makinalar ve tesislerde veri toplama ve analiz işlevlerini birleştiriyor. Sistem, mevcut operatör istasyonlarındaki web tarayıcılar veya mobil cihazlar aracılığıyla çalıştırılıyor.

Söz konusu kompakt çözüm, dolum ve paketleme hatlarının yanı sıra yardımcı tesislerin optimize edilmesi için de bir temel görevi görüyor.

“9 FABRİKADA 82 HATTI TAKİP EDECEĞİZ”

Çözümümüz, Türkiye’de 9 fabrikada toplamda 82 hattın teşhis edilmesinde ve izlenmesinde kullanılacak. Gerekli lisansları sağlamak ve desteğimizi sunmak için sabırsızlanıyoruz.

Projenin mühendislik, yürütme ve sahada devreye alma işlemleri, İDA Proses tarafından gerçekleştirilecek.

Bu, ilk ve önemli projenin İDA Proses ile birlikte profesyonel bir şekilde hayata geçirilmesi için hazırız.”

“DİJİTALLEŞMEDE İHTİYAÇLAR NOKTASINDA DESTEK OLACAK”

İş birliğine ilişkin İDA Proses Genel Müdürü Niyazi Ağaçdiken ise, “ProLeiT ile gerçekleştireceğimiz iş birliğimiz konusunda son derece heyecanlıyız. ProLeiT’in içecek, fırıncılık, süt ürünleri, gıda, kimya ve ilaç endüstrilerindeki uzmanlığı ve üstün, kaliteli ürün portföyü, müşterilerimizin dijitalleşme yolculuğundaki gereksinimlerini karşılamamızda bizlere yardımcı olacak.” şeklinde konuştu.

TÜRKİYE’DE TEK SİSTEM ENTEGRATÖRÜ

Schneider Electric’in Proses Otomasyonu departmanının Türkiye’deki tek sistem entegratörü olarak hizmet veren İDA Proses, ProLeiT’in ambalajlı ürün sektörlerindeki uzmanlığıyla endüstriye çözüm sunacak.

İhracatta nar bereketi

Bereketin simgesi olan nar meyvesi, 2020 yılında ihracatta da bereketli bir yıl geçirdi. Türkiye’nin nar ihracatı 2020 yılında yüzde 29’luk artışla 97 milyon 489 bin dolardan, 126 milyon 54 bin dolara yükseldi. Nar ihracatı bu tutarla tarihi bir rekora da imza atmış oldu. Türkiye bundan önceki yıllarda en çok nar ihracatını 2013 yılında 111 milyon 668 bin dolarlık tutarla gerçekleştirmişti. Nar ihracatı miktar bazında ise; yüzde 23’lük artışla 155 bin 714 ton’dan, 192 bin 6 tona çıktı. Ege İhracatçı Birlikleri verilerine göre; Türkiye 2020 yılında 75 ülkeye nar ihraç etmeyi başardı.

Nar veriminin ve kalitesinin 2020 yılında çok iyi olduğu bilgisini veren Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Uçak, 126 milyon doları aşan tutarla nar ihracatında Türkiye tarihinin en yüksek ihracat rakamına ulaştıklarını kaydetti.

Nar ihracatı 10 yılda yüzde 125 arttı

Türkiye’nin nar ihracatının 2010 yılında 59 milyon 335 bin dolar olduğuna değinen Uçak, “Nar üreticimiz son yıllarda çok bilinçlendi. Kaliteli ve sıfır kalıntılı üretim yapar hale geldi. Bu sayede nar ihracatımız her yıl artarak son 10 yılda yüzde 125’lik artışı yakaladık. Nar, insan vücudunda bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Pandeminin yaşandığı 2020 yılında nara dünya genelinde talep artışı yaşandı. İhracat rekorunda pandeminin de itici rolü oldu. İklim değişikliği rekolteleri olumsuz etkilemediği takdirde 2021 yılında da nar ihracatında artış bekliyoruz” şeklinde konuştu.

Rusya ihracatta lider oldu

Nar ihracatında Rusya Federasyonu 44,5 milyon dolarlık tutarla geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi 2020 yılında da zirvede yer aldı. Rusya’ya nar ihracatı yüzde 44’lük gelişim gösterdi. Nar ihracatında Rusya’nın payı yüzde 35’i aştı.

Almanya, 15,2 milyon dolarlık Türk narı tercih ederken en çok nar ihraç ettiğimiz ülkeler listesinde adını ikinci sıraya yazdırdı.

Türk yaş meyve sebze sektörünün geleneksel ihraç pazarlarından Irak’a da 2020 yılında 12,8 milyon dolarlık nar ihraç edildi. Bu ülkeleri 8,3 milyon dolarlık nar talebiyle Ukrayna, 6,5 milyon dolarlık nar ihracatıyla İngiltere takip etti. Portekiz, Brunei, Fildişi Sahili, Cibuti, Nijerya, Togo ve Moritanya Türkiye’nin 2020 yılında nar ihraç ettiği ülkeler arasına katıldı.

Cennet meyvesi Nar her derde deva

Anadolu kültürleri de dahil olmak üzere pek çok kültürde nar; kadını, doğurganlığı ve bereketi simgeleyen bir sembol olarak da yer alıyor. Cennet meyvesi olarak adlandırılan Nar, antioksidan yönünden zengin ve C vitamini kaynağı bir meyve. Nar, öte yandan; kanseri önleyici hafızayı koruyucu, sindirim hastalıklarının gelişmesine engel olma, vücuttaki iltihaplanmayı azaltma,kalbi ve damarları koruma fonksiyonu da görüyor.

UTİB’DE ‘AR-GE GELİŞTİRME’ MESAİSİ

Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB), inovasyon kültürünü oluşturmak ve yeni girişimleri ekonomiye kazandırmak amacıyla Ar-Ge Merkezleri Kapasite Geliştirme Desteği eğitiminin ikincisini gerçekleştirdi.

Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB), Ar-Ge Merkezleri Kapasite Geliştirme Desteği (mini-MBA programı) kapsamında ikinci eğitimini tamamladı. Program Koordinatörü Ufuk Batum’un konuk konuşmacı olarak davet ettiği Scotty firmasının Kurucusu Tarkan Anlar, girişimcilik hikâyesini katılımcılarla paylaştı.

GİRİŞİMCİLİK BİR MARATON

Girişimciliğin iniş çıkışlı bir yol olduğunu vurgulayan Tarkan Anlar, “Girişimcilik hiçbir zaman ‘Oldum’ diyemeyeceğiniz, sürekli zorluklarla ve sürprizlerle karşılaşabileceğiniz bir maraton. Video yayıncılık işi yaparken  Justin.tv’nin kurucusu Justin Kan ile tanışmam, benim dönüm noktam oldu. Scotty fikrini ona anlattım ve 25 bin dolarlık ilk yatırımımı aldım. Böyle önemli birinden yatırım desteği almam, diğer yatırımcıların da dikkatini çekti ve girişimcilik serüvenim bu şekilde başladı” dedi.

POZİTİF BÜYÜME GÖSTEREN 2 ÜLKEDEN BİRİYİZ

Program Koordinatörü Ufuk Batum da Türkiye’nin 2020 yılındaki büyüme oranlarının revize edildiğine dikkati çekti. Pandemiye rağmen Türkiye’nin büyümede önemli bir mesafe kaydettiğini belirten Batum, “ IMF, OECD ve Dünya Bankası Türkiye için ‘Yüzde 2-3 küçülür’ öngörüsünde bulunurken şimdi hepsi bu oranları revize etti ve yüzde 2 oranında büyüme olacağı söyleniyor. En büyük ekonomileri barındıran G20 ülkelerinde pozitif büyüme gösteren sadece 2 ülke var. Bunlardan biri Çin, diğeri Türkiye. Bu durum, Türkiye’nin yabancı yatırım çekebilmesi açısından son derece önemli” dedi.

GELİŞİM İÇİN ‘REKABERLİK’ ŞART

Ar-Ge merkezlerinin start-up’larla birlikte çalışmasının daha verimli olduğunu da kaydeden Batum, “Kurumsal dünya ve start-up dünyası, birbiriyle fazla iletişimde değil. Ar-Ge merkezleriyle ilgili raporumda dikkati çeken temel ihtiyaçlardan biri, start-up’lardan nasıl istifade edebileceğimiz konusu. Ar-Ge merkezleri, start-up’lardan faydalandığında daha hızlı ve ucuz şekilde sonuca ulaşabilir. Ayrıca bu merkezler birlikte de çalışabilmeli. Geliştirmelerin ve projelerin çok önemli bir kısmı ortak aklı, yenilikçi iş modellerini ve ‘rekaberliği’ yani ‘rekabet ve beraberliği’ gerekli kılıyor” ifadelerini kullandı.

Türk otomotivinin ihracattaki yeni odağı Güney Afrika

Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği’nin (OİB) hedef pazarlarda ihracatı artırmak üzere dijital platform üzerinden düzenlediği Otomotiv Sektörel Ticaret Heyeti programları, 1-5 Mart tarihleri arasında Güney Afrika ile devam edecek. OİB’in Ticaret Bakanlığı ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) desteği ile düzenleyeceği Güney Afrika Otomotiv Dijital Sektörel Ticaret Heyeti, Türkiye’den 20, Güney Afrika’dan 40 olmak üzere toplam 60 firma katılımıyla gerçekleştirilecek. Toplantıda, webinar ve firmalar arası görüşmelerle iki ülkenin toplam 1-2 milyar dolar aralığında seyreden ticareti ile işbirliği faaliyetlerinin artırılması hedefleniyor.

 Güney Afrika Otomotiv Dijital Sektörel Ticaret Heyeti Programı’nın açılışı, 1 Mart tarihinde OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik ev sahipliğinde tüm firmalara açık olacak webinar programı ile başlayacak. Moderatörlüğünü Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ’ın yapacağı webinar programının açılışı, TİM Başkanı İsmail Gülle’nin katılımı ile gerçekleşecek.

 OİB’in Otomotiv Sektörel Ticaret Heyeti programları, geçen yıldan bu yana pandemi nedeniyle dijital olarak gerçekleştiriliyor. Geçen haziran ayında Meksika ile başlayan, ardından Almanya ve İngiltere’ye yönelik devam eden Otomotiv Dijtal Sektörel Ticaret Heyeti programları, bu yıl ise ilk olarak 1-5 Şubat tarihleri arasında Vietnam ve Tayland’a yapılmıştı.

Çelik: “Güney Afrika ile ticari ilişkilerimizi geliştireceğiz”

 OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik, “Güney Afrika Cumhuriyeti, otomotiv ihracatımızda hedef ülkelerden birisi. Afrika kıtasında otomotiv endüstrisinin lideri durumundaki ülkede yılda 600 binden fazla motorlu araç üretiliyor. Otomotivde yılda 7 milyar dolar ithalat gerçekleştiren Güney Afrika’ya ise Türk otomotiv sektörü olarak 2020 yılında 64 milyon dolar ihracat yaptık. Mal grubu bazında en yüksek ihracat değeri ise 51 milyon dolar ile tedarik endüstrisine ait bulunuyor. Otomotiv ihracatımız henüz çok yüksek bir rakama sahip olmamakla birlikte, ülkeye olan toplam ihracatımız içinde yine de otomotiv endüstrisi ürünleri öne çıkıyor. Bu ülke pazarına girişimizde, Güney Afrika’nın Asya ve AB ülkelerinin pazara girişteki rekabet avantajı ve piyasadaki yerleşik ilişkiler gibi nedenlerden dolayı zorluklar yaşıyoruz. G20 üyesi olan ve ülkemizle benzer kalkınma hedefleri olan Güney Afrika ile ikili ticari ilişkilerimizi dijital sektörel ticaret heyeti programımızın da etkisiyle daha fazla geliştirmeyi hedefliyoruz” dedi.

 OİB’in düzenleyeceği dijital sektörel ticaret heyetinin açılıştaki webinar programına,  T.C. Pretorya Büyükelçisi Elif Çomoğlu Ülgen ile Pretorya Ticaret Müşaviri Işıl Demet Karakurt da katılarak birer konuşma gerçekleştirecek. Webinarda, Güney Afrika otomotiv sektörüne yönelik bilgilendirme sunumları da yapılacak. Açılış sonrası program kapsamında düzenlenecek Türk ve Güney Afrikalı otomotiv firmaları arasında online ikili iş görüşmeleri, 5 Mart tarihine kadar sürecek.

Savunma Sanayi sektöründe, Turquality destekleri nelerdir?

Türkiye’nin devlet destekli ilk marka programı olan Turquality, hem teşvik hem değer oluşturan bir iş modeli olduğu için, tüm sektörler tarafından yoğun ilgi görüyor. Ürün ve hizmet üreten işletmeler, iş süreçlerini uçtan uca dijitalleştirerek geleceğe hazırlanırken, global çapta markalaşma çalışmalarına hız katmak için rotalarını Turquality’e çeviriyor.

Sektör lideri Progroup Uluslararası Danışmanlık 19 yıldır, Türk firmalarının stratejik, fonksiyonel ve operasyonel yönetim düzeylerini uluslararası şirketlerin seviyesine çıkararak, Türk markalarının globalde rekabet etmelerine rehberlik ediyor.

Savunma sanayi sektöründeki firmaların, global çapta başarılara imza attığını anlatan Progroup Uluslararası Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Salim Çam, şunları söyledi:

Ülkemizin giderek artan savunma sanayi ile ilgili stratejik başarıları, diğer ülkeler karşısında bizi mukayeseli üstünlüğe getirmiştir. Savunma sanayide imza attığımız başarılar ile, ülke olarak global çapta fırsatları yakalamış bulunuyoruz. Savunma sanayi sektöründeki şirketler, bu fırsatı Turquality ile değerlendirerek, uluslararası pazarlardaki hedeflerine daha hızlı ulaşabilirler. Yüksek teknoloji üreten bu işletmeler, yurtdışı açılımlarında ihracat, pazarlama, ar-ge, hukuk, ofis kiralama gibi birçok konuda destekler alabilirler. Progroup olarak, katma değeri yüksek savunma sanayiye odaklanarak, Türkiye’nin milli ve yerli çalışmalarına destek vermeye devam edeceğiz” dedi.

Turquality’nin marka destekleri nelerdir?

Ürün ihracatı yapan markalar için Turquality desteği almanın koşulları hakkında şunları belirtebiliriz. Müracaat eden markanın, Türkiye’de tescilinin yapılmış olması gerekiyor. Yurtdışında da, ibraz edeceği iş planında belirtilecek hedef pazarlarının en az birinde aynı markanın tescil edilmiş olması gerekiyor. Ürün ihracatı için son 3 yıl ihracat yapma ürün ihracat ortalamasının en az 3 milyon tutar oranında olması gerekiyor. Hizmet ihracatında ise, sadece ihracat limiti maddesi yoktur.

İşletmelere verilen Turquality desteklerinden bazıları şunlardır?

1-İstihdam Giderleri,

2-Yazılım ve Bilişim Giderleri,

3-Depo Hizmetleri Giderleri,

4-Gelişim Yol Haritası,

5-Sertifikasyon Giderleri,

6-Tasarım Giderleri,

7-Ürün, Hizmet ve Marka Tescili ve Korunması ile İlgili Giderler,

8-Uluslararası Hukuk Danışmanlık Giderleri,

9-Ofis, Depo, Mağaza Kira ve Kurulum Giderleri,

10-Danışmanlık Giderleri,

11-Pazar Araştırması Çalışması ve Raporlama Giderleri,

Turquality’nin İşletmeye Sağladığı Değerler Nedir?

1-Mevcut karlılığın artışına katkısı: %14

2-Mevcut ihracat artışına katkısı: %15

3-Mevcut verimlilik artışına katkısı: %17

4-Mevcut marka bilinirliğine katkısı: %7

5-Mevcut iç piyasa artışına katkısı: %10

6-Mevcut yeni ürün geliştirmeye katkısı: %12

7-Müşteri memnuniyet seviyesi: %97

8-İsraf ve maliyetleri azaltmaya katkısı: %14

Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Davut Güleç Panel Sağ Menü
Davut Güleç Logo Ana Sayfa Davut Güleç Kimdir? Galeri Köşe Yazıları Site Haritası