
Ekonomi-teknoloji haberleri, TUİK verileri
Yeni trafik polisi; yapay zeka. Zeki kavşaklar geliyor
İstanbul Ticaret Üniversitesi Ulaştırma Sistemleri Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından yürütülen İleri Akıllı Ulaşım Teknolojileri ve Adaptif Trafik Yönetimi Uygulama ve Araştırma Projesi tamamlandı. Aselsan’ın teknoloji paydaşı olduğu proje ile İstanbul Üsküdar-Acıbadem bölgesinde 16 kavşakta uygulamaya alınan yapay zeka temelli sensör ve kamera sistemiyle sinyalizasyona anlık müdahale edildi, trafikte yüzde 59’a varan iyileşme sağlandı.
İstanbul Ticaret Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Ilıcalı’nın yönetimindeki Ulaştırma Sistemleri Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından yürütülen ve İstanbul Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen İleri Akıllı Ulaşım Teknolojileri ve Adaptif Trafik Yönetimi Projesi’nin kapanış ve lansman toplantısı, Sütlüce Yerleşkesi Konferans Salonunda gerçekleştirildi. Toplantıya; İstanbul Vali Yardımcısı Hasan Gözen, Rektör Prof. Dr. Necip Şimşek, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdürü Ahmet Şimşek, İstanbul Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Dr. Ziya Taşkent ile ASELSAN ve İBB temsilcileriyle akademisyenler, öğrenciler ve proje paydaşları katıldı. ASELSAN’ın yeni nesil kavşak kontrol cihazlarının kullanıldığı proje ile İBB İSBAK alt yapısı kullanılarak İstanbul’da akıllı trafik yönetimi alanında model oluşturacak önemli çıktılar elde edildi.
PROF. DR. MUSTAFA ILICALI: “BU PROJE BİR VİZYON ÜRÜNÜDÜR”
Projenin yürütücüsü Prof. Dr. Ilıcalı konuşmasında, “Bu proje 44 yıllık ulaşım tecrübemin sahaya dönüşüdür. ASELSAN’ın desteğiyle 16 kavşakta kurulan adaptif sistemler sayesinde yüzde 59’a varan iyileşme sağlandı. İstanbul’da bu modelin yaygınlaştırılması, sadece trafik akışını değil, karbon salınımı da azaltacaktır. Bu bir başlangıç. Projeye güvenen, destek veren herkese teşekkür ediyorum” dedi.
16 KAVŞAKTA GÜNDE 5 BİN 273 LİTRE YAKIT TASARRUFU
Prof. Dr. Ilıcalı, ASELSAN ve İBB temsilcilerinin katılımıyla düzenlenen panelde de projenin sonuçlarını paylaştı: 16 kavşakta gerçekleştirilen geometrik düzenlemeler, simülasyon çalışmaları ve kamera ve sensörlerin ayrı ayrı ve birlikte kullanıldığı adaptif sinyal sistemleri sayesinde aşağıdaki kazanımlar elde edildi: * %12 ila %59 arasında trafik iyileşmeleri sağlandı, Günde 5 bin 273 litre yakıt tasarrufu elde edildi. *Emisyon değerlerinde düşüş yaşandı. *Trafikte bekleme süresi ve kuyruklar minimize edildi.
PROF. DR. ŞİMŞEK: “TOPLUMA DOĞRUDAN DOKUNAN PROJELERİ ÖNEMSİYORUZ”
Rektör Prof. Dr. Şimşek de konuşmasında projenin sadece akademik değil, aynı zamanda toplumsal bir katkı anlamı da taşıdığını belirterek “Zamanı verimli kullanmak, şehirde yaşam kalitesini artırmak, üniversitelerin asli sorumluluklarından biri haline gelmeli. Bu bağlamda Sayın Prof. Dr. Mustafa Ilıcalı hocamızın liderliğinde yürütülen bu projeye ev sahipliği yapmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.” dedi.
YAPAY ZEKALI KAVŞAK TÜRKİYE’YE YAYILACAK
Panelde, projenin teknoloji paydaşı ASELSAN’ı temsilen söz alan Ali Erdem, çalışmanın stratejik önemine değinerek, “ASELSAN olarak sadece savunma değil; ulaşım, enerji ve sağlık gibi stratejik alanlara da teknoloji üretiyoruz. Bu projeyle İstanbul’da canlı trafik verilerini analiz ederek sinyal sürelerini optimize ediyoruz. Yapay zekâ destekli bu sistemin, tüm Türkiye’ye örnek teşkil etmesini diliyoruz” dedi. İBB Trafik Şube Müdürlüğü yetkilisi Alican Yoloğlu de “İstanbul genelinde 2 bin 570 sinyalize kavşak var. 16 kavşaktaki uygulama sonuçları umut verici. Yerinde testlerle oranlardaki iyileşmeyi gözlemliyoruz. Süreç içinde yazılımsal iyileştirmelerle çok daha etkili sonuçlar elde edeceğiz” dedi.
SANAYİ BAKANLIĞI: TÜRKİYE’YE YAYGINLAŞTIRILMASINI DESTEKLİYORUZ
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdürü Ahmet Şimşek, konuşmasında projeye duydukları memnuniyeti şöyle dile getirdi: “Kalkınma Ajansları olarak yerel kalkınmaya katkı sağlıyoruz. İstanbul’da trafiği iyileştirmek için geliştirilen bu adaptif sistem, zaman ve yakıt tasarrufu sağlarken karbon emisyonunu da azaltacak. Bu tür projelerin Türkiye genelinde yaygınlaştırılmasını destekliyoruz.” İstanbul Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Dr. Ziya Taşkent de “İstanbul Kalkınma Ajansı olarak sadece mali destek değil, aynı zamanda yönetişim ve strateji geliştirme sorumluluğumuz var. Bu proje, çevreci ve sürdürülebilir şehircilik adına örnek bir çalışmadır.” ifadelerini kullandı.
Yerli ve Milli bir CAD Programı Yazdılar
Mubitek, 2005 yılında tasarım mühendisliği yapmak için kuruluyor. Otomotiv, makine, savunma ve havacılık sektörlerine çalışıyorlar. Otomotivde Aston Martin’den McLaren’e, Audi’den Ferrari’ye, BMW’den, Mercedes’e kadar birçok firmaya tasarımlar yapıyorlar. Savunma sanayi sektöründe ise yerli ve milli bir CAD Programı geliştirdiler. CAD Programının ciddi anlamda döviz kaybına neden olduğunu söyleyen Mubitek Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Gül Çiçek Bintaş, yurtdışı menşeili ürün alınıp onunla savunma sanayinde, havacılıkta tasarım yapılmaktaydı. Herhangi bir savaş ya da uluslararası sorun durumunda Avrupa menşeili firmalar lisansları Türkiye’ye kapatırsa bırakın havacılık ve savunma sanayini, makine sektöründe bile tasarım yapılamaz hale gelecekti. Dolayısıyla bizim stratejik önceliğimiz savunma sanayi ile birlikte yerli ve milli bir CAD programı geliştirmek oldu” diyor.
Yüzde 95’lere varan ihracat…
Otomotiv, makine, savunma ve havacılık alanlarına hizmet verdiklerini söyleyen Dr. Gül Çiçek Bintaş, “2005 yılında tasarım mühendisliği yapmak adına kurulan Mubitek’in ana amacı kalıp ve fikstür tasarımları yapmaktı. Hedef sektörleri de otomotiv, makine, savunma ve havacılık alanlarıydı. Kuruluşunun 2. yılında da Türkiye’nin ilk kalıp tasarımı ihracatını Avrupa’ya gerçekleştirdi. O yıldan bu yana her yıl ihracatımız arttı ve geçtiğimiz yıl yaklaşık yüzde 85 oranında ihracat yaptık. Daha önceki yıllarda yüzde 95’e kadar ulaşmıştık. Genellikle Orta ve Doğu Avrupa’ya ihracat yapmaktayız. Başta İtalya olmak üzere, Almanya, Macaristan, Romanya, Polonya gibi ülkelere ihracatlarımızı gerçekleştirmekteyiz. Toplam 6 ülkeye ihracat yapmaktayız” dedi.
Aston Martin’den McLaren’e, Audi’den Ferrari’ye, BMW’den, Mercedes’e birçok markaya çalışıyorlar
Ağırlıklı olarak otomotiv sektörüne hizmet verdiklerini söyleyen Dr. Bintaş, “Çalıştığımız firmalar Avrupa’da faaliyet gösteren ana otomotiv sanayicilerine ürün üreten firmalardır. Örneğin biz Aston Martin’den McLaren’e, Audi’den Ferrari’ye, BMW’den, Mercedes’e kadar birçok firmaya tasarımlar yapmaktayız. Hatta bazen müşterilerimiz ürünü Türkiye’de üretip tüm proje takiplerini yapmamızı bizden istiyorlar. O zaman takibini yapıp tamamen ihracatını anahtar teslim şekilde biz gerçekleştirmiş olmaktayız. Yurtiçinde ise TOFAŞ’a ve Ford’a çalışmaktayız. Otobüs üreticisi MAN ile çalışmaktayız. Daha çok tersine mühendislikler yaparak üretim süreçlerini kısaltan, verimlilik sağlayan, kaliteli ürünler geliştirmekteyiz.
Birçok programın yerlileştirilmesinde öncü rol oynadılar
Birçok programın yerlileştirilmesinde öncü rol oynadıklarını aktaran Dr. Bintaş, şöyle konuştu: “Savunma sanayi sektörü ile tanışmamız yurtdışına yaptığımız ihracatlar sürecinde oldu. Avrupa’nın iş yapış tarzını öğrenince bunu Türkiye’de nasıl kullanabileceğimizi düşündük. Yurtdışında gerçekten çok başarılı, tasarımda verimlilik sağlayan uygulamalar vardı. Biz de 2007 yılında tasarımda inovasyon çalışmalarımıza başladık. 2007 yılında CATIA Programı’na asistanlık yapan, yani programın daha akıllı çalışmasını sağlayan bir yazılım geliştirdik. Bursa’da bir ana yan sanayi firmasına sattık. Daha sonra TOFAŞ da bizim önemli bir kullanıcımız oldu. Ardından bu ürünleri daha da ileriye taşıdık. Arkasından bir proje yönetimi programı olan Flow DM Programı’nı geliştirdik. Arkasından da özellikle kalıp üretiminde ve tasarımında en büyük problem olan ERP kullanılamaması konusu üzerine yoğunlaştık çünkü Türkiye’de en büyük fabrikaya da gitseniz proje bazlı işlerde ERP kullanılamamaktadır. Yani bir üründen 1 tane üretiyorsunuz, o otomobilin üretilmesi için kullanılmakta ancak sonra bir daha kullanılmamaktadır. Yapay zeka teknolojileri kullanarak kalıp tasarımını ve kalıbın tasarım aşamasında ürün ağacına otomatik olarak verileri atan DESTPRO adında bir program geliştirdik.”
CAD Programı döviz kaybına neden oluyordu
Aynı zamanda SAHA İstanbul üyesi olan Mubitek’in Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Gül Çiçek Bintaş, sözlerini şöyle noktaladı: “Ancak bizim savunma sanayi ile olan asıl kesişmemiz bu noktadan sonra oldu. Yerli ve milli bir CAD Programı geliştirdik. CAD Programı, bilgisayar destekli bir tasarım programıdır. Yani ister bir kalem tasarlayın ister bir bardak tasarlayın isterseniz de bir otomobil tasarlayın bir bilgisayar destekli tasarım programı kullanmak zorundasınız. Yani bir ürünü üretebilmek için öncelikle tasarım yapmamız gerekmektedir. Tasarımın ardından ürün üretime gönderilip üretilmektedir. Aslında tasarım üretim için yapılmış bir plandır. Tasarım yapılmadan üretime geçilemez. Hepsi yurtdışı menşeili olduğu için bir CAD Programı ciddi anlamda döviz kaybına neden olmaktadır. Yani yurtdışı menşeili ürünü alıp onunla savunma sanayinde, havacılıkta tasarım yapılmaktaydı. Her türlü bilgiye rahatlıkla ulaşılabilir durumdaydı. Dolayısıyla biz de bunun üzerine gittik. Yerli ve milli CAD programının önemi şudur; herhangi bir savaş ya da uluslararası sorun durumunda Avrupa menşeili firmalar lisansları Türkiye’ye kapatırsa bırakın havacılık ve savunma sanayini, makine sektöründe bile tasarım yapılamaz hale gelecekti. Dolayısıyla bizim stratejik önceliğimiz savunma sanayi ile birlikte yerli ve milli bir CAD programı geliştirmek oldu.”
Tüketici Güven Endeksi, Nisan 2025 Tüketici güven endeksi 83,9 oldu
Türkiye İstatistik Kurumu ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası işbirliği ile yürütülen tüketici eğilim anketi sonuçlarından hesaplanan tüketici güven endeksi, Mart ayında 85,9 iken Nisan ayında %2,3 oranında azalarak 83,9 oldu.
Netaş, İnovasyon Haftası’nda ideaNex Platformunu Kullanıma Sunuyor
Netaş, İnovasyon Haftası’nda kullanıma sunduğu ideaNex platformuyla kurum içi girişimciliği yepyeni bir seviyeye taşıyor.
Netaş, Nisan ayında gerçekleşecek İnovasyon Haftası etkinliklerinde kurum içi yenilikçiliği teşvik etmek amacıyla geliştirilen ideaNex Yenilikçi Fikir ve İnovasyon Platformu’nu kullanıma açıyor. ideaNex, şirketin “Yenilikçilik” değerini tüm organizasyona yayarak çalışanların yaratıcı düşüncelerini görünür ve ölçülebilir çıktılara dönüştürmeyi hedefliyor. Platform; yeni ürün ve hizmet fikirlerinin üst yönetim tarafından duyulmasını, değerlendirilmesini ve olgunlaşma sürecinin şeffaf biçimde izlenmesini sağlıyor.
ideaNex’in stratejik önem taşıyan bir platform olduğunun altını çizen Netaş Ar-Ge Genel Müdürü Ersin Öztürk, “ideaNex, yalnızca çalışanlarımızın yaratıcı potansiyelini görünür kılan bir platform değil; aynı zamanda Netaş’ın 51 yıllık Ar‑Ge mirasını geleceğe taşıyan yenilikçi bir köprü olarak öne çıkıyor. Sahadaki mühendisimizden müşteri deneyimi ekibimize kadar herkesin fikri, dijital ekonomide rekabet gücümüzü belirleyen kritik bir değer. Bu platform sayesinde, kurum içi girişimcilik kültürümüzü güçlendiriyor ve pazardaki fırsatları çok daha hızlı yakalayarak müşterilerimize katma değerli çözümler sunuyoruz” dedi.
Hizmet, Perakende Ticaret ve İnşaat Güven Endeksleri, Nisan 2025
Güven endeksi hizmet sektöründe %4,3 azaldı, perakende ticaret sektöründe %2,5 azaldı, inşaat sektöründe %4,2 azaldı
Mevsim etkilerinden arındırılmış güven endeksi Nisan ayında bir önceki aya göre; hizmet sektöründe %4,3 oranında azalarak 109,5 değerini, perakende ticaret sektöründe %2,5 oranında azalarak 110,6 değerini ve inşaat sektöründe %4,2 oranında azalarak 85,1 değerini aldı.
AHKİB, KIRGIZİSTAN’A İHRACATINI 17 KAT ARTIRDI
Akdeniz Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (AHKİB) Yönetim Kurulu Başkanı Gürkan Tekin, 2025 yılı Ocak-Mart ayları arasında geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 26 artışla 112,5 milyon dolar ihracat gerçekleştirdiklerini açıkladı. Yılın ilk çeyreğinde en fazla ihracat yaptıkları ülkelerin başında Hollanda, Kırgızistan ve İspanya’nın yer aldığını belirten AHKİB Başkanı Gürkan Tekin, söz konusu dönemde ihracat hacminde en güçlü ivmelenmeyi 17 kat artışla Kırgızistan pazarında yakaladıklarını vurguladı.
“Bölge ihracatımızın yüzde 78’ini bayan dış giyim, bay dış giyim ve diğer hazır eşya oluşturdu”
Küresel ekonomik zorluklar, enflasyon baskısı, maliyetler ve döviz kuru arasındaki makasın açılması, finansmana erişimde yaşanan sıkıntılara karşı uluslararası pazarlarda zorlu sınav veren AHKİB üyesi ihracatçıların 2025 yılı ilk çeyreğinde 13 bin 13 ton ürünü değere dönüştürdüğünü bildiren Başkan Gürkan Tekin, bölge ihracatının yüzde 78’inin bayan dış giyim, bay dış giyim ve diğer hazır eşya ürün gruplarında kümelendiğini bildirdi. Başkan Gürkan Tekin, “Birliğimizin sektörel ihracatında bayan dış giyimde yüzde 15 artışla 51,9 milyon dolar, bay dış giyimde yüzde 20 artışla 25,1 milyon dolar, diğer hazır eşyada (çadır, çavul vb.) yüzde 7 artışla 9,6 milyon dolar değere ulaştık.” dedi.
“Pazar çeşitliliğini artırmaya yönelik hamlelerin olumlu sonuçları raporlara yansıyor”
Kriz dönemlerinde dahi fırsatlar yaratabilen, sürdürülebilir büyüme ve inovasyon odaklı yaklaşımıyla Türkiye ekonomisine değer katmaya devam eden AHKİB üyesi firmaların pazar çeşitliliğini artırmaya yönelik hamlelerinin Kızgızistan’da dikkat çekici bir tablo ortaya çıkardığını belirten Başkan Gürkan Tekin, “Birliğimizin yılın ilk çeyreğindeki ihracatını ülkelere göre incelediğimizde, en yüksek değerlere Hollanda, Kırgızistan ve İspanya pazarlarında ulaştığımızı görüyoruz. AHKİB olarak Hollanda’ya yüzde 5 artışla 37,9 milyon dolar, Kırgızistan’a yüzde 1.716 artışla 6,6 milyon dolar ve İspanya’ya yüzde 41 azalışla 6,6 milyon dolar ihracat gerçekleştirdik. Büyük özveri ve fedakârlıklarla üretmeye devam eden, ülkemize döviz kazandırmayı sürdüren AHKİB ihracat ailesinin değerli üyelerine ve tüm paydaşlarımıza bölgemiz ihracatın yüzde 26 artış sağlanmasındaki emeklerinden dolayı teşekkür ederim.” diye konuştu.
ESBAŞ Yürütme Kurulu Başkanı Dr. Faruk Güler, ödülü alırken yaptığı konuşmada bu başarının arkasında 550 ESBAŞ çalışanının emeği ve heyecanının olduğunu vurguladı. İlk kez bu yıl 500-999 Çalışan Kategorisinde değerlendirildiklerini vurgulayan Dr. Faruk Güler, Türkiye’nin küresel pazarlarda da rekabet eden büyük şirketlerinin yer aldığı bu klasmanda birinci olmanın gururunu yaşadıklarını kaydetti.
“Hizmet verdiğimiz her bireyin mutluluğu, çalışanlarımızın mutluluğuyla başlar”
Dr. Faruk Güler, Ege Serbest Bölgesinde yaklaşık 200 üretici-ihracatçı firmaya ve bu firmalarda çalışan 25 bin kişiye hizmet veren ESBAŞ’ın sürdürülebilir başarıyı çalışan odaklı bir yönetim anlayışıyla sağladığını belirterek, “Amacımız müşterimiz olarak kalbimize koyduğumuz bu 200 şirketi ve onların 25 bin çalışanını mükemmellik seviyesinde memnun etmektir. Biliyoruz ki aralarında küresel büyük markaları yöneten firmalarında bulunduğu müşterilerimizi ve onların çalışanlarını mükemmellik seviyesinde mutlu etmek ancak kendi çalışanlarımızın mutluluğunu sağlamakla mümkündür ” ifadelerini kullandı.
Ekim, Kasım ve Aralık aylarından oluşan IV. çeyrekte, yurt içinde ikamet eden 9 milyon 528 bin kişi seyahate çıktı. Seyahate çıkanların bir ve daha fazla geceleme kaydı ile ülke içinde yaptıkları toplam seyahat sayısı bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %0,4 azalarak 11 milyon 467 bin seyahat olarak gerçekleşti. Bu çeyrekte seyahate çıkanlar 76 milyon 576 bin geceleme yaptı. Ortalama geceleme sayısı 6,7 gece oldu.
Yerli turistlerin, yurt içinde yaptıkları seyahat harcamaları 2024 yılının IV. çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %44,4 artarak 66 milyar 40 milyon 991 bin TL olarak gerçekleşti. Bu harcamaların %93’ünü 61 milyar 446 milyon 909 bin TL ile kişisel harcamalar, %7’sini ise 4 milyar 594 milyon 81 bin TL ile paket tur harcamaları oluşturdu. Seyahat başına yapılan ortalama harcama ise 5 759 TL oldu.
Bu çeyrekte, harcama türlerinin toplam seyahat harcamaları içerisindeki dağılım oranları incelendiğinde en fazla paya %33,8 ile yeme ve içme harcamaları, %27,7 ile ulaştırma harcamaları ve %12,1 ile konaklama harcamaları sahip oldu. Bu harcama türlerinin geçen yılın aynı dönemine göre değişim oranları incelendiğinde ise yeme ve içme harcamalarında %61,4, ulaştırma harcamalarında %33,6 ve konaklama harcamalarında ise %50,3’lük artış görüldü.
Yıllık olarak harcama türlerinin seyahat harcamaları içerisindeki dağılım oranları incelendiğinde ise en fazla paya %31,8 ile yeme ve içme harcamaları, %24,3 ile ulaştırma harcamaları ve %16,7 ile konaklama harcamaları sahip oldu. Bu harcama türlerinin geçen yıla göre değişim oranları incelendiğinde ise yeme ve içme harcamalarında %81, ulaştırma harcamalarında %68,7 ve konaklama harcamalarında ise %78,8’lik artış görüldü.
Yakınları ziyaret amacı ile yapılan seyahatler %63,1 ile ilk sırada yer aldı
Bu çeyrekte, seyahate çıkış amaçlarında ikinci sırada %25,6 ile “gezi, eğlence, tatil”, üçüncü sırada ise %6,5 ile “sağlık” yer aldı.
Seyahate çıkanlar en çok arkadaş veya akraba evinde kaldı
Bu çeyrekte, seyahate çıkanlar 53 milyon 250 bin geceleme sayısı ile en çok “arkadaş veya akraba evinde” kaldı. Konaklama türlerine göre geceleme sayısında ikinci sırada 13 milyon 292 bin geceleme ile “kendi evi” yer alırken, “otel” 5 milyon 218 bin geceleme sayısı ile üçüncü sırada yer aldı.
Tarım-GFE’de (2020=100), 2025 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre %2,35 artış, bir önceki yılın Aralık ayına göre %8,38 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre %28,92 artış ve on iki aylık ortalamalara göre %37,78 artış gerçekleşti.
Ana gruplarda bir önceki aya göre, tarımda kullanılan mal ve hizmetler endeksinde %2,40 artış, tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmetler endeksinde %2,02 artış gerçekleşti. Bir önceki yılın aynı ayına göre tarımda kullanılan mal ve hizmetler endeksinde %27,49 artış, tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmetler endeksinde %37,80 artış gerçekleşti.
Yıllık değişimin en yüksek olduğu alt grup %52,51 artış ile veteriner harcamaları, aylık değişimin en yüksek olduğu alt grup %3,78 artış ile tohum ve dikim materyali oldu.
YD-ÜFE 2025 yılı Mart ayında bir önceki aya göre %4,06 artış, bir önceki yılın Aralık ayına göre %8,32 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre %19,34 artış ve on iki aylık ortalamalara göre %31,43 artış gösterdi.
YD-ÜFE imalat ürünlerinde yıllık %19,30 arttı
Sanayinin iki sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında %21,70 artış, imalatta %19,30 artış olarak gerçekleşti.
Ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri; ara mallarında %18,41 artış, dayanıklı tüketim mallarında %22,03 artış, dayanıksız tüketim mallarında %20,82 artış, enerjide %5,08 azalış, sermaye mallarında %23,24 artış olarak
Sanayinin iki sektörünün aylık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında %4,24 artış, imalatta %4,05 artış olarak gerçekleşti.
Ana sanayi gruplarının aylık değişimleri; ara mallarında %4,34 artış, dayanıklı tüketim mallarında %4,73 artış, dayanıksız tüketim mallarında %3,89 artış, enerjide %4,03 azalış, sermaye mallarında %5,38 artış olarak gerçekleşti.
İstatistiklerle Çocuk, 2024. Türkiye nüfusunun %25,5’ini çocuk nüfus oluşturdu..Kayseri nüfusunun %26,4’ünü çocuk nüfus oluşturdu
Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre 2024 yılı sonu itibarıyla, Türkiye nüfusu 85 milyon 664 bin 944 kişi iken bunun 21 milyon 817 bin 61’ini çocuklar oluşturdu. Çocuk nüfusun %51,3’ünü erkek çocuklar, %48,7’sini kız çocuklar oluşturdu. Birleşmiş Milletler tanımına göre 0-17 yaş grubunu içeren çocuk nüfus, 1970 yılında toplam nüfusun %48,5’ini oluştururken bu oran 1990 yılında %41,8 ve 2024 yılında %25,5 oldu.
Nüfus projeksiyonlarının demografik göstergelerdeki mevcut yapının devam edeceğini varsayan ana senaryosuna göre çocuk nüfus oranının 2030 yılında %22,1, 2040 yılında %17,9, 2060 yılında %16,9, 2080 yılında %15,2 ve 2100 yılında %14,5 olacağı öngörüldü.
Doğurganlık göstergelerindeki hızlı düşüş eğiliminin devam edeceğini varsayan düşük senaryoya göre çocuk nüfus oranının 2030 yılında %22,0, 2040 yılında %16,7, 2060 yılında %13,9, 2080 yılında %11,1, 2100 yılında %9,9 olacağı öngörüldü.
Doğurganlığı artırıcı tedbirlerin etkili olacağını varsayan yüksek senaryoya göre çocuk nüfus oranının 2030 yılında %22,3, 2040 yılında %18,9, 2060 yılında %18,7, 2080 yılında %18,9, 2100 yılında %18,6 olacağı öngörüldü.
Türkiye’nin çocuk nüfus oranının Avrupa Birliği üye ülkelerinden yüksek olduğu görüldü
Avrupa Birliği (AB) üyesi 27 ülkenin çocuk nüfus oranları incelendiğinde, 2024 yılında çocuk nüfus oranının AB ortalaması %17,8 oldu. AB üye ülkeleri içinde en fazla çocuk nüfus oranına sahip olan ülkelerin sırasıyla, %23,0 ile İrlanda, %20,8 ile Fransa, %20,6 ile İsveç olduğu görüldü. Çocuk nüfus oranının en düşük olduğu ülkeler ise sırasıyla, %14,7 ile Malta, %15,1 ile İtalya, %15,7 ile Portekiz oldu. Türkiye’nin çocuk nüfus oranının %25,5 ile AB üye ülkelerinden daha yüksek olduğu görüldü.
Çocuk nüfus oranının en yüksek olduğu il Şanlıurfa oldu
ADNKS sonuçlarına göre illerin toplam nüfusları içindeki çocuk nüfus oranları incelendiğinde, 2024 yılında en yüksek çocuk nüfus oranına sahip olan il, %43,8 ile Şanlıurfa oldu. Şanlıurfa ilini %39,8 ile Şırnak, %37,4 ile Ağrı, Mardin ve Muş izledi.
Çocuk nüfus oranının en düşük olduğu il, %16,4 ile Tunceli oldu. Tunceli ilini %17,3 ile Edirne ve %18,0 ile Kırklareli izledi.
Türkiye’de 0-17 yaş grubunda en az bir çocuk bulunan hanehalkı oranı %42,8 oldu
ADNKS sonuçlarına göre 2024 yılında toplam hanehalkı sayısı 26 milyon 599 bin 261 oldu. Hanelerin %42,8’inde 0-17 yaş grubunda en az bir çocuk bulunduğu görüldü. Bu hanelerin illere göre dağılımı incelendiğinde, 0-17 yaş grubunda en az bir çocuk bulunan hanehalkı oranının en yüksek olduğu ilin %68,5 ile Şanlıurfa, en düşük olduğu ilin %28,2 ile Tunceli olduğu görüldü.
Hanelerin %19,0’ında 0-17 yaş grubunda bir çocuk, %14,6’sında iki çocuk, %6,0’ında üç çocuk, %2,0’ında dört çocuk, %1,1’inde ise beş ve daha fazla çocuk bulunduğu görüldü.
Çocuk nüfusun 2024 yılında %29,6’sının 10-14 yaş grubunda yer aldığı görüldü
Çocuk nüfus yaş grubuna göre incelendiğinde, 2019 yılında çocuk nüfusun %27,7’sinin 0-4 yaş grubunda, %28,2’sinin 5-9 yaş grubunda, %28,0’ının 10-14 yaş grubunda ve %16,0’ının 15-17 yaş grubunda yer aldığı görülürken, 2024 yılında %23,3’ünün 0-4 yaş grubunda, %29,3’ünün 5-9 yaş grubunda, %29,6’sının 10-14 yaş grubunda ve %17,8’inin 15-17 yaş grubunda yer aldığı görüldü.Canlı doğan bebek sayısı 2023 yılında 958 bin 408 oldu
Doğum İstatistiklerine göre 2023 yılında canlı doğan bebek sayısı, 958 bin 408 oldu. Doğan bebeklerin 491 bin 361’i erkek, 467 bin 47’si ise kız oldu. Canlı doğan bebeklerin %96,7’sini tekil, %3,1’ini ikiz, %0,1’ini ise üçüz ve daha fazla çoğul doğumlar oluşturdu.
Sağlık Bakanlığı verilerine göre hastanede gerçekleşen doğumların oranı, 2010 yılında %91,6 iken 2023 yılında %97,5 oldu. Beşli karma aşı (DPT+IPV+Hib) 3 doz ile aşılama oranı 2022 yılında %99,5 iken 2023 yılında %98,8 oldu.
Beklenen yaşam süresi 15 yaşındaki çocuklar için 63,5 yıl oldu
Hayat Tabloları, 2021-2023 sonuçlarına göre doğuşta beklenen yaşam süresi, Türkiye geneli için 77,3 yıl, erkekler için 74,7 yıl ve kadınlar için 80,0 yıl oldu.
Türkiye’de 7 yaşına ulaşan bir çocuğun kalan yaşam süresinin ortalama 71,3 yıl, erkek çocuklar için 68,7 yıl ve kız çocuklar için 73,9 yıl olduğu görüldü. Çalışma çağının başlangıcı olan 15 yaşındaki çocuklar için bu süre 63,5 yıl oldu. Erkek çocuklar için bu süre 60,9 yıl iken kız çocuklar için 66,1 yıl oldu. Bu yaş için kız ve erkek çocuklar arasındaki beklenen yaşam süresi farkının 5,2 yıl olduğu görüldü.
Bebeklere konulan en popüler erkek ismi Alparslan, kız ismi Defne oldu
ADNKS sonuçlarına göre 2024 yılında doğan bebeklere konulan en popüler erkek bebek isimleri, Alparslan, Göktuğ ve Yusuf; en popüler kız bebek isimleri ise Defne, Asel ve Zeynep oldu. Doğan erkek bebeklerin 8 bin 88’ine Alparslan, 5 bin 683’üne Göktuğ, 4 bin 880’ine Yusuf, kız bebeklerin 7 bin 466’sına Defne, 7 bin 347’sine Asel, 6 bin 540’ına ise Zeynep ismi verildi.
Türkiye’de 2024 yılında 0-17 yaş grubundaki çocuklarda en çok kullanılan erkek çocuk isimlerinin Yusuf, Mustafa ve Ömer; kız çocuk isimlerinin ise Zeynep, Elif ve Ecrin olduğu görüldü.
Çocuk bağımlılık oranı 2024 yılında %30,6 oldu
Toplam yaş bağımlılık oranı, 15-64 yaş grubunda çalışma çağındaki her 100 kişi başına düşen, 0-14 ile 65 ve üzeri yaş grubundaki kişi sayısı olarak tanımlanır. ADNKS sonuçlarına göre 2024 yılında toplam yaş bağımlılık oranı %46,1 oldu. Yaş grubu 15-64 olan her 100 kişi başına düşen, 0-14 yaş grubundaki çocuk sayısını ifade eden çocuk bağımlılık oranı ise %30,6 olarak gerçekleşti.
Beş yaşındaki çocukların net okullaşma oranı %84,3 oldu
Milli Eğitim Bakanlığı Örgün Eğitim İstatistiklerine göre okul öncesi eğitim seviyesinde beş yaş net okullaşma oranının, 2022/’23 öğretim yılında %85,0 iken 2023/’24 öğretim yılında %84,3 olduğu görüldü. Beş yaş net okullaşma oranı cinsiyete göre incelendiğinde, bu oran erkek çocuklar için %84,5, kız çocuklar için %84,0 oldu.
İlkokul seviyesinde net okullaşma oranı 2023/’24 öğretim yılında %95,0, ortaokul seviyesinde net okullaşma oranı %91,5 ve ortaöğretim seviyesinde net okullaşma oranı %88,0 oldu.
İlkokul tamamlama oranı %98,7 oldu
Ulusal Eğitim İstatistikleri Veri Tabanı sonuçlarına göre eğitim kademesi ve cinsiyete göre okul tamamlama oranları incelendiğinde, yıllara göre bir artış gözlendi. İlkokul tamamlama oranı 2018/’19 eğitim ve öğretim döneminde %98,6 iken bu oran 2023/’24 eğitim ve öğretim döneminde %98,7 oldu. Ortaokul tamamlama oranı 2018/’19 eğitim ve öğretim döneminde %97,7 iken bu oran 2023/’24 eğitim ve öğretim döneminde %96,5 oldu. Ortaöğretim tamamlama oranı ise %68,1’den %81,2’ye yükseldi.
Ortaöğretim okul tamamlama oranı cinsiyete göre incelendiğinde, 2023/’24 eğitim ve öğretim döneminde bu oranın erkek çocuklar için %79,4, kız çocuklar için %83,0 olduğu görüldü.
Özel eğitim alan öğrencilerin oranı %3,0 oldu
Milli Eğitim Bakanlığı Örgün Eğitim İstatistiklerine göre Türkiye genelinde 2023/’24 eğitim ve öğretim döneminde örgün eğitime devam eden öğrenci sayısı 18 milyon 710 bin 265 oldu. Bu öğrencilerin %51,3’ünü erkek öğrenciler, %48,7’sini ise kız öğrenciler oluşturdu.
Özel eğitim gerektiren bireylere (işitme, görme, ortopedik ve hafif düzeyde zihinsel engelli) hizmet veren, özel olarak yetiştirilmiş personelin bulunduğu, geliştirilmiş eğitim programlarının uygulandığı özel öğretim kurumlarında örgün eğitime devam eden öğrenci sayısı ise 559 bin 725 oldu. Özel eğitim alan öğrenciler örgün eğitimdeki öğrencilerin %3,0’ını oluşturdu. Özel örgün eğitime devam eden öğrencilerin %63,0’ını erkek öğrenciler, %37,0’ını ise kız öğrenciler oluşturdu.
Çocukların %94,5’inin sağlık durumunun “çok iyi veya iyi” durumda olduğu görüldü
Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması, Çocuk Sağlığı ve Yoksunluğu Modülü sonuçlarına göre 2024 yılında hanelerde yaşayan 15 yaş ve altı çocukların genel sağlık durumları incelendiğinde %94,5’inin “çok iyi veya iyi”, %4,6’sının “orta”, %0,9’unun ise “kötü veya çok kötü” olduğu görüldü.
Çocukların en az son 6 ay içinde sağlık durumlarının günlük faaliyetlerini sınırlama durumları incelendiğinde sağlık durumu kötü veya çok kötü olan çocukların %53,7’sinin yaşanan sağlık sorunu nedeniyle günlük faaliyetlerinin çok sınırlandığı, %40,9’unun günlük faaliyetlerinin sınırlandığı, %5,4’ünün ise günlük faaliyetlerinin sınırlanmadığı beyan edildi.
Grafikteki rakamlar, yuvarlamadan dolayı toplamı vermeyebilir.
Hanehalklarının %9,2’sinde çocuklar maddi yetersizlik nedeniyle yeni giysilere sahip olamadı
Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması, Çocuk Sağlığı ve Yoksunluğu Modülü sonuçlarına göre 2024 yılında, 15 yaş ve altı tüm çocukların yeni giysilere sahip olduğu hanehalkı oranı %88,6 iken maddi yetersizlik nedeniyle çocukları yeni giysilere sahip olamayan hanehalkı oranı %9,2, diğer nedenlerle çocukları yeni giysilere sahip olamayan hanehalkı oranı ise %2,2 oldu.
Günde en az bir kez taze meyve ve sebze tüketimi yapabilen 15 yaş ve altı çocukların bulunduğu hanehalklarının oranı %86,7, maddi yetersizlikler nedeniyle günde en az bir kez taze sebze ve meyve tüketimi yapamayan hanehalkı oranı %10,0, diğer nedenlerle çocukları günde en az bir kez taze meyve ve sebze tüketemeyen hanehalkı oranı ise %3,3 oldu.
Çocukları için evden uzakta bir haftalık tatil masrafını karşılayabilen hanehalkı oranı %51,2, maddi yetersizlikler nedeniyle evden uzakta bir haftalık tatil masrafını karşılayamayan hanehalkı oranı %22,2, diğer nedenlerle evden uzakta bir haftalık tatil masrafını karşılayamayan hanehalkı oranı ise %26,6 oldu.
Çocukların İnternet kullanım oranı 2024 yılında %91,3 oldu
Çocuklarda Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması sonuçlarına göre İnternet kullanım oranı, 6-15 yaş grubundaki çocuklar için 2021 yılında %82,7 iken 2024 yılında %91,3 oldu. İnternet kullanımı cinsiyete göre incelendiğinde, erkek çocukların İnternet kullanım oranı 2021 yılında %83,9 iken 2024 yılında %92,2, kız çocukların İnternet kullanım oranı ise 2021 yılında %81,5 iken 2024 yılında %90,3 olduğu görüldü.
Çocuklar interneti en fazla video izleme amacı ile kullandı
Çocuklarda Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması sonuçlarına göre 2024 yılında, düzenli İnternet kullanan 6-15 yaş grubundaki çocukların İnternet aracılığı ile yürüttüğü faaliyetlerde, İnternet üzerinden video izleme %83,9 ile ilk sırayı alırken, %75,0 ile ödev, öğrenme veya çevrim içi derslere katılma ikinci sırada yer aldı. Bunu, %72,7 ile oyun oynama veya oyun indirme, %72,6 ile sosyal medya izledi. Çocukların İnternette en az yürüttüğü faaliyet ise %13,2 ile e-posta gönderme veya alma oldu.
Yaş grubu 15-17 olan çocukların işgücüne katılma oranı %24,9 oldu
Hanehalkı İşgücü Araştırması 2024 yılı sonuçlarına göre 15-17 yaş grubundaki çocukların işgücüne katılma oranı %24,9 oldu. İşgücüne katılma oranı cinsiyete göre incelendiğinde, bu oran erkek çocuklar için %35,6, kız çocuklar için %13,7 olduğu görüldü.
Resmi kız çocuk evlilikleri azaldı
Evlenme İstatistiklerine göre 16-17 yaş grubunda olan kız çocuklarının resmi evlenmelerinin toplam resmi evlenmeler içindeki oranı 2002 yılında %7,3 iken bu oran 2024 yılında %1,6’ya düştü. Diğer taraftan, aynı yaş grubunda olan erkek çocukların resmi evlenmelerinin toplam resmi evlenmeler içindeki oranı 2002 yılında %0,5 iken bu oran 2024 yılında %0,1 oldu.
Babası vefat etmiş çocukların sayısı 258 bin 515 oldu
ADNKS sonuçlarına göre 2024 yılında 21 milyon 817 bin 61 çocuk nüfusun içinde babası vefat etmiş çocuk sayısının 258 bin 515, annesi vefat etmiş çocuk sayısının 81 bin 373, hem annesi hem de babası vefat etmiş çocuk sayısının ise 5 bin 276 olduğu görüldü.
Koruyucu aile yanında bakımı sağlanan çocuk sayısı 10 bin 430 oldu
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının verilerine göre 2024 yılında Türkiye genelinde kuruluş bakımı altında bulunan çocuk sayısının 15 bin 135 olduğu görüldü. Mevcut koruyucu aile sayısı 8 bin 719, koruyucu aile yanında bakımı sağlanan çocuk sayısı ise 10 bin 430 oldu. Evlat edindirilen çocuk sayısı 2024 yılında 589 oldu.
Boşanma davaları sonucu, velayeti anneye verilen çocukların oranı %74,4 oldu
Boşanma İstatistiklerine göre 2024 yılında boşanan çiftlerin sayısı 187 bin 343 oldu. Kesinleşen boşanma davaları sonucunda 186 bin 536 çocuk velayete verildi. Çocukların velayetinin %74,4’ünün anneye, %25,6’sının ise babaya verildiği görüldü.
Çocuklar en fazla dışsal yaralanma ve zehirlenmeler nedeniyle hayatını kaybetti
Ölüm ve Ölüm Nedeni İstatistiklerine göre 2023 yılında 1-17 yaş grubunda çocuk ölümleri en fazla, dışsal yaralanma ve zehirlenmeler nedeniyle gerçekleşti. Söz konusu nedenle hayatını kaybeden 1-17 yaş grubundaki çocuk sayısı, 2023 yılında 13 bin 43 oldu. Sinir sistemi ve duyu organları hastalıkları nedeniyle 866 çocuk, iyi huylu ve kötü huylu tümörler nedeniyle 671 çocuk, dolaşım sistemi hastalıkları nedeniyle 403 çocuk hayatını kaybetti.
Bebek ölüm hızı binde 10,0 oldu
Ölüm ve Ölüm Nedeni İstatistiklerine göre 2009 yılında bebek ölüm hızı binde 13,9 iken 2023 yılında binde 10,0 oldu. Doğumdan sonraki beş yıl içinde ölme olasılığını ifade eden beş yaş altı ölüm hızı, 2009 yılında binde 17,7 iken 2023 yılında binde 14,5 oldu.
Motorlu Kara Taşıtları, Mart 2025 Mart ayında 195 bin 682 adet taşıtın trafiğe kaydı yapıldı.Kayseri’de trafiğe kayıtlı araç sayısı Mart ayı sonu itibarıyla 491 bin 217 oldu
Mart ayında trafiğe kaydı yapılan taşıtların %48,5’ini otomobil, %36,1’ini motosiklet, %9,7’sini kamyonet, %2,5’ini traktör, %1,9’unu kamyon, %0,8’ini minibüs, %0,4’ünü otobüs ve %0,1’ini özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.
Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre %43,0 arttı
Mart ayında trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre motosiklette %58,2, kamyonette %50,7, otomobilde %38,1, kamyonda %19,6, traktörde %8,7 artarken otobüste %25,2, minibüste %21,3 ve özel amaçlı taşıtta %13,0 azaldı.
Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı geçen yılın aynı ayına göre %13,7 azaldı
Mart ayında geçen yılın aynı ayına göre trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı minibüste %9,3, otomobilde %7,0 artarken traktörde %43,1, motosiklette %31,4, özel amaçlı taşıtta %29,4, kamyonda %9,2, otobüste %8,6 ve kamyonette %3,3 azaldı.
Trafiğe kayıtlı toplam taşıt sayısı Mart ayı sonu itibarıyla 31 milyon 788 bin 619 oldu
Mart ayı sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı taşıtların %51,9’unu otomobil, %20,1’ini motosiklet, %14,9’unu kamyonet, %7,2’sini traktör, %3,2’sini kamyon, %1,7’sini minibüs, %0,7’sini otobüs ve %0,3’ünü özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.
Mart ayında 821 bin 238 adet taşıtın devri yapıldı
Mart ayında devri(1) yapılan taşıtların %67,6’sını otomobil, %14,6’sını kamyonet, %10,4’ünü motosiklet, %3,0’ını traktör, %2,0’ını kamyon, %1,7’sini minibüs, %0,5’ini otobüs ve %0,2’sini özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.
Mart ayında 94 bin 939 adet otomobilin trafiğe kaydı yapıldı
Mart ayında trafiğe kaydı yapılan otomobillerin %11,4’ü Renault, %8,6’sı Toyota, %7,8’i Peugeot, %6,5’i Volkswagen, %6,2’si Hyundai, %5,6’sı Fiat, %5,0’ı BMW, %4,5’i Opel, %4,1’i BYD, %3,9’u Skoda, %3,8’i Citroen, %3,6’sı Mercedes-Benz, %3,1’i Chery, %2,8’i Kia, %2,8’i Ford, %2,7’si Nissan, %2,6’sı Dacia, %2,0’ı Audi, %1,6’sı Honda, %1,3’ü Mini ve %10,1’i diğer(2) markalardan oluştu.
Ocak-Mart döneminde 498 bin 226 adet taşıtın trafiğe kaydı yapıldı
Ocak-Mart döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı %21,4 azalarak 498 bin 226 adet olurken, trafikten kaydı silinen taşıt sayısı %55,9 artarak 10 bin 592 adet oldu. Böylece Ocak-Mart döneminde trafikteki toplam taşıt sayısında 487 bin 634 adet artış gerçekleşti.
Ocak-Mart döneminde trafiğe kaydı yapılan otomobillerin %48,9’u benzin yakıtlıdır
Ocak-Mart döneminde trafiğe kaydı yapılan 268 bin 5 adet otomobilin %48,9’u benzin, %27,7’si hibrit, %12,9’u elektrikli, %9,6’sı dizel ve %0,9’u LPG yakıtlıdır. Mart ayı sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı 16 milyon 499 bin 996 adet otomobilin ise %33,7’si dizel, %31,4’ü LPG, %30,5’i benzin, %2,8’i hibrit ve %1,3’ü elektriklidir. Yakıt türü bilinmeyen(3) otomobillerin oranı ise %0,2’dir.
Ocak-Mart döneminde en fazla 1300 ve altı silindir hacimli otomobil kaydı yapıldı
Ocak-Mart döneminde trafiğe kaydı yapılan 268 bin 5 adet otomobilin %32,4’ü 1300 ve altı, %24,9’u 1401-1500, %10,8’i 1501-1600, %10,5’i 1301-1400, %8,1’i 1601-2000, %0,6’sı 2001 ve üstü motor silindir hacmine sahiptir.
Ocak-Mart döneminde kaydı yapılan otomobillerin 106 bin 231’i gri renklidir
Ocak-Mart döneminde trafiğe kaydı yapılan 268 bin 5 adet otomobilin %39,6’sı gri, %26,3’ü beyaz, %12,1’i siyah, %11,8’i mavi, %4,5’i yeşil, %4,2’si kırmızı, %0,6’sı kahverengi, %0,5’i sarı, %0,3’ü turuncu ve %0,1’i diğer renklidir.
KAYSERİ TİCARET ODASI HEYETİ’NDEN ÖZBEKİSTAN TİCARET VE SANAYİ ODASI VE 137. KANTON FUARI’NI ZİYARET ETTİ
Kayseri Ticaret Odası tarafından düzenlenen Yurtdışı İş Gezileri programı kapsamında, Çin’in Guangzhou kentinde düzenlenen 137. Kanton Fuarı’nın (Canton Fair) 1. Fazını ve Kayseri Ticaret Odası heyetinin Özbekistan Ticaret ve Sanayi Odası ile Tashkent International Healthcare Exhibition fuarı ziyaret etti.
KAYSERİ TİCARET ODASI HEYETİ, 137. KANTON FUARI’NI ZİYARET ETTİ. KAYSERİLİ FİRMALARA PLAKET TAKDİM EDİLDİ
Kayseri Ticaret Odası (KTO) tarafından düzenlenen Yurtdışı İş Gezileri programı kapsamında, KTO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Erol Sırıklı ve Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Kemal Topsakal’dan oluşan heyet, Çin’in Guangzhou kentinde düzenlenen 137. Kanton Fuarı’nın (Canton Fair) 1. Fazını ziyaret etti.
Ziyaret programı çerçevesinde, Guangzhou Başkonsolosu Kaan Başkurt ve Ticaret Bakanlığı Guangzhou Ticaret Müşaviri Şerife Yıldırım Demirel ile birlikte fuar alanında stant açan firmalar ziyaret edildi. Fuara Kayseri’den katılım sağlayan firmalara plaket takdim edilerek, uluslararası ticaretteki başarıları ve katkıları onurlandırıldı.
Heyet, ayrıca İstanbul Ticaret Odası’nın Kanton Fuarı’nda kurduğu standı da ziyaret etti. Bu kapsamda, İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Üyeleri Murat Haziroğlu, İbrahim Doğan Salman ve Salih Sami Atılgan ile bir araya gelinerek kurumlar arası iş birliği ve ortak çalışma alanları üzerine değerlendirmelerde bulunuldu.
Kayseri Ticaret Odası olarak, gösterdikleri misafirperverlik ve desteklerinden dolayı başta Başkonsolosluğumuza, Ticaret Müşavirliğimize ve ilgili tüm kurumlara teşekkür eder; fuarda yer alan tüm firmalarımıza başarılı ve verimli bir fuar süreci dileriz.
KAYSERİ TİCARET ODASI HEYETİ’NDEN ÖZBEKİSTAN TİCARET VE SANAYİ ODASI’NA ZİYARET
SEKTÖREL FIRSATLAR, YATIRIM ALANLARI VE ORTAK PROJELER ÜZERİNE DEĞERLENDİRMELER YAPILDI
Kayseri Ticaret Odası (KTO) heyeti, Ticaret Bakanlığı desteğiyle düzenlenen Medikal / Sağlık Sektörel Ticaret Heyeti programı kapsamında, Özbekistan Ticaret ve Sanayi Odası’nı ziyaret etti.
Kayseri Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Şevket Uyar, Meclis Üyesi Cevdet Kahraman ve 35. Sağlık Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı Osman Gezginci’den oluşan heyet, Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te bulunan Ticaret ve Sanayi Odası yetkilileriyle bir araya gelindi. Ziyarette, iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin güçlendirilmesi amacıyla önemli temaslarda bulunuldu.
Ziyaret çerçevesinde, Türkiye ve Özbekistan arasında sağlık sektörüne yönelik iş birliği olanakları ele alındı. İki ülke iş insanları arasında sürdürülebilir ticari bağların kurulmasına yönelik karşılıklı görüş alışverişinde bulunuldu. Görüşmelerde, sektörel fırsatlar, yatırım alanları ve ortak projeler üzerine kapsamlı değerlendirmeler yapıldı.
Oldukça verimli geçen temasların ardından KTO heyeti tarafından, Özbek yetkililere plaket takdim edilirken, Kayseri’ye özgü hediyeler de sunuldu.
2plan, Elektrikli Araçlar Alanında Bir Kez Daha Yeni ve Kapsamlı Bir Buluşmaya İmza Atıyor
2plan, elektrikli araçlara ilgi duyanları, Türkiye’de ilk kez gerçekleşecek özel bir etkinlikte bir araya getiriyor. 2plan Terminal Etiler’de 25-27 Nisan tarihlerinde düzenlenecek “2.El Elektrikli Araç Günleri” etkinliğinde; interaktif deneyimler, eğlenceli etkinlikler ve bilgilendirici panellerle ikinci el elektrikli araç pazarına yepyeni bir bakış açısı kazandırılacak…
İkinci el araç sektöründe sunduğu yenilikçi çözümlerle öne çıkan 2plan, sektöre yön veren etkinliklerine bir yenisini daha ekliyor. Geçtiğimiz Şubat ayında düzenlediği “2plan Elektrikli Araç Konferansı” ile elektrikli araç dünyasının öncü markalarını ve sektör liderlerini bir araya getiren 2plan, şimdi de Türkiye’nin ilk “2.El Elektrikli Araç Günleri” etkinliğine ev sahipliği yapacak.
Elektrikli araçları karşılaştırmak için eşsiz bir fırsat
25-27 Nisan tarihlerinde “Otomobil Yaşam Merkezi” konseptiyle 5.000 metrekarelik bir alanda hizmet veren 2plan Terminal’de düzenlenecek bu özel etkinlikte, 50’ye yakın farklı modelde ikinci el elektrikli araç aynı anda sergilenecek. İkinci el elektrikli araçların kullanım koşulları, şarj altyapısı, teknik özellikleri, finansmanı ve pazardaki gelişimi gibi başlıklarda değerli görüşlerin paylaşılacağı etkinlik, aynı zamanda ziyaretçilere farklı marka ve modellere ait araçları birebir inceleme fırsatı sunacak. Ziyaretçiler, form doldurarak test sürüşü etkinliğine kayıt yaptırabilecek. Bu sayede araçları daha yakından tanıma ve deneyimleme imkânı elde edecekler.
Mobilitenin geleceğine yön veren liderlerle buluşma
Etkinliğin ilk gününde Stellantis Ülke Başkanı İbrahim Anaç, Mercedes-Benz Otomotiv İcra Kurulu Başkanı ve Otomotiv Grubu Başkanı Şükrü Bekdikhan, Doğan Trend CEO ve Yönetim Kurulu Üyesi Kağan Dağtekin, Volvo Satış Stratejisi ve Perakende Operasyonlar Küresel Parça Satışları Eski Başkanı Sabri Sözen ve Bakırcı Grup CEO’su Mehmet Karakoç düzenlenecek panellerde elektrikli araçların geleceğine ilişkin ilham veren açıklamalar yapacak.
KAYSERİ TİCARET ODASI HEYETİ, TIHE 2025 FUARI’NI ZİYARET ETTİ
Öte yandan Kayseri Ticaret Odası (KTO) heyeti, TIHE 2025 – Tashkent International Healthcare Exhibition fuarını da ziyaret etti.
Heyet, fuar alanında stantları gezerek sektörde faaliyet gösteren yerli ve yabancı firmalarla görüşmeler gerçekleştirdi. Görüşmelerde, sektörler arası iş birliği imkanları ve ticari potansiyeller değerlendirildi.
TIHE Fuarı, bölgedeki sağlık teknolojileri ve medikal ürünler alanında faaliyet gösteren firmaları bir araya getirerek, Türk firmalarının pazardaki etkinliğini artırmaları açısından önemli fırsatlar sunuyor.
Konut Satış İstatistikleri, Mart 2025 Türkiye genelinde Mart ayında 110 bin 795, Kayseri’de 2 bin 189 konut satıldı
Türkiye genelinde konut satışları Mart ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %5,1 oranında artarak 110 bin 795 oldu. Konut satış sayısının en fazla olduğu iller sırasıyla 19 bin 820 ile İstanbul, 10 bin 203 ile Ankara ve 7 bin 513 ile İzmir olurken, en az olduğu iller sırasıyla 28 ile Ardahan, 33 ile Bayburt ve 63 ile Tunceli olarak gerçekleşti.
İpotekli konut satışları 18 bin 225 olarak gerçekleşti
Türkiye genelinde ipotekli konut satışları Mart ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %41,5 oranında artarak 18 bin 225 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı %16,4 olarak gerçekleşti. Ocak-Mart döneminde gerçekleşen ipotekli konut satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %87,3 oranında artarak 51 bin 729 oldu.
Mart ayında 4 bin 331; Ocak-Mart döneminde ise 12 bin 143 ipotekli konut satışı, ilk el olarak gerçekleşti.
Diğer satış türleri sonucunda 92 bin 570 konut el değiştirdi
Türkiye genelinde diğer konut satışları Mart ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %0,1 oranında artarak 92 bin 570 oldu. Toplam konut satışları içinde diğer satışların payı %83,6 olarak gerçekleşti. Ocak-Mart döneminde gerçekleşen diğer konut satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %12,7 oranında artarak 284 bin 57 oldu.
İlk el konut satış sayısı 33 bin 307 olarak gerçekleşti
Türkiye genelinde ilk el konut satış sayısı Mart ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %3,2 oranında azalarak 33 bin 307 oldu. Toplam konut satışları içinde ilk el konut satışının payı %30,1 oldu. İlk el konut satışları Ocak-Mart döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %13,2 oranında artarak 99 bin 876 olarak gerçekleşti.
İkinci el konut satışlarında 77 bin 488 konut el değiştirdi
Türkiye genelinde ikinci el konut satış sayısı Mart ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %9,1 oranında artarak 77 bin 488 oldu. Toplam konut satışları içinde ikinci el konut satışının payı %69,9 oldu. İkinci el konut satışları Ocak-Mart döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %23,3 oranında artarak 235 bin 910 olarak gerçekleşti.
Yabancılara Mart ayında bin 574 konut satışı gerçekleşti
Yabancılara yapılan konut satışları Mart ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %11,5 oranında azalarak bin 574 oldu. Mart ayında toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışının payı %1,4 olarak gerçekleşti. Yabancılara yapılan konut satış sayısının en fazla olduğu iller sırasıyla 635 ile İstanbul, 496 ile Antalya ve 141 ile Mersin oldu.
Yabancılara yapılan konut satışları Ocak-Mart döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre %19,5 oranında azalarak 4 bin 578 oldu.
Ülke uyruklarına göre en çok konut satışı Rusya Federasyonu vatandaşlarına yapıldı
Mart ayında ülke uyruklarına göre en fazla konut satışı sırasıyla 275 ile Rusya Federasyonu, 153 ile İran ve 124 ile Ukrayna vatandaşlarına yapıldı.
Armis Türkiye’nin En Büyük Yatak Mağazasını İnegöl’de Açtı
Yenilikçi ve özgün modelleriyle sektörün öne çıkan markalarından olan Armis Yatak, Türkiye’nin en büyük yatak mağazası olan 606.satış noktasını mobilya sektörünün kalbi olan Bursa’nın İnegöl ilçesinde açtı. Bursa Ticaret Bakan Yardımcısı Mahmut Gürcan, Bursa Valisi Erol Ayyıldız, İnegöl Kaymakamı Eren Arslan, İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İbrahim Burkay, İnegöl Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Yavuz Uğurdağ, Armis Yönetim Kurulu Başkanı Tolga Batallı, Acme Holding Yönetim Kurulu üyeleri ve önde gelen iş insanlarının katılımıyla gerçekleştirilen açılış yoğun ilgi gördü. Armis Yatak’ın her geçen gün güçlenen satış nokta sayısıyla büyümeye devam ettiğini belirten Yönetim Kurulu Başkanı Tolga Batallı, “2025 yılında satış nokta sayımızı 700’ün üzerine çıkarmayı hedefliyoruz. Bu doğrultuda Türkiye genelinde bayilik yapılanmamızı güçlendirirken, stratejik bölgelerde yatırımlarımızı sürdürüyoruz. İnegöl, sektörümüz için birçok avantajıyla öne çıkan çok değerli bir bölge. Buradaki potansiyeli daha etkin kullanmak ve sektörün gelişimine katkı sağlamak amacıyla bölgedeki varlığımızı daha da güçlendirmeyi planlıyoruz” dedi.
Kullanıcıların ihtiyaçlarına yanıt veren yatak modellerinin yanı sıra, beyaz ev tekstili ve fonksiyonel mobilya ürün gruplarını da tüketiciyle buluşturan Armis Yatak, Bursa’nın İnegöl ilçesinde yeni satış noktasını hizmete açtı.
Türkiye’de 750 milyon dolarlık hacmi ile önemli konumda olan yatak sektörü, dünya çapında da ilk sıralarda yerini aldığını belirten Acme Holding Yönetim Kurulu Başkanı Tolga Batallı, “Hali hazırda Armis olarak yatak sektöründe öne çıkan markalar arasında yer alıyoruz. Satış noktalarımız, Armis Yatak’ın büyüme stratejisinde önemli bir role sahip. 2024 yılı itibarıyla Türkiye genelindeki mağaza sayımızı 600’nin üzerine taşıyarak önemli bir başarıya imza attık. 2025 yılında da bu sayıyı 700’ün üzerine çıkarmayı hedefliyoruz. Armis olarak kurulduğumuz ilk günden bu yana sadece kaliteli ve yenilikçi uyku ürünleri üretmekle kalmadık; aynı zamanda müşterilerimize en yakın noktada olmayı da önceliğimiz haline getirdik. Armis Yatak olarak, sektörde referans marka olma yolunda emin adımlarla ilerlerken, müşterilerimizi en doğru yatakla buluşturma misyonumuzu da sürdürüyoruz” dedi.
Trend Micro, Otonom Siber Güvenliğin Geleceğini Şekillendirmek İçin Modelini ve Yapay Zekâ Ajanını Açık Kaynağa Açıyor
NVIDIA Yapay Zeka Altyapısıyla, Üretken Yapay Zeka uygulamaları için güçlü ve ölçeklenebilir tehdit önleme sunuyor
Siber güvenlik alanında dünyanın önde gelen şirketlerinden Trend Micro, otonom siber güvenlik ajanlarının geliştirilmesini hızlandırmak amacıyla tasarlanan yapay zeka modeli ve ajan çerçevesi Trend Cybertron’u açık kaynak olarak yayınladığını duyurdu. Siber güvenliğe özel geliştirilen ilk büyük dil modellerinden (LLM) biri olan Trend Cybertron, dünya genelindeki kurumlara ve araştırmacılara gelişmiş siber güvenlik yetkinliklerine ücretsiz erişim sunuyor. Llama 3.1 ile geliştirilen özelleştirilmiş Trend Cybertron modeli, NVIDIA NIM çıkarım mikro hizmetlerini içeren NVIDIA’nın hızlandırılmış altyapısı üzerinde hızlı ve güvenilir dağıtımı destekliyor.
Trend Micro COO’su Kevin Simzer, “Trend Cybertron’un ayırt edici gücü sürekli olarak öğrenmeye devam ettiği ve tehdit tespiti ile önleme süreçleri için optimize edilmiş yüksek kaliteli verileridir. En üst düzeyde tehdit verilerini, NVIDIA’nın sektör lideri yapay zekâ uzmanlığıyla bir araya getirerek, proaktif güvenliği gerçeğe dönüştürüyoruz. Artık tehditleri her zamankinden daha iyi öngörebiliyor ve engelleyebiliyoruz. Bu yenilik yalnızca müşterilerimiz için bir kazanım değil; aynı zamanda dijital ve bağlantılı dünyanın tamamını daha güvenli hâle getirmeye yönelik önemli bir adım olarak büyük önem taşıyor” dedi.
Küresel organizasyonlar, güvenlik zorlukları, parçalı çözümler ve tehdit uyarılarının yarattığı bilgi bombardımanı altında yenilik yapma ve büyüme mücadelesi veriyor. Bu karmaşıklık, artık proaktif bir yaklaşıma geçilmesini zorunlu kılıyor. Trend Cybertron, merkezinde NVIDIA yapay zekâsıyla yalnızca tehditlerin peşinden koşmakla yetinmiyor; bunun ötesine geçerek, öngörü ve tepki yeteneğine sahip zeki karar alma ajanlarıyla güvenliğe yeni bir boyut kazandırıyor.
NVIDIA Stratejik Kurumsal Ortaklıklar Başkan Yardımcısı Pat Lee, “Anlama, akıl yürütme ve harekete geçme yeteneğine sahip yapay zekâ ajanları, kurumlara siber güvenlik alanında güçlü ve yeni bir araç sunuyor. NVIDIA yapay zekâsı ile geliştirilen Trend Cybertron model ve çerçevesi üzerine inşa edilen otonom güvenlik ajanları, devasa veri hacimlerini gerçek zamanlı olarak analiz edebiliyor, potansiyel tehditleri tespit edebiliyor, dinamik şekilde uyum sağlayabiliyor ve tamamen bağımsız olarak harekete geçebiliyor” dedi.
Trend Micro Avrasya Bölgesi Teknik Lideri Burçin Olgaç, “Üretken yapay zekâ ve otonom siber güvenlik ajanlarının birleşimi, kurumların siber tehditlere karşı aldığı pasif önlemleri geride bırakarak öngörü, engelleme ve hızlı adaptasyon yeteneklerini maksimum seviyeye çıkarıyor. Bu sayede çok daha kapsamlı bir koruma sağlanırken, güvenlik ekiplerinin yükü hafifliyor ve operasyonel verimlilik önemli ölçüde artıyor.” dedi.
Bu vizyonu hayata geçirmek amacıyla Trend Micro, siber güvenlik otomasyonunu hızlandırmak için NVIDIA yapay zekâ yazılımlarıyla desteklenen bir “ajan tabanlı yapay zekâ” stratejisi geliştirdi. Bu strateji sayesinde işletmeler; kaynak tarama, risk değerlendirmesi, önceliklendirilmiş analiz ve eyleme geçirilebilir iyileştirme önerileriyle riskleri proaktif bir şekilde yönetebiliyor.
İşletmeler, birden fazla hazır şablonu uygulayarak ve yapay zekâ ajanlarını sorunsuz şekilde entegre ederek güvenlik görevlerini otomatikleştirebiliyor, kaynak tarama yoluyla tehditleri proaktif olarak hafifletebiliyor ve savunma kapasitesini ölçekleyerek tehditlerle daha etkili başa çıkabiliyor. Tüm bunlar NVIDIA ekosistemi içerisinde entegre şekilde çalışıyor. Avantajları arasında şunlar yer alıyor:
- Güvenlik olgunluğunu güçlendirme: Tüm saldırı yüzeyinde riskleri önceden ve hassas biçimde öngörme yeteneği kazandırır.
- Uyarı yükünü azaltma: SecOps ekiplerinin yükünü azaltarak daha doğru önceliklendirme sağlar.
- Geliştiricilerin zamandan tasarruf etmelerini sağlama: Güvenlik uzmanı eksikliğini, geliştiricilere yönelik eyleme dönük içgörülerle telafi eder.
- Daha fazla değer ortaya çıkarma: Mevcut risk algılama sistemlerinden daha güçlü içgörüler üretir.
Trend Cybertron, dünya genelinde 250 milyondan fazla sensörden elde edilen tehdit istihbaratını kullanarak riski proaktif şekilde yönetebiliyor. Bu, sektördeki en geniş kapsamlı tehdit algılama ağı olma özelliğini taşıyor. Kullanıcı sorgularını anlayan, eyleme geçirilebilir planlar üreten ve Trend Micro’nun bulut altyapısından gerçek zamanlı siber güvenlik verilerini çekerek bütüncül bir risk değerlendirmesi gerçekleştiren sistem, kurumların yapay zekâ sistemlerini güvence altına almak için özel öneriler ve en iyi uygulamaları sunuyor.
Modelin geliştirilmesi ve dağıtımı sürecinde NVIDIA, yapay zekâ mikro hizmetleri ve teknik destek sağladı. Trend Micro, Trend Cybertron modelini NVIDIA DGX süper bilgisayar altyapısı üzerinde eğitti ve çıkarım için optimize etti; bu sayede modelin ince ayar süresi önemli ölçüde azaltıldı.
Trend Cybertron, şu anda 8 milyar parametreye sahip bir yapay zekâ modeli ve ilk özel ajanıyla birlikte çalışıyor. Siber güvenlik yeteneklerini daha da genişletmek amaçlayan ek modeller ve ajanlar şu anda geliştirme aşamasında bulunuyor. Yakın gelecekte, 70 milyar parametreli daha büyük ve gelişmiş bir sürümün piyasaya sürülmesi planlanıyor. Bu model, geleceğin siber güvenlik tehditleriyle başa çıkmak üzere tasarlanacak.
PO/Marine, MED ECA uyumlu denizcilik yakıtı ULSFO ikmallerine başladı
Petrol Ofisi Grubu’nun denizcilik sektöründeki lider markası PO/Marine, Akdeniz Emisyon Kontrol Bölgesi (MED ECA) düzenlemesine geçiş sürecinde yüzde 0,10 sülfür oranına sahip denizcilik yakıtı ULSFO ikmalini gerçekleştirdi. Yeni düzenleme kapsamında, Akdeniz’de faaliyet gösteren tüm deniz araçlarının düşük sülfür içerikli yakıt kullanması zorunlu hale geliyor.
1 Mayıs 2025 itibarıyla Emisyon Kontrol Bölgesi (MED ECA) olarak tanımlanacak Akdeniz bölgesinde, yüzde 0,10 oranından fazla sülfür içeren denizcilik yakıtlarının kullanımına izin verilmeyecek. Petrol Ofisi Grubu’nun denizcilik yakıtlarındaki lider markası PO/Marine, bu düzenlemeye uyum kapsamında 15 Nisan 2025 tarihinde, ECA uyumlu yüzde 0,10 sülfür içerikli ULSFO (Ultra Düşük Sülfürlü Yakıt) ikmalini başarıyla tamamladı.
Konuyla ilgili açıklama yapan Petrol Ofisi Grubu Denizcilik Kıdemli Müdürü Aydın Yıldız, “Denizcilik sektöründeki liderlik misyonumuzu, yalnızca pazar payımızla değil, sektöre yön veren yenilikçi adımlarımızla da güçlendiriyoruz. MED ECA uyum sürecinde Türkiye’de yüzde 0,10 sülfür içerikli denizcilik yakıtı ikmalini başarıyla tamamlamamız, bunun somut bir göstergesi. Daha önce de ülkemizin ilk VLSFO ikmalini gerçekleştirerek, sektörümüzde bir ilke imza atmıştık. ULSFO ikmalimizle de Türkiye’de denizcilik yakıtları alanında standartları belirlediğimizi bir kez daha ortaya koyduk. Akdeniz’in Emisyon Kontrol Bölgesi kapsamına alınması sadece bölgesel değil, küresel denizcilik için de tarihi bir dönüm noktası niteliğinde. PO/Marine olarak, bu dönüşümün sadece bir parçası değil, aynı zamanda öncülerinden biri olmanın gururunu yaşıyoruz. Denizcilik sektörünün geleceğine yön veren, çevre dostu ve regülasyonlara tam uyumlu hizmetler sunmaya devam edeceğiz.” dedi.
Bambum’da Kişiye Özel Tasarım Dönemi Başladı “Siz Hayal Edin Bambum Tasarlasın”
Birbirinden farklı modelleriyle mutfaklarda her ihtiyacı karşılayan Bambum, yenilikçi bir adım atarak kişiye özel tasarım hizmeti sunmaya başladı. Bambu mutfak ürünleriyle sağlıklı, doğal ve çevre dostu çözüm sunan Bambum, WhatsApp Ürün Tasarım Hattı üzerinden alınan taleplerle tamamen kişiye özel ürünler üretiyor.
Doğallığı ve şıklığı bir araya getiren Bambum, kullanıcılarına yalnızca hazır ürünler sunmakla kalmıyor; aynı zamanda tasarım sürecine katılma imkânı sağlıyor. Bu yeni uygulama sayesinde, tüketiciler istedikleri ürünü hayal ediyor, Bambum ise bu hayali gerçeğe dönüştürüyor.
Hayalinizdeki Tasarım Bir Mesaj Uzağınızda
Bambum’un WhatsApp Ürün Tasarım Hattı üzerinden iletişime geçerek istedikleri ürünü detaylı bir şekilde tarif eden kullanıcılar, Bambum’un uzman tasarım ekibi tarafından değerlendirilerek kişiye özel bir tasarım haline getiriliyor. Üretim tamamlandıktan sonra ortaya çıkan ürün, hem eşsiz hem de tamamen kullanıcının hayal gücünü yansıtıyor.
Geleceğin konuk ağırlama teknolojileri Protel Teknoloji Günleri’nde konuşuldu
35 yılı aşkın süredir otel, restoran, kafe, bar, pastane ve plaj işletmeleri için teknolojik çözümler sunan Protel tarafından 15 Nisan’da düzenlenen Protel Teknoloji Günleri, turizm profesyonellerini bir araya getirdi. Konaklama sektöründeki dijital dönüşümün bugünü ve yarınının masaya yatırıldığı etkinlikte, bulut dönüşümünde kilit rol oynayan, dünyanın en güvenli otel yönetim sistemlerinden Opera Cloud tanıtıldı.
Yapay zeka destekli çözümlerden akıllı otellere, bulut tabanlı sistemlerden sürdürülebilir dijital altyapılara kadar geleceğin konuk ağırlama teknolojilerini sektöre tanıtmak ve deneyimleme imkânı sunmak amacıyla düzenlenen Protel Teknoloji Günleri, 15 Nisan Salı günü İstanbul’da CVK Park Bosphorus Hotel’de gerçekleşti. Türkiye’nin turizm profesyonellerini, konuk ağırlama teknolojilerinde dünyanın lider markalarıyla buluşturan etkinlikte, Oracle ve Interel gibi global teknoloji devlerinin temsilcileri ağırlandı.
Etkinliğin açılış konuşmasını Protel Pazarlama Direktörü Mehmet Emin Çangal gerçekleştirdi. Protel Satış Direktörü Fatih Tenel ise Protel ile Konuk Ağırlama Sektörü Trendleri ve Geleceği sunumunu yaptı.
Protel’in 36 yıllık tecrübesiyle geliştirdiği çözümleri ve sektöre yön veren vizyonunu paylaşan Fatih Tenel konuşmasında, Protel’in sektöre sağladığı katma değeri şu sözlerle vurguladı: “Protel olarak otelcilik sektörüne yalnızca teknoloji sunmuyor, dijital dönüşüm yolculuğunda gerçek bir çözüm ortağı oluyoruz. Protel’in, gerek Simphony Cloud gerekse OPERA Cloud ile sektöre sağladığı bulut çözümleri; otel ve restoranların dijital dönüşümünü hızlandırırken aynı zamanda daha düşük yatırım maliyeti, enerji tasarrufu ve bilgi işlem süreçlerinde sadeleşme gibi önemli avantajlar sunuyor. Çözümlerimizle müşterilerimizin operasyonel verimliliklerini artırıyor, misafir deneyimini en üst düzeye taşıyoruz.”
Etkinlik kapsamında Oracle Hospitality Stratejik Müşteri Yöneticisi Hasan Barakat, Oracle ile yapay zeka tabanlı çözümler ve bulut dönüşümünün yıldızı Opera Cloud sistemini anlattı. Etkinliğin bir diğer konuşmacısı Interel Bölge Satış Direktörü Mohanned Hamzeh, Interel ile Akıllı Oteller üzerine bir konuşma gerçekleştirdi.
Etkinlikte deneyim alanları da yer aldı
Etkinlik fuaye alanında kurulan demo alanlarında Interel, Simphony Cloud ve Opera Cloud teknolojileri katılımcıların incelemesine sunuldu. Katılımcılar, ürünleri deneyimleyerek teknik ekiplerle birebir görüşme imkânı da buldu.
Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi, Mart 2025
Tarım ürünleri üretici fiyat endeksi (Tarım-ÜFE) yıllık %31,54 arttı, aylık %6,91 arttı
Tarım-ÜFE’de (2020=100), 2025 yılı Mart ayında bir önceki aya göre %6,91 artış, bir önceki yılın Aralık ayına göre %12,81 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre %31,54 artış ve on iki aylık ortalamalara göre %40,17 artış gerçekleşti.
Sektörlerde bir önceki aya göre, tarım ve avcılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde %7,36 artış, ormancılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde %2,36 artış ve balık ve diğer balıkçılık ürünleri; su ürünleri; balıkçılık için destekleyici hizmetlerde %2,27 azalış gerçekleşti. Ana gruplarda bir önceki aya göre, tek yıllık (uzun ömürlü olmayan) bitkisel ürünlerde %9,61 artış, çok yıllık (uzun ömürlü) bitkisel ürünlerde %11,30 artış ve canlı hayvanlar ve hayvansal ürünlerde %3,07 artış gerçekleşti.
Yıllık değişimin en yüksek olduğu alt grup %171,38 artış ile turunçgiller, aylık değişimin en yüksek olduğu alt grup %29,64 artış ile diğer ağaç ve çalı meyveleri ile sert kabuklu meyveler oldu.
TÜRKİYE’DE ÇALIŞANLARIN YÜZDE 85’İ YAN HAKLARDAN MEMNUN DEĞİL
Türkiye’de çalışanların büyük çoğunluğu, maaş dışı yan haklardan memnun olmadığını belirtiyor. Yapılan araştırmalar, çalışanların yüzde 85’inin yan haklara ilişkin beklentilerinin karşılanmadığını ortaya koyarken, bu durum işverenler açısından bağlılık sorununa ve yüksek iş gücü sirkülasyonuna neden oluyor. İnsan kaynakları alanında dijital çözümler sunan Atunis Danışmanlık ise geliştirdiği Facilis yazılımı ve geliştirdiği Esnek Ödül Programı ile bu algıyı değiştirmeyi hedefliyor.
İşverenin Maliyeti Artmadan Çalışan Memnuniyeti Yükseliyor
Atunis Danışmanlık tarafından geliştirilen Facilis yazılımı, şirketlerin sabit bütçeyle çalışanlarına kişiselleştirilmiş yan haklar sunabilmesini mümkün kılıyor. Market, giyim ve teknoloji çeklerinden özel sağlık sigortalarına, BES katkılarından yıllık izne kadar geniş bir yelpazede seçim imkanı sunan sistem sayesinde, çalışanlar kendi önceliklerine göre haklarını kendileri belirleyebiliyor. Yazılım ayrıca SGK ve Gelir Vergisi muafiyetlerinden yararlanarak işverenin maliyet avantajı elde etmesini sağlıyor. Facilis sayesinde şirketler, personel maliyetlerinde yüzde 54’e kadar tasarruf sağlayabiliyor. Çalışan tarafında ise sistem aynı anda yüzde 82’ye varan kazanç imkanı sunuyor.
Suntay: “Şirketler Bütçeyi Büyütmeden Sadakati Artırabilir”
Atunis Danışmanlık Kurucusu Can Suntay, sistemin özünde “esneklik ve özgürlük” olduğunu vurguluyor. “Çalışanlar artık tek tip hak istemiyor. Kiminin önceliği BES katkısı, kimininki sağlık sigortası ya da aileye yönelik yardımlar. Facilis ile biz şirketlere diyoruz ki, bütçeyi artırmadan da çalışanın tercihlerine saygı gösterebilirsiniz. Bu yaklaşım sadece memnuniyeti değil, sadakati ve performansı da artırıyor” diyen Suntay, çalışanların seçme özgürlüğüne sahip olduğu modellerin İK’nın geleceği olduğunu söylüyor.
Yetkinlik Bazlı İşe Alımda Yeni Dönem: Characterıx İle Bilimsel Analiz
Atunis’in sunduğu çözümler sadece mevcut çalışanlara değil, işe alım süreçlerine de bilimsel bir boyut katıyor. Türkiye’nin ilk yapay zekâ tabanlı kişilik ve yetkinlik analiz platformlarından biri olan CharacterIX, işe alım, terfi ve ekip içi uyum kararlarını veriyle destekliyor. 136 yetkinlik, 21. yüzyıl becerileri ve kültürel uyum kriterlerini analiz eden sistem, doğru göreve doğru kişiyi yerleştirmeyi mümkün kılıyor.
CharacterIX kullanan şirketlerde, işe alım maliyetlerinde yüzde 50’ye kadar azalma, çalışan ayrılma oranında yüzde 30’a varan düşüş, aidiyette yüzde 50’ye kadar artış sağlandığı belirtiliyor. Platform ayrıca yöneticilerin gelişim planlarının çıkarılması ve eğitim ihtiyaçlarının belirlenmesinde de kullanılıyor.
Can Suntay, “Etkin ücret ve yan haklar politikasının yanında, doğru yetenekle çalışmak da başarıyı belirliyor. CharacterIX ile artık sezgilere değil, verilere dayalı işe alım mümkün. İşverenler için hem doğru seçim hem de sürdürülebilir ekip yapısı sağlıyoruz ve bu konuda nokta atışlarla çok ciddi zaman tasarrufu getiriyoruz” diyerek sistemin önemine dikkat çekiyor.
Aidiyet Artıyor, Sirkülasyon Düşüyor
Atunis Danışmanlık Kurucusu Can Suntay, Facilis ve CharacterIX’in entegre kullanımının sağladığı somut kazanımlara dikkat çekerek şunları söyledi: “Facilis ve CharacterIX’in birlikte kullanıldığı projelerde hem çalışan bağlılığının hem de işe alım kalitesinin yükseldiğini net olarak gözlemliyoruz. İK süreçlerinde bütüncül bir verimlilik sağlanıyor. Yan hak memnuniyetinde yüzde 50’ye kadar artış, çalışan bağlılığında yüzde 30’a varan yükseliş ve yeni yetenek kazanımında da yüzde 30’a yakın iyileşme elde ediyoruz. Bu sistemler, sadece maliyet avantajı değil, kurumsal kültür ve sürdürülebilir başarı açısından da ciddi katkılar sunuyor.”
Kurumlar İçin Stratejik Bir Dönüşüm Fırsatı
Atunis Danışmanlık, geliştirdiği dijital araçlarla İK birimlerini bordro ve operasyon odağından çıkararak stratejik kararların merkezine taşımayı hedefliyor. Özellikle yüksek enflasyon ve artan yaşam maliyetlerinin gölgesinde, çalışanlarının aidiyetine ve gelişime önem veren şirketlerin sadece ücret ve ödüllendirmeyle değil, potansiyeline ve yetkinliklerine uygun görev eşleşmeleriyle yeni nesil sistemlere yoğun ilgi gösterdiği belirtiliyor.
Suntay, “Bugünün iş dünyasında İK artık sadece bordro değil, kültür, strateji ve bilimdir. Çalışana ‘neye ihtiyacın var, neye yatkınsın’ diye sorduğumuzda hem sadakati artırıyor hem verimi yükseltiyoruz. Bu, geleceğin insan yönetimi modeli” diyerek kurumlara çağrıda bulunuyor.
DiMAP Tech Challenge ile Geleceğin Üretimine Yön Veren Girişimler İstanbul’da Buluşuyor
Sabancı Üniversitesi Tümleştirilmiş Üretim Teknolojileri Araştırma ve Uygulama Merkezi (SU-IMC) tarafından yürütülen DiMAP – Doğrudan Dijital Üretim Platformu Projesi kapsamında hayata geçirilen Tech Challenge, 21-22 Nisan 2025 tarihlerinde İstanbul’da düzenlenecek.
Akıllı Üretim ve Dijital Dönüşüm (SManDiT) ile Sürdürülebilir İnovasyon ve Döngüsel Sanayi (SINaCI) kategorilerinde finale kalan girişimler, bu iki günlük etkinlikte projelerini jüriye sunacak. Aynı zamanda yatırımcılar ve sektör temsilcileriyle doğrudan temas kurarak projelerini tanıtma ve iş birliği fırsatlarını değerlendirme imkânı bulacak.
Tech Challenge, yatırımcıları, teknoloji liderlerini, girişim destek programlarını ve kurumsal firmaların Ar-Ge yöneticilerini bir araya getirerek, girişimcilik ve sanayi dünyası arasında güçlü bir etkileşim ortamı oluşturuyor. Katılımcılar, akıllı üretim sistemlerinden enerji verimli robotiklere, karbon ayak izini azaltan çevreci malzemelerden döngüsel ekonomi modellerine kadar uzanan yenilikçi fikirleri keşfetme şansı yakalayacak.
Akıllı Üretim ve Sürdürülebilir Çözümler İçin Büyük Destek
DiMAP Tech Challenge, teknoloji tabanlı girişimlerin büyümesini hızlandırmak, ticarileşmesini desteklemek ve uluslararası pazarlara erişimini kolaylaştırmak hedefiyle kurgulandı.
- Akıllı Üretim ve Dijital Dönüşüm (SManDiT) kategorisi; dijital araçlar ve otomasyonu entegre ederek endüstriyel verimliliği ve sürdürülebilirliği artıran çözümleri teşvik ediyor.
- Sürdürülebilir İnovasyon ve Döngüsel Sanayi (SINaCI) ise kaynak verimliliğini artıran, atıkları azaltan ve karbonsuz ekonomiyi destekleyen projelere odaklanıyor.
Finale kalan projeler, küresel pazarlara açılma, yatırımcı desteği alma ve sektörün önde gelen aktörleriyle iş birliği yapma olanaklarına sahip olacak.
Girişimciler İçin Çok Yönlü Avantajlar
Programa katılan girişimlere kapsamlı destekler sunuluyor:
- Uluslararası pazarlara açılım
- Sektör liderleriyle güçlü iş birlikleri
- Yatırımcı sunumlarına özel hazırlık ve mentorluk
- İş modeli geliştirme, rekabet gücü artırma ve ölçeklenme desteği
DiMAP Tech Challenge, teknoloji odaklı girişimciliği teşvik ederek Türkiye’nin üretim ekosistemine ivme kazandırmayı hedefliyor. Girişimciler ile yatırımcıları bir araya getiren bu platform, sürdürülebilir ve dijital dönüşüm temelli iş birliklerinin kapısını aralarken, geleceğin üretim teknolojilerine yön verecek fikirlerin hayata geçmesine katkı sunuyor.
TÜBİSAD Plus’ın yeni bölümde finansal yönetim konuşuldu
TÜBİSAD’ın yüksek teknoloji dünyasının nabzını tuttuğu YouTube serisi TÜBİSAD Plus’ın yeni bölümü yayınlandı.
Serinin 63’üncü bölümünde TÜBİSAD Scale-Up Gelişim Programı Koordinatörü Özlem Atan ve Revo Capital Büyümeden Sorumlu Ortağı Gizem Moral, finansal yönetim ve fonlama konusunu masaya yatırdı.
TÜBİSAD Plus’ın 63’üncü bölümünde Revo Capital Büyümeden Sorumlu Ortağı Gizem Moral, TÜBİSAD Scale-Up Gelişim Programı Koordinatörü Özlem Atan’ın sorularını yanıtladı.
Girişimlerin ya da scale-up’ların finansmana ulaşmasını sağlayan en kritik faktörleri anlatan Gizem Moral, şunları söylüyor: “Yatırım sürecinin iki taraflı ve sistematik yönetilmesi gerekiyor. Bir girişimci ile yatırımcı arasındaki ilişki 10 senelere kadar varabiliyor. Yatırım kararı aldıktan sonra yatırıma kadar geçen süre 3-5 aylara kadar sürüyor. Dolayısıyla bu sürecin çok sistematik yönetilmesi lazım. Girişimcilerin, normal bir satış şirketi gibi hangi yatırımcıya gideceklerini önceden belirlemeleri, hangi yatırımcı alanlarında etkin, sektörü iyi tanıyor ve ürünle ilgili geri bildirim verebilir gibi kriterlerle bir liste oluşturup doğru yatırımcıya kendilerini anlatmaya başlamaları gerekiyor. Ayrıca bu süreci düzenli takip mekanizmalarıyla sürdürmeleri şart. Örneğin, üç ayda bir gönderilecek hatırlatma e-postalarıyla girişimindeki yenilikleri, gelişmeler konusundaki haberleri yatırımcıyla düzenli paylaşmalı ve kendilerini hatırlatmaya devam ettikleri iletişim kanalları oluşturmaları önemli. Bir diğer önemli konu da Türkiye’den de unicorn’ların çıkabilmesi için girişimlerin Türkiye’yi bir test pazarı olarak kullandıktan sonra teknolojilerini yurt dışına ihraç etmeleri, döviz kazanmaları ve satış ile pazarlama gibi operasyonları yurt dışına taşımaları ama Ar-Ge ve teknik ekiplerini, yani şirketin mutfağını ve fikri mülkiyetini Türkiye’de bırakmaları.”
Turkcell ve Fortinet Kuantum Sonrası Kriptografi alanında işbirliği için mutabakat belgesi imzaladı
Telekomünikasyon devi Turkcell (NYSE: TKC) (BIST: TCELL) Siber güvenlik lideri Fortinet ile, Mobil Dünya Kongresi’nde (MWC25) Kuantum Sonrası Kriptografi (PQC) alanında işbirliği yapmak üzere bir Mutabakat Anlaşması imzaladıklarını duyurdu.
Kuantum bilgisayarlar, belirli görevleri olağanüstü verimlilikle yerine getirebilen yeni nesil bilgi işlem cihazlarını temsil ediyor. Kuantum bilgisayarlar geliştikçe, ağların da gelişmesi ve ortaya çıkan bu riskleri ele alması büyük önem taşıyor. Yakın gelecekte, bu gelişmiş sistemlerin yaygın olarak kullanılan birçok şifreleme algoritmasını tehlikeye atması bekleniyor.
Örneğin kuantum tabanlı saldırılar, hassas bilgilerin ve finansal işlemlerin (bankacılık işlemleri gibi) ele geçirilmesi, kritik hizmetlerin ve altyapının kesintiye uğratılması ve BT ve telekomünikasyon ağlarının ihlal edilmesi gibi çeşitli kötü niyetli amaçlar için kullanılabiliyor.
Turkcell ve Fortinet arasındaki Kuantum Sonrası Kriptografi (PQC) işbirliği, kuantum bilgisayarların yaygınlaştığı bir çağda bile sağlam ve güvenilir kalmak üzere tasarlanmış güvenlik çözümlerini tartışmaya odaklanacak. Amaç, kuantum makinelerinin bile bu şifreleme yöntemlerini pratik bir zaman dilimi içinde kıramayacağından emin olmak. Kuantum sonrası güvenlik önlemlerini erkenden yani kuantum bilişim yaygınlaşmadan önce uygulamak, uzun vadeli veri korumasını sürdürmek için çok önemli.
Fortinet yakın zamanda NIST (Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü) tarafından seçilen kuantuma dayanıklı algoritmaları Birleşik Ağ ve Güvenlik İşletim Sistemi’ne (FortiOS) dahil ederek kuantum güvenli ağ çözümleri portföyünü geliştirdi. Kuantuma dayanıklı algoritmalar ve önde gelen Kuantum Anahtar Dağıtımı (QKD) sağlayıcıları ile entegrasyon, mevcut VPN’lerin kuantum tehditlerine karşı sorunsuz bir şekilde taşınmasını sağlıyor.
Avrupa yolculuğunda stratejik adımlarla ilerleyen As Plastik, Hollanda, Almanya ve Belçika gibi sektörün kalbinin attığı pazarlarda kalite anlayışı, hızlı teslimat ve müşteri odaklı çözümleriyle başarıya ulaştı.
Türkiye ambalaj sektöründe 40 yılı aşkın tecrübesiyle istikrarlı yükselişini sürdüren As Plastik Ambalaj, şimdi de Avrupa çiçek ambalajı pazarındaki başarılarıyla adından söz ettiriyor. Yıllara dayanan deneyimi, yenilikçi yaklaşımı ve müşteri odaklı çözümleriyle fark yaratan firma, sektördeki rakiplerini geride bırakarak liderlik koltuğuna oturdu. Türkiye’den çıkan bu başarı öyküsü, global pazarlarda kalite ve güvenin ne kadar belirleyici olduğunu bir kez daha ortaya koydu.
Avrupa çiçek ambalajı pazarında açık ara farkla lider marka konumunda yer aldıklarını kaydeden As Plastik Ambalaj Yönetim Kurulu Başkanı Edip Behar, “Kaliteye bağlılığımız, hızlı teslimat kabiliyetimiz ve müşteriye özel çözümler üretme anlayışımız, Avrupa pazarındaki güçlü konumumuzu şekillendiren temel faktörler oldu. Bugün, bir Türk markası olarak Avrupa’da çiçek ambalajı kategorisinde liderlik etmekten gurur duyuyoruz” dedi.
Avrupa Yolculuğunda Stratejik Adımlarla İlerledi
2000’li yılların başında ihracat vizyonlarını geliştirerek çiçek ambalajlarını üretim portföylerine dahil ettiklerini belirten Edip Behar, “İlk adımlarımızı Hollanda, Almanya ve Belçika gibi sektörün kalbinin attığı pazarlarda attık. Müşterilerimize sunduğumuz zamanında teslimat, istikrarlı kalite ve ihtiyaca özel ürün çözümlerimiz sayesinde kısa sürede güvenilir bir iş ortağı olarak kabul edildik” diye konuştu.
Ürün Yelpazesiyle Fark Yaratan Marka
Avrupa pazarında öne çıkan ürün grupları arasında özel baskılı sleeve’ler, konik buket ambalajları, saksı bitkisi ambalajları ve çiçek föylerinin yer aldığını aktaran Edip Behar, “As Plastik Ambalaj olarak, bu kategorilerde Avrupa’nın en büyük tedarikçileri arasında yer almakta; çiçek ambalajı segmentinde ise bir Türk markası olarak açık ara lider konumdadır. Bu ürünlerimizle sadece bitkilerin tazeliğini korumakla kalmıyor, aynı zamanda raflarda üretici ve perakendecilerin markalarını güçlü bir şekilde ifade etmelerine imkân tanıyoruz. Tasarım ve fonksiyonellik açısından zengin seçenekler sunarak farklı ülkelerdeki çeşitli ihtiyaçlara yüksek esneklikle cevap veriyoruz. Avrupa’daki tüketici eğilimlerini ve sezonluk trendleri çok yakından takip ederek, ürün stoklarımızı bu beklentilere göre güncelliyoruz. Üretici ve perakendeci müşterilerimiz için otomatik paketleme sistemlerine uyumlu, kolay açılan ve taşıması pratik çözümler sunuyoruz. Örneğin büyük bitkilerde torbaların daha kolay taşınması ve yırtılmaması için özel reçeteler kullanıyoruz. Otomatik makinelerde kullanılan ürünlerde, malzemenin sorunsuz şekilde makine üzerinde ilerlemesini sağlayarak verimlilik artışı sunuyoruz. Kâğıt bazlı ambalaj tercih eden müşterilerimiz için ise suya dayanıklı özel ürün grupları geliştiriyoruz” şeklinde konuştu.
Her Bir Müşterisini “İş Dostu” Olarak Görüyor
Başarılarının temelinde müşteriye özel üretim esnekliği, sürdürülebilir kalite anlayışı, yüksek üretim hızı, güçlü lojistik altyapı ve Avrupa pazarının dinamiklerini derinlemesine analiz etme kabiliyetlerinin yer aldığını vurgulayan As Plastik Ambalaj Yönetim Kurulu Başkanı Edip Behar, “Sipariş bazlı esnek üretim sistemimiz sayesinde her müşterinin ihtiyacına özel çözümler sunabiliyoruz. İnanması belki zor ama çiçek torbası çok detaylı bir iş olabiliyor. Birçok detayı optimum da birleştirmek gerekebiliyor. Müşterilerimizi dinler ve ihtiyaçları olan detayları üründe kusursuz bir şekilde sunmaya özen gösteririz. Müşteri ilişkilerimizde uzun vadeli güven ve iş birliğini esas alıyor, her bir müşterimizi bir ’iş dostu’ olarak görüyoruz. Bu yaklaşım, karşılıklı büyümeyi mümkün kılan sürdürülebilir ilişkilerimizin temelini oluşturuyor” diye konuştu.
Sürdürülebilirlik, Estetik ve Fonksiyonellik Bir Arada
As Plastik Ambalaj olarak inovasyon politikalarının merkezinde sürdürülebilirlik, estetik ve fonksiyonelliğin yer aldığını ifade eden Edip Behar, “Geri dönüştürülebilir ve doğada çözünebilen malzemelere yönelik yatırımlarımızı sürekli artırıyoruz. Aynı zamanda kullanıcı dostu ve üreticilerin operasyonel verimliliğini artıran fonksiyonel çözümler geliştiriyoruz. Üretim süreçlerimizde kaliteyi en üst düzeyde tutabilmek için sistem altyapımıza ve makine parkurumuza aralıksız yatırım yapıyoruz. İnsan gücüne değer verirken, sürdürülebilirlik hedeflerimizi desteklemek için otomasyonun önemini de benimsiyoruz. Bu nedenle birçok üretim aşamasına otomatik kalite kontrol sistemleri entegre ediyoruz” dedi.
Büyüme; Güven ve Uzun Vadeli Ortaklıklarla Mümkün Oldu
As Plastik Ambalaj olarak, Avrupa’da ürünlerini hem doğrudan ihracat yoluyla hem de uzun yıllardır birlikte çalıştıkları yerel distribütörler ve iş ortakları aracılığıyla sunduklarını söyleyen Edip Behar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İş ortaklarımızı sadece ticari paydaşlar olarak değil, ailemizin bir parçası olarak görüyoruz. Aramızdaki karşılıklı güven, açık iletişim ve zor zamanlarda bile sürdürülen destek ilişkisi sayesinde güçlü bir sinerji yaratıyoruz. Birçok partnerimizle yıllar içinde birlikte büyüdük; küçük ölçekli başlayan iş birliklerimiz zamanla ülke liderliklerine dönüştü.
Bu kültürel çeşitlilik ve sürekli etkileşim, vizyonumuzu genişletti ve bizi hem operasyonel hem de stratejik olarak daha güçlü bir konuma taşıdı. Bu karşılıklı öğrenme ortamı, As Plastik Ambalaj’ın Avrupa’daki liderliğini kalıcı hale getiren en önemli unsurlardan biri oldu.
2025’te mobil çalışanların elini güçlendiren trendler ve yenilikçi teknolojiler
Mobil teknolojideki ve yeni nesil uygulamalardaki gelişmeler, nerede olurlarsa olsunlar sahadaki mobil çalışanları güçlendirmeye devam ediyor. Özellikle yapay zeka kaynaklı üretkenlik, bu senenin trendlerine izini bırakıyor.
Mobil çalışanlar, yerleşik hayatın her zaman kritik bir parçası olmuştur. Her türlü acil durumda, uzak operasyonlarda ve kamu hizmetlerinde fark yaratan mobil çalışanlar, insanlık tarihi boyunca toplumlara kattığı değer ile önemli bir mekanizmayı yaşatıyor. Günümüzde ise gelişmiş ve hala gelişen teknolojiler, bu görevlerin daha iyi, daha hızlı, daha rahat ve daha basit bir şekilde tamamlanmasına olanak tanıyor.
Bulut teknolojileri yaygınlaşmaya devam ediyor
Bugünün kurumlarının birçoğu, mevcutta bulut teknolojilerinden yararlanıyor veya yararlanmaya başlıyor. Bulut teknolojileri, mobil çalışanların bilgi ve belgelere her zaman erişim sağlamasını ve kendi bilgi ve verilerini gerçek zamanlı olarak paylaşmasını mümkün kılıyor. Bulut teknolojisini benimseyen kurumlar, daha fazla esneklik, ölçeklendirilebilirlik, fonksiyon ve üretkenlikten yararlanırken bakım süresi ve maliyetlerini azaltabiliyor.
ABD merkezli IDC’ye göre, dünya çapında bulut hizmetlerine yapılan genel harcamaların 2024 ile 2028 yılları arasında iki katına çıkacağı ve pazarın beş yıllık bileşik yıllık büyüme oranının (CAGR) yüzde 19,4 olacağı tahmin edilmektedir.
AHBİB BAŞKANI VEYSEL MEMİŞ: YILIN İLK ÇEYREĞİNDE 488,3 MİLYON DOLAR İHRACAT GERÇEKLEŞTİRDİK
Akdeniz Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (AHBİB) Yönetim Kurulu Başkanı Veysel Memiş, 2025 yılı ilk çeyreğinde 488,3 milyon dolar ihracat gerçekleştirdiklerini açıkladı. AHBİB olarak 2025 yılı Ocak-Mart ayları arasında 162 ülkeye dış satım yaptıklarını kaydeden Başkan Veysel Memiş, en yüksek değerlere Irak, Suriye ve Sudan pazarlarında ulaştıklarını, en fazla ihracat gerçekleştirdikleri ilk 20 ülke dikkate alındığında Ürdün, Sudan, Filistin, Rusya ve Suudi Arabistan pazarlarında önemli artışlara imza attıklarını belirtti.
“ABD’nin yeni gümrük politikası önemli fırsatlar sunuyor”
Hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamullerinde yıllık 42,1 milyar dolar düzeyinde ithalat yapan ABD’nin yeni gümrük politikası ve küresel piyasalara yansımalarını dikkatle takip ettiklerini kaydeden Başkan Veysel Memiş, bu ülkenin gümrük tarifelerinde Türkiye’ye tanıdığı görece avantajın önemli fırsatlar sunduğunu vurguladı. Türkiye’nin 2024 yılında hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamullerinde ABD’ye 651,5 milyon dolar ihracat gerçekleştirdiğini, 2025’in ilk çeyreğinde ise bu rakamın 194 milyon dolar düzeyinde oluştuğunu ifade eden Başkan Veysel Memiş, “Ticaret Bakanlığı’nın ABD pazarına yönelik ihracatta potansiyel tarım ve gıda matrisi tablosunda bisküvi, gıda müstahzarları, şekerli ve çikolatalı mamuller, hayvan yemi, bitkisel yağlar ve bakliyat ürün gruplarına yer veriliyor. Bu ürünlerde ABD’nin önemli tedarikçileri olan ve gümrük vergileri artırılan Çin, Kanada, Meksika, İtalya ve Brezilya’ya karşı rekabet üstünlüğü elde edebileceğimiz fırsatların peşindeyiz.” dedi.
TCL, Küresel TV Sevkiyatlarında Üç Ayrı Kategoride Zirvede
Tüketici elektroniği sektörünün önde gelen markalarından TCL Electronics, global pazar araştırma şirketi OMDIA verilerine göre ultra büyük ekran, Mini LED ve Google TV kategorilerinde “Dünya 1’incisi” unvanını kazandı.
Omdia’nın son raporuna göre, TCL 85 inç ve üzeri TV sevkiyatlarında 2024 yılında %22,1 pazar payı ile liderliğe yükseldi. Aynı zamanda, %28,8’lik pay ile Mini LED TV kategorisinde de zirvede yer aldı. TCL ayrıca 2021–2024 yılları arasında Google TV sevkiyatlarında üst üste dört yıl boyunca dünya liderliğini sürdürdü.
Evde geçirilen sürenin artmasıyla birlikte büyük ekranlı ve yüksek çözünürlüklü televizyonlara olan talep son yıllarda hızlı bir yükseliş gösterdi. Omdia’nın öngörülerine göre, 80 inç ve üzeri TV’lerin global sevkiyatının 2025 yılında %35 artarak toplam ekran pazarının %7’sine ulaşması, 2030’da ise bu oranın %11’e çıkması bekleniyor. Benzer şekilde, Mini LED TV sevkiyatlarının da 2025 yılında 9,3 milyon adede ulaşması öngörülüyor.
Bu artan talebe karşılık olarak TCL, ultra büyük ekranlı Mini LED TV portföyünü genişletmeye devam ediyor. Mini LED teknolojisinin öncüsü olan TCL, 2019 yılında dünyanın ilk Mini LED televizyonunu tanıtarak bu alanda seri üretime geçen ilk marka olmuştu. O tarihten bu yana, kendi geliştirdiği algoritmalar ve teknolojilerle Mini LED performansını sürekli olarak ileri taşıyan TCL; ultra parlaklık, yüksek kontrast, geniş renk gamı ve uzun ömür gibi özelliklerle izleme deneyimini yeniden tanımlıyor.
Teknolojinin ötesinde, TCL’in Google gibi stratejik ortaklarla kurduğu güçlü iş birlikleri de bu başarıda önemli bir rol oynuyor. TCL, gelişmiş ekran teknolojisini Google TV’nin akıllı platformuyla birleştirerek dünya çapında kullanıcılara daha akıllı ve sağlıklı bir yaşam tarzı sunmayı sürdürüyor.
Vacuumax ile altyapı ve drenaj hizmetlerinde süreklilik
Akışkan teknolojileri sektörünün öncü markası Masdaf, altyapı çözümlerinde fark yaratacak yeni ürünü Vacuumax’ı, 11-13 Nisan tarihleri arasında Sapanca’da düzenlediği lansmanla tanıttı. Belediyelerimiz temsilcilerinin yoğun ilgi gösterdiği etkinlikte, Vacuumax’ın altyapı hizmetlerinde sunduğu avantajlar ve belediye hizmetlerine vereceği katkılar detaylı şekilde paylaşıldı. Vacuumax, özellikle atık su, yağmur suyu ve kanalizasyon gibi drenaj ve tahliye hizmetlerini yürüten belediyeler için ideal bir çözüm sunuyor.
1977 yılında yüzde 100 yerli sermayeyle kurulan, Türkiye’nin akışkan teknolojileri sektöründeki lider firması Masdaf, yeni ürünü Vacuumax Otomatik Emiş Sistemi’ni, 11-13 Nisan 2025 tarihlerinde NG Sapanca’da düzenlediği etkinlikle tanıttı.
Belediyelerin altyapı hizmetlerinde karşılaştığı operasyonel zorluklara yenilikçi ve sürdürülebilir çözümler sunmak üzere tasarlanan Vacuumax, özellikle atık su drenajı, yağmur ve sel suyu tahliyesi ve kanalizasyon by-pass sistemleri gibi zorlu alanlarda, sahadaki ekiplerin işini kolaylaştıracak yüksek performanslı bir teknoloji olarak öne çıkıyor.
Ücretli Çalışan İstatistikleri, Şubat 2025 Ücretli çalışan sayısı yıllık %1,1 arttı
Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında ücretli çalışan sayısı 2025 Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %1,1 arttı. Ücretli çalışan sayısı bir önceki yılın aynı ayında 15 milyon 125 bin 704 kişi iken, 2025 yılı Şubat ayında 15 milyon 293 bin 843 kişi oldu.
Ücretli çalışanların alt detaylarına bakıldığında; 2025 Şubat ayında ücretli çalışan sayısı yıllık olarak sanayi sektöründe %2,2 azaldı, inşaat sektöründe %2,0 arttı ve ticaret-hizmet sektöründe %2,9 arttı.
Ücretli çalışan sayısı aylık %0,1 azaldı
Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında ücretli çalışan sayısı 2025 Şubat ayında bir önceki aya göre %0,1 azaldı.
Ücretli çalışanların alt detaylarına bakıldığında; 2025 Şubat ayında ücretli çalışanlar aylık olarak sanayi sektöründe %0,4 azaldı, inşaat sektöründe %0,7 azaldı ve ticaret-hizmet sektöründe %0,1 arttı.
Hizmet Üretim Endeksi, Şubat 2025 Hizmet üretim endeksi yıllık %1,2 arttı
Hizmet üretim endeksi (2021=100) 2025 yılı Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %1,2 arttı. Aynı ayda ulaştırma ve depolama hizmetleri %3,5 azaldı, konaklama ve yiyecek hizmetleri %1,4 arttı, bilgi ve iletişim hizmetleri %4,1 arttı, gayrimenkul hizmetleri %9,1 arttı, mesleki, bilimsel ve teknik hizmetler %1,9 arttı, idari ve destek hizmetleri ise %11,6 arttı.
Hizmet üretim endeksi aylık %2,0 azaldı
Hizmet üretim endeksi (2021=100) 2025 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre %2,0 azaldı. Aynı ayda ulaştırma ve depolama hizmetleri %3,1 azaldı, konaklama ve yiyecek hizmetleri %1,4 azaldı, bilgi ve iletişim hizmetleri %1,1 azaldı, gayrimenkul hizmetleri %5,2 arttı, mesleki, bilimsel ve teknik hizmetler %6,6 azaldı, idari ve destek hizmetleri ise %1,3 arttı.
İnşaat üretimi yıllık %12,7 arttı
İnşaatın alt sektörleri (2021=100 referans yıllı) incelendiğinde, 2025 yılı Şubat ayında bina inşaatı sektörü endeksi bir önceki yılın aynı ayına göre %14,9 arttı, bina dışı yapıların inşaatı sektörü endeksi %10,3 arttı ve özel inşaat faaliyetleri sektörü endeksi %7,1 arttı.
İnşaat üretimi aylık %0,3 azaldı
İnşaatın alt sektörleri incelendiğinde, 2025 yılı Şubat ayında bina inşaatı sektörü endeksi bir önceki aya göre %0,9 azaldı, bina dışı yapıların inşaatı sektörü endeksi %0,2 azaldı ve özel inşaat faaliyetleri sektörü endeksi %1,6 arttı.
Kahramanların güvencesi, milyonların gözdesi: Goodyear, Eagle ürün serisinin 45. yılını kutluyor
Goodyear, bu yıl en bilinen ultra yüksek performanslı ürün serisi olan Goodyear Eagle markalı lastiklerinin 45. yılını kutluyor. Şirketin spor otomobiller için sunduğu heyecan verici performans ile dünyanın önde gelen yarış şampiyonalarındaki mirasını bir araya getiren Goodyear Eagle lastikleri, pistte ve yolda bir ikon haline geldi.
Goodyear Türkiye Genel Müdürü Octavian Velcan şunları söyledi: “Eagle portföyü, Goodyear’ın performans ve inovasyona olan bağlılığının bir göstergesidir. Motorsporlarındaki kapsamlı tecrübemizden geliştirilen bu lastikler, pistte kullanılan en son teknolojileri yola taşırken üstün yol tutuş ve hakimiyet sağlıyor. Müşterilerimiz mükemmeli talep ediyor ve Eagle serisi, premium performans, güvenlik ve dayanıklılıkla beklentileri aşmaya devam ediyor.”
Eagle’ın hikayesi, en son modeli olan Eagle F1 Asymmetric 6’nın Avrupa ve Asya’da en çok satan modellerden biri olması ve yakın zamanda Amerika’da tanıtılmasıyla bugün de devam ediyor. Arkasındaki hikaye, pistten caddeye modelden modele evrilen, motor sporları tarihini yazan ve son yarım yüzyılın en çok arzu edilen spor otomobillerii donatan büyüleyici yenilikler içeriyor.
“Sadece lastik değil, kalite satıyor”
‘Eagle’ ismi, Goodyear markasıyla birlikte motorsporlarıyla o kadar sık anılır hale geldi ki; motorsporları lastiklerinde Goodyear logosunun yanında sürekli görünmeye başladı. Goodyear zaman zaman Eagle ismini kullanıyordu; ancak 1980 yılı önemli bir dönüm noktası oldu. O yıl, şirket yüksek performanslı lastik pazarına liderlik etmek için yatırımlarını artırdı ve yarış teknolojilerini tüketici ürünlerine uyguladı. Pist ve yol arasındaki bağı güçlendirmek amacıyla, yarış lastikleriyle ultra yüksek performanslı lastikler için aynı ismin kullanılmasına karar verildi: Goodyear Eagle.
İlk resmi Eagle yol lastiği 1981 yılında ABD pazarı için piyasaya sürüldü ve kısa süre sonra daha katı Avrupa hız gerekliliklerini karşılamak üzere geliştirilen Eagle VR50 ile takip edildi. VR, o dönemde Avrupa’daki en yüksek hız sınırlamalarını karşılayan ‘V-rated’ ifadesinin kısaltmasıydı ve lastiğin 209 km/s’ye kadar sürekli hızlara dayanabileceği anlamına geliyordu. Dönemin F1 ıslak zemin lastiğinden türetilmiş yönlü ‘gatorback’ sırt desenine sahip Eagle VR50’nin geliştirilmesi için Goodyear’ın ABD ve Almanya’daki ekipleri birlikte çalışarak Alman otobanlarının sınırsız hız koşullarına uygun bir lastik geliştirdiler. Amerika’da ise bu lastik, Chevrolet Corvette ve Pontiac Firebird Trans Am modellerinde orijinal ekipman olarak seçildi.
İnşaatta faaliyet artarken beklenti geriledi
Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB), her ay merakla beklenen inşaat ile bağlantılı imalat ve hizmet sektörlerindeki mevcut durum ile beklenen gelişmeleri gösteren “Hazır Beton Endeksi” 2025 Mart Ayı Raporu’nu açıkladı. Faaliyet dışında tüm endeksler aşağı yönlü hareket ederken en çok düşüş Güven Endeksi’nde görülmüştür. Geçen yılın aynı ayına tüm endekslerin aşağı yönlü hareketi, mart ayının her açıdan olumlu olmadığına işaret etmektedir.
Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) her ay açıkladığı Hazır Beton Endeksi ile Türkiye’de inşaat sektörü ve bağlantılı imalat ve hizmet sektörlerindeki mevcut durumu ve beklenen gelişmeleri ortaya koymaktadır. İnşaat sektörünün en temel girdilerinden biri olan ve aynı zamanda üretiminden sonra kısa bir süre içerisinde stoklanmadan inşaatlarda kullanılan hazır betonla ilgili bu Endeks, inşaat sektörünün büyüme hızını ortaya koyan öncü bir göstergedir.
Hazır Beton Endeksi 2025 Mart Ayı Raporu’na göre, Faaliyet dışında tüm endeksler aşağı yönlü hareket etmiş görünmektedir. Bu endeksler içinde en düşük olanı Güven Endeksi’dir. Diğer aylara kıyasla Güven Endeksi, Beklenti Endeksi’nden negatif yönde ayrışmıştır. Bu durum, önümüzdeki dönemde inşaat sektörünün aşağı yönlü olabileceğine işaret etmektedir. Faaliyet Endeksi, diğer endekslerden farklı olarak eşik değerin hemen üzerine yükselmiştir. En ciddi gerileme Beklenti Endeksi’nde yaşanmıştır. Hem beklentinin hem de güvenin gerilemesi, mevcut şartlarda inşaat sektörünün yavaşlama trendine girebileceğini göstermektedir.
Geride bıraktığımız mart ayında tüm endeksler geçen yılın aynı ayına göre azalmış durumdadır. En ciddi düşüş Güven Endeksi’nde görünmektedir. Beklenti Endeksi’nde de faaliyete kıyasla geçen yılın aynı dönemine göre gerileme yaşanmıştır. Faaliyet Endeksi de negatif olmakla beraber geçen yıla kıyasla en az düşüş gösteren endeks konumundadır. Tüm endekslerin aşağı yönlü hareketi, mart ayının her açıdan olumlu olmadığına işaret etmektedir.
Raporun sonuçlarını değerlendiren Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Işık, “Faaliyet dışında tüm endeksler aşağı yönlü hareket ederken en çok düşüş Güven Endeksi’nde görülmüştür. Bu durum, önümüzdeki dönemde inşaat sektörünün aşağı yönlü olabileceğine işaret etmektedir.” dedi.
Ekonomik gelişmelerle ilgili görüşlerini paylaşan THBB Başkanı Yavuz Işık, “2025 yılının ilk 2 ayında konut satışları geçen yılın aynı döneminin %29 üzerindedir. İpotekli satışlarda aynı dönemde %127’lik bir artış olması önemlidir ancak ipotekli satışların toplam satışlar içindeki payı hâlâ %15 gibi düşük bir orandadır. Bu oran artmadan, inşaat sektöründe gerçek bir canlılığın yaşanması beklenmemektedir.
Merkez Bankası tarafından açıklanan 2025 şubat ayı verilerinde yeni konut fiyatları yıllık bazda ülke genelinde yüzde 33,5 artmıştır. 2022 ve 2023 yıllarında 3 haneli olan artış hızı, 2024 yılının haziran ayında %50’lere gerilemiş, son 2 aydır da %33 bandında devam etmektedir. Enflasyonun altında kalan fiyat artış hızı ile konut fiyatları hâlen cazip görünmektedir ancak bunun sürdürülmesi, tüketicinin uygun koşullar altında konut finansmanına erişimine bağlıdır. Toplam satışlar içerisinde ipotekli satışların payının %50’nin üzerine çıkması durumunda inşaatın ivme kazanması beklenebilecektir.” dedi.
EGİAD, M&A Gündemiyle Genç İş İnsanlarını Küresel Oyunculuğa Hazırlıyor
28 yıllık birleşme, ortaklık ve devralma deneyimine sahip olan; Türkiye’nin önde gelen yatırım bankacılarından Nafiz Kerim Kotan’ın konuşmacı olarak yer aldığı “M&A’de Yabancı Yatırımcıların Beklentileri: Gerçekler, Yanılgılar ve Fırsatlar” başlıklı seminer, EGİAD Dernek Merkezi’nde iş dünyasından temsilciler ve basın mensuplarının katılımıyla gerçekleştirildi.
Türkiye’de Koç, Sabancı, Doğan, İbrahim Çeçen, Şişecam, İnci, Oyak, Nurol, Eczacıbaşı, Ciner, Zorlu, Demirören, Limak, Yıldız, Çalık, Akfen ve Türk Telekom gibi büyük holdinglere; yurt dışı şirket satın almaları, ortaklıklar, birleşmeler, halka arzlar ve borç finansmanı alanlarında stratejik danışmanlık hizmeti sunan Kotan, aynı zamanda KKR, Bridgepoint, Bain, CVC, Advent, Lukoil, Air Liquide, GlaxoSmithKline ve Royal Group of UAE gibi dünya çapında tanınan finansal ve stratejik yatırımcılara da Türkiye’deki şirket devralmaları ve ortaklık süreçlerinde rehberlik etti.
Seminerde, Türkiye’de M&A ve doğrudan yabancı yatırımların 2025-2026 dönemi görünümü, ABD’deki ekonomik politikaların etkileri ve olası küresel dalgalanmalara dair öngörülerini paylaştı.
M&A Süreçleri Türk Şirketleri İçin Küresel Rekabet Gücünü Artıran Katalizörlerdir
EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı M. Kaan Özhelvacı’nın açılış konuşmasıyla başlayan etkinlik, Dünya’da ve Türkiye’deki son gelişmeler ışığında yabancı yatırımcıların bakış açısını ortaya koyma imkânı sundu. EGİAD Başkanı Özhelvacı, M&A süreçlerinin Türk şirketleri için küresel pazarda büyüme ve rekabet avantajı kazanma noktasında nasıl önemli fırsatlar sunduğuna değinerek, “Firmalar için büyüme, rekabet gücünü artırma ve uluslararası pazarlara açılma açısından stratejik fırsatlar sunan birleşmeler, ortaklıklar ve devralmalar; yani M&A, yalnızca finansal büyüklük değil, aynı zamanda kültürel ve vizyoner bir dönüşüm başlatır. Bu süreçler, şirketlerin sadece büyümelerini değil, aynı zamanda doğru strateji ve vizyonla güçlenmelerini sağlar” dedi.
Türkiye’yi Alternatif Bir Üretim Merkezi Yapmak için Dünyadaki Değişen Dengelere Göre Doğru Konumlanmalıyız
Türkiye’nin stratejik coğrafi konumu, genç ve dinamik nüfusu ile M&A dünyasında büyük bir öneme sahip olduğunu vurgulayan Özhelvacı, şunları ekledi: “Evet, fırsatlar büyük; pazar geniş; lojistik avantajlarımız tartışılmaz. Ancak, her fırsat beraberinde bir sorumluluk getiriyor. Yatırımcılar ülkemize umutla bakarken, öngörülebilirlik, hukuk sistemi ve döviz riski gibi unsurlar, karar süreçlerinde belirleyici olmaya devam ediyor.
Ekonomik dalgalanmalar, regülasyon belirsizlikleri ve finansmana erişim sorunları elbette süreci zorlaştırabiliyor. Yine de özellikle teknoloji, enerji ve lojistik sektörlerinde halen bir hareketlilik söz konusu. Ve yatırımcılar artık sadece “büyüklüğe” değil, sürdürülebilirliğe, şeffaflığa, doğru kurumsal altyapıya bakıyor. İşte bu kriterleri karşılayan Türk şirketleri için, uluslararası sermaye hâlâ ulaşılabilir bir hedef.
Dünyada dengeler değişiyor. ABD’nin başlattığı ticaret savaşları, küresel tedarik zincirlerini yeniden şekillendirdi. Firmalar, üretim ve ihracat üslerini çeşitlendirmek istiyor. Bu tabloda Türkiye, alternatif bir üretim merkezi, stratejik bir partner olarak öne çıkıyor. Ancak bu fırsatı değerlendirebilmek için doğru konumlanmalı, uluslararası standartlara uygun hareket etmeli ve etkin bir iletişim dili kurmalıyız.” diye ekledi.
Sadece Sayılar Değil, Kurumsal Yapı ve Vizyon da Önemli Vurgusu
M&A süreçlerinin yalnızca finansal rakamlarla ölçülmediğini de belirten Özhelvacı, kurumsal yapı, yönetim kalitesi, vizyoner liderlik ve kültürel uyum gibi unsurların yatırım kararlarını etkileyen en önemli faktörlerden biri olduğuna dikkat çekerek: “Yanlış bir algı da şu şekildedir. Yatırımcı sadece rakamlara bakar algısı. Gerçek şu ki; kurumsal yapı ve liderlik gibi unsurlar, yatırımcı kararlarını en az finansal veriler kadar etkiler.” dedi.
Özhelvacı, genç iş insanlarının M&A süreçlerine katılımının, sadece finansal değil, aynı zamanda yönetsel ve vizyoner gelişim için fırsatlar sunduğunu vurgulayarak, “Bu süreçler, kurumsallaşma yolculuklarını hızlandırarak, işlerimizi uluslararası boyuta taşıyabilir. Ayrıca, yatırımcıların ve potansiyel ortakların beklentilerini anlama becerisi, bir girişimci için paha biçilemez bir avantajdır.” dedi.
EGİAD’ın Uluslararasılaşma Hedefi
EGİAD’ın 18. Yönetim Dönemi’ndeki temel hedeflerinden birinin firmaların dış pazarlara açılması ve ihracatlarının artırılması olduğunu belirten Özhelvacı, şunları söyledi: “Biz biliyoruz ki, üyelerimiz büyürse, Türkiye büyür. Türkiye büyürse, gençlerimize daha fazla umut, daha fazla istihdam, daha parlak bir gelecek sunabiliriz. EGİAD olarak bu gelişmelerde üyelerimiz için bir vizyon açmak en büyük dileğimizdir.” Özhelvacı, seminerin amacının genç iş insanlarını küresel vizyona sahip, stratejik düşünen ve fark yaratan liderler olarak yetiştirmek olduğunu belirterek, şunları ifade etti: “M&A süreçlerini odağımıza almamızın sebebi, genç iş insanlarını küresel fırsatları değerlendirebilecek bir bakış açısıyla yetiştirmektir. Bu seminerle, bilgi birikimini artırmayı ve yol gösterici rehberlik sağlamayı amaçlıyoruz. EGİAD’ın 18. Yönetim Dönemi’nde, genç iş insanlarının küresel pazarda daha güçlü bir şekilde varlık göstermeleri için gereken stratejik adımların atılması, büyük bir öncelik taşımaktadır. Bu tür etkinliklerle, üyelerimiz vizyonlarını genişletmeye ve uluslararası fırsatları en iyi şekilde değerlendirmeye teşvik ediyoruz.”
Yabancı Yatırımcının Beklentisi, Ülkenin Makroekonomik Öngörülebilirliği
M&A dünyasının önde gelen isimlerinden Nafiz Kerim Kotan ise, seminerde paylaştığı öngörülerle katılımcılara önemli bir perspektif sundu. 30 yıl boyunca 70 şirketin el değiştirmesine danışmanlık yaparak Türkiye’ye 18 milyar dolar yabancı yatırımın gelmesine aracılık eden Nafiz Kerim Kotan, ekonomik öngörülümün önemine dikkat çekerek, “Son on yıldır Türkiye’de olumsuz anlamda yaşanmayan hiçbirşey kalmadı. Dolayısıyla son dönemde yaşananların, şirket satın alma anlamında yabancıların Türkiye’ye mevcut ilgisini azaltmayacağını düşünüyorum. Çünkü zaten yabancı yatırımcı Türkiye’ye gelirken en az 20 yıllık bir plan çerçevesinde düşünüyor. Hukuk devleti kriterleri açısından Türkiye’den çok daha kötü durumdaki Rusya, senede 160 milyar dolar yabancı sermaye çekiyor. Çünkü yabancı yatırımcının asıl baktığı husus, ülkenin makroekonomik öngörülebilirliği. Dolayısıyla biz Türkiye olarak risk primimizi mümkün olan en düşük seviyede tutmalıyız. Rezerv seviyesindeki ani değişimler, makroekonomik öngörülebilirliği olumsuz etkiliyor. Türkiye Mehmet Şimşek’ten beri dünyaya olumlu bir tablo çiziyor. İhracatçı kur politikasından zarar görse de makroekonomik görünümde bir iyileşme var. Ancak yatırımcı, bu makroekonomik iyileşmede bir tutarlılık, sürdürülebilirlik ve güvenilirlik görmek istiyor. Türkiye ben yeni bir sayfa açıyorum diyor, ama yabancı yatırımcı ‘Ben eski defterleri hatırlıyorum, sen önce onları temizle’ diyor. İyileşen görünüme rağmen yabancı yatırımcının hemen gelmemesinin belli başlı sebepleri var. Birincisi jeopolitik risk algısı; bizim avantaj gibi gördüğümüz jeopolitik avantajlar, yabancı yatırımcı tarafından risk olarak algılanabiliyor. İkincisi, güven zamanlaması; yapısal dönüşüm mesajlarının piyasa tarafından hemen değerlenmesini bekliyoruz, ama yabancı yatırımcının bir hafızası var ve son beş yılı hatırlıyor. Üçüncüsü ise istikrarlı politikaya olan inanç beklentisi” dedi.
Seminer sonunda ise, EGİAD Sakız Ağacı Korusu Projesi kapsamında Nafiz Kerim Kotan adına bağışlanan sakız fidanı sertifikası kendisine sunuldu.
Payten ve Paratika, Agora Fintech’te yerini alıyor
Türkiye’nin lider fintek ve ödeme teknolojileri sağlayıcısı Payten ve 25 yılı aşkın Ar-Ge deneyimiyle geliştirilen, inovatif dijital ödeme markası Paratika, 17-19 Nisan tarihleri arasında İstanbul’da Mobilfest kapsamında, TÖDEB tarafından gerçekleştirilecek Agora Fintech’te yerini alıyor. Fintek sektörünün öncü oyuncularını ve vizyoner teknoloji üreticilerini bir araya getiren bu prestijli etkinlikte Payten, Türkiye’nin yeni nesil fintek mimarisi olan Payten Fintech Suite çözümünü ziyaretçilerle buluşturacak. Çok kanallı, ölçeklenebilir ve yüksek güvenlikli altyapısıyla dikkat çeken bu fintek çözüm seti, finansal kurumların dijital dönüşüm yolculuğuna ivme kazandırıyor.
Bankalar, ödeme ve e-para kuruluşları ile finans şirketleri dahil sektörün tüm paydaşlarına sunduğu fintek çözümleri ve şirketlere sağladığı uçtan uca ödeme çözümleriyle ödeme ekosisteminin teknoloji lideri olan Payten, 17-19 Nisan’da İstanbul Expo Center’da gerçekleştirilecek Agora Fintech’te B404 numaralı standıyla yer alacak. Standında finans dünyasının stratejik oyuncularını ağırlayacak olan Payten, Türkiye’nin ilk anahtar teslim fintek çözümü Payten Fintech Suite’i tanıtacak.
50 binden fazla üye işyeri, yıllık 3 milyar işlem adediyle lokalde ve globalde hizmet verdiği 35 banka ve fintek iş ortağı ile Türkiye’nin en yüksek hacimli online ödeme altyapısını yöneten Payten, fintek ekosistemine, “anahtar teslim” veya “modüler yapıda” sunduğu Fintech Suite çözümüyle, finteklere tüm finansal çözümleri tek platform üzerinden sunabilme yeteneği kazandırıyor.
Bu kapsamlı, güvenli ve çok kanallı fintek çözümü, fintek şirketi kurmak isteyen girişimcilerden bankalara ve mevcut fintek şirketlerine kadar geniş bir kullanıcı kitlesine hitap ediyor. Modüler yapısı sayesinde ihtiyaçlara göre ölçeklenebilir bir çözüm sunan Payten Fintech Suite, finansal hizmetlerini genişletmek ve rekabette öne çıkmak isteyen kurumlar için ideal bir altyapı sağlıyor.
Fintech Suite küresel pazarda da finteklerin yanında
Küresel ölçekte de çığır açan yeni nesil fintek çözümü; ödeme geçidi Payten Payment Gateway (ödeme orkestrasyonu), sanal POS, alternatif ödeme yöntemleri, e-cüzdan, kampanya yönetimi, açık bankacılık, para transfer hizmetleri, felaket kurtarma merkezi, online müşteri kazanımı, mutabakat çözümleri, B2B tahsilat yönetimi, Android POS, kart saklama, mobil çözümler, secure IVR, fiziksel POS alışveriş kredisi ve BNPL (Şimdi Al, Sonra Öde) entegrasyonu gibi modüllerle birlikte sunuluyor. Sektörün en güncel teknolojileriyle desteklenen bu çözüm, yapay zeka ve makine öğrenimi tabanlı ASEE InACT® Antifraud Hub ile güvenliği en üst seviyeye taşıyor. Aynı zamanda sektör standartlarını belirleyen seçkin bir fintek danışmanlık hizmeti ile destekleniyor.
Maliyet ve zaman yönetiminde avantaj
Geleneksel yöntemlerle bir fintek şirketi kurmak yüksek maliyetlerle birlikte 1,5 ila 2 yıl sürebilirken, Payten Fintech Suite’in hazır çözümleriyle bu kurumlar 7 hafta gibi kısa bir sürede faaliyete hazır hale gelebiliyor ve özelleştirilmiş finansal çözümleri kendi fintek markaları altında sunabiliyorlar. Aynı zamanda, Payten Fintech Suite altyapı yönetimi, teknik süreçler, regülasyon takibi ve 7/24 canlı operasyonel destek gibi uzmanlık gerektiren tüm süreçleri de üstlenerek, bunun için gerekli olan donanım ve uzman insan kaynağı gibi büyük maliyet kalemlerinden tasarruf etme imkanı sağlıyor. Payten’in 25 yıllık Ar-Ge deneyimiyle sunduğu hazır ve özelleştirilebilir ‘Anahtar Teslim Ödeme Kuruluşu ve E-Para Altyapısı’ karmaşık lisanslama ve denetim prosedürlerini kolaylaştırıyor.
“Payten Fintech Suite, geniş bir yelpazede ihtiyaca yönelik çözümler sunuyor”
Payten Türkiye Ülke Lideri ve Paratika CEO’su Burak Kutlu, “Agora Fintech, bölgedeki finans ve teknoloji aktörlerini bir araya getirerek ekosistemin gelişimine katkı sağlayan önemli bir organizasyon. Payten ve Paratika olarak, fintek dünyasında fark yaratan çözümlerimizle bu etkinlikte yer almaktan büyük mutluluk duyuyoruz. ‘One Stop Shop Fintech’ yaklaşımıyla geliştirdiğimiz Payten Fintech Suite, fintekleşmek isteyen bankalar ve hizmet portföyünü genişletmek isteyen ödeme ve e-para kuruluşları ile fintek girişimlerinin tüm ihtiyaçlarına cevap veren uçtan uca bir çözüm seti sunuyor. Hem ‘anahtar teslim’ hem de ‘modüler’ yapısıyla ihtiyaca özel esneklik sunan Payten Fintech Suite, firmaların düşük maliyetlerle ve çok kısa sürelerde pazara giriş yapmalarına olanak tanıyor. Etkinlik boyunca standımızda ziyaretçilerimizle buluşarak, finans sektörünün dönüşümüne nasıl katkı sağladığımızı paylaşacağız. Herkesi etkinlikteki standımıza bekliyoruz” dedi.
“Türkiye’ye ihracatınızın yarısı kadar Türkiye’den ithalat yapın, yarısı kadar da Türkiye’ye yatırım yapın”
Türkiye ile Çin arasındaki dış ticaretin dengeye kavuşması için son 6 yıldır yoğun çaba gösteren Ege İhracatçı Birlikleri, Çin’in Tianjin kentinden bir heyeti İzmir’de ağırladı.
Ege İhracatçı Birlikleri’ndeki toplantıda konuşan EİB Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği Başkanı Yalçın Ertan, 2024 yılında Çin’in Türkiye’ye 43 milyar dolar ihracat yaparken, Türkiye’nin Çin’e 3,4 milyar dolar ihracatı olduğunu hedeflerinin bu dengesizliği gidermek olduğunu dile getirdi.
“Çin’in Türkiye’ye ihracatına itirazımız yok” diyen Ertan, “Çin’den otomotiv, makine, elektrik-elektronik, demir-çelik, kimyasallar başta olmak üzere 43 milyar dolarlık ithalat yapıyoruz. Bunun karşılığında mermer, endüstriyel mineraller, pamuk, kuru meyveler, deniz ürünleri, zeytinyağı ve diğer gıda ürünlerinden 3,4 milyar dolar ihracat yapıyoruz. Son yıllarda Çin’in Türkiye’ye ilgisi olduğunu görüyoruz. Türkiye’ye yatırım yapmak istiyorlar. Otomotiv ve güneş enerjisi sektörlerinde yatırımları var. Biz de Çin ile iş birliğimizi artırmak istiyoruz. Türkiye ihracatınızın yarısı kadar Türkiye’den ithalat yapın, diğer yarısı kadar da Türkiye’ye yatırım yapın” diye çağrıda bulundu.
Çin’in Türkiye’de yapacakları yatırımların başka ülkelere ihracat kapıları açacağına temas eden Ertan sözlerini şöyle sürdürdü: “İklim müsaitken Türkiye’den Çin’e ihracatı artırmamız lazım. Tavuk ayağı, kiraz gibi ürünlerde Çin’e ihracatın açılmasını sağlamamız lazım. Ege İhracatçı Birlikleri olarak Çinli yatırımcılara Türkiye’de rehberlik yapabiliriz. Çin’de 3 fuarın Türkiye Milli Katılım Organizasyonunu gerçekleştiriyoruz. Türkiye’de Çin ile ilgili en derin networke sahibiz.”
Uçak: “Türkiye’den Çin’e kiraz ihracatının yolu açılsın”
Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, Çin’de kiraz meyvesinin çok sevildiğini, Türkiye’nin de kiraz üretiminde dünya lideri olduğunu, Türkiye’den Çin’e kiraz ihracatının başlaması için Çin ile Türkiye arasında bitki sağlığı sertifikası anlaşması yapılmasını talep ettiklerini kaydetti.
Türkiye’den Çin’e 31 milyon dolarlık meyve sebze mamulleri ihraç ettiklerini paylaşan Uçak, “Dondurulmuş patates ve meyve suları ihraç ediyoruz. Hong Kong’a kiraz ve siyah taze incir ihracatımız var. Kiraz başta olmak üzere sert çekirdekli meyveleri ihraç etmek için Çin tarafından destek bekliyoruz” şeklinde konuştu.
Çin’in en büyük 7.şehri olan ve dünyanın en büyük 10 limanı arasında yer alan Tianjin şehrinden gelen Çin Uluslararası Ticaretin Geliştirilmesi Konseyi (CCPIT) Heyeti Başkanı Zhou Qing, Türkiye ile iş birliği yapmak ve dost olmak istediklerini dile getirdi.
“Bu defa Türkiye’yle daha fazla ticaret yapmak için geldik” diyen Qing, “Tianjin, Çin’in kuzeyindeki en büyük liman ve Tianjin dış ticaret açığı veren, ithalatı fazla olan bir bölge. Bugün Kemeraltı’nı gezdik, Kemeraltı’nda çok fazla Çin ürünü satıldığını gördük. Ege İhracatçı Birlikleri’yle Tianjin CCPİT olarak iş birliği protokolü imzalamaya geldik” diyerek sözlerini noktaladı.
Ziyaretin sonunda; Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı Yalçın Ertan ve Çin Uluslararası Ticaretin Geliştirilmesi Konseyi (CCPIT) Heyeti Başkanı Zhou Qing, iş birliği protokolü imzaladılar.
Tianjin Uluslararası Ticaretin Geliştirilmesi Konseyi (CCPIT) Heyeti’nin ziyaretine; Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcıları Yalçın Ertan ve Hayrettin Uçak, Ege Mobilya Kâğıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Fuat Gürle, Ege İhracatçı Birlikleri Genel Sekreteri İ. Cumhur İşbırakmaz ve Çin ile ticaret yapmak isteyen Türk firmalarının yetkilileri katıldı.